Borusan Contemporary, insan bedeninin hareketlerine odaklı “Akışkan Bedenler” ve edebiyat ile çağdaş sanat arasında diyalog halinde olan ” Üvercinka” sergisini ağırlıyor.

Makinelerde insanlar gibi kıvrak olabilecek mi? Gördüğünüz resimde dansçı robota figürler öğretiyor. Ve robotta bu figürleri kopyalayıp dansçıyı taklit ediyor. Makine ile insan arasındaki diyalogu oluşturan denge, uyumluluk,meydan okuma,rekabet,üstünlük sağlama gibi kavramlar.

Borusan Contemporary ’nin yeni sezon sergisini “Akışkan Bedenler” insan bedeni üzerine yapmayı düşünüyor. Küratörlüğünü Conrad Bodman’ın üstlendiği sergide Universal Everything’in insan biçimine duyduğu  ilgi, insanın karakteristlik özellikleri  ve davranışları üzerinden inceleme yapıyor.

Universal Everything, sanatçı, tasarımcı, animasyoncu, müzisyen ve yazılımcılardan oluşan bir ekiple işlerinde gelişmekte olan teknolojileri kullanarak insan bedeni üzerine yeni ifade biçimlerini irdeliyor.

Serginin ikinci katında yer alan video heykel “Yürüyen Şehir” ise zamanla değişen şehirlerden. Video heykel, 1960’lardaki ütopik vizyonlara sahip mimari pratik “Archigram” ve insan haraketini inceliyor. Göçebe şehir yürüdükçe radikal mimarinin malzeme ve desenleri karşılaştığı ortama göre değişiyor.

Aynı kattaki animasyon video “Portre”de dikkat çekiyor. Videoda gördüğümüz yüz, dijital tuvalde hareket eden dijital fırça darbeleri ile oluşuyor. Hareket eden, yaşayan bu portre Rembrandt’ın zengin ve koyu tonlarını referans alarak karanlıktan aydınlığa doğru resim yapma yöntemlerini kullanıyor.

“Kabileler” adlı animasyon videoda da birbirlerine senkronize olmuş bir şekilde hareket eden binlerce insan ortak amaçları varmış gibi gözükür… Bu işle, grubun birey üzerindeki etkisini sorguladıklarını belirtiyorlar.

Sergi, bireyin bedenine ve bu bedenin yeniden şekil alma, dönüşme ve uyum sağlama kapasitesine odaklanıyor.

Düşünmek için tasarlanmış olan bu Bizans eseri, Hristiyan bir rahip olan ve daha sonra Mısır’ın Sina Dağı’nda Azize Katherina Manastırı’nda baş rahipliğe yükselen Yuhanna Klimakos’un eserlerini süsler. İlahı yükseliş Merdiveni adını alan bu eser, Eski Ahitte geçen Yakup’un rüyasında gördüğü, meleklerin yeryüzünden cennete çıkmak için kullandığı merdivenden esinlenerek 7.yüzyılın ilk yarısından yazılmaya başlar.

Bu kutsal sayılan rehberde Yuhanni Klimakos ( klimakos merdivende duran kişi anlamına gelmekte.) kurtuluşa ulaşmanın 30 evresini betimler.

Göksel Merdiven, eserindeki temel metafor ruhsal gelişimin evresine karşılık gelen 30 basamağın canlandırılmış halidir. Merdivene görsel olarak bakacak olarak  ikonayı ortasından kesecek, iki eşit parçaya ayırabilecek çarpraz bir şekil oluşturulur.

Aziz Yahya’nın  yönlendirdiği rahiplerin tırmandığı merdivene bakan izleyici, cennet ve cehennemin,kurtuluş ve lanetleniş, erdem ve günahı bütün açıklığıyla karşı karşıya alır. Rahipler merdivenin başında selamlama,karşılama hareketiyle bekleyen ve bu yola ulaşmada rehberlik eden İsa figürüyle karşılaşırlar.

Yuhanni Klimakos’u tanıyalım

Manastırlarda her Büyük Oruç Devresinde bütünüyle okunan ve ruhsal bilgelik hazinesi olan Tanrısal Yükselişin Merdiveni adlı eserin yazarı olarak tanınmıştır. Ayrıca Büyük Oruç Devresinin Dördüncü Pazarında da anılır.

On altı yaşındayken Sina Dağı’ndaki manastıra (şimdi Azize Kathrin manastırı) girmesinden önceki yaşamı hakkında bilgi yoktur. Bu manastırda 80 yaşındaki ölümüne kadar kalmıştır.

Manastıra ilk girdiğinde on dokuz yılı ruhsal babası Martiriyos’a mutlak itaat ile geçirmiştir. Martiriyos ölünce yakındaki bir mağaraya yerleşmiş ve orada yirmi yıl boyunca sıkı bir çilekeş yaşam tecrübe etmiştir. Merdiven eserini bu dönemde yazmıştır. Kardeşleri tarafından baş keşiş yapılınca istemese de manastıra dönmüş ve günlerinin kalanını ruhsal çocuklarını kurtuluş yolunda yönlendirerek geçirmiştir.

Bir keresinde çok konuştuğu gerekçesiyle bir keşişin onu eleştirdiğini duymuş, keşişi kınamak yerine bir yıl boyunca sessiz kalmış ve kardeşleri konuşması için ona yalvarıncaya kadar tek bir söz söylememiştir. Bir keresinde de büyük bir hacı topluluğu Sina Dağı’na gelmiştir.

Akşam yemeğinde Yahudi olarak giyinmiş genç bir adamın masada hizmet ettiğini, diğer hizmetlilere emirler verdiğini ve sonra gözden kaybolduğunu görmüşlerdir. Bunun anlamını merak edip tartışırlarken Yuhanna şöyle demiştir: “Onu aramayın, o kişi size kendi evinde hizmet eden Peygamber Musa idi”.

Kutsal baş keşiş, ölümünün yaklaştığını anlayınca kardeşi Yorgo’yu ardılı atamıştır. Yorgo, sevgili kardeşinin yaklaşan ölümüne çok üzülmüştür; ancak Aziz Yuhanna ona ölümünden sonra Tanrı’ya yakın olmaya layık bulunması durumunda Yorgo’nun da aynı yıl göğe alınması için dua edeceğini söylemiştir. Bu da gerçekleşmiştir: Aziz Yuhanna’nın ölümünden on ay sonra Yorgo da Rabde dinlenmiştir.

İstanbul Devlet Opera ve Balesi sezona hızlı ve yeniliklerle birlikte giriyor.

28 Eylül 2018 Cuma günü Süreyya operasında sezona ROSSİNİ yapıtlarıyla ‘merhaba’ diyecek İstanbul Devlet Operası kendisine bağlı olarak çalışan Modern dans topluluğuyla Süreyya Operası, Emek Pera, Zorlu Center(PSM) ve Drama Sahnesi Yel Değirmeni, Arkeoloji Müzesi, Beşiktaş Fulya Sanat Merkezi salonlarını kullanarak; öncelikle geçen sezon sahneye koyulan ve kapalı gişe oynayan The Rake’s Progress, Falstaff, Ninatta, Bayazıt  Operalarını; Stabat Mater,Verdi Requiem Orotoryoları,Don Kişot, Judıth baleleri, Modern Dans Topluluğunun sergilediği Jizel, Güldestan,Şehir Orman  eserlerini sergileyecek.

Kurum Müdürü SUAT ARIKAN Bu sene DON KİŞOT’’la ilgili bir sürpriz hazırlamış sanatseverlere Don Kişot Balesinden sonra rejisör Recep Ayyılmaz  Jules Massenet’in Don Kişot isimli  5 (beş) perdelik operasını sahneye koyuyor. İlk temsil  19 OCAK 2019 tarihinde. Daha sonra da DON KİŞOT Çocuk oyunu var sırada. Don Kişot temasını işleyen Mançalı Şövalye isimli müzikal de bu arada yazmadan geçemeyeceğim. Bu eser mayıs ayında seyircisiyle buluşacak. Rejisör DOĞAN ÇELİK  Sergey  Rahmaninof’un  ALEKO isimli 1 (Bir) perdelik  çok güzel  bir operasını sahneye koyacak . İlk temsil 19 Nisan 2019 . Şimdiye kadar Konser şeklinde yıllarca söylenen  A.ADNAN SAYGUN’un Yunus Emre Orotoryosu Uğur Seyrek’in koreografisiyle 23 Şubat 2019 tarihinde bale sanatçılarıyla birlikte ilk defe İstanbul Seyircisinin karşısına çıkacak.  G. Verdi’nin müzikleriyle Üç Silahşorler isimli balesi  yeni sergilenecek eserler arasında yer alacak bu sezon. Modern Dans Topluluğuysa Fulya Sanat Merkezi ve Zorlu Center  salonlarında Alis Yıldızların Altında, Elektronika, Dönülmez Akşamın Ufku isimli yeni gösterileriyle seyirciyi selamlayacaklar.

Ayda bir kere olmak şartıyla Süreyya Operası Fuayesinde Piyano eşlikli konserler var. Ayrıca Arkeoloji Konserleri İstanbul Arkeoloji Müzesinde devam edecek. Kadıköy Yel değirmeni Konser merkezinde de devam edecek konserlerde; Rus Bestecileri, Nordik Bestecileri, Napoliten Konserleri, Alman Romantik Besteleri, Amerikan-İngiliz Bestecileri, Kış ve Bahar Konserleri ve en önemlisi Türkiye’de opera ve bale sanatına çeşitli biçimlerde hizmet vermiş ustalarımızı anmak için  Ustalara Saygı konserleri müzikseverlerin beğenisine sunulacak.

Konservatuvarlardan yeni mezun olmuş veya öğretim kadrosunun dikkatini çekmiş sanatçı adaylarını da düşünmüş Suat Arıkan ve ekibi.  Hem müzikseverler yeni sesler ve enstrüman çalan sanatçı adaylarını tanısın; hem de bu gençler seyirci ve orkestra deneyimini tatsınlar diye düşünülmüş bir proje. Bu sene daha önceki yazılarımda tanıtımını yaptığım Çocuk bale ve korosunun bu sene ayrı ayrı gösterileri var sakın kaçırmayın. Çocuklar için Türkiye çapında düzenlenecek resim yarışması bu sene de tekrarlanıyor.

Türkiye’nin önde gelen felsefecileri İzmir’de buluşuyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi, 22 Eylül -18 Kasım tarihleri arasında “Aydınlanma ve İnsan” başlığıyla felsefe seminerleri düzenliyor.

“Aydınlanma ve İnsan” başlığıyla felsefe seminerleri düzenleyen İzmir Büyükşehir Belediyesi 8 hafta sürecek programda Türkiye’nin önemli felsefecilerini konuk edecek. 22 Eylül- 18 Kasım tarihleri arasında Kültürpark Gençlik Tiyatrosu ve Aziz Vukolos Kilisesi Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek olan felsefe seminerlerinde İoanna Kuçuradi, Betül Çotuksöken, Ahu Tunçel, Kurtul Gülenç, Kubilay Aysevener, Özlem Duva, Metin Bal ve Ezgi Ece Çelik gibi birçok değerli akademisyen sunumlar yapacak. Saat 12.00’den 17.00’ye kadar sürecek seminerler ücretsiz olacak. Seminerlere katılanlara program sonunda katılım belgesi verilecek.

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleşecek seminer programı şöyle;

1. Hafta (22 Eylül 2018) / Kültürpark Gençlik Tiyatrosu

Aydınlanma ve İnsan Felsefesi, Prof. Dr. Betül Çotuksöken,

(Maltepe Üniversitesi)

2. Hafta (29 Eylül 2018) / Kültürpark Gençlik Tiyatrosu

Aydınlanma ve Bilgi Felsefesi, Doç. Dr. Kurtul Gülenç,

(Mimar Sinan Üniversitesi)

3. Hafta (6 Ekim 2018) – Kültürpark Gençlik Tiyatrosu

Aydınlanma ve Bilim Felsefesi, Yard. Doç. Dr. Ezgi Ece Çelik,

(Dokuz Eylül Üniversitesi)

4. Hafta (13 Ekim 2018) – Aziz Vukolos Kültür Merkezi

Aydınlanma ve Politika Felsefesi, Doç. Dr. Ahu Tunçel,

(Maltepe Üniversitesi)

5. Hafta (20 Ekim 2018) – Aziz Vukolos Kültür Merkezi

Aydınlanma ve Hukuk Felsefesi, Doç. Dr. Özlem Duva,

(Dokuz Eylül Üniversitesi)

6. Hafta (27 Ekim 2018) – Aziz Vukolos Kültür Merkezi

Aydınlanma ve Sanat Felsefesi, Doç. Dr. Metin Bal,

(Dokuz Eylül Üniversitesi)

7. Hafta (3 Kasım 2018) – Aziz Vukolos Kültür Merkezi

Aydınlanma ve Tarih Felsefesi, Prof. Dr. Kubilay Aysevener,

(Dokuz Eylül Üniversitesi)

8. Hafta (18 Kasım 2018) – Aziz Vukolos Kültür Merkezi

Aydınlanma ve Etik, Prof. Dr. Ioanna Kuçuradi,

(Maltepe Üniversitesi)

Bateri, Fransızca`dan gelmiş bir kelimedir. Vurmalı çalgılar takımına denir. Şarkılarda ritim tutmaya yarar. Fransızcadan Türkçeye geçmiş bir kelimedir. Türkçede “bateri” yerine “davul”, “davul seti” ve “davul kiti” terimleri de kullanılır.

Bateri çalma, hızın yanı sıra denge ve akıcılık gerektirir. Düzenli olarak metronom ile çalışmalı ve single-stroke, double-stroke, paradidle, double paradidle, üçlemeler, altılamalar gibi el teknikleri, dörtlük ritmin üzerine dörtlük, sekizlik, onaltılık kick vuruşları gibi sağ ayak teknikleri (eğer twin pedal tercih edilirse sol ayak için de aynı egzersizler uygulanabilir), hi-hat ile dörtlük,sekizlik,onaltılık saymak gibi sol ayak teknikleri ve tabii ki el-ayak kombinasyonları gibi teknikler üzerinde alıştırma yapılmalıdır.

Davul çalmak için kullanılan sopalara baget denir. Fakat müzik türüne göre baget yerine fırça ya da tokmak da kullanılabilir. değişik kalınlıklarda ve uzunluklarda bagetler mevcuttur. Çok ince bagetler genellikle jazz müzikte kullanılır. En çok kullanılan baget türleri, 5a ve 5b dir. bagetler tahta olur, ancak elleri kuvvetlendirmek için demir bagetler de kullanılabilir.

Eğer sevdiğiniz bir şarkıyı dinlerken baterinin her vuruşuyla birlikte kalbinizde yerinden fırlayacak gibi oluyorsa sizleri de ailemizin içinde yani Özel Nar Sanat Eğitim Kursumuz  da uzman eğitim kadromuzla birlikte tanışma derslerinde siz müzik severleri ağırlamaktan onur duyarız.

Şişli Belediyesi, Türk müziğinin iki ölümsüz ustasını anıyor. Sadece türküleriyle değil aydın kimlikleriyle de kalplere köprü kurmuş iki halk ozanını, Ruhi Su ve Neşet Ertaş’ı özel etkinliklerle anıyor.

Sanata ve sanatçıya verdiği önemle dikkat çeken Şişli Belediyesi, Türk müziğinin değerlerini yaşatmaya devam ediyor. Eserleriyle gönüllere taht kurmuş iki büyük ustadan Ruhi Su 22 Eylül Cumartesi günü, Neşet Ertaş ise 25 Eylül Salı günü gerçekleştirilecek etkinliklerle Şişli Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi’nde anılacak.

Ruhi Su anısına özel gece: Mahsus Mahal

Anadolu’nun sesi olarak nitelendirilen halk ozanı Ruhi Su, ölümünün 33. yılında özel bir geceyle anılacak. Adını hayat arkadaşı Sıdıka Su için bestelediği 3 kıtalık nihavent türküsü Mahsus Mahal’dan alan gecede, sanat yönetmenliğini Emin İgüs’ün üstlendiği bir konser verilecek.Akordeon ustası Muammer Ketencioğlu, ses sanatçısı Tuncer Tercan ve Ruhi Su Dostlar Korosu’nun sahne alacağı konser, sanatçı Orhan Aydın’ın sunumuyla 22 Eylül Cumartesi 20.00’de Şişli Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek.

Neşet Ertaş için sahnedeler
Ömrü boyunca elinde sazıyla insanlığa hizmet yolunda ışık olmayı sürdürmüş halk ozanı Neşet Ertaş da ölümünün 6. yılında özel bir programla anılacak. Sunumunu Başak İkiz’in üstlendiği anma programında Ertaş’ın hayatından kesitler aktarılırken Türk halk müziği sanatçıları Nida Ateş, Ender Balkır ve Ayfer Vardar da sahne alacak. Etkinlik 25 Eylül Salı 20.30’da Şişli Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek.

Kalamış Atatürk Parkı’nda buluşacak göçmen toplulukları, yaşadıkları kentle ve komşularıyla kurdukları ilişkileri güçlendirmek, birlikte yaşam zeminini yeniden düşünmek amacıyla Kadıköy Birlikte Yaşam Festivali’nde bir araya gelecek. Ardıç Dayanışma Derneği ve Beraberce Derneği’nin ortaklığında, Kadıköy Belediyesi’nin desteği ile düzenlenecek etkinlikte, kentte yaşayan göçmen toplulukların sanat, edebiyat, mutfak gibi sosyal ve kültürel değerlerini ve ürettiklerini paylaşabilecekleri renkli oturumlar düzenlenecek. Gün boyu kitap ve yemek stantlarının yer alacağı etkinlikte aşure de dağıtılacak.

‘GÖÇ’ TARTIŞILACAK
Cumartesi ve Pazar günü 11:00-21:00 arasında düzenlenecek etkinlikte ‘Birlikte Yaşam ve Dayanışma Pratikleri’, ‘Farklılaşan Göçmenlik Halleri’, ‘Kent ve Göç’, ‘Göç Sürecinde Kadınlık Halleri’, ‘Göçmenlik Sürecinde Doğru Bilinen Yanlışlar’ başlıkları ile forumlar düzenlenecek. Beraberce Derneği’nden Ayşe Öktem ve Ardıç Dayanışma Derneği’nden Soner Çalış, ‘Neden Birlikte Yaşam’ sorusunun cevabını arayacak.

RENKLİ KONSERLERLE BİRLİKTE EĞLENCE
Festivalde çocuklar için müzik ve drama atölyesi atölyeleri ile yetişkinler için dans ve enstrüman atölyeleri ile film gösterimleri düzenlenecek. Etkinlik Pazar günü Muammer Ketencioğlu, Çerkes Müziği, Mood Band, Vomank, Terme Band ve Babetna’nın düzenlediği konserlerle son bulacak.

Festival programı şöyle:

22 Eylül Cumartesi

11:00-12:00 Açılış

12:00-14:00 Kent ve Çocuk Atölyesi; Forum: Birlikte Yaşam ve Dayanışma Pratikleri

14:00-15:00 Çocuklar için müzik atölyesi

15:00-16:00 Forum: Farklılaşan Göçmenlik Halleri

16:00-17:00 Özgür Mikrofon; Dans Atölyesi

17:00-18:00 Forum: Kent ve Göç

18:00-20:00 Enstrümanını Kap Gel

20:00-21:00 Film gösterimleri

23 Eylül Pazar

12:00-14:00 Çocuklar İçin Drama Atölyesi; Atölye: Mekan, Zaman, Oyun

14:00-15:00 Forum: Göç Sürecinde Kadınlık Halleri

15:00-16:00 Forum: Göçmenlik Sürecinde Doğru Bilinen Yanlışlar

16:00-17:00 Neden Birlikte Yaşam? Ayşe Öktem(Beraberce Derneği Direktörü), Soner Çalış(Ardıç Dayanışma Derneği)

17:00-21:00 Konserler (Muammer Ketencioğlu, Çerkes Müziği, Mood Band, Vomank, Terme Band, Babetna)

Antalya’nın Kemer ilçesindeki bulunan  “Sualtı Heykel Müzesi”ne  Poseidon heykeli, bahçe temalı çim biçen ve sulayan kadınlar ile 24 saksıdan oluşan heykeller batırıldı.

Antalya’nın Kemer ilçesinde dalış turizmini geliştirmek amacıyla hayata geçirilen “Sualtı Heykel Müzesi” projesi kapsamında hazırlanan heykeller deniz altına indirildi.

Deniz Ticaret Odası (DTO) Antalya Şubesince, bölgenin su altı turizmine katkı sağlaması hedeflenen müze için yaptırılan 3,5 metre yüksekliğinde ve 3 ton ağırlığındaki Poseidon heykeli, bahçe teması içeren çim biçen ve sulayan kadınlar ile 24 saksıdan oluşan heykeller Kemer koyu doğu ucu güney girişine batırıldıktan sonra, deniz dibine yerleştirildi.

DTO Antalya Şube Başkanı Ahmet Çetin, gazetecilere yaptığı açıklamada, Kemer’de yeni bir su altı müzesi oluşturduklarını söyledi.

Heykelleri Kemer’in su altı turizmine katkı sağlamak amacıyla batırdıklarını belirten Çetin, “Bunun Kemer’de çok özel bir anlamı var. Burası özel bir yer oldu. Su altını keşfetmek isteyen ve bugüne kadar hiç dalmamış olan dalış severler 12 metre derinlikte olan bu heykelleri hem görmüş hem de dalışa ön hazırlık yapmış olacaklar.” dedi.

“YILDA 40 BİN KİŞİ DİSCOVERY DALIŞI YAPIYOR”
Kemer bölgesinde yılda yaklaşık 40 bin kişinin “discovery dalışı” yaptığını söyleyen Çetin, uzman dalışlarla sayının 60 binleri bulduğunu kaydetti.

Kemer’in deniz turizmi açısından çok özel bir bölge olduğunu anlatan Çetin, şöyle devam etti:

“Kemer’de 13 adet dalış noktası bulunuyor. Bu dalış noktaları arasında Üç Adalar gibi bir cennet var. Ayrıca hikayesi olan Paris batığı var. Kiriş ve Kalınburun mevkilerinde de dalışa özel yerler mevcut. Deniz turizminin bütün ögeleri katma değer açısından oldukça yüksek. Amacımız DTO olarak Kemer’de ve diğer bölgelerimizde su altı müzelerini artırmak.”

Bir gece düşünün… Sessiz, sakin, etraf karanlık… Piyanonun başına geçip kendi parmaklarınızın sesini dinlemek kadar rahatlatıcı bir şey var mı? Biraz düşünelim… Evet var peki ne mi ? Tabi ki çocuğunuzun o minik elleriyle kendi dünyasını sizlere dinlettiği o an.

Günümüzde pedagogların çoğu, kişilerin sahip oldukları farklı genetik özelliklerin kendilerine müzik yapma konusunda bazı ayrıcalıklar sağladığı görüşünü kabul etmekle beraber yeteneğin doğuştan geldiğine ve müzik eğitimi için olmazsa olmaz bir koşul olduğuna inanmaktadırlar.

Her birey, her yaşta piyano dersi alabilir. Ancak 4 yaşında, doğru eğitimle bu işe başlayan ve yıllarca düzenli çalışabilecek olan bir çocukla, 44 yaşında bu işe başlayan bir kimseden beklentiler farklı olacaktır.

Ancak müziği ve piyanoyu hayata dair bir artı olarak  almak, ortak noktalarıdır ve her şeyin çok maddesel ve acımasız olduğu dünyamızda bu da değerli bir kazançtır.

Zoltan Kodaly diyor ki

“Müziksiz tam bir kişi yoktur. Bir kişi 15 yaşına kadar bir konu hakkında düşünmese bile, iyi bir mühendis, kimyacı vb. olabilir. Ama eğer kulağı 6 yaşından itibaren ( hatta daha öncesinden) düzenli olarak eğitilmezse, müzik anlayışına sahip olamaz.

İlkokullardaki müzik öğretimi konusu, müziğin kendisinden çok daha fazla şeyle ilintilidir. Müzik dinleyicisi yetiştirmek, bir toplum yetiştirmektir.”

Parmaklarınızın sesini dinlemek ve çocuğunuzun kendi dünyasını keşfetmek istiyorsanız Bakırköy Nar Sanat kurslarına davetlisiniz. İletişim ve ön kayıt için 0212 570 80 68’i arayabilirsiniz.

 

Tek derdiniz tiyatro yaparken insanlara bir şeyler anlatmak, bir şeyler paylaşmak mı ? O zaman doğru adrestesiniz. Bakırköy’deki Özel Nar Sanat Eğitim Kursu sizleri bekliyor.

Tiyatro yapısı gereği devamlı güncel kalmak ve kendini yenilemek durumundadır. Çağın gereksinimlerini yakalayamayan tiyatrolar kendilerini tekrar eder.

Tiyatro, hem içerdiği metinler itibariyle güncel olana değinmeli hem de sahneleme bakımından farklı teknikleri sürekli denemelidir. Aksi takdirde tiyatronun evrensel boyutlara ulaşmasından ve bugüne gelmesinden kimse söz edemezdi.

Tiyatronun güncel kalmasında devamlı yeniliğe açık olması ön koşulu aranıyorsa eski dönem yazarların bu yolu denemesi kaçınılmazdı. Aynı zamanda bir çıkış noktasıydı.

Konu bulmakta sıkıntı çeken yazarların sürekli kendilerini tekrar etmek yerine bu eğilimden faydalanmaları ve bu türde örnekler vermesi doğal karşılanmalıydı. Tiyatronun yarattığı özgür alanları sonuna kadar kullanarak bu sayede yepyeni bir çığır açması sağlandı. (Alıntı: Yeni Tiyatro Dergisi)

Muhsin Ertuğrul diyor ki:

Tiyatro aşka benzer. İnsanı hazin hazin ağlatır. Ama verdiği acının gücünde bir başka tat bulunur. Tiyatro evrene benzer. İnsanı doya doya güldürür. Ama yansıttığı tuhaflıklar, gülerken ağlamak için istekler doğurur.

İletişim ve ön kayıt için 0212 570 80 68’i arayabilirsiniz.

En popüler orkestra çalgılarından biri olan keman yay ile çalınan bir enstrümandır.

Keman (veya viyolon), viyola ve viyolonselin de bulunduğu violin ailesinin en yüksek tondan çalan, en küçük üyesidir. Dört teli vardır. Akord sesleri pesten tize sol, re, la ve mi’dir.

Keman yayına arşe denir. Arşede yapay ya da gerçek at kılının yanı sıra ham misina olarak adlandırılan bir madde de kullanılabilir. Ayrıca yayını düzgünleştirmek ve sesi güzelleştirmek amacıyla arşeye reçine adı verilen madde sürülür. Reçine bala benzeyen sarı renkli katı bir maddedir.

Keman çalmanın faydaları

Müzik Etkinliklerinde Yeriniz Hazır

Keman, çeşitli müzik türlerinde, bir çok müzik grubunda sıkça yer alan bir müzik aletidir. Doğu-Batı, trio-orkestra demeden bütün çeşitlemelerde yer alan bu enstrümanı çalıyorsanız şanslısınız demektir. Grup bulmada, farklı müzik türlerini icra etme de hiç bir sorunuz muhtemelen yaşamayacaksınız, şimdiden keman çalmanın faydalarını görmeye başlayacaksınız demektir.

Müzik Ruhun Gıdasıdır

Müzik ruhumuzun dinlenmesi için çok önemli bir yoldur. Müzikle terapi-tedavi yöntemi son dönemlerde sıkça bilinen bir faaliyet haline gelmiştir. Bilindiği üzere farklı tonda ya da makamdaki müzik türleri insanın psikolojisinde çeşitli etkiler meydana getirmektedir. Keman çalmanın yararları denildiğinde akla genellikle bu seçenek gelmese bile kemanda bu sesler sıkça psikolojik tedavilerde kullanılmaktadır.

Güçlü Hafıza 

Ruhumuza yararlı olan hafızamıza tabi ki de etkisi olucak. Keman çalmanın insan beynine olan etkileri incelendiğinde hafıza gelişimi de doktorlar tarafından ispatlanmıştır. Bir müzik aleti çalmak özellikle de el ve kol koordinasyonunun sürekli aktif olarak kullanıldığı kemanın icra edilmesi kişinin akılda bilgi depolama süresini arttırdığı ve bu sayede hafızasını güçlendirdiği su götürmez bir gerçektir!

Kemana çalmaya başlamak gibi bir düşüncesi olanlar için Özel Nar Sanat Eğitim Kursu olarak uzman kadromuz ile sizleri tanışma derslerimize bekliyoruz.

Oyun (dans) uygarlıklardan önce , insanın var olması ile oluşmuştur. Dansın Anadolu’da ilk toplu ve yerleşik hayata geçildiği zamanlarda var olduğunu , yapılan arkeolojik kazılarda doğrulamaktadır.

Türk Halk Oyunları 

İnsanımızın duygularının gelenek ve göreneklerinden köklenerek hayat arzını yansıtması sonucunda ortaya çıkan oyunlardır. Yörelerimize ait oyunlarımızdan olan Erzurum’da “Bar”, Doğu ve Güneydoğu’da “Halay”, Trakya’da “Hora”, Karadeniz’de “Horon”, Konya’da ve çevresinde “Kaşık oyunları”, Kars ve Ardahan’da “Lezginka” bunların en bilinen örnekleridir.

İşte Özel Nar Sanat Eğitim Kursumuzda ki uzman kadromuzda yer alan  Halk Oyunları Eğitmenimiz Murat TAVŞAN ‘ın ‘İtinayla Zeybek Yetiştirilir’ videosu:

Bakırköy’ de bulunan ve birçok alanda eğitim veren Özel Nar Sanat Eğitim Kursumuzda bilimsel ve sanatsal ortamlarda araştırmak, incelemek, değerlendirmek, yaşatmak, sergilemek ve tanıtımını sağlamak üzere Halk Oyunları Kursumuzdan eğitim alabilirsiniz.

Peki ya kurslara gelmek istiyorum ama ulaşım konusunda sıkıntı yaşarım diye düşünüyorsanız, kursumuz Bakırköy’ün merkezindedir. Otobüs duraklarına 5 dakika minibüslere ise 1 dakika mesafede olması açısından sizleri yormayacak ve kolay ulaşabileceğiniz bir sanat merkezi konumundadır.

Örneğin Ataköy, Florya, Yeşilköy, Yeşilyurt, Bahçelievler, Bağcılar, ikitelli, Atakent, Zeytinburnu, Küçükçekmece, Halkalı toplu konutlar, Sefaköy, Yenibosna, Güngören, Bahçelievler, Soğanlı, Cennet Mahallesi, Avcılar, Başakşehir, Bahçeşehir gibi semtlerden kolaylıkla ulaşabilirsiniz.