Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu, yeni sezonu ‘Kanlı Düğün’ isimli oyunla açtı. Prömiyeri Nâzım Hikmet Kültürevi’nde yapılan oyun, tiyatroseverlerden büyük alkış aldı.

Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu, yeni sezonda tiyatro tutkunlarının karşısına, ikisi çocuk toplam yedi yeni oyunla çıkıyor. Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu, perdeyi İspanyol yazar Federico Garcia Lorca’nın Kanlı Düğün adlı oyunuyla açtı.
Prömiyeri Nâzım Hikmet Kültürevi’nde yapılan oyuna ilgi büyük oldu. Nilüfer Belediye Başkan Yardımcıları Yalçın Işıkyıldız ve Ahmet Çakıcı’nın da aralarında yer aldığı tiyatro meraklıları salonu doldurdu.

İspanyol yazar Federico Garcia Lorca’nın “Köy Trajedileri Üçlemesi”nin ilk oyunu olan “Kanlı Düğün”ü, Turan Oflazoğlu Türkçe’ye çevirdi. Barış Erdenk’in yönettiği oyunda, Adem Mülazim, Ayşe Gülerman, Barış Ayas, Melisa İclal Yamanarda, Mesut Özsoy, Hande Kaplan, Zeynep Çelik Küreş rol aldı Burak Günsayar, Ceren Toksöz, Dilan Acar ve Mert Özay’ın müzisyen olarak yer aldığı oyuna, Gizem Şahin, Konuralp Gökalp, Tarık Şenocak ve Yağmur Yula da danslarıyla eşlik etti.

Yaklaşık bir buçuk saat süren oyun, aşk, özgürlük gibi insan doğasına ait kavramların, töreyle, toplumsal kurallarla çatışmasını ve bu çatışmanın neden olduğu yıkımı ele alıyor. 1932 yılında yazılan oyunda Lorca, ölüme yazgılı hayatların karanlık dünyasını şiirsel bir dille anlatıyor.

Başarıyla sahnelenen oyun izleyicilerden büyük alkış aldı. Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Yalçın Işıkyıldız da, performanslarından dolayı oyunculara çiçek vererek Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey adına kutladı. Işıkyıldız, kurum olarak kültür-sanata destek vermeye devam edeceklerini söyledi. Türkiye’nin zor günlerden geçtiğini hatırlatan Işıkyıldız, bu dönemde kültür sanatın öneminin daha da arttığına vurgu yaparak, herkesi Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu’nun oyunlarını izlemeye davet etti.

Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu’nun sahnelediği Kanlı Düğün, 5 Ekim Cuma günü saat 20.00’de, 6 Ekim Cumartesi günü de saat 15.00 ve 20.00’de Nâzım Hikmet Kültürevi’nde izleyici ile buluşacak. Oyun, sezon sonuna kadar cuma ve cumartesi günleri sahnelenmeye devam edilecek.

Çankaya Belediyesi Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında gerçekleştirilen etkinliklerin açılışında Flamenko müziğini başarılı bir şekilde yorumlayan Duende Flamenko grubunu Çankayalılarla buluşturdu.

Çankaya Belediyesi 25 Ekim’e dek sürecek Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında gerçekleştirilen etkinliklerin açılışında Çankayalıları Flamenko müziğiyle buluşturdu. Gecede dansçı Eren Ergene de sahne alarak görsel bir şölene imza attı.

Dünya çapında ödüller kazanan müzik ve dans grubu Duende Flamenko grubunun Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında Yılmaz Güney Sahnesinde gerçekleşen konserine dans ve müzikseverler büyük ilgi gösterdi.

Vokalde Makbule Eksert, gitar vokalde Ceyhun Güneş, bas gitarda Gökhan Bilek ve perküsyonda Mehmed Mert Baycan’ın sahne aldığı gecede Duende Flamenko grubuna eşlik eden Flamenko dansçısı Eren Ergene, sergilediği başarılı dans figürleriyle izleyicilere keyifli bir akşam yaşattı.

Ankaralı 4 müzisyenin kurduğu ve 2007 yılından bu yana Flamenko müziğinin tınılarını müzikseverlerle buluşturan gruba, konserlerde usta dansçılar performanslarıyla eşlik ediyor.

Grup Flamenkonun klasik ve modern örneklerini dans ile sentezleyerek sunmanın yanında 7’den 70’e herkesin bildiği Gipsy Kings şarkılarını ustaca yorumluyor. Tılsım anlamına gelen Duende ismini alan grup felsefelerini şarkının bir notası, gitarın bir tınısı ve dansın bir hareketi olarak adlandırıyorlar.

Kanserden Korkma Tanırsan Yenersin sloganıyla yola çıkılan etkinlikler kapsamında seminerlerin yanı sıra bilgilendirme toplantıları da yapılacak. Tamamı ücretsiz olan etkinliklerin ayrıntılı programı www.cankaya.bel.tr adresli internet sitesinde yer alıyor.

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı kursumuzda şan eğitmenimiz Coşkun NEHİR’den ders alan öğrencimiz Elif BEŞİNCİ Haliç Üniversitesi Konservatuvarı Opera ve konser şarkıcılığı bölümünü %50’li burslu kazandı. Öğrencimiz Elif BEŞİNCİ’ye yeni okulunda başarılar diliyor, bizi ve ailesini gururlandırdığı için teşekkür ediyoruz.

Kadıköy Belediyesi,İstanbul’un önemli gösteri sanatları merkezlerinden biri haline gelecek ‘Kadıköy Tiyatro’ binasının temelini, 8 Ekim saat 13:00’te tiyatro sanatçıları ile birlikte atıyor.

Kadıköy Belediyesi, İstanbul’un en önemli tiyatro atmosferine sahip Kadıköy’e yepyeni bir tiyatro binası kazandırmak için yola çıktı. İstanbul’un önemli gösteri sanatları merkezlerinden biri haline gelecek ‘‘Kadıköy Tiyatro’’binasının temeli, tiyatro sanatçıları ile birlikte atılacak.

TİYATROCULARIN ÖNERİLERİ DİKKATE ALINARAK TASARLANDI
‘Kadıköy Tiyatro’ tiyatro oyuncularının, Kadıköy Tiyatrolar Platformu’nun, profesyonel tiyatro işletmecilerinin, sahne-ışık uzmanlarının görüş ve önerileri ve dünyadaki örnekleri dikkate alınarak projelendirildi. Sahne tasarımı, ses, ışık, prova odaları gibi farklı konularda ayrı ayrı toplantılar düzenlendi, konunun uzmanları projeye katkı sundu. Tiyatrocuların ihtiyaçları ve deneyimleri gözetilerek mimar Özgür Bingöl ve İlke Barka tarafından tasarlanan tiyatro binası için, Avrupa’daki 13 “blackbox” tiyatro salonu detaylı olarak analiz edildi.

‘MEYDAN SAHNE’DE 360 DERECELİK SEYİR
Çağdaş tiyatronun sahneleme biçimlerinden esinlenerek tasarlanan Kadıköy Tiyatro, bilindik sahne tasarımlarının ötesinde seyir imkanları sunarak, Kadıköy’ü tiyatronun çekim merkezi yapacak. Seyir yeri ve sahne arasındaki ayrımların bir yana bırakıldığı ‘meydan sahne’ biçimiyle, 360 derecelik bir izleme alanı yaratacak. Oyuncuların izleyicilerin ortasında performans sergileyecekleri bu sahne, 400 izleyiciyi ağırlayabilecek. Salon oyunun niteliğine göre klasik sahne, orta sahne, meydan sahne, arena sahne, forum düzenlerinde de kullanılabilecek.

TİYATROCULARA 24 SAAT PROVA İMKANI
Kadıköy Tiyatro, tiyatronun en önemli sorunlarından biri olan prova olanağına da çare olacak. Gerektiğinde farklı düzenlemelerle çalışma mekanlarına dönüştürülebilen prova salonlarında tiyatrocular 7/24 prova yapabilecek.

7 GÜN / 24 SAAT 1.000 KİŞİYİ AĞIRLAYABİLECEK
Acıbadem – Koşuyolu Bölgesinde, ulaşım ağlarının merkezinde (Metro, Marmaray, Metrobüs, Avrasya Tüneli) inşa edilecek olan Kadıköy Tiyatro,toplam 8.200 m2 kapalı alana sahip olacak. Bölünebilir salonlar, fuayeler, kafeterya ve prova odalarıyla 1.000 kişiye ev sahipliği yapabilecek Kadıköy Tiyatro’da 7 / 24 sanat konuşulup, sanat izlenecek.

TEMELİ TİYATRO SANATÇILARI İLE ATILACAK

Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu Kadıköy Tiyatro’ya ilişkin; “Kadıköy’e kazandıracağımız Tiyatro binası İstanbul’un en önemli gösteri sanatları merkezlerinden biri olacak. Temel atma törenimize tüm oyuncuları ve tiyatro severleri bekleriz” dedi.

Temel atma töreni için Kadıköy Tiyatrolar Platformu da sosyal medyadan çağrı yaptı. Kadıköy’de sahnesi olan ve olmayan 60 tiyatronun oluşturduğu Kadıköy Tiyatrolar Platformu (KTP) sosyal medyadan yaptığı çağrı şöyle:“Kadıköy yeni tiyatro mekanına kavuşuyor ama önce temelini sağlam atmak gerek. Kadıköy Tiyatroları Platformu olarak tüm meslektaşlarımızı ve dostlarımızı temel atma törenine davet ediyoruz…”

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı kursumuzda resim eğitimi alan öğrencimiz Zeynep ŞİMŞEK Aşık Veysel Güzel Sanatlar Lisesi’ni kazandı.

Aşık Veysel Güzel Sanatlar Lise’nin yetenek sınavında büyük başarı göstererek 7. sırayla okulu kazanan öğrencimiz Zeynep ŞİMŞEK’e yeni okulunda başarılar diliyor, bizi ve ailesini gururlandırdığı için teşekkür ediyoruz.

Nilüfer Belediyesi’nin “İktidar” alt başlığıyla düzenlediği Nilüfer Kütüphane Günleri, sergi, atölye ve söyleşilerle devam ediyor. Söyleşilerin ikinci oturumuna Behiç Ak ve Mehmet Erkurt konuk olurken, Füsun Çetinel, Hakan Akdoğan ve Sevil Şahin Hakverdi de atölyelerde sanatseverlerle birlikte oldu.

Nilüfer Belediyesi’nin, “İktidar” alt başlığıyla bu yıl ilk kez düzenlediği Nilüfer Kütüphane Günleri, sergi, söyleşiler ve atölyelerle devam ediyor. Tanıl Bora ve Sema Kaygusuz’un açılış konuşmalarıyla 29 Eylül tarihinde başlayan Nilüfer Kütüphane Günleri’nin ilk konuğu, “Farklı Bir İktidar” söyleşisiyle Nilgün Toker ile Murat Sevinç oldu. Söyleşilerin ikinci oturumunda Behiç Ak ile Mehmet Erkurt “Çocuk Edebiyatında Güç İlişkileri”ni masaya yatırdı. Misi Yazıevi’nde gerçekleşen söyleşide Behiç Ak, okuyan bir birey olarak çocuğu, ebeveynleri ve otoriteyle ilişkisini ele alırken, Mehmet Erkurt da, çocuk kitapları yayıncılığı ve yayıncılığı çevreleyen güç ilişkilerini anlattı.

Çocuğun bir tüketici olarak kavranmış olmasının, onu sahneye taşıdığını belirten Behiç Ak, “İktidarı biraz da bu belirliyor. Çocuğun sahneye taşınmasındaki sosyal, politik yada yapısal nedenler. Orta Çağ’da çocuklarla ilgili çok şey konuşulmuyordu. Örneğin ihtisaslaşmış bir çocuk odası yoktu. Çocuklar büyüklerle aynı kıyafetleri giyiyorlardı. Yanı ayrışmış olarak bir çocuk kıyafeti tipolojisi yoktu. Bu, çok önemli bir şey. Ahlak alanını felsefeyle bütünleştiremiyorsak, o alanı bugünkü tüketim normlarını oluşturan kalıplar dolduruyor. Bu da, çocukları savunmasız hale getiriyor ve tüketici olarak belirliyor” dedi.

Behiç Ak şöyle devam etti: “Avrupa’da çocuk kitapları satan bir kitap evine girdiğinizde, gelişmiş olarak kız kitapları reyonları görürsünüz. Çünkü bu ticari bir şey. İşte bu iktidar. Yani kız çocuğunu cinsiyete mahkum ederek, bunun üzerinden para kazanıyorlar. Tıpkı oyuncak sektöründeki kızlar için üretilen oyuncaklar gibi. Oysaki o yaşta olan bir çocuk, ayrıştırılmayı değil, özgür bir şekilde yaşamayı istiyor.”

Yayıncılık alanında da benzer sorunların yaşandığını belirten Mehmet Erkurt da, “Bizler, merkezi, resmi, kurumsal, makro iktidarlardan değil, hayatın farklı alanlarında, gündelik ilişkiler dahilinde varlığını gösteren güç ilişkilerinden bahsediyoruz. Edebi yada akademik olsun her yayıncılık, farklı iktidar odaklarıyla güç ilişkileri içindedir” dedi.
Kitap seçiminde okurun iktidarından önce yetişkinin iktidarı ön plana çıktığını belirten Erkurt, “Okullarda hazırlanan okuma listeleri, kitapçılar, fuar ziyaretleri çoğunlukla yetişkinin kontrolünde yada refakatinde gerçekleşiyor. Okura kitabı ulaştırmak, yayıncının öncelikli isteği ama bunun için ikna etmesi gereken kitle çocuktan öte yetişkinler ve ebeveynler” şeklinde konuştu.

Nilüfer Kütüphane Günleri kapsamında Nilüfer Belediyesi, İsveç Konsolosluğu, İsveç Enstitüsü ve İsveç Çocuk Araştırmaları Enstitüsü işbirliğiyle gerçekleştirilen “Burada Çocuk Büyüyor-İsveç Çocuk Edebiyatı Sergisi” Misi Çocuk Kütüphanesi’nde açıldı. Sergi, bir ay boyunca izlenime açık kalacak.

İlgiyle takip edilen Nilüfer Kütüphane Günleri’nde “Çocuk ve İktidar” atölyesinde Füsun Çetinel, İktidar Konulu Bir Romanın Derin Okuması “Sineklerin Tanrısı” atölyesinde Hakan Akdoğan, “Şiir ve İktidar” atölyesinde de Sevil Şahin Hakverdi sanatseverlerle bir araya geldi.

Nilüfer Kütüphane Günleri, 6 Ekim Cumartesi gününe kadar her gün düzenlenecek atölye ve söyleşilerle devam edecek.

Orkestranın daimi şefi Dağhan Doğu’nun yöneteceği konserde, piyanist ve Devlet Sanatçısı Gülsin Onay; Rossini, Grieg, Verdi ve Çaykovski’nin eserlerini Bursalı müzikseverler için seslendiriyor.

Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası (BBDSO), Uludağ Premium sponsorluğundaki Bursa Filarmoni Derneği’nin destekleriyle klasik müziği geniş kitlelere ulaştırmaya devam ediyor. BBDSO, Bursalı müzikseverlerin heyecanla beklediği 2018-2019 sezonuna 4 Ekim Perşembe günü gerçekleştirilecek açılış konseri ile başlıyor. 19. yüzyılın önemli bestecileri Gioacchino Rossini, Edvard Grieg, Giuseppe Verdi ve Pyotr Ilyiç Çaykovski’nin eserlerinin çalınacağı konseri, BBDSO’nun daimi şefi Dağhan Doğu yönetiyor. Eserlere uluslararası müzik kariyeriyle ülkemize büyük gururlar yaşatan piyanist ve Devlet Sanatçısı Gülsin Onay hayat veriyor.

Bursa Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenecek konser, İtalyan besteci Gioacchino Rossini’nin yirminci operası olan ve ilk kez Milano’daki La Scala’da sahnelenen “Hırsız Saksağan Uvertürü” ile başlayacak. Norveçli Edvard Grieg’in tamamlayabildiği tek konçerto olan “Piyano Konçertosu La minör op.16” ve Guiseppe Verdi’nin prömiyeri 1871’de Kahire’de gerçekleştirilen Aida operasından “Zafer Marşı” ile devam edecek olan konser, Rus besteci Çaykovski’nin Napoleon’un Rusya’ya saldırısına karşı sergilenen kahramanlıklardan esinlendiği “1812 Uvertürü” ile sona erecek.

Türkiye’nin en çok izlenen çocuk kanalı TRT Çocuk tarafından düzenlenen “Karakter Tasarım Yarışması 2018” için başvurular başladı. Üniversite öğrencilerine ve yeni mezunlara yönelik yarışmanın başvuruları 15 Kasım 2018 tarihinde sona erecek.
Kazananlara ödülleri, 28-29 Kasım’da gerçekleşecek Türkiye’nin ilk ve tek çocuk medya konferansı olan “TRT Uluslararası Çocuk Medyası Konferansı”nda takdim edilecek.

Üniversite öğrencilerine ve yeni mezunlara yönelik yarışmaya başvuran katılımcılar TRT Çocuk ekranlarında okul öncesi çocuklar (3-6 yaş) için hayata geçecek bir animasyon serisi ya da sinema filminde yer alabilecek insan, hayvan veya benzeri tasarımlar ile yarışmaya katılabiliyorlar.

TRT Çocuk Karakter Tasarım Yarışması’nın genç tasarımcıların önünü açabilmek ve özgün tasarımlara destek olmak amacıyla düzenlediklerini belirten TRT Çocuk Kanal Koordinatörü Bekir Yıldızcı, “TRT Çocuk kanalı, her daim yerli yayıncılığa özen göstermiştir. Çocuklarımıza küçük yaşlardan itibaren kendi dil, kültür ve yaşamlarını yansıtan yerli yapımlar sunarak bireysel ve kültürel gelişimlerine destek olmayı arzuluyoruz. Bu yıl düzenlediğimiz TRT Çocuk Karakter Tasarım Yarışması ile hem yerli yapımları teşvik ediyoruz hem de genç tasarımcıların hayal güçleriyle yaratılan kahramanların hayata geçmesine katkıda bulunmak istiyoruz,” dedi.

Tüm görsel ve grafik sanatlar, çizgi film, animasyon ve iletişim alanında eğitim gören üniversite öğrencileri ile son üç yıl içerisinde bu alanlardan mezun olmuş kişilere açık olan yarışmada jüri üyelerinin beğenisini kazanarak derece alan yarışmacılara birincilik ödülü 10.000 TL, grafik tablet, ikincilik ödülü 5.000 TL, grafik tablet. Üçüncülük ödülüne ise 3.000 TL, grafik tablet verilecek. Ayrıca Seyirci Özel Ödülü’ne layık görülen yarışmacı 2000 TL kazanacak.

Alanında ve sektöründe uzman değerli isimlerin yer aldığı jüri kurulu yarışma süresi boyunca gelen çalışmaları değerlendirecek.

Beethoven’dan Pink Floyd’a, Bach’tan Coldplay’e klasik ve rock piyano düzenlemeleri ile büyük beğeni toplayan genç piyanist Ayşe Deniz, 6 Ekim’de Grand Pera Emek Sahnesi’nde müzikseverlerle bir araya geliyor.

Beyoğlu İstiklal Caddesi’nin en önemli tarihi yapılarından biri olan Grand Pera’da bulunan Emek Sahnesi, birbirinden değerli sanatçıları ağırlamaya devam ediyor. 6 Ekim akşamı Emek Sahnesi’nde Pink Flyod, Nirvana, Coldplay şarkılarını piyano düzenlemeleriyle yorumlayan genç piyanist Ayşe Deniz müzikseverlerle buluşuyor.

Moskova’da Kremlin Sarayı ve Christ The Saviour Katedrali; Verbier’de L’Eglise; Londra’da Duke’s Hall, Steinway Hall ve Kings Place; Kiev Açık Hava Tiyatrosu ve Lysenko Hall; Fort Worth PepsiCo Hall; Rochester Kilbourn Hall; Aspen Harris Hall; Santa Barbara Lehmann Hall ve Kuzey Kıbrıs Bellapais Antik Manastır’ı gibi birçok ünlü mekanda konser veren Ayşe Deniz’in müziği bu kez Beyoğlu’nun tarihi atmosferini yaşatmaya devam eden Emek Sahnesi’nde yankılanacak.

Londra’da yaşayan Ayşe Deniz, lisansını The Eastman School of Music’te, yüksek lisansını ise Londra Kraliyet Akademisi’nde bitirdi. Floyd’un müziğini ” Liszt” tarzında yeniden yorumladı. Bunun ardından binlerce prog-rock hayranının ilgisini çekti ve Pink Floyd Classical Concept albümü ortaya cifti. Eserleri California “Wavelength”; Sofya “Piano Extravaganza”, Arjantin Chacabuco “El Cine Espanol”; Portekiz Gouveia Art Rock; İtalya “Piano City Milan”, Ekvator; İstanbul ve Ankara Müzik Festivallerinde icra etti. Kasım 2015’te Kurt Cobain’e ithaf ettiği “Nirvana Project” albümü Birleşik Krallık’ta iTunes “En İyi Klasik Albümler “de ilk 10’a girdi. Genç piyanistin “Nirvana Project”, “Pink Floyd Classical”, “Piano Playlist Vol.1” ve “A Chopin Affair” adlı dört albümü bulunuyor.

Bu yıl ilk kez düzenlenen “ Burada Müzik Var “Festivali,kapanış konserinde dünyaca ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say’ı ağırlayacak. 7 Ekim Pazar günü Moda Kayıkhane’de gerçekleşecek gecede; Fazıl Say’ın Türk edebiyatının unutulmaz şairlerinin şiirlerini besteleyerek yaptığı şarkı albümlerinden “İlk Şarkılar” ve “Güz Şarkıları” festival sahnesinde izleyici ile buluşacak.

Gecenin ilk bölümü olan İlk Şarkılar’da Fazıl Say’ın piyanodaki cesur ve özgün yorumuna, solist Serenad Bağcan’ın güçlü sesi eşlik edecek. İlk Şarkılar’da Nâzım Hikmet, Ömer Hayyam, Edip Cansever, Turgut Uyar, Can Yücel, Orhan Veli, Cemal Süreya, Metin Altıok gibi önemli şairlerinin şiirleri,Fazıl Say besteleri ile sahnede hayat bulacak.

Gecenin ikinci yarısında ise; Doğu-Batı sentezi, Türk musikisi, caz, kabare müziği, nostaljik melodileri ve herkes için akılda kalıcı sözleri ile her biri farklı stilde ve farklı konularda olan Güz Şarkıları izleyici ile buluşacak. Güz Şarkıları’ndamuazzam yaratıcı bir yorumcu olan Ece Dağıstan piyanoya hayat verirken, solist Güvenç Dağüstünsolist olarak yer alıyor. Orkestrada ise Volkan Hürsever ( kontrbas) , Ediz Hafızoğlu ( davul ) ,Gürtuğ Gök ( saksafon) , Derya Türkan ( kemençe) gibi usta isimler var.

Kültürel mirası koruma ve özendirme projelerini teşvik etmek amacıyla 2001 yılından bu yana Tarihi Kentler Birliği (TKB) tarafından düzenlenen yarışmada Kadıköy Belediyesi Sinematek Sinemaevi ile ödül kazandı.

Geçtiğimiz yıl restore edilerek kamunun hizmetine sunulan Karikatür Evi, Gençlik Sanat Merkezi, Suadiye Sanat Atölyeleri, Rasimpaşa Sosyal Hizmet Merkezi ve Ladikli Ahmet Ağa Çeşmesi Restorasyonu ile ödül kazanan Kadıköy Belediyesi bu yıl da inşaatı devam eden Sinematek Sinemaevi projesiyle “Tarihi ve Kültürel Mirası Koruma Proje ve Uygulamalarını Özendirme Yarışması”nda ödüle layık görüldü. Ödül ‘Kent yaşamı ve mevcut kamusal alanlar ile bütünleşmiş, çağdaş bir mimari tasarıma sahip projeleri, kentin kültürel ve sosyal dokusu içinde tamamlayıcı nitelikteki işlevlendirme önerileri, sivil toplum ile yerel yönetim işbirliğine dayalı projelendirme’ sürecini sürdürmesi nedeniyle verildi.

Bu yıl 17.’si gerçekleştirilen yarışmada Jüri sonuçlarına göre 1 Koruma Büyük Ödülü, 3 Jüri Özel Ödülü, 8 Proje, 8 Uygulama, 11 Süreklilik ve 31 Başarı dalında proje ödüle değer görüldü. 62 belediyeden 123 proje ve uygulamanın katıldığı yarışmada 5 farklı kategoride dereceye giren belediyelere ödülleri, 15 Kasım Perşembe günü Antalya’da gerçekleşen YAPEX Restorasyon Fuarı’nda düzenlenecek töreni ile verilecek.

Fransız aktör Vincent Cassel, Uluslararası Antalya Film Festivali’nin özel konuğu olarak Türkiye’ye geldi. Cassel, gerçekleşen açılış töreninde “Yaşam Boyu Başarı” ödülü aldı.

30 yıllık aktörlük kariyerinde her rolün üstesinden gelen usta oyuncu, ailesinin her ne kadar istememesine rağmen 1988’den bu yana ekranlarda.

1993 yılında genç sinemacı Mathieu Kassovitz’in yazıp yönettiği ‘Metisse’ adlı filmde rol alan Cassel’in hayatı 1995’te yine sansasyonel bir Kassovitz filmi olan ‘La Haine’ (Protesto) ile değişti.

Fransa’nın banliyölerinde yaşanan sınıflar arası çatışmayı üç gencin hikâyesi üzerinden anlatan ‘La Haine’de başrol oynayan Cassel, filmdeki performansıyla “En İyi Aktör” ve “Gelecek Vadeden Genç Aktör” dallarında César ödülüne aday gösterildi.

Fransa’nın Oscar’ı olarak kabul edilen Cesar ödülüne toplam 5 kez aday gösterilen Cassel, ödülü 2009’da ‘L’ennemi public n°1’ ile ‘L’instinct de mort’filmlerinde canlandırdığı banka soyguncusu Jacques Mesrinerolüyle kazandı.

Her role uyum sağlayan adam

Cassel, daha çok farklı rolleri canlandırmasıyla tanınıyor. 1996’da “L’Appartement” filminde birlikte kamera karşısına geçtiği Monica Belluci’yle 1999 yılında evlenen Cassel, Fransız yönetmen Gaspar Noé’nin olay yaratan eseri “Dönüş Yok (Irréversible) filminde de Monica Belluci ile birlikte rol aldı.

Cassel, başrolleri Nicole Kidman’la birlikte paylaştığı ‘Birthday Girl’’in (2001) yanı sıra ‘Ocean’s 12’ (2004), ‘Ocean’s 13’ (2007), ‘SiyahKuğu’ (Black Swan – 2010 ) ve ‘Jason Bourne’ (2016) gibi büyük bütçeli, popüler Hollywood yapımlarında da oynadı.

Cassel, günümüzün uluslararası arenada en çok tanınan Fransız oyuncularından biri olarak kabul ediliyor. 2013’te boşandığı Monica Belluci’den iki kızı olan Vincent Cassel, ağustosta kendisinden 30 yaş küçük top model Tina Kunakey ile evlenmişti.

Cassel, ‘L’ennemi publicn°1’ filminde kamera karşısına geçtiği oyuncu Olivier Barthelemy ile Antalya’ya geliyor. Olivier Barthelemy, Tehlikeli Miras 2 (2011) ve Mike (2011) filmlerinde de rol almıştı.