Yazılar

Johann Strauss Orkestrası üçüncü kez İş Sanat’ın Yeni Yıl Konseri’ne konuk oldu

Johann Strauss Orkestrası üçüncü kez İş Sanat’ın Yeni Yıl Konseri’ne konuk oldu. Solistlerin aynı zamanda dans ettiği Viyana Gecesi seyircilere Avusturya başkentinin havasını getirdi.

Johann Strauss Orkestrası, İş Sanat’ın her yıl düzenlediği Yeni Yıl Konseri kapsamında önceki akşam ‘Viyana Gecesi’nde sahne aldı. Biletleri satışa sunulduktan kısa bir süre sonra tükenen konserde müzik ve dans bir aradaydı. Görkemli dönem kostümleriyle renkli bir şov sergileyen ekip, bu akşama özel olarak hazırladıkları programı sundular. Johann Strauss Orkestrası, 1975 yılında Raymond Gubbay tarafından Johann Strauss Galası’nı icra etmek üzere kuruldu. Orkestra, İngiltere’yi kapsamlı şekilde gezdi ve son 40 yılda Johann Strauss Galası’nı 1 milyondan fazla kişiye ulaştırdı. Uzun yıllar boyunca, Johann Strauss ve Strauss ailesinin yanı sıra Zeller, Arditi ve Lehar gibi çağdaşlarının eserlerinden oluşan geniş bir repertuvarı icra eden orkestranın müziği, yıllar içinde, sayısı 100’ü aşan Johann Strauss dansçısı tarafından sahnelendi. Orkestra şefi John Rigby çaldıkları her şarkıdan önce kısa bir açıklama yaparak, orijinali Almanca olan eserlerin İngilizcelerini paylaşarak ve espriler yaparak seyirciyle sıcak bir iletişim kurdu. Avustralyalı soprano Corinne Cowling ve İskoç tenor Nicky Spence solistlik yaparken bir yandan da romantik valslerle konukları keyifli bir yolculuğa çıkardı.

‘Umut ve coşku aşılayan bir orkestra’

İş Sanat’ın Sanat Yönetmeni Filiz Ova, yılbaşı konseri olarak bu seçimi yapmalarıyla ilgili “Johann Strauss Orkestrası eskiden beri yeni yıl geleneğini en iyi yaşatan orkestralardan biri, yeni bir yıla başlarken insanın içini umut ve coşku ile dolduran bir orkestra. Dinleyicilerimiz de büyük bir ilgi gösterdi. Onları İş Sanat’ta ağırladığımız için çok mutluyuz,” dedi. Grubun menajeri James Rutherford konserle ilgili olarak “Bu konser için tüm orkestra özel hazırlıklar yaptı. Bu sene yeni bir şefimiz var ve bu şov için özel bir koreografi oluşturuldu. Bu Türkiye’de üçüncü konserimiz ve diğer konserlerimiz de çok keyifliydi ancak bu seferki daha farklı ve özel. Bu akşam için de hepimiz çok heyecanlıyız ve seyircilere güzel dakikalar yaşatmak istiyoruz” diye konuştu.

Kaynak: MilliyetSanat

Bitlis Valisi Çınar ”Adaletle” ilgi gördü.

Bitlis Valisi Ahmet Çınar’ın kaymakamlık yaptığı dönemde yazdığı “Adalet” adlı tiyatro oyunu kentte beğeniyle izlendi.

Çanakkale Sanat Tiyatrosu tarafından Bitlis Kültür Merkezi Konferans Salonu’nda sahnelenen oyuna vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi.Vali Çınar’ın 2001 yıllarında kaleme aldığı “Adalet” oyunu “Bir günlük adalet, yetmiş yıllık ibadetten hayırlıdır” sloganıyla birçok ilde sahnelendi.Vali Çınar, yaptığı açıklamada, kaymakamlık yıllarında çalıştığı ilçelerde bir takım döneme ait sorunları dile getiren oyunlar kaleme aldığını söyledi.”O dönemler Türkiye’nin hakikaten benim karanlık diyebileceğim yıllardandı. Mafyanın mahallelere kadar indiği, devletin gücünün zayıf olduğu, adaletin zayıf kaldığı, sermayenin olmadığı, devletin fakir olduğu, dışarıdan bir milyar dolar borç verilebilir mi diye ümit edilen dönemlerde, tiyatro tekniğiyle eleştiren, topluma mesajlar veren, toplumla bütünleşmeyi sağlayan bir oyun düşündüm ve yazmıştım.” diyen Çınar, “O dönemde birçok ilde sahnelendi.Çanakkale destanını oynamak üzere ilimize gelen Çanakkale Sanat Tiyatrosu ekibi bana jest yaptı. Benim yazmış olduğu ‘Adalet’ adlı oyunu sahnelediler.” ifadesini kullandı.Menfaat için bir takım ilkelerden vazgeçmenin1214306_cfd83daeaa3f7ac40aa733ea8be4a139_640x640 (1) insana yakışmadığını anlatan Çınar, “Dolayısıyla hepsini ben yaşamış değilim elbette. Bir kısmı yaşanmış tecrübelerimiz olan ve en azından o yapıyı bilen bir anlayışla tecrübeyle yazılmış bir oyundur.” dedi.Çanakkale Sanat Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Abdülkadir Katra ise Vali Çınar ile iki yıl önce Çanakkale’de tanıştığını ve tiyatroya ilgisini olduğunu öğrendiğini belirterek, “Yazdığı oyunu okudum. Muhteşem bir teknikle yazılmış. Valimize çok teşekkür ediyorum.” diye konuştu.Oyunu Vali Yardımcısı Salih Altun, İl Jandarma Komutanı Albay Mustafa Gezer, İl Emniyet Müdürü Fatih Kaya, Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Ataman, kurum amirleri ve vatandaşlar izledi.

Perdeler ‘Barış’a Açılacak

Perdeler 'Barış'a Açılacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, 7 Ekim’de başlayacak yeni sezonda barış temalı oyunlarıyla seyircilerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları

İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, önceki gün Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde düzenlenen bir basın toplantısıyla 2015-16 sezonunun repertuvarını açıkladı. Toplantıya İBB Kültür Daire Başkanı Abdurrahman Şen, Şehir Tiyatroları Müdürü Salih Efiloğlu, Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Erhan Yazıcıoğlu, Genel Sanat Yönetmeni Yardımcıları Hakan Arlı, Yiğit Sertdemir; Şehir Tiyatroları Sahne Yöneticisi Ozan Gözel, Şehir Tiyatroları Başdramaturgu Arzu Işıtman’ın yanı sıra Şehir Tiyatroları’nda bu sezon oyun sahneleyecek olan Zeliha Berksoy, Mehmet Birkiye gibi konuk yönetmenler ve Şehir Tiyatrosu oyuncuları katıldı.

‘BU SEZON DAHA İYİ’

Erhan Yazıcıoğlu, geçtiğimiz sezona oranla daha iyi bir repertuvarla seyircinin karşısına çıkacaklarını belirterek, “Bu yıl, repertuvarda barış temasını öne çıkaran oyunlarla 7 Ekim’de sahnelerimizi açacağız. Tüm dünyanın ihtiyacı olan barışa hizmet etmek, 101 yıllık bir kurum olarak bize onur verecektir. Şu ana kadar saptanan ve sezon boyunca aralarına yenilerinin ekleneceği savaşı sorgulayan bu oyunlara örnek olarak; Arthur Miller’ın ‘Bütün Oğullarım’, ‘Sonsuz Öykü’ (Leningrad Kuşatması), ‘İki Arada Bir Yerde’ ve ‘Kuvayi Milliye Destanı’nı sayabiliriz” dedi. Şehir Tiyatroları’nın bu sezon konuk rejisörleri, Zeliha Berksoy “Üç Kuruşluk Opera”yı, Mehmet Birkiye “Cyrano de Bergerac”ı ve Serdar Biliş ise “On İkinci Gece”yi sahneleyecek. Bu oyunların yanı sıra Şehir Tiyatroları sanatçılarından Orhan Alkaya “Ayaktakımı Arasında”yı, Arif Akkaya “Sonsuz Öykü”yü, Hakan Yavaş “Kuvayi Milliye”yi, Emre Koyuncuoğlu “Devekuşlu Kabare”yi, Kemal Kocatürk “Fehim Paşa Konağı”nı, Erhan Yazıcıoğlu “Reis Bey”i, Ali Gökmen Altuğ “Oyunun Oyunu”nu ve Ragıp Yavuz “Radyonun İçindekiler”i sahneye taşıyacak.

Ant-Man (Karınca Adam) Filmi Vizyonda

ant-man-gala

Karınca Adam (Orijinali: Ant-Man) aynı adlı Marvel Comics çizgi roman serisinden uyarlanmış, Peyton Reed tarafından yönetilecek,17 Temmuz 2015 tarihinde vizyona giren film. Başrollerinde Paul Rudd , Evangeline Lilly, Michael Douglas ve Patrick Wilson gibi oyuncuların yer aldığı filmde boyunu küçültüp büyültme özelliğine sahip Karınca Adam, ilk kez beyaz perde buluşuyor.

 

Konusu

ant-man-suit

Biyokimyacı Dr. Hank Pym (Michael Douglas) yaptığı son deneylerde, maddelerin boyutlarını değiştirmeyi keşfeder. Bu keşfi ilk önce üzerinde test eder ve yarattığı araçlarla birlikte böceklerle iletişime geçmeyi başarır. Yarattığı özel kıyafeti giyerek kötü güçlere karşı mücadele etmesi için Scott Lang’i (Paul Rudd) seçer, bu kıyafetin olağanüstü güçlerini kullanarak dünyayı kurtarmaya girişirler.

 

Oyuncular

Oyuncu Rolü
Paul Rudd Scott Lang / Ant Man
Evangeline Lilly Hope Van Dyne
Michael Douglas Hank Pym
Corey Stoll Darren Cross / Yellowjacket
Bobby Cannavale Paxton
Michael Peña Luis
Anthony Mackie Sam Wilson / Falcon
Tip “T.I.” Harris Dave
Hayley Atwell Peggy Carter

 

Karınca Adam
Ant Man
Yönetmen Peyton Reed
Yapımcı Victoria Alonso
Louis D’Esposito
Kevin Feige
Alan Fine
Michael Grillo
Stan Lee
Nira Park
Leo Thompson
Brad Winderbaum
Edgar Wright
Senarist Andrew Barrer
Gabriel Ferrari
Jack Kirby
Stan Lee
Larry Lieber
Adam McKay
Oyuncular Paul Rudd
Evangeline Lilly
Michael Douglas
Patrick Wilson
Corey Stoll
Michael Peña
Kevin Weisman
Matt Gerald
Müzik Steven Price
Sanat yönetmeni Justin O’Neal Miller
Stüdyo Marvel Stüdyosu
Dağıtıcı The Walt Disney Company
Türü Fantastik,bilim kurgu,macera,aksiyon
Renk Renkli
Yapım yılı 2015
Çıkış tarih(ler)i 17 Temmuz 2015
Süre 117 dakika
Ülke ABD
Dil İngilizce
Diğer adları Ant-Man

Moskova’da “Dost Türkiye” resim yarışması düzenledi

moskova resim yarışması

yuzlerce_rus_cocuk_dost_turkiye_resim_yarismasina_katildi_h60775Rusya’da faaliyet gösteren Türk-Rus Kültür Merkezi, 1 Haziran Uluslar Arası Çocukları Koruma Günü vesilesiyle bine yakın Rus çocuğun katılımı ile “Dost Türkiye” resim yarışması düzenledi. Moskova Belediyesi ile ortaklaşa yapılan etkinlikte dereceye giren çocuklar ödüllendirildi. Yarışmayı kazanan Rus afacanlara Kültür Merkezi, Türkiye tatili dahil çeşitli ödüller verdi. Jüri yarışmaya katılan yaklaşık bin çocuk arasından farklı kategorilerde 15’inin resmini ödüle layık gördü.

Moskova’nın merkezindeki Kuraj Çocuk Tiyatrosu’nda yapılan resim yarışmasına Moskova şehir yönetimi Sosyal Hakları Bakan Yardımcısı Tatyana Barsukova, Moskova kent meclisi Mosgorduma milletvekili Larisa Kartavtseva, Kültür Merkezi Genel Müdürü Cüneyt Güçtekin ve Türk iş adamları katıldı. Etkinlikte Moskova belediyesine bağlı Otradnoe çocuk rehabilitasyon merkezinde kalan yaklaşık 250 çocuk yer aldı.

Ödül töreninden önce çocuklara Ebru sanatı dahil çeşitli master-klas verildi. Daha sonra juri heyeti “Dostlar için Türkiye” resim yarışmasında 1. ve 2. olan 6 çocuğa Türkiye tatil turu, 3.4.ve 5. olanlara bisiklet, planşet ve smartfon hediye etti. Çocuklar ödüllerini Bakan Yardımcısı Barsukova, milletevkili Ruslanova ve Güçtekin’in elinden aldı.

TÜRKİYE RESİMLERİNİ ÇOK RENKLİ YAPMALARA ANLAMLI

Cihan Haber Ajansı’na (Cihan) konuşan Kuraj Çocuk Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Mihail Doloko, yarışmaya 6-15 yaş arası Rus çocukların katıldığını söyledi. Türkiye’yi çok sevdiğini söyleyen Doloko, “Sürekli oraya tatile gidiyorum. Orada çok arkadaşım var, hatta biraz Türkçe de biliyorum. Çocuklar, yetişkinlerin Türkiye’ye karşı olumlu olduğunu görünce onlar da Türkiye’ye karşı olumlu bakıyor. Aileleriyle beraber Türkiye’ye tatile gittiklerinde Türkiye’nin sadece plaj ve tatilden ibaret olmadığını görüyor. Türkiye’nin çok zengin bir kültüre sahip olduğunu görüyorlar. Türkiye’nin dünyaya bir çok şey kattığını biliyoruz, mesela Ayasofya. Bu dünya çağında Türkiye’nin mimari harikalarından sadece bir tanesi. Tamamen çocukların faydasına bir program düzenleniyor. Çocuklar Türkiye iyi ve kendilerine açık bir ülke olduğunu görüyor. Çocuklar resim yapmayı çok sever. Burada çizilen resimlerde de dikkat etmeniz gereken bir detayın altını çizmek istiyorum. Psikologlar diyor ki: Eğer çocuğunuz koyu renkleri kullanıyorsa onun bazı kötü izlenimleri var. Ama bu arkamdaki resimlere bakın, hepsi ışıl ışıl ve renkli boyalar kullanılmış. Yani bu demek ki çocuklar Türkiye’yi aydın, renkli, mutlu ve iyi olarak resim yapıyor. Çocukların bu renkleri kullanmasını onlara kimse tavsiye etmedi, hepsini kendileri seçti, kendileri boyadı.” dedi.

ÇOCUKLARI SEVİNDİRDİK

Bakan Yardımcısı Barsukova, “Bugün çocuk bayramında Türk-Rus Kültür Merkezi ile birlikte çocuklarımızı sevindirmeye karar verdik. Resim yarışmasının kazananlara ödül verdik. Rehabilitasyon merkezinden gelen çocukların çoğu aile içi şiddete maruz kalan yavrularımız. Bu tür yarışmalara katılan Rus çocuklar Türkiye’yi bir plaj ülkesi olarak değil, kendi dünyasında araştırdığı şekilde görecek. Kültür, tarihi bilen Rus çocuk Türkiye’deki insanlarla bu düzeyde konuşacak. Bu da çok önemli!” dedi.

RUS MİLLETVEKİLİ: ÇOCUKLAR ÜLKELER ARASINDA KÖPRÜLER KURUYOR

Milletvekili Kartavsteva, “Rus çocukların kendi bayramlarında Türkiye hakkında resimler yapması bence anlamlı bir olay. Rus çocukların güzel ülke Türkiye’ye yönelik bakışlarını, duygularını bu resimlerde görüyoruz. Bunu düzenleyen herkese teşekkürler ediyoruz! Politika bir tarafa dursun, çocuklar da ülkeler arasında köprüler oluşturabiliyor. Çocuklar resimleriyle, yetenekleriyle dünya ülkelerini kucaklaştırır.” dedi.

Etkinliğe katılan Anya ve Yana, Türkiye ile resimleri çok beğendiklerini, Türkiye’yi “güzel ülke” olarak tanımladıklarını ifade etti.

Altın Palmiye için yarışacak filmler açıklandı

altin-palmiyeBu yıl 68’incisi düzenlenecek Cannes Film Festivali’ne Altın Palmiye için yarışacak filmler açıklandı. Aday listesine Fransız filmleri damgasını vurdu.

Bu yıl Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışacak 17 aday film açıklandı. Bunlardan dördünü ise Fransız filmleri oluşturuyor.

Paris’te festivalin programını tanıtan Festival’in Sanat Yönetmeni Thierry Frémaux, “Bu yıl Fransa için güzel bir yıl” diye konuştu.

13-24 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek festivalde Fransız yönetmenler, Jacques Audiard “Dheepan” adlı filmi ile, yönetmen Maïwenn Le Besco ise “Mon Roi” adlı filmi ile büyük ödül için yarışacak. Maïwenn Le Besco, 2012 yılında “Polis” adlı filmi ile Büyük Jüri Ödülü’nü kazanmıştı.

Fransız yönetmenlerin yanı sıra yarışma bölümünde büyük isimler de bulunuyor. ABD’li yönetmen Gus Van Sant’ın “The Sea of Trees” adlı filmi, Kanadalı yönetmen Denis Villeneuve’ün “Sicario” adlı filmi ve İtalyan usta yönetmen Nanni Moretti’nin “Mia Madre” adlı filmi bu yılın en iddialı filmleri arasında sayılıyor.

Woody Allen’ın “Irrational Man” adlı filmi de yarışma dışı bölümde izleyici ile buluşacak.

Bu yıl 68’incisi düzenlenecek festivalin jüri başkanlığını ise “The Big Lebowski”, “Fargo”, “No Country for Old Men” adlı filmleri ile sinema tarihine adını kazıyan Coen Kardeşler yapacak.

Cannes Film Festivali’nde geçen yıl Altın Palmiye Ödülü’ne Nuri Bilge Ceylan’ın “Kış Uykusu” adlı filmi layık görülmüştü.

Kaynak: Deutsche Welle

13. Pera Fest Başlıyor

pera-fest-2015PERA FEST, 13. yılında sonbahardan ilkbahara taşındı.

21 Mart Dünya Şiir Günü’nde başlayarak 3 Nisan’a dek sürecek 13. PERA FEST’in bu yılki teması “Şiddete Karşı Sanat”.

Kültürlerarası İletişim Disiplinlerarası Sanat Derneği ve PPR ( Pi Prodüksiyon Halkla İlişkiler) işbirliğinde düzenlenen festivalin programı tiyatro ağırlıklı.

Festival kapsamında sergilenen oyunlardan “şiddet” temasını işleyen oyunlar arasından bir seçki sunulacak. Toplumsal/SiyasalŞiddet” ve “Kadına yönelik Şiddet” üzerinde odaklanan oyunların ardından yazar, yönetmen ve oyuncuların katılımı ile söyleşiler düzenlenecek. Festivalin son haftasında, Salt Beyoğlu’nda ‘şiddet’ temalı filmler gösterilecek.

PERA FEST, bu yılki programıyla “tiyatronun direnen çocuklarına şapka çıkarmak” istediklerini belirtiyor.

Festival kapsamındaki etkinliklerin geliri toplulukların olacak. Biletler, oyunların sahneleneceği tiyatrolardan ve internet üzerinden temin edilebilecek.

Festival, saat 14.00’da Tiyatro Pera’nın “ Şiirinle Gel ! ” başlıklı Dünya Şiir Günü etkinliği ile başlayacak. Etkinlikte oyuncular seçtikleri şiirleri bir kutuda toplayacaklar ve kutudan çektikleri şiirleri doğaçlama okuyacak.

Girişi ücretsiz olan etkinlikte izleyiciler de, seçtikleri bir şiiri kutuya atacaklar ve oyunculardan birinin bu şiiri okumasını bekleyecekler. Dünya Şiir Günü etkinliğinin bir de konuk şairi var; Bejan Matur.

Saat 16.30’da ise, Şermola Performans’ta Destar Tiyatro’nun yeni oyunu “ Çenadengızi (Deniz Kızı) ” sergilenecek. Galisyalı yazar Secho Sende’nin oyununu sahneye koyan Aslı Öngören ve oyuncular, oyun sonrası yapılacak söyleşiye katılacak.

günü 18.30’da, Kumbaracı yokuşundaki BiSahne’de Bi Tiyatro’nun yeni oyunu, Edward Bond’un “ Kırmızı, Siyah ve Cahil ” sergilenecek. Oyun sonrası gerçekleştirilecek “Şiddet Kültürü ve Edward Bond” konulu tartışmaya Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Işıl Baş, Kültür Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yusuf Eradam ve BiTiyatro’nun kurucuları, Laçin Ceylan ve Nihat İleri katılacak.

20.00’de, Küçük Sahne’de İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun “ Sevgili Hayat ” adlı yeni oyunu, PERA FEST için ücretsiz sergilenecek. Oyun sonrası yapılacak söyleşiye, yazar Funda Özşener, yönetmen Metin Belgin, müzisyen Stelyo Berber ve oyuncular Ebru Aytürk Evren ile Yeşim Gül katılacak.

günü saat 18’de Beyoğlu’ndaki Maya Cüneyt Türel Sahnesi’nde “Yitirilen Külltür Mirasımız: Beyoğlu’nun Tiyatro Yapıları” adlı bir söyleşi var.

Konuşmacılar, Devlet Tiyatroları eski Genel Müdürü Yücel Erten, İstanbul Şehir Tiyatroları eski Genel Sanat Yönetmeni Orhan Alkaya, tasarımcı Metin Deniz ve mimar Prof. Hasan Kuruyazıcı.

Aynı akşam, 20.30’da Tiyatyro Pol, Harbiye’de bir apartman dairesinde, aile içi şiddet’i konu alan “ Teklif ” adlı oyunu sergileyecekler.

“Seyirci Gözüyle : Tiyatroya Disiplinlerarası Yaklaşımlar” başlıklı söyleşiye, mimar – şair Cengiz Bektaş, hukukçu – psikolog Miyese Kendirci, doktor-yazar-oyuncu Ercan Kesal, tiyatro yönetmeni Yeşim Özsoy Gülan, oyuncu Zeynep Özden ve PERA FEST Sanat Yönetmeni Vecdi Sayar katılıyor.

günü 18.00’de Beyoğlu Aznavur pasajındaki Sekizinci Kat adlı tiyayroda düzenlenecek “Kadına Karşı Şiddet ve Tiyatro” başlıklı söyleşi, Ebru Nihan Celkan, Jale Karabekir, Zeynep Özyağcılar, Merve Engin, Tilbe Saran ve Sündüz Haşar’ın katılımı ile gerçekleşecek. Söyleşinin ardından 20.30’da Tiyatro Neki’nin “Kesit” adlı oyunu oynanacak.

Dünya Tiyatro Günü’nde saat 17.00’de Orhan Aydın, Metin Boran, Cuma Boynukara, Ayşe Lebriz Berkem, Kemal Oruç, Ragıp Yavuz ve Üstün Akmen Tiyatro Rampa’daki söyleşide “Tiyatroya Yönelen Şiddet: Sansür ve Baskılar”ı tartışacak.

Saat 20.30’da ardından, Matei Visniec’in “İlerleme Kelimesi Annemin Ağzında Feci Yanlış Tınlıyordu” oyunu sergilenecek.

Festivalin ikinci yarısında da, D 22 “Bent”, Büyülü Sahne “Kadın Oyunları”, İkinci Kat “Üst Kattaki Terörist”, Gaklata Perform “Aşk ve Faşizm”, Altuıdan Sonra Tiyatro “Hak”, Tiyatro Hal “Kırmızı”, Tiyatro Martı “Uçlar” adlı oyunları sergileyecek.

PERA FEST kapsamında, 28 Mart – 1 Nisan tarihleri arasında Salt Beyoğlu’nda şiddet temasına ilginç yaklaşımlar içeren “Sivas” ve “Beyaz Tanrı” adlı kurmaca filmler veAntalya Film Festivali’nde sansür tartışmasının odağındaki “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” adlı belgesel gösterilecek.

Katılımın ücretsiz olacağı bu gösterimlerin yanısıra 1 Nisan’da gene Salt Beyoğlu’daYaşar Kemal’in anısına bir etkinlik düzenlenecek. Arif Keskiner’in “Binbir Renk-Binbir Çiçek – Yar Kemal” balıklı söyleşisinin ardından “Türkan Şoray’ın “Yılanı Öldürseler” adlı filmi gösterilecek.

Sanat’a çirkin saldırı!

Samsun Atatürk Kültür Merkezi (AKM) önünde bulunan gitar çalan çocuk heykeli kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce kırıldı.

gitar-calan-cocuk

Heykeldeki gitarın kırıldığını belirten Samsun Devlet Opera ve Balesi Müdürü ve Sanat Yönetmeni Mehmet Ortaç, durumu fark ettikten sonra Büyükşehir Belediyesi yetkililerine haber verdiklerini belirtti. Ortaç, “Üzücü bir durum. Bunlar belediyemizin yaptığı güzel şeyler. Her nerede olursa olsun şehrimize güzellik katan bu tür heykellere daha duyarlı olup bunları korursak şehrimizin güzelliğini de korumuş oluruz. Vatandaşlarımızı bu konularda daha duyarlı olmaya, bu tür şeyleri yapanları gördüklerinde en azından polise ihbar etmeye çağırıyorum. Şehrimizi, güzelliklerini korumak adına vatandaşlık bilinci ile daha titiz olursak şehrimiz kazanır” dedi.

Belediye yetkilileri ise heykelin yeniden düzenlendikten sonra yerine konulacağını ifade etti.

Kaynak: Sözcü

İspanya Sinema Akademisi tarafından verilen Goya ödülleri sahiplerini buldu

İspanyol sinemasının en büyük ödülü olan ve İspanya Sinema Akademisi tarafından verilen Goya ödülleri sahiplerini buldu. “La isla minima” filmi 10 ödül birden aldı.

goya-odulleri

İspanya Sinema Akademisi Başkanı Enrique Gonzalez Macho, sinema biletlerine uygulanan yüzde 8’lik katma değer vergisinin 2013 yılında yüzde 21’e çıkartılmasının sinemaya çok büyük zarar verdiğini, bir kez daha dile getirdi. Krizin etkisiyle İspanya’da sinemaların kapandığını, film üretiminin düştüğünü hatırlatan Macho, İspanyol hükümetine “Bu vergiyi artık düşürme zamanı gelmiştir” çağrısını yaptı.

Goya Onur Ödülü’nü alarak gecede öne çıkan isimlerden 54 yaşındaki Antonio Banderas da “Geçmişe baktığımızda kendimi yaşlı, geleceğe baktığımda ise çocuk görüyorum. Bu ödülü kariyerimin ikinci yarısının başlangıcı olarak görüyorum” dedi. Banderas, “sinema kariyerimden dolayı onun yanında olamadığım günler için özür diliyorum” diyerek, ödülünü kızı Stella del Carmen’e ithaf etti.

Banderas’a ödülünü veren ünlü yönetmen Pedro Almodovar ise konuşmasına salonda bulunan Eğitim, Kültür ve Spor Bakanı Jose İgnacio Wert’i eleştirerek başladı. Salondaki davetlilere hitap ederken “Sinema ve kültürün dostları. Sayın Wert siz buna dahil değilsiniz” diyen Almodovar’ın bu sözü gala gecesinin en polemikli bölümü oldu. İspanyol Bakan Wert, iki yıl önce de Goya ödül gecesinde İspanyol sanatçıların eleştirilerine maruz kalırken, geçtiğimiz yıl bu ödül törenine katılmamıştı.

Yaklaşık 4 saat süren gecenin sonunda merakla beklenen “En İyi Film” ödülünü “La isla minima” kazanırken, ödülü ünlü İspanyol artist Penelope Cruz verdi.

29. Goya ödüllerinin dağıtımı şu şekilde oldu:

Goya Onur Ödülü: Antonio Banderas

En İyi Film: La isla minima

En İyi Yönetmen: Alberto Rodriguez (La isla minima)

En İyi Kadın Oyuncu: Barbara Lennie (Magical Girl)

En İyi Erkek Oyuncu: Javier Gutierrez (La isla minima)

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Carmen Manchi (Ocho apellidos vascos)

En İyi Yardımcsı Erkek Oyuncu: Karra Elejalde (Ocho apellidos vascos)

En İyi Senaryo: Alberto Rodriguez ve Rafael Cobos (La isla minima)

Gelecek Vaat Eden En İyi Kadın Oyuncu: Nerea Barros (La isla minima)

Gelecek Vaat Eden En İyi Erkek Oyuncu: Dani Rovira (Ocho apellidos vascos)

En İyi Sanat Yönetmeni: Pepe Dominguez (La isla minima)

En İyi Montaj: Jose M. G. Moyano (La isla minima)

En İyi Görüntü Yönetmeni: Alex Catalan (La isla minima)

En İyi Müzik: Julio de la Rosa (La isla minima)

En İyi Avrupa Filmi: İda (Pawel Pawlowsky – Polonya)

En İyi İberya-Amerika Filmi: Relatos Salvajes (Damian Szifron – Arjantin)

En İyi Belgesel: Paco de Lucia: La Busqueda (Ziggurat films)

Kaynak: Medya

100 Yıllık Şehir Tiyatroları Arşivine Talan…

Darülbedayi’den bugüne 100 yıllık bir sanat kurumu olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın (İBBŞT) 100 yıllık arşivinin talan edildiği ortaya çıktı.

Darülbedayi, Türkiye’de Batılı anlamda tiyatronun gelişmesinde önemli bir değişimi sağlayan, Osmanlıdaki ilk konservatuvar kurumudur.

Darülbedayi, Türkiye’de Batılı anlamda tiyatronun gelişmesinde önemli bir değişimi sağlayan, Osmanlıdaki ilk konservatuvar kurumudur.

En son “Cibali Karakolu” skandalıyla çalkalanan Şehir Tiyatroları’nda sular durulmuyor. 100 yıllık sanat kurumunun yaklaşık 100 bin materyalden oluşan arşivinin üçte birinin talan edildiği ortaya çıktı.

Cumhuriyet’ten Ceren Çıplak’ın haberine göre, kurumun Genel Sanat Yönetmeni Erhan Yazıcıoğlu ile Kütüphane Müdürü Enis Kayhan doğruladı.

Yazıcıoğlu, göreve geldiğinde arşivin talan edildiğinin tespit edildiğini, arşivi toparlamak amacıyla da arşivi kapattıklarını açıkladı.

Yazıcıoğlu, “100. yılımızı kutlarken arşivde hiçbir şeye ulaşamadım. Dosyaların içinde en önemli belgeler, kuruluş belgeleri, 1900’lü yılların gelişimini gösteren belgeler, müzelik eşyaların kayıp olduğunu tespit ettik. Vasfı Rıza Zobu ile Bedia Muvahhit’in fotoğrafları da vardı mesela” dedi.

Yazıcıoğlu, “İznim olmadan arşivden hiçbir şey çıkmayacak. Arşiv denetimde olacak. Bu arşiv artık yol geçen hanı değil. Dünyanın en önemli arşivine sahibiz” diye de ekledi.

Şu günlerde envanter oluşturmakla uğraşan Kütüphane Müdürü Kayhan ise yaklaşık 100 bin materyalden oluşan arşivde, 1930’lardan kalma nadir Osmanlı el yazmaları, Osmanlıca oyun metinleri, yerli ve yabancı kitaplar, dergiler, afişler, fotoğraf albümleri, piyes metinleri bulunduğunu belirtti.

Kayhan, arşivdeki birçok materyalin de sahaflarda bulunduğunu söyledi. Kayhan’ın arşivin halka açık bir arşiv olmadığını belirtmesi üzerine Yazıcıoğlu da bu nedenle arşivden belgelerin çalınmasının kurum içi çalışanlarla ilgili olabileceğine işaret etti.

Şu günlerde arşivin envanterini hazırladıklarını, kayıp parçaları araştırdıklarını belirten Kayhan, arşivde kayda girmemiş, sağda solda kalmış materyaller de olduğunu vurguladı.

‘Belgeler kiloyla satılmış’

İstanbul Büyükşehir Belediye Şehir Tiyatroları arşivinin talan edildiğinin ortaya çıkması üzerine, Erhan Yazıcıoğlu’ndan önceki genel sanat yönetmenleri Orhan Alkaya ve Hilmi Zafer Şahin’in görüşlerine başvurduk.

Hilmi Zafer Şahin, konuyla ilgili sorumuzu, “Eski süreçleri bilmiyorum. Geçmişteki süreçte yangın, taşınma vb. nedenlerle kayıplar olmuştur. Benim dönemimde arşivdeki materyallerin listesi çıkarıldı. Tarandı, düzenlendi”diye geçiştirdi.

Kendi döneminde arşivdeki materyalleri korumaya almaya çalıştıklarını ve belli bir noktada da önünü kestiklerini belirten Orhan Alkaya ise, “Çalınan, alınıp geri getirilmeyen çok fazla belge var maalesef. Sadece arşivden atılanlar bile paha biçilmez” diyerek arşivdeki talan olayını doğruladı.

Yıllar önce, arşivden çıkarılan 1928 tarihli evrakları hurdacıda bulduklarını, o evrakların kiloyla satıldığını öğrendiklerini açıklayan Alkaya, “Bu dağınıklığı anlatamam. Maalesef Türkiye’de arşiv yok etme alışkanlığı var. Biz elimizden geleni yaptık, en azından eldekileri kurtardık. Koruyoruz artık. Arşivdekiler kayda geçiyor” dedi.

Kaynak : Cumhuriyet | Ceren Çıplak 

Güldestan 10. yılında, yeniden Mercan Dede ile sahneleniyor

GÜLDESTANGeçmişle günümüzü buluşturan, antik metinlerden günümüze süren yolculukta, sonunda ‘gül’e ulaşan ‘Güldestan’ eklenen yeni bölümlerle yıllar sonra yeniden İstanbul’da sahnelenecek. MDTİst (Modern Dans Topluluğu İstanbul) Genel Sanat Yönetmeni Beyhan Murphy’nin ilk kez 2004’te Mercan Dede ile beraber hazırladığı, o günden bugüne, Mersin, Antalya, Samsun, İzmir ve İstanbul olmak üzere beş Devlet Opera ve Balesi tarafından yerleşik sahnelerde ve Hollanda, Çin, Almanya, Makedonya ve Fransa’da sahnelenmiş olan Güldestan’ın 10. yılını kutluyor.

Güldestan’da bir göç yolundan şehirdeki kafeye, çağdaş yazar Orhan Pamuk’un eserlerinden 18.yy’da Evliya Çelebi’ye, modern insanın içsel yolculuklarından sema’ya, Osmanlı zamanlarından modern İstanbul’a ve nihayetinde de GÜL’e varan bir yolculuk anlatılıyor. Mercan Dede ve Beyhan Murphy’nin proje içerisinde buluşması, Güldestan’ı, sadece elektronik müzik ve sufi gelenekleriyle müzikal anlamda değil, mekansal ve anlatım biçimi açısından da geçmişle geleceği buluşturan unsurlar taşıyor.

Geçmiş yıllarda Güldestan’da dans etmiş konuk sanatçılarla birlikte, MDTİstanbul dansçıları tarafından sahnelenecek temsilde, Mercan Dede’nin canlı performansı ile sahnede viyola, kanun, çello, klarnet ve perküsyonun yer aldığı orkestra ve Ara Güler’in fotoğrafları eşlik ediyor.

İstanbul’da en son 2008 yılında AKM’de sahnelenen oyunun yeni temsilleri, 18-19 Kasım ve 14-17 Aralık tarihlerinde Fulya Sanat Merkezi’nde gerçekleşecek.

2. Boğaziçi Film Festivali 102 Ülkeden 3 Bin 682 Film ile 14 Kasım’da başlıyor

Bu yıl ikincisi düzenlenen Boğaziçi Film Festivali 14 Kasım’da başlıyor. 102 ülkeden 3 bin 682 filmi festival süresince izlenebilecek.

uluslararası boğaziçi  film festivali

Düzenlenen basın toplantısında konuşan Uluslararası Boğaziçi Film Festivali danışmanı ve jürisi Belçim Bilgin, “Uluslararası Boğaziçi Film Festivali genç bir festival olmasına karşın gerek film gösterimleri gerek atölye çalışmaları ile kalite çıtasını yükseltiyor. Kısa film yarışmasına gösterilen ilgiden de anlaşılabileceği gibi İstanbul’ın kısa film dünyası için bir dünya başkenti haline gelme potansiyeli mevcut. Festival bünyesindeki atölye çalışmalarıyla bunun sağlıklı bir zeminde devam etmesine katkı sağlayacağız.” dedi.

Festival danışmanı ve jürileri arasında yer alan Semir Aslanyürek de Türkiye’de sinemanın gelişmesinde festivallerin önemine dikkat çekerek şunları söyledi: “Sinemausta-çırak ilişkisi içinde yoğrulan bir sektör. Genç sinemacıların sektörü tam olarak algılayabilmeleri için farklı türleri, farklı bakış açılarını tanımaları ve özümsemeleriyle mümkün. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali özellikle kısa film alanındaki iddiasıyla cazibe merkezi olma iddiası taşıyor. Bunun yanı sıra dünyadan farklı örneklerin yer aldığı seçkisiyle kendine özgü bir üslup geliştirdiğini de söyleyebiliriz.”

Festival Genel Sanat Yönetmeni Kamil Koç da festivalin içeriği hakkında şunları söyledi: “Festival süresince konuk ülke Polonya’nın yanı sıra Asya filmlerinden seçkiler ve Derviş Zaim filmlerini göstereceğiz. Böylelikle sinemanın uzun soluklu bir yolculuk ve zihinsel bir izlek olarak algılanmasına yardımcı olmayı amaçlıyoruz. Hollywood’da ünlü isimlere koçluk yapan Ivana Chubbuck gibi isimler de festival bünyesindeki atölyeler ile tecrübelerini aktarma imkanı bulacaklar. Türk sinemasının 100. doğum gününe rastlayan festival açılışımızın Türkiye’de özgün bakış açısına sahip sinema insanlarının yetişmesine katkı sağlamasını arzu ediyoruz.”