Şunun için etiket arşivi: televizyon

Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Antalya Kültür Sanat Vakfı’nın ortaklaşa düzenlediği 3. Antalya Televizyon Ödülleri sahiplerine verildi.

3. Antalya Televizyon Ödülleri

Antalya Kundu Turizm Bölgesi’ndeki Mardan Palace Otel’de düzenlenen ödül törenine sanatçılar kırmızı halıdan geçerek geldi. Şıklıklarıyla dikkati çeken sanatçılar, basın mensuplarına poz verdi.
Melike Öcalan ve Caner Cindoruk’un sunduğu gecede bir süre önce yaşamını yitiren Meral Okay için hazırlanan film gösterildi. Filmin gösterimi sırasında bazı sanatçıların gözyaşlarını tutamadıkları görüldü.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, yaptığı konuşmada, bir süre önce yaşamını yitiren Meral Okay, Ayten Alpman, Ekrem Bora ve Ümit Usta’yı andı. Televizyon sektörünün sadece Türkiye’de değil, artık uluslararası alanda da adını dünyaya duyurduğuna dikkati çeken Akaydın, ”Onlarla gurur duyuyoruz. Bu yarışmanın sonuçları ne olursa olsun, bütün sanatçıları ve arkasındaki teknik elemanları alkışlıyoruz. Onlar bizim kalbimizde taht kurmuş olarak Antalya’dan ayrılacaklardır” dedi.

Radyo Onur Ödülü Boran’a, Onur Ödülü Bugay’a

3. Antalya Televizyon-Ödülü töreni

Gecede bu yıl ”Radyo Onur Ödülü”ne layık görülen, ancak rahatsızlığı nedeniyle törene katılamayan Orhan Boran ile telefon bağlantısı kuruldu. 60 yıllık çalışma hayatında çeşitli vesilelerle ödüllerle onurlandırıldığını anlatan Boran, ”Fakat bu gece lütfedilen ödülün bambaşka bir değeri var. Beni davet etme lütfunda bulunarak, 10 küsür senedir gözlerden ırak ama gönüllerden uzak olmadığımı gösterdi, bu beni çok mutlu etti. İkincisi zor bir sağlık savaşından geçiyorum. Bu ödülün bana verilmesi de moralimi son derece yükseltti. Bu ödül için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum” dedi.

Orhan Boran’ın ödülünü teslim alan Beyazıt Öztürk de, ”Şu an buraya çıkınca anladım, ödül almaktan çok bir ustaya ödül götürmek acayip bir duyguymuş” diye konuştu.

”Onur Ödülü” ise Türk televizyonlarının beğenilen dizisi ”Bizimkiler”in yapımcısı Umur Bugay’a verildi. Bugay ödülünü, ”Bizimkiler” dizisinde ”Ali” karakterini canlandıran Atılay Uluışık’tan aldı. Umur Bugay, kendileri gibi yıllarını sanata ve yazıya adamış kişilerin anılmasının ve ödüllendirilmesinin çok hoş bir duygu olduğunu dile getirdi. Bugay, televizyon yapımlarında çalışanların çok güç koşullarda görev yaptıklarına dikkati çekerek, ”Sanatımızın onuru adına insanlık dışı maddi manevi sömürüye son vermek için yapacağınız her türlü mücadelede yanınızda olacağımı bilmenizi isterim” dedi.

”Jüri Özel Ödülleri” ise oyuncu Tarık Ünlüoğlu ile spor programı dalında yarışan ”Bay Tahmin” programına verildi. Jüri Başkanı Faruk Bayhan da Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’dan ”Onur Ödülü” aldı. ”Toplumsal sorumluluk ödülü” ise Mahsun Kırmızıgül’ün oldu. Kırmızıgül’ün ödülünü Onur Tuna aldı.

Dizilere ödül yağdı!

Gecede ”En iyi dram kadın oyuncu” ödülü, ”Öyle Bir Geçer Zaman ki” dizisindeki performansıyla Ayça Bingöl’ün oldu. ”En iyi dram erkek oyuncu” ödülünü ”Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi”ndeki rolüyle Erdal Beşikçioğlu aldı.

Yalan Dünya dizisi, komedi dalında verilen ödüllerin 5’ini alarak, en çok ödül alan dizi oldu. ”En iyi komedi dizisi”, ”En iyi komedi erkek oyuncu”, ”En iyi komedi yardımcı kadın oyuncu”, ”En iyi komedi yardımcı erkek oyuncu”, ”En iyi komedi yönetmeni” dalında ödüle layık görülen Yalan Dünya’nın Senaristi Gülse Birsel, ”Bir gün 45 dakikalık bir komedi dizisi yapmak istiyorum. Tek hayalim bu” dedi.

Öyle Bir Geçer Zaman ki, ”En iyi drama kadın oyuncu”, ”En iyi drama dizisi yardımcı erkek oyuncu”, ”En iyi drama dizisi yardımcı kadın oyuncu”, ”En iyi dizi film müziği”, Muhteşem Yüzyıl ise ”En iyi dizi film görüntü yönetmeni”, ”En iyi dizi film sanat yönetmeni”, ”En iyi drama dizisi senaryo”, ”En iyi dönem dizisi” olmak üzere 4’er dalda ödüle layık görüldü.

Bir süre önce yaşamını yitiren Meral Okay’ın senaryo dalıda ödül alması, salonda duygusal anlar yaşanmasına neden oldu. Salonda bulunanlar gözyaşlarına hakim olamazken, Okay, uzun süre ayakta alkışlandı.

Gecede Fırat Tanış da söylediği parçalarla izleyicilere keyifli dakikalar yaşattı.

3. Antalya Televizyon Ödülleri

Ödüller

Jüri başkanlığını Faruk Bayhan’ın yaptığı 3. Antalya Televizyon Ödülleri’nde ödül alan isimler şöyle oldu:

En iyi Dram Dizisi: Hayat Devam Ediyor

En İyi Komedi Dizisi: Yalan Dünya

En İyi Gençlik Dizisi: Elde Var Hayat Sınav

En İyi Dönem Dizisi: Muhteşem Yüzyıl

En İyi Dram Dizisi Kadın Oyuncu: Ayça Bingöl (Öyle Bir Geçer Zaman Ki)

En İyi Dram Dizisi Yardımcı Kadın Oyuncu: Meral Çetinkaya (Öyle Bir Geçer Zaman Ki)

En İyi Dram Dizisi Erkek Oyuncu: Erdal Beşikçioğlu (Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi)

En İyi Dram Dizisi Yardımcı Erkek Oyuncu: Hüseyin Avni Danyal (Öyle Bir Geçer Zaman Ki)

En İyi Dram Dizisi Yönetmen: Yıldız Hülya Bilban (Hayat Devam Ediyor)

En İyi Dram Dizisi Senaryo: Meral Okay (Muhteşem Yüzyıl)

En İyi Komedi Dizisi Kadın Oyuncu: Demet Evgar (1 Kadın 1 Erkek)

En İyi Komedi Dizisi Erkek Oyuncu: Olgun Şimşek (Yalan Dünya)

En İyi Komedi Dizisi Yardımcı Kadın Oyuncu: Gupse Özay (Yalan Dünya)

En İyi Komedi Dizisi Yardımcı Erkek Oyuncu: Bartu Küçükçağlayan (Yalan Dünya)

En İyi Komedi Dizisi Yönetmen: Jale Atabey Özberk (Yalan Dünya)

En İyi Komedi Dizisi Senaryo: Burak Aksak (Leyla ile Mecnun)

En İyi Dizi Film Görüntü Yönetmeni: Ercan Özkan (Muhteşem Yüzyıl)

En İyi Dizi Film Sanat Yönetmeni: Nilüfer Giritlioğlu (Muhteşem Yüzyıl)

En İyi Dizi Film Müzik: Nail Yurtsever, Cem Tuncer (Öyle Bir Geçer Zaman Ki)

En İyi Ana Haber Bülteni Sunucusu: Cem Öğretir (ATV)

En İyi Çocuk Programı: Pepee (TRT Çocuk)

En İyi Ekonomi ve Sektör Programı: Finans Cafe (CNBC-E)

En İyi Güncel Sanat Programı: Gece Gündüz (NTV)

En İyi Haber/Tartışma Programı: Haberaktif (TV 8)

En İyi Kadın Programı: Derya’nın Dünyası (Kanaltürk TV)

En İyi Komedi Programı: Koca Kafalar İle Baba Haber Bülteni (Kanal D)

En İyi Kültür İçerikli Program: Üstün Dökmen’le Küçük Şeyler (Star TV)

En İyi Magazin Programı: Show Kulüp (Show TV)

En İyi Sağlık Programı: Doktorum (Kanal D)

En İyi Sohbet Programı: Muhabbet Kralı (TV 8)

En İyi Spor Programı: Bizim Stadyum (TV 8)

En İyi Talk Show/Müzik-Eğlence Programı: Disko Kralı (TV 8)

En İyi Bilgi/Kültür İçerikli Yarışma Programı: Kim Milyoner Olmak İster (ATV)

En İyi Şov İçerikli Yarışma Programı: Survivor Ünlüler-Gönüllüler (Show TV)

En İyi Belgesel Yapım: Yüz Karası Değil, Ekmek Parası (İz TV)

Kaynak : [-]

Daha önce “Son Osmanlı”, “Yandım Ali”, “Dürüye’nin Gügümleri ” gibi daha pek çok dizi ve filmlerde rol alan Derneğimizin kurucu üyelerinden ve Yetişkin Tiyatro ile Pİyano eğitmenimiz Cem Cücenoğlu’nun rol aldığı “Ustura Kemal” adlı dizinin çekimleri başladı.

Show TV’nin iddialı yeni dönem dizisi Ustura Kemal’in çekimleri başladı. İstanbul Üsküdar’da uzun yıllar önce yaşamış ve namı uzak diyarlara ulaşmış bir yiğidin, vatanseverliği ve aşklarıyla dillere destan bir kabadayının hikayesini konu alan Ustura Kemal’in çekimleri Heybeliada, Eyüp, İstanbul Erkek Lisesi ve dizinin tarihi dokusuna uygun farklı semtlerde gerçekleştiriliyor.

Cem Cücenoğlu

Genel Sanat Yönetmenliğini

Şakir Demir Pehlivan ‘ın

yaptığı, usta isimlerin bir

araya geldiği, oyuncu

kadrosunun yanı sıra

dev bütçesi, kostümleri ve

dekorlarıyla da adından

çok söz ettirecek dizi için

600 kostüm dikildi. Üç aydır

hazırlıkları süren proje için

1900 model üç binek aracı, iki kamyon ve Akhisar ‘da dört adet fayton sıfırdan üretildi.

Türk televizyon tarihinin en önemli  başyapıtlarından biri olmaya aday Haldun Sevel ‘in eserinden uyarlanan dizinin yapımcılığını,

rating rekorları kıran yapımlara imza atan Süreç Film/Ali Gündoğdu, proje tasarımını ve yönetmenliğini usta bir isim Mustafa Şevki Doğan üstleniyor.

Senaryosunu H.Baykut Badem, Filiz Ekinci, Hülya Şahin ve Savaş Saylan ‘ın kaleme aldığı, mütarekenin, yokluk yıllarının, yorgun ama gururlu İstanbul ‘un, bir milletin kurtuluş

ustura-kemal

mücadelesinin ekranlara yansıtılacağı dizide sanat dünyasının ünlü isimleri bir araya geliyor: Oktay Kaynarca, Emre Kınay, Naz Elmas, İpek Karapınar ve Esra Ruşan ‘ın yanı sıra Cem Cücenoğlu, Gökhan Bekletenler, Ali İpin, İskender Bağcılar, Emin Gürsoy, Ferda Yalçın, Ezgi Sözüer, Fatih Dönmez, Bertan Dirikoğlu, Erdal Kuyumcu, Uğur Demirpehlivan, Cavit Çetin Güler, Murat Makar, Uğur Kural, Onur Orhan, Süleyman Atanısev, Buse Işık, Elif Burgaz, Nazlı Çiga, Özge Özdemir, Tugçe Kurt, Çigdem Aygün, Gözde Gizligöz, Cansın Bezircilioğlu, Fatih Doğan, Ural Buldu…

İzmirli öğrenciler Cannes’da yarışacak

Bir grup üniversitelinin kurduğu Azizm Sanat Örgütü’nün “Soluş” adlı kısa filmi, festivalin ‘Short Film Corner’ bölümünde gösterilecek

Soluş- Azizm Sanat Örgütü

Bir grup üniversite öğrencisinin ‘Sanat aydınlanma içindir’ sloganıyla kurduğu Azizm Sanat Örgütü’nün İzmir’deki proje ekibi tarafından ortaya çıkarılan ‘Soluş’ isimli kısa film, bu yıl 65’incisi düzenlenecek olan Cannes Film Festivali’nde gösterilecek. Film, Avrupa’nın en önemli film festivali olan ve uluslararası platformda birçok ünlüyü ağırlayan Cannes Film Festivali’nin ‘Short Film Corner’ bölümünde dünya prömiyerini yapacak. Yönetmenliğini ve öyküsünü Onur Keşaplı’nın, senaryo yazarlığını ve sanat yönetmenliğini Selin Süar’ın, görüntü yönetmenliğini Berk Tuğcu’nun gerçekleştirdiği Azizm Sanat yapımı filmin başrollerini Serhat Parıl, Okan Can ve Ceren Bekdemir paylaşıyor.

ÖZVERİ ÖRNEĞİ

Bugüne dek gerçekleştirdikleri kısa film, belgesel, televizyon programı, videoart, reklam, sergi, festival ve eğitim çalışmaları ile sanat alanında birçok başarıya imza atmış olan Azizm Sanat ekibi, en büyük sinema festivalleri arasında yer alan Cannes’da başta İzmir olmak üzere Türkiye’yi temsil edecek olmanın gururunu yaşadıklarını belirtti. Yönetmen Onur Keşaplı, “Herhangi bir yapım şirketi ya da okul desteği olmadığı için küçük ekibimizin her bir çalışanı çok fazla özveride bulundu. Sinemanın hala sağlıklı bir sektör haline gelemediği ülkemizde kısa film, uzun metrajın yavrusu algısından öteye geçemiyor” dedi. Filmin senaryo yazarı ve sanat yönetmenliğini üstlenen Selin Süar ise sinema gibi önemli bir sanat dalı ve propaganda aracı için ülkemizin başlı başına bir fon oluşturması gerektiğini vurguladı.

Filmin konusu
Hayatında dilediği her şeye sahip olan Ulaş, kitap yazma hayali ve yaklaşmakta olan doğum günü sebebiyle doğayla iç içe olacağı bir köye gider. Ancak karakterin, yazma konusundaki başarısızlığı ve arkadaşlarının doğum gününe gelmemelerinin yarattığı sıkıntı üzerine ormanda karşılaştığı gizemli kadın, Ulaş’ın gerçeklikten kopmasına ve soluşuna neden olur. “Nedir kırmızı?” sorusunun peşinden giden film, etkileyici görüntüleri ve şiirsel dokusuyla varoluşçuluk ve gerçeküstücülük arasında seyrediyor.

Kaynak:  http://www.yeniasir.com.tr

Yılın en çok konuşulan ödüllü bağımsız filmleri ve yönetmenlerini izleyiciler ile buluşturacak olan festival, her zamanki gibi ilginç konukları, renkli partileri ve eylem-odaklı atölye çalışmaları ile dolu bir program sunuyor. Üstelik filmler bu yıl İstanbul ve Ankara’nın ardından İzmir’e de gidiyor!

Tahrir’den Occupy’a kadar dünyayı çalkalayan sokak hareketlerinin damgasını vurduğu bir yılın ardından 11. si yapılacak olan !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali de seyircisini ‘Hareket’e davet ediyor! Yılın en çok konuşulan ödüllü bağımsız filmleri ve yönetmenlerini izleyiciler ile buluşturacak olan festival, her zamanki gibi ilginç konukları, renkli partileri ve eylem-odaklı atölye çalışmaları ile dolu bir program sunuyor. Üstelik filmler bu yıl İstanbul ve Ankara’nın ardından İzmir’e de gidiyor!

The Descendants, Take Shelter ve Bellflower gibi yılın en çok konuşulan bol ödüllü filmleri Hit Filmler bölümünde Digitürk işbirliğinde yerini aldı. 2012 senesine özel yeni bölümleri arasında NTV işbirliğinde People Power/Arka Bahçe, CNBC-e ortaklığında e-şıkkı ve Turkcell Profesyoneller Kulübü’nun sunduğu Yol bölümü var. !f İstanbul klasiklerinden olan Fantastik Filmler ise gnctrkcll ortaklığında.

!f İstanbul’un bu seneki sürprizlerinden biri ise müzik filmleri, partileri ve etkinliklerini Adidas Originals ana sponsorluğunda !f Music başlığı altında toplaması ve ünlü İngiliz besteci Micheal Nyman gibi konukların da katılımıyla genişletmesi.

Festival 16-26 Şubat tarihleri arasında AFM Fitaş Beyoğlu, Maçka G-Mall, AFM İstinye Park ve AFM Caddebostan Budak, 1-4 Mart tarihlerinde Ankara CEPA’da, 2-4 Mart tarihlerinde İzmir Balçova KİPA’da gerçekleşecek.

Festivalin biletleri 3 Şubat’ta Mybilet’ten indirimli ön satışa çıkıyor.

13 Ocak’tan itibaren satışa çıkacak sınırlı sayıdaki G!ft Card ile hafta içi gündüz seanslarına 10 bilet ve 1 gece yarısı seansı bileti 40 TL olacak.

 

İşte 2012 festivalinden bazı ana başlıklar:

Sundance Yine !f İstanbul’u Global Merkezlerinden Biri Seçti

Robert Redford’un bağımsız filmlere ve yönetmenlere bir yuva olarak yarattığı Sundance Enstitüsü !f İstanbul ile olan ortaklığının 2. senesinde yine Sundance Lab’in senaryo yazım eğitimlerini, taze Sundance filmlerinden bazıları ile birlikte !f İstanbul’a getiriyor.

Ünlü Mısırlı Aktivist ve Oyuncu Khaled Abdol Naga Keşif Jürisinde

Festivalin uluslararası yarışması Keş!f yine genç yönetmenlerin ilham veren filmlerinden oluşan bir seçki ve bu senenin jüri üyeleri Yeşim Ustaoğlu, Andrea Picard, Mark Adams, Jonathan Cauoette, Khaled Abdol Naga ile cesaret ve yenilik dolu filmlerle İstanbul’da olacak. Bağımsız sinemanın yeni yeteneklerini, sinemanın ustalarıyla bir araya getiren !f İstanbul festivalin son hafta sonunda dünyanın farklı yerlerinden genç sinemacıları ve sinema duayeni ustaları buluşturuyor.

Jacques Nolot İstanbul’da! Fransız L’ACID 20. Yılını !f İstanbul ile Kutluyor

Bağımsız sinemanın Paris merkezli kuruluşu L’ACID 20. yılını kutlarken gözden kaçmış modern klasiklerden ve yeni yapımlardan oluşan bir seçkiyi !f İstanbul ortaklığında festival kapsamında bağımsız sinema severlere ulaştıracak.

Seçkide yer alan filmler bol ödüllü Blissfully Yours (Apichatpong Weerasethakul), aykırı İsrailli yönetmen Avi Mograbi’den Avenge But One of My Two Eyes, Locarno’da Gümüş Leopar ödüllü Curling (Denis Côté) ve Cannes En İyi Film, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Erkek Oyuncu ödüllü L’humanite (Bruno Dumont).

Program kapsamında ayrıca ünlü oyuncu Jacques Nolot, Avant Que J’oublie adlı meşhur filmini sunmak üzere İstanbul’da olacak.

İlk kez verilecek Yeni bir Dünya için Sinema ödülünü almak üzere Rupert Everett !f istanbul’da!

Ünlü İngiliz oyuncu hem Zenne filminin özel bir gösterimini sunacak, hem de festivalin Yeni bir Dünya İçin Sinema ödülünün ilk sahibi olacak.

Gey olduğunu açıklayıp Hollywood’da başarılı bir oyunculuk kariyerine imza atan ilk oyuncu olarak bilinen Everett bu anlamda eşcinsellerin görünürlüğü için verilen mücadelede özel bir yere sahip.

!f’in verdiği ödül, Everett’ın ‘herkesin korkusuzca kendisi olabileceği bir dünyaya sinema yoluyla yaptığı katkılar’ için 26 Şubat’ta özel bir tören ile verilecek.

AHMET YILDIZ’IN DAVASINI YAKINDAN TAKIP ETTI

Everett, Lord Byron hakkında televizyon için çekilen bir belgesel nedeniyle Türkiye’de bulunduğu sıralarda Ahmet Yıldız’ın babası tarafından gey olduğu için öldürüldüğünü öğrendi. Zenne filmine konu olan bu cinayet hakkında ‘Türkiye’de eşcinsel olarak yaşamanın kolay olduğunu sanmıyorum’ demişti o sırada. Olaydan 5 yıl sonra, Everett bu kez Zenne filminin özel bir gösterimini sunmak üzere İstanbul’a geliyor.

Ünlü oyuncu Rupert Everett ilk kez 1981 yılında Another Country filmindeki öğrenci rolüyle tanındı. Dokuz sene sonra, Paris’te bir röportajda gey olduğunu açıkladı ve o günden beri eşcinsel hakları ve bu konudaki önyargıları yıkmak için mücadele ediyor.

Everett’ın bir oyuncu olarak ünlenmesi 90larda The Madness of King George, Robert Altman’ın Ready to Wear gibi filmlerin ardından Julia Roberts ile birlikte oynadığı My Best Friend’s Wedding ile oldu. Ardından John Schlesinger’ın The Next Best Thing ve Oskar ödüllü Shakespeare in Love gibi filmlerde oynadı.

Everett’ın Türkiye ziyareti British Council tarafından destekleniyor.

Dünyanın Büyük Festivallerinden Topladıkları Ödüllerle !f’e Gelen Hit Filmler

Her sene olduğu gibi bu sene de Toronto, Venedik, Cannes, Sundance, Independent Spirit, Golden Globe ödüllü ve festival gezgini filmler Digitürk işbirliği ile !f İstanbul programında yerini aldı.

Alexander Payne’in senenin en çok konuşulan ödül rekortmeni filmi The Descendants / Senden Bana Kalan, Jeff Nichols yönetmenliğindeki Cannes dahil 10 ödüllü Take Shelter / Sığınak, Evan Glodell’in mucize yönetmen olarak tanınmasını sağlayan Bellflower / Arıza Aşk, Jonathan Levine ve Seth Rogen’ı gerçek bir kanser hikayesinin komediyle karışık dram uyarlamasında bir araya getiren 50/50 / Şansa Bak Hit Filmler’den sadece bazıları. Michelle Williams’ın iki aşk arasında kaldığı Take This Waltz / Bu Dans Senin , tarihimizin en radikal çevreci grubunun hikayesini anlatan If A Tree Falls: A Story Of The Earth Liberation Front / Eğer Bir Ağaç Devrilirse: Yeryüzü Özgürlük Cephesi’nin Hikayesi , 60’ların ve Ken Kesey ile Marry Pranksters’ın ruhunu orjinal görüntülerle belgeselleyen Magic Trip / Sihirli Yolculuk , Todd Solondz’un Venedik, Locarno ve Toronto’dan ödülle gelen yeni filmi Dark Horse / Kara At, Sundance, SXSW ve Locarno gezgini Azazel Jacobs filmi Terri / Terri de Hit Filmler arasında.

11. Senenin Yeni Bölümleri – Dünyaya Kapalı Kalamazdık

Bu sene Mısır’dan Amerika’ya uzanan hareketlenmeler ve yeni bir dünya düzeni isteyen insanların eylemleriyle geçti. Bu hareketlerden esinlenen NTV işbirliğindeki People Power / Arka Bahçe bölümünün ön plandaki filmleri arasında Tahrir 2011: The Good, The Bad And The Politician ve Pockets of Resistance var. Bölümün yönetmenleri de konuklarımız arasında olacak.

Diğer yeni bölümümüz e-xperiments / e-şıkkı, sınırların muğlaklaştığı, tabuların ortadan kalktığı denemeye korkmayan karakterlerin hikayelerini perdeye taşıyor. CNBC-e işbirliğindeki bölümün ön plana çıkan filmleri arasında 17 Girls / 17 Kız, People I Could Have Been And Maybe Am / Olabileceğim Belki De Olduğum İnsanlar, Empire North / Empire North var.

Bir başka yeni bölüm olan Turkcell Profesyoneller Kulübü işbirliğindeki The Trip / Yol bölümündeki filmler sadece uzaklara yapılan yolculukların değil, aynı zamanda insanın kendi içinde ve kafasında yaptığı yolculukların da filmleri. Çok ses getiren Tarnation filminin yönetmeni Jonathan Cauoette’in son filmi Walk Away Renee ve Radiohead’in Meeting People is Easy ve Joy Division filmlerinin ünlü yönetmeni Grant Gee’nin son filmi Patience After Sebald / Sabır (Sebald’in İzinde), bu bölümde.

SALT Beyoğlu Açık Sinema’da Ücretsiz Sinema ve Konuşmalar

Sinefilleri sinema salonlarından çıkartıp buluşturan !f İstanbul’un 2012’deki etkinlik merkezi SALT. Festival süresince ücretsiz film gösterimleri ve konuşmalar burada gerçekleşecek.

Radiohead ve Joy Division Filmlerinin Yönetmeni Grant Gee Anlatıyor
Radiohead ve Joy Division gibi gruplar hakkındaki ödüllü belgesellerinden tanıdığımız yönetmen Grant Gee tarafından çekilen Sabır (Sebald’in İzinde) filminde Sebald’ın bir yayıncısı, yazarın İngiltere kıyısında yaptığı bir yürüşün etrafında anı, kurgu, sanat, tarih, bellek arasında dolanan belki de en tanınmış kitabı Satürn’ün Halkaları’nı nasıl sınıflandıracağını bilemediğini anlatıyor. Kitap roman mıdır, düzyazı mı, seyahatname mi, yoksa tarih mi? Emre Ayvaz’ın Gee ile uyarlama üzerine yapacağı sohbeti kaçırmayın!

Ünlü Besteci Michael Nyman İle Buluşmak
Piyano, The End of the Affair, Gattaca ve Peter Greenaway filmlerine yaptığı bestelerle sayısız ödül kazanan besteci Michael Nyman ilk filmi Kameralı Nyman’ı festivalde sunduktan sonra, !f Music kapsamında sesle görüntü arasındaki ilişkiyi keşfettiği bir konuşma yapıp, kısa filmlerinden parçalar gösterecek. British Council desteği ile konuk olan müzisyen ve yönetmen Nyman, birçok festivalde ödül almış filmlerin bestecisi olarak edindiği deneyimleri aktaracak.

!f İstanbul Yeni Bir Mini-Festivalle Geliyor – !f Music

2012 senesinde 16-26 Şubat tarihlerinde gerçekleşecek 11. !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali yeni bir sürprizle geliyor. adidas Originals ana sponsorluğundaki mini-festival !f Music, müziğin tüm yansımalarını bir araya getiriyor. !f Music ile müzik filmleri, müziğin mutfağından etkinlikler ve partiler bir arada !f İstanbul’da.

!f Music filmleri, Chemical Brothers’dan Devendra Banhart’a, Courtney Love Curt Cobain ilişkisinden erkek egemen müzik dünyasında kadın olmayı anlatan Patty Schemel’e, Le Tigre’ye ve Japonya’nın mistik seslerine uzanıyor. !f Music Partileri’nde, Kate Simko Nisan 2011’de Berlin’de yarattığı çığır açan canlı ‘A/V’ şovu ile !f Music Açılış Partisi’nde Ghetto’da! 3 mekana birden yayılacak olan Gökkuşağı Partisi’nde ana sahnede Nomi Ruiz (Jessica 6) DJ setinin ardından sürpriz bir PA performansı da yapacak.

!f Music’in ilk sürprizi Chemical Brothers’ın filmi Don’t Think’in dünyanın sayılı şehirlerinde eş zamanlı yapılacak olan gösterimine İstanbul’u da eklemek oldu. 26 Ocak gecesi seçilmiş 26 şehirde yapılacak eşzamanlı gösterimin bir ayağı da İstanbul’da gerçekleşecek. Tüm dünyada sayılı insanın parçası olabileceği bu canlı sinema olayı adidas Originals ana sponsorluğundaki !f Music kapsamında!

!f Music Partileri

!f İstanbul’un adidas Originals ana sponsorluğundaki ve Tuborg ortaklığındaki yeni festivali !f Music sadece Sesli Yaşam filmleri ve müzik etkinlikleri ile değil partileriyle de çok konuşulacak.

!f Music Açılış Partisi / !f Istanbul Opening Party

18 Şubat Cumartesi

Feat. Kate Simko (US) Live + DJ Set
Warm up- Close up : Dearhead
Visuals by Jeffrey Weeter

Jeffrey Weeter’ın gerçek zamanlı video kurgusu ile Kate Simko’nun canlı performansı birleşiyor ve ‘Canlı Sinema’ adını verdikleri 2011 şovu İstanbul’lu müzikseverlerle buluşuyor. Kendine özgü canlı bir sinematik deneyime dönüşecek performans daha önce Asya, Avrupa ve Amerika’da Fabric, Verboten (New York), Culture Box (Kopenhag), Cocoliche (Buenos Aires), Rex Club (Paris) gibi kulüplerde gerçekleşti, şimdi ise !f İstanbul ile ilk defa GHETTO’da ! Gecenin açılışını ve kapanışını Dearhead yapacak.
!f Music Gökkuşağı Partisi / !f Rainbow Party
24 Şubat Cuma

Feat. Jessica 6, Barış K, Dearhead, Mr.Sür, Elif & Duygu

!f İstanbul’un gelenekselleşen, rengârenk partisi yine sevenlerinin gözünü arkada bırakmıyor! Babylon’un ev sahipliğinde gerçekleşecek ve 3 mekana birden yayılacak olan partide ana sahnede DJ setinin ardından sürpriz bir PA performansı da yapacak olan Nomi Ruiz (Jessica 6), ve hemen sonrasında seti devralacak Barış K, Dearhead, Mr. Sür, Elif & Duygu tüm gece ana sahnedeki herkesi dans ettiriyor olacak.

!f İzmir programı 3 Şubat 2012 tarihinde açıklanacaktır.

 

http://www.izmirdesanat.org

izleyici, 2011 yılında beyazperdedeki tercihini gülümseten bir yapımdan yana kullandı. Trakyalı klarnetçi Hüseyin’in sevdiği kızın peşinden giderken yaşadıklarını anlatan neşeli yerli yapım ”Eyyvah Eyvah 2”, 3 milyon 947 bin 988 seyirciyle geride bırakmaya hazırlandığımız yılın en çok izlenen filmi oldu.

Türk sinema seyircisinin en çok izlediği ilk 10 filmden 3’ü yabancı yapımlar olurken, ”Eyyvah Eyvah” adlı film gişe yarışında ipi göğüsledi. Yönetmenliğini Hakan Algül’ün üstlendiği, başrolünde Ata Demirer, Demet Akbağ, Salih Kalyon, Bican Günalan, Özge Borak ve Tarık Ünlüoğlu’nun yer aldığı film, 3 milyon 947 bin 988 izleyiciyi sinema salonlarına çekti. Film, 36 milyon 678 bin 19 liralık toplam gişe hasılatı elde etti.

Küçük yaşta aynı mahallede birlikte oyun oynayıp tesadüfler sonucu yıllar sonra yolları kesişen iki sevgilinin öyküsünü anlatan ”Aşk Tesadüfleri Sever” 2 milyon 418 bin 90 seyirciye ulaştı. Filmin başrolünde Mehmet Günsur ile Belçim Bilgin izleyici karşısına çıkarken, sevinçle hüznü kesiştiren filmin yönetmeni Ömer Faruk Sorak.

Gazze’ye insani yardım götüren gemilere yapılan baskın sonrası Polat Alemdar ve arkadaşlarının Filistin’e gitmesini konu alan ”Kurtlar Vadisi: Filistin”, 2 milyon 28 bin 57 seyirci sayısıyla üçüncü sırada yer aldı. Televizyon dizisinde başrolü üstlenen Necati Şaşmaz, Gürkan Uygun ve Kenan Çoban üçlüsüne Erdal Beşikçioğlu, Nur Aysan, Ayten Uncuoğlu, Umut Karadağ gibi isimlerin eşlik ettiği filmin yönetmeni Zübeyr Şaşmaz.

”Allah’ın Sadık Kulu: Barla” adlı film, 1 milyon 988 bin 122 seyirci sayısıyla dördüncü sırada yer aldı. Esin Orhan’ın yönettiği üç boyutlu animasyon film, Said Nursi’nin hayatını işliyor.

-Türk seyircisi, ”Alacakaranlık”ı sevdi-

En çok izlenen 10 film içerisinde 3 yabancı yapım bulunurken, gişe yarışında yabancı filmlerin galibi listede beşinci sırada olan ”Alacakaranlık Efsanesi”.

Stephenie Meyer’in çok okunan roman serisinden sinemaya uyarlanan film, serinin diğer yapımları gibi izleyiciden büyük ilgi gördü. Yönetmenliğini Bill Condon’ın üstlendiği filmin başrolünde Robert Pattinson ile Kristen Stewart yer alıyor.

İddialı yapımlardan ”Dedemin İnsanları”, film üçüncü haftasında 836 bin 33 seyirciye ulaştı. Çağan Irmak’ın yönettiği ve seyircinin büyük ilgisini çeken filmin gösterimi sürüyor.

-”Endüstri olarak Türk filmi gündemde”-

Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürü Mesut Cem Erkul, AA muhabirine 2011 yılında sinema sektörünü değerlendirirken, 2011 yılının sinema sektörü açısından ”kayıpsız” bir yıl olduğunu söyledi.

Türkiye’de sinema sektöründe taşların artık yerine oturduğunu, 2004 yılından bu yana büyük bir ivme yakalandığını dile getiren Erkul, şöylekonuştu:

”Bu yıl, 2010 yılına göre kayıpsız bir yıl. Seyirci sayısı ve hasılatta ufak bir azalış söz konusu ama film sayısında, vizyona giren film sayısında artış söz konusu. Türk filmlerine oranlarsak seyircide artıdayız 2010 yılına göre… Toplamda bakıldığı zaman başat filmlere giden seyircilerde 1-1,5 milyon civarında bir düşüş söz konusu, ama film sayısıyla orantıladığımızda Türk seyircisinde bir kaybımız yok. Tam tersi bir artışımız var. Hatta yüzde 20 bir artışımız var. Bu bence önemli.

Yani Türk filmi seyircisini kaybetmiyor. Sadece eser niteliğindeki sayı adetinde bir düşme. Bu da dağıtımla ilgili kaynaklar, üretimle ilgili sorunlar, işte biz bunları çözmeye çalışıyoruz. Küçük noktalardaki tıkanıkları da açarsak izleyiciye ulaşma konusunda biraz daha başarılı olacağız. 2010 bize bunu gösterdi. Artık sinema sektörü oturdu. Tüm dünyada Türk filmlerinden bahsediliyor. Türk filmi diye bir kavram yeniden gündemde. 1970’lerdeki Yeşilçam değil, artık endüstri olarak Türk filmi gündemde.”

Bazı filmlerin vizyona giriş tarihlerinin de önem taşıdığını, gösterime giriş tarihinin yıllık seyirci sayısını direkt etkilediğini belirten Erkul, ”Bu yıl, sinema sektörü açısından da kayıpsız değil, ama kayıp bir yıl da değil. Yani beklediğimiz 2010 yılına göre bir yüzde 10 daha fazlasıydı. Gelişmeler ve üretim, aşağı yukarı başabaş bir noktada kapatılacağını gösteriyor. 2012 daha iyi mi olacak? Bence daha iyi olacak. Eğer sinema sektörünü derinden etkileyecek bir sorunla karşılaşmazsak çok iyi olacağını düşünüyorum” dedi.

-”Avatar” gibi bir film olmadığı için…”-

Erkul, Amerikan sinemasının o yıl içinde gişe rekortmeni filmleri vizyona koymasının da yerli yapımları etkilediğini söyledi.

Bu yıl içinde Amerikan sinemasının ”Avatar” gibi çok büyük bir prodüksiyon çıkarmadığını dile getiren Erkul, ”Geçen sene bir ‘Avatar’ vardı. Bu sene öyle bir film yoktu. İkinci kez vizyona girme şansı olmuştu ‘Avatar’ın. Hatta bazı sinemalarda üçüncü, dördüncü kez gösterilmişti” diye konuştu.

Erkul, sinema sektöründe ve hatta televizyon dizilerinde ”gerçeküstücülük” teması üzeri yapımların izleyiciyle buluştuğunu ve bunu Amerikan sinemasının mekan ve konu yokluğundan ortaya çıkardığını belirterek, sinema sektöründe bu konuda yaşanan gelişmelerle ilgili şu değerlendirmeleri yaptı:

”Türk sineması bu gerçeküstü akıma ayak uydurmak zorunda kaldı mı? Hayır. Türk sineması daha önce de böyle filmler yapmıştı. Yeşilçam da yapmıştı. Hatırladı sadece. Belli bir yaş grubu bunlara teveccüh ediyor. Yani bu akımdan etkilenen grup aynı zamanda yabancı menşeli filmlerde de bu tip menşeli filmleri merakla izliyor. Ama genel izleyiciye baktığımız zaman toplam seyirci sayımıza baktığımızda böyle değil.

Bu sene ‘Eyyvah Eyvah 2’ en çok izlenen filmimiz. Hem bir Türk filmi, hem de konusu tamamen bu topraklara ait. Gerçeküstücülük yok. Tam tersine insanlık dışında başka bir öge barındırmıyor. Bu şudur, bu akımlar her zaman olacak. Bir ara çizgi filmlerin sinemaya taşınması akımı vardı. O da artık rayına oturdu. Daha büyük prodüksiyonlar yapılıyor. Daha ilgi çekici, daha gerçekçi prodüksiyonlar yapılıyor. Gerçek görüntülerle birleştiriliyor. Sinema sektörü bunun farkında. İnsana dair ögeler 2 saat boyunca ancak insanla beraber işlenirse izleyici buluyor.”

Türk sinema sektörünün giderek geliştiğini de vurgulayan Erkul, ”Şimdi ortada rakamlar var. Ama rakamın yanındakiler de var. Bu sektör büyüyen bir ağaç artık. Önce çok küçük bir tohumdu 2004 yılında, ürünü yoktu, hafif hafif dallandı, yapraklandı. Şimdi meyveye durdu, dalları da büyüyor, boyu posu da büyüyor. Doğal olarak meyvesi de artıyor” sözleriyle sektörün gelişmesini özetledi.

-Hangi film ne kadar izlendi?-

2011 yılı içerisinde en çok izlenen 10 filmin seyirci sayısına göre yapılan sıralaması ve elde ettikleri gişe hasılatları şöyle:

1  Eyyvah Eyvah 2 ……………………………… 36.678.019 TL      3.947.988
2  Aşk Tesadüfleri Sever………………………. 21.910.790 TL      2.418.090
3 Kurtlar Vadisi: Filistin………………………… 17.293.396 TL       2.028.057
4  Allah’ın Sadık Kulu: Barla……………………..14.152.755 TL       1.988.122
5  Alacakaranlık Kuşağı: Şafak Vakti ………… 11.168.736 TL      1.240.189
6  Anadolu Kartalları……………………………..  10.165.222 TL      1.171.619
7  Karayip Korsanları: Gizemli Denizlerde………13.168.062 TL      1.170.783
8  Şirinler …………………………………………..11.494.491 TL      1.140.489
9  Hür Adam……………………………………….   7.304.622 TL       952.405
10 Ya Sonra…………………………………….. …  7.559.500 TL       849.743

Kaynak: http://www.bursadabugun.com/haber/kultur-sanat/72738-2011-hangi-film-izlendi.html#ixzz1h4qKQXrk

Geçen yıl  (2010)  ilki yapılan ve Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelerde gençliğin sesini, sözünü perdeye yansıtan gençlik filmleri festivali, ikinci yılını “yasak” teması ile açıyor açılmasına ama Festivalin adına zeval gelmeden bir olay gerçekleşti bile.

 10+4 filmiyle Uluslararası Gençlik Filmleri Festivali’nin 18 Aralık’taki açılışına katılacak olan İran’lı genç kadın yönetmen Mania Akbari siyasi sığınmacı olduğu için Türkiye’den vize alamadı. Konuyla ilgili olarak, festival tarafından yapılan açıklama şöyle:

“Mania Akbari siyasi sebeplerden dolayı ülkesinden kaçmış durumda. Şu anda Dubai’de yaşayan Akbari GFF’ye katılmak üzere Dubai’deki Türk konsolosluğuna gittiginde: “Zaten siyasi sığınmacı olduğunu,Türkiye ile İran arasında gerginlik olduğu söylenerek böyle bir durumda gitmesinin kendisi için sorun yaratacağı” gerekçesiyle vize talebi reddedilmiş. Mania Akbari ise Sansür ve yasaklara rağmen yanlış gördüğü şeylere karşı geleceğini ve çekmeye devam edeceğini bildirmiştir.”

20 Aralık akşamı saat 19.00’da İTÜ Maçka Mustafa Kemal Salonu’nda açılışı gerçekleşecek olan festival, “yasaklılar” ile perdelerini aralayacak. Açılışta sinema ve sanatseverleri sansüre uğramış ve kapanmak zorunda kalan mizah dergisi Harakiri’nin karikatür sergisi karşılayacak.

Festivalin açılışında “yasak” temalı birçok kısa film gösterilecek. Sunuculuğunu genç oyuncu Bora Akkaş’ın yapacağı gecede festivalin en başından beri sorduğu yasaklara karşı “Ne yapsak” sorusunun cevabını verenlere de teşekkür plaketleri verilecek. Özgürlüğün şarkılarını söyleyen Bandista ve Yeni Türkü ile ikinci yılında yasak bir “merhaba” diyecek festivalin açılışı ve gösterimleri;  festivalin ilkeleri doğrultusunda ücretsiz olacak.

Festival hem genç yönetmenlere hem de izleyicilere bu sene birçok soru soracak.

Bunların başında “Ne yasak?” sorusu geliyor. GFF’nin gönüllülerinden oluşan Kolektif Sinema ekibiTürkiye’de ve dünyada son dönemlerde artan baskı ved enetim mekanizmalarına dikkat çekerek, gençlerin festivalinde, gençlerin öncülüğünde yasak olanı yeniden ortaya çıkarma, keşfetme, anlatma, dinletme, gösterme hatta teşhir etmek gerektiğini söylüyor.

Basılmamış kitapların toplatılması, internete sansür getirilmesi, ıslık çalmanın ve şarkı söylemenin yasak olması, düşüncenin, fikir, eylem ve ifade özgürlüğünün engellenmesi, hatta karikatürlere bile cezalar yağması, sokağa çıkanın hapse atılması ve nicelerini anlatacak bu sene Gençlik Filmleri Festivali. Festivalde ayrıca dönem dönem “sansüre uğramış” filmler de “Sansürsüz” başlığında gösterilecek.

Ne yapsak ?

Festivalin sorduğu sorulardan biri de  “Ne yapsak?” olacak. Festival bir anlatı ve iletişim biçimi olan sinemayı kullanarak “ne yapsak” sorusunun cevabını arayacak. Yasakları anlatmak, yine gençlere düşecek. Festivalin ortaya çıkış amaçlarından biri olan; genç yönetmenleri film çekmeye teşvik etmek ve “ödüllü yarışmalarla, eleme usulüyle, yüksek prodüksiyonlarla” değil; genç yönetmenlerin anlatabildiği ile – anlatabildiği kadarı ile var olmasını sağlanmaya çalışılan “genç yönetmenlerden kısa filmler” de, yasak teması kapsamında izleyiciyle buluşacak.

FESTİVALİN TARİHÇESİ

“Gençliğin sesi perdede yankılanıyor” diyerek 2010’un Aralık ayında yola çıkan Gençlik Filmleri Festivali’ne İstanbul Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi,Kocaeli Üniversitesi, Eskişehir Anadolu Üniversitesi, Bursa Uludağ Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, Mersin Üniversitesi ve Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Muğla Üniversitesi ev sahipliği yaptı. Ayrıcaİzmir ve İstanbul’da birçok lisede de festival etkinliği gerçekleştirildi.

Bu sene 20 Aralık’ta aynı anda Ankara, İstanbul, Zonguldak, Bursa İzmir ve Kocaeli’nde açılışı yapılacak olan festival, bu sene aynı üniversitelerin yanı sıra Trakya Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Antalya Akdeniz Üniversitesi’nde de izleyiciyle buluşacak.

2010 yılında 10 uzun metraj film, 3 belgesel ve 13 kısa metraj filmi izleyiciyle buluşturan festival, Donnie Darko, Jules et Jim, Hababam Sınıfı gibi birçok klasik filmin yanı sıra; Kimse İran Kedilerinden Bahsetmiyor, Noviembre ve Ben X gibi günümüz filmlerini de ekrana taşımıştır.

Festivalin açılış geceleri ve gösterim yerlerine birçok aydın, sanatçı ve yönetmen de katılmıştır. Festivalin İstanbul açılışında festival sunucusu olarak Mert Fırat desteklerini sunmuştur. Ayrıca Arzu Yanardağ, Bulutsuzluk Özlemi, İlkay Akayya ve Tuncay Akça festivalin açılışına gelmiştir. Festivale gelemeyen Ece Temelkuran ve Tarık Akan da destek mesajları yolladılar. Festivalin İstanbul ayağının kapanış etkinliğine Bornova Bornova filminin oyuncusu Öner Erkan ve yönetmeni İnan Temelkuran katıldı.

Festivalin Ankara açılışı  Altın Portakal Film Festivali’nde en iyi film, en iyi yönetmen ve en iyi erkek oyuncu ödüllerini alan Çoğunluk filmi ile gerçekleşti. Festival açılışında  ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi’nden Doç.Dr.Tarık Şengül ve Doç.Dr.Necmi Erdoğan, ODTÜ Gisam’dan (Görsel İşitsel Sanatlar Araştırma ve Uygulama Merkezi) Thomas Balkenhol, ODTÜ Medya ve Kültüel Çalışmalar’dan Ersan Ocak, Hacettepe Üniversitesi Radyo, Televizyon, Sinema’dan Naci Özer ve Sibel Tekin, Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden Mehtap Morkoç, Başkent Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Özcan Yağcı ve daha pek çok üniversiteden öğretim görevlisinin katıldığı bir forum düzenlendi.

Kocaeli’nde açılış Hayal Bandosu ve Grup Pasaj grubu ile açılırken, Eskşehir’de açılışa Dejavu grubu katıldı.

Açılış gecelerinden ve gösterimlerden görüntüler:

 Gençlik Filmleri Festivali’nin amaçları:

2010 yılında hazırladığı festival dosyası ile sinemaya dair fikirlerini birleştiren Kolektif Sinema Ekibi,  günümüz sineması için:

“Günümüzde kitle iletişimde “tüketici” olarak kodlanan bireylerin katılım kanalları yok denecek kadar azdır. Aynı şekilde üretimi gerçekleştiren emekçiye de “ekonomik imkânları” kadar kitleye ulaşabilmek düşmektedir. Ressam, yazar, tiyatrocu, sinemacı, gazeteci, ses sanatçısı vb. herkes, her alanda bu zorluğu yaşamaktadır. Görsel imkânların bu denli arttığı günümüzde, kuşkusuz sinema bir sanat ve iletişim alanı olarak başı çekmektedir. Sanat alanı olmakla birlikte kitle iletişim aracı olma özelliğini taşıyan sinema aynı zamanda –televizyon ile birlikte- piyasa kültürünün en yaygınlaştığı alan olarak da baştadır.

Sinema artık biletlere, kampanyalara ve ücretli festivallere sığdırılmıştır. Sinema ile ilişki kurabilmenin birinci yolu paradır. Özellikle gençlerin rağbet ettiği sinema, hem kültürel yaşantı da “alışkanlık” hem de “lüks” haline gelmiştir. Üretebilmek ve ürettiğini insanlarla paylaşabilmek için sadece istek ve yetenek yetersiz kalmaktadır. Milyonlarca dolarlık yapımların yanında birçok yetenekli insanın ürettiği filmler sinemada yer bile bulamamaktadır. Özellikle gençler ve üretimleri bu alanın en altında yok olmaktadır. Gençlere sunulan bir seçenek de film yarışmalarıdır. “ saptamasını yapmış ve festivalin amaçlarını buna göre belirlemiştir. Bu amaçlar:

Sinemanın anlatı biçimleriyle gençliği ve sorunlarını, taleplerini işleyebilmek, gençliğe dair tartışmaları yaygınlaştırabilmek.

Dünyanın dört bir yanındaki gençlik filmlerini izleyiciler ile buluşturmak.

Birçok ülkeden gelecek filmler ile Türkiye’deki gençliğin farklı kültürlerdeki gençlikle tanışmasını sağlamak ve iletişim olanaklarını artırmak.

Gençliğin ürettiği filmlerin görünülürlüğünü artırmak, sinemayı gençlerin kendilerini ifade edebilecekleri bir araç olarak da kullanmak.

Genç yönetmenleri üretmeye ve ürettiklerini paylaşmaya teşvik etmek.

Festivalle birlikte oluşturulacak film atölyelerinin ürettikleriyle gençlik filmlerine katkıda bulunmak.

Üniversitelerde yapılacak gösterimlerle ve atölye çalışmalarıyla nitelikli bir sosyalleşme ortamı yaratarak; neo-liberalizmin reklamları ve üniversitedeki etkinlikleriyle dayattığı “özgür üniversiteli” anlayışına karşı, gerçek özgürlük anlayışını benimsetmek ve kültür sanatın bir hak olduğu bilincini yaygınlaştırmak.

Sinemayı, sinemaya emek verenleri ve üniversitelileri buluşturmak.

Alternatif, nitelikli, sponsorsuz ve ücretsiz bir gençlik festivalinin kolektif bir emekle gerçekleşebileceğini göstermektir.

 

Sanat ve sizin için çalışıyoruz!

 

Nar Sanat İstanbul Eğitim ve Kültür Sanat Derneği girişimi ile M.E.B. Özel Nar Sanat Eğitim Kursu öğrenci ve velileri ve Sağlık Ordusu üyeleri ile Tüm Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği üyelerine, Bakırköy Büyülü Sahne de oynanacak olan “ Ömürsün Doktor ” adlı oyun % 50 İNDİRİMLİ.

Yapmanız gereken tek şey ekteki 4 kuruma ait logonun çıktısını almak veya Nar Sanat Kitap ayraçlarından biri ile gişeye gitmek.

Yer : Bakırköy Büyülü Sahne (Eski 74 Sineması) Tel : 0212 572 0 444

Tarih : 30 Ekim 2011 Pazar

Saat : 18:00

OYUNDAN :     ÖMÜRSÜN DOKTOR

Öyküler: Anton ÇEHOV

Kurgulayan – Yöneten: Kubilay ZERENER

Oynayanlar: Levent Ünsal, Somer Karvan, Rüzgâr Aksoy, Kerim Yağcı, Nejmi Aykar, Gümeç Alpay, Sedanur Özgün

Anton Çehov, yaşadıklarını ve öykülerini büyük bir samimiyetle seyircisiyle paylaşıyor… Değişik öykülerde, Çehov’un hayatın içinden çıkmış renkli karakterleri eşliğinde yapılan keyifli bir tiyatro yolculuğu… Birbirinden güzel müzikler eşliğinde sergilenen, son derece sıcak ve duygusal bir komedi şöleni… Olaylar Rusya’da mı geçiyor, yoksa Türkiye’de mi? İyi bir yazarın elinden çıkmış iyi bir öykü, yer ve zaman tanımaz. Rusya’da da geçebilir, Türkiye’de de! Çehov’un öyküleri hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı nitekim…