Şunun için etiket arşivi: bienal

Genç küratörlere destek vermek, güncel sanat alanında yeni projeleri teşvik etmek ve küratöryal çalışmalara olan ilgiyi arttırmak için gerçekleştirilen Akbank Sanat Uluslararası Küratör Yarışması 2012’yi Meksika’lı Alejandra Labastida kazandı.
Bu yıl ilk kez düzenlenen yarışmaya; Belçika, Bulgaristan, Finlandiya, Fransa, Almanya, Macaristan, İtalya, Polonya, Portekiz, Romanya, İskoçya, Sırbistan, İspanya, İsveç, İsviçre, Hollanda, Birleşik Krallık, Türkiye, Mısır, Fas, Senegal, İran, Rusya, Ukrayna, Avustralya, Yeni Zellanda, Brezilya, Guatemala Cumhuriyeti, Meksika, ABD, Kanada, Singapur, Tayvan ve Japonya gibi ülkelerden 100’ü aşkın küratör başvurdu.Kudüs Al-Ma’mal Güncel Sanat Vakfı Direktörü ve Darat Al Funun, Khalid Shoman Vakfı Sanat Direktörü Jack Persekian, CCA Glasgow Direktörü ve Glasgow School of Art Öğretim Görevlisi Francis McKee ve küratör Başak Şenova’dan oluşan yarışma jürisi tarafından yapılan değerlendirme sonucu, Alejandra Labastida birinciliğe layık görüldü.Alejandra Labastida’nın sunduğu sergi önerisinin kavramsal çerçevesinde yer alan fikirleri son derece zengin bulan jüri, projeyi öne çıkaran kavramların; kendine mal etme, olaylara atıfta bulunma, tarihsel parçalar ve olayları yorumlama olduğunu belirttu.Alejandra Labastida’nın yarışmada birincilik kazanan sergisi; 19 Şubat – 27 Nisan 2013 tarihleri arasında Akbank Sanat’da gerçekleştirilecek. Sergi kapsamında performanslar, konferanslar ve gösterimler düzenlenecek.

Alejandra Labastida 


Alejandra Labastida (Meksika, 1979) Iberoamericana Üniversitesi Tarih Bölümü mezunudur. Estetik, sanat kuramı ve felsefe konularındaki eğitimine devam ederken küratöryel araştırma ve çalışmaları, sanat ve siyasetin kesişme noktaları üzerine odaklanmaktadır. 54. Venedik Bienali’nde (2011) Meksika Pavyonu’nun asistan küratörlüğünü yapmıştır. 7. Berlin Bienali’nde (2012) “İhtiyaç Zamanlarında Küratörlük” başlıklı Küratöryel Çalıştay’a katılmıştır. Halen, 2008 yılından bu yana Küratörlük Bölümü’nde çalışmakta olduğu Meksika MUAC’ta (Üniversite Güncel Sanat Müzesi) Yardımcı Küratör olarak görev almaktadır. Yakın zamandaki küratöryel projeleri Petit mal, Ergo materia, Arte Povera, For the love of dissent ve A partir de mañana, Todo’yu içermektedir.

22 yıl önceki İstanbul Sanat Fuarı’nı anımsadım. O günlerden bu günlere ulaşılabileceği aklımıza gelmezdi. Bugün bu görkemli organizasyona herkes dahil olmalı ve yeni yolculuklara çıkmalı.

Fuar alanına ulaştığımızda, fuarın alışıldık çizgisinin yeni bir uygulamasıyla karşılaşacağım düşüncesi hakimdi. İlk dakikaların sükunetini avantaj olarak kullanmak niyetiyle fuarda hızlı bir tur atmak iyi bir fikirdi, öyle yaptım. Koleksiyonerler, müzeciler, kültür organizasyonu gerçekleştirenler de öyle düşünmüş olmalıydı ki hemen ilk adımda Oya-Bülent Eczacıbaşı ve Mustafa Taviloğlu’nun içinde olduğu çok sayıda izleyiciyle karşılaştım.

Sessiz ve sihirli bir trafik
Giriş katını tamamlayıp alt kata indiğimde fuarı hâlâ rahatlıkla izleyebilme şansı vardı. Aynı hızla öteki bölüme ulaşmak için merdivene yönelince biraz önce geçtiğim giriş katı olağanüstü kalabalık bir izleyici kitlesiyle adeta kuşatılmıştı. Bundan sonraki süreç omuz omuza sürdü. Ancak böylesine görkemli bir açılışı oluşturan kitleden beklenen uğultu ve karmaşa yerini sessiz ve sihirli bir trafiğe terk etmişti. İzleyiciler tüm iletişimlerini görme eylemi üstünden yürütüyorlardı.

Türkiye’de sanat pazarının oluşumu müzayedeler aracılığıyla yönlendiriliyor. Galerileri ve sanatçıları alan dışında tutarak koleksiyonerleri müzayede salonlarına bağlama eğilimleri giderek güç kazanıyor. Bu durum sanat pazarının oluşumunda özellikle yeni koleksiyoner kuşağının sağlıklı seçim alternatiflerinden uzaklaşmasına neden oluyor. Contemporary İstanbulorganizasyonu bir alternatif olarak galericileri, sanatçıları, hatta koleksiyonerleri yalnızlaştıran bu oluşuma karşı çok önemli bir dinamik. İzleyiciye renkli, çok boyutlu, uluslararası zengin seçenekler sunuyor.

22 yıl önce İstanbul Sanat Fuarı’nın açılış gününü anımsadım. Organizasyonu gerçekleştiren arkadaşlarımla konukları karşılamaya hazırlanırken sonuçlarını kestiremediğimiz bir yolculuğu başlattığımızı biliyorduk. Ama o günlerden bu günlere ulaşabileceğini planladığımızdan emin değilim. Sadece galeri birikimlerini öne çıkarmak ve izleyiciye toplu izleme olanağı sunacak bir ortam yaratmak isteğimiz vardı. Çünkü müzesi olmayan bir sanat ortamında doğan boşluğu bir biçimde doldurmak istiyorduk. Sanat Fuarı’nın ilk izleyicilerinden birinin Nejat Eczacıbaşı olduğunu ve bizi bu konuda yüreklendirdiğini de anımsıyorum.

İstanbul Bienali öncü oldu
Şurası bir gerçek ki İstanbul Bienali Türkiye’de izleyici sınırlarını zorlayan öncü girişimleriyle büyük bir uluslararası ilgi yarattı ve geniş bir izleyici kitlesi oluşturdu. 2000’li yıllarda kurulmaya başlanan özel müzelerse bienalin yarattığı bu ortamı özellikle de yeni koleksiyoner kuşağını yüreklendirecek bir boyuta taşıdı ve yine bienal aracılığı ile açılan uluslararası koridoru kullanma alışkanlığını edinmemizi sağladı. Böylesi bir ortamı fuarcılık alanına taşımak gerekiyordu. Contemporary İstanbul bu oluşumu büyük bir başarıyla gerçekleştirmiş.

Contemporary İstanbul 55’i yurtdışı 45’i Türkiye’den 100 galeriyi bir araya getirmiş. 600 sanatçının 3000 eserini son derece başarılı biçimde sergileyerek izleyiciye zengin bir sanat yelpazesi sunuyor. Kurumlara, sivil insiyatiflere, yayınlara yer açarak kendini sadece bir pazar ortamıyla sınırlamadan yeni oluşumları destekleyen ve gelecek vurgusu yapan çok boyutlu bir organizasyon gerçekleştirmiş. Programına önemli konuşmalar ve konuşmacılar yerleştirerek görsel dünyanın düşünsel boyutuna da yer vermiş.

Türkiye ciddi bir pazar
Uluslararası galerilerin sayısal çoğunluk sağladıkları ortamda ortaya koydukları kalite de İstanbul’daki bu fuarı ciddiye aldıklarını gösteriyor. Ayrıca bu galerilerin şaşırtıcı Türkiye ilgisi Türkiye’de ciddi bir pazar potansiyelinin varlığına işaret ediyor. Fuarın yarattığı bu ortam sanat ortamımız açısından son derece önemli sayılmalı. Artık ulusal galeriler, sanatçılar, koleksiyonerler ve izleyiciler uluslararası bir rekabetin tarafı olmak olanağına sahipler.

İletişim ortamı yaratıldı
Bu ortam ayrıca herkese ilişkiler kurma olanağı sunuyor. Özellikle genç sanatçılar ulusal ve uluslararası galerilerle ilişki kurabiliyor. Fuarda kapı komşusu olan galeriler, dünya galerileriyle kolayca iletişime geçebilirler.
Etkilendiğim işlerin sayısı çok. Aynı şeyi galeriler için de söyleyebilirim. Bence CI, sanat fuarcılığından bekleneni gerçekleştirmiş. Gerisi bu başarıyı paylaşacak izleyiciye, galericiye, koleksiyonere ve sanatçılara kalmış. Bu görkemli organizasyonda Ali Güreli ve Hasan Bülent Kahraman önemli bir iş başarmışlar. Bu büyük şölene herkes katılıp kendi beğenileriyle yeni bir yolculuğa çıkabilir.

Kaynak :[-]   Hazırlayan : Hüsamettin KOÇAN

“Now Wakes the Sea/Deniz Artık Uyanıyor” projesinin yapıtları Siemens Sanat’ta.

Siemens Sanat’ta 04 Aralık 2012 tarihinde başlayacak olan “Now Wakes the Sea/Deniz Artık Uyanıyor” sergisi, kıyı bölgeleri tüketim, turizm, ekonomik, politik, çevresel, kent planlaması, küresel politikalara bağlı olarak geliştirilen dış stratejiler için bir oyun alanı olarak kullanılırken, kıyı-kentsel yaşamın sürdürülebilirliğine yönelik gözlemler ve beklentileri bir tartışma alanına taşıyor.

Hollanda merkezli Satellietgroep’ın liderliğinde gerçekleştirilen, Karadeniz ve Kuzey Denizi’ne kıyısı olan ülkelerde sanatçıların, sinemacıların yeni yapıtlar geliştirebilmesi, var olan çalışmalarını değerlendirebilmeleri ve ortaya çıkan yapıtları üretildikleri yerlerde ve diğer ülkelerde sergilemeleri, benzeri projeleri yine işbirlikleri ile hayata geçirebilmelerine yönelik, araştırmaya dayalı programlar geliştirmeyi amaçlayan “Now Wakes the Sea/Deniz Artık Uyanıyor” projesinin yapıtları Siemens Sanat’ta.

Xentrikarts (Bahanur Nasya & Yılmaz Vurucu), Maurice Bogaert, İmre Azem, Rüya Köksal & Aydın Kudu, Bram Vermeulen/VPRO, Rik Delhaas & Daimon Xantholoulos, Eliane Esther Bots, Aram Tanis & Jacolijn Verhoef, Barbara Hanlo, Fidan Ekiz, Henrik Lund Jorgenson (DK/SE)’un belgesel/video yapıtlarının yer aldığı sergi, 04 Aralık’tan itibaren Siemens Sanat’ta izleyicisiyle buluşuyor.

Küresel bir sorunun yerel sonuçlarını ve bu bağlamdaki süreci araştıran, mimari, sanat ve bilimi bir araya getiren “Now Wakes the Sea/Deniz Artık Uyanıyor” projesi konuk sanatçı programlarını bir araştırma metodu olarak kullanıyor. Bu proje, yeni perspektifler üretmek amacıyla sanatçıların yerel ortaklarla alan çalışma yapmalarına, plan çıkarmalarına ve kıyı bölgelerindeki dönüşümlerin son durumunu araştırmalarına olanak sağlıyor. Proje, çeşitli sanatsal ve/veya bilimsel metodları kullanarak farklı kıyı bölgelerini, Karadeniz ve Kuzey Denizi çevresindeki ülkeleri, kentleri, oralarda yaşayanları, karşılaştırarak farklı bakış açılarını bir araya getirerek bir diyalog süreci başlatıyor.

Proje ortaklığını Avrupa Kültür Derneği’nin yaptığı, Sinopale (Uluslararası Sinop Bienali) kapsamında gerçekleştirilen “Now Wakes the Sea/Deniz Artık Uyanıyor” projesi Türkiye Hollanda 400.Yıl programı içinde, Tandem – European Cultural Foundation, MitOst e.V., Centre for Cultural Management, Culture Action Europe, European Commisson (Culture), Robert Bosch Stiftung – SICA, Lahey Belediyesi, Haagse Brug, Stroom, İstanbul Hollanda Başkonsolosluğu, ECF and SfA desteğiyle gerçekleştiriliyor.

“Now Wakes the Sea/Deniz Artık Uyanıyor” sergisi, 04 Aralık 2012 – 25 Ocak 2013 tarihleri arasında, haftanın her günü 10.00 – 19.00 saatleri arasında Siemens Sanat’ta izlenebilir.

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından ve Türkiye’de bir ilk olan tasarım bienali, Avrupa Birliği’nden Sorumlu Bakan Egemen Bağış’ın da katılımıyla başladı.

Kentsel tasarım, mimarlık, endüstri ürünleri tasarımı, grafik ve moda tasarı gibi alanları kapsayan bienalde sergiler de yer alacak. Bakan Bağış, hükümet olarak bu tür bienallere desteği önemsediklerini belirterek, İstanbul’un doğunun en batılı, batının da en doğulu şehri olarak bu tür çalışmalarda yerinin önemli olduğunu ifade etti.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından ve Türkiye’de bir ilk olan tasarım bienali, Avrupa Birliği’nden Sorumlu Bakan Egemen Bağış’ın da katılımıyla başladı. Kentsel tasarım, mimarlık, endüstri ürünleri tasarımı, grafik ve moda tasarı gibi alanları kapsayan bienalde sergiler de yer alacak. Bakan Bağış, hükümet olarak bu tür bienallere desteği önemsediklerini belirterek, İstanbul’un doğunun en batılı, batının da en doğulu şehri olarak bu tür çalışmalarda yerinin önemli olduğunu ifade etti.

Karaköy’deki Rum İlköğretim Okulu’nda düzenlenen açılış törenine Egemen Bağış’ın yanı sıra İKSV Başkanı Bülent Eczacıbaşı ve bienale destek veren kuruluşların temsilcileri katıldı. Bakan Bağış, yaptığı açılış konuşmasında bienal ve benzeri çalışmaların hükümet tarafından önemle karşılandığını dile getirdi. Bienalin İstanbul’da açılmış olmasının da önemine işaret eden Bağış, İstanbul’un doğunun en batılı, batının ise en doğulu şehri olması ile ayrı bir yeri olduğunu ifade etti. Batıdaki Türkiye algısıyla ilgili bazı değerlendirmeler de yapılan Bakan Bağış, Türkiye’nin sanatsal olaylardan daha çok olumsuz konularla gündeme geldiğini ifade etti.
İKSV Başkanı Eczacıbaşı ise hazırlıklarını yaklaşık 2 yıldır sürdürdükleri bienalin tasarımı bir kültür unsuru olarak ele almayı farklı yönleriyle sorgulamayı ve yeniden düşünüp düşündürmeyi hedeflediğini belirtti.

Açılış töreninde Başkan Eczacıbaşı, bienale sponsor olarak destek sağlayan Türkiye’nin önde gelen bir çok firmasının yöneticilerine plaket verdi ve teşekkür etti.

BAKAN GÜNAY DA KATILDI

Sergiye sonradan katılan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, organizasyon hakkında yetkililerden bilgi aldı. Günay, sorulan sorulara, “Dünyada ne olup bittiğini, alışveriş süreçlerinin yaşandığını herkes bilmek ve buna göre davranmak zorunda. Ben, İstanbul’u yönetmek iddiasında olan herkesin tasarım bienalinden yararlanması ihtiyacı içinde olduğunu düşünüyorum.” dedi.

Törenin ardından ‘atokrasi’ isimli sergi izleyenler tarafından gezildi. Bienale 46 ülkeden 300 civarında tasarımcı ve mimar, 100’ün üzerinde projeyle katılıyor. 12 Aralık 2012 tarihine kadar şehrin farklı noktalarında sergiler, akademi programı, seminer, film kuşağı ve tasarım yürüyüşleriyle devam edecek etkinlikte, İstanbul’un tasarım kentine dönüştürülmesi amaçlanıyor.

Kaynak : [-]

Eski otobüs terminalinde kavramsal çerçevesi “Kurgular ve karşı duruşlar” olarak belirlenen bienal, 3 Kasım’a kadar sürecek

Kavramsal çerçevesi “Kurgular ve karşı duruşlar” olarak belirlenen “3. Uluslararası Çanakkale Bienali” çağdaş resim sergisi ile eski otobüs terminalinde açıldı. Sergide 34 sanatçının eseri sergileniyor.

Bienalin Genel Sanat Yönetmeni ve Küratörlerinden Beral Madra, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Çanakkale Belediyesi’ne ait kullanılmayan eski otobüs garajı ve deposunu düzenledikten sonra 34 sanatçının eserinin yer aldığı sergi ile bienalin açılışını yaptıklarını söyledi.

Sergiye 8 uluslararası sanatçının da katıldığını belirten Madra, “Avrupa’dan, Ortadoğu’dan sanatçılar yer alıyor. Çanakkale Bienali’nin kavramsal çerçevesi ‘kurgular ve karşı duruşlar‘ olarak belirlendi” dedi.

Bunun için bir metin hazırladıklarını, yaşadıkları dönemin ekonomik, bunun siyasal ve toplumsal krizlerine odaklanan bir metin olduğunu dile getiren Madra, metni, yıllardır birlikte çalıştıkları sanatçıların işlerine bakarak oluşturduklarını bildirdi.

“Şu anda Türkiye’nin içinde bulunduğu bölge ve yanı başımızdaki Avrupa’nın büyük krizlerine bakmadan bu işi yapamazdık” diyen Madra, çağdaş sanat yapıtlarının duvara asılı bir manzara resmi olmadığını vurguladı.

Çağdaş sanat yapıtlarının arkasında siyasal duruşların olduğunu kaydeden Madra, şöyle konuştu:

“İşte orada bir karşı duruş konusu gündeme geliyor. Ama bu karşı duruşu asla olumsuz düşünmeyelim. Orada demokratik bir süreç ve bireyin özgür ifadesi, özgür düşüncesi yer alıyor. Bunu vurguluyoruz. Günümüzde bu, görsel sanatlar aracılığıyla çok etkili bir biçimde vurgulanıyor. Görsel sanatların bugünkü amacı, geniş toplumlara küresel bağlamda her ülkede, her bölgede bütün insanlığı ilgilendiren sorunları görsel olarak ifade etmek. İnsanlar geldikleri ve izledikleri zaman, normal günlük yaşantılarının dışında kendilerine tüketim endüstrisi ve siyasal çıkarlar doğrultusunda sunulan resmin dışında bir resimle dünyaya bakmakta. İşte o resimler burada yer alıyor.”

Bienale Türkiye’nin her yerinden sanatçı çağırdıklarını dile getiren Madra, “Batman’dan da sanatçımız var,İzmir‘den de, Antakya’dan da… Tüm bölgelerden var. Çünkü Türkiye’de çağdaş sanat İstanbul’a odaklanmış gibi görünüyor. 3. Uluslararası Çanakkale Bienali ile İstanbul’un bu tekelleşme havasını da kırmayı amaçladık” diye konuştu.

Küratörlerden Seyhan Boztepe ise çağdaş sanat sergisini, eski otogarın bilet satış ofislerinin olduğu yerde sanatseverlerle buluşturduklarını söyledi.

Farklı disiplinlerinin olduğu sergide desenler, resimler, fotoğraflar ve videoların olduğunu kaydeden Boztepe, bienalde, ileri yaşta kendini kanıtlamış sanatçılar, orta kuşaktan sanatçılar ve yeni çıkış yapan yetenekli önemli sanatçı adaylarının yer aldığını bildirdi.

“Bu üç kuşağı bir arada görmek bizim kavramsal çerçevemiz olan ‘kurgular ve karşı duruşlar’a da çok uygun” diyen Boztepe, şöyle devam etti:

“Yaklaşımları, sanat üretim süreçlerindeki farklılıklar, kuşakların birbiriyle olan geçiş süreçlerinin de izlenebileceği farklı bir imkan sunuyor. Bienalin içinde 3 ayrı program da var. ‘Bineal çocuk, bienal genç ve bienal engelsiz’ diye… Çanakkale’deki tüm ilköğretim okullarındaki öğrencileri özel araçlarla okullarında alıp bienali gezdireceğiz. Gençlerle atölye çalışmaları yapacağız. Engellilerin de buraya gelip işlerle ilişkilenmelerini sağlayan bir program yaptık. Bunun için de her türlü engel gurubuna giren insanlar için bir şeyler düşündük.”

Muhabir: Fikriye Susam Uyar/Harun Kaymaz

Yayıncı: Hızır Hacısalihoğlu

Kaynak: AA

 

İstanbul ilk kez 13 Ekim’de Tasarım Bianeli’ne ev sahipliği yapacak.

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından gerçekleştirilecek İstanbul Tasarım Bianeli’ne 46 ülkeden 200’ün üzerinde tasarımcı ve mimar yaklaşık 100 projesiyle katılacak. Londra Tasarım Müzesi Direktörü ve İstanbul Tasarım Bianeli Danışma Kurulu üyesi Deyan Sudjic tarafından teması ‘Kusurluluk’ (Imperfection) olarak belirlenen İstanbul Tasarım Bianeli’nde, iki ana sergi yer alıyor. Emre Arolat’ın İstanbul Modern’de yer alacak ‘Musibet’ başlıklı sergisinde ‘tasarımın gündelik hayattan uzak, değdiği her şeyi meşrulaştıran bir gücü olmadığı’ fikri, maket, video, fotoğraf ve interaktif oyun gibi çalışmalarla aktarılacak. Joseph Grima’nın Özel Rum İlköğretim Okulu’nda yer alacak ‘Adhokrasi’ başlıklı sergisinde ise ‘tasarımın odağındaki tüketicilerin de artık tasarım ve üretim sürecinin bir parçası olmasının altı çizilecek. Ziyaretçilerin de tasarım sürecini deneyimleyebilecekleri sergide interaktif alanlar yer alacak. İstanbul Tasarım Bianeli’nde iki ana serginin yanı sıra, akademi programı, atölye çalışmaları sergileri, paralel katılımcı etkinlikleri ve tasarım yürüyüşleri yapılacak. İstanbul Tasarım Bienali, 12 Aralık’a kadar ziyaret edilebilecek.

İstanbul Tasarım Bienali’nin sonuna kadar, düzenli aralıklarla yayınlanarak, şehrin farklı noktalarına asılan ya da dağıtılan “New City Reader” gazetesinin farklı başlıklarla hazırlanan her sayısında, kent, mimari ve kamusal alana dair makaleler bulunuyor. Gazetenin 10 Ağustos tarihli “Mektuplar/ Letters” başlıklı son sayısında, yazar Orhan Pamuk, yazar Joseph Kanon, mimarlık tarihçisi Charles Jencks, küratör, eleştirmen, sanat tarihçisi Hans Ulrich Obrist, mimar Alejandro Zaero-Polo gibi dünyaca tanınmış 18 ismin İstanbul’u farklı yönleriyle anlattığı hikaye ve mektupları yer alıyor. “Mektuplar/ Letters” sayısının konuk editörlüğünü ise 2013 Lizbon Mimarlık Trienali Şef Küratörü Beatrice Galilee üstleniyor.

Dünyaca ünlü yazar Orhan Pamuk, bir Fransız jeoloji dergisinde okuduğu haber üzerine yazdığı “Boğaz’ın Suları Çekildiği Zaman” başlıklı yazısında, İstanbul için bir gelecek senaryosunu paylaşıyor. Yazar Joseph Kanon, mektubunda bugünün İstanbul’u ile 1945 yılını karşılaştırırken, mimarlık tarihçisi Charles Jencks binlerce yıllık tarihi yapıya sahip İstanbul’da kentleşmenin doğuracağı sonuçlara dair sorular soruyor. Küratör, eleştirmen, sanat tarihçisi Hans Ulrich Obrist, geleceğin İstanbul olduğunu yazar ve şair Édouard Glissant’ın dizelerine yer vererek anlatıyor. Mimar Alejandro Zaero-Polo ise Ayasofya Müzesi’nin mimarı Milet’li İsidoros’a yazdığı mektupta Ayasofya’nın geçmişine ve bugününe değiniyor.

Mayıs ayından itibaren 5 sayının yayınlandığı “New City Reader” gazetesinde şimdiye kadar aralarında Levent Şentürk, Murat Güvenç, Uğur Tanyeli, Korhan Gümüş, Kazys Varnelis, Stavros Stavrides, Aslı Kıyak İngin+Artin Usta ve Sevgi Ortaç gibi akademisyen, yazar, mimar, eleştirmen, sanatçı ve kent sosyoloğunun yazıları yer aldı. “Gündem” (Agenda) konulu ilk sayının konuk editörlüğünü İstanbul Tasarım Bienali Küratörü Joseph Grima, “Eşik/Threshold” konulu ikinci sayının konuk editörlüğünü Adhokrasi küratöryal ekip üyesi Pelin Tan yaptı. “Bulmaca / Puzzle” başlıklı üçüncü sayı Terra Incognita adlı bir yap-boz olarak tasarlandı. Terra Incognita, Demilit (Decoding Military Landscapes) tarafından yazıldı. “Yıldız Falı / Horoscope” başlıklı dördüncü sayının konuk editörlüğünü ise İstanbul Tasarım Bienali küratörlerinden Emre Arolat üstlendi.

“New City Reader”, Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi, Yeditepe Üniversitesi İletişim Fakültesi, Doğuş Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi, Aydın Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Maltepe Üniversitesi Mimarlık ve Güzel Sanatlar Fakülteleri, Kadir Has Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Işık Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık ve İletişim Fakülteleri, İstanbul Teknik Üniversitesi Makina Fakültesi, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Urban Cafe, DEPO/ Tütün Deposu, ODA Kule, İKSV Binası, İstanbul Modern Kütüphanesi, Salt Galata, Salt Beyoğlu, Fransız Kültür Merkezi, İstanbul Moda Akademisi, TMMOB Mimarlar Odası Taksim Gezi Park, Kamondo Merdivenleri ve Asmalı Mescit duvarlarına asılmanın yanı sıra şehrin çeşitli yerlerinde ücretsiz bir gazete olarak dağıtılıyor. Toplamda 16 sayı olması planlanan gazetenin içeriğine İstanbul Tasarım Bienali web sitesinden de ulaşılabilir.

İstanbul Tasarım Bienali, 13 Ekim–12 Aralık tarihleri arasında, Emre Arolat ve Joseph Grima küratörlüğünde, Londra Tasarım Müzesi Direktörü ve aynı zamanda İstanbul Tasarım Bienali Danışma Kurulu Üyesi olan Deyan Sudjic’in önerisi ile belirlenen “Kusurluluk” (Imperfection) teması altında gerçekleştirilecek. İstanbul Tasarım Bienali sergileri, İstanbul Modern ve Galata Özel Rum İlköğretim Okulu’nda yer alırken, etkinlikler şehrin farklı noktalarına yayılacak.

 

Kaynak (…)