Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf (TAKSAV) Ekim ayında ‘TAKSAV Müzik Söyleşileri’ ile müziği, müziğin türlerini ve bu türlerin dününü, bugününü ve yarınını yani kısacası müziği baştan sona incelemeye alıyor.

6-13-20-27 Ekim tarihlerinde ‘TAKSAV Müzik Söyleşileri’ ile beraber Rap, Indie, Reggae ve Caz türlerinde birbirinden değerli müzisyenler kendi türlerinin gelişimine dair yorumlarını müzikseverlerle paylaşacak.

6 Ekim Cumartesi günü başarılı müzisyenler Kamufle ve Elçin Orçun, Rap müziğin yakaladığı büyük popülarite ve başarıyı ele alacak. ‘Yeraltından Yerüstüne Rap’ başlığıyla yapılacak söyleşinin moderatörlüğünü ise gazeteci Burak Abatay üstlenecek. Etkinlik saat 19.00’da başlayacak.

‘Üçüncü Yeni’

13 Ekim Cumartesi günü saat 19.00’da alternatif/indie müziğin önemli temsilcilerinden Nilipek. ve Cihan Mürtezaoğlu, müzisyen ve akademisyen olan Mahmut Çınar’ın moderatörlüğünde ‘Kime Alternatif, Neye Alternatif?’ başlığıyla ‘Üçüncü Yeni’ olarak adlandırılan akımın ve bağımsız müziğin rotasını çizecek.

‘RAGGAE, EĞLENCE Mİ, TAVIR MI?’

20 Ekim Cumartesi günü Komik Günler grubunun solisti Cihan Çokbilir, Bosphoroots’un solisti Koray Sürücü ve Sudanlı DJ Ahmed El Mahi, Reggae müziğin ruhunu konuşacak. Saat 19.00’da başlayacak söyleşinin moderatörü ise Gencer Arabacı olacak.

‘CAZ’I SEN Mİ KURTARACAKSIN?’

27 Ekim Cumartesi günü gerçekleşecek son söyleşide ise gazeteci-müzik yazarı Eray Aytimur’un moderatörlüğünde Caz müzik masaya yatırılacak. Caz vokalisti ve eğitmen Sibel Köse ve Caz gitaristi ve besteci Önder Focan’ın katılacağı etkinlik ise 15.00’te başlayacak.

Reklamcılar Derneği tarafından düzenlenen, Türkiye’nin en önemli yaratıcılık ve pazarlama etkinliği olarak kabul edilen Kristal Elma Festivali’ne sayılı günler kaldı.

11-12 Ekim tarihleri arasında Bomontiada’da gerçekleşecek etkinliğin 30. yılında yaratıcılık yine festival havasında kutlanacak.

11-12 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilecek Kristal Elma Festivali’nde katılımcılar; konuşmalar, atölyeler, canlı müzik ve konserler, 30. yıl özel sergisi, sektör özel yayınları, ödül törenleri ve after party’ler ile iki gün boyunca yaratıcılığı kutlayacak. Yaratıcılığa duyulan aşktan yola çıkarak “Aşkımızın meyvesi Kristal Elma” mottosuyla sektörü kucaklayan Kristal Elma’nın 30. yılına özel olarak bütün yıla yayılan etkinlikler devam ediyor.

Festivalde bu sene yaratıcılık ve yenilikçilik yoluyla rekabet avantajı arayan pazarlamacılar için oluşturulmuş global bir platform olan ve senenin trend konularını belirleyen Contagious’ı içerik küratörü olarak belirlediklerini söyleyen Reklamcılar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Nil Bağcıoğlu, “Bir sivil toplum örgütünün Kristal Elma gibi bir markayı 30 yıl süreyle yaşatmış olmasını kayda değer, önemli bir başarı olarak görüyorum.” diye belirtti.

“Yaratıcılığın Yeni Kodları” açıklanacak
30. yıl kutlamaları kapsamında yıl boyunca süren etkinliklerden biri reklam dünyasının en profesyonel futbol organizasyonu ReLiga’nın sponsorluğu oldu. Kristal Elma ReLiga olarak anılmaya başlayan, yaratıcılığı ve yaratıcıları her platformda destekleme hedefini sahalara taşıyan organizasyon, sesini Ömer Ahunbay’ın hazırladığı jingle ile duyurdu. Yıla yayılan etkinlikler kapsamında ayrıca Türkiye’de değişen yaratıcılığı incelemek ve duyurmak amacıyla “Yaratıcılığın Yeni Kodları” isimli bir araştırma hazırlandı. Ajanslar, insan kaynakları ve danışmanlık şirketleri, reklamverenler gibi reklam sektöründe ve reklam sektörü ile çalışan tüm profesyoneller için ipucu içerecek rapor, Festival esnasında açıklanacak.

Ayrıca Toplumsal Cinsiyet Eşitliği teması Kristal Elma Festivali’nde öne çıkacak. Bu konuda hem bir özel ödül verilecek, hem de Yrd.Doç.Dr. Gül Şener’in Effie vakaları üzerinden yaptığı analiz/araştırma ilk kez paylaşılacak.

Maltepe Belediyesi yaklaşan 4 Ekim Hayvanlar günü için bir projeye imza attı. Filmi izlemek için yapmanız gereken tek şey 1 kilogram kedi ve köpek maması getirmek.

Maltepe Belediyesi, 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü’nde İstanbul’daki kedileri konu alan Kedi belgeselinin özel bir gösterimini yapacak. Ceyda Torun’un yönetmenliğini üstlendiği Kedi, TIME dergisinde 2017’nin en iyi 10 filmi arasında gösterilmişti. Film, Prof. Dr. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde saat 20.00’de yapılacak.

Mamaları gelirken unutmayın

Gösterimini izlemek isteyenlerin yanında en az 1 kilogram kedi veya köpek maması getirip, bağışlaması gerekiyor. Mamalar, ilçe genelindeki sokak hayvanlarının beslenmesinde kullanılacak.

Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, “Sokakta yaşayan can dostlarımız için yanınızda mama getirmeyi unutmayın” çağrısı yaptı.

4 Ekim hayvanları koruma günü

Yaşam için gerekli olan hemen hemen her şeyin karşılanmasında doğaya ve onun çeşitliliğine muhtacız. Yaşamımız, bitkilerin ve hayvanların olağanüstü değişkenliği, onların yaşadıkları yerler ve içinde bulundukları ortamlara bağlı.  Ancak doğal kaynaklara yönelik talebimiz sürekli arttığı için bu çeşitlilik tehdit altında.

Bugün, yeryüzünde 7 milyar insan yaşıyor. 2050 yılında ise bu rakamın 10 milyara yaklaşacağı öngörülüyor. İnsanlar çoğalıyor ama bizim dışımızdaki canlı türleri için durum, bunun tam tersi. Hızla artan nüfus, yapılaşma, doğal alanların tahribatı, yasa dışı avcılık ve ticaret, yaban hayatın dengesini bozuyor ve yaban hayatın canlıları bir yok oluşa doğru sürükleniyor. Özetle, biz çoğalırken dünyamızı paylaştığımız diğer canlıların sayısı hızla azalıyor.

Gezegenimize ve barındırdığı çeşitliliğe dair henüz keşfedilmemiş pek çok tür var. Ancak açık olan bir şey var: mevcut değerlerimizi hızla kaybediyoruz. Bu nedenle 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü sadece gözümüzün gördüğü hayvanları değil, yeryüzünde var olan tüm hayvanların da yaşam hakkına sahip olduklarını hatırlamamız açısından çok önemli.

İtalyan sanat hareketi Arte Povera akımının öncülerinden 30’u aşkın igloyu bir araya getiren ‘Igloos’ sergisii Pirelli’nin Milano’da yer alan modern sanat mekânı HangarBicocca alanında sanatseverlerle buluşmayı planlıyor.

Londra’nın ve dünyanın ünlü müzelerinden biri olan Tate Modern’in eski yöneticisi Vicente Todolí’nin küratörlüğünü yaptığı sergi, Fondazione Merz işbirliği ile 25 Ekim 2018 – 24 Şubat 2019 tarihleri arasında gerçekleştirilecek.

Igloos sergisi, 2003 yılında hayatını kaybeden Mario Merz’in 1968’den yaşamının sonuna kadar ürettiği en ikonik eserlerden bazılarını bir araya getiriyor. Sergi, Pirelli HangarBicocca’nın 5 bin 500 metrekarelik Navate ve Cubo isimli mekanlarında düzenlenecek. Ziyaretçileri iglo şeklinde yerleştirilen 30’dan fazla büyük ölçekli eser karşılayacak.

İlk ve son fırsat olabilir kaçırmayın

Pirelli HangarBicocca Sanat Yönetmeni Vicente Todolí, sergiyle “Igloos sergisi için başlangıç noktası olarak Mario Merz’in 1985 yılında Zürih’teki Kunsthaus’ta Harald Szeemann’ın küratörlüğüyle düzenlenen kişisel sergisini aldık. O sergide sanatçının o güne kadar ürettiği her türlü iglo, büyük sergi salonunda Szeemann’ın deyişiyle ‘bir köy, kasaba, gerçeküstü bir şehir’ olarak düzenlenmişti.

Pirelli HangarBicocca’daki sergimiz, savaş sonrası kuşağın en önemli sanatçılarından birinin yarattığı deneyimi (bu kez sayısı 17’den 30’un üzerine çıkmış olarak) yeniden yaşamak için hayatta bir defa yakalanacak bir fırsat olacak” dedi.

Adana Film Festivali’nde sanatçılar sevenlerinin karşısına klasik otomobillerle çıktı. Uluslararası Adana Film Festivali’nde geleneksel kortej gerçekleştirildi. Bu yıl 25’inci düzenlenen festivalde sanatçılar halkı klasik otomobillerle selamladı. Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü’nün de yer aldığı korteje Adanalılar büyük ilgi gösterdi.

Adana Film Festivali hakkında bilgi

Çukurova’nın ürünü pamuğu simgeleyen “Altın Koza Film Festivali” ilk kez 1969 yılında ‘Altın Koza Film Şenliği’ adıyla Adana Belediyesi ve Adana Sinema Kulübü öncülüğünde gerçekleştirildi. Türk Film Arşivi’nin katkılarını da yanına alan Altın Koza Film Festivali, o tarihten bu yana her yıl zenginleşen içeriği ile sadece Çukurova Bölgesi’nin değil, ülkemizin en önemli kültür – sanat etkinliklerinden biri oldu.

Şenlik, ilk kez düzenlendiği 1969 yılından itibaren Türk sinemasına verdiği ödüllerle destek olmaya başladı. İlk yıl, Metin Erksan, Kuyu filmi ile En İyi Yönetmen ve En İyi Film dallarında Altın Koza’yı evine götürürken, Fatma Girik, Ezo Gelin ile En İyi Kadın Oyuncu, Yılmaz Güney, Seyyit Han ile En İyi Erkek Oyuncu ödüllerine sahip olan ilk Altın Koza’lı sanatçılar oldu.

1973 yılına kadar Şenlik beş kez sinemaseverlerle buluştu. Ancak Altın Koza, ekonomik olanaksızlıklar nedeniyle onsekiz yıl sürecek bir suskunluğa gömüldü. 1992 yılında Adana Belediyesi, Adanalılar ve sanat dünyasından gelen “Altın Koza yeniden canlansın” talebini sonuçsuz bırakmayarak Şenliği, Türk sanat dünyasına yeniden armağan etti. Altın Koza, bu süreçte Adana kültür sanat yaşamındaki boşluğu doldurması gerektiğini düşünerek sinema şenliğini bir kültür sanat festivaline dönüştürdü.

Altın Koza Kültür ve Sanat Festivali, 1992’de düzenlediği Ulusal Uzun Film Yarışması’nın yanı sıra Türk Sineması’nın geleceğine de sahip çıktı. Festival,Öğrenci Filmleri Yarışması‘nı da programına ekledi ve Türkiye’de ilk kez bu alanda yarışma düzenleyen Festival oldu. Altın Koza Kültür ve Sanat Festivali ayrıca resim, tiyatro, müzik, fotoğraf ve düşünsel çalışmaları Adanalı sanatseverlerin beğenisine sundu.

1998’de Adana depremine duyarsız kalamayan Büyükşehir Belediyesi Yönetimi o yıl Altın Koza bütçesini depremzedeler için kullanarak Festivali düzenlememe kararı aldı. 1999’da ise Marmara depremi nedeniyle ülkede ulusal yas ilan edilmesi sonucu Festival gerçekleştirilemedi. Festival bütçesi o yıl da Marmara depreminden zarar gören depremzedelere aktarıldı.

1999 yılı itibariyle Altın Koza yıla yayılan kültür sanat etkinlikleriyle devam etti. 7 yıllık aradan sonra 12. Altın Koza Kültür ve Sanat Festivali 2005 yılında 31 Mayıs–05 Haziran tarihleri arasında yapıldı. 2005 yılından bu yana kesintisiz devam eden Festival, programına eklediği ‘Dünya Sineması’ ve ‘Akdeniz Filmleri Seçkisi’ ile uluslararası kimliğe bürünmüş ‘Akdeniz Ülkeleri Uluslararası Kısa Film Yarışması’ ile de bu kimliğini pekiştirmiştir.

Altın Koza Film Festivali, Akdeniz Ülkeleri’nin yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri’nden Japonya’ya kadar dünyanın pek çok ülkesinden filmi, sektörün her alanında görev yapan sinema profesyonelini konuk eden bir sinema platformu haline gelmiştir. Festival her yıl Türk sinemacıların yanı sıra Avrupa’dan da yaklaşık 700 konuğu ağırlamakta ve her yıl yaklaşık 70 bin izleyiciye ulaşmaktadır.

Türkiye’nin en uzun soluklu festivallerinden biri olan Akbank Caz Festivali yepyeni isimler ve sürpriz içerikleriyle 28.kez sanatseveriyle buluşuyor.

Akbank Caz Festivali, yepyeni ritim ve renkleri içeren zengin programı ile 28. kez şehri caz haline dönüştürmeye hazırlanıyor. Bu yıl 17-28 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek 28. Akbank Caz Festivali’nde; Caz müziğinin önemli temsilcilerinden Jamie Cullum, Till Brönner Septet, The Bad Plus, Avishai Cohen Quartet, Tarkovsky Quartet gibi sürpriz isimler sahne alacak.

Festival kapsamında 12 gün boyunca; Ustalara Saygı, Festivale Özel, Cazda İngiliz Çıkartması, Güçlü Nefesler, Caz ve Ötesi, Sihirli Eller, Fransız Rüzgarı’ndan oluşan yedi ana temanın yanında; Caz Saat, Liselerde Caz, Kampüste Caz ve Atölyeler ile toplam 11 kategoride caz severleri coşturacak.

Festival’de; 100’den fazla müzisyenle 37 ayrı mekanda 37 konser, 3 söyleşi, 16 atölye gerçekleşecek.

28. Akbank Caz Festivali’nde, “Şehrin Caz Hali”ne uygun şekilde Cemal Reşit Rey Konser Salonu, Akbank Sanat, Babylon, Volkswagen Arena, The Badau, Caddebostan Kültür Merkezi, Moda Sahnesi, Uniq Hall, Summart Sanat Merkezi, Nardis ve Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nin de bulunduğu 37 ayrı mekanda 37 konser, 3 söyleşi, 16 atölye gerçekleştirilecek. Festival 100’den fazla müzisyeni ağırlayacak ve Kampüste Caz ile 9 farklı şehre taşınacak

Kampüste Caz, Edirne, Çanakkale, İzmir, Muğla, Eskişehir, Ankara, Kayseri, Mersin ve Adana’da

Festivalin artık bir festival klasiği haline gelen “Kampüste Caz” konserleri bu yıl da devam ediyor. Festivalin en önemli etkinliklerinden biri olan Kampüste Caz, Edirne, Çanakkale, İzmir, Muğla, Eskişehir, Ankara, Kayseri, Mersin ve Adana’da genç neslin önemli isimlerinden Evrencan Gündüz ve Uzaylılar’ı üniversiteli gençlerle buluşturacak.

Festivalin büyük ilgi gören Cazlı Brunch ve Akşamüstü Caz etkinliklerinin yanı sıra caz etrafında şekillenen atölyelerle festival programı yine oldukça zengin olacak

 

Sokak fotoğrafçılığının tüm dünyadaki en coşkulu, en neşeli ve en bol ödüllü etkinliği olan Photo Maraton ülkemizde ilk defa 22 Eylül Cumartesi günü gerçekleşti.

Amatör ya da profesyonel bütün sokak fotoğrafçıları sirkeci garında toplandı. Fotoğraf severler Türkiye’nin usta fotoğraf sanatçılarıyla buluşma şansı yakaladı.

Tarihi garda tema ilanıyla beraber fotoğraf severler Eyüp-Tünel-Taksim üçgeninde İstanbul’u fotoğraflamak üzere yola düştü. Saat 12.00 da start alan yarışma saat 24.00’te katılımcıların fotoğraflarını teslimiyle birlikte sona erdi. Ülkemizin ünlü fotoğraf ustalarından oluşan jürinin değerlendirmesi sonucu Photo Maraton ödülleri sahiplerini buldu.

Photo Maraton nedir?

İstanbul’da fotoğraf gruplarının oluşumuyla gerçekleşecek olan Foto Maraton, fotoğraf tutkusunu yaşadığı şehrin tanıtımına katkıda bulunmak için kullanmak ve eğlenceli, ilginç ve fotoğrafa adanmış bir gün geçirmek isteyenlerin kaçırmayacağıbir etkinlik.

Herhangi bir dijital fotoğraf makinesine ve cep telefonuna sahip olan herkese açık olan yarışma; vatandaşları, arkadaşları, sevgilileri, fotoğraf tutkunlarını, turistleri, eğlenceli bir günde, kentteki yaşamın alternatif görüntüleri oluşturmaları için teşvik ediyor.

Photo Maraton 2 bölüm olarak gerçekleşir

Fotoğraf makinesi ile katılacaklar için olan etkinlik; 12 saatlik süre içinde, 3 istasyon dahilinde, her istasyonda 4 tema verilmek suretiyle, toplamda 12 saat 12 tema ve 12 fotoğraftan oluşuyor.

Cep telefonu ve tablet ile katılacaklar ise 4 saat zaman diliminde, 4 fotoğraf ile katılacaklar. Temalar yaratıcılığa açık olduğu yarışmada katılımcılardan İstanbul‘da zamanın ruhunu yansıtacak anların fotoğraflanması isteniyor. Her istasyonda 4 fotoğraf lideri ayrı ayrı temaları açıklayacak, çalışılacak temalar daha önce açıklanmayacak ve her bir fotoğraf lideri bir sonraki temayı bilmeyecek.

 

‘Kürklü Venüs, geçtiğimiz sezonun ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ve ‘En İyi Erkek Oyuncu’ ödülleriyle bir kez daha tiyatro severlerin karşısına çıktı.

Yolcu Tiyatro’nun ‘Kürklü Venüs’ adlı oyunu, Prof. Dr. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde sahnelendi. Geçtiğimiz sezon Pervin Bağdat’a Yeni Tiyatro Dergisi 6’ıncı Emek ve Başarı Ödülleri’nde ‘En İyi Kadın Oyuncu’, Ersin Umut Güler’e ise 6’ıncı Ekin Yazın Dostları Tiyatro Ödülleri ‘En İyi Erkek Oyuncu’ ödülünü kazandıran ‘Kürklü Venüs’e tiyatro severlerden  büyük ilgi yağdı.

Avusturyalı yazar Leopold von Sacher Masoch’un 1870’de yazdığı ‘Kürklü Venüs’ adlı romanını Amerikalı oyun yazarı David Ives tiyatroya uyarladı. 2010’dan bu yana dünyanın pek çok ülkesinde gösterimi yapılan oyunda yazar-yönetmen Thomas Novachek’in, Vanda Dunayev rolü için aradığı kadın oyuncuyu bulamayışı, seçmeler bitip herkes gittikten sonra Vanda Jordan adında esrarengiz bir oyuncunun tiyatro salonuna gelmesiyle birlikte yaşananlar sahnelendi.

‘Kürklü Venüs’te binlerce yıllık kadın-erkek ilişkisi üzerinden toplumsal cinsiyet meselesi, bireyin arzularının karanlık tarafları ve insan doğasının sınırlarına doğru yolculuk yapıldı.

Şafak Özen’in çevirdiği, Ersin Umut Güler’in yönettiği tek perdelik oyunun ışık dekor tasarımını Cem Yılmazer, kostüm tasarımını Özlem Kaya, müzik tasarımını Tufan Dağtekin üstlendi. Büyülü bir atmosfer içinde, oyun içinde oyun kurgusu ile yazılan, komedi unsurunu zekice kullanan, sürpriz finaliyle dikkat çeken oyunda oyuncular, sahne performanslarıyla seyircilerin alkışlarını topladı.

 

4. Uluslararası Ankara Kukla Festivali, 12-21 Ekim 2018 tarihleri arasında dokuz farklı ülkeden ve üç değişik şehirden kukla tiyatrolarını ağırlamak üzere hazırlanıyor.

Tiyatro Tempo ve Ankara Üniversitesi ortaklığında, DenizBank ana sponsorluğunda gerçekleşecek 4. Uluslararası Ankara Kukla Festivali, 12-21 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek. Festival, 12 Ekim tarihinde Tiyatro Tempo’nun ‘Köpek Olmak İstemiyorum’ ve Moldova’dan İzvoraşul Vesel Tiyatrosu’nun ‘Prenses Benek’ adlı çocuklara yönelik oyunlarıyla başlayacak. 21 Ekim’de sergilenecek son oyun ise İstanbul’dan Tarla Zanat grubunun ‘Çerveçe İki’ adlı oyunu olacak.

Festivalin yetişkinler için resmi açılış oyunu ise Tiyatro Tempo tarafından sergilenecek. Tempo’nun Ankara Üniversitesi –D.T.C.F. Farabi Sahnesi’nde sergileyeceği yetişkin kukla oyunu ‘Sokrates’in Son Gecesi’ isimli oyun olacak. Bulgar sanatçılarla ortaklaşa gerçekleştirilecek bu oyunda Petar Todorov, Stefan Tsanev’in aynı adlı özgün oyunundan kukla sahnesi için bir metin oluştururken, Hanna Schwartz’ın sahne tasarımı, Marina Yüce ve Haluk Yüce oyunculuğuyla izleyici ile buluşacak.

Yurt dışı konukları da olacak

Bu yıl katılan ülkelerin elçiliklerinin de destek verdiği festivale yurt dışından Avusturya, Tayvan, Moldova, Avustralya, Hollanda, Bulgaristan, İsrail, Fransa ve Beyaz Rusya’dan kukla tiyatroları katılacak. Türkiye’den Tiyatro Tempo dışında İstanbul’dan üç, Eskişehir’den de bir topluluk festivalde yer alacak. İstanbul’dan festivale katılan konuklardan biri de Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu olacak.

Ali Poyrazoğlu, içinde kukla üzerine fıkra, küçük hikayeler ve kendi kukla deneyimlerinin de yer aldığı ‘Asi Kuş’ adlı interaktif oyunuyla Uluslararası Ankara Kukla Festivali’nin resmi kapanış oyununu sergileyecek.

XXF: Very Very French Festival, bu yıl 24 Kasım – 7 Aralık tarihleri arasında meydana gelecek. İstanbul Fransız Kültür Merkezi işbirliği ile meydana gelecek olan festival bu sene müzikseverlere pop müzikten caza, elektronik müzikten folka, rock müzikten blues’a 4 farklı etkinlik sunacak.

Beş yıldan bu yana İstanbul kıyılarına Fransız dalgalarını getiren XXF: Very Very French Festival, bu sene 24 Kasım – 7 Aralık 2018 tarihleri arasında, Zorlu PSM’de gerçekleşiyor. İstanbul Fransız Kültür Merkezi işbirliği ile gerçekleşecek festival bu sene müzikseverlere pop müzikten caza, elektronik müzikten folka, rock müzikten blues’a 4 farklı etkinlik sunacak.

XXF – Very Very French:Charles Pası // 24 Kasım

Fransız çağdaş müzik sahnesinin en etkili isimlerinden biri haline gelen Charles Pasi, Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde! İlk albümünü 22 yaşında yayımlayan, bu albümüyle International Blues Challenge’da dünyanın en iyi blues albümleri sıralamasında beşinci olan Charles Pasi, 34 yaşına gelene kadar dünyanın dört bir yanına taşıdığı müziğiyle XXF Very Very French Festival kapsamında müzikseverlerle buluşacak.

Yerel tınılarıyla sınırlar ötesine ulaşan, yerli dinleyicilerin ilgisinin yanında keyifli canlı performanslarıyla birçok ülkede farklı sahnelerde ağırlanan müzisyenler, “Anatolian Power” çatısında XXF: Very Very French Festival programında buluşuyor. Saykodelik folk tınılarının, çağdaş yaklaşımlarla sahnede olacağı gecede Derya Yıldırım & Grup Şimşek ve Elektro Hafız canlı performanslarıyla, Grup Ses ve Kozmonot Osman kanınızı kaynatacak ve dansa hayır diyemeyeceğiniz canlı setleriyle; Zorlu PSM Studio’da sabahın ilk ışıklarına kadar sürecek gece, XXF: Very Very French Festival’i Anadolu tınılarıyla tanıştıracak.

 

Manisa’da bulunan Aigai Antik Kentinde yapılan çalışmalarda 2 bin 200 yıllık olduğu öne sürülen ve Vomitorium adı verilen tiyatronun girişi gün yüzüne çıktı.

Manisa’daki Aigai Antik Kenti’nde, antik dönemde şehirlerin önemli toplanma merkezleri olan tiyatrolara giriş çıkışları kolaylaştırmak için yapılan ve vomitorium adı verilen 2 bin 200 yıllık giriş bulundu. Tarihi milattan önce 8’inci yüzyıla kadar uzanan Aigai Antik Kentinde Kültür ve Turizm Bakanlığı, Manisa İl Kültür Turizm Müdürlüğü ve Manisa Celal Bayar Üniversitesi (MCBÜ) Arkeoloji Bölümü işbirliğinde yürütülen 2018 arkeolojik kazıları tamamlandı.

Doç. Dr. Yusuf Sezgin, antik kentte 2004 yılında başlayan kazılarda kentin sosyal yaşamı hakkında önemli bulgulara ulaştıklarını, her geçen yıl buluntulara yenisinin eklendiğini, bu yıl gün yüzüne çıkardıkları vomitoriumun da bunlardan biri olduğunu ifade etti.

Buldukları yapıyı Milattan önce 2. yüzyıla tarihlendirdiklerini dile getiren Sezgin, 3 metre genişliğinde ve 6 metre uzunluğundaki yapının yaklaşık 6 bin 600 seyirci kapasiteli tiyatronun doğusunda bulunan antik yoldan gelen seyircileri, tiyatronun içerisine ulaştırmak için tonozlu bir koridor şeklinde inşa edildiği söyledi.

Giriş çıkısı düzenlemekte

Yapının örneklerine çevredeki arkeolojik kentlerde pek rastlanmadığına dikkati çeken Sezgin, “Roma döneminde kentteki nüfusun artmasıyla beraber böyle bir bina inşa etme ihtiyacı duyulmuş. Bu çok özel işlevsel bir yapı. Tiyatronun yapımından 200 yıl sonra inşa edilmiş. Kalabalık gruplar tiyatroya geldiğinde giriş çıkış problemli hale gelebilir. Bu yapı bunu düzenliyor.” diye konuştu.

 

Cumhuriyet edebiyatının en önemli edebiyatçısı olan ve fikir adamlarından olan Necip Fazıl’ın adını yaşatmak üzere düzenlenen ödül töreninin 2018 yılı kazananları belli oldu. Kültür-sanat dünyasında yoğun ilgi gören, ve bu sene beşincisi düzenlenecek olan  Necip Fazıl Ödüllerinde 6 ayrı dalda 7 kişi hak kazandı.

Necip Fazıl Kısakürek Ödülleri 2018 kazanları

Necip Fazıl Şiir Ödülü: Arif Ay

1970’lerden günümüze şiire getirdiği yerli duyarlılık ve yönettiği edebiyat dergilerindeki poetik bakış açısıyla Türk şiirinin gelişmesine katkı sunan, öte yandan mazlumların ve mağdurların öfkeli sesi olan Arif Ay Necip Fazıl Şiir ödülüne layık görülmüştür.

Necip Fazıl Hikâye-Roman Ödülü: Aykut Ertuğrul

Yönettiği dergilerle gençlere alan açan, kitaplaşan hikâyelerinde dil, üslup, teknik ustalık ve özgünlük niteliğiyle öne çıkan Aykut Ertuğrul, Necip Fazıl Hikâye-Roman ödülüne layık görülmüştür.

Necip Fazıl Fikir-Araştırma Ödülü: Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak

Anadolu coğrafyasının inanç tarihi ve Babailer, kalenderiler, vefailer gibi çok az bilinen heteredoks yapılar üzerine yaptığı yetkin akademik çalışmalar ve yetiştirdiği öğrencilerle kültürümüze ve tarih çalışmalarına önemli katkılar sağlayan Prof. Ahmet Yaşar Ocak Necip Fazıl Fikir Araştırma Ödülüne layık görülmüştür.

Necip Fazıl İlk Eserler Ödülü: Yasemin Karahüseyin

Yenilikçi arayışları, kalıcı karakterleri ve romandaki farklı sesiyle, hayal ve gerçek çatışmasını, insanın özünü arama çabalarını, ayrılan ve kesişen kaderleri derinlikli biçimde irdelemesiyle Yasemin Karahüseyin Necip Fazıl İlk Eserler Ödülüne layık görülmüştür.

Necip Fazıl İlk Eserler Ödülü: Fatih Baha Aydın

Dil özeni, çarpıcı kurgusu ve derinlikli göndermeleriyle ve bir kültür romanı olan Bihaber’de ironinin gücünü ustalıkla kullanması ve olayları, insanları didaktik olmaktan uzak sahici bir dünyaya yerleştirmesiyle Fatih Baha Aydın, Necip Fazıl İlk Eserler Ödülüne layık görülmüştür.

Necip Fazıl Uluslararası Kültür Sanat Ödülü: Prof. Dr. Muhammed Harb

Mısır’ın yetiştirdiği önemli yazarlardan biri olan Muhammed Harb, Türkiye’de İstanbul Üniversitesinde Tarih doktorasını yaptı. Mısır ve Suudi Arabistan’ın çeşitli üniversitelerinde ve Mısır’da Ortadoğu Araştırmaları Merkezinde öğretim üyesi ve araştırmacı olarak görev aldı.

Muhammed Harb, Osmanlı tarihi, Necip Fazıl, Ömer Seyfettin, Mehmed Akif gibi edebiyatçılar üzerine yaptığı çalışmalar ve öğrencilerini Türk kültür ve edebiyatını öğrenmeye teşviki dolayısıyla Necip Fazıl Uluslararası Kültür Sanat ödülüne layık görülmüştür.

Necip Fazıl Saygı Ödülü: Prof. Dr. Nevzad Atlığ

Nevzad Atlığ, Türk musikinin yaşama savaşı verdiği yıllarda, üniversite korosundan başlayarak bütün oluşum ve kurumlarda görev almış, İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu ve İTÜ Türk Müziği Konservatuarı’nın kuruluşunda öncü rol üstlenmiştir. Öte yandan devletin Türk musikisi politikasının belirlenmesine katkı sağlayan, Türk müziğinin gelecek kuşaklara aktarılması için ömrünü adayan kültür ve sanat adamı olarak Nevzad Atlığ, Necip Fazıl Saygı Ödülüne layık görülmüştür.