Osmanlı’da esnaf alayı

Kendi günümüzde Osmanlıyı hep ihtişamıyla, görkemiyle tanımışızdır. Osmanlı devletinin yaptığı şenlikler ve törenler bir nevi oranın sanat merkezi niteliği taşımasını sağlıyordu. Bu şenliklerin en önemlisi tabi ki şehzadelerin sünnet törenleri ve saraydaki kızların düğünleriydi.

Özellikle şehzadelerin sünnet düğünlerin namının bu kadar konuşulabilmesinin sebebi ise surnamelerdir. 

Bilinen iki önemli surname; Nakkaş Osman’ın Surname-i Hümayun’u ve Levni’nin Surname-i Vehbi’sidir. Benim ele alacağım konu ise Surname-i Hümayun’daki eğlence ve sanat unsurları. III. Murat’ın oğlu şehzade Mehmet’in sünnet törenini anlatan bu eser minyatürlerle doludur. 52 gün süren tören, donanma tarafından yapılan çeşitli ışık ve havai fişek gösterilerine, esnaf alayı sergilerine, dramatik canlandırmalara, oyunlara ve eğlencelere ev sahipliği yapmıştır.

Şehzade Mehmet’in bu muhteşem sünnet töreni bize o dönem hakkında çeşitli önemli bilgiler sunuyor. Şenliğin can damarlarından biri olan esnaf alayı özellikle Osmanlı sanatı için belge niteliğindedir. Bu alayı aslında bir fuar olarak da düşünebiliriz. Çeşitli meslek grupları, yaptıkları işleri anlatmak maksadıyla, işlerini anlatan malzemelerle bir geçiş töreni düzenlerler. Dokumacılar, pamuk ipliği bükücüleri, çömlekçiler, kuyumcular, yorgancılar, aynacılar, fırıncılar, camcılar (cam yapanlar), mimarlar vb. gruplar el emeği göz nuru ürünleriyle padişahın ve seyircilerin önünde sanat niteliğinde sunumlar yaparlar.

Curcunabazların, köçeklerin, soytarıların, hokkabazların ve daha nicelerinin yer aldığı, bol bol yenilip içildiği, halkın az da olsa saray erkânıyla buluştuğu, bazen ata sporlarının da yer aldığı, diğer ülkelere güç gösterisi yapıldığı Osmanlı şenlikleri, tüm bu zenginliğiyle kendinden oldukça söz ettirmiştir. “Yahu alt tarafı düğün, bu kadar gösteriye ve masrafa ne gerek vardı” diyebilirsiniz. Ama unutmayın tarihin altın kuralı dönemi şartları içinde değerlendirmektir. Ve sanat… Tarihin sayfalarındaki detaylarda, hiç ummadığınız anda karşınıza çıkabilir. Çünkü sanat, asla yorulmaz ve vazgeçmez.