Şunun için etiket arşivi: bilim insanı

 

tarihte-bugun-ne-oldu4

10 Haziran, Gregoryen Takvimi’ne göre yılın 161. (artık yıllarda 162.) günüdür. Yıl sonuna kadar kalan 204 gün vardır.

Olaylar

  • 1190 – Friedrich Barbarossa, Üçüncü Haçlı Seferleri sırasında, Saleph Nehrinde (şu anki Göksu Nehri) boğularak ölmüştür.
  • 1692 – İngiltere’nin Amerikan kolonilerindeki Salem cadı mahkemelerinde suçlu bulunan Bridget Bishop asıldı.
  • 1846 – Meksika-Amerika Savaşı: Kaliforniya Cumhuriyeti, Meksika’dan bağımsızlığını ilan etti.
  • 1909 – Telsizle ilk S.O.S. sinyali, Slavonia adlı İngiliz gemisinden verildi.
  • 1910 – Sadayı Millet Gazetesi başyazarı Ahmet Samim, İstanbul’da öldürüldü.
  • 1916 – Osmanlı yönetimindeki Mekke, Arap isyanı sırasında Arapların eline geçti.
  • 1927 – Gazi Koşusu At Yarışı ilk kez yapıldı. Ankara Hipodromu’ndaki yarışı Mustafa Kemal Paşa da izledi.
  • 1930 – Türkiye ile Yunanistan arasında, Ahali Mübadelesi Antlaşması imzalandı.
  • 1934 – İran Şahı Rıza Şah Pehlevi, Türkiye’yi ziyaret amacıyla Gürbulak’ta Türk sınırına geldi ve törenle karşılandı.
  • 1935 – Mülkiye Mektebi’nin adının Siyasal Bilgiler Okulu olarak değiştirilmesine karar verildi.
  • 1940 – II. Dünya Savaşı: İtalya, Fransa ve İngiltere’ye savaş ilan etti.
  • 1940 – II. Dünya Savaşı: General Erwin Rommel’in komutasındaki Alman birlikleri Manş Denizi’ne ulaştı.
  • 1940 – II. Dünya Savaşı: Kanada, İtalya’ya savaş ilan etti.
  • 1940 – II. Dünya Savaşı: Norveç, Alman kuvvetlerine teslim oldu.
  • 1946 – İtalya’da krallık sona erdi, Cumhuriyet ilan edildi.
  • 1946 – Türkiye Gazeteciler Cemiyeti kuruldu.
  • 1947 – Saab, ilk otomobilini üretti.
  • 1949 – Devlet Tiyatro ve Operası TBMM’de kabul edilen yasayla Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak kuruldu. İlk genel müdür, Muhsin Ertuğrul oldu.
  • 1955 – Yapımı 2,5 yılda tamamlanan 300 odalı, 500 yataklı İstanbul Hilton Oteli açıldı.
  • 1960 – Turan Emeksiz, Nedim Özpolat, Ersan Özey, Ali İhsan Kalmaz ve Sökmen Gültekin, Ankara’da Anıtkabir yamacında toprağa verildi.
  • 1960 – Celâl Bayar ve Adnan Menderes, yargılanmak üzere Yassıada’ya götürüldü.
  • 1967 – Altı Gün Savaşı sona erdi: İsrail ve Suriye ateşkes imzaladı. İsrail; Gazze Şeridi, Golan Tepeleri, Doğu Kudüs, Batı Şeria ve Sina Yarımadası’nı işgal etti.
  • 1987 – Eskişehir F-16 uçak motor fabrikası, Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından açıldı.
  • 1990 – Şırnak’ın Çevrimli köyüne saldıran PKK militanları 26 sivili öldürdü.
  • 2000 – Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad öldü. Yerine 17 Temmuz’da oğlu Beşar Esad getirildi.
  • 2001 – Kuzey İrlanda’nın başkenti Belfast’ta düzenlenen 11’inci Dünya Büyükler Boks Şampiyonası’nda, 57 kiloda Ramazan Paliani, Dünya Şampiyonu olarak altın madalya kazandı.
  • 2002 – Ontario’da (Kanada) eşcinsel (eşdeğer) evlilik yasalaştı.
  • 2005 – Orhan Boran’ın 60’ncı sanat yılı ve profesyonel hayatını sona erdirdiği jübile gecesi, Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda yapıldı.
  • 2006 – Hatay’da yabancılara gayrimenkul satışı durduruldu. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, ilin yüz ölçümünün binde 5’inden fazlasının yabancılara satılmış olması nedeniyle ikinci emre kadar satışları yasakladı.

Doğumlar

  • 1803 – Henry Darcy, Fransız bilim insanı (ö. 1858)
  • 1914 – Oktay Rifat, Türk şair (ö. 1988)
  • 1915 – Saul Bellow, ABD’li yazar (ö. 2005)
  • 1916 – Peride Celal, Türk yazar (ö. 2013)
  • 1922 – Judy Garland, ABD’li aktris (ö. 1969)
  • 1928 – Maurice Sendak, ABD’li çocuk edebiyatı desinatör ve yazarı (ö. 2012)
  • 1949 – Ozan Ârif, Türk Halk Müziği Sanatçısı
  • 1956 – Mickey Curry, ABD’li müzisyen
  • 1963 – Nadia Hasnaoui,Norveçli Sunucu
  • 1965 – Elizabeth Hurley, İngiliz aktris, model
  • 1976 – Zekiye Keskin Şatır, Türk okçu
  • 1989 – Alexandra Stan,Rumen Şarkıcı
  • 1992 – Kate Upton, Amerikalı Model

Ölümler

  • MÖ 323 – Büyük İskender (d. MÖ 356)
  • 1836 – André-Marie Ampère, Fransız fizikçi (d. 1775)
  • 1923 – Pierre Loti, Fransız romancı (d. 1850)
  • 1965 – Vahap Özaltay, Türk futbolcu (d. 1907)
  • 1966 – Hamdullah Suphi Tanrıöver, İlk Meclis’te Antalya milletvekili, şair ve yazar (d. 1885)
  • 1967 – Spencer Tracy, ABD’li sinema oyuncusu (d. 1900)
  • 1973 – William Inge, ABD’li oyun yazarı (d. 1913)
  • 1982 – Rainer Werner Fassbinder, Alman film yönetmeni (d. 1945)
  • 1984 – Halide Nusret Zorlutuna, Türk şair, yazar (d. 1901)
  • 1988 – Louis L’Amour, ABD’li yazar (d. 1908)
  • 1996 – Jo Van Fleet, ABD’li aktris (d. 1914)
  • 2000 – Hafız Esed, Suriye devlet başkanı (d. 1930)
  • 2002 – John Gotti, ABD’li gangster (d. 1940)
  • 2004 – Ray Charles, ABD’li müzisyen (d. 1930)
  • 2007 – Ufuk Güldemir, Türk gazeteci (d. 1956)
  • 2008 – Cengiz Aytmatov, Kırgız edebiyatçı, çevirmen ve gazeteci (d. 1928)

Bursa 13. Kitap Fuarı, 14-22 Mart 2015 tarihleri arasında Bursa Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde açılacak.

Bursa-13.-Kitap-Fuari

Bu yıl onüçüncü kez kapılarını açmaya hazırlanan Bursa Kitap Fuarı, 14-22 Mart 2015 tarihleri arasında dolu dolu bir programla kitapseverleri konuk edecek. Aralarında İlber Ortaylı, Gülten Dayıoğlu, Can Dündar, Doğan Hızlan, İnci Enginün, Deniz Kavukçuoğlu, Hakan Bıçakçı, Doğu Yücel, Zeynep Oral, Ahmet Şık, Buket Uzuner, Yalvaç Ural, Bengi Semerci, Yekta Kopan, Hakan Akdoğan ve Üstün Dökmen’in de bulunduğu pek çok değerli yazar, şair ve bilim insanı fuar süresince okurlarıyla buluşacak.

300 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla gerçekleştirilecek Bursa Kitap Fuarı’nda dokuz gün süresince söyleşi, panel, şiir dinletisi ve çocuk etkinlikleriyle birlikte 80 kültür etkinliği düzenlenecektir.

Çanakkale’nin 100. Yılı

Bursa Kitap Fuarı, Çanakkale Zaferi’nin 100. yılını çeşitli etkinliklerle kutlamaya hazırlanıyor. Uluslararası basında Çanakkale Zaferi’nin yansımaları üzerine Timaş Yayınları tarafından “Yüzyıl Öncesinde Dünya Medyasında Çanakkale Savaşları Sergisi” düzenlenecek ve fuar boyunca çeşitli paneller gerçekleştirilecektir.

Haldun Taner 100 Yaşında

haldun taner

Türk tiyatrosunun önemli ismi Haldun Taner’in 100. yaşı Bursa Kitap Fuarı’nda çeşitli etkinliklerle kutlanacak. 14 Mart Cumartesi günü Haldun Taner’in öykücülüğü Doğan Hızlan, Yavuz Ekinci ve Faruk Duman’ın katılımıyla ele alınacaktır. 21 Mart Cumartesi günü düzenlenecek Haldun Taner’in yaşamı, eserleri, tiyatrosu ve her yönüyle ele alınacağı panele ise eşi Demet Taner, Zeynep Oral, Ömer Naci Topçu ve Kazım Güçlü konuşmacı olarak katılacaklardır. Nilüfer Belediyesi Kent Konseyi Okuma Grubu tarafından 15 Mart Pazar günü Haldun Taner’in “Timsah” oyunu okunacaktır.

TÜYAP tarafından, tasarımını Sadık Karamustafa’nın üstlendiği bir sergi de düzenlenecektir. Haldun Taner 100 Yaşında “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” sergisinde yazarın yaşamı, fotoğrafları, aile albümü ve eserlerinden metinler okurlarla buluşacaktır.

Yayınlama Özgürlüğü Yolunda

Türkiye Yayıncılar Birliği tarafından TÜYAP’ın da destekçilerinden biri olduğu “Avrupa Birliği’ne Giriş Sürecinde Yayınlama Özgürlüğü Alanında Farkındalık Yaratma” projesi kapsamında 15 Mart Pazar günü düzenlenecek “Yayınlama Özgürlüğü Yolunda” paneline Buket Uzuner, Ahmet Şık, Turhan Günay ve Fatih Erdoğan konuşmacı olarak katılacaktır.

Müzeyyen Senar’ın Ardından

Yakın zamanda kaybettiğimiz Müzeyyen Senar’ı doğum yeri Bursa’da bir panelle anıyoruz. Sanatçının biyografisini yazan Radi Dikici’nin konuşmacı olarak katılacağı söyleşide Müzeyyen Senar’ın yaşamı ve eserleri kitapseverlerle paylaşılacak.

Edebiyatımızda Mehmet Kaplan

Türk edebiyatına önemli katkıları bulunan akademisyen, eleştirmen Mehmet Kaplan, 100. yaşında 14 Mart Cumartesi günü bir panelle Bursa’da anılıyor. İnci Enginün, Zeynep Kerman, Kelime Erdal’ın konuşmacı olarak katılacakları ve Alev Sınar Uğurlu’nun yöneteceği panelde Mehmet Kaplan’ın Türk edebiyatına katkıları ele alınacaktır.

Kadına Karşı Şiddete Karşı Dur-abilmek

Bursa Kitap Fuarı’nda Avukat Hülya Gülbahar ve Hürriyet Gazetesi Aile İçi Şiddete Son Kampanyası Koordinatörü Neşe Hacısalihoğlu’nun konuşmacı olarak katılacakları panelde Kadına Karşı Şiddete Karşı Durabilmek hukuki ve pratik boyutlarıyla ele alınacaktır.

Girişin ücretsiz olduğu fuar her gün 10.00-19.30 saatleri arasında (22 Mart 2015 tarihinde saat 19.00’da sona erecektir) ziyaret edilebilir.

 

Fuat hakkında daha fazla detay öğrenmek için lütfen tıklayınız: www.bursakitapfuari.com

Dünyanın en değerli bilim ödülü kaç kere hayatta olmayan bilim insanlarına verildi? Hangi ulustan bilim insanlarının Nobel alması yasaklanmıştı? En çok Nobel hangi ulusa gitti? Kısa bir geriye bakış…

7 Ekim Pazartesi gününden itibaren yine fizik, kimya ve tıp dallarındaki Nobel ödülleri sahiplerini bulacak. Ödülleri bu yıl kimin alacağı bir yana, Nobel ödüllerinin tam 112 yıllık geçmişinde çok sayıda gariplik yaşanmış olması dolayısıyla Nobel ödülleri kendi alanında bir rekor kırmış bulunuyor. İşte bunlardan bazılarına tarihî kronolojisi içinde göz atıyoruz.

Nobelİlk ödül Alfred Nobel’in ölümünden beş yıl sonra verildi

Dinamiti bulan, kendi adını taşıyan ödüllerin isim babası, İsveçli kimyager ve mucit Alfred Nobel’in, vasiyetinde tüm varlığını bir vakfa bağışladığını duyan akrabaları büyük bir şaşkınlığa uğramışlardı. Hatta şaşkınlığı üzerlerinden attıktan sonra vasiyete mahkeme nezdinde itirazda bulundular. Böylece ilk Alfred Nobel ödülü, mucidin ölümünden tam beş yıl sonra verilebildi.

Ölmüş bilim insanlarına verilen Nobel ödülleri

Nobel ödüllleri aslında sadece yaşayan kişilere veriliyor. Buna rağmen 1961’de Nobel Barış Ödülü’ne lâyık bulunan Dag Hammarskjöld ile 1934 yılında Nobel edebiyat ödülüne lâyık görülen Erik Axel Karlfeldt’e ödülleri hemen verilemedi. Çünkü adaylık süresi ile ödülün kesinleşmesi arasında geçen sürede bu kişiler ölmüştü. Bu yüzden bu kişilere ödülleri, ölümlerinden sonra verilmiş oldu. 1974 yılında ölümden sonra ödül verme uygulaması kaldırıldı.

Çifte Nobel sahipleri

Dört bilim insanı ise çifte Nobel ödülüne sahip oldu. ABD vatandaşı John Bardeen fizik alanında, 1956’da transistörlerin geliştirilmesi ve 1972’de süperiletkenlik teorisiyle iki kez ödül aldı. İngiliz biyokimyager Frederick Sanger ise 1958’de insülin hormonunun yapısını açıklığa kavuşturması sebebiyle 1980’de de DNA araştırmasıyla çifte ödüle lâyık bulunmuştu.

Amerikalı kimyager Linus Pauling’e ise farklı kombinasyonlu Nobel ödülleri verildi. 1954’de kimya dalında Nobel ödülü alan bilim insanına, 1962’de ise Nobel Barış Ödülü verildi. Pauling, ısrarla nükleer denemelere karşı çıkmasından dolayı ödüle lâyık görüldü.

Kadınlara verilen Nobel ödülü sayısı az

Marie Curie

Marie Curie

Çifte nobel ödülü almış en ünlü kadın bilimci ise Marie Curie. 1903’te radyasyon araştırmaları için, 1911’de de kimya elementleri Polonyum ve Radyum’u bulması nedeniyle ödüllendirilmişti.

2012 yılına kadar toplam 44 Nobel ödülü kadınlara verildi. Bunlar arasında ise sadece 16’sı bilim dallarındaki ödüllerdi. Bu sonuçlara göre kadınlara bilim dalında verilen Nobel ödülleri toplamda verilenlerin sadece yüzde üçüne denk geliyor.

Ödülü geri çevirenler ve ödül alma yasağı

Geçmişte Nobel Barış Ödülü’nü reddedenler de çıktı. Vietnamlı ünlü siyasetçi Le Duc Tho, ülkesindeki durumu gerekçe göstererek ödülü almadı. Fransız düşünür ve yazar Jean-Paul Sartre ise her türlü resmî ödüle karşı olduğu için Nobel Barış Ödülü’nü geri çevirdi. Bilimsel dallarda ise ödüllerin reddedilmesi gibi bir olay yaşanmadı.

Hitler Almanyası döneminde ise Alman bilim insanlarının bu ödülü almasına yasak getirilmişti. 1938 ve 39 yıllarında iki kez kimya, bir kez de tıp dalında, toplam üç Alman bilim adamı aday gösterilmesine rağmen ödülü alamadı.

En çok Nobel ödülü alan uluslar

Jean Paul SarteÜç bilimsel dalda en fazla Nobel ödülü alan uluslar arasında ABD başta geliyor. Fizik, kimya ve tıp dallarındaki ödüllerin yüzde 43’ü ABD’den bilim insanlarına verildi. ABD’nin ardından sırayı Almanya, İngiltere ve Fransa alıyor.

Bu yıl adaylar arasında Vladimir Putin de var

Bu yılki Nobel Barış Ödülü’ne Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye krizinde oynadığı “barışçıl” rol nedeniyle kendi ülkesi tarafından aday gösterilmesi ise Nobel ödüllerindeki garipliklerin bir yenisi olarak algılanıyor.

Kaynak : © Deutsche Welle Türkçe

Brigitte Osterath / Çelik Akpınar

Editör: Ercan Coşkun

 

Antalya’nın Demre İlçesi’nde UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Aday Listesi’ne alınan Noel Baba Müzesi’nde restorasyon ve onarım çalışmaları başladı. Yıl sonuna kadar tamamlanması planlanan çalışmalarla Noel Baba Müzesi’nin Dünya Kültür Mirası olarak kabul edilmesi hedefleniyor.

Antalya’da turizmin en büyük gelir kaynakları arasında yer alan Noel Baba Müzesi’nde restorasyon ve onarım çalışmaları Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Sema Doğan başkanlığında yürütülüyor.

2010 yılında Dünya Kültür Mirası Aday Listesi’ne alınan Noel Baba Müzesi’ni 2011 yılında 586 bin 590 kişi ziyaret etti. Bu yılın 8 aylık döneminde ise 355 bin 526 kişinin ziyaret ettiği Nole Baba Müzesi, 2 milyon 877 bin 969 lira gelir elde etti. Noel Baba Müzesi, Hıristiyanlarca da kutsal sayılıyor.

Noel Baba Müzesi’nin restorasyon çalışmalarına önem verdiklerini ve tarihi yapının Dünya Kültür Mirası ilan edilmesini istediklerini belirten Prof.Dr. Sema Doğan, restorasyon planlarının ünlü mimar Cengiz Kabaoğlu tarafından hazırlandığını söyledi.

Kemerler yeniden inşa ediliyor

Çalışmalarda 2 bilim insanı, 5 restoratör, 5 arkeoloji bölümü öğrencisi ve 8 işçinin görev aldığını kaydeden Prof.Dr. Doğan, çalışmaların müzenin giriş bölümünden itibaren başladığını belirtti.

Dış duvarlar ve dış bölümdeki kemerlerde derzlerin temizlendiğine değinen Prof.Dr. Doğan, tarihi yapının sağlamlaştırılacağına işaret etti. Yıkılan kemerlerin aslına uygun yeniden inşa edildiğini de vurgulayan Prof.Dr. Doğan, “Yıkılan tonozlar ve kubbeler onarılıyor. Opussectile (zemindeki yer döşemeleri, mozaikler ve dekoratif panolar) onarılıyor, restore ediliyor. Bu alanda restoratörler, çok dikkatli bir çalışma yapıyor” dedi.

Noel Baba mezarına özel koruma

FOTO: Ahmet ACAR

Yapının galeri katı olarak nitelendirilen ikinci katında daha önceki kazılarda ortaya çıkarılan buluntuların tasnif edilip, geçici depoya alındığına dikkati çeken Prof.Dr. Doğan, “Müzede yeni bir ziyaretçi gezi güzergahı oluşturuldu. Duvar resimleri ve önemli bölümlerin korunması ve elle dokunulmasının önüne geçmek için bariyerler konuldu. Kilisenin kutsal alanı olan Bema bölümüne geçiş yasaklandı. Duvar resimleri için açıklayıcı panolar, gezi güzergahı için broşür hazırlanıyor. Noel Baba’nın mezarı olan yapı, özel cam koruyucu ile korumaya alındı. Dokunulması önlendi” diye konuştu.

Hedefimiz yapıyı ayakta tutmak

Türkiye’nin zengin kültürel mirası arasında yer alan Aziz Nicolaus Kilisesi’nin (Noel Baba Müzesi) özellikle Ortadoks dünyası tarafından çok önemsendiğini vurgulayan Prof.Dr. Doğan, “Yıllık 500 bini aşkın insan tarihi yapıyı ziyaret ediyor. Türk turizmi açısından önem taşıyor. Çalışmalarımızda öncelikle yapıyı ayakta tutmaya, sağlamlaştırmaya çalışıyoruz. Noel Baba Müzesi şu anda UNESCO Dünya Kültür Mirası Aday Listesi’nde yer alıyor. Bizim asıl hedefimiz yapıyı esas listeye aldırmak” dedi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın restorasyon için 270 bin lira kaynak gönderdiği Noel Baba Müzesi’ndeki çalışmalar yıl sonuna kadar sürecek.

 

Kaynak : [-]

Her “kereste” doğru muamele görürse Stradivarius kalitesinde bir keman olabiliyor

 

 

“Müzik aletlerinin yapımı ile ilgili bir haber yapmak lazım.” diye düşünürken Pinhani Grubunun üyesi ve iyi bir Luthier (Anlam: Müzik aleti üreten kişi. Bilgi için: wiki) olduğunu bildiğim sevgili Zeynep Eylül ÜÇER aklıma geldi. Aradım ve biraz lafladık, Zeynep ve iş arkadaşı Türkay Ateş prıl pırıl genç ve müzikteki başarılarının yanı sıra okullu ve gelecek vadeden bir Luthier. Hani el yapımı bir müzik aletiniz olsun isterseniz kesinlikle görüşmeniz gerekli olan kişilerden… Ulaşmak isterseniz: http://violindream.com/     veya http://www.facebook.com/ViolinDream  (Editörden.) 

 

Doç. Dr. Neva ÇİTÇİOĞLU BANES 

İnsan eli duygu, yaratıcılık ve beceriyi bir araya getirdiğinde ortaya inanılmaz eserler çıkartıyor. Seramik, bakır, tunç, boya, deri, hatta ipek bile kullanılsa o eserleri gözlerimle sevmem yetiyor bana. Ama kullanılan madde ham ağaçsa elimde olmadan o esere dokunmak istiyorum.

O ağacın bir insan tarafından şekillendirilmeden önceki dönemlerini, köklerini toprağa saldığı ilk günden itibaren yaşadığı fırtınaları, kuraklıkları, milyonlarca kuşun üzerine konup kalktığı anları hissetmek istiyorum belki de.

Bu kadar vefalı, bir o kadar da cefalı bir canlının bedeninin bizler tarafından yeniden şekillendirilişi sanatın bambaşka bir boyutu. Daha önceki yazılarımda da tavsiye etmiş, “Strese girdiğiniz anda bir ağaca sarılmayı deneyin” demiştim. Kiminiz, “Denedim, hakikaten işe yaradı” diye mesaj atarken kiminiz, “Bilim adamları deli derlerdi de inanmazdım, doğruymuş” diye yorumlar yaptı.

İster “delilik” deyin ister “saçmalık”, evimdeki ağaçtan oyulmuş kaşıklarımı bile özenle yıkar, kurular, ayrı bir kutuda saklarım. Kullanılmaktan parça parça oluncaya kadar da atamam. Çocukluğumda da kurşun kalemlerim ağaçtan yapıldığı için tutulamayacak boyutlara indiğinde tepesine tükenmez kalem kapağı geçirir, “son nefesine” kadar kullanırdım.

Ben evde pilav yaparken kullandığım tahta kaşıklarımı ve yazı yazdığım kurşun kalemlerimi sırf ağaçtan yapıldığı için bu kadar severken, bir kemancının kemanına olan sevgisini düşünemiyorum bile. Ben olsam tüm duygularıma aracı olan, bana ekmek parası kazandıran o “ağaç parçasından” yapılan alete canlıymış gibi bir de isim takardım herhalde: “Duygu”, “Can”, “Hayat” ya da ne bileyim belki de “Aşkım” olurdu adı.

Hele bir de Stradivarius gibi bir markaysa, saklarken ipeklere mi sarardım, kadifelere mi bilemiyorum. 17. ve 18. yüzyıllarda İtalya’da Antonio Stradivari ve ailesi keman üretiyorlardı. Daha sonraki dönemlerde ustalar ve hatta bilim insanları, Stradivari Ailesi’nin yaptığı ve Stradivarius olarak anılan kemanları incelemeye alıp elde ettikleri gözlemlerle benzerlerini üretmeye çalıştılar.

Fakat hiçbir taklit teknolojiyle yapılan kemanın sesi, orijinal bir Stradivarius kemanın çıkardığı ses kalitesine yaklaşamadı. Kullanılan ağacın seçiminden tutun da üzerine yumurta akının karışımıyla atılan orijinal vernik bile ince ince analiz edildi. Ama nafile.

Bu yüzden bugün 1690 ve 1700 yıllarında yapılan Stradivarius kemanların değeri yüz binlerce, hatta milyonlarca dolar değerinde. Kalitedeki “sırrı” çözme çalışmalarıysa halen devam ediyor. Uzmanlar dönüp dolaşıp aynı kararda birleşiyor: Anahtar, seçilen “kereste” olmalı. Her “kereste”den keman olmuyor.

Geçen hafta ağaçlar üzerinde araştırma yapan İsviçreli bilim insanı Prof. Francis Schwarze, keman yapımında kullanılan ağacın özel mantar çeşitleriyle (physisporinus vitreus ve xylaria longipes) işlem görmesi halinde yapılacak kemanın Stradivarius kalitesinde ses çıkaracağı iddiasını tekrarladı.

Berlin’de bulunan Max Delbrück Merkezi Moleküler Tıp Bölümü’nde, 7 Eylül’de düzenlenen sempozyumda Prof. Schwarze’nin yaptığı konuşma, tıp doktorlarından bile büyük ilgi gördü. Benzer denemeyi 2009’da da yapmış olan profesör, bu seferki çalışmasından çok daha emin.

Kullanılacak ağaçlar bu mantarlarla işlem gördüğünde daha esnek ve akustik bir yapıya bürünüyorlar. İkinci aşamada, belli bir kaliteye ulaşan ağaç, mantardan arınsın diye etilen oksite tabi tutuluyor. Bütün mantarların öldüğü test edildikten sonra da keman yapımı başlıyor.

Bu teknikle elde edilen ilk kemanlar 2009 yılında uzmanlarca test edilmişti. Perde arkasında çalınan kemanların Stradivarius mu yoksa bilimin ürettiği keman mı olduğunu hiçbir uzman anlayamamıştı. Prof. Schwarze’nin bu toplantıda ilan ettiği amacı, 2014’ten itibaren maddi gücü yetmeyen genç sanatçıların eline Stradivarius kalitesinde kemanlar verebilmek.

Haberi okuyunca hem umutlandım hem sevindim. “Kereste” zengini bir ülkeyiz. Demek ki her “kereste” doğru muamele görürse Stradivarius kalitesinde bir keman olabiliyor. Sadece birazcık bilim gerek.

Kaynak : [-]

 

Michelangelo ve Raphael ilk kez Türkiye’ye geliyor!

The Great Masters İnteraktif sergisi

16. yüzyıl İtalya’sının en ünlü üç ustasının bilim ve sanatta nasıl izler bıraktıklarını anlatan The Great Masters Sergisi dünyada ilk kez Türkiye’de sergilenecek.

İnteraktif sergi, 1 Haziran – 31 Temmuz’da Arter Tasarım ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi işbirliği ile Tophane-i Amire Büyük Salon’da gerçekleşecek. İsveçli sergi tasarım şirketi Excellent Exhibitions AB tarafından tasarlanan “The Great Masters” sergisi dünyaca ünlüİtalyan küratörler Alessandro Vezzosi ve Francesco Buranelli tarafından hayata geçirildi. “The Great Masters”, 2010 yılında Göteborg, İsveç’te açılan ve 130 bin kişi tarafından ziyaret edilen “:And There Was Light” sergisinin geliştirilmiş bir versiyonu.

Sergide ziyaretçiler dokunmatik ekranlar vasıtasıyla Raphael’in yapmış olduğu resimler ve eskiRoma kalıntılarını ölçme ve düzenleme çalışmalarını görebilir, Leonardo’nun icatlarının mekanik özelliklerini deneyimleyebilir, Sistine Şapeli’nin tavanını boyamanın zorluğunu anlayabilirler. Sergi, 3 ünlü usta üzerinden yola çıkarak, keşifler çağı olarak bilinen 16. YY. İtalya’sını ve Rönesans’ı anlatıyor.

Serginin Giriş bölümünde yer alan medya odasında sunulacak 3 dakikalık bir film gösterimi, Rönesans döneminin yaratıcı 3 ustası hakkında genel bir bilgilendirme yapacak ve ziyaretçileri sergiye hazırlayacak. Bir başka bölüm olan Adli İnceleme’de “Mona Lisa” başta olmak üzere ünlü eserler detaylı olarak incelenecek. Ardından dünyanın en ünlü resimlerinden olan “Son Yemek” gerçek ölçüsünde ziyaretçi ile buluşacak. Ziyaretçilerin Leonardo da Vinci’nin kullandığı tekniklerle tanışacağı bu bölümde perspektif, renk, postür ve oranın uyumu konu edilecek. Sergi mimariye de yer veriyor ve Raphael ile Michalengelo tarafından yapılan St. Peters Bazilikası’nın yanı sıra dönemin yapıları için kaç kişinin çalıştığı, ne kadar zamanda inşa edildiği anlatılacak. Dokunmatik ekranlar sayesinde Sistine Şapeli’ni ziyaretçiler detaylı bir şekilde inceleyebilecek.
Serginin biletleri sergi mekanında bulunan My Bilet gişesinden ve My Bilet web sitesinden temin edilebilecek. Sergi hakkında detaylı bilgi serginin web sitesinde ve My Bilet’te.

 

Kaynak : [-]