Yazılar

Okulların tatil olmasıyla birlikte siz değerli takipçilerimize dikkat çeken bir atölye sunmak istedik.

“Tasarla ve Boya” atölyemizde ister T shirt ister cam, isterseniz de ahÅŸabı elinizde dikkat çeken bir esere dönüştürmeye ne dersiniz?

Haftada bir gün 160 dakika hem kendinizi dinleyeceğiniz, hem de sanatla iç içe olacağınız bu atölyemizi eğitmenimiz Serkan Karadağ yönetecek.

Detaylı bilgi için 0212 570 80 68.

Milli EÄŸitim Bakanlığı’na baÄŸlı Özel Nar Sanat EÄŸitim Kursu’nun Hobi Resim Sınıfı öğrencilerinin resimlerinden  oluÅŸan sergimizin açılışı 2 Haziran 2019 Pazar Günü sizleri bekliyor.

Siz değerli sanatseverleri ücretsiz olan resim sergimizi gezmeye davet ediyoruz.

Tarih: 2 Haziran 2019 Pazar

Saat: 17:00

Yer:
 Özel Nar Sanat Eğitim Kursu Sergi Salonu

Adres:
 İncirli cad. Kartaltepe mah. Kıbrıs Sok. Okan apt. No:6/1 ( Eski Town Center’in -Şuan Kemerburgaz Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nin karşısı-, Yaşar Hastanesi’nin yanındaki sokak)

Resim yapan çocukların, resim yapmayan yaşıtlarına göre daha yaratıcı, özgüvenli ve duyarlı olduğunu belirtmekte fayda görüyoruz. Ancak resim yapmanın çocuklar üzerindeki yararları bunlarla da sınırlı değil.

Milli EÄŸitim Bakanlığı’na baÄŸlı Özel Nar Sanat EÄŸitim Kursu olarak, bu haberimizle erken yaÅŸta çocukların resme yönlendirilmesinin çocuklara katkılarını paylaÅŸmak istedik. İşte resmin çocuklarımıza kattıkları:

* RESİM GÖRSEL ANLATIMLARI KUVVETLENDİRİYOR
Resme yeteneği olsun veya olmasın, resim yapmak çocukların görsel anlatımlarını kuvvetlendirirken, hayata bakış açılarının da değişmesini sağlıyor. Kendini ifade etmek için birden fazla aracı olan kişilerin dünyaya farklı gözlerle baktığını, görünenin altında yatan ve herkesin fark edemeyeceği mesajları algıladıklarını da belirtmekte fayda görüyoruz.

* RESİM İLE BULUŞAN ÇOCUKLAR BAŞKA SANAT DALLARIYLA DA İLGİLENİYOR
Resim yapan çocukların sanata karşı daha saygılı ve ilgili oldukları da bir gözlemlenen bir gerçek. Estetik zevki olan ve bu zevk ile yoğrulan çocukların büyüdüklerinde ince ruhlu ve nazik bireyler olduklarını kanıtlayan çalışmalarında olduğunu hatırlatmalıyız. Sanatın herhangi bir dalıyla ilgilenen bir çocuğun hayatının başka bir zaman diliminde başka bir sanat ile buluşmasına da şaşırmamak gerekir.

* ÇOCUĞUNUZ İÇ DÜNYASINI RESİM İLE DIŞA VURUR!
Çocuğunuzun bastırdığı, sizinle paylaşmak istemediği ve yüzleşmeye cesaret edemediği korkularını çizdiği resimler sayesinde fark edebilir, tedbir alabilirsiniz. Psikoloji biliminin de odağında olan resim, çocuğunuzun korkularını somut bir şekilde yakalamanın ve onlarla yüzleşmesini sağlamanın en etkili yöntemidir.

* DOĞRU MESLEK SEÇİMİ, MUTLU BİREY!
Yalnızca bir hobi olmasının ötesinde resim, çocuğunuzun belkide ilerideki mesleği için önemli fırsatlar yaratacak. Yeteneği olan çocuklar, öğretmenlerinin de yönlendirmesiyle iyi bir ressam, tasarımcı, grafiker veya sanat yönetmeni olabilmenin adımlarını henüz daha erken çocukluk ve çocukluk dönemlerinde atabiliyor. Çocuğunuzun hobi olarak gördüğü ilgi alanıyla hayatını idame ettirebilmesi mutlu bir birey olabilmesi için önemli.

* ÖZGÜNLÜKLERİ VE YARATICILIKLARI GELİŞİYOR
Çocuklara hayatlarının her alanında kendilerinden bir parça katmayı öğreten resim sanatı, özgün şeyler üretmelerini sağlıyor. Erken çocukluk ve çocukluk dönemlerinde özgün şeyler üretmeyi bir kez öğrenen çocuklar hayatlarının her döneminde gerçekleştirebiliyor.

EÄŸer sizde ebeveyn olarak çocuÄŸunuzu resim dersleriyle tanıştırmak istiyorsanız Özel Nar Sanat EÄŸitim Kursu’ndaki resim derslerimizle mutlaka çocuklarınızı buluÅŸturmalısınız. Önkayıt ve detaylı bilgi için 0212 570 80 68’i arayabilirsiniz.

Oscar Claude Monet, 14 Kasım 1840 yılında Paris’te gemici ve müziksever bir ailenin ikinci oÄŸlu olarak dünyaya gelmiÅŸtir. Monet, beÅŸ yaşındayken ailesiyle baÅŸka bir ÅŸehre taşınmış babası kayınbiraderinin toptan meyve-sebze satışına ortak olmuÅŸtur. Monet daha çok denize yakın yerlerde yaÅŸamayı ve kırsal yerleri keÅŸfetmeyi çok seviyordu bu yüzden de okula olan ilgisi konusunda problem yaşıyordu : “Defterlerimi hocalarımın yüzlerinin önden ya da yandan görünüşleriyle doldurdum ; bunlar biçimi olabildiÄŸince bozulmuÅŸ, epey kaba çizimlerdi.”

Monet daha 16 yaşındayken yaptığı karikatürlerle oldukça ün salmış, daha sonra ise Le Havre’daki insanları çizerek para kazanmıştır. Her pazar günü neredeyse yaklaşık beÅŸ karikatürü bir çerçevecinin dükkanına asılır, Le Havre’daki insanlar karikatürlerde kendilerini ya da arkadaÅŸlarını görünce gülerlerdi.

İlham veren deniz manzaları

Dükkan sahibi sadece Monet’in deÄŸil, baÅŸarılı yerel bir sanatçı olan Eugene Bouidin’in küçük deniz manzaraları resimlerini asmıştır. Yıllar sonra Monet’ten ÅŸunları duyacaktık : ” Boudin’i ustam olarak görüyorum.” Ancak Monet 15 yaşındayken tanıştığı bu sanatçıyı gençliÄŸin verdiÄŸi kibirle küçümseyecekti.

İlerleyen günlerde Boudin,ona yeteneÄŸini karikatür çizerek harcadığını bunun yerine deniz manzaraları çizmeye davet etti. Monet Boudin’le yaÅŸadığı bu yolculuÄŸu şöyle anlatıyor : ” Daha da dikkatli gözlemledim, sonra sanki bir perde kalktı… Resmin ne olabileceÄŸini kavradım… Sen bana görmeyi ve anlamayı öğreten ilk kiÅŸiydin!”

Boudin’in, ışığı ve hava durumunun etkilerini yakalama vurgusu, Monet üzerinde kalıcı bir bakış açısı olacaktı. Daha 18 yaşındayken, Bouidin ile Le Havre da her yıl düzenlenen sergide eserlerinin olması baÅŸlangıçtı. Monet’in daha sonraki resim serüveninde hava durumu, güneÅŸin açısı, kısaca ışık ve gölge egemen oldu.

Kısaca, Claude Monet; “Ya karşısında ya da üstünde olmak isterdim denizin her zaman. Öldüğüm zaman da bir ÅŸamandıraya gömülmek isterdim.” 

Ankara’da henüz 6 yaşındayken ellerini kaybeden 33 yaşındaki ressam yıllardır aÄŸzıyla çizdiÄŸi karakalem portre çalışmalarıyla görenleri ÅŸaşırtıyor. Akgün, cumhuriyetin ilanından bugüne görev yapan cumhurbaÅŸkanlarının resmini de birebir çizdi.

IÄŸdır’da oturan Emine ve Yahya Akgün çiftinin 4 çocuÄŸundan en büyüğü olan Yusuf Akgün, henüz 6 yaşındayken oyun oynamak için çıktığı yüksek gerilim direÄŸinde elektrik çarpması sonucu iki kolunu kaybetti. Yusuf Akgün, daha sonra maddi imkansızlıklar nedeniyle ailesi tarafından Ankara’da Pursaklar Çocuk Esirgeme Kurumuna verildi.

Pursaklar ilçesinde eğitimine başlayan Yusuf Akgün, 8 yaşında sınıf arkadaşlarının el hareketlerini izleyerek ve öğretmeninin desteği ile önce ağzıyla yazı yazmaya başladı.

ArkadaÅŸlarının desteÄŸiyle aÄŸzıyla yazı yazmayı geliÅŸtiren Akgün, bir süre sonra resim yapmayı keÅŸfetti. İki kolu olmamasına raÄŸmen aÄŸzıyla resim çizmeye baÅŸlayan Yusuf Akgün, üniversite yıllarına kadar kara kalem portre çalışmalarını geliÅŸtirdi. Önce YeÅŸilçam’ın önemli oyuncularından oluÅŸan 60 parçalık bir koleksiyon oluÅŸturan Akgün, sonrasında geçtiÄŸimiz ÅŸubat ayında baÅŸladığı çalışma ile cumhuriyetin ilanından bugüne kadar görev yapan cumhurbaÅŸkanlarının resmini çizdi.

Çalışmalarıyla ilgili veren Akgün, “Resim, benim hayatıma kırılan ayağınızın iyileÅŸmesi döneminde bir baston gibi önceleri destek oldu, sonrasında ise parçam haline gelmeye baÅŸladı. Yani aÄŸzımla yazı yazmak, çizim yapmak normal bir duruma geldi. Mesela öğretmenlerim okul sıralarında benim gözüme bakmasın diye bende arkadaÅŸlarım gibi hızlı yazmaya çalışırdım. Bunu devam ettire ettire normal bir insan nasıl ellerini kullanabiliyorsa bende aÄŸzımı kullanmaya ve geliÅŸtirmeye baÅŸladım” dedi.

Guernica, Pablo Picasso tarafından 1937’de yapılan, İspanya İç Savaşı sırasında Nazi Almanyası’na ait 28 bombardıman uçağının 26 Nisan 1937’de İspanya’daki Guernica ÅŸehrini bombalamasını anlatan, 7,76 m eninde ve 3,49 m yüksekliÄŸinde anıtsal tablo. Saldırı sırasında 250 ila 1.600 kiÅŸi hayatını kaybetmiÅŸ, çok daha fazla sayıda kiÅŸi de yaralanmıştı. İspanyol hükümeti, Paris’teki 1937 Dünya Fuarı kapsamındaki Modern Hayatta Sanat ve Teknik sergisinin İspanya’ya ayrılan bölümünde sergilenmek üzere, Pablo Picasso’ya büyük bir duvar resmi sipariÅŸ etti.

O sırada gerçekleÅŸen hava saldırısından etkilenen Picasso, saldırıdan sonraki 15 gün içinde bu duvar resmini tamamladı. Tablo ufak bir dünya turu kapsamında çeÅŸitli ülkelerde sergilendi ve beÄŸeni topladı. Böylece İspanya’daki iç savaÅŸa öbür ülkelerin ilgisi de çekilmiÅŸ oldu. Guernica, savaÅŸ trajedilerinin ve savaşın bireyler üzerindeki acı verici etkilerinin bir özetidir. Tablo zaman içinde, savaşın yarattığı trajedilerin anımsatıcısı, savaÅŸ karşıtı ve barış yanlısı düşüncelerin sembolü haline gelmiÅŸtir.

  • Bütün sahne bir odanın içindedir, sol tarafta yer alan büyük gözlü boÄŸa, kucağındaki ölü çocuÄŸa aÄŸlayan bir kadının üzerinde durur.
  • Resmin merkezinde acı içinde yıkılmak üzere olan, mızrakla vurulmuÅŸ bir at bulunur. Atın burnu ve üst diÅŸleri, bir insan kafatası ÅŸeklindedir.
  • Atın altında bir askerin parçalanmış cesedi vardır. Asker, üzerinde çiçeklerin büyüdüğü kırılmış bir kılıç tutmaktadır.
  • Acı çeken atın üzerinde, göz ÅŸeklindeki çıplak bir ampul parlamaktadır.
  • Atın saÄŸ üst tarafında, bu vahÅŸi sahnelere tanıklık ederek camdan içeri girmekte olan, korku dolu bir kadın figürü vardır. Kadın, elinde yanan bir gaz lambası taşır.
  • Korku içindeki bir baÅŸka kadın saÄŸdan yalpalayarak merkeze doÄŸru ilerlemektedir. Kadın, parlayan ampüle boÅŸ gözlerle bakmaktadır.
  • BoÄŸanın, atın ve çocuk için aÄŸlayan kadının dilleri olarak çizilmiÅŸ olan hançerler çığlıkları simgeler.
  • SaÄŸ uçta, dehÅŸet içinde kollarını kaldırmış bir adam, yukarıdan ve aÅŸağıdan ateÅŸlerle sarılmıştır.
  • Resmin saÄŸ ucunda, açık bir kapıyla sonlanan siyah bir duvar vardır.

Resim yapmak ya da resimle ilgilenmek herkesin sevdiği bir şeydir . Özel Nar Sanat Eğitim Kursu olarak sizlere resim hakkında bilgiler vermek istedik. İlk resmetmeye başladıklarında Paris sanat otoriteleri tarafından takılan isme göre bir Empresyonist (İzlenimci) Monet.

Resimlerinin özensiz ve bitmemiş skeçler olduğuna dair yapılan bir gönderme aslında bu. Adını da 1872’de Monet tarafından resmedilen tablodan alıyor ‘Impression Sunrise’. (İzlenim: Gündoğumu) Zamanında güzel olarak kabul edilen tablolardan farklı olması nedeniyle çok tepki alıyor.

Renk ve ışık dışında hiçbir detaya özen gösterilmemiş. Figürler bulanık ama buna rağmen ‘her zaman her yerde var olan’ bir tavrı var. Bundan sonra gelecek bütün empresyonist resimler gibi… Sanki boyaları daha dün kurumuş kadar yeni gözükse de 145 sene önce yapılmış.

Monet’nin istediği şey figürler yerine deneyimleri aktarmak, o zamanı ve mekanı. Bu yüzden detay ışık hareketlerinde ve renklerde.  Bu sayede fırça darbelerinin içinde kendimizi kaybedip birkaç adım geri attığımızda gözlerimizin önünde oluşan kompozisyon tarafından büyülenebileceğimiz resimler çıkıyor karşımıza.

Doğa güzel bir şey. Monet aslında bize bunu anlatmaya çalışıyor. Işık ve renk hakkında tutkusu da doğayı her yanıyla aktarabilmesini sağlıyor. Işık ve renk Monet ve empresyonistlerden çok sonra da sanatçıların ilgi odağı olan iki element olmaya devam etmiş.

Norveçli ressam Edvard Munch’un dünya çapında ününe ün katmış Çığlık tablosu, 3 sene önce bugün New York’ta yapılan müzayedede rekor fiyata satılmıştı. Peki satışıyla rekor kıran Çığlık tablosunun hikayesi nasıl? Ressam Edvard Munch kimdir?

Çığlık tablosu, 119 milyon 922 bin 500 dolara (yaklaşık 321 milyon TL) satılarak müzayede yoluyla satılan en pahalı eser olarak tarih geçmiş bulunmaktadır.

1895 yılında yapılan tablonun sanat tarihinde orijinal adı Boğuntu’dur.

Birçok eleştirmene göre Edvard Munch’un en önemli çalışması olarak bilinir. Resmin orijinali 84 cm x 66 cm boyutlarındadır. Resimde ön planda ızdırap çeker gibi görünen bir figür, arka planda ise Ekeberg tepesinden Oslofjord’un görünümü yer alır; Oslofjord göğü kan kırmızısı rengindedir.

Edvard Munch, daha sonraları resimden bir litograf (taş baskı) da yapmıştır. Resim özellikle modern kültür ve sanatta büyük bir öneme sahiptir.

Oslo’da ressamla aynı adı taşıyan Munch Müzesi’nde sergilenirken, AÄŸustos 2004’teki bir soygunda çalınmıştır. Çalındıktan iki yıl sonra 31 AÄŸustos 2006 tarihinde ise bulunmuÅŸtur.

ÇIĞLIK TABLOSUNUN HİKAYESİ

Edvard Munch’un günlüğüne göre tabloyu Nice’den etkilenerek yapmıştır. Ressam günlüğünde anlattığına göre iki arkadaşıyla yürümektedir, bu sırada ise güneÅŸ batmaktadır ve kan kırmızısı rengindedir. Ressam kendini yorgun hissetmiÅŸ ve trabzanlara yaslanmıştır. İki arkadaşı ise yürümeye devam etmiÅŸtir.

Ressam bu sırada doÄŸanın çığlığını hissettiÄŸini günlüğünde dile getirir. Ressam bu resmi yaparken hastadır ve bu yorgunluÄŸunun oradan geldiÄŸi düşünülür. Amerikan sanat tarihçisi Robert Rosenblum’a göre bu resimdeki insan figürünün yüzü Paris’teki Musée de l’Homme’da bulunan Peru’dan gelmiÅŸ olan mumyanın yüzünden etkilenerek yapılmıştır.

RESSAM EDVARD MUNCH KİMDİR?

Edvard Munch (1863-1944) özellikle Çığlık isimli tablosuyla tanınmış Norveçli ekspresyonist ressamdır.

Ruhsal ve duygusal konuları işlediği resimleriyle tanınmıştır. Alman dışavurumculuk akımının gelişmesine önemli katkıları oldu. Başlangıçta resimlerinde egemen olan içe dönük ve karamsar havanın yerini, yaşamının son yıllarına doğru yaşama sevinci almıştır.

Hayatın Frizleri adlı serinin bir parçası olan Çığlık (1893; ilk adı ile Umutsuzluk), tablosunda Munch hayat, aşk, korku, ölüm ve melankoli gibi öğeleri işledi. Diğer pek çok eserinde olduğu gibi bunun da birçok versiyonunu yaptı. 1994 ve 2004 Yıllarında iki versiyon çalındı, her ikisi de tekrar bulunmuştur.

Atatürk Barajında balıkçılar tarafından Paleolitik dönemin izlerini barındıran av sahnelerinin betimlendiği kaya  resimleri bulundu.

Adıyaman’ın Kahta ilçesinde suları çekilmiÅŸ olan  Atatürk Barajı kıyısında balıkçılar tarafından Paleolitik döneme ait kaya resimlerine rastlandı. Bölgede incelemelerde bulunan Adıyaman Müze Müdürü Mehmet Alkan, yaptığı açıklamada, kaya üzerine kazıma tekniÄŸiyle yapılan insan ve hayvan figürleri yer aldığını söyledi.

Kaya üzerinde yaban keçisi avı sahnesi ile at üzerinde süvari tasvirlerinin bulunduÄŸunu dile getiren Mehmet Alkan, resimlerin bulunduÄŸu alanın, 8 metre uzunluÄŸunda ve 70 santimetre geniÅŸliÄŸinde olduÄŸunu belirtti. Alkan, kaya resimlerinin Paleolitik çaÄŸ ve daha geç bir döneme tarihlendirilebileceÄŸini aktardı. Ayrıca Adıyaman’da daha derinlemesine bir araÅŸtırma yapılacağı ve tespitli deÄŸilse de tescil ettireceklerini ayrıca vurguladı.

Türkiye’de resim sanatının geliÅŸmesinde rol oynayan kadın resim sanatçılarını Nar Sanat olarak sizler için derledik.

Celile Hanım (1883 – 1956)

Nazım Hikmet’in annesi olan  Celile Hanım, nü kadın temasına yoğun yer vermiş ilk kadın ressamdır. Fausto Zonaro’dan ders alarak tablolarında daha çok portre, çiçek, hamam ve çıplak kadın figürlerini kullanmıştır.

Mihri Müşfik (1886 – 1954)

Türkiye’de çağdaş resim çalışmalarını ilk başlatan kadın ressamlardandır. Tanınmış kişilerin portreleriyle ünlenmiş olan ressam, Atatürk’ünde portresini yapmıştır. Tevfik Fikret’in ölümü üzerine yüzünün kalıbını alarak maskını yapmış ve bu Türkiye’de yapılan ilk mask çalışması olmuştur.

Vildan Gezer (1889 – 1974)

Salvatore Valeri’den dersler almış, eserlerinde ise daha çok pastel ve yağlı boya tercih etmiştir.Daha çok portrelerinde başarılıdır.

Müfide Kadri (1890 – 1912) 

Natürmortları, manzara resimleri ile ünlü olmuş ve kız okullarında resim ve müzik öğretmenliği yapmıştır. Çok genç yaşta tüberküloz nedeniyle hayatını kaybetmiştir.

Belkıs Mustafa (1896 – 1925)

İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nden diploma alan ilk Türk kadını Belkıs Mustafa, devlet bursuyla Almanya’da resim eğitimi aldı. Berlin Güzel Sanatlar fakültesinde mezun olup, nü, İstanbul manzaraları ve figüratif çalışmalara yoğunlaşmıştır.

Melek Celal Sofu (1896 – 1925)

İlk Türk kadın ressam ve heykeltıraşlardan biri olan Melek Celal, resim ve heykel sanatı haricinde, işleme, hat ve tezhip gibi el sanatları ile de ilgilenmiştir. Eski yazı ustalarını ve Türk işlemeleriyle süslemelerini dünyaya tanıtan kitaplar yazmıştır. ‘TBMM’de Kadın Konuşmacı’ adlı eseri ile kadının meclisteki varlığı, önemi ve gerekliliğini vurgulamıştır.

Emine Fuat Tugay (1897-1973)

Desen, gravür ve portre gibi çalışmaları yakın ailesinde ve Mısır ve yabancı ülkelerdeki eski diplomat ailelerinde muhafaza edilmektedir.

Güzin Duran (1898 -1981)

Sanatkâr bir aileden gelir. Ünlü ressam Feyhaman Duran’ın eşidir. Mihri Müşfik ile çalışmıştır. Ahmet Haşim’den estetik, Feyhaman Duran’dan pastel dersleri aldı. Empresyonist üslupta eserler verdi.

Şükran Pekmezci’nin ‘DoÄŸanın ve Hayatın İçinden Resimler’ sergisi 22 Ekim’de Ziraat Bankası Tünel Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluÅŸuyor.

Öykücü Burhan Günel’in ”Şükran Pekmezci’nin resimlerinde, çok renkli ve iyimser bir resimsel anlayışla resme dönüştürülmüş doÄŸa görüntüleri ve onun içinde, adeta doÄŸayla bütünleÅŸmiÅŸ olarak toplumsal yaÅŸamın içinden seçilip görüntülenmiÅŸ gerçeklikler yer alıyor.

Doğa görüntüleri resimlerin hemen hepsinde, toplumsal ya da bireysel figüratif görüntülerle karşıtlık ve / ya da birliktelik üzerine oturtulmuş bir ilişki içerisinde düzenlenmiş durumda.

22 Ekimde sanatseverlerle buluşmak üzere

Toplumsal görüntülerin içinde törenler, evlilik sevinçleri, yaslar, ortak sorunlar karşısında topluca tavır alışlar görülüyor” diye özetlediÄŸi DoÄŸanın ve Hayatın İçinden Resimler sergisi 22 Ekim 2018 tarihinde Ziraat Bankası Tünel Sanat Galerisi’nde izleyiciye sunuluyor.

Şükran Pekmezci Atay Çankırı doğumlu; resimlerinde daha çok doğduğu yörenin konularını ele alıyor.

Pekmezci’nin hem yurt içinde hem de yurt dışında çok sayıda sergide eserleri sergilendi.

Milli EÄŸitim Bakanlığı’na baÄŸlı kursumuzda resim eÄŸitimi alan öğrencimiz Zeynep ŞİMÅžEK Aşık Veysel Güzel Sanatlar Lisesi’ni kazandı.

Aşık Veysel Güzel Sanatlar Lise’nin yetenek sınavında büyük baÅŸarı göstererek 7. sırayla okulu kazanan öğrencimiz Zeynep ŞİMÅžEK’e yeni okulunda baÅŸarılar diliyor, bizi ve ailesini gururlandırdığı için teÅŸekkür ediyoruz.