fabisad logo

FABİSAD ( Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneği ) Kuruldu

Örgütsüz toplulukların seslerini duyurmakta (örgütlülerin de ne kadar duyurduğu konusunda şüphelerimiz olmasına rağmen) zorlandığı ve disipline olamadığı  günümüzde artık Fantastik ve bilimkurgu ile ilgilenenlerin de bir örgütü var. 

Diliyoruz uzun soluklu ve sanat dünyasına yenilikleri katacak bir sivil toplum örgütü olur. Gerçekten artık bir ihtiyaç haline gelmiş olan bu yapılanmaya Nar Sanat İstanbul Eğitim ve Kültür Sanat Derneği olarak başarılar diliyoruz.

Derneğin sitesinde “Hakkımızda” bölümünde yazanlara bir göz atalım…

FABİSAD, Türkiye’nin Fantastik, Bilimkurgu ve Korku üreticilerinin bir araya geldiği, türün ülkemizdeki gelişimini, sanatçıların korunmasını ve bilinirliklerinin yükselmesini, okur ve takipçi kitlesinin artırılmasını, daha nitelikli eserlerin ortaya çıkmasını ve hayal gücünün öneminin anlatılmasını amaçlayan bir dernektir. FABİSAD olarak Fantastiği düşlenemeyecek hiçbir şey bırakmayan, Bilimkurgu’yu akla ve bilimsel düşünceye ilgiyi artıran, Korku’yu da insanoğlunun kendini ve korkularını anlamasını sağlayan türler olarak görüyor, insanlığa ve gençliğe çok şey kattıklarını düşünüyoruz.

Derneğimiz amaçları doğrultusunda bu türlerdeki tüm üreticileri ve takipçileri birleştirmek için çalışacaktır. Verilen yapıtların doğru anlaşılması, tasnif edilmesi için ödüller verecek ve yayınlar yapacaktır. Eğitici seminerler ve toplantılar düzenleyecektir.

Fabisad Logosu’nun ilham kaynağı; Simurg Anka ve Kaf Dağı efsanesidir. Bu efsane aynı zamanda Fabisad’ın kuruluş felsefesini de özetlemektedir.

Yiğit Değer Bengi – Genel Başkan

Altay Öktem
Barış Müstecaplıoğlu
Doğu Yücel
Erbuğ Kaya
Hamit Çağlar Özdağ
Kayra Küpçü

Denetleme Kurulu:
Sabri Gürses
Göktuğ Canbaba
Aşkın Güngör

 

Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacı’nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş…
Kuşlar Simurg’a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg’u bekler dururlarmış.
Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.
Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg’un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg’un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg’un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
Ancak Simurg’un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı’nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş.
Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. Yorulanlar ve düşenler olmuş.
Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;
Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış);
Kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
Baykuş yıkıntılarını özlemiş,
Balıkçıl kuşu bataklığını.
Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.
Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi “şaşkınlık” ve sonuncusu Yedinci Vadi “yok oluş”ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş…
Kaf Dağı’na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
Simurg’un yuvasını bulunca ögrenmişler ki;
“Simurg Anka”, “Otuz Kuş” demekmiş.

Onların hepsi Simurg’muş. Her biri de Simurg’muş. Simurg Anka’yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yok oluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.

Şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır…

Detaylı Bilgi için :  http://www.fabisad.com