Şunun için etiket arşivi: türk filmleri

Türk filmlerini Hollywood’la buluşturan Los Angeles Türk Film Festivali’nin 3. sü bu yıl, 06- 09. Mart 2014 tarihleri arasında gerçekleşecek.

 

Türkiye filmlerini Amerikan sinemasının kalbi Hollywood ‘la buluşturan Los Angeles Türk Film Festivali’nin 3. sü bu yıl, 06- 09. Mart 2014 tarihleri arasında gerçekleşecek. Festival ünlü Türkiyeli yönetmenleri Amerikalı sinemaseverlerle bir araya getirirken, genç Türkiyeli yeteneklere ise Amerikan sinema dünyasıyla tanışma fırsatı sunuyor.

ADAYLAR BELLİ OLDU

Los Angeles Türkiye Film Festivali’nin kısa film yarışmasında yarışacak adaylar belli oldu. Los AngelesTürkiye Film Festivali’nin kısa film yarışmasında yarışacak adaylar belli oldu. Genç sinemacıların merakla bekledikleri Los Angeles Türk Film Festivali sonunda ön elemeleri geçen adayları açıkladı. Los AngelesTürk Film Festivali Kısa Film Yarışması’nın ön finalisti, ünlü film eleştirmeni ve LACMA Film Independent serisi küratörü Elvis Mitchell tarafından açıklandı. Mitchell’ın yarışmaya başvuran iki yüz bir 3.los_angels_Turk_film_festivaliarasından seçtiği 10 kısa filmin yönetmenleri, festival boyunca Los Angeles ‘ta misafir edilecekler ve Mart ayında filmlerini Hollywood ‘un tarihi sineması Egyptian Theater’da sergileme imkanı bulacaklar.

Geçtiğimiz yıllarda Derviş Zaim ve Semih Kaplanoğlu ‘nun başkanlığını yaptığı jüride bu sene yer alacak olan isimler ise Şubat ayında açıklanacak. Geçtiğimiz yıl Yılmaz Erdoğan imzalı Kelebeğin Rüyası adlı filmle açılış yapan festival hem yerli hem yabancı basından büyük ilgi gördü.

YARIŞACAK FİLMLER,

Avni Amca – Çiğdem Topaloğlu

Birlikte – Barış Çorak

Boş Köy – Hakan Hücüm

Kafa – Koray Sevindi

Kor – Cihan Sağlam

Mama – Ahmet Bikiç

Nefs – Aksel Bonfil

Patika – Onur Yağız

Şeref Dayı ve Gölgesi – Buğra Dedeoğlu

Yolculuk – Nadim Güç

Seyirci ilgisinin her geçen gün arttığı sinema sektörü, yerli yapımların da etkisiyle 2013’te son 30 yılın en yüksek rakamlarını gördü.

sinemaKültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü yetkililerinin verdiği bilgiye göre, Bakanlık ve özel teşebbüslerin işbirliğiyle büyümesi hız kesmeyen sektörde, son 30 yılın en yüksek bilet satış rakamlarına ulaşıldı.

Beyazperdedeki 52 haftayı aşan vizyon yolculuğunda sinema gişelerinde, 49 milyon 580 bin bilet kesildi. Hem yerli hem de yabancı yapımların görücüye çıktığı bu sürede, bilet satışlarından 497 milyon lira hasılat elde edildi.

Sinemaseverlerin özellikle geçmişe kıyasla yerli yapımlar daha çok ilgi çekerken, yine bu yıl bir günde ortalama 138 bin kişi, zamanını sinemaya giderek değerlendirdi.

Yerli filmleri 28,5 milyon kişi izledi

Öte yandan geçen yıla oranla bilet satış sayısındaki artış ise yüzde 15 olarak gerçekleşti. Seyircinin büyük ilgisiyle karşılaşan yerli yapımlar için bu yıl 28,5 milyondan fazla bilet satıldı.

Türk filmlerinin yıllık bilet satışındaki oran tüm bilet satış rakamlarının yüzde 58’ini buldu. Bu sayede yerli sinemaya olan ilgi son 10 yılın en yüksek ikinci satış rakamına ulaşmış oldu.

Rekor komedide

2013’te en çok izlenen yapım ise yüksek bütçeli filmlerin aksine Cem Yılmaz’ın sahne gösterilerinden derlenen “CM101MMXI Fundamentals” olurken, kısa süre öne gösterime giren “Düğün Dernek” gişede Cem Yılmaz’a yaklaştı.

Ahmet Kural, Murat Cemcir ve Rasim Öztekin gibi isimlerin başrolünü paylaştığı komedi türündeki yapım 24 günde, 3 milyon 700 bin seyirciyle buluştu. Ayrıca toplamda 12 filmin, 1 milyon izleyici sınırını aştığı 2013’te, beş film ise 2 milyondan fazla seyirci tarafından görüldü.

 

Kaynak:[-]

Yeşilçam’da kısa sürede filmler çektiği için “jet rejisör” olarak tanınan Çetin İnanç’ın, dünyanın en kötü filmleri arasında gösterilerek kült bir yapım haline dönüşen “Dünyayı Kurtaran Adam”ı, yeni müzikleri ve İngilizce dublajıyla California’da yeniden vizyona girecek. 

dunyayi-kurtaran-adam

Türk sinemasına kazandırdığı 150’den fazla filmle adını yapımcı, yönetmen, senarist olarak Yeşilçam’a adeta kazıyan İnanç, yıllar sonra yeniden gündeme gelen filmini, Amerika macerasını ve yeni projelerini AA muhabirine anlattı.

Dünyayı Kurtaran Adam, ABD’de nasıl tanındı?

Türk filmleri ABD’de marketlerde bile satılıyor. Ben de 2000 yılında ABD’ye ilk gittiğimde Dünyayı Kurtaran Adam ile Kara Şimşek’i gördüm, 20 dolardan satılıyordu, hemen aldım. Bizim Dünyayı Kurtaran Adam dışarıda da büyük yankı uyandırdı ‘kült film’, ‘en kötü film’ olarak. Hatta en kötü yönetmen seçilen İtalyan Ed Wood ile görüşmüştüm. Şimdi, Dünyayı Kurtadan Adam’a İngilizce dublaj ve müzik yapmışlar. 29 Ekim’de California’da birkaç sinemada gösterilecek. Ben de ne oluyor, bu filmleri kim almış kim satmış diye birilerini aradım, haberim yoktu ama bir taraftan da hoşuma gidiyor, neticede benim filmim oynayacak Amerika’da.

Amerikalılar bu filmde ne buldu da 30 yılın ardından gösterime giriyor?

Yaklaşık on yıl önce oğlumun Colombia Üniversitesi’nde sinema okuyan arkadaşları beni bir panele davet etmişti. Bu biraz absürt bir film, ama o panelde Amerikalılar ne sordu biliyor musunuz, ‘Çetin Bey, bu filmde başka filmlerden alınan parçaları kullanmışsınız, bunu nasıl akıl ettiniz’ Yani bunu nasıl yarattığınızı soruyorlar, ‘hırsızlık yaptın’ demiyorlar. Bizde ise bu filmin münakaşası yapılırken ilk sordukları Star Wars’tan alınan parça. Amerikalı ise bunun nasıl akledildiğini soruyor, onun için orada ilginç bu film. Onlar seyredip ‘Vay Türk’e bak, oradan buradan almış, filmi yapmış’ diyorlar.

Nasıl akıl ettiniz?

Hep yokluktan. Ağaçtan uzay gemileri yaptık bir fırtına geldi aldı götürdü, bir daha yapma imkanımız yok. Ne yapsak diye düşünürken stüdyosunu kullandığımız Kunt Tulgar’ın arşivine baktık, birazı oradan, bir de Star Wars’ın kopyasını aldık, gece stüdyoda bize göre bastık. Eğer ben bilinmeyen bir filmden alsam bunun da tartışması olmazdı. Ben en bilinen filmi aldım ki bu filme cesaret edecek adam önce bunları yapmayı düşünsün, parayla yapılacak işler bunlar. Şimdi teknoloji gelişti, uzay gemisi de yaparsın, erkeği kadın da yaparsın, bir kişiyi bin kişi de yaparsın. O zaman bu imkanlar yoktu, biz yokluktan yaptık. Yerli filmci dedin mi yaratıcı olacaksın, olmayanı olduracaksın.

Çetin İnanç

Dünyayı Kurtaran Adam’da başka hangi filmlerden alıntılar var?

O filmde 10’dan fazla fimden alıntı parça var. Bazıları yabancı, bazıları da benim önceki filmlerimden. Mesela, Örümcek Kadın, Yusuf ile Züleyha, Bilal-i Habeş’i filmlerinden parçalar var. Cüneyt Arkın kavga ederken bombalar patlar ya o sahne de ismini hatırlayamadığım bir Hint filmindendi. Ama bunu başkaları da yapıyordu, bizim yaptığımızı ise herkes diline dolamış.

Filminizin “En kötü film”lerden biri  olarak anılması sizi üzüyor mu?

Kötü film neye göre? İçinde insani motifler var ve bunlar insanları duygulandırıyor, niye kötü olsun. Kaldı ki film kötü de olabilir herkesin zevki farklı ama Cüneyt Arkın’ın eforunu gördünüz mü? Bir oyuncu, ne olursa olsun, bu kadar isteyerek, emek sarfederek çekebilir mi o kadar uzun kavga sahnelerini o sevgi olmasa. Ben bunu anlatamıyorum. Oscar alan bir oyuncuya da verilebiliyor “en kötü” ödülü. Hiç üzülmem ben. Ben film yaptım, kült oldu. 30 sene önceki başbakan kimdi kimse hatırlamaz ama benim filmim 30 yılın ardından hala yayınlanıyor.

Yeşilçam’ın sansürlü yıllarında ne yaptınız?

Sansürden çıkmış 154 filmim var, 10-15 tane de sansürde kaldı. Bir filminiz sansürde kalsa, biri de gişe yapmasa zaten piyasada bir daha iş yapamazdınız. Ben de sansürden geçmek için kendimce bazı yollar bulmuştum. Mesela, “Bu film Meksika’da geçmektedir” yazmıştım bir filmde. Meksika’da geçen bir filme Türkiye’de ceza verrmeye gerek yoktu. 70’li yıllardan sonra da, “Bu filmdekiler gerçek değildir, roller hayal mahsulüdür” yazıyordum.

Türk sinemasının geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şimdi özgürlük var çok iyi film yapmaları lazım. Para da buluyorlar ama dünyaya açılamıyorlarsa milyon dolarlar gelmiyorsa demek ki kimse bir şey yapılmıyor. Biz hep Amerika’yı örnek aldık. Amerikalı dünyayı ilgilendiren film yapıyor, biz ise hala kendimizle uğraşıyoruz. Mesela son zamanlarda birkaç film izledim, adamlar benim hikayemi yapmışlar, ben zaten bunu yaşıyorum. Hayalimin üstündeki adamı, olayı anlatmak lazım halbuki. Mesela ödül alan bir filmi 8 bin kişi izlemiş. Benim için Recep İvedik filmini yapan Şahan Gökbakar çok daha başarılı, 4 milyon kişi izlemiş, bitti. Önemli olan daha çok kişiye ulaşması.

Yeni projeleriniz var mı?

İki projem var, “İnsan” ve “Genetik”. İnsan nereden geldi, nereye gidecek? Bir kişi bunu kendi içinden çözmüşse bu kişinin hayatta yapacağı şeyler insan üstü olur.  “İnsan”, maddi dünyanın dışında manevi dünyanın en zengin adamının hikayesi. Çok felsefi bir şey ama bu “aptal filmler”i yapan Çetin İnanç bir de neler yapabilir, onu göstermek istiyorum. “Genetik” de öyle. Dünyada 6 kişide acımasızlık hastalığı var, kurşun girse canı yanmıyor. Aynı hastalıktan muzdarip olanlar bir araya gelip genlerini kullanarak bambaşka bir nesil oluşturmaya çalışıyorlar. Böyle bir kurgu, ama bunun için çok para lazım.

Ne kadar gerekiyor?

On milyon dolarlık bir bütçe. ABD’de yatırım yapacak bazı kişilerle 4-5 milyon dolar için konuştuk ama gerisini de benim bulmam lazım.

Kaynak : []

Çin’de “Türkiye Kültürü Yılı” kutlamaları kapsamında Jackie Chan’in yönettiği ve rol aldığı Chinese Zodiac (CZ12) filminin galası ve Çin geleneksel Bahar Bayramı kutlamaları için Çin’den Başkente film yapımcıları geliyor.

Film Yapımcıları Meslek Birliği (FİYAB) Koordinatörü Ayşe Sönmez, yaptığı açıklamada, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Radyo Televizyon İdaresi Bakan Yardımcısı H.E Zhang’ın beraberinde Çin’in önemli film yapımcılarının da Türkiye’ye gelerek Türkiye-Çin ortak işleri hakkında konuşacaklarını belirtti.

29 Ocak’ta Kentpark’ta gerçekleştirilecek filmin galasına Türkiye’den de film sektöründen katılımın olacağını söyleyen Sönmez, Çinli heyetin Türkiye’de ortak projelere imza atmak için temaslarda bulunacağını dile getirdi.

Çin’le ortak animasyon film yapılacak

Sönmez, Çin’in sinemaya çok önem verdiğini ve dünyada sinema sektöründe ikinci sıraya yükseldiğini, Çinlilerin bu gücü kaybetmemek için çok çalıştığını kaydetti.

Geçen sene Eskişehir’de gerçekleştirilen “Çin Animasyon Film Günleri”nden sonra Çinli heyetin ortak bir animasyon filmi çekmeyi kararlaştırdığını ifade eden Sönmez, Anadolu Üniversitesi işbirliğinde projeyi şekillendirmeye başladıklarını bildirdi.

Türkiye’de 2012 “Çin Kültürü Yılı” kapsamında Türkiye-Çin ortak yapımı ve Mustafa Altıoklar’ın yönetmenliğindeki “İzin Sırrı” adlı belgeselinin de tamamlandığını ifade eden Sönmez, Türkiye’ye gelen heyete belgeselden örnekler verip en kısa zamanda “İzin Sırrı”nı da düzenleyecekleri bir gala ile sunacaklarını anlattı.

Sönmez, belgesel çekerken Çin’in CCTV’nin arşivini ilk kez yabancı bir devlete açtığını, bu arşive Çinli yapımcıların bile girmesine izin verilmediğini, CCTV arşivine girebilmekten mutlu olduklarını belirtti.
Türkiye ve Çin arasındaki işbirliğin bu denli güven ve iyi niyete dayanmasının değeri animasyon filmiyle pekişeceğini vurguladı.

Türk filmleri Çin’de gezecek 

Sönmez, FİYAB’ın daha önce de Çin’de Türk filmleriyle yer aldığını hatırlatarak, Nisan ayındaki “Pekin Film Festivali”nde Türkiye panoraması yapacaklarını ve bunun için aralarında “Aşk Tesadüfleri Sever”, “Behzat Ç: Seni Kalbime Gömdüm”, “Adalet Oyunu”, “Zenne”, “Anadolu Kartalları”, “Çanakkale 1915” gibi filmlerin de bulunduğu 20 film seçkisi gönderdiklerini anlattı.

Çinlilerin Türk filmlerini başarılı bulduğunu, özellikle aksiyon ve komedi yapımlarını beğendiklerini söyleyen Sönmez, bu nedenle film festivalleri dışında, “Pekin, Şangay ve Gansu’da gezici Türk Film Günleri düzenleyeceklerini ifade etti.

Çinlilerin izledikleri filmden bir oyuncu görmeyi istediklerini, misafirperver olduklarını belirten Sönmez, gezici film günlerinde Türkiye’den de birçok oyuncuyu götüreceklerini sözlerine ekledi.

 

Kaynak : [-]  Tuğba Özgür Durmaz

Sinema Genel Müdürlüğü, yenilenen web sayfasından yayınladığı Türk sinema tarihi kronolojisinde değişikliğe gitti. Daha dar kapsamlı yeni bir kronoloji hazırlandı, bir döneme damgasını vuran seks filmleri hakkındaki bilgiler çıkarıldı, o dönem, “Çeşitli furyaların etkisiyle filmlerin kalitesi düşmüş” denilerek “özetlendi”.

 

Kültür ve Turizm Bakanlığı, “Bakanlık seks filmlerini unutmadı” başlığıyla 7 Ocak’ta Hürriyet’te yayınlanan ve www.sinema.gov.tr sitesindeki Türk seks filmleri tarihçesi ile ilgili bilgilerin verildiği haberin ardından harekete geçti. Bakanlığın talimatıyla, Sinema Genel Müdürlüğü, “Türk Sinema Tarihine Genel Bir Bakış” başlığıyla yeni bir tarihçe hazırladı.

Daha önce web sitesinde yer alan, “Melih Gülgen’in ‘Parçala Behçet’le seks filmlerine yeni bir yol açtığı, Ali Poyrazoğlu ve Aydemir Akbaş’ın seks sinemasının vamp erkeklerini oluşturdukları, seks furyasının pornografiye dönüştüğü ve Zerrin Egeliler’in de bir yıllık süre içinde çevirdiği 37 filmle dünya rekoru kırdığı” bilgilerinin yerini, şunlar aldı:

“O DÖNEM KALİTE DÜŞTÜ”

“1970’lerdeki Türk Sineması’nın yapısal gelişiminde, dış faktörlerin rolü, iç faktörlerden daha büyüktür. Türkiye’de 1971-1980 yılları arasında geçen süre zarfında, başta siyasi ve ekonomik alanlarda olmak üzere birçok konuda köklü değişiklikler olmuştur. Büyük siyasi, iktisadi ve sosyolojik değişimler her sektörü olduğu gibi sinema sektörünü de derinden etkilemiştir. Televizyona artan ilgi, kitleleri sinemadan uzaklaştırmış, sinema salonları kapanmaya başlamış, çeşitli furyaların etkisiyle filmlerin kalitesi düşmüş, sinema sektörü daralma sürecine girmiştir. 1977 yılında, Türk Sineması’na yasal düzenlemeler hazırlamak maksadıyla Kültür Bakanlığı’na bağlı Sinema Dairesi Başkanlığı kurulmuştur.”

1960’LARDA AMERİKAN SİNEMASININ ÖNÜNDE

Genel Müdürlüğün hazırladığı yeni tarihçede, şunlara da yer verildi:

“1960’lı yılların bir diğer özelliği de Türk Sineması’nın Amerikan Sineması’nın önünde olmasıdır. 1966’da Türk sineması 241 filmle, dünya uzun metraj film üretimi sıralamasında 4’üncü sırayı almaktadır. 1960’lı yıllar, Türk Sineması için altın bir çağ olarak kabul edilmektedir. 1980-1990 yılları arasında devlet doğrudan müdahalelerle sinema sektörünü düzenlemeye çalışmış, 1986 yılında sinema, video ve müzik eserleri yasası çıkartılmıştır.

2 BİN 93 SİNEMA PERDESİ VAR

Türk sinema sektörü 90’lı yılları kriz içinde karşılamıştır. Bu süreçte neredeyse yılda 10 filmden az yapım üretilmiştir. Sinemalar birer birer kapanmış, özel televizyonlar peşi sıra açılmıştır. 1990’lı yıllarda genç bir yönetmen kuşağı belirmiş, önceleri kısa filmlerle ve senaryolarla hayatını geçindiren bu kuşak Türk Sineması’na yeni bir soluk getirmiştir. İzleyici profili değişmiştir. Türkiye´de 2012 yılı itibariyle 567 sinema binası, 2 bin 93 sinema perdesi ve 268 bin 72 sinema koltuğu bulunmaktadır.”

 Haber : Umut ERDEM

Kaynak : [-]