vivaldi

Sanat Tarihine Dair : Antonio Vivaldi

Günlük hayatımızda gittiğimiz kafelerde, geçtiğimiz yerlerde, izlediğimiz dizilerde duyduğumuz o hoş ezgilerin hangi sanatçılara ait olduğunu merak edip hiç araştırdık mı ? Yalnızca dinleyip ne güzelmiş diyerek mi yetiniyoruz ? Özel Nar Sanat Eğitim Kursu olarak bu konuda sizlere yardımcı olmak istedik. Ve karşınızda Antonio Vivaldi  hayatı ve eserleri.

Çağdaş müziğin temeli olan o  klasik ezgilerin, yıllar önce belli kalıplara uygun olarak yazılmış o notasyonların bizde bıraktığı etki nereye de gitsek hep aynı aslında. Klasik müzik beynimizin her köşesinde ve bize dört mevsimi yaşatan cinsten. Kimi zaman dışarıda, kimi zaman evde…

Antonio Lucio Vivaldi Kimdir?

Antonio Lucio Vivaldi 4 Mart 1678’de, romantik şehir Venedik’te doğdu. İlk müzik eğitimini, St. Marc Kilisesi orkestrasındaki keman virtüözü olan babasından aldı. 1693’te Venedik’te bulunan bir rahip okuluna girdi ve 1703 yılında da kilisede papazlık görevine atandı.

Kızıl saçlarından dolayı uzun süre onu ‘Kızıl Papaz’ adıyla çağırdılar. Ardından astım hastalığı ortaya çıktı fakat bu, çevresi tarafından ‘dini görevinden ayrılması için gösterilen bir bahane’ olarak görüldü. Vivaldi buna aldırış etmedi. Açıkçası, belki de o zamanlarda rahiplik eğitimi, fakir bir aileden gelen bir çocuğun ücretsiz eğitim almabilmesi için bir yol olarak düşünülüyordu, bu seçim de kendi isteği dışında gelişmişti. Kısacası küçük Antonio’nun zaten başka bir seçeneği yoktu.

Vivaldi’nin Hayatı

1703 yılından itibaren Venedikte’ki sayılı kurumlardan biri olan ‘Pio Ospedale della Pietà’ da (Rahibe Hastanesi) keman öğretmeni olarak çalışmaya başladı. Buradaki görevi yetim ya da engelli kızlara keman çalmayı öğretmek ve onlara konserlerde seslendirmeleri için her ay iki konçerto yazmaktı. Keman öğretmeni olduğu bu kurumda üstün icra yeteneğine sahip bir koro ve orkestra kurdu.

Bir yetimhane olarak adlandırılsa da, Ospedale, aslında asilzadenin kız çocuklarına ve yine o asilzadelerin metresleriyle olan birçok özel işlerine de ev sahipliği yapıyordu. Bu nedenle, Vivaldi bu anonim babalar tarafından iyi karşılanıyordu. Genç bayanlar orada iyi bir şekilde bakılıyorlardı ve müzikal standartlar Venedik’tekilerin en iyileri arasındaydı. Ospedale korosu ve orkestrası artık çok iyi tanınıyordu.

Vivaldi koro için konçertolar, kantatlar ve kutsal müzik eserleri yazmaya devam ediyordu.

1704’te ‘viola all’inglese’ öğretmeni pozisyonu keman eğitmeni olan görevine ek olarak geldi.

1705 yılında eserlerinin ilk koleksiyonu, Raccolta yayınlandı.

1709 yılına kadar aynı kurumda öğretmenlik yapmaya devam etti. Yönetimindeki toplulukla kendi eserlerini seslendirerek ülkeleri dolaşması, görevini ihmal etmesi, bir papaz için fazla dünyevi bir yaşam sürmesi birtakım eleştiriler aldı.1709 yılında bu görevinden ayrılmak zorunda kaldı.

1709’da Op.2 keman sonatını Danimarka Kralı IV. Frederik’e ithaf eden Vivaldi, bu sıralarda konçerto yazma çalışmalarına başladı. Hollandalı yayıncı Estienne Roger, Vivaldi’nin 12 konçertodan oluşan L’estro Harmonico adli eserini yayımladı. Bu dönemin en etkili müzik yayını oldu.

Almanya dışına hiç çıkmayan Bach’in müziğinin İtalyan yanının oluşmasında da bunun büyük ve önemli bir yeri var.

Okuldan ayrıldıktan sonra bir yıl kadar bir opera tiyatrosu olan ‘Teatro Sant ‘Angelo’ için serbest müzisyen olarak çalıştı. Verdiği bir yıl aradan sonra, Ospedale tarafından 1711’de oybirliği ile geri çağrıldı. 1713 yılında enstitünün müzikal faaliyetlerinden sorumlu oldu ve 1716’da ‘maestro de ‘konserei’ye görevine terfi etti.

Ospedale’deki görevi sırasında, yani altı yıllık süre zarfında Vivaldi besteci kimliğiyle dikkat çekmeye başladı. Birçok eserini bu dönemde yazdı.

1714’te Vivaldi’nin konçertolarını duyan Quantz, Albinoni ile birlikte Vivaldi’ye konçertoda reform yapmaları için ödenek bağışladı.

1716 yılında Vivaldi tiyatro sahnelerinde sergilenecek operalar için arialar yazmaya ağırlık verdi. Bu operalardaki karakterler kız erkek fark etmeksizin, Opsedale’deki kız yetimler tarafından canlandırılıyorlardı.

Öyle ki; O’nun bu modern opera tarzı Benedetto Marcello gibi daha muhafazakar müzisyenler tarafından kabul edilmedi. Marcello hem yargıç ve hem de amatör bir müzisyendi. Vivaldi’ye ve onun modern opera tarzına bir karşıt görüş hareketi olarak da ‘üzerinde IL teatro alla moda’  yazan broşür bastırdı. Kapakta Vivaldi’nin keman çaldığı bir karikatürü de vardı.

Vivaldi 1717’nin sonlarına doğru Mentua’ya taşındı ve orada prens Philip’in önderliğindeki oda orkestrasının şefliğini yapmaya başladı. Operalar, kantatlar ve konser müzikleri yazdı. İki, üç yıllık süre zarfında yazdığı operalardan biri de Armida ve Tito Manlio’ idi.

1721’de Roma’ya taşındı. Operalarındaki yeni stilini tanıttı ve Papa Benedict XIII onu çalması için yanına davet etti.

1723 ile 1724’te Roma’daki karnaval mevsimi için üç opera yazdı. Yine 1723’te Vivaldi, Pieta’nın yöneticileriyle ayda iki konçerto besteleme konusunda anlaştı.

Vivaldi, Mantua’da tanıştığı tanınmış genç şarkıcı Anna Giraud ile 1725’te Venedik’e geri döndü. 1725’te yazdığı eseri Op. 8, ‘Il cimento dell’armonico e dell’inventione’ ile ünü daha da yayıldı.

Bu yıllarda opera sanatçısı Anna Giraud ile ilişkisi başladı. Onunla birlikte kız kardeşi Paolina’ya taşındı.

Dört opera daha yazdı. Bu dönemde, 1717-1725 yılları arasında Vivaldi, müzikteki doğal sahneleri tasvir eden dört keman konçertosu yazdı. Meşhur ‘Dört Mevsim’ operası işte bu yıllara yazılmaya başlandı.