Vishnu ve avatarı heykelinin önemi

Ana teması evren olan dinsel Hindu sanatının amacı ruhani ve maddesel dünyaları birleştirmek olarak tanımlanabilir. Hindular, ikonlarının herhangi bir şekle sahip olmayan ruhla dolu olduğuna inandıklarından dinsel betimin ruhani özüne, şekli yapısından daha çok itibar gösterirler. Hindu kutsal yazıtları, biçimin güzelliği ve bir ikonunun görünüşünün tanrıları kendi imgelerine yerleştirmek üzere harekete geçirdiğini söylese de, bazı ikonlarda kül ile karartma ve örtü de gözlemlenir.

Dindar Hindular, darshan pratiğiyle ruhani bir liyakat kazandıklarına ve ayrıca herhangi bir tanrının somut veya hayali tasviri üzerine yoğunlaşarak, o tanrının gücünden de bir pay aldıklarına inanır.

4. yüzyıldan 12. yüzyıla kadar tapınak heykelciliği ve ikonografi, Hindularda önemli bir rol oynamıştır. Hindu sanatı, bhava, güzellik ve rasa özelliklerinin birbirleriyle iletişiminden oluşan bir estetiğe sahiptir.

Kandariya Mahadeva Tapınağa gibi yapıların dış duvarları, Chandela Kralı Vidyadhara’dan başlayarak zengin oymalar ve yer yer tanrılarının eşlerinin erotik temsilleriyle kaplanır.

Sanatı, tapınaklarda gerçekleştirilen bir eylem haline getiren Hindu sanatçılar, köy ve yol kenarı tapınakları için tespihler, resimler, ve çeşitli ritüel eşyaları da üretmiştir.

Ishvar, Hinduizm’de tek Tanrı için kullanılan bir isimdir. Fakat tek görünmez, aşkın ve her şeye gücü yeten bir tanrı, sanatsal temsil açısından zorluklar çıkarır. İşte bu nedenle Hindular temel tanrıların Trimurti’sini (üçleme) tasvir eder. Bunlar koruyucu ve kollayıcı Vishnu, yıkıcı ve dönüştürücü Shiva ve yaratıcı Brahma.

Vishnu ve avatarı adlı eserde evreninin düzenini sürdürmekten sorumlu olan Vishnu, taç takmış bir kral olarak resmedilmiş ve dört kolunun her birinde bir amblem taşımız olarak vurgulanmıştır. Büyük bir deniz kabuğu, disk, lotus çiçeği ve bir asa da bu eserde yer almaktadır. Hasar görerek günümüze gelen Vishnu ve avatarı adlı heykelden geriye sadece diski ve asayı tutan kollar kalmıştır.