Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi, 2019’a Aralık ayında 5 güzel konserle veda ediyor.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi (AASSM), müzik severlerin sevdiği sanatçı ve grupları konserleriyle buluşturmaya devam ediyor.
AASSM’nin Aralık ayı programı şöyle:
Caz tınıları
Davuluyla modern besteleri yorumlayan Kaan Çelen, 3 Aralık Salı 20.00’de AASSM Küçük Salon’da sevenleriyle bir araya gelecek. Çelen’e saksafonda Tamer Temel, trompette Tolga Bilgin, piyanoda Ercüment Orkut, kontrbasta Volkan Tabakoğlu eşlik edecek.
Akdeniz’in zeytin şarkıları
Akdeniz’in Zeytin Şarkıları, Bilge Ağaç’ın müzikli hikayesi Sunay Akın’ın sunumu, Zara, Fide Köksal, Maya Eryüce, Levent Gündüz ve Altuğ Dilmaç’ın solistliğinde seyirciyle buluşacak. Konser, 5 Aralık 20.30’da AASSM Büyük Salon’da.
Üçü bir arada
Klarnet, bağlama ve kanun birlikteliği müzikseverlerle buluşuyor. 9 Aralık 20.00’de AASSM Büyük Salon’da gerçekleşecek konserde, özgün bestelerin yanı sıra Orhan Gencebay, Zülfü Livaneli ve Şükrü Tunar’ın parçaları da yer alacak. Klarnette Hüsnü Şenlendirici, bağlamada İsmail Tunçbilek ve kanunda Aytaç Doğan’dan oluşan Taksim Trio, müzikal zenginlikleriyle dünya müziğinde en dikkat çekici gruplardan biri sayılıyor.
Klasik müzik gecesi
Keman sanatçısı Ozan Sari, viyolonsel sanatçısı Antonio Gashi ve piyanist Yeşim Gökalp’ten oluşan Trio Balkanika müzikseverlere muhteşem bir klasik müzik gecesi yaşatacak. Konser, 18 Aralık saat 20.00’de AASSM Küçük Salon’da.
Enstrümantal caz
AASSM ulusal ve uluslararası müzik arenasında profesyonel anlamda ney üfleyen tek kadın sanatçı Burcu Karadağ’ı konuk ediyor. Neyin büyülü sesini piyano, perküsyon, balaban ve kontrbasla harmanlayan Karadağ, 23 Aralık 20.00’de AASSM Büyük Salon’da dinleyiciyle buluşacak.
Kahramanlık, asalet ve zarafet ile özdeş olan Kafkas dansları, yüzyılları aşan tarihe sahip. Zaman içerisinde oynanmış, unutulmuş; yerine yenisi gelmiş, anlamını, biçimini değiştirmiş ama özünde hep aynı ruhu saklamıştır.
Dansın özelliklerine değinecek olursak; Kafkas danslarında kadın ve erkek birlikte oynuyor. Kafkas dansı, kadına saygı duymayı, kadınla birlikte hareket etmeyi, hürmeti ve gururu mertliği ve cesareti temsil ediyor. Kızlarda zarafet, asalet; erkeklerde kahramanlık, cesaret ve atiklik ön plana çıkıyor. Kadınların tıpkı bir ceylan gibi süzüldüğü daha naif başka bir dans yoktur herhalde.
Erkekler ise hareketlerinde ritmik ve hızlı olmak zorundadır. Cesaret ve kahramanlığın gösterisinde erkek daima vücudunu ve başını dik tutmalıdır. Fiziksel olarak yapılması zor hareketlerde bile rahat ve hoşgörülü görünmeli, tebessüm etmelidir.
Ve bizde sizi asalet ve zarafetin dansı olan Kafkas Halk Danslarına davet ediyoruz.
Kafkas Halk Dansları kursumuz Küçükçekmece ve Halkalıda açılıyor… Ön kayıtlarımız başlamıştır.
Ön Kayıt ve Detaylı Bilgi için İletişim WhatsApp: 0553 465 50 36
https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2019/09/kafkas.jpg233612acineohttps://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2020/03/nar-sanat-2020-logo.pngacineo2019-09-28 17:10:182019-09-28 17:10:18Zarafet ve asalet'in oyunu : Kafkas Halk Dansları
Kahramanlık, asalet ve zarafet ile özdeş olan Kafkas dansları, yüzyılları aşan tarihe sahip. Zaman içerisinde oynanmış, unutulmuş; yerine yenisi gelmiş, anlamını, biçimini değiştirmiş ama özünde hep aynı ruhu saklamıştır.
Dansın özelliklerine değinecek olursak; Kafkas danslarında kadın ve erkek birlikte oynuyor. Kafkas dansı, kadına saygı duymayı, kadınla birlikte hareket etmeyi, hürmeti ve gururu mertliği ve cesareti temsil ediyor.
Kızlarda zarafet, asalet; erkeklerde kahramanlık, cesaret ve atiklik ön plana çıkıyor. Kadınların tıpkı bir ceylan gibi süzüldüğü daha naif başka bir dans yoktur herhalde.
Erkekler ise hareketlerinde ritmik ve hızlı olmak zorundadır. Cesaret ve kahramanlığın gösterisinde erkek daima vücudunu ve başını dik tutmalıdır. Fiziksel olarak yapılması zor hareketlerde bile rahat ve hoşgörülü görünmeli, tebessüm etmelidir.
Eğer sizde içinizdeki Kafkas aşkını çıkarmak istiyorsanız sizleri ekiplerimize davet ediyoruz !
Kafkas, Karadeniz, Zeybek, Dans Perkisyon ve Ritim dersi kurslarımız Bakırköy Eğitimciler Koleji Spor Salonunda yetişkinler için başlamıştır. Detaylı bilgi Whatsapp : 0553 465 50 36 – Deniz İME
https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2019/09/kafkas-halk-dansları.jpg233612acineohttps://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2020/03/nar-sanat-2020-logo.pngacineo2019-09-04 09:49:562019-09-04 09:49:56Kafkas halk dansları eğitimlerimize katılmaya ne dersiniz ?
Düğünleriniz de, davetlerinizde, tüm eğlence ve organizasyonlarınız da eşsiz koreografilere sahip Kafkas Dansları özgün müzik ve hareketleri ile dünyadaki tüm dans ve oyunlar içinde en seçkin yeri almaktadır.
Savaş ve Aşk temaları üzerine kurulu bu muhteşem gösterileri yine her biri Türkiye’nin en tanınmış sanatçıları olan Kafkas oyunları ekibimiz sizlere Yöresel kıyafet ve müzikleri ile Kafkas dansları sunmaktadır.
Kafkas Çeçen, Gürcü Azeri Dağıstan Çerkez dansları kursu eğitimlerimiz, düğün dansları için çiftlere özel ders ve koreografi uygulaması ve daha fazlası…
Detaylı Bilgi İçin İletişim Whatsapp : 0553 465 50 36 – Deniz İME
Her enstrüman gibi klarnet de insan ruhunu rahatlatan bir sese sahiptir. Klarnet, üflemeli ve yapımında sağlam ve sert ağaçların kullanıldığı, gövde bölümü oval bir şekilde olan nefesli bir müzik aletidir. Eğer ki alınacak klarnet yüksek fiyatlıysa genellikle abanoz ağacından, eğer ki alınacak klarnet daha düşük fiyatlıysa sedir, bakalit vb. maddelerden yapılmaktadır. Aynı zamanda nikel, ebonitten yapılma klarnet çeşitlerine de sıkça rastlanılmaktadır.
Klarnet toplam beş ana bölgenin birleşimiyle meydana gelir. Bu bölgeler; bek diğer adıyla kafalık, fıçı diğer adıyla barel, alt bölüm, üst bölümdür. Klarnetin üzerinde metal bir aksam bulunmaktadır. Bu aksam ses deliklerinin açılıp, kapanması görevini üstlenmektedir. Bu enstrümanın bilinen diğer adı gırnatadır. Klarnetten ses üfleme yoluyla sağlanır. Üflenen nefes klarnetin içerisinde titreşime girer ve bu titreşimler bek sayesinde dışarı ulaşır ve böylece klarnetten ses elde etme işlemi gerçekleşmiş olur.
Klarnet tutarken sol el yukarıda, sağ el ise aşağıda bir pozisyon benimsemektedir. Sağ el aşağı doğru tutulurken, enstrümana az bir eğim kazandırılarak aşağı doğru tutulur. Klarnet ses şiddeti açısından oldukça verim alınabilen bir enstrümandır. Bunun en güzel örneği enstrümanın hem çok piyano hemde çok forte olarak çalabilmesi örnek olarak gösterilebilir. Klarnetin keşfedilmesiyle birlikte giderek popülerleşmeye başlamış ve günümüzde de herkes tarafından bilinen bir enstrüman haline gelmeyi başarmıştır. Klarnet; orkestralarda, çeşitli müzik gruplarında solo ve eşlik amacıyla caz, pop, blues, klasik, TSM, THM gibi müzik türlerinde sıkça kullanılmaktadır.
Sizlerde klarnet hakkında detaylı bilgi sahibi olmak ve klarnet eğitimi almak istiyorsanız Nar Sanat Eğitim Kursumuza gelerek uzman eğitim kadromuzdan detaylı bilgi alabilirsiniz.
https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2018/09/klarnet.jpg233612adminhttps://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2020/03/nar-sanat-2020-logo.pngadmin2018-09-29 08:59:432018-09-29 08:59:43Klarnet eğitimi için Nar Sanat'ı tercih edin
Özel Nar Sanat Eğitim Kursu piyano, klasik gitar, elektro gitar ve klarnet eğitmeni Onur Güner, Mustafa Topaloğlu’nun “Yok Bir şey” adlı şarkısında çaldı.
Topaloğlu’nun klibinde de yer alan hocamız daha önce de Soner Arıca, Fikret Dedeoğlu ve Murat Kekilli ile birlikte çalışmıştır.
Hocamız çalışmakta olduğu Murat Kekilli ile birlikte pek çok konsere de imza atmaya devam ediyor.
İşte hocamızın da yer aldığı Mustafa Topaloğlu’nun yeni klibi:
Özel Nar Sanat Eğitim Kursu olarak tüm öğrencilere 2016-2017 eğitim döneminde başarılar dileriz. Hepimizin de bildiği gibi enformasyon çağında yaşamaktayız. Enformasyon çağında en önemli unsur bilgidir. Bilgili olmak için okumak, öğrenmeye açık olmak ve öğrenmeyi sevmek/sevdirmek gerekmektedir. Okula başlayan veya devam eden öğrencilerimize yalnızca “Oku, sadece oku , sadece şu okula kapak at, şu liseye girdin mi tamamdır!” cümleleri kurmayalım. Eğer bunu yaparsak hedef odaklarını daraltmış oluruz. Elbette bir hedefleri olacak.. Ancak hedefleri bu şekilde yönlendirilmemelidir. Yönlendirme bu şekilde olduğunda hedefini gerçekleştirmiş olsa bile öğrencinin algısı “Tamamdır bu kadardı başardım!” şeklinde olacaktır. Elbette bu olağan bir davranış olacaktır. Ancak bundan sonra aile olarak/destek olanlar olarak size daha büyük bir görev düşmektedir.
ONA BAŞKA HEDEFLER VERİN
Okulunu kazandıktan sonra sürekli kendini geliştirmesi gerektiğini vurgulamayın, dolaylı olarak anlatın. Nutuk algısı yaratacak konuşmalar bilinçaltında baskı uyandıracak ve savunma mekanizması olarak anlatılanları yapmak istemeyecektir. Vurgulamak yerine dolaylı olarak anlatmaya çalışın ya da olaylar kurgulayarak olayları örnekleyin veya kendi gözleriyle görmesini sağlayın. Kendi gözleriyle gördüğünde kendini geliştirmesi gerektiğini anlayacak ve başkalarında olup kendisinde olmayan şeyler için endişe edecektir. (Bir arkadaşının yabancı dil öğrenip kendisinin dil bilmemesi gibi..) . Bu olduğunda “Ben neden konuşmayayım? , Benim neyim eksik? , Öğrenirsem, bazı şeyleri daha kolay anlarım, daha kolay iletişim kurarım.” şeklinde kendisiyle bir konuşma yapacaktır. Bunun faydası çok daha olumlu olacak ve yeni hedeflerini her başardığında bir sonraki hedef onun için daha bir cezbedici olacak ve daha fazla başarmak daha fazla hedefe ulaşmak isteyecektir. Bu noktadan sonra zincirlerini kırıp ulaşabildiği herşeye ulaşmak isteyecektir. Dolayısıyla siz de aile olarak/destek olanlar olarak HEDEFİNİZE ULAŞMIŞ OLACAKSINIZ..
Tüm Nar Sanat öğrencilerine de ayrıca başarılar dileriz..
https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2016/09/2016-2017-egitim-donemi.png7681366adminhttps://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2020/03/nar-sanat-2020-logo.pngadmin2016-09-19 14:45:382016-09-19 14:45:382016-2017 Eğitim Yılında Tüm Öğrencilere Başarılar Dileriz!
Ustaya Saygı gecesinde sahne alacak sanatçılar 10 Eylül 2015 Perşembe günü basın toplantısı gerçekleştirildi.
Barış Manço anısına Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda 17 Eylül’de 4. Uluslararası Klarnet Festivali kapsamında düzenlenecek “Ustaya Saygı” gecesinde ünlü isimler sahne alacak.
Malta Köşkü’nde düzenlenen basın toplantısına katılan festivalin sanat direktörü Serkan Çağrı, yarın başlayacak festivalde, Türkiye’de sanatıyla “ilaç” olan sanatçıların anıldığını söyledi.
Çağrı, “Ustaya Saygı” gecesinin kendileri için büyük önem arz ettiğini dile getirerek, “Bu yıl İkinci Dünya Savaşı sonrası insanların barışa, dostluğa, kardeşliğe hasret kaldığı yıllarda doğmuş ve adına ‘Barış’ denilmiş büyük bir sanatçı için toplandık” diye konuştu.
Sanatçı olarak son günlerde yaşanan terör saldırılarının acısını derinden hissettiklerini kaydeden Çağrı, şunları aktardı:
“Ülke olarak çok hassas, hepimizin duygularını sarsan günlerden geçiyoruz. Ülkemizin ağıtlarının değil, türkülerinin söyleneceği günleri umutla bekliyoruz. Benim enstrümanım, ben ne yaşıyorsam onun sesiyle insanlara ulaşıyor. Bazen enstrümanımı çalarken ağladığımda, onun sesinin de ağlak olduğunu duyanlar oluyor.”
Serkan Çağrı, müziğin eğlence aracı olarak lanse edilmesine tepki göstererek, “Yıllardır müziğin eğlence olarak kafamıza yerleştirilmesinden dolayı, müziğin ifade edildiği her yeri eğlence şeklinde algılamamız için yönlendirildik. Böyle hassas dönemlerde kendi sanatımızı bir kenara bırakıp söyleyemediğimiz sözlerle birbirimize bakakalıyoruz. Bu bizi üzüyor” dedi.
ÇAĞRI: “SOKAK KONSERLERİNİ GERİ ÇEKTİK”
Böyle bir dönemde sokak konserlerini yapmayı uygun bulmadıklarını sözlerine ekleyen Çağrı, şöyle konuştu:
“Festival dolayısıyla sokaklarda müziği yayarak ‘İstanbul Nefes Alıyor’ demiştik ancak yurt dışından yaklaşık yüz kişinin katılacağı sokak konserlerini böyle bir dönemde yapmayı uygun bulmadık ve salon konserlerimiz hariç bütün konserlerimizi geri çektik.”
LİNET: “İNSANLARA İLAÇ OLMAYA ÇALIŞIYORUZ”
Toplantıya katılan sanatçı Linet, sanatın her zaman eğlence anlamına gelmediğini vurgulayarak, duygularını şu sözlerle ifade etti:
“Sesimle, duygularımı daha rahat bir şekilde ifade edebiliyorum. Hep birlikte çok zor bir durum içerisinde bir şeyleri başarmaya çalışıyoruz. Dediğimiz gibi, sanat her zaman ‘eller havaya’ değildir. Biz, duyguları nefesimizle birleştirip, insanlara ilaç olmaya çalışıyoruz. Barış Manço’nun önderliği altında, böyle bir geceyi yaşatabilirsek çok mutlu olacağım. Acıları hem ses hem de nefes ile birlikte paylaşalım.”
Barış Manço’nun oğlu Doğukan Manço, babasının herkese hitap eden evrensel bir insan olduğunu dile getirerek, “Barış Manço, bugünlerde ihtiyacımız olan ‘barış’ı bize yansıtan bir değerdi. Böyle bir gecenin, onun bize bıraktığı değerleri genç nesillere aktarmanın yolu olduğunu düşünüyorum. Bizler oğulları olarak 17 sene boyunca yapabileceğimizin en iyisini yapmaya çalıştık. Umarım layık olmuşuzdur” ifadelerini kullandı.
Sanatçının küçük oğlu Batıkan Manço da festivalin müzikten daha fazlası olduğuna vurgu yaparak, “Bu acı günlerde, festivalin eğlenceden çok, barışı temsil ettiğini düşünüyorum. Çünkü en çok böyle günlerde insanların umuda ihtiyacı var. ‘Ustaya Saygı’ konserinin en önemli mesajının ‘barış’ olacağına inanıyorum” dedi.
HAKAN BİLGİN: “KÜÇÜKKEN BARIŞ MANÇO BENİM ABİM OLSUN DİYE DUA EDERDİM”
Etkinliğe katılan sinema oyuncusu Hakan Bilgin ise Manço ile büyüdüğünü belirterek, şunları söyledi:
“Küçükken, ‘Barış Manço benim abim olsun’ diye dua ederdim. O sadece müzik yapmıyordu. Müzikle insanlara başka şeyler anlatmaya çalışıyordu. Çocukları küçükken yakalayıp, onlara faydalı olmayı, ailesine ve vatanına saygılı olmalarını sağlamaya çalıştı. Bu konserle Barış Manço’yu hatırlayıp, hayata tekrar göz atarsak daha iyi insanlar olabiliriz.”
Ustaya Saygı gecesinde, Manço’nun unutulmaz eserlerini Cansu, Doğukan Manço, Fettah Can, Gökhan Tepe, Hakan Aysev, Keremcem, Mine Mucur, Öykü Gürman, Yavuz Bingöl ve Zara, klarnet sanatçısı Serkan Çağrı eşliğinde yorumlayacak.
13 Ağustos, Gregoryen Takvimi’ne göre yılın 225. (artık yıllarda 226.) günüdür. Yıl sonuna kadar kalan 140 gün vardır.
Olaylar
1792 – Fransa Kralı XVI. Louis “Ulusal Mahkeme” tarafından tutuklandı ve halk düşmanı olarak ilân edildi.
1889 – Alman Ferdinand von Zeppelin, kendi icadı olan ve Zeplin adını vereceği sevk ve idare edilebilir balonunun patentini aldı.
1905 – Norveç’te düzenlenen referandumda, İsveç’ten ayrılma kararı çıktı.
1913 – Akrobat Otto Witte, Arnavutluk kralı oldu.
1913 – Harry Brearley, paslanmaz çeliği icat etti.
1918 – ABD deniz kuvvetlerine ilk kadın asker (Opha Mae Johnson) kaydını yaptırdı.
1918 – BMW (Bayerische Motoren Werke AG) motor fabrikası Almanya’da kuruldu.
1922 – Büyük Taarruz öncesinde, Fevzi Paşa ve karargahı, gizlice cepheye gitti. 14 Ağustos’ta birliklerin güneye ve cepheye doğru kaydırılmasına sessizce başlandı.
1923 – Mustafa Kemal, yeniden Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanı seçildi.
1940 – II. Dünya Savaşı: Alman savaş uçakları (Luftwaffe) İngiliz havaalanlarını ve radar üslerini bombalamaya başladı.
1954 – Pakistan milli marşı, Pakistan radyosundan ilk kez yayımlandı.
1956 – Türkiye’de ortaokullara din dersi konuldu.
1960 – Orta Afrika Cumhuriyeti, Fransa’dan bağımsızlığını ilan etti.
1961 – Doğu Almanya yönetimi, batıya kaçışları önlemek için Berlin sınırını dikenli tellerle kapattı. 20 Ağustos’ta bu tellerin yerine, daha sonra Utanç Duvarı denilecek beton duvar örülmeye başlandı.
1966 – Çin Halk Cumhuriyeti’nde Mao Kültür Devrimini ilan etti.
1973 – Zülfikar Ali Butto, Pakistan başbakanı seçildi.
1987 – ABD başkanı Ronald Reagan, İran-Kontra Skandalı’ndaki sorumluluğunu kabul etti.
1997 – South Park yayına başladı.
1999 – Uluslararası tahkim yolunu açan anayasa değişikliği kabul edildi.
https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2015/04/tarihte-bugun-ne-oldu43-e1441010517592.jpg200300adminhttps://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2020/03/nar-sanat-2020-logo.pngadmin2015-08-13 10:05:442015-08-15 10:09:39Tarihte Bugün Ne Oldu 13 Ağustos
İki genç balet, sitemkâr. Türkiye’de yeterince ilgi görmediklerinden yakınıyorlar. ABD’de düzenlenen Grand Prix Klasik Bale Yarışması’nda Deniz Akarslan klasik balede birinci, Berkay Günay da modern dansta ikinci oldu. Önlerinde New York finali var. Ama ceplerinde beş kuruş para yok.
Deniz ile Berkay, başarının sırrı ‘disiplin’ diyor. İkili, her gün 7 saat çalışıyor. [Fotoğraf: Hüseyin Narin/Al Jazeera Türk]
Deniz Akarslan ve Berkay Günay, iki genç balet. Biri 16, diğeri 17 yaşında. Her ikisi de İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Bale bölümü öğrencisi.
Yazıyı Hazırlayan: Al Jazeera Türk Kanalı’nda Kıdemli Haber Prodüktörü . Başak Çubukçu
Deniz ve Berkay, geçen günlerde Amerika Birleşik Devletleri’nde düzenlenen Grand Prix Klasik Bale Yarışması’nda birincilik ve ikincilik elde etti. Deniz, klasik dalda birinci oldu. Berkay da modern dansta ikinci. Bu derece, onların yaşıtları arasında Türkiye adına elde edilmiş en önemli derece.
Deniz, Berkay ve hocalarıyla prova arasında görüştük.
Grand Prix Klasik Bale Yarışması’nda elde ettikleri dereceler önemli çünkü Deniz ve Berkay, uluslararası arenada ilk kez boy gösterdi. İlk tecrübelerinde kendilerinin dahi beklemediği bir gururu yaşadılar. Aslında elde ettikleri başarı, yarı final. Asıl önlerinde daha zorlu bir etap var: final elemesi… Her ikisi de çok sıkı çalışıyorlar.
Deniz Akarslan ve Berkay Günay, iki genç balet. Biri 16, diğeri 17 yaşında. Her ikisi de İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Bale bölümü öğrencisi.
Deniz ve Berkay, geçen günlerde Amerika Birleşik Devletleri’nde düzenlenen Grand Prix Klasik Bale Yarışması’nda birincilik ve ikincilik elde etti. Deniz, klasik dalda birinci oldu. Berkay da modern dansta ikinci. Bu derece, onların yaşıtları arasında Türkiye adına elde edilmiş en önemli derece.
Deniz, Berkay ve hocalarıyla prova arasında görüştük.
Grand Prix Klasik Bale Yarışması’nda elde ettikleri dereceler önemli çünkü Deniz ve Berkay, uluslararası arenada ilk kez boy gösterdi. İlk tecrübelerinde kendilerinin dahi beklemediği bir gururu yaşadılar. Aslında elde ettikleri başarı, yarı final. Asıl önlerinde daha zorlu bir etap var: final elemesi… Her ikisi de çok sıkı çalışıyorlar.
Birbirlerini rakip olarak görmüyorlar aksine onlar tek vücutlar.
“İsmim açıklandığında sağa sola bakıyordum. Deniz dürttü. Anlamadım, beklemiyordum çünkü. Deniz’i de yanındaki Kanadalı çocuk dürttü. Bizim için sürprizdi. New York için Allah büyük.”
Amaçları, dünyaca ünlü bale okullarından burs kazanmak. Deniz’in gönlünde yatan aslan, The Royal Ballet… Berkay’ınki de Het National Ballet School.
“Bizim için çok önemli, geleceğimizi aydınlatacak. Yarışmaya, istediğimiz okulların kapıları açılsın, önümüz açılsın diye girdik. Birincilik ya da ikincilik değildi amacımız. İsim duyurmak değil. Bu yarışma sayesinde bize burs alabiliriz.”
Konservatuardan hocaları Sergo Tereshenko’nun yüzü, öğrencilerinin 600 yarışmacı arasından dereceye girmesinden dolayı gülüyor. Tereshenko, öğrencilerini savaşçı olarak görüyor.
Deniz ile Berkay’ı finale hazırlayan Sergo Tereshenko, “Bursu kazanırlarsa büyük olay. Bir Türk kazanmış olacak” diyor. Fotoğraf: Hüseyin Narin
“İkisi de savaşçı karaktere sahip. Savaşçıysan başarılı olursun. Bunlar ilk kez yurtdışında sahneye çıkan çocuklar. Deniz, başta sahnede ufak bir fare gibiydi. Korkudan tir tir titriyordu. Ama kendisini sonradan yavaş yavaş toparladı. Demek ki asker karakteri var. Çalışkan. Sadece Allah vergisiyle olmaz, çalışmak lazım. Bunu her ikisi de yaptı.”
“Türkiye’de kıymet yok”
Çocukluk yaşlarından bu yana baleyle iç içeler. Bale, hayatlarının merkezinde değil. Bale, hayatlarının ta kendisi. Disiplini elden bırakmıyorlar. Günde yedi saat çalışıyorlar. Onlara göre bu, stadyumu altı kere turlamakla eş değer… Geri kalan saatlerde yemek yiyor, arkadaşlarıyla vakit geçiriyorlar.
Birinciliği elde eden Deniz Akarslan’a göre kabiliyet önemli ama asıl önemli olan disiplin.
“Baleye olan ilgim dokuz yaşında başladı. Teyzemin çocukları balet ve balerin. Biliyor musunuz, çocukken bale gösterisi izlerken gider televizyona sarılırmışım. Annem ve babam ne kadar aydın insan olsalar da bu duruma önceleri önyargıyla yaklaşmışlar. Sıcak bakmamışlar. Teyzem, kabul ettirdi baleyi. Bale, benim hayatım. Okuldaki çalışmamız, saat 19.30’da bitecek. Buradan çıkıp Kabataş vapuruna bineceğim. Bir saat sonra evde olacağım, yemek yiyemeden yatacağım. Sabah 08.00’de yine burada olacağım. Başarının sırrı bu. Hayatınızda sadece bale olmalı ve sadece disiplin. Olmadan çok zor, kabiliyet kurtarmıyor.”
Gençler, azimli. Elde ettikleri başarının bilincindeler ve hayallerinin avuçlarının arasından kaçmasına izin vermeyecek kadar da kararlı. Final, onların mesleklerini sürdürebilmeleri için tek şansları. En azından onlar böyle yorumluyor ve görüyor. İkincilikle dönen Berkay Günay açıklık getiriyor:
Berkay Günay’ın ailesi bale eğitimi için Mersin’den İstanbul’a taşındı. [Fotoğraf: Hüseyin Narin/Al Jazeera Türk]
“Baleye Türkiye’de devam etmek gibi bir hayalim yok. Tamamen yurtdışı odaklı. Bale, yurtdışında daha değer görüyor ve maddi olarak da daha doyurucu. Çünkü değer verilen bir sanat dalı. Bizim en büyük şanssızlığımız, bu meslek için Türkiye’de doğmak. Futbolcu olmak isterdim, o zaman daha çok değer buluyorsun, bu ülkede. Kıymet yok, tek kırıldığımız nokta bu. Yurtdışında sokakta ‘Ben baletim’ diyebiliyorsun göğsünü gere gere. Ama burada biraz belli etsen gelecek tepkiler hep aynı. Direkt bel altı çalışıyorlar bize.”Finalde de başarılarını devam ettirebilirlerse burs kazanma şansları olacak. Hocaları aynı zamanda devlet sanatçısı olan Sergo Tereshenko bunun elde edilmesi zor bir fırsat olduğunu söylüyor.
“New York çok zor etap. Orada kazanırlarsa burs kazanacaklar. Burs kazanınca okul seçecekler. Düşünün Royal Bale’den gelmiş burs. Kendi imkanlarıyla girmeye kalksa yıllık en az 30 bin pound ödemesi lazım. Bursu kazanırsa, hiç para ödemeyecek. Daha da ötesi bir Türk kazanmış olacak. Okul çok etkili, bunun için çalışıyorlar. İnşallah kazanırlar.”
Paraları yok
İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nın iki genci ve hocalarını yurtdışına götürecek ne yazık ki bütçesi yok. Aileler devreye girip ekibi Amerika Birleşik Devletleri’ne yollayabilmek için kredi başvurusunda bulundular.
Ancak her koyun kendi bacağından asılır misali, iş başa düşmüş. Bir yandan elemelere hazırlanıp diğer taraftan kapı kapı kaynak aramaya başladılar. İlk etap için zor olsa da kaynak buldular. Deniz ve Berkay, o sürecin çok sancılı olduğunu anlatıyor.
Deniz Akarslan, balenin Türkiye’de sanatın parçası olarak görülmediğini söylüyor. [Fotoğraf: Hüseyin Narin/Al Jazeera Türk]
“Okulun tuvaletini yenilemek için bile bütçe çıkmıyor. Amerika’ya gibi bir yere dört kişiyi yollamaları çok zor. Okul yönetimi, bize yardımcı olamayacaklarını açıkladı. Verseler de borç olarak verebileceklerini söylediler. Her yere başvurduk. Lions’a başvurduk. Onlar olmasa gidemezdik. Sadece uçak için değil, oteli de hallettiler.”Gençler kaynak bulmak pahasına şirketlerin markalarını üstlerinde taşımaya bile razı olmuşlar.
“Biz şirketlere şunu da dedik: ‘Biz öylesine gidelim-gelelim demiyoruz. Sizi de temsil edeceğiz. Bize tişört, çanta verin. Onları taşıyalım. Hem sizin adınızı da taşımız oluruz.’ Ama kimse yanaşmadı.”
Berkay Günay, kendilerine ters gelse de bunu yapmaya mecbur olduklarını dile getiriyor.
“Keşke böyle olmasa… Ama başka türlü olmuyor. Kabul etmiyorlar. Yurtdışına baktığımızda aslında bize gelmeleri gerekiyor, Türkiye’de kapı kapı dolaştık. Hocamız kaç yaşında, onun bize sadece bale öğretmesi gerekirken insanların kapısında bekledi. Oraya gidebilmek bizim için çok zordu.”
New York için de ceplerinde paraları yok. Yine sancılı bir süreç onları bekliyor. Final, nisan ayında.
İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı, Osmanlı’dan günümüze gelen iki sanat kurumundan biri. [Fotoğraf: Hüseyin Narin/Al Jazeera Türk
Okul binası yetersizİstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı binası, Kadıköy’de. 1986’dan bu yana bina arayışları devam ediyor. Bale Ana Sanat Dalı Başkanı Oral Yazıcı, mevcut binanın bale için uygun olmadığını ifade ediyor.Yazıcı, Deniz ve Berkay’ın tüm bu olumsuzluklar içinden nasıl sıyrıldıklarına şaşırdığını söylüyor:
Oral Yazıcı: Balenin içinde bulunduğu durum, 10 yıl önce çok daha iyiydi. Her geçen yıl daha da kötüye gidiyor. Fotoğraf: Hüseyin Narin
“Bu okul, bale yapmaya müsait değil. Konservatuara müsait değil. 55 yaşındayım, ben 30 yıldır buradayım. Şu okulda biz geldiğimiz günden beri bina arıyoruz. Salonlarımız uygun değil. Aynı salonda orkestra çalışıyor, müzik çalışıyor. Bu çocuklar nasıl çıktılar, bazen düşünüyorum. Şaşırıyorum.”
Bunlara rağmen konservatuarda yaptıklarını mucize olarak değerlendiriyor. Aslına bakarsanız haksız da değil. Verdiği örnek de bunu gösteriyor:
“Fiziki olarak bu bina konservatuara uygun değil. Sadece bale değil, gidin bakın çocuklar tuvaletlerde çalışıyor. Klarnetini ya da keman gitarını alıyor tuvalette çalışıyor. “
Geçmişle günümüzü buluşturan, antik metinlerden günümüze süren yolculukta, sonunda ‘gül’e ulaşan ‘Güldestan’ eklenen yeni bölümlerle yıllar sonra yeniden İstanbul’da sahnelenecek. MDTİst (Modern Dans Topluluğu İstanbul) Genel Sanat Yönetmeni Beyhan Murphy’nin ilk kez 2004’te Mercan Dede ile beraber hazırladığı, o günden bugüne, Mersin, Antalya, Samsun, İzmir ve İstanbul olmak üzere beş Devlet Opera ve Balesi tarafından yerleşik sahnelerde ve Hollanda, Çin, Almanya, Makedonya ve Fransa’da sahnelenmiş olan Güldestan’ın 10. yılını kutluyor.
Güldestan’da bir göç yolundan şehirdeki kafeye, çağdaş yazar Orhan Pamuk’un eserlerinden 18.yy’da Evliya Çelebi’ye, modern insanın içsel yolculuklarından sema’ya, Osmanlı zamanlarından modern İstanbul’a ve nihayetinde de GÜL’e varan bir yolculuk anlatılıyor. Mercan Dede ve Beyhan Murphy’nin proje içerisinde buluşması, Güldestan’ı, sadece elektronik müzik ve sufi gelenekleriyle müzikal anlamda değil, mekansal ve anlatım biçimi açısından da geçmişle geleceği buluşturan unsurlar taşıyor.
Geçmiş yıllarda Güldestan’da dans etmiş konuk sanatçılarla birlikte, MDTİstanbul dansçıları tarafından sahnelenecek temsilde, Mercan Dede’nin canlı performansı ile sahnede viyola, kanun, çello, klarnet ve perküsyonun yer aldığı orkestra ve Ara Güler’in fotoğrafları eşlik ediyor.
İstanbul’da en son 2008 yılında AKM’de sahnelenen oyunun yeni temsilleri, 18-19 Kasım ve 14-17 Aralık tarihlerinde Fulya Sanat Merkezi’nde gerçekleşecek.
https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2014/11/GÜLDESTAN.jpg442788adminhttps://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2020/03/nar-sanat-2020-logo.pngadmin2014-11-18 12:29:372014-11-18 12:29:37Güldestan 10. yılında, yeniden Mercan Dede ile sahneleniyor
Dünyanın en önemli müzik otoritelerince 20. ve 21. yüzyılın en üstün keman virtüözü kabul edilen Itzhak Perlman, bu sene 70. yılını kutlayan Yapı Kredi ana sponsorluğunda Map İletişim ve Piu Music organizasyonuyla 29 Nisan 2014 tarihinde İstanbul Kongre Merkezi’nde vereceği konser için tekrar Türkiye’ye geliyor.
Her gittiği ülkede müzikseverlerin yoğun ilgisiyle karşılaşarak konser biletleri aylar öncesinden tükenen, “Schindler’in Listesi” filminden de tanınan ve geçtiğimiz aylarda İstanbul’da müthiş bir konsere imza atan Itzhak Perlman’ın konser biletleri, Biletix.com üzerinden satılıyor.
20 milyon dolarlık Soil Stradivarius geri geliyor!
Geçtiğimiz aylarda da Yapı Kredi sponsorluğunda İstanbul’da konser veren Perlman, bu yıl yine geçmişte Yehudi Menuhin’e ait Stradivari’nin altın çağında yapılmış en iyi kemanı olduğu düşünülen 1714 yapımı antik Soil Stradivarius ile katılacak.
Perlman konsere, geçmişte Yehudi Menuhin’e ait Stradivari’nin altın çağında yapılmış en iyi kemanı olduğu düşünülen 1714 yılı yapım tarihli, 300 yıllık Soil Stradivarius ile katılacak.
Perlman’ın kullandığı enstrümanın değerinin 20 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor.
5 ayrı dalda Grammy sahibi…
En İyi Oda Müziği ve En İyi Enstrümantal Solist Performansı gibi toplamda 5 ayrı dalda Grammy Ödülü’ne sahip olan Perlman’ın, Harvard, Yale, Brandeis, Roosevelt, Yeshiva ve Hebrew Üniversitelerindefahri ve onursal doktoraları bulunuyor.
Itzhak Perlman Kimdir?
Schindler’in Listesi filminden de tanınan Perlman, 1945 yılında Birleşik Krallık Filistin Mandası altında bulunan Tel Aviv’de doğdu. Çocukluk yıllarında radyodan dinlediği klasik müziklerle kemana olan ilgisi başladı.
İlk eğitimini Shulamit Konservatuarı’ndaveTel-Aviv MüzikAkademisi’ndeRivka Goldgart’tan aldı. Sonrasında Juilliard Okulu’nda büyük keman eğitmeni Ivan Galamian ve onun asistanı Deraothy DeLay ile çalışmak için Amerika Birleşik Devletleri’ne gitti.
Perlman dört yaşında çocuk felci geçirmiştir.Zaman içinde iyileşerek koltuk değnekleri ileyürümeyi öğrenen Pearlman, hızlı hareket edebilmek ve otururken keman çalmak için elektrikli amigo scooter kullanıyor.
20. ve 21. yüzyılın en üstün kemancılarından biri olarak görülen Perlman, halen eşiyle birlikteNew York’ta yaşıyor.
Ünlü performansları
Itzhak Perlman, 7 Mayıs 2007 tarihinde Beyaz Saray’daki Kraliçe Elizabeth’in katıldığı devlet yemeğinde performans sergiledi.
2009 yılındaki Barack Obama’nın göreve başlama merasiminde, John Williams’ın Air and Simple Gifts adlı eserinde Yo-Yo Ma (çello), Gabriela Montero (piyano) ve Anthony McGill (klarnet) ile birlikte sahne aldı.
Son yıllarda, orkestra yönetmeye başlayan Perlman, Detroit Senfoni Orkestrası’nın başmisafir orkestra şefliği görevini de yürütüyor. 2002-2004 yılları arasında Saint Louis Senfoni Orkestrası’nda müzik danışmanı olarak hizmet verdikten sonra, Kasım 2007’de Westchester Senfoni Orkestrası Perlman’ın sanat yönetmenliğine ve baş orkestra şefliğine atandığını duyurdu.
Bu çerçevede 11 Ekim 2008 tarihinde, Beethoven’ın 5.Piyano Konçertosu’nun çalındığı, Leon Fleisher’ın da yer aldığı Beethoven programında ilk konserini verdi.
Başarıları – Ödülleri
Leventritt Yarışması – Galibiyet
Grammy Ödülleri :
– En İyi Oda Müziği Performansı
– En İyi Enstrümental Solocu Performansı (orkestra ile)
– En İyi Enstrümental Solocu Performansı (orkestra olmadan)
– En İyi Klasik AlbümEn İyi Tasarlanmış Albüm, Klasik
* Newsweek Magazine, Perlman’ı baş makalede yayınladı
* A.B.D Başkanı Ronald Reagan tarafından “özgürlük madalyası” (Medal of Liberty) ile ödüllendirildi.
* A.B.D Başkanı Bill Clinton tarafından “sanatlar ulusal madalyası” (National Medal of Arts) ile ödüllendirildi
* Kennedy Merkezi Ödülleri (2003) Fahri / Onursal derecelerde Harvard, Yale, Brandeis, Roosevelt, Yeshiva and Hebrew üniversiteleri tarafından ödüllendirildi.
https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2014/04/Itzhak_Perlman.jpg349563adminhttps://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2020/03/nar-sanat-2020-logo.pngadmin2014-04-15 13:23:162014-04-15 18:02:3420. ve 21. yüzyılın en üstün keman virtüözü kabul edilen Itzhak Perlman İstanbul'a geliyor!