Yazılar

Akbank Caz Festivali 23 Ekim – 2 Kasım tarihleri arasında

akbank-caz-festivali24. yaşını kutlayan Akbank Caz Festivali belli ki yine Türkiye’nin her rengini, her şehrini kucaklayan bir festival olacak. 23 Ekim – 2 Kasım tarihleri arasında ülkemizde gerçekleşecek caz fırtınasının sorumlusu 24. Akbank Caz Festivali’nin programı,11 Eylül 2014, Perşembe günü Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil ve Akbank Sanat Müdürü Derya Bigalı’nın ev sahipliğinde Hilton ParkSA Otel’de gerçekleştirilen basın toplantısı ile açıklandı.

Sadece İstanbul’un festivali olmadıklarını vurgulayan Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil, “İstanbul’un her an canlı, farklı zenginlikleri bir arada taşıyan, herkesi büyüleyen havası caz müziğine çok yakışıyor. Biz de İstanbul’un enerjisini, dinamizmini, o büyülü havasını cazın farklı renkleriyle daha da zenginleştirmek için bir kez daha yola çıktık. Ancak festival İstanbul’la sınırlı kalmıyor. Etkinliklerimizi İstanbul dışındaki şehirlerimizde de yaygınlaştırıyoruz. Festival’in en önemli etkinliklerinden biri olan Kampüste Caz ile, 3-14 Kasım tarihleri arasında Gaziantep, Adana, Kayseri, Ankara, Eskişehir, Edirne, Çanakkale ve İzmir’de de cazın coşkusunu ve heyecanını üniversiteli gençlerle buluşturuyoruz.” dedi.

Ekonomi, bilim, eğitim gibi alanlardaki başarıların yanında kültür ve sanat alanındaki atılımların da bir ülkenin zenginliğini pekiştiren öğeler olduğunun altını çizen Binbaşgil, “Kültür ve sanat eserleri ülkelerin gelecek kuşaklara bırakacağı en önemli, en kalıcı miras. Kültür ve Sanat alanında gerçekleştirdiğimiz uzun soluklu projeler Akbank olarak bu alanlara verdiğimiz önemin de en büyük göstergesi.” dedi.

Caz tutkunları için usta müzisyenlerin yanı sıra Avrupa caz sahnesinin yükselmekte olan genç yıldızlarının da yer aldığı cazın farklı renklerini yansıtan zengin bir program hazırladıklarını söyleyen Akbank Sanat Müdürü Derya Bigalı, “Festival kapsamında, aralarında özellikle ülkemizde büyük merakla beklenen isimlerin olduğu dört usta caz sanatçısını ağırlayacağız. Cazın dahi isimleri arasında gösterilen Jamie Cullum, Festival’in en önemli isimleri arasında. Bu sene, iki önemli ustayı birlikte aynı sahnede izleyeceğiz, Kenny Barron & Dave Holland ikilisi cazseverlere unutamayacakları bir konser verecek. Bununla birlikte, caz müziğinin yaşayan en iyi kontrbasçılarından biri olarak kabul edilen Christian McBride grubu ile 24. Akbank Caz Festivali’nin konuğu olacak. Son olarak, ülkemizde merakla beklenen cazın parlak sesi Chet Faker da müzikseverlere unutulmaz bir konser verecek.

Ayrıca Festival programımızda Türkiye-Polonya diplomatik ilişkilerinin tesisinin 600. yıldönümü olması sebebiyle Leszek Mozdzer, Marcin Masecki gibi önemli Polonyalı müzisyenler de yer alıyor. Artık bir Festival klasiği haline gelen ve bu yıl altıncısı düzenlenen “Kampüste Caz”, 3-14 Kasım tarihleri arasında 9 farklı şehirde gerçekleştirilecek konserlerle cazın coşkusunu ve heyecanını üniversiteli gençlerle buluşturacak. Büyük ilgi gören “Liselerde Caz Atölyeleri” ile gençlere caz müziğini ve enstrümanlarını daha da yakından tanıma fırsatı sunmaya devam edeceğiz. Bu yıl festival kapsamındaki yeniliklerimizden biri de Deezer üzerinden kurmuş olduğumuz Akbank Caz radyomuz ve çalma listelerimiz. Bu platformda sanatçıların seçkileri yer alıyor. Mehmet Uluğ için de özel bir çalma listesi oluşturduk. 24. Akbank Caz Festivali’nin her yıl olduğu gibi bu yıl da caz severlere yeni keşifler sunmasını diliyorum” dedi.

Şehri caza boyayan program!

Şehrin en heyecan verici festivallerinden biri olan Akbank Caz Festivali’nin genel programını açıklayan Pozitif Live Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Uluğ, “Türkiye’nin en uzun soluklu ve en eski festivali Akbank Caz Festivali 24. yılında olmanın yanında seneye çeyrek asırlık bir birlikteliğe adım atıyor olmanın mutluluğu içindeyiz.” dedi. Bunun yanı sıra bu yılki festivalin geçtiğimiz sene kaybettiğimiz, festivalin yaratıcısı ve 23 yıl boyunca direktörlüğünü üstlenen Mehmet Uluğ anısına yapılacak olduğunu vurgulayan Ahmet Uluğ “24. Akbank Caz Festivali’nin bu yıl öne çıkan isimleri arasında Jamie Cullum, Kenny Barron & Dave Holland, Christian McBride Trio, Chet Faker, İbrahim Maalouf, Mario Biondi, China Moses, Dillon yer alıyor. Festival boyunca aralarında cemal reşit rey Konser Salonu, Akbank Sanat, Babylon, The Seed, Caddebostan Kültür Merkezi, Moda Sahnesi, Nardis ve Zorlu Center Performans Sanatları Merkezinin bulunduğu 17 ayrı mekanda 44 konser, 2 panel, 13 atölye gerçekleştirilecek ve yaklaşık 300 müzisyen ağırlanacak. Ayrıca 1990’da düzenlenen ilk Akbank Caz Festivali’nden, Kasım 2013’e kadar Festival’in direktörü olarak görev alan ve sayısız caz müzisyeniyle çok sayıda proje gerçekleştiren Mehmet Uluğ anısına özel bir gece düzenlenecek ve gecenin bilet geliri, Kaş’ta Mehmet Uluğ adına kurulan Müzik Evi’ni destekleme fonuna aktarılacak” dedi.

24. AKBANK CAZ FESTİVALİ PROGRAMI
•  Yıldızlar Geçidi 
24. yılında da caz dünyasının usta isimlerini ağırlayan Akbank Caz Festivali takipçilerine  yıldızlar geçidi yaşatıyor.
Genç yaşında kariyerine sığdırdığı biri Grammy, ikisi Altın Küre olmak üzere  sayısız ödülleri, dünyanın dört bir yanında verdiği konserlerdeki müthiş enerjisi ile izleyenleri kendisine hayran bırakan Jamie Cullum, Festival kapsamında  30 Ekim Perşembe günü Zorlu Center’da sahne alacak.
Rocktan caza onlarca farklı türü ustaca bir araya getiren başarılı trompetçi Ibrahim Maalouf ise 25 Ekim 2014, Cumartesi günü Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda Festival takipçileri ile birlikte olacak.
Sahne ismini Kaybedenler Kulübü’nün gerçek üyelerinden efsanevi caz trompetçisi Chet Baker’dan alan, günümüzde elektronik müziğin en özgün sanatçılarından biri olarak kabul edilen Avustralyalı besteci ve şarkıcı Chet Faker da 24. Akbank Caz Festivali’nde bir konser verecek.  “Rolling Stone” dergisi tarafından 2013 yılında “En İyi Bağımsız Sanatçı” seçilen Chet Faker, 2014 yılında kaydettiği albümü “Built On Glass”ın dünya turnesi kapsamında 1 Kasım 2014, Cumartesi günü gerçekleştireceği Babylon’da gerçekleştireceği konserde, caz ve dans tutkunlarına unutamayacakları bir gece yaşatacak.
İtalyan cazının müzik dünyasına en önemli katkılarından biri olan Mario Biondi de 24. Akbank Caz Festivali’nde. Dört platin müzik ödüllü ilk albümü “Handful of Soul” eleştirmenler tarafında çok beğenilen, duygusal ve sıcak ses rengiyle dinleyicileri derinden etkileyen Biondi, geçtiğimiz yıl yayınlanan “Sun” isimli son albümünün dünya turnesi kapsamında 24 Ekim 2014, Cuma günü Babylon sahnesinde olacak.

Dünyanın yaşayan en önemli caz vokalistlerinden Dee Dee Bridgewater’in kızı olan ve etkileyiciyle ses renginin yanı sıra sahne performanslarıyla da izleyenleri büyüleyen China Moses, Festival kapsamında 23 Ekim 2014, Perşembe günü The Seed’de piyanist Raphael Lemonnier ile kaydettikleri son albümü “Crazy Blues”dan besteler seslendirecek.

Brezilya doğumlu Alman şarkıcı ve piyanist Dillon, 2014 yılında yayınlanan ikinci albümü “The Unknown”nun dünya turnesi kapsamında Festival’de yer alacak. Elektronik müzikseverlerin yanı sıra melankolik besteleriyle pop ve folk tutkunlarını da etkileyen Dillon, 31 Ekim 2014, Cuma günü Babylon’da vereceği konserde özlem, aşk, kayıp, korku ya da arzu gibi “Bilinmeyenler” üzerine odaklandığı bestelerini seslendirecek.

• Cazın Ustaları

24. Akbank Caz Festivali, “Cazın Ustaları” bölümünde ise Kenny Barron, Dave Holland ve Christian McBride’ı ağırlayacak.

Birçok kez Grammy ödülüne aday gösterilen, Dizzy Gillespie ve Miles Davis gibi caz tarihinin efsaneleri tarafından keşfedilen piyanist Kenny Barron ve kontrbascı Dave Holland, 31 Ekim 2014, Cuma günü Zorlu Center’da Festival tutkunlarıyla bir araya gelecek.

Festival’in bir diğer konuğu ise kontrbas sanatçılarının günümüzdeki en önemli temsilcilerinden Grammy ödüllü Christian McBride. Ünlü sanatçı, piyanist Christian Sands ve Grammy ödüllü davul sanatçısı Ulysees Owens Jr ile yayınladıkları son albümleri “Out Here”in turnesi kapsamında 24 Ekim 2014, Cuma günü Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda caz tutkunlarıyla buluşacak.

• Özel Projeler

Tasavvuf muziğinin ana enstrümanı ney’i caz enstrümanları arasına sokan neyzen Kudsi Erguner, “Alman cazının kuyruklu yıldızı” olarak tanımlanan piyanist Michael Wollny ve perküsyon ustası Hamdi Akatay ile 25 Ekim 2014, Cumartesi günü Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda olacak.

Geçtiğimiz yıl aramızdan ayrılan, 1990’da düzenlenen ilk Akbank Caz Festivali’nden, Kasım 2013’e kadar Festival’in direktörü olarak görev alan ve sayısız caz müzisyeniyle çok sayıda proje gerçekleştiren Mehmet Uluğ, 24. Akbank Caz Festivali kapsamında özel bir gece ile anılacak. İlhan Erşahin’in ev sahipliğinde 28 Ekim 2014, Salı günü Babylon’da gerçekleştirilecek bu özel gecenin bilet geliri, Kaş’ta Mehmet Uluğ adına kurulan Müzik Evi’ni destekleme fonuna aktarılacak.
•  Yeni Kıtadan Caz ve Ötesi 
The New Yorker dergisinin, “Sadece heyecan verici bir trompetçi değil, aynı zamanda zeki bir grup lideri” olarak tanımladığı, günümüzün en önemli trompetçilerinden Ambrose Akinmusire, Festival’in  “Yeni Kıtadan Caz ve Ötesi” bölümünde caz tutkunlarıyla buluşacak. Caz dünyasının en saygın ödullerinden “Thelonious Monk Uluslararası Caz Trompet” ödülü sahibi sanatçı sadece müzikal açıdan değil, şarkı sözleri ve değindiği temalar nedeniyle sanat değeri en yüksek çalışması olarak nitelendirilen son albümü “The imagined savior is far easier to paint”den besteler ile 23 Ekim 2014, Perşembe günü Babylon sahnesinde olacak.
Eleştirmenlerin 21. yüzyılın söz yazarlığı tanımını değiştiren isim olarak nitelendirdiği  “Şair Müzisyen” Patricia Barber, dünyaca ünlü caz dergilerinde 2013’ün en iyi albümü olarak yer alan “Smash”ın dünya turnesi kapsamında hem en yeni besteleri, hem de caz literatürüne girmiş ve klasikleşmiş eserleriyle 26 Ekim 2014, Pazar günü Babylon’da unutulmaz bir gece yaşatacak.
80’li yıllarda pop şarkıcısı olarak tanınan, 90’lı yıllardan itibaren cazın çekiciliğine kapılan ve Chiago Tribune’un “Cazın en çekici seslerinden biri” olarak tanımladığı Amerikalı sanatçı Kathy Kosins, 31 Ekim 2014, Cuma günü Nardis’te vereceği konser ile Festival’e renk katacak.
Cazı, çocuk yaşlarda radyo kanalları arasında gezinirken keşfeden, modern caz, hip hop, soul ve drum’n’bass’ı ustalıkla birleştiren Jose James, günümüzde dünyanın en önemli vokalist ve şarkı yazarları arasında yer alıyor. 2010 yılında yayınlanan “No Beginning No End” albümü ile müziğin Cannes’ı kabul edilen “L’Academie du Jazz Grand Prix”  ödüllerinde ‘en iyi vokal caz albümü’ ödülüne layık görülen Jose James, Festival kapsamında 29 Ekim 2014, Çarşamba günü Babylon’da gerçekleştirilecek konserde son albümü “While You Were Sleeping”den parçalar seslendirecek.
•  Avrupa Cazından Farklı Sesler & Başka Renkler
İtalyan cazının yeni “harika cocuğu” olarak tanımlanan piyanist Claudio Filippini, basta Luca Bulgarelli ve davulda Marcello Di Leonardo’dan oluşan triosu ile 01 Kasım 2014, Cumartesi günü Akbank Sanat’ta olacak.
Rock grubu Radiohead’den ilham alan Hollandalı müzisyenlerden oluşan Zapp4’ün tüm üyeleri yaylı çalgılar çalıyor. Caz formunda altı albüme imza atan ve eleştirmenlerin “doğaçlama ve melodiyi tutkulu sololarla birleştiriyor, zaman zaman korkunç bir enerji, zaman zamansa oldukça durgun bir edayla çalsalar da müziklerinde her zaman şiirsel bir yan görünüyor” diye tanımladığı Zapp4’ün Festival kapsamında 27 Ekim 2014, Pazartesi günü Akbank Sanat’ta vereceği konserden yüzünüzde büyük bir gülümseme ile ayrılacaksınız.
Polonya cazının Tomasz Stanko sonrası yetiştirdiği en önemli caz müzisyeni kabul edilen piyanist ve film müziği bestecisi Leszek Mozdzer, muhteşem performansı ile Festival seyircisiyle buluşuyor. Konserlerinde ince ve mistik bir atmosfer yaratmakta usta olan Mozdzer, 23 Ekim 2014, Perşembe günü Akbank Sanat’ta olacak.
Henüz 24 yaşında olan ve dünyanın en önemli sahnelerinde konserler veren Amsterdam doğumlu piyanist, vokal, besteci, söz yazarı ve aranjör Karsu, 26 Ekim 2014, Pazar günü Caddebostan Kültür Merkezi’nde caz tutkunlarıyla buluşacak. Burdur gölündeki kurumaya dikkat çektiği müzik videosu ile takdir toplayan ve Hollanda’da önümüzdeki dönemde en çok konuşulacak on isim arasına seçilen Karsu, konserde 2012 yılında yayınlanan ve eleştirmenlerce oldukça beğenilen ilk albümü “Confession”dan eserler seslendirecek.
Kendilerine has müzikal stillerini eşsiz bir karışımla yeniden üretmek için bir araya gelen Amsterdamlı dokuz genç müzisyenden oluşan Jungle By Night, hip hop’dan caza, Psychedelic Rock’dan reggae ve latin müziklerine kadar çok çeşitli bireysel ilgi ve zevklerini, Afrika odaklı funk ekseninde birleştiriyor. Etiyopya’nın efsanevi müzik adamı Mulatu Astatke’yi müzikal fikir babaları kabul eden Jungle By Night, neşeli ve enerji dolu performanslarını  30 Ekim 2014, Perşembe günü Babylon sahnesinde sergileyecek.
• Kültürlerarası Buluşmalar

İstanbul’un kaotik atmosferini “harikalar diyarı” olarak gören müzisyenlerin bir araya gelmesiyle oluşan “Wonderland” projesi 24. Akbank Caz Festivali’nde. Usta sanatçı İlhan Erşahin’in klarnet üstadı Hüsnü Şenlendirici ile kurduğu topluluk, geleneksel ile modern arasındaki ses dünyasını İstanbul ekseninde kaynaştırıyor. Erşahin’in İstanbul ile olan ilişkisinin yanı sıra Türk müziğine dair ilgisinin bir ifadesi olan Wonderland projesi dub, trip-hop, elektronik caz, Balkan ve Roman müziklerini melodik bir çizgide bir araya getiriyor. Arabesk, dub, trip-hop, elektronik caz, drum’n’bass, Balkan ve Roman ezgilerinin bütünleşmesine şahit olmak için 31 Ekim 2014, Cuma günü Moda Sahnesi’nde gerçekleşecek İlhan Erşahin’s Wonderland konserini kaçırmayın.

Ortadoğulu kadın şarkıcıların duygu yoğunluğundan ve ince toplumsal eleştirilerinden ilham alsa da, sıradışı vokal anlayışı ile kendi müzik tarzını yaratan, “Tanrıça” lakaplı Yasmine Hamdan, 30 Ekim 2014, Perşembe Günü Moda Sahnesi’nde.

• Bizden Sesler

24. Akbank Caz Festivali’nin “Bizden Sesler” bölümünde Sarp Maden, Engin Recepoğulları Trio, J’ZZ-XPR’SS, İstanbul Gençlik Orkestrası, Islandman caz tutkunları ile buluşacak.

Gitar tonu ve tekniğiyle kendi özgün tarzını oluşturan, cazın sadece duygu değil entelektüel birikim de barındırdığını albümlerinde gösteren Sarp Maden, solo projesiyle Festival’de dinleyiciler ile olacak. Sarp Maden, 24 Ekim 2014, Cuma günü Akbank Sanat’ta gerçekleştireceği konserde doğaçlamalanın sakin atmosferini dinleyenleri ile paylaşacak.

Claudio Fasoli ve Antonio Zambrini’nin oluşturduğu Open Jazz Orkestra ile 12. Avrupa Caz Festivali’nde sahne alan ve bu performanslar sonrası kazandığı burs ile İtalya’da SienaMasterclass Summer Course’da eğitimini tamamlayan Engin Recepoğulları, 25 Ekim 2014, Cumartesi günü triosu ile Akbank Sanat sahnesinde olacak.

Trompet sanatçısı İmer Demirer’in girişimiyle 2013 yılında kurulan J’ZZ – XPR’SS, 2 Kasım 2014, Pazar günü Babylon sahnesindeki konserinde Türk caz sahnesinde önemli bir yere sahip olan Emin Fındıkoğlu, Ali Perret, Aydın Esen, Çağlayan Yıldız ve Can Çankaya gibi enstrümantalist ve bestecilerin özgün beste ve arajmanlardan oluşan bir repertuar seslendirecek. Farklı caz stillerine sahip bestecilerimizin eserlerini bütünlükçü bir atmosferde izlemek için J’ZZ – XPR’SS’in bu özel konserinde yerinizi ayırın.

Türkiye’de cazın en eski kurumsal destekçilerinden biri olan Akbank’ın desteği ile hayata geçirilen İstanbul Gençlik Caz Orkestrası, piyanist, besteci ve eğitmen Baki Duyarlar’ın şefliğinde yolculuğuna devam ediyor. Türk cazının gelişimi için yeni kapılar aralamayı, genç yetenekler için farklı olanaklar sağlamayı ve Türk bestecilerinin özgün bestelerini caz dinleyicileriyle buluşturmayı amaçlayan, cazın en temel grup formatlarından biri olan ‘big band’ oluşumu üzerine şekillenen İstanbul Gençlik Caz Orkestrası’nda yer alan yaşları 19 ile 25 arasında değişen 17 genç müzisyen 24. Akbank Caz Festivali kapsamında, 27 Ekim 2014, Pazartesi günü Caddebostan Kültür Merkezi’nde caz tutkunlarıyla buluşacak.

Adını Farfara grubuyla duyurmuş Tolga Böyük’ün solo projesi Islandman adı altında 24. 1 kasım 2014, Cumartesi günü Babylon’da sahne alacak.

Keşif Yolculukları: Polonya Caz Sahnesi
24. Akbank Caz Festivali’nde bu yıl, Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. Yıldönümü nedeniyle 2014 yılı kültür programı kapsamında Akbank Caz Festivali ve Jazztopad Festivali işbirliğiyle “Keşif Yolculukları: Polonya Caz Sahnesi” başlığı altında özel projeler yer alıyor.
Yayınladıkları iki albüm ile Avrupa caz çevrelerince oldukça beğeni toplayan ve çok sayıda festivalde sahne alan Obara International, 30 Ekim 2014, Perşembe günü Akbank Sanat’ta vereceği konser ile Festivalciler ile buluşacak. Alto saksafonda  Maciej Obara, piyanoda Dominik Wania, basta Ole Morten Vagan ve davulda Gard Nilssen’den oluşan topluluğun caz piyanisti Krzysztof Komeda için yaptıkları saygı albümü “Komeda” müzik otoritelerince topluluğun en önemli kaydı olarak kabul ediliyor.
Polonyalı müzisyenler arasında önemli bir yere sahip olan caz piyanisti, besteci ve yapımcı Marcin Masecki, Festival kapsamında cazseverler ile buluşuyor. Yaratıcılığını belli bir müzik türü ile sınırlamayan, tarzı caz, klasik ve deneysel müzik arasında gidip gelen, çok yönlü sanatçı 26 Ekim 2014, Pazar günü Akbank Sanat’ta gerçekleştireceği konserde “vahşi doğaçlamalar”ı ile dinleyenleri büyülemeye hazırlanıyor.
Avrupa’nın doğaçlama müzik dünyasında kendisine şimdiden saygın bir yer edinen, müziğindeki yoğun avangard unsurlara rağmen ülkesinin zengin halk müziği geleneğinden oldukça yararlanan Polonyalı besteci ve klarnet sanatçısı Waclaw Zimpell, 24. Akbank Caz Festivali’ne “HERA” adını verdiği proje ile katılıyor. Zimpell’in Polonyalı üç arkadaşıyla hayata geçirdiği HERA, sahne ve izleyici arasındaki görünmeyen bariyeri yıkmayı amaçlıyor. Müzik otoritelerinin konser performanslarını “ateşli ve her an patlamaya eğilimli” olarak tanımladığı HERA, 31 Ekim 2014, Cuma günü Akbank Sanat’ta vereceği konserle dinleyenlere  unutulmaz dakikalar yaşatacak.
•  Eğlence Kapıyı Çalıyor  
Hollanda’nın en ünlü caz DJ’i olarak tanınan Maestro, efsanevi caz plak şirketi Blue Note imzalı sekiz albüm çıkardı ve altı tanesi platin ünvanını kazandı. Dünyanın bir çok festivalinde yer almış Maestro, funk, caz, latin ve elektronik müziği harmanlayan tarzıyla bu sene 24. Akbank Caz Festivalinde Babylon’da 24 Ekim 2014, Cuma günü sahne alacak.
‘Electro Swing’ tarzını bize tanıtan White Mink Swing’i yeniden yorumlayarak 20’ler ve 30’ların ruhunu günümüz modern dünyasına uyarlamayı başardı. Caz ve swing severler arasında büyük popülariteye sahip White Mink, 24. Akbank Caz Festivali kapsamında 31 Ekim 2014, Cuma günü Babylon’da dinleyicileriyle buluşacak.
PANEL ve ATÖLYE ÇALIŞMALARI
24. Akbank Caz Festivali her yıl olduğu gibi bu yılda pek çok panele ve atölye çalışmasına ev sahipliği yapacak.
PANEL: Anayoldan Çıkanlar
Tüm dünyada toplumsal ve kültürel alanda yoğun değişimlerin yaşandığı 60’lı yıllar, ABD’de ikamet eden Afro-Amerikan toplumunda eşitlik ve özgürlük konularında Radikal yapıları doğurduğu gibi, cazı da derinden etkiledi. Bu dönemin öfkeli ama son derece yaratıcı müzisyenleri, ana akım cazının beyaz Avro-Amerikan kültürünün hegemonyasına girdiğini savunmuş, devrin muziğine ve ekonomik koşullarına küçük çapta bir başkaldırı başlatmışlardır. Cazda Afrika müziğinden uzaklaşıldığını ve köklerden kopmanın politik alanda savunulan eşitlik ve özgürlük kavramlarıyla ters düştüğünü söyleyerek özgür cazın ilk örneklerini veren bu eşsiz sanatçıların anayolu terk etme öykülerinin siyasal, sanatsal ve ekonomik boyutları caz programcısı Hakan Rauf Tüfekçi moderatörlüğünde Sevin Okyay, Tolga Tüzün ve Çağatay Yıldız tarafından masaya yatırılacak.
25 Ekim 2014, Cumartesi Saat: 14.00 Yer: Akbank Sanat
PANEL: Caz Müziğinde Kadın Olmak
Çoğunlukla “vokalist” olarak kendisine sahne bulan kadın caz müzisyenlerinin tarihsel açıdan kazanımları ve kayıpları usta yazar, çevirmen ve radyo programcısı Sevin Okyay moderatörlüğünde, ceylan ertem, Karsu Dönmez ve Selen Gülün tarafından değerlendirilecek.
27 Ekim 2014, Pazartesi Saat:14.00 Yer: Akbank Sanat
PANEL: Caz Hakkında Yazmak
“Müzik sadece müzik değildir” sözüne “caz” kadar örnek gösterilebilecek pek az müzik türü vardır. Akademisyenler tarafından siyasal, ekonomik, psikolojik ve sosyolojik açılardan defalarca incelenen caz, sinemadan fotoğrafa, resimden edebiyata kadar pek çok sanat türüyle karşılıklı etkileşimde bulunmuştur. Caz müzisyenleri ile röportajlar yapan, sanatçıların biyografilerini yazan, son çıkan albümleri tanıtan, izledikleri konser ve festivalleri eleştiren bu yazarların keyifli ve gizemli dünyası “Jazz Dergisi”nin editorü Zuhal Focan moderatorlüğünde, günümüzün caz yazarları ile açığa çıkacak. Kimbilir, caz hakkında yazı yazmak icin ilham alacağınız, cesaret bulacağınız gün bugündur.
01 Kasım 2014, Cumartesi Saat: 14.00 Yer: Akbank Sanat
ATÖLYE: Çocuklarla Caz 
Orff Yaklaşımı’na dayalı olarak yapılacak “Çocuklarla Caz” atölye çalışmasında, en temel caz ritmi olan swing, beden perküsyonu, tekerlemeler ve oyunlarla çocuklara tanıtılacak. Bu ritmin üzerine Orff Çalgıları (Ksilofon, metalofon, vurmalı çalgılar) kullanılarak basit eşliklerle birlikte
çocuklarla beraber melodik doğaçlamalar yapılacak ve ortaya çıkan parçalar düzenlenerek çocuklardan renkli bir caz orkestrası oluşturulacak.
25 kim Cumartesi Saat: 14.00 Yer: Akbank Sanat
ATÖLYE: Çocuklarla Beden Müziği Atölyesi 
Festivalin küçük cazseverlere yönelik etkinliklerinden biri de “Çocuklarla Beden Müziği Atölyesi”. Sesin, sessizliğin, elin, parmakların, ayakkabının, rüzgarın, bakışların, kısacası her şeyin müziğe ve ritme dönüştüğü, çocukların hayal gücü ve yaratıcılıklarının yardımıyla müziğin büyülü dünyasına gerçekleştirecekleri bu yolculukta kılavuzumuz uzman psikolog, eğitimci, yazar ve oyuncu Burcu Tekin. Sonunda çocukların “doğaçlama” olarak hazırlayacağı kısa bir gösteri gerçekleştirilecek olan  atölye çalışması çocuklar ve ebeveynleri için yeni algı kapıları açacak.
01 Kasım 2014, Cumartesi Saat: 14.00 Yer: Akbank Sanat
ATÖLYE: Drum&Bass Magazine // Gitar Dergisi Atölyeleri
Bu sene 24. Akbank Caz Festivali kapsamında ikinci kez gercekleştirilecek Drum&Bass Magazine – Gitar Dergisi Atölyeleri, enstrümanlara ve müziğe ilgi duyan her yaştan amatör ve profesyonel katılımcıları bekliyor. Atölyeler sayesinde katılımcılar müzik bilgilerini arttırırken hem iyi vakit gecirecekler, hem de deneyimli eğitmenlerle tanışma imkanı bulacaklar.
02 Kasım 2014, Pazar Saat: 11.00- 21.30 Yer: Akbank Sanat
ATÖLYE:Tap Away
Atölye Dans’ta canlı piyano eşliğinde gerçekleştirilecek “Tap Away” atölye çalışmasında, katılımcılar, 19. yüzyılda ABD’de ortaya çıkan ve daha sonra tüm dünyaya yayılan tap dansının tüm inceliklerini eğitmenlerle beraber pratik etme şansı yakalayacak. Etkinlik ile tap dansının çeşitli  kombinasyonlarından faydalanarak, katılımcıların günlük hayatın stresinden kurtulmaları ve “Singing in the Rain” gibi  eski  müzikallerde hissedilen neşeli atmosferin günümüzün zor şehir hayatında yeniden yakalanması amaçlanıyor.
25 Ekim 2014, Cumartesi saat: 15.00 Yer: Atölye Dans
1 Kasım 2014, Cumartesi saat: 15.00 Yer: Atölye Dans
• CAZLI BRUNCH
Festival’in kulağa olduğu kadar damak zevkine de hitap eden ve büyük ilgi gören Cazlı Brunch’ları 24. yılda da devam ediyor. Haftaya caz müziği eşliğinde keyifli başlangıç yapmak isteyenler için, ilk olarak 26 Ekim 2014, Pazar günü tasarımıyla büyük beğeni toplayanBeyoğlu’nun konsept otellerinden Mama Shelter’de düzenlenecek Cazlı Brunch’da Uninvited Jazz Band sahne alacak. Grup, 1920’lerin swing ve blues klasiklerinden oluşan repetuarıyla hafta sonu keyfinize renk katacak.
Uninvited Jazz Band, 2 Kasım 2014, Pazar günü ise bu yıl üçüncü kez Cazlı Brunch’a ev sahipliği yapacak olan Hilton ParkSA’da sahne alacak. Hilton ParkSA’nın nefes kesen boğaz manzarası ve caz muzik eşliğinde gercekleşecek brunch’ta lezzetli açık büfe ve cazın en ateşli dönemlerinden gelen melodiler duygularınızı ele geçirecek.
Akbank Sanat Kafe’nin 25 Ekim ve 1 Kasım tarihlerinde  evsahipliği yapacağı “Akbank Sanat Kafe’de Akşam Üstü Caz” kapsamında Türk cazının genç yeteneklerini dinleyebilir, kendinizi caza bırakıp günün yorgunluğunu atabilirsiniz.
•   LİSELERDE CAZ ATÖLYELERİ
Müzik ile ilgili olsun ya da olmasın, lise çağındaki birçok gence ulaşmayı, onlara caz müziğini tanıtmayı ve  sevdirmeyi amaçlayan ve bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilecek olan “Liselerde Caz Atölyeleri”, yine Festival’in en önemli etkinliklerinden biri olmaya aday. Soru ve cevap şeklinde gerçekleşecek sohbetler boyunca gençler, M. Cem Tuncer, Ercüment Orkut ve Ediz Hafızoğlu ile bir araya gelerek caz müziğini ve enstrümanlarını yakından tanıma fırsatı bulacaklar.
“Liselerde Caz Atölyeleri”, 22 Ekim Çarşamba günü Üsküdar Amerikan Koleji ve Alman Lisesi, 23 Ekim Perşembe Özel Şişli Terakki Lisesi ve Özel ENKA Lisesi, 24 Ekim Cuma Avusturya Lisesi ve Galatasaray Lisesi, 27 Ekim Pazartesi kabataş Anadolu Lisesi ve İstanbul Amerikan Robert Lisesi’nde ücretsiz olarak gerçekleştirilecek.
•   KAMPÜSTE CAZ
Akbank Caz Festivali’nde festival içinde festival rüzgarını estiren, artık bir Festival klasiği haline gelen “Kampüste Caz” bu yıl da yoluna devam ediyor. Festival’in en önemli etkinliklerinden biri olan Kampüste Caz, 3-14 Kasım tarihleri arasında Gaziantep, Adana, Kayseri, Ankara, Eskişehir, Edirne, Çanakkale ve İzmir’de cazın coşkusunu ve heyecanını üniversiteli gençlerle buluşturuyor.
1850’lerden sonra Orta ve Doğu Avrupa halklarının folklorik ezgileriyle kendi yerel müzikal geleneklerini biraraya getiren müzisyenlerin, daha sonraları Amerika’da sınırlı ölçüde de olsa cazla beslenmeleriyle birlikte temelleri atıklan ve günümüzde “klez jazz” olarak adlandırılan yeni bir caz türünün en özgün topluluklarından Cukunft, Kampüste Caz kapsamında Anadolu’yu dolaşacak.
Polonya-Turkiye diplomatik ilişkisinin 600. yıldönümü nedeniyle 2014 Kültür Programı kapsamında Akbank Caz Festivali ve Jazztopad Festivali işbirliği ile gerçekleştirilecek proje ile Cukunft, Kampüste Caz boyunca gençlere görsel ve işitsel bir şölen yaşatacak.

Okul dışı müzik eğitiminde veli ve öğrencilerin karşılaştığı sorunlar ve çözüm önerileri (1)

Müzik eğitimi konusunda sıkça karşılaşılan sorunları ve olası çözüm  yollarını bu yazı ile irdelemeye çalışacağız.  Günümüzde özellikle devlet okullarında sanat eğitimin gözardı edilmesi, adeta yok kabul edilmesi ya da özel okulların bir kısmında matematik, fen, kimya gibi dersler kadar önemsenmeyen ve dolaysıyla veli ve çocuk/gençlerin bu eksikliği ve açığı farklı mecralarda gidermeye çalışması pek çok sorunu  da beraberinde getiriyor. Bu yazı ile konuya bir nebze açıklık getirmeye çalışıp, akademik çalışmalara yol açmasını diliyoruz. Genel olarak akademisyenler, okullardaki sanat eğitimleri hakkında makale yazarken özel sanat eğitimlerine yeterince önem vermemekte ve incelememektedirler. Oysa gerek sayısal gerekse biçem olarak artık toplum için bir hayli önemli konuma gelen ve ciddiye alınması gereken sanat eğitimlerinin okul dışı durumu akademisyenlerin mercek altına almasını diliyoruz.

bakırköy

Okul dışı müzik eğitiminde veli ve öğrencilerin karşılaştığı sorunlar ve çözüm önerileri (1)

Bölüm -1-

Sanatın en önemli dallarından biri olan müzik, çok eski çağlardan bu yana insanların ve toplumların kendini ifade etme, anlatma ve birbirleri ile uzlaşma ve iletişim yolu olmuştur. Bu anlamda bir kültür öğesi olan müzik; kendini hemen her alanda çok yönlü ve karmaşık bir şekilde belli edip,  insan yaşamında vazgeçilmez bir yere ve öneme sahip olmuştur.

Müzik eğitimi; genelden özele doğru “genel müzik eğitimi”, “özengen (amatör)  müzik eğitimi”  ve “ mesleki müzik eğitimi”  olmak üzere üç ana türe ayrılır. Genel müzik eğitimi; özengen ve mesleki müzik eğitiminin temelini oluşturmaktadır ve her yaşta, her aşamada olan her bireye yönelik bir müzik eğitimini kapsar. Özengen müzik eğitimi, müziğe amatörce istekli, ilgili kişilere; mesleki müzik eğitimi ise müzik alanının bütününü veya bir dalını kendisine meslek olarak seçen ve konu alanı uzmanı olacak kişilere yöneliktir (Uçan, 1997: 30- 33).

Müzik eğitimi Türkiye’de güzel sanatlar liseleri, konservatuarlar, üniversitelerin eğitim fakültelerine bağlı güzel sanatlar eğitimi bölümü, müzik öğretmenliği anabilim dalları, BAKIRKÖY PİYANO KURSLARImüzik dershaneleri-Kursları-, özel dersler ..v.b aracılığı ile yapılmaktadır.

Tüm müzik aletlerini öğrenmek ve öğretmek, diğer dallarında olduğu gibi bir eğitim sürecini kapsar. Bu eğitim ve öğretimin etkili, başarılı ve kalıcı olabilmesi için, bir takım ilkeler doğrultusunda olması beklenir. Ancak, sanat  eğitiminin yaratıcılığa açık olması ve dar kalıplarla sınırlandırılmaması gereğinden yola çıkarak  müzik eğitiminde de özellikle öğretim yöntemlerini çalgıdan ve öğrenciden daha fazla verim almaya yönelik, sınırları geniş, aynı zamanda farklı disiplinlerden de faydalanarak, yeniliklere açık olarak geliştirmek gerekir. Bu bağlamda, müzik eğitiminde, öğretim yöntemlerine yönelik farklı arayışlar ( çalma/çalışma yöntemlerine farklı alanlardan yeni boyutlar eklenmesinin performansa olası katkıları vb. ) ön plana çıkmaktadır ( Yağışan, 2008 : 7). Müzik aletlerini çalmada, müziksel işitme çok önemlidir. Ayrıca, iyi bir işitme yeteneği ve tartım duygusu, sağlıklı beden ve ruh hali gereklidir.  Müziksel işitmesi yetersiz olan öğrenci, yanlış sesler üretecektir. Doğru ve temiz sesler iyi bir işitmeyle ilgili olduğu kadar,

müzik ve çocukBugün sizlerle genel anlamda kurslarda çalışan öğretmen ve eğitmenlerin karşılaştıkları sorunlar ve  yaklaşımlardan bahsetmeye çalışacağız. Müzik eğitiminin amaçladığı temel bilgi ve beceriler arasında, doğru duruş, tutuş, temiz ses üretebilme, müzik çalgısının yapı ve özelliklerini bilme, belli düzeydeki etüt ve eserleri seslendirebilme vb. bir takım konular bulunmaktadır.

 Ülkemizde Mesleki Eğitimler Dışında Kalan Yerlerde Çalgı Eğitimi Yapılan Ortamlar

Müzik Eğitimi, ülkemizde özgün ve yaygın eğitimdeki yönelim ve uygulamalarıyla ele alındığında, oldukça  yaygın bir kullanıma sahiptir. Fakat, birbirine benzer kurumlarda ya da ortamlarda, nitelik açısından oldukça farklılıklar olduğu gözlemlenmektedir.

Mesleki eğitim veren konservatuvarları ve Güzel sanatlar bölümünün Müzik bölümlerini bugünkü yazımızın dışında tutmaya çalışacak daha çok kurslardaki eğitimleri incelemeye çalışacağız.

Mevcut kurslar veya bireysel eğitimlerde “Bireysel Çalgı Eğitimi” ders programlarının ayrıntılı şekilde planlanması ve uygulamaya geçirilmesi önemlidir. Ayrıca, çalgı eğitiminde ilk andan itibaren iyi bir planın yapılması ve bu eğitimi verimli kılacak her türlü olanağın hazırlanması, kısaca iyi çalgı eğitiminin  yapılabilmesini sağlayabilecek standardın  oluşturulması ve bunun giderek arttırılması gerekmektedir(Uslu, 1998:183).

Kursların yanı sıra  Halk Eğitim merkezleri, çeşitli sanat  merkezleri, bazı dernekler ve cemiyetler ile özel dersler sayılabilir. Bu ortamlarda yapılan müzik eğitiminin niteliğinde, büyük farklılıklar bulunduğu gözlenmektedir. Bu ortamlarda sürdürülen eğitimin de mutlaka uzman öğretmenler tarafından, yöntemli ve programlı yapılması gerekmektedir. Yaygın eğitim ortamında niteliğin önemsenmesi açısından, denetim unsurunun işletilmesinde eğitim sonuçlarının gözlemlenmesinde yarar olacaktır.

Amatörce yapılan müzik öğretiminin, doğru ve tutarlı biçimde yapılması sağlanmalıdır. Yaygın eğitimde  sürdürülen çalgı derslerine destekleyici olunmalıdır. Bazen bu ortamlarda eğitilenler, zaman içerisinde mesleki bir eğitime de yönelebiliyorlar. Çalgı dersleri, özel dersler de dahil olmak üzere, yapıldığı her  ortamda, amacına ulaşacak biçimde gerçekleştirilmelidir. Bu derslerde çalgı öğretilen bireye kazandırılması  gereken temel beceriler oluşturulmalıdır. Aksi takdirde (bilişsel, duyuşsal, devinişsel) yapılan eğitim yetersiz ve göstermelik olacak, dolayısıyla bu derse ayrılan zaman ve emek boşa gidecek, beklentiler

Sonraki yazımızda ”  Kurslarda çalgı eğitiminde karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerileri “ile devam edeceğiz.

(Kaynakça detayı yazının tamamı bittiği zaman verilecektir)

Diren C.

Türk sinemasının en iyi 100 filmi halkın oyları ile belirlenecek

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik , geride bıraktığı yüzyılda birçok başarılı ve gurur verici yapımı armağan eden Türk sinemasının en iyi 100 filminin halkın oyları ile belirleneceğini bildirdi.

100 iyi türk filmi

Çelik, yaptığı yazılı açıklamada, Türk sinemasının 100. yılının kutlandığını ve bakanlık olarak halkın sinemaya olan ilgisini arttırmayı hedeflediklerini belirtti.

Türk sinemasının Fuat Uzkınay tarafından 1914’te çekilen “Ayestefanos’taki Rus Abidesi’nin Yıkılışı” adlı belgesel ile tarihi yolculuğa başladığını kaydeden Bakan Çelik, “Geride bıraktığı yüzyılda birçok başarılı ve gurur verici yapımı bizlere armağan eden Türk sinemasının en iyi 100 filmini halkımızın oyu ile belirleyeceğiz” ifadesini kullandı.

sienma_100Son yıllarda Türk sinemasının uluslararası alanda elde ettiği prestijli ödüllerin, katıldığı uluslararası festivallerin geleceğe yönelik umut ve beklentileri daha da yükselttiğini bildiren Çelik, açıklamasında şunları belirtti:

“Akademisyenler, meslek birlikleri ve sivil toplum kuruluşları tarafından belirlenen 500 film arasından seçilen 300 film halkımızın oyuna sunulacak. 1 Eylül’e kadar sürecek oylamanın sonuçlarını düzenleyeceğimiz özel bir gece ile kamuoyuna duyuracağız. Düzenlenecek gecede seçilen ‘En İyi 100 Türk Filmi’ne ait afiş ve görüntüler de bir sergi ile sinemaseverlerle buluşturulacak. Ayrıca her filmden bir kostüm tekrar dikilerek kamuoyunun beğenisine sunulacak ve ardından bu kıyafetler, açılacak ‘Ulusal Film Arşivi ve Sinema Müzesi’nde sergilenecek. En iyi 100 filmi belirlemek için http://100yil100film.gov.tr/ veya ‘http://www.yuzyilyuzfilm.gov.tr/‘ adresleri ziyaret edilebilecek.”

Ankara Caz’a doyacak

17. Uluslararası Ankara Caz Festivali bugün 20:00’de başlıyor

17.ankara uluslararası caz festivali

 

Uluslararası Ankara Caz Festivali 7 Mayıs 2014 akşamı, saat 20.00’de M.E.B. Şura Salonu’nda yapılacak Basın Resepsiyonu, Plaket Töreni ve Açılış Konseri ile yazı selamlayacak.

15 Haziran’a kadar vokal temasıyla müthiş sesleri ağırlayacak olan festivalde,  müzikseverler dünyanın ünlü caz yıldızlarının yanı sıra Türk cazının güçlü isimlerini dinleme şansı bulacaklar.Festivalin açılış konseri Türkiye’deki caz vokallerinin buluştuğu bir yıldızlar geçidi olacak. Festival geleneği bu yıl da bozulmuyor ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı Cazın Kartalları Orkestrası görkemli bir konserle caz severleri selamlıyor.

Cazın Kartalları’na eşlik edecek yıldız isimlerse ilk kez festival sahnesinde bir araya gelecek. Eşlik edecek ismler arasında; trombon ve vokal alanında caza gönül vermiş bir müzisyen ve akademisyen Aydın Kahya, Jazz İstanbul albümleriyle hayranlık uyandıran bir ses Jülide Özçelik, Berklee College of Music’ten derece ile mezun olmuş ödüllü bir caz yıldızı Meltem Ege, Türkiye’de caz vokal denildiğinde akla gelen ilk isimlerden biri ve Ankara’nın gururu Sibel Köse, dünya çapında bir doğaçlama ustası Yıldız İbrahimova ve oyunculuktaki ustalığı vokal tekniğine yansımış duru bir ses Zuhal Olcay bulunuyor.

ankara-caz

Bu sene Ankara Caz Derneği’nin TEMA Vakfı ile başlattığı projeyle Caz Ormanı’mıza kavuşuyoruz.  17. Uluslararası Ankara Caz Festivali kapsamında müzikseverlerin alacağı her bilet, 1 fidan değerinde. Bilet ücretlerinden temin edilecek 5 TL ile, Ankara Caz Derneği aracılığı ile TEMA Vakfı’na bağışta bulunuluyor.

Dünyadan yıldızlar da yine festival sahnesinde olacak. Caz ve soul müziğin ipek sesli tenoru, Arif Mardin’in son keşfi Raul Midon, 10 Haziran’da, saat 20.30’da, ODTÜ Kültür Kongre Merkezi Kemal Kurdaş Salonu’nda ilk kez Ankara sahnesinde. 1999’dan bu yana hit olmuş yedi albüm kaydeden Midon’u “öyle bir özgürlük ve zevkle çalıyor ki sanki elleri gülümsüyor” diye anlatıyor dünya basını.Görme engeli sadece önyargıları kırıp geçmesine vesile olmuş, kendine has vokal ve gitar tekniği ile tek kişilik ve benzersiz bir orkestra olan Raul Midon’un konser performansını izlemek için gün saymaya başladık bile.

Yeni nesil caz dünyasının parlayan kadın vokali Aga Zaryan da 12 Haziran, saat 20.30’da ODTÜ Kültür Kongre Merkezi Kemal Kurdaş Salonu’nda dinleyicilerle buluşacak. Klasik caz tınılarını büyüleyici sesiyle günümüze taşan Polonyalı sanatçı daha önceki İstanbul konserleriyle Türkiye’de sadık bir dinleyici kitlesi edinmişti. Bu yıl Polonya – Türkiye İlişkilerinin 600. Yıldönümü etkinlikleri kapsamında Ankaralı dinleyicilerle buluşuyor.

Portekiz’in caz dünyasına muhteşem armağanı, yetenekli söz yazarı ve caz müzisyeni Luisa Sobral bize “ilk dinleyişte aşk”ı yaşatmak için ilk kez Ankara’da. 28 Mayıs’ta, saat 20.30’da, ODTÜ Kültür Kongre Merkezi Kemal Kurdaş Salonu’nda dinleyicilerle buluşacak olan Sobral’ın yumuşak sesi, dingin, romantik, otantik tarzı ve pozitif enerjisi ile dolu canlı performansı bütün dünyada beğeni topluyor. Eleştirmenlerin Portekiz’in Billie Holiday’i diyerek övdüğü 26 yaşındaki genç müzisyeni, 17. Uluslararası Ankara Caz Festivali’nde ağırlamaktan mutluyuz.

Türkiye’de çok geniş bir hayran kitlesine sahip grup Pink Martini yepyeni şarkılarının dünya prömiyeri ile bu defa, 22 Mayıs‘ta, Congresium Ankara’da, saat 20.30‘da 17. Uluslararası Ankara Caz Festivali için sahne alıyor. Samurayların aşk şarkılarından 1930’ların Küba müziğine, Fransız şansonlarından Brezilya sokak şarkılarına kadar dinlemesi en keyifli müzikleri tozlu raflardan bulup çıkarıyor. Pink Martini, China Forbes’un büyüleyici sesiyle yine hafızalardan silinmeyecek bir konsere imza atacak.

Ayrıca Torsten Goods’un soul ve R&B etkileri taşıyan sıcak sesi ve George Benson’dan ilham alan gitar tınıları ile 4 Haziran saat 22.00’de IF Performance Hall’de; Music Matters ödülünün sahibi Ntjam Rosie’nin, “maceracı” repertuarı ve enerji dolu şarkıları 13 Haziran saat 20.30’da, CerModern’de bizimle olacak. Katıldığı uluslararası yarışmalardan altın madalyalarla dönmüş çok sesli müziğin gülümseyen yüzü Boğaziçi Caz Korosu da 24 Mayıs saat 20.30’da Bilkent Konser Salonu’nda bizlerle.

Bu yıl Samm’s Bistro 7 konsere ev sahipliği yapıyor. Caz standartlarının çok sesli aranjmanlarını orkestra eşliğinde yorumlayan Dolce Caz Vokal Grubu festivalin ikinci gününde, 9 Mayıs’ta, saat 20.30’da sahne alacak. Şenay Lambaoğlu, 14 Mayıs günü, saat 20.30’da yeni projesi ‘Zarf Tümleci’nden de şarkıları paylaşacağı konseriyle bizlerle olacak. 15 Mayıs Perşembe akşamı saat 20.30’da Türkiye’deki çok sesli cazın en iyi temsilcilerinden biri A Capella Boğaziçi sahneye çıkacak. 2007 Nardis Caz Vokal Yarışması’ndaki başarısıyla caz camiasına adını duyurmuş olan Ülkü Aybala Sunat, 16 Mayıs’ta Samm’s Bistro’da dinleyebileceğimiz isim. Caz ve Türk halk müziğinin ezgilerini birarada dinlemek isteyenlerle 27 Mayıs’ta, 20.30’da Pınar Dönmez Band’in performansında buluşmalıyız. Türkiye’nin ilk soul albümü Moments’ın sahibi Dilek Sert Erdoğan da 29 Mayıs akşamı, saat 20.30’da 17. Uluslararası Ankara Caz Festivali’nde sahne alacak isimlerden. Şirin Soysal ve Bora Çeliker’in, 2013’te başlattıkları gitar – vokal duo projesini, Janusz Szprot Trio ortaklığı ile ilk kez 30 Mayıs, saat 22.00’de dinleyeceğiz.

Festival programında 2012’de kaybettiğimiz değerli müzisyen, besteci, yazar ve müzik eleştirmeni İlhan Mimaroğlu için de bir anma gecesi yer alıyor. Elektronik ve atonal müziğin öncü isimlerinden olması sebebiyle de dünya müzik tarihinde saygın bir yere sahip Mimaroğlu’na Ayşegül Kuş Durakoğlu ve Kerem Görsev’in notalarıyla, 14 Haziran akşamı, saat 20.30’da Bilkent Konser Salonu’nda saygılarımızı sunacağız.

Daha önceki festivallerde de Ankaralıların coşkuyla alkışladığı Ayhan Sicimoğlu ve Kerem Görsev bu defa son projeleri ile 15 Haziran’da saat 20.00’de, ODTÜ Mezunları Derneği Vişnelik Tesisleri’nde festivalin kapanışını yapacaklar. Bu efsane isimlere vokalde son dönem Türk cazının en sevilen seslerinden Elif Çağlar ve Latin All Stars’ın solisti Suami Ramirez eşlik ediyor.

Toplamda 25 konser 185 sanatçıyla dinleyicisine unutulmaz anlar yaşatacak olan festivalin biletleri www.mybilet.com adresinden alınabilir.

Ayrıntılı bilgi için:

T:    +90 (312) 446 27 33, +90 (312) 448 03 43

F:    +90 (312) 448 03 85

M:  +90 (549) 401 16 97

E-mail: [email protected] [email protected]

Datça İlk Kısa Film Festivaline kavuşuyor

Datça’da ilk kez bir uluslararası kısa film festivali düzenlenecek

Datça-Uluslararası-Kısa-Film-Festivali1

Datça‘nın uluslararası ilk kısa film festivali bugün başlıyor. Bütün dünyadan yönetmenlerin posta yolu ile gönderdikleri ya da “www.isffdatca.org” sayfasına yükledikleri kısa filmler Palamutbükü, Eski Datça, Bülent Ecevit Kültür Merkezi ve Anfi Tiyatro’da 24 – 27 Nisan 2014 tarihlerinde gösterilecek.

Festival boyunca filmlerin yanı sıra çeşitli kültürel ve sanatsal etkinlikler de düzenlenecek. Bu etkinlikler arasında ‘video mapping’ gösterileri, yerleştirme sanatı, fotoğraf ve resim sergileri, konserler, dans gösterileri ve partiler yer alıyor. 26 Nisan 2014 Cumartesi akşamı da Datça merkezinde yapılacak karnaval yürüyüşüne tüm Datça halkı kendi kostüm ve müzik aletleriyle katılacak.

Datça uluslararası kısa film festivali aynı zamanda bir gençlik buluşması. 15 Nisan’da başlayan buluşmada ”Kafandakini Çek” başlıklı bir sinema atölyesi oluşturuldu. Başta Almanya ve Türkiye olmak üzere farklı ülkelerden sinema sevdalısı gençler, atölye çalışmalarına katılarak kısa film çekmeyi öğrendiler. Gençler, birbirleriyle fikir alışverişinde bulunarak proje oluşturdular ve bunları hayata geçirdiler. Avrupa Birliği Fonları tarafından finanse edilen gençlik buluşması asıl olarak katılımcı gençlerin sinemayı öğrenirken birbirlerini, kültürlerini tanıyıp kaynaşmasını hedefliyor. Ayrıca gençler Datça’ya gelen olan ödüllü filmlerin usta tanışma ve söyleşme imkânı bulacaklardır. Bu atölyede üretilen filmler Datça’dan sonra ilk olarak temmuz ayında Almanya’da ISFF Detmold Festivali’nde izleyici karşısına çıkacak.

Festivale katılacaklar arasında yer alan Berlin Brandenburg Film Destek Fonundan Veronika Grob da kendilerine başvurulacak film projelerine mali destek verme konusunda katılımcıları bilgilendiriyor.Barcelona’dan Bernat Mestres ve Berlin’den Sebastian Naumann’ın yönettiği atölye çalışmasına Reis Çelik, Atalay Taşdiken, Mehmet Eryılmaz reji, Mesut Ulutaş kurgu konusunda yardımcı oldular. Yanımızda olacak. Görüntü yönetmeni Serdar Özdemir kamera, Seçkin Özalp VFX SuperVisor olarak destek verdi. Detmold’tan Matthias Wilhelm, Barcelona’dan Maria Coma ve İstanbul’dan Cafer Ozan Türkyılmaz da müzik konusunda katkıda bulundu. Oyunculuk konusunda ise Ronja Klatt ve Alina Marise Soboth genç yönetmenlerin yanında yer aldı. Beykent Üniversitesi Sinema TV Bölüm Başkanı Burak Buyan, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sinema TV Bölüm Başkan Yrd. Doç. Yüksel Aktaş da festivali destekleyen akademisyenler arasında.

Datça da yaşayan sanatçılar da gençlere el veriyor. Ünlü şair Can Yücel’in eşi Güler Yücel gençlerin yanından ayrılmıyor. İbrahim Çiftçioglu ise proje kapsamında sekiz ayrı Datçalı sanatçı ile bir film projesi gerçekleştirdi. Enstalasyon sanatçıları Monika Möller ve Birgit Christiane Sander yine Datça’lı sanatçıların kendilerine katılmalarıyla sahilden topladıkları doğal malzeme ile heykeller yaptılar. Jale Somer ise sahilden topladığı çöpler ile festivale renk katıyor.

Ressamlar Birgitta von Homeyer ve Tuğba Şimşek ise Berlin ve Cardiff’ten beraberlerinde getirdikleri eserlerini sergileyecekler. Paristen FIPRESCI üyesi Barbara Lorey de Lacharriere, İstanbul’dan Cüneyt Cebenoyan, Berlin’den Annette Koschmieder’in filmleri de festivalde gösterilecek. Datça gençlik buluşmasının ve film festivalinin her yıl tekrarlanması planlanıyor.

10 yılda 321 kütüphane kapatılmış

Her yıl mart ayının son haftasında kutlanan “Kütüphaneler Haftası”, bu yıl yerel seçimler nedeniyle 31 Mart-6 Nisan tarihleri arasına alınırken, resmi kutlamalar ise yüzlerce kütüphanenin kapatıldığı, kitapların ve yayınların sansüre uğradığı baskı ortamında yapılıyor.

ktph

 Kültür Sanat Sen’in, rakamlarına göre 321 kütüphane önce yerel yönetimlere devredildi ardından kapatıldı. Yine 2004 yılında halk kütüphaneleri sayısı 1367 iken, 2012 yılında bu sayı 1112’ye düştü. TÜİK verilerine göre de halk kütüphanelerinin kullanıcı sayısı 2005 yılında en yüksek seviyesine ulaşarak yaklaşık 20 milyon 706 bin olurken, 2012 yılında bu sayı yaklaşık 19 milyon 545 bine düştü.

 ÖDENEK AYRILMIYOR

kutuphaneKütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğünün yeterli ödenek ayırmadığı kaydedilen açıklamada, uzman personellerinin mali sosyal ve özlük haklarında iyileştirme yapamamışken nitelikli bir hizmet beklentisinin de anlamsız olduğu ifade edildi. Ülkenin birçok ilçesinde kütüphaneci bulunmadığı belirtilen açıklamada, bilgi-belge yöneticileri ve uzmanlarının gerek istihdam edilmelerindeki yaşanan sıkıntılar gerekse bilgi merkezlerindeki alt yapı sorunlarının çözülmemiş olmasının kültür politikalarını da olumsuz etkilediği kaydedildi.

 KEÇİÖREN’DE BERKİN ELVAN KÜTÜPHANESİ KURULDU

Türk Kütüphaneciler Derneği de dün 81 ilde okuma etkinlikleri düzenledi. Dernek, etkinlikle halkın kitaba ve kütüphaneye olan ilgisinin arttırılmasının amaçlandığını ifade etti.

Hacettepe Üniversitesi öğrencileri ise akademisyenlerle birlikte Berkin Elvan adına Keçiören’in Ovacık Mahallesi’nde kütüphane kurdular. Öğrenciler adına konuşan İmran Kurt, çocukların ölmek yerine kitap okuması gerektiğini söyledi. Ülkede tıpkı Ovacık gibi binlerce işçi emekçi mahallesi olduğunu ve buradaki çocukların okumak için fırsatlarının olmadığını dile getiren Kurt, Berkin’in okuyamadığı kitapları Ovacıklı çocukların okuyacağını söyledi.

Açılışta konuşan Ovacık-Der Başkanı Yakup Yağmur, Ovacık’ta çocuklarının okumaları için yeterli olanaklarının olmadığını belirterek, böyle bir kütüphanenin çok önemli olduğunu söyledi.

Kaynak :[-]

“BEING WOMAN – KADIN OLMAK” İnterdisipliner Sanat Sergisi 8 Mart – İKSEV

Çağdaş Sanatta Dünya’da Bir İlk İzmir’de Gerçekleşiyor. Konuklar Normaldışı Hissederek Kadın Temasının Özüyle Karşılaşacak.  “BEING WOMAN – KADIN OLMAK” İnterdisipliner Sanat Sergisi 8 Mart – İKSEV

Ressam ve eğitmen Cengiz Ceylan’ın toplumsal kimlik ve cinsiyet üzerinde duran sergisi “Being woman – Kadın Olmak”, pek çok sanat dalını yöntem olarak kullanarak disiplinlerarası çağdaş sanat olgusuna yeni bir soluk getirmektedir.Dünya’da bir ilki gerçekleştiren sanatçı, revizyonist bir tavırla  “BEING WOMAN – KADIN OLMAK” İnterdisipliner Sanat sergisinin açılış ve performansları  Youtube ve Cengiz Ceylan Resmi Web Sitesi nden tüm Dünya’da canlı yayınlanacaktır.

being woman
Sergide kadının özellikle ulusal konjonktürdeki saptanan konumlarıyla ilgili 10 fotoğraf ve 10 resim çalışmasının yanında, açılış gününde bir teatral gösteri, düşünürlerin kadınla ilgili söylemleri, piyano ve keman ile canlı müzik ve pek çok çağdaş sanat söylemi mizahi ve kinayeli bir dille ifade edilecektir.

Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü hocalarından Prof. Dr. Hülya Nutku koçluğunda ve fotoğrafçı ve yazar Deniz Denizel’in küratörlüğünde ve Yağmur İfan’ın süpervizörlüğünde gerçekleşecek projede sergilenecek performansın metni yazar Harun Baran’a, performansı oyuncu Yağmur Cesur’a, müzikte, keman Ceren Cengiz’e ve piyano performansı ise Murat Aygün’e aittir.

Projenin görsel kimliği grafik tasarımcı Çağrı Akın’a aittir. Tanıtım video kurgusunu Özcan Batçı üstlenmişken photo-edit çalışmalarıysa grafik tasarımcı ve akademisyen Yaşar Ali İşgören’in süpervizyonu altında gerçekleşmiştir.

Serginin içeriğinde, postmodernite olgusu kapsamında özellikle neo-liberalizm ve geç-kapitalizm altında cisimleşen kadın modeli, Avrupa’lının “hanımefendisi” üzerinden kendini
özerkleştiren ve yayılan karakter biçimlerinin yarattığı melodramatik özerklik, geçmişten günümüze medyada yar alan kadın imgesi ve medya tarafından manipüle edilen kadın imajının yaratmış olduğu “bağımsız kadın” sureti, kadın doğasının getirdiği çoklu kişilik sendromları ve onların yarattığı paradoks; aynı zamanda felsefi anlamda kadının konumu disiplinlerarası pek çok sanat dalının yardımıyla işlenerek sanatseverlerin beğenisine sunulacaktır. Serginin ana fikri, genel bağlamda kadın doğasının yeniden tanımlanması üzerinden ifade edilecektir.

Sergide kadın ile erkeği algısal ve mantıksal boyutta birbirlerinden ayıran temel prensiplere de gönderme yapılacak ve durum yine olgusallaştırılarak toplumsal boyutta eleştirilecektir. Bir erkek gerçekliği bölümlere ayrılmış bir biçimde, her şeyi kendi özerkliğinde algılarken, bir kadın her şeyi iç içe, sanki akan bir nehir gibi algılar. Bununla birlikte
erkek birçok olguya mantığıyla bakarken bir kadın pek çok zaman duygularıyla bakar; aynı zamanda erkeğin mantığı bütünüyle doğrusal işlerken, bir kadının mantığı eklektik olarak birbirinden farklı şeyleri seçip bir bütün oluşturma üzerine işler. Kadın Olmak sergisinde kadın ile erkeğin doğalarındaki bu teorik ve temel farklar da işlenecektir. Aynı zamanda postmodern feminizme ve güncel medyada kendini gösteren bazı kadın karakterler üzerinden de çoklu göndermeler yapılacaktır.

Sergi 8 Mart 2014 Saat : 18:00’da İKSEV (İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı)’nda kapılarını açıyor.  

8 Mart 2014 18:00 İKSEV (İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı)
Mithatpaşa Caddesi No :138 Karataş / İZMİR

 

Kaynak : [-]

İstanbul’da “Çıtır Çıtır Felsefe” dile gelecek

Çıtır Çıtır Felsefe’nin yazarı Brigitte Labbé 1 Mart’ta İstanbul’da katılacağı Eğitimde Edebiyat Seminerleri’nde çocuk ve felsefe ilişkisi üzerine konuşacak.

Brigitte Labbe

Çıtır Çıtır Felsefe kitap dizisinin yazarı Brigitte Labbé İstanbul’da düzenlenecek Eğitimde Edebiyat Seminerleri’ne katılacak.

Günışığı Kitaplığı’nın düzenlediği seminerde kapanış konuşmasını yapacak olan Labbé çocuk ve felsefe arasındaki hassas ilişkiyi anlatacak.

Seminerde çocuk ve gençlik edebiyatının ana başlıkları, eğitim ve edebiyatın buluşma noktaları, kütüphanelerin eğitimde yaratıcı kullanılması gibi konular konuşulacak.

Eğitimin edebiyat karnesi

Katılımın ücretsiz olduğu seminerde Labbé’nin yanısıra öğretmenler, kütüphaneciler, eğitim yöneticileri ve ilgili akademisyenler de konuşacak.

Doç. Dr. Nermin Yazıcı, edebiyatın eğitimde nasıl konumlanabileceğine ilişkin yeni yaklaşımları; şair, yazar, çevirmen ve yayıncı Turgay Fişekçieğitimcinin öğrencilerini edebiyatla dönüştürme gücü üzerine konuşacak.

Yazar Mine Soysal ve eğitimci Mehmet Aksoy eğitimin edebiyatla temas ettiği noktaların üzerinden geçerek “eğitimin edebiyat karnesi”ni değerlendirirken Prof. Dr. Bülent Yılmaz öğretmen ve kütüphanecinin işbirliğini ve yenilikçi uygulamaları aktaracak.

Seminerde öğrencileriyle yaratıcı okuma uygulamaları gerçekleştiren öğretmenlerin özel sunumları da yer alacak.

400 eğitimci

Farklı şehirlerden 400’e yakın eğitimcinin katılacağı seminer 1 Mart’ta Şişli Terakki Ortaokulu’nda gerçekleşecek.

Seminere katılmak isteyenler için Bakırköy, Levent ve Beşiktaş’tan servisler kaldırılacak.  (YY)

Program ve seminerle ilgili diğer bilgilere buradan ulaşabilirsiniz.

Kaynak : [-]

2014 Yılı Avrupa Müze Ödüllü ve Kadınların yönettiği Baksı Müzesi

Doğu Karadeniz’de, Bayburt’un 45 km dışında, Çoruh Vadisi’ne bakan bir tepenin üzerinde kurulu bir müze… Eski adıyla Baksı, bugünkü adıyla Bayraktar köyünde yükselen bu müze, çağdaş sanat ve geleneksel el sanatlarına aynı çatı altında yer veriyor.

Baksı Müzesinden

Baksı Müzesinden

 

Prf. Dr.Hüsamettin Koçan

Prf. Dr.Hüsamettin Koçan

Baksı Müzesi, Bayburt doğumlu sanatçı ve akademisyen Hüsamettin Koçan’ın bir düşü ve bu düş 2010 yılında hayata geçti. Hüsamettin Koçan şu sıralar Avrupa Konseyi tarafından verilen 2014 Yılı Avrupa Müze Ödülü’ne değer görülmenin heyecanını yaşıyor.

40 dönümlük bir araziye yayılan Baksı Müzesi’ni bir “kültürel etkileşim noktası” olarak tanımlayan jüri üyeleri, müzenin geleneksel kültürleri güncel hayat tarzları ile birleştiren konseptinden etkilendiklerini belirtti.

Avrupa Konseyi Müze Ödülü, Baksı Müzesi için ne anlama geliyor? 

Ödül, Avrupa ölçeğinde verilen en büyük müzecilik ödüllerinden biri. Bu ödül, bildiğim kadarı ile daha önce, Türkiye’den İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne verildi. Yurtdışında ise bu ödülü alan kurumlar arasında, Liverpool Müzesi, Joan Miro Müzesi gibi önemli müzeler bulunuyor. Bu açıdan Baksı bu ödülle dünyanın önemli müzeleri arasında yer almış oldu. Bunun müzecilik ve Türkiye açısından büyük bir anlamı olduğunu düşünüyorum. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Kültür Komisyonu tarafından verilen “Avrupa Konseyi Müze Ödülü” Baksı Müzesi’ni uluslararası platforma taşımada çok önemli bir basamaktır.

Bu müzeyle kendi toprağınıza sanatla kök saldınız. Peki Baksılıların yerel sanatı müzeye kök salıyor mu?

Bayraktar köyü ve baksı müzesi

Bayraktar köyü ve baksı müzesi

Küçük ölçekte Baksılılar, orta ölçekte Bayburt, büyük ölçekte bulunduğumuz coğrafi bölge Baksı Müzesi’ni içtenlikle benimsediler. O bölge insanı kendisine sunulan her imkânı bir armağan olarak görür. Müzenin bulunduğu köy-kent bu anlamda Baksı’ya her zaman büyük ilgi gösterdi. Bir örnek verecek olursam; bölgeden yurtdışına giden işçilerin çocukları Baksı Müzesi’ni görmek için Baksı’ya, kendi topraklarına sık sık gelmeye, bu vesileyle ailelerini ziyaret etmeye başladılar. 

Baksı köyü restore edilecek

Yeni projeler var mı?

2014 yılı içerisinde ana binada büyük bir sergi açma çalışmalarını yoğun bir biçimde sürdürüyoruz. Bu sergi bir kadın küratör tarafından yürütülsün istiyoruz, bu nedenle Baksı’ya bazı seyahatler düzenledik. Kurumsallaşma yolundaki çalışmalarımız da devam ediyor. Bir sponsorluk geliştirme projesi üzerinde çalışıyoruz. Müzenin 40 yatak kapasiteli konukevini ve öteki hizmet birimlerini kültür turizmine açıyoruz. Bu doğrultuda Baksı köyünün restorasyon çalışmaları da gündeme gelecek. Baksı köyünü, uzmanların önerileri doğrultusunda geleneksel omurgasını koruyarak örnek bir köy olarak yeniden tasarlama projemiz var.

Baksı’nın diğer müzelerden farkı ne?

Baksı tüm öteki müzelerden çok farklı bir kurum. Her şeyden önce bulunduğu konum nedeniyle farklı. Baksı seyirlik bir müze değil, aynı zamanda insanların ürettikleri, paylaştıkları kültürel ve ekonomik sorunlarını çözebildikleri bir müze. Üretim atölyelerimiz var. Sanat ve zanaat ayrımını bir kenara bırakıp insanoğlunun yaratma eylemi için bir ortak zemin oluşturuyoruz. O nedenle geleneksel olanla güncel olan bu müzede aynı platformda buluşabiliyor. Bir başka farkımız da müze yönetiminin tümünün kadınlardan oluşması; kadın duyarlılığının müze yapısına çok değerli katkıları olduğuna inanıyoruz.        Kaynak : []

Baksı Müzesi ile ilgili Önceki Haberimiz için lütfen TIKLAYINIZ.

Baksı Müzesi  Fotoğraf Galerisi :

25. Uluslararası İstanbul Kısa Film Festivali, yarın başlıyor.

25. Uluslararası İstanbul Kısa Film Festivali, yarın başlıyor.Festival kapsamında filmler ücretsiz gösterilecek.

istanbul kısa film fes

İSTANBUL – 25. Uluslararası İstanbul Kısa Film Festivali, bu yıl 20-27 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek. Kurmaca, belgesel, canlandırma ve deneysel filmlere yer verilen festivalde gösterimler; Fransız Kültür Merkezi (Taksim), İtalyan Kültür Merkezi (Tepebaşı) ve Alman Kültür Merkezi’nin (Galatasaray)sinema salonlarında yapılacak.

2KISA FİLM festival2013Festivale 210’u Türkiye’den toplam 940 film başvuruda bulundu. Kişisel başvuruların dışında, Fransa UNIFRANCE, Polonya Krakow Film Foundation, Almanya Goethe Institut, Hollanda Eye Film Institute, Italya Roma Film Festival, İspanya Instıtuto Cervantes gibi film merkezleri tarafından seçilen kısa filmler de programda yer aldı.

Çoğu dünyanın önemli festivallerinden ödüllerle dönen filmler 20-27 Kasım 2013 tarihleri arasında, ücretsiz olarak seyirciye sunuluyor.

Geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da festival dünyanın her yanından davet edilen çok sayıda yönetmen, yapımcı ve oyuncuyu ağırlamaya hazırlanıyor. Konuk sinemacılar, film gösterimleri sonrası, seyirci ile buluşarak filmleri, çalışmaları, ülke sinemaları konusunda seyircilere bilgi veriyorlar ve gelen soruları yanıtlıyorlar. Bu buluşmalar hem seyirci hem de yönetmenler açısından büyük önem taşıyor, daha sonra gerçekleştirilebilecek ortak yapımların önünü açıyor. Önceki yıllarda Türkiye’ye gelmiş olan birçok yabancı yönetmen festival sırasında tanıdıkları İstanbul’u çekim mekânı olarak seçtiler, yerli yönetmenlerle ortak çalışmalara imza attılar.

Festival kapsamında düzenlenen ulusal yarışma bölümüne başvuran filmler, bu yıl Ali Vatansever (Yönetmen), Can Kılcıoğlu (Yönetmen-Senarist), Dilek Aydın (Yönetmen), Doğa Kılcıoğlu (Akademisyen-Yönetmen), Emine Yıldırım (Yapımcı-Senarist), Gürcan Keltek (Yönetmen), Hasan Cömert (Sinema Yazarı), Haşmet Hakan Topaloğlu (Yapımcı) ve Somnur Vardar’dan (Yönetmen) oluşan seçici kurul üyeleri tarafından izlendi.

Seçici kurul, festivalde gösterilecek yerli filmleri ve bu dalda dağıtılan ödülleri belirledi.

Festival ile ilgili ayrıntılı bilgi için: http://www.istanbulfilmfestival.com/

Program için lütfen TIKLAYINIZ.

“Ölesiye” Sinema 19-29 Eylül tarihleri arasında

İstanbul Modern Sinema, 19-29 Eylül tarihleri arasında “Ölesiye” başlıklı programla, tutkunun hükmettiği hayatların geçtiği 11 filmlik bir seçki sunuyor.

İrade ve yargıları aşan güçlü ihtirasların yaşandığı kara sevdalara, tutkudaki teslimiyet kavramına, tutkuyla tutsaklığın arasındaki çizginin kaybolduğu farklı kaderlere bakan programda, sinema tarihinin farklı dönem ve coğrafyalarından örnekler yer alıyor.

“Ölesiye” programı kapsamında Steven Soderbergh’in Cannes’da Altın Palmiye alan ve James Spader’a da En İyi Erkek Oyuncu ödüllerini kazandıran Seks Yalanları, Andrey Tarkovski’den Cannes Film Festivali’nde Jüri Büyük ödülü ve FIPRESCI ödülünü kazanan Solaris, Berlin Film Festivali’nden Altın Ayı ile dönen Rainer Werner Fassbinder’in Veronika Voss’u, Jean-Jacques Beineix’nin ilk filmi Diva, Luis Buñuel’in Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülünü alan Viridiana, Zeki Demirkubuz’un Altın Portakal’da En İyi Film ve En İyi Erkek Oyuncu ödüllerini alan filmi Kader yer alıyor.

Programda Sam Peckinpah’ın kült yapıtı Bana Alfredo Garcia’nın Kellesini Getirin, Atom Egoyan’ın Oscar’a aday olan filmi Başka bir Dünya, Kim ki-duk’tan Yay, Roger Michell’in Ian McEwan’ın romanından uyarlanan filmi Dayanılmaz Aşk ve Peter Brosens ile Jessica Hope Woodworth’ün Beşinci Mevsim  adlı uzun metrajı da bulunuyor.

Solaris, 1972

Solaris2Sovyetler Birliği, 35mm, 167’, Rusça
Yönetmen: Andrey Tarkovski
Oyuncular: Natalya Bondarchuk, Donatas Banionis
Solaris isimli uzay istasyonundan tuhaf sinyaller gelmektedir. Kozmonot ve psikolog Kris Kelvin bu sorunla ilgilenmek üzere oraya gönderilir. Ancak kendisi de bu büyülü, okyanusa benzer gezegende yaşanan doğaüstü olaylara maruz kalacak, yıllar önce ölmüş karısına kavuşarak kendi bilincinin en karanlık katmanlarına doğru bir yolculuğa çıkacaktır. Rus yönetmen Tarkovski, bilim kurgu yazarı Stanislaw Lem’in romanındaki bilimkurgu şablonunu kırarak insan-doğa ve hakikat kavramları üzerine kendi fikir ve duygularını aşılayarak bir başyapıt yaratmıştır. Vicdan muhasebesi üzerine derin bir gerilim filmi olan Solaris, Cannes’da hem Jüri Büyük ödülü’nü, hem de FIPRESCI ödülünü kazandı.

Seks Yalanları (Sex, Lies and Videotape), 1989  

Sex-Lies-and-VideotapeA.B.D., 35mm, Renkli, 100’, İngilizce
Yönetmen: Steven Soderbergh
Oyuncular: Andy McDowell, James Spader, Peter Galagher
Los Angeles’ta geçen bu film cinsel hayatları karmaşık dört kişinin hikâyesini anlatıyor. Çiftimizin ilişkilerindeki denge, geçmişten bir arkadaşın hayatlarına girmesiyle değişiyor. Cinsel fantezilerin videoya çekilmesi, yalanlar ve sırlarla ilişkiler daha da girift bir hâl alıyor. Seks Yalanları, 29 yaşındaki Steven Soderbergh tarafından Los Angeles’a yaptığı bir seyahat sırasında sekiz günde yazıldı ve çekildi. Film beklenmedik bir gişe başarısı yakaladı ve Cannes’da Altın Palmiye ve Spader’a da En İyi Erkek Oyuncu ödüllerini kazandırdı.

Kader, 2006  

kader-zekidemirTürkiye, 35mm, 103’, Türkçe
Yönetmen: Zeki Demirkubuz
Oyuncular:  Vildan Atasever, Ufuk Bayraktar, Settar Tanrıöğen
Altın Portakal’da En İyi Film ve En İyi Erkek Oyuncu ödüllerini alan Kader’de, Demirkubuz’un 1997 filmi Masumiyet’teki Bekir ve Uğur karakterlerinin geçmişlerine, onları ömürleri boyunca tutsak eden duyguların başlangıcına gidiyoruz. Tanışmalarından başlayarak uzun yıllara yayılan bu tutku ve teslimiyet hikayesinde Bekir’in Uğur’a olan umutsuz aşkı hayatını kemirerek onu tam bir ‘tutunamayan’a çevirirken, Uğur ise körü körüne bir hapishane tutkunu olan Zagor’a aşıktır. Kader, izleyicinin yüreğini yakan, ölesiye tutkunun ağırlığını omuzlarımıza yükleyen gerçek anlamda bir kara sevda filmidir.

Veronika Voss (Die Sensucht der Veronika Voss)

Die-Sensucht-der-Veronika-Voss1982, Batı Almanya, DVD, 104’, Almanca
Yönetmen: Rainer Werner Fassbinder
Oyuncular:Rosel Zech, Hilmar Thate, Cornelia Froboess
Fassbinder’in ‘BRD Üçlemesi’nin ikinci filmi olan Veronika Voss, ‘50’li yıllardan – özellikle de UFA Stüdyoları’nın ürettiği – bir melodram kılığına bürünmüşse de, aslında ülkesine dair sert bir hicivdir. Bir zamanların gözde aktrisi Veronika Voss savaş sonrası bir uyuşturucu bağımlısı olarak Münih’te yaşamaktadır. Sinemadaki geçmiş zaferlerinin gölgesinde hayatta kalmak için mücadele ederken bir spor yazarı olan Krohn ile tanışır. Veronika esrarengiz güzelliğiyle onu etkiler, ancak ilişkileri geliştikçe geçmişindeki karanlık sırlar ortaya çıkar. Gerçek bir hikayeden yola çıkan bu melankolik film hem savaş sonrası Batı Almanya’nın ekonomik mucizesine bakıyor, hem de kadın karakteri üzerinden ülkesindeki ahlak ve dürüstlüğü sorguluyor. Bu film katıldığı yıl Berlin Film Festivali’nden Altın Ayı ile dönmüş, Fassbinder birkaç ay sonra odasında ölü bulunmuştu.

Diva, 1981

diva-Jean-Jacques-BeineixFransa, 35mm, 123’, Fransızca
Yönetmen:  Jean-Jacques Beineix
Oyuncular:  Frédéric Andréi, Wilhelmenia Wiggins Fernandez
Fransız Neo-Barok döneminin de ilk örneklerinden olan, Jean-Jacques Beineix’nin bu ilk filmi, gösterişli, stilize bir polisiyedir. Opera tutkunu bir postacı olan Jules, özellikle de Amerikalı diva Cynthia Hawkins’e saplantıyla bağlıdır. Konserinden gizli bir ses kaydı alınca işin içine müzik piyasasındaki korsan çeteler girer. Çürümüş polis teşkilatının olaya karışmasıyla işler iyice içinden çıkılmaz bir hal alır.  Bu rengarenk, romantiklikten de vazgeçmeyen distopyada aksiyondan kara filme birçok tür bir arada. Filme ruhunu veren en etkileyici unsur ise Vladimir Cosma’nın operaya çalan müzikleri.

Viridiana, 1961  

viridiana-luis-bunuelİspanya/Meksika, DVD, 90’, İspanyolca
Yönetmen: Luis Buñuel
Oyuncular:Silvia Pinal, Francisco Rabal, Fernando Rey
Gündüz Güzeli’nin iffetli ama düşmüş sarışını, burada Viridiana’yı oynuyor. Viridiana kendini ebediyen Kilise’ye adamak üzereyken başrahibe eğitimi için gereken masrafları karşılamış olan zengin amcası Don Jaime’ye bir veda ziyareti yapar. Önce ondan kuşkulansa da Jaime masum yeğenine o kadar nazikçe davranır ki, kız onun kendisini baştan çıkarmaya niyetlendiğinden şüphelenmez. Ancak, Viridiana ilaçlı kahveyi içip kendinden geçince, Jaime’nin yüreği ona tecavüz etmeye elvermez. Yine de, kendisini bırakıp manastıra dönmesin diye Viridiana’ya artık bakire olmadığını söyler. Fetişi ve taşlamayı seven bir yönetmen olan Buñuel’den tanıdık bir kara komedi.İnsan doğası üzerine alaycı ve bozguncu film, yetkililerden habersiz olarak İspanya adına Cannes Film Festivali’ne katılarak Altın Palmiye’yi kazanmıştı.

 Bana Alfredo Garcia’nın Kellesini Getirin (Bring me the Head of Alfredo Garcia), 1974

Bring-me-the-Head-of-Alfredo-GarciaABD/Meksika, 35mm, 112’, İspanyolca/İngilizce
Yönetmen:Sam Peckinpah
Oyuncular: Silvia Pinal, Francisco Rabal, Fernando Rey
Zengin ve güçlü çiftlik sahibi bağırır: “Bana Alfredo Garcia’nın kellesini bulun!” İki ödül avcısı yola koyulur ve asıl kahramanımız, piyanist barmen Bennie ile bir salonda karşılaşırlar. Film Bennie’nin kelleyi teslim ettiğinde bir milyon dolar ödül kazanacağını inanarak kız arkadaşıyla birlikte çıktığı sarhoş ve şiddetli Meksika yolculuğunu anlatır. Yıllar sonra kült film olarak anılacak bu yolculuk kan ve tekila kokacak, Peckinpah çaresiz anti-kahramanını sevse de ona acımayacak, filmini Western gibi başlatıp daha karanlık bir anlatıma gidecek, tutku ve saplantının sınırlarını sorgulatacaktır.

Yay (Hwal), 2005  

hwal-yayGüney Kore / Japonya, 35mm, 90’, Korece
Yönetmen: Kim ki-duk
Oyuncular: Yeo-reum Han, Si-jeok Seo, Gook-hwan Jeon
Çocukluğundan beri büyüttüğü genç bir kızla birlikte okyanusun orta yerinde, teknede yaşayan 60 yaşlarındaki bir balıkçının hikayesini anlatıyor Yay. Dış dünyaya kapalı  yaşayan bu ikilinin geçim kaynağı teknede balıkçılara ev sahipliği yapmak ve ok atarak fal bakmaktır. Genç kız için hayatın anlamı o tekne ve engin sularken, balıkçı kızı babacan bir tavırla kollar, ona bakar ve evlenecekleri gün için hediyeler alır. Sabır ve bilgelikle kız 18’ine varınca onunla evlenmeyi hayal ederken genç bir delikanlının kızın gönlünü çalmasıyla işler planladığı gibi olmaz. Ahlak, sevgi, tutku, bağlanma ve öldürme derken hikaye kendini mistik bir sona doğru taşır.
Başka bir Dünya (The Sweet Hereafter), 1997
Kanada,Bluray, 112’, İngilizce
Yönetmen: Atom Egoyan
Oyuncular: Ian Holm, Caerthan Banks, Sarah Polley
Holm’un oynadığı büyük şehir avukatı Mitchell Stephens küçük bir Kanada kasabasına gelir. Kasaba halkının başına büyük bir trajedi gelmiş, 14 çocuk bir otobüs kazasında feci şekilde ölmüştür. Stephens kalan ebeveynlere giderek onları birleştirmeye ve suçluya karşı dava açmalarına ikna etmeye çalışır. Bir yandan da kendi kızının uyuşturucu problemiyle uğraşmakta, onu neredeyse kaybetmek üzeredir. Kazadan kurtulan tek tanık Nicole, bu dava için kilittir. Egoyan metaforik mikroskobundan suçun özüne, insan ilişkilerindeki çetrefilliğe bakıyor. Ölümün trajedisinden çok hayatta kalmanın yasıyla ilgilenen yönetmen, ustalığını parlattığı bu filmle Oscar’a aday olmuştu.

Beşinci Mevsim (La Cinquième Saison), 2013 

La-Cinquième-SaisonBelçika, Hollanda, Fransa, Bluray, 93’, Fransızca-Flamanca
Yönetmen:  Peter Brosens, Jessica Hope Woodworth
Oyuncular: Aurélia Poirier, Django Schrevens
İsimsiz, sıradan bir Belçika köyü gizemli bir afetin etkisi altında kalır ve köye o yıl bahar gelmez. Belli ki, doğanın döngüsünde bir sorun vardır. Her yıl kış sonu kutlanan şenlik ateşinde otlar alev almayınca tohumlar da büyümemeye, inekler süt vermemeye başlar. Köy halkı panik ve husumetle bir araya gelir; kısa sürede bir günah keçisi aramaktan da çekinmeyecektir. Doğa adeta insanoğlunu cezalandırmaya karar verdiğinde, köyün üç çocuğu Alice, Thomas ve Octave olan biten karşısında hayatta kalmaya çalışırlar. Bu tüyler ürpertici kıyamet filminin ilk gösterimi Venedik Film Festivali’nin yarışmasında yapıldı.

Dayanılmaz Aşk (Enduring Love), 2004

Enduring-LoveBirleşik Krallık, 35mm, 100’, İngilizce
Yönetmen:Roger Michell
Oyuncular: Rhys Ifans, Daniel Craig, Samantha Morton
Zekice yazılmış, dramatik bir gerilim. Akademisyen Joe’nun hayatı, bir gün piknikte kurtarmaya çalıştığı başka bir adamın ölümüne sebep olan bir balon kazasından sonra değişir. Joe, tanık olduğu kazanın kötü anılarını ve ölümün etkisini üzerinden atmakta zorlanır ve kendi rolünü sorguladığı olayda balonun ipini tutarak yardım etmeye çalışanlardan biri olan Jed, onu bulur. Aralarında “Tanrı sevgisi” ile birlikte tuhaf bir bağ oluşur. Aşk, kader ve tutkuyu inceleyen film için iki erkek arasında geçen bir tür Öldüren Cazibe, denilebilir. Ian McEwan’ın romanından uyarlanan filmin özellikle nefes kesen açılışına dikkat!

 

İşçi Filmleri Festivali perdelerini bu yıl savaşa karşı açıyor!

8. Uluslararası İşçi HYPERLINK “http://www.sanalforum.biz/kultur-sanat-haberleri/85738-isci-filmleri-festivali-icin-geri-sayim-basladi.html”Filmleri Festivali 1-8 Mayıs tarihleri arasında izleyicilerle buluşuyor!

İstanbul, Ankara, İzmir ve Diyarbakır’da eş zamanlı olarak gerçekleşecek festivalde bu yıl “Sınırda Yaşamak” teması ile 15 farklı ülkeden toplam 54 film gösterilecek.

 IFF 2013 AFISIFestivalin değişmez illüstrasyonu Karagöz ve Şarlo bu yıl “Sınırda Yaşamak” temasıyla mitolojide tanrılar tarafından cezalandırılan ve bu cezaya direnen ilk insan Sisyphus’a (Sisifos) gönderme yaparak, Ortadoğu’daki savaşın, Ortadoğu’daki önemli en önemli aktörlerden Kürtlerin sürecinin, açlık ve yoksulluğun sınırlarında umudu ve emeği ile ayakta kalmaya çalışanların öykülerini beyaz perdeye taşıyor.

2 Mayıs günü Şişli Kent Sinemasında yapılacak açılış gecesini oyuncu Mert Fırat sunacak.

Bajar’ın müzikleri ile eşlik edeceği gecede her yıl olduğu gibi bir set işçisine plaket verilecek.

 8. Uluslararası İşçi HYPERLINK “http://www.sanalforum.biz/kultur-sanat-haberleri/85738-isci-filmleri-festivali-icin-geri-sayim-basladi.html”Filmleri Festivali 4 şehirdeki gösterimlerden sonra, ilerleyen günlerde birçok kenti kapsayan ve yıl boyu sürecek uzun bir yolculuğa çıkacak. Gösterimler yine ücretsiz olacak.

 Türkiye ve dünyanın dört bir yanından, emekçilerin yaşamlarını ve mücadele deneyimlerini izleyicilerle buluşturmayı ve ülkemizde işçi filmi üretimini özendirmeyi amaçlayan Festival,.

Sine-Sen (DİSK), Dev Sağlık-İş (DİSK), Birleşik Metal-İş (DİSK), Hava-İş (TÜRK-İŞ), Petrol-İş (TÜRK-İŞ), Tez Koop-İş (TÜRK-İŞ), Ses (KESK), Türk Tabipleri Birliği, Halkevleri ve Sendika.Org. tarafından düzenleniyor.

 Zengin Film Programı ve Uluslararası Konuklar

festival logo Festivalin bu yılki Uluslararası konukları Raks-ı Hak (Toprağın Raksı) filminin İranlı yönetmeni Ebu Fazl Celili ve 155 SOLD (155 Satılık Adam) filminin Yunan yönetmeni Panteleakis Georgios. Celili Ankara ve İstanbul’da, Panteleakis Georgios ise İstanbul’da özel gösterim ve söyleşilerde izleyicilerle buluşacak. Festivalde 21’i Uluslararası 33’ü de Türkiye’den olmak üzere toplam 54 adet uzun ve kısa kurmaca, belgesel film de gösterime girecek.

Bu yıl Festivalin açılış filmi “45’lerin Ruhu”. Filmin yönetmeni aynı zamanda ünlü İngiliz işçi filmleri yönetmeni  Ken Loach.  Ünlü yönetmenin festival izleyicilerine bir de sürprizi olacak.

11. Tokyo Film Festivali Asya Film Ödülü ve Locarno Film Festivali büyük ödülü olan Gümüş Leopar’ı alan İranlı yönetmen Ebulfazl Celili’nin “Raks-ı Hak”(Toprak Dansı),

Panteleakis Georgios’un yönetmenliğini yaptığı, Yunan hükümetinin küresel ‘kriz’i bahane eden görüşlerine karşı halkın sokakları kuşatan isyanını anlatan 155 SOLD” (155 Satılık Adam),

Nazım Hikmet’in, Japon Balıkçısı şiirindeki öyküyü sinemaya aktarmak üzere Japoncadan çevrilen ve Türkiye’de ilk defa festivalimizde gösterilecek olan “Japon Balıkçısı”,

Anadolu’nun bir köyünde, ağalık ve feodaliteye başkaldırının anlatıldığı, Kadir İnanır, Melike Zobu ve Erol Taş’ın rol aldığı ve yasaklı filmler listesinde uzun yıllar yer alan “İsyan”,

Yönetmenliğini Başar Sabuncu’nun yaptığı ve Şener Şen’in başrolünde oynadığı “Zengin Mutfağı”,

Fransız sinemacı Robert Guédiguian’ın işten atılan bir sendika temsilcisinin sınıf bilinci, yoksulluk ve suç arasındaki gelgitlerini anlatan filmi “Klimanjero’nun Karları”,

Çin işçi bölgesi, Schenzen’de cep telefonu üreten bir fabrikada yoğun ve zor şartlarda çalışan genç işçilerin yaşama tutunma çabalarını anlatan Dream Work China (Çin İşçilerinin Hayalleri),

Venezuela’daki mücadeleye gönül verenlere adanan  “Portraits of the Struggle (Retratos de Lucha)” ( Mücadeleden Portreler), Festivalin öne çıkan kısa ve uzun metrajlı filmleri…

Türkiye’deki Ermeni işçileri anlatan “Avtobus”,  “Vardiya 12-48” ve “Şişecam Direnişine Bakmak”, Bismil-Sinan köylülerinin, el konulmuş toprakları geri almak için, ağalara karşı verdikleri mücadeleyi anlatan “İpekçi Günlükleri”, Tonya’da sütçülük yaparak hayatlarını sürdüren kadınların fabrikaya karsı ayakta kalma çabasını anlatan “Keyvan” ise festivalde gösterime girecek belgesellerden bazıları.

 

Festival filmlerinin 4 ildeki gösterim yerleri:

İstanbul’da Fransız Kültür Merkezi, Yeşilçam Sineması, İstanbul Halkevi, Kazım Koyuncu Kültür Merkezi, Kadıköy Halkevi, Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde;

Ankara’da Kızılırmak ve Büyülü Fener Sinemalarında;

İzmir’de İzmir Sanat Merkezi, Fransız Kültür Merkezi, Konak Halkevi’nde;

Diyarbakır’da ise Sümerpark Sosyal Yaşam Merkezi, Cegerxwin Gençlik, Kültür ve Sanat Merkezi Sinema Salonu, Ortadoğu Sinema Akademisi Derneği Avrupa Sineması, Tüm Bel-Sen Diyarbakır Şubesi, Diyarbakır Evi, Sülüklü Han

 

Festival kapsamında Ankara’da emek ve iletişim üzerine düşünen, çalışan ve siyaset üreten akademisyenler ve eylemciler 3-4 Mayıs tarihleri arasında 4. Uluslararası İşçi ve İletişim Konferansı’nda bir araya gelecek.

İletişim için:

(İstanbul) İstanbul Halkevi:

Telefon: 0212 245 82 65

Fax: 0212 245 70 10

Adres: İstiklal Caddesi, Orhan Adli Apaydın Sokak, No:10, Beyoğlu / İstanbul

 

(Ankara) Halkevleri Genel Merkezi:

Telefon: 0312 419 27 17 / 0 505 713 18 32

Fax: 0312 419 32 07

Adres: Konur Sokak, No:8/9, Kızılay / Ankara

 

(İzmir) Konak Halkevi:

Telefon: 0232 441 06 03 / 0541 850 54 26 /

Adres: 859 Sokak, No:6, Vatan İşhanı, D: 302, Kemeraltı, Konak / İzmir

(Diyarbakır) Dev Sağlık-İş Diyarbakır Şubesi:

Telefon: 0412 223 33 57 / 0507 429 26 76

Adres: Kurt İsmailpaşa 1. Sokak, Çölbay Apt., No:4/9, Yenişehir / Diyarbakır

 

Web:www.iff.org.tr

E-posta: [email protected]

Twitter:  @iscifilmfest.

 

Festival hakkında detay bilgi için içeriği zip olarak indire bilirsiniz.  TIKLAYINIZ.