Şunun için etiket arşivi: Kırmızı

Pat Atölyenin hazırlamış olduğu oyun 29 Kasım’da sahnelenecek.

Rafiz Mahdizade, Esin Aslan ve Metin Kurt yazdı. Yönetmenliği ise yazanlardan Rafiz Mahdizade yapıyor. Oyunun müziklerini Güler Özince üstlendi. Adem Yıldırım, Defne Uluer, Mehtap Yılmaz, Metin Kurt ve Uğur Aksu rol alıyor. Güler Aşık, oyunun afişini tasarladı. Fotoğrafları ise Volkan Erkan Çekti gibi oyuncular yer almakta.

35 dakikalık bu oyunun galası 29 Kasım 20:00’da Kadıköy’deki Halis Kurtça Kültür Çocuk Merkezi’nde gerçekleştirilecek.

Bir çocuğun ticaret öyküsüdür bir nevi sadece bir kere yapar bu ticareti. Sokakta neşe satar insanlara ve karşılığında bir balon alır. Kırmızı bir balon. Balonu sever, hep yanındadır balon. bir gün kaçırır balonu elinden ve ardısıra gider. İsteği onu mutlu eden balonuna tekrar kavuşabilmektir. Aklınıza kötü bir son hüzünlü bir hikaye gelmesin sakın. Mutlu ve huzurlu bir sona kavuşacağız.

burcu-isil-oguz-erkan-basa

Marmara üniversitesinin topluma hizmet etkinliği kapsamında Kazım Karabekir (Erenköy) Kültür Sanat Merkezinde  Doç. Dr. Zuhal Özcengiz önderliğinde gerçekleştirilen “Geçmişten günümüze resim ve müzik alanındaki gelişmeler” adlı konser etkinliğinde piyano ve şan eğitmenimiz Işıl Oğuz ‘da yer almıştır. Kendisini Nar Sanat ailesi adına Etkinlik Koordinatörümüz Erkan Başa ziyaret etmiş ve sürpriz yapmıştır. Mart ve Nisan ayında da konserin tekrarı yapılacaktır. Hocamıza başarılarının ve sosyal projelerinin devamını dileriz..

 

KONSER İÇERİĞİ

İLKEL TOPLULUKLAR (ESAT MERT KOÇ Ortaçağ’ın sonuna kadar sunacak.)

İlkel topluluklarda yaratıcılığın temel ögesi doğaydı. İnsanlar hayvanların benzerlerini mağara duvarlarına ve kayalara resmediyorlardı. Taşlara ve kemik parçalarına vurarak değişik sesler çıkartıyorlardı. İlkel topluluklarda müzik ve resmin başlangıcı bu şekilde olmuştur.

ANTİK MISIR (İ.Ö 4000)

RESİM__Eski Mısır dünyasında resim sanatı edebi, sürekli ve kutsal olanı ifade etmek için kullanılmıştır. Mısır resim sanatı örneklerini, büyük tapınaklar ve mezar anıtları içinde yer almasının nedeni de budur.

MÜZİK__ Mısır tarihinde müziğin önemini, kazılarda bulunmuş çalgılardan ve tapınak duvarlarındaki resimlerden öğreniyoruz. Mısırlıların gelişmiş bir dans kültürü olduğu,özellikle kadınların şarkı söyleyerek dans ettikleri de belgeleniyor.

ANTİK YUNAN

RESİM__ M.Ö. 7. yy sonları ve 6. y.y. da siyah figür tekniği, sonraki dönemlerde ise kırmızı figür tekniği kullanılmıştır. Yunanlıların günlük ihtiyaçları için yapmış oldukları vazolarda, resim ve nakış sanatı için önemli belgelerdir.

MÜZİK__ Antik Yunanlıların müzikleri hakkında son yüzyılda pek çok malzeme ortaya çıkarılmıştır. Bu dönemde müzik hastalıkların tedavisinde de kullanılıyordu. Hipokrates yaklaşık 2400 yıl önce bazı hastalıkların tedavisi için, hastaları ilahilerle tapınağa götürüyordu.

ANTİK ROMA (M.Ö 9. yy -1453)

Roma uygarlığı, kültürel olarak yoğun biçimde ilham ve örnek aldığı Antik Yunan ile birlikte “klasik antikite”ye dahil edilir. Antik Roma Batı dünyasındaki hukuk,savaş, sanat, edebiyat, mimari, teknoloji ve dil konularının gelişimine büyük katkıda bulunmuştur ve hâlen de günümüz dünyası üzerinde büyük etkiye sahiptir.

ORTA ÇAĞ (476-1400)

RESİM__ Ortaçağ’ın en belirli resim akımını Bizans sanatıdır. “İkon” adı verilen tablo halindeki aziz resimleri de Ortaçağ Avrupa resmi gelişmesini etkilemiştir.Ortaçağ resmi başlangıçta altın zemin üzerinde, mekansız, ağırlıksız figürleri ile Bizans sanatından gelme bir tabiat uzaklığı, dini-mistik hava içindeyken, yavaş yavaş bu resim akımlarında doğaya yaklaşma başlar

MÜZİK__Orta Çağ, Antik Çağ ile Rönesans’ın arasındaki dönemi kapsayan ve müziğin gelişimini etkileyen bir dönemdir. Bu dönem karanlık çağ olarakta adlandırılır.Bunun sebebi kilisenin aşırı baskısıdır.Bu dönemde en önemli çalgı insan sesidir ve şarkı sözleri incilden alınmıştır.

RÖNESANS (Yeniden Doğuş) –  (SEFER TURAN sunucak)

Avrupa’da 1000 yıllık karanlık Ortaçağ sonrası katolik kilisesinin acımasız hakimiyetini kaybettiği ve  insanların hümanizmayla birlikte özgürlüklerini yeniden kazandıkları ve bu özgürlükle birlikte özellikle sanatta baskıcılıktan ve yasaklardan dolayı bin yılın biriktirdiği sanat eserlerinin onlarca yıl içinde ortaya çıktığı bir dönemdir.

RESİM__ Leonardo Da VİNCİ (1452-1519) insanlık tarihinin şahit olduğu tüm çağlara hitap edebilen en önemli tasarım, ressam ve mucitlerindendir. Rönesans döneminde doğadaki altın oran düzenini sanatına yansıtarak insanlığın fikri ve sanatsal gelişiminin belkide en önemli ivmesini gerçekleştirmiştir.

MÜZİK__Guilio CACCİNİ (1550-1618) bu dönemde konusu ilk din dışı şarkılar olan madrigallerin en ünlü bestecilerindendir. Amarilli mia bella en ünlü madrigalidir. ( Sefer Turan AMARİLLİ eserini seslendirecek.)

BAROK  DÖNEM (1600-1750) (AYHAN DOĞAN sunacak)

RESİM__ Barok resimde ışık bütün resim yüzeyine aynı ölçüde dağılmaz ve parçalar halinde yansır. Savrulan uçuşan hareketli figürler , eğri çizgiler oluşturacak biçimde resme yerleştirilmiştir.

MÜZİK__Barok müzik , armoninin açık seçik olmadığı , modülasyonlar ve uyumsuzlukla dolu entonasyon güç ve hareketi zor olan müziktir. Müzikteki başlıca büyük yeniliği “fonksiyonel tonalite” kavramının çok geliştirilmesindedir.

GİOVANNİ PAOLO PANİNİ (1691-1765)

Barok Dönemde yaşamış ve o dönemin özelliklerini eserlerine yansıtarak günümüze kadar ulaştırabilmiş İtalyan ressamdır. Eserlerinde daha çok içinde bulunduğu mekanların tasvirini yapmıştır. Roma Antigua adlı eserini birçok yap-bozun üstünde görmek mümkündür.

JOHANN SEBASTİAN BACH (1685-1750)

Alman barok müzik bestecisi Bach köklü Alman stillerini , özellikle İtalya ve Fransa gibi dış ülkelerden aldığı ritm, form, armoni ve kontrpuan birikimleri ile müzikal motiflerin organizasyonundaki ustalığıyla geliştirmiştir. Eserleri arasında konçertoları , varyasyonları ,si minör missa , 2 çile ve 200 tanesi günümüze kadar ulaşmış 300 den fazla kantatı bulunmaktadır. (AYHAN DOĞAN Bach sol minör menüet çalacaktır.)

MİCHELANGELO CARAVAGGİO  (1573-1610) (MELİKE GÜZEL sunacak)

İtalyan ressam, aşırı gerçekçilikle yarattığı eserler dışında duygusal anlatımlı dinsel resimler de yapmıştır. Işığın kullanımında yenilik getirerek  karanlık alana, tek kaynaktan kuvvetli bir ışık vermeyi yeğlemiştir.

George Frideric Handel (1685-1759)

Alman bestecisidir, Su müziği, Havai Fişekler için müzik ve Mesih gibi eserleriyle Barok dönemin en büyük bestecilerinden biri sayılmıştır. Almira operasıyla  besteci olarak ilk başarılarını kazanmıştır. 40’tan fazla opera  ve oratoryo bestelemiş. Ayrıca orkestra müziği ve solo çalgılar için birçok eser yazmıştır. (Melike Güzel Handel sol minör sonata çalacak.)

 

KLASİK DÖNEM (1750-1827) (BURCU IŞIL OĞUZ sunacak)

RESİM__ Resimde insan, bir mekan içinde gösterilir. Yüzlerin ifadesi heykelde olduğu gibi iç duyguları yansıtmaz. Resimlerde, tek bir noktadan gelen ışık değil, tablonun her tarafını aydınlatan üniversal ışık önem kazanır.

MÜZİK__ Barok müziğin süslü anlatımı yerini sadeliğe bırakmıştır. Kontrpuantal yazım yerini homophoneye bırakmıştır. Orkestra müziği gelişmiştir. Piyano icat edilmiş ve piyano için besteler yapılmıştır.

JACQUES-LOUİS DAVİD (1748-1825)

Dönemin önemli ressamlarından biridir. Döneme damgasını vuran rokaka akımının ve Fransız ihtilanin etkileri eserlerinde görülür.

WOLFGANG AMADEUS MOZART (1756-1791)

Dönemin ünlü bestecilerindendir. Eserlerinde dönemin getirisi olan yalın müziği ve akıcı melodileri işleyişi göze çarpmaktadır. Opera buffa ve opera seria tarzlarında operalar yazmıştır. Senfoni, solo konçerto, oda orkestrası, yaylı kuartet ve yaylı kentet ve piyano sonatları da vardır. Ömrüne 626 eser sığdırmıştır. ( Burcu Işıl Oğuz Mozart – Als Luise seslendirecek.)

ANTOİNE – JEAN GROS (1771-1835) (ESAT MERT KOÇ sunacak.)

Fransız asıllı ressamdır. Minyatür ressamı olan babası tarafından 6 yaşında eğitilmeye başladı. 1785’in sonuna doğru jacques Louis David’in atölyesine katıldı. Yaşadığı dönem ve siyasi durumdan kaynaklı olarak genellikle; devlet liderleri, savaşlar ve meclis üyelerinin portelerini çiziyordu.

LUDWIG VAN BEETHOVEN (1770-1827)

Alman besteci ve müzisyendir. Yaşamı boyunca çeşitli sağlık problemleri çeken Beethoven 1801 yılında işitme problemleri yaşamaya başlamıştır. Bu süre zarfında çok sayıda piyano sonatı ve konçertolar bestelemiş bir de Fidelio adında opera yazmıştır. 1817’de tamamen sağır olan Beethoven yazdığı 9 senfoninin bir kısmını sağır olduğu zamanlarda yazmıştır. Hayatta çeşitli zorluklar yaşaması onun müzikal karakterini belirlemiştir. Besteleriyle kendinden sonraki dönem olan romantik dönem için önemli temeller atan Beethoven müziği aşırı belirgin duygu geçişleriyle, gerilen ve çözülen akorlarla bilinir.( Esat Mert Koç Beethoven – Pathetique sonat 2. bölüm çalacak.)

ROMANTİK DÖNEM (SEDEN CANALP sunacak.)

Romantizm dönem olarak, 19. yüzyılın başlarından 20. yüzyılın başlarına kadar geçen süreyi kapsar. 19. yüzyılla birlikte besteciler eserlerini yazarken romantik romanlar ve dramalardan etkilenmeye başlamışlardır. Bu özellikle opera ve senfonik şiirlerde göze çarpmaktadır.

JEAN AUGUSTE DOMİNİQUE INGRE

29 Ağustos 1780 yılında Toulouse yakınlarında Montauban’da dünyaya geldi. Babası dekoratif işler yapan bir heykeltraş idi. Böylece Dominique İngres on yaşlarındayken babasın¬dan ilk resim derslerini aldı. Hayatının son senelerindeki en büyük eseri, bü¬tün çıplaklarını kapsayan  Türk Hamamı adlı tablosu oldu.

FRANZ SCHUBERT

Yaklaşık 600’ün üzerinde şarkı, 9 senfoni (ünlü “Bitmemiş Senfoni”nin de içlerinde bulunduğu), operalar, çok sayıda oda müziği ve piyano parçaları bestelemiştir. Schubert’in müziği, hümanist özelliğiyle insanları kucaklar. İnanılmaz bir melodi zenginliği vardır. Schubert’in müzik dünyasına en önemli katkısı lied alanındadır.600 kadar liediyle kendinden önce Viyana Klasikleri’nin, yani Mozart, Haydn ve Beethoven’in sistemleşmiş çalışmalarını aştı, yeni bir biçimin sağlam temellerini attı. (Seden Canalp Schubert – Sarabande çalacak.)

Francisco Goya (30 Mart 1746 – 16 Nisan1828) (SELİN ECE KARAAĞAÇ sunacak.)

Romantik dönemin en önemli ressamlarından biri olan Francisco Goya, 30 Mart 1746’da Zaragoza’da doğmuştur. İlk resim denemelerini  Zaragoza’da yapmıştır. Başlangıçta  portre çalışmalarını manzara resimlerine tercih eden Goya, zamanla ilgisini kişilerin iç dünyalarına yöneltti. (Selin Ece Karaağaç Schubert – Die Forelle seslendirecek. Not : Seden de schubert çaldığı için ressam hakkında bilgi verip eserine bağlayacaktır. )

HENRİ MATİSSE (31 Aralık 1869 – 3 Kasım 1954) (BURAK OTLU sunacak.)

  1. yüzyılın en önemli ressamlarından olan Matisse renkleri büyük bir ustalıkla kullanışıyla Picasso ve Kandinsky ile birlikte, modern sanatın en büyük sanatçılarından biri kabul edilir. Fovist akımın öncülerindendir.

SERGEY RAHMANİNOV (01 Nisan 1873 – 28 Mart 1943)

Sergey Rahmaninov, Sergey Rahmaninov 20. yüzyılın en büyük piyanist ve bestecilerinden birisidir.İlk önemli eseri 1895-1896’da yazdığı Re Minor 1. Senfoni’dir. (Burak Otlu Rachmaninov – Vocalise çalacak.)

PAUL CEZANNE (19 Ocak 1839 – 22 Ekim 1906)  (GÜL SIVACI sunacak.)

30 mart 1746 da  Zaragoza da doğmuştur. İlk resim denemelerini Zaragoza da yapmıştır. Başlangıçta portre çalışmalarını manzara resimlerine, tercih eden sanatkar, zamanla ilgisini kişilerin iç dünyalarına yöneltti.

CAMİLLE SAİNT SEANS (1835-1921)

Fransız bestecidir. Orkestra şefi ve piyanisttir. Saint-Seans’ in opera, senfoniler, konçerto, şarkılar, solo piyano ve oda müziği gibi neredeyse tüm türlerde yazdığı eserler 19. yüzyıl Fransız bestecileri arasında bir anormallikti. (Gül Sıvacı Camille – Kuğu çalacak.)

ÇAĞDAŞ DÖNEM (1900 ve Günümüz) (CEM ONAT TAYLAN sunacak.)

Resim : Birçok sanat akımının bir arada toplandığı dönemdir. Bu dönemde vurgulanan en önemli olgu resimde bulunan disiplinlerin kendine has yöntemlerini, disiplinin kendisini eleştirmek için kullanmak olduğu ve bundaki amacın ise o  disiplini geliştirmek ve önemini arttırmak olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda doğadaki görüntülerin takliti yavaş yavaş bırakılmış, temsil ikinci plana atılmıştır. Gelinen en son nokta ise; insan elinin izlerini tümden kaldırarak dümdüz tek renge boyanan, böylece içerikten arındırılmaları amaçlanan tuvallerdir.

Müzik: Bu dönem; teknikte, ifadede, biçimde, stilde, içerikte, özde tüm kuralların eğilip bükülmeye, eriyip çökmeye başladığı dönemdir. Belli bir stil veya kalıp yoktur. Birçok besteci müziğin kurallarını tekrar değiştirip farklı tekniklerde başarılı örnekler sunmuşlardır. Sadece orkestral müzikte değil, sahne müziklerinde de yenilikler yapılmıştır. Son olarak teknolojideki gelişmeler ile beraber müzik salona gidemeyen milyonları dinleyici haline getirmiştir.

PABLO PİCASSO (1881-1973)

  1. yüzyılın en önemli ressamlarından biri olan Picasso bir kalıp halinde çalışmak yerine parçaları bir araya getirme tekniği ile de bilinmektedir. Picasso nun amacı tutarlılık portresi çıkarmak yerine, his ve duyguların doruk noktasını yakalamaktı. Kübizmin önemli bir temsilcisidir. Bu yüzden eserlerinde doğa olgusunun olduğu gibi yansıtılmaması gerektiğini öne süren, nesneleri geometrik bir biçimle yansıtan bir anlayışa sahiptir. Eserlerinde metaforlar kullanarak gizlenmiş şekilde hikayelerde anlatmaktadır.

FREDERICK LOEWE   (10 Haziran 1901-14 Şubat 1988)

Viyana müzikal stilini benimsemiştir. ‘Fritz’  15 yaşına geldiğinde popüler bir şarkı olan ‘Katrina’ yı bestelemiştir. Film müzikalin den 9 akademi ödülü kazanmıştır. (Cem Onat Taylan Loewe – Ascot Gavotte çalacak.)

MARC CHAGALL (1887- 1985) (ÖZLEM ASİLTÜRK sunacak.)

Rus asıllı Fransız ressam. 1.Dünya Savaşı öncesinde Paris’teki avangard akımlara dahil oldu, fakat çalışmaları, kübizm ve fovizm gibi akımlara daha yakındır. Eserlerinde ülkesine ait folklorik öğeler göze çarpar. Birinci Dünya Savaşı öncesinde Paris’ te avantgart akımlara dahil oldu fakat çalışmaları, diğerleri ile karşılaştırınca kübizm ve fovizm gibi popüler sanat hareketlerine daha yakındı.

JUAN JOSE BUSCAGLİA (1893-1958)

Arjantin’ li gitarist ve şarkıcı. Chagall gibi, ülkesi Arjantin’in ulusal müzik türü olan ve folklorik motifler taşıyan milonga ve tango türünde besteler yapmıştır. (Özlem Asiltürk Buscaglia – Milonga çalacak.)

kan-kirmizi

Çağdaş Arap edebiyatının dünyaca en büyük şairi kabul edilen Adonis ile çağdaş Türk sanatının önde gelen sanatçısı Habip Aydoğdu’yu buluşturan “Kan Kırmızı” sergisi, resim ve şiiri etkili bir biçimde bir araya getirmesi bakımından önem taşıyor. Sergiyi üç ana temada değerlendirerek, göze çarpan benzerlikleri, ilgi çekici ayrıntıları ve tuvale yansıyan Ortadoğu gerçekliğini deneyimlemek ve bu patikada yürümek, Adonis ile Aydoğdu’nun ortak kaygılarını anlamak için iyi bir yöntem olarak karşımıza çıkıyor.

kan-kirmizi

Direncin Adı: Kan Kırmızı

Serginin küratörlüğünü üstlenen Zeynep Yasa-Yaman, Aydoğdu’nun yapıtlarında başat bir rolde olan kırmızıyı, “sanatçı için eylem rengi” olarak  tanımlıyor ve bunun yanında Adonis ile Aydoğdu’yu bir araya getiren önemli bir bileşen olarak da vurgulamış oluyor. Bununla birlikte, siyah ve beyaz rengin varlığından da söz ederek;  kan, ölüm, yas, saflık ve bakireliğin bir arada olduğunun altını çiziyor. Buna ek olarak, üç renge odaklanıldığında Pan-Arabizm’in renklerini de görmek mümkün. Ayrıca, Adonis’in doğduğu ve büyüdüğü yer olan Suriye Arap Cumhuriyeti’nin bayrağında da bu renklerin bulunduğunu belirtmekte yarar var. Arap şiirinin kimliğini sağlamlaştırma amacı güden Adonis ile bu renk uyumunu da yine aynı düzlemde yorumlama fırsatı veren sergi, çoklu bakış açısı olanağını izleyiciye tanımış oluyor.

Kaosu kesen düzlemler üzerinde sanat üreten Aydoğdu’nun yanına, “Bedenim örtüdür, kanımla diktiğim kumaş” adlı dizeleriyle Adonis yardımcı oluyor. Başka bir deyişle bir sanatçının kestiğini diğer bir sanatçı dikerek tamamlamış oluyor. Bu bağlamda sergi, yalnızca ortak duyguları, düşünceleri ifade etmekle kalmıyor; zıtların birlikteliğine dikkati çekerek farklılaşıyor.

kan-kirmizi-sergi

Aydoğdu için kırmızı; daha çok öfkenin, cesaretin, eylemin rengidir. Adaletsizliğe, teröre, savaşa, deprem yıkımlarına, modernizmin ve postmodernizmin doğaya ihanetine karşı bir duruşu olan sanatçının Adonis gibi parçalanan Arap kuşağını, dağılan halkını betimleyen ve bunu bütün insanlık için genelleştirerek, insanlığın dramını toplumsal belleğin yüzeyine çıkaran bir şairle kotarmıştır. Aydoğdu’nun resimlerindeki şiirsel anlatım ile Adonis’in toplumsal içeriği yoğun şiirlerin özdeşleşmesi, Nazım Hikmet ile Abidin Dino arasındaki paylaşımları çağrıştırmaktadır.

kan-kirmizi-sergi-kitap

Sonsöz

Geçtiğimiz aylarda kaybettiğimiz usta sanat eleştirmeni Kaya Özsezgin’in de, Aydoğdu’nun figür çalışmalarının soyut bir espasla kaynaştığını giderek eriyerek, şiirsel denilebilecek bir anlatımla bütünleştiğinden söz etmiştir. Bu şiirsel anlatımı, barış güvercininin, kan gölü haline gelmiş Ortadoğu coğrafyasına açılan beyaz sayfalar olarak tuvale aktarmıştır. Buna ek olarak, Adonis’in, Aydoğdu’nun resimlerine alışılmışın dışında şiirsel katkılarıyla farklı bir boyuta taşıdığı da görülmektedir.

Proje Direktörlüğünü Fahri Özdemir’in, küratörlüğünü ise Zeynep Yasa-Yaman’ın yaptığı  “Kan Kırmızı” Adonis-Habip Aydoğdu sergisi, mutlulukların ve kederin en yüksek seviyede yaşandığı Ortadoğu coğrafyasına ışık tutarak, lirik şiir ile lirik soyut resmin kavuşmasına uygun ortam sağlayan İzmir Folkart Gallery’de 26 Ekim – 25 Aralık 2016 tarihleri arasında ziyaret edilebilir.

kan-kirmizi-ortadogu

kustuyu-portre

Ressam Krystle Missildine, tuval olarak kuştüylerini kullanarak hayvan portreleri çiziyor.

kustuyu-portre

ABD’li ressam Krystle Missildine, 2011 yılında kızını dünyaya getirdikten sonra evde kalmaya başlayınca en büyük tutkusunu hayata geçirdi. Missildine, büyük tuvaller yerine hayvan tüylerini seçti ve üzerlerine hayvan portreleri çizmeye başladı. Ressam, minik tuvallerini sahip olduğu beş kuşundan ya da papağanı olan arkadaşlarından elde ediyor. İşte Missildine’in renkli kalemlerle çizdiği kuş tüyü üzeri portreler…

 

  • Avrupalı Robin

    Avrupalı Robin
  • Kırmızı Panda

    Kırmızı Panda
  • Hindi tüyü üzerinde kaplan

    Hindi tüyü üzerinde kaplan
  • Hindi tüyü üzerinde kedi

    Hindi tüyü üzerinde kedi
  • Boston Terrier

    Boston Terrier
  • Amazon papağanı tüyü üzerinde Sarı Başlı Amazon Papağanı

    Amazon papağanı tüyü üzerinde Sarı Başlı Amazon Papağanı
  • Anemon çiçeği ve papağan balığı

    Anemon çiçeği ve papağan balığı
  • Gül

    Gül
  • Boston Terrier

    Boston Terrier
  • Lori papağanı

    Lori papağanı
  • Krystle Missildin’in çalışma anı

    Krystle Missildin'in çalışma anı

 

 

İlk Türk kadın tiyatro oyuncusu Afife Jale’nin hayatını konu alan “Afife” balesi, beş temsille yeniden izleyici ile buluşacak.

afife

İstanbul Devlet Opera ve Balesi, koreografisi ve librettosu Beyhan Murphy’e, müzikleri Turgay Erdener’e ait “Afife” adlı modern bale eserini, bu sezon yeniden sahneleyecek.

Sahneye 1919’da çıkan ilk Türk kadın tiyatro oyuncusu Afife Jale’nin hayatı üzerine kurulan modern bale prodüksiyonu Afife, 5, 7, 11, 12 ve 14 Kasım’da seyirciyle buluşacak.

Aynı zamanda “dans drama” olan balede, Afife Jale’nin hayatındaki dört dönem; altın, kırmızı, mor ve gümüş olarak tanımlanıyor. Önceki yıllarda olduğu gibi “Afife” rolünü Tülay Yalçınkaya canlandıracak. “Altın” dönemi Zuhal Karaca, “kırmızı” dönemi Ebru Cansız, “mor” dönemi Deniz Kılınç, “gümüş” dönemi İlke Kodal temsil edecek. Afife’nin hayatında önem teşkil eden 4 erkekten “Ziya” karakterini Erhan Güzel, “Mehmet Ali” karakterini Onur Tunay, “Dr.Suat” karakterini Egemen Kement ve “Selahattin Pınar” karakterini ise Olcay Tunçeli hayata geçirecek.

Orkestrayı Serdar Yalçın’ın yöneteceği balede, kostüm tasarımları Bahar Korçan, dekor tasarımı Adnan Öngün imzasını taşıyor.

14. Filmekimi, her yıl olduğu gibi merakla beklenen göz alıcı filmleri bu yıl da izleyiciyle buluşturacak.

2015 film ekimi

 

3-11 Ekim tarihlerinde İstanbul’da yapılacak, ardından Ankara, İzmir, Trabzon, Bursa ve Edirne’yi ziyaret edecek 14. Filmekimi’nin programı açıklandı. Sundance, Berlin, Cannes, Venedik, Toronto gibi saygın festivallerde adından söz ettiren, aralarında Woody Allen, Noah Baumbach, Stephen Frears, Michel Gondry, Todd Haynes, Nanni Moretti, Paolo Sorrentino gibi usta yönetmenlerin son yapıtlarının da olduğu ‘yolunu gözlediğimiz’ 46 film programda.
filmekimi 2015

İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından Vodafone FreeZone sponsorluğunda gerçekleştirilecek 14. Filmekimi, her yıl olduğu gibi yolunu gözlediğimiz filmleri sinemaseverlerle buluşturacak.İstanbul ayağı 3-11 Ekim tarihleri arasında yapılacak, ardından Ankara, İzmir, Trabzon, Bursa ve Edirne’yi ziyaret edecek 14. Filmekimi’nde, Sundance, Berlin, Cannes, Venedik, Toronto gibi saygın uluslararası festivallerde adından söz ettiren Woody Allen, Noah Baumbach, Stephen Frears, Michel Gondry, Todd Haynes, Hirokazu Kore-eda, Nanni Moretti, Paolo Sorrentino gibi usta yönetmenlerin son yapıtlarının da aralarında bulunduğu 46 film beyazperdede izlenebilecek. Birkaç gün önce 72. Venedik Film Festivali’nde büyük ödül Altın Aslan kazanan ‘Uzaktan’ın (Desde Alla) da gösterileceği Filmekimi’nde Can Evrenol’un ‘Baskın’ ve Ben Hopkins’in Hasret filmlerinin Türkiye prömiyerleri yapılacak.

FİLMEKİMİ PROGRAMINDA NELER VAR?
Mantıksız Adam / Irrational Man / Woody Allen
Başrollerini Emma Stone, Joaquin Phoenix ve Parker Posey’nin paylaştığı Woody Allen’ın son filmi Mantıksız Adam / Irrational Man’in merkezinde yaşama arzusunu yeniden kazanmak isteyen felsefe profesörü Abe Lucas var. Hayatta ne zevk ne de bir anlam bulamayan Abe, duygusal açıdan dibe vurmuştur. Ders vermeye başladığı küçük bir kasabadaki üniversitede iki kadınla yakınlaşır: Mutsuz evliliğinde debelenen öğretim üyesi Rita ile en iyi öğrencisi Jill. Talihin bir oyunuyla Abe öyle bir karar vermek zorunda kalır ki tüm dengeleri ve ilişkileri alt üst olur. Mantıksız Adam ilk gösterimini Cannes Film Festivali’nde yaptı.

Dheepan / Jacques Audiard
Cannes’ın en büyük ödülü Altın Palmiye’yi kazanan Pas ve Kemik ile Yeraltı Peygamberi filmleriyle tanıdığımız Jacques Audiard’ın son filmi Dheepan Paris’te Sri Lankalı üç mülteci üzerinden tüm dünyadaki sığınmacıların çektiği zorlukları ele alıyor. Filme adını veren Dheepan’ı 1980’lerde Tamil Kaplanları’nda çocuk asker olan romancı Antonythasan Jesuthasan canlandırıyor. Sri Lanka’da sona eren iç savaştan kaçabilmek için Dheepan, bir kadın ve bir kız çocuğuyla bir aileymiş gibi davranarak mülteci olarak Fransa’ya gider. Paris dışında bir toplu konuta yerleştirilen üçlü, bir yandan göçmen olarak kültür çatışmasını aşmaya çalışırken bir yandan da gündelik şiddetle ve “ailevi” meselelerle uğraşmak zorunda kalacaktır.

Bayan Amerika / Mistress America / Noah Baumbach
Bu yılki İstanbul Film Festivali’nin en çok izlenen filmlerinden While We Are Young’dan sonra bağımsız yönetmen Noah Baumbach, Frances Ha’nın hem başrol oyuncusu hem de ortak senaristi Greta Gerwig ile birlikte Bayan Amerika’yı yarattı. Başrollerinde Greta Gerwig, Loka Kirke, Heather Lind’in yer aldığı film, efsane bir şehir komedisi olmayı vaat ediyor. İlk gösterimini Sundance’te gerçekleştiren Bayan Amerika, Baumbach’ın en eğlenceli filmi olarak görülüyor. Baumbach ve Gerwig işbirliğiyle ortaya çıkan hınzır senaryosu ve sivri diyaloglarıyla dikkat çeken film, kendi halinde, henüz New York’un ışıltılı hayatına girememiş Tracy ile şehri çok iyi bilen ve maceracı bir kız olan Brooke’un ilişkisini anlatıyor.

İnsanın Değeri / The Measure of a Man / Stephane Brize
Cannes Film Festivali’nde Vincent Lindon’a En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazandıran İnsanın Değeri / The Measure of a Man, işçi sınıfının sosyolojik yapısını anlatan sosyal gerçekçi dram. Yönetmenliğini Stephane Brize’nin yaptığı film, birden bildiği tüm ahlaki değerlere karşı durmak zorunda kalan bir fabrika işçisinin hikâyesini anlatırken “aslında, insanın değeri nedir?”i sorguluyor. Dardenne Biraderler’i anımsatan açık bir kapitalizm eleştirisi yapan film, özellikle başrolündeki Vincent Lindon’un performansıyla büyük övgü aldı.

Ixcanul / Ixcanul Volcano / Jayro Bustamante
Jayro Bustamante’nin ilk uzun metrajlı filmi olan Ixcanul Guatemala’da gerçek ve aktif bir volkanın eteklerinde çekildi. Kaqchikel Mayaları’ndan, ailesiyle birlikte bir kahve plantasyonunda yaşayan 17 yaşındaki Maria’nın ekseninde gelişen öyküsüyle izleyiciyi, şu ana kadar yılda en fazla 6 film çekilebilmiş Guatemala’dan gelen; gerçek bir karakterin yaşadıklarına dayanan etkileyici ve alışılmışın dışında bir kadın öyküsü. İzleyiciyi Maya kültürü ve gelenekleriyle tanıştıran Ixcanul’un başrollerinde Maria Mercedes Coroy ve Maria Telon var. Film, 2015 Berlin Film Festivali’nde Gümüş Ayı ödülüne layık görüldü, Guadalajara’da ise En İyi Latin Amerika Filmi seçildi.

Life / Anton Corbijn
Fotoğrafçı ve yönetmen olan Anton Corbijn’ın son filmi Life, Hollywood efsanesi James Dean ile Magnum fotoğrafçılarından Dennis Stock’un, Dean henüz dünya çapında bir yıldız olmadan, 1955 yılındaki yakın arkadaşlığının hikâyesini anlatıyor. Stock, bu başına buyruk, çılgın, neşeli ve yaramaz yeni aktörün fotoğra?arını çekmek için LIFE dergisini ikna eder. İkili, Los Angeles’tan New York’a oradan da Dean’in Indiana’daki aile çiftliğine doğru, kıtayı boydan boya geçen bir fotoğraf gezisine çıkar. Stock’un hayatını değiştirecek bu geziden geriye çağımızın en unutulmaz fotoğra?arı kalacaktır. Berlin Film Festivali’nde ilk gösterimini yapan Life’ın müzikleri ise geçtiğimiz Aralık ayında Salon’da konser veren Owen Pallett tarafından bestelendi.

Lolo / Julie Delpy
Paris’te İki Gün, New York’ta İki Gün ve Skylab ile sevdiğimiz, en Amerikalı Fransız yönetmen Julie Delpy, başrollerini Dany Boon, Vincent Lacoste ve Karın Viard ile paylaştığı bu romantik komediyle beyazperdeye dönüyor. Lolo, dünya prömiyerini yaptığı Venedik Film Festivali’nin Venedik Günleri bölümünün ardından Toronto Film Festivali’nde de gösterilecek. Filme adını veren Lolo, annesini aşırı sahiplenen ve bu yüzden de annesinin yeni sevgilisine zorluk çıkartan ergen bir genç.

En Güzel Günlerim / My Golden Days / Arnaud Desplechin
A Christmas Tale ve My Sex Life or How I Got Into an Argument gibi duygusal filmlerin yönetmeni Fransız Arnaud Desplechin’in senaryosunu da kendi yazdığı yeni filmi En Güzel Günlerim / My Golden Days, ergenlik çağındaki gençlerin romantik hikâyesini anlatıyor. Cannes Film Festivali Eleştirmenler Haftasında En İyi Senaryo ödülü alan, Quentin Dolmaire, Lou Roy-Lecollinet gibi isimlerin oyunculuğu ile En Güzel Günlerim hem dokunaklı bir büyüme hikâyesi, hem de sıcacık, hayat dolu, hüzünlü ve nüktedan bir ilk aşk hikâyesi anlatıyor.

The Witch / Robert Eggers
The Witch ile Sundance Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ödülünü alan Robert Eggers, insanlık tarihinin en karanlık dönemlerinden, New England’daki cadı avlarından esinleniyor. Hıristiyan inançlarına sıkı sıkıya bağlı William ve Katherine, beş çocuğuyla birlikte, geçit vermez bir ormanın yamacında yaşamlarını sürdürmektedir. Yeni doğan oğulları sırra kadem basıp bir de ekinleri solunca, aile batıl inançlar ile kendi korku ve kaygılarının esiri olur. Başrollerini Anya Taylor Joy, Ralph Ineson’ın paylaştığı ve Sundance’in en ürkütücü filmi olarak övülen The Witch, korku ve endişenin işlendiği, etkileyici bir yapıt. 1922 yılında çekilen ünlü korku filmi Nosferatu’nun yeniden çevrimini Robert Eggers’ın üstleneceği de açıklandı.

Baskın / Can Evrenol
Baskın, beş polisin gece devriyesi sırasında gelen bir yardım çağrısı üzerine destek için gittikleri terk edilmiş tarihi bir Osmanlı karakolunda başlarına gelenleri konu eden bir geceyarısı filmi. Dünya prömiyerini bu ay Toronto Film Festivali’nin “Midnight Madness” seçkisi kapsamında gerçekleştiren Baskın, Can Evrenol’un aynı adlı ödüllü kısa filminden uyarlandı. Baskın’ın Türkiye prömiyeri, Filmekimi’nde yapılıyor.

Kronik / Chronic / Michel Franco
Meksikalı yönetmen Michel Franco’nun senaristliğini de üstlendiği Kronik, izleyiciyle ilk kez buluştuğu Cannes Film Festivali’nden En İyi Senaryo ödülüyle ayrıldı. Filmin başrollerinde, Reservoir Dogs, Pulp Fiction gibi filmlerde rol alan benzersiz oyuncu Tim Roth, 5 sezondur devam eden Grimm’den hatırlayacağımız Bitsie Tulloch ve ilk kez 2008 yılında Kara Şövalye’de ‘Joker’s Thug’ olarak izlediğimiz David Dastmalchian yer alıyor. Kronik, Tim Roth’un canlandırdığı, bir bakımevinde ölüm döşeğindeki hastalarla ilgilenen bir erkek hemşirenin portresini çiziyor. Sakince akan bu keskin dram, Meksikalı yönetmen Michel Franco’nun 2012’de Cannes’da Belirli Bir Bakış bölümünün galibi olan ve İstanbul Film Festivali’nde de gösterilen Lucia’dan Sonra filminden sonraki çalışması.

Son Efsane / The Program / Stephen Frears
Gazeteci David Walsh’ın Seven Deadly Sins kitabından uyarlanan Son Efsane / The Program’ın yönetmen koltuğunda Stephen Frears oturuyor. Ünlü bisikletçi Lance Armstong’un hayatının beyazperdeye aktarıldığı filmde Armstrong’un hakkında çıkan doping haberlerinin ardından 7 kez kazandığı Tour de France şampiyonluklarının elinden alınması ve spordan men edilmesine kadar devam eden tartışmalı süreçleri konu edilmiş. Başrollerini Ben Foster ve Chris O’Dowd’ın paylaştığı Son Efsane kadrosunda Dustin Hoffman, Guillaume Canet ve Jesse Plemons gibi isimler de yer alıyor. Son Efsane, ilk gösterimini bu ay Toronto Film Festivali’nde yapıyor.

Ex Machina / Alex Garland
Never Let Me Go, Gün Işığı, 28 Gün Sonra filmlerinin senaryolarına imza atan, The Beach / Kumsal, Tesseract / Hiper Küp romanlarının yazarı Alex Garland bu kez Ex Machina’da hem yönetmen hem de senarist olarak karşımıza çıkıyor. Yılın en merakla beklenen filmlerinden Ex Machina, “insanlık sonrası fütüristik şok filmi” ve “vizyoner bir bilimkurgu” olarak şimdiden kült filmler arasına girdi. Filmin başrollerinde Oscar Isaac, Domhnall Gleeson ve Alicia Vikander yer alıyor. Yapay zekâ ürünü bir “kadın robot deneyi”ni test eden bilim adamlarının hikâyesini anlatan Ex Machina, çağdaş bir Frankenstein yorumu olarak tanımlanıyor. Müziklerini Ben Salisbury ile Portishead kurucularından Geoff Barrow’un bestelediği filmin ilham kaynakları arasında 2001: A Space Odyssey / 2001: Uzay Macerası (Stanley Kubrick) ile Altered States / Gerçeğin Ötesinde (Ken Russell) yer alıyor.

Bir Varmış Bir Yokmuş / Tale of Tales / Matteo Garrone

Tale-of-Tales

 

İlk gösterimini Cannes’da gerçekleşen, epik bir sinema vizyonuyla Ortaçağ Napoli’si hikâyelerinden esinlenen Bir Varmış Bir Yokmuş / Tale of Tales’in başrollerinde Salma Hayek ve Vincent Cassel yer alıyor. Kendisini çok seven kocasını feda etmeye hazır bir Kraliçe’nin savaşımından, bir Kral’ı baştan çıkarmaya çalışan iki gizemli kız kardeşe, dev bir pireyle uğraşırken kızının kalbini kıran başka bir Kral’a, güzellikle groteski katıştıran bu hikâyeler gotik bir hayal dünyasını çarpıcı ve benzersiz bir şekilde beyazperdeye taşıyor.

Marguerite / Xavier Giannoli
Eylül ayında Venedik Film Festivali’nde ilk gösterimini yapan Marguerite, Fransız yönetmen Xavier Giannoli’nin son filmi. detone soprano Florence Foster Jenkins’in hikayesinden esinlenen film 1921 yılının Paris’inde geçiyor. Marguerite Dumont’un şatosundaki bir partide, müthiş bir hevesle arya söyleyen Marguerite Marguerite o kadar detone ve kendi durumundan o kadar bihaber ki, dinleyiciler gülmemek için kendilerini zor tutuyorlar. Kışkırtıcı bir gazeteci son performansı hakkında övgü dolu bir yazı yazınca Marguerite de büyük bir resital vermeye ikna oluyor. Filmin oyuncuları arasında Catherine Frot, Andre Marco, Michel Fau ve Christa Theret var.

Ben, Earl & Ölen Kız / Me and Earl and the Dying Girl / Alfonso Gomez
Amerikalı yazar Jesse Andrews’ın aynı adlı romanından uyarlanan, yönetmen koltuğunda Glee ve American Horror Story gibi başarılı dizilerde yönetmen olarak karşımıza çıkan Alfonso Gomez’in olduğu Ben, Earl & Ölen Kız’ın oyuncu kadrosunda Bates Motel’den tanıdığımız Olivia Cooke, Thomas Mann ve RJ Cyler yer alıyor. Sundance Film Festivali’nden, Jüri Büyük Ödülü ve İzleyici Ödülü ile dönen film, lise son sınıfta olan ve okulunu huzurla bitirmek uğruna kimseyle yakınlaşmamayı tercih eden Greg’in kanser hastası sınıf arkadaşı Rachel’a yardımcı olmasıyla birlikte gerçek dostluğu keşfetmesini konu alıyor. Film, Rolling Stone dergisi tarafından şimdiden 2015 yılının en iyi 7 filmi arasında gösteriliyor.

Microbe & Gasoline / Michel Gondry
Michel Gondry’nin Versailles’da geçirdiği çocukluk günlerinden esinlendiği Microbe & Gasoline, geçen Filmekimi’nde de gösterilen Biz ve Ben’deki gibi ergenlerin dünyasına dalan tatlı bir fantezi, ev yapımı bir karavanla Fransız taşrasını kat eden iki ergenin büyüme hikâyesi. Uyumsuz liseliler Mikrop ile Gazolin yakın arkadaş olurlar. Okul bitip yaz tatili başladığında ilk işleri derme çatma bir “tekerlekli ev” inşa edip kendilerini yollara vurmak olur. Elbette yolda hem tuhaf tiplerle karşılaşır hem de ilginç maceralar yaşarlar.

İnatçılar / Rams / Grimur Hakonarson
40 yıldır birbiriyle konuşmayan, hayvancılık yapan iki kardeş, Gummi ve Kiddi’nin koyunlarını kurtarmak amacıyla bir araya geldiği bu film, dokunaklı, insancıl ve kuzeyli mizahını esirgemeyen bir dram. İzlandalı yönetmen Grimur Hakonarson’un kendi ülkesinde yaptığı doğa çekimleriyle birleşen belgesel tadındaki İnatçılar, 2015 Cannes Film Festivali’nde Belirli Bir Bakış ödülüne layık görüldü. Başrollerini Sigurður Sigurjónsson ve Theodór Júlíusson’ın paylaştığı İnatçılar İzlanda’nın Oscar adayı.

Carol / Todd Haynes
Suç ve gerilim romanlarının usta yazarı Patricia Highsmith’in kendi deneyimlerinden yola çıkarak yazdığı 1952 tarihli romanı, 11 yıllık bir yapım sürecinden sonra beyazperdede. Amerika’da insan ilişkilerinin karanlık yüzüne bakan yönetmen Todd Haynes, şahane kadrosu ve olağanüstü sanat tasarımıyla yılın bu en çok övülen filminde 1950’lerin New York’unda iki kadının yasak aşkını anlatıyor. 2015 Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye’ye aday olan, En İyi Kadın Oyuncu (R. Mara) ve Kuir Palmiye ödülleri kazanan filmin başrollerinde Cate Blanchett ve Rooney Mara yer alıyor.

Hasret / Yearning / Ben Hopkins
Yönetmen Ben Hopkins’in filmi Hasret / Yearning, İstanbul’a film çekmeye gelen küçük bir çekim ekibinin hikâyesini anlatıyor. Yönetmen Hopkins, günden karanlığa, yaşayan şehirden geçmişin şehrine doğru geçerken İstanbul’un birçok yönüne değiniyor. Hasret / Yearning, eski mahallelerin yıkılması ve yenilenmesi, göçmen işçiler, hükümete karşı direniş, şehirde yaşayan çok çeşitli dinler ve topluluklar, İstanbul’un tuhaf derecede melankolik özüne değiniyor.

Emanet / Coin Locker Girl / Han Jun-Hee
Han Jun-Hee’nin ilk yönetmenlik denemesi olan Emanet, dünya prömiyerini Cannes Film Festivali’nde Eleştirmenler Haftası bölümünde yaptı. Metro istasyonunda terk edilen bir bebeğin bir mafya örgütünün lideri olan kadın tarafından sahiplenilmesini ve kızın yıllar sonra kadının otoritesini ve yetiştirilişini sorgulamasını konu alan bu sert film Kore’de Bucheon Film Festivali ile İtalya’da Griffoni Film Festivali’nde ödüller kazandı.

Umudun Tarifi / An / Naomi Kawase
Geçen yıl Filmekimi’nde gösterilen Dingin Sular filmiyle hatırladığımız Japon yönetmen Naomi Kawase’nin yeni filmi Umudun Tarifi’nin çekimleri Japonya, Fransa, Almanya olmak üzere üç farklı ülkede yapıldı. Küçük bir fırın mutfağında “an” adı verilen fasulye ezmesinin Tokue adında yaşlı bir kadın tarafından yapılmasıyla başlayan bu hikâye, gün geçtikçe fırının sahibi Senataro ile Tokue arasında farklı dostluklara ve geçmişe yapılan yolcuklara kapısını aralıyor. 2015 Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış bölümünün açılışını yapan Umudun Tarifi, sunduğu eşsiz görüntüler ile izleyicilere farklı bir atmosfer yaşatıyor.

Küçük Kız Kardeşim / Our Little Sister / Hirokazu Kore-eda
Çağdaş Japon sinemasının ustası Kore-eda’nın son filmi Küçük Kız Kardeşim, Yoshida Akimi’nin aynı adlı çoksatar çizgi romanından uyarlanmış. Büyükannelerine ait bir evde oturan üç yetişkin kız kardeş, yıllardır görmedikleri babalarının cenazesinde onlu yaşlarındaki utangaç üvey kız kardeşleri Suzu’yla tanışırlar. Kızı çok sevip yanların alan kızkardeşler, ailelerine yeni katılan bu kızla gitgide yakınlaşırlar. Klasik Japon tarzını benimseyen bu sakin ve dokunaklı aile dramı, Cannes’da Altın Palmiye için yarışmıştı.

The Lobster / Yorgos Lanthimos
Köpek Dişi, Attenberg ve Alpler’de toplumsal kodları yıkarken izleyicinin aklını karıştıran Yunanlı yönetmen Yorgos Lanthimos’un ülkesi dışında çektiği ilk filmi The Lobster, sinemaseverleri distopik bir geleceğe götürüyor. Hollywood’un en parlak yıldızlarından Colin Farrell, Rachel Weisz, Ben Whishaw, Olivia Colman’ı oyuncu kadrosuna dahil eden The Lobster, dünya prömiyerini yaptığı Cannes Festivali’nden Jüri Ödülü ve Kuir Palmiye Özel Mansiyonu ile döndü. Film, bekâr olmanın yasadışı olduğu ve bu suçu işleyenlerin seçtikleri bir hayvana dönüştürüldüğü tuhaf, gerçeküstü, sıra dışı bir dünyada geçiyor.

El Club / The Club / Pablo Larrain
Berlin’de Büyük Jüri Ödülü alan El Club’un yönetmen koltuğunda Pablo Larrain oturuyor. Oscar’lı No, Altın Lale’li Tony Manero ve Post Mortem filmlerinden tanıdığımız Larrain, bu filmde Katolik Kilisesi’ne sert bir eleştiri yöneltiyor. Filmin başrolünde, Larrain’in önceki filmlerinde de birlikte çalıştığı Alfredo Castro rol alıyor. El Club, Şili’de bir sahil kasabasında işledikleri suçlar yüzünden Kilise’den uzaklaştırılmış bir grup rahibin günahlarıyla yüzleşmesini, karanlık bir atmosfer ve sakince açılan bir hikâye örgüsüyle anlatıyor. Çoğu eleştirmenin özellikle oyunculuk performanslarını övdüğü El Club için Larrain birçok eski kilise yetkilisi ve eski rahiple görüşmeler yapmış.

Mükemmel Bir Gün / A Perfect Day / Fernando León de Aranoa

Perfect_Day

 

Kadrosunda Benicio Del Toro, Tim Robbins, Olga Kurylenko gibi yıldız isimlerin yer aldığı Mükemmel Bir Gün, silahlı çatışmanın sürdüğü bir bölgede, bir su kuyusundan bir cesedi çıkarmaya çalışan insani yardım işçilerini konu eder. Savaşın ortasında kalan işçiler için, kobay fareler gibi çıkış yoktur sanki. Belirsizlik içinde tehlikenin tam ortasındaki işçiler, savaş içinde savaş yaşarlar: Mizah, dram, tehlike, umut… İlk kez Cannes’da Yönetmenlerin On Beş Günü bölümünde gösterilen Mükemmel Bir Gün için yönetmen León de Aranoa şöyle diyor: “Bu filmin kaybedecek, durup düşünecek hiç vakti yok. Müzik olsaydı punk rock olurdu.”

Sakin Batı / Slow West / John Maclean
Sundance Film Festivali’nden Jüri Büyük Ödülü’yle dönen Sakin Batı’nın yönetmen koltuğunda, indie rock grubu Beta Band müzisyenlerinden John Maclean oturuyor. 19. Yüzyılın sonlarında, Vahşi Batı’da geçen filmde, sevdiği kadının peşinden Amerika’ya seyahat eden aristokrat bir İskoç ailesinin 16 yaşındaki genç oğulları, bölgenin zorlu şartlarında ona eşlik etmesi için gizemli ve güçlü bir gezginle anlaşır. Filmde, Hunger / Açlık, Shame / Utanç, X-Men ve Soysuzlar Çetesi’nden tanıdığımız çok yönlü oyuncu Michael Fassbender, genç yetenek Kodi Smith-McPhee ve Kara Şövalye Yükseliyor’dan hatırladığımız Ben Mendelsohn yer alıyor.

Knight of Cups / Terrence Malik

Terrence Malick’in Tree of Life / Hayat Ağacı ve To the Wonder / Aşkın İzleri’nin ardından çektiği Knight of Cups’ın ilk gösterimi Berlin Film Festivali’nde ana yarışmada yapıldı. Oyuncu kadrosunda Hollywood yıldızları Christian Bale, Cate Blanchett, Natalie Portman, Freida Pinto, Imogen Poots, Antonio Banderas’ın yer aldığı filmin ana karakteri Rick, Los Angeles’ta yaşayan, etrafında olup bitene anlam vermeye çalışan bir senaryo yazarıdır. Knight of Cups, kendini sisteme kaptırmış umutsuz bir adamın hikâyesini, nasıl ayartıldığını, şöhretini ve aşırılığı anlatıyor.

Güneş Tepedeyken / The High Sun / Dalibor Matanic
Yönetmen Dalibor Matanic’e Cannes’da Jüri Ödülü kazandıran ve Hırvatistan’ın Oscar adayı olan Güneş Tepedeyken, Yugoslavya iç savaşının üç ardışık döneminde aynı oyuncuların farklı karakterleri canlandırdığı üç imkânsız aşk hikâyesini anlatıyor. Farklı etnik kökenler ve savaşın birbirine yabancılaştırdığı karakterlerin öyküsü, 20 yıllık karşılıklı öfkenin ve geride bıraktığı izlerin bir özeti niteliğinde. Güneş Tepedeyken yakın tarihin belki de en karmaşık kimlik arayışının sınırlarını çiziyor.

Paulina / La Patota / Santiago Mitre
Cannes Film Festivali’nde Eleştirmenler Haftası bölümünde Büyük Ödül’e layık görülen Paulina’nın yönetmen koltuğunda Arjantinli yönetmen Santiago Mitre oturuyor. Aldığı ödülün yanı sıra bu yıl Cannes’ın en heyecan verici keşiflerinden olan Paulina, fedakâr ve idealist bir kadın öğretmenin Arjantin’in ücra bir bölgesinde başından geçen olayları anlatan; adalet, dirayet ve fedakârlık kavramlarının sınırlarını yoklayan, cesur bir siyasal gerilim. Paulina’nın oyuncu kadrosunda performansıyla büyük övgü toplayan Dolores Fonzi, Oscar Martinez ve Esteban Lamothe var

Annem / Mia Madre / My Mother / Nanni Moretti
Ferzan Özpetek filmlerinden Cahil Periler, Bir Ömür Yetmez, Şahane Misafir’den hatırladığımız İtalyan oyuncu Margherita Buy ile Amerikalı oyuncu ve yönetmen John Turturro’nun rol aldığı, Cannes’dan Ekümenik Jüri Ödülü’yle dönen Annem / Mia Madre’nin yönetmen koltuğunda ödüllü İtalyan yönetmen Nanni Moretti oturuyor. Film, varoluşsal bir krizin ortasında kalan yönetmen Margherita’nın ölümcül bir hastalıkla uğraşan annesi, huysuz başrol oyuncusu ve ergenlik çağındaki kızıyla baş etmeye çalışmasını izliyor. Nanni Moretti’nin The Guardian’a göre “samimi, hınzır ve akıl çelici” olan bu yarı-otobiyografik filmi, dramla mizahı ustaca harmanlıyor.

Babam / Babai / Visar Morina
Bu yıl Karlovy Vary ve Münih film festivallerinden En İyi Yönetmen ödülü kazanan Visar Morina, Kosova savaşı öncesinde hayatlarını sigara satarak geçindiren bir baba-oğulun hikayesini anlatıyor. Babam, farklı ülkelerde yapılan çekimleri, yönetmen Morina’nın kullandığı sinema dili ve başarılı hikâye anlatımı ile izleyiciden büyük beğeni topluyor. Kosova’nın Oscar adayı film, karmaşık bir düzen içinde aile olmanın önemini vurgulayan bir yapım.

Annemle Geçen Yaz / The Second Mother / Anna Muylaert
Saõ Paulo’da zengin bir evde hizmetçilik yapan Val, mükemmel kanepeler hazırlamaktan evin yeniyetme oğluna dadılık yapmaya kadar, işini son derece ciddiye almaktadır. 13 yıl önce kızını büyükannesi ile bırakıp iş bulmak için Sao Paulo’a gelen Val’in hırslı ve akıllı kızının tekrar hayatına girişiyle evin hassas dengeleri alt-üst olur. İnsanın içini ısıtan Annemle Geçen Yaz, Brezilya’da aile ve sınıf meselelerini yeni, çağdaş ve tempolu bir tarzda ele alıyor. Sundance’te başrollerindeki Regina Casé ve Camila Márdila’ya Jüri Oyunculuk Özel Ödülü kazandıran film, Berlin Panorama bölümünde de İzleyici Ödülü kazanmıştı.

Saul’un Oğlu / Son of Saul / Laszlo Nemes

Cannes’dan Büyük Ödül ve FIPRESCI dahil dört ödülle ayrılan Saul’un Oğlu / Son of Saul, Macar yönetmen Laszlo Nemes’in ilk uzun metraj denemesi. Kısa filmleriyle birçok festivalden ödüle layık görülen Nemes, ilk uzun metrajlı filminde izleyiciyi 1944 yılına, Auschwitz imha kampına götürüyor. Kampta Nazilerle işbirliği yapmaya zorlanan Yahudi mahkûmlardan Saul’un görevi, cesetleri yakmaktır. Bir gün, temizlediği imha fırınında, bir oğlan çocuğunun cesedini görür. O an olanaksız bir ödev üstlenir: Çocuğun cesedini yakılmaktan kurtaracak ve usulünce toprağa verecektir. Başrollerinde Geza Röhrig, Levente Molnar, Urs Rechen’in bulunduğu Saul’un Oğlu, Macaristan’ın 2016 Oscar adayı olarak açıklandı. Saul Ausländer rolünde ilk kez kamera önüne geçen Geza Röhrig, Macar bir yazar ve şair. 35 mm çekilen ve Cannes’da 35 mm kopyasından gösterilen Son of Saul kötülük kavramını benzersiz bir bakış açısıyla sorguluyor.

Aşk Vadisi / Valley of Love / Guillaume Nicloux
Fransa’nın en ünlü ve önemli oyuncularından Isabelle Huppert ile Gérard Depardieu, romancı, yönetmen ve oyuncu Guillaume Nicloux’nun son filminde 35 yıl sonra ilk kez yeniden bir araya geliyor. Huppert ve Dépardieu, kendi adlarını taşıyan, yıllar önce birbirlerinden ayrılmış, çok ünlü bir oyuncu çifti canlandırıyorlar. Filmde, intihar eden oğulları Michael’dan bir mektup alınca yıllar sonra yeniden buluşmayı kabul eden bu acılı çiftin hikâyesi anlatılıyor. Olağanüstü görselliğiyle dikkatleri çeken Aşk Vadisi, bu yıl Cannes’da dünya prömiyerini yaptı ve büyük ilgi topladı.

London Road / Rufus Norris
London Road, 2006 yılında Ipswich’te beş genç kadının canice öldürüldüğü ‘Suffolk Canisi’ cinayetlerinin yankılarını ve etkilerini ele alıyor. Alecky Blythe, mahalle sakinleriyle (yani bir nevi Küçük Britanya ile) yaklaşık 100 saatlik röportajlar yaptı; 2011’de de röportajda sarfedilen sözleri aynen kullanarak müziklerini Adam Cork’un bestelediği ve yine Rufus Norris tarafından sahneye konan bir müzikale dönüştürdü. Müzikalle aynı adı taşıyan beyazperde uyarlaması da aralarından birinin tutuklanmasıyla kendilerini bu trajik olayların tam merkezinde buluveren sıradan insanların hikâyesini müzikle ve kendi sözleriyle anlatıyor. Film ilk gösterimini San Sebastian ve Toronto ?lm festivallerinde yaptı.

Nahid / Ida Panahandeh
2015 Cannes Film Festivali’nde Gelecek Vaad Eden Film Ödülü’ne layık görülen Ida Panahandeh’in ilk uzun metrajlı filmi İran’daki boşanmış kadınların çocukların velayeti ve hülle nikâhı gibi sorunlarını ele alıyor. Bir yandan da Ortadoğu kültürünü, kadın ve erkek arasındaki ilişkiyi de yansıtan Nahid, İran toplumundaki güçlü kadınların ortak hikâyesi. İranlı yeni nesil yönetmenlerin ödüllü yapıtlarına yepyeni bu örnek, başrolünde Bir Ayrılık filminden hatırladığımız Sareh Bayart dramatik performansıyla büyük övgü aldı.

Hazine / The Treasure / Corneliu Porumboiu
Bükreş’in Doğusu, Bükreş’e Gece Çöktüğünde ya da Metabolizma, Polis, Sıfat filmlerinin yönetmeni Corneliu Proumboiu’nun alaycı dramlarındaki sıradan kahramanlar, küçük bürokratlar ve Romanya’nın komünist geçmişinin uzun gölgelerini sevenler bu sevimli ve minimalist taşlamadan büyük keyif alacaklar. Hazine’nin ilham kaynağı, filmde Adrian’ı canlandıran Adrian Purcarescu’nun gerçek hazine arama hikâyesi. Romanya’da komünist dönem öncesi arka bahçelerine gömülmüş bir hazineyi bulmak için iki komşunun yaptığı iş birliğini konu alan film, karakterlerin motivasyonlarına karşın olayları ilerleyişinin gösterdiği farklılık ahlak anlayışı, devlet ve bürokrasi gibi birçok etkeni gözler önüne seriyor.

Arjantin / Zonda: Folclore Argentino / Carlos Saura
Kanlı Düğün, Tango, Iberia, Fadolar ve Flamenko, Flamenko gibi müzik ve dans filmlerinde bizi kendine hayran bırakan Carlos Saura, bu kez geleneksel Arjantin müziğinin yüreğini açan bir belgesel sunuyor. Arjantin’in farklı bölgelerinde çekilmiş görüntüler ve ülkenin en iyi müzisyenleri tarafından seslendirilen geleneksel şarkılar sayesinde Arjantin şiirsel, büyüleyici bir nitelik kazanıyor; hem kulaklara hem gözlere hitap ediyor.

Aşka Özgürlük / Freeheld / Peter Sollett

Peter Sollett’in Eylül ayında Toronto Film Festivali’nde prömiyer yapan son filmi Aşka Özgürlük, Laurel Hester ile Stacie Andree’nin gerçek aşk hikâyesiyle eşitlik, adalet ve medeni haklar mücadelesini anlatıyor.. Hem kişisel hem de siyasal bir mücadeleyi ele alan bu dokunaklı cesaret hikayesinin başrollerini Julianne Moore, Ellen Page, Michael Shannon, Steve Carell ve Josh Charles paylaşıyorlar.

Gençlik / Youth / La Giovinezza / Paolo Sorrentino

Youth-la-giovinezza

Paolo Sorrentino’nun, Oscar ödüllü Muhteşem Güzellik filminden sonra çektiği Gençlik, iki eski arkadaşın ilişkileri, gençlik anıları ve hayatlarını gözlerinden geçirmesini anlatıyor. Dünya prömiyerini Cannes’da yapan Gençlik, Sorrentino’nun farklı kamera açıları, çarpık yüzler, stilize görseller ve olağanüstü müzikler geçidiyle izleyiciye nefes kesici bir seyirlik sunuyor. Filmin başrollerini Oscar’lı aktör Michael Caine, 2006’da İstanbul Film Festivali’nde Sinema Onur Ödülü alan Harvey Keitel ve Rachel Weisz paylaşıyor.

Sessiz Çığlık / Louder Than Bombs / Joachim Trier
Tekrar ve Oslo, 31 Ağustos filmleriyle tanıdığımız Joachim Trier’in Cannes’da Altın Palmiye için yarışan son filmi Sessiz Çığlık etkileyici bir psikolojik dram. Üç yıl önce ölen ünlü fotoğrafçı Isabelle’in büyük oğlu Jonah, annesinin anısına düzenlenen bir sergiye katılmak için evine geri döner. Jonah, kardeşi Conrad ve babaları Gene yıllar sonra ilk kez aynı çatı altında zaman geçirecektir. Gene oğullarıyla yeniden yakınlaşmak istese de Isabelle’e karşı besledikleri karmaşık duygular ve farklı anıları durumu zorlaştıracaktır. Senaryosunu Trier ve Eskil Vogt’un ortaklaşa yazdığı Sessiz Çığlık, bir ailenin hayalleri, düş kırıklıkları ve sırlarının portresini çiziyor.

Yeni Ahit / The Brand New Testament / Jaco Van Dormael
Belçikalı oyun yazarı, senarist ve yönetmen Jaco Van Dormael’in 2009 tarihli filmi Bay Hiçkimse’den sonra çektiği ilk film olan bu gerçeküstü komedi, ilk kez Cannes’da Yönetmenlerin On Beş Günü bölümünde gösterildi ve büyük beğeni topladı. Yeni Ahit filminin başrolünde Coco Before Channel filminde performans sergileyen Belçikjalı yönetmen, oyuncu ve komedyen Benoît Poelvoorde yer alıyor. Filmde Tanrı’nın Brüksel’de yaşadığı ve on yaşındaki kızı Ea ile arasındaki huzursuzluğun sıra dışı ve eğlenceli hikâyesine tanıklık ediyoruz.

Saltanatın Mezarlığı / Cemetery of Splendour / Apichatpong Weerasethakul
Altın Palmiye ödüllü Uncle Boonmee Who Can Recall His Past Lives / Amcam Önceki Hayatlarını Hatırlıyor filminin yönetmeni ve 7. İstanbul Bienali sanatçılarından Apichatpong Weerasethakul’un yeni filmi Saltanatın Mezarlığı’nda da gerçeklik, fantastik öğeler, rüyalar, hayaletler ve bilinçaltı iç içe geçiyor. Oyuncu kadrosunda yönetmenin daha önce de beraber çalıştığı Jnejira Pongpas ve Banlop Lomnai’nin yer aldığı filmde Khon Kaen’da yaşayan orta yaşlı bir ev kadınının bir klinikte gizemli bir uyku hastalığına kapılan askerlerle ilgilenmesi konu alınıyor. Prömiyerini Cannes’da yapan filmde yönetmen Weerasethakul, yine çocukluk anılarından, ülkesi Tayland’ın acı olaylarla dolu geçmişinden ve ailesinden ilham alıyor.

Darmadağın / Disorder / Maryland / Alice Winocour
Genç Fransız yönetmen ve senarist Alice Winocour’un ikinci filmi Darmadağın, ilk kez Cannes Film Festivali’nde Belirli Bir Bakış bölümünde izleyiciyle buluştu. Bu psikolojik gerilimin başrollerini, Diane Kruger ile bu yıl İstanbul Film Festivali’nde de gösterilen Çılgın Kalabalıktan Uzak’ta izlediğimiz başarılı oyuncu Matthias Schoenaerts paylaşıyor. Filmde, eski bir paralı asker olan Vincent’ın Lübnanlı bir işadamının eşini ve çocuğunu korumak için işe alınması, Vincent’ın savaş travmasıyla paranoyaya kapılması ve sonrasında gelişen olaylar ele alınıyor. Bütün film, Vincent’ın bakış açısından izleniyor. Yönetmen Alice Winocour, aynı zamanda Deniz Gamze Ergüven’in ödüllü Mustang filminin senaristlerinden. Hitchcockvari bir gerilim olarak övgü toplayan filmde kamera tek bir bakış açısını izliyor. Winocour, filmin ilham kaynakları arasında Antonioni’nin filmleri, The Conversation (Coppola) ve Take Shelter (Jeff Nichols) filmlerini sayıyor.

Uzaktan / Desde Alla / Lozenzo Vigas
72. Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan’a layık görülen Uzaktan / Desde Alla Filmekimi programında. 50 yaşındaki bir adamın 17 yaşındaki bir gençle tanıştıktan sonra hayatındaki sonsuza kadar değişen hayatını konu alan film, Guillermo Arriaga’nın hikayesinden uyarlanıyor. Filmin yönetmen koltuğunda ilk yönetmenlik deneyimine imza atan Lorenzo Vigas bulunuyor. Filmin rollerini ise Alfredo Castro, Luis Silva ve Jericó Montilla paylaşıyor.

Dağlar Uzaklaştığında / Mountains May Depart / Jia Zhang-ke
Çinli yönetmen ve senarist Jia Zhang-ke’nin hem yönetmenliğini yaptığı hem de senaryosunu yazdığı filmi Dağlar Uzaklaştığında, ilk gösterimini Cannes Film Festivali’nde gerçekleştirdi. Başrollerinde Tao Zhao, Yi Zhang ve Jing Dong Liang’ın olduğu film geçmişten günümüze ve geleceğe uzanıyor. 1999, 2014 ve 2025 yıllarında Çin ve Avustralya’da geçen film, parçalanan bir aile üzerinden kültürel değişim ve tüketici hırsının izlerini sürerek Çin’in ekonomik ve toplumsal dönüşümünü ele alıyor. Dağlar Uzaklaştığında’nın çekimlerine on yıl önce başlandı. Çin’in en önemli çağdaş yönetmenlerinden Jia Zhang-ke’nin bir önceki filmi, “yeni Çin’in” vahşi ve sert bir portresini çizen Günahın Dokunuşu, 2013 Filmekimi’nde gösterilmişti.

BİLETLER 19 EYLÜL CUMARTESİ SABAHI SATIŞTA
İstanbul’da Filmekimi biletleri, 19 Eylül Cumartesi günü 10.30’dan itibaren, Biletix satış noktaları, Biletix internet sitesi (biletix.com), Biletix çağrı merkezi (216 556 98 00) ile Atlas ve Rexx sinemalarında kurulacak gişelerden satın alınabilecek. 24-27 Eylül’de Kurban Bayramı dolayısıyla tüm gişeler kapalı olacak.
Filmekimi’nin Beyoğlu’nda Beyoğlu, Atlas sinemaları, Kadıköy Rexx Sineması’nın yanı sıra Ortaköy’de Feriye Sineması’nda yapılacak İstanbul ayağının biletleri hafta içi gündüz seanslarında (11.00, 13.30, 16.00) sadece 7 TL, hafta sonu gündüz seansları ve tüm 19.00 ve 21.30 seanslarında tam 17, indirimli 12 TL. Tüm 21.30 seansları 17 TL.
Lale Kart üyeleri için ön satış dönemi 16 Eylül’de başlıyor. Siyah ve Beyaz Lale Kart üyeleri 16 Eylül Çarşamba; Kırmızı ve Sarı Lale Kart üyeleri 17 Eylül Perşembe ve 18 Eylül Cuma günlerinde özel indirimlerle biletlerini alabilecek.

BİR BİLET ALANA İKİNCİ BİLET HEDİYE
14. Filmekimi’nin sponsoru Vodafone FreeZone, sinema kampanyasını bu yıl da sürdürecek. Vodafone FreeZone’lu sinemaseverler, Filmekimi’nde bir bilet aldıklarında aynı seans için bir bilet hediye kazanacaklar. Kampanyalı bilet satışları 19 Eylül gününden itibaren Filmekimi ana gişeleri ve biletix.com adresi üzerinden yapılacak. Kampanya koşulları hakkında ayrıntılı bilgi vodafonefreezone.com sitesinde yer alıyor.

TÜRKİYE’Yİ DOLAŞACAK
Filmekimi sadece İstanbul’da değil, Türkiye’nin farklı şehirlerinde de sinema ruhunu yaşatmaya devam edecek. 2011 yılından bu yana gittiği her şehirde büyük ilgi gören Filmekimi, bu yıl da Ankara, İzmir, Trabzon, Bursa ve Edirne’ye uğrayacak.
Filmekimi Ankara Büyülü Fener Kızılay Sineması’nda 2-4 Ekim’de; İzmir Karaca Sineması’nda 9-12 Ekim’de; Trabzon Atapark Avşar Sinemaları’nda 16-18 Ekim’de; Bursa Cinetech Korupark Sinemaları’nda 23-25 Ekim’de ve Edirne Cinemarine Sinemaları Margi Outlet’te 23-25 Ekim’de gerçekleşecek.

tarihte-bugun-ne-oldu419 Mayıs, Gregoryen Takvimi’ne göre yılın 139. (artık yıllarda 140.) günüdür. Yıl sonuna kadar kalan 226 gün vardır.

Olaylar

  • 639 – Chieh-she-shuai ve yandaşları Tang imparatoru Tai Tsung’un yaz sarayı Chiucheng Sarayını bastılar.
  • 1881 – Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, bugün doğdu.
  • 1884 – Ringling Kardeşler ABD Baraboo’da ilk sirklerini açtılar. 1919’da Barnum şirketiyle birleştiler.
  • 1897 – Oscar Wilde, 1895’ten beri “ahlak dışı yaşam” suçlamasıyla kürek cezası çekmekte olduğu Reading Zindanı’ndan çıktı.
  • 1910 – Halley kuyruklu yıldızı Dünya’ya yaklaştı.
  • 1919 – Mustafa Kemal Paşa’nın 9. Ordu müfettişi olarak Anadolu’ya Samsun’dan ayak basması ve Milli Mücadele’yi başlatması.
  • 1924 – Musul sorunuyla ilgili Türk-İngiliz heyetleri arasında, Haliç Konferansı diye adlandırılan görüşmeler başladı. 9 Haziran’a kadar sürecek görüşmelerden sonuç alınamayınca, konu Milletler Cemiyetinegötürüldü.
  • 1934 – Bulgaristan’da faşistler darbeyle iktidarı ele geçirdi.
  • 1935 – Frankfurt am Main – Darmstadt arasında ilk Autobahn açıldı.
  • 1938 – Atatürk, son defa Gençlik ve Spor Bayramı gösterilerini izledi ve Hatay sorunu ile ilgili olarak -rahatsızlığına rağmen- Güney gezisine çıktı.
  • 1940 – İstanbul’da Dolmabahçe Stadı’nın temeli atıldı.
  • 1943 – Ankara’da Gençlik Parkı törenle açıldı.
  • 1968 – Türkiye İşçi Partisi’nin Kayseri’deki toplantısına saldırıldı; konuşmacılar yaralandı, bayrak ve flamalar yırtıldı.
  • 1975 – ABD Senatosu, Türkiye’ye silah ambargosunun kaldırılmasını kararlaştırdı.
  • 1979 – 1 Mayıs günü sokağa çıktıkları için tutuklanan Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Behice Boran ve 330 partili serbest bırakıldı.
  • 1981 – Atatürk’ün Selanik’te doğduğu ev yeniden düzenlenerek Devlet Bakanı İlhan Öztrak tarafından hizmete açıldı. Atatürk’ün AOÇ’deki evinin benzerinin temeli, Başbakan Bülend Ulusu tarafından atıldı.
  • 1982 – Türkiye, Fransa’dan Yılmaz Güney’in iadesini istedi.
  • 1989 – Kadın Kurultayı toplandı. İlk kez kapalı bir salonda yapılan kadın toplantısına yaklaşık 2 bin 500 kadın katıldı.
  • 1990 – Polis Kadıköy’de bir eve baskın düzenledi. Çıkan çatışmada Hatice Dilek Aslan ve İsmail Oral öldü.
  • 1991 – Hırvatistan’da referandum yapıldı. Halkın % 94’ü bağımsızlık için oy kullandı. Referanduma katılım oranı % 86 oldu.
  • 1993 – Atatürkçü Düşünce Derneği resmen kuruldu.
  • 2000 – Fiji’de, silahlı bir grup parlamento binasını basıp Başbakan Mahendra Chaudry ile 7 bakanı rehin alarak darbe yaptı.
  • 2006 – Türkiye Gençlik Birliği kuruldu.
  • 2003 – Yazar Orhan Pamuk, “Benim Adım Kırmızı” adlı romanıyla IMPAC Dublin Edebiyat Ödülü’nü kazandı.
  • 2004 – ABD işgal güçleri, Irak’ın batısındaki Ramadi kentinde bir eve düzenlediği bombalı saldırıda 45 kişiyi öldürdü.
  • 2011 – Kütahya Simav’da 5.9 şiddetin de deprem oldu. 3 kişi hayatını kaybetti, 120 kişi yaralandı.

Doğumlar

  • 1584 – Miyamoto Musaşi, Japon kılıç üstadı (ö. 1645)
  • 1762 – Johann Gottlieb Fichte, Alman filozof (ö. 1814)
  • 1881 – Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ nin kurucusu (ö. 1938)
  • 1890 – Ho Şi Mingh, Vietnam bağımsızlık hareketinin lideri (ö. 1969)
  • 1910 – Burhan Arpad, Türk gazeteci yazar (ö. 1994)
  • 1914 – Max Perutz, Avusturyalı-İngiliz moleküler biyolog (ö. 2002)
  • 1925 – Malcolm X, ABD’li siyahi lider (ö. 1965)
  • 1925 – Pol Pot, Kamboçyalı komünist lider (ö. 1998)
  • 1947 – David Helfgott, Avustralyalı piyanist
  • 1954 – Nükhet Duru, Pop Şarkıcısı
  • 1966 – Polly Walker, İngiliz oyuncu
  • 1972 – Özcan Deniz, Türk şarkıcı, besteci, oyuncu ve yönetmen.
  • 1975 – Jonas Renkse, Katatonia Grubu’nda Solist
  • 1976 – Kevin Garnett, ABD’li basketbolcu
  • 1977 – Natalia Oreiro, Arjantinli şarkıcı ve oyuncu
  • 1979 – Andrea Pirlo, İtalyan futbolcu
  • 1983 – Yağmur Atacan, Türk oyuncu

Ölümler

  • 1536 – Anne Boleyn , VIII. Henry’nin 2. karısı (d. 1501)
  • 1795 – James Boswell, Dr. Samuel Johnson’ın (“Sözlük Johnson”) biyografi yazarı
  • 1895 – Jose Julian Marti, Kübalı şair (d. 1853)
  • 1898 – William Ewart Gladstone, İngiliz politikacı, Birleşik Krallık Başbakanı (d. 1809)
  • 1927 – Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Türk yazar ve diplomat (d. 1870)
  • 1935 – T. E. Lawrence (Arabistanlı Lawrence), İngiliz arkeolog, asker, casus ve yazar (d. 1888)
  • 1939 – Ahmet Ağaoğlu, Türk siyaset adamı, hukukçu, yazar, gazeteci (d. 1869)
  • 1945 – Philipp Bouhler, Alman Nazi lideri (d. 1889)
  • 1958 – Ronald Colman, İngiliz aktör (d. 1891)
  • 1986 – Behçet Uz, Türk doktor (d. 1893)
  • 1994 – Jacqueline Kennedy Onassis, 35. ABD Başkanı John F. Kennedy’nin dul eşi (d. 1929)
  • 2002 – Leyla Yeniay Köseoğlu, Anavatan Partisi kurucu üyesi ve eski milletvekili (d. 1926)
  • 2013 – Hiroshi Yamauchi, Japon iş adamı (d. 1927)

Tatiller ve Özel Günler

  • 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı
  • 19 Mayıs Cebel Günü (Bulgaristan)
  • Rum Kırımı Anma Günü (Yunanistan)
  • Fırtına : Kokulya Fırtınası (2 Gün)

Edvard Munch özellikle Çığlık isimli tablosuyla tanınmış Norveçli ressamdır. Ruhsal ve duygusal konuları işlediği resimleriyle tanındı. Alman dışavurumculuk akımının gelişmesine önemli katkıları oldu.

Edvard Munch

Edvard Munch

Doğum: 12 Aralık 1863, Ådalsbruk, Norveç
Ölüm: 23 Ocak 1944, Oslo, Norveç

120 milyon dolara satılan “çığlık” ın hikayesi…
Edvard Munch’ın “Çığlık” isimli tablosu “modern sanatın simgesi ve çağımızın Mona Lisası” olarak adlandırılıyor. Pek çok yerde karşımıza çıkan bu eser, yetişmekte olan dışavurumculuğa meraklı pek çok ressam için ilham kaynağı.

Peki, bu resimde neler oluyor? Mesela gökyüzü neden bu halde ve erimekte olan bir muma benzeyen bu kişi neden dehşet içinde?

Munch bunları günlüğünde yanıtlıyor: “Yolda iki arkadaşımla birlikte yürüyordum; sonra güneş battı, bir anda gökyüzü kıpkırmızı kesildi ve üzerime bir hüzün çöktü. Korkuluğa yaslı bir biçimde kıpırdamadan duruyor, çok bitkin hissediyordum; kan kırmızı bulutlar ve ateşten diller mavi-siyah fiyord ve şehrin üzerinde asılı duruyordu. Arkadaşlarım yola devam ettiler, ben tek başıma sıkıntıdan titreyerek orada dikildim. Doğayı delip geçen, bitmek tükenmek bilmez müthiş bir çığlık sezinledim.” Bu da Munch’ın, tablosunu bir ‘gün batımı’ndan esinlenerek yaptığı anlamına geliyor.

edvard-munch-çığlık

Gün batımının neden Munch tarafından böyle ürpertici bir şekilde karşılandığını anlamak için, resmin yapıldığı zaman dilimine dönmek şart. Munch’ın iş alışkanlıklarını (resimleri genellikle yıllar önce yaşanmış olaylardan ilham alıyordu) ve “Çığlık” tablosunun da bir parçası olduğu “The Frieze of Life” üçlemesi ile ilgili konuşmalarını inceleyen üç gökbilimcinin karşısına şu tarih çıktı: 1884.

Pek çoğumuz bugün bunu bilmiyoruz ama 27 Ağustos 1883’te dünya üzerindeki en büyük yanardağ patlamalarından biri gerçekleşti. Endonezya’daki Krakatoa Yanardağı’nın art arda yaşanan patlamaları o denli sarsıcıydı ki, atmosfer sıcaklığının bir derece düşmesine sebep oldu. Yanardağın gökyüzüne püskürttüğü toz ve küller yerkürenin her tarafına dağıldı, bu da gökyüzünün gün batımı sırasında yanıyormuş gibi gözükmesine neden oluyordu. 1883’ün sonuna kadar, bu toz ve küller Endonezya’dan Norveç’e dek ulaştı ve Munch’a “Çığlık” için ilham kaynağı oldu.

Kaynak : dunyalilar.org

Tüyap Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. ve Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliğiyle düzenlenecek 20. İzmir Kitap Fuarı, 18-26 Nisan 2015 tarihleri arasında Uluslararası İzmir Fuar Alanı’nda (Kültürpark) kapılarını açacak.

20.kitap fuarı
Şair Süreyya Berfe, 20. İzmir Kitap Fuarı’nın onur konuğu olacak. İlk şiiri 1962’de Yön dergisinde çıkan Süreyya Berfe,  şiirlerini Süreyya Kanıpak imzasıyla  1965’e kadar Düzlem, Zeren, Yelken, Şiir Sanatı, Türk Dili, Somut gibi dergilerde yayımladı. Daha sonraki şiir ve yazıları ise Papirüs, Yeni Dergi, Yazı, Forum, Oluşum, Soyut, Somut, Ant, Yeni Edebiyat, Yeni a, Birikim, Milliyet Sanat, Defter, Kitap-lık, Gösteri dergileriyle Yeni Gazete ve Ulus gazetelerinde yayımlandı. Süreyya Berfe’nin şiirleri 18 dile çevrildi.
İzmir Kitap Fuarı’na bu yıl 400 yayınevi ve sivil toplum kuruluşu katılırken fuar süresince yaklaşık 150 kültür etkinliği gerçekleştirilecek. Bu etkinlikler ve imza günleri dokuz gün boyunca yüzlerce yazarı, okurlarıyla buluşturacak.

Girişin ücretsiz olduğu 20. İzmir Kitap Fuarı, 18-25 Nisan 2015 tarihleri arasında 11.00-20.00, fuarın son günü olan 26 Nisan 2015 tarihinde ise 11.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.

20. Tüyap İzmir Kitap Fuarı Etkinlik Programı

18 NİSAN CUMARTESİ 2015
Konferans Salonu I

14.00-15.00
Aziz Nesin 100 Yaşında
Söyleşi: “Çağdaş Bir Aydın Olarak Aziz Nesin”
Konuşmacı: Zeynep Oral
Düzenleyen: Aziz Nesin Vakfı ve Yayınları-TÜYAP

15.15-16.15
Söyleşi: “Yaşar Kemal’in Ardından”
Konuşmacılar: Nebil Özgentürk, İnan Çetin
Düzenleyen: Yapı Kredi Yayınları

16.30-17.45
Melih Cevdet Anday 100 Yaşında
Panel: “Felsefeye de Öncülük Eden Şiiriyle Doğumunun 100. Yılında Melih Cevdet Anday”
Yöneten: Tuğrul Keskin
Konuşmacılar: Hikmet Altınkaynak, Nurduran Duman, Hüseyin Yurttaş, Yüksel Pazarkaya
Düzenleyen: TÜYAP

18.00-19.00
Söyleşi: “Zito i Panastasis! Yaşasın İsyan”
Konuşmacılar: Haydar Ergülen, Aydın Şimşek, Tuğrul Keskin
Düzenleyen: Everest Yayınları

18 NİSAN CUMARTESİ 2015
Konferans Salonu II

14.00-15.00
Söyleşi: “Toplumsal Sorunlar ve Roman”
Konuşmacılar: Faruk Duman, Seray Şahiner, Mehmet Anıl
Düzenleyen: Can Yayınları

15.15-16.15
Söyleşi: “Gün Ola’dan Kalfa’ya: Süreyya Berfe”
Konuşmacılar: Enver Ercan, Süreyya Berfe
Düzenleyen: TÜYAP

16.30-17.30
Söyleşi: “Bir Kenti Yeniden Var Etmek”
Konuşmacı: Burhan Sönmez
Düzenleyen: İletişim Yayınları

17.45–18.45
Söyleşi: “Bilim ve Toplum”
Konuşmacılar: Cem Terzi, Beno Kuryel, Diyar Saraçoğlu
Düzenleyen: Evrensel Basım Yayın

19.00-20.00
Panel: “Komşu Aç Kapıyı! İran ve Türk Kadınlarının Şiiri-Dişil Dil”
Yöneten: Asuman Susam
Konuşmacılar: Arife Kalender, Haşim Hüsrevşahi
Düzenleyen: TÜYAP

18 NİSAN CUMARTESİ 2015
Konferans Salonu III

14.00-15.00
Söyleşi: “Osmanlı Gerçeği ve Yeni Osmanlıcılık”
Konuşmacı: Erdoğan Aydın
Düzenleyen: Literatür Yayıncılık

15.15-16.15
Söyleşi: “Beden Aklıyla Zayıfla”
Konuşmacı: Fevzi Özgönül
Düzenleyen: Hayy Kitap

16.30-17.30
Söyleşi: “Astroloji ile Metafiziğin Hayatımızdaki Önemi”
Konuşmacı: Nuray Sayarı
Düzenleyen: Destek Yayınları

17.45-18.45
Söyleşi: “Kalbin Anahtarı”
Konuşmacı: Aşkım Kapışmak
Düzenleyen: İnkılap Kitabevi

19.00-20.00
ABDULLAH RIZA ERGÜVEN Berfin Bahar Şiir Etkinliği
Yöneten: H. Hüseyin Yalvaç
Katılımcı Şairler: Recai Atalay, Bilsen Başaran, Zeki Büyüktanır, Veysel Boğatepe, Nalan Çelik, Nuri Dağdelen, Atila Er, Mehmet Genç, Sıtkı Salih Gör, Erdinç Gültekin, Ferhat İşlek, K. Kurtuluş İzbek, Hüsam Kurt, Sezer Odabaşıoğlu, Etem Oruç, Mine Ömer, Asım Öztürk, Timuçin Özyürekli, Coşkun Şimşekli, Kezban Şahin Taysun
Düzenleyen: Berfin Bahar Dergisi

19 NİSAN PAZAR 2015
Konferans Salonu I

13.00-14.00
Söyleşi: “Genç Edebiyat ve Uzakta Bir Roman”
Konuşmacı: Mine Soysal
Düzenleyen: Günışığı Kitaplığı

14.15-15.15
Panel: “Yayınlama Özgürlüğü Yolunda”
Yöneten: Faruk Şüyün
Konuşmacılar: Turgay Olcayto, Hakan Günday, Mine Söğüt
Düzenleyen: Türkiye Yayıncılar Birliği

15.30-16.30
Mehmet Kaplan 100 Yaşında
Panel: “Doğumunun 100. Yılında Mehmet Kaplan”
Yöneten: Sabahattin Çağın
Konuşmacılar: Yavuz Akpınar, Fazıl Gökçek, Rıza Bağcı
Düzenleyen: Dergah Yayınları

16.45-17.45
Söyleşi: “AKP’nin Yeni Türkiye’si Üzerine”
Konuşmacı: Fatih Yaşlı
Düzenleyen: Yordam Kitap

18.00-19.00
Söyleşi: “Kusursuz Ebeveynlik Mümkün mü?”
Konuşmacı: Neslim Güvendeğer Doksat
Düzenleyen: Yeşil Dinozor
19 NİSAN PAZAR 2015
Konferans Salonu II

13.15-14.15
Haldun Taner 100 Yaşında
Söyleşi: “Bir Güçlü Yazar, Bir Güzel İnsan: Haldun Taner 100 Yaşında”
Konuşmacılar: Demet Taner, Ayşegül Yüksel, Kerem Işık
Düzenleyen: Yapı Kredi Yayınları

14.30-15.30
Panel: “Süreyya Berfe Şiirinde İnsan Gerçekliği”
Yöneten: Enver Ercan
Konuşmacılar: Doğan Göçmen, H. Haluk Erdem, Mustafa Günay
Düzenleyen: TÜYAP-Yasakmeyve

16.00-17.00
Söyleşi: “Ortadoğu’da Son Gelişmeler ve Algı Yönetimi”
Konuşmacı: Onur Öymen
Düzenleyen: Remzi Kitabevi

17.15-18.15
Söyleşi: “Kuzey’den Güney’e Yazının Dili, Danimarkalı Yazarlarla İzmir Buluşması”
Yöneten: Hüseyin Duygu
Konuşmacılar: Anne-Sophie Lunding-Sorensen (Danimarka Yazarlar Sendikası Edebiyat Bölüm Başkanı) , Christian Jungersen (Yazar), Jakob Melander (Yazar), Jesper Boysen (Danimarka Kültür Enstitüsü Danışmanı) , Josefine Ottesen, C. Hakkı Zariç
Düzenleyen: Türkiye Yazarlar Sendikası
19 NİSAN PAZAR 2015
Konferans Salonu III

12.00-13.00
Söyleşi: “Rüya Analizleri”
Konuşmacılar: Nusret Kaya, Şafak Özhan
Düzenleyen: Destek Yayınları

13.15-14.30
Panel: “Oktay Akbal’a Mektuplar (Oktay Akbal’ın 92. Yaşgünü)”
Yöneten: Turhan Günay
Konuşmacılar: Hikmet Altınkaynak, Mustafa Balbay, Doğan Hızlan, Yüksel Pazarkaya
Düzenleyen: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

14.45-15.45
Şiir Dinleti: “Şiir Bizim Eski Yalnızlığımız”
Katılımcı Şairler: Şükrü Erbaş, Haydar Ergülen
Düzenleyen: Kırmızı Kedi Yayınları

16.00-17.00
Söyleşi: Masal’dan Geleceğe Osmanlı”
Konuşmacı: Mustafa Armağan
Düzenleyen: Timaş Yayınları

17.15-18.15
Aziz Nesin 100 Yaşında
Söyleşi: “Aziz Nesin ve Karikatür”
Konuşmacılar: Semih Poroy, Turhan Günay
Düzenleyen: Aziz Nesin Vakfı ve Yayınları-TÜYAP

18.30-19.30
Şiir Dinleti: “Bahar’ı Karşılayan Şiirler”
Katılımcı Şairler: Süreyya Berfe, Sina Akyol, Halim Yazıcı, Enver Ercan, Gülce Başer, Hakkı Zariç, Mustafa Engin Kılıç, Şakir Özüdoğru, Seçil Avcı, Neslihan Yalman, Gülçin Salihli, Mehmet Rayman, Onur Tekin, Ömür Özçetin, Gerd Laugesen
Düzenleyen: Yasakmeyve

20 NİSAN PAZARTESİ 2015
Konferans Salonu I

11.15-12.00
Söyleşi: “Kuyruklular”
Konuşmacı: Mesut Tığlı
Düzenleyen: Yeşil Dinozor

12.15-13.00
Söyleşi: “Çocuklarımız Konuşuyor”
Yöneten: Elif Özyurt Yorulmaz
Konuşmacı: İnayet Efe Al
Düzenleyen: Top Yayıncılık-Ö. Nokta Koleji- TAKEV Koleji Narlıdere-Özel Yücel Tonguç Ortaokulu

13.15-14.15
Söyleşi: “Yaşadığım Coğrafya Karya”
Konuşmacı: Hamdi Topçu
Düzenleyen: Arkeoloji ve Sanat Yayınları

14.30-15.30
Söyleşi: “The Angry Crocodile”
Konuşmacı: David Simpson
Düzenleyen: Yeşil Dinozor

15.45-16.45
Söyleşi: “Genç Şairler Şiirin Bugününü Konuşuyor ve Şiirlerini Okuyor”
Katılımcı Şairler: Onur Akyıl, Müesser Yeniay, Duygu Kankaytsın, Özgün Ergen
Düzenleyen: Şiirden Yayıncılık

17.00-18.00
Söyleşi: “TÜYAP’tan 20 Yıllık Anılar…”
Konuşmacılar: Ümit Yaşar Işıkhan, Aydoğan Yavaşlı, Cem Seyhun Ünbay, Yaşar Aksoy, Savaş Ünlü
Düzenleyen: Uluslararası İzmir Araştırmaları Merkezi-Etki Yayınevi

18.15-19.15
Şiir Dinleti: “Ege Esintisi”
Yöneten: Zübeyde Seven Turan
Katılımcı Şairler: Halim Yazıcı, Muazzez Uslu Avcı, Hüseyin Peker, Sıtkı Salih Gör, Özlem Özbek, Mehmet Atal, Özgün Ergen, Mehmet Rayman, Ali Osman Arıkan, Belma Alper Uğurlu, Şen Çakır, Selami Şimşek
Düzenleyen: Edebiyatçılar Derneği
20 NİSAN PAZARTESİ 2015
Konferans Salonu III

11.15-12.00
Söyleşi: “Çocuklarımız Konuşuyor”
Yöneten: Batıgün Sarıkaya
Konuşmacılar: Asuman Portakal, Türkay Çakalağaoğlu
Düzenleyen: Top Yayıncılık-MEV Güzelbahçe Koleji-Ö. Rota Koleji-İzmir Türk Koleji

12.15-13.00
Söyleşi: “Rıfat Ilgaz’ın Şiirlerinde Çocuk”
Düzenleyen: Çınar Yayınları-İzmir Özel Türk Lisesi Çiğli Kampüsü Ortaokulu

14.15-15.15
Söyleşi: “Anılarla Çanakkale Destanı”
Konuşmacı: Ahmet Gürel
Düzenleyen: Ulusal Eğitim Derneği

15.30-16.30
Şiir Dinleti: “Dünya Barışına Tanık Olmak”
Yöneten: Ümit Yaşar Işıkhan
Düzenleyen: Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliği

16.45-17.45
Panel: “Savaşın Savurdukları…”
Konuşmacılar: Nevzat Süer Sezgin, Aydın Çubukçu, Tekgül Arı
Düzenleyen: Notabene Yayınları

18.00-19.00
Şiir Dinletisi: “Üvercinka Şiir Dinletisi”
Sunan: Aydan Ay
Katılımcı Şairler: Abdullah Nefes, Dilruba Nuray Erenler, Günel Altıntaş, Elif Sorgun, İbrahim Hacıbektaşoğlu, Fügen Kıvılcımer, İhsan Topçu, Kaan Turhan, Nisa Günel, Niyazi Yaşar, Seyyit Nezir, Volkan Hacıoğlu
Düzenleyen: Sis Çanı-Broy Yayınevi, Üvercinka Dergisi

21 NİSAN SALI 2015
Konferans Salonu I

11.15-12.00
Okuma Etkinliği
Yöneten: Lider Hepgenç
Düzenleyen: Aziz Nesin Vakfı Yayınları

13.00-13.45
Söyleşi: “Yeni Gençlik Romanı: Dağ Sustu, Dağ Konuştu”
Konuşmacı: Hacer Kılcıoğlu
Düzenleyen: Günışığı Kitaplığı

14.00-15.00
Söyleşi: “Öykülerin İzinde Smyrna’dan İzmir’e”
Konuşmacı: Sara Pardo
Düzenleyen: TUDEM

15.15-16.15
Söyleşi: “Yaşama Hakkı”
Konuşmacı: Özlem İçer
Düzenleyen: Yeşil Dinozor

17.45-18.45
Söyleşi: “Siyaset ve Cinsiyetçi İkiyüzlülük”
Konuşmacı: Ayşegül Yaraman
Düzenleyen: Bağlam Yayınları

19.00-20.00
Söyleşi: “İzmir’de Yeni Bir Edebiyat Serüveni: Aykırı Kuş”
Yöneten: Aydın Şimşek
Konuşmacılar: PınarÜretmen, Seher Kaya, Figen Uğur Dölek, Caner Fidaner, Zeynep Çiftçi Kamburoğlu, Gonca Keskin, Efe Elmastaş
Düzenleyen: Kanguru Yayınları

21 NİSAN SALI 2015
Konferans Salonu III

11.15-12.00
Hikaye Okuma: “Levent ile Kendi Hikayeni Yaz”
Düzenleyen: Timaş Çocuk

12.15-13.00
Söyleşi: “Yüzüncü Yılında Çanakkale İçinde”
Konuşmacı: Hüseyin Yurttaş, Bilgehan Oğuz
Düzenleyen: Tekin Yayınevi

13.15-14.15
Söyleşi: “Çocuklarımız Konuşuyor”
Yöneten: Özden Ölmez Ceylan
Konuşmacı: Yunus Bekir Yurdakul
Düzenleyen: Top Yayıncılık-Cahide & Ahmet Dalyanoğlu Ortaokulu-Özel TAKEV Karşıyaka

14.30-15.30
Söyleşi: “Ege Köylerine Yolculuk”
Konuşmacılar: Vicdan Efe, Filiz Gülmez, Emel Kayın
Düzenleyen: Nezih-er Yayınları

15.45-16.45
Söyleşi: “Gelin Yüzleşelim”
Konuşmacı: Yılmaz Dikbaş
Düzenleyen: Nergiz Yayınları

17.00-18.00
Şiir dinleti: “İzmir’den Türkiye’ye Şiirler”
Yöneten: Yıldız Tokeri
Katılımcılar: Deniz Kavukçuoğlu, Yusuf Alper, Hüseyin Peker, Hidayet Karakuş, Neslihan Yalman, Mehmet Sadık Kırımlı, Yunus Bekir Yurdakul, Mazhar Alphan, Nedim Yaşar Gürsoy, Ömer Akşahan, Ufuk Gökçe, Mehmet Sarsmaz, Kubilay Kaplan, Mehmet Bardakçı, Örsan Gürkan Aplak, Sibel Kent, Tataryen Lokman, Yunus Koray
Düzenleyen: İzmir Edebiyat Platformu

18.15-19.15

Şiir Dinleti: “İmbatla Gelen”
Yöneten: Güzin Oralkan
Katılımcı Şairler: Özkan Mert, Mehmet Sarsmaz, Aslıhan Tüylüoğlu, Kevser Atay, Oğuz Tümbaş, Ahmet Çelik, Gökhan Cengizhan, Gülsüm Işıldar, Muhsine Arda, Mazhar Alphan, Nesrin Z. İnankul
Müzik: Mitat Karagenç (ney ve ud)
Düzenleyen: Edebiyatçılar Derneği

22 NİSAN ÇARŞAMBA 2015
Konferans Salonu I

12.00-12.45
Hikaye Okuma: “Şirin ile Kendi Hikayeni Yaz”
Düzenleyen: Timaş Çocuk

13.00-13.45
Söyleşi: “Mavisel Yener Çocuklarla Buluşuyor Okuyoruz, Eğleniyoruz, Düşünüyoruz, Düşlüyoruz”
Konuşmacı: Mavisel Yener
Düzenleyen: Bilgi Yayınevi

14.00-15.00
Söyleşi: “Edebiyat Fırtınası”
Konuşmacı: Mehmet Atilla
Düzenleyen: TUDEM

15.15-16.15
Yazar Atölyesi
Yöneten: Seçil Çömlekçi
Düzenleyen: Carpediem

16.30-17.30
Söyleşi: “Anna Karenina ve Tolstoy’da Kadın”
Konuşmacı: Tekin Sönmez
Düzenleyen: Nis Medya

17.45-18.45
Panel: “Merkez Dışındaki Küçük Edebiyatın Sorunları”
Yöneten: Berfo Bari
Konuşmacılar: H. Kovan Baqi, Şems Qemer
Düzenleyen: Na Yayınları
22 NİSAN ÇARŞAMBA 2015
Konferans Salonu III

11.15-12.00
Söyleşi: “Çocuklarımız Konuşuyor”
Yöneten: Burcu Atalas Hergül
Konuşmacılar: Ayşen Aydoğan, Çiğdem Sezer
Düzenleyen: Top Yayıncılık-Ö. Bahçeşehir Koleji-Ö. Çakabey Okulları-İzmir Amerikan Kültür Koleji

13.00-13.45
Söyleşi: “Şiirim Çocuk”
Sunum: Batıgül Sarıkaya
Katılımcılar: Ahmet Günbaş, Aytül Akal, Eşref Karadağ, Hidayet Karakuş, Mavisel Yener, Mehmet Atilla, Nursel Çetin, Şengül Kuran, Y. Bekir Yurdakul
Düzenleyen: Dil Derneği İzmir Temsilciliği

14.00-15.00
Söyleşi: “Anneler ve Kızları”
Yöneten: Mine Ömer Kaya
Konuşmacılar: Gönül Çatalcalı, Nalan Yılmaz, Vicdan Efe
Düzenleyen: Egeli Kadın Yazarlar Platformu

15.15-16.15
Panel: “Türk Şiirinde İzmir”
Yöneten: Yunus Koray
Konuşmacılar: Yusuf Alper, Hüseyin Peker, Cahit Kaya, Neslihan Yalman
Düzenleyen: İzmir Edebiyat Platformu

16.30-17.30
Panel: “Halim Yazıcı ile Caz Sokağı’ndan Geçenler”
Yöneten: Hüseyin Yurttaş
Konuşmacılar: Gülce Başer, Hüseyin Peker, Hüseyin Alemdar, Hülya Deniz Ünal
Düzenleyen: Caz Kedisi

18.00-19.45
Dil Derneği 28 Yaşında
Müzik: Bahar Almaç
Açış: Hakan Akdoğan, Y. Bekir Yurdakul
Sesleniş: Sevgi Özel
Sunucu: İffet Diler
Katılımcılar: Özel Çamlaraltı Lisesi Korosu, Özel Çakabey Okulları Pantomim Grubu, ÇYDD Evka-2 Çocuk Kulübü Şiir Topluluğu
Düzenleyen: Cumhuriyet Kitapları-Dil Derneği

23 NİSAN PERŞEMBE 2015
Konferans Salonu I

14.00-14.45
Atölye: “Yaratıcı Okuma Atölyesi: Yaşar Kemal ‘Neredesin Arkadaşım?’”
Uygulayan: Çiğdem Odabaşı
Düzenleyen: Yapı Kredi Yayınları

15.00-16.00
Söyleşi: “Türkiye’de Rejim Tartışmaları”
Konuşmacılar: Kurtul Gülenç, Dinçer Demirkent
Düzenleyen: Ayrıntı Yayınları-Ayrıntı Dergi

16.15-17.15
Söyleşi: “Peri Gazozu: Alışmaya Direnen Bir Hekimin Gözünden Türkiye Halleri”
Konuşmacı: Ercan Kesal
Düzenleyen: İletişim Yayınları

17.30-19.00
Söyleşi: “Fakir Baykurt ve Edebiyatı”
Konuşmacılar: Haluk Erdem, Ercan Kesal, Varlık Özmenek, Turhan Günay
Düzenleyen: Literatür Yayıncılık
23 NİSAN PERŞEMBE 2015
Konferans Salonu II

14.15-15.15
Söyleşi: “Kadının Her Cephede Savaşımı…… Çocuk Kadın, Anne Kadın, Müsait Kadın…”
Konuşmacılar: Gönül Çatalcalı, Feyza Hepçilingirler, Bilsen Başaran
Düzenleyen: Tekin Yayınevi

15.30-16.30
Söyleşi: “Çizgilerle Kurtuluş Savaşı”
Konuşmacı: Nuri Kurtcebe
Düzenleyen: Esen Kitap

16.45-17.45
Söyleşi: “Şiir – Şair – Okur Sarmalında Kitap ve Edebiyat”
Düzenleyen: Ozan Yayıncılık

18.00-19.00
Söyleşi: “Bireyin Aşk, Sıkıntı ve Yalnızlık Algısı: Edip Cansever’de Şairin Kanı”
Konuşmacılar: Veysel Çolak, Aslıhan Tüylüoğlu
Düzenleyen: İkaros Yayınları
23 NİSAN PERŞEMBE 2015
Konferans Salonu III

12.00-12.45
Okuma Atölyesi
Yöneten: Adem Dönmez
Düzenleyen: Carpediem

13.00-14.00
Söyleşi: “Masal Masal Aytül Akal”
Konuşmacı: Aytül Akal
Düzenleyen: UÇANBALIK

14.15-15.15
Atölye: “DÜNYALI ile Dergi Atölyesi”
Konuşmacılar: Yıldıray Karakiya, Müge Erel
Düzenleyen: TUDEM-DÜNYALI DERGİ

19.00-20.00
Söyleşi: “Seçimlere Doğru Halkın İktidarında Ne Yapacağız?”
Konuşmacı: Tacettin Çolak
Düzenleyen: Derleniş Yayınları
24 NİSAN CUMA 2015
Konferans Salonu I

11.00-11.45
Atölye: “Büyü-Küçül Oyunu”
Uygulayıcı: Koray Avcı Çakman
Düzenleyen: TUDEM

13.00-13.45
Söyleşi: “Bisiklet Yarışçıları Üzerine…Hayatımız Hep Yarış mı?”
Konuşmacı: Ferda İzbudak Akıncı
Düzenleyen: TUDEM

14.30-15.30
Söyleşi: “Orhan Kemal-Sessizlerin Sesi”
Konuşmacılar: Işık Öğütçü, Mazlum Vesek
Düzenleyen: Everest Yayınları

15.45-16.45
Söyleşi: “Şehitler Günlüğü”
Konuşmacı: Bilal Şimşir
Düzenleyen: Bilgi Yayınevi

17.00-18.00
Söyleşi: “Dedem Enver Paşa”
Konuşmacılar: Osman Mayatepek, Fatih Bayhan
Düzenleyen: Timaş Yayınları

18.15-19.15
Söyleşi: “Türkiye’de Spor Sosyolojisi”
Konuşmacı: Ahmet Talimciler
Düzenleyen: Bağlam Yayınları
24 NİSAN CUMA 2015
Konferans Salonu II

13.15-14.15
Söyleşi: “Dengbejlik Romanı”
Konuşmacılar: Roni War, Gani Türk
Düzenleyen: Ava Yayınları

14.30-15.30
Söyleşi: “Edebiyatta Kurgu mu, Sokağın Gerçekliği mi?
Konuşmacılar: Gündüz Öğüt, Kadir Aydemir, Alper Akdeniz
Düzenleyen: Yitik Ülke Yayınları

15.45-16.45
Söyleşi: “BADPoetry: Şiirin ve Müziğin Birlikteliği”
Konuşmacılar: Onur Akyıl, Gökben Derviş, Müslüm Çizmeci, İrfan Çınar, Mert Kamiller
Düzenleyen: Hayal Dergisi

17.00-18.00
Söyleşi: “Edebiyatımızda Mektuplar ve Dergicilik”
Konuşmacılar: Ahmet Özer, Taki Akkuş, M. Yaşar Bilen, Asım Öztürk, Timuçin Özyürekli
Düzenleyen: Doğu Kitabevi

18.15-19.15
Söyleşi: “Evrensel Belleğimiz, Arkeoloji Müzelerimiz”
Konuşmacılar: Ahmet Tuncay Karaçorlu, Özlem Şenyol, Alp Azeri
Düzenleyen: Doğal ve Kültürel Yaşam Girişimi

24 NİSAN CUMA 2015
Konferans Salonu III

14.00-15.00
Panel: “Kıyam ve Kıtal: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Devletin İnşası ve Kolektif Şiddet”
Yöneten: Vangelis Kechriotis
Konuşmacılar: Güney Çeğin, Güven Gürkan Öztan, Oktay Özel
Düzenleyen: Tarih Vakfı

15.15-16.15
Aziz Nesin 100 Yaşında
Söyleşi: “Aydın Gazeteci Oyun Yazarı Öykücü-Romancı Şair Aziz Nesin”
Yöneten: Namık Kuyumcu
Konuşmacılar: Ünal Ersözlü, Haluk Işık, Mehmet Sadık Kırımlı, Hülya Deniz Ünal
Düzenleyen: Türkiye Yazarlar Sendikası

16.30-17.30
Söyleşi: “Dünden Yarına Süreyya Berfe’nin Şiiri”
Konuşmacılar: Ahmet Bozkurt, Duygu Kankaytsın, Ali Özgür Özkarcı, Altay Ömer Erdoğan
Düzenleyen: TÜYAP

17.00-18.00
Söyleşi: “1984’ten Önceki 25 Yılda Kürtlerin Silahsız Mücadelesi”
Konuşmacılar: İsmail Beşikçi, Celal Temel
Düzenleyen: İsmail Beşikçi Vakfı Yayınları

25 NİSAN CUMARTESİ 2015
Konferans Salonu I

12.00-12.45
Söyleşi: Kayı Söyleşileri : “Osmanlı’yı Anlamak”
Konuşmacı: Ahmet Şimşirgil
Düzenleyen: Timaş Yayınları

13.00-14.00
Söyleşi: “Tarih Tıbbı Konuşturdu 2”
Konuşmacı: Talha Uğurluel
Düzenleyen: Timaş Yayınları

14.15-15.15
Aziz Nesin 100 Yaşında
Söyleşi: “Edebiyatımızın İkon Kişiliği: Aziz Nesin”
Konuşmacı: Feridun Andaç
Düzenleyen: Aziz Nesin Vakfı ve Yayınları-TÜYAP

15.30-16.30
Söyleşi: “Devir”
Konuşmacı: Ece Temelkuran
Düzenleyen: Can Yayınları

16.45-17.45
Söyleşi: “İnatçı Köstebek: Çağrı Merkezi Çalışanları ya da 21. Yüzyılın Proletaryası”
Konuşmacılar: Gamze Yücesan Özdemir, Hayri Erdoğan
Düzenleyen: Yordam Kitap

18.00-19.00
Söyleşi “Yeniden Yaratılmanın Coşkusuyla Ataol Behramoğlu-Nihat Behram Mektuplaşmalar”
Konuşmacılar: Ataol Behramoğlu, Nihat Behram, Onur Behramoğlu
Düzenleyen: Tekin Yayınevi
25 NİSAN CUMARTESİ 2015
Konferans Salonu II

12.00-13.00
Söyleşi: “Sarmaş Dolaş İki Kitap, Biri Ötekinin Tanığı: Yazarla Editörü Söyleşiyor”
Konuşmacılar: Habib Bektaş, Ayşegül Utku Günaydın
Düzenleyen: DELİDOLU

14.30-15.30
Söyleşi: “Teferruat’ın Anlattığı Hikaye”
Konuşmacı: Pınar Öğünç
Düzenleyen: İletişim Yayınları

15.45-16.45
Söyleşi: “Göçebeliğin Büyüsü”
Konuşmacılar: Nedim Gürsel, Seza Yılancıoğlu
Düzenleyen: Doğan Kitap

17.00-18.00
Söyleşi: “Prof. Dr. Nuri Bilgin’in Anısına”
Konuşmacılar: Melek Göregenli, Gülgün Meşe
Düzenleyen: Bağlam Yayınları

18.15-19.15
Söyleşi: “Utanç ve Onur: Ermeni Soykırımı’nın 100. Yılı”
Konuşmacılar: Aydın Çubukçu, C. Hakkı Zariç
Düzenleyen: Evrensel Basım Yayın

25 NİSAN CUMARTESİ 2015
Konferans Salonu III

11.00-11.45
Söyleşi: “Orhan Keskin ile Sınav Maratonu”
Konuşmacı: Orhan Keskin
Düzenleyen: Körfez Yayınları

12.00-13.00

Söyleşi: “Çıkış Yolu”
Konuşmacı: Metin Feyzioğlu
Düzenleyen: Bilgi Yayınevi

13.15-14.15
Söyleşi: “Atatürk ve Cumhuriyet’i Yeniden Okumak”
Konuşmacı: Sinan Meydan
Düzenleyen: İnkılap Kitabevi

14.30-15.30
Söyleşi: “İstanbul’lu Bir Aşk Yaşadığımız”
Konuşmacı: Enver Aysever
Düzenleyen: Doğan Kitap

15.45-16.45
Söyleşi: “Medya ve Türkiye”
Konuşmacı: Mustafa Hoş
Düzenleyen: Destek Yayınları

17.00-18.00
Şiir Dinleti
Katılımcı: Ahmet Telli
Düzenleyen: Everest Yayınları

26 NİSAN PAZAR 2015
Konferans Salonu I

12.00-12.45
Söyleşi: “Demokratik Özgürlükçü İslam”
Konuşmacı: İhsan Eliaçık
Düzenleyen: Tekin Yayınevi

13.00-14.00
Söyleşi: “Öteki Bahçe ve Hayata Dair”
Konuşmacı: Ali Kırca
Düzenleyen: Doğan Kitap

14.15-15.15
Söyleşi: “Marksizm Okumaları Üzerine: Ne Okumalı, Nasıl Okumalı”
Konuşmacı: Haluk Yurtsever
Düzenleyen: Yordam Kitap

15.30-16.30
Söyleşi: “Sanat-Direniş-Teslimiyet”
Konuşmacılar: Nihat Behram, Tuğrul Keskin
Düzenleyen: Everest Yayınları

18.00-19.00
Söyleşi: “Karanlıktan Çıkış Mümkün mü?”
Konuşmacılar: Yalçın Küçük, B. Sadık Albayrak
Düzenleyen: Tekin Yayınevi

26 NİSAN PAZAR 2015
Konferans Salonu II

12.00-13.00
Söyleşi: “İşimle Başım Dertte”
Konuşmacı: Toprak Işık
Düzenleyen: DELİDOLU

14.30-15.30
Söyleşi: “Türkiye’de El Kaide’yi Kimler Büyüttü?”
Konuşmacı: Hüseyin Hakkı Kahveci
Düzenleyen: Togan Yayıncılık

15.45-16.45
Söyleşi: “Türkiye’nin Geçmişindeki Yarın”
Konuşmacılar: Kemal Kocabaş, Halil Vural, Haluk Erdem, Hidayet Karakuş
Düzenleyen: Yeni Kuşak Köy Enstitüler Derneği (YKKED)

26 NİSAN PAZAR 2015
Konferans Salonu III

12.00-12.45
Söyleşi: “Allah’a Yaklaşmak”
Konuşmacı: Uğur Koşar
Düzenleyen: Destek Yayınları

13.00-14.00
Söyleşi: “Türklerin Tarihi”
Konuşmacı: İlber Ortaylı
Düzenleyen: Timaş Yayınları

14.15-15.15
Söyleşi: “Milli İrade”
Konuşmacı: Banu Avar
Düzenleyen: Remzi Kitabevi

15.30-17.00
Söyleşi: “Mahalleden Arkadaşlar”
Konuşmacılar: Ahmet Kural, Murat Cemcir, Selçuk Aydemir, Erdal Tosun, Korhan Herduran, Ayhan Taş
Düzenleyen: İnkılap Kitabevi

17.15-18.15
Söyleşi: “İzmir’in Seçimi, Türkiye’nin Seçimi”
Konuşmacı: Zeki Gül, Ertuğrul Kürkçü, Aydın Çubukçu
Düzenleyen: Evrensel Basım Yayın

Rönesans bu değil. Rönesans yerden çıkan dev ellerin üzüm ve kayısı tuttuğu, dev sucuk ve sarımsakların şehre korku saldığı, dev köfte ve zeytinlerin şehri doyurmak için yola çıktığı bir dönem değil.

Rönesans bundan çok daha fazlası. Yarın öbür gün çocuğunuz olursa (ya da halihazırda varsa) ve olur da heykel yapmaya karar verirse bu listeyi gösterin. Vazgeçsin!

Aslında bu heykellerden (!) o kadar çok varmış ki sonunda “aaa bu kadar yeter” demek zorunda kalıp ancak aşağıdakileri koyabildik. Ama eminiz ki bulunduğunuz il veya ilçede de bu harika sanat eserlerini görmek mümkündür. Neyse bir öz demeyişle yazımızı sonlayalım! “Heykel sanatı; bu heykel Sanatçılarına bırakılamayacak kadar önemlidir!”

acibadem-kirmizi-fil-heykeli

Soyut bir çalışma! Yolunu kaybetmiş bir kırmızı fil. -Acıbadem

afyonkarahisar-sucuk-heykeli

Hepimize yetecek kadar sucuk! Hemde Kangal -Afyon

ankara-dev-kedi-heykeli

Melih Gökçek ile misket oynayan kedi işte bu. Ankara

ankara-kardes-sehir-seul-anisina-dikilen

Kardeş şehir Seoul için yaptırılan heykel.-Ankara

ankara-sauronun-gozu-ekmek-heykeli

ANKARA – Ekmek taklidi yapan dev “Sauron’un gözü” heykeli

antalya-ne-oldugu-belli-olmayan-heykel

ANTALYA – ??!*%&+*?

beypazari-havuz-heykeli

BEYPAZARI – Turp ile havuç arası bir çalışma.

bayrampasa-enginar-heykeli

İSTANBUL – Enginar güzellemesi, enginara ağıt.

bodrum-superman-heykeli

BODRUM – Süleyman

burdur-eller-heykeli

BURDUR – Muhafazakar milliyetçi kireç yığını. Rönesansın dibi.

bursa-mudanya-tek-kollu-patlak-toplu-futbolcu

BURSA – Topun patlak olduğunu fark eden kaç kişiyiz?

bursa-orhangazi-ishal-olmus-dunya

BURSA – “İshal olmuş dünya”

bursa-topu-izleyen-timsahlar

BURSA – Kafası dumanlı timsahlar.

bursa-yarim-seftali-heykeli

BURSA – Yarım şeftaliden heykel mi olur, OLUYORMUŞ.

erzurum-cift-basli-kartal-heykeli

ERZURUM – Çift başlı gövel kartal.

erzurum-oltu-tasi-tespih-heykeli

ERZURUM – Yine yerden çıkıveren dev el ama bu sefer tespih var neyse ki.

finike-portakal-tutan-kadin-eli-heykeli

FİNİKE – Ne kadar da kibar el.

gaziantep-fistik-heykeli

GAZİANTEP – Mutant fıstık.

gaziantep-ipekyolu-caddesi-kervan-heykeli

GAZİANTEP – Yolunu kaybetmiş deve kervanı.

gemlik-catalda-zeytin-heykeli

GEMLİK – Zeplin gibi zeytin.

gulsehir-gul-portali

KAPADOKYA – Boş zamanlarında paralel evrene geçişte portal olarak kullanılan.

igdir-milliyetci-leylek-heykeli

IĞDIR – Şehrin ortasında milliyetçi leylekler.

inegol-kofte-heykeli

İNEGÖL – Bir porsiyonu şehri doyuracak dev köfte.

isparta-demokrasi-meydani-heykeli

ISPARTA – Demokrasiden anladığımız çanak çömlek.

izmir-kulagin-icine-giren-adam-heykeli

İZMİR – Yerin kulağı varmış dediler girdik.

karaman-mum-heykelleri

KARAMAN – Şehrin ortasında yan yana, yana yakıla birkaç adet mum.

karsiyakadaki-evli-pelikanlar

KARŞIYAKA – Mutluluklarını evlenerek perçinleyen bir çift pelikan kadar doğal bir şey var mı? Yok.

kastamonu-sarimsak-heykeli

KASTAMONU – Bir dişiyle koca şehri bayıltacak dev sarımsak.

kayseri-bogachan-heykeli

KAYSERİ – Boğaç Han, destan yazmadan hemen önce.

kirkagac-dev-kavun

MANİSA – Kavun gibi kavun.

kirkagac-isiklandirmali-kavun-heykeli

MANİSA – Bu da fosforlu, eksik olmasın.

konya-mutlu-dis-heykeli

KONYA – Mutlu bir diş her şeye değer.

konya-sekerpancari-big-brother-watching-you-kamuflaji

KONYA – Big şekerpancarı is watching you.

kumluca-domates-biber-patlican-kabak-heykeli

KUMLUCA – Domates, biber, patlıcan, kabak. Bir de bebek.

kusadasi-tugla-tasiyan-adam-heykeli

KUŞADASI – TUĞLA TAŞIYAN ADAM????

libadiye-sari-ordek

İSTANBUL – Libadiye’ye şans getirdiğine inanılan.

malatya-kayisi-tutan-dev-eller

MALATYA – Kayısı tutan dev el.

manisa-uzum-tutan-eller

MANİSA – Yerden çıkmış olan 2.130.129’uncu büyük el. İşte Rönesans bu!

marmaris-ahtapot-heykeli

MARMARİS – Tarkan’daki katil ahtapotun amcasının kızı, ta kendisi.

marmaris-astronot-heykeli

MARMARİS – Yolunu kaybeden ve yazlıkçıların arasına düşen astronot.

marmaris-pacman-heykeli

MARMARİS – İlk pac-man.

mersin-baci-heykeli

MERSİN – Köylü güzeli olarak aramıza karışmış bir Bizans askeri heykeli.

mersin-hareket-yapan-insan-heykeli

MERSİN – Pis bir tezahürat yaparken taş kesilen taraftar.

nevsehir-dev-uzum-heykeli

NEVŞEHİR – Dünyayı ele geçirmesine çok az kalmış olan dev üzüm.

nizip-dev-antep-fistigi

NİZİP – Bu da yukarıdaki üzüme yardım eden dev fıstık.

osmaniye-turp-heykeli

OSMANİYE – Bu da bir başka yardım ve yataklık yapan, kod adı dev turp.

sanliurfa-isot-heykeli

ŞANLIURFA – Dünyayı yok olmaktan kurtaracak tek şey ise bu dev isot. Adeta Toy Story.

sivas-kangal-heykeli

SİVAS – Bu da yukarıdaki dev isot, fıstık, turp ve üzüme tek başına karşı duran dev kangal köpeği.

trabzon-kemence-heykeli

TRABZON – Şehrin anahtarı gibi görülen ve sevilen şehrin kemençesi.

van-gol-canavari-heykeli

VAN – Tabi Van Gölü Canavarı, milli gururumuz.

van-kefal-heykeli

VAN – Kefal.

 

zonguldak-baston-heykeli

ZONGULDAK – Tepesine kuş sıçan baston. Gitti rönesans.

BONUSLAR

bodrumsuperman-650x866

BODRUM: Muhteşem superman

ataturk

ÇANAKKALE: Atatürk’e benzeyen kişinin çocuklara kapıyı göstermesi temalı heykel

 

Kaynaklar : habermass.com ve listelist.com  ve muhtelif siteler.

26 Mart, Gregoryen Takvimi’ne göre yılın 85. (artık yıllarda 86.) günüdür. Yıl sonuna kadar kalan 280 gün vardır.

tarihte-bugun-ne-oldu

 

  • 1636 – Hollanda’da Utrecht Üniversitesi kuruldu.
  • 1812 – Venezuela’nın Karakas şehri, şiddetli bir depremle tahrip oldu.
  • 1821 – Seyyid Ali Paşa, sadrazamlıktan alınarak yerine Benderli Ali Paşa atandı.
  • 1913 – Edirne, Bulgar ve Sırp kuvvetlerince teslim alındı.
  • 1915 – I. Dünya Savaşı: Birinci Gazze Muharebesi
  • 1917 – I. Dünya Savaşı: Çanakkale Boğazı’nın Anadolu yakasında görev yapmak üzere Osmanlı 15. Kolordusu’nun teşkili.
  • 1931 – Ölçüler Kanunu’nun kabul edilmesiyle; okka, endaze gibi eski ölçülerin yerine gram,metre, litre gibi yeni ölçülerin kullanılması öngörüldü.
  • 1934 – Birleşik Krallık’ta ilk kez motorlu taşıt kullanacaklara şoförlük sınavından geçme zorunluluğu getirildi.
  • 1939 – Türkiye’de milletvekili seçimleri yapıldı.
  • 1941 – Yugoslavya’da General Simoviç, kansız bir darbe ile yönetimi ele geçirdi. Yeni hükümet, Mihver Devletleri’nden ayrılma kararı aldı.
  • 1942 – Naziler, Yahudileri Polonya’daki Auschwitz Kampı’na götürmeye başladı.
  • 1971 – Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, 12 Mart Muhtırası’yla istifa eden Süleyman Demirel’in yerine atanan Nihat Erim’in kabinesini onayladı.
  • 1971 – İstanbul’da iki kıta birleşti. Boğaz Köprüsü’nün 57’nci ünitesinin de yerine konulmasıyla kentin Asya ve Avrupa yakaları birbirine bağlandı.
  • 1971 – Doğu Pakistan, Bengaldeş’in oluşumuna yönelik olarak Pakistan’dan bağımsızlığını ilan etti.
  • 1979 – Enver Sedat, Menahem Begin, ve Jimmy Carter, Vaşington, DC’de İsrail-Mısır Barış Antlaşmasını imzaladılar.
  • 1989 – Türkiye’de yerel seçimler yapıldı.
  • 1995 – Şengen Antlaşması yürürlüğe girdi.
  • 1996 – Uluslararası Para Fonu, Rusya’ya 10.2 milyar USD kredi verilmesini onayladı.
  • 1998 – Şişli’nin eski Belediye Başkanı Gülay Aslıtürk hakkında, yolsuzluk iddiaları nedeniyle gıyabi tutuklama kararı çıkarıldı.
  • 1999 – Melissa virüsü tüm dünyada e-posta sistemlerini etkiledi.
  • 1999 – Michigan’da bir mahkeme jürisi, Dr. Jack Kevorkian’ı ölümcül bir hastayı iğne yaparak öldürmekten (ötanazi) suçlu buldu.
  • 2000 – Rusya’da yapılan seçimler sonucunda Vladimir Putin başkan oldu.
  • 2002 – TBMM Genel Kurulu’nda, AB’ye uyum çerçevesinde hazırlanan ve sekiz yasada değişiklik yapan dokuz maddelik yasa tasarısı kabul edildi.
  • 2002 – İsrail’de Uluslararası Geçici Mevcudiyet’e ait araca düzenlenen saldırıda Türk Binbaşı Cengiz Toytunç öldü, Yüzbaşı Hüseyin Özarslan yaralandı.
  • 2005 – Doctor Who dizisinin günümüz serisi BBC Kanalında yayına girdi.
  • 2006 – İskoçya’da kamusal alanlarda sigara içmek yasaklandı.

Doğumlar

  • 1516 – Conrad Gesner, İsviçreli doğabilimci (ö. 1565)
  • 1874 – Robert Frost, ABD’li şair (ö. 1963)
  • 1877 – Kate Richards O’Hare Cunningham, ABD’li sosyalist (ö. 1948)
  • 1892 – Filippo Del Giudice, film yapımcısı (ö. 1963)
  • 1893 – Palmiro Togliatti, İtalyan politikacı (ö. 1964)
  • 1911 – Tennessee Williams, ABD’li oyun yazarı (ö. 1983)
  • 1913 – Paul Erdös, Macar matematikçi (ö. 1996)
  • 1932 – Stefan Wigger, Alman oyuncu (ö. 2013)
  • 1933 – Tinto Brass, İtalyan yönetmen
  • 1935 – Erdal Öz, Türk yazar (ö. 2006)
  • 1935 – Mahmud Abbas, Filistinli politikacı
  • 1940 – James Caan, ABD’li oyuncu
  • 1940 – Nancy Pelosi, ABD’li politikacı
  • 1941 – Richard Dawkins, İngiliz biyolog
  • 1943 – Mustafa Kalemli, Türk politikacı
  • 1949 – Patrick Süskind, Alman yazar
  • 1949 – Bärbel Dieckmann, Alman politikacı
  • 1962 – Falko Götz, Alman futbol adamı
  • 1963 – Serpil Gümülcineli Öztürk, Türk ressam
  • 1969 – Mahsun Kırmızıgül, Türk şarkıcı
  • 1973 – Larry Page, ABD’li işadamı
  • 1976 – Nurgül Yeşilçay, Türk sinema oyuncusu
  • 1982 – Jay Sean, İngiliz müzisyen
  • 1982 – Andreas Hinkel, Alman futbolcu
  • 1985 – Keira Knightley, İngiliz sinema oyuncusu

Ölümler

  • 922 – Hallac-ı Mansur, İranlı sûfî ve yazar (d. 858)
  • 1814 – Joseph-Ignace Guillotin, Fransız doktor (d. 1738)
  • 1827 – Ludwig van Beethoven, Alman besteci (d. 1770)
  • 1864 – Jan Bake, Hollandalı dilbilimci (d. 1787)
  • 1892 – Walt Whitman, ABD’li şair (d. 1819)
  • 1923 – Sarah Bernhardt, Fransız tiyatro sanatçısı (d. 1884)
  • 1945 – David Lloyd George, İngiliz politikacı (d. 1863)
  • 1949 – Albert William Stevens, ABD’li asker, baloncu ve ilk hava fotoğrafçılarından biri (d. 1889)
  • 1957 – Max Ophüls, Alman asıllı Fransız sinema yönetmeni ve yazar (d. 1902)
  • 1959 – Raymond Chandler, ABD’li yazar (d. 1888)
  • 1959 – Suavi Tedü, Türk oyuncu, yönetmen ve senarist (d. 1915)
  • 1969 – John Kennedy Toole, ABD’li yazar (d. 1937)
  • 1973 – Noël Coward, İngiliz aktör, yazar besteci. (d.1899)
  • 1987 – Mahmut Cuda, Türk ressam (d. 1904)
  • 1995 – Belgin Doruk, Türk sinema sanatçısı (d. 1936)
  • 1995 – Eazy-E, Hip-Hop Rap sanatçısı (d. 1963)
  • 1997 – Turhan Diljopigil, Türk siyasetçi, gazeteci yazar (d. 1919)
  • 2005 – Murat Çobanoğlu, Türk halk ozanı (d. 1940)
  • 2005 – James Callaghan, İngiliz politikacı (d. 1912)
  • 2009 – Arne Bendiksen, Norveçli Bestesci ve şarkıcı (d. 1926)Tatiller ve Özel Günler

    Çaylak Fırtınası

Aforizmaların ruhu burada atıyor bugün sıra Honoré de Balzac’da. Elbette Aforizmaların ardından Honoré de Balzac’ın hayat hikayesine ulaşabilirsiniz.

Balzac

*    Altından zincirler en ağır olan zincirlerdir.
*    Ancak en son katedralin en son tuğlası en son papazın kafasına düşüp ezdiği zaman insanlık gerçekten özgür olabilecektir.
*    Ayakkabılarım olmadığı için üzülürdüm. Ta ki sokakta ayakları olmayan adamı görene kadar.
*    Bilginin efendisi olmak için çalışmanın kölesi olmak gerekir.
*    Bir kadın sevdiği adamın yüzünü ,bir denizcinin açık denizi bildiği kadar iyi bilir.
*    Bir kelimenin insanın hayatını değiştirdiği çok görülmüştür.
*    Beklemesini bilenin her şey ayağına gelir.
*    Dünyada bir kadın için, herhangi bir erkeği etkisi altına aldığını bilmesi kadar zevkli bir şey yoktur.
*    Dünya zevkleri acıdan başka bir şey doğurmaz.
*    Dürüstlük pahalı bir mülktür, ucuz insanlarda bulunmaz.
*    Evliliğin, her şeyi kemiren bir canavarla bıkıp usanmadan boğuşması gerekir: Alışkanlık.
*    Felaketin iyiliği varsa, hakiki dostlarımızı tanıtmasıdır.
*    Gençlik adaletsizliğe doğru yöneldiği zaman, bilincin aynasına bakmayı göze alamaz. Oysa olgunluk çağı kendini bu aynada görür. Yaşamın bu iki evresindeki tüm ayrım buradadır.
*    Gözle görülür bir nedeni bulunmayan servetlerin gizi, temiz yapıldığı için unutulmuş birer cinayettir.
*    Her servetin arkasında bir suç vardır.
*    Istırapların en gizlileri dayanılması en güç olanlardır.
*    İnsan ya acılarını unutmasını, ya da kendi mezarını kazmasını bilmeli.
*    İnsanın en zor katlandığı duygu acımadır, hele hak edince.
*    İnsanlara, onları size nankörlük yapmaya mecbur bırakacak kadar büyük iyiliklerde bulunma!
*    İyi dostluklar temiz hesaplarla kurulur.
*    İyiliğinize inanılmasını istiyorsanız, ondan hiç bahsetmeyiniz.
*    Kadınlara hangi erkekleri aradıklarını sorun, “Hırslıları” derler. Öteki erkeklere göre, hırslıların belleri daha güçlü, yürekleri daha sıcaktır, kanlarında daha çok demir vardır. Kadın da güçlü olduğu sıralarda kendini öyle mutlu, öyle güzel bulur ki, parçalanmak tehlikesi altında da olsa, üstün bir gücü olanı, bütün erkeklere yeğ tutar.
*    Kendisi artık mutlu olamayacaklar için sevdiğinin mutluluğu sevinç olur…
*    Mektup bir ruhtur. Konuşan sesin çok sadık bir yankısıdır. Bu nedenle ince düşünceli kişiler onu aşkın en zengin gömüleri arasında sayarlar.
*    Sanatın vazifesi, tabiatı kopya etmek değil, tabiatı ifade etmektir.
*    Sevilen kadın bütün kadınların en güzeli değil midir?
*    Sıkıntınızın sırrı sizin elinizde değil, başkalarının elindedir.
*    Şöhret, uzaktan güneş gibi parlak ve ısıtıcı; yaklaştınız zaman, bir dağ tepesi gibi soğuktur
*    Şöhret, ancak küçücük dozlarla alındığında faydalı bir zehirdir.
*    Toprağa ekilen tohumlar içinde en çabuk mahsul veren fedailerin döktükleri kandır.
*    Zeka dünyayı yerinden oynatmaya yarayan maniveladır.
*    Umutsuz sevmek de bir mutluluktur…
*    Uykunun yenemediği hiçbir acı yoktur.
*    Vicdanımız yanılmaz bir yargıçtır, biz onu öldürmedikçe.

Honoré de Balzac’da 

Honoré de Balzac

Honoré de Balzac (asıl ismi Honore Balssa; 20 Mayıs 1799, Tours – 18 Ağustos 1850),Fransız yazar.

Hayatı

Asıl adı Honore Balssa’dır. Ancak ismini Balzac olarak değiştirmiş ve De ön takısını eklemiştir. Köy kökenli bir ailenin çocuğudur. Babası tüccardır. 6 yıl Vendome’da College des Oratoriens’te öğrenim gördü. Napolyon’un devrilmesinden sonra ailesi Paris’e taşındı. Burada 2 yıl daha okula gitti. 3 yıl bir avukatın yanında çalıştı. Ama küçük yaşlardan beri edebiyata gösterdiği eğilim ağır bastı. Trajedi türünü denediği 1819’da yazılmış “Cromwell” başarı kazanamayınca romana yöneldi. Para kazanmak için tarihsel, mizahi ve gotik romanlar yazdı. Bunları değişik adlarla yazdı. Basımcılık, yayıncılık, hatta dökümcülük yaptı. Başarılı olamayınca tekrar edebiyata döndü. Edebiyat hayatında çok başarılı eserler sundu. Birçok ülkede satılan romanları ve kitapları çok büyük ilgi gördü ve tepkileri üstüne topladı. Edebiyatta başarılı olan Balzac hayatının sonuna kadar edebiyatla uğraştı.

Edebiyat kariyeri

1829’da yazdığı “Les Chouans” isimli tarihi roman tanınmasını sağladı. Bu eser Türkçeye (Köylü İsyanı 1974 ve Şuanlar 1977 olarak) çevrildi. 1824-1834 arasında yayıncılarından aldığı parayla bohem bir yaşam sürdü. 1829-1831 arasında yergici gazetelere yazılar yazdı. 1830’lardan sonra bir toplum tarihi yazmak amacıyla, eski ve yeni romanlarını üç bölüm altında toplamaya karar verdi. Örf ve âdet incelemeleri, felsefi incelemeler ve çözümleyici incelemeler. Bu tasarı 1834-1837 arasında 12 cilt olarak gerçekleşti. 1840’ta bu yapıtların hepsine Dante’yi anımsatan bir başlık koydu: “İnsanlık Komedisi”. 1842-1848 arasında 17 ciltlik bir baskı yapıldı. 1869-1876 arasında da 24 cilt olarak yayınlandı. Eserlerinde aynı kahramanlara tekrar tekrar yer verme düşüncesini geliştirdi. Bunu gerçekçiliğin baş romanı kabul edilen ve 1834’te yayınlanan “Goriot Baba”da uyguladı. 1836 ve 1837’de İtalya gezisine çıktı. 1828’de Versailles yakınlarında pahalı bir ev yaptırdı. Borç sorunu nedeniyle Passy’de bir eve yerleşti (Bugün Balzac müzesi). Para kazanmak için tiyatroda başarısız denemeler yaptı. Edebiyatçılar Derneği başkanı olarak yazar haklarıyla ilgili girişimlerde bulundu.

1847’de Polonya’da sevgilisi Eveline Hanska’nın şatosunda kaldı. 1850’de Eveline ile evlendi Paris’e döndüler. Birkaç ay sonra yaşamını yitirdi. Geride 85’i tamamlanmış, 50’si taslak halinde eser bıraktı. Romanda gerçekçilik ve doğalcılık akımlarının yaratıcısı olarak kabul edilir. Mantıksal bir sıra izleyen olayların her şeyi gören bir gözlemcinin ağzından anlatıldığı, kahramanların tutarlı bir biçimde sunulduğu, kuralları belli “klasik roman tekniğini” Balzac’ın kurduğu benimsenir. Olağanüstü bir gözlem yeteneği ve güçlü bir hafızası vardı. Kendisini başka insanların yerine koyup onların duygularını paylaşmayı biliyordu. Eserlerinde nedenselliği ve arka plan ile karakterler arasındaki ilişkiyi açıklamakta ustadır. Bütün bu özellikleriyle “romanın Shakespeare’i sayılır.

1789’la başlayan ve uzun bir süreç alan Fransız Devrimi sırasında gelişen toplumsal değişimi anlatan; çatışmaları, iyiyi kötüyü ortaya koyan, Cumhuriyetçiler ve Kraliyetçiler’in 1830’da ülkeyi bırakıp gitmek zorunda kalan X. Charles’e dek yaptıkları kanlı kansız tüm çekişmeyi özellikle göz önüne seren, bireylerin bu çatışmadaki ulu düşüncelerin altında aslında kendi çıkarlarını nice korumaya çalıştıklarını betimleyen; sevgi, güç gibi evrensel konuları tüm çıplaklığı ve eleştirel bir yaklaşımla inceleyen; günümüz okuruna sıkıcı gelebilecek ama öncelikle Fransa ve demokrasiyi algılayabilmekte yardımcı olması bakımından tüm dünya için önemli bir Roman yazardır. Fransız Devrimi’nin geçmişsel belgesidir kitapları.

İnsanlık Güldürüsü, yazarın 1830’da kendi yapıtlarını toplamaya başladığı bir üst yapıttır. Şu anda emin değiliz ama belki de 1830’da Kraliyetçiler’in yenilgisini perçinleyen sürgünden sonra devrimdeki ulu düşüncelerin bir yalan olduğunu düşünerek böyle bir yola gitti.

Eserleri

-Başlıca eserleri-

  • Les Chouans (1828; Köylü İsyanı, 1974)
  • La Peau de chagrin (1830; Tılsımlı Deri, 1940, 1968)
  • Le Chef-d’œuvre inconnu (1831; Mahvolan Şaheser, 1944/Bilinmeyen Şaheser, 1945)
  • Le Colonel Chabert (1832; Kolonel Şabert, 1938/ Albay Chabert, 1944, 1974)
  • Le Médecin de campagne (1832; Köy Hekimi, 1942, 1979)
  • Eugénie Grandet (1833; Eugénie Grandet, 1938, 1991)
  • Histoire des Treize, comprenant :
    • Ferragus, 1833
    • La Duchesse de Langeais, 1833, 1839
    • La Fille aux yeux d’or, 1835
  • La Recherche de l’absolu (1834; Mutlak Peşinde, 1945, 1965)
  • Le Père Goriot, (1835; Goriot Baba; 1943, 1991)
  • Le Lys dans la vallée (1835; Vadideki Zambak, 1941, 1990)
  • La Vieille Fille (1836; )
  • César Birotteau (1837; César Birotteau, 1945, 1990)
  • La Maison Nucingen (1838; Nucingen Bankası, 1950)
  • Les Secrets de la princesse de Cadignan (1839)
  • Béatrix (1839)
  • Illusions perdues (I, 1837; II, 1839; III, 1843; Sönmüş Hayaller, 1949)
  • La Rabouilleuse (1842)
  • Modeste Mignon (1844; Modeste Mignon, 1947)
  • La Cousine Bette (1846; Bette Abla, 1977)
  • Le Cousin Pons (1847)
  • Splendeurs et misères des courtisanes (1838-1847; Kibar Fahişelerin İhtişamı ve Sefaleti, 1946/Kibar Fahişeler, 1972, 1990)
  • Ursule Mirouët (1841; Ursule Mirouët, 1849)

Türkçeye çevrilmiş diğer eserler

  • Tours Papazı (1949)
  • Otuz Yaşındaki Kadın (1963)
  • Vandetta (1943)
  • Tefeci Gobseck (1947-1961)
  • Kırmızı Han (1946)
  • Terör Devrinde (1979)
  • Lois Lambert (1946)
  • Bir Havva Kızı (1970)
  • Onüçlerin Romanı (1945)
  • Altın Gözlü Kız (1943)
  • Kötü Kadınların Parlayış, Düşüşü (1981)
  • Köy Papazı (1952)
  • Karanlık Bir İş (1947)
  • Esrarlı Bir Vaka (1949-1964)
  • İki Gelinin Hatıraları (Mémoires de deux jeunes Mariées) (Letters of Two Brides) (1940 – 1983)
  • Köylüler (1845, 1976-1985)
  • Gizli Başyapıt (Le Chef-d’oeuvre İnconnu) (2007 Samih Rıfat)
  • Evde Kalmış Kız (La Vieille Fille) (2008 Yaşar Avunç)

 

Kaynaklar :  Wikipedia / narteks