Nar Sanat Huzurevi Etkinliği 6

Nar Sanat 26 Aralıkta Şefkat Huzurevinde yılbaşı etkinliği kapsamında saygıdeğer büyükleri ve yaşça büyük insanları mutlu etmek,onlara yalnız olmadıklarını hissettirmek için bir etkinlik düzenledi. İşte o etkinlikten görüntüler;

[supsystic-gallery id=’29’ position=’center’]

GİRİŞ

Tarih boyunca alt kültür müziklerinin pek çoğu sosyo – ekonomik sınıflaşma sonucu baskıya maruz kalan ve ezilen gruplardan çıkmıştır. Araştırmanın konusu olan Caz müziği de bunlardan biridir. 1880’lerde New Orleans’ta gelişmeye başlayan Caz müziği Blues ile birlikte Amerika Birleşik Devletleri’nde doğan siyahi yerel müziklerin atası olarak kabul edilmektedir. Kaynağında Afrika – Avrupa kökenli ritm ve melodilerin, tarlalarda söylenilen iş şarkılarının, dinsel müziğin, Fransızların sokak şarkılarının, halk dansları müziklerinin var olduğu Caz, siyah Amerikalıların etkilendiği çok değişik müzik türlerinin sentezidir. İmprovizasyon (doğaçlama) ve swing (salınım) etkenleri Caz stillerinin temelini oluşturmuştur. Doğaçtan anlatılan hikayelere, “çağrı ve yanıt” ilişkisine dayanan Caz, doğal ruhsal tepkilerin ses ve ritmle anlatılmasına olanak verir.

  1. KÖKEN

Amerika’lı caz eleştirmeni Marshall W. Stearns şu tanımı yapar: “Caz, Afrika – Avrupa kaynaklı melodi ve ritmin, Avrupa armonisi ve çalgılarıyla birleştirilmesi sonucunda doğaçtan çalınan Amerikan müziğidir.”                                                                                                               Bu yalın tanımın içinde yer alan “Amerikan” sözcüğü tepkiyle karşılanmıştır. Uzmanlar, bu müziğin “Amerika’dan dolayı” değil, “Amerika’ ya rağmen” gerçekleştiğini söylerken haklıdırlar. Buna göre tanımdaki “Amerikan müziği” yerine “uluslararası müzik” sözcüklerini koymak doğru olacaktır.                                                                                              Cazın doğum yeri ve beşiği Amerika’dır; cazı yaratan insanlar ise zencilerdir. Eğer Afrika’lı zenciler 16. yüzyılın sonlarından 19. yüzyılın son çeyreğine kadar köle tüccarları eliyle Amerika’lı toprak sahiplerine getirilip satılmasaydı, caz müziği doğmayacaktı.

Öte yandan caz, çeşitli müziklerin karışımıdır: Afrika’nın halk müziği, zenci kölelerin tarlada çalışırken söyledikleri iş şarkıları, İngiliz’lerin dinsel müziği, Fransız’ların sokak şarkıları ve halk dansları müziği ile Fransız bando müziği, İspanyol sömürge müziği ve bir ölçüde kızılderili müziği… “Bütün bunlar zencinin potasında eridi ve en bol, en etkileyici gereç, blues, ortaya çıkan müziğe ayrıca çeşnisini verdi.”

 

 

2.CAZIN DOĞUŞU VE KÖKENLERİ

Caz müziği 1880′ lerde New Orleans’ta gelişmeye başladı ve 1920’lerin başında New York, Los Angles ve Chicago’da yapılan kayıtlarla son şeklini aldı. O zamanlar birçok değişik akım cazın ortaya çıkışında yol gösterici olmuştur. Bunlardan biri melodilerin ve akorların eşliğinde simgesel olarak özgürlüğe kavuşma çabalarıydı. Bu akım bugün doğaçlama olarak tanımladığımız olaya liderlik etmiştir. Bir diğeri ise, siyahi Amerikalıların yarattığı blues ve ragtime gibi müzik türleriydi.

Caz müziğinin neden ve nasıl Amerika’da ortaya çıktığını ve bu kadar farklı türde müziğin nasıl biraraya geldiğini anlayabilmek için, Afrikalıların kölelik Amerika’sındaki yaşamlarına göz atmamız gerekir. Afrikalı köleler Amerika’ya getirildikleri zaman yanlarına müzik aletlerini almalarına izin verilmemişti. Ama onlar müzikal zevklerini ve geleneklerini yanlarına almışlardı. Afrikalıların yüzyıllar önce yaptığı bu hareket, Avrupa müziğinin neden Afrika kökenli Amerikalılar tarafından çalındığında daha farklı duyulduğunu biraz da olsa anlamamıza yardımcı olabilir. Örneğin bazı köleler Avrupa kökenli kilise müziklerini, yöresel müzikleri ve dans müziklerini kendi müzik zevk ve geleneklerine uyacak şekilde değiştirdiler. Onların çocukları da atalarının müzikteki bu davalarının peşinden gittiler. Böylelikle bu müziksel tercih nesilden nesile devam etti.

 2.1.Caz neden New Orleans’da ortaya çıktı?

Fransızlar 1718 yılında New Orleans’ a yerleşmeye başladılar ve 1719 yılında yüz kırk yedi siyah köle buraya getirildi. 1722 yılının başında New Orleans’ta kölelik tamamen yayılmamıştı, hala özgür siyahlar vardı. 1763 yılında Fransızlar Louisiana topraklarını İspanyollara hediye ettiler. Ancak 1769 yılına kadar İspanyolların kuralları bu topraklar üzerinde tam olarak geçerli olmadı. Daha sonrasında gelen İspanyol kurallarına rağmen, Fransızların dilleri ve gelenekleri hep ön plandaydı. 1801’de İspanyollar Louisiana’yı Fransızlara geri verdiler. Ancak İspanyolların koymuş olduğu kurallar, 1803′ te Louisiana Amerika Birleşik Devletleri tarafından Fransızların elinden alınana kadar, geçerliliğini sürdürdü.

İspanyolların bu topraklar üzerindeki etkisi bazı sosyolojik örneklerde göze çarpıyor. Örneğin o yıllarda farklı etnik gruplardan insanların birbirleriyle evlenmeleri Louisiana’da çok sık gerçekleşen bir olaydır. Ayrıca İspanyol kuralları çok sayıda kölenin özgür kalmasını sağlamış, bu da özgür siyahların sayılarının artmasına neden olmuştur. 1800′ lerin ortalarında siyah ve beyaz ırkın biraraya gelmesi, Avrupa ve Afrika geleneklerinin etkileşimlerine yol açmıştır. İki ırkın birleşmesinden oluşan bu yeni ırk Creole toplum olarak bilinir ve Creole’ler biraz Afrikalı biraz da Fransızdır.

New Orleans caz müziğinin ortaya çıkması için ideal bir yerdi. Mississippi Nehri’nin ağzının yakınında olan New Orleans Amerika için gelişmekte olan bir ticaret yoluydu ve bu nedenle o zamanlar ticaretin merkeziydi. Ticari öneminin yanısıra bir liman şehri olduğu için buraya dünyanın heryerinden insanlar geliyordu ve New Orleans günden güne kozmopolitik bir yerleşim merkezi şeklini alıyordu. Bu kadar renkli bir yerin eğlence hayatı da çok renkliydi. New Orleans’ta birçok bar vardı ve bu barlarda sık sık dans partileri yapılıyordu. New Orleans’ taki bu yoğun eğlence hayatının sonucu olarak, bölgedeki müzisyenlere birçok iş imkanı doğuyordu.Bu dönemde canlı müziğe çok büyük bir istek vardı ve yeniliklere olan ihtiyaç devam ediyordu.

Bu istek ve ihtiyaaçlar müzisyenlerin yeni stiller yaratmalarına neden oldu. Müzisyenler değişik ve garip yaklaşımları harmanladılar, gözden geçirip yeniden düzenlediler. Bu gelişmeler cazın ortaya çıkışında büyük rol oynadı.[3]

        2.2.Caz’ın kökenindeki yapı

İlk ortaya çıkışından şimdiye dek, caz 19 ve 20. yüzyıl Amerikan popüler müziğinden etkilenmiştir. Caz terimi ilk batı kıyısında ortaya çıkmış ve Chigago’da 1915’lerde yapılan müziği tanımlamak için kullanılmıştır. Bu zamandan öncede caz New Orleans’ta yapılsa da caz ismi ile adlandırılmamaktaydı.

Caz’ı ta. dayanır. Belki de onu bir sanat müziği formu olarak tanımlayabiliriz Amerika kökenli ama siyahların Avrupa müziği ile karşı duruşlarıyla şekillenen bir form olarak.

 1843’e dek New Orleans’da Afrika dans ve davullarının olduğu festivaller düzenlenir tıpkı benzerlerinin New York ya da New England’ta yapıldığı gibi. Afrika geleneksel müziği Avrupa tarzı armoni içermez , tek seslidir.

19 uncu yüzyılın başlarında Avrupa sazlarını çalmayı öğrenen siyah müzisyenlerin sayısı artmaktadır. Sonuçta Güney Amerika, Karayip ve diğer köle melodileri salon müziği olarak piyano ile icraya başlanır. Siyah köleler “harmonik” tarzları da öğrenerek kendi müzikleri ile harmanlarlar.

    2.3.Başlangıç dönemi

Zencilerin en yoğun olduğu New Orleans’ ta doğan caz, Mississipi nehrindeki gemilerde çalan müzisyenler tarafından Amerika’ nın içlerine yayılmıştır. Bilinen ilk caz parçalarını Buddy Bolden (trompet) ve Jerry Roll Morton (piyano) yapmıştır (1895-1905)

 

“New Orleans Stili” nin ritmik yapısı “Avrupa Müziği” nin “Marş” ritmine çok yakındır. Caz ritmine özgü o bilinen “dalgalanma” henüz bu stilde yoktur. Genel anlamda dalgalanmayı, 1. ve 3. zamanlardaki güçlü vuruşlar yerlerinde kalırken, 2. ve 4. zamanların da vurgulanması yaratır. Oysa “New Orleans Stili” nde bu ritmik olguya pek rastlanmaz. Vurgular 1. ve 3. Zamanlardadır.

“Hot” (ateşli) çalış, ilk kez “New Orleans Stili” nde görülür. Bu çalış tekniği, anlatımın son derece sıcak oluşuyla karakterize edilir. “Sound”, (müzikal tını, ses) “cümleleme”, “vibrato” teknikleriyle özgünleşir. Müzisyenler, enstrümanlarını “çalmaktan” çok, onlarla “konuşarak” duygularını yansıtırlar.

Kornetçi Buddy Bolden, sonradan “jazz” olarak adlandırılacak tarzın öncülerinden biri olarak zikredilen bir müzik topluluğunun başıydı. 1895 – 1906 yılları arasında New Orleans’da çaldı. Bolden’dan bugüne gelen herhangi bir plak kaydı yok ama Bolden topluluğunun repertuvarında bulunan “Buddy Bolden Blues” gibi çeşitli ezgiler birçok diğer müzisyen tarafından kaydedildi.

 

 KAYNAKLAR

Ahmet Say – Müzik Tarihi Kitabı (Müzik Ansiklopedisi Yayınları 8. Basım)  Erişim tarihi: 26.10.15 / 18:10

http://acikerisim.baskent.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/baskent/1529/00127.pdf?sequence=3&isAllowed=yç Erişim tarihi: 25.10.15 / 19:26

http://www.alka.com.tr/alphtml/jazzhtm/index_caz.asp?page=icerik&id=26      Erişim tarihi: 28.10.15 / 17.30

http://cibrank.blogcu.com/cazin-dogusu-ve-kokenleri/117126 Erişim tarihi: 26.10.15 / 19:30

http://dosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014%20duyurular/%C4%B0smet%20ARICI/gpm_2014.pdf     Erişim tarihi:  28.10.15 / 18.04

http://muzik.stereomecmuasi.com/2011/09/caz-muzigin-tarihcesi.html  Erişim tarihi: 27.10.15 / 21:20

 [1]http://acikerisim.baskent.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/baskent/1529/00127.pdf?sequence=3&isAllowed=y

[2] Ahmet Say – Müzik Tarihi Kitabı (Müzik Ansiklopedisi Yayınları / 8. Basım)

[3]: http://cibrank.blogcu.com/cazin-dogusu-ve-kokenleri/117126

[4] http://muzik.stereomecmuasi.com/2011/09/caz-muzigin-tarihcesi.html

[5] http://www.alka.com.tr/alphtml/jazzhtm/index_caz.asp?page=icerik&id=26

[6] http://dosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014%20duyurular/%C4%B0smet%20ARICI/gpm_2014.pdf

 

Bu makale Nar Sanat Eğitim Kursu eğitmenlerinden Burcu Işıl Oğuz tarafından hazırlanmıştır. Buradan indirebilirsiniz.

tegv eğitim desteği

Kanal D’den Canlı Yayınlanan TEGV 20.Yıl Gecesi ile 80.000 çocuğa eğitim desteği sağlandı.

tegv cem cucenoglu

20 Aralık Pazar gecesi Kanal D ekranlarından yayınlanan “TEGV (Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı) 20.YIL” özel yayında 80.000 çocuğa eğitim desteği sağlandı.

tegv eğitim desteği

Kanal D’nin 23.yaşının, TEGV’ in ise 20.yaşının kutlandığı gecede 50 bin çocuğun eğitimine destek hedeflenirken rekor sayıda gelen sms’lerle 80.000 çocuğun eğitimine katkıda bulunuldu.

tegv ecem davran

Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV), çocuklara daha aydınlık bir gelecek sağlayabilmek için 20 Aralık Pazar gecesi Kanal D’nin katkılarıyla Türkiye’nin en sevilen yüzlerini bir araya getirdi. İzleyenleri destek olmaya çağıran gecede toplanan 123.000 SMS desteği ve diğer bağışlar ile birlikte 80.000 çocuğun eğitimi güçlendirilecek.

tegv 20 yıl

Sunuculuğunu Burçin Terzioğlu ile Cem Davran’ın gerçekleştireceği programa TEGV Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Solakoğlu, Ali Sandro Garcia, Ataberk Mutlu, Barış Arduç, Celil Nalçakan, Cem Cücenoğlu, Deniz Çakır, Emel Çölgeçen, Emre Karayel, Emre Kınay, Erkan Kolçak Köstendil, Evrim Alasya, Gökçe Bahadır, Gupse Özay, Kanbolat Görkem Aslan, Mert Fırat, Şebnem Bozoklu, Tolga Sarıtaş, Tolga Tekin, Behzat Gerçeker ve Enbe Orkestrası’nın eşliğinde Türkiye’nin sevilen şarkılarını seslendirdiler.

Nar Sanat İstanbul Eğitim ve Kültür Sanat Derneği Kurucularından ve Nar Sanat Eğitim Kursu eğitmenlerinden Cem Cücenoğlu “Fikrimin İnce Gülü” parçasını seslendirdi.

 

 

Pantene Altın Kelebek Ödülleri, Zorlu Center’da düzenlenen görkemli bir törenle sahiplerini buldu.Televizyon ve müzik dünyasının en iyilerinin ödüllendirildiği gece bu yıl “Pantene Altın Kelebek Ödülleri” adıyla yapıldı.Zorlu Center’da yapılan muhteşem törende Halit Ergenç sunuculuğu üstlendi.’Poyraz Karayel’ dizisinin çocuk yıldızı Ata Berk Mutlu, en iyi çocuk oyuncu seçildi. Gözyaşlarına boğulan Mutlu ödülünü alırken tüm salonu ağlattı.

Altın Kelebek'i alan Ataberk Mutlu hem ağladı hem ağlattı

 

Nar Sanat Eğitim Kursu eğitmenlerinden Cem Cücenoğlu ‘nun da rol aldığı Poyraz Karayel dizisi En iyi dizi yönetmeni ödülü ve en iyi dizi senaryo yazarı ödülüne layık görüldü.
Altın Kelebek Ödülleri’nin sahipleri:

En iyi kadın oyuncu: SERENAY SARIKAYA (MEDCEZİR)

En iyi erkek oyuncu:  ÇAĞATAY ULUSOY (MEDCEZİR)

En iyi kadın sunucu: ÖYKÜ SERTER (İŞTE BENİM STİLİM)

En iyi erkek sunucu: İLKER AYRIK (BEN BİLMEM EŞİM BİLİR)

En iyi dizi: GÜNEŞİN KIZLARI

En yakışan çift: ELÇİN SANGU VE BARIŞ ARDUÇ

En iyi çocuk oyuncu: ATABERK MUTLU

En iyi komedi dizisi: GÜLDÜR GÜLDÜR

En iyi kadın komedi oyuncusu: ÖZGE ÖZPİRİNÇCİ (AŞK YENİDEN)

En iyi erkek komedi oyuncusu : AHMET KURAL – MURAT CEMCİR (KARDEŞ PAYI)

En iyi dizi yönetmeni ödülü : ALİ BİLGİN (MEDCEZİR) + ÇAĞRI VİLA LOSTUVALI (POYRAZ KARAYEL)

Jüri özel onur ödülü 1 : BEYAZIT ÖZTÜRK (BEYAZ SHOW)

Jüri özel onur ödülü 2 : KURTLAR VADİSİ PUSU

Panten yıldızları parlayanlar ödülü: BENSU SORAL – NİLAY DENİZ – HANDE ERÇEL 

En iyi proje ödülü : KAYAHAN EN İYİLER (İPEK AÇAR SAMSUN DEMİR-MURAT YILDIRIM)

En iyi magazin programı ödülü : PAZAR SÜRPRİZİ

En iyi türk pop müzik kadın solist ödülü : SILA 

En iyi türk pop müzik erkek solist ödülü : MUSTAFA CECELİ 

En iyi fantezi müzik kadın solist ödülü :  EBRU GÜNDEŞ 

En iyi fantezi müzik erkek solist ödülü : HAKAN ALTUN 

En iyi dizi senaryo yazarı ödülü :  ERSOY GÜLER (AŞK YENİDEN) + ETHEM GÜLER (POYRAZ KARAYEL) 

En iyi kadın haber sunucusu : NAZLI ÇELİK

En iyi erkek haber sunucusu : FATİH PORTAKAL 

En iyi dizi müziği : TOYGAR IŞIKLI (MEDCEZİR) 

En iyi klip ödülü: METİN AROLAT – GÜLŞEN (BANGIR BANGIR) 

En iyi halk müziği kadın solist : ŞEVVAL SAM 

En iyi halk müziği erkek solist : VOLKAN KONAK 

Yılın şarkısı ödülü : BANGIR BANGIR (GÜLŞEN – OZAN ÇOLAKOĞLU)

En iyi çıkış yapan solist : EDİS – İDO – İLYAS YALÇINTAŞ – SİMGE SAĞIN

En iyi müzik grubu ödülü : MODEL

En iyi yarışma ödülü : SURVİVOR ALL STAR (ACUN ILICALI)

En iyi spor programı ödülü: YÜZDE YÜZ FUTBOL

 

RAGTIME

1800’lerin sonunda Ragtime New Orleans’ta çok popülerdi.1870 dolaylarında ortaya çıkan ilk caz parçalarına Ragtime deniliyordu. Ragtime New Orleans stili caz müziğindeki ilk stil olarak niteledirildi. Ragtime’ın ortaya çıktığı yer ise Missouri eyaletindeki Sedaila idi.Rag kelimesi askeri marşların ve Afro-Amerikan Banjo müziğinden alınmış ritimlerin bir arada kullanıldığı müzik türü anlamına gelir. Genellikle Ragtime ilk olarak 1890’larda görülen, piyano için yazılmış müziklere verilen isimdir.

  • Ragtime Stili Müziksel Yapısı

“Ragtime”lar, “serbest doğaçlama” ürünü eserlerdir. Ragtime’ın ana karakter özelliği senkoplu ya da “düzensiz” [ragged] ritmidir. Parçayı, ritmik bir şekilde ayrı ayrı ve birçok sesin meydana getirdiği ses dizisi takip eder. 19. yüzyılın son çeyreğinde ortaya çıkan bir “tür” ya da “ön biçim” olan “Ragtime”, sert vurgulu ritmik yapısı ve folklorik melodileriyle bir piyano müziği olarak Amerika’daki siyahlar tarafından uygulanmıştır. “Ragtime”, genellikle 2 zamanlı ölçü birimlerinde, orta tempoda ve “Avrupa Müziği’nin “March” (Marş, yürüyüş) karakterine yakınlık gösteren özellikler taşımaktadır. Ragtime başlangıcı, siyahilerin, çeşitli törenlerde söyledikleri eski şarkılardır. Ragtime’ da, da, o zamanlar önemli olan Chopin ve Lizst’ den marş ve polkalara kadar her şey vardır, ancak bütün bunlar ritmik bir yorum ve zencilerin dinamik icra tarzıyla bütünleşmiştir.

  • Ragtime Bestecileri

Ragtime’ın en önemli sanatçıları Jelly Roll Morton, James Scott, Ernest Hogan ve  ”Beyaz Derili ”Joseph Lamb Scott Joplin’dir(1868-1917).Scott Joplin 600’den fazla ”Ragtime” bestelemiştir. Scott Joplin’in en önemli besteleri arasında Maple Leaf ve The Entertainer sayılabilir. Ragtime için ‘’zenciler tarafından çalınan beyaz müziğidir’’ denilir.

  • Ragtime Caz Stili Midir? Ragtime Son Dönemleri

Ragtime terimi sadece piyano için yazılan bir müzik olmanın dışında müziğe giriş devrini tanımlamakta da kullanılır. Örneğin, 1890-1920 yılları arasında New Orleans’ta Ragtime piyanistlerinin yanı sıra Ragtime orkestraları, Ragtime şarkıcıları ve Banjo ile Ragtime yapan müzisyenler vardı. Bugün caz müzisyeni olarak adlandırdığımız müzisyenlerin birçoğu, o zamanlar kendilerini Ragtime müzisyeni olarak tanıtıyorlardı. Bu yüzden bazı müzikologlar Ragtime’ın ilk caz stili olduğunu düşünürler. Tutucu görüşlere göre ise, Ragtime bir caz stili değildir. Sadece biraz doğaçlama içerir ve cazın Swing duygusundan oldukça uzaktır.

Ragtime’ın bununla beraber cazın habercisi olduğunu söylemek kaçınılmazdır.Joplin’in kendi döneminde mekanik piyanoya kaydettiği bir “Ragtime”ını, yaklaşık 50 yıl sonra Amerikalı caz eleştirmeni R. Blesh plağa aktararak bu örneği günümüze taşımıştır.1917’den sonra gözden düşmekle birlikte sonraki on yıllarda çeşitli defalar yeniden canlanan Ragtime Erik Satie, Claude Debussy ve Igor Stravinsky gibi klasik müzik bestecilerini etkiledi.

 

 

Resim 1:  1910 Yılına Ait Bir Caz Orkestrası

 

Aslı Gürbüz ‘ün hazırladığı makaleyi indirmek için buraya tıklayınız.

 

Reha Yalnızcık’ın “Tadı Hayalimde İstanbul” adlı resim sergisi 18 Aralık Cuma günü saat 18.30 ‘da Leonardo Sanat Galerisinde açılacaktır.

[supsystic-gallery id=’28’ position=’center’]

rehayalnizcikREHA YALNIZCIK
(1950, İstanbul)

1950 yılında İstanbul’da doğan Reha Yalnızcık 1975’de Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu Grafik Sanatlar Bölümünden (Günümüzde Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi) mezun oldu. Orta öğrenimi sırasında tanıştığı Grafik Sanatların birçok dalında ürünler verdi, ödüller aldı (kitap kapağı, afiş ve illüstrasyon çalışmaları ile). Basın yayın kuruluşlarının gazete ve dergi tasarımlarından logolarına kadar farklı alanlarında da çalıştı.

 

Sanatçının her zaman en büyük arzusu yalnızca resim yaparak yaşamaktı. Önceleri resim ve grafik sanatları birlikte sürdürdü. İlk kişisel sergisi “Doğa ile Haşır Neşir”i (1980 İstanbul Taksim Sanat Galerisi), “Barış’a”(1981 İstanbul Taksim Sanat Galerisi), “Benim İstanbul’um”(1984 İstanbul Taksim Sanat Galerisi),

 

“Her gün 23 Nisan”(1985 İstanbul Taksim Sanat Galerisi), sergilerini bu dönemde gerçekleştirdi. Günümüze kadar 66 kişisel sergi açtı, 100’ün üzerinde karma sergiye katıldı. Ayrıca kendi gibi ressam olan kızı Perincan Yalnızcık ile ortak 10 sergiye imza attılar. 1988-89 yıllarında çocuklara televizyondan resim dersleri verdi.
Pek çok soruna göndermeler içeren resimleriyle oluşan sergilerinin dışında, çok önem verdiği düşünme eğilimine dikkat çekme adına 1992 yılının Ocak ayında 2 adet düşünce kitabı yayınladı. Yurtiçi ve Yurtdışında çok çeşitli yayınlarda yer aldı. Kartpostal, kupa ve telefon rehberi gibi Unicef ürünleri için eserleri seçildi, yayınlandı.

 

1992 yılında sanatçıya Çocuk Vakfı tarafından “Son Kırk Yılın Çocuk Resimlerine Katkı Ödülü”, Inepo’nun ilk kez dağıttığı “Çevre Sanat Ödülleri”nden; “Resim Dalı” ödülü verildi.(2001)

MEB, liselere geçişte son bir yıldır yeni bir model üzerinde çalışıyor. Sanat ve sporla uğraşan, kurslara giden öğrenciye liseye geçişte ek puan verilmesi planlanıyor. Bu ek puan, yerleştirme puanını yüzde 30’a kadar etkileyecek…

müzik eğitimi

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), TEOG’da kültür, sanat ve spor dallarıyla ilgilenen, “sosyal” yönü öne çıkan öğrencilere ek puan vermeye hazırlanıyor. Bu faaliyetlerin liseye yerleştirme puanına yüzde 20 ya da yüzde 30 oranında etki etmesi planlanıyor.

3 BAKANLIK ÇALIŞIYOR

MEB, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında işbirliği görüşmeleri başladı. Bütün il ve ilçelerde öğrencilerin gidebileceği gençlik ve kültür merkezleri ile özel sanatsal ve sportif kurslar tek tek belirlenecek. Öğrencinin okuduğu bölgede gidebileceği herhangi bir kamu ya da özel kurs bulunmaması durumunda okuldaki branş öğretmenlerine kurs açmaları için destek verilecek.

Bakanlık, “Öğrenci kurs alabilir” diye merkez ve özel kursları akredite edecek. Öğrencilerin 1. sınıftan 8. sınıfa kadar katıldığı kursların listesini tutacak bakanlık; kültür, sanat ve spor kurslarını puan değerlendirmesine tabi tutacak.

Bir öğrenci 1. sınıftan itibaren yüzme kursuna gidiyorsa TEOG sınavına girdiğinde yüzde 20 ile yüzde 30’a kadar ek puan alacak. Aynı durum müzik enstrümanı çalan ya da kültürel, sanatsal etkinliklere katılan öğrenciler için de geçerli olacak.

ÜNİVERSİTE İÇİN PLAN

muzik ve egitim

MEB yetkilileri, 64. hükümetin acil eylem planında 1 yıl içinde gerçekleşecek reformlar arasında yer alan “Öğrencilerin okul başarıları ile sosyal, sanatsal ve sportif etkinliklerinin göz önünde bulundurulduğu bir geçiş sisteminin altyapısı oluşturulacak” vaadinin üniversiteye geçişte de uygulanmasını hedeflediklerini söyledi.

Üniversiteye giriş sınavına etkisi de bekleniyor

Bunun yanı sıra benzer bir sitemin uzun vadede teke indirilecek üniversites sınavında okulların kendi yapacakları sınavlardada benzer şekilde ek puan hakkı olması düşünülmektedir.

Bozkırdan Gelen Keman Sesi

Bozkırdan Gelen Keman Sesi İstanbul Üniversitesi öğrencileri 10 Aralık Perşembe günü yapılacak olan seminerde öğrenciler Köy Enstitülerini ve edebiyat alanına etkilerini konuşacaklar.

1940’lı yıllarda açılan Köy Enstitüleri 1954’e kadar çok büyük etki yarattı. Kültür derslerinden, ziraat dersleri ve teknik derslere kadar bir çok dersin verildiği Köy Enstitüleri’nde ise 17251 Köy Öğretmeni yetişti.

Köy Enstitülerinin yarattığı etkilerden birisi de kültür sanat alanında oldu. Mandolin, keman, bağlama gibi bir çok çalgı eğitiminin verildiği Köy Enstitüleri’nde konserler düzenlenmiş ve  tiyatro oyunları oynanmış, bunun yanı sıra Köy Enstitüleri halk dünya edebiyatıyla tanışmıştı.

İstanbul Üniversitesi’nde faaliyet göstermekte olan  Mavi Çınar Edebiyat Topluluğu da, düzenleyeceği bir etkinlikle Köy Enstitüleri’nin edebiyata etkileri ve yarattığı edebiyatı isimli  konuya yer vererek , etkinlikte, aydınlanma ürünü olan Köy Enstitülerinin yarattığı edebiyatı ve bu edebiyatın yarattığı iklimin geçmişe ve günümüze etkilerini Köy Enstitüsü Mezunlarından Yazar Yusuf Ziya Bahadınlı ve Edebiyat Eleştirmeni B.Sadık Albayrak anlatacak.

‘Bozkırdan Gelen Keman Sesi – Köy Enstitülerinden Doğan Edebiyat’ başlığıyla duyurulan etkinlik 10 Aralık Perşembe günü saat 14’te Yeşil Kafe’de (İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi yanı) düzenlenecek.

 

london-college-of-musicLondon College of Music sınavı 14 Ocak Perşembe günü Özel Nar Sanat Eğitim Kursunda yapılacaktır. Sınav programı şu şekildedir. Sınava aşağıdaki isimler katılacaktır.  Sınav 09.00 ‘da başlayacaktır.

Ege Yılmaz
Bilge Kandur
Jewahir Başak Sait
Ahmed Doğukan Balık
Aysu Bayram
Berzah Aydemir
Doğa Aynacı
Fidan Hüseynov
Levgenıı Gostyshchev
Yağmur Kozan
Yaprak Şeren
Zeynep Özmen
Zehra Mina Fırıncı

hiphop-1Özel Nar Sanat Eğitim Kursu olarak Hip Hop alanında verdiğimiz eğitimler devam ediyor. Hip Hop ‘ta kıvrak figürler ve modern hareketler ile ister kareografik ister serbest dans sergileyerek tarzınızı ortaya koymak mümkün. Hip Hop kurslarımız haftada 1 gün 2 ders saati şeklinde yapılmaktadır.(1 ders saati 45 dakikadır)

İletişime geçmek için buraya tıklayınız.

Nar Sanat Eğitim Kursu olarak Bakırköy’de Bale kursu kayıtlarımız sürmektedir. Deniz Baydar eğitmenliğinde Bale sınıfı öğrencilerimiz eğitimlerine yeni tekniklerle devam ediyor:

[supsystic-gallery id=’27’ position=’center’]

Festivalin “Dünya Sinemalarından” bölümünde yer alan “Amerika” filminin gösterimi yapıldı.

Antalyada Umrika filminin gösterimi yapıldı

  1. Uluslararası Antalya Film Festivali’nin “Dünya Sinemalarından” bölümünde yer alan “Amerika (Umrika)” filminin gösterimi yapıldı.

Festival ofisinden yapılan yazılı açıklamaya göre, 1980’lerin ortasında Hindistan’dan Amerika’ya giden ve geride kalanlara yolladığı mektuplarla onları Amerika hakkında umutlandıran bir gencin ardından yaşananları anlatan film, Migros Alışveriş Merkezi’ndeki Salon 6’da gösterime sunuldu.

Filmin Hintli yönetmeni Prashant Nair, katıldığı gösterimin ardından seyircilerin sorularını yanıtladı.

Filmin konusunu kendi hayat hikayesinden çıkardığını anlatan Nair, diplomat çocuğu olduğu için çocukluğundan itibaren farklı ülkelerde yaşadığını ifade etti.

Nair, her gittiği ülkede bir önceki ülke ile ilgili ön yargılarla karşılaştığını dile getirerek, “Bir dönem sonra da Amerika’ya yerleştik. Amerika ile ilgili benim de birçok fikrim oldu. Sonunda Los Angeles veya New York’a değil daha Orta Batı’da bir yere yerleştik. Hiç New York veya Los Angeles’a benzemiyordu. Hintli olduğum için ‘File biniyor musunuz’ gibi berbat sorularla karşılaştım. Özellikle filmde bu fikri tersine çevirmeye çalıştım. Amerikalılar’ın bize nasıl göründüğü hakkında mizah yapmaya çalıştım. Bir Hint köyünde Amerika’nın nasıl göründüğü hakkında bir film. Filmin diğer yarısı da mülteci olma durumuna ışık tutma üzerineydi. Çok acıklı hikayeler var ve şu anda dünyada gözümüzün önünde olan bir konu.”

Büyük göç alan ülkelerde film gösterildiğinde çok tartışmalar yaşandığını anlatan Nair, bu ülkelerde filminin gösteriminin çok etkili olduğunu kaydetti.