Niçin Eğitimde Yaratıcı Drama?

San, ezbere yönelik, aşırı bilgi yüklü, okul yaşamından zevk almaya yöneltmeyen, öğrenmenin duyuşsal, sezgisel yanını savsaklayan, öğrencinin yaşayarak öğrenip kendi sentezlerine varamadığı bir eğitim anlayışının, yetiştirmek durumunda olduğu çağdaş insanın gereksinimlerini karşılayamayacağını vurgular.

Bunun belirgin nedeni, eğitim anlayışının ya da felsefesinin geleneksel yapısını koruması, toplumsal uygu ve ortalamadan sapma korkusunu yaşamasıdır. Doğal olarak aynı korku bu sistem içerisinde yetişen bireye de yansımakta, birey içinde yaşadığı yenileri yakalayamamakta, eğitimin uygucu sınırları içinde sıkışmaktadır. Bu sıkışıklık bireyde çözmesi gereken ikilemi yaratmakta ve yaşatmaktadır. Birey ya içinde yaşadığı grubun yargılarıyla hem fikir olacak, yani uygucu olacak ya da kendini bir an önce tanıyacak, kendi görüş ve düşüncelerini savunacak, böylece grubun fikir birliğine karşı kendi bağımsızlığını, özerkliğini koruyabilecektir.

Düşünmenin yerini ezberciliğin, okumanın yerini bilgi yığmacasının aldığı bir öğretim sisteminde yetişecek bireyin bu ikilemleri yaşamamasını beklemek olanaklı görünmemektedir. Eğitimdeki bu tür yaklaşımlar yeni olmayan bir içeriğin öğretildiği ve öğretmenin mutlak otoritesine bağlı, öğrencinin sürekli boyun eğmesinin beklendiğini anlayışlara sahiptir. Oysa sistem öğrenciyi merkeze alıp onu düşünsel etkinliklere yönlendirmeli, bireye “birey”olma şansı verebilmelidir.

Yaratıcı drama eğitimi alan bireyler yeni durumlara uyumda ve yeni sorunlara değişik çözümler getirebilmede belirgin özellikler kazanabilir. Sözgelimi yaratıcı drama Gardner’ın çok yönlü zekaya dönük uygulamalardaki işlevselliği nedeniyle, sınıf içi ve dışındaki amaçlara uygun her türlü ortamda yaşantılara dayalı öğrenmeyi gerçekleştirebilecek özelliklere de sahiptir.

Eğitimde yaratıcı dramanın kullanılması, oyun ve tiyatronun yöntem ve araçlarından yararlanılarak dramatik bir ortamın yaratılması ile olur. Doğaçlama etkinliklerine doğrudan katılan öğrenciler kendilerini geliştirebilecekleri ortamın sunulmasıyla öğrenebilirler.

İngiliz Çocuk Drama uzmanı Peter Slade, oyunun çocuğun yaşamındaki önemli rolünü söyle belirtir:

“OYUN ÇOCUĞUN DÜŞÜNME, KANITLAMA, RAHATLAMA, ÇALIŞMA, HATIRLAMA, CESARET ETME, DENEME, YARATMA VE ANLAMA YOLUDUR.”