Şunun için etiket arşivi: Festival

Avustralya’nın Sydney kentinde bu yıl sekizincisi düzenlenen, ülkenin en büyük görsel şöleni “Vivid Sydney Festivali”, renkli görüntülerle başladı.

sydney

Kentin önemli tarihi ve turistik mekanları ile sokaklar, ışık, ses ve fikir temalı festivalle renklendi.
Festival kapsamında Avustralya’nın sembolik eserlerinden Sydney Opera Binası’na müzik eşliğinde yansıtılan 3D görüntüler, gece boyunca on binlerce kişi tarafından ilgiyle izlendi. Yelkenleri andıran Opera Binası’nın çatısına Avustralya yerlileri Aborjin sanatçıların eserleri yansıtıldı.
sydney 2
İzleyiciler, aynı zamanda konser alanlarını da doldurdu.
Sydney’de 27 Mayıs-18 Haziran geceleri devam edecek görsel şöleni, bu yıl 1,7 milyon kişinin izlemesi bekleniyor. Avustralya’nın en fazla ilgi çeken festivali Vivid Sydney, ilk olarak 2009 yılında düzenlenmişti.

Türkiye kökenli Alman yönetmeni Fatih Akın uyuma katkılarından dolayı ödüle layık bulundu. Fatih Akın’a Norderney Adası’nın uyum ödülü verilecek.

Türkiye kökenli film yönetmeni, senarist ve prodüktör Fatih Akın, Almanya’nın Aşağı Saksonya Eyaleti’ne bağlı Doğu Frizon adalarından Norderney’in uyum ödülüne layık bulundu. 5 bin euro tutarındaki ödül Fatih Akın’a 4 Haziran’da 27. Uluslararası Emden-Norderney‘ Film Festivali’nde verilecek. Ödül konuşmasını Almanya’nın eski cumhurbaşkanlarından Christian Wulff yapacak.

Jüri, Fatih Akın’ın doğu ile batı arasında git-gel yaşayan insanları filmlerinin odak noktasına alması dolayısıyla bu ödüle layık bulunduğunu açıkladı. Akın’ın yeni bir topluma ayak uydurmanın ne kadar sancılı bir süreç olduğunu çok etkili bir biçimde beyaz perdeye yansıttığı da vurgulandı. Türkiye kökenli yönetmenin filmlerinde ayrıca hoşgörü ve merhamet duygularını da içeren insanî bir dünya görüşünün yansıtıldığının da altı çizildi.

Fatih Akın 1973 yılında Hamburg kentinde Türk göçmen bir ana babanın çocuğu olarak dünayaya geldi. 2004’te çektiği „Gegen die Wand“ (Duvara Karşı) ya da 2007’de çektiği „Auf der anderen Seite“ (Yaşamın Kıyısında) ödüllü filmleri onu uluslararası üne kavuşturdu. Norderney’da 4 Haziran’daki ödül töreninin ardından Fatin Akın’ın 2009’da çektiği „Soul Kitchen“ (Aşka Ruhunu Kat) adlı filmi gösterilecek.

fatih-akina-almanyadan-uyuma-katki-odulu,_DaHkri7FEu7ilma6O4mzA

Devlet Tiyatrolarınca 17-27 Mayıs arasında düzenlenecek Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nin açılışını, Hindistan’dan Taj Express grubu “Bollywood Müzikali” ile yapacak.

Devlet Tiyatroları tarafından düzenlenen “Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali”, bu yıl 7. kez tiyatroseverler için perde açacak. Türkiye’den ve yurt dışından toplam 10 tiyatro topluluğunun 11 farklı oyun sergileyeceği festivalin açılışı, Hindistan’dan Taj Express grubunun sergileyeceği “Bollywood Müzikali” ile yapılacak.

Devlet Tiyatroları, Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali ile Türkiye’nin tarihi ve sanatsal özelliklerini uluslararası bir platformda paylaşmayı hedeflerken, geride bıraktığı 6 yılda 31 ülkeye ev sahipliği yaparak 60 farklı oyun ve 129 temsil ile 74 bin seyirciye ulaştı.

Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamaya göre, bu yıl 17-27 Mayıs arasında Antalya’da düzenlenecek festivalin açılışını Hindistan’dan Taj Express grubu, “Bollywood Müzikali” ile yapacak.

35. İstanbul Film Festivali’nde Ahu Öztürk’ün “Toz Bezi” filmi, Altın Lale Ulusal yarışmada “En İyi Film”, “En İyi Senaryo” ve “En İyi Kadın Oyuncu” ödüllerini kazandı.

35. İstanbul Film Festivali’nde ödül kazananlar belli oldu.

Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen törende, Altın Lale Ulusal Yarışma Ödülleri için 2015-2016 sezonunda tamamlanan 11 film yarıştı.

Cem Davran’ın sunuculuğunu yaptığı gecede ilk olarak, Jeyan Ayral Tözüm, Şerafettin Gür, Suzan Avcı ve Perran Kutman’a Sinema Onur Ödülleri verilirken, geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden yönetmen Ülkü Erakalın’ın ödülü oğlu Murat Erakalın’a takdim edildi.

Altın Lale Ulusal Yarışma’da En İyi Film dalında Altın Lale Ödülü’ne Ahu Öztürk’ün “Toz Bezi” adlı filmi layık görüldü.

Ahu Öztürk ödülünü alırken yaptığı kısa konuşmada, “Ben ödülü, Şırnak’ta çocuklarının ölüsünü buzdolabında saklayan annelerden, yurtdışında çocuğuyla vedalaşıp burada tekrar cezaevine gelen sevgili Meral Camcı’ya uzanan o yol adına alıyorum. Savaşlar kadınları ve önce çocukları vuracaksa, barışı da kadınlar kuracak” dedi.

Ulusal yarışma

Altın Lale Ulusal Yarışma’da ödül kazanlar şöyle:

En İyi Film: Toz Bezi

En İyi Yönetmen: Mustafa Kara (Kalandar Soğuğu)

En İyi Kadın Oyuncu: Asiye Dinçsoy (Toz Bezi)

En İyi Erkek Oyuncu: Haydar Şişman (Kalandar Soğuğu)

En İyi Senaryo: Ahu Öztürk (Toz Bezi)

En İyi Görüntü Yönetmeni: Cevahir Şahin ve Kürşat Üresin (Kalandar Soğuğu)

En İyi Kurgu: Mustafa Kara, Umut Sakallıoğlu ve Ali Aga (Kalandar Soğuğu)

En İyi Özgün Müzik: Doğan Duru (Tarla)

Jüri Özel Ödülü: Rauf (Barış Kaya ve Soner Caner)

Uluslararası Yarışma

Festivalde, Uluslararası Yarışma Altın Lale Ödülü’ne Meksikalı yönetmen Rodrigo Plá’nın “Bin Başlı Canavar” adlı filmi değer görüldü.

Altın Lale Uluslararası Yarışma Jüri Özel Ödülü’nü ise Britanyalı yönetmen Brady Corbet’in “Bir Liderin Çocukluğu” adlı filmi kazandı.

Kısa, mansiyon, belgesel, Seyfi Teoman ödülleri

Ulusal Kısa Film Yarışması’nda En İyi Kısa Film Ödülü’nü Ziya Demirel’in “Salı” adlı filmi kazandı. Ödülü yönetmene jüri üyelerinden Can Evrenol verdi.

Barış Sarhan’ın “Cemil Şov” adlı filmi ise Mansiyon ödülüne layık görüldü.

Ulusal Belgesel Yarışması’nda da En İyi Belgesel Ödülü Onur Bakır ve Panagiotis Charamis’in yönettiği “Hazır Ol!” filmine verildi.

Ayşe Polat’ın yönettiği “Ötekiler” filmi ise Mansiyon’a layık görüldü.

Bu arada, Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü’nü “Çırak” filminin yönetmeni Emre Konuk kazandı.

 istanbul-film-festivali-nde-odulleri-toz-bezi-topladi-128713-5 (1)
Çağdaş Sanat Günleri, 5 Mayıs’ta Londra A capella Festivali’nden de davet alan Mensemble’nin, Latin müziğinden Türk müziği aranjmanlarına, caz standartlarından klasik pop düzenlemelerine uzanan geniş bir repertuar seslendireceği konser ile başlayacak.
Yunanlı şarkıcı ve söz yazarı Vassiliki Papageorgiou ve Yunanistan’ın ünlü antik lir sanatçısı Aliki Markantonatou’nun “The Blue Chords of the Lyre ” projesiyle 10 Mayıs’ta devam edecek Akbank Sanat Çağdaş Vokal Günleri, İstanbul’da yaşayan besteci, perküsyon ustası Yinon Muallem ve genç caz piyanisti Guy Mintus’un 27 Mayıs günü gerçekleştireceği konser ile sona erecek.akbank

“Kadın Dayanışması Yaşatır” diyerek 12 Mart’ta İstanbul’da başlayan 14. Filmmor Kadın Filmleri Festivali, Arin Kadın Merkezi ortaklığıyla 16-17 Nisan’da 5. durağı Mardin’de olacak.

12-20 Mart’ta İstanbul’da başlayan 14. Filmmor Kadın Filmleri Festivali, Arin Kadın Merkezi ortaklığıyla, 12 filmlik programla 16-17 Nisan’da Sinemardin’de sürecek.Kadın Dayanışması Yaşatır bölümünden Maryam Ebrahimi ve Nima Sarvestani’nin yönettiğiParmaklıklar Ardında Burkasız / No Burqas Behind Bars filmi, Deepa Dhanraj’ın yönettiğiKadınların Adaleti / Invoking Justice filmi ve Ilse van Velzen ve Femke van Velzen’in yönettiği Satılık Adalet / Justice for Sale filmi izleyiciyle buluşacak. Kadınların Sineması bölümünden Leyla Toprak’ın yönettiği Uzak Mı / Distant, Lucia Valverde’nin yönettiği Sıcak Hava Dalgası / The Heat Wave, Belmin Söylemez’in ustası Bilge Olgaç’ı anlattığı belgeseliBilge ve Öğrencisi / Bilge and Her Apprentice filmi Mardin programında yer alacak.Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da Kadınların Sineması bölümünden yönetmenliğini Diana Nava’nın yaptığı Coria ve Deniz / Coria and the Sea ve Baran Reihani’nin yönettiğiBinlercesinden Biri / One of Thousands filmi ile festivalin klasikleşmiş bölümlerinden olanKendine Ait Bir Cüzdan bölümünden Stella Kyriakopoulos’un yönettiği Volta filmi gösterilecek. Chantal Hakkında Her Şey toplu gösteriminden Patlat Şehri / Saute Ma Villeizleyiciyle buluşacak. Filmmor’un Mardin’den sonraki durakları İzmir ve Van olacak.
festival
MARDİN PROGRAMI:

16 Nisan Cumartesi

12:00 Bilge ve Öğrencisi / Uzak mı… / Sıcak Hava Dalgası / Patlat Şehri / Binlercesinden Biri / Volta

14:00 Coria ve Deniz

16:00 Satılık Adalet

18:00 Kadınların Adaleti

17 Nisan Pazar

12:00 Parmaklıklar Ardında Burkasız

14:00 Üç Yalan

16:00 Diren

18:00 Söyleşi – Kapanış

Bir dönemin ABD Başkanı Richard Nixon ve rock’n’roll’un kralı Elvis Presley’in 1970 yılında Beyaz Saray’daki buluşmasını konu alan bir film gösterime giriyor.

21 Aralık 1970’te dönemin ABD Başkanı Richard Nixon ile rock’n’roll’un kralı Elvis Presley’in Beyaz Saray’da biraraya gelişini konu alan bir film gösterime giriyor.000-apw2001070200551,nfPtAaw0GkeYIr19XrkDPA

Kevin Spacey ve Michael Shannon’ın başrolünde oynadığı  “Elvis ve Nixon” filminin galası New York’taki Tribeca Film Festivali’nde yapıldı.

Filmde Elvis Presley’i Michael Shannon, Başkan Nixon’ı ise Kevin Spacey canlandırıyor.

Presley,  Başkan’la buluşmasında narkotik ajanı olmak ve uyuşturucuya karşı savaşta yer almak istediğini söylemişti.

Bu özel buluşmaya ait fotoğrafsa, “Amerikan Ulusal Arşivi”nde bugüne kadar en çok aranan fotoğraf oldu.

Dünya Tiyatro Günü 1961‘de Uluslararası Tiyatrolar Birliği (International Theatre Institute) tarafından kuruldu.

Her yıl 27 Mart günü ITI merkezleri ve dünya çapında tiyatro grupları tarafından kutlanmaktadır. Pek çok ulusal ve uluslararası etkinlik kutlamalarda yer almaktadır. En önemli etkinliklerden biri, dünya çapında başarı kazanmış bir tiyatro oyuncusu, yönetmeniveya yazarın yazdığı evrensel bildirgedir. İlk bildirge 1962’de Jean Cocteau (Fransa) tarafından yazılmıştır.

Dönemin ITI başkanı olan Arvi Kivimaa tarafından önce Helsinki, sonra da Viyana’da yapılan 9. ITI Konferansında ortaya atılan ‘tiyatrolar günü’ fikri, İskandinav ülkelerinden gelen desteğin de etkisiyle hayata geçirildi. Kabul edilişinden sonra her yıl, Paris’te 1962 tarihli Uluslar Tiyatrosu’nun (Theatre of Nations) da açılış günü olan 27 Mart günü, ITI’nin şu an sayısı 100’ü bulan dünya çapındaki merkezlerinde çeşitli etkinliklerle kutlanmaya başlandı.

UNESCO tarafından kurulan ITI’nin “sahne sanatları bağlamında, dünya çapında bilgi ve uygulama alışverişini arttırmak, gelişim sürecinde sanatsal yaratıcılığın ve üretimin gerekliliği konusunda toplumsal bilinci uyandırmak, insanlar arasındaki barış ve dostluğun sağlanması ve artmasını gerçekleştirmek adına karşılıklı anlayışı geliştirmek, UNESCO’nun hedeflerine ulaşmasına katkıda bulunmak” gibi hedefleri, Dünya Tiyatro Günü’nde bir kez daha hatırlatılmaktadır. Her yıl tiyatro ve tiyatroyla ortak çalışan diğer sanat disiplinlerinden gelen üstün başarılı bir sanatçı bu gün için bir konuşma yapmaya davet edilmektedir. Uluslararası Bildirge olarak görülen bu konuşmanın metni 20’den fazla dile çevrilmekte, pek çok gazetede yayınlanmakta ve dünya üzerindeki pek çok tiyatro grubunun oyunundan önce okunmaktadır. Pek çok televizyon ve radyo kanalı bu bildirgeyi beş kıtanın her köşesindeki dinleyicilere ulaştırmaktadır.

Dünya Tiyatro Günü tiyatro dünyasındaki insanlar için sahne sanatlarının insanları bir araya getirici gücünü kutlamak, seyirciyle daha iyi bir iletişim kurmak ve insanlar arasındaki anlayış ve barışı arttırmak için bir fırsat olarak görülmektedir. Dünya Tiyatro Günü’nde yapılan etkinlikler, uluslararası işlevlerinin yanı sıra ulusal ve bölgesel tiyatro gruplarının bir araya gelmesinde de rol oynamaktadır.

Dünya Tiyatro Günü Uluslararası Bildirgesi

Jean Cocteau ilk bildirgenin yazarıdır. 1993’te Venezuela ITI Merkezi 1962’den 1993’e kadar yayınlanan tüm bildirgeleri biri özgün dillerinde, diğeri İspanyolca olmak üzere iki antoloji halinde yayımlamıştır. Uluslararası Bildirge’nin yanı sıra, ITI dünyanın hemen her yerinde büyük gösteriler ve festivaller düzenlemektedir. Bu etkinliklerin tamamı ITI Resmi Sitesi’nde görülebilir.

i

Ankara Komedi Festivali, 11-26 mart arasında ”En iyi İlaç gülmektir ve bu ilaca herkesin ihtiyacı var”. sloganıyla yola çıktı.

Yeni komediler ve yeni yetenekler keşfetmeyi, onları kamuoyuna tanıtmayı, bunu yaparken de insanların hayatını zenginleştirmeyi hedefleyen festival, Vedat Özdemiroğlu’ndan Ayşen Gruda’ya birçok sanatçısı, Ferhangi Şeyler’den Marko Paşa Müzikali’ne kadar çeşitli oyunları ağırlayacak.
Festival, 11 Mart’ta Vedat Özdemiroğlu’nun 80 Dakikada Cümle Alem gösterisiyle başlayacak. Marko Paşa Müzikali ile Ayşen Gruda’nın gösterisi 12 Mart’ta, Ali İhsan Varol’un “Etimolojik Cahil Cesareti” gösterisi 20 Mart’ta izlenebilecek. Ferhan Şensoy’un Ferhangi Şeyler oyunu 25 Mart’ta sahnelenirken, festival Cemal Hünal, Neslihan Yeldan, Ruhi Sarı ve Duygu Şen’in rol aldığı “2’si 1 arada” adlı tek perdelik komediyle 26 Mart’ta sona erecek.
Yenimahalle Nâzım Hikmet Kültür Merkezi ve IF Performans Hall gibi farklı mekânlarda sürecek festivalde, bilet fiyatları 20 ila 50 TL arasında değişiyor. Biletler Biletix üzerinden temin edilebilir. Ayrıntılı program festival sayfasında.
i

buzukinin-efsanesiistanbula-geliyor,zAjw2ZYluUGQOjjqJ4nTkA

Buzukinin en önemli virtüözlerinden Thanasis Polykandriotis ve Buzuki Orkestrası,Café Aman İstanbul grubunun solistleri Stelyo Berber ve Pelin Süer ile birlikte 2 Nisan 2016 Cumartesi gecesi TİM Show Center’da seyirciyle buluşuyor.

33 kişilik dev bir kadronun, Yunanlı dansçıların sergileyeceği dönem dansları eşliğinde sahne alacağı gecede günümüzün en önemli buzuki virtüözlerinden biri olan ve buzuki sazının sihirli tınısını tüm dünyaya taşıyan Polykandriotis, bu geceye özel orkestrasyonu ile ilk defa Türk seyircisi karşısına çıkıyor.

Buzukinin dünden bugüne müzikal yolculuğu olarak tasarlanan konserde, Türk ve Yunan müziğinin ortak ezgileri de seslendirilecek. Yunanistan’ın billur sesi Katerina Kouka farklı yorumuyla geceye renk katacak.

Buzuki üstadı Thanasis Polykandriotis’in, “EPOMENI” (Gelecek Nesil) adını verdiği, 16 buzuki ve 4 müzisyenden oluşan buzuki orkestrası ve gecenin solistleri eşliğinde vereceği‘BUZUKİNİN EFSANESİ’ konserinin ilk bölümünde eski dönem repertuarının en seçkin ve dinamik örnekleri sunulacaktır. İkinci bölümde ise Polykandriotis’in kendi bestelerinin yanı sıra, günümüz Yunan müziğinin en önemli bestecileri arasında yer alan Hacidakis,Teodorakis, Ksarhakos gibi isimlerin eserleriyle dinleyenler kendilerini Yunan ezgilerinin büyüsüne kaptıracaklar.

BUZUKİNİN EFSANESİ…

TİM Show Center ve Malou International ortaklığıyla gerçekleştirilecek ve buzukinin eşsiz tınısının damgasını vuracağı bu muhteşem konserde Türk dinleyicisi, dünyaya mal olmuş bir repertuarı,  daha önce karşılaşmadıkları bir lezzette, adeta bir müzikal tadında ilk defa dinleme fırsatını bulacak.

THANASIS POLYKANDRIOTIS

1948 yılında Atina’da doğan Thanasis Polykandriotis,  önemli bir icracı olan babası Theodoros Polykandriotis sayesinde 8 yaşında müzik dersi almaya başladı. Klasik gitara olan tutkusuna rağmen 1964 yazında buzuki enstrümanını keşfetti.

Genç yaşta çalışmaya başladığı çok önemli bestecilerle zaman içinde dönemin plak ve albümlerinin %90’ında yer alarak adını buzuki enstrümanının en değerli icracıları arasına yazdırdı. Çalıştığı önemli besteciler arasında Kaldaras, Mikrutsikos, Savopulos, Loizos, Kuyumcis, Plesas, Teodorakis, Hacidaskis, Mamagakis ve Panu sayılabilir.

1965 tarihinden bugüne 1000’in üzerinde şarkı besteleyen ve gelmiş gecmis en iyi buzuki üstatlarından biri kabul edilen sanatçı, 1971’de BBC kanalında yayınlanan bir programda Nana Muskuri ve Marinella ile birlikte yer aldı. Manos Hacidakis’in davetiyle solist olarak kendisine eşlik etti. Öte yandan Kazancidis, Dionisiou, Parios, Marinella, Voskopulos, Pulopulos gibi Yunanistan’ın en iyi ve güçlü sesleriyle çalıştı.

Dünyanın farklı ülkelerinde, Albert Hall (Londra), Opera House (Sidney), Kennedy Center ve Carnegie Hall (ABD), Shanghai Concert Hall (Çin), Linder Auditorium (Johannesburg) gibi en önemli salonlarda sahne aldı.

1996’da sanatçının senfonik orkestra için bir buzuki konçertosu besteleme rüyası gerçeğe dönüştü. Eserini Atina Herodion Antik Tiyatrosu’nda Budapeşte Opera’sına bağlı Devlet Senfoni Orkesttrası ile birlikte seslendirdi. 1 no.lu buzuki konçertosunun icrasıyla birbirinden farklı iki müzik türü olan klasik batı müziği ve yunan folk müziğinin uyum içinde biraraya gelebileceği kanıtlanmış oldu.

Aynı zamanda ,40 genç buzuki sanatçısından oluşan Epomeni topluluğunun kurucusudur. Epomeni 2004 yılında düzenlenen Atina 28.Olimpiyat Oyunları’nın açılış töreninde görev almıştır.

BUZUKİ ORKESTRASI EPOMENİ (GELECEK NESİL / THE NEXT GENERATION)

2003 yılında büyük buzuki üstadı Thanasis Polykandriotis’in öncülüğünde 40 genç müzisyenle kurulan topluluğun amacı Yunan müziğinin vazgeçilmez parçası olan buzuki enstrümanının gelecek nesillere de taşınabilmesidir. Buzuki, hak ettiği değeri ve saygıyı, Thanasis Polykandriotis’in 1993’ten beri buzuki eğitimine yaptığı büyük katkı ve uğraşlardan sonra bulmuş ve UNESCO’nun kültürel miraslar listesine girmeye aday gösterilmiştir.

Topluluk şu an Mihail Kokoyanni Vakfı çatısı altında çalışmalarını sürdürmekte olup Yunanistan’ın farklı bölgelerinden 40 buzukici dahil olmak üzere 280 genç müzisyeni çatısı altında toplamıştır. Genç müzisyenler her hafta müzik hakkında fikir alışverişlerinde bulunmak üzere ve konser hazırlıkları, provalar, seminerler için vakfın tesislerinde buluşmaktadırlar.

40 buzukiciden oluşan müzik topluluğu belirli zaman aralıklarında Yunanistan’ın çeşitli bölgelerinden gelen yaşları 16 ile 35 arasında değişen yeni müzisyenlerle zenginleştirilmektedir.

KATERINA KOUKA 

Küçük yaşlardan itibaren müzik ve tiyatroya merak salan Katerina Kouka, 1992’de ilk albüm çalışması olan “İlk Randevu”yu çıkardı. Onu, 1993’te EMI plak şirketinden çıkan “İki Kalbim Olsaydı Seni Sevecek” ve 1994 yılında dinleyenlerle buluşan “Cennetin Güzellikleri” takip etti.

1995’te çıkan dördüncü albümü “Aşkı İlk Bahaneyle Öldüremezsin”i, 1997’de çıkan “Deli Bir Rüzgar Esiyor” izledi. Aynı yıl iki şarkıyla Mitropanos’un albümünde yer aldı.

2000’de “Hayaller Kavga Ediyor” albümü yayınlandı.

2001’de “En İyi Yunan Kadın Ses Sanatçısı” ödülüne aday oldu.

2002’de Yunanistan’ın ilk ses yarışması Famestory’de jüri üyeliği yaptı.

2008’de “Gecenin Sesleri” adlı albümünü çıkardı.

Birçok başarılı konser ve albüme imza atan sanatçı aynı zamanda oyunculuk alanında da adından söz ettirdi:

1994’te Aleksis Bistikas’ın yönetmenliğindeki bir filmde başrol oynadı. Aynı yıl Selanik Festivali’nde performansıyla büyük beğeni topladı.

2002’de Stamatis Kraounakis’in “Taboo” adlı müzikalinde başrol oynadı.

Çeşitli televizyon dizilerinde oyuncu olarak yer aldı. 2014’te “Şafak Vaktinden Önce” adlı müzikalde başrol oynayarak tüm Yunanistan’ı dolaştı.

CAFE  AMAN İSTANBUL

Stelyo Berber ve Pelin Suer tarafından kurulan Café Aman İstanbul, bir müzik atölyesi mantığıyla çalışıyor.

Müziğin sınır tanımayan evrensel yanına dikkat çeken grup, dinleyicilerini, yepyeni ezgilerle buluşturmayı hedefliyor.

Etnik müzik üzerine uzmanlaşmış olan grubun, 2012 başında Kalan Müzik’ten çıkan ilk albümü “Fasl-ı Rembetiko”, Türkiye’de olduğu gibi dünyada da dikkatleri üzerine çekmeye devam ediyor.

Osmanlı fasıl müziği ile 19. yüzyıl rembetikolarının harmanlandığı “Fasl-ı Rembetiko”da, İstanbul ve İzmir’de şekillenen anonim halk müziklerinden örnekler sunan Café Aman İstanbul,dinleyicilerine özel bir müzik ziyafeti sunuyor.

Canlı performanslarda, özel dönem kostümleriyle sahneye çıkan grup, Türk ve Rum Müziği’nin unutulmaz dönem şarkılarını, hasapikodan zeybeğe keyifli dönem danslarıyla renklendiriyor.

Danslar zaman zaman tiyatral öğelerle de destekleniyor ve konserler görsel bir şölene dönüşüyor.

Geniş bir repertuara sahip olan grup, pek çok dilde şarkılar söylüyor. Rembetiko’yu uzun yıllar sonra kendi toprağında, yeniden gün yüzüne çıkaran Café Aman İstanbul, sevenlerini adeta 19. yüzyıla götürüyor. Repertuarını özel arşivlerden, taş plak kayıtlarından, yazılı kaynaklardan oluşturan grup zengin bir arşive sahip.

tangonun-krallari-istanbula-geliyor,a6MzkPlPm06zDkYupeG7UA (1)

Aşk, tutku ve özlemin müziği tangonun, günümüzde ki en güçlü temsilcilerinden “Los Reyes Del Tango Orkestrası”  geçen sezon çok beğenilmesi üzerine bir kez daha 6 Mart’ta TİM Show Center’da izleyicisiyle buluşuyor…

Türkçe adıyla “Tangonun Kralları olarak bilinen Arjantinli orkestra, İstanbul’da verecekleri tek konserle TİM Show Center’da müzikseverler ile buluşacak.  Tango tarihine damgasını vurmuş eserlerin seslendirileceği konserde, dünyanın en iyi 6 tango çifti olarak gösterilen dansçılar da orkestraya eşlik ederek izleyenlere muhteşem bir görsel şölen sunacaklar.

EFSANE JUAN D’ARİENZO’NUN İZİNDE

Yaşları 69 ile 82 arasında değişen 8 müzisyenin oluşturduğu “Los Reyes del Tango”, Arjantin’in müzik efsanesi Juan d’Arienzo’nun eşsiz stilini yaşatmaya devam eden tek orkestradır. Orkestra, Arjantin tango dünyasında “Ritmin Kralı” olarak da anılan, tango müziğinin altın çağı sayılan 1940 ve 1950’li yıllara damgasını vuran ve yüzlerce unutulmaz esere imza atan Juan d’Arienzo’nun güçlü müziğini günümüzde en iyi şekilde temsil etmektedir.

İtalya, İspanya, Portekiz, Avustralya, İsviçre, Ekvator, Kolombiya gibi birçok ülkede başarılı performanslar sergileyerek, ayakta alkışlanana orkestra, 1999 yılından itibaren Buenos Aires’te düzenlenen dünyanın en ünlü tango müzik festivali Uluslararası Arjantin Tango Kongresi’ndeki konserlerde sahne almış ve Arjantin halkının gözdesi olmuştur. Seyirci tarafından en saygı duyulan orkestralardan biri haline gelen Los Reyes del Tango festivale katılan tüm ünlü gazetelerden ve müzik eleştirmenlerinden en iyi notları toplamıştır.

Del BUONO (İtalya)

ORKESTRA ÜYELERİ

  • Luciano Rafael Orive (Buenos Aires, 1945) – Bandoneon
  • Anibal Cauda (Buenos Aires, 1940) – Bandoneon
  • Fausto Mario Danesi (Buenos Aires, 1936) – Bandoneon
  • Angel Berrocoso (Buenos Aires, 1938) – Keman
  • Alberto Gancedo (Buenos Aires, 1932) – Keman
  • Armando Solari (Buenos Aires, 1933) – Keman
  • Oscar Enzetti (Buenos Aires, 1938) – Piyano
  • Ricardo Sanchez (Buenos Aires, 1937) – Kontrbas
  • Victor Solari (Buenos Aires, 1933) – Bandoneon

 

ORKESTRAYA EŞLİK EDECEK DANSÇILAR

  • Javier RODRIGUEZ & Moira CASTELLANO (Arjantin)
  • Adrian FERREYRA & Dana FRIGOLI (Arjantin)
  • Sebastian JIMENEZ & Nadia JOHNSON (Arjantin)
  • Carlitos ESPINOZA & Noelia HURTADO (Arjantin)
  • Sebastian ACHAVAL & Roxana SUAREZ (Arjantin)
  • Giampiero CANTONE & Francesca

Her yıl kadınların deneyimlerini, ürettiklerini ve düşlerini sinemayla, yine sinemada paylaşan Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali 14. yolculuğunda “Kadın Dayanışması Yaşatır” diyor. Bu yıl festival programında 30 dilden 70’i aşkın film yer alıyor.

Festival bu yıl da yeryüzünün dört bir yanından kadınları, umutsuzluktan umut çıkaran filmleri ve atölye, panel, söyleşi gibi etkinliklerle sözlerini buluşturacak. Festivalde her yıl yer alan Kadınların Sineması, Kendine Ait Bir Cüzdan ve Cins-Cinsiyet-Cinsiyetler gibi bölümlere ek olarak bu yıl Kadın Dayanışması Yaşatır, ♀ Video-Art Seçkisi, Kadınlar Vardırbölümleri yer alıyor. Ve toplu gösterimler: Fas’tan İran’a uzanan coğrafyadan kadınların perde alacağı Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da Kadınların Sineması Toplu Gösterimi ve Chantal Akerman Toplu Gösterimi: Chantal Hakkında Her Şey.

TOPLU GÖSTERİM: CHANTAL AKERMAN
“CHANTAL HAKKINDA HER ŞEY”

Festival bu yıl toplu gösterimlerinden birini 5 Ekim 2015 günü aramızdan ayrılan, feminist sinemanın ustalarından Belçikalı yönetmen Chantal Akerman’a ayırıyor. İstanbul Modern işbirliği ile yapılan Chantal Akerman toplu gösterimi Chantal Hakkında Her Şey, yönetmenin Türkiye’de bugüne kadar yapılmış en geniş retrospektifi. 15 yaşındayken Jean Luc Godard’ın Pierrot le Fou filmini izledikten sonra sinema yapmaya karar veren Chantal Akerman feminist sinemanın köşe taşı olacak filmlere imza attı. “İnsanlar benim feminist bir yönetmen olduğumu söylediklerinde, onlara bir kadın olduğumu ve aynı zamanda filmler yaptığımı söylüyorum” diyen Chantal Akerman “annesinin anlatamadıklarını anlatmak” üzere 42 film yaptı.

Chantal Akerman, henüz 18 yaşındayken yaptığı ilk filmi Patlat Şehri / Saute Ma Ville ile kadınlara dayatılan kimlik ve mekanların uçuculuğunu, Jeanne Dielman ile bir kadının rutin içi mesaisinde “cinayetle yemek pişirmenin aynı dehşete sahip olabileceğini”, kişisel olanın politik olduğunu gösterdi.

Programda, bir anne kızın birlikte var olma mücadelesini anlattığı Yarın Taşınıyoruz /Tomorrow We Move, annesiyle olan ilişkisini anlattığı No Home Movie, son kurmaca filmi Budala Almayer / Almayer’s Folly, Proust’tan uyarladığı Tutsak / La Captive’in de içinde bulunduğu 15 Chantal Akerman filmi izleyiciyle buluşacak.

FİLMMOR’UN DAYANIŞMA “ÖDÜLÜ”: MOR KAMERA

Kadınların edilgen, geleneksel, cinsiyetçi olmayan temsillerine, öznelik, öznellik, direnç, eylem ve düşlerine alan açan ilk film/lere verilen bir dayanışma ödülü olan; Mor Kamera Umut Veren Kadın Sinemacı Ödülü festival açılışında açıklanacak.

8. ALTIN BAMYA ÖDÜLLERİ

Türkiye sinemasındaki cinsiyetçiliğe dikkat çekmek amacıyla verilen Altın Bamya anti-ödülleri. 8. kez sahiplerini bulacak ve “Gelecek yıllarda ödül verecek aday bulamamak dileğiyle” yola çıkılan Altın Bamya Ödülleri’ni www.altinbamya.org adresinden bu yıl internet üzerinden oylayarak izleyiciler belirleyecek.

FİLMMOR FESTİVAL KARTI

Festivalin İstanbul mekanlarından Pera Müzesi ve İstanbul Modern’deki filmler 10 TL’lik biletler yanında tüm salonlar ve film gösterimlerinde geçerli olan 50TL’lik Filmmor Festival Kartı ile; diğer şehirlerdeki tüm gösterimler ücretsiz olarak izlenebilecek.

14. YILDA 7 ŞEHİRDE

12-20 Mart’ta İstanbul’da Pera Müzesi, İtalyan Kültür Merkezi, Aynalı Geçit ve İstanbul Modern’de sinemaseverlerle buluşacak olan festival, İstanbul’un ardından 26-27 Mart tarihlerinde Hatay’da olacak. 2-3 Nisan’da Adana’ya, 9-10 Nisan’da Bodrum’a, 16-17 Nisan’da Mardin’e, 23-24 Nisan’da İzmir’e gidecek festivalin yolculuğu 29-30 Nisan’da Van’da sona erecek. 14. Filmmor Kadın Filmleri Festivali, 12 Mart’tan itibaren 7 şehre, dayanışmayla yaşamak ve yaşatmak dileğiyle geliyor.

14-filmmor-kadin-filmleri-festivali-geliyor,-5HQExcOiEiDhHAgEn88Sw