Bildiğiniz gibi Bakırköy’de pek çok ilkleri gerçekleştiren kursumuz M.E.B. Bağlı ilk resmi Çocuk Drama Eğitimini
Nar Sanat vermeye başlamıştır. Bu bağlamda eğitimlerimiz değişik yaş grupları için devam etmektedir.
Cumartesi ve Pazar günleri 4-9 yaş arası çocuklarımıza farklı saatlerde “Çocuk Drama Eğitimi” vermekteyiz. Eğitimler başlamasından buyana pek çok velimize drama eğitimi hakkında bilgi vermenin yanı sıra en bariz karşılaştığımız sorun Tiyatro ile dramanın karıştırılması ve dramanın etkisinin kısa sürede görüleceği inancı ile eğitimde dramayı kullanmanın faydaları konusudur. Bugünkü yazımızda bu konuları irdelemeye çalışacağız
Biliyoruz ki çocuklarımız hepimiz için çok önemli. Çocuklarımızın daha sosyal olması ve hayata hazırlanması için hepimiz bir çaba içersindeyiz. Çocuğumuzun disipline ve ince bir ruh ile beden algısına farkındalığa sahip olmaları için pek çok fedakarlıklar yapmaktayız. Çocuklarımızı herhangi bir sanat dalı ile ilgilenmesi yukarıda yazdığımız ve yazmadığımız pek çok sebepten dolayı elbette çok önemli. Sanatla ilgilenen her çocuğun elbette ilerleyen zaman içersinde sanatçı olması beklenemez. Süreç içerisinde çocuğun doğru yönlendirilmesi, iç disipline sahip olması ve eğitilmesi, çalışma ile gayretleri,yetenekleri, gözlemlenerek elbette meslek olarak da seçmesine yol açabilir.
Çocuk gelişiminin sacayaklarından biri olan sanat uğraşının yanı sıra göz ardı edilmemesi gereken konuların belkilide başında drama eğitimi gelmektedir.
Zaman zaman kurumumuza gelen telefonlar ve ziyaret eden velilerle konuştukça genel algının Tiyatro ve dramanın kavram olarak karıştırıldığını gözlemlemekteyiz. Pek çok yazımızda drama ve tiyatronun farklılığını vurguladık. Elbette drama ve tiyatro bir birinden faydalanmaktadır fakat asla aynı şey değildir.
Diğer bir algı hatası sadece belirli sorunları olan çocukların sosyal gelişimini sağlamak değildir. Elbette dramanın bu yaklaşımı göz ardı edilemez fakat çocuk gelişimi açısından drama her tip ve yapıdaki çocuk için aslında olmaz olmaz bir eğitim olup gelişimin ve iletişimin daha dengeli olmasını sağlar.
Günümüzde pek çok devlet okulunda darama eğitimi anlamında daha çok tiyatro eğitimi verilmektedir. Ne yazık ki pek çok veli bu eğitimi örneklem olarak göz öne almakta ve dramanın adeta sahneye çocuk oyunu koyma aracı olduğu kanısına varmaktadır. Yukarıda da yazdığımız üzere elbette her iki dal bir birinden faydalanmaktadır fakat kesinlikle aynı şey değildir. Bu yanılgıdan dolayı gerçek drama algısında deformasyonlar meydana gelmektedir. Ne yazık ki bu algıyı kırmakta zor olmaktadır. Okumak araştırmak yerine “drama” ile ilk tanıştıkları okullarda gördükleri hobi eğitimi olarak verilen “sözde drama” adı altındaki eğitimin “tiyatro” olduğunu önce eğitmenlere anlatmakta fayda var.
Gerçek drama eğitiminde sonuçların bugünden yarına alınması beklenmemelidir. İnsanın sosyalleşmeyi ve iletişimi deneyimleyerek uygulamaya sokacağı ve denedikçe kalıcı olacağını bilmeliyiz. Nasıl ki uzun süreçler sonunda bir takım kişiliklerin kalıcı olması beklenirse drama çalışmalarının çocuktaki yansımalarının sonuçlarını da birkaç ayı aşan sürelerin sonucunda öğrenilip kullanılır hale geleceğini bilmeliyiz.
Bir insanın , bireyin; çocuk sosyal davranışlarının kalıcılığı drama eğitimin süresinin uzunluğuyla orantılıdır denilebilir.Yani matematik biliminde karşılaşılan problem bir formüle bağlı olarak çözülebilirken dramada farklı kişilikler, farklı algılar ve farklı aileler ile sosyal çevreler söz konusudur. Bugünden yarına çocukta değişinin hemen olması mümkün değildir.
Tüm bunları anlayabilmek için drama nedir sorusuna cevap aramak gerekir.
Drama Nedir?
En kabul gören tanıma göre drama; bir sözcüğü, bir kavramı, bir davranışı, bir tümceyi, bir fikri ya da yaşantıyı veya bir olayı, tiyatro tekniklerinden yararlanarak oyun ya da oyunlar geliştirerek canlandırmaktır. Yunancada anlamı hareket anlamına gelen “dran” eyleminden çekimlenmiştir. Çocuk Psikolojisi’nde ise drama, yaşamı, hayatı tanıtmak anlamına gelir.
Eğitim içinde drama
Öğrenme, eğitim etkinlikleri içindeki en önemli kavramdır. Bütün eğitimciler en etkili ve kalıcı öğrenme sürecinin ‘yaparak-yaşayarak öğrenme’ olduğu konusunda tartışmasız birleşmektedirler. Drama, ‘yaparak-yaşayarak öğrenme’ bakımından en etkili yöntemlerden biridir. Genel olarak konuyla ilgili olan eğitimci/sanatçı/uygulayıcıların birleştiği ve en basit anlatımla drama; bir düşünceyi beden diliyle, hareket ederek, devinimle anlatımdır. İçsel bir durumun, bir tasarımın, bir düşüncenin eyleme dönüşmesidir. Dramayla birey düşünür, plan yapar, organize eder ve düşüncesini eyleme dönüştürerek uygular. Bu süreçte de yaşantılar yoluyla yeni davranış ve duyguları öğrenir, deneyim sahibi olur. Böylece birey duygularını kontrol edebilme, değiştirebilme, düşüncelerini ifade edebilme, konuşarak iletişim kurabilme gibi yeteneklerini geliştirir.
DRAMA VE EĞİTİM
Eğitimde, ülkemizde en çok başvurulan yöntem öğretmenin anlatıp öğrenenlerin dinlediği bilinen klasik yöntemdir. Bu yöntem birçok konuda işe yaradığı gibi, birçok konuda ise yetersiz kalmaktadır. Özellikle dramanın konu edindiği iletişim, sosyal ilişkiler, duygu ve düşüncelerin ifadede edilmesi, empati kurabilme, düş gücünü geliştirme gibi konularda öğrenenlerde istendik yönde davranış değişikliği meydana getirmek hemen hemen mümkün değildir. Sosyal yaşam ve sosyal çevreyle ilgili bilgilerin çoğu da yaşantılar yoluyla edinilir. Günümüzde teknolojik gelişmeler nedeniyle bireyin sosyalleşme sürecinde aile, komşular, akrabalar vb. yakınların etkisi azalmıştır. Bu nedenle akrabalık ve komşuluk ilişkileri sırasında yaşantılar yoluyla edinilen bilgilerin bireye kazandırılması, yaşantılar yoluyla bireyde olumlu değişmeler sağlama yöntemi olan drama tekniğinin eğitimde uygulanması zorunluluk haline gelmiştir.
J.Jack Rousseau ile başlayıp, John Dewey, Johann Heinrich Pestalozzi ve Friedrich Froebel ile devam eden, Maria Montessori ile önce Avrupa’dan, Amerika’ya yayılan, daha sonra da dünyadaki başka ülkelerde etkisini sürdüren, çocuğun içsel potansiyelinin önemini ve bu potansiyelini özgür ve sevgi dolu çevresel koşullarda aktif yaşantıları sayesinde gelişebileceğini vurgulayan görüş, eğitimde drama tekniğinin temelindeki anlayışlardan biri olarak kabul edilebilir.
Bu görüşü vurgulayan Hohmann ve Weikart gibi çağdaş eğitimciler de çocuğun doğrudan doğruya kendi yaşadığı yaşantılar ile ilgili olarak çalışmasının ve düşünmesinin anlamlı olduğunu, başkalarının yaşadığı yada anlattıklarının değil, kendi yaşantılarının anlamlı bilgi sağlayabileceğini belirtmişlerdir. Anlamlı olan bilgi ise, davranışa yansır ve daha kalıcıdır.
Çocuklarla drama kuramcılarından Peter Slade ise drama uygulamalarının bir başka yönü olan, kendi hareketleri yolu ile yaşantı geçirmenin yanı sıra, konuşarak iletişimde bulunmanın önemini vurgulamıştır. Kendi hareketleri yoluyla algıladıkları konusunda konuşarak iletişimde bulunan çocuk, öğrenme ortamında bir “seyirci” değil, “aktif bir katılımcıdır” ve öğrenme bakımından avantajlı bir konumdadır.
Drama bir bakıma oyundur. Çocuk ve oyunun birbirine ne kadar çok yakışan iki olgu olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Çocuk, çevresiyle iletişim kurmaya başladığı andan itibaren oyun oynar ve bu oyunlar içinde hoşça vakit geçirip eğlenirken bir taraftan da hayatı tanır. Ancak drama da amaç çocuğu oyalamak, ona hoşça vakit geçirtmek, eğlendirmek değildir. Amaç söz konusu oyun sürecinde çocuğun kendini geliştirmesi bakımından yaşantılar yoluyla yeni öğrenimler kazanmasıdır. Bu bakımdan drama, özellikle örgün eğitim vermeyen SHÇEK bünyesindeki çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtları gibi kuruluşlarda uygulanabilirliği olan, çağdaş bir eğitim tekniğidir.
DRAMANIN YARARLARI
– Drama yönteminde bütün duyu organları etkin bir şekilde kullanıldığı için çocuğun dikkat, algılama, dinleme, konuşma, bedenini de kullanarak anlatma ve yorumlama gibi iletişim becerileri gelişir. Böylece çocuk kendini ve sorunlarını ifade edebilmeyi ve yorumlamayı öğrenir. Drama, çocuğun utangaçlık, çekingenlik vb. olumsuz duygulardan arınmasını sağlar.
– Drama oyun oynayarak yapıldığından soyut ve teorik olay ve kavramların anlaşılıp somutlaştırılmasına yardımcı olur. Böylece olaylar karmaşık bile olsa çocuk kolayca anlar ve yorumlar, çatışmalarla olumlu biçimde baş etmesini öğrenir.
– Çocuğun düş gücünü geliştirir ve zenginleştirir. Bilim ve teknolojideki buluşların, onları bulan kişilerin öncelikle düş güçlerinin bir ürünü olduğunu düşünürsek dramanın çocukların düş gücünü geliştirmesinin ne kadar önemli olduğu kolayca anlaşılacaktır. Ayrıca sanatın ve sanat eserlerinin oluşturulmasında da düş gücü olmazsa olmaz bir koşuldur. Drama, çocukların sanatçı ruh taşıyan bireyler olarak yetişmesinde de önemli rol oynar.
– Çocuklarda estetik duygusunun ve bilincinin gelişmesine katkıda bulunur. Böylece çocuk iyi, güzel, doğru gibi kavramları daha sağlıklı algılar ve yorumlar.
– Çocuğun eleştirel düşünme yeteneğinin gelişmesine katkıda bulunur. Çocuk, olaylara ve hayata eleştirel bir gözle bakmayı, yorumlamayı öğrenir. Böylece çocukta olay, olgu ve kavramları bir mantık süzgecinden geçirme yeteneği oluşur ve kendisine sunulan her şeyi olduğu gibi kabullenmeden araştırıcı olmaya yönelir.
– Drama çok önemli bir öğrenme yoludur. Drama arcılığıyla çocuk, olaylar ve durumları, bunların arasındaki bağlantıları kolayca öğrenebilir. Böylece çocuğun problem çözme yeteneği gelişir ve kendi ayakları üzerinde durabilme becerisi kazanır.
– Drama grupla yapılan bir etkinlik olduğundan çocuğun işbirliği yapma, sosyal ilişkiler, iletişim kurma gibi sosyal yönlerinin gelişmesine katkıda bulunur, çoğun sosyal gelişimini hızlandırır.
– Yapılan etkinlikler sırasında duygular da yansıtıldığından çocuğun duygusal gelişimini olumlu yönde etkiler ve gelişmesine katkıda bulunur. Çocuğun günlük sıkıntılardan kurtulup deşarj olmasını sağlar.
– Çocuk drama etkinlikleri içinde kendini ve çevresini, çevresindeki insanları daha iyi tanır. Böylece çocuğun empati kurma becerisi gelişir ve çevresindeki diğer bireyleri ve olayları anlaması kolaylaşır.
– Yapılan etkinlerde ele alınan konuların içeriği bakımından çocukta ahlaki, milli ve manevi değerlerin gelişmesi sağlanabilir.
– Dramanın öncelikli amacı çocukları eğlendirmek olmasa da, drama etkinliği sırasında çocuk eğlenir ve mutlu olur. Drama çocukları neşelendirir, umut ve iyimserlik duyguları yaratır.
– Drama çocukta iyi bir edebiyat deneyimi oluşturur. Ayrıca çocukta sanat eğilimlerini başlatır ve sanatı özellikle de tiyatroyu sevmesine katkıda bulunur.
– Drama yukarıda sayılan yararların hiçbirini sağlamasa en azından çocukları eğlendirir, hoşça vakit geçirmelerini sağlar
(1) Not: Cumartesi grupları dolu olup sadece Pazar günleri bazı gruplar öğrenci kabul etmektedir.
Kaynakça : . Hasan ERDEM * Çocuk ve gençlere yönelik sosyal hizmet kuruluşlarında (yurt/yuva) alternatif bir grup çalışması: drama ve tiyatro
Yazan : Diren C.