Yazılar

Geçmişten Günümüze Resim ve Müzik Alanındaki Gelişmeler

burcu-isil-oguz-erkan-basa

Marmara üniversitesinin topluma hizmet etkinliği kapsamında Kazım Karabekir (Erenköy) Kültür Sanat Merkezinde  Doç. Dr. Zuhal Özcengiz önderliğinde gerçekleştirilen “Geçmişten günümüze resim ve müzik alanındaki gelişmeler” adlı konser etkinliğinde piyano ve şan eğitmenimiz Işıl Oğuz ‘da yer almıştır. Kendisini Nar Sanat ailesi adına Etkinlik Koordinatörümüz Erkan Başa ziyaret etmiş ve sürpriz yapmıştır. Mart ve Nisan ayında da konserin tekrarı yapılacaktır. Hocamıza başarılarının ve sosyal projelerinin devamını dileriz..

 

KONSER İÇERİĞİ

İLKEL TOPLULUKLAR (ESAT MERT KOÇ Ortaçağ’ın sonuna kadar sunacak.)

İlkel topluluklarda yaratıcılığın temel ögesi doğaydı. İnsanlar hayvanların benzerlerini mağara duvarlarına ve kayalara resmediyorlardı. Taşlara ve kemik parçalarına vurarak değişik sesler çıkartıyorlardı. İlkel topluluklarda müzik ve resmin başlangıcı bu şekilde olmuştur.

ANTİK MISIR (İ.Ö 4000)

RESİM__Eski Mısır dünyasında resim sanatı edebi, sürekli ve kutsal olanı ifade etmek için kullanılmıştır. Mısır resim sanatı örneklerini, büyük tapınaklar ve mezar anıtları içinde yer almasının nedeni de budur.

MÜZİK__ Mısır tarihinde müziğin önemini, kazılarda bulunmuş çalgılardan ve tapınak duvarlarındaki resimlerden öğreniyoruz. Mısırlıların gelişmiş bir dans kültürü olduğu,özellikle kadınların şarkı söyleyerek dans ettikleri de belgeleniyor.

ANTİK YUNAN

RESİM__ M.Ö. 7. yy sonları ve 6. y.y. da siyah figür tekniği, sonraki dönemlerde ise kırmızı figür tekniği kullanılmıştır. Yunanlıların günlük ihtiyaçları için yapmış oldukları vazolarda, resim ve nakış sanatı için önemli belgelerdir.

MÜZİK__ Antik Yunanlıların müzikleri hakkında son yüzyılda pek çok malzeme ortaya çıkarılmıştır. Bu dönemde müzik hastalıkların tedavisinde de kullanılıyordu. Hipokrates yaklaşık 2400 yıl önce bazı hastalıkların tedavisi için, hastaları ilahilerle tapınağa götürüyordu.

ANTİK ROMA (M.Ö 9. yy -1453)

Roma uygarlığı, kültürel olarak yoğun biçimde ilham ve örnek aldığı Antik Yunan ile birlikte “klasik antikite”ye dahil edilir. Antik Roma Batı dünyasındaki hukuk,savaş, sanat, edebiyat, mimari, teknoloji ve dil konularının gelişimine büyük katkıda bulunmuştur ve hâlen de günümüz dünyası üzerinde büyük etkiye sahiptir.

ORTA ÇAĞ (476-1400)

RESİM__ Ortaçağ’ın en belirli resim akımını Bizans sanatıdır. “İkon” adı verilen tablo halindeki aziz resimleri de Ortaçağ Avrupa resmi gelişmesini etkilemiştir.Ortaçağ resmi başlangıçta altın zemin üzerinde, mekansız, ağırlıksız figürleri ile Bizans sanatından gelme bir tabiat uzaklığı, dini-mistik hava içindeyken, yavaş yavaş bu resim akımlarında doğaya yaklaşma başlar

MÜZİK__Orta Çağ, Antik Çağ ile Rönesans’ın arasındaki dönemi kapsayan ve müziğin gelişimini etkileyen bir dönemdir. Bu dönem karanlık çağ olarakta adlandırılır.Bunun sebebi kilisenin aşırı baskısıdır.Bu dönemde en önemli çalgı insan sesidir ve şarkı sözleri incilden alınmıştır.

RÖNESANS (Yeniden Doğuş) –  (SEFER TURAN sunucak)

Avrupa’da 1000 yıllık karanlık Ortaçağ sonrası katolik kilisesinin acımasız hakimiyetini kaybettiği ve  insanların hümanizmayla birlikte özgürlüklerini yeniden kazandıkları ve bu özgürlükle birlikte özellikle sanatta baskıcılıktan ve yasaklardan dolayı bin yılın biriktirdiği sanat eserlerinin onlarca yıl içinde ortaya çıktığı bir dönemdir.

RESİM__ Leonardo Da VİNCİ (1452-1519) insanlık tarihinin şahit olduğu tüm çağlara hitap edebilen en önemli tasarım, ressam ve mucitlerindendir. Rönesans döneminde doğadaki altın oran düzenini sanatına yansıtarak insanlığın fikri ve sanatsal gelişiminin belkide en önemli ivmesini gerçekleştirmiştir.

MÜZİK__Guilio CACCİNİ (1550-1618) bu dönemde konusu ilk din dışı şarkılar olan madrigallerin en ünlü bestecilerindendir. Amarilli mia bella en ünlü madrigalidir. ( Sefer Turan AMARİLLİ eserini seslendirecek.)

BAROK  DÖNEM (1600-1750) (AYHAN DOĞAN sunacak)

RESİM__ Barok resimde ışık bütün resim yüzeyine aynı ölçüde dağılmaz ve parçalar halinde yansır. Savrulan uçuşan hareketli figürler , eğri çizgiler oluşturacak biçimde resme yerleştirilmiştir.

MÜZİK__Barok müzik , armoninin açık seçik olmadığı , modülasyonlar ve uyumsuzlukla dolu entonasyon güç ve hareketi zor olan müziktir. Müzikteki başlıca büyük yeniliği “fonksiyonel tonalite” kavramının çok geliştirilmesindedir.

GİOVANNİ PAOLO PANİNİ (1691-1765)

Barok Dönemde yaşamış ve o dönemin özelliklerini eserlerine yansıtarak günümüze kadar ulaştırabilmiş İtalyan ressamdır. Eserlerinde daha çok içinde bulunduğu mekanların tasvirini yapmıştır. Roma Antigua adlı eserini birçok yap-bozun üstünde görmek mümkündür.

JOHANN SEBASTİAN BACH (1685-1750)

Alman barok müzik bestecisi Bach köklü Alman stillerini , özellikle İtalya ve Fransa gibi dış ülkelerden aldığı ritm, form, armoni ve kontrpuan birikimleri ile müzikal motiflerin organizasyonundaki ustalığıyla geliştirmiştir. Eserleri arasında konçertoları , varyasyonları ,si minör missa , 2 çile ve 200 tanesi günümüze kadar ulaşmış 300 den fazla kantatı bulunmaktadır. (AYHAN DOĞAN Bach sol minör menüet çalacaktır.)

MİCHELANGELO CARAVAGGİO  (1573-1610) (MELİKE GÜZEL sunacak)

İtalyan ressam, aşırı gerçekçilikle yarattığı eserler dışında duygusal anlatımlı dinsel resimler de yapmıştır. Işığın kullanımında yenilik getirerek  karanlık alana, tek kaynaktan kuvvetli bir ışık vermeyi yeğlemiştir.

George Frideric Handel (1685-1759)

Alman bestecisidir, Su müziği, Havai Fişekler için müzik ve Mesih gibi eserleriyle Barok dönemin en büyük bestecilerinden biri sayılmıştır. Almira operasıyla  besteci olarak ilk başarılarını kazanmıştır. 40’tan fazla opera  ve oratoryo bestelemiş. Ayrıca orkestra müziği ve solo çalgılar için birçok eser yazmıştır. (Melike Güzel Handel sol minör sonata çalacak.)

 

KLASİK DÖNEM (1750-1827) (BURCU IŞIL OĞUZ sunacak)

RESİM__ Resimde insan, bir mekan içinde gösterilir. Yüzlerin ifadesi heykelde olduğu gibi iç duyguları yansıtmaz. Resimlerde, tek bir noktadan gelen ışık değil, tablonun her tarafını aydınlatan üniversal ışık önem kazanır.

MÜZİK__ Barok müziğin süslü anlatımı yerini sadeliğe bırakmıştır. Kontrpuantal yazım yerini homophoneye bırakmıştır. Orkestra müziği gelişmiştir. Piyano icat edilmiş ve piyano için besteler yapılmıştır.

JACQUES-LOUİS DAVİD (1748-1825)

Dönemin önemli ressamlarından biridir. Döneme damgasını vuran rokaka akımının ve Fransız ihtilanin etkileri eserlerinde görülür.

WOLFGANG AMADEUS MOZART (1756-1791)

Dönemin ünlü bestecilerindendir. Eserlerinde dönemin getirisi olan yalın müziği ve akıcı melodileri işleyişi göze çarpmaktadır. Opera buffa ve opera seria tarzlarında operalar yazmıştır. Senfoni, solo konçerto, oda orkestrası, yaylı kuartet ve yaylı kentet ve piyano sonatları da vardır. Ömrüne 626 eser sığdırmıştır. ( Burcu Işıl Oğuz Mozart – Als Luise seslendirecek.)

ANTOİNE – JEAN GROS (1771-1835) (ESAT MERT KOÇ sunacak.)

Fransız asıllı ressamdır. Minyatür ressamı olan babası tarafından 6 yaşında eğitilmeye başladı. 1785’in sonuna doğru jacques Louis David’in atölyesine katıldı. Yaşadığı dönem ve siyasi durumdan kaynaklı olarak genellikle; devlet liderleri, savaşlar ve meclis üyelerinin portelerini çiziyordu.

LUDWIG VAN BEETHOVEN (1770-1827)

Alman besteci ve müzisyendir. Yaşamı boyunca çeşitli sağlık problemleri çeken Beethoven 1801 yılında işitme problemleri yaşamaya başlamıştır. Bu süre zarfında çok sayıda piyano sonatı ve konçertolar bestelemiş bir de Fidelio adında opera yazmıştır. 1817’de tamamen sağır olan Beethoven yazdığı 9 senfoninin bir kısmını sağır olduğu zamanlarda yazmıştır. Hayatta çeşitli zorluklar yaşaması onun müzikal karakterini belirlemiştir. Besteleriyle kendinden sonraki dönem olan romantik dönem için önemli temeller atan Beethoven müziği aşırı belirgin duygu geçişleriyle, gerilen ve çözülen akorlarla bilinir.( Esat Mert Koç Beethoven – Pathetique sonat 2. bölüm çalacak.)

ROMANTİK DÖNEM (SEDEN CANALP sunacak.)

Romantizm dönem olarak, 19. yüzyılın başlarından 20. yüzyılın başlarına kadar geçen süreyi kapsar. 19. yüzyılla birlikte besteciler eserlerini yazarken romantik romanlar ve dramalardan etkilenmeye başlamışlardır. Bu özellikle opera ve senfonik şiirlerde göze çarpmaktadır.

JEAN AUGUSTE DOMİNİQUE INGRE

29 Ağustos 1780 yılında Toulouse yakınlarında Montauban’da dünyaya geldi. Babası dekoratif işler yapan bir heykeltraş idi. Böylece Dominique İngres on yaşlarındayken babasın¬dan ilk resim derslerini aldı. Hayatının son senelerindeki en büyük eseri, bü¬tün çıplaklarını kapsayan  Türk Hamamı adlı tablosu oldu.

FRANZ SCHUBERT

Yaklaşık 600’ün üzerinde şarkı, 9 senfoni (ünlü “Bitmemiş Senfoni”nin de içlerinde bulunduğu), operalar, çok sayıda oda müziği ve piyano parçaları bestelemiştir. Schubert’in müziği, hümanist özelliğiyle insanları kucaklar. İnanılmaz bir melodi zenginliği vardır. Schubert’in müzik dünyasına en önemli katkısı lied alanındadır.600 kadar liediyle kendinden önce Viyana Klasikleri’nin, yani Mozart, Haydn ve Beethoven’in sistemleşmiş çalışmalarını aştı, yeni bir biçimin sağlam temellerini attı. (Seden Canalp Schubert – Sarabande çalacak.)

Francisco Goya (30 Mart 1746 – 16 Nisan1828) (SELİN ECE KARAAĞAÇ sunacak.)

Romantik dönemin en önemli ressamlarından biri olan Francisco Goya, 30 Mart 1746’da Zaragoza’da doğmuştur. İlk resim denemelerini  Zaragoza’da yapmıştır. Başlangıçta  portre çalışmalarını manzara resimlerine tercih eden Goya, zamanla ilgisini kişilerin iç dünyalarına yöneltti. (Selin Ece Karaağaç Schubert – Die Forelle seslendirecek. Not : Seden de schubert çaldığı için ressam hakkında bilgi verip eserine bağlayacaktır. )

HENRİ MATİSSE (31 Aralık 1869 – 3 Kasım 1954) (BURAK OTLU sunacak.)

  1. yüzyılın en önemli ressamlarından olan Matisse renkleri büyük bir ustalıkla kullanışıyla Picasso ve Kandinsky ile birlikte, modern sanatın en büyük sanatçılarından biri kabul edilir. Fovist akımın öncülerindendir.

SERGEY RAHMANİNOV (01 Nisan 1873 – 28 Mart 1943)

Sergey Rahmaninov, Sergey Rahmaninov 20. yüzyılın en büyük piyanist ve bestecilerinden birisidir.İlk önemli eseri 1895-1896’da yazdığı Re Minor 1. Senfoni’dir. (Burak Otlu Rachmaninov – Vocalise çalacak.)

PAUL CEZANNE (19 Ocak 1839 – 22 Ekim 1906)  (GÜL SIVACI sunacak.)

30 mart 1746 da  Zaragoza da doğmuştur. İlk resim denemelerini Zaragoza da yapmıştır. Başlangıçta portre çalışmalarını manzara resimlerine, tercih eden sanatkar, zamanla ilgisini kişilerin iç dünyalarına yöneltti.

CAMİLLE SAİNT SEANS (1835-1921)

Fransız bestecidir. Orkestra şefi ve piyanisttir. Saint-Seans’ in opera, senfoniler, konçerto, şarkılar, solo piyano ve oda müziği gibi neredeyse tüm türlerde yazdığı eserler 19. yüzyıl Fransız bestecileri arasında bir anormallikti. (Gül Sıvacı Camille – Kuğu çalacak.)

ÇAĞDAŞ DÖNEM (1900 ve Günümüz) (CEM ONAT TAYLAN sunacak.)

Resim : Birçok sanat akımının bir arada toplandığı dönemdir. Bu dönemde vurgulanan en önemli olgu resimde bulunan disiplinlerin kendine has yöntemlerini, disiplinin kendisini eleştirmek için kullanmak olduğu ve bundaki amacın ise o  disiplini geliştirmek ve önemini arttırmak olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda doğadaki görüntülerin takliti yavaş yavaş bırakılmış, temsil ikinci plana atılmıştır. Gelinen en son nokta ise; insan elinin izlerini tümden kaldırarak dümdüz tek renge boyanan, böylece içerikten arındırılmaları amaçlanan tuvallerdir.

Müzik: Bu dönem; teknikte, ifadede, biçimde, stilde, içerikte, özde tüm kuralların eğilip bükülmeye, eriyip çökmeye başladığı dönemdir. Belli bir stil veya kalıp yoktur. Birçok besteci müziğin kurallarını tekrar değiştirip farklı tekniklerde başarılı örnekler sunmuşlardır. Sadece orkestral müzikte değil, sahne müziklerinde de yenilikler yapılmıştır. Son olarak teknolojideki gelişmeler ile beraber müzik salona gidemeyen milyonları dinleyici haline getirmiştir.

PABLO PİCASSO (1881-1973)

  1. yüzyılın en önemli ressamlarından biri olan Picasso bir kalıp halinde çalışmak yerine parçaları bir araya getirme tekniği ile de bilinmektedir. Picasso nun amacı tutarlılık portresi çıkarmak yerine, his ve duyguların doruk noktasını yakalamaktı. Kübizmin önemli bir temsilcisidir. Bu yüzden eserlerinde doğa olgusunun olduğu gibi yansıtılmaması gerektiğini öne süren, nesneleri geometrik bir biçimle yansıtan bir anlayışa sahiptir. Eserlerinde metaforlar kullanarak gizlenmiş şekilde hikayelerde anlatmaktadır.

FREDERICK LOEWE   (10 Haziran 1901-14 Şubat 1988)

Viyana müzikal stilini benimsemiştir. ‘Fritz’  15 yaşına geldiğinde popüler bir şarkı olan ‘Katrina’ yı bestelemiştir. Film müzikalin den 9 akademi ödülü kazanmıştır. (Cem Onat Taylan Loewe – Ascot Gavotte çalacak.)

MARC CHAGALL (1887- 1985) (ÖZLEM ASİLTÜRK sunacak.)

Rus asıllı Fransız ressam. 1.Dünya Savaşı öncesinde Paris’teki avangard akımlara dahil oldu, fakat çalışmaları, kübizm ve fovizm gibi akımlara daha yakındır. Eserlerinde ülkesine ait folklorik öğeler göze çarpar. Birinci Dünya Savaşı öncesinde Paris’ te avantgart akımlara dahil oldu fakat çalışmaları, diğerleri ile karşılaştırınca kübizm ve fovizm gibi popüler sanat hareketlerine daha yakındı.

JUAN JOSE BUSCAGLİA (1893-1958)

Arjantin’ li gitarist ve şarkıcı. Chagall gibi, ülkesi Arjantin’in ulusal müzik türü olan ve folklorik motifler taşıyan milonga ve tango türünde besteler yapmıştır. (Özlem Asiltürk Buscaglia – Milonga çalacak.)

Johann Strauss Orkestrası üçüncü kez İş Sanat’ın Yeni Yıl Konseri’ne konuk oldu

Johann Strauss Orkestrası üçüncü kez İş Sanat’ın Yeni Yıl Konseri’ne konuk oldu. Solistlerin aynı zamanda dans ettiği Viyana Gecesi seyircilere Avusturya başkentinin havasını getirdi.

Johann Strauss Orkestrası, İş Sanat’ın her yıl düzenlediği Yeni Yıl Konseri kapsamında önceki akşam ‘Viyana Gecesi’nde sahne aldı. Biletleri satışa sunulduktan kısa bir süre sonra tükenen konserde müzik ve dans bir aradaydı. Görkemli dönem kostümleriyle renkli bir şov sergileyen ekip, bu akşama özel olarak hazırladıkları programı sundular. Johann Strauss Orkestrası, 1975 yılında Raymond Gubbay tarafından Johann Strauss Galası’nı icra etmek üzere kuruldu. Orkestra, İngiltere’yi kapsamlı şekilde gezdi ve son 40 yılda Johann Strauss Galası’nı 1 milyondan fazla kişiye ulaştırdı. Uzun yıllar boyunca, Johann Strauss ve Strauss ailesinin yanı sıra Zeller, Arditi ve Lehar gibi çağdaşlarının eserlerinden oluşan geniş bir repertuvarı icra eden orkestranın müziği, yıllar içinde, sayısı 100’ü aşan Johann Strauss dansçısı tarafından sahnelendi. Orkestra şefi John Rigby çaldıkları her şarkıdan önce kısa bir açıklama yaparak, orijinali Almanca olan eserlerin İngilizcelerini paylaşarak ve espriler yaparak seyirciyle sıcak bir iletişim kurdu. Avustralyalı soprano Corinne Cowling ve İskoç tenor Nicky Spence solistlik yaparken bir yandan da romantik valslerle konukları keyifli bir yolculuğa çıkardı.

‘Umut ve coşku aşılayan bir orkestra’

İş Sanat’ın Sanat Yönetmeni Filiz Ova, yılbaşı konseri olarak bu seçimi yapmalarıyla ilgili “Johann Strauss Orkestrası eskiden beri yeni yıl geleneğini en iyi yaşatan orkestralardan biri, yeni bir yıla başlarken insanın içini umut ve coşku ile dolduran bir orkestra. Dinleyicilerimiz de büyük bir ilgi gösterdi. Onları İş Sanat’ta ağırladığımız için çok mutluyuz,” dedi. Grubun menajeri James Rutherford konserle ilgili olarak “Bu konser için tüm orkestra özel hazırlıklar yaptı. Bu sene yeni bir şefimiz var ve bu şov için özel bir koreografi oluşturuldu. Bu Türkiye’de üçüncü konserimiz ve diğer konserlerimiz de çok keyifliydi ancak bu seferki daha farklı ve özel. Bu akşam için de hepimiz çok heyecanlıyız ve seyircilere güzel dakikalar yaşatmak istiyoruz” diye konuştu.

Kaynak: MilliyetSanat

‘Matrakçı Nasuh’ sergisi Avusturya’da

“16. Yüzyıl Dahisi Matrakçı Nasuh” sergisi, Avusturya’nın başkenti Viyana’da sanatseverlerle buluştu.

matrakci-nasuh

 

Cumhurbaşkanlığının himayesinde gerçekleşen ve Anadolu Ajansı’nın  global iletişim ortağı olduğu “16. Yüzyıl Dahisi Matrakçı Nasuh” sergisi, Avusturya’nın başkenti Viyana’da sanatseverlerle buluştu.
İstanbul Kültürlerarası Sanat Diyalogları Derneği (İKASD) tarafından projelendirilen sergi, Türkiye’nin Viyana Büyükelçiliği ve Viyana Yunus Emre Enstitüsü’nün ev sahipliğinde, Viyana Sanat Tarihi Müzesi’nde düzenlenen törenle açıldı.
Açılış töreninde mimar Sinan Genim, “Matrakçı Nasuh ve Haritaları” konulu kısa bir konferans verdi. Matrakçı Nasuh’un asıl isminin “Nasuh bin Karagöz bin Abdullah el-Bosnavi” olduğunu belirten Genim, Nasuh’un Enderun’da yetiştiğini ve Boşnak asıllı minyatürcü, hattat, tarihçi ve matematikçi olduğunu anlattı. Nasuh’un genç yaşta yazdığı matematik kitabı ile dikkat çektiğini vurgulayan Genim, Kanuni Sultan Süleyman’ın seferlerine katılarak gittiği yerlerde kale ve sarayların minyatürünü yaptığını ve 70 yaşında vefat ettiğini aktardı.
Viyana Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Mevlüt Bulut ise 16. yüzyıl dahisi Matrakçı Nasuh’un eserlerinin Avrupa’nın kültür başkenti Viyana’da sergilemekten onur duyduğunu söyledi.
Küratör Beste Gürsu ise Türkiye’nin kültür ve sanatını uluslararası platformlara taşıyacak kapsamlı bir proje gerçekleştirdiklerini ve bu projeyi 12 kadın sanatçının Nasuh’un eserlerinden esinlenerek hazırladıklarını ifade etti. Projenin ilk sergisini Nasuh’un doğduğu Bosna’da başlattıklarını kaydeden Gürsu, 2016 sonunda “Matrakçı Nasuh” belgeselinin vizyona gireceğini aktardı.
Türkiye’nin Viyana Büyükelçisi Hasan Göğüş de Matrakçı Nasuh’un hem sanatçı hem de bilim adamı olduğunu belirterek, “Matrakçı Nasuh, Osmanlı döneminde yetişmiş ve çağdaş sanatçılara ilham kaynağı olmuş ve dünya kültür mirasına önemli katkılar sağlamıştır” dedi.

BUGÜN DÜNYA TİYATROLAR GÜNÜ

Dünya Tiyatro Günü 1961‘de Uluslararası Tiyatrolar Birliği (International Theatre Institute) tarafından kuruldu.

Her yıl 27 Mart günü ITI merkezleri ve dünya çapında tiyatro grupları tarafından kutlanmaktadır. Pek çok ulusal ve uluslararası etkinlik kutlamalarda yer almaktadır. En önemli etkinliklerden biri, dünya çapında başarı kazanmış bir tiyatro oyuncusu, yönetmeniveya yazarın yazdığı evrensel bildirgedir. İlk bildirge 1962’de Jean Cocteau (Fransa) tarafından yazılmıştır.

Dönemin ITI başkanı olan Arvi Kivimaa tarafından önce Helsinki, sonra da Viyana’da yapılan 9. ITI Konferansında ortaya atılan ‘tiyatrolar günü’ fikri, İskandinav ülkelerinden gelen desteğin de etkisiyle hayata geçirildi. Kabul edilişinden sonra her yıl, Paris’te 1962 tarihli Uluslar Tiyatrosu’nun (Theatre of Nations) da açılış günü olan 27 Mart günü, ITI’nin şu an sayısı 100’ü bulan dünya çapındaki merkezlerinde çeşitli etkinliklerle kutlanmaya başlandı.

UNESCO tarafından kurulan ITI’nin “sahne sanatları bağlamında, dünya çapında bilgi ve uygulama alışverişini arttırmak, gelişim sürecinde sanatsal yaratıcılığın ve üretimin gerekliliği konusunda toplumsal bilinci uyandırmak, insanlar arasındaki barış ve dostluğun sağlanması ve artmasını gerçekleştirmek adına karşılıklı anlayışı geliştirmek, UNESCO’nun hedeflerine ulaşmasına katkıda bulunmak” gibi hedefleri, Dünya Tiyatro Günü’nde bir kez daha hatırlatılmaktadır. Her yıl tiyatro ve tiyatroyla ortak çalışan diğer sanat disiplinlerinden gelen üstün başarılı bir sanatçı bu gün için bir konuşma yapmaya davet edilmektedir. Uluslararası Bildirge olarak görülen bu konuşmanın metni 20’den fazla dile çevrilmekte, pek çok gazetede yayınlanmakta ve dünya üzerindeki pek çok tiyatro grubunun oyunundan önce okunmaktadır. Pek çok televizyon ve radyo kanalı bu bildirgeyi beş kıtanın her köşesindeki dinleyicilere ulaştırmaktadır.

Dünya Tiyatro Günü tiyatro dünyasındaki insanlar için sahne sanatlarının insanları bir araya getirici gücünü kutlamak, seyirciyle daha iyi bir iletişim kurmak ve insanlar arasındaki anlayış ve barışı arttırmak için bir fırsat olarak görülmektedir. Dünya Tiyatro Günü’nde yapılan etkinlikler, uluslararası işlevlerinin yanı sıra ulusal ve bölgesel tiyatro gruplarının bir araya gelmesinde de rol oynamaktadır.

Dünya Tiyatro Günü Uluslararası Bildirgesi

Jean Cocteau ilk bildirgenin yazarıdır. 1993’te Venezuela ITI Merkezi 1962’den 1993’e kadar yayınlanan tüm bildirgeleri biri özgün dillerinde, diğeri İspanyolca olmak üzere iki antoloji halinde yayımlamıştır. Uluslararası Bildirge’nin yanı sıra, ITI dünyanın hemen her yerinde büyük gösteriler ve festivaller düzenlemektedir. Bu etkinliklerin tamamı ITI Resmi Sitesi’nde görülebilir.

i

‘Sihirli flüt’ Madridlileri büyüledi

Ünlü Türk flüt virtüözü Şefika Kutluer, İspanya’nın başkenti Madrid’in seçkin kulüplerinden Casino de Madrid’de özel bir konser verdi. Kulübün 21. Müzikal Etkinlikleri kapsamında 2016’nın ilk konserini veren Şefika Kutluer beğeni topladı.

Kraliyet Salonu’nda iki bölümden oluşan konserde Kutluer, Sebastian Bach, Christoph Willibald Glück, Maurice Ravel ve Georges Bizet’in yanısıra Türk besteci Ekrem Zeki Ün’ün “Yunus’un mezarında” adlı eserini de sahneledi.

Kutluer’e konser boyunca Azeri piyano sanatçısı Naile Ahmedova eşlik etti. Türkiye’nin Madrid Büyükelçisi Ömer Önhon’un da aralarında olduğu bazı büyükelçilerin ve kulüp üyelerinin izlediği konser sonrasında Kutluer, salondan büyük alkış aldı.

İKİNCİ KONSER ENDÜLÜS’TE

54 yaşındaki sanatçı İspanya’daki ikinci konserini Endülüs bölgesinin Granada kentindeki Federico Garcia Lorca Tiyatrosu’nda yarın verecek.

Ankara Devlet Konservatuarı mezunu olan Şefika Kutluer, daha sonra kariyerine Viyana ve Roma’da devam etti. New York Times gazetesinde yayımlanan bir yazıda kendisi için yapılan “Sihirli flüt” yakıştırması Kutluer’in lakabı oldu. Kutluer, Türkiye ve dünyada birçok ödüle layık görülürken 2012 yılında UNICEF’in “İyi Niyet Elçisi” oldu.

sihirli-flut-madridlileri-buyuledi,iQOUgzYnqE-_QDKFReXFmQ (1)

‘Sihirli flüt’ Madridlileri büyüledi

sihirli-flut-madridlileri-buyuledi

Ünlü Türk flüt virtüözü Şefika Kutluer, İspanya’nın başkenti Madrid’in seçkin kulüplerinden Casino de Madrid’de özel bir konser verdi. Kulübün 21. Müzikal Etkinlikleri kapsamında 2016’nın ilk konserini veren Şefika Kutluer beğeni topladı.

sihirli-flut-madridlileri-buyulediKraliyet Salonu’nda iki bölümden oluşan konserde Kutluer, Sebastian Bach, Christoph Willibald Glück, Maurice Ravel ve Georges Bizet’in yanısıra Türk besteci Ekrem Zeki Ün’ün “Yunus’un mezarında” adlı eserini de sahneledi.

Kutluer’e konser boyunca Azeri piyano sanatçısı Naile Ahmedova eşlik etti. Türkiye’nin Madrid Büyükelçisi Ömer Önhon’un da aralarında olduğu bazı büyükelçilerin ve kulüp üyelerinin izlediği konser sonrasında Kutluer, salondan büyük alkış aldı.

İKİNCİ KONSER ENDÜLÜS’TE

54 yaşındaki sanatçı İspanya’daki ikinci konserini Endülüs bölgesinin Granada kentindeki Federico Garcia Lorca Tiyatrosu’nda yarın verecek.

Ankara Devlet Konservatuarı mezunu olan Şefika Kutluer, daha sonra kariyerine Viyana ve Roma’da devam etti. New York Times gazetesinde yayımlanan bir yazıda kendisi için yapılan “Sihirli flüt” yakıştırması Kutluer’in lakabı oldu. Kutluer, Türkiye ve dünyada birçok ödüle layık görülürken 2012 yılında UNICEF’in “İyi Niyet Elçisi” oldu.

Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı ArtInternational 4-6 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek

uluslararasi-cagdas-sanat-fuariUluslararası çağdaş sanat fuarı ArtInternational’ın üçüncüsü için tarihler belli oldu. 4-6 Eylül arasında Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek fuara bu yıl da dünyanın farklı yerlerinden galeriler ve sanatçıları katılacak.

Yönetmenliğini bu yıl da Dyala Nusseibeh, sanat yönetmenliğini ise Stephane Ackermann’ın üstlendiği fuar ekibine bu yıl yeni bir isim katılıyor. Aralarında Les Arts Décoratifs, SALT ve İKSV’nin de bulunduğu, Paris ve İstanbul’un önemli sanat kurumlarında görev alan Anlam Arslanoğlu, bu yıl ArtInternational’ın VIP Program Yöneticisi olacak. En son İstanbul Modern’de küratöryel proje yöneticiliği yapan Arslanoğlu, koleksiyonerler, müzeler ve sanat tüccarlarıyla ilişkileri yürüterek fuarın ulusal ve uluslararası alandaki ilişkilerini  kuvvetlendirecek. Geçen yıl aynı görevi sürdüren Isabella İçöz de, bu yıl Danışman olarak fuar yönetim ekibine devam edecek.

GALERİLER HAZİRAN’DA AÇIKLANACAK

Seçkin galerilerden oluşan programıyla Türkiye’deki diğer fuarlardan ciddi bir farkla ayrılan ArtInternational, bu özelliğini bu yıl da sürdürüyor. Başvuruların geçtiğimiz hafta sona erdiği fuara katılacak galerilerin seçimi, İstanbul’dan Leyla Tara Suyabatmaz (Rampa Galeri) ve Yeşim Turanlı (Pi Artworks), Viyana’dan Ursula Krinzinger (Galerie Krinzinger) ve New York’tan Leila Heller’den (Leila Heller Gallery) oluşan Seçim Komitesi tarafından yapılacak ve Avrupa, Amerika, Ortadoğu ve Asya’yı kapsayan geniş bir bölgeden yapılacak değerlendirme sonucu fuar katılımcıları Haziran’ın ilk haftası açıklanacak.

Kaynak: Evrensel.net

Tarihte Bugün Ne Oldu 31 Mart

tarihte-bugun-ne-oldu30 Mart, Gregoryen Takvimi’ne göre yılın 89. (artık yıllarda 90.) günüdür. Yıl sonuna kadar kalan 276 gün vardır.

Olaylar

  • 1814 – Napolyon Savaşları: Koalisyon güçleri Paris’e girdi.
  • 1842 – İlk kez bir ameliyatta anestezi uygulandı.
  • 1856 – Kırım Savaşı Paris Antlaşması (1856)’nin imzalanmasıyla bitti.
  • 1858 – Hymen Lipman silgili kurşunkalemin patentini aldı.
  • 1863 – Danimarka Prensi Wilhelm Georg Yunanistan Kralı oldu
  • 1867 – Alaska, ABD Dışişleri Bakanı William H. Seward tarafından Rusya İmparatorluğu’ndan 7.2 milyon dolara satın alındı. Kilometrekaresi 4.19 dolara gelen bu alışveriş üzerine medya bu olayı Seward’ın aptallığı olarak nitelendirdi.
  • 1945 – II. Dünya Savaşı: SSCB kuvvetleri Avusturya’nın Viyana şehrine girdi.
  • 1951 – ABD’de, Ethel ve Julius Rosenberg çifti, Sovyetler Birliği hesabına çalıştıkları ve ABD’nin nükleer sırlarını bu ülkeye sattıkları iddiasıyla idama mahkûm edildi. İdamlar,1953 haziranında infaz edildi.
  • 1951 – Remington Rand şirketi ilk ticari bilgisayar olan UNIVAC I’i ABD Nüfus Sayım Dairesi’ne teslim etti. UNIVAC I’i ENIAC’ı tasarlayan mühendisler geliştirmişti.
  • 1971 – Ezanın yeniden Türkçe okunması için Senato’ya yasa önerisi verildi, teklif kabul edilmedi.
  • 1972 – Mahir Çayan ile dokuz arkadaşı, Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere köyünde saklandıkları evde öldürüldü. Üç İngiliz de aynı evde ölü bulundu. Olaydan sadeceErtuğrul Kürkçü sağ olarak kurtuldu.
  • 1981 – ABD Başkanı Ronald Reagan, Washington, DC’de bir suikast girişimi sonucu vurularak yaralandı.
  • 1998 – AB, Kıbrıs ile üyelik görüşmelerine başladı.
  • 2005 – Kabahatler Yasa Tasarısı, TBMM’de kabul edildi.
  • 2006 – Marcos Pontes uzaya çıkan ilk Brezilyalı astronot oldu.

Doğumlar

  • 1432 – Fatih Sultan Mehmet, Osmanlı Padişahı (ö. 1481)
  • 1746 – Francisco Goya, İspanyol ressam (ö. 1828)
  • 1844 – Paul Verlaine, Fransız şair (ö. 1896)
  • 1853 – Vincent van Gogh, Hollandalı ressam (ö. 1890)
  • 1880 – Sean O’Casey, İrlandalı yazar (ö. 1964)
  • 1911 – Ekrem Akurgal, Türk arkeolog (ö. 2002)
  • 1926 – Ingvar Kamprad, İsviçreli iş adamı
  • 1934 – Mahmut Atalay , bir dönem Dünya ve Olimpiyat şampiyonu Türk Milli güreşçi (ö. 2004)
  • 1934 – Hans Hollein, Avusturyalı bir mimar ve tasarımcı
  • 1937 – Warren Beatty, aktör
  • 1945 – Eric Clapton, İngiliz müzisyen
  • 1950 – Robbie Coltrane, İskoç oyuncu.
  • 1962 – MC Hammer, ABD’li şarkıcı
  • 1964 – Tracy Chapman, ABD’li şarkıcı
  • 1968 – Celine Dion, Kanadalı şarkıcı
  • 1979 – Norah Jones, ABD’li piyanist ve şarkıcı
  • 1979 – Simon Webbe, İngiliz şarkıcı
  • 1980 – Yalın, Türk şarkıcı
  • 1982 – Philippe Mexes, Fransız futbolcu
  • 1983 – Jérémie Aliadière, Fransız futbolcu
  • 1986 – Sergio Ramos, İspanyol futbolcu

Ölümler

  • 1486 – Thomas Bourchier, Canterbury başpiskoposu
  • 1526 – Konrad Mutian, Alman insancıl (d. 1471)
  • 1540 – Matthäus Lang von Wellenburg, Alman devlet adamı ve Salzburg başpiskoposu (d. 1469)
  • 1559 – Adam Ries, Alman matematikçi (d. 1492)
  • 1587 – Ralph Sadler, İngiliz devlet adamı (d. 1507)
  • 1662 – François le Métel de Boisrobert, Fransız şair (d. 1592)
  • 1707 – Sébastien Le Prestre de Vauban, Fransız mimar (d. 1633)
  • 1764 – Pietro Locatelli, İtalyan besteci (d. 1695)
  • 1925 – Rudolf Steiner, Avusturyalı filozof, eğitimci, bilim adamı, sanatçı ve yazar, antropozofitin kurucusu
  • 1949 – Friedrich Bergius, Alman kimyager ve Nobel Ödülü sahibi (d. 1884)
  • 1956 – Mithat Cemal Kuntay, Türk yazar (d. 1885)
  • 1957 – Arif Dino, Türk ressam ve şair (d. 1893)
  • 1968 – Bobby Driscoll, ABD’li sinema oyuncusu (d. 1937)
  • 1977 – Abdel Halim Hafez, Mısır’lı şarkıcı, aktör (d. 1929)
  • 1978 – Memduh Tağmaç, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 14. Genelkurmay Başkanı 1904
  • 1972 – Mahir Çayan, THKP-C önderlerinden (d. 1946)
  • 1986 – James Cagney, ABD’li aktör (d. 1899)
  • 2004 – Timi Yuro, ABD’li şarkıcı (d. 1940)
  • 2005 – Mitch Hedberg, ABD’li komedyen (d. 1968)

Tatiller ve Özel Günler

Fırtına : Üçdokuzların 2. si

1800 ile 1900 yılları arasında ilk olarak neler olduğunu bilmek ister misiniz?

1800 – 1900 yılları arasında tarihte gerçekleşen ilkleri aşağıda bulabilirsiniz.

İlk tarihsel roman Waverley Sir Walter Scott

İlk tarihsel roman Waverley Sir Walter Scott

1800 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk trenyolu tüneli (Chapel Miltos, İngiltere, 1 Mayıs)
– İlk şeker fabrikası Horowitz, Avusturya
– Demir baskı makinesi (Londra)
1801 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Vitrinli ilk dükkân (8 Nisan, Londra)
– Elektrik iğneli telgraf (Fransa, 5 Kasım)
1803 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk çocuk kitaplığı (Ocak)
1804 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk demiryolu lokomotifi (6 Şubat)
– Yarışta at binen ilk kadın (25 Ağustos)
1806 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Havadan ilk propaganda (Mayıs)
– İlk kopya kâğıdı (7 Ekim)
– İlk kokteyl
1807 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk yolcu treni
1808 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk sanat eleştirisi (3 Ocak, Examiner gazetesinde, Robert Hunt imzasıyla)
– İlk daktilo
1811 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Nüfusu 1 milyon aşan ilk kent
1812 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk polis dedektifi
– İlk konserve
– İlk pamuk ipliği üretimi
1813 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Gazetede ilk satranç köşesi (Liverpool – Mercury dergisi, Londra)
– İlk buz hokeyi
1814 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk boks kulübü (Pugilistic Club, Londra, 22 Mayıs)
– İlk tarihsel roman (Waverley, Sir Walter Scott, 7 Temmuz)
– İlk buharlı savaş gemisi (Demologs, ABD, 29 Ekim)
1815 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk gaz-metre
– İlk peynir fabrikası (İsviçre)
1816 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Manş’ın buharlı gemiyle ilk aşılışı (17 Mart)
– İlk steteskop
1819 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Atlantik’i aşan ilk buharlı gemi (20 Haziran)
– Metal gövdeli ilk yolcu gemisi
– İlk kantin
– Yenebilir ilk çikolata
1821 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Doğal gazın ilk kullanımı (New York’ta, sokak ışıklarında)
– İlk boks dergisi (The Fancy, Londra)
– Ağız armonikası (Berlin)
1823 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk doğum kontrolü kampanyası (Haziran ayında, Londra’da başladı)
– Konuşan bebek (“Anne, baba” diyebilen bebekler, Paris’te yapıldı.)
1824 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk cankurtaran yeleği (30 Nisan ‘da İskoçyalı kaptan John Franklin yaptı).
– İlk kamuoyu araştırması (24 Temmuz)
– İlk lastik balon
1826 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk doğum kontrolü kitabı (Şubat ayında, Londra’da yayınlandı)
– İlk poşet çay
– Doğadan bir görüntü veren ilk fotoğraf
– İlk gaz sobası
– İdam cezasının kaldırılması
1827 tarihinde gerçekleşen ilkler

– İlk kibrit (7 Nisan)

Kibrit Kibrit her ne kadar Çin''de 6. yüzyıldan Avrupa''da ise 16. yüzyıldan beri kullanılıyor olsa da günümüzde kullanılan sürtme yöntemiyle yanan kibritin icadı 1800''lere dayanır. Bildiğimiz kibriti 1826 yılında İngiliz kimyager John Walker icat etti. Konuyla ilgili ilk çalışmalar 1680''lerde Robert Boyle ve onun asistanı Godfrey Haukweicz tarafından yürütüldü. Boyle deneylerinde fosfor ve sülfür kullandı ancak çabaları başarılı sonuçlanmadı. Walker ise stibnit potasyum klorat reçine ve nişasta karışımının sert bir yüzeye sürtülmesiyle tutuştuğunu keşfetti. Kibritin seri üretimine 1862''de geçildi.

Kibrit Kibrit her ne kadar Çin”de 6. yüzyıldan Avrupa”da ise 16. yüzyıldan beri kullanılıyor olsa da günümüzde kullanılan sürtme yöntemiyle yanan kibritin icadı 1800”lere dayanır. Bildiğimiz kibriti 1826 yılında İngiliz kimyager John Walker icat etti. Konuyla ilgili ilk çalışmalar 1680”lerde Robert Boyle ve onun asistanı Godfrey Haukweicz tarafından yürütüldü. Boyle deneylerinde fosfor ve sülfür kullandı ancak çabaları başarılı sonuçlanmadı. Walker ise stibnit potasyum klorat reçine ve nişasta karışımının sert bir yüzeye sürtülmesiyle tutuştuğunu keşfetti. Kibritin seri üretimine 1862”de geçildi.

1828 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Demiryolunda ilk ölüm
– Kakaonun Avrupa’ya gelişi
1829 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Tam sayfa ilk gazete ilanı (1 Ocak)
– Üniformalı ilk polis birliği (12 Mart)
– İlk otobüs
– Banyolu ilk otel odası (16 Ekim)
– İlk kutlama kartları
1830 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk tren istasyonu (Baltimore, 7 Ocak)
– İlk buharlı itfaiye aracı (Londra, 5 Şubat)
– Buharlı ilk yolcu treni (6 Mayıs)
– İlk çim biçme makinesi üretimi (18 Mayıs)
– Görevde öldürülen ilk polis (29 Haziran)
– Kazada can veren ilk tren yolcusu (15 Eylül)
– Trenle taşınılan ilk posta (11 Kasım)
– İlk kör piyanist (Claude Montal, Paris)

Claude Montal

Claude Montal

– İlk elastik
– İlk amatör tiyatro topluluğu (Cambridge Üniversitesi)
– İlk parafin üretimi (Almanya ve Çekoslovakya’da gerçekleştirildi)
1831 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk askeri tren (30 Haziran)
– Elektrik transformatörü (Michael Faraday, Londra, 29 Ağustos)
– Atlantik’i buhar gücüyle aşan ilk gemi (4 Eylül)
– İlk dişçi koltuğu (Londra)
1832 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk bale giysisi (12 Mart)
– İlk dinamo (Paris, 3 Eylül)
– Tirajı 100 bini aşan ilk gazete (Penny Magazine, Londra).
– İlk spor yazarı (William Trotter Porter, Baltimore Traveller gazetesi)
1833 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Full-time çalışan ilk itfaiye birliği (1 Ocak)
– İlk özel dedektiflik bürosu
1834 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Kendinden yapışkan ilk posta pulu (Ağustos)
– Atsız bir arabanın yol açtığı ilk kaza (John Scott Russel, buharlı arabasıyla İngiltere’de 5 kişiyi ezdi, 29 Temmuz)
– İlk demiryolu sinyalizasyonu
– İlk körler derneği
– İlk poker (Mississippi Nehri üzerinde bir gemide oynandı)
1835 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Gazetede ilk satranç köşesi (Bell’s Life in London, 4 Ocak)
– İlk devlet demiryolu (Belçika, 5 Mayıs)
– İlk elektrik ampulü (25 Temmuz)
– İlk jinekoloji koğuşu (Dublin, Rotunda Hastanesi)
– “Sağdan gidiniz” kuralının ilk uygulanışı (Fransa)
1836 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk özel eğitimli hemşire (Almanya, 20 Ekim)
– İlk satranç dergisi (La Palamede, Paris)
– İlk yataklı vagon
1837 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Körler için ilk dergi (ABD, Ocak)
– İlk elektrik motoru (25 Şubat)
– İlk tren biletleri (İngiltere, Nisan)
– İlk paraşüt kazası (Robert Cocking’in ölümü, İngiltere, 24 Temmuz)
– İlk yüzme yarışı (6 Ağustos, Londra)
– İlk galvanize demir (25 Ağustos, Londra)
– İlk kadınlar koleji (8 Kasım)
– İlk haber ajansı (Agence Havas, Paris)
1838 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Mors alfabesinin geliştirilmesi (New Jersey, ABD, 8 Ocak)
– İlk. hazır zarf (1 Kasım)
1839 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Ay’ın ilk fotoğrafı (Louis Daguerre, Paris, 2 Ocak)
– İlk fotoğraf sergisi (Paris, 24 Haziran)
– İlk istasyon oteli (Eylül)
– İlk vulkanize kauçuk (Charles Goodyear, ABD, Aralık)
– Yapay ışıkla ilk fotoğraf (Londra, Aralık)
– İlk metal gövdeli savaş gemisi
– İlk elektrikli lokomotif
– İlk bisiklet
– İlk mikrofilm
– İlk yapay gübre
1840 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk dişçilik okulu (İngiltere, 1 Şubat)
– İlk fotoğraf stüdyosu (4 Mart)
– İlk pul koleksiyoncusu
– Trenlerde ilk grup ve öğrenci indirimi
– İlk müzik-hol
– İlk fotoğrafçılık derneği
– Kayakla ilk yüksek atlayış (Norveç)
– Saksofon (Belçikalı Adolphe Sax buldu)
– İlk çıplak fotoğraf (Paris’te, N.P. Lerebouis çekti)
1841 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk dedektif öyküsü
– Üç boyutlu ilk fotoğraf
– İlk sıkmalı tüp
– İlk ekspres tren seferi
– Elektrikli ilk sokak lambası
– İlk futbol kulübü
1842 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk anestezi (30 Mart)
– İlk çamaşırhane
– İlk tam sayfa resimli gazete ilanı (10 Temmuz)
1843 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Tiyatroda ilk matine (New York, 25 Aralık)
– İlk kayak yarışması (Trömso, Norveç)
– İlk sabun tozu
– Üretilen ilk sigara
– İlk kadın fotoğrafçı
1844 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk basın telgrafı
– Hotelde ilk balayı dairesi
– İlk air condition
1845 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk havalı (pnömatik) lastik (10 Aralık)
– İlk eronatik dergisi (The Bolloon, Londra)
– İlk reklam takvimi (New York’ta Auburn Sigorta Şirketi bastırdı)
– İlk kabartma tozu
1846 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk sahra gazetesi (6 Haziran)
– İlk beyzbol maçı (New Jersey, 19 Haziran, Nine-Knickerbocker)
– İlk dergi fotoğrafı (Haziran)
– İlk haki üniforma
– İlk savaş fotoğrafı
1847 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Çift katlı otobüs (Nisan)
– İlk komünist partisi (1 Haziran)
– İlk fotoğraf dergisi (Le Daguerrotype, Paris)
– Bağımsızlığını kazanan ilk Afrika ülkesi (Liberya, 26 Temmuz)
– İlk taksimetre (Londra)
1848 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk medyumlar (31 Mart)
– İlk beyaz olmayan parlamenter (22 Ağustos)
– Gazetede ilk hava raporu (31 Ağustos)
– İlk çiklet
– İlk model uçak
– İlk emniyet kemeri
1849 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk kadın doktor
– İlk uluslararası yat yarışı (Bermuda, 8 Mayıs)
– İlk kaza sigortası
– İlk telefon
– İlk satranç turnuvası
– İlk kuru temizleme
1850 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk resimli posta pulu (1 Ocak)
– İlk tren feribotu (7 Şubat)
– İlk blucin
– İlk soğutma tesisi

1851 tarihinde gerçekleşen ilkler

– Uluslararası sergi (1 Mayıs, Londra)
– İlk kokteyl salonu
– İlk dondurma fabrikası
– Ev tipi ilk dikiş makinesi
– İlk oftalmoskop
1852 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk erkekler genel tuvaleti (2 Şubat)
– İlk bayanlar genel tuvaleti (11 Şubat)
– İlk yivli ağızlı şişe (F. Joseph Beltzung, Fransa, 15 Nisan)
– Elektrikli ilk alarm sistemi (ABD, 28 Nisan)
– İlk hava gemisi
– İlk akordeon (M. Bouton, Paris)
– İlk işçi kulübü
– İlk pul albümü
– İlk model (Bayan Marie Worth)
1853 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk akvaryum (21 Mayıs, Londra Hayvanat Bahçesi)
– Otelde ilk bayan garson
– İlk cips
– İlk deri altı şırınga (Fransız Charles Gabriel Pravaz buldu)
1854 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Kenarları tırtıllı ilk posta pulu
– İlk bebek yarışması (14 Ekim)
– İlk su yumuşatma tesisleri (İngiltere)
– İlk parafin lambası
1855 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk kompütür
– İlk sismograf (Deprem kayıt aygıtı, İtalyan Luigi Palmici tarafından bulundu)
1856 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk yapay solunum (Londra, 12 Nisan, St. George’sHastanesi)
– İlk sekiz saat çalışma hakkı (21 Mayıs’ta Avustralya’da tanındı)
– İlk dedektif romanı
– İlk sualtı fotoğrafı
1857 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Jokerli ilk oyun kâğıdı
– Körler için ilk kitaplık
1858 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Uluslararası ilk yüzme yarışması (9 Şubat, Melbourne)
– Elektrikli ilk hırsız alarmı
– İlk çelik gemi
– Ucu silgili ilk kurşunkalem
– İlk parmak izleri
– İlk tonik
– Havadan ilk fotoğraf
– Elektrikle çalışan ilk deniz feneri

– Asfaltlanan ilk cadde (Paris)
– Sigara içen ilk kadın
– İlk evcil kuş yarışması
– İlk menajerlik bürosu
1859 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk moda dergisi (Ocak)
– İlk işçi partisi (22 Mart)
– İlk köpek yarışması
– Elektriğin, evde ilk kullanımı (Temmuz)
– İlk işçi milletvekili

– İlk Pulmann vagon
– İlk trapez gösterisi
– İlk gezici kitaplık
– İlk çocuk bahçesi
1860 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk güneş tutulması resmi (8 Temmuz, ispanya, Fr. Secchi çekti)
– İçten patlamalı motor üretimi
– İlk Dry Martini
1861 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk fırtına uyarısı

– İlk renkli fotoğraf
– İlk hava tahmini
– İlk posta kartı
1862 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk pul kataloğu
– İlk otomobil
– İlk pul dergisi
– İlk termoplastik
– İlk yaya geçidi
1863 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk metro (10 Ocak)
– İlk faksimile (16 Şubat)
– Uluslararası ilk Kızılhaç Örgütü (17 Şubat)
– İlk atletizm kulübü (Haziran)
– İlk ağır siklet boks şampiyonası (8 Aralık’ta İngiliz Tom King, ABD’li John C. Heenan’ı yendi)
– İlk restoran-vagon
– İlk petrol tankeri

– İlk hastane treni

– İlk dinamit
1864 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Denizaltı tarafından batırılan ilk gemi (17 Şubat)
– İlk etsuyu özü
– İlk motorlu tekne
– İlk polis kaskı
– İlk balina gemisi
1865 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk hız limiti (5 Temmuz)
– İlk kadın doktor (28 Eylül)
– İlk petrol boru hattı (Ekim)
– İlk cep çakmağı (7 Kasım)
– İlk pul müzayedesi (29 Aralık, Paris)
– İlk hediye kuponu
1866 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk kadın dişçi (21 Şubat)
– İlk çelik köprü (Paris)
1867 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Mikropsuz ortamda yapılan ilk ameliyat (17 Haziran, İskoçya)
– Manş’ı kanoyla ilk geçiş (19 Ağustos)
– Parlamento seçimlerinde oy veren ilk kadın (26 Kasım)
– Otomatik satış makinesi
1868 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Kadınlararası ilk bisiklet yarışı (Fransa, 1 Kasım)
– İlk kapalı salon atletizm yarışmaları (11 Kasım)
– İlk trafik lambası (10 Aralık)
– İlk resimli çikolata kutusu
– İlk torpido
– İlk holding (Pennsylvania Co.)
– İlk futbol turnuvası (İngiltere)
1869 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Uluslararası ilk bisiklet yarışı (6 Mart, Londra)
– İlk krematör (10 Mart)
– İlk bisiklet dergisi (La Velocipede Illustre, Paris, 19 Haziran)
– İlk margarin (15 Temmuz)
1870 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk kadın borsa bankeri (19 Ocak)
– İlk tüp geçit (2 Ağustos)
– İlk daktilo üretimi (Ekim)
– Tümüyle metal gövdeli ilk bisiklet
1871 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk yarım ton fotoğraf (Mayıs)
– İlk postayla sipariş servisi (15 Eylül)
– İlk kadınlar kulübü
– Sirkte ilk güvenlik ağı
– İlk rüzgâr tüneli
1872 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk ulusal park (Yellowstone, 1 Mart)
– İlk futbol kupa finali (Londra, 16 Mart, Wanderers: 1—Royal Engineers: 0)
– Resimli ilk posta kartı
– Yehova Şahitleri’nin çıkışı
1873 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk cep sözlüğü
– İlk gazete fotoğrafı (2 Aralık)
– İlk daktilo mağazası
1874 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Fidye için kaçırılan ilk çocuk (Charley Ross, 1 Temmuz, ABD)
– İlk DDT (1 Ağustos, Fransa)
– İlk yaz okulu (New York, 4 Ağustos)
– İlk bayan bisikleti
1875 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk silahsızlanma kampanyası (Barış Derneği, Liverpool, 23 Ocak)
– Manş’ın yüzülerek ilk geçilişi (24-25
– Ağustos, Matthews Webb, 22 saat)
– Elektrikle aydınlatılan ilk fabrika (Almanya)
– İlk telif ajansı
– İlk daktilo memuresi
– Elektrikle aydınlatılan ilk istasyon (Gare du Nord, Paris)
1876 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk krematoryum (22 Ocak)
– Atlantik’i tek kolla yüzme (Alfred Johnson, 11 Ağustos, 57 gün)
– İlk cinsel eğitim
1877 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Uzun mesafeli ilk telefon görüşmesi (292 Km, 3 Nisan)
– İlk telefon santralı (17 Mayıs)
– İlk torpido bot (HMS Lightning, Mayıs, İngiltere)
– İlk fonograf (6 Aralık)
– Savaşta ilk telefon kullanımı (Hindistan)
– İlk daktilo kursu
– Kızılay Derneği’nin kuruluşu (Türkiye)
1878 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Torpidoyla batırılan ilk gemi (25 Ocak, Batum ‘da Türk gemisi)
– İlk full-time santral görevlisi (28 Ocak)
– İlk fonograf üretimi (24 Nisan)
– İlk donmuş et (Le Havre’dan Buenos
– Aires’e gönderildi, 7 Mayıs)
– Kadın santral görevlisi
– Esperanto’nun çıkışı (17 Aralık)
– Kadın polisiye yazarı
1879 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk karavan tatili (29 Ocak)
– İlk mağazalar zinciri (22 Şubat)
– Sakarin (27 Şubat’ta Baltimore’da, Johns Hopkins Üniversitesi’nde Constantine Fahlberg ve Prof. Ira Remsen – tarafından bulundu)
– Asansör takılan ilk işhanı (Eylül)
– Telefonlara numara verilmesi
1880 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk radyo-telefon
– Telefonla cepheden haber veren ilk savaş muhabiri (19 Nisan)
– Elektrikli asansör
– Minyatür elektrik motoru
– Erkek kol saati
1881 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk sosyalist parti (8 Haziran, İngiltere)
– Madenci lambası (8 Haziran, İngiltere)
– Stereofonik ses sistemi (30 Ağustos, Fransa)
– Elektrik santralı (1 Ekim)
– İlk hidrolik ekskavatör
1882
– Yeraltı telefon kablosu (16 Nisan, ABD)
– İlk troleybüs (27 Nisan, Berlin)
– Elektrikli ütü (6 Haziran, New York)
– Elektrik mühendisliği okulu (1 Temmuz, Londra)
– Elektrikle aydınlatılan ilk Noel ağacı (Aralık)
– Elektrikli vantilatör
– Donanma eğitim gemisi (George Stage, Danimarka)
– Judo (Tokyo’da, Kadokan Enstitüsü’nde, Dr. Jogoro Kano geliştirdi)
1883 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk benzinli otomobil
– İlk polis koleji (Paris)
– İlk buji (Paris)
1884 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk reklam yarışması (Mart, ABD)
– İlk lokal anestezi (15 Eylül)
– Jetonlu tartı makinesi (13 Aralık)
– Buhar türbini
– İlk mikrofilm kitaplığı (Paris)
1885 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk apandis ameliyatı 4 Ocak)
– İlk profesyonel futbol ligi (İngiltere, 20 Haziran)
– Eldivenle yapılan ilk ağır siklet dünya boks şampiyonluğu maçı (29 Ağustos,
Cincinnati, John L. Sullivan “ABD”, ile Dominick McCaffery’yi “ABD” yendi)
– İlk self-servis kafeterya (4 Eylül, New York)
– İlk benzin pompası (5 Eylül)
– İlk motosiklet (W Kasım)
– İlk güneş gözlüğü (Philadelphia)
1886 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk Coca Cola (29 Mart, ABD)
– İlk benzin motorlu tekne (Ağustos)
– İlk kadın yontusu (11 Ekim)
– Briçin çıkışı
– Torpido yüklü denizaltı
– Otomatik bilet makinesi
1887 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Başkentler arasında ilk telefon bağlantısı (Paris-Brüksel, 24 Şubat)
– İlk kadın belediye başkanı (17 Mart)
– İlk motor yarışı (20 Nisan)
– İlk hatıra pulu (Temmuz)
– İlk reklam fotoğrafı (11 Kasım)
– İlk sosyalist parlamenter
– İlk elektrokardiyogram
– İlk elektrikli ısıtıcı
– İlk Esperanto metin
– İlk kontakt lens
1888 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk toplama makinesi (Ocak)
– Politik karikatür yayınlanması (2 Şubat)
– Havalı bisiklet lastiği (28 Şubat)
– İlk haber fotoğrafı (10 Mart, Illustrated London Nevs)
– Otomobil üretimi (16 Mart)
– Yuvarlak plak çalabilen pikap (16 Mayıs)
– İlk güzellik yarışması (19 Eylül)
– İlk sinema filmi (Ekim)
– İlk foto-finiş aygıtı (New Jersey)
– İlk otobüs
– İlk motor bayii
1889 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk motorlu araç vergisi (1 Ocak)
– Bilgi işleyebilen ilk kompütür (8 Ocak)
– Havalı lastikli ilk yarış bisikleti (Belfast, 18 Mayıs)
– Esperanto gazete (Nuremberg, 1 Eylül)
– İlk müzik kutusu (23 Kasım)
– Yaratıcı reklam ajansı
– İlk benzinli traktör
– İlk elektrikli fırın
– İlk açlık grevi
– İlk bulaşık makinesi
– İlk jetonlu telefon
– Elektrikli ilk dikiş makinesi
1890 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Futbolda ilk kale ağları (İngiltere, 1 Ocak)
– İlk elektrikli sandalye (6 Ağustos)
– İlk elektrikli metro (4 Kasım)
– İlk epidiyaskop
1891 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk emekli maaşı (1 Ocak)
– İlk plak dergisi (Phonogram, ABD, 1 Ocak)
– İlk telefon link hattı (Londra-Paris, 1 Nisan)
– İlk pul makinesi (Mayıs)
– İlk moda fotoğrafı (4 Kasım)
– İlk küvöz
– İlk plak katalogu
– İlk diş macunu tüpü
1892 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk basketbol kuralları (15 Ocak)
– Poliste ilk parmak izi bürosu (31 Mart)
– İlk otomatik telefon görüşmesi (3 Kasım)
– Futbolda ilk büyük transfer (Aston
– Villa, Willie Groves için 100 sterlin ödedi)
– İlk psiko-analiz (Sigmund Freud, Viyana’da yaptı)
– İlk seyyar banka (Yeni Zelanda)
– İlk termos (İngiltere)
– İlk kadın sürücü
1893 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk film stüdyosu (1 Şubat)
– İlk yakın çekim (2 Şubat)
– Hızı saatte 100 mili aşan ilk tren (9
– Mayıs, Sirakuza, 102.8 m/s)
– İlk dizel motoru (10 Ağustos)
– İlk park yasakları (14 Ağustos)
– İlk plakalar (14 Ağustos)
– İlk ehliyet (14 Ağustos)
– İlk destroyer (28 Ekim)
– İlk renkli gazete ilavesi (19 Kasım)
– İlk fermuar
1894 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk striptiz (13 Mart)
– Sinema filmlerinin ilk ticari gösterimi (14 Nisan)
– İlk spor filmi (14 Haziran)
– Denizaşırı ilk futbol deplasmanı (Sunderland FC, ABD’ye gitti)
1895 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Soyluluk unvanı alan ilk tiyatrocu (24
Mayıs)
– İlk benzinli motor yarışı (11 Haziran)
– İlk haber filmi (20 Haziran)
– İlk film aktörü (28 Ağustos)
– İlk komedi filmi (28 Aralık)
– X ışınlarının tıpta ilk kullanımı (Viyana, 28 Aralık)
– İlk servis istasyonu
– Otomobil kullanan ilk doktor
– İlk kadın futbol kulübü (İngiltere)
– İlk voleybol (ABD)
1896 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Aşırı hızdan ceza yiyen ilk sürücü (28 Ocak)
– İlk ışın tedavisi (Chicago, 29 Ocak)
– İlk kiralık araba (Ocak)
– İlk modern olimpiyatlar (Atina, 6 Nisan)
– Sinemada ilk öpüşme sahnesi
– İlk sinema (26 Haziran)
– İlk araba hırsızlığı (9 Haziran)
– İlk otomobil kazası (17 Ağustos)
– İlk kalp ameliyatı (9 Eylül)
– İlk motosiklet yarışı (20 Eylül)
– İlk otomobil sigortası (2 Kasım)
– İlk film dergisi (Phonoscope, New York, 15 Kasım)
– Yapay ışık kullanılan ilk stüdyo (Kasım)
– İlk radyo (12 Aralık)
– İlk taksi
– İlk IQ testi
– İlk numara kadranlı telefon
1897 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Geniş ekranlı ilk film (17 Mart)
– İlk röntgen filmi (Glascow’da Dr. Macintyre, bir kurbağanın dizini çekti.)
– Filme alınan ilk savaş (Türk-Yunan Savaşı, Nisan)
– İlk taksimetre (Mayıs)
– İlk reklam filmi (5 Ağustos)
– İlk sarhoş sürücü (10 Eylül)
– İlk radyo istasyonu (Kasım)
– İlk kiralık kostümcü
– İlk plak kayıt stüdyosu
– İlk portatif daktilo
1898 tarihinde gerçekleşen ilkler
– Öldürülen ilk şoför (12 Şubat)
– İlk tampon (21 Mayıs)
– Ehliyet alan ilk kadın (Mayıs)
– Dikenli telden çitler
– İlk posta kamyoneti (17 Haziran)
– İlk kadın mimar
– İlk profesyonel basketbol ligi (ABD)
– İlk hoparlör
– İlk masatenisi
– İlk ağır çekim film
– İlk Pepsi-Cola
1899 tarihinde gerçekleşen ilkler
– İlk motosiklet kazası (11 Şubat)
– İlk radyo imdat çağrısı (17 Mart)
– Orduda motosikletlerin ilk kullanımı (30 Mart)
– İlk aspirin üretimi (Mayıs)
– İlk yürüyen merdiven (9 Haziran)
– İlk garaj
– İlk polis köpeği
– İlk periskop

Kaynak : dunyaninilkleri.com

Uluslararası Franz Kafka Konferansı İstanbul’da

Franz Kafkaİstanbul, 8-9 Mart’ta Franz Kafka ile ilgili önemli bir konferansa evsahipliği yapacak. Konferansın konuşmacılarından Prof. Kathi Diamant, Kafka’nın 1933’te kaybolan ve bazıları yeni bulunan metinlerini anlatacak.

Ölümünün üzerinden doksan bir yıl geçmesine rağmen bütün dünyada her daim edebiyatın gündeminde olan Avusturyalı yazar Franz Kafka, (1883–1924) bu kez iki günlük bir etkinlikte İstanbul’daki okurlarıyla buluşuyor. Düşülke Yayıncılık ve Beylikdüzü Belediyesi işbirliği ile 8-9 Mart’ta uluslararası bir Franz Kafka konferansı düzenleniyor. 2015 Uluslararası Kafka Konferansı adlı etkinliğin kendisi bile oldukça heyecan verici bir proje iken, Düşülke Genel Yayın Yönetmeni Janset Karavin, önemli bir yapıtın yayınevi tarafından konferans çerçevesinde yayımlanacağının müjdesini veriyor.

İlk kez 2004’te İngiltere ve ABD’de yayımlanan, ardından İspanyolca, Fransızca, Rusça, Almanca ve Çince olmak üzere pek çok dile çevrilen Prof. Kathi Diamant’ın “Kafka’nın Son Aşkı: Dora Diamant” adlı eseri, Türkçede okurla buluşacak. Diamant’ın kitabı önemli; zira Kafka’nın son yıllarını geçirdiği sevgilisi Dora ile aralarındaki konuşmaların yer aldığı roman diliyle yazılmış akademik bir çalışma.

Kathi Diamant, öğrenciyken adını tesadüfen duyduğu Dora Diamant hakkında uzun yıllar boyunca gerek Dora’nın günlüklerinden gerekse Alman arşivlerinden elde ettiği bilgilerle yazmış Kafka’s Last Love: The Mystery of Dora Diamant’ı. Kafka son dönemini Berlin’de Dora ile birlikte geçiriyor ve beraber Filistin topraklarına yerleşme planı yapıyorlar. Fakat bu, Kafka’nın rahatsızlığı nedeniyle hiçbir zaman gerçekleşemiyor.

Kathi Diamant, aynı zamanda Kafka’nın 1933 yılında el konulan kayıp metinlerinin bulunabilmesi amacıyla 1998’de oluşturulan Kafka Project’in (Kafka Projesi) kurucusu ve başkanı. Kafka Project halen Doğu Avrupa’da Prag, Viyana ve Berlin’de araştırmalar yapıyor (birçok elyazmasının Nazi subaylarının eline geçmiş olma ihtimali var) Magical Mystery Literary History Tour adıyla edebiyat gezileri düzenliyor. İstanbul’daki konferansın ikinci gününde konuşacak olan Kathi Diamant’ın, bugüne kadar hiç yayımlanmamış metinlerden bahsetmesi ve bunları göstermesi bekleniyor.

Ana başlığı “Kafka, Aşk ve İktidar, Şiddet Toplumu ve Militarizm” olan konferansın Kathi Diamont dışında uluslararası başka bir katılımcısı maalesef yok. Mesela dünyanın sayılı Kafka uzmanlarından, 15 Mayıs 2013’te İstanbul’a küçük bir toplantı için gelenAlman yazar Reiner Stach, Columbia Üniversitesi’nden Kafka uzmanı Mark Anderson ve Kafka Project için araştırmalar yapan Çek gazeteci Judita Matyášová’yı da bu konferansta dinlemek isterdik fakat programları uymadığı için katılamayacaklarını bildirmişler. Konferansta dinleyebileceğiniz Türkiye’den isimler ise şöyle: Fransız Kültür Merkezi Çeviri ve Yayın Destek Programı Yöneticisi yazar ve çevirmen Ahmet Soysal, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Akay, yazar Aslı Erdoğan; yazar, şair, pantomim ve ipli kukla sanatçısı, Alengirli Mecmua ve Düşülke Genel Yayın Yönetmeni Janset Karavin. İki gün sürecek konferanstaki oturumlara Ezel Akay, Haldun Çubukçu, Eraslan Sağlam, Nur Yazgan, Nedim Gürsel, Zeliha Demirel, Latife Tekin, Öykü Didem Aydın, Altay Öktem, Hakan Akdoğan, Funda Önkol, Halil Emrah Macit ve Derya Alabora da konuk olacak.

Janset Karavin, Uluslararası Edebiyat Konferansları Dizisi Projesi kapsamında gerçekleştirilecek Kafka, Dostoyevski ve Proust konferansları ile amaçlarının Türkçede kaynak yaratmak olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Yayınlarımız ve önümüzdeki senelerde Dostoyevski ve Proust ile sürecek  uluslararası etkinliklerle Türkiye’nin yeni bir edebiyat odağı olmasına katkıda bulunmak istiyoruz. Bununla beraber edebiyatın, sanatın kapsam ve etki alanının da genişlemesini, halkla buluşmasını önemsiyoruz. Halka erişmeyen sanatın, yazı eyleminin, edebiyatın amacına erişemediğini, hedef şaşırdığını, anlam kaybına uğradığını savunuyoruz.” Konferans için Taksim, Kadıköy ve Bakırköy’den servisler kaldırılacak.

Kaynak: dusulkesi

Beethoven’ın Ay Işığı Sonatının hikayesi hakkında bir rivayet

Rivayete göre; kötü ve mutsuz geçirdiği çocukluk dönemi, yalnızlığı, sağlık problemleri -özellikle sağır oluşu- Beethoven’ı hayata küstürmüştür. İntihara karar verir ve hatta vasiyetini bile hazırlar. Ancak görme engelli küçük bir kız, Beethoven’a yaşama bakışını tamamen değiştirecektir. Gözleri görmeyen genç kızın ayışığını hiç görememiş ve göremeyecek olması Bethooven’ı fazlasıyla derinden etkiler. Ve yaşama yeniden bağlanmasına en büyük sebep olur.

Ludwing van Beethoven1

Bir gün Beethoven, bir arkadaşı ile birlikte Viyana sokaklarında dolaşmaya çıkmıştır. Tam o esnada bir apartmandan piyano sesi geldiğini duyar ve kafasını kaldırıp bakar. Apartmanın ikinci katındaki cam açıktır ve Beethoven’ı büyüleyen ses oradan gelmektedir. Arkadaşına, çalan kişinin muhteşem çaldığını ve onu görmesi gerektiğini söyler.

Birlikte ikinci kata çıkıp kapıyı çalarlar. Kapıyı açan kadın, Beethoven’ı hemen tanır ve şok olur. Beethoven, piyano sesine geldiğini, çalan kişiyi çok merak ettiğini ve muhakkak görmek istediğini söyler. Kadın, piyanoyu çalanın kızı olduğunu ve tanışmaktan mutlu olacağını belirterek Beethoven ve arkadaşını içeri alır. Beethoven, piyano çalan kızın olduğu odaya girer. Annesi kıza, Beethoven’ın geldiğini söyler ve küçük kız çok heyecanlanır, hemen ayağa kalkar, fakat kız görme engellidir. Bunu gören Beethoven ise, “Lütfen benden bir şey isteyin.” der, maddi bir şey isteyeceklerini düşünerek. Kızın cevabı şu olur; “Ben hiç ayışığı görmedim, bana ayışığını anlatır mısınız?” Bu durumdan etkilenen Beethoven, bunun üzerine piyanonun başına geçer ve Ayışığı Sonatı’nı(Moonlight Sonata), doğaçlama olarak besteler.

“Bu hikaye tamamen rivayettir. Gerçek olup olmadığı kesin olarak bilinmemektedir.”

 

Kaynak : onedio.com

Hiç düşündünüz mü Mozart neden Türk marşı besteledi?

Sizler için araştırdık ve bulduk Türklerin Avrupa’da hayranlık uyandırdığı yıllarda, Mehter Marşı’ndaki ritimden esinlenmiş  Mozart, 1783 yılında 11 numaralı la majör piyano sonatı’nın (K. 311) 3’üncü bölümünde “Ronda alla Turca” (Türk Marşı)’nı besteler.

“MOZART NEDEN TÜRK MARŞI BESTELEDİ?” haberimizi okumak için tıklayın… 


mozart

Bu beste halen, Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm özel davetlerinin yanı sıra, ülke tanıtımında kullanılmaktadır.

Ludwig Van Beethoven’ın da Türk Marşı olarak eseri vardır. Turkish March Beethoven (part of Op. 113 No. 4): Die Ruinen von Athen (The Ruins of Athens)

Türk rap sanatçısı Ceza, sonatın üçüncü bölümüne 2012 yılında Türkçe söz yazdı ve parçaya bir klip çekildi.

Mozart Kimdir:

Wolfgang Amadeus Mozart Hayatı
Çarpıcı olaylarla dolu, acı ve hüznün her zaman neşeye dönüştürülerek yaşandığı kısa bir hayatın hikayesi ise şöyledir:

27 Ocak 1756′da Avusturya’da Salzburg şehrinde doğdu. 5 Aralık 1791′de Viyana’da öldü. Babası Leopold Mozart, Salzburg Başpiskoposluğu Saray Orkestrası’nda keman çalan, bir çok besteler ve keman için bir metod yazan bir müzikçiydi. Oğlu Wolfgang üç yaşına geldiği zaman kendisinden beş yaş büyük olan kız kardeşi Maria Anna (Nannerl)’ın çaldığı klavsen parçalarını belleğine yerleştirip kendi kendine çalmaya başlayınca ondaki mucizevi özelliği farketti, hele bir gün minik Wolfgang’ın eline geçirdiği bir nota kağıdına daha kullanmayı bile beceremediği kocaman tüy kalemle konçerto çiziktirdiğini görünce, ona ciddi olarak klavsen dersleri vermeye başladı.

Gerçekten de Wolfgang’ın iyi bir müzikçi olmak için doğuştan olağanüstü özellikleri vardı; kulağı bir kemanda bir notanın sekizde bir kadar akort düşüklüğünü farkedecek derecede hassastı ve çirkin seslere, gürültülere karşı tepkisi ise baygınlık geçirecek ölçüde şiddetlenebiliyordu.

Zaman geçtikçe Mozart’ın müzik yanında aritmetik ve resime de yeteneği olduğu ortaya çıkıyordu. Çevrede bu harika çocuğa karşı ilginin artması üzerine, babası bu erken doğan güneşten faydalanmak, çocuklarının sayesinde para ve şöhret sağlayabilmek için, oğlunu ve kızını yanına alarak Avrupa kentlerini dolaşmaya, konserler vermeye başladı. Wolfgang klavsen, keman ve org çalmadaki ustalığıyla, her şeyden fazla doğaçtan çalışlarıyla dinleyicilerini hayrette bırakıyordu. Müzik aletlerini çalmakta gösterdiği kolaylığa denk bir kolaylıkla beste de yapmaya başladı. Beş yaşında menuet, yedi yaşında konçerto ve sekiz yaşında senfoni meydana getirdi.

Yaşamının ilk on iki yılında babası ve kız kardeşi ile birlikte konserler vererek boydan boya dolaştığı Avrupa’da geçtikleri her kentte hayranlık ve ilgi topladı, saraylarda krallar ve kraliçeler önünde çaldı. Soylular, her defasında yeni bir eserle ortaya çıkan harika çocuk Wolfgang’ı dinlemek için yarıştılar, çağın ünlü ressamları Mozart’ların portre ve resimlerini yaptılar.

O günlerde Wolfgang’ı dinleyen ünlü düşünürler Voltaire ve Goethe, bu küçük çocuğun bir gün sanatının en büyük ustaları arasına katılacağından emin olduklarını söylediler.

On Dört yaşında iken, ilk opera eseri “Lucia Silla” Milano’da çalındığı zaman Mozart kendini opera sahnelerine de, üstelik operanın vatanı İtalya’da, kabul ettirmiş bulunuyordu. Papa tarafından kabul edilerek ona, o güne kadar sadece büyük ustalara layık görülen “Altın Mahmuz” nişanı ve şövalyelik beratı verildi.
Mozart, bilinci salt şarkı ve müzikten oluştuğu için kendisini o günlerdeki bu ihtişamlı olayların cazibesine kaptırmadı; sadece besteleri ile uğraştı, bu uğraşını durmadan inatla, ısrarla yürüttü.
Yirmi beş yaşına kadar rahat ve huzur görmeden o kentten bu kente dolaştı, han köşelerinde barındı, bazen yiyeceksiz kaldı, kar ve yağmur yağarken atlı yolcu arabalarında titreyip durdu. Bu meşakkatli yolculuklar esasen sağlıksız ve zayıf olan bünyesini oldukça yıprattı.

Mozart’ın hayret uyandırıcı; bir başka yönü de birbiri ardına geçirdiği tifo, çiçek ve mafsal romatizması gibi o zamana göre ölümcül olan hastalıkları atlatması, ama buna rağmen ürün vermeye devam etmesi ve keyfini hiç bozmamasıdır. Ablası Nannerl onun bu yolculuklarında “Ben ülkesini teftişe çıkan küçük bir kralım” diyerek kendince bir eğlence yarattğını, geçtikleri kasaba ve köylere bir takım uydurma adlar taktığını anlatır anılarında.

Sanat tarihinin bu eşsiz insanı çocukluk nedir bilmedi, Ölünceye dek kendi çocuk ruhuna bağlanıp kaldı. Bu nedenle Mozart yaşamı boyunca iyi ve saf karakteri yanında çocuksu neşe ve espri (mizah) anlayışını hep muhafaza etti.

Hayatın küçük zevklerinden tat almaya bayılırdı, ümitsizliğe düşmek harcı değildi. İnsanlarla beraber olmaktan ve onlarla neşeli konuşmalar yapmaktan hoşlanırdı. Bilardo oynamak, Türk kahvesi içmek ve dans etmek ona büyük keyifler verirdi.

Kariyeri, onur ve şan yönünden parlak biçimde sürmesine rağmen maddi durumunu düzeltmedi. Yaşamı boyunca sonu gelmeyen para sıkıntısı çekti. Ona övgüler yağdıran krallar bile hasis davrandılar. Sadece dersler vererek ve halk konserleriyle yetinerek hayatını kazanmaya çalıştı.

Mozart’ın otuz altı yaşını doldurmadan vakitsiz ölümünde çocukluğunda geçirdiği ağır hastalıkların ve yapılan yıpratıcı yolculukların etkisinin büyük olduğu kabul edilmektedir.

Cenazesi fakir cenazeler için uygulanan biçimde kaldırıldı. Mezarının nerede olduğu ise bilinmemektedir. Söylenenlere göre, Mozart’ın tanıdığı insanlar arasından sadece altı kişinin katıldığı katedraldeki cenaze duasından sonra bu küçük kafile şiddetli yağmur nedeniyle mezarlığa kadar tabuta eşlik edemeyince cenaze aceleye getirilerek dilenciler için ayrılan bir mezara gömüldü. En fenası, bütün araştırmalara rağmen bu mezarın yeri öğrenilemedi, tabutun nasıl olup ta sahipsiz kaldığı ise ölüm sebebi gibi hiç bir zaman anlaşılamadı.

 

Kaynak :[-]