İstanbul un Kızı, Kız Kulesi ve Bugünü
Efsanelere konu olan ve birçok medeniyete tanıklık eden 2 bin 500 yıllık Kız Kulesi’ni son 4 yılda 750 bin kiÅŸi ziyaret etti.
Efsanelere konu olan ve birçok medeniyete tanıklık eden 2 bin 500 yıllık Kız Kulesi’ni son 4 yılda 750 bin kiÅŸi ziyaret etti.
Kendine özgü kimliğine, geleneksel mimariye bağlı kalınarak 2000 yılında restorasyonu tamamlandıktan sonra kapılarını ziyaretçilere açan kule, kentin en gözde mekanları arasında bulunuyor.
İstanbul‘un sembollerinden birisi olan ve tarih içinde karantina odası, gözetleme kulesi, deniz feneri olarak kullanılan Kız Kulesi’ni sadece geçen yıl 305 bin kiÅŸi ziyaret etti. Kuleyi son 4 yılda ise yaklaşık 750 bin kiÅŸi gezdi.
Ulaşımın teknelerle yapıldığı gizemli yapıda, ziyaretçiler, İstanbul‘un doyumsuz manzarasını izleme imkanı buluyor. Üsküdar‘da Bizans devrinden kalan tek eser olan Karadeniz’in Marmaraile birleÅŸtiÄŸi yerde küçük bir ada üzerinde kurulan kule, ÅŸairlere, yazarlara, müzisyenlere, yönetmenlere, fotoÄŸrafçılara ilham kaynağı olmaya devam ediyor.
İstanbul’un tarihine zenginlik kazandıran Kız Kulesi, Antik ÇaÄŸ’da baÅŸlayan geçmiÅŸiyle, Eski Yunan, DoÄŸu Roma ve Osmanlı İmparatorluÄŸu dönemlerine tanıklık ederek günümüze kadar ulaÅŸtı.
İstanbullu bir Rum olan araÅŸtırmacı Evripidis’in tezinde, önceleri Asya sahillerinin bir çıkıntısı olan kara parçasının, zamanla sahilden koparak kulenin üzerinde bulunduÄŸu adacığı oluÅŸturduÄŸu belirtiliyor.
OSMANLI DÖNEMİNDE KIZ KULESİ
Atinalı komutan Alkibiades, Boğaza girip çıkan gemileri denetlemek ve vergi almak amacıyla bu küçük ada üzerine M.Ö. 410 yılında bir kule inşa ettirdi.
Zaman zaman harap olan ve yeniden onarılan Kız Kulesi, İstanbul‘un fethi sırasında Venedikliler tarafından üs olarak kullanıldı. Fatih Sultan Mehmet İstanbul‘u kuÅŸattığı sırada Bizans’a yardım etmek için Venedik’ten Gabriel Treviziano komutasında gelen bir filo burada üslendi.
İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet, bu küçük kaleyi yıktırır ve yerine taÅŸtan, etrafı mazgallarla çevrili küçük bir kalecik yaptırdı ve buraya toplar yerleÅŸtirdi. Ancak kule, Osmanlı döneminde savunma kalesi olmaktan çok bir gösteri platformu olarak kullanıldı. Bugün görülen kulenin temelleri ve alt katın önemli kısımları Fatih devri yapısıdır. 1510 yılında meydana gelen depremde İstanbul‘daki pek çok yapı gibi kule de büyük hasar gördü ve onarımı Yavuz SultanSelim döneminde yapıldı. Çevresinin sığ olması sebebiyle 17. asırdan sonra kuleye bir de fener konuldu. Bu tarihten itibaren kule, artık bir kale deÄŸil bir deniz feneri olarak hizmet verdi.
KARANTİNA HASTANESİ
1719 yılında yağ kandilinin rüzgar etkisiyle etrafı tutuşturması sonucu çıkan yangında, tamamen yanan ahşap kulenin, 1725 yılında Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından kapsamlı bir onarımdan geçirilmesi sağlandı.
Kule, 1830-1831’de ise kolera salgınının ÅŸehre yayılmaması için karantina hastanesine dönüştürüldü. Daha sonra 1836-1837’de görülen ve 20-30 bin kiÅŸinin öldüğü veba salgını sırasında hastaların bir kısmı burada kurulan hastanede tecrit edildi. Kız Kulesi’nde tesis edilen hastanede uygulanan karantina ile salgının yayılması önlendi.
Kız Kulesi’nin Osmanlı dönemindeki son büyük onarımı II. Mahmud döneminde yaptırıldı. Kulenin bugünkü ÅŸeklini veren 1832-33 yılındaki tadilat sonrasında, ünlü hattat Rakım’ın yazısı ile kulenin kapısının üzerindeki mermere Sultan II. Mahmut’un tuÄŸrasını taşıyan bir kitabe yerleÅŸtirdi. Bu restorasyonda kuleye dilimli kubbe ve kubbe üzerinden yükselen bayrak direÄŸi ilave edildi. Ayrıca, 1857 yılında kuleye yeni bir fener yaptırıldı.
CUMHURİYET DÖNEMİNDE VE BUGÜN KIZ KULESİ
İkinci Dünya Savaşı döneminde yenileme çalışması yapılan kulenin çürüyen ahÅŸap kısımları tamir edildi ve bazı bölümleri yıkılarak betonarmeye çevrildi. 1943’de yeniden büyük bir onarım geçiren kulenin çevresine büyük kayalar yerleÅŸtirilerek denize kayması önlendi.
1959 yılında askeriyeye devredilen kule, Deniz Kuvvetleri Komutanlığına baÄŸlı olarak, boÄŸazın deniz ve hava trafiÄŸinin denetlenmesini saÄŸlayan bir radar istasyonu olarak kullanıldı. 1983 yılında Denizcilik İşletmeleri’ne bırakılan kule, 1992 yılına kadar ara istasyon olarak kullanıldı.
Antik ÇaÄŸ’da Arkla (küçük kale), Damialis (dana yavrusu) ve Leandros’un kulesi olarak anılan yapı, günümüzde ise Kız Kulesi ismi ile bütünleÅŸti.
Bir ÅŸirket tarafından 1995 yılında iÅŸletmesinin alınmasıyla Kız Kulesi’nin tekrar restorasyonu yapıldı. Binlerce yıllık gizemli bir tarihe sahip bu özel mekan, kendine özgü kimliÄŸine ve geleneksel mimarisine baÄŸlı kalınarak tamamlanan restorasyon çalışması sonrasında 2000 yılında kapılarını ziyaretçilere açtı.
YILANLI EFSANE
Kız Kulesi hakkında en çok bilinen efsaneye göre, kızının doğum gününü bayram ilan eden Bizans imparatoru, her yıl prensesin doğum gününü görkemli bir şekilde kutlardı.
Bilginlerden, kızının tahta hazırlanması için eğitilmesini isteyen imparatora, bilginlerin en yaşlısı, kızının 18 yaşına basmadan bir yılan tarafından sokularak öleceği kehanetini söyledi. Bunun üzerine imparator, denizin ortasındaki küçük bir adacık üzerinde yer alan kuleyi onararak kızını buraya yerleştirdi.
Ancak kuleye gönderilen üzüm sepetinden çıkan bir yılanın, kuledeki prensesin tenine süzülerek zehirleyip ölümüne yol açtığına inanılıyor.
kaynak :Â http://www.beyazgazete.com