Şunun için etiket arşivi: müzik eğitimi

Batıda müzik eğitimi ilk alışkanlıkların kolayca kazanıldığı 4 yaştan itibaren başlayarak çocuklara verilmektedir. Ancak ne yazık ki ülkemizde hem okul öncesinde hem de ilkokullarda müzik eğitimi bazı istisnai durumlar dışında göz ardı edilmektedir. Çocukların müziğe en uygun olduğu çağda bu eğitimin eksik bırakılması, çocukların geleceğinden çalmak anlamına gelmektedir.

Yeni kulak alışkanlıklarını ortaokulda vermeye başlamak, ergenlik çağına yaklaşmış olan bu çocuklar için hem psikolojik hem de biyolojik açıdan bazı sıkıntılarında ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.

Avrupa’da müzik sanatının son yüz yıldaki büyük gelişiminin altında geniş ölçüde okullardaki müzik eğitimi ve öğretiminin yattığının altını çizmekte fayda görüyoruz.

Bu bilgiler ışığında eğitim sistemimizde çocukların mutlaka 4-12 yaş arasında müziğe yönlendirilmesi adına adımlar atılması gerekmektedir.

Özel Nar Sanat Eğitim Kursu olarak, müzik eğitimindeki eksikliği özel derslerimizle giderebilmek ve yetenekleri keşfedebilmek amacıyla kurulduğumuz günden itibaren büyük bir mücadele veriyoruz.

Piyanodan gitara, gitardan kemana, kemandan bateriye kadar pek çok enstrüman eğitimin verildiği kursumuzda çocuğunuz müziğin büyülü dünyasına adım atabilir.

Detaylı bilgi ve ön kayıt için 0212 570 80 68’i arayabilirsiniz.

Not: (Ahmet SAY’ın Müzik öğretimi kitabında yer alan Türkiye’de müzik eğitiminin önemi adlı makaleden yararlanılarak yazılmıştır.)

Ünlü müzik ustası Carl Orff tarafından geliştirilen kendi adındaki yöntem, çocuklara müzik eğitimi vermeyi hedeflemektedir. Orff’un halk şarkılarına, 19. Yüzyılın popüler şarkılarına, dans ve tiyatro müziklerine olan ilgisi ve Ortaçağ Barok ve Rönesans müziğinin belli başlı öğeleri Orff’un çok kapsamlı müzik eğitimi kuramına öncü olmuştur.

Orff yönteminde, çocukların doğalarında var olan ve kendileri tarafından uyarlanmış ritimleri temel alır. Söz konusu bu ritimlere örnek vermek gerekirse, sekerek yürümek, sallanarak yürümek, dolanarak yürümek, koşmak ve atlayarak koşmak verilebilir.

Orff’un hayatı boyunca gözlemlediği deneyimler, temel müzik yani konuşma, hareket ve dansın gelişmesiyle oluşmuş müziğin, erken çocukluktaki müzik eğitiminin temeli olabileceğini gösterdi. Çocukların bazı Orff enstrümanlarını kullanarak yaptıkları temel müzik, 1948 yılında bir radyo programında yayınlanınca geniş kitlelerin ilgisini çekmeyi başardı.

1950-1954 yılları arasında Orff, Çocuklar için Müzik kitabını yayımladı.

Orff’un besteleri incelendiğinde, eğitimini verdiği konuların geniş etkilerinin yer aldığını gözlemlemenin mümkün olduğunun altını çizen uzmanlar, Orff’a göre ritmin, müziğin en temel öğesi olmanın ötesinde melodinin temeli olma özelliğini taşıdığını hatırlatıyor.

Carl Orff’un müzik eğitiminin insanoğlunun evrimi göz önünde bulundurularak yapılması gerektiğini savunduğunu belirten uzmanlar, bunun çocukların kendi içlerinde müzik kavramını oluşturabilmeleri için müziğin tarihsel sürecini yeninde yaşamaları anlamına geldiğini işaret ediyor.

Orff’un çocukların müziği, yapaylıktan uzak, doğal ve gelişim potansiyeline sahip olarak tanımladığını da ifade eden uzmanlar, Orff’un bu nedenle birbirini takip eden gelişimsel etkinlikleri temel alarak basit ritimler geliştirdiğini de hatırlatmakta fayda görüyor.

Nar Sanat Eğitim Kursu Eğitim Koordinatörü, Şan ve piyano eğitmeni Erkan Başa müziğe yeteneği olan çocukların nasıl anlaşılabileceği konusunda tüyolar verdi.

Yapılan bilimsel çalışmaların çocuklarda müzik yeteneğinin doğuştan başladığını gösterdiğini dile getiren Başa, çocuğun müziğe yeteneği olup olmadığını anlamak isteyen ebeveynlerin bazı püf noktalarını gözden kaçırmamaları gerektiğini ifade etti.

Öncelikle ebeveynlerin çocuklarının yetenekli olup olmadığını saptamak konusunda objektif olmak zorunda olduğunu hatırlatan Başa, eğer çocuğunuz herhangi bir müzik kaynağından ve referans bir nota olmaksızın o notayı söyleyebiliyor ve o notanın aynısını mırıldanabiliyorsa, fiziksel hareketlerinde tempo var ise, müzik aleti çalındığında ritm tutuyorsa bu durumu es geçmemenizi öneriyor.

Erkan Başa, çocuğunuzda herhangi bir enstrümanda beste yapmak, çalmak veya şarkı söylemek gibi bir özellik bulunuyorsa, çevreden gelen herhangi bir müzik üzerine duyarlılığı söz konusuysa bir yetenekten söz edilebileceğini işaret ediyor.

Bunların yanı sıra çevrenizde müzikle ilgilenen ve bu işe vakıf olan güvendiğiniz birileri (müzisyen, öğretmen vs..) çocuğunuzun yeteneği olduğuna dair sizinle paylaşımda bulunuyorsa bunları dikkate alıp,  çocuğunuzu doğru yönlendirmeniz gerektiğini paylaşan Başa, müzik eğitiminin çocuklarda zihinsel, motor, sosyal beceriler ve yetenekleri geliştirebileceğini hatırlatıyor.

“MÜZİK EĞİTİMİ ALAN ÇOCUKLA ALMAYAN ÇOCUK ARASINDA AKADEMİK GELİŞİM AÇISINDAN BÜYÜK FARK VAR”

Dünya genelinde yapılan araştırmaları işaret eden Başa, müzik eğitimi alan öğrencilerle müzik eğitimi almayan öğrenciler arasında akademik başarı açısından önemli farkların saptandığını kaydediyor.

Müzik eğitiminin okul hayatına olumlu etkilerinin yanı sıra öğrenme ve yaratıcılığı da beslendiğinin altını çizen Başa, çocuğunun müziğe yeteneği olduğunu düşünen ebeveynlerin mutlaka kendilerine başvurması gerektiğini savunuyor.

Çocuğun yeteneğinin taçlandırılması için mutlaka uygun bir eğitim şekli ve enstrüman seçilmesinin şart olduğunu hatırlatan Başa, bu sırada asla çocuğun isteğinin de göz ardı edilmemesi gerektiğini paylaşıyor.

Özel Nar Sanat Eğitim Kursu olarak güzel sanatlara, konservatuarlara ve müzik eğitimi bölümlerine öğrencilerimizi yetiştirmeye devam etmekteyiz. Azimli öğrencilerimizden olan Aysu Serindağ İstanbul Devlet Konservatuarı Müzikal Sertifika Programı ‘nı kazanmıştır.

Reşat Tokatlı’dan Piyano ve Erkan Başa ‘dan İşitme dersi alan Aysu Serindağ çabaları ve azmi sonucunda başarıya ulaşmıştır. Kendisine eğitim hayatında ve kariyerinde başarılar dileriz.. Tebrikler Aysu!

yaz okulu

Nar Sanat Eğitim Kursu olarak 2016 yaz sezonu için yaz okulu gruplarımız başlamaktadır. Akıl oyunları seti ve ZeKare eğitim setleri ile basitten karmaşığa doğru bilinçaltı eğitimi temelli başlayacak olan eğitim; her ayın sonunda veliye hangi konuda eksik, hangi konuda dikkatli hangi konuda daha başarılı olduğu konuyla ilgili rapor olarak sunulacaktır. “Hangi alanda nasıldı?, Ne tür destekler verildi? , Hangi gelişim özelliğinin ileride desteklenmesi lazım? , Hangi zeka alanı daha kuvvetli?” sorularının cevaplarını velilerimiz rapor halinde eğitmenimizden alacaklardır. Gün içerisindeki eğitim devam edecektir. Gün içerisinde rutin çoklu eğitim devam ederken, birebir özel eğitim ile ilgilenen eğitmenimiz bazı saatlerde arkadaşlarımızı birebir eğitime alarak zeka gelişim programını uygulayacaktır. Buradaki asıl amacımız; okul öncesi dönemdeki çocuklar emici beyindir, yani herşeyi alırlar fakat hepsini alma becerisi ya da hedefe ulaşma becerisi farklıdır. İleriye giden çocukların geridekilere uyum sağlaması zor olur, zor öğrenenlerin de ilerideki çocuklara uyum sağlaması zor olur. Bu nedenle hepsine ayrı ayrı gelişim programı uygulanması gerekmektedir.  Bu program daha çok Montessori eğitim programından etkilenerek hazırlanmış bir programdır ama Montessori eğitiminin tamamı baz alınmamıştır. Çünkü Montessori eğitiminin devamında Türkiye ‘de devam edebilecekleri bir okul bulunmuyor. Biz geleneksel eğitimimizi hazırlayacak şekilde bu materyalleri uygulayacağız. Materyallerimizin tanıtımını eğitmenimiz randevu ile tanıtabilmektedir. Bu materyaller görsel algı becerisi, konsantrasyon becerisi , el-göz koordinasyonunu geliştiren materyallerdir.

montessori egitimi

Montessori Eğitimi Nedir?

Montessori eğitimi İtalyan bir doktor ve eğitimci olan Maria Montessori tarafından geliştirilen ve serbestlik, sınırlar içinde özgürlük ile bir çocuğun doğal psikolojik, fiziksel ve sosyal gelişimine verdiği önem ile tanımlanan bir eğitim yaklaşımıdır. “Montessori” adı altında bir dizi uygulama bulunsa bile, Association Montessori Internationale (AMI) ve Amerikan Montessori Cemiyeti (AMS) aşağıdaki unsurları esas olarak belirlemiş bulunmaktadır:

  • Büyük çoğunlukla 2.5 ya da 3 yaşından 6 yaşına kadar çocuklar için oluşturulmuş karma yaş sınıfları,
  • Belirlenmiş seçenekler içerisinden, öğrencinin kendi seçeceği faaliyetler,
  • Bölünmeyen çalışma zamanı blokları, ideal olarak üçer saat,
  • Öğrencilerin doğrudan eğitim (yönergeler) yerine malzemelerle çalışarak kavramları öğrenmelerine dayalı “Yapılandırmacı” ya da bir “keşif” modeli,
  • Montessori ya da arkadaşları tarafından geliştirilmiş olan özelleştirilmiş eğitim malzemeleri,
  • Sınıf içerisinde hareket özgürlüğü,
  • Montessori metodu için eğitilmiş bir öğretmen

Bunlara ilave olarak, birçok Montessori okulu onun yayınlanmış eserlerinde yer alan Montessori’nin insan gelişimi modelini referans alarak programlarını tasarlamakta ve Montessori’in hayatı boyunca verdiği eğitici eğitimi derslerinde tanıtılan pedagoji, ders ve malzemeleri kullanmaktadır.

Okuma becerileri, bilim ve matematik okur yazarlığı kadar; sosyal bilimler, görsel sanatlar,spor ve becerilerin geliştirilmesi de önemlidir. Çocuklar anaokul ve ilkokul hayatları boyunca oyun oynar ve zevk alarak öğrenirler. Matematik, fen eğitimleri ve soyut kavramları en iyi öğretmenin yolu müzik,drama ve spor uygulamalarıdır. Akademik ve akademik olmayan öğrenme biçimleri arasında kurulan denge çocukların okuldaki mutluluğunu sağlamanın büyülü formulüdür.

YAZ OKULUMUZUN YAPISI

08.30  17.00  Veli istekleri doğrultusunda saatlerde esneklik gösterilecektir.

Haziran, Temmuz,Ağustos   Katılım süresi  veli isteğine bağlıdır.

PROGRAM İÇERİĞİ:

-Atık Materyal ve Kağıt etkinlikleri,

-Zihin geliştirme programı çocuk gelişim uzmanı tarafından  birebir eğitim,

-ZE Kare eğitim seti,akıl oyunları

-Yaratıcı Drama destekli  kurallı oyunlar,

-Projeksiyon destekli Türkçe Dil Etkinliği,

-ORFF destekli  Müzik Etkinliği,

-Bahçede açık hava oyunları,

-Fen ve Doğa çalışmaları,

-İlkokula gidecek öğrencilerimiz için hazırlık eğitimi,

-Geziler , talep doğrultusunda yüzme eğitimi.

PROGRAM AKIŞI

-İlgi köşelerinde serbest zaman,

-Sabah Kahvaltısı,

-Türkçe Dil etkinliği(parmak oyunu ,tekerlemeler,bilmeceler,eğitici hikayeler),

-Bahçede açık hava oyunları,

-Orff destekli müzik etkinliği,

-Öğle yemeği,

-Dinlenme ve ilgi köşelerinde oyunlar(Zihin geliştirme programı birebir uygulanır),

-Fen ve Doğa çalışmaları,

-Yaratıcı Drama destekli  kurallı oyunlar,

-Meyve saati,

-Atık Materyal ve Kağıt etkinlikleri (Sanat Etkinliği),

İSTEĞE BAĞLI ETKİNLİKLER YAPILACAKTIR.

  • Aynı zamanda öğrencilerimize ücretsiz olarak müzikal kulak testi yapılacaktır.
  • Ek ücrete tabii müzik eğitimi(Keman, Piyano, Bağlama, Gitar ve vurmalı çalgılar gibi)
  • Bale
  • Resim dersleri ücretsizdir.
  • Yaş Grupları
  • 3-6    yaş grubu öğrenci kabul edilecektir.
  • Kontenjanımız 20 kişi ile sınırlı olup, daha detaylı bilgi ve eğitmen randevusu için bize telefonla ulaşmak için 0212-570-80-68 veya 0530-880-71-80 numaralarından veya e-mail yoluyla ulaşmak için [email protected] adresinden bizlere ulaşabilirsiniz.

AMACIMIZ:

Okul Öncesi  dönemdeki  çocuklarımızın  zihinsel gelişimine,duygusal ve sosyal gelişimine ,dil gelişimine ,fiziksel  gelişimine  ezberci ve yetişkin baskıcı tutumlardan uzak,öğrenmeye merak uyandırarak  var olan emici beyinlerini aktif çalışabilir duruma gelmesine destek vermektir.

Her çocuk kendi  gelişimi içinde kendi evrimini  tamamlar bundan dolayı takvim yaşından çok

Gelişim yaşı önemlidir.Çoğu kurumlarda  toplu kazanımlar aynı zamanda   yerleştirilmeye çalışılmaktadır.Biz Nar Eğitim Kurumları olarak 16 yılllık tecrübe ile okul öncesi çocukların kendi

Gelişim hızlarına göre eğitim alabilmeleri için bireysel gelişim eğitim programı uygulayarak evrimlerini tamamlamalarına fırsat vereceğiz. Bu program hazırlanırken ülkemizde uygulanan eğitim programlarının tamamı süzgeçten geçirilmiş ve özellikle  montessory  eğitiminin prensipleri dikkate alınarak hazırlanmıştır.

‘’BU İŞİ YAPABİLMEM İÇİN BANA YARDIM EDER MİSİN ?’’   diyen  çocuklarımızın elinden tutarak öğrenmekten keyif alan öğrencilerimizin eğitim ve öğretim yolunu başarılı şekilde açmaktır

yaz okulu

Nar Sanat Eğitim Kursu olarak 2016 yaz sezonu için yaz okulu gruplarımız başlamaktadır. Akıl oyunları seti ve ZeKare eğitim setleri ile basitten karmaşığa doğru bilinçaltı eğitimi temelli başlayacak olan eğitim; her ayın sonunda veliye hangi konuda eksik, hangi konuda dikkatli hangi konuda daha başarılı olduğu konuyla ilgili rapor olarak sunulacaktır. “Hangi alanda nasıldı?, Ne tür destekler verildi? , Hangi gelişim özelliğinin ileride desteklenmesi lazım? , Hangi zeka alanı daha kuvvetli?” sorularının cevaplarını velilerimiz rapor halinde eğitmenimizden alacaklardır. Gün içerisindeki eğitim devam edecektir. Gün içerisinde rutin çoklu eğitim devam ederken, birebir özel eğitim ile ilgilenen eğitmenimiz bazı saatlerde arkadaşlarımızı birebir eğitime alarak zeka gelişim programını uygulayacaktır. Buradaki asıl amacımız; okul öncesi dönemdeki çocuklar emici beyindir, yani herşeyi alırlar fakat hepsini alma becerisi ya da hedefe ulaşma becerisi farklıdır. İleriye giden çocukların geridekilere uyum sağlaması zor olur, zor öğrenenlerin de ilerideki çocuklara uyum sağlaması zor olur. Bu nedenle hepsine ayrı ayrı gelişim programı uygulanması gerekmektedir.  Bu program daha çok Montessori eğitim programından etkilenerek hazırlanmış bir programdır ama Montessori eğitiminin tamamı baz alınmamıştır. Çünkü Montessori eğitiminin devamında Türkiye ‘de devam edebilecekleri bir okul bulunmuyor. Biz geleneksel eğitimimizi hazırlayacak şekilde bu materyalleri uygulayacağız. Materyallerimizin tanıtımını eğitmenimiz randevu ile tanıtabilmektedir. Bu materyaller görsel algı becerisi, konsantrasyon becerisi , el-göz koordinasyonunu geliştiren materyallerdir.

montessori egitimi

Montessori Eğitimi Nedir?

Montessori eğitimi İtalyan bir doktor ve eğitimci olan Maria Montessori tarafından geliştirilen ve serbestlik, sınırlar içinde özgürlük ile bir çocuğun doğal psikolojik, fiziksel ve sosyal gelişimine verdiği önem ile tanımlanan bir eğitim yaklaşımıdır. “Montessori” adı altında bir dizi uygulama bulunsa bile, Association Montessori Internationale (AMI) ve Amerikan Montessori Cemiyeti (AMS) aşağıdaki unsurları esas olarak belirlemiş bulunmaktadır:

  • Büyük çoğunlukla 2.5 ya da 3 yaşından 6 yaşına kadar çocuklar için oluşturulmuş karma yaş sınıfları,
  • Belirlenmiş seçenekler içerisinden, öğrencinin kendi seçeceği faaliyetler,
  • Bölünmeyen çalışma zamanı blokları, ideal olarak üçer saat,
  • Öğrencilerin doğrudan eğitim (yönergeler) yerine malzemelerle çalışarak kavramları öğrenmelerine dayalı “Yapılandırmacı” ya da bir “keşif” modeli,
  • Montessori ya da arkadaşları tarafından geliştirilmiş olan özelleştirilmiş eğitim malzemeleri,
  • Sınıf içerisinde hareket özgürlüğü,
  • Montessori metodu için eğitilmiş bir öğretmen

Bunlara ilave olarak, birçok Montessori okulu onun yayınlanmış eserlerinde yer alan Montessori’nin insan gelişimi modelini referans alarak programlarını tasarlamakta ve Montessori’in hayatı boyunca verdiği eğitici eğitimi derslerinde tanıtılan pedagoji, ders ve malzemeleri kullanmaktadır.

Okuma becerileri, bilim ve matematik okur yazarlığı kadar; sosyal bilimler, görsel sanatlar,spor ve becerilerin geliştirilmesi de önemlidir. Çocuklar anaokul ve ilkokul hayatları boyunca oyun oynar ve zevk alarak öğrenirler. Matematik, fen eğitimleri ve soyut kavramları en iyi öğretmenin yolu müzik,drama ve spor uygulamalarıdır. Akademik ve akademik olmayan öğrenme biçimleri arasında kurulan denge çocukların okuldaki mutluluğunu sağlamanın büyülü formulüdür.

YAZ OKULUMUZUN YAPISI

08.30  17.00  Veli istekleri doğrultusunda saatlerde esneklik gösterilecektir.

Haziran, Temmuz,Ağustos   Katılım süresi  veli isteğine bağlıdır.

PROGRAM İÇERİĞİ:

-Atık Materyal ve Kağıt etkinlikleri,

-Zihin geliştirme programı çocuk gelişim uzmanı tarafından  birebir eğitim,

-ZE Kare eğitim seti,akıl oyunları

-Yaratıcı Drama destekli  kurallı oyunlar,

-Projeksiyon destekli Türkçe Dil Etkinliği,

-ORFF destekli  Müzik Etkinliği,

-Bahçede açık hava oyunları,

-Fen ve Doğa çalışmaları,

-İlkokula gidecek öğrencilerimiz için hazırlık eğitimi,

-Geziler , talep doğrultusunda yüzme eğitimi.

PROGRAM AKIŞI

-İlgi köşelerinde serbest zaman,

-Sabah Kahvaltısı,

-Türkçe Dil etkinliği(parmak oyunu ,tekerlemeler,bilmeceler,eğitici hikayeler),

-Bahçede açık hava oyunları,

-Orff destekli müzik etkinliği,

-Öğle yemeği,

-Dinlenme ve ilgi köşelerinde oyunlar(Zihin geliştirme programı birebir uygulanır),

-Fen ve Doğa çalışmaları,

-Yaratıcı Drama destekli  kurallı oyunlar,

-Meyve saati,

-Atık Materyal ve Kağıt etkinlikleri (Sanat Etkinliği),

İSTEĞE BAĞLI ETKİNLİKLER YAPILACAKTIR.

 

  • Aynı zamanda öğrencilerimize ücretsiz olarak müzikal kulak testi yapılacaktır.
  • Ek ücrete tabii müzik eğitimi(Keman, Piyano, Bağlama, Gitar ve vurmalı çalgılar gibi)
  • Bale
  • Resim dersleri ücretsizdir.
  • Yaş Grupları
  • 3-6    yaş grubu öğrenci kabul edilecektir.
  • Kontenjanımız 20 kişi ile sınırlı olup, daha detaylı bilgi ve eğitmen randevusu için bize telefonla ulaşmak için 0212-570-80-68 veya 0530-880-71-80 numaralarından veya e-mail yoluyla ulaşmak için [email protected] adresinden bizlere ulaşabilirsiniz.

AMACIMIZ:

Okul Öncesi  dönemdeki  çocuklarımızın  zihinsel gelişimine,duygusal ve sosyal gelişimine ,dil gelişimine ,fiziksel  gelişimine  ezberci ve yetişkin baskıcı tutumlardan uzak,öğrenmeye merak uyandırarak  var olan emici beyinlerini aktif çalışabilir duruma gelmesine destek vermektir.

Her çocuk kendi  gelişimi içinde kendi evrimini  tamamlar bundan dolayı takvim yaşından çok

Gelişim yaşı önemlidir.Çoğu kurumlarda  toplu kazanımlar aynı zamanda   yerleştirilmeye çalışılmaktadır.Biz Nar Eğitim Kurumları olarak 16 yılllık tecrübe ile okul öncesi çocukların kendi

Gelişim hızlarına göre eğitim alabilmeleri için bireysel gelişim eğitim programı uygulayarak evrimlerini tamamlamalarına fırsat vereceğiz. Bu program hazırlanırken ülkemizde uygulanan eğitim programlarının tamamı süzgeçten geçirilmiş ve özellikle  montessory  eğitiminin prensipleri dikkate alınarak hazırlanmıştır.

‘’BU İŞİ YAPABİLMEM İÇİN BANA YARDIM EDER MİSİN ?’’   diyen  çocuklarımızın elinden tutarak öğrenmekten keyif alan öğrencilerimizin eğitim ve öğretim yolunu başarılı şekilde açmaktır

 

 

Nar Sanat Eğitim Kursu olarak 2016 okul sezonunun bitişi ile birlikte 3-6 yaş grubu küçük dostlarımızın yaz sezonunda hem eğlenip, hem öğrenip hemde tatil tadında keyif alabilecekleri yaz okulu programımızın kayıtları başlamış bulunmaktadır. Yaz okulumuzun yapısı;

 

08.30  17.00  Veli istekleri doğrultusunda saatlerde esneklik gösterilecektir.

Haziran, Temmuz,Ağustos   Katılım süresi  veli isteğine bağlıdır.

PROGRAM İÇERİĞİ:

Atık Materyal ve Kağıt etkinlikleri

Zihin geliştirme programı çocuk gelişim uzmanı tarafından  birebir eğitim

-ZE Kare eğitim seti,akıl oyunları

Yaratıcı Drama destekli  kurallı oyunlar

Projeksiyon destekli Türkçe Dil Etkinliği

ORFF destekli  Müzik Etkinliği

Bahçede açık hava oyunları

Fen ve Doğa çalışmaları

İlkokula gidecek öğrencilerimiz için hazırlık eğitimi

Geziler , talep doğrultusunda yüzme eğitimi.

PROGRAM AKIŞI

İlgi köşelerinde serbest zaman

Sabah Kahvaltısı

Türkçe Dil etkinliği(parmak oyunu ,tekerlemeler,bilmeceler,eğitici hikayeler)

Bahçede açık hava oyunları

Orff destekli müzik etkinliği

Öğle yemeği

Dinlenme ve ilgi köşelerinde oyunlar(Zihin geliştirme programı birebir uygulanır)

Fen ve Doğa çalışmaları

Yaratıcı Drama destekli  kurallı oyunlar

Meyve saati

Atık Materyal ve Kağıt etkinlikleri (Sanat Etkinliği)

İSTEĞE BAĞLI ETKİNLİKLER YAPILACAKTIR.

 

*Aynı zamanda öğrencilerimize ücretsiz olarak müzikal kulak testi yapılacaktır.

*Ek ücrete tabii müzik eğitimi(Keman, Piyano, Bağlama, Gitar ve vurmalı çalgılar gibi)

*Bale

*Resim dersleri ücretsizdir.

Yaş Grupları

3-6    yaş grubu öğrenci kabul edilecektir.

AMACIMIZ:

Okul Öncesi  dönemdeki  çocuklarımızın  zihinsel gelişimine,duygusal ve sosyal gelişimine ,dil gelişimine ,fiziksel  gelişimine  ezberci ve yetişkin baskıcı tutumlardan uzak,öğrenmeye merak uyandırarak  var olan emici beyinlerini aktif çalışabilir duruma gelmesine destek vermektir.

Her çocuk kendi  gelişimi içinde kendi evrimini  tamamlar bundan dolayı takvim yaşından çok

Gelişim yaşı önemlidir.Çoğu kurumlarda  toplu kazanımlar aynı zamanda   yerleştirilmeye çalışılmaktadır.Biz Nar Eğitim Kurumları olarak 16 yılllık tecrübe ile okul öncesi çocukların kendi

Gelişim hızlarına göre eğitim alabilmeleri için bireysel gelişim eğitim programı uygulayarak evrimlerini tamamlamalarına fırsat vereceğiz. Bu program hazırlanırken ülkemizde uygulanan eğitim programlarının tamamı süzgeçten geçirilmiş ve özellikle  montessory  eğitiminin prensipleri dikkate alınarak hazırlanmıştır.

‘’BU İŞİ YAPABİLMEM İÇİN BANA YARDIM EDER MİSİN ?’’   diyen  çocuklarımızın elinden tutarak öğrenmekten keyif alan öğrencilerimizin eğitim ve öğretim yolunu başarılı şekilde açmaktır

 

Ön kayıt için buraya tıklayabilirsiniz.

Oda Müziği -Murat Hasgün

Oda Müziği -Murat HasgünMüzik eğitiminin amaçlarından biri de, kendi müzik kültürümüzün yanında evrensel müzik kültürlerinin tanıtılması ve öğretilmesidir. Evrensel müzik kültürünün bir boyutu olan çok seslilik ise, geleneksel Türk müziğinin yapı ve ifade özelliklerine aykırı düşmemek koşuluyla önem arz etmektedir. Öyle ki Türk müziğinin çok seslendirilmesi ilgili yapılan bazı çalışmalar, müziğin geleneksel üslubunu yok etmiş ve bu durum, “Türk Müziğinde çok sesli çalışmalar yapılmalı mı, yapılmamalı mı” tartışmasını beraberinde getirmiştir. Bu tartışmalar çok yaygın olmamakla birlikte hala süredursun, ben, ana hatlarına zarar vermemek şartıyla Türk Müziğinin çok seslendirilmesi konusunda herhangi bir sakınca görmüyorum. Hatta düşüncem o ki; aşırı koruyucu disiplinler, zaman zaman bu koruyuculuğu abartıp, Türk Müziği üzerinde baskıcı bir anlayış oluşturmuşlar ve bu durum, müziğimizin kendi kimliğini ‘paylaşmasına’, dolayısıyla gelişmesine engel olmuştur. Türk müziği icra eden oda müziği topluluklarının sayı bakımından az olması, sanırım çok sesliliğe duyulan ön yargının yansıması.

Bu noktada, Çok Seslilik ve Oda Müziği konularını, tanımlardan yola çıkarak açıklamak yerinde olur.

Çok seslilik

Çok seslilik ile ilgili birden fazla tanım yapmak mümkün. Bir tanıma göre; “Aynı anda tınlayan seslerin, belli bir amaca yönelik olarak ve zamanla değişen görüşlere göre bir düzen içinde kaynaşmasıdır.”(Cangal, 1988:147). Başka ve daha geniş bir tanıma göre ise; “Birden fazla ses partisinin yer aldığı müzik. Gelişim süreci, Avrupa’da orta çağdan günümüze uzanır. 11.yüzyıldan başlayarak gelişen çok seslilik, yöntem bakımından iki genel yönelim izlemiştir: Birincisi Polyphoni (polifoni) olarak nitelenen kontrpuan tekniğine dayalı yatay çokseslilik; ikincisi, Homophonie (homofoni) denen armoni bilimi ve sanatına dayalı dikey çokseslilik. Çağdaş müzikte ilke olarak bu iki çok seslilik yöntemine bağlı kalınmamış yeni çok seslilik stil ve teknikleri geliştirilmiştir” (Say, 2002:135).

Çok seslendirme yönteminin ilk örnekleri barok çağın başlangıcı sayılan 1600 yıllarına rastlamaktadır. Rönesans (1450-1600) ve barok (1600-1750) çağın en önemli çok seslendirme yöntemi olan “kontrapunt”taki “yatay çokseslilik” örgüsüne karşıt olarak aynı anda tınlayan seslerin “dikey” ilişkisine dayanan armonik çok seslendirme, bütün barok çağ boyunca kontrapuntla yan yana (kimi zaman iç içe) kullanılmış olmasına karşın, kullanılan yöntemin teknik yanı ile ilgili yazılı açıklamalar ilk kez 1722 yılında Rameau tarafından yapılmış, konunun teknik yanını ifade eden “armoni bilgisi” terimi de ilk kez G.A.Sorge’nin “Armonik Özet ya da Armoni Bilgisi” (Conpendium harmonicum oder… Lehre von de Harmonie, 1760) başlıklı kitabında kullanılmıştır (bkz.,Cangal, 1999)

Türk Müziğinde çok seslilik

Türk müziğini ilk kez çok sesli yazan kişinin Sultan V. Murad olduğu bilinir. Sultan V. Murad Osmanlı padişahları arasında en çok batı tarzı eser vermiş olanıdır. Armonilenen ilk Türk parçası, Weber’in “Oberon” operasındaki bir Rumeli oyun havasıdır. Ülkemizde çok sesli müziğin gelişimi Cumhuriyet sonrası açılan müzik okulları, bandoların kurulması ve bestecilerimizin yurt dışına gönderilmeleri ile başlar. İlk olarak 19. yüzyılın ortalarında etkilerini gösteren batılaşmanın da etkisi ile tek sesli olan Osmanlı müziği, değişerek çok sesli hale geldi. Cumhuriyetin ilan edilmesi ile birlikte Avrupa da müzik öğrenimi alan Cemal Reşit Rey, Türkiye’ye geri dönerek İstanbul kurslarında öğretmenlik yapmaya başladı. Öğretmenlik döneminde yetenekli gençlere müzik eğitimi vererek, onların Avrupa’ya gidip eğitim alması sağladı. Türk müziğine katkılarından dolayı, çok sesli Türk müziğine adları Türk beşleri olarak geçmiştir. Türk beşleri olarak bilinen isimler Cemal Reşit Rey, Ulvi Cemal Erkin, Hasan Ferit Alnar, Ahmet Adnan Saygun ve Necil Kazım Akses’dir.

Türk beşlerinden sonra bu alanda, Nuri Sami Koral, Kemal İlerici, Ekrem Zeki Ün, Bülent Tarcan, Sabahattin Kalender, Nevit Kodallı, Ferit Tüzün, İlhan Usmanbaş, Bülent Arel, İlhan Mimaroğlu, Muammer Sun, Cenan Akın, Cengiz Tanç , Kemal Sünder, İlhan Baran, Yalçın Tura, Ali Doğan Sinangil gibi isimler ürünler vermişler ve vermeye devam etmektedirler. Bu kuşaktan sonra da yine bu alanda, giderek artan oranda bir çok besteci ürün vermeye devam etmektedir. Günümüzde ise bu alanındaki besteci sayısı 60′a yaklaşmıştır. Cumhuriyetin kurucusu olan Atatürk de çok sesli müziğe önem vermiştir. Atatürk çok sesli müziğin ülke çapında yaygınlaştırılması amacıyla en ünlüsü 1927 Sarayburnu söylevi olmak üzere bir çok konuşmasında konuyu gündeme getirmiştir.

Oda Müziği

Oda müziği, konser salonunun aksine bir odada veya küçük bir salonda çalınmak amacıyla yapılan ve genellikle çalgı toplulukları için yazılan, yaylı çalgılar dörtlüsünde olduğu gibi her partinin bir çalgıyla çalındığı klasik müzik formudur (Hutkinson Müzik Sözlüğü, 2004, sf.120). Oda müziği, bir zamanlar vokal müzik ve çalgısal müziği kapsardı. Ama bugün terim her bir partiden yalnız bir kişinin sorumlu olduğu (her partiyi tek bir çalgının çalması bakımından diğer orkestral müzikten ayrılır), sınırlı sayıda müzisyen için yazılmış çalgısal çalışmalar için kullanılmaktadır (Collins Müzik Ansiklopedisi, 1991, sf.113). Köken olarak “oda müziği” terimi bir misafir odasında veya küçük bir salonda sınırlı sayıda bir dinleyicinin önünde veya dinleyici olmadan ev ortamında gösteri için yazılan ve solo çalgılardan oluşan müziği ifade eder (Çelenk, 2001, sf.20).

Oda müziği terimi, sonat biçimindeki çalgı parçalarını belirtir. Başka bir deyişle bir grup çalgı için yazılmış sonat veya senfonidir. Wagner dışında 19. ve 20. Yüzyıl bestecilerinin çoğunluğu bu alana ilgi duymuşlardır. Günümüzde oda müziğinin alanı daha da genişlemiştir. Terim bir veya daha fazla çalgı için yazılmış sonatları, ikilileri, üçlüleri, dörtlüleri, beşlileri, altılıları kapsar. Solo veya eşlikli ses parçaları da bu kapsamdadır. (Say 1992, sf.966)

H.Ulrich’e (1966, sf. 2) göre oda müziği, alanı tanıyanlara keyif veren zengin bir kaynaktır. Bir kere literatürlerin en eğlenceli ve en kıymetli olanıdır. Müzik alanındaki amatörler bunu genelde hobi olarak yapar ve müzik alanındaki varlığını ona borçludur. Profesyonel müzisyen ise bu müziği gevşemek amacıyla ve başka hiçbir alanda bulamadığı bir hazzı yaşamak için kullanır. Hem müziksel hem de sosyal açıdan özel yetenek isteyen oda müziği, amatör ya da profesyonel olsun daha çok zevk için yapılır.

Türk Müziği bağlamında oda müziği

Türk müziğinin geleneksel icra yapısı ve ifadesine aykırı olmayacak şekilde, orkestra müziğinden farklı olarak, az sayıda müzisyenden oluşan küçük topluluklarca, konser salonundan daha küçük bir salonda çalınır. Oda müziği toplulukların­da orkestra şefi yoktur. Toplulukta uyum sağlama ve yönetme işini genellikle çalgıcılar­dan biri yürütür. Örneğin, bir yaylı çalgılar dörtlüsünde bu işi birinci keman üstlenir. Geleneksel oda müziği topluluğu “yaylı çalgılar dörtlüsü” biçimindedir.

Geleneksel çalgılarımızın oda müziği kimliğinde çok sesli bir pota içinde değerlendirilmeleri fikri, dönemin azınlıkları dikkate alınarak, 19. yüzyıldaki ilk nota yayınlarında piyano eşliği şeklinde başlamıştır 1930 sonrasında H. Saadettin Arel, arkadaşı Dr. Zühtü Rıza Tinel ile birlikte oluşturdukları “Kemençe Beşlemesi” hem bir ilk, hem bir mihenk taşı olmuştur. Fakat tüm bu ve benzeri atılımların, Arel’in vefatından sonra sessizliğe büründüğünü söylemek mümkün. Öyle ki günümüzde, Türk müziği icra eden oda müziği topluluklarının sayı bakımından az olması, konuya spesifik bir örnek.

Sonuç

Örnek olarak Türk Halk Müziğini ele alırsak, bu müzik için ‘tek sesli’ demek, çokta doğru olmaz. Öyle ki halk müziğinin yapı taşı Bağlama, geleneksel olarak tek tel ile değil, tüm teller kullanılarak (yöre tavırlarına göre farklılık gösterebilir) çalınır. Nitekim alt tel, ana melodiyi çalarken, aynı anda orta ve üst tel, melodiye eşlik eder ve doğal bir çok seslilik oluşur. Bu mantıktan hareketle, kendi müziğimizi, tekrar söylüyorum, ana hatlarını bozmadan ve erozyona uğratmadan, geliştirmek ve ileri kuşaklara taşımak istiyorsak; geleneksel anlayışı bozmamak koşuluyla bu tür yeniliklere, başka bir tabirle bu tür buluşturmalara açık olmalıyız. Bağlama, senfoni orkestrasıyla, repertuarından ödün vermeden çalabilmeli veya bir tambur, oda müziği topluluklarına girebilmeli.

Demem o ki gelişime açık olmak, doğal olanı bozmayacaksa, ona zarar vermez.

*

Murat Hasgün ‘ün makalesini buradan indirebilirsiniz.


 

MEB, liselere geçişte son bir yıldır yeni bir model üzerinde çalışıyor. Sanat ve sporla uğraşan, kurslara giden öğrenciye liseye geçişte ek puan verilmesi planlanıyor. Bu ek puan, yerleştirme puanını yüzde 30’a kadar etkileyecek…

müzik eğitimi

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), TEOG’da kültür, sanat ve spor dallarıyla ilgilenen, “sosyal” yönü öne çıkan öğrencilere ek puan vermeye hazırlanıyor. Bu faaliyetlerin liseye yerleştirme puanına yüzde 20 ya da yüzde 30 oranında etki etmesi planlanıyor.

3 BAKANLIK ÇALIŞIYOR

MEB, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında işbirliği görüşmeleri başladı. Bütün il ve ilçelerde öğrencilerin gidebileceği gençlik ve kültür merkezleri ile özel sanatsal ve sportif kurslar tek tek belirlenecek. Öğrencinin okuduğu bölgede gidebileceği herhangi bir kamu ya da özel kurs bulunmaması durumunda okuldaki branş öğretmenlerine kurs açmaları için destek verilecek.

Bakanlık, “Öğrenci kurs alabilir” diye merkez ve özel kursları akredite edecek. Öğrencilerin 1. sınıftan 8. sınıfa kadar katıldığı kursların listesini tutacak bakanlık; kültür, sanat ve spor kurslarını puan değerlendirmesine tabi tutacak.

Bir öğrenci 1. sınıftan itibaren yüzme kursuna gidiyorsa TEOG sınavına girdiğinde yüzde 20 ile yüzde 30’a kadar ek puan alacak. Aynı durum müzik enstrümanı çalan ya da kültürel, sanatsal etkinliklere katılan öğrenciler için de geçerli olacak.

ÜNİVERSİTE İÇİN PLAN

muzik ve egitim

MEB yetkilileri, 64. hükümetin acil eylem planında 1 yıl içinde gerçekleşecek reformlar arasında yer alan “Öğrencilerin okul başarıları ile sosyal, sanatsal ve sportif etkinliklerinin göz önünde bulundurulduğu bir geçiş sisteminin altyapısı oluşturulacak” vaadinin üniversiteye geçişte de uygulanmasını hedeflediklerini söyledi.

Üniversiteye giriş sınavına etkisi de bekleniyor

Bunun yanı sıra benzer bir sitemin uzun vadede teke indirilecek üniversites sınavında okulların kendi yapacakları sınavlardada benzer şekilde ek puan hakkı olması düşünülmektedir.

Zaman zaman sizlerle internet veya basılı yayınlarda bulduğumuz yazı ve makaleleri sizlerle paylaşıyoruz. Yine sanat okumalarımızın birinde bulduğumuz yayını sizlerle paylaşmak istiyoruz. İyi okumalar.

 

Photo by David Morand.

Photo by David Morand.

Araştırmalara göre, küçük yaşta piyano çalmaya başlamak zihinsel gelişimi olumlu yönde etkiliyor.

Bir piyano görüp de tuşlarına basarak farklı sesler çıkarmaktan hoşlanmayan çocuk neredeyse yok gibidir… Piyano çalmaya başlayan bir çocuk için piyanosu, basit bir müzik aletinden çok daha fazla şey ifade eder. Çünkü o her çocuğun kendini anlatabileceği eşsiz bir araç…

Uzmanlar piyano çalmanın saymakla bitmeyen artıları olduğunu vurguluyor. Kendine olan güveni artan çocuk, aynı zamanda en çok ihtiyacı olan şeye kavuşuyor, yani farkediliyor. Bunun dışında son zamanlarda Amerika’da yapılan bir araştırmanın ortaya çıkardığı sonuçlar da piyano ve zeka arasındaki ilişkiyi açıkça ortaya koydu. Fizikçi Gordon L. Shaw ve psikolog Frances H. Rauscher’in 78 çocuk üzerinde yaptığı araştırmaya göre, okul öncesi çocuklara piyano dersi vermek, çocukların zihinsel yapısını geliştiriyor ve bu çocuklar öncelikle matematik ve fen dallarında olmak üzere pek çok alanda diğerlerine göre daha başarılı oluyor. Deney küçük çocuklar üzerinde yapılmış olsa da, 12 yaşına kadar alınan piyano derslerinin zekanın gelişiminde aynı etkiyi yaratacağı belirtiliyor.

Çoğu piyano öğretmeni, piyanoya küçük yaşta başlanması konusunda hemfikir. Çocuğun küçük yaşta öğrendikleri hem daha iyi yerleşiyor hem de zihinsel gelişimine katkıda bulunuyor. Ayrıca yaş büyüyüp, gençlik yılları başladıkça okul ve kulüp aktiviteleri, sevgililer, bilgisayar oyunları, diskolar, seyahatler gibi pek çok etken çocuğun ilgi alanının dağılmasına ve yeteri kadar olaya konsantre olamamasına neden oluyor. Ama piyano ve müzik sevgisi çocuğun ruhuna küçük yaşta işlendiğinde, sonradan gelen tüm aktiviteler ikinci derecede önem taşıyor. İster ünlü bir piyanist olsun, isterse piyanoyu bir hobi olarak devam ettirsin, piyano çalacak olan çocuğun yaşının çok ilerlemeden piyano başına oturması öneriliyor.

Piyano Eğitiminde öğretmenin önemi

piyano ve öğretmen

Herşeyde olduğu gibi piyano eğitimine verilen tepki de çocuktan çocuğa büyük farklılıklar gösteriyor. Kimileri sabırlı ve çalışkan olurken, kimi çocuk da çok kabiliyetli olduğu halde çabuk sıkılabiliyor. Bu konuda ailelere düşen görev özellikle küçük yaşlardaki çocukları gereksiz yere hırpalamamaları. Yani olayın kilit noktası çocuklara aşırı yüklenmemekte. Her çocuk mükemmel piyano çalacak diye birşey yok. Zaten müzik eğitimi alması için çocuğun ille de çok yetenekli olması gerekmiyor. Ama bir virtüöz olmasalar bile piyano çalan çocukların ileriki yaşamlarında pek çok alanda daha başarılı olacakları, algılama ve öğrenme kapasitelerinin artacağı, koordinasyon kurma yeteneklerinin ve yaratıcılıklarının gelişeceği de gözden çıkarılmaması gereken gerçekler arasında…

Bu yeni girişimdeki en önemli unsurlardan biri hiç kuşkusuz çocuk ve piyano öğretmeni arasında kurulan ilişki. Piyanoya yeni başlayan bir çocuk için en önemli ders, piyano ve öğretmeniyle tanıştığı ilk ders… Öğretmen kendini çocuğa nasıl tanıtırsa, sonraki dersler de o yolda devam ediyor. Piyano öğretmenleri bir sanat öğretmeni olarak, çocuğun müziksel potansiyelinin açığa çıkmasına yardımcı oluyor. İşte bu nedenle de çocuğun kendini öğretmenin yanında rahat hissetmesi, onun kendisini anladığına inanması gerekiyor.

Öğretmenler biraz da öğrencilerin yaşına göre davranmak zorunda. Küçük çocuklara ders veren bir öğretmenin çocuğun limitlerini iyi algılayarak gereksiz yere zorlamaması gerekiyor. Çocuğa piyano çalmanın nasıl eğlenceli olabileceğinin öğretilmesi şart. Öğrenciler, yaşları büyüdükçe öğretmenden ona saygı duymasını ve doğru ile yanlışı kendisine göstermesini bekliyorlar. Öğretmen gerçekten çok önemli, çünkü öğrenme isteği, öğretmenin öğretme isteği ile çok yakından ilgili.

Neden Klasik Piyano

piyANO VE COCUK

Günümüzde piyano eğitimi denince akla hemen klasik piyano eğitimi geliyor. Oysa radyoyu ya da televizyonu açtığımızda klasik müziğe çok nadiren rastlanıyor. Genelde hep pop, rock ya da alternatif müzikler duyan çocuklar neden Bach, Chopin ya daBeethoven çalmaya zorlanıyor? Klasik müzik eğtimi veren öğretmenler bunun çok önemli nedenleri olduğunu söylüyor. Bir kere klasik müzik son derece matematiksel bir yapı içeriyor. Uzmanların zihinsel gelişimi sağladığını söyledikleri tüm matematiksel yapı bu müziğin içinde var. Günümüzün stillerinin çoğunun çıkış noktası da klasik müzik. Bu nedenle müzik aleti çalmada ve bestelemede klasik metodların kullanımı son derece etkili oluyor. Popüler bir şarkıyı çalan birinin klasik müzik geçmişi olması büyük bir avantaj sağlıyor. Çünkü, klasik müzik çalmış biri çalarken daha gelişmiş teknikleri kullanabiliyor ve daha iyi sesler çıkarabiliyor.

Çocukların piyano öğrenmelerindeki en önemli unsurlardan biri de evdeki piyanonun akordu… Çocuğun aldığı dersten ve çaldıklarından zevk alıp, motive olabilmesi için piyanosundan doğru seslerin çıkması gerekiyor.

Müzik eğitiminin en önemli kısımlarından birisi de kulak eğitimi… Bu nedenle piyanonun akort edilmesi önemli bir etken. Bir piyanonun hangi sıklıkta akort edilmesi gerektiğni bulunduğu ortamın nemliliği belirliyor. Ortamın ne çok kuru ne de çok nemli olması gerekiyor. İklim etkilerini en aza indirmenin bir yolu da piyanoyu sık sık açılıp kapanan kapılardan ve pencerelerden uzak bir yere koymak. Doğrudan güneş ışığı alan yerler, şömine ve havalandırma yanları da piyanonun durması için uygun olmayan yerlerin başında geliyor.

NE DÜŞÜNÜYORLAR

Her çocuğa farklı yaklaşım

M.S.Ü Devlet Konservatuvarı Öğretim Üyesi Prof. Filiz Ali:

‘‘Piyano çalmak bir koordinasyon meselesi. Çocuk ergenlik çağına geldiğinde, küçükken otomatik olarak öğrenilen şeylerin öğretilmesi de zorlaşıyor. Piyanoya başlanması için en ideal yaş bence 5-7 arası. Tabii ki 3-4 yaşlarındayken evlerinde piyano olup da bu müzik aletiyle erken tanışan çocuklar da olabilir. Bunlarda o yaşlarda üstün bir yetenek görülürse, birşeyler öğretilmeye başlayabilir. Çocuklara piyano öğretmenin çeşitli metodları var. Yıllarca ders vermiş biri olarak şunu söyleyebilirim ki, her çocuğa aynı metodu uygulamak imkansız. Her çocuğa farklı yaklaşmalı.’’

6-8 yaş daha başarılı

Müzik araştırmacısı, piyano öğretmeni Leyla Pamir:

‘‘35 yıldır piyano dersi veriyorum ve pek çok öğrencim oldu. Heidenberg Üniversitesi’nde okuduğum sırada piyano pedagojisi dersleri de aldım. Çok iyi Almanca bildiğim için sonradan orada da hocalık yaptım. Ama şimdiki ortam zor. Farklı müzikler, seyahatler, diskolor, eğlence hayatı falan filan derken çocukların köklü bir müzik eğitimi alabilmeleri giderek zorlaşıyor. Herkes harika çocuk olmadığından dört yaştaki her çocuktan mucize beklememek gerekiyor. Onlara öncelikle melodiyi doğru algılamaları öğretilmeli. Çocuğun kulağı olmadığı durumlarda bile istekli bir çocuksa kulağı geliştirilebilir. Normalde 6-8 yaşlarındaki çocuklardan daha iyi performans alıyorum. 4-5 yaş için başlanmaz demiyorum, ama kabiliyet ve isteğin olması lazım, aksi takdirde çocuk çalışmayabiliyor ve problem çıkıyor. İstisnalar da çıkmıyor değil elbette.’’

Üç yaşında başlayabilir

Çocuk Psikoloğu Murat Güvençer: ‘‘

Sadece piyano değil, başka müzik aletlerinin öğrenilmesi de çocuklar için büyük faydalar sağlıyor. Sinir sisteminde sinaps denilen bağlantı noktaları var. Herşey orada birleşiyor. Bu bağlantılar ne kadar çok artarsa, çocuk zihinsel olarak da o kadar gelişmiş oluyor. Ancak piyano eğitiminin özellikle küçük çocuklarda baskıyla yapılmaması gerekiyor. M İnce motor denilen parmak becerisi üç yaş civarında kazanılıyor. Buradan yola çıkarsak bir çocuğun üç yaşından itibaren piyano çalabileceğini söyleyebiliriz.’’

Okul öncesi

okul öncesi piyano

çocukların piyano dersi alması, çocukların zihinsel yapılarını geliştiriyor ve bu çocuklar öncelikle metametik ve fen dallarında olmak üzere pek çok alanda diğerlerine göre daha başarılı oluyor.

Kimileri yuva ve kimileriyse ilkokul çağında olan bu minikler, sınavla girdikleri İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Piyano Bölümü’ne yarı zamanlı olarak devam ediyorlar.

 

Kaynak: Hürriyet Gazetesi

karanlık-vadi-avusturya-günleri

avusturya-günleri

İstanbul Adaları, bu yaz çok önemli bir kültür organizasyonuna ev sahipliği yapıyor. Avusturyalı ve Avusturya’da klasik müzik eğitimi almış Türk sanatçıların katılımıyla gerçekleştirilecek kültür etkinlikleri arasında 4 konser ve 1 film gösterimi yer alıyor.

21 Temmuz Salı akşamı Büyükada Anadolu Kulübü’nde yapılacak açılış ve Ludus Ensemble konseriyle başlayacak etkinlikler, 25 Temmuz Cumartesi akşamı Heybeliada Ruhban Okulu ön bahçesinde Alilance Quartett konseriyle tamamlanacak.

Etkinliğin finalinde sahne alacak olan Alliance Quartett, Avusturyalı 4 genç sanatçıdan oluşan ve uluslararası müzik festivallerinden sıkça davetler alan önemli bir grup.

“Adalar’da Avusturya Günleri”, Avusturya Konsolosluğu, Avusturya Kültür Ofisi, Baki Bilgili ile Adalar Vakfı, Adalar Kent Konseyi, Anadolu Kulübü işbirliği ile yapılıyor. Konserlerin tamamı ücretsiz.

Adalar’da Avusturya Günleri programı

21 Temmuz 2015 Salı, Saat 19:00 / Açılış ve Kokteyl & Ludus Ensemble Konseri, Büyükada Anadolu Kulübü
22 Temmuz 2015 Çarşamba Saat 21:00 / Dilbağ Tokay Yaylılar Konseri, Heybeliada Su Sporları Kulübü
23 Temmuz Perşembe, Saat 22:00 Karanlık Vadi Film Gösterimi, Büyükada Açık Hava Sineması
24 Temmuz Cuma Saat 19:00 / Deniz Kurdoğlu Konseri, Büyükada Anadolu Kulübü
25 Temmuz Cumartesi Saat 21:00 / Alliance Quartett Wien Konseri, Heybeliada Ruhban Okulu

Müzik eğitimin temel parçalarından biride solfej eğitimidir. Hangi dal olursa olsun doğru müzik eğitimini notasız düşünemeyeceğimiz gibi solej ile desteklenmeyen müzik eğitiminin bir ayağınında eksik kalacağı gerçektir.

Solfej_ve_Nota_Bilgisi_

 

Müzik eğitiminde pek çok farkındalıklar yaratan kurumumuz, süreç içersinde öğrencilerin enstrüman eğitimlerini alırken ders esnasında nota ve solfej eğitimi verilmesine rağmen hangi yaşta olursa olsun evde enstrüman çalışmaları ve tekrarı yapılsa dahi öğrencinin kendi başına yeterli düzeyde nota ve solfej tekrarı yapmadığı anlaşılmıştır.

Dolayısıyla da enstrüman eğitiminin enazından bazı öğrenciler için sağlam temellere oturtulmasında zorluklar olduğu yönetim ve öğretmenlerimiz tarafından gözlemlenmiştir. Dolayısıyla müzik bölümü öğrencilerine; evde tekrarlanmadığı için kesinlikle ek olarak solfej eğitimi verilmesinin zorunluluk olduğu kabul edilmiştir. Kurumumuzun başarılı ve iyi müzik bilgisi ile donanmış öğrenciler ve sanat severler yetiştirmenin sağlam müzik kulak  atyapısı oluşturulması amacı ile solfej eğitimlerinin velilerimize ek maliyeti olmaması anlamında öğrencilerimize yönelik ücretsiz eğitimlere başlamıştır.

Bildiğimiz kadarı ile kurs olma özelliği taşıyan hiçbir kurumda bu denli ücretsiz solfej eğitimi verilmemektedir. Şuan itibarı ile haftada 5 saat ücretsiz solfej eğitimi verilen kurumumuzda öğrencilerin durumuna göre mümkün olan her türlü olanak zorlanarak solfej saatleri artırılmaktadır.

 

Bu arada “solfej” hakkında bir takım bilgileri aşağıda bulabilirsiniz.

Solfej’in tanımı:

solfej-cocuklar-icin

Bir müzik parçasının notalarını, do, re, mi gibi tek sesli adlarla okuyarak seslendirmeye denir. Bu anlamıyla solfej, bir müzik parçasının notalarını okumak ya da çalmak ile özdeştir. Müzik öğretiminde bu amaçla yapılan çalışma ve araştırmalara da solfej denir. Bu çalışma a, o, u gibi ünlülerle yapılırsa buna vokaliz adı verilir.

Solfej çalışmasında öğrenciler anahtarları, ses aralıklarını ritimleri, tonalite ve değiştirme işaretlerini, özetle müzik yazımının bütün öğelerini tanımayı ve bunları gerçek seslere dönüştürmeyi öğrenirler. Bu bakımdan solfej müzik öğreniminde önemli bir yer tutar. Yalnızca şan öğrencileri değil, çalgı öğrencileri de solfej eğitimi görürler.

Solmizasyon ise, bir ses dizisindeki notaları hecelerle adlandırma yöntemine verilen addır. Eski Yunan, Hint ve Çin müziklerinde de solmizasyona yöntemleri vardır. Avrupa müziğinde en çok kullanılan ve günümüzde de yaygın olan solmizasyon yöntemini ortaçağda İtalyan öğretmen ve müzik bilgini Arezzolu Guido bulmuştur.

Altı notalı ses dizisini (heksakord) temel dizi olarak alan Guido, her notaya bir hecenin adını verdi. Bu heceleri, dizeleri bu notalarla başlayan Latince yazılmış olan çok tanınmış bir ilahiden aldı.

Yöntemin adı sol ve mi hecelerinden gelir. İki ana solmizasyon yöntemi vardır. Değişmeyen do adı verilen yöntemde her hece belli bir notanın adıdır ve başka bir nota için kullanılmaz. Do her tonalitede do, sol her tonalitede sol notasının adıdır. Değişken do adı verilen diğer sistemde ise, bütün tonalitelerde do birinci, re ikinci, mi üçüncü notanın adını gösterir. Dolayısıyla do, do majör ya da do minör tonunda do’yu, buna karşılık sol majör veya sol minör tonunda sol’u gösterir.

İngiltere’de 19. yüzyılda şan eğitiminde yaygın olarak kullanılan tonik sol-fa sistemi de bir solmizasyon türüdür. Bu yöntem de değişken do yöntemine dayanır. Sarah Ann Glover adlı İngiliz bir öğretmenin bulduğu bu yöntem, normal majör dizisinin yedi notasını temel olarak alır. Tonik sol-fa sisteminde doh (okunuşu do), ray (re), me (mi), fah (fa), soh (so), lah (la) ve te (ti) heceleri kullanılır. Yazılı biçiminde bu heceler d, r, m, f, s, l ve t olarak kısaltılır. Diyezli notalarda bu hecelerde e (i) ünlüsü, bemollü notalarda ise a (e) ünlüsü kullanılır. Bugün eskisi kadar yaygın olarak kullanılmayan tonik sol-fa sistemi Galler’de ve İngiltere’nin kuzey kesimlerinde kullanılmaktadır.

 

Öğrencilerimiz için ücretsiz Solfej eğitimlerimizin olduğu günler :

Okul öncesi

Salı 18:00

Çocuk Solfejler

-Seviye 1 Cumartesi-Pazar 18:00

-Seviye 2 Cumartesi 13:00-

-Salı 18:00 (02.12.2014 –Aralık ayında açılacaktır)

Yetişkin Solfej

Cumartesi 19:00

Tüm öğrencilerimizin mümkün olduğunca bir gruba dahil olup düzenli olarak solfej derslerine katılmasını ve önemsemesini diliyoruz.