Şunun için etiket arşivi: marmara

Nar Sanat İstanbul Eğitim ve Kültür Sanat Derneği kurucu üyelerinden ve aynı zamanda Derneğimizin Genel  Sekreterliğinin yanı sıra derneğimizin sahibi olduğu M.E.B. Özel Nar Sanat Eğitim Kursu Resim Eğitmeni, Heykel Sanatçısı  Ş. Hale ŞAKARÜRKMEZGİL ’inde eserleri ile katılacağı BRHD ’nin ( Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltraşlar Derneği ) düzenlemiş olduğu “ 42. Yılı için 142 sanatçı ” sergisi 12 – 31 Mart 2012  tarihinde Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezinde açılıyor.

142 sanatçı ve eserlerinin yer alacağı sergide, Heykel Sanatçısı  Ş.Hale Şakar ÜRKMEZGİL ; 4 heykel ve 4 Tuval üzerine desen çalışması ile katılacak.

Sergi boyunca, halkın da katılımı ile canlı modelden desen çizimi, panel, müzik ve belgesel gösterimlerine BRHD, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezinde ev sahipliği yapacak.

Heykel Sanatçımız Sayın Ş.Hale Şakar ÜRKMEZGİL’ İn kısa öz geçmişi;

Heykel Sanatçısı, Ş.Hale ŞAKAR ÜRKMEZGİL ‘in Artev Sanat Galerisinde açacağı kişisel sergisine tüm sanatseverler davetlidir.

Heykel Sanatçısı  Ş.Hale ŞAKAR ÜRKMEZGİL; 1973 Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu (Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi) Grafik-Serbest İllüstrasyon Bölümü’nden mezun oldu.

1973-1990 yılları arasında reklam sektöründe Art Direktör ve Kreatif Direktör olarak çalıştı.

1989 yılında heykel çalışmalarına seramik ile başladı. Çalışmalarını figüratif tarzda mermer yontu ve bronz döküm ile sürdürmekle birlikte pastel ağırlıklı resim çalışmalarına da devam etmektedir.

Yurtiçinde 15, yurtdışında Hannover, Köln ve Lefkoşa’da olmak üzere üç kişisel sergi açtı.

Umut Vakfı ‘Bireysel Silahsızlanma ve Bireysel Barış’ heykel yarışması ‘Onun Silâhı Sevgi’ seçici kurul teşvik ödülünü aldı.

Fransa ‘Roumaziéres – Loubert-Sculptures dàrgile’ performans yarışmasına (2003) katıldı.

Pek çok yerli ve yabancı koleksiyonlardaki eserlerinin yanı sıra, Ankara Gazi Eğitim Üniversitesi Resim ve Heykel Müzesi koleksiyonunda  ‘Sevgi Emektir’ heykeli bulunmaktadır.

 

Sergi Açılış Tarihi : 12 Mart 2012, Pazartesi

Sergi Açılış Saati     : 18:00

Sergi Süresi                :  12 – 31 Mart 2012

Adres                              :  Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi

Kennedy Cad. No:4 Kavaklıdere / ANKARA

 

 

Ünlü Ressam Reha YALNIZCIK ve Kızı Ressam Perincan YALNIZCIK  14 ŞUBAT Günü saat  18:00-20:00 ARASINDA Doku Sanat Galerisinde Ankaralı Sanat Severleri sergilerine davet ediyor…

Sanatçı Reha YALNIZCIK;  onlarca kişisel sergisinin yanı sıra 100’ün üzerinde karma sergiye katıldı. 1975 yılında Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Y.O. Grafik Sanatları Bölümünden mezun olan. Yalnızcık, grafik sanatlarının farklı alanlarındaki çalışmalarıyla sahip olduğu çeşitli ödüllerin dışında 1992 yılında Çocuk Vakfı tarafından “Son Kırk Yılın Çocuk Resimlerine Katkı Ödülü”, 2001 yılında INEPO’nun ilk kez dağıttığı “Çevre Sanat Ödülleri”nden resim dalı ödülünü aldı. Aynı zamanda sanatçı, UNICEF ürünlerinde eserlerine en çok yer verilen sanatçılarımız arasında yer alıyor. Sanatçı ayrıca kitap kapağı, illüstrasyon ve afiş dalında pek çok ödül aldı.

Kendine has tarzı ile dikkatleri üzerine çeken ünlü ressam YALNIZCIK aynı zamanda yaklaşık yirmi yıldan fazla UNICEF’i destekleyen, gerçek bir çocuk dostu sanatçımızın yapıtları ulusal olduğu kadar, uluslararası UNICEF koleksiyonlarına giren ender ressamlarımızdandır. Telif hakları UNICEF’e bağışlanmış eserleri, Türkiye ve dünya için basılan tebrik kartlarında değerlendirilmiş; ayrıca mini kart olmuş, UNICEF telefon defterlerinin sayfaları arasına girmiş, İsviçre’de özel mug’lara basılmış ve binlerce satılmıştır.

Kızı Perincan YALNIZCIK  ; 1987 yılında İstanbul’da doğdu.2004 yılında Kalamış Lisesini 2008 yılında ise Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Türk El sanatları Bölümünü Fakülte ikincisi olarak bitirdi. 2001 yılında KASDAV tarafından “Gelecek Vaad Eden Solist” ödülünü ve aynı yıl Kalamış Lisesinin 50. yıl etkinlikleri kapsamında açılan resim yarışmasında da 3.lük ödülünü aldı.ı

Ressam Perincan YALNIZCIK’ın da UNICEF’le tanışıklığı neredeyse babasınınki kadar eskidir. O ilkokul öğrencisiyken babasıyla ortak resim çalışmalarına girişmiş; diğer birkaç çocukla Reha YALNIZCIK’ın bir tablosuna yaptıkları çizimler New York- UNICEF Binasında (1990) sergilenmiştir.
UNICEF’in İstanbul’da ve Alaçatı’da birçok karma sergisi Reha Yalnızcık’ın yardımlarıyla gerçekleştirilmiş; sanatçının son katıldığı Alaçatı Sergisine kızı Perincan Yalnızcık da yapıt bağışlamış ve büyük ilgi görmüştür.

Pek çok kişisel ve karma sergi açan YALNIZCIK ailesi eserleri ile Ankaralı sanat severleri 14 ŞUBAT Günü saat  18:00-20:00 ARASINDA Doku Sanat Galerisinde Ankaralı Sanat Severleri sergilerine davet ediyor… izlenmeli !

Doku Sanat Galerisi – Ankara
Adres :Cinnah Cad. Enis Behiç Koryürek Sok. 11A-B, Çankaya Ankara Türkiye
Telefon :312-439 7880
Faks :312-439 8242
Web :
www.dokusanat.com

 Davetiyeden :  

REHA YALNIZCIK

1950 yılında doğan Reha Yalnızcık, 1975’de Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Y.O. Grafik Sanatlar

Bölümü’nden (günümüzde Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi) mezun oldu. Grafik

sanatların farklı alanlarındaki çalışmalarıyla sahip olduğu çeşitli ödüllerin dışında, 1992’de Çocuk

Vakfı tarafından ‘Son Kırk Yılın Çocuk Resimlerine Katkı Ödülü’, 2001’de INEPO’ nun ilk kez dağıttığı

‘Çevre Sanat Ödülleri’nden Resim Dalı Ödülü’ne layık görüldü. UNICEF ürünlerinde (Kartpostal,

kupa, telefon rehberi, vb.) eserleri en çok kullanılan sanatçılarımızdandır. Yurtiçi ve yurtdışında

birçok yayında yer alan sanatçı günümüze kadar 64 kişisel sergi açmıştır yüzlerce karma sergiye

katılmıştır. Sanatçı doğa-insan ilişkisinde yakaladığı bozulmamış, keyifli, dingin zamanların kendi

felsefesiyle örtüştüğünü, her zamanki titizliğiyle resimlerine yansıtıyor.

 

PERİNCAN YALNIZCIK

1987 yılında İstanbul’da doğdu. İlköğretim ve lise eğitimini, Özel Kalamış Koleji’nde tamamladı.

Kalamış Koleji’nin 50.Yıl etkinlikleri kapsamında gerçekleştirdiği resim yarışmasında 3.lük ödülü

aldı. Aynı yıl, 50 yıldır unutulmayan müzikaller oyununda yer aldı. 2001 yılında İstanbul Üniversitesi

Devlet Konservatuarında, misafir öğrenci olarak eğitim aldığı sırada, KASDAV tarafindan verilen

gelecek vaadeden solist ödülüne layık görüldü. 2008’ de Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar

Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları Bölümünü, Fakülte ikincisi olarak bitirdi. Öğrenciliği sırasında

fakülte etkinliklerinin sunuculuğunu üstlendi. 2008’in Ağustos ayında Bodrum Divan Palmira

Hotel’de babası Reha Yalnızcık’la birlikte, ilk ortak sergisini açtı. Günümüze kadar çeşitli galerilerde

7 ortak sergi daha gerçekleştirdi. 2010 yılının Aralık ayında İstanbul Doku Sanat Galerisi’nde

ilk kişisel sergisini açtı. Ayrıca Eranus Sanat Galerisiyle Berlin Türk Evi’nde karma sergiye katıldı.

İstanbul un Kızı, Kız Kulesi ve Bugünü

Efsanelere konu olan ve birçok medeniyete tanıklık eden 2 bin 500 yıllık Kız Kulesi’ni son 4 yılda 750 bin kişi ziyaret etti.

Efsanelere konu olan ve birçok medeniyete tanıklık eden 2 bin 500 yıllık Kız Kulesi’ni son 4 yılda 750 bin kişi ziyaret etti.

Kendine özgü kimliğine, geleneksel mimariye bağlı kalınarak 2000 yılında restorasyonu tamamlandıktan sonra kapılarını ziyaretçilere açan kule, kentin en gözde mekanları arasında bulunuyor.

İstanbul‘un sembollerinden birisi olan ve tarih içinde karantina odası, gözetleme kulesi, deniz feneri olarak kullanılan Kız Kulesi’ni sadece geçen yıl 305 bin kişi ziyaret etti. Kuleyi son 4 yılda ise yaklaşık 750 bin kişi gezdi.

Ulaşımın teknelerle yapıldığı gizemli yapıda, ziyaretçiler, İstanbul‘un doyumsuz manzarasını izleme imkanı buluyor. Üsküdar‘da Bizans devrinden kalan tek eser olan Karadeniz’in Marmaraile birleştiği yerde küçük bir ada üzerinde kurulan kule, şairlere, yazarlara, müzisyenlere, yönetmenlere, fotoğrafçılara ilham kaynağı olmaya devam ediyor.

İstanbul’un tarihine zenginlik kazandıran Kız Kulesi, Antik Çağ’da başlayan geçmişiyle, Eski Yunan, Doğu Roma ve Osmanlı İmparatorluğu dönemlerine tanıklık ederek günümüze kadar ulaştı.

İstanbullu bir Rum olan araştırmacı Evripidis’in tezinde, önceleri Asya sahillerinin bir çıkıntısı olan kara parçasının, zamanla sahilden koparak kulenin üzerinde bulunduğu adacığı oluşturduğu belirtiliyor.

OSMANLI DÖNEMİNDE KIZ KULESİ

Atinalı komutan Alkibiades, Boğaza girip çıkan gemileri denetlemek ve vergi almak amacıyla bu küçük ada üzerine M.Ö. 410 yılında bir kule inşa ettirdi.

Zaman zaman harap olan ve yeniden onarılan Kız Kulesi, İstanbul‘un fethi sırasında Venedikliler tarafından üs olarak kullanıldı. Fatih Sultan Mehmet İstanbul‘u kuşattığı sırada Bizans’a yardım etmek için Venedik’ten Gabriel Treviziano komutasında gelen bir filo burada üslendi.

İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet, bu küçük kaleyi yıktırır ve yerine taştan, etrafı mazgallarla çevrili küçük bir kalecik yaptırdı ve buraya toplar yerleştirdi. Ancak kule, Osmanlı döneminde savunma kalesi olmaktan çok bir gösteri platformu olarak kullanıldı. Bugün görülen kulenin temelleri ve alt katın önemli kısımları Fatih devri yapısıdır. 1510 yılında meydana gelen depremde İstanbul‘daki pek çok yapı gibi kule de büyük hasar gördü ve onarımı Yavuz SultanSelim döneminde yapıldı. Çevresinin sığ olması sebebiyle 17. asırdan sonra kuleye bir de fener konuldu. Bu tarihten itibaren kule, artık bir kale değil bir deniz feneri olarak hizmet verdi.

KARANTİNA HASTANESİ

1719 yılında yağ kandilinin rüzgar etkisiyle etrafı tutuşturması sonucu çıkan yangında, tamamen yanan ahşap kulenin, 1725 yılında Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından kapsamlı bir onarımdan geçirilmesi sağlandı.

Kule, 1830-1831’de ise kolera salgınının şehre yayılmaması için karantina hastanesine dönüştürüldü. Daha sonra 1836-1837’de görülen ve 20-30 bin kişinin öldüğü veba salgını sırasında hastaların bir kısmı burada kurulan hastanede tecrit edildi. Kız Kulesi’nde tesis edilen hastanede uygulanan karantina ile salgının yayılması önlendi.

Kız Kulesi’nin Osmanlı dönemindeki son büyük onarımı II. Mahmud döneminde yaptırıldı. Kulenin bugünkü şeklini veren 1832-33 yılındaki tadilat sonrasında, ünlü hattat Rakım’ın yazısı ile kulenin kapısının üzerindeki mermere Sultan II. Mahmut’un tuğrasını taşıyan bir kitabe yerleştirdi. Bu restorasyonda kuleye dilimli kubbe ve kubbe üzerinden yükselen bayrak direği ilave edildi. Ayrıca, 1857 yılında kuleye yeni bir fener yaptırıldı.

CUMHURİYET DÖNEMİNDE VE BUGÜN KIZ KULESİ

İkinci Dünya Savaşı döneminde yenileme çalışması yapılan kulenin çürüyen ahşap kısımları tamir edildi ve bazı bölümleri yıkılarak betonarmeye çevrildi. 1943’de yeniden büyük bir onarım geçiren kulenin çevresine büyük kayalar yerleştirilerek denize kayması önlendi.

1959 yılında askeriyeye devredilen kule, Deniz Kuvvetleri Komutanlığına bağlı olarak, boğazın deniz ve hava trafiğinin denetlenmesini sağlayan bir radar istasyonu olarak kullanıldı. 1983 yılında Denizcilik İşletmeleri’ne bırakılan kule, 1992 yılına kadar ara istasyon olarak kullanıldı.

Antik Çağ’da Arkla (küçük kale), Damialis (dana yavrusu) ve Leandros’un kulesi olarak anılan yapı, günümüzde ise Kız Kulesi ismi ile bütünleşti.

Bir şirket tarafından 1995 yılında işletmesinin alınmasıyla Kız Kulesi’nin tekrar restorasyonu yapıldı. Binlerce yıllık gizemli bir tarihe sahip bu özel mekan, kendine özgü kimliğine ve geleneksel mimarisine bağlı kalınarak tamamlanan restorasyon çalışması sonrasında 2000 yılında kapılarını ziyaretçilere açtı.

YILANLI EFSANE

Kız Kulesi hakkında en çok bilinen efsaneye göre, kızının doğum gününü bayram ilan eden Bizans imparatoru, her yıl prensesin doğum gününü görkemli bir şekilde kutlardı.

Bilginlerden, kızının tahta hazırlanması için eğitilmesini isteyen imparatora, bilginlerin en yaşlısı, kızının 18 yaşına basmadan bir yılan tarafından sokularak öleceği kehanetini söyledi. Bunun üzerine imparator, denizin ortasındaki küçük bir adacık üzerinde yer alan kuleyi onararak kızını buraya yerleştirdi.

Ancak kuleye gönderilen üzüm sepetinden çıkan bir yılanın, kuledeki prensesin tenine süzülerek zehirleyip ölümüne yol açtığına inanılıyor.

kaynak : http://www.beyazgazete.com