Şunun için etiket arşivi: sivil toplum

akun-ve-sinasi-sahneleri-devam-etmeliMülkiyeti Emek İnşaat A.Ş’de bulunan, Ankara’nın en önemli iki tiyatro sahnesi, Akün ve Şinasi sahnelerinin 10 gün önce, gizli şekilde, Karadenizli bir şirkete satıldığı öğrenildi. Her iki sahnenin satışının 23 milyon TL’ye gerçekleştiği belirtilirken, satış talimatının bizzat Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından verildiği dile getirildi. Devlet Tiyatroları’nın (DT) bünyesinde faaliyet gösteren her iki tiyatro sahnesi için daha önce 5 kez ihaleye çıkılmış ancak satış “muammen bedelin altında kaldığı” gerekçesiyle gerçekleşmemişti.

“Sansür” ve sanat kurumlarını yok etmeyi amaçlayan Türkiye Sanat Kurulu (TÜSAK) Yasa Tasarısı taslağı gölgesindeki tartışmalara maruz kalan DT’ye bir şok da Emek İnşaat’tan geldi. Mülkiyeti Emek İnşaat’a bağlı olan ve Ankara’nın merkezi yerinde bulunan, en fazla tiyatro oyunlarının sahnelendiği iki sahne, Akün ve Şinasi sahnelerinin gizli bir şekilde satıldığı öğrenildi. Emek İnşaat yetkilileri sahnelerin yeni sahibini sır gibi saklarken, sahneleri alan şirketin sahibinin Karadenizli olduğu ve İstanbul Ticaret Odası’na kayıtlı bulunduğu bilgisi edinildi.

Daha önce de 5 kez satışı gündeme gelen ve “muammen bedelenin altında kaldığı”, sivil toplum kuruluşlarının tepkisi nedeniyle ihalesi geri çekilen iki sahnenin 23 milyon TL’ye bu kez Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in talimatıyla satıldığı kaydedildi.

İhale şartnamesi duyurulmadı

Akün ve Şinasi sahnelerinin satışının 10 gün önce yapıldığı ve sivil toplum kuruluşları ve sanatçıların tepkileri nedeniyle ihalenin Kamu İhale Yasası kapsamı dışında tutularak, gizli ihale ile gerçekleştirildiği de dile getirildi. Satışı gerçekleştirilen her iki sahne için DT’ye 2014-15 sanat sezonu sonuna kadar kullanma hakkı tanındığı da belirtiliyor. Ancak her iki sahnenin sezon sonundan sonra ne şekilde kullanılacağı bilinmiyor. Emek İnşaat yetkileri ise satışa ilişkin Cumhuriyet’e bilgi vermekten kaçındı.

Sinemadan tiyatro olmuştu

Ankara’nın en işlek yerlerinden Atatürk Bulvarı üzerinde bulunan Akün Sahnesi, 1975 yılından 2002 yılına dek Akün Sineması olarak hizmet vermişti. Daha sonra bu salon 2002 yılında DT Genel Müdürlüğü’nce, dönemin genel müdürü Lemi Bilgin tarafından tiyatro sahnesine çevrilmişti ve o tarihten bu yana da tiyatro sahnesi olarak kullanılıyordu.

Akün Sahnesi’nin hemen arkasında yer alan ve Tunus Caddesi’ne bakan Şinasi Sahnesi de Ankara’nın en eski tiyatro sahnelerinden biri olma özelliğine sahip. Sahne, 13 Mart 1988’de Yüksel Pazarkaya’nın “Meliha” adlı oyunuyla açılmıştı.

Her iki sahne de bugün “kentin en önemli sanat merkezlerinden” biri kabul ediliyor.

Kaynak: Onedio

33-uluslararasi-istanbul-kitap-fuari33. İstanbul Kitap Fuarı 8 Kasım’da başlıyor. Türkiye ve yurtdışından 850 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla düzenlenencek fuarda, 270 de etkinlik gerçekleştirilecek.

Bu yıl 33’üncüsü düzenlenecek Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, 8-16 Kasım tarihleri arasında ziyarete açık olacak. TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi-Büyükçekmece’de kapılarını açmaya hazırlanan fuarda 850 yayınevi yer alacak. Türk sinemasının 100. yılı olması sebebiyle fuarın bu yılki temalarından biri de ‘Sinemamızın 100. Yılı’ olacak. Bu kapsamda onur yazarı olarak seçilen Atilla Dorsay’ın sinema eleştirmenliği, oyuncu, yönetmen ve sinema yazarlarının katılımıyla yapılacak söyleşilerle konuşulacak ve bunun yanı sıra yaklaşık 50 etkinlik de bu tema etrafında düzenlenecek.

Onur konuğu Macaristan

Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın ülke olarak onur konuğu ise Macaristan olarak belirlendi. ‘Macaristan: Bir Bahçeden Bir Bahçe’ye’ başlığı altında Macar edebiyatı ve Macar kültürünün tanıtılacağı etkinliklerde, Macar edebiyatının en tanınmış yazarlarından Péter Esterházy, László Darvas, Dóra Csányi, Katalin Szegedi, Péter Zilahy, Tóth Krisztina, Spiró György, Mihály Hoppál, Timur Davletov, Fodor Pál, Dávid Géza ve Zsofia Mautner de konuk olarak katılacak. Ayrıca fuar katılımcıları bu yıl Macar müzikleri eşliğinde, Macar yemeklerinden tatma imkanı da bulabilecek.

Marquez anılıyor

Bu yıl içinde ölen Kolombiyalı yazar Gabriel Garcia Marquez, Kolombiya Büyükelçiliği’nin düzenleyeceği bir programla anılacak. ‘Hayatı, Eserleri ve Türk Halkının Marquez’e Bakışı’ başlığı altında düzenlenecek olan etkinlikte, Jaime Abello ve Seçkin Selvi konuşmacı olacak.

33. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, hafta içi 10:00-19:00, hafta sonu ise 10:00-20:00 arasında açık kalacak. Kitap fuarı ile eşzamanlı olarak 24. Uluslararası İstanbul Sanat Fuarı-ARTIST 2014 de gezilebilecek.

Kaynak: Al Jazeera

Sanat haberleri ile ilgili haber ararken aşağıda sizlerle paylaşmak istediğim iyi bir makale gözüme ilişti ve sizlerle paylaşmak istedim.  Yazar Sayın Ayla GÖKSEL’e teşekkür ederiz.

İyi okumalar.

Erken çocukluk yani 0-6 yaş arası hayatımızın en kritik dönemi. Nörobilim, ekonomi ve davranışsal bilimlerde yapılan son araştırmalar bunu gösteriyor. Okul öncesi eğitim, hayatta avantaj sağlıyor.

Türkiye’de okul öncesi eğitim alma oranı 2005’te yüzde 22’ydi. 2011’de yüzde 66’ya yükseldi, 2013’te yüzde 43,5 seviyesine düştü. [ANADOLU AJANSI]

 Erken yaşlarda beyin gelişiminin deneyimlere dayalı olduğu ve insanın yaşamı boyunca sağlığını, öğrenme ve davranışlarını belirlediği saptanmıştır. Örneğin hayatın ilk yıllarında, beyinde her saniyede 700 yeni nöron bağlantısı oluyor, çocuğun dil becerileri arasındaki farklılıklar 18’inci aydan itibaren kendini göstermeye başlıyor ve bu yıllarda çok sayıda olumsuzluğa maruz kalan çocuk bilişsel, dil ve duygusal açıdan gelişim riski ile karşı karşıya kalıyor. Kalp hastalıklarına yakalanma olasılığı üç kat artıyor.

PISA’ya (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından 1997′de geliştirilen sınav uluslararası çapta üç yılda bir 15 yaşındaki öğrencilerin bilgi ve becerileri değerlendiriliyor.) Türkiye’den katılan öğrenciler arasında bir yıl ya da daha az okul öncesi eğitim alanların ortalama puanı, hiç okul öncesi eğitim almayanlara göre ortalama 42 puan daha yüksek (OECD, 2012). Türkiye’de araştırmalar okul öncesi eğitim alan çocukların okula her anlamda daha hazır başladıklarını, daha uzun süre okulda kaldıklarını, çoğunun üniversite öğrenimi aldıklarını ve daha yüksek statülü işlerde çalıştıklarını gösteriyor. (Ç. Kağıtçıbaşı, D. Sunar, S. Bekman, 2005).

Türkiye’de okul öncesi eğitim alma oranı 2005’te yüzde 22’ydi. 2011’de yüzde 66’ya yükseldi, 2013’te yüzde 43,5 seviyesine düştü. [ANADOLU AJANSI]

Türkiye’de okul öncesi eğitim alma oranı 2005’te yüzde 22’ydi. 2011’de yüzde 66’ya yükseldi, 2013’te yüzde 43,5 seviyesine düştü. [ANADOLU AJANSI]

Bu nedenle, çocukların bu yaşlarda hem yakın çevreleri tarafından desteklenmesi, hem de uygun eğitim olanaklarından faydalanması gelişimi açısından önemli. Özellikle de çevresi tarafından yeterince desteklenme fırsatı olamayan çocukların kaliteli bir okul öncesi eğitimden görecekleri fayda yaşamlarında çok olumlu değişikliklere neden olabiliyor.

Aynı zamanda ülke kalkınmasında en önemli unsur olan insan sermayesinin temeli okul öncesi dönemde atılıyor ve bireylere hayata başlarken fırsat eşitliği sağlamak açısından çok önemli. Konuyla ilgili olarak ulusal ve uluslararası çapta yapılan bilimsel araştırmalar okul öncesi dönemi de kapsayan erken çocukluktaki nitelikli müdahale çalışmalarının çocuğa, aileye, topluma ve ekonomiye yüksek getiriler sağlayan yatırımlar olduğunu gösteriyor. Maliyet etkinliği açısından en iyi çıktılara erken yaşta yapılan müdahalelerle ulaşıldığı görülüyor. (Heckman, 2008)

EN KALITELI OKUL AVRUPA'YA MODEL OLACAK

Erken çocukluk eğitimi hizmetlerine ‘fayda-maliyet analizi’ temelinde yaklaşıldığında, bu hizmetlerin yaygınlaştırılma yaygınlaştırılmasının Türkiye için ekonomik açıdan da büyük önemi olduğu görülmüştür. Prof. Dr. Mehmet Kaytaz tarafından gerçekleştirilen ‘Türkiye’de Okul Öncesi Eğitiminin Fayda-Maliyet Analizi’ araştırması, ülkemizde erken çocukluk eğitimine yapılacak her bir liralık yatırımın ekonomiye yedi liraya kadar kazanç olarak döneceğini gösteriyor. Bu açıdan bakıldığında okul öncesi eğitim orta ve uzun vadede çok kazançlı bir kamu politikasıdır ve insan sermayesine yapılan yatırımların getiri oranının en yüksek olduğu eğitim dönemidir.

Toplumsal ve ekonomik kalkınma açısından temel gereklilik olduğu görülen kaliteli okul öncesi eğitimin tüm çocukların erişimine sunulması çok önemli. Okul öncesi eğitimin faydaları göz önüne alındığında, bu eğitimi alamayan dezavantajlı konumdaki çocukların, okulda akranları ile arasındaki farkın iyice açılacağını açıkça anlamak mümkün. Bu nedenle, konu çocuklar için fırsat eşitliği açısından da dikkate alınmalı ve ülkenin her yanına yaygınlaşmalıdır.

ANTALYA'NIN OKUL ONCESI OKULLASMADAKI BASARISI

Anne Çocuk Eğitim Vakfı(AÇEV) uzun yıllardır okul öncesi eğitim alanında yaptığı bilimsel çalışmalar ve uygulamalar ışığında Türkiye’de çocukların en az bir yıl okul öncesi eğitimden yararlanmaları için savunu faaliyetlerini sürdürüyor. 2005-2010 yılları arasında ‘7 Çok Geç’ Kampanyası ile kamu, sivil toplum, akademik kurumlar ve özel sektörün de katkısı ile çeşitli faaliyetler gerçekleştirmiştir.

Ülkemizde okul öncesi eğitim, son yıllarda hükumetin önemli eğitim önceliği. Milli Eğitim Bakanlığı’nın önderliğinde ve yatırımları sonucunda Türkiye’de okul öncesi eğitim önemli bir ivme kazanarak 2005 yılında 60-72 ay çocukları arasında yüzde 22 olan okullaşma oranı 2011 yılında yüzde 66’ya ulaştı.

Ancak 2012’de uygulamaya konulan 4+4+4 uygulamaları okul öncesi eğitimde arz ve talebi birlikte etkiledi. Aileler tarafından kırsal bölgelerde dahi talep edilmesine rağmen, okul öncesi eğitimin yaygınlaşma hızı azaldı ve okullaşma oranı 2013’te okul öncesine giden beş yaş grubu için yüzde 43,5 seviyesine indi. Velilerin özellikle ilk uygulama yılı olan 2012-2013 eğitim öğretim yılında kafaları karışmış ve bir kısmı çocuklarını zorunlu olarak ilkokula başlatmış veya zorunlu olduklarını düşünmüştür. Azalmadaki diğer önemli bir neden ise okul öncesi eğitim kurumlarında ailelerden katkı payı alınmasıdır. Velilerin bir kısmı ücretsiz olan ilkokul 1. sınıf ve ücretli ana sınıfı arasında seçim yapmak zorunda kalmış ve dar gelirli olan aileler haklı olarak ücretsiz olan ilkokul eğitim seçeneğine yönelmiştir.

Profesör Mehmet Kaytaz’ın ‘Okul Öncesi Eğitim Fayda – Maliyet Analizi’, okul öncesi eğitime her bir liralık yatırımın, ekonomiye yedi lira kazandırdığını gösteriyor. [ANADOLU AJANSI]

Profesör Mehmet Kaytaz’ın ‘Okul Öncesi Eğitim Fayda – Maliyet Analizi’, okul öncesi eğitime her bir liralık yatırımın, ekonomiye yedi lira kazandırdığını gösteriyor. [ANADOLU AJANSI]

Türkiye, Avrupa’da okul öncesi eğitimin hem ücretli olduğu hem de aileye bu alanda herhangi finansal desteğin sağlanmadığı tek ülke konumunda.

Beş yaş grubu çocukların bir kısmı ilkokula başlayarak okullaşma sağlanmış olsa da, bu yaş grubundaki çocukların yarısından fazlasının ya bir ana sınıfına devam edemediği ya da hiç okul öncesi eğitim alamadan ilköğretime başladığı görülüyor.

Hükümetin 4+4+4 ile beraber ortaya koyduğu zorunlu 12 yıl eğitim uygulaması önceliği, özellikle sekiz yıllık eğitimden mezun olanların ortaöğretime geçiş talepleri ile beraber yatırımların ortaöğretime kaydırılmasına neden oldu. Bu da hem öğretmen atama hem de derslik oluşturma gibi yatırım veya kaynak gerektiren konularda okul öncesi  eğitimi olumsuz etkiledi.

Diğer yandan, 2009-2011 yılları arasında yürütülen 60-72 ay çocuklar için yüzde 100 okullaşma hedefli pilot uygulama, özellikle yereldeki ilgili kurumları harekete geçirmiş ve bu hedefe ulaşmak için gayret sarf etmelerine önayak olmuştur. Ancak, 2012 yılından sonra kaynakların kısıtlı olduğu ortamlarda yereldeki yöneticiler okul öncesi eğitimi önceliklendirememiştir.

Dolayısıyla, 4+4+4 sadece beş yaş grubunu değil, genel olarak okul öncesi eğitim politikasını da etkilemiştir. Dört ve beş yaş grubu için 2011-2012 eğitim-öğretim yılında yüzde 44 olan okullaşma oranı 2013-2014 eğitim öğretim yılında yüzde 38’e inmiştir.

Bunların sonucunda risk altında bulunan, sosyo-ekonomik bakımdan dezavantajlı öğrenciler ile avantajlı öğrenciler arasında okul öncesi devam oranlarındaki fark büyümeye devam ediyor. 2012 PISA sonuçları gösteriyor ki ülkemizde dezavantajlı öğrenciler bu geliştirici eğitim fırsatından orantısız şekilde yoksun.

Farkı yaratan okul öncesi eğitimin kalitesi

Okul öncesi eğitimde yalnızca yeterli düzeyde kaliteye sahip uygulamaların çocukların farklı ihtiyaçlarını karşılamada, onlara temel alışkanlıklar kazandırmada ve uzun vadedeki bilişsel, fiziksel, sosyal ve duygusal gelişimlerini desteklemede etkili olabileceğini gösteriyor. Bu koşulların istenilen düzeyde olmadığı kurumlara devam eden çocukların gelişimlerinin olumsuz etkilendiği, kaliteli eğitim içermeyen eğitimin çözüm oluşturmadığı ortaya konmuştur. Kaliteli bir okul öncesi eğitimin çocuklarda daha uzun süreli olumlu etkileri vardır.

Ekonomik durumu iyi olmayan ailelerin çocukları okul öncesi eğitime ulaşamıyor. [ANADOLU AJANSI]

Ekonomik durumu iyi olmayan ailelerin çocukları okul öncesi eğitime ulaşamıyor. [ANADOLU AJANSI]

Dolayısıyla okul öncesi eğitimin belirtilen faydaları sağlayabilmesi kaliteli bir eğitim sağlanması ile yakından ilgilidir. Kaliteli eğitimin en önemli unsurlarından biri ise nitelikli öğretmenler yetiştirmek. Alandan gelen, iyi yetişmiş okul öncesi öğretmenleri çocuğun hayatının en kritik döneminde çok önemli rol oynuyor. Ayrıca, kaliteli eğitimde; sınıf donanımı yani uygun bir fiziksel ortam, zenginleştirici eğitim materyalleri, aile katılımı ve yaşa, gelişime uygun eğitim programının da büyük önemi var.

Uzun yıllardır bu alanda çalışmalar yürüten AÇEV, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ‘Okul Öncesi Eğitimin Güçlendirilmesi Projesi’ çerçevesinde UNICEF Türkiye Ofisi ile birlikte okul öncesi eğitimde kalite standartlarının geliştirilmesi ile ilgili iki yıllık önemli bir projeyi 2014’te tamamladı. Bu kalite standartlarının hayata geçirilmesi ve titizlikle uygulanması halinde Türkiye’de tüm çocuklar nitelikli okul öncesi eğitimden faydalanacak.

Okul öncesi eğitimin kalitesi önemli. Ehil öğretmenlerin vermediği eğitim faydadan çok zarar getirebilir. [ANADOLU AJANSI]

Okul öncesi eğitimin kalitesi önemli. Ehil öğretmenlerin vermediği eğitim faydadan çok zarar getirebilir. [ANADOLU AJANSI]

Okul öncesi eğitime katılımın avantajlı öğrenciler arasında dezavantajlı öğrencilere kıyasla daha hızlı yaygınlaşıyor olduğu gerçeği, hükümetlerin her aile için, özellikle de dezavantajlı öğrencilerin kaliteli okul öncesi eğitime ve yaşadıkları yere yakın eğitim programlarının bilgisine erişimini sağlamak için daha fazla çaba sarf etmesi gerektiğine işaret ediyor.

Bunlara ilaveten, okul öncesi eğitim çok boyutlu olarak ele alınmalı,yoksulluktan sağlığa, istihdamdan doğrudan destek çalışmalarına kadar pek çok konuda, farklı kurumların koordinasyonunda uzun vadeli ve sürdürülebilir çalışmalar yapılmalı. Türkiye’nin geleceği tasarlanırken doğru kaynak planlaması yapılarak, çocuklar için bir hak olarak nitelendirilen ve kadın istihdamını da destekleyen okul öncesi eğitime diğer eğitim kademelerinden daha fazla yatırım yapılması önemlidir.

Bu nedenle, yeni uygulamalarla uzağında kaldığımız yüzde 100 okullaşma hedeflerine yaklaşılması için okul öncesi eğitime gerekli kamu kaynaklarının ayrılması ve insana ve topluma yatırım için bu eğitimin zorunlu ve ücretsiz olması gerekiyor.

Kaynak :[-]

Yazar :    Ayla Göksel 

 aylagökselAyla Göksel, Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı. İngiltere’de Bath Üniversitesi’nde Ekonomi ve Politika lisans eğitimini tamamladıktan sonra, London School of Economics’te Kalkınma Ekonomisi alanında lisansüstü derecesini aldı. John Hopkins Üniversitesi ve Harvard Üniversitesi’nde burslu olarak sivil toplum üzerine araştırma çalışmalarında bulundu.

heybeliada-kutuphane“Kütüphane Şenliktir” temalı Kütüphane Şenliği 27 Eylül Cumartesi günü saat.09.00-20.00 saatleri arasında Heybeliada Şenlik Alanında (İskele Meydanı) gerçekleşecek

Heybeliada Kütüphanesi Koruma Girişimi, Türk Kütüphaneciler Derneği İstanbul Şubesi, Okul Kütüphanecileri Derneği ve Okuma Ajansı’nın işbirliği ile düzenlenen “Kütüphane Şenliktir” temalı Kütüphane Şenliği 27 Eylül Cumartesi günü  saat.09.00-20.00 saatlari arasında Heybeliada Şenlik Alanında (İskele Meydanı) gerçekleşecek. Şenliğin çıkış nedeni kamu kurumları, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve sivil girişimlerin kütüphaneleri ve tüm kültür kurumları için işbirliği halinde çalışarak nitelikli çalışmaların ortaya çıkabilmesi olarak açıklandı. Birkaç ay sonra restarasyon ve onarım çalışmaları bitecek olan Heybeliada Halk Kütüphanesi yeniden açılmasına az bir zaman kala etkinlik düzenleniyor.

Şenlikte, farklı sanat dallarını ve farklı disiplinleri  performans ve atölyelerle yanyana getirilecek. Bu şekilde kütüphanelerin yaşayan mekanlar olduğunu, sadece kitap alışverişi ile sınırlı olmayan, insan yaşamında gereksinim duyulan sanatsal ve kültürel etkinlikerin, atölyelerin de kütüphanelerin bir parçası hatta olmazsa olmazı olduğunu modellemek planlanıyor.

Her yıl olduğu gibi değişik dallarda Nar Sanat derneği kendi eğitim kurumunda farklı dallarda, farklı oranlarda karşılıksız burs verileceğine dair yönetim kurulu kararı almıştır. (2014-2015 Eğitim yılı içindir)

Yönetim kurulu kararı doğrultusunda bugün ilk olarak Bale eğitimi konusunda duyuru yapılmıştır. Duyuruda: “Belirtilen oranlardaki burs miktarı karşılığı  öğrenci adına Derneğimiz tarafından Özel Nar Sanat Eğitim Kursu’na aktarılacaktır. “

Çocuk-Bale-14

Bakırköy’de faaliyet gösteren Derneğimiz ; Nar Sanat İstanbul Eğitim ve Kültür Sanat Derneği Tüzüğünde bulunan amaçları gerçekleştirmek üzere, kendi kurumunda Müzik , Çocuk Resim, Bale dallarında toplamda 2014-2015 eğitim döneminde belirli oranlarda burs verecektir.

Burs eğitim şeklinde verilecek olup koşul, şart ve yapısı  sitelerimizde ilan edileceği biçim ve olacaktır.

Bir sivil toplum örgütü olarak halkın sanat değerlerini yükseltmek, toplumda farkındalık yaratmak ve halkla kucaklaşmak amacıyla başlattığımız bu çalışmanın  sürdürülebilmesi amacıyla ilanen duyurulur.

 Derneğimizin tüzüğünde belirtilen  “Gelirin % 80’i sanat faaliyetlerine ayrılır” ibaresinden dolayı değişik dallarda öğrenci alınmasına karar verilmesinden dolayı  3 yıldır aynı fiyatla eğitim veren kurumumuz bale eğitimi konusunda; Bursluluk oran ve şeklini aşağıdaki şekilde ilan etmiştir.

Diğer dallarla ilgili şekil, koşul, yetenek sınavı ve belgeler daha sonra ilan edilecektir.

Bale Eğitimi Burs oran, sayı ve şekli;

 1-Bale Hazırlık sınıfına % 50 oranında burs vermek üzere 3,5 – 4.5 yaş 2010 yılı Ocak – 2011 Ocak arası doğumlular  (48 öğrenci) alınacaktır.

2-2013-2014 eğitim dönemi öğrencilerimiz dahil 4,5 yaş ve üstü  9 yaşına kadar. (2010 ocak ve önceki tarih doğumlular) 2013-2014 eğitim dönemi öğrencilerimizin tamamı  ile  yeni kayıt yaptıracak 75 adet bale öğrencimize % 35 olarak burs verilecektir.

Burslu öğrenci alımı Ekim ayı sonuna kadar devam edecektir. Belirtilen sayıya 31 Ekim 2014 tarihinden önce ulaşılması durumunda başka kontenjan açılmayacaktır.

Bursluluk durumu başvuru sırası ile belirlenecektir.

  Başvuru esnasında istenen belgeler:

-Öğrenci ve velinin kimlik fotokopileri

-Öğrencinin 2 adet vesikalık fotoğrafı

Bale bursu hakkında daha detaylı bilgi ve adres için lütfen TIKLAYINIZ .

 

Not: Kurumumuz Bursu kendi kurumunda verecek olup, burs miktarını artırmaya, düşürmeye veya değişiklik yapıp yapmamaya, eğitim gün ve tarihini değiştirmeye ya da iptal etmeye istediği öğrenciye burs vermeye/vermemeye  veya iptal etmeye yetkili olup bunun nedenini açıklamak ve önceden bilgi vermek durumunda değildir.  Bursluluk hakkı kazanan öğrenci derslere devam etmek zorunda olup eğitim dönemi boyunca herhangi bir fiyat artışı uygulanmayacaktır.

2013-2014 Eğitim dönemi etkinliği ile ilgili FOTOĞRAF ve VİDEOLARI izlemek için ilgili alana tıklayınız.

Çocuk-Bale-34 Çocuk-Bale-42

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik , geride bıraktığı yüzyılda birçok başarılı ve gurur verici yapımı armağan eden Türk sinemasının en iyi 100 filminin halkın oyları ile belirleneceğini bildirdi.

100 iyi türk filmi

Çelik, yaptığı yazılı açıklamada, Türk sinemasının 100. yılının kutlandığını ve bakanlık olarak halkın sinemaya olan ilgisini arttırmayı hedeflediklerini belirtti.

Türk sinemasının Fuat Uzkınay tarafından 1914’te çekilen “Ayestefanos’taki Rus Abidesi’nin Yıkılışı” adlı belgesel ile tarihi yolculuğa başladığını kaydeden Bakan Çelik, “Geride bıraktığı yüzyılda birçok başarılı ve gurur verici yapımı bizlere armağan eden Türk sinemasının en iyi 100 filmini halkımızın oyu ile belirleyeceğiz” ifadesini kullandı.

sienma_100Son yıllarda Türk sinemasının uluslararası alanda elde ettiği prestijli ödüllerin, katıldığı uluslararası festivallerin geleceğe yönelik umut ve beklentileri daha da yükselttiğini bildiren Çelik, açıklamasında şunları belirtti:

“Akademisyenler, meslek birlikleri ve sivil toplum kuruluşları tarafından belirlenen 500 film arasından seçilen 300 film halkımızın oyuna sunulacak. 1 Eylül’e kadar sürecek oylamanın sonuçlarını düzenleyeceğimiz özel bir gece ile kamuoyuna duyuracağız. Düzenlenecek gecede seçilen ‘En İyi 100 Türk Filmi’ne ait afiş ve görüntüler de bir sergi ile sinemaseverlerle buluşturulacak. Ayrıca her filmden bir kostüm tekrar dikilerek kamuoyunun beğenisine sunulacak ve ardından bu kıyafetler, açılacak ‘Ulusal Film Arşivi ve Sinema Müzesi’nde sergilenecek. En iyi 100 filmi belirlemek için http://100yil100film.gov.tr/ veya ‘http://www.yuzyilyuzfilm.gov.tr/‘ adresleri ziyaret edilebilecek.”

20-25 Mayıs 2014 tarihleri arasında açık kalacak olan fuar Diyarbakır’da beşinci kez okurlarla buluşuyor. Bu yıl 150 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla açılan fuarda konferans, söyleşi, panel, şiir dinletisi gibi 60 kültür etkinliği yapılacak.

diyarbakır kitap fuarı 2014

Fuar süresinde düzenlenecek imza günlerinde ise, 300 yazar okurlarıyla buluşma imkanı bulacak. Konferans, söyleşi, panel, şiir dinletilerinin olacağı 60 etkinliğin konu başlıklarından bazıları şöyle; ”Kürt Edebiyatının Dünü ve Bugünü”, “Kadınlar Neden Yazmalı?”, “Lice Tarihi, 1993 Lice Yangını”, “Kardeş Şiirler”, “Kürt edebiyatında dilin kullanımı ve heteroglossîa”, “Kürt Romanı”, ”Şiir Yoksa Eksiktir Her An”, “Kürtçe Yazımda 3 Neslin Dili”, “Kürtçe’nin Statüsü ve Avrupa’da Dil Politikaları”, “Çocuğun Dünyası: Kürt Çocuk Edebiyatı Üzerine”, “Edebi Yaratım: İçeridekiler ve Dışarıdakiler”, “Çağdaş Kürt Yazımında Kavram Sorunu”, ”Genç Dergicilik”, “Şiir ve Çocuk”, “Kürtçe Yazımda 3 Neslin Dili”, “Cezaevinde Yazmak”, “Direnişin Şiiri Rojava”, “Diyarbakır Surlarını Yıkılmaktan Kurtaran Gabriyel’e Vefa”, “47′liler 40 Yaşında”, “Hayatın ve Tarihin Üstünden Öyküyle Geçmek”, “Dev-Genç Ankara’dan Diyarbakır’a”, “Modern Kürt Edebiyatı”, ”Ehmedê Xanî ve “Dîwan”,”Zaman, Bellek ve Sinema”

Fuarın konukları arasında birçok yazar ve şair yer alıyor. Bu yıl 100.doğum yılları kutlanan edebiyatın önemli isimleri Orhan Kemal, Orhan Veli ve Oktay Rıfat Diyarbakır Kitap Fuarı’nda sergi ve etkinliklerle anılacak. Girişin ücretsiz olduğu fuar 10.30-19.30 saatlerinde, kapanış günü olan 25 Mayıs 2014 tarihinde ise 10.30-19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek.

Diyarbakır kitap fuarının önemli bir özelliği de Kürt edebiyatının okurlarla buluşması oluyor. Kürt yayınevleri ile Kürtçe çıkarılan kitapların okurla buluştuğu bu fuar kitapseverlerin her yıl özlemle beklediği bir fuar haline geldi. Fuar aynı zamanda Kürt edebiyatına katkı sunan yazar ve şairlerin bir araya gelmelerini de sağlıyor.

Pink Martini yepyeni albümleri “Get Happy“’nin Avrupa turnesinin kapsamında 3 konser için Türkiye’de.

pink_martini

“Sympathique”, “Hang on Little Tomato”, “Hey Eugene!”, “Splendor in the Grass“, “Joy to the World“, “1969“ ve “A Retrospective“ albümleri ile Türkiye’de büyük bir hayran kitlesine sahip, her albümleri ile altın ve platin plak kazanan Pink Martini yepyeni albümleri “Get Happy“’nin Avrupa turnesinin kapsamında 3 konser için Türkiye’de.

Pink Martini 22 Mayıs’ta 17.Uluslararası Ankara Caz Festivali kapsamında Congresium Ankara’da ve 23 Mayıs’ta İş Sanat’ın Sezon finalinde İstanbul’da ve 25 Mayıs’ta İzmir’de Fuar Atatürk Açık Hava Tiyatrosu’nda hayranları ile buluşacak.

18 aylık uzun ve maceralı ‘’Get Happy’’ kayıtlarının yolculuğuna Phyllis Diller’ın vefat etmeden önce yapmış olduğu son kayıt ‘Smile’ şarkısı ile başlayan grup, Avustralyali başarılı kabare divasi Meow Meow, alımlı ve alışılmadik Fransız Philippe Katerine, yakışıklı ve ışıl ışıl radyo superstarı Ari Shapiro, sıcakkanlı harika kardeşler The Von Trapps ve muhteşem bir performansla Rufus Wainwright’ın albümlerine konuk olması ile hayranlarına muhteşem bir müzik şöleni sunuyor. ‘Quizas Quizas Quizas’ , ‘Sway’ , ‘Smile’ gibi unutulmaz eserleri yepyeni albümlerinde yorumlayan grup, Türk sevenlerine de büyük bir sürpriz yaparak ‘Üsküdar’ şarkısını ‘Get Happy”ye eklediler.

Pink-MartiniGet Happy için hala stüdyodayken, Thomas Lauderdale eş zamanlı olarak The Sound of Music- Neşeli Günler filmiyle meşhur olan Captain ve Maria Von Trapp’ın gerçek torunları Sofia, Melanie, Amanda ve August von Trapp’ın da konuk olduğu, grubun 8. stüdyo albümü, Dream a Little Dream için çalışmaya başladı. Bahsettiğimiz kardeşler de 12 yıldır beraber şarkı söylüyorlar ve konserlerle tüm dünyayı turluyorlar. Thomas Lauderdale’in sihirli yörüngesine çekilen kardeşler artık Portland, Oregon’da birlikte yaşıyorlar ve son iki yıldır sık sık Pink Marti’nin konserlerinde de konuk sanatçı oluyorlar. Albüm İsveç’ten Ruanda’ya, Çin’den Bavyera’ya kadar zik zaklar çizerek dünyayı dolaşıyor ve The Chieftains, Wayne Newton, “Jungle” Jack Hanna ve ( Orijinal The Sound of Music- Neşeli Günler filminde Liesl karakterini oynayan) Charmian Carr gibi isimleri konuk ediyor. Albüm tüm dünyada4 Mart 2014‘te yayınladı.

Samurayların aşk şarkılarından 1930’ların Küba müziğine, Fransız şansonlarından Brezilya sokak şarkılarına kadar dinlemesi en keyifli şarkıları tozlu raflardan bulup çıkaran topluluk, China Forbes’in kulak pası silen sıcak vokali ve yepyeni şarkılarının dünya prömiyeri ile yine unutamayacağınız üç konserle Türkiye turnesinde.

“Pink Martini’nin hayatı seven enerjisini ve orijinalliğini sıkıştırabilecek bir kalıp ya da tanım yok…” BBC Music Review.

Harvard mezunu Thomas M. Lauderdale tarafından Portland’da kuruldu.

Pink Martini kurulduğu günlerde politik tavrı olan, sivil toplum örgütlerinin yardım ve bilinçlendirme amaçlı organizasyonlarında sahneye çıkan bir orkestra olarak yola çıkmıştı.

Thomas M. Lauderdale’in Harvard’dan sınıf arkadaşı China Forbes, orkestraya 1995’te katıldı. Pink Martini kurulduğu ilk günlerden beri farklı dillerde, farklı kültürlerin şarkılarını dünyaya sunmaya ve dünyaca ünlü Senfoni orkestralarıyla sahne almaya devam ediyor.

The Boston Pops, San Francisco Senfoni Orkestrası, Hollywood Bowl Orkestrası ve Los Angeles Filarmoni orkestrası gibi ünlü orkestralarla zengin bir evrensellik yakalayan Pink Martini daha önceki üç albümüyle 2 milyondan fazla satış rakamına ulaştı.

Fransa’nın ünlü “Victoires de la Musique “ ödüllerinde “Yılın şarkısı” ve “ En İyi Yeni Sanatçı” kategorilerinde aday olarak uluslararası bir fenomen haline geldi.

2004, yılında yayınlanan ikinci albümleri “Hang on Little Tomato”, Amazon albüm satışları listesinde 1 numara olmayı başarmıştı. Grubun üçüncü albümleri Hey Eugene! hem Billboard en çok satan albümler listesinde ilk 30’da yeraldı hem de ikinci kez Amazon albüm satış listelerinde 1 numara olmayı başardı.

Pink Martini’nin yeni stüdyo albümleri “Splendor in the Grass”ı da kendi plak şirketleri Heinz Records etiketiyle çıkardılar.

Kendilerini “Dünyanın değişik köşelerinden melodileri ve ritimleri bir araya getirip, modern bir formda sunan müzik arkeologları” şeklinde tarif eden topluluğun kurucu üyesi piyanist Thomas M. Lauderdale, “Bir müzik belgeseli hazırlıyor gibiyiz; dünya vatandaşı ve müzik elçileri olarak, her zaman değişik kültürlerin geleneklerini, dillerini, tarihlerini bilmek ve çalışmak zorundayız. ABD’li bir grubuz, ancak zamanımızın büyük bir bölümünü Avrupa’da geçiriyoruz. En büyük amacımız, hangi kültürden olursa olsun, dünya üzerinde çok geniş bir dinleyici kitlesine seslenebilmek” diye ekliyor.

Türkiye’deki konserleriyle de büyük ilgi gören topluluk Türkiye sevgisini ülkemizdeki turnelerinde çektirdikleri resimler ile “Hang on Little Tomato” albümlerinin kartonetine taşıyarak göstermişti. Avrupa’daki ilk performansını Cannes Film Festivali’nde gerçekleştiren Pink Martini özellikle Fransa, İspanya, Portekiz, Belçika, İsviçre, Yunanistan, Lübnan gibi ülkelerde kapalı gişe konserlere imza atıyor.

Los Angeles, Oregon, Seattle, New Jersey, San Antonio ve Kansas City senfoni orkestralarıyla birlikte konserler veren topluluk, 2003 yılında Frank Gehry’nin mimari şaheseri Los Angeles Filarmoni’nin yeni evi Walt DisneyKonser Salonu’nun açılışını yaptığı gibi 2005’te Türkiye’de de Kuruçeşme Arena’nın açılışını yapmıştı.

Televizyonların ünlü dizileri de Pink Martini şarkılarını soundtrack olarak kullanmak için birbirleriyle yarışıyorlar. The West Wing’den Desperate Houseviwes’a kadar Pink Martini’nin şarkıları şimdiye kadar birçok ünlü dizide kullanıldı.

2011 sonbaharinda 2 yepyeni albüme imza atan Pink Martini, ilk olarak Saori Yuki ile ‘1969’ albümünü ardından da 17 yıllık hikayelerini özetledikleri ‘piyasaya çıkardı. ‘1969’ Pink Martini, efsanevi Japon sanatçı Saori Yuki 2007 yılında Pink Martini’nin “Taya Tan” adlı şarkıyı yeniden yorumlamasıyla başlayan ortak hikayelerini 1969 yılının en güzel şarkılarını biraraya getirerek hazırladıkları sımsıcak bir albüm. 1969 albümü “Blue Light Yokohama”, “Yuuzuki”, “Mayonaka no Bossa Nova (Geceyarısı Bossa Nova’sı)” gibi Japonya’nın en ünlü şarkılarını ve Pink Martini tadında yorumlanan “Yoake no Scat (Yeni Bir Şafak Melodisi)” gibi Saori Yuki’nin en meşhur şarkılarını içeriyor. Albümde Fransızca, Japonca ve İngilizce 12 şarkı bulunuyor.

Jorge Ben’in ünlü “Mas Que Nada” , Peter Paul & Mary “Puff, The Magic Dragon” şarkısı ve Peggy Lee’nin ünlü “Is That All There Is” şarkısına kadar uluslararası ünlü şarkılara da yeni yorumlar getiren albüm , bir Japon efsanesi olan Saori Yuki’yi de Türkiye’deki sevenleri ile buluşturdu.

2011 yılında grup, ‘1969’ albümü ile aynı anda 17 yıllık kariyerlerini özetledikleri 8 yepyeni şarkı ile destekledikleri en iyiler – best of çalışması ‘A Retrospective’ piyasaya çıkardı.

Get Happy için hala stüdyodayken, Thomas Lauderdale eş zamanlı olarak The Sound of Music- Neşeli Günler filmiyle meşhur olan Captain ve Maria Von Trapp’ın gerçek torunları Sofia, Melanie, Amanda ve August von Trapp’ın da konuk olduğu, grubun 8. stüdyo albümü, Dream a Little Dream için çalışmaya başladı. Bahsettiğimiz kardeşler de 12 yıldır beraber şarkı söylüyorlar ve konserlerle tüm dünyayı turluyorlar. Thomas Lauderdale’in sihirli yörüngesine çekilen kardeşler artık Portland, Oregon’da birlikte yaşıyorlar ve son iki yıldır sık sık Pink Marti’nin konserlerinde de konuk sanatçı oluyorlar. Albüm İsveç’ten Ruanda’ya, Çin’den Bavyera’ya kadar zik zaklar çizerek dünyayı dolaşıyor ve The Chieftains, Wayne Newton, “Jungle” Jack Hanna ve ( Orijinal The Sound of Music- Neşeli Günler filminde Liesl karakterini oynayan) Charmian Carr gibi isimleri konuk ediyor. Albüm tüm dünyada 4 Mart 2014‘te yayınladı.

Samurayların aşk şarkılarından 1930’ların Küba müziğine, Fransızca şansonlardan Brezilya sokak şarkılarına kadar dinlemesi en keyifli şarkıları tozlu raflardan bulup çıkaran topluluk, China Storm’un kulak pası silen sıcak vokali ve yepyeni şarkıları ile yine unutamayacağınız üç konserle Türkiye’de!

‘Get Happy’ albümü hakkında

Ocak 2012’de grubun lideri Thomas Lauderdale Pink Martini’nin yedinci stüdyo albümü üzerine çalışmalarına, Charlie Chaplin’in ‘’Smile’’ şarkısını efsanevi Phyllis Diller ile birlikte kaydetmesiyle başladı. 24 Eylül 2013 tarihinde piyasaya çıkacak ‘’Get Happy’’ adını taşıyan yepyeni Pink Martini albümü dokuz farklı dilde, 16 adet ayağınızı yerden kesecek şarkıyı içeriyor. Grubun sevilen solisti China Forbes her zamanki gibi albüme ağırlığını koyarken, Pink Martini, albümde ilk kez solo şarkılar kaydeden Storm Large ile de düet yapıyor. Ayrıca pek çok sürpriz özel konuk, Rufus Wainwright, Philippe Katerine, Meow Meow, The Von Trapps & Ari Shapiro, albümde muhteşem düetleri ile yer alıyor.

18 aylık uzun ve maceralı ‘’Get Happy’’ kayıtlarının yolculuğu, grubun Phyllis Diller’ın vefat etmeden önce yapmış olduğu son kayıt ‘Smile’ şarkısı ile başladı. Herkesin 2009’daki Splendor in the Grass albümünden beri heyecanla beklediği yeni albüm, çok önemli şarkıcıların Portland’daki Pink Martini stüdyosununda kayıtlar yaptığı muhteşem bir çalışmanın ürünü. Avustralyalı başarılı kabare divası Meow Meow, alımlı ve alışılmadik Fransız Philippe Katerine, yakışıklı ve ışıl ışıl radyo süperstarı Ari Shapiro, sıcakkanlı, harika kardeşler The Von Trapps ve muhteşem bir performansla Rufus Wainwright Pink Martini’ye ‘Get Happy’ albümünde konuk oldular.

Thomas, tarafından seçilen ve düzenlemeleri yapılan İngilizce, Almanca, Fransızca, Çince, Japonca, İspanyolca, Farsça, Türkçe ve Romence dillerinde şarkılar bulunan ‘Get Happy’, China Forbes dışında grup ile ilk albüm kaydını yapan Storm Large’ın da şarkılarını içeriyor.

“DREAM A LITTLE DREAM” Hakkında

1965 senesinin The Sound of Music- Neşeli Günler filmiyle meşhur olan Captain ve Maria Von Trapp’ın gerçek torunları Sofia, Melanie, Amanda ve August von Trapp ( yaşları 19- 25 arasında değişiyor) 12 yıldır beraber şarkı söylüyorlar ve konserlerle tüm dünyayı turluyorlar. Thomas Lauderdale’in sihirli yörüngesine çekilen kardeşler artık Portland, Oregon’da birlikte yaşıyorlar ve son iki yıldır sık sık Pink Marti’nin konserlerinde de konuk sanatçı oluyorlar. Bu harika yeni işbirliği Pink Martini’nin küçük orkestrası ile şarkı söyleyen kristal güzellikte ahenkli dört kardeşin vokallerini ve Lauderdale’in parlak düzenlemelerini müthiş bir yolculukla buluşturuyor.

Pink Martini The Sound of Music- Neşeli Günler için gerçek kahramanlar olarak Captain ve Maria von Trapp’ın gerçek torunları olan sansasyonel dört kardeşle ilk büyük uluslararası çıkışı gerçekleştiriyor. Albümde Japonya, İsveç ve Ruanda’dan, Fransa ve Almanya’ya kadar tüm dünyadan 15 şarkı sunuluyor. Dünyaca ünlü İrlandalı süper grup The Chieftains, August von Trapp’ın yazdığı yeni şarkı “Thunder” için eşlik ediyor. Efsanevi Wayne Newton “Lonely Goatherd” şarkısının başına geçerken hareketli bir versiyonuyla Columbus Hayvanat Bahçesi yöneticisi ve gece talk şovlarının düzenli misafiri Jack Hanna’dan da yardım alıyor. Gerçek ve fanteziyi buluşturan bir eşikte ( Orijinal The Sound of Music- Neşeli Günler’de Liesl karakterini oynayan) Charmian Carr dokunaklı bir versiyonuyla “Edelweiss” şarkısını söylüyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, İngiltere’nin başkenti Londra’da düzenlenecek olan 2014 Uluslararası Londra Kitap Fuarına Türk edebiyatından 2 bin eserlik güncel bir koleksiyonla katılıyor.

2014-londra-kitap-fuari

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamaya göre, Bakanlığın koordinatörlüğü ve yayıncılık sektörünü temsil eden 20’yi aşkın meslek kuruluşu ile sivil toplum örgütünün işbirliğinde çalışmalarını sürdüren Uluslararası Kitap Fuarları Türkiye Ulusal Organizasyon Komitesi, 8-10 Nisan’da gerçekleştirilecek Londra Kitap Fuarı için 117 metrekarelik dev bir stant hazırladı.

Türkiye’den 100’den fazla yayınevinin katkılarıyla sergiye hazırlanan eserler, Londra Kitap Fuarı’nın Earls Court 2’deki W305 numaralı alanında yer alacak.

Türkiye’nin uluslararası kitap fuarlarına katılımına ve yurtdışı sektörel tanıtım çalışmalarına önemli katkılar sağlayan İstanbul Ticaret Odası (İTO) ise fuar alanında oluşturulacağı müstakil stantta birçok yayınevinin, eserlerini tanıtmalarını ve telif görüşmeleri gerçekleştirmelerini sağlayacak.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Londra Kitap Fuarına bu yıl 5 telif hakları ajansının katılmasına destek veriyor.

Fuara katılacak telif ajansları, özellikle Türk yazarlarına, yayıncılarına ve çevirmenlerine yeni dış bağlantılar kurarak, Türk edebiyatı ve yazarlarının dışa açılımına destek verecek. Ajanslar ayrıca Bakanlığın TEDA Çeviri ve Yayın Destek Programı’na da katkı sağlayacak.

Kültür ve Turizm Bakanlığı standında, yayınevleri için ayrılan görüşme üniteleri ve genel kitap sergisine ek olarak Türkçe ve yabancı dillerde yayımı gerçekleştirilen kitaplardan oluşan bir sergi yer alacak. Stantta ayrıca TEDA Çeviri ve Yayın Destek Programı kapsamında yayımı desteklenen eserleri içeren bir başka kitap sergisine de yer verilecek.

TEDA Programı için oluşturulacak bu özel sergi alanında Türkiye’den eserleri kendi dillerinde yayımlamak isteyen birçok yabancı yayınevi ile görüşmeler gerçekleştirilecek.

Görsel zenginliği yüksek olarak hazırlanan Türk standında ayrıca Türkiye’nin yayıncılık hayatını tanıtan çok sayıda kitap, broşür ve tanıtım malzemesi de ziyaretçilere sunulacak.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2005 yılından bu yana Türkiye’den bin 559 eserin 61 ülkede 56 farklı dile çevrilip yayınlanması için maddi destek sağladı.

TEDA Çeviri ve Yayın Destek Programı ile İngiltere’de faaliyet gösteren yayınevlerine 39 eserin çevrisi ve yayını için destek verildi. Desteklenen bu eserlerden günümüze kadar basımı tamamlanıp okurlarıyla buluşturulanların sayısı ise 27 oldu.

Yıldız S. Aktaş/AA

TÜYAP Bursa Fuarcılık A.Ş. ve Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliğiyle düzenlenen Bursa 12. Kitap Fuarı, 15-23 Mart 2014 tarihleri arasında Bursa Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde kapılarını okurlara açmaya hazırlanıyor.

12 kitap fuarı bursa

Bursa’da ‘Kitap Baharı’nı estirecek olan fuara bu yıl, 280 yayınevi ve sivil toplum kuruluşu katılıyor. Dokuz gün süresince söyleşi, panel, şiir dinletisi, okuma saatleri ve çocuk etkinlikleri gibi 80 kültür etkinliği ve imza günlerinde 500 yazar okurlarıyla buluşacak. Doğan Hızlan, Yılmaz Özdil, Gülten Dayıoğlu, Ercan Kesal, Ayşe Kulin, Mustafa Balbay, Deniz Kavukçuoğlu, Canan Karatay, İlber Ortaylı, Canan Tan, Altan Öymen, Yekta Kopan, İpek Ongun, Yalvaç Ural, Nermin Bezmen, Onur Öymen, Ataol Behramoğlu, Cemil Kavukçu, , Erdoğan Aydın, Aret Vartanyan ve Nasuh Mahruki etkinliklere katılacak yazarlar arasında.

ÇOCUK VE GENÇLİK EDEBİYATI ŞÖLENİ

Bursa Kitap Fuarı, bu sene Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Şöleni ile genç okurlarını karşılayacak. Fuar süresince farklı yaş grupları için atölye çalışmaları, yazarların katılımıyla söyleşiler, tiyatro gösterisi, gölge oyunu ve yaratıcı drama gibi 45 etkinlik gerçekleştirilecek. Çocuk ve gençlik edebiyatının değerli isimleri fuar süresince genç okurlarıyla buluşacak. Yalvaç Ural,Süleyman Bulut, Aslı Tohumcu, Mine Soysal, Nilay Yılmaz, Aytül Akal, Nur İçözü, Şaban Akbaba, Gülsüm Cengiz, Simla Sunay, Adnan Özyalçıner, Sennur Sezer, Hakan Akdoğan, Sevgi Özel, Sedat Sever, Selahattin Dilidüzgün ve pek çok değerli isim fuarın konukları arasında.

ISABELLE MILLON FUARIN KONUĞU

isabelle-millonFransız yazar, filozof Isabelle Millon 22 Mart Cumartesi günü fuara bir söyleşi ve ardından imza günü ile konuk olacak . Yirmiden fazla ülkede atölyeler, seminerler düzenleyen Millon, ünlü filozof Oscar Brenifier ile Fransa’da birlikte kurdukları Felsefi Uygulamalar Enstitüsü’nün (Institut de Pratiques Philosophiques) müdürlüğünü yürütüyor.

KIBRIS VE TÜRKİYE ŞAİRLER BULUŞMASI

TÜYAP, ilk kez Bursa’da gerçekleşecek Türkiye ve Kıbrıslı Şairler Buluşması’na ev sahipliği yapıyor. 21 Mart Cuma günü Bursa Kitap Fuarı’nda düzenlenecek etkinliklerle şairler bir araya gelecek. Buluşma kapsamında düzenlenecek söyleşi ve panelde Panos lonnides, Yorgos Moleskis, Neşe Yaşın, Tamer Öncül, Hristos Hadjipapas, C. Hakkı Zariç, Fatma Akhilhoca, Jenan Selçuk, Gürgenç Korkmazel, Arife Kalender ve Sezai Sarıoğlu “Kapılar Açık Kalsın” diyecek.

ORHAN KEMAL 100 YAŞINDA

Orhan Kemal’in doğumunun 100. yılı sebebiyle düzenlenen etkinlikler kapsamında Bursa Kitap Fuarı’nda bir söyleşi ve sergi gerçekleştirilecek. İlk kez Çukurova Kitap Fuarı’nda düzenlenen Orhan Kemal 100 Yaşında sergisi Bursalı okurlarla buluşacak. İçerik danışmanlığını Işık Öğütçü’nün, tasarımının ise Sadık Karamustafa’nın yaptığı TÜYAP tarafından düzenlenen sergide yazarın yaşamı, Bursa Cezaevi’nde geçirdiği zamanlar ve eserlerinden seçme metinlerden oluşuyor. “Orhan Kemal 100 Yaşında” sergisi fuar süresince ziyaret edilebilir.

ÇOCUKLAR İNSANDIR

Yapı Kredi Yayınları tarafından gerçekleştirilen Yaşar Kemal’in “Çocuklar İnsandır” kitabından alıntılardan oluşan sergide Yaşar Kemal’in metinleri, Ara Güler’in fotoğrafları ve Turhan Selçuk’un çizimleri yer alıyor.

Bursa 12. Kitap Fuarı, 15-22 Mart 2014 tarihleri arasında 10.00-19.30, kapanış günü olan 23 Mart 2014 tarihinde ise 10.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir. Fuara giriş ücretsizdir.

Mart ayında, İstanbul’da yeni bir fuar var. CNR Holding kuruluşu Sine Fuarcılık ile Basın Yayın Birliği işbirliğinde 250 marka ve 150’nin üzerinde yayınevinin ve sivil toplum kuruluşun katılımıyla 1-9 Mart tarihlerinde Yeşilköy’deki CNR EXPO’da CNR Kitap Fuarı düzenlenecek.

çocuk-kitap

Konuya ilişkin yapılan açıklamaya göre, ana teması “Sosyal Medya ve Çocuk” olarak belirlenen fuar, 20 bin metrekare alanda gerçekleştirilecek.

CNR EXPO’da ilk kez düzenlenecek fuarla ilgili bilgi veren Basın Yayın Birliği Başkanı Münir Üstün, sektörün ve özellikle İstanbul’un yeni bir kitap fuarına ihtiyacı olduğunu söyledi.

Üstün, İstanbul için bir kitap fuarının yeterli olmadığını belirterek, “Nihayet Basın Yayın Birliği’nin de çabalarıyla şehrin özlemi sona eriyor. İstanbul’un yeni kitap fuarı, CNR EXPO Yeşilköy’de, şehrin neredeyse kalbinde metro, metrobüs, tramvay, Marmaray gibi tüm majör ulaşım araçlarına yakın bir lokasyonda düzenlenecek” ifadelerini kullandı.

Fuarın çocuk ve yetişkinler için sürpriz etkinlikleri olduğunu aktaran Üstün, şunları kaydetti:

“CNR Kitap Fuarı, her görüşten yayıncının ve kitapseverin buluşacağı tam bir kitap karnavalı halinde geçecek. Kültür dünyamızın pek çok resmi ve gayrı resmi öğesinin içten destekleriyle yayıncıların, kitapseverlerin, İstanbul’un ve İstanbullunun fazlasıyla memnun kalacağını umduğumuz bir fuar düzenleyeceğiz.”

 CNR Kitap Fuarı

okuyan-çocuk Fuar, ziyaretçi ve katılımcılarına imza günleri, tiyatro gösterileri, konferanslar, söyleşiler ile zengin bir içerik sunacak. Fuarın en ilgi çekici etkinlikleri ise ana teması “Okullar Yarışıyor” ve “buhangikitap.com” üzerinden gerçekleştirilecek yarışmalar olacak. Öğrencilerin sosyal medya üzerinden katılacağı yarışmada çeşitli ödüller dağıtılacak. Telif hakkı ihlallerine ilişkin öğretmelerin geliştireceği projelerin katılabileceği yarışma ise “buhangikitap.com” üzerinden gerçekleşecek

Fuara 250 marka ve 150’nin üzerinde yayınevi katılacak. Fuarda çocuk, eğitim, dini ve dünyaca ünlü yayınevlerine ait kitaplar sergilenecek. Öğretmenler, öğrenciler, yayıncılar, kitabevleri, kütüphaneciler, tercüme büroları, gazeteciler, yazarlar, editörler, yayınevi, yazar telif ajansları ve okurların hedef ziyaretçi olarak belirlendiği fuara giriş ücretsiz olacak.

Devlet Tiyatroları’nın geleceğine ilişkin tartışmalar yeni bir aşamaya giriyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Devlet Tiyatroları dışında, orkestralar, opera-bale ile güzel sanatlar gibi bakanlığa bağlı sanat birimleriyle ilgili yapılacak düzenlemeyi sivil toplum örgütlerinin görüşlerine açıyor.

tc-kultur-ve-turizm-Bakanligi-logoKonu ile ilgili Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in başkanlık edeceği belirtilen bir toplantı 22 Ocak’ta yapılacak. Toplantıya tarafların temsilcileri katılacak. Toplantıda, bakanlık tarafından daha önce hazırlanan yasa taslağı ilk kez ilgili kesimlerle görüşülecek.

Bakanlığın hazırladığı “Türkiye Sanat Kurumu ile Sanatın Desteklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı” başlıklı çalışma, geçtiğimiz sanat sezonunun sonunda gündeme gelmişti. Ancak bakanlık taslakla ilgili açıklama yapmamıştı. Söz konusu toplantıda ise bakanlık, adı geçen taslağı sahiplenerek, sivil toplum örgütlerinin, ilgili tarafların görüşüne açacak. Taslağın ilgili kurumların görüşleri alındıktan sonra Meclis’e getirilmesi hedefleniyor. Taslak, devlete bağlı Devlet Tiyatroları, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, Opera Bale Genel Müdürlüğü ile orkestraların faaliyetlerinin tamamının Türkiye Sanat Kurumu’na (TÜSAK) bağlanmasını içeriyor. Kurum, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın tavsiyesi ve Bakanlar Kurulu kararı ile atanacak 11 kişiden oluşan Türkiye Sanat Kurulu ve hizmet birimlerinden oluşacak. Türkiye’de desteklenecek tüm kültür-sanat faaliyetleri 11 kişinin uhdesinde olacak. Tasarının ‘gerekçe’ bölümünde, yeni düzenlemede, İngiltere’nin 1940 yılında kurulan ‘İngiliz Sanat Konseyi’, İtalya’da 1976 yılında kurulan Kültürel Faaliyetler Bakanlığı ile Avustralya’da 1975 yılında kurulan Sanat Konseyi’nin örnek alındığı belirtiliyor.

Sanat kurumları TÜSAK’a devredilecek

Devlet-TiyatrolariTasarıda, kanunun yürürlüğe girmesi ile birlikte söz konusu devlete bağlı sanat kurumlarının kapanarak, yöneticilerinin bakanlık müşavirliği kadrosuna, personelinin ise Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredileceği belirtiliyor. Emeklilik dönemine yakın personelin de emekliliğini istemesi halinde emeklilik ikramiyesinin yüksek miktarlarda ödeneceği taahhüt ediliyor. 30 yaşını geçmemiş ‘sanatçı memur’ statüsündeki personelin bir kısmının da TÜSAK’ta ‘uzman yardımcısı’ olarak başvuru yapabileceği belirtiliyor. Böylece devlette ‘sanatçı’ kadrosu tamamen ortadan kalkacak. Taslakta, TÜSAK’ın görev tanımlarına bakıldığında, Türkiye’deki tüm kültür-sanat faaliyetlerinin bu kurum eli ile gerçekleştirileceği görülüyor. Sanat projelerinin değerlendirilmesi, desteklenmesi ve yaptırılması TÜSAK’a ait olacak. Kurum, mali ve idari özerkliğe sahip, özel bütçeli, kamu tüzel kişiliğini haiz, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyetlerini sürdürecek.

Sanatçılar tepkili

Bindikleri dalı keserler

Ayten Gökçer (Oyuncu) Eski köye yeni âdet getirmeye gerek yok. Devlet Tiyatroları’nı kapatmaya çalışıyorlarsa açıkça söylesinler. Bunu yapamazlar, onları aşar. Dünyanın her yerinde sanat özgürdür. Kuruma destek verenler tabii ki orada neler olduğuna bakacaklardır ama direkt müdahale edemezler. Bu bindiğin dalı kesmektir. Böyle bir karar almayacaklarını düşünüyorum. Aklı başında kişiler oldukları kanısındayım.

Kapatmak çözüm değil

Nevra Serezli (Oyuncu) Devlet Tiyatroları, uzun yıllar süren bir geleneğe sahip. Kendi iç tüzükleri, işleyişi var. Bunları yok sayıp onu atıyorum, bunu kapatıyorum tutumu çok yanlış. Bu kökten değişim, her şeye kökten el koymak oluyor. Çok üzücü. Mevcut sistemin sorunu varsa onu gidermeye çalışırsın, kapatarak sorun çözemezsin. Sanat kurulunu iktidarın belirlemesi sanatın siyasallaşması anlamına geliyor. Sanat, özgürlük demek. Onu kısıtlarsan, bariyerler koyarsan hiçbir şey üretemezsin. Olamaz böyle bir şey. Umarım keyfe keder böyle düzenleme yapılmaz.

Dehşet içindeyim

Haldun Dormen (Oyuncu-Yönetmen) Böyle bir şeyi nasıl yaparlar, sanatı böyle nasıl baltalarlar anlamıyorum. Dehşet içindeyim. Sanatı bir yerlere getirmek için bu kadar yıldır çalışıyoruz. Müzikte, tiyatroda, sinemada dünya çapında isimler yetiştirdik. Böyle bir düzenleme, bunları yok etmektir.

ASLIHAN AYDIN -AYHAN HÜLAGÜ

Kaynak : onedio.com