capacity-resim-sergisi

Capacity Sanat Galerisinde ‘’ RESİMDEKİ BAKIRKÖY ‘’ Karma Sergisi Açılıyor!

capacity-resim-sergisiDünden bugüne Bakırköy resimlerinden oluşan ‘’Bakırköy – Makriköy ‘’ sergisi Bakırköylüler Derneğinin organizasyonu ile 29 Mayıs – 11 Haziran tarihleri arasında Capacity Kültür ve Sanat Galerisinde sergilenecek.

Küratörlüğünü Nermin Toy’un üstlendiği Bakırköylü sanatçıların eserlerinden oluşan sergi semt bilincini geliştirmenin ötesinde kültürel değerlerin sanat ile birlikte kalıcı olmasını hedefliyor.

Sergiye katılan sanatçılar; Ali Ergüder, Ayşegül Pekçelen, Çiğdem Güzer, Çiğdem Şenyürek, Emel Örs, Fatoş Çelikel, Hilal Zıllıoğlu, Hülya Gören, İlhan Eren, Müge Yeşilaltay, Meliha Erdiş, Nalan M. Alakent, Nazife Sefer, Nermin Toy, Sabriye Şeker, Ünsal Durukan.

Capacity Sanat Galerisinin ev sahipliğini yaptığı sergi 2.katta yer alacak. 29 Mayıs’ta saat: 17.00 de açılış kokteyli ile başlayacak sergiye tüm sanatseverler davetlidir.

ataturku-anma-genclik-ve-spor-bayrami

19 Mayıs Atatürk ‘ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı Kutlu Olsun !

Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, her yıl 19 Mayıs tarihinde kutlanan, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin resmî bayramıdır. 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Atatürk Bandırma Vapuru ile Samsun’a çıkmıştır ve bugün İtilaf Devletleri’nin işgaline karşı Türk Kurtuluş Savaşı’nın başladığı gün kabul edilir. Atatürk bu bayramı Türk gençliğine armağan etmiştir.

Tarihçe

Gençlik ve Spor Bayramı, ilk defa 24 Mayıs 1935’te “Atatürk Günü” adı altında kutlanmıştır. Beşiktaş’ın girişimleriyle Fenerbahçe Stadı’nda kutlanan bu ilk 19 Mayıs, Galatasaray ve Fenerbahçeli yüzlerce sporcunun da katılımıyla bir spor günü haline gelmiştir. Bu organizasyondan bir süre sonra gerçekleşen Spor Kongresi’nde söz alan Beşiktaş Kurucu Üyesi Ahmet Fetgeri Aşeni kutlanan Atatürk Günü’nün tüm gençliğe mal edilebilmesi için “19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı” adı altında her yıl yapılmasını teklif etmiştir. Kongrede oylanan bu öneri kabul edilmiş ve Atatürk’ün de onayıyla yasalaşmıştır. 20 Haziran 1938 tarihli kanunla “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanan bu ulusal bayramın adı 12 Eylül Darbesinden sonra “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” adını almıştır.

Kutlamalar

Her yıl 19 Mayıs günü Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı Türkiye’nin dört bir yanında spor gösterileri ve törenlerle kutlanır. Üzerinde “Gençlikten Atatürk Sevgisiyle Cumhurbaşkanına” yazan ve “Sevgi Bayrağı” olarak adlandırılan dev bir bayrak Kurtuluş Yolu’ndaki Tütün İskelesi’nden karaya çıkarılarak Samsun valisine verilir. Daha sonra bayrak, Cumhurbaşkanı’na sunulmak üzere genç atletlere teslim edilir. Samsun’dan yola çıkarılarak Amasya, Tokat, Sivas, Erzincan, Erzurum, Kayseri, Nevşehir, Kırşehir ve Kırıkkale’den sonra 19 Mayıs törenlerinde Ankara’da Cumhurbaşkanına sunulur.

Cumhuriyet’le yaşıt olan bu kutlamalar sadece Cumhurbaşkanı’nın katılımıyla Ankara’da gerçekleşmekle sınırlı kalmaz, ülke genelinde stadyumlarda kutlanırdı. Ama 2012’de, Mayıs ayında havanın soğuk olacağı ve bu açıdan öğrencilere ve vatandaşlara yük olmaması gerekçesiyle başkent Ankara dışındaki illerde, stadyumlarda kutlanması Milli Eğitim Bakanlığı Orta Öğretim Genel Müdürlüğü’nce okullara gönderilen bir yazıyla engellenmiştir. Bu karar cumhuriyetçi kesimin büyük tepkisiyle karşılaşmıştır. Bu konuda Alper Ayhan tarafından bir dava açılmış ve kazanılmıştır.

ataturku-anma-genclik-ve-spor-bayrami

19 Mayıs Atatürk ‘ü Anma Spor Bayramı Etkinliği

Özel Nar Sanat Eğitim Kursu olarak 19 Mayıs Atatürk ‘ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla 22 Nisan 2017 Pazartesi günü saat 19:00 ‘da öğrenci & eğitmen etkinliğimiz yapılacaktır. Etkinliğimize herkes davetlidir.

 

Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, her yıl 19 Mayıs tarihinde kutlanan, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin resmî bayramıdır.. 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Atatürk Bandırma Vapuru ile Samsun’a çıkmıştır ve bugün İtilaf Devletleri’nin işgaline karşı Türk Kurtuluş Savaşı’nın başladığı gün kabul edilir. Atatürk bu bayramı Türk gençliğine armağan etmiştir.

Tarihçe

Gençlik ve Spor Bayramı, ilk defa 24 Mayıs 1935’te “Atatürk Günü” adı altında kutlanmıştır. Beşiktaş’ın girişimleriyle Fenerbahçe Stadı’nda kutlanan bu ilk 19 Mayıs, Galatasaray ve Fenerbahçeli yüzlerce sporcunun da katılımıyla bir spor günü haline gelmiştir. Bu organizasyondan bir süre sonra gerçekleşen Spor Kongresi’nde söz alan Beşiktaş Kurucu Üyesi Ahmet Fetgeri Aşeni kutlanan Atatürk Günü’nün tüm gençliğe mal edilebilmesi için “19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı” adı altında her yıl yapılmasını teklif etmiştir. Kongrede oylanan bu öneri kabul edilmiş ve Atatürk’ün de onayıyla yasalaşmıştır. 20 Haziran 1938 tarihli kanunla “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanan bu ulusal bayramın adı 12 Eylül Darbesinden sonra “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” adını almıştır.

Kutlamalar

Her yıl 19 Mayıs günü Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı Türkiye’nin dört bir yanında spor gösterileri ve törenlerle kutlanır. Üzerinde “Gençlikten Atatürk Sevgisiyle Cumhurbaşkanına” yazan ve “Sevgi Bayrağı” olarak adlandırılan dev bir bayrak Kurtuluş Yolu’ndaki Tütün İskelesi’nden karaya çıkarılarak Samsun valisine verilir. Daha sonra bayrak, Cumhurbaşkanı’na sunulmak üzere genç atletlere teslim edilir. Samsun’dan yola çıkarılarak Amasya, Tokat, Sivas, Erzincan, Erzurum, Kayseri, Nevşehir, Kırşehir ve Kırıkkale’den sonra 19 Mayıs törenlerinde Ankara’da Cumhurbaşkanına sunulur.

Cumhuriyet’le yaşıt olan bu kutlamalar sadece Cumhurbaşkanı’nın katılımıyla Ankara’da gerçekleşmekle sınırlı kalmaz, ülke genelinde stadyumlarda kutlanırdı. Ama 2012’de, Mayıs ayında havanın soğuk olacağı ve bu açıdan öğrencilere ve vatandaşlara yük olmaması gerekçesiyle başkent Ankara dışındaki illerde, stadyumlarda kutlanması Milli Eğitim Bakanlığı Orta Öğretim Genel Müdürlüğü’nce okullara gönderilen bir yazıyla engellenmiştir. Bu karar cumhuriyetçi kesimin büyük tepkisiyle karşılaşmıştır. Bu konuda Alper Ayhan tarafından bir dava açılmış ve kazanılmıştır.

 

ETKİNLİKTE GÖREV ALACAK ÖĞRENCİLERİMİZ

  • İdil Deniz Bakır
  • Burak Akalan
  • Buse Karagöz
  • Burçak Seven
  • Simay Çoban
  • Tuğba Seher Karanfil
  • Aybike Nur Karaoğlu
  • Emine Sarıtaş
  • Dilara Uzuner
  • Ebru Aysoysal
burcu-isil-oguz-erkan-basa

Geçmişten Günümüze Resim ve Müzik Alanındaki Gelişmeler

Marmara üniversitesinin topluma hizmet etkinliği kapsamında Kazım Karabekir (Erenköy) Kültür Sanat Merkezinde  Doç. Dr. Zuhal Özcengiz önderliğinde gerçekleştirilen “Geçmişten günümüze resim ve müzik alanındaki gelişmeler” adlı konser etkinliğinde piyano ve şan eğitmenimiz Işıl Oğuz ‘da yer almıştır. Kendisini Nar Sanat ailesi adına Etkinlik Koordinatörümüz Erkan Başa ziyaret etmiş ve sürpriz yapmıştır. Mart ve Nisan ayında da konserin tekrarı yapılacaktır. Hocamıza başarılarının ve sosyal projelerinin devamını dileriz..

 

KONSER İÇERİĞİ

İLKEL TOPLULUKLAR (ESAT MERT KOÇ Ortaçağ’ın sonuna kadar sunacak.)

İlkel topluluklarda yaratıcılığın temel ögesi doğaydı. İnsanlar hayvanların benzerlerini mağara duvarlarına ve kayalara resmediyorlardı. Taşlara ve kemik parçalarına vurarak değişik sesler çıkartıyorlardı. İlkel topluluklarda müzik ve resmin başlangıcı bu şekilde olmuştur.

ANTİK MISIR (İ.Ö 4000)

RESİM__Eski Mısır dünyasında resim sanatı edebi, sürekli ve kutsal olanı ifade etmek için kullanılmıştır. Mısır resim sanatı örneklerini, büyük tapınaklar ve mezar anıtları içinde yer almasının nedeni de budur.

MÜZİK__ Mısır tarihinde müziğin önemini, kazılarda bulunmuş çalgılardan ve tapınak duvarlarındaki resimlerden öğreniyoruz. Mısırlıların gelişmiş bir dans kültürü olduğu,özellikle kadınların şarkı söyleyerek dans ettikleri de belgeleniyor.

ANTİK YUNAN

RESİM__ M.Ö. 7. yy sonları ve 6. y.y. da siyah figür tekniği, sonraki dönemlerde ise kırmızı figür tekniği kullanılmıştır. Yunanlıların günlük ihtiyaçları için yapmış oldukları vazolarda, resim ve nakış sanatı için önemli belgelerdir.

MÜZİK__ Antik Yunanlıların müzikleri hakkında son yüzyılda pek çok malzeme ortaya çıkarılmıştır. Bu dönemde müzik hastalıkların tedavisinde de kullanılıyordu. Hipokrates yaklaşık 2400 yıl önce bazı hastalıkların tedavisi için, hastaları ilahilerle tapınağa götürüyordu.

ANTİK ROMA (M.Ö 9. yy -1453)

Roma uygarlığı, kültürel olarak yoğun biçimde ilham ve örnek aldığı Antik Yunan ile birlikte “klasik antikite”ye dahil edilir. Antik Roma Batı dünyasındaki hukuk,savaş, sanat, edebiyat, mimari, teknoloji ve dil konularının gelişimine büyük katkıda bulunmuştur ve hâlen de günümüz dünyası üzerinde büyük etkiye sahiptir.

ORTA ÇAĞ (476-1400)

RESİM__ Ortaçağ’ın en belirli resim akımını Bizans sanatıdır. “İkon” adı verilen tablo halindeki aziz resimleri de Ortaçağ Avrupa resmi gelişmesini etkilemiştir.Ortaçağ resmi başlangıçta altın zemin üzerinde, mekansız, ağırlıksız figürleri ile Bizans sanatından gelme bir tabiat uzaklığı, dini-mistik hava içindeyken, yavaş yavaş bu resim akımlarında doğaya yaklaşma başlar

MÜZİK__Orta Çağ, Antik Çağ ile Rönesans’ın arasındaki dönemi kapsayan ve müziğin gelişimini etkileyen bir dönemdir. Bu dönem karanlık çağ olarakta adlandırılır.Bunun sebebi kilisenin aşırı baskısıdır.Bu dönemde en önemli çalgı insan sesidir ve şarkı sözleri incilden alınmıştır.

RÖNESANS (Yeniden Doğuş) –  (SEFER TURAN sunucak)

Avrupa’da 1000 yıllık karanlık Ortaçağ sonrası katolik kilisesinin acımasız hakimiyetini kaybettiği ve  insanların hümanizmayla birlikte özgürlüklerini yeniden kazandıkları ve bu özgürlükle birlikte özellikle sanatta baskıcılıktan ve yasaklardan dolayı bin yılın biriktirdiği sanat eserlerinin onlarca yıl içinde ortaya çıktığı bir dönemdir.

RESİM__ Leonardo Da VİNCİ (1452-1519) insanlık tarihinin şahit olduğu tüm çağlara hitap edebilen en önemli tasarım, ressam ve mucitlerindendir. Rönesans döneminde doğadaki altın oran düzenini sanatına yansıtarak insanlığın fikri ve sanatsal gelişiminin belkide en önemli ivmesini gerçekleştirmiştir.

MÜZİK__Guilio CACCİNİ (1550-1618) bu dönemde konusu ilk din dışı şarkılar olan madrigallerin en ünlü bestecilerindendir. Amarilli mia bella en ünlü madrigalidir. ( Sefer Turan AMARİLLİ eserini seslendirecek.)

BAROK  DÖNEM (1600-1750) (AYHAN DOĞAN sunacak)

RESİM__ Barok resimde ışık bütün resim yüzeyine aynı ölçüde dağılmaz ve parçalar halinde yansır. Savrulan uçuşan hareketli figürler , eğri çizgiler oluşturacak biçimde resme yerleştirilmiştir.

MÜZİK__Barok müzik , armoninin açık seçik olmadığı , modülasyonlar ve uyumsuzlukla dolu entonasyon güç ve hareketi zor olan müziktir. Müzikteki başlıca büyük yeniliği “fonksiyonel tonalite” kavramının çok geliştirilmesindedir.

GİOVANNİ PAOLO PANİNİ (1691-1765)

Barok Dönemde yaşamış ve o dönemin özelliklerini eserlerine yansıtarak günümüze kadar ulaştırabilmiş İtalyan ressamdır. Eserlerinde daha çok içinde bulunduğu mekanların tasvirini yapmıştır. Roma Antigua adlı eserini birçok yap-bozun üstünde görmek mümkündür.

JOHANN SEBASTİAN BACH (1685-1750)

Alman barok müzik bestecisi Bach köklü Alman stillerini , özellikle İtalya ve Fransa gibi dış ülkelerden aldığı ritm, form, armoni ve kontrpuan birikimleri ile müzikal motiflerin organizasyonundaki ustalığıyla geliştirmiştir. Eserleri arasında konçertoları , varyasyonları ,si minör missa , 2 çile ve 200 tanesi günümüze kadar ulaşmış 300 den fazla kantatı bulunmaktadır. (AYHAN DOĞAN Bach sol minör menüet çalacaktır.)

MİCHELANGELO CARAVAGGİO  (1573-1610) (MELİKE GÜZEL sunacak)

İtalyan ressam, aşırı gerçekçilikle yarattığı eserler dışında duygusal anlatımlı dinsel resimler de yapmıştır. Işığın kullanımında yenilik getirerek  karanlık alana, tek kaynaktan kuvvetli bir ışık vermeyi yeğlemiştir.

George Frideric Handel (1685-1759)

Alman bestecisidir, Su müziği, Havai Fişekler için müzik ve Mesih gibi eserleriyle Barok dönemin en büyük bestecilerinden biri sayılmıştır. Almira operasıyla  besteci olarak ilk başarılarını kazanmıştır. 40’tan fazla opera  ve oratoryo bestelemiş. Ayrıca orkestra müziği ve solo çalgılar için birçok eser yazmıştır. (Melike Güzel Handel sol minör sonata çalacak.)

 

KLASİK DÖNEM (1750-1827) (BURCU IŞIL OĞUZ sunacak)

RESİM__ Resimde insan, bir mekan içinde gösterilir. Yüzlerin ifadesi heykelde olduğu gibi iç duyguları yansıtmaz. Resimlerde, tek bir noktadan gelen ışık değil, tablonun her tarafını aydınlatan üniversal ışık önem kazanır.

MÜZİK__ Barok müziğin süslü anlatımı yerini sadeliğe bırakmıştır. Kontrpuantal yazım yerini homophoneye bırakmıştır. Orkestra müziği gelişmiştir. Piyano icat edilmiş ve piyano için besteler yapılmıştır.

JACQUES-LOUİS DAVİD (1748-1825)

Dönemin önemli ressamlarından biridir. Döneme damgasını vuran rokaka akımının ve Fransız ihtilanin etkileri eserlerinde görülür.

WOLFGANG AMADEUS MOZART (1756-1791)

Dönemin ünlü bestecilerindendir. Eserlerinde dönemin getirisi olan yalın müziği ve akıcı melodileri işleyişi göze çarpmaktadır. Opera buffa ve opera seria tarzlarında operalar yazmıştır. Senfoni, solo konçerto, oda orkestrası, yaylı kuartet ve yaylı kentet ve piyano sonatları da vardır. Ömrüne 626 eser sığdırmıştır. ( Burcu Işıl Oğuz Mozart – Als Luise seslendirecek.)

ANTOİNE – JEAN GROS (1771-1835) (ESAT MERT KOÇ sunacak.)

Fransız asıllı ressamdır. Minyatür ressamı olan babası tarafından 6 yaşında eğitilmeye başladı. 1785’in sonuna doğru jacques Louis David’in atölyesine katıldı. Yaşadığı dönem ve siyasi durumdan kaynaklı olarak genellikle; devlet liderleri, savaşlar ve meclis üyelerinin portelerini çiziyordu.

LUDWIG VAN BEETHOVEN (1770-1827)

Alman besteci ve müzisyendir. Yaşamı boyunca çeşitli sağlık problemleri çeken Beethoven 1801 yılında işitme problemleri yaşamaya başlamıştır. Bu süre zarfında çok sayıda piyano sonatı ve konçertolar bestelemiş bir de Fidelio adında opera yazmıştır. 1817’de tamamen sağır olan Beethoven yazdığı 9 senfoninin bir kısmını sağır olduğu zamanlarda yazmıştır. Hayatta çeşitli zorluklar yaşaması onun müzikal karakterini belirlemiştir. Besteleriyle kendinden sonraki dönem olan romantik dönem için önemli temeller atan Beethoven müziği aşırı belirgin duygu geçişleriyle, gerilen ve çözülen akorlarla bilinir.( Esat Mert Koç Beethoven – Pathetique sonat 2. bölüm çalacak.)

ROMANTİK DÖNEM (SEDEN CANALP sunacak.)

Romantizm dönem olarak, 19. yüzyılın başlarından 20. yüzyılın başlarına kadar geçen süreyi kapsar. 19. yüzyılla birlikte besteciler eserlerini yazarken romantik romanlar ve dramalardan etkilenmeye başlamışlardır. Bu özellikle opera ve senfonik şiirlerde göze çarpmaktadır.

JEAN AUGUSTE DOMİNİQUE INGRE

29 Ağustos 1780 yılında Toulouse yakınlarında Montauban’da dünyaya geldi. Babası dekoratif işler yapan bir heykeltraş idi. Böylece Dominique İngres on yaşlarındayken babasın¬dan ilk resim derslerini aldı. Hayatının son senelerindeki en büyük eseri, bü¬tün çıplaklarını kapsayan  Türk Hamamı adlı tablosu oldu.

FRANZ SCHUBERT

Yaklaşık 600’ün üzerinde şarkı, 9 senfoni (ünlü “Bitmemiş Senfoni”nin de içlerinde bulunduğu), operalar, çok sayıda oda müziği ve piyano parçaları bestelemiştir. Schubert’in müziği, hümanist özelliğiyle insanları kucaklar. İnanılmaz bir melodi zenginliği vardır. Schubert’in müzik dünyasına en önemli katkısı lied alanındadır.600 kadar liediyle kendinden önce Viyana Klasikleri’nin, yani Mozart, Haydn ve Beethoven’in sistemleşmiş çalışmalarını aştı, yeni bir biçimin sağlam temellerini attı. (Seden Canalp Schubert – Sarabande çalacak.)

Francisco Goya (30 Mart 1746 – 16 Nisan1828) (SELİN ECE KARAAĞAÇ sunacak.)

Romantik dönemin en önemli ressamlarından biri olan Francisco Goya, 30 Mart 1746’da Zaragoza’da doğmuştur. İlk resim denemelerini  Zaragoza’da yapmıştır. Başlangıçta  portre çalışmalarını manzara resimlerine tercih eden Goya, zamanla ilgisini kişilerin iç dünyalarına yöneltti. (Selin Ece Karaağaç Schubert – Die Forelle seslendirecek. Not : Seden de schubert çaldığı için ressam hakkında bilgi verip eserine bağlayacaktır. )

HENRİ MATİSSE (31 Aralık 1869 – 3 Kasım 1954) (BURAK OTLU sunacak.)

  1. yüzyılın en önemli ressamlarından olan Matisse renkleri büyük bir ustalıkla kullanışıyla Picasso ve Kandinsky ile birlikte, modern sanatın en büyük sanatçılarından biri kabul edilir. Fovist akımın öncülerindendir.

SERGEY RAHMANİNOV (01 Nisan 1873 – 28 Mart 1943)

Sergey Rahmaninov, Sergey Rahmaninov 20. yüzyılın en büyük piyanist ve bestecilerinden birisidir.İlk önemli eseri 1895-1896’da yazdığı Re Minor 1. Senfoni’dir. (Burak Otlu Rachmaninov – Vocalise çalacak.)

PAUL CEZANNE (19 Ocak 1839 – 22 Ekim 1906)  (GÜL SIVACI sunacak.)

30 mart 1746 da  Zaragoza da doğmuştur. İlk resim denemelerini Zaragoza da yapmıştır. Başlangıçta portre çalışmalarını manzara resimlerine, tercih eden sanatkar, zamanla ilgisini kişilerin iç dünyalarına yöneltti.

CAMİLLE SAİNT SEANS (1835-1921)

Fransız bestecidir. Orkestra şefi ve piyanisttir. Saint-Seans’ in opera, senfoniler, konçerto, şarkılar, solo piyano ve oda müziği gibi neredeyse tüm türlerde yazdığı eserler 19. yüzyıl Fransız bestecileri arasında bir anormallikti. (Gül Sıvacı Camille – Kuğu çalacak.)

ÇAĞDAŞ DÖNEM (1900 ve Günümüz) (CEM ONAT TAYLAN sunacak.)

Resim : Birçok sanat akımının bir arada toplandığı dönemdir. Bu dönemde vurgulanan en önemli olgu resimde bulunan disiplinlerin kendine has yöntemlerini, disiplinin kendisini eleştirmek için kullanmak olduğu ve bundaki amacın ise o  disiplini geliştirmek ve önemini arttırmak olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda doğadaki görüntülerin takliti yavaş yavaş bırakılmış, temsil ikinci plana atılmıştır. Gelinen en son nokta ise; insan elinin izlerini tümden kaldırarak dümdüz tek renge boyanan, böylece içerikten arındırılmaları amaçlanan tuvallerdir.

Müzik: Bu dönem; teknikte, ifadede, biçimde, stilde, içerikte, özde tüm kuralların eğilip bükülmeye, eriyip çökmeye başladığı dönemdir. Belli bir stil veya kalıp yoktur. Birçok besteci müziğin kurallarını tekrar değiştirip farklı tekniklerde başarılı örnekler sunmuşlardır. Sadece orkestral müzikte değil, sahne müziklerinde de yenilikler yapılmıştır. Son olarak teknolojideki gelişmeler ile beraber müzik salona gidemeyen milyonları dinleyici haline getirmiştir.

PABLO PİCASSO (1881-1973)

  1. yüzyılın en önemli ressamlarından biri olan Picasso bir kalıp halinde çalışmak yerine parçaları bir araya getirme tekniği ile de bilinmektedir. Picasso nun amacı tutarlılık portresi çıkarmak yerine, his ve duyguların doruk noktasını yakalamaktı. Kübizmin önemli bir temsilcisidir. Bu yüzden eserlerinde doğa olgusunun olduğu gibi yansıtılmaması gerektiğini öne süren, nesneleri geometrik bir biçimle yansıtan bir anlayışa sahiptir. Eserlerinde metaforlar kullanarak gizlenmiş şekilde hikayelerde anlatmaktadır.

FREDERICK LOEWE   (10 Haziran 1901-14 Şubat 1988)

Viyana müzikal stilini benimsemiştir. ‘Fritz’  15 yaşına geldiğinde popüler bir şarkı olan ‘Katrina’ yı bestelemiştir. Film müzikalin den 9 akademi ödülü kazanmıştır. (Cem Onat Taylan Loewe – Ascot Gavotte çalacak.)

MARC CHAGALL (1887- 1985) (ÖZLEM ASİLTÜRK sunacak.)

Rus asıllı Fransız ressam. 1.Dünya Savaşı öncesinde Paris’teki avangard akımlara dahil oldu, fakat çalışmaları, kübizm ve fovizm gibi akımlara daha yakındır. Eserlerinde ülkesine ait folklorik öğeler göze çarpar. Birinci Dünya Savaşı öncesinde Paris’ te avantgart akımlara dahil oldu fakat çalışmaları, diğerleri ile karşılaştırınca kübizm ve fovizm gibi popüler sanat hareketlerine daha yakındı.

JUAN JOSE BUSCAGLİA (1893-1958)

Arjantin’ li gitarist ve şarkıcı. Chagall gibi, ülkesi Arjantin’in ulusal müzik türü olan ve folklorik motifler taşıyan milonga ve tango türünde besteler yapmıştır. (Özlem Asiltürk Buscaglia – Milonga çalacak.)

tiyatro-kursu

Uluslararası Bursa Tiyatro Festivali Başladı

tiyatro-kursuBursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı (BKSTV) ve ASSITEJ Türkiye Merkezi tarafından bu sene 21’incisi düzenlenen “Uluslararası Bursa Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali”, ‘Moliere Efendi’ adlı tiyatro gösterimiyle başladı.
Türkiye’nin en büyük ve en geniş çaplı sahne sanatları festivali olan 21. Uluslararası Bursa Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali, 7-22 Ekim tarihleri arasında Türkiye, Meksika, Uruguay, Çek Cumhuriyeti, İran, Rusya, Estonya,Yunanistan ve İtalya’dan olmak üzere toplam 9 ülkeden 24 ekibin iştirakiyle başladı. 17 ilçede yapılacak olan festival kapsamında 28 sahnede 70 gösteri sahneleyecek. 10 atölye çalışmasının yapılacağı festivalin, 10 binin üzerinde çocuk ve gence ulaştırılması hedefleniyor. Merinos AKKM Orhangazi Salonu’nda yapılan açılış törenine, Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Şükrü Köse, BKSTV Başkanvekili Mehmet Erbak, Assitej Türkiye Başkanı Prof. Dr. Tülin Sağlam, Büyükşehir Belediyesi eski dönem başkanı Ekrem Barışık, öğrenciler ve yabancı davetliler katıldı.
Başkanvekili Şükrü Köse, Bursa’nın tarihi, kültürü ve sosyal hayatıyla Türkiye’yi en iyi şekilde temsil eden şehirlerden birisi olduğunu söyledi. Büyükşehir Belediyesi’nin Bursa’yı Avrupa’nın ve dünyanın en gözde şehirlerinden biri yapmak amacıyla var gücüyle çalıştığını ifade eden Köse, Bursa’da üretilen değerlerinden bunu ispatladığını dile getirerek, “Uluslararası Bursa Festivali, Altın Karagöz Halk Dansları Yarışması, Kukla ve Gölge Oyunları festivali gibi birçok organizasyonla şehrin kültürel hayatına katkıda bulunuyoruz. Şehir tiyatrosu ve diğer oluşumlar da Bursa’nın sanat hayatına renk katıyor. 1996’da başlatılan ve bu sene 21’incisi yapılan Uluslararası Bursa Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali de şehrin simgesi olmuştur. Geniş yelpazeyi kapsayan festivalle, yerli ve yabancı toplulukları 21 senedir Bursa’da buluşturuyoruz. Bu sene 9’u yerli olmak üzere 24 ekip katılmaktadır. 28 sahnede 70 gösteri sahneleyecektir. Festivalin 10 binin üzerinde çocuk ve gence ulaştırılması hedeflenmektedir. Ayrıca kardeş şehirlerimizden gelen konuklar festival havasını ve şehrin dokusunu hissedecektir. Festivalin gençlerimize ve çocuklarımıza yeni ufuklar açmasını diliyorum.
BKSTV Başkanvekili Mehmet Erbak ise, festivalde emeği geçenlere ve dünyanın 7 ülkesinden gençlere teşekkür etti.
Assitej Türkiye Başkanı Prof. Dr. Tülin Sağlam, bir festivalin 21 senedir yapılmasına katkı sunan Büyükşehir Belediyesi’ne, BKTSV’ye ve Assitej Türkiye’ye, festivale katılan sanatçılara ve tiyatroya her zaman destek olan seyirciye ve gençlere teşekkür etti.
Konuşmaların ardından BGST Tiyatro Boğaziçi’nin ‘Moliere Efendi’ adlı tiyatro oyunu sahnelendi. Oyun, öğrenciler tarafından büyük ilgi ve keyifle izlendi.

 

Kaynak: Milliyet

miranin-sihirli-dolabi-akatlar-kultur-merkezi

Otizm’li Çocuklar ve Aileleri için Mira’nın Sihirli Dolabı Tiyatro Gösterisi – ÜCRETSİZ

Özel Çocuklar Eğitim ve Dayanışma Derneği’nden Otizm’li çocuklar ve ailelerine yönelik ücretsiz tiyatro oyunu. Derneğin bildirdiğine göre otizmli çocuklara destek olmak isteyen herkes katılabilir.

İşte ÖÇED’in duyurusu şu şekilde:

Algı Özel Eğitim Kurumları, Gerçek Sanat Atölyesi, Özel Çocuklar Eğitim ve Dayanışma Derneği ve Beşiktaş Belediyesi işbirliği ile sahneye konan tiyatro gösterisi Mira’nın Sihirli Dolabı Bilal Çatalçekiç öncülüğünde gerçekleşecek. Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek Tiyatro gösterisi özel gereksinimli bireyler ve ailelerine yönelik hazırlanmıştır.

Amacımız özel gereksinimli çocuğu olan ailelerimizin bu tip sosyal etkinliklere katılım sağlayabilmeleridir. Çünkü özel gereksinimli çocuğu olan ailelerimiz herhangi bir tiyatro, sinema, konser gibi etkinliklere katılamamaktadır. Bu durum ailelerimizi, ruhsal ve psikolojik olarak etkilemektedir. Ayrıca özel çocuklarımız ve ailelerine yönelik bu tip etkinlikler maalesef ki ülkemizde yok denilecek kadar azdır.

İstiyoruz ki ailelerimiz ve çocuklarımız dilediğince bu etkinliğe katılım sağlayabilsin ve bir nebzede olsa ruhsal ve psikolojik açıdan rahatlayabilsin.

Özel Çocuklar Eğitim ve Dayanışma Derneği olarak, özel gereksinimli bireyler (otizm, zihinsel engel, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, dil ve konuşma bozukluğu…) ve ailelerine yönelik ücretsiz seminerler, bağış, ramazan kumanyası, özel gereksinimli çocuk okutmak v.b. desteklerimiz yıllardır devam etmektedir.

Yaptığımız bu destek çalışmalarının yanı sıra çocuklarımıza ve ailelerimize yönelik çeşitli organizasyonlar gerçekleştirmekteyiz. Bu zamana kadar yaptığımız örnek çalışmalar arasında, piknikler, otizm ve engelliler farkındalık ayı sahne gösterileri, sosyal ve kültürel etkinlikler bulunmaktadır.

Şimdi ise ünlü tiyatro sanatçısı Bilal ÇATALÇEKİÇ ve ekibi tarafından sahneye konulan “Mira’nın Sihirli Dolabı” adlı çocuk oyunu için kolları sıvadık. Özel çocuklarımızı ve ailelerimiz ile birlikte bu etkinlikte buluşalım ücretsiz etkinliğimize herkes davetlidir.

TARİH: 25 Eylül 2016

SAAT: 13:00

YER: BEŞİKTAŞ BELEDİYESİ AKATLAR KÜLTÜR MERKEZİ

miranin-sihirli-dolabi-akatlar-kultur-merkezi

thumbs_b_c_90fedffde8fb22188a48a498264bd7ff

Hababam Sınıfı’nın 41. yılı ‘arabalı sinemayla’ kutlanacak

“Hababam Sınıfı”nın 41. yılı, arabalı sinema etkinliği ile kutlanacak.

Hababam Sınıfı”nın 41. yılı, arabalı sinema etkinliği ile kutlanacak.

İstanbul Klasik Otomobilciler Derneği’nden (İKOD) yapılan açıklamaya göre “Yeşilçam’a Saygı” temalı etkinliklerine bir yenisini daha ekleyecek olan İstanbul Klasik Otomobilciler Derneği, Hababam Sınıfı’nın öğrencilerini yıllar sonra çok farklı bir organizasyonla bir araya getirecek.

Etkinlikte, Özel Çamlıca Lisesi’ne Akil Öğretmeni’ni ziyarete gelen Bakan Bey’in 1957 model aracı da, flama ve resmi plakasıyla birlikte filmden görsellerle süslenmiş şekilde sergilenecek. Film, Hafize Ana’nın ders aralarında çaldığı orijinal zille başlayacak ve oyuncularla birlikte 41. yıl pastası kesilecek.

İstanbul Klasik Otomobilciler Derneği ve Arzu Film iş birliğiyle Fenerbahçe Dalyan Club’da gerçekleştirilecek etkinlikte, Rıfat Ilgaz’ın ölümsüz romanından uyarlanan ve 1975 yılında usta yönetmen Ertem Eğilmez tarafından sinemaya aktarılan Hababam Sınıfı’nın 2. seri filmi “Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı”, Hayta İsmail, Postal Rıza, Bacaksız gibi çeşitli lakapları olan birçok oyuncusunun ve 2000’li yıllarda çekilen Hababam Sınıfı devam filmlerinin yapımcı yönetmeni Ferdi Eğilmez’in katılımlarıyla, 1960’lı ve 1970’li yıllara ait bir döneme damgasını vurmuş klasik otomobillerden izlenecek.

Arzu Film’in yapımcılığını, Ertem Eğilmez’in yönetmenliğini üstlendiği Hababam Sınıfı’nın İnek Şabanı Kemal Sunal, Hafize Anası Adile Naşit, Domdom Alisi Feridun Şavlı, Paşa Nurisi Sıtkı Akçatepe, Tulum Hayrisi Cem Gürdap ve artık hayatta olmayan diğer oyuncuları, 41 yıl sonra hayatta olan diğer oyuncularıyla anılacak.

thumbs_b_c_90fedffde8fb22188a48a498264bd7ff

romeo ve juliet

“Romeo ve Juliet” Kasım’da İstanbul’a geliyor

William Shakespeare’in ünlü aşk öyküsü “Romeo ve Juliet”, 3-8 Kasım arasında sanatseverlerle buluşacak.

romeo ve juliet

Konuya ilişkin yapılan açıklamaya göre, İtalyan yapımcı David Zard‘ın modern yorumu, Giuliano Peparini’nin özgün rejisi, Gerard Presgurvic’in besteleri ve Vincenzo Incenzo’nun sözleriyle yorumlanan müzikal, Zorlu Center PSM‘de sahnelenecek.

Bugüne kadar bir çok kez bale, film, müzikal ve opera olarak sahnelenen “Romeo e Giulietta, Ama e Cambia il Mondo” müzikali, 8 gösteri yapmak üzere Türkiye’ye gelecek.

IEG Live ve Luce StageArt ortak organizasyonuyla sahnelenecek gösteride 45 sanatçı rol alırken, 40 teknisyen, 6 kişilik iletişim ekibi ve 15 kişilik yapım ekibi görev yapacak.

Dekor, kostüm ve teknik malzemenin yer aldığı 13 Tırın İstanbul‘a geleceği gösteride ayrıca 270’ten fazla kostüm kullanılacak.

karanlık-vadi-avusturya-günleri

Adalar’da Avusturya Günleri: Karanlık Vadi Film Gösterisi

avusturya-günleri

İstanbul Adaları, bu yaz çok önemli bir kültür organizasyonuna ev sahipliği yapıyor. Avusturyalı ve Avusturya’da klasik müzik eğitimi almış Türk sanatçıların katılımıyla gerçekleştirilecek kültür etkinlikleri arasında 4 konser ve 1 film gösterimi yer alıyor.

21 Temmuz Salı akşamı Büyükada Anadolu Kulübü’nde yapılacak açılış ve Ludus Ensemble konseriyle başlayacak etkinlikler, 25 Temmuz Cumartesi akşamı Heybeliada Ruhban Okulu ön bahçesinde Alilance Quartett konseriyle tamamlanacak.

Etkinliğin finalinde sahne alacak olan Alliance Quartett, Avusturyalı 4 genç sanatçıdan oluşan ve uluslararası müzik festivallerinden sıkça davetler alan önemli bir grup.

“Adalar’da Avusturya Günleri”, Avusturya Konsolosluğu, Avusturya Kültür Ofisi, Baki Bilgili ile Adalar Vakfı, Adalar Kent Konseyi, Anadolu Kulübü işbirliği ile yapılıyor. Konserlerin tamamı ücretsiz.

Adalar’da Avusturya Günleri programı

21 Temmuz 2015 Salı, Saat 19:00 / Açılış ve Kokteyl & Ludus Ensemble Konseri, Büyükada Anadolu Kulübü
22 Temmuz 2015 Çarşamba Saat 21:00 / Dilbağ Tokay Yaylılar Konseri, Heybeliada Su Sporları Kulübü
23 Temmuz Perşembe, Saat 22:00 Karanlık Vadi Film Gösterimi, Büyükada Açık Hava Sineması
24 Temmuz Cuma Saat 19:00 / Deniz Kurdoğlu Konseri, Büyükada Anadolu Kulübü
25 Temmuz Cumartesi Saat 21:00 / Alliance Quartett Wien Konseri, Heybeliada Ruhban Okulu

43. istanbul müzik festivali

43. İstanbul Müzik Festivali Bugün Başladı

istanbul-muzik-festivali600’e yakın sanatçı eserleriyle İstanbul gecelerini daha anlamlı kılacak. O halde, İstanbul’u dinlemenin tam vakti…

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Borusan Holding sponsorluğunda düzenlenen 43. İstanbul Müzik Festivali, yarın akşam gerçekleştirilecek açılış töreni ve konseriyle başlıyor. “Kültürel Manzaralar” temasıyla 29 Haziran tarihine kadar aralarında Yuri Bashmet, Fazıl Say, Gidon Kremer, Yuja Wang, Magdalena Koená, Emmanuelle Haïm ve festivalin bu yılki Yerleşik Konuk Orkestrası Deutsche Kammerphilharmonie Bremen’in de bulunduğu 600’e yakın yerli ve yabancı sanatçıyı Aya İrini Müzesi ve Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall gibi İstanbul’un 12 farklı mekânında ağırlayacak.

Festivalin mihenk taşlarının festival heyecanlarını ve festivalden beklentilerini sorduk. İlk olarak da İstanbul Müzik Festivali Direktörü Yeşim Gürer Oymak’ın kapısını çaldık.

‘YILDIZ İSİMLERDEN ÇOK, İÇERİK ÖNEMLİ’

-Festival denince akla artık ilk olarak İKSV geliyor. Özellikle de İstanbul Müzik Festivali. Sizce uzun soluklu festival olmasının ardında ne var?

İstanbul Müzik Festivali’nin 43 yıldır hem sanatçılar hem de izleyiciler tarafından ilgiyle takip edilmesinin ve uluslararası alanda etkisini artırabilmesinin sırrı, yaratıcı programları, seyirciyi şaşırtabilmesi, sürekli yenilik peşinde koşması ve dünyada klasik müzikte olan gelişmeleri çok yakından takip edebilmesinde yatıyor. Bugün Türkiye’de pek çok özel kurum, klasik müziğin en büyük isimlerini sunabiliyor. Festivalin farkı burada ortaya çıkıyor. Bizim için artık ‘yıldız isim’lerden çok, projenin içeriği önemli. Bir festivalin en önemli görevi, sanatçılar ve projeleri için yaratıcı bir platform oluşturmaktır. Bir festival sanatçılara hayal kurabilecekleri yaratıcı bir ortam sağlamalı, hatta bir adım ötede yaratıcı anlamda riskler alabilmeleri için bir platform oluşturabilmeli. Seyirciler açısından baktığımızda ise, öncelikle onlar için bu festivalde nasıl sıra dışı ve özel anlar yaratabileceğimizi göz önünde bulundururuz. İstanbul Müzik Festivali olarak dinleyicilerimize mümkün olduğunca çeşitli yenilikler içeren ve sürprizlerle dolu anlar yaşatmayı, dağarcıklarına yeni eserler kazandırarak kimi zaman onları konfor alanlarından çıkarmayı ve özel anlar yaratmayı amaçlıyoruz.

-Bu yılki tema epey derin ve müzikseverler tarafından merakla bekleniyor. “Kültürel Manzaralar”ı etkinlik boyunca katılımcılar nerelerde yakalayacak?

Festivalin başından sonuna kadar pek çok “Kültürel Manzara” karşımıza çıkacak. İlk olarak müzikseverlerin kaçırmaması gereken günümüzün en büyük kemancılarından Gidon Kremer ve Kremerata Baltica’nın 1 Haziran tarihinde Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde sunacakları “Rus ve Amerikan Mevsimleri” konserini saymak istiyorum. Astor Piazzolla’dan Philip Glass’a ulaşan muhteşem bir konser programı ve arkada gösterilecek olan özel video projeksiyonu kaçırmamalarını tavsiye ederim. Seyirciler için gerçek bir deneyim olacak bu konser. Tabii bunun dışında Angela Hewitt’den “İspanyol Manzaraları”, Alliage Quartet’ten “Paris Dans Ediyor” konseri, Schubertiade, Franz Liszt Oda Orkestrası, Borodin Quartet, Kim Kashkashian konserleri dünyanın pek çok yerinden manzaralar sunacak bizlere.

-İKSV her yıl çıtayı yükseltiyor. Genç müzisyenlere de el uzatıyor. Bu festivalin bir de misyon sırtlandığını düşünebiliriz sanırım.

Genç müzisyenler bizler için çok önemli, bu ülkenin geleceği onlar. Bu nedenle 9 yıldır festivalin açılış konserlerini ülkemizin gelecek vaat eden genç müzisyenleriyle gerçekleştiriyoruz. Bu yıl açılış konserinde dinleyeceğimiz genç piyanist Can Çakmur, gerçekten özel bir yetenek. Aynı zamanda her yıl festival genç solistini sunan projemiz var. Bu yıl genç solistimizi flüt dalında seçtik. Bengisu Kömürcü Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Orkestrası eşliğinde ilk kez festival izleyicileriyle buluşacak. Tabii Barış İçin Müzik Orkestrası’nı da unutmamamız gerekir. Onlar da küçük topluluklarıyla festival süresince konser öncesi etkinliklerimizde yer alacak.

NEREDE? NE ZAMAN?

29 Haziran’a kada rsürecek. 43. İstanbulMüzik Festivali programına ve biletlerine muzik.iksv.org adresinden ulaşılabilir.

SAYILARLA MÜZİK FESTIVALİ

-Festival 42 yılda 3 bine yakın etkinlik gerçekleştirdi.

-Bu yıl yaklaşık 25 bin seyirciye ulaşacak.

-İstanbul Müzik Festivali gençleri desteklemek ve müziğe teşvik etmek amacıyla, 2007 yılından bu yana festivalin açılış konserlerinde genç müzisyenlere programında yer veriyor.

-Aynı şekilde İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın 40. yılında (2012), geleceğin sanatçılarının yetişmesine katkıda bulunmak amacıyla, vakfın kurucuları arasında yer alan ve Türkiye’de operanın gelişmesine büyük katkıda bulunan Aydın Gün anısına başlattığı teşvik ödülü, her yıl klasik müzik alanında bir gence veriliyor.

-İKSV, Barış İçin Müzik Vakfı’nın gelişimine, uluslararası arenada yer edinmesine ve sürdürülebilirliğine yönelik çalışmalar yürütecek; destekçi arayışı, iletişim çalışmaları ve organizasyona yönelik konularda da 2013 yılından beri kurumsal partnerliğini üstleniyor.

PROF. FİLİZ ALİ: BEREZOVSKY’NİN KONSERİ KAÇMAMALI

İstanbul Müzik Festivali Onur Ödülü’ne layık görülen Prof. Filiz Ali ödülünü yarın akşam alacak. Ali’den konserlerde en ön sıralarda olacağı, heyecanla beklediği konserleri aldık.

“Ödülü aldığımı duyduğumda benim için büyük bir sürpriz oldu. Ödül alma amacıyla değil, içtenlikle yaptığım ve bu nedenle ödüllendirildiğim için çok mutlu oldum. İKSV tarafından verilmesi benim için ayrıca anlamlı. Kurucularını da yakinen tanırım. İstanbul Müzik Festivali sayesinde dinleyebileceğimizi ummadığımız müzisyenler getirildi. Eskiden kaliteli müziğe ulaşmak gerçekten çok zordu.

Yaşam boyu başarı ödülü alacak olan Borodin kuarteti ile son zamanların en ilgi çeken piyanistlerinden Berezovsky’nin konserine gitmeyi çok istiyorum. Tabii AIMA Festival Orkestrası’nın Alexander Rudin ve Julian Milkis ile verecekleri konser de çok önemli. Ermeni bestecilerin eserlerinin de yorumlanacağı Kim Kashkashian & Peter Nagy konserine de gitmeyi çok isterim.”

ÇANAKKALE MUHAREBELERİNİN 100. YILI ŞEREFİNE

43. İstanbul Müzik Festivali, besteci, keman virtüözü ve şef Hasan Niyazi Tura’ya festival tarafından sipariş edilen “Şehidin Türküsü” eserinin dünya prömiyeriyle başlayacak. Tura şöyle diyor: “Festivalde dinleyicilerin duyacağı ilk notaların bestecisi olmak heyecan verici. İKSV’nin Çanakkale muharebelerinin 100. yılı şerefine bir eser ısmarlaması ve ortaya çıkan yeni eserimde Çanakkale gazisi büyükbabam Mustafa Niyazi Tura’nın, söz ve müziğini yazdığı türküsünü bir aile yadigârı olmaktan daha ileriye taşımam tarifi zor ama çok güzel duygular.”

“GENÇLERE BÜYÜK SALONLARDA ÇALMA İMKANI VERİLİYOR”

Türkiye’nin dört bir yanında ve yurtdışında eğitimlerini sürdüren 24 yaş altı flütçüler arasından Bengisu Kömürcü festivalde konuk olmaya hak kazandı. 22 yaşındaki Kömürcü, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, İstanbul Devlet Konservatuvarı Senfoni Orkestrası ve şef Antonio Pirolli ile aynı sahnede olacak. İleride eğitimci olmak isteyen Kömürcü, “İstanbul Müzik Festivali’nin çok dolu bir tarihi var. Her zaman önemli müzisyenleri ağırladı, bu sene de öyle olacak. Biz gençlere de yer veriliyor olması çok anlamlı. Çünkü maalesef bugün ülkemizde büyük bir kitleye haber verip, böyle salonlarda çalma imkânımız yok. 20 Haziran’daki konserim için de çok heyecanlıyım. Bunu bir başlangıç olarak görüyorum. Gelişmeye devam etmeyi ve ileride öğrenci yetiştirmeyi hedefliyorum” diyor.

PİYANİST ANGELA HEWİTT: BENCE HER ŞEY HARİKA OLACAK

“1700’lerde Domenico Scarlatti’nin yazdığı sonatlarının yanı sıra Albeniz’in süiti, Granados’un dansları ve Falla’nın fantezilerini çalmak ve dinlemek ilginç ve etkileyici bir deneyim. Bu isimler fevkalade eserler yazdı ve piyanistlerin neler yapabileceğini gözler önüne serdi. Bu konser için ben de çok heyecanlıyım. İstanbul’da birkaç kere çalmama rağmen İstanbul Müzik Festivali benim için ilk olacak, bu yüzden çok heyecanlıyım fakat bence harika olacak! Umarım dinleyiciler de memnun kalır.”

GABOR BOLDOCZKİ: YENİ TROMPET KONÇERTOLARI GEREK

“İstanbul’un görkemli Osmanlı saray ve bahçelerinin yanı sıra gece hayatı etkileyici. Fazıl Say ile birkaç kere çaldım, harikaydı. Gülsin Onay ile yeni bir müzikal işbirliği gerçekleştirecek olmanın heyecanını yaşıyorum. Yakında İstanbul’a yeni trompet konçertoları getirmek istiyorum.”

Kaynak: Habertürk

54-yillik-uluslararasi-bursa-festivaline-yildiz-yagacak

54. Uluslararası Bursa Festivali programı açıklandı

54-yillik-uluslararasi-bursa-festivaline-yildiz-yagacakBursa Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl 54.’sü düzenlenen ‘Uluslararası Bursa Festivali’, kentte kültür sanat rüzgarı estirecek.

Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, ’54. Uluslararası Bursa Festivali’nin programını, Hilton Otel’de düzenlenen basın toplantısında kamuoyuna açıkladı. Başkan Altepe, ‘Uluslararası Bursa Festivali’nin 1962 yılından bu yana hayata geçirilen özel bir organizasyon söyledi.

Bursa Festivali’nin 25 Mayıs Pazartesi günü yapılacak olan açılış konserinde, Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası, ‘3 soprano 3 tenor’ ile sahneye çıkacak. 27 Mayıs’ta Türk Müziği’nin farklı türlerinde eserler veren Zara Bursalılarla buluşacak. 29 Mayıs’ta Anadolu Rock ve Türk Pop Müziği’nin önemli sesleri Kıraç ve Yonca Lodi aynı sahneyi paylaşacak. 30 Mayıs’ta enstrümanındaki ustalığıyla ‘Buzuki’ lakabını alan Orhan Osman ve Balkan Ekspres sanatseverlere keyifli anlar yaşatacak. 2 Haziran’da ‘Dostlar Beni Hatırlasın’ ile Ankara Devlet Opera ve Balesi, Aşık Veysel’in yaşam ve felsefesini sahneye taşıyacak. 4 Haziran’da Polonyalı genç sanatçı Marika Bursalı müzikseverlerle buluşacak. 5 Haziran’da Nusret Parmaksız’ın şefliğinde

Selma Başak, Nusret Yılmaz, Elif Güreşçi, Zekai Tunca, Yaşar Özel ve Serap Mutlu Akbulut’un solist olarak katılacağı Bursa Büyükşehir Belediyesi Orkestra Şube Müdürlüğü’nün ‘Türk Sanat Müziği Gecesi’ programı gerçekleştirilecek. 9 Haziran’da Europe, 2015 dünya turnesi kapsamında Türkiye’de sadece Bursa’da sahne alacak. 10 Haziran’da İzmir Devlet Opera ve Balesi ‘Lüküs Hayat’ı sahneleyecek. 12 Haziran’da Türk Pop Müziği’nin sevilen ismi Rafet El Roman sahneyi Azerbaycan doğumlu sanatçı Ezo ile paylaşacak. 13 Haziran’da ise müziğin güçlü sesi Funda Arar sevenleriyle buluşacak. 15 Haziran’da ise yine Türk Pop Müziği’nin sevilen ismi Kenan Doğulu Bursa’da konser verecek. Öte yandan festival kapsamında, Giorgio Bertozzi ve Ferdan Yusufi kuratörlüğünde gerçekleşecek olan İtalyan sanatçıların eserlerinden oluşan ‘Sentez 6’ sergisi, 1 – 13 Haziran tarihleri arasında Ressam Şefik Bursalı Sanat Galerisi’nde Bursalılarla buluşacak.

MÜZİKAL ETKİNLİKLER ÜÇ MEKANDA

Festivalin müzikal etkinlikleri Bursa Açık Hava Tiyatrosu, Merinos AKKM ve Bursa Kent Müzesi Önü’nde gerçekleştirilecek. Polonyalı sanatçı Marika’nın konseri ücretsiz olacak, diğer konserler için bilet fiyatları 13 ile 38 TL arasında değişiyor. Festivalin bilet satışı www.biletinial.com üzerinden yapılacak. Biletinial satış noktalarının bulunduğu yerler ise Bkstv – Korupark Standı, TKM, Merinos AKKM, Açıkhava Tiyatrosu, Zafer Plaza – Sansiro Parfümeri, Magazin Outlet AVM, Kent Meydanı, Durak Muhallebicisi – Nilüfer Şube, Oyak Renault – Kooperatif, Kahve Dünyası – Özlüce…

PROGRAM

25 Mayıs – Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası, ‘3 soprano 3 tenor’ konseri

27 Mayıs – Zara

29 Mayıs – Kıraç & Yonca Lodi

30 Mayıs – Buzuki Orhan ve Balkan Ekspres

2 Haziran – ‘Dostlar Beni Hatırlasın’, Ankara Devlet Opera ve Balesi

4 Haziran – Marika

5 Haziran – ‘Türk Sanat Müziği Gecesi’

9 Haziran – Europe

10 Haziran – İzmir Devlet Opera ve Balesi – ‘Lüküs Hayat’

12 Haziran – Rafet El Roman & Ezo

13 Haziran – Funda Arar

15 Haziran – Kenan Doğulu

7 – 12 Temmuz – 29. Uluslararası Bursa Altın Karagöz Halk Dansları Yarışması

roma-turk-film-festivali

Roma Türk Film Festivali Başladı

roma-turk-film-festivaliBu yıl 4’üncüsü düzenlenen Roma Türk Film Festivali, Çağan Irmak’ın yönetmenliğini yaptığı “Unutursam Fısılda” filminin gösterimi ve ardından düzenlenen basın toplantısı ile başladı.

Onursal Başkanlığını Ferzan Özpetek’in yaptığı festivalde Hümeyra “Festival Onur Ödülü”ne layık görüldü. Sanatçı ödülünü bu akşam Roma’nın en eski sinema merkezlerinden biri olan Barberini sinemalarında gerçekleştirilecek olan gala gecesinde alacak.

Hümeyra, basın toplantısında yaptığı konuşmada gençliğinde İtalyan filmleri ve şarkıcılarına bakarak bir gün onlar gibi olmayı hayal ettiğini dile getirerek, “Roma benim için çok anlamlı bir şehir, Antonioni’nin, Fellini’nin şehri. Onlar benim akrabalarım, ailem” şeklinde konuştu.

Festivalin açılış filmi “Unutursam Fısılda”nın yönetmeni Çağan Irmak ise, Türk seyircisine en yakın tepkileri Yunan ve İtalyan seyircilerin verdiğini belirtti ve filmi hakkında, “Bu 10 önce yazmaya başladığım bir filmdi. Her zaman müzikal ya da müzikle ilgili bir film yapmak istemiştim. Hatta itiraf etmeliyim ki müziği sinemadan daha çok seviyorum” yorumunda bulundu. Irmak, gelen bir soru üzerine ise Türk sinemasının son durumunu “Türkiye’de ya kişisel filmler ya da gişe filmleri çekiliyor. Bu açıdan tek kaygım ana akım film çekilmesi konusunda eksiklik olması. Ferzan Özpetek bu alanda çok başarılı işler yapıyor” dedi.

Türkiye Roma Büyükelçisi Aydın Sezgin ise, 4’üncüsü düzenlenen Roma Türk Film Festivali’nin gerçekleşmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi ve “Türk sinemasının geldiği yer ile iftihar ediyorum. Festival de Ferzan Özpetek sayesinde kurumsal bir hale geldi. Festivali gelecek yıllarda diğer İtalyan şehirlere de taşımayı umuyoruz. İki toplumdan seyircilerin sinema salonlarında bir araya gelmesi iki toplum arasındaki dostuğun pekiştirilmesi açısından da çok önemli” ifadesinde bulundu.

Festival Onursal Başkanı Ferzan Özpetek ise, Türk filmlerinin ulaştığı gişe rakamlarının İtalyan sinemacıların hayallerini süslediğini belirtti. Özpetek “Türkiye’de yabancı filmler altyazı ile gösteriliyor, İtalya’da ise dublajlı. Türkiye’de kimseye dublajlı bir yabancı film izletemezsiniz. Bu durumun da Türk filmlerine talebi arttırdığını düşünüyorum. Türk filmleri gişede 6-7 milyona ulaşabiliyor” dedi.

Festival Başkanı Serap Engin de festivale her yıl ilginin arttığının altını çizerek, “İlk sene daha küçük salonlarda gösterim yapıyorduk. Seyircilerin salona sığmaması bizi hem sevindiriyordu hem de bir yandan üzüyordu. İkinci seneden itibaren daha büyük salonlara geçtik” ifadesini kullandı.

Bu yıl 4’üncüsü düzenlenen Roma Türk Filmleri Festivali Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Başbakanlık Tanıtma Fonu’nun katkıları, Türkiye’nin Roma Büyükelçiliği’nin desteği ve SRP İstanbul’un organizasyonuyla gerçekleşiyor.

Kaynak: Oku.net