Şunun için etiket arşivi: miller

BIFED Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali ödülleri dünyanın uzak coğrafyalarından gelen filmlerin oldu. Festivalde Fethi Kayaalp Büyük Ödülü’nü yarışmaya Şili’den katılan, acı çekmek, yaşlanmak ve zamanın kendisi üzerine keskin bir gözlem yapan ‘Surire’ filmi kazandı.

bidef_a3_1

Bu yıl ikincisi düzenlenen ve daimi konusunun ‘çevre’ olan BIFED Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali ödülleri dünyanın uzak coğrafyalarından gelen filmlerin oldu.

Bozcaada Belediye Başkanı ve Festival Başkanı Dr. Hakan Can Yılmaz yaptığı kapanış konuşmasında “Barışa, doğaya, kültüre ve geleceğe sahip çıktıklarını”, “Baskı ve sansür tehdidine rağmen BİFED’in tamamen bağımsız ve özgür bir etkinlik” olduğunun altını bir kez daha çizerek “Biz artık ölümleri değil barışı konuşmak istiyoruz. Biz var oldukça bir tek başak tanesi susuz, bir tek zeytin dalı yalnız kalmayacak, söz veriyoruz” dedi

BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ ŞİLİ’YE…
13 ülkeden, 16 filmin yarıştığı festivalde 7.000 lira değerindeki Fethi Kayaalp Büyük Ödülünü, Şili’den katılan, yönetmenliğini Bettina Perut ve Iván Osnovikoff’un gerçekleştirdiği, acı çekmek, yaşlanmak ve zamanın kendisi üzerine keskin bir gözlem yapan “Surire” filmi aldı.
İkincilik ödülü; “Kadınların, çocukların, doğanın katline karşı çıkmak için hangi coğrafyada olursak olalım muhakkak bir fırsatımız vardır” diyen, Fransa’dan Anna Roussillon’ın filmi “I am The People / Ben Halkım” alırken, üçüncülük ödülünü cesaretli ve umut dolu, gençliğin gücüne ve direnişe övgü olduğu için İtalya’dan Paolo Pissanelli’nin filmi “Good Morning Taranto / Günaydın Taranto”ya layık görüldü.
Yapımcı ve senarist Funda Alp, ABD ’li belgesel yönetmeni ve insan hakları aktivisti Liz Miller, Yunanlı sinema yazarı Maria Chalkou, belgesel yönetmeni Manou Khalil, gazeteci Banu Güven, yönetmen Özcan Alper, belgesel yapımcısı Gaye Günay’dan oluşan jüri, verilen üç ödülün yanı sıra “duygusal ve çağrışımlarla dolu ve gelecek sinema macerasında çok iyi olacağını” düşündükleri Ardahan Üniversitesi Öğretim Görevlisi Turgay Kural’ın yönetmenliğini yaptığı filmi “Cibik” i de desteklediklerini belirttiler.

ÖĞRENCİ FİLMLERİNE DESTEK İÇİN GAİA ÖDÜLÜ
BIFED bu yıl öğrenci filmlerine destek ve farklı bir yarışma alanı sağlamak için GAIA Ödülü’nü verdi. Festivaleİngiltere ’den katılan, yönetmenliğini Benjamin Huget’in yaptığı “Takımada” GAIA Ödülü’nü alırken, Mansiyon ödülünü ise da Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencisi Murat Haksever “Çoban” filmi ile kazandı.
www.bifed.org

Perdeler 'Barış'a Açılacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, 7 Ekim’de başlayacak yeni sezonda barış temalı oyunlarıyla seyircilerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları

İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, önceki gün Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde düzenlenen bir basın toplantısıyla 2015-16 sezonunun repertuvarını açıkladı. Toplantıya İBB Kültür Daire Başkanı Abdurrahman Şen, Şehir Tiyatroları Müdürü Salih Efiloğlu, Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Erhan Yazıcıoğlu, Genel Sanat Yönetmeni Yardımcıları Hakan Arlı, Yiğit Sertdemir; Şehir Tiyatroları Sahne Yöneticisi Ozan Gözel, Şehir Tiyatroları Başdramaturgu Arzu Işıtman’ın yanı sıra Şehir Tiyatroları’nda bu sezon oyun sahneleyecek olan Zeliha Berksoy, Mehmet Birkiye gibi konuk yönetmenler ve Şehir Tiyatrosu oyuncuları katıldı.

‘BU SEZON DAHA İYİ’

Erhan Yazıcıoğlu, geçtiğimiz sezona oranla daha iyi bir repertuvarla seyircinin karşısına çıkacaklarını belirterek, “Bu yıl, repertuvarda barış temasını öne çıkaran oyunlarla 7 Ekim’de sahnelerimizi açacağız. Tüm dünyanın ihtiyacı olan barışa hizmet etmek, 101 yıllık bir kurum olarak bize onur verecektir. Şu ana kadar saptanan ve sezon boyunca aralarına yenilerinin ekleneceği savaşı sorgulayan bu oyunlara örnek olarak; Arthur Miller’ın ‘Bütün Oğullarım’, ‘Sonsuz Öykü’ (Leningrad Kuşatması), ‘İki Arada Bir Yerde’ ve ‘Kuvayi Milliye Destanı’nı sayabiliriz” dedi. Şehir Tiyatroları’nın bu sezon konuk rejisörleri, Zeliha Berksoy “Üç Kuruşluk Opera”yı, Mehmet Birkiye “Cyrano de Bergerac”ı ve Serdar Biliş ise “On İkinci Gece”yi sahneleyecek. Bu oyunların yanı sıra Şehir Tiyatroları sanatçılarından Orhan Alkaya “Ayaktakımı Arasında”yı, Arif Akkaya “Sonsuz Öykü”yü, Hakan Yavaş “Kuvayi Milliye”yi, Emre Koyuncuoğlu “Devekuşlu Kabare”yi, Kemal Kocatürk “Fehim Paşa Konağı”nı, Erhan Yazıcıoğlu “Reis Bey”i, Ali Gökmen Altuğ “Oyunun Oyunu”nu ve Ragıp Yavuz “Radyonun İçindekiler”i sahneye taşıyacak.

68. cannes film festivali

cannes-film-festivaliFransa’nın Cannes kentinde yapılan Cannes Film Festivali’nin açılışı 1987 yılından bu yana ilk kez bir kadın yönetmenin filmi ile yapılacak.

Açılışta Emmanuelle Bercot’nun “La Tete Haute” filmi gösterilecek.Dünyanın önemli sinema etkinlikleri arasında yer alan Cannes Film Festivali, 24 Mayıs’ta düzenlenecek Altın Palmiye ödül töreni ile son bulacak.Toplamda 83 filmin yarışacağı festivalin jürisinde Fransız oyuncu Sophie Marceau, Kanadalı sinemacı Xavier Dolan, İngiliz oyuncu Sienna Miller, Meksikalı yönetmen Guillermo del Toro, İspanyol oyuncu Rossy de Palma, Malili şarkıcı Rokia Traore ile Amerikalı aktör Jake Gyllenhaal yer alıyor. Jüriye bu yıl ünlü yönetmen kardeşler Joel ve Ethan Cohen başkanlık edecek.

Festivalde 2 Türk yönetmen var
Altın Palmiye için ana temada 19 filmin yarışacağı Cannes da bu yıl iki de Türk yönetmen yer alıyor. Ziya Demirel kısa metraj dalında “Salı” ile Deniz Gamze Ergüven ise “Yönetmenlerin 15 Günü” adlı paralel seçkide Fransız yapımı “Mustang” isimli filmiyle festivalde ödül arayacak.

Bu yıl Altın Palmiye’ye aday olan filmler ve yönetmenleri ise şöyle :”Sicario : Denis Villeneuve, The Sea of Trees : Gus Van Sant, Louder Than Bombs : Joachim Trier, Youth : Paolo Sorrentino, Saul Fia : Laszlo Nemes, Mia Madre : Nanni Moretti, Mon Roi : Maiwenn, The Lobster : Yorgos Lanthimos, Macbeth : Justin Kurzel, Umimachi Diary : Hirokazu Kore-Eda, Shan He Gu Ren : Jia Zhang-Ke, Nie Yinniang : Hou Hsiao Hsien, Carol : Todd Haynes, Il Racconto Dei Racconti : Matteo Garrone, Margurite et Julien : Valerie Donzelli, La Loi du Marche : Stephane Brize, Dheepan : Jacques Audiard.”

Croisette Bulvarı Türkiye afişleri ile donatıldı
Cannes Film Festivali’yle özdeşleşen ve dünyanın gözde bulvarları arasında yer alan Croisette Bulvarı’nda ise bu yıl Türkiye tanıtım afişleri etkinliğin dikkat çeken unsurları arasında. Festivale gelenlerin gün boyu gelip geçtiği güzergah üzerine yerleştiren Galata Kulesi, Kapadokya, Alanya Kalesi resimleri ile çeşitli Türkiye içerikli afiş ve reklamlar festival süresince gelenlerin dikkatine sunulacak.

İstanbul’da uluslararası ‘videoart’ buluşması. Güncel sanatın ana dallarından biri olan ‘videoart’ın son dönem temsilcileri İstanbul’da bir araya geliyor. Uluslararası Sanatçı Filmleri sergisi 12 Mart’a kadar İstanbul Modern’de izlenebilir.

16 ülkeden sanatçıların video çalışmaları bu sergide bir araya gelecek

16 ülkeden sanatçıların video çalışmaları bu sergide bir araya gelecek

20 Ocak’ta İstanbul Modern’de açılan ‘Artists’ Film International (Uluslararası Sanatçı Filmleri)’ bu yıl bir sergiye de ev sahipliği yapacak. Hareketli görüntü, animasyon ve kısa filmlerini buluşturan sergi ve film gösterimlerinin küratörlüğünü Çelenk Bafra üstleniyor.

Türkiye’den Burak Delier’in “Kriz ve Kontrol” ve Vahap Avşar’ın “Arguvan Yolu” adlı video yerleştirmelerinin yanı sıra 15 ülkeden sanatçıların son dönem video çalışmaları tematik seçkiler halinde gösteriliyor. Çatışmalar, kentsel yaşamın performatif yorumu, bedensel sınırlar ve olay anlatımı gibi farklı konu başlıkları altında toplanan filmler, projeksiyon ve ekranlardan izlenebilecek.

2008 yılında başlayan ve farklı coğrafyalardan 17 sanat kurumunu buluşturan etkinlik, bu yıl sanatçı Vahap Avşar’ı özel olarak davet etti. Vahap Avşar’ın video çalışması, yıl boyunca İstanbul Modern’de izlenebilecek.

vahap avşar

Sanatçı; Vahap Avşar

 

Çalışmaları sergilenecek olan sanatçılar, Yuri Ancarani, Vahap Avşar, Lee Kai Chung, Burak Delier, Dalila Ennadre, Provmyza Group, Mattias Harenstam, Oded Hirsch, Rebecca Ann Hobbs, Tran Luong, Jorge Macchi, Nicole Miller, Karen Mirza & Brad Butler, Uudam Tran Nguyen, Masooda Noora, Pallavi Paul, Elisabeth Price, Tejal Shah, Anatoly Shuravlev, Angela Su, Milica Tomic, Diego Tonus, Amir Yatziv, Tanya Busse & Emilija Škarnulytė.

Kaynak: Al Jazeera

boyhood387’nci Oscar ödülleri için “Birdman” ve “Grand Budapest Hotel” filmleri dokuz dalda aday gösterildi.

Bu yıl 87’nci kez verilecek Oscar ödülleri için yarışacak adaylar, Los Angeles’ta düzenlenen törenle açıklandı. Sinema dünyasının en prestijli ödülleri olarak kabul edilen Oscar ödülleri için 24 kategoride belirlenen adaylar, Los Angeles’taki Samuel Goldwyn Tiyatrosu’nda canlı yayınlanan törenle duyuruldu.

Adaylar arasında yer alan “Birdman” ve “Grand Budapest Hotel” filmleri 9 dalda aday gösterildi. “Imitation Game” ise 8 dalda aday oldu.

“En İyi Film” kategorisinde favori gösterilen “Boyhood” filmi adaylar arasında yer alarak Oscar iddiasını korudu. “Boyhood”, Richard Linklater’ın yönetmenliğinde aynı oyuncularla 12 senede çekilmişti. Aynı kategoride adaylığı kesinleşen bir diğer film “Birdman” olurken, bu filmdeki rolüyle Michael Keaton “En İyi Erkek Oyuncu” adayları arasına yer aldı.

ABD’li kadın oyuncu Meryl Streep’in bir kez daha “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” dalında adaylığı açıklanırken, Streep bugüne kadar ödüle 19’uncu kez aday gösterilmiş oldu. 87’nci Oscar ödülleri, 22 Şubat’ta Hollywood’daki Dolby Tiyatrosu’nda yapılacak törenle sahiplerini bulacak. 87’nci Oscar adayları bazı kategorilere göre şöyle sıralandı:

En İyi Film: American Sniper, Birdman, Boyhood, The Grand Budapest Hotel, The Imitation Game, Selma, The Theory of Everything, Whiplash

En İyi Yönetmen: Wes Anderson (The Grand Budapest Hotel), Alejandro González Inarritu (Birdman), Richard Linklater (Boyhood), Bennett Miller (Foxcatcher), Morten Tyldum (The Imitation Game)

En İyi Kadın Oyuncu: Marion Cotillard (Two Days, One Night), Felicity Jones (The Theory of Everything), Julianne Moore (Still Alice), Rosamund Pike (Gone Girl), Reese Witherspoon (Wild)

En İyi Erkek Oyuncu: Steve Carell (Foxcatcher), Bradley Cooper (American Sniper), Benedict Cumberbatch (The Imitation Game), Michael Keaton (Birdman), Eddie Redmayne (The Theory of Everything)

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Patricia Arquette (Boyhood), Laura Dern (Wild), Keira Knightley (The Imitation Game),
Emma Stone (Birdman), Meryl Streep (Into the Woods)

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Robert Duvall (The Judge), Ethan Hawke (Boyhood), Edward Norton (Birdman), Mark Ruffalo (Foxcatcher), J.K. Simmons (Whiplash)

En İyi Yabancı Dilde Film: Leviathan, Ida, Tangerines, Timbuktu, Wild Tales

Kaynak: Al Jazeera

 19. İstanbul Caz Festivali bu akşamki açılış konseriyle başlıyor. Dünya cazının yıldız haritasını İstanbul’a taşıyacak festivalin ağır topları Marcus Miller, Till Brönner, Morrisey ve Jamaikan Legends…

Marcus Miller

Bu yıl 50’nin üzerinde konserle 300’ü aşkın sanatçıyı ağırlayacak olan 19. İstanbul Caz Festivali, bu akşam Esma Sultan Yalısı’nda Elif Çağlar Beşlisi’nin vereceği açılış konseriyle başlıyor. İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nca (İKSV) düzenlenen festival, ilk haftasında cazseverleri birbirinden güzel konserlerle karşılıyor.

Yarın akşam The Marmara Esma Sultan’da Jamaika’nın reggae efsaneleri müziksevelerle buluşurken, saat 22.30’da European Jazz Club serisinin ilk buluşmasında Tamer Temel Quintet, Matthias Pichler ile birlikte İKSV Salon’da konser verecek. Festival ilk haftada bir dünya prömiyerine de ev sahipliği yapacak: Marcus Miller’ın, İKSV’nin kuruluşunun 40. yılında İstanbul Caz Festivali’nin siparişi üzerine Okay Temiz, Burhan Öçal, Hüsnü Şenlendirici, İmer Demirer ve Bilal Karaman ile gerçekleştirdiği “The Istanbul Project”in dünya prömiyeri, 5 Temmuz Perşembe akşamı saat 21.00’de Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesi’nde yapılacak. İngiliz şarkıcı Morrisey ve Esperanza Spalding’in de sahne alacağı festival, 7 Temmuz Cumartesi günü artık gelenekselleşen etkinliği Tünel Şenliği ile müzikseverlere “festival içinde

festival” sunmaya devam edecek. Almanya’nın en çok satan caz albümlerine imza atan, kuşağının en iyi trompetçilerinden, popüler tınıları caz müziğinin sofistike yapısı ile ustaca birleştirebilen nadir sanatçılardan biri Till Brönner ise 6 Temmuz Cuma günü saat 21.00’de İstanbul Arkeoloji Müzeleri avlusunda İstanbullu cazseverlerle birlikte olacak. Dave Brubeck, James Moody, Natalie Cole ve Tony Bennett gibi cazın önde gelen isimleriyle aynı sahneyi paylaşan virtüöz Till Brönner’e saksofonda Magnus Lindgren, davulda Wolfgang Haffner, basta Christian V. Kaphengst ve piyanoda Jasper Soffers eşlik edecek.

Jamaikalı efsaneler festivalde

istanbul Caz Festivali Jamaika’nın bağımsızlığının 50. yılında özel bir projeye ev sahiliği yapıyor. Buna göre Jamaika’nın önde gelen müzisyenleri festivale konuk olarak aynı sahneyi paylaşacaklar.  1950’li yıllarda ‘ska’ türüne şekil veren önemli isimlerden Ernest Ranglin, The Wailers’ın piyanisti Tyrone Downie ve Jamaika’nın önde gelen reggae ekiplerinden Sly&Robbie’nin liderleri davulcu Sly Dunbar ile basçı Robbie Shakespeare İstanbul’da Jamaika rüzgarı estirecek. Topluluğa, vokallerde Bitty McLean eşlik edecek. Reggae efsanelerinin The Marmara Esma Sultan’da bir araya geleceği bu çok özel konserin biletleri 50 TL ve 40 TL (öğrenci).

Kaynak : [-]

 

Nedir bu Calibri?

Bugünlerde Calibri adını çok duyuyoruz; dünyanın en çok kullanılan yazı fontu. Hayatımıza farklı bir vesileyle girme sebebiyse Balyoz davası. Peki nedir bu Calibri’nin ve bazı öteki fontların hikâyesi?

bell centennial, cascade script, bitstream charter, itc galliard, georgia, olympian, mantinia, miller, shelley script, snell roundhand, skia, sophia, tahomave verdana fontlarının babası Matthew Carter

 

Bugünlerde hayatımıza Calibri denen bir şey girdi. Dünyanın en çok kullanılan yazı fontu. Hayatımıza işlevinin biraz dışında girme sebebiyse Balyoz davası, daha doğrusu davanın temelini oluşturan ve içinde ana eylem planlarının bulunduğu öne sürülen DVD’lerle CD’ler… Yıldız Teknik Üniversitesi Bilirkişi Heyeti’ne göre, söz konusu belgelerin 2003’te yazılması imkânsız zira o metinler Calibri fontuyla yazılmış. Calibri’nin dünyada piyasaya sürülme tarihi 2007. Ama bizim konumuz bu değil. Madem gündemin orta yerine düştü,Calibri ve öteki fontların arka planına kısaca göz atalım…
Simon Garfield’ın yazdığı “Tam Benim Tipim” adlı kitap, matbaanın mucidi Guttenberg’in 16’ncı yüzyılda ilk harf kalıbını dökmesinden Steve Jobs’un bilgisayarlarımızın font mönüsünü oluşturmaya karar verdiği ana kadar yazının ve fontların tüm hikâyesini anlatıyor. IKEA firmasının fontunu değiştirmesi İsveç’te insanların psikolojisini bozmuş, hatta toplumsal kargaşaya sebep olmuş mesela. Yahut Verdana’nın yaratıcısı Matthew Carter, özellikle Microsoft ve Google bu karakteri benimseyince öyle popüler olmuş ki New Yorker Dergisi’ndeki bir makalede onun için “Dünyanın en çok okunan adamı” denmiş. Bu arada kitap bize, bilgisayar ekranlarında öyle değilmiş gibi gelse de fontların insan yapımı olduğunu da hatırlatıyor.

OBAMA’YA SEÇİM KAZANDIRAN FONT 
Kitaptaki hikâyeleri okumak eğlenceli. Arada “Comic Sans’ın sevgilisi varmış, seni karakterin için seviyorum, diyormuş” gibi fıkralar, espriler de var. Fakat seçim kampanyasında Gotham adlı fontu kullanmasa Barrack Obama’nın ABD Başkanı seçilemeyebileceğini öğrendiğimde, meselenin sadece eğlenceden ibaret

Calibri Font

olmadığını kavradım. Simon Garfield, “Bazı yazı karakterleri onlarla yazılan her şey dürüst ya da hiç olmazsa adilmiş hissi verir” diyor Gotham için. “Bu sağlam ve kalıcı harfler ayrıca saldırgan görünmüyor.” Örneğin bir aşk mektubunda da Didot karakterinin, güzel ve güçlü satırları, özellikle de italik olarak derli toplu göstermesi nedeniyle çok şık durduğunu düşünüyor yazar.

Lucas de Groot Calibri Fontunun Babası

Garfield kitapta özetle, mektuplarımızı hangi fontla yazdığımızın, bloglarımızda, kitaplarımızda yahut gazetelerimizde hangi fontları kullandığımızın, ürettiğimiz mamullerin ambalajları için hangi fontları seçtiğimizin amaçlarımız açısından hayati önem taşıdığından bahsediyor… Obama’yı başkan yapan Gotham fontuyla yazılmış bu kitabı okuyun. Dilerseniz Calibri ve diğer fontların şaşırtıcı hikâyesini ayrıntılarıyla öğrenip bir parça eğlenmek için, dilerseniz işi biraz daha ciddiye alarak bundan sonra yazacağınız metinlerde hangi fontları tercih etmeniz gerektiğine karar vermek için. Sonunda reddedilmeyeceğiniz bir aşk mektubu yazmak yahut hayatınızın iş başvurusunda bulunmak için bu bilgiler inanın çok işinize yarayabilir.

Calibri: Kitle iletişiminin çehresini değiştiren font
tarihinde bir dönemeç sayılan en önemli çalışmasına 2002’de başladı. Microsoft firması ona elektronik kitaplar ve daha da önemlisi Vista işletim sisteminin vazgeçilmez parçası olacak bir font sipariş etmişti. Ortaya deneme mahiyetinde Consolas çıktı. De Groot daha sonra neredeyse bütün kitle iletişiminin çehresini değiştirecek esas başyapıtını, Calibri’yi tasarladı. Büyük bir görsel etkiye sahip, yuvarlak, esnek, tırnaksız bir font olan Calibri, Miscrosoft’un 2007’de kullanmaya başladığı font oldu. Hem Word’de Times New Roman’ın yerini aldı, hem de Outlook, Powerpoint ve Excel için standart font haline geldi.

Kaynak :  GÜLENAY BÖREKÇİ 

                http://www.haberturk.com