Ankara Sinema Derneği ve Kültür Turizm Bakanlığı’nın işbirliğiyle düzenlenen Gezici Festival, bu yılda tematik  bölümleriyle sinemaseverlere farklı açılar sunmayı planlıyor.

Gerçeğin sansür edildiği bir çağa dair sert tespitlerde bulunan, değeri sonradan anlaşılmış üç başyapıt, ABD Büyükelçiliği’nin katkısıyla hazırlanan “Yalanlar Çağı” bölümünde gösterilecek.

Gezici Festival, 30 Kasım’da yirmi dördüncü defa yollara düşmeyi planlıyor. Festival, 30 Kasım – 6 Aralık’taki ilk durağı Ankara’nın ardından, 7-9 Aralık tarihleri arasında Sinop’u, 10-13 Aralık’ta ise Kastamonu’yu ziyaret edecek.

Il Cinema Ritrovato Film Festivali’yle işbirliğini bu yıl da sürdüren Gezici Festival, devrim sonrası Küba’ya kamerasını çeviren 1968 yapımı Azgelişmişlik Anıları’nı 50. yıldönümünde dijital olarak yenilenmiş kopyasıyla sinemaseverlerin beğenisine sunuyor. Gezici Festival’in, güncel sanat alanında işler üreten sanatçılar ile festival izleyicisini buluşturan bölümünün bu yılki sanatçı konuğu ise Didem Pekün. Festival her yıl olduğu gibi bu yıl da “Kısa İyidir” ve “Çocuk Filmleri” bölümlerine programında yer veriyor.

Atina’da bulunan Parthenon Tapınağı’ndaki iyon tarzındaki yontu friz, Klasik Yunan Sanatındaki panteonundaki en büyüleyici eseri olarak bilinir. Rivayetlere göre bu eserin yapımına heykeltıraş, ressam ve mimar Phidias’ın eşliğinde başlandığı ve o vefat ettikten sonra da atölyesindeki öğrenciler tarafından tamamlandığı düşünülmektedir.

Yontunun yukarı merkezde görülen özelliği, Geç klasik dönem üslubunu özetlemektedir. Kompozisyonun derinliğinin Yunan ve Roma sanatında bir benzeri daha bulunmamaktadır. Friz’in parçaları tüm Avrupa’ya yayılmıştır. Özellikte Londra’daki British Museum’da ve Atina’daki Akropolis Müze’sinde oldukça büyük parçalar bulunmaktadır.

Bu friz, Parthenon’un cella’sının, yani tapınağın merkezindeki iç odanın dış duvarlarına oyulmuştur. Parthenon friz’inin temasına gelecek olursak Yunan heykelciliğinde biriciktir. Friz’in, Atina’daki en önemli festival olan, şehir ve banliyölerde yaşayan köleler dışında herkesin herkesin katılmış olduğu, dört  yılda bir düzenlenmekte olan Panathenaia Festivalini temsil ettiği düşünülür.

Tören alayının dini önemi, friz’deki hayvanlar, müzisyenler ve ayin şarabı taşıyıcıları ile vurgulanmıştır. Atlıların, at arabacılarının ve oturmuş tanrıçaların bulunduğu bu karmaşık kompozisyonda, 378 figür ve 245 hayvan bulunur.

Yapılan araştırmalar sanatla büyüyen çocukların hem akademik hem de sosyal hayatlarında başarılı olduğunu ortaya koyuyor. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Özel Nar Sanat Eğitim Kursu olarak, hem çocukların hem de yetişkinlerin sanat ile iç içe olabilmeleri adına pek çok kursu sizlerle buluşturuyoruz.

Son zamanlarda sizlerden gelen 4-7 yaş grubu çocuklarımızı balenin dışında bir dans ile buluşturma talepleri üzerine bu yaş grubu için bünyemizde ÇOCUK DANS kursu açmaya karar verdik.

Eğitmenimiz Deniz Baydar‘ın yönetimindeki ÇOCUK DANS sınıfımıza katılan öğrencilerimiz; sosyalleşip arkadaş edinirken, hem vücutları forma girecek hem de esneklik kazanacak. Bu derslere katılan öğrencilerin kendilerine olan güvenlerinin de artacağını ve yaratıcılıklarının gelişeceğini belirtmekte fayda var.

Haftada 1 gün 2 ders saati şeklinde gerçekleşecek kurslarımız hakkında detaylı bilgi ve ön kayıt için 0212 570 80 68’i arayabilirsiniz.

Ahmet Güneştekin’in Yansıma ve Yeniden Doğuş adındaki tematik sergisi Macaristan’da açıldı. 15 Kasım’daki açılışına Peç Belediye Başkanı Zsolt Páva, Macar Kültür Merkezi Direktörü Fodor Gábor ve Macar sanat dünyasının saygın aktörleri katıldı.

Victor Vasarely’nin eserleri dahil olmak üzere Çağdaş Macar sanatında uzman sanat tarihçisi József Sárkány ve Güler Sanat’ın sanat direktörü Kemal Orta’nın küratörlüğünü üstlendiği serginin açılış konuşmasını sanat tarihçisi Orta yaptı.

Türkiye’nin çağdaş bir sanatçısıyla bir sanat akımının kurucusunun işlerini birlikte sergileyen en kapsamlı tematik müze sergisi Yansıma ve Yeniden Doğuş’un açılışında Güneştekin’in işleri ilgiyle izlendi. Peç’in köklü müzelerinin ev sahipliği yaptığı, sanatçının pratiğine belirli temalar üzerinden özel bir bakış sunan sergi 1 Şubat 2019 tarihine kadar sürecek.

Yansıma ve Yeniden Doğuş, yaratılış ve varoluş kavramları üzerinden tinsel aşk olgusunu ön plana çıkarıyor. İşlerin sergileme mekanında yerleştirilme biçimiyle oluşturulan tematik kurgu, Güneştekin’in tek tanrılı dinlerin öğelerini, antik Yunan mitolojilerini, Anadolu ve Mezopotamya efsanelerini işlerinin örüntüsüne dönüştürme yöntemine dair yeni bir bakış sunuyor. İzleyicilere, Güneştekin’in işlerindeki optik yanılsama düşüncesinin geçirdiği dönüşüme ve böylece Op art hareketine olağanüstü bir açıdan ve farklı dünyalardan bakmanın olanağını sunuyor.

Mısır’da arkeologlar yaptığı kazı çalışmalar sırasın  karnındaki fetüs ile gömülmüş hamile bir kadına ait 3 bin 700 yıllık mezar buldu.  Mısır Tarihi Eserler Bakanlığı, geçen hafta, Asvan kenti yakınlarında İtalyan – Amerikan ortaklığında yapılan bir kazıda, hamile olarak gömülmüş bir kadın iskeleti ve pelvis bölgesinde baş aşağı pozisyonda duran fetüsün kalıntılarına ulaşıldığını duyurdu.

Bakanlık, yapılan incelemelerde doğum sürecine girdiği anlaşılan ve 25 yaşında olduğu sanılan bir kadına ait iskeletin M.Ö. 1750 – 1550 yılları arasından kalma olduğunu açıkladı.

Araştırmacılar, fetüsün baş aşağı pozisyonda duruyor olmasının anne ve bebeğinin doğum sırasında ölmüş olabileceğine işaret ettiğini ve bulunan kalıntıların, antik dönemlerde gebelikte anne ölümleriyle ilgili ipuçlarını ortaya koyduğunu belirtti.

Florida Üniversitesi’nden Profesör Sandra Wheeler, basına yaptığı açıklamada, o dönemden itibaren hala bir kadının içinde olan fetüsün keşfinin son derece nadir bir durum olduğunu dile getirdi.

Söz konusu keşfin, günümüzde olduğu gibi çok eski zamanlarda da gebelikte anne ölümlerinin görüldüğüne ilişkin bir bulgu olabileceğine işaret eden Wheeler, yumuşak dokuların varlığı olmadan iskeleti bulunan kadının ölüm nedenini kesin olarak belirlemenin imkansız olduğunu ifade etti.

Dakikada 765 nota vuruşuyla ‘Dünyanın en hızlı piyanisti’ olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na giren Peter Bence, 22 Kasım’da saat 20.00’de İzmir’deki Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde müzikseverle buluşmayı planlıyor.

Tuşlardaki hızlı nedeniyle, dünyanın gelmiş geçmiş en iyi kısa mesafe koşucusu Jamaikalı atlet Usain Bolt’a benzetilen Bence, Türkiye’de ilk kez konser verecek.

Bence, 7 yaşındayken, Mozart ve Chopin’in müziğinden büyük ölçüde etkilendiği için ilk kompozisyonunu yazdı ve 11 yaşında bestelerinin bulunduğu ilk solo piyano albümünü yayımladı. Ocak 2012’de, dakikada 765 nota vuruşuyla ‘Dünyanın en hızlı piyanisti’ olarak Guinness Dünya Rekoru’nu kırdı ve o zamandan beri bu rekor kırılamadı. Michael Jackson’ın “Bad” adlı parçasına yaptığı düzenlemesiyle birlikte 2015’te YouTube’a videolar yüklemeye başladı ve sadece birkaç gün içinde 10 milyon tıklanarak büyük bir sansasyon yarattı.

Kırgızistan, Rusya ve Kazakistan’da 20’den fazla sergiye imza atan Ressam ve Dekoratif Cam Sanatçısı Kayırgül Kazıbekova’nın “Cama İşlenen Sanat” sergisi 17 Kasım’da Topkapı Kültür Parkı Türk Dünyası Kültür Mahallesi’nde açıldı. 25 Kasım’a kadar ziyaret edilebilecek sergide; sanatçının cama işlenen kolye, küpe, soyut ve natürmort tablolarının yanı sıra kara kalem çalışmalarından eserler yer alıyor.

İstanbul Başkonsolosluğu öncülüğünde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki Kültür A.Ş.’nin destekleriyle Ressam ve Dekoratif Cam Sanatçısı Kayırgül Kazıbekova’nın “Cama İşlenen Sanat” sergisi 17 Kasım Cumartesi günü Türk Dünyası Kültür Mahallesi’nde açıldı. Açılışa Kırgızistan’ın İstanbul Başkonsolosu Baktıbek Umetov, Türk Dünyası Kültür Mahallesi ve Panorama 1453 Tarih Müzesi Müdürü Salih Doğan, Türk Dünyası Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Fahri Solak ve sanatseverler katıldı.

Sergide Kazıbekova’nın çalışmalarından cama işlenen kolye, küpe, soyut ve natürmort tabloların yanı sıra kara kalem çalışmalarından da eserler sanatseverlerle buluşacak. Kişiye özel tasarımlar da yapan sanatçının çalışmaları arasında cam üzerine özel ev dekorları, avize, masa, sehpa ve cam üzerine istenilen ölçüde yaptığı tablolar yer alıyor.

Eserleri Kırgızistan müzelerinde, özel koleksiyonlarda ve ayrıca Asya ülkeleri başta olmak üzere Amerika, İngiltere, Fransa, Kore, Kanada, Almanya ve diğer ülkelerin özel koleksiyonlarında bulunan Kazıbekova, Kırgızistan, Rusya ve Kazakistan’da 20’den fazla sergiye imza attı.

Kayırgül Kazıbekova “Cama İşlenen Sanat” sergisi 25 Kasım 2018 tarihine kadar her gün 08.00 – 17.00 saatleri arasında Topkapı Kültür Parkı Türk Dünyası Kültür Mahallesinde ziyarete açık olacak.

İBB Cemal Reşit Rey Konser Salonu tarafından, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayelerinde bu yıl ilk kez gerçekleştirilecek Uluslararası Halk Müzikleri Festivali, 1 Aralık’ta başlıyor.

İçeriği ile diğer Halk Müziği festivallerinden ayrılan İstanbul 1. Uluslararası Halk Müzikleri Festivali kapsamında; İspanya, İran, Kore, Azerbaycan ve Türk Halk Müzikleri müzikseverlerle buluşacak. Homayoun Shajarian, Paco Peña, Aziza Mustafa Zadeh, Hona, Erkan Oğur & İsmail Hakkı Demircioğlu, Yavuz Bingöl festival kapsamında sahne alacak isimler arasında yer alıyor. Festival İBB Cemal Reşit Rey Konser Salonu başta olmak üzere İstanbul Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi kampüsleri dâhil 4 farklı mekânda düzenleniyor. 5 Aralık’ta sona erecek festival kapsamında, 35 konser gerçekleşecek. Festivalin içeri Yavuz Bingöl Sanat Merkezi tarafından hazırlandı.

Farklı Kültürler Bu Festivalde!
İstanbul 1. Uluslararası Halk Müzikleri Festivali, içeriği açısından diğer Halk Müziği festivallerinden ayrılıyor. Bu festivalde, esin kaynaklarını ulusların duyuş, düşünüş ve yaşayış biçimlerinden alan Halk Müziği aracılığıyla, birçok kültür bir araya geliyor. Dinleyiciler festivalde ülkemizin farklı yörelerinden doğan Halk Müziği dışında İspanya, İran, Kore ve Azerbaycan geleneksel müziklerini de çağdaş yorumlarla dinleme imkânına sahip olacak.

3 Kampüste 27 Konser
İstanbul 1. Uluslararası Halk Müzikleri Festivali kapsamında İBB Cemal Reşit Rey Konser Salonu dışında İstanbul Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi kampüslerinde 3 günde 27 konser gerçekleşecek. Kampüslerde konserler 3 Aralık Pazartesi başlayacak ve 5 Aralık’ta sona erecek. Kampüs konserlerine katılım ücretsiz olacak.

Halk müziğimizin en güzel örnekleriyle gençleri buluşturacak isimler şunlar: Mustafa Keser, Bedia Akartürk, Kubat, Şükriye Tutkun, Suzan Kardeş, Zara, Resul Dündar, Elif Buse Doğan, Gülşen Kutlu, Apolas Lermi, Ümit Yılmaz, Çiğdem Elmas, Aykut Aslan, Oğuz Aksaç, Ünal Zorluer, Ayfer Vardar, Emel Tasçıoğlu, Erol Parlak & Sinan Ayyıldız, Okan Murat Öztürk, Nahide Babashlı. İstanbul 1. Uluslararası Halk Müzikleri Festivali kampüs konserlerinde ayrıca Taksim Trio, 5 Quartet ve Türküler Bizi Anlatır müzik grupları da yer alacak.

CRR’de Uluslararası Halk Müzikleri

Mugam & Caz
Festivalin açılışı, İBB Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda 1 Aralık Cumartesi akşamı saat 20.00’de Aziza Mustafa Zadeh’le yapılıyor. Zadeh, Sıradışı sese sahip Zadeh, mugam olarak bilinen geleneksel Azeri müziğini klasik müzik ve cazla harmanlıyor. Daha önce de CRR sahnesinde unutulmaz konserlere imza atan Aziza Mustafa Zadeh, prestijli festivallerin aranan isimlerinden.

Anadolu’nun Kadim Müzikleri
Festivalin ikinci günü müzikseverleri iki unutulmayacak konser bekliyor. Erkan Oğur ve İsmail Hakkı Demircioğlu duo olarak verecekleri konserde, kadim Anadolu türkülerinden oluşan bir repertuvarla sahne alacaklar. Konser saat 20.00’de başlayacak. Oğur ve Demircioğlu performanslarını “bir birlikte hatırlama çabası” olarak görüyorlar.

Endülüs’te Şekillenen Müzik
İBB CRR Konser Salonu aynı akşam saat 21.00’de efsanevi flamenko gitarist ve bestecisi Paco Peña’nın performansına sahne olacak. Peña’ya, dansçı, gitarist ve şarkıcılardan oluşan topluluğu eşlik edecek. Flamenco Araplar, Berberiler, Çingeneler ve Yahudiler gibi birçok toplum ile yoğun bir kültürel etkileşim süreci sonucu Endülüs bölgesinde şekillenmiştir.

Efsanenin Efsane Oğlu: Homayoun Shajarian İlk Kez İstanbul’da
Sazı, sözü ve avazı ile Pers Klasik Müziği’nin efsane ismi Mohammed Reza Shajarian’ın oğlu Homayoun Shajarian (Hümayun Şeceryan) İstanbul 1. Uluslararası Halk Müzikleri Festivali kapsamında 3 Aralık’ta CRR’de ilk kez İstanbullu müzikseverlerle buluşacak.

Ülkemizde büyük hayran kitlesi bulunan Shajarian, babasından kopyaladığı ses kalitesi ve müthiş gırtlak üslubuyla tanınıyor. Homayoun Shajarian Farsça’nın zarif şiirlerini ve İran’ın geleneksel müziğini modern müzikle birleştiren bir isim.

Tutkulu ve Sürükleyici Bir Müzik Tiyatrosu
Festivalin 4. günü Kültür Bakanlığı İstanbul Devlet Modern Folk Müzik Topluluğu’nun konseriyle, saat 20.00’de başlayacak. Topluluk Halk Müziği’ni modern müzik ve batı enstrümanlarıyla birleştirdikleri bir repertuvarla sahne alacak.

Müzikseverler aynı akşam saat 21.00’de, CRR sahnesinde, Kore geleneksel müziğini çağdaş bir tutum ve estetikle birleştiren HONA Korea Music Ensemble’ı dinleme imkânına sahip olacak. Hona gayageum (zither), piri (obua), saenghwang, ajaeng, kkwaenggwari, gibi çeşitli geleneksel enstrümanları kullanan 4 çok yönlü sanatçıdan oluşuyor. Her biri kendi enstrümanlarında mükemmel solist olan HONA’nın üyeleri şaman müziğinden esinleniyor ve Kore geleneksel müziği gugak üzerine çalışıyorlar. Performanslarında doğaçlamayı tercih eden topluluk, sahnede görsel imgeler içeren tutkulu ve sürükleyici bir müzik tiyatrosu yaratıyorlar.

Kapanış Yavuz Bingöl’den

Festivalin son günü olan 5 Aralık’ta Türk Halk Müziği tutkunlarını iki konser bekliyor.

Saat 20.00’de gerçekleşecek ilk konser “İrfani Türküler” başlığını taşıyor. Konserde Yavuz Bingöl, İsmail Altunsaray, Ümit Yılmaz, Ertan Tekin ve Erdinç Aksaç Anadolu kültürünü en iyi şekilde ifade eden türkülerle sahne alacak.

İstanbul 1. Uluslararası Halk Müzikleri Festivali 5 Kasım akşamı saat 21.00’de başlayacak “Yavuz Bingöl İle Bin Yılın Ozanları” konseri ile sona erecek. Bingöl konserde, Türk Halk Müziği repertuarına kazandırdığı eserleri günümüzde müzik araştırmacı ve icracılarına kaynak teşkil eden Seyit Meftuni ve THM repertuvarına pek çok eser kazandıran Âşık Beyhani’yi eserleriyle yâd edecek.

Yavuz Bingöl’ün konser konukları ise Oğuz Aksaç, Elif Buse Doğan, Fadime Satılmış ve Aykut Aslan olacak. Sanatçılara oda orkestrası eşlik edecek.

Muratpaşa Belediyesi’nin ODTÜ Antalya Mezunlar Derneği’yle düzenlendiği 7’nci Uluslararası Antalya Gitar Festivali, ‘Maestro Alirio Diaz’ gibi klasik gitarın önemli birçok ödülünün sahibi Javier Garcia Morena konseriyle sona erdi.

Artık bir Antalya klasiği haline gelen ve genel sanat yönetmenliğini klasik gitarın dünya çapındaki ismi Ahmet Kanneci’nin üstlendiği Uluslararası Antalya Gitar Festivali’nin 7’nci yılını, sanat yaşamı başarılarla dolu, ‘Maestro Alirio Diaz’ gibi klasik gitarın önemli birçok ödülünün sahibi Javier Garcia Morena konseriyle kapadı.

Muratpaşa Belediyesi’nin 26 Ekim’de törenle hizmete açtığı Türkan Şoray Kültür Merkezi’nde 3 gün boyunca devam eden ve sahnesinde Ahmet Kanneci, Ayşegül Koca, Ceyhun Güneş, Mert Baycan, Flamenko performansıyla Deniz Friese ve Antalya Falemenko Atölyesini ağırlayan festivalin kapanış konseri için Kültür Merkezi’nin 677 seyirci kapasiteli salonu hınca hınç doldu. Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal’ın da ilgiyle takip ettiği konser sonunda Javier Garcia Morena uzun süre ayakta alkışlandı.Başkan Uysal, gecede yaptığı konuşmada, Uluslararası Antalya Gitar Festivali’nin son 4 yıldır Muratpaşa Belediyesi ve ODTÜ Antalya Mezunlar Derneği işbirliğiyle gerçekleştiğini söyledi. ‘Kent kültürü’ ve ‘kent kimliği’ gibi kavramların şehrin bir takım değerlerine, kurumlarına sahip çıkmakla kendini var edebildiğini belirten Başkan Uysal, “Aksi takdirde soyut kalabiliyor. Uluslararası Antalya Gitar Festivali de Antalya’mıza, Muratpaşa’mıza değer katarak, Antalya’mızın ve Muratpaşa’mızın, kökleri çok eskiye giden, barış, kardeşlik ve dostluk ikliminden beslenerek büyüdü ve bu yaşına geldi. Ama bunda en büyük pay, her yılında salonları hınca hınç dolduran komşularımızın festivallerine sahip çıkmasındadır” diye konuştu.

Ayı şekilde festivalin gerçekleştiği Türkan Şoray Kültür Merkezi’nin yapımının da Muratpaşa sakinlerinin vergileriyle mümkün olduğunu belirten Başkan Uysal, “Her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Sizin sayenizde böyle bir kültür merkezini yapma şansımız oldu. Gelecek günlerde Türkan Şoray Kültür Merkezi, niteliğine de uygun, iyi konserlere, iyi tiyatro gösterilerine sahne olacak” dedi.

Türkiye’nin ilk ve tek mumya bölümüne sahip olmakta olan müzesi Aksaray Müzesinde, bölgede yapılan kazılarda gün yüzüne çıkarılan 10’uncu ve 12’inci yüzyıldan kalma yetişkin insan, bebek ve kedi mumyaları sergileniyor.

Mumyalama tekniği ilk olarak Mısırlarda başlamış

Mumya bölümünün Türkiye’de ilk ve tek olarak Aksaray Müzesinde oluşturularak sergilendiğini belirten Aksaray Müze Müdürü Yusuf Altın, ilk mumyalama tekniğinin Mısır’da başladığını kaydetti. İnsana olan saygıdan mumyalama tekniğinin ortaya çıkarıldığını belirten Müze Müdürü Altın, “Mumyacılık Aksaray ilinde Türkiye Cumhuriyetindeki müzeler içerisinde tek mumya bölümü olan müzemiz Aksaray Müzesidir.

Bu biliyorsunuz ki mumya sistemi insana olan saygıdan dolayı insanın çeşitli fiziksel ve kimyasal faaliyetlerle o kişiye olan saygıdan dolayı onun abideleştirilmesi tekniğidir. Bunun ilk başlangıcı Mısır’da başlamış. Mısır’daki insanları mumyalayarak ama Anadolu’daki mumyalama sistemi tamamen Mısır’dan farklı bir mumyalama sistemi vardır.

Türkler Orta Asya’dayken de mumyalama tekniklerini kullanmaktaydı. Neden? Bizim Türklerin yazlıkları ve kışlıkları vardı. Kışlıklardaki vefat edenler iç organları alınır, bal mumu eritilerek insan vücudunun üzerine sürülür ve iç organları çıktıktan sonra tekrar kışlık bölümüne getirilir. Yazlık da vefat edenler de ana yurtlarına getirilir orada defin işlemlerine devam edilir” dedi.

10. ve 12. yüzyıllara ait olduğu düşünülüyor

Aksaray Müzesinde sergilenen 8 adet yetişkin insan, bebek ve kedi mumyasının Aksaray bölgesinde yapılan kazı çalışmalarında ortaya çıkarıldığını belirten Müze Müdürü Altın, “Türklerin Anadolu’ya gelmesiyle birlikte özellikle bu mumyalama tekniği de devam etmektedir.

Özellikle 2. Kılıçaslan da burada şehit olmuştur. 2. Kılıçaslan da burada iç organları Kılıçaslan Türbesi’ne defnedilerek kendisi Konya’daki Alaaddin Tepesi’ne mumyalı bir şekilde defnedilmiştir. Bizim bölgemizdeki mumyalar ise özellikle Ihlara Vadisi’nde bulunan kiliselerden çıkmıştır.

Diğer bir önemli merkez de Akhisar’da bulunan Çanlı Kilise çevresindeki mumyalar var. Bu mumyaların da tarihlenmesi bin yıllarına tarihlenmektedir. Özellikle 10’uncu, 11’inci ve 12’inci yüzyılda bu mumyalama tekniği yoğun olarak kullanılmıştır” şeklinde konuştu.

Trakya Elektrik Dağıtım A.Ş. (TREDAŞ) tarafından düzenlenen “Trakya’da Hayatın Enerjisi” konulu Fotoğraf Yarışması’nda dereceye girenlere ödülleri verildi.

Bu yıl ilk kez düzenlenen “Trakya’da Hayatın Enerjisi” konulu fotoğraf yarışmasının ödülleri, TREDAŞ Genel Müdürlüğü’nde yapılan törenle verildi. Yarışmada, Sezgin Uzuncaova birinciliğe layık görüldü ve altın madalyanın sahibi oldu. İkinci olan Turhan Ülgüdür gümüş madalya, üçüncü olan Ümit Varol ise bronz madalya kazandı. Ayrıca birinciye 2 bin lira, ikinciye bin 500 lira, üçüncüye bin lira, mansiyon ödülünü kazanan Ahmet Turan Kural, Mesut Karaduman ve Ümit Varol’a 400’er lira, sergilenmeye değer bulunan 30 eser sahibine de mansiyon ödülü verildi.

Ödül töreninin ardından sergilenmeye değer bulunan eserlerden oluşan fotoğraf sergisi de TREDAŞ Genel Müdürlüğü Sergi Salonu’nda açıldı.

TREDAŞ Dağıtım Grup Direktörü Reşit Bilgili, törende yaptığı konuşmada, birincisini düzenledikleri yarışmaya yoğun bir ilginin olduğunu belirterek, “Hayatın enerjisini, sanat heyecanlılarının yüksek katılımı ile gerçekleşen birbirinden orijinal 1024 Trakya fotoğrafıyla da görmüş olduk. Projenin başarıyla tamamlanmasında emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Fotoğraf sanatına gönül vermiş arkadaşlarımıza da bundan sonraki çalışmalarında başarılar diliyorum” diye konuştu.

Dijital kategoriden oluşan yarışmada değerlendirmeyi fotoğraf sanatçıları Coşkun Aral, Garbis Özatay ve Tekirdağ Fotoğraf Sanatı Derneği Başkan Yardımcısı Hilmi Baysal yaptı. Yarışma, Trakya Elektrik Dağıtım A.Ş. tarafından, sanata ve sanatçıya saygı bağlamında Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu (TFSF) desteğiyle düzenlendi.

Kartal Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü, Kasım ayı kültür sanat etkinlikleri kapsamında “Bir Baba Hamlet” adlı tiyatro oyununu, Kartallı seyircisiyle buluşturdu.

Kartal Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi’nde sahnelenen ve 120 dakika süren 2 perdelik oyuna Kartal Belediyesi Başkan Yardımcıları; Feyyaz Kaynak, Cengiz Türkmen, Kartansaş Genel Müdürü Düzgün Çapar ve çok sayıda Kartallı sanatsever katıldı. Sebastian Siedel’in yazdığı Emrah Eren’in yönettiği ve Baba Sahne oyuncuları Şevket Çoruh ile Murat Akkoyunlu’nun rol aldığı oyun, izleyicilere kahkaha dolu anlar yaşattı. Oyuncular; Şevket Çoruh ve Murat Akkoyunlu, sergiledikleri başarılı performansla katılımcılardan yoğun alkış aldı.

Oyunun sonunda Kartal Belediyesi Başkan Yardımcısı Feyyaz Kaynak, Baba Sahne oyuncularına teşekkür ederek Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz adına plaket takdiminde bulundu. Plaket töreninin ardından konuşma yapan oyuncu Şevket Çoruh, “Ben de bu bölgede büyüdüm. 87 senesinde ilk defa bu sahneye çıkmıştım. İlk profesyonel oyunda ekmek parası kazandığım sahne burasıydı… Yıllar önce bana çok büyük gelen salon, sizlerin sayesinde bugün bana çok küçük geldi. Kartal Belediye Başkanımız Op. Dr. Altınok Öz’e ve sizlere çok teşekkür ediyorum.” dedi.