Şunun için etiket arşivi: Flamenko

Çankaya Belediyesi Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında gerçekleştirilen etkinliklerin açılışında Flamenko müziğini başarılı bir şekilde yorumlayan Duende Flamenko grubunu Çankayalılarla buluşturdu.

Çankaya Belediyesi 25 Ekim’e dek sürecek Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında gerçekleştirilen etkinliklerin açılışında Çankayalıları Flamenko müziğiyle buluşturdu. Gecede dansçı Eren Ergene de sahne alarak görsel bir şölene imza attı.

Dünya çapında ödüller kazanan müzik ve dans grubu Duende Flamenko grubunun Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında Yılmaz Güney Sahnesinde gerçekleşen konserine dans ve müzikseverler büyük ilgi gösterdi.

Vokalde Makbule Eksert, gitar vokalde Ceyhun Güneş, bas gitarda Gökhan Bilek ve perküsyonda Mehmed Mert Baycan’ın sahne aldığı gecede Duende Flamenko grubuna eşlik eden Flamenko dansçısı Eren Ergene, sergilediği başarılı dans figürleriyle izleyicilere keyifli bir akşam yaşattı.

Ankaralı 4 müzisyenin kurduğu ve 2007 yılından bu yana Flamenko müziğinin tınılarını müzikseverlerle buluşturan gruba, konserlerde usta dansçılar performanslarıyla eşlik ediyor.

Grup Flamenkonun klasik ve modern örneklerini dans ile sentezleyerek sunmanın yanında 7’den 70’e herkesin bildiği Gipsy Kings şarkılarını ustaca yorumluyor. Tılsım anlamına gelen Duende ismini alan grup felsefelerini şarkının bir notası, gitarın bir tınısı ve dansın bir hareketi olarak adlandırıyorlar.

Kanserden Korkma Tanırsan Yenersin sloganıyla yola çıkılan etkinlikler kapsamında seminerlerin yanı sıra bilgilendirme toplantıları da yapılacak. Tamamı ücretsiz olan etkinliklerin ayrıntılı programı www.cankaya.bel.tr adresli internet sitesinde yer alıyor.

Bu yıl 18’incisi düzenlenen Uluslararası Antalya Piyano Festivali’nde İspanyol piyanist ve besteci Ariadna Castellanos konser verdi.

Antalya Kültür Merkezinin Aspendos Salonu’nda gerçekleşen Uluslararası Antalya Piyano Festivali’nin sanat yönetmenliğini şef Gürer Aykal üstlendi.

Festival kapsamında İspanyol piyanist ve besteci Ariadna Castellanos solist sanatçı olarak sahneye çıkarak, repertuarındaki ‘Blu’, ‘Zapateao’, ‘Milonga’, ‘Circle’, ‘Melomaniac’, ‘Alpha Women’, ‘I Will’, ‘Monster’, ‘Gog’, ‘Ame’, “Alking on Sand’, ‘Eyes Like Weapons’ adlı eserleri piyanosunun tuşlarından yayılan namelerle seslendirdi. Ariadna Castellanos’un performansı yoğun alkış aldı.

Güzelliği ve şık kıyafetiyle izleyenleri büyüleyen Castellanos, Flamenko ve cazı birleştirerek klasik teknikle doğaçlama yaptı, bestelerini zaman zaman kendi sesiyle de yorumlayarak Antalyalılara unutamayacakları bir akşam yaşattı.

Festival kapsamında 22 Kasım’da Hakan Şensoy yönetiminde Antalya Devlet Senfoni Orkestrası ile birlikte, Anadolu ezgilerinin senfonik rock türünde yeniden yorumlandığı konserde Çağ Erçağ (Viyolonsel) & Nurkan Renda (Gitar), 26 Kasım’da ‘Romantizmin Tutkulu Sesi’ ve Pedro Almodovar‘ın ‘Yüksek Topuklar’ filminin unutulmaz sesi “İspanyol Diva” Luz Casal, 29 Kasım’da ise 100 genç müzisyenden oluşan Kepez Belediyesi Çocuk ve Gençlik Senfoni Orkestrası Antalya Kültür Merkezi’nde müzikseverlerle buluşacak.

Türkiye’nin en önemli festivali olarak bilinen gerek yurt içinden gerek yurt dışından övgüler alan, Avrupa Festivaller Birliği (EFA) üyesi Uluslararası Antalya Piyano Festivali, 1-2 Aralık’ta dünyaca ünlü Şef Leonard Slatkin’in yöneteceği konserlerle son bulacak.

Final konserlerinde Akdeniz Filarmoni Orkestrası; olağanüstü şiirsel müzik anlayışları ve özgün stilleriyle, uluslararası müzik camiasında özel bir yerleri olan Güher ve Süher Pekinel’e eşlik edecek.

Kariyerleri boyunca pek çok sayıda ödüle layık görülen Güher ve Süher Pekinel; Avrupa, Uzak Doğu ve ABD’nin başlıca konser salonlarında çaldıkları resitallerden sonra, bu kez Antalyalı müzikseverlerle bir araya gelecek.

meola
meolaPiu Live prodüksiyonuyla İstanbul’ a gelecek olan İtalyan asıllı Amerikan sanatçı Al Di Meola, son albümü “Elysium & More” ile mutluluğu yeniden tanımlıyor. Amerikan füzyon cazında akla gelen ilk isimlerinden olan Al Di Meola, gitara dokunuşları ile unutulmaz bir geceye imza atacak.

Küçük yaşlarda davul çalmayı öğrenen Al Di Meola, 9 yaşında Beatles dinlemeye başladıktan sonra gitar ile buluşup, dünyaya adını duyurdu. Caza olan ilgisinin artmasıyla ünlü Berklee Müzik Koleji’ne girdi ve klavyeci Barry Miles’in öncülüğündeki füzyon caz grubu ile çalışmalarının ilk adımlarına başladı.

Profesyonel müzik kariyeri dünyaca ünlü caz ve dünya müziği piyanisti Chick Corea tarafından keşfedilmesiyle başladı. O dönemlerde günde on saat gitar çalan Al Di Meola, ses getirecek solo kariyerinin temellerini inşa etti.

Al Di Meola 1974’te Return to Forever’a katılmasıyla kendi rüyasını yazmaya başladı ve ardından 1976’da ilk albümünü çıkardıktan sonra Paco De Lucia ve John McLaughlin ile bir üçlü oluşturarak Flamenko’nun etkisinin hissedildiği bir albüm çıkardı.

Arjantinli ünlü tango bestecisi ve Bandoneon ustası Astor Piazzolla ile tanışmasının ardından Güney Amerika müziğine olan ilgisi arttı. 1966’da Paco De Lucia ve John McLaughlin’le tekrar bir araya gelen Al Di Meola ‘Guitar Trio’ albümünü çıkardı.

Land of the Midnight Sun ve Elegant Gypsy albümleri bugün hala geniş kitlelerce dinlenen ve tüm zamanların en iyi albümleri arasında gösterilen Al Di Meola, çıkardığı yeni albümü “Elysium & More” ile İstanbul’daki müzik severleri kendine bir kez daha hayran bırakacak.

40 senelik kariyerinde müzik dünyasına adını altın harflerle yazdıran Al Di Meola, 15 Kasım’da İstanbul Zorlu PSM sahnesinde sürprizleri ve gitar şovu ile herkesi büyüleyecek. Al Di Meola konseri biletlerine Biletix üzerinden ulaşabilirsiniz.

4-istanbul-uluslararasi-dans-festivaliAmerika’dan Çin’e, Avrupa’dan Asya’ya dünyanın dört bir tarafından 5.000 dans severin katılacağı festivalde İtalya’dan ünlü Latin orkestrası La Maxima 79 ve Küba’lı Salsa grubu FClan konser verecek. ABD, İtalya, Fransa, İspanya, İngiltere, Hollanda, Belçika, Almanya, Polonya, Meksika, Brezilya, Rusya, Ukrayna, G.Kore, Singapur, Norveç, İsveç, Finlandiya, Kuzey Kıbrıs ve Türkiye’nin en ünlü 80 dans grubu ise akşamları gösteriler sergileyecek. Gündüzleri Zumba, Latin Dansları (Salsa, Cha cha cha, Bachata, Kizomba, Zouk) Tango, Flamenko, Swing, Jazz, Hip Hop, Oryantal, Zeybek- Harmandalı, Roman-Oryantal, Sirtaki gibi danslar konusunda isteyenlere eğitim verilecek.

Profesyoneller için dünyaca ünlü dansçılarla aynı sahneye paylaşma imkanına sahip olunacak 8-12 saatlik Bootcampların düzenleneceği ve gece boyunca 4 farklı salonda Salsa, Bachata, Kizomba ve Latin müzikleri ile sabaha kadar sürecek partilerin gerçekleştirileceği 4. İstanbul Uluslararası Dans Festivali, 2 – 6 Nisan 2015 tarihleri arasında Hilton Istanbul Bosphorus Hotel’de gerçekleştirilecek.

 5 yıldır Bakırköy’de bulunan  kursumuzda pek çok sanat dalında eğitimler vermekteyiz. Zaman zaman eğitim verilen dallar konusunda sorularla karşılaşmaktayız. Bugün gitarın tarihçesi, gitar türleri, farklılıkları, özellikleri ve daha pek çok konuda kısa kısa bilgilenecek, belkide merak ettiğiniz konularla karşılaşıp merakınızı giderebileceksiniz. İyi okumalar.

Nedir Bu Gitar?

Gitar Tarihi ve Gelişimi

Gitarın ilk atası Orta Asya’da yapılmış olan udtur. İlk başlarda ud gibi olurken Orta Asya’dan göç edip Avrupa’ya giden Orta Doğu Türkleri udu değiştirip başka bir hal almasına neden olmuştur. Gitarın ilk örnekleri İspanya’da ve parmakla çalınırdı. Daha sonra gitara 5 tel takıldı, daha önce sayısı az olan perdeler 10’a çıkarıldı. Teller pesten tize doru “la-re-sol-si-mi” olarak akortlanmaya başlandı. 18.yy’ın sonlarına doğru pes tarafa kalın bir “mi teli” daha eklenerek tel sayısı 6 ya çıkarıldı.

Daha sonra 19. yy. ortalarında Antonio de Torres enstrümana yeni bir biçim verdi. Enstrümanı daha belirgin bir hale getirdi (büyüttü ). Vidalı burgular takıldı; saptaki perde sayısı (fret) arttı; sesi güçlendi, göğüs içindeki balkonlar tek bir merkezden çıkan seslere daha net yön verir oldu.

Daha sonra da gitar şekil olarak değişimlere uğradı. Folk ve caz müziğinde kullanılan gitarlara çelik teller takıldı. 1920 yılında elektro gitar doğdu. Elektro gitar sayesinde gövde rezonans kutusu olmaktan çıkmış enstrümanla dinleyici arasına, amplifikatör denen elektronik bir yükseltici girmiştir. Elektronik gitar doğduktan sonrada Gitarın çeşitleri artmaya başlamıştır. Kendi üzerinde Amplifikatör bulunduran gitarlar,12 telli gitarlar, çiftli gitarlar(üstte 12 telli altta 6-7 telli), 7 telli gitarlar, perdesiz gitarlar, Headless(kafasız) gitarlar çıkmıştır. 16.yy’ a kadar uzanan geçmişi olan klasik gitar, İspanyolların Flamenko tarzında bir enstrümanı olarak ortaya çıkmıştır. Klasik gitarın asıl bugünkü şekliyle popüler olması,19. yüzyıldan itibaren yaygınlaşmaya başlamıştır.

Klasik Gitar Bestecileri

Johann Sebastian Bach (1685-1750)

Ferdinando Carulli (1770-1841)

Mauro Giuliani (1781-1828)

Fernando Sorr (1778-1839)

Matteo Carcassi. (1792-1853)

Agustin Barrios (1885-1944)

Heitor Villa-Lobos (1887-1959)

Andres Segovia (1893-1987)

Joaquín Rodrigo Vidre (1901 -1999)

Klasik Gitarın Türkiye’ye Girişi ve Gelişimi

Gitarın ülkemize girişinin çok eskilere dayanmadığı bilinmektedir. Konser vermek için gelen gitaristler, radyo yayınları, çeşitli notaların ve plakların gelmesi gitarın ülkemizde yaygınlaşmasına vesile olmuştur. İlk olarak 1930’lu yıllarda ciddi olarak gitar çalan ve eğitimini veren isimlere rastlanmaktadır. Bunlar arasında Dr. Fazıl Abrak, İlya Ksantapulos, Mario Parodi, Andrea Paleologo, Ertuğrul Şatıroğlu, Can Aybars ve Rıfat Esenbel gibi isimler bulunmaktadır. Andrea Paleologo’nun öğrencilerinden olan Ziya Aydıntan (1904-1980) Ankara’da kurduğu “Gitar Sevenler Derneği” ile ülkemizde gitarın gelişimi adına önemli çalışmalar yapmıştır (Elmas, 2003). Ziya Aydıntan aynı zamanda gitar için yazdığı “Başlangıç Metotları I ve II”, “Konser Albümü”, “Klasik Gitar Albümü”, “Klasik Armoni (Gitar uygulamalı)”, “Okul Şarkıları (çok kolay eşlikli)” gibi çalışmalarını yayınlamıştır (Kanneci, 2001).

 

klasik-gitar

akustik-gitar

Akustik Gitar

Görünüş itibariyle klasik gitarı andıran akustik gitarın gövdesi klasik gitardan biraz daha şişman ve basıktır. Daha dar bir sapa ve çelikten yapılmış tellere sahip olması klasik gitarla arasındaki en büyük farktır. Tellerin çelikten olması akustik gitarın klasik gitardan daha basınçlı gergin bir sapa sahip olmasının nedenidir. Bundan dolayı akustik gitar biraz daha sağlam kasaya sahiptir klasik gitardan ağırdır ve tuşe yapısı daha farklıdır.

Elektro Gitar

elektro-gitar

Elektro Gitar

Katı ve oyulmamış gövdeye sahip olan elektro gitarda tellerden gelen ses manyetikler tarafından elektrik sinyallerine dönüştürülüp yükselticiye yollanır. Genellikle pena ile çalınır. Manyetiklerin titreşimi algılayabilmesi için çelik tel kullanılır.

Elektro gitar çok basit bir tanımla tellerin titreşimini gövdesinde bulunan manyetikler sayesinde elektriğe çeviren ve böylece amfiye bağlandığında yüksek miktarda ses alınabilen gitardır. Diğer gitarlar gibi elektrogitarlar da sap, gövde ve bas olmak üzere üç ana bölümden oluşur. Bu arada bazı elektrogitarlarda bas bulunmayabilmektedir. Gitarda gövde, manyetikleri, sesin tonu ve seviyesini ayarlayan kontrol devrelerini içeren ve tellerin bir ucunun bağlandığı bölümdür. Teller, köprü ad verilen metal bir donanım üstünden geçerek ya gövdeye doğrudan ya da köprünün kendisine bağlanmaktadır. Tellerin hemen altında, köprüyle sap arasında yer alan, tellerin mekanik titreşimini elektriğe çeviren manyetikler, gövdenin içine yerleştirilen elektronik sesi -ton kontrol devresine bağlıdır. Bu devre, manyetiklerden gelen sinyalin, amplifikatöre gitmeden önce tonunda ve ses seviyesinde değişiklik yapmak için kullanılır. Ayrıca yine gövdedeki manyetik seçici anahtar, sesin rengini değiştirmek için istenilen manyetik veya manyetiklerin seçilmesini sağlar. Gövdenin sapla birleştiği yerin alt taraf, sapın gövde içindeki perdelerine kolay ulaşılması için, içeri doğru oyuk olarak yapılabilir (Single Cutaway). Bazı gitarlarda bu oyuk hem altta hem de üstte olabilmektedir (Double cutaway). Gövdenin sekli, gitar oturarak veya ayakta çalınırken en iyi dengeyi sağlayacak şekilde tasarlanır. Daha çok rock müzikte kullanılır, çoğu rockçı elektro gitar kullanır.

Bas Gitar

Bas Gitar

Bas Gitar

Çalışma prensibi elektro gitara benzer. Fakat sesi normal gitarlardan 1 oktav kalındır. Portede bas gitar için Fa anahtarı kullanılır. Değişik çeşitlerde bas gitarlarda bulunmaktadır: 12 telli, 6 telli, 5 telli, perdesiz, kafasız.

7 Telli Gitar

7 telli gitar

Klasik 6 telli gitarlardan pek bir farkı yoktur. Ancak tek nihai fark en üstte bulunan E (mi) telinden sonra B (si) telinin konulmasıdır. Bu sayede gitarda boş tel dizilimi aşağıdan yukarıya E(ince mi) B (Si) G (Sol) D (Re) A (La) E (Kalın Mi) ve “kalın” B (Si) dir.

Klasik Gitar ve Akustik Gitar arasındaki farklar

Klasik gitarı akustik gitardan ayıran en temel özellik ;akustik gitarın bütün tellerinin metal, klasik gitar ın üstteki 3 telinin metal, alt 3 telinin plastik olmasıdır. Diğer bariz bir özellik ise akustik gitar ın gövdesinin klasik gitar a nazaran biraz daha büyük olmasıdır. Tabi ki bu ayırıcı özelliklerinden dolayıdır ki, akustik gitar da çalındığı an metalimsi bir tını gelir, klasik gitar da ise daha soft (yumuşak) bir ses elde edilir.

Klasik Gitar alırken dikkat edilmesi gereken konular

Klasik gitar alınırken bazı konulara dikkat edilmesi gerekmektedir ;bunların asıl olanı mutlaka bir bilen ile almaktır, ancak böyle bir imkan yok ise ;Gitar tellerinin gövdeye yakın olanı tercih edilmelidir,bildik markalar alınması gerekir,tellere vurulduğunda tınlama sesinin odunsu bir ses yerine daha çok tellere vurulma yani metalimsi bir ses olmalı, tını yani sesin bir süre yankılanması gerekir,tellere sırası ile perde perde çalındığında parazit yada cızırtı olmamalı.

Klasik Gitar eğitim yöntemleri ve aşamaları

Klasik gitar eğitimi, müzik eğitiminde olduğu gibi, kişilerin müzik kulağı dediğimiz müzik öğrenme yeteneğine bağlı olmakla beraber, kişinin çalışma ortamına, ders ortamına da bağlıdır.Ancak bütün bunları göz önünde bulundurarak, temel gitar eğitimi 3-4 aylık bir dönemi kapsar, orta seviyedeki bir eğitim ise 6-8 aylık bir dönemi ileri seviyede bir gitar eğitimi bir yıldan fazla bir eğitim devresinde gerçekleşir.Bu verilen süreler genel bir süre olup öğrenciden öğrenciye başarı sonucu olarak değişmektedir.

Klasik gitar egitimi, müzik eğitiminde olduğu gibi, kişilerin müzik kulağı dediğimiz müzik öğrenme yeteneğine bağlı olmakla beraber,kişinin çalışma ortamına,ders ortamınada bağlıdır.Ancak bütün bunları göz önünde bulundurarak, temel gitar eğitimi 3-4 aylık bir dönemi kapsar, orta seviyedeki bir eğitim ise 6-8 aylık bir dönemi ileri seviyede bir gitar egitimi bir yıldan fazla bir eğitim devresinde gerçekleşir.Bu verilen süreler genel bir süre olup öğrenciden öğrenciye başarı sonucu olarak değişmektedir.

Başlangıç/Fundamental Evre üzerine;

Geçtiğimiz yüzyılın sonunda “begin

ner – intermediate – advanced”  (başlangıç – gelişmiş – ileri duzey) olarak üç dalda incelenen geleneksel eğitim bakışına “Asal (fundamental) , Geçitsel (Transitional), Kişiye Özgü (self-acutating)” şeklinde bir alternatif bakış getirildi.

Asal (Fundamental) Evre

Bu etapta öğrencide ilerisi için sağlam bir müzikal ve teknik altyapının oluşturulması esastır ve öğretmen öğrenciden daha fazla yükümlülüğe sahiptir.

Birincil öneme sahip başlıklar sıralarsak:

Postür (enstruman tutuşu ve pozisyon)

Apoyando tekniğinin tanınması

Tirando tekniğinin tanınması (arpej ve akorlar. pim, pima, pmi, pami.)

2 ve 3 katmanlı yazım: melodi, eşlik ve bas çizgilerinin tanınması

Birinci pozisyonda deşifre

Kendini dinleyebilme

Postür

Aslında “tutmak” kelimesinin olayın doğasına aykırı tınladığını düşünüyorum. Çünkü tutma fiili bir güç harcama ifadesi besliyor.Enstrumanlar tutulmaktan ziyade vücudun bir parçası halinde düşünülmelidir.Kolumuzu vücudumuzda tutmak için bir kuvvet harcamadığımız gibi enstrumanımızın da kucağımızda durması için bir kuvvet sarfetmemiz gerekmez.

Bel ve omuzlar için 90 derece kuralına dikkat edilmeli, ayaklık kesinlikle kullanılmalı ve ayna karşısında çalışmanın verimi artıracağı unutulmamalıdır.

Unutmayin ki en iyi metod bile bazen yetersizdir, ogrenciler genelde takviye ogretiye ihtiyac duyarlar.

Fundamental etapta temel olan pratik yapmaktır.

Parçaların kısa olması sürekli tekrarları getireceği için öğrencilerin zorlandıklari noktaları işaretleyip ayrık pasajları calışma disiplinine sahip olmaları için hocaları tarafindan yonlendirilmeleri gerekmektedir.

Öğrencinin gelişme hızının ‘yetenek ve beceriden’ ziyade ‘motivasyon ve olgunlaşmadan’ geçtiğini unutmayın.

Bu etapta tek prensip odaklanmış çalışmadır.

Gitar Akortlama

Gitarı akort etmek için diapazon denilen (bütün sazlara LA sesi veren alet)bir alet kullanılır. Bundan başka ,piyano,org,akordeon v.b. gibi sabit sesli bir sazdan da LA sesi alınabilir.Alınan LA sesine gitarın 5.teli uydurulur. Butelin 5. perdesine basılarak ondan alınacak RE sesiyle 4.tel RE olarak ayarlanır 4.telin 5.perdeside SOL sesini verir. 3.telin doğal olarak vermesi gereken ses de bu SOL sesidir. 3. telin 4. perdesi ikinci telin doğal sesi olan Sİ yi verir. 2.telin 5.perdesi de en alttaki Mİ sesini verir. En kalın tel olan kalın Mİ teli de en alttaki Mİ teline göre 2 oktav pes olarak akortlanır.

Ritm ve Solfej

Muzikte şarkı söylemek esastır..Her enstruman sesimizi taklit etmeye yarayan bir araçtır.Batı dilinde “instrument” kelimesinin araç-gereç anlamına geldiğini de hatırlatayım.

İyi bir performans, kafamızda mırıldandığımız müziğin enstrumanımıza en başarılı şekilde yansıtılmış halinden fazlası olamaz.O yüzden önce sarki söyleyebilmeliyiz, ki bu daha cok solfej derslerinin konusu olsa da gitarcılar çok sesli bir saza sahip olmalarından dolayı çaldıkları parçaların ezgilerini okuyup gitarlarında akorlarla eşlik edebilirler.

Öğrencilerin enstrumanlarında rahat hissetmeleriyle birlikte solfej,  çaldıkları parçalar içinde degerlendirilerek ele alinmalidir. Ses aralıklarını tanıdıktan sonra temel gam arpejler ve akor dereceleri hakkında da bilgilendirmeliler.

Teori ve Yorumlama

Teori işin bir diğer tarafi ve tarih içinde enstrumanlarin gelişimi, muzik tarihi coğrafya, sanat tarihi ve estetik gibi dallarla birlikte incelenmelidir. Öğrenci, çaldığı parçaya yorum katma adına teknik unsurlar dışında eser bestecisinin milliyeti, estetik anlayışı gibi konularda önbilgiye sahip olmalıdır.

Bu etapta öğrenciyle sohbetlere başlamak icin çok uygundur.Unutmayın ki ne yaştan olursa olsun herkesin muzik hakkında söyleyecek birşeyleri vardır.

Öğrencinin ilk çalıştığı eserde dahi soru-cevapları, nefes alma yerlerini gösterebileceğini, hatta AB, ABA çatı formlarını bile işaretleyebileceğini göreceksiniz.

Performans

Hiç bir zaman bir kitleye çalmak için erken değildir.

Diğer teknik unsurlardan ayrı olarak başlı başına ele alınması gereken ve öğrenilmekten ziyade tecrübe edilen bir konu. Öğrencinin öğrendiklerini sergilemesi mutlaka gereklidir.

Son olarak sıkça sorulan gitar ile ilgili soruları başlıklar halinde özetle cevaplamaya çalışalım.

AKORT NEDEN BOZULUR?

Gitar akordunun bozulması için birçok neden olmasına rağmen genellikle gitara yeni başlayan öğrencilerde bu durumla karşılaşılır. Öğrenim döneminde gitar haddinden fazla hırpalandığı için akordun daha çabuk bozulması mümkündür.

Eğer gitar çok sert kullanılıyorsa, bu durum tellerin esnemesine neden olur. Bununla birlikte gitarın çalındığı ve muhafaza edildiği ortam da akort için hayli önemlidir.

Gitarın akort tutmamasının bir diğer sebebi ise; gitarın yapım aşamasında ortaya çıkan problemlerdir. Enstrümanın akort tutmamasının nedeni; gövde, sap ve hatta baş kısmında mevcut olan sorunlar olabilir. Bu durumla karşılaşıldığında profesyonel birinden yardım almak en mantıklısıdır.

GİTAR RİTİMLERİ NELERDİR?

Herhangi bir notada belirli bir tartım kalıbı ve metronomla düzenli bir şekilde tekrarlanan düzene ritim denilmektedir. Gitarda uygulanabilecek ritimlerden bazıları; Vals 1, Vals 2, Folk, Beş Sekizlik, Calipso, Beat, Cha Cha, Boogie, Zeybek, Slow Rock, Swing, Pasadople, Bolero olarak sıralanabilir.

GİTAR TABLARI NASIL OKUNUR?

Tablature kelimesinin kısaltılmış hali; tab’dır. En sağlıklı yol nota okur-yazarlığına kavuşmak olsa da, gitara yeni başlayan birey tab okuyarak çalmaya başlayabilir.

Birçok popüler parçanın tablarını internet üstünde bulmak hayli kolay olsa da, tab okuyabilmek için öncelikle ya tab okumayı öğrenmek ya da tab okuyan bir müzik programı kullanmak gerekir.

Gitardaki altı telin simgesi olarak tabda da altı tane çizgi bulunur. Çizgilerin gitar telindeki karşılığı; E, B, G, D, A, E olarak sıralanır. Bununla birlikte tabların üzerinde görülen numaraların da ayrı bir anlamı vardır. Örneğin; görülen “0” rakamı boş tel tınlatılmasını gerektiğini vurgularken, “3” rakamı o teldeki 3. perdeye basılması gerektiğini gösterir.

BARE NE DEMEKTİR?

Aynı perdedeyken tüm tellere basılmasına bare denilmektedir. Bu sesi/akoru elde etmek için bütün parmakları kullanmak yerine sadece işaret parmağını işlevsel olarak kullanmak gerekir. Barenin iki çeşidi vardır; küçük bare 2 ya da 3 teli kapsarken, büyük bare tellerin tamamını kapsar. Gitar dersi ne yeni başlayanlar için bare basmak zor bir aşamadır. Temiz ses elde edilene kadar, gerekli pratik ve egzersizlerin uygunlanması önemlidir.

BAS GİTAR ÇEŞİTLERİ NELERDİR?

Akustik ve elektronik bas olmak üzere bas gitarlar ikiye ayrılır. Bas gitar derslerine elektronik bas gitarla başlamak gerekir. Elektro bas gitarda teller sayesinde amfiye gönderilen elektronik sesler, amfide yeniden sese çevrilerek işitilir.

Akustik bas gitar, aynı akustik gitar gibi büyük ve oyuk bir gövdeye sahiptir. Bu oyuk gövde, sesin güçlenmesini sağlar.

Bas gitarın sesi kontrbastan ince, diğer gitarlardan ise kalındır. Diğer gitarlardan daha kalın tellere ve uzun ölçeğe sahiptir. Ses ve tonu değiştirmeye yarayan araçlar elektro basta önde, akustik basta ise enstrümanın yanındadır.

Sık olarak kullanılan elektro bas, 4 telli ve perdelidir. 12 tele kadar üretimi mevcut olan bas gitarın ince ve kalın ses isteğine göre tel sayısı değişmektedir.

GAM NEDİR?

Majör ve minör kalıpların armonik kurallarına göre sekiz notanın ardışık olarak sıralanmasına gam denir. Sekizinci nota, birinci notanın 6 perde üstünde ya da altında yer almalı, birinci notayla aynı ismi taşıyan notaya ulaşılmalıdır. Gitara yeni başlamış bireyler için gam, biraz daha ileri bir seviye olarak görülür.

GİTAR PARMAKLA MI, PENAYLA MI ÇALINIR?

Bu durum gitaristin çaldığı müzik tarzıyla alakalı olarak farklılık gösterir. Parmakla çalmanın avantajı; aynı anda birçok telden ses elde edebilmektir. Başlangıç aşamasında iken ham parmaklara sahip olan bireyler ise arpej çalmak ya da solo seslendirmek adına penadan yardım alabilirler.

GİTARLA PARMAK ALIŞTIRMASI NASIL YAPILMALIDIR?

Birçok enstrümanda olduğu gibi gitardaki öğrenme aşamasında sabırlı ve gayretli olmak gerekir. Gitardaki parmak alıştırmaları başlangıçta sıkıcı gelse de, gereklidir. Gitarda sol el tutuşunu öğrendikten sonra, bolca parmak egzersizi yapılması önemlidir. Perdelere basıldığında tam ve doğru sesi elde etmeye çalışılmalıdır. Perdeler arasında yukarı-aşağı, sağa-sola olmak üzere çalışmak gerekir. Sağ elin senkronizesi de sol ele eşit gitmelidir. Seviye ilerledikçe, parmak egzersizleri de farklılık gösterir.

GİTARDA MAJÖR AKOR NEDİR?

Klasik batı armonisi kurallarına göre belirlenen ton sisteminden birisi; majör ton sistemidir. Majör akorlar, başladıkları sesin adını taşırlar. Eğer majör dizi do notası ise başlıyorsa, dizi do majör adını alır. Majör dizi kavramını anlamak için, başlangıç seviyesinde armoni bilgisi edinmek gerekir. Uluslararası olarak notalara verilen harflerin büyük karakterle kullanılması ise, o akorun majör basılması gerektiğini gösterir. Örneğin; A harfi la majör tonunu simgeler. Am simgesi ise, la minör akoruna denk düşmektedir.

GİTARDA MİNÖR AKOR NEDİR?

Gitar kursu nda öğreneceğiniz bu akor Klasik batı armonisinde belirlenmiş kurallara göre ton sistemlerinden bir diğeri ise; minör ton sistemidir. Minör tonlar, dizinin başladıkları sesin adını alırlar. Örneğin; dizi mi notası ile başlıyor ise, o tonun ismi mi minör olur. Akor sesleri ise, başlangıç sesinin üzerine 3. ve 5. seslerin eklenmesi ve aynı anda tınlatılmasıyla elde edilir. Yine aynı örnek üzerinden gidilirse; mi notasının ardından 3. ses sol, 5. ses ise si’ye denk gelir.

GİTARDA ARPEJ NASIL YAPILIR?

Akor seslerinin ardı ardına, melodik şekilde çalınmasına arpej ismi verilir. Arpej kelimesi, İtalyanca “arpeggio” kelimesinden evrenselleşmiştir. Gitar üzerinde akor seslerine basılırken, sağ el ile bu sesler teker teker tınlatıldığında arpej sesler elde edilmiş olur.

GİTARDA AKOR NEDİR?

İki ve daha fazla sesin aynı anda seslendirilmesine akor denilmektedir. Hangi akorların, diğerlerini takip edeceği gibi armonik bilgiler ya belirli kurallara ya da kişinin kendi yaratıcılığına göre belirlenir.

Klasik batı armonisine göre akorlar, dizinin başlangıç sesinin üzerine 3. ve 5. sesinin eklenmesiyle elde edilir. Bu üç sesin ton olarak büyük olarak nitelendirilen dizisine majör, küçük olarak nitelendirilen dizisine ise minör ismi verilir. Üç sesli akorlar için gitar üzerinde dört farklı akor çevrimi uygulanabilir.

GİTAR ÇALMAK İÇİN NOTA BİLMEK ŞART MIDIR?

Nota; dünya üzerinde nereye gidilirse gidilsin, önünüze konulduğunda aynı şekilde okunan ve çalınan evrensel bir dilin oluşmasına yarayan sembollerdir. Ülkelere ve ırklara göre farklılık göstermez. Bu açıdan, enstrüman çalan her bireyin, önüne konulan partisyonu çalabilmesi için nota okur-yazarlığına kavuşmuş olması önemlidir.

ELEKTRO GİTAR ÇEŞİTLERİ NELERDİR?

Elektro gitarlar, katı ve boş gövdeli olmak üzere iki çeşittir. Katı gövdeli gitarlardan amfi yardımı olmadan ses elde edilmez. Daha ince olmalarına rağmen daha ağırdırlar. Boş gövdeli gitarlarda ise, üzerlerindeki manyetikler sayesinde amfiye ihtiyaç duymadan ses elde edilebilir. Boş gövdeli gitarlar aynı zamanda amfiye de bağlanabilir. Katı gövdeli gitarlara kıyasla, boş gövdeli gitarlar daha hafif ve geniştirler.

PERDELİ VE PERDESİZ GİTAR ARASINDA NE GİBİ FARKLAR VARDIR?

Klasik gitarların sap kısmında görmeye alışık olduğumuz perdelerin kullanılmamasıyla elde edilen bir diğer çeşit; perdesiz gitardır. Perdeli gitarlara kıyasla, perdesiz gitarlarda mikro sesler elde edilir.

Perdesiz gitarlarda kullanılan değişik yöntemlerle yaylı tambur, klasik kemençe, ney gibi enstrümanların tonlarına yakın sesler üretilmiştir. Buğulu ve yüksek tonlu sesler perdesiz gitarlar için aranılan özelliklerdir.

ELEKTRO GİTARLARIN YAPISI NASILDIR?

Bu gitarlar sap, köprü, eşik, manyetik ve tremola kolundan oluşur. Enstrümanın sap kısmında klavye bulunur. Sapların incelik ve kalınlıkları her modele göre değişim gösterir. Köprü ise, tellerin ga bağlandığı kısma verilen addır. Köprü kısmı ise oynayabilir yahut sabir kalabilir. Eşik; gitarların sap kısmında yer alır ve tellerin burgulara gitmeden önce geçtikleri son bölgedir. Manyetik diye adlandırılan kısım ise, sesi elektronik sinyallere çevirip amfiye göndermeye yarar. Tremola koluyla, tellerden farklı sesler elde edilebilir.

GİTARDA DISTORTION NEDİR?

Değişme, bozulma, deformasyon gibi bir anlama sahip olan bu kelime, İngilizce kökenlidir. Rock ve metal müziğin vazgeçilmez unsuru olan distortion, doğal sesin bozulması olarak nitelendirilir. Distortion ses pedallar sayesinde elde edilir. Pedallar ise, gitara sonradan eklenip çıkarılabilen, ayakla kontrol altına alınan parçalardır. İcra edilen müzik türüne göre birçok pedal çeşidi bulunur. Kısacası; distortion pedalı bir efekt aletidir.

BAS GİTARDA TEL SAYISI FAZLALIĞININ NE GİBİ FARKLILIKLARI VARDIR?

On iki tele kadar bas gitar bulunsa bile genellikle kullanılan bas gitarlar dört tellidir. Orkestra adına yardımcı bir enstrüman olarak görülen bas gitar, sonradan ön çalgı olarak değer görmeye başlamıştır. Bas gitarlar orkestranın ritmini belirleyen enstrümanlardan biri olarak da özellik taşıdığı ve aynı zamanda ses ürettiği için çalımı daha zordur.

Genelde jazz ve progressive müzik icracıları tarafından tercih edilen çok telli bas gitarlarla, daha çok ince ve kalın nota elde etmek mümkündür. Bu ses genişliğine rağmen, her müzik tarzında tercih edilmezler.

ELEKTRO GİTARDA TREMOLA KOLU NE İŞE YARAR?

Tellerin gevşemesine ve gerilmesine yarayan yaylı mekanizmaya verilen isimdir. Kol gerildiğinde ses incelir ve gevşetildiğinde ise kalınlaşır. Kolun tele yaslanıp çekilmesi şeklinde kullanılır.

Gitara yeni başlamış olan bireyler, bu kolu aşırı ve bilinçsiz kullandıklarında teli koparabilir ya da akort bozulmasına neden olabilir.

GİTARDA WAH PEDALI NE İŞE YARAR?

Gitara takılı iken boğuk bir ses elde edilmesine neden olan bu pedal, güzel, etkili, sıkça kullanılır. Pedala hafifçe basılıp indirildiğinde sesin inceldiği ve daraldığı gözlenir. Pedala sonuna kadar basıldığında ise, sesin inceldiği fark edilir. Bu pedalı kullanırken önemli olan; nota vuruşlarıyla pedal kullanımının eş zamanlı uygulanmasıdır.

ELEKTRO GİTARDA ENTONASYON AYARI NEDİR?

Entonasyon, enstrüman çalarken basılan notaların doğru ve olması gerektiği gibi tınlaması durumudur.

Profesyonel kişiler tarafından yapılan entonasyon ayarı ise, basılan perdede elde edilmesi gereken sesin ayarlanması durumudur. Ölçekli bir tuner yardımıyla yapılan bu ayar, tellere basılmadan elde edilen sesin, o telin 12. perdesiyle aynı tınlaması sonucu tamamlanır. Küçücük bir kayma bile dalgalanmaya neden olduğu için entonasyon ayarını yapmak kolay değildir.

ELEKTRO GİTAR ÜZERİNDEKİ DÜĞMELERİN İŞLEVİ NEDİR?

Gövdenin alt kısmında yer alan bu düğmeler, volüm ve ton ayarlamaya yarar. Volume düğmesi, gitardaki ses seviyesini dengeler. Elektro gitaristler genellikle bu düğmeyi sonuna kadar kullanır ve yüksek ses elde ederler.

Diğer düğmeler ise, ton ayarlaması için bulunur. Seviyelerine göre ton ve efekt verirler.

ELEKTRO GİTAR ÜZERİNDEKİ SWITCH NE İŞE YARAR?

Elektro gitarların tone ve volume düğmelerinin yanında yer alan switch’in görevi; sesi elektronik sinyallere çeviren manyetiklerin hangisinin çalışması gerektiğini belirlemektir. Çünkü genellikle gitar üzerinde üç manyetik bulunur. Gitara yeni başlayan öğrenciler, üç manyetiği birden kullanmalıdır.

GİTARDA SAP AYARI NASIL YAPILIR?

Gitarın sap kısmının içerisinde demir bir çubuk bulunmaktadır. Bu çubuğa yapılan ayara verilen isim; sap ayarıdır. Sap ayarı, bu demir çubuğun milimetrelerle sıkılaştırılıp gevşetilmesi işlemidir. Her gitarda farklı bir noktadan sap ayarı yapılmaktadır. Bu sap ayarını yapabilmek için gerekli olan aletin ismi ise; Allen Wrench’tir.

Bu aleti edinilmiş olunsa bile, gitara yeni başlanıldıysa sap ayarı yapılması önerilmez. Çünkü enstrüman kullanılmaz hale gelebilir.

ELEKTRO GİTAR TELLERİ NASIL SEÇİLİR?

Tellerin kalitesiyle birlikte seste de farklılıklar gözlenir. Bununla birlikte en ince yani en alttaki telin kalınlığı 0,09 inç olmalıdır. Bu teli takip eden teller sırasıyla 0,11 – 0,14 – 0,28 – 0,38 – 0,49 inç olarak sıralanır. Bu tellerin isimleri ise; mi, si, sol, re, la, mi olarak sıralanır. Düzgün bir ses elde edebilmek için, doğru tel seçimi kadar tellerin doğru takılmış olması da önemlidir.

ELEKTRO GİTARA BAŞLARKEN NASIL BİR GİTAR ALINMALI?

Elektro gitar alırken bütçeniz kadar önemli olan bir detay; çalmak istediğiniz müzik tarzıdır. Çünkü müzik tarzlarına göre üretilen elektro gitarlar, ağaç ve manyetik farkı gösterirler. Enstrümanda aldanılmaması gerekilen durum ise; gitarın şeklidir. Gitara yeni başlayan birisi için orta karar bir elektro gitar yeterli olmaktadır.

BAS GİTAR NASIL ORTAYA ÇIKTI?

Orkestralarda çalınan kontrbastan esinlenerek ortaya çıkan ilk bas gitar 1951’de, Leo FENDER tarafından Presicion Bass ismiyle üretildi. Bu enstrüman, gitar ailesinden sayılsa da, yaylı çalgılar ailesiyle benzerlikler gösterir.

GİTAR NASIL MUHAFAZA EDİLMELİDİR?

İklim koşulları enstrümanları fazlasıyla etkiler. Sıcak, soğuk, nem, hatta rüzgar bile enstrümanın hassas yapısını etkiler. Nem oranı % 55-75 arasında ise, gitar için mükemmel muhafaza ortamı sağlanmış olur. Nem, enstrümandaki birleşme noktalarının zedelenmesini önler.

Seyahat esnasında ise, gitar özel kılıf ya da çantalarla taşınmalıdır. “Hard case” olarak nitelendirilen sert kalıba sahip çantalar, gitarın dışarıdan gelecek darbelere karşı korunmasını sağlar. Taşınma esnasında hafifliği sebebiyle ”Soft case” lerde tercihler arasındadır.

GİTARIN TELLERİ NEDEN DEĞİŞMELİDİR?

Gitar telleri bulunduğu ortama ve çalınma sıklığına göre dayanıklılık gösterir. Tel kopmaları genellikle gitara yeni başlayan acemi bireyler tarafından gözlenir. Çalış stilinin sert olmasından dolayı teller deformasyon gösterir ve kopar. Deforme olan teller ise, akort bile tutmaz.

Gitar üzerinde 2-4 saat arasında her gün çalışma sergileniyorsa, iki haftada bir tellerin değişmesi sağlıklıdır.

GİTARDA PENA NASIL KULLANILIR?

Gitar gövdesine dik tutularak kullanılan pena, işaret ve baş parmakla tutulur. Çalma esnasında telin alt ve üstüne vurularak ses elde edilir. Pena, ne çok gevşek ne de çok sıkı tutulmalıdır. Bu sırada diğer parmaklar avuç içine kıvrılır ve parmakların tele değmesi önlenir.

BÜTÜN GİTAR ÇEŞİTLERİNİN NOTALARI, KLAVYELERİ VE AKORLARI AYNI MIDIR?

Gitarlardaki perde aralıkları ve akort düzenleri farklılık göstermez. Eğitim sürecinde izlenilen yol da aynıdır. Bu süreçte sadece bas gitara has teknik ve etütler farklılık gösterir. Klasik ve akustik gitar ise, en çok benzerlik gösteren iki gitar çeşididir. Elektro gitar da, klasik ve akustik gitara yakın eğitim süreci izler. Bas gitar ise, bu çeşitlerden en çok elektro gitara yakındır. Yine de, enstrümanların oluşum nedenleriyle alakalı olarak farklı yol ve teknikleri bulunmaktadır.

GİTAR ÇALARKEN NEDEN ELLERDE YARA OLUŞUR?

Öğrenme aşamasında sabır ve özveri gerektiren bu enstrümanda, birçok alıştırma ve etütle birlikte seviye ilerlemesi sağlanır.

Parmak alıştırmalarıyla birlikte, tellere temas eden parmak uçlarından nasırlar oluşmaya başlar. Nasır oluşumu sırasında acı hissedilse bile, sonrasında bu acı ortadan yok olur; nasırlar parmak uçlarında yerleşmiş olur. Diğer gitarlara kıyasla klasik gitarla çalışmalara başlamak daha rahattır; klasik tellerin naylondan elde edilmesi diğer sert tellere alışma sürecinde yardımcı olur.

GİTARDA NASIL SOLO ATILIR?

Solo melodileri oluşturmak için belirli notaların melodik şekilde çalınması gerekir. Bireyin gitarda solo çalabilecek kıvama gelebilmesi için, her iki elini de hızlı kullanabilmesi önemlidir. Enstrümanda belli bir seviyeye geldikten sonra herkes, gitarda solo çalabilir.

 

Sanatla Kalın…

İBRAHİM CAN BAŞARIR

Nar SanatEğitim Kursu

Gitar Eğitmeni

 

KAYNAKÇA

CARCASSİ Matteo- Gitar Metodu

PİŞMİŞOĞLU Raci- Bass Gitar Metod Volume 1

YALÇIN Gökhan Halk Müziğine Dayalı Gitar Eğitimi (Yüksek Lisans) Konya Selçuk Üniversitesi, 2004

http://seratto.wordpress.com

http://www.frmtr.com

 

 

 

T.C Zagreb Büyükelçiliğinin ev sahipliğinde gerçekleştirilen “Sufi & Flamenko – 1300 yıllık dostluk” isimli sergi ve müzikal etkinlik“ büyük beğeni topladı. 1500 kişinin izlediği, yaklaşık 2 saat süren etkinliği Hırvatlar, dakikalarca ayakta alkışladı.

Geceye katılan Hırvatistan Parlamento Başkanı Josip Leko, “Dostluk adına bizlere yaşattığınız bu güzel gece ve verdiğiniz anlamlı mesajlar için teşekkür ederiz” dedi.

İzmirli Ressam Derya Var’ın resimleri  ile Tahir Aydoğdu (Kanun), Bilgin Canaz (Ney), Fahrettin Yarkın (Perküsyon), Bilal Demiryürek (Mevlüthan), Engin Kökçü (Semazen), Carlos Denıa Moreno (Flamenko solist), Kika (Flamenco dançısı), Adrian Elissen (Flamenko Gitar), Antal Steıxner (Kahon,perküsyon)’dan oluşan grubun müzikal gösterisi Hırvatistan’tan başkenti Zagrep’te sanatseverlerle buluştu.

Dostluk Köprüsü

Sufi – Flamenko 1300 yıllık dostluk sanat gecesi Hırvatistan’ın en büyük Konser merkezi olan Vatroslav Lisinski Hall’de yapıldı.

T.C Zagreb Büyükelçiliğinin himayelerinde gerçekleşen etkinlikte Büyükelçi Burak Özügergin Türkiye’nin tarihler boyunca ülkelerle olan dostluğuna dikkati çekerek doğu ile batı arasında kültür ve sanatta olduğu gibi her alanda barışı, hoşgörüyü destekleyen bir güç olduğunu vurguladı.

Konuşmasını Mevlana’nın 7 öğüt şiiri “hiddette ve asabiyette ölü gibi ol, ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol”ile bitiren büyükelçi büyük beğeni topladı.
Tüm geliri Osijek Otizm Vakfına bağışlanan geceye Hırvatistan Parlamento Başkanı Josip Leko ve eşi, parlamento sözcüsü ile pek çok ülkenin devlet adamları, büyükelçileri de katıldı.

Gösteriden sonra tüm izleyenlerinde katıldığı resepsiyonda çekiliş düzenlendi, kazanan talihliye THY-Zagreb Genel Müdürü Alp Tekin tarafından 2 adet Zagreb – İstanbul uçak biletini ödül olarak verildi.

Sufi & Flamenko

İzmirli Resam Derya Var, Sufi-Flamenko 1300 yıllık Dostluk Projesi’nin, Türkiye ve İspanyaönderliğinde hayata geçirilen medeniyetler ittifakından yola çıkarak dinler ve kültürlerarası diyalogu konu alan bir sanat projesi olarak İzmir’de başladığını anımsattı.

Daha önce Konak Belediyesi’nin desteğiyle Sufi ve Flamenko 1300 Yıllık Dostluk Sanat Gecesi’nin Haziran ayında İzmir’de yapıldığını belirten Derya Var, “Aynı geceyi Zagreb’te gerçekleştirdik. TRT sanatçılarından kanun üstadı Tahir Aydoğdu, neyzen Bilgin Canaz, perküsyon üstadı Fahrettin Yarkın, semazen Engin Kökçü ve solist  Bilal Demiryürek’ in yer aldığı ayrıca Hollanda ve  Barcelona’dan 4 İspanyol sanatçısının eslik ettiği  etkinlikte; 11 ve 12. Yüzyıldan itibaren Anadolu’daki tasavvuf müziğinin gelişimi ile etkilerini anlatan ayin, ilahi ve semalar; aynı yıllarda İspanya’daki Akdeniz Müziği örnekleri ile birlikte gerek dönüşümlü gerekse birbirinin içine girecek şekilde sunuldu. Binlerce kilometre uzaklıkta da olsak, farklı kültür, din, dille de yaşasak, farklılıklarımızın en büyük zenginliğimiz olduğu, bu farklılıkların da bir çatı altında bir araya gelebileceğini Hz. Mevlana’nın ‘Gel, kim olursan ol yine gel’  evrensel felsefesiyle ifade etmek istiyoruz” dedi.

Pek çok ülkeden teklif aldıklarını belirten Derya Var, barış ve hoşgörü mesajlarını sanatın evrensel dili aracılığıyla dünyanın her yerine taşıyacaklarını söyledi.

 

Kaynak :[-]

 “WOMİST –  İstanbul Dünya Müzikleri Festivali”nin üçüncüsü 15 – 29 Kasım 2012 tarihleri arasında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü’nün Himayesinde, Pi Production  organizasyonu ile gerçekleştiriliyor.

Işıl ve Manuel Reina’nın birlikte kurduklari FLAMENCO REINA Grubu, izleyicisine sıcak,neşeli, dramatik Flamenco repertuari yanisira tutkulu Flamenco dansları da sunuyor. Her biri Flamenco sanatçısı olan 5 müzisyenden oluşan ekip, her gösterisinde farklı dinamiklerle Flamenco Sanatı’nın sınırlarını aşıyor. İspanya’nın sıcak Endülüs rüzgarlarını Türkiye topraklarında hissettirerek Flamenco Sanatı’na başka bir boyut katıyor.

Manuel Reina – Dan s ve Cajon

Isil Reina – Dans

Pico de Triana – Vokal

Alper Kargin – Gitar

Kerem  Can Ozpekel – Gitar

  • 16 Kasım 2012 20:00
  • İBB BAKIRKÖY CEM KARACA K.M.
  • Giriş Ücretsiz

 Sanat yönetmeni Özdem Petek, Womist’in amacının merkeze odaklı müzik konserlerini İstanbul halkının yararlanabileceği diğer semtlere yaymak olduğunu belirterek, Carla Pires ve Forabandit konserleri dışındaki tüm konserlerin ücretsiz yapılacağını açıkladı.

 Portekiz’in önde gelen fado yorumcularından biri olan Carla Pires,   15 Kasım akşamı Salon İKSV’de yer alacak “3. İstanbul Dünya Müzikleri Festivali”nin açılış konserinde, etkileyici alto sesi ve güçlü sahne performansı ile dinleyicilerine coşkulu bir ‘fado’ gecesi vaat ediyor. Portekiz gitarı, klasik gitar ve akustik bastan oluşan grubu eşliğinde şarkılarını söyleyen Pires, şarkılarındaki hüznü ve sevinci dinleyicilerine aktarmaktaki başarısı ile tanınan, günümüz fadosunun en seçkin temsilcilerinden biri.

16 Kasım Dünya Flamenco günü,  Manuel ve Işıl Reina’nın birlikte kurdukları Flamenco Reina Grubunun sıcak, neşeli, dramatik repertuarı ile kutlanacak. İspanya’nın sıcak Endülüs rüzgarlarını Türkiye topraklarına taşıyarak, Flamenco Sanatı’na başka bir boyut kazandıran topluluğun  konseri,  İBB Bakırköy Cem Karaca Kültür Merkezi’nde yer alacak.

Repertuarlarında Arnavut, Türk, Boşnak, Kosova, Makedon, Hırvat, Bulgar, Yunan müziklerini kucaklayan Kosova grubu Kuarteti Pentagram’ın, Funk-jazz, evergeen, klasik ve pop tarzında yorumladıkları eserleri, Anita Ahmeti’nin vokali eşliğinde, 21 Kasım İBB Kartal Bülent Ecevit Kültür Merkezi’nde izlenebilir.

Rajastan,  çingenelerin kalbinde kuşaktan kuşağa uzanan zengin ve ünlü müzikal mirasa sahip olan Hindistan’ın bir bölgesi. Dhoad Gypsy Band, Rajastan’ın benzersiz ritmik hızı ve karmaşıklığı içinde,  seyirciyi ve sanatçıyı bir trans halinde buluşturan müziğiyle, tutkulu ve unutulmaz bir deneyim yaşatacak.  Konser 27 Kasım  İBB Kartal Bülent Ecevit Kültür Merkezi’nde.

İran’lı Mahsa & Marjan Vahdat’ın müziğinin kökleri, klasik İran şarkı geleneğine uzanıyor. Mahsa, Tahran Üniversitesindeki öğreniminde ve geleneksel müziğin ustalarından aldığı özel derslerde özgün bir şarkı tekniği geliştirdi. Kardeşi Marjan Vahdat da, Mahsa ile aynı yıllarda müzik dünyasına adım attı. Minoo Mohebbi’den piyano, Maleki’den geleneksel İran şarkı tekniği, Romin Kakavanol ve Masoud Shoari’den setar dersleri aldı. Eşşiz bir yorum ve ses rengine sahip olan Mahsa ve Marjan Vahdat, 28 Kasım  İBB Bakırköy Cem Karaca Kültür Merkezi’ndeki konserlerinde dinleyicilerine mükemmel bir gece vaat ediyor.

 Forabandit,  Fransız, Türk ve İran’lı üç müzisyenin birlikteliğinden doğdu. Fransa’nın güneyi Oksitan dünyasının ozanlarının gazel geleneğine çağdaş bir bakış açısı kazandıran mandolin sanatçısı, şarkıcı Sam Karpenia ve gezgin ozanların temsilcisi Anadolu aşıklarının şarkılarını ölümsüzleştiren Ulaş Özdemir, geleneksel şarkıları yeni bir yorumla sunuyorlar. Bijan Chemirani’nin vurmalı çalgılarda çıkardığı acem ritmi ise, bu iki genç şairin bestelerine ahenk katıyor. Konser, 29 Kasım Fransız Kültür Merkezinde. Konser öncesi, saat 19’da sanatçıların katılacağı “Trubadur ve Aşıkların Dünyasında Şiir ve Müzik”  konulu bir söyleşi var.

 Bilgi için:  [email protected]

 

  3. WOMİST PROGRAMI

– 15 Kasım Perşembe      Salon İKSV

21.00                        Carla Pires “Fadolar” (Portekiz)

– 16 Kasım Cuma            İBB Bakırköy Cem Karaca K.M 

20.00                       “Dünya Flamenko Günü”

                                                  Flamenco Reina  (İspanya- Türkiye )

–  21 Kasım Çarşamba    İBB Kartal Bülent Ecevit K.M.

20.00                        Kuarteti Pentagram (Kosova)

– 27 Kasım Salı               İBB Kartal Bülent Ecevit K.M.

20.00                        Dhoad Gypsy Band  (Rajastan, Hindistan)

– 28 Kasım Çarşamba      İBB Bakırköy Cem Karaca K.M.

20.00                        Mahsa & Marjan Vahdat  (İran)

–  29 Kasım Perşembe      Fransız Kültür Merkezi

19.00                        Söyleşi : Forabandit

20.00                        “Forabandit”

                                                  Sam Karpienia, Bijan Chemirani, Ulaş Özdemir

(Fransa – İran – Türkiye)

 

İstanbul’un haftalık sanat ajandası (9-16 Kasım)

sanat duyuru

İstanbullu sanatseverler konserler, resim sergileri, tiyatro oyunları ile sanat dolu bir hafta yaşayacaklar. İstanbul’un farklı yerlerinde gerçekleştirilen sanat etkinlikleri ile İstanbulluları sanatın farklı dallarında yeni keşifler bekliyor. Sizin için haftanın önemli sanat etkinliklerini derledik…

Dünyaca ünlü Latin şarkıcı Jennifer Lopez, 14 Kasım’da Ataköy Atletizm Arena’da sahne alacak.”Dance Again” turnesi kapsamında 3 konser vermek için İstanbul’a gelecek Lopez, dünya listelerinde uzun süre ilk sırada kalan ”On The Floor” şarkısının yer aldığı ”Love” albümünün yanı sıra sevilen hit parçalarını da seslendirecek.Dünyanın en iyi senfoni orkestraları arasında gösterilen şef Lorin Maazel yönetimindeki Kraliyet Concertgebouw Orkestrası, 10 Kasım’da Haliç Kongre Merkezi’nde konser verecek. Hollanda ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 400. yılı kutlamaları kapsamında gerçekleştirilecek konserde, Peter Van Anrooy’un ”Piet Hein Rhapsody”si, Sergei Prokofiev’in ”Romeo ve Juliet Süiti”nden bölümler ile Çaykovski’nin ”Op. 36 numaralı Fa minör 4. Senfonisi” seslendirilecek. Her biri virtüoz 120 müzisyenden oluşan orkestra, kurulduğu 1888 yılından bu yana Strauss, Mahler, Debussy ve Stravinsky gibi pek çok önemli besteci tarafından yönetildi.

İrlandalı hard rock grubu ”Thin Lizzy”, Avea’nın 3. Escape to Music konserleri kapsamında 11 Kasım’da Küçükçiftlik Park’ta hayranlarıyla buluşacak. ”Whiskey in the Jar” şarkısını yorumlayış biçimi, ”Jailbreak”, ”The Boys Are Back in Town” ve ”Bad Reputation” gibi parçalarıyla dünya çapında büyük bir hayran kitlesine sahip olan grup, çift gitar armonisi kullanan ilk hard rock gruplarından biri olarak kabul ediliyor. 43 yıllık kariyerinde birçok unutulmaz canlı performans sergileyen grup, müzik kanalı VH1’in ”Hard Rock’un En Büyük 100 Sanatçısı” listesinde 51. sırada gösteriliyor. Van Morrison, Little Feat ve Bob Seger gibi isimlerden ilham alan grup, 1986’da ölene kadar grubun liderliğini yapan basçı, şarkı yazarı ve solist Phil Lynott’ın mirasına duydukları saygıdan dolayı bundan sonraki albümlerini ”Thin Lizzy” adıyla çıkarmayacağını açıklamıştı.

”4. Avea Sıra Dışı Müzik” konserleri, İran asıllı grup ”Niyaz”ın yarın İstanbul Kongre Merkezi Harbiye Oditoryumu’nda vereceği konserle başlayacak. Azam Ali’nin benzersiz sesi, Loga Ramin Torkian’ın büyülü akustik/elektrik düzenlemeleri ve ”Grammy” adayı prodüktör/remiks ustası Carmen Rizzo’nun öncü elektronik ses örgüleriyle zihinlerde yer eden ”Niyaz”, zengin Sufi mistisizmi ile Orta Doğu’nun şiir ve türkülerini, akustik enstrümanlar ve modern elektronik müziğin tınılarıyla buluşturuyor. Müzik eleştirmenleri tarafından çığır açan bir topluluk olarak görülen ”Niyaz”, 2005’te piyasaya sunulan ilk albümden bu yana sayısız festival ve konserde sahne aldı. Grup, mayıs ayında yayınladığı ”Sumud” ile de Türkiye’deki müzik marketlerde en çok satılan yabancı albümler listelerinin üst basamaklarına tırmandı.

Terence Blanchard Quintet, 13 Kasım’da Nardis Jazz Club’ta sahne alacak. Günümüzün en iyi trompetçilerinden biri olarak görülen Terence Blanchard, 1990’dan bu yana birlikte çalıştığı Spike Lee’nin filmleri için yaptığı müziklerle de büyük beğeni topladı ve bu albümlerle ”Grammy” ve ”Altın Küre”ye aday gösterildi.Blanchard, 2005’te McCoy Tyner, Gary Bartz, Christian McBride ve LewisNash ile birlikte ”En İyi Enstrümantal Caz Albümü” dalında ”Grammy” ödülünü kazandı.

Azerbaycan’da düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışması’nı ”Love Me Back” adlı şarkısıyla Türkiye’yi temsil eden Can Bonomo, 14 Kasım’da Salon İKSV’de konser verecek. Müzikal yolculuğunda The Shins, Wax Poetic, The Kinks, The Libertines ve The Beatles gibi gruplardan esinlenen Bonomo, alaturka nağmelerden indie melodilere uzanan tarzını ”İstanbul Müziği” olarak tanımlıyor. Bonomo, geçen yılın başlarında çıkardığı ilk albümü ”Meczup” ile geniş bir hayran kitlesine ulaştı.

Fransız şanson geleneğiyle cazı bir araya getiren Amerikalı caz şarkıcısı Stacey Kent, yarın Salon İKSV’de sevenleriyle buluşacak. İlk albümü ”Close Your Eyes”ı 1997 yılında çıkaran Stacey Kent’in ”The Boy Nex Door” albümü Fransa’da ”altın plak”a değer bulundu. Sanatçının 2007’de piyasaya sunulan ”Breakfast on the Morning Tram” albümü Fransa’da ”platin plak” aldı ve ”Grammy”ye aday gösterildi.

Portekiz’in en başarılı fado vokalistlerinden olan Carla Pires, 15 Kasım’da Salon İKSV’de hayranlarının karşısına çıkacak. Berrak alto vokaliyle beğeni toplayan Pires, Avrupa kentlerinde birçok festivalde performans gösterdi.

Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO), yılın en parlak projelerinden biri olan, Güher ve Süher Pekinel’in ”Dünya Sahnelerinde Genç Müzisyenler” projesinin yıldızları ile 2012’ye veda edecek. Farklı enstrüman gruplarından yetenekli öğrencilerin destek gördüğü ve Avrupa’da dünyanın önde gelen müzisyenleriyle eğitimlerini sürdürme hakkı kazandığı projenin keman, viyolonsel ve piyano dallarından 4 genç yetenek, BİFO ile birlikte 12 Kasım’da Caddebostan Kültür Merkezi’nde konser verecek. Şef Sascha Goetzel yönetimindeki orkestra konserde, Sibelius’un ”Keman Konçertosu, Re minör, Op. 47”, Schumann’ın ”Viyolonsel Konçertosu, La minör, Op. 129”, Rachmaninoff’un ”2. Piyano Konçertosu, Do minör, Op. 18” ile Brahms’ın ”Keman Konçertosu, Re Majör, Op. 77” eserlerini seslendirecek.

Tuluyhan Uğurlu’dan Atatürk’ü anma konseri

Piyanist Tuluyhan Uğurlu, 10 Kasım’da Tepe Nautilus AVM’de Atatürk’ü anma konseri verecek. Uğurlu konserde, Atatürk için yazılan en önemli eserler arasında yer alan ”Mustafa Kemal Atatürk ve Güneşin Askerleri” isimli senfonik eserini seslendirecek. Görüntülerle de desteklenecek konserde, ”Dolmabahçe’de Hüzünlü Sonbahar”, ”Sofya’da Dans”, ”Biz Cumhuriyet’i Çok Sevdik”, ”Cumhuriyet’in Kızları”, ”Cumhuriyet Trenleri” adlı eserleriyle sahne alacak Uğurlu’ya, kavalda Murat Toraman, elektrogitar ve yaylı tamburda Uğur Varol, kontrbasta Umut Sel, vurmalı enstrümanlarda Gürkan Özkan eşlik edecek.

Sahne sanatları

”Kanlı Düğün”, ”Carmen”, ”Büyülü Aşk” adlı unutulmaz filmlerin ünlü İspanyol yönetmeni Carlos Saura’nın ”Flamenco Hoy” isimli sahne projesi, yarın, 10 ve 11 Kasım’da TİM Show Center’da görülebilecek. 11 sanatçıdan oluşan dans grubu, Rafael Estevez ve Nani Panos tarafından tasarlanan koreografiyle, asırlar boyunca hüküm süren geleneksel temalarla caz ve çağdaş müziği buluşturuyor. Gösteride, İspanyol piyanist Chano Domingez’in eserlerini, 4 ses sanatçısı yorumlayacak. Ayrıca gitar virtüözü Antonio Rey, 5 müzisyenle birlikte canlı performans sergileyecek. Chano Dominguez ve Antonio Rey’in müzikleri, modern cazla geleneksel motifleri birleştirerek izleyiciyi flamenkonun derinliklerine götürecek.

İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB), ”Midas’ın Kulakları” operasını yarın, 10 ve 13 Kasım’da Kadıköy Süreyya Operası’nda sahneleyecek. Librettosunu temmuz ayında hayatını kaybeden Güngör Dilmen’in yazdığı, Ferit Tüzün’ün bestelediği eserin rejisörlüğünü Yücel Erten yaptı. Orkestra şefliğini Serdar Yalçın’ın, koro şefliğini Gökçen Koray’ın yaptığı operanın koreografisi Selçuk Borak imzası taşıyor. Güngör Dilmen’in aynı ismi taşıyan manzum oyunu ve Ferit Tüzün’ün bestelerinin mükemmel uyumu sonucunda bir Türk klasiği haline gelen ”Midas’ın Kulakları”, masalsı ve şiirsel üslubuyla sanatseverlerin ilgisini çekiyor.

”Wolfgang ve Lorenzo” adlı müzikli oyun, 14 Kasım’da Fulya Konser Salonu’nda sergilenecek. Aydın Büke’nin yazdığı, H. Rıza Murat Göksu’nun sahneye koyduğu oyun, Wolfgang Amadeus Mozart’ın İtalyan metin yazarı Lorenzo Da Ponte ile üç ortak çalışmasını konu ediniyor.

”Çocuk Dünyası” adlı çocuk müzikali, 11 Kasım’da Kadıköy Süreyya Operası’nda izlenebilecek.

Fulya Konser Salonu’nda ise 10 Kasım’da ”Atatürk’ü Anma Konseri” düzenlenecek.

Devlet ve şehir tiyatroları

İstanbul Devlet Tiyatrosu oyuncuları, Küçük Sahne’de yarın, 10 ve 11 Kasım’da ”Herkesin Bildiği Sırlar”, 13, 14 ve 15 Kasım’da ”Çirkin”, Küçükçekmece Cennet Kültür ve Sanat Merkezi’nde yarın, 10 ve 11 Kasım’da ”Aşkımız Aksaray’ın En Büyük Yangını”, Cevahir Salon 1’de yarın, 10 ve 11 Kasım’da ”Yanık”, 13, 14 ve 15 Kasım’da ”Sidikli Kasabası Müzikali”, Üsküdar Tekel Sahnesi’nde 15 Kasım’da ”Çehov Makinesi”, Ahmet Mithat Efendi Sahnesi’nde yarın, 10 ve 11 Kasım’da ”Düğün Şarkısı”, Kartal Bülent Ecevit Sahnesi’nde 13 ve 14 Kasım’da ”Aşkımız Aksaray’ın En Büyük Yangını”, Cevahir Salon 2’de 13, 14, 15 Kasım’da ”Düğün Şarkısı’, Üsküdar Stüdyo Sahne’de yarın 10 ve 11 Kasım’da ”Çirkin” ile 13 ve 14 Kasım’da ”Kontrabas” adlı oyunları sahneleyecek.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda 10 ve 11 Kasım’da, Ümraniye Sahnesi’nde ”Şark Dişçisi” ve ”Fareli Köyün Kavalcısı”, Kağıthane Sadabad Sahnesi’nde ”Dar Ayakkabıyla Yaşamak” ve ”Pinokyo”, Üsküdar Müsahipzade Celal Sahnesi’nde ”Perşembenin Hanımları” ve ”Ali Baba ve Kırk Haramiler”, Fatih Reşat Nuri Sahnesi’nde ”Mutfak Söyleşileri” ve ”Boncuk”, Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi’nde ”Çığ” ve ”Karagöz Tatlıcı”, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde ”Ateşli Sabır (Postacı)” ve ”Sokak Kedileri”, Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’nde ”Meraklısı İçin Öyle Bir Hikaye” ve ”Pırtlatan Bal” adlı oyunlar izlenebilecek.

Ümraniye Sahnesi’nde ”Dar Ayakkabıyla Yaşamak”, Kağıthane Sadabad Sahnesi’nde ”Vişne Bahçesi”, Üsküdar Müsahipzade Celal Sahnesi’nde ”Kabare”, Fatih Reşat Nuri Sahnesi’nde ”Büyünün Gözleri”, Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi’nde ”Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi”, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde ”Ben Sinema Artisti Olmak İstiyorum”, Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’nde ”Toros Canavarı” adlı oyunlar ise 14 ve 15 Kasım’da sergilenecek.

Özel tiyatrolar

Sefaköy Kültür ve Sanat Merkezi’nde ”Tatlı Kaçık”, Tiyatro Pera’da ”Ah Smyrna’m, Güzel İzmir’im”, Metin Zakoğlu Cafe Theatre’da ”Aşk Dönümü”, İkinci Kat’ta ”Yalnızlar Kulübü”, Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde ”Otelde Komik Bir Gece”, Craft Tiyatro’da ”Uğrak Yeri”, Kozyatağı Kültür Merkezi (KKM) Gönül Ülkü ve Gazanfer Özcan Sahnesi’nde ”Sonbaharı Beklerken”, Caddebostan Kültür Merkezi’nde ”Alevli Günler”, oyunları yarın tiyatroseverlerle buluşacak.

Ayrıca, 10 Kasım’da Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde ”Menan Cinleri”, Maya Cüneyt Türel Sahnesi’nde ”Eleni’den Mektuplar”, Gri Sahne’de ”Kutlama”, KKM Gönül Ülkü ve Gazanfer Özcan Sahnesi’nde ”Hasretinden Prangalar Eskittim”, Çevre Tiyatrosu’nda ”Metot”, Şişli Blackk Out Sahnesi’nde ”Tatlı Kaçık”, Kenter Tiyatrosu’nda ”Macbeth”, İkinci Kat’ta ”Torbacının Esrarı”, 11 Kasım’da garajistanbul’da ”Oda ve Adam”, Metin Zakoğlu Cafe Theatre’da ”Arkadaşım Kadın Oldu”, 12 Kasım’da Maya Cüneyt Türel Sahnesi’nde ”Meymenetsiz Musibet”, İkinci Kat’ta ”Limonata”, Kumbaracı 50’de ”Yokuş Aşağı Emanetler” oyunları izlenebilecek.

Sergi

”Atatürk: Bir İnsandan Daha Fazla…” başlıklı fotoğrafı sergisi, 10 Kasım’da Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nde açılacak.  Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamının farklı yönlerini anlatan sergide, Suna ve İnan Kıraç Vakfı Koleksiyonu’ndan seçilen 30’ı aşkın fotoğraf yer alacak. Küratörlüğünü Ekrem Işın’ın yaptığı sergi, 30 Kasım’a kadar ziyaret edilebilecek.

Heykel sanatçısı Ozan Oganer’in ”Dilemma” adlı sergisi, yarından itibaren Galeri Merkur’de görülebilecek. Heykel sanatına, dantel, iğne oyası gibi malzemeleri kazandıran sanatçı, bu sergide, kendine özgü tekniğini, alışılmış materyalin yanı sıra yeni bir malzemenin sınırlarını zorlayarak genişletiyor.Sanatçının son heykel işlerinin yer aldığı sergi, 27 Kasım’a kadar ziyaret edilebilecek.

Çocuklar için

”Disney Live Mickey’nin Müzik Festivali”, yarın, 10 ve 11 Kasım’da Trump Towers Mall’da çocuklarla buluşacak.Koreografisi Madonna’nın koreografı tarafından yapılan ve dünyada izlenme rekorları kıran gösteride, Mickey Mouse ve dostları, izleyenleri, ışıltılı kostümler, hareketli ve yüksek enerjili şarkılarla dans ederek eğlendiriyor.

Atlantis Sirki, yarın, 10 ve 11 Kasım’da Merter Meydan AVM’de gösteri sunacak. Akrobasi gösterileri, fanatik köpeklerin futbol şovu, nefes kesen köpekbalıkları, akıllı foklar ve sevimli penguenler, çocuklara eğlenceli dakikalar yaşatacak.

”Sinbad ve Adalar Prensesi” adlı müzikal çocuk oyunu, 10 Kasım’da TİM Fettah Aytaç Salonu’nda, ”Balıkçı ve Pisiler” adlı tek perdeli müzikli oyun ise 11 Kasım’da Sefaköy Kültür ve Sanat Merkezi’nde izlenebilecek.

Bursa

Bursa Devlet Tiyatrosu (BDT), “Altın Kafeste Yangın”, “Kuzguncuklu Fazilet” ve “Tek Kişilik Yaşam”, oyunlarını sahneleyecek.

Eski devlet bakanlarından Yılmaz Karakoyunlu’nun yazdığı, Galip Erdal’ın yönettiği “Kuzguncuklu Fazilet” adlı oyunun dekor tasarımını Başak Özdoğan, kostüm tasarımını Fatma Sarıkurt, ışık tasarımını Yakup Çartık yapıyor.

1942-1944 yılları arasında yürürlükte olan Varlık Vergisi’nin toplum üzerinde yarattığı çarpıklıkları konu edinen oyun, 11 kişilik oyuncu kadrosu ile izleyicilerle buluşuyor. Oyun, Ahmet Vefik Paşa Sahnesi’nde bugün ve yarın 20.00’de, 10 Kasım Cumartesi 15.00 ve 20.00’de, 11 Kasım Pazar ise 20.00’de tiyatroseverlerle buluşacak.

Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun yazdığı, Erkan Yılmaz’ın sahnelediği, Ayşe Lebriz Berkem’in yönettiği “Tek Kişilik Yaşam” adlı oyunun dekor ve kostüm tasarımı ise Hakan Dündar, ışık tasarımı Ali Karaman’ın imzasını taşıyor.

Y. Emir Çiçek’in rol aldığı oyunda, hatıraların insan hayatında gürültü patırtı içinde kısa süreli dinlenme gibi bir kaçış noktası olduğu anlatılıyor. Rüyaların, seslerin, düşüncelerin, hayallerin ve daha başka, yaşayan ya da yaşamayan diğer şeylerin bir hatırası olduğu anlatılan oyun, Feraizcizade Oda Tiyatrosu Sahnesi’nde bugün, yarın ve cumartesi 18.00’de izleyiciyle buluşacak.

Hidayet Sayın’ın yazdığı, Bora Özkula’nın yönettiği “Altın Kafeste Yangın”ın dekor tasarımını ise Özlem Karabay, kostüm tasarımını Fatma Sarıkurt, ışık tasarımını ise Ali Karaman yapıyor. Taner Turan, Rüyam Dirin, Kamil Korunan, Ecehan Şarman Çetinkaya, Sitare Tuna, Emre Yaşa, Emir Çiçek, Erol Aydın, Süheyla Zeybek, Bora Özkula’nın rol aldığı oyunda, Osmanlı sultanları arasında trajik bir hayatı olan Sultan V. Murad’ın umutsuzluklar, korkular, onur mücadelesi ve müzikle dolu 28 yıllık esareti anlatılıyor.

Oyun, 13 ve 14 Kasım tarihlerinde saat 20.00’de Ahmet Vefik Paşa Sahnesi’nde sahnelenecek.

Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu ise “Karagöz Dadım Olsana” adlı gölge oyununu sahneliyor. Tayfun Özeren’in yazdığı ve sahnelediği oyun 4 yaş ve üzerindeki çocuklara hitap ediyor. Gölge oyunu, 10 Kasım Cumartesi 14.00’de Karagöz Müzesi Sahnesi’nde seyirciyle buluşacak.  Kaynak :[-] Muhabir : Cem Şan / Haluk Yüksel

 

 

Antalya Piyano Festivali’nden muhteşem program.

Dünyaca ünlü sanatçıları ve grupları Antalya’da buluşturan, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği Uluslararası Antalya Piyano Festivali, muhteşem bir programla Kasım ayında başlıyor. 13’üncü yılında “Şehirde Müzik Var” sloganıyla yola çıkan festival, renkli ve dopdolu içeriği ile dikkat çekiyor. Sanat yönetmenliğini Fazıl Say’ın yaptığı festival, Volkswagen ana sponsorluğunda 16 Kasım – 08 Aralık tarihleri arasında Antalya’da gerçekleşecek. Efsane caz sanatçısı Chick Corea bu yıl festivalin sürpriz isimlerinden. Her gecesiyle izleyiciye ayrı bir tat sunacak olan festivalde, sahnedeki konserlerin yanı sıra halk konserleri ve öğrenciler ile sanatçıları bir araya getiren atölye çalışmaları da yer alıyor. “Şehirde Müzik Var” sloganı ile festival, 13’üncü yaşında da sanatseverlere unutulmaz bir müzik şöleni yaşatacak.

Festival açılışında Say’ın “Mezopotamya” Senfonisi
Festivalin bu yılki açılış konserlerinde ünlü besteci ve piyanist Fazıl Say’ın “Bugüne kadar yazdığım en iyi eser” olarak nitelediği ve 2012 yılında bestelediği, “Mezopotamya” başlıklı ikinci senfonisi seslendirilecek. Şaşırtıcı yeniliklerle dolu olan eser “Ovada iki çocuk”, “Dicle”, “Ölüm kültürü üzerine”, “Melodram”, “Ay”, “Güneş”, “Kurşun”, “Fırat”, “Savaş üzerine”, “Mezopotamya Türküsü” başlıklı on farklı bölümden oluşuyor. 130 kişilik dev bir orkestra için kurgulanan senfonide Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nı şef Gürer Aykal yönetecek. Antalya’da ilk kez yorumlanacak eserde solist Carolina Eyck Theremin isimli elektronik çalgısı ile Mezopotamya’daki bir meleği canlandıracak. Bas Blok Flütü ile Çağatay Akyol ve Bas Flütü ile de Bülent Evcil orkestraya eşlik edecek. Say’ın güçlü performansıyla gerçekleşecek açılış konserleri 16 Kasım Cuma ve 17 Kasım Cumartesi günü saat 20:00’de Antalya Kültür Merkezi’nde izlenebilir.
Sahne genç yeteneklerin…
Türkiye’deki birçok sanatçıyı yetiştiren ve 2006 yılında hayata veda eden piyanist Kâmuran Gündemir anısına her yıl geleneksel olarak düzenlenen “Genç Yetenekler” konseri, bu yıl da başarılı gençleri ağırlamaya devam ediyor. Bu senenin solistleri Cem Esen, Can Çakmur, Victor Maslov ve Merve Akyıldız. Genç piyanistlerin performanslarını sergileyeceği konser 18 Kasım Pazar günü saat 14:30’da Antalya Kültür Merkezi’nde ücretsiz olarak gerçekleşecek.
Andante Gecesi’nde “Midori & Özgür Aydın” 
Klasik müzik dergisi ‘Andante’ adına yapılan gecede, ülkemizi yurtdışında başarıyla temsil eden piyanist Özgür Aydın ve dünyaca ünlü Japon keman sanatçısı Midori Gato birlikte sahne alacak. 2009 yılından bu yana dünyanın farklı şehirlerinde sahne alan ikili için New York Timesgazetesinin ünlü müzik eleştirmeni Vivien Schweitzer “İkilinin sahnedeki uyumu izlemeye değer” yorumunu yapıyor. 20 Kasım Salı günü saat 20:00’de Antalya Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek “Andante Gecesi”nde ikili, çok özel bir repertuvar sunacak.
Sıra dışı “Diabelli” yorumuyla “Andreas Staier”
Alman piyanist Andreas Staier bu yıl festivalde sahne alacak bir diğer isim. Dünyanın önde gelen orkestralarıyla birlikte solist olarak sahne alan Staier, konser gecesinde izleyicilere özel bir repertuvar sunacak. Sanatçı, Beethoven’ın Viyanalı müzik yayıncısı ve besteci Anton Diabelli’nin bir valsi üzerine yazdığı Diabelli Çeşitlemeleri’ni seslendirecek. Beethoven’ın son dönem eserlerinden olan ve çeşitleme tekniğinin en kusursuz örneklerinden sayılan 33 Çeşitleme’nin seslendirileceği konser, 22 Kasım Perşembe günü saat 20:00’de Antalya Kültür Merkezi’nde izlenebilir.
İspanyol aşk şarkılarının tutkulu sesi “Buika”
Festivalin bu yılki sürprizlerinden biri de İspanyol aşk şarkılarının tutkulu sesi Buika… “En mi Peil” albümü ile tüm dünyada büyük beğeni toplayan Buika Antalya’da ilk kez festival kapsamında hayranlarıyla buluşacak. Flamenko ile cazı bir araya getiren, flamenkoyu farklı boyutlara taşıyarak dünya müziğine yepyeni bir tarz kazandıran Buika, sahnedeki enerjisi ile de seyirciyi adeta büyülüyor. 24 Kasım Cumartesi günü saat 20:00’de Antalya Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek konserde İspanyol şarkıcıya dünyaca ünlü piyanist Ivan Melon (piyano), AntonioCuenca (kontrabas) ve Ramon Porrina (vurmalılar) eşlik edecek. Seal ve Nelly Furtado gibi dünyaca ünlü pop yıldızları ile yaptığı düetlerle de dünya listelerine giren Buika, gecedeyönetmen Pedro Almadovar’ın filmlerinde yer alan enfes şarkılarını da seslendirecek.
Piyanonun zarif kraliçesi Gülsin Onay
Dünyaca ünlü Türk piyanist Gülsin Onay bu yıl festivalin en önemli konukları arasında yer alıyor. Hocası Ahmed Adnan Saygun’un dünya çapında en güçlü yorumcusu olarak kabul edilen Onay, önemli orkestralar eşliğinde sayısız ülkede bestecinin eserlerini seslendirdi. Özellikle romantik dönem bestecilerinin eserlerindeki usta yorumuyla tanınan sanatçı bu konserde Saygun ve Beethoven’ın eserlerinin yanı sıra 20. yüzyılın en önemli bestecilerinden biri olan ve bu yıl 150. doğum yılı kutlanan Fransız besteci Claude Debussy‘nin eserlerini de yorumlayacak. Kaçırılmaması gereken bu konser 26 Kasım Pazartesi günü saat 20:00’de Antalya Kültür Merkezi’nde izlenebilir.
Cazın efsanesi ismi Chick Corea ‘Trio’su ile festivalde…
Caz müziğin yaşayan efsanesi Chick Corea, festivalin en heyecanlı gecelerinden birine imza atacak. 18 Grammy ödülü olan Amerikalı besteci ve piyanist Chick Corea festival kapsamında trio’suyla birlikte ilk kez konser verecek. Gecede piyanosuyla etkileyici bir şov sunacak olan efsane sanatçıyla birlikte iki ünlü isim daha sahne alacak: basta kendi kuşağının en üstün yeteneklerinden biri olarak kabul edilen ve Sting, Pat Metheny, McCoy Tyner gibi ünlü isimlere eşlik eden Christian McBride ve vurmalılarda, Herbie Hancock, Bob Dylan, Joni Mitchell ve The Wayne Shorter Quartet ile çalışan sıradışı yetenek Brian Blade. Muhteşem performansları ile izleyicilere unutulmaz bir caz gecesi yaşatacak olan Chick Corea Trio’nun heyecanla beklenen konseri 28 Kasım Çarşamba günü saat 20:00’de Antalya Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek.
Atlantik’in öbür yanından “Tzimon Barto” geliyor
Amerikalı piyanist Tzimon Barto, çok özel bir repertuvar ile sanatseverlerin karşısında olacak. Güçlü yorumu ve sahne performansı ile beğeni toplayan piyanist, Atlantik’in diğer yakasından festivale konuk oluyor. New York Filarmoni, Chicago Senfoni ve Houston Senfoni gibi birçok uluslararası orkestra ile birlikte konserler veren Barto, özellikle Chopin, Schumann ve Gershwin yorumlarıyla dikkat çekiyor. Tzimon Barto konseri 30 Kasım Cuma günü saat 20:00’de Antalya Kültür Merkezi’nde izlenebilir.
Brad Mehldau Trio ile “caz”a doyacaksınız
Dünyanın farklı sahnelerinde verdiği konserlerin yanı sıra Stanley Kubrick’in efsane filmi “Eyes Wide Shut” gibi birçok film müziğinde de ismini sıkça gördüğümüz ünlü piyanist Brad Mehldau da, triosuyla birlikte festivale konuk olan isimler arasında yer alıyor. 2 Aralık Pazar günü saat 20:00’de Antalya Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek bu keyifli caz gecesinde Mehldau’ya Larry Grenadier (bas) ve Jeff Ballard (vurmalılar) eşlik edecek.
Yunan piyanist Anastasios Pappas da festivalde…
New York basınının “Enstrümanıyla akıllarda kalan gerçek bir müzisyen” olarak yorumladığı Yunan piyanist Anastasios Pappas festivalde izleyicilere unutulmaz bir gece yaşatacak. Pappas 4 Aralık Salı günü saat 20:00’de Antalya Kültür Merkezi’nde gerçekleştireceği resitalde, Modest Musorgski, Arjantinli besteci Alberto Ginastera ve Franz Liszt’in eserlerinin yanı sıra Fazıl Say’ın “Kara Toprak” başlıklı eserini de yorumlayacak.
Baltıklardan “Gidon Kremer Trio” rüzgarı
Festival sona yaklaşırken sahne alacak gruplardan biri de “Gidon Kremer Trio” olacak. Letonyalı ünlü keman sanatçısı ve orkestra şefi Gidon Kremer, Gürcü piyanist Khatia Buniatishvili ve Litvanyalı viyolonsel sanatçısı Giedre Dirvanauskaite’den oluşan grup farklı tarzları ve yorumlarıyla dikkat çekiyor. “Gidon Kremer Trio” konserde, Franck ve Çaykovski’nin eserlerinin yanı sıra Gidon Kremer’in geçtiğimiz yıl kaybettiği annesi Marianne Kremer’in anısına yazılan ve Kovacs Tickmayer’in Monteverdi’nin aynı isimli aryasından uyarladığı Lasciatemi Morire isimli eserini de seslendirecek. Konser 6 Aralık Perşembe Günü saat 20:00’de Antalya Kültür Merkezi’nde izlenebilir.
Festival Kapanışı “Spivakov ve Moskova Virtüözleri” ile…
Festivalin son konserinde ise gelenek yine bozulmuyor. Sanat kalitesi ile iddialı bir isme sahip olan ve dünyanın en önemli toplulukları arasında gösterilen Moskova Virtüözleri bu yıl da festival kapanışını gerçekleştirecek. Aynı zamanda festivalin daimi orkestrası olan topluluğu, yine güçlü bir isim olan şef Vladimir Spivakov yönetecek. Geceye solist olarak piyanist Philipp Kopachevsky, flütçü Julia Schasnovich, viyolonselci Dmirtry Prokofiev ve saksafoncu Matvey Sherling katılacak. Sanatseverlere müziğin farklı renklerini sunan festivalin kapanış konseri 8 Aralık Cumartesi günü saat 20.00’de Antalya Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek.
Halk Konserleri ve Workshop’lar
Halk konserleri devam ediyor
13’üncü yılında “Şehirde Müzik Var” sloganıyla yola çıkan festivalin yelpazesi bu yıl daha da genişledi. Ücretsiz halk konserleriyle Antalya’nın farklı noktalarında sanatseverlerle buluşan festival, bu yıl ilçelere kadar uzanan bir programla hazırlandı. Programda Antalya Kültür Merkezi’nde gerçekleşen konserlerin yanı sıra ücretsiz olarak düzenlenecek üç halk konseri de yer alıyor. Konserlerden ilki festivalin sanat yönetmeni olan Fazıl Say konseri. Say, 18 Kasım’daAlanya’da izleyicilerle buluşacak. Piyanonun zarif kraliçesi Gülsin Onay 23 Kasım’da Kepez’de, Yunan piyanist Anastasios Pappas ise 5 Aralık’ta Akdeniz Üniversitesi’nde bir konser verecek. Şehrin uzak bölgelerinde yaşayan ve konserlere gelme şansı olmayanlar, dopdolu bir programa sahip bu üç konserle festivali takip etme şansı yakalayacak.
Sanatçılar festival boyunca öğrencilerle
Festival bu yıl da sanatçıları ve öğrencileri farklı atölye çalışmaları ile bir araya getirmeye devam ediyor. Kalitesi kadar atölye çalışmalarıyla da eğitim alanında güç kazanan festivalde, bu yıl çalışmalar daha da arttırıldı. Dünyanın farklı ülkelerinden gelen sanatçıların gerçekleştireceği atölye çalışmalarında, öğrenciler sanatçılarla çalışma olanağı yakalayacak. Festival boyunca devam edecek olan atölye çalışmaları Akdeniz Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Antalya Koleji ve ATSO Güzel Sanatlar Lisesi’nde gerçekleşecek.
Biletler 01 Kasım’dan itibaren Biletix’te satışta
16 Kasım-08 Aralık tarihleri arasında Antalya Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek 13’üncü Uluslararası Antalya Piyano Festivali’nin biletleri yurtiçinde ve yurtdışında, 01 Kasım’dan itibaren Biletix’te satışta olacak. Festival biletleri Biletix gişelerinden ya da www.biletix.com adresinden alınabilir.
Festivalin Bilet Fiyatları
Balkon    : 35 TL
Salon      : 45 TL
Kombine:  250 TL (Tüm etkinlikleri kapsar)

Kültür ve sanat hayatımızı dopdolu programlarıyla 12 yıldır renklendiren İş Sanat, 13. sezonunda da sanatseverlere özel projelerle merhaba diyor. İş Sanat geçtiğimiz aylarda genç yaşta aramızdan ayrılan İş Sanat Yönetmeni Meriç Soylu’nun imzasını taşıyan programıyla 13. sezonunda değerli yönetmenini anıyor.

İstanbullu sanatseverlerin buluşma noktası olan İş Sanat 13. sezonuna 17 klasik müzik, 6 caz, 6 dünya müziği, 7 yerli proje, 3 dans gösterisi, 5 şiir dinletisi ve 8 çocuk gösterisinden oluşan dopdulu bir program ile başlıyor.

Sanat tutkunlarının her yıl büyük beğenisini kazanan ve hafızalara kazınmış geçmiş sezonları gibi, İş Sanat yeni sezonunda da dünyaca ünlü sanatçı ve topluluklar ile ülkemizin önde gelen sanatçılarını ağırlayacak. .

İş Sanat 2012-13 sezonunda, müziğe olan tutkusuyla sanatseverleri 6 yıldır birinci sınıf etkinliklerle buluşturmak için üstün bir gayret gösteren, sezonun programını hazırlayan Meriç Soylu’yu anıyor.

YENİ SEZON “PİYANONUN ŞEYTANİ MELEĞİ” İLE BAŞLAYACAK

Sanatseverlere bu yıl 13. kez kapılarını açacak olan İş Sanat, 3 Kasım Cumartesi günü şef Sascha Goetzel yönetimindeki Borusan Filarmoni Orkestrası’nın, 1995 yılında kazandığı 5. Roma Uluslararası Piyano Yarışması Birincilik Ödülü sonrasında İtalyan basınının “Piyanonun Şeytani Meleği” diye bahsettiği, Emre Şen’e eşlik edeceği konserle açacak.

İş Sanat’ın yeni sezonunda soprano Simone Kermes, piyanist Paul Lewis, klarnet sanatçısı Martin Fröst ile piyanist Lisa de Salle ve cazın sıradışı üçlüsü The Puppini Sisters ilk kez Türk izleyicisiyle buluşacak. İş Sanat ayrıca Giardano Dance Chicago ve dünyaca ünlü koreograf ve dansçı Benjamin Millepied’nin topluluğu L.A. Dance Project’in Türkiye’deki ilk gösterilerine de ev sahipliği yapacak.

LUZ CASAL, IMA, MARIZA…

İspanyol müziğinin başarılı temsilcilerinden Luz Casal, Kanadalı genç yıldız sanatçı Ima, dünyaca ünlü Flamenko gitaristi Paco Pena, fado müziğinin genç temsilcilerinden Carminho, Yunanistan’da “Şarkıların Yüce Tanrıçası” olarak anılan diva Marinella ve fadonun kraliçesi Mariza dünya müziğinin farklı renklerini İş Sanat sahnesine taşıyacak.

YİNE KLASİK MÜZİĞİN DEV İSİMLERİNİ AĞIRLAYACAK

Bu yıl 65. yaşını kutlayacak olan ünlü çellist Mischa Maisky, kızı Lily ve oğlu Sascha Maisky, “piyano dâhisi” olarak anılan Arcadi Volodos, bir buçuk yıllık bir aradan sonra tekrar sahnelere dönen piyanonun aranan isimlerinden Piotr Anderszewski ve ülkemizin yetiştirdiği en önemli piyanistlerden Gülsin Onay’ın yanı sıra parlak genç piyanist Lise De La Salle, kemanın yıldız isimleri Isabella Faust, Hilary Hahn Janine Jansen ve Patricia Kopatchinskaja öne çıkan isimlerden yalnızca bir kaçı. Prag Filarmoni Camerata Salazburg, Die Deutsche Kammerphilarmonie Bremen, Berlin Oda Orkestrası, Bavyera Radyo Oda Orkestrası da İş Sanat sahnesinde müzik ziyafetine imza atacak dünyaca ünlü orkestralar arasında yer alıyor. Strauss Festival Orchestra Vienna ise yine unutulmaz yeni yıl konserleri gerçekleştirecek.

CAZ TUTKUNLARI BULUŞACAK

Cazın efsane haline gelmiş isimlerinden David Murray ve Macy Gray dünya turneleri kapsamında caz tutkunlarının karşısında olacak. Kenny Garret Quartet, The Puppini Sisters, Hiromi Trio Project, Kurt Elling ve Michel Camilo Flamenko gitaristi Tomatito ile İş Sanat sahnesinde unutulmaz konserlere imza atacak.

Kaynak :[-]

Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’nün düzenlediği Uluslararası Bodrum Bale Festivali, 8-24 Ağustos’ta yapılacak

Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’nün ”Turizmi kültür ve sanat besler” anlayışıyla 10 yıl önce başlattığı festival, 8-24 Ağustos’ta Bodrum Kalesi’nde sanatseverleri ağırlayacak.
Türk devlet bale topluluklarının yanı sıra yabancı sanatçı ve toplulukların performanslarını sergileyeceği festivalin açılış temsili Devlet Opera ve Balesi başkoreografı Mehmet Balkan’ın sahneye koyduğu ”Bodrum Aşkı” ile yapılacak.

İstanbul Devlet Opera ve Balesi sanatçılarının rol aldığı ”Genç Werther”in Acıları”, 11 Ağustos’ta seyirciyi selamlayacak. İzmir Dvelet Opera ve Balesi, 14 ve 15 Ağustos’ta ”Zorba”yı sahneleyecek.

18 Ağustos’ta Osmanlı Sarayı’ndan ”Harem” rüzgarı esecek. Koreografisini Merih Çimenciler’in, dekor ve kostüm tasarımını Rus tasarımcı Alexander Vasillie’in yaptığı Harem’de, Osmanlı usul müziğinin örnekleri etnik sazlarla icra edilecek.

Antonio Gades Flamenko Topluluğu, 21 Ağustos’ta sanatseverlerle buluşacak. Topluluk, adını aldığı İspanyol dansçı Antonio Gades’in baleye uyarladığı ”Kanlı Düğün” ile ”Flamenca Suit”i yorumlayacak.

Festivalin kapanış temsili, Ankara Devlet Opera ve Balesi Modern Dans Topluluğu’nun sahneleyeceği ”Bir Yaz Gecesi Rüyası” ile yapılacak.

 

Kaynak:[-]

 Festival izleyicisi tarafından yakından takip edilen dünyaca ünlü müzisyen Marcus Miller, İKSV’nin kuruluşunun 40. yılı için “The Istanbul Project” isimli özel bir proje hazırlıyor. Miller’ın İstanbul Caz Festivali’nin siparişi üzerine oluşturduğu “The Istanbul Project”in dünya prömiyeri, Türkiye’den değerli müzisyenlerin katılımıyla, 5 Temmuz Perşembe günü Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesi’nde saat 21.00’de gerçekleştirilecek.

Marcus Miller

Marcus Miller’ın müzik direktörlüğünü üstlendiği “The Istanbul Project” başlıklı projenin tanıtımı için

28 Mayıs Pazartesi akşamı The Marmara Taksim’de bir basın toplantısı düzenlendi. Basın toplantısına, projede yer alacak müzisyenlerle tanışmak ve fikir alışverişinde bulunmak için İstanbul’a gelen Marcus Miller’ın yanı sıra, projedeki Türkiyeli müzisyenlerden Okay Temiz, İmer Demirer ve Bilal Karaman da katıldı. İKSV Resmi İletişim Sponsoru Vodafone Türkiye’ninFacebook sayfasından da canlı olarak yayımlanan basın toplantısının moderatörlüğünü İstanbul Caz Festivali Direktörü Pelin Opcin üstlendi.

19. İstanbul Caz Festivali kapsamında, 5 Temmuz Perşembe akşamı Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesi’nde gerçekleştirilecek “The Istanbul Project” başlıklı konserde, Marcus Miller’a Türkiye’nin önde gelen klarnet virtüözlerinden Hüsnü Şenlendirici, vurmalı çalgılar ustası Burhan Öcal, en basit ritimleri çarpıcı bir anlatıma dönüştüren usta sanatçı Okay Temiz (vurmalı çalgılar), ülkenin yetiştirdiği en iyi caz trompet sanatçılarından İmer Demirer (trompet) ve kendine has tekniği ve ileri seviyedeki müzikal bilgisiyle gitar virtüözü Bilal Karaman (gitar) eşlik edecek. Ekibin diğer üyeleri ise üstün yetenekleri sebebiyle Marcus Miller tarafından desteklenen genç müzisyenler Louis Cato (davul), ve Alex Han’ın (saksafon), yanı sıra Miller’ın üyesi olduğu bir başka topluluk SMV ile birlikte birçok konser veren önemli müzisyen Federico Gonzalez Peña (tuşlu çalgılar).

“The Istanbul Project” konserinin biletleri Biletix satış kanalları ve İKSV’den satılıyor. Lale Kart sahipleri, biletlerini %25’e varan özel indirimlerle temin edebiliyor.

19. İstanbul Caz Festivali, İKSV tarafından Garanti Bankası sponsorluğunda  3-19 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek. İstanbul Caz Festivali’nin proje siparişi vererek, dünya yıldızları ile Türkiye’den sanatçıların buluşturacağı prömiyerler serisi önümüzdeki yıllarda da devam edecek.

Mar cus Miller

Projenin müzik direktörlüğünü üstlenen Marcus Miller,  yıllardır yayınladığı başarılı albümleri ve etkileyici tekniğiyle Türk seyircilerin yakından tanıdığı bir isim. Daha önce birçok kez İstanbul Caz Festivali’nin konuğu olarak konser veren Marcus Miller, çocukluk idolü Miles Davis’in yanı sıra Aretha Franklin, Roberta Flack ve David Sanborn gibi pek çok ünlü sanatçıyla çalışmalarda bulundu; Joe Sample, McCoy Tyner, Bill Withers, Elton John, Bryan Ferry, Jay Z and LL Cool J’in de dâhil olduğu 400’ün üstünde albümde gitar çaldı.

David Sanborn’la beraber Voyeur ve Upfront adlı albümlerle iki defa Grammy ödülünü kazanan Miller, uzun yıllar yapımcı ve session gruplarında müzisyen olarak çalışmasının ardından 1993 yılında kendi kariyerine ağırlık vererek The Sun Don’t Lie adlı ilk solo albümünü çıkardı. Daha sonraki yıllarda, House Party (Martin Lawrence), Boomerang (Eddie Murphy), Siesta (Ellen Barkin), Ladies Man (Tim Meadows), and The Brothers (Morris Chestnut and D.L. Hughley) gibi pek çok filmin müziklerini besteledi.

Hüsnü Şenlendirici

 

Hüsnü Şenlendirici

Klarnet virtüözü Hüsnü Şenlendirici 15 Mart 1976 tarihinde Bergama, İzmir’da doğdu.

5 yaşında klarnet çalmaya başladı. 1990 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı Çalgı Eğitim Bölümü’ne girdi, iki yıl sonra okuldan ayrıldı. Vurmalı çalgılar ustası Okay Temiz’in o yıllardaki “Magnetic Band” grubu ile çalmaya başlayan Hüsnü, grupla birlikte yüzlerce festivalde Türkiye’yi temsil etti. Aynı zamanda, babası Ergun Şenlendirici’nin altı kişilik grubu Laço ile yurtdışında birçok önemli festivale de katıldı. Hüsnü Şenlendirici “Dünya altın klarnet” ödülünün de sahibidir. 1996 yılında, askerdeyken Pozitif’ten gelen teklif sonrası New York’lu acid jazz, funk topluluğu Brooklyn Funk Essentials ile ortak bir albüm ve konser yapmak amacıyla Türk Müziğine özgü enstrümanlardan oluşan 13 kişilik Laço Tayfa’sını kurdu.

Burhan Öçal 

Burhan Öçal

İstanbul ve Zürih’te yaşayan Burhan Öçal, genç yaşta Avrupa’ya gidişiyle, kendini müzik dünyasının bağrında buldu. Bugün hala çalışmaya devam ettiği, dünya çapında ünlü isimlerle de yine o günlerde tanıştı. İsviçre’deki ilk yıllarında Pierre Favre, George Gruntz, Maria Joao Pires ve Peter Waters gibi sanatçılarla çalıştı. Öcal, birçok solo albüme imza atarken, Montreal (where he before an audience of 150 thousand) Montreux, Chicago, Paris, Rome, İstanbul, Vienna,Berlin gibi birçok caz festivalinde sahne aldı. Öçal ayrıca birçok senfoni orkestrası ile çalışamalara imza attı. Burhan Öçal ayrıca çeşitli sinema filmlerinde de rol aldı.

 Okay Temiz

 1939 yılında İstanbul’da doğan sanatçı Türk müziği ile ilgili ilk tınıları musiki eğitimi almış annesi Naciye Temiz’den aldı. Yine annesinin desteği ile Ankara Klasik Müzik Devlet Konservatuarında vurmalı çalgılar ve timpani eğitimi aldı. 1955’te profesyonel müzik yaşantısına adım attı. 1957-1959 yıllarında tophane sanat enstitüsünde eğitim çalışmalarını sürdürmüş ve buradaki eğitimi sayesinde kendine has karakterleri ve tınıları olan davulunu kendisi yapmıştır. 1967 yılında Ulvi Temel orkestrasına katılıp Avrupa’da büyük dans lokallerinde çalıştı. Danimarka ve İsveç’te beraber çalıştığı Dexter Gorden, George Russel, Clark Teery gibi önemli isimlerle çalıştı. Dyani ve Güney Afrikalı trampetçi Mongezi Feza ile birlikte Xaba grubunu oluşturdular. 1974 yılında kurduğu İsveç Türk caz grubu Oriental Wind ile önemli konserlere imza attı. 1991’de Fis Fis Tziganes adlı albümü fransa’da 3000 albüm içinde ilk 3 sıraya girdi. 1992’de Türkiye’de gerçekleştirdiği Green Wave albümü World Music  DJ’lerinin her sene gerçekleştirdikleri ilk on içerisinde yer aldı. Magnetic Band isimli albümü Finlandiya’da kaydetti. İsveç’te birçok albüme ve konserlere imza attı. 1998’de Türkiye’ye yerleşti. Okay Temiz Avrupa, Amerika ve Hindistan’da yaklaşık 3300 konser verdi ve 350 festivale katıldı.

İmer Demirer

 İmer  Demirer, 12 yaşında trompetle tanıştı ve 10 yıl süren klasik eğitimin ardından İstanbul Konservatuarı’ndan mezun oldu. Uluslararası festivallerde sıkılıkla yer alan sanatçı; Aaron Goldberg, Essiet Essiet, Ari Honig ve Emin Fındıkoğlu gibi isimlerle çalıştı. Herbie Hancock ,Wynton Marsalis, Kenny Baron Kenny Garret gibi isimlerlede  ” jam-session ” larda çaldı. Demirer, Türk Caz müziğinin şimdiden en saygın ve önemli trompet sanatçılarından biri olarak tanımlanıyor. 2009 Ekim ayında ilk albümü olan “You, Me & Char” Pozitif Müzik etiketiyle yayınlandı. 2010 yılında Ayşe Gencer’in albümünde de yer alan İmer Demirer, farklı tarzlarda ki müzisyenlerle yeni projeler üzerinde çalışıyor.

Bilal Karaman

Bilal Karaman

Gitarist Bilal Karaman’ın gitarla ilk tanışması 11 yaşında oldu ve çalmayı kendi kendine öğrendi. Doğan Canku’yla Flamenko teknikleri çalıştı, Önder Focan’ın Caz Grup atölyelerine katıldı.Donovan Mixon ve Wolfgang Muthspiel ile caz gitar, Erkan Oğur ile Türk müziği ve perdesiz gitar, Aydın Esen ile yüksek armoni ve doğaçlama çalıştı. İstanbul Bilgi Üniversitesi Müzik bölümünde tam burslu okuyarak bir çok yerli ve yabancı müzisyenle çalışma olanağı kazandı 2004 yılında başarıyla mezun oldu. Yurtiçi ve yurtdışında birçok organizasyonda önemli isimlerle sahne alan Karaman 2009 yılında Kavela ve Cogito gruplarını kurdu.  Yine 2009’da Nardis Caz Gitar yarışmasında Birinci oldu.İleri seviyedeki müzikal bilgisi ve tekniğinin yanı sıra kendine has bir tarzı olan gitarist geleneksel Türk müziklerine çağdaş yaklaşımlarda bulunarak Türk müziklerini daha ileriye taşımayı hedefliyor, kendi bestelerinde de modal ve melodik motifler, modern armoniler ve doğaçlamaları sıkça kullanıyor.

 Kaynak : [-]