• Facebook
  • Twitter
  • Instagram
  • Linkedin
  • Mail
Telefon: 0212 570 80 68
Nar Sanat
  • Ana Sayfa
  • Kurslar
    • Müzik Eğitimleri
      • Gitar Eğitimi
      • Piyano Eğitimi
      • Keman Eğitimi
      • Bateri Eğitimi
      • Şan Eğitimi
      • Bağlama Eğitimi
      • Akordeon Eğitimi
      • Flüt Eğitimi
      • Kanun Eğitimi
      • Saksafon Eğitimi
      • Org Eğitimi
      • Ud Eğitimi
      • Solfej Eğitimi
      • Klarnet Eğitimi
      • Viyolonsel (Çello) Eğitimi
    • Görsel Sanatlar
      • Resim Kursları
      • Kara Kalem
      • Karikatür
      • Fotoğraf
    • Sahne Sanatları
      • Tiyatro
      • Diksiyon
      • Senaryo ve Kısa Film
      • Yaratıcı Drama
      • Yaratıcı Drama Liderliği
      • Yetişkinler için Drama
    • Dans Kursları
      • Bale
      • Halk Dansları (Folklor) Kursu
      • Modern Dans
      • Hip Hop
        • Çocuk HipHop Dans
        • Yetişkin HipHop Dans
      • Oryantal dans kursu
        • Zumba
      • Düğün Dansı
      • Latin Dansları
        • Tango
        • Salsa
        • Swing – Lindy Hop
        • Vals
        • Bachata
        • Samba
        • Lambada
        • Rumba
        • Cha Cha
        • Flamenko
        • Merenge
    • Koro
      • Türk Halk Müziği
      • Türk Sanat Müziği
  • Kurumsal
    • About Us
  • Eğitmen KadromuzYapım Aşamasında
  • Basında BizYapım Aşamasında
  • Haberler
    • Akademik Yazılar
  • İletişimAdres : Kartaltepe Mah. İncirli Cad. Kıbrıs Sok. No:6 / 1-2 Bakırköy/İstanbul Telefon : +90 212 570 80 68 Belgegeçer : +90 212 542 57 72 Cep Tel: +90 530 880 71 80 Daha Büyük Görüntüle
    • Contact
  • Ara
  • Menu

Yazılar

admin

TEOG sınavında Sanat Etkinliklerine Ek Puan 2017-2018 Eğitim Dönemiyle Başlıyor!

Sanat Haberleri
teog-sinavinda-yetenege-ek-puan-2017

MİLLİ Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Doç.Dr. Yusuf Tekin sanat, spor ve kültür etkinliklerine katılan ortaokul öğrencilerine katkı puanı için hazırlıkların tamamlandığını açıkladı. Tekin, ortak sınavlara (Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş/TEOG) geçerken sadece akademik başarıya bakılmayacağını, öğrencilerin sosyal faaliyetler için teşvik edileceğini açıkladı. “Önemli olan çocuğun bir etkinliğe katılımı, biz bunu ödüllendirmek istiyoruz” diyen Tekin’in Hürriyet’e yaptığı açıklamalar şöyle:

SANAT, SPOR, MÜZİK DERSLERİ TEŞVİK EDİLECEK
Ortaöğretime geçişte merkezi sınav uygulamasını kaldırıp, okul başarı puanı üzerinden yürüyen ortak sınavlara (TEOG) geçerken sadece çocukların akademik başarıları değil, aynı zamanda veli, eğitimci olarak çocuklarımızdan şikayetçi olduğumuz bireysel yeteneklerini geliştirememe, sosyalleşememe, sanatsal sportif anlamda etkinlik yapamama durumlarını da ortadan kaldıracak bir mekanizma üreteceğimizi söylemiştik. Velilerimize “Çocuklarınızı bu tür etkinliklere yönlendirin” demenin bir karşılığı olmadığını daha önceki tecrübelerimizden gördük. Okullardaki görsel sanatlar, spor, beden eğitimi, müzik sayısını ve saatini artırmamıza rağmen işlevsel kullanılamadı. Veliler, öğretmenler, okul idarecileri bu derslerde yine akademik etkinlikler yapmaya devam etti, matematik, fizik sorusu çözdü. Bunun tek başına bir çözüm olmadığını anladık.

ALTYAPI TAMAM
Bunun için de TEOG’a bu yapılan etkinliklerin katkısı olursa kültür etkinliklerinin, boşa geçmiş zaman olarak görülmeyeceğini düşündük. Çocuklarımızın akademik başarısının yanı sıra etkinliklerin de değerlendirileceği bir altyapı üzerinde çalıştık. 15 Temmuz olmasaydı, geçen yıl bunu hayata geçiriyorduk. Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’yla karşılıklı güçlerimizi birleştirmek üzere protokoller yapmıştık ve geçtiğimiz yıl pilot uygulamaya geçecektik. Ancak 15 Temmuz’da yaşananlarla bu pilot uygulamayı erteledik.

HER İLDE BİR PİLOT OKULDA BAŞLIYORUZ
Bu yıl eylül ayında her ilden belirli pilot okullar seçilerek bununla ilgili altyapı süreci hazırlanmış olacak. Bunun için de kamuoyunda objektif bakış açısını ortadan kaldıran bir yapı oluşmamalı, güven zedelenmemeli. Her çocuğa eşit şekilde bu etkinlikleri yapma imkânı sunulabilmeli. Üzerinde çalışacağımız pilot uygulamayla oluşturduğumuz modelin velilerin, öğrencilerin, kamuoyunun güvenini sarsıcı bir unsur olup olmadığını tespit edeceğiz.
Türkiye’nin her tarafında çocuklarımıza bu tür imkânları sunabilme olanağını analiz edeceğiz. Bizi tatmin edici bir sonuç elde edersek bir sonraki eğitim öğretim yılında puan olarak katkısını bütün öğrenciler nezdinde uygulamaya geçireceğiz.

TEOG a ek puan

teog-sinavinda-yetenege-ek-puan-2017

ETKİ ORANI HENÜZ BELLİ DEĞİL
Teog sınavlarına ek puan da şuanki kurgumuz ortaokul sürecinde yani 5-6-7 ve 8’inci sınıftan itibaren bu tür etkinliklere çocukları yönlendirip, teşvik etmek. Eğer objektif şekilde yapabilirsek puan düzeyine katkısını bu uygulama esnasında göreceğiz. Öngörülerimiz var, ama sahada test edeceğiz. Şu anda oranı kararlaştırmadık, yüzde 20-30 da olabilir. Ancak yüzdelik dilim olarak mutlaka ortaokuldan liseye geçişte TEOG’da baz olarak kullanacağız. TEOG puanının hesaplanmasında akademik başarılarının yanına etkinlikleri de ekleyeceğiz.

HANGİ ETKİNLİKLER KATKI YAPACAK?
Bakanlığımız, okullarımızda öğrencilerimiz tarafından yapılan etkinliklerin toplandığı bir sistem oluşturdu. Verilerin geleceğe yönelik uygulamalara ışık tutması için sosyal etkinliklerle ilgili öğretmen ve akademisyenlerimizin katkısıyla bir sistematik yapı kurgulanarak ‘Sosyal Etkinlikler’ ana başlığında 5 alt tema belirledik. Bilimsel, Kültürel, Sanatsal, Sportif Etkinlikler ve Toplum Hizmeti Çalışmaları’nın alt basamakları şunlar:

KÜLTÜREL ETKİNLİKLER: Temel hedefimiz kültürel miras uygulamalarımızı gelecek kuşaklara aktarmak için gerekli mekanizmaları oluşturmak. Bunun için sözlü gelenekler ve anlatımlar, somut olmayan kültürel miras uygulamaları, toplumsal uygulama ritüel ve şölenler, doğa ve evrenle ilgili bilgi ve uygulamalar, el sanatları etkinlikleri, geziler (müze-ören yeri-tarihi mekan gezileri), sözlü gelenekler (aşıklık, mani söyleme, Nasreddin Hoca fıkraları anlatma, Dede Korkut geleneği), yöresel etkinlikler (yaylacılık, zeytin ve zeytinyağı kültürü vs) yapılacak.

SANATSAL ETKİNLİKLER: Amacımız küçük yaştan itibaren çocuklarımızın sanatsal yeteneklerinin tespit edilip, sonraki eğitimlerinin buna göre planlanması, her çocuğumuzun bir sanatsal etkinlikle ilgilenmesini sağlamak. Fonetik sanatlar (şan, solo, koro, orkestra, enstrüman), dramatik ve plastik sanatlar, gösteri sanatları (barak, bozlak havaları yöresel olarak tespit edilmiş meddahlık geleneği, okçuluk), el sanatları (ahşap oymacılığı, kilim dokumacılığı, bakırcılık, çalgı yapımcılığı, çömlekçilik, ebru sanatları, keçecilik, kilim dokuma, lüle taşı işleme).

SPORTİF ETKİNLİKLER: Bu etkinlikleri teşvik ederken iki amacımız var. Bir yandan çocuklarımızın vücut sağlıkları, çocukluklarını yaşayabilmeleri için onlara uygun ortamlar oluşturmak. Diğer yandan da profesyonel sportif altyapıyı hazırlamak için, ülkemizin ihtiyaç duyduğu başarılı sporcuları küçük yaştan itibaren tespit edip gerekli eğitimi alabilmelerini sağlamak. Bu amaçla da Gençlik ve Spor Bakanlığı ile yapılan protokolle 50’nin üzerindeki federasyonlarla işbirliği olacak ve tüm spor branşlarıyla ilgili başlıklar takip edilecek.

BİLİMSEL ETKİNLİKLER: Çocuklarımızın eğitim süreçlerine uygun bilimsel etkinliklere yönlendirilmesini de planladık. Bu amaçla başta TÜBİTAK ve üniversiteler olmak üzere yetkin kurum ve birimlerle işbirliği halinde yapılacak çalışmaları kapsayacak şekilde; Bilim Olimpiyatları, Bilim Şenlikleri, Bilim Fuarları, Bilimsel Proje Yarışmaları, Patent Sahibi Olma, Bilimsel Toplantılar, Bilimsel Araştırma Yarışmaları, Zekâ Oyunları vb. başlıkları içerecek çalışmalar izlenecek.

TOPLUMA HİZMET ÇALIŞMALARI: Temel hedefimiz çevresini tanıyan, etrafının sorunlarıyla ilgilenen, topluma yararlı olmayı önceleyen sosyal bireyler olmalarına yardımcı olmak. Öğrencilerimiz tarafından okul Sosyal Etkinlikler Kurulu’nca belirlenen çalışma başlıkları göz önünde bulundurularak, okul kulüpleri marifetiyle çevreye ve sosyal hayatın ihtiyaçlarına duyarlı ve okulun ihtiyaçlarına göre yapacağı toplum hizmetleri çalışmalarını kapsar.

5 İNCİ SINIFLARA HAZIRLIK
Ortaokul 5’inci sınıflarda yoğunlaştırılmış yabancı dil ağırlıklı programı önümüzdeki eğitim yılında başlamak için çalışmalar sürüyor. 600’ün üzerinde okulda pilot uygulayacağız. Herhangi bir dersten azalma olmaksızın seçimlik dersleri bu yönde çeşitlendireceğiz. Programın planlanması aşamasında çalıştaylar, literatür taraması, mevcut yabancı dil öğretim programına yönelik anketler gibi çeşitli çalışmalar yapıldı. Yabancı dil öğretiminde alanında yetkin kuruluşlarla görüşüldü. Yabancı dil öğretimine 5’inci sınıflarda 16-18 saat ayrılması uygun görüldü ve buna göre taslak öğretim programı hazırlandı. Talim ve Terbiye Kurulu program üzerinde çalışıyor. Uzaktan eğitimden yararlanabiliriz. Yabancı dil düzeyi öğrencilere faydalı olabilecek, yeterince skoru ve düzeyi olan öğretmenlere yaz aylarında hizmetiçi eğitim başlattık. Etkili ve verimli hizmet içi eğitimler, ölçme ve değerlendirme sisteminin düzenlenmesi gibi planlamalar var. Amacımız en iyi olanakları kullanarak yabancı dili öğretim sürecini, işlevsel hale getirmek.

DEVAM AFFI SENEYE YOK
Sınav kazanıp devamsızlık yapan liselilere üniversiteyi kazanınca tolerans tanıdık. Son kez mağduriyet yaşanmasın diye düzenleme yaptık. Bundan sonra devamla ilgili velilerden talep gelmesin, çocuklar yönetmelikte tanımlandığı biçimde mutlaka devam etsin, seneye bu konuda çalışmamız olmayacak.

ÖNEMLİ OLAN KATILIMI ÖDÜLLENDİRMEK
Her çocuk bir etkinliğe gitsin istiyoruz, katılımı ödüllendirmek gerekiyor. Çocuğun etkinliğe katılması bizim için bir değer, bunu mutlaka bir veri olarak alalım. Katıldığında bir ürün ortaya çıkarıp çıkarmaması da önemli. Örneğin bir sergi açıyor ya da müzik resitalı veriyor mu? Uluslararası alanda derece elde ediyor mu? Bu da ödüllendirilmeli. Kamuoyunda objektif değerlendirmeyi ortadan kaldıracak bir düzenleme yapmamalı, ona da hassasiyetle dikkat edeceğiz. Etkinliklerden alınan notlarla akademik başarıları belli oranda birleştirip liseye yerleştirilirken öğrenciyi hem yönlendirmiş olacağız, hem de sanat, spor ya da başka yeteneğine göre liseye yerleştireceğiz. Böylece çocuklarımızın okul dışında zaman geçirmesini, etkinliklere katılmasını teşvik edeceğiz.

ÜNİVERSİTE SINAV SİSTEMİ KONUSUNDA YÖK İLE TECRÜBELERİMİZİ PAYLAŞTIK
Üniversite sınav sistemini TEOG benzeri bir sisteme dönüştürme talebimiz yok. Biz sadece TEOG uygulamasının başarılı sonuçlarını paylaşıyoruz. Bu inisiyatif tamamen YÖK’te. YÖK ile de bu konuda tecrübelerimizi paylaştık, gerekli şeyleri anlattık. Bundan sonraki süreçte YÖK’ün atacağı adımlara destek olacağımızı söyledik.

 

Alıntı: mebajans.net

28 Temmuz 2017/tarafından admin
https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2017/07/teog-sinavinda-yetenege-ek-puan-2017.jpg 315 630 admin https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2020/03/nar-sanat-2020-logo.png admin2017-07-28 14:20:392017-07-30 08:57:36TEOG sınavında Sanat Etkinliklerine Ek Puan 2017-2018 Eğitim Dönemiyle Başlıyor!
admin

Barok Sanatı Nedir?

Sanat Haberleri
barok-sanati-nedir

Maniyerizm’den sonra ortaya çıkan Barok Sanatı 16. Yüzyılın sonlarına doğru İtalya’da doğmuştur. Bu akım 18. Yüzyılın başında ise tüm İtalya’ya ve birçok Avrupa ülkesine yayılmıştır. Rönesansta dengeli olan görünüm Barokta bozulmuştur ve anlatım oldukça abartılıdır. Ayrıca Barokta gösteriş ve heyecan vardır. Bunun sonucunda da ortaya gösterişli mimari yapılar ve duygu yüklü eserler çıkmıştır. Bu akımın bilinen en önemli özellikleri görkem, aşırılık ve heyecandır.

Barok sanat akımı özellikle mimaride, heykelcilikte ve resimde görülmektedir.

Barok Resim Sanatı

Barok resim sanatında sıkça işlenen konular arasında azizlerin yaşamı, mitolojik konular, ailelerin tarihi ve kahramanlık öyküleri yer alır. Ayrıca barok sanatında manzaralar ve natürmort ile tek ya da grup portreleri de ön plandadır. Barok resim sanatının ayırt edici özelliklerinden birisi de kuvvetli gelen ışığın yüzeyde gölgeler oluşturacak şekilde yansımasıdır. Bunun sonucunda ise resimdeki duygu ve hareket güçlenir. Bu sanatın önde gelen ressamları arasında Caravaggio(İtalya), Velazquez(İspanya), Rubens(Belgium), Lorrain(Fransa) ve Rembrant(Hollanda) sayılabilir.

barok-sanati-nedir

En önemli Barok Resim Sanatı Eserleri aşağıdaki gibidir:

• Caravaggio – Aziz Thomas’ın şüphesi

• Rembrandt – Gece Devriyesi

• Rubens – Masumların Katli

• Vermeer – İnci Küpeli Kız

• Bernini – Apollo’nun Daphneyi Kaçırması

• Tintorette – Son Akşam Yemeği

• Valezquez – Yumurta Pişiren Yaşlı Kadın

• Murillo – Kavun Yiyenler

• Anthony Van Dyck – Kutsal Aile Dinleniyor

• Carracci – Kasap Dükkanı

• Guido Reni – Tesbihli Madonna

• Tiepolo – Palazzo Labia’daki Kleopatra’nın Ziyafeti

• El Greco – Kont Orgaz’ın Cenazesi

• Ter Borch – Munster Anlaşmasının Onaylanması

• Pieter De Hooch – Anne

• Jacob Van Ruisdael – Wijk Bij Duurstede’deki Yel Değirmeni

• Meindert Hobbema – Middelharnis’deki Yol

• Frans Hals – Toplu Portre

• Titian – Urbino Venüsü

Barok Mimari

Barok sanat akımı mimarlık alanında da ön plana çıkmıştır. Barok sanatının Roma’da doğduğu varsayılır ve İtalya’daki barok sanatının en güçlü mimarları Francesco Borromini ile Lorenzo Bernini’dir. Bu mimarların ardından ise Pietro Berettini Da Cortona, Guarino Guarini ve Baldassare Longhena gelmektedir. Barok mimari sanatının yayıldığı diğer ülkeler ise Fransa, İspanya, Almanya, Polonya, Avurturya, Rusya ve Çekoslavakya’dır.

barok-sanati

Barok mimarisinin en önemli özellikleri şöyledir:

• Renkler ve süsler çok yoğun kullanılmaktadır.

• Görkemli heykeller, fıskiyeli havuzlar, muazzam salonlar, mükemmel duvar işlemeleri, tamamlanmamış mimari öğeler, geniş skalalı tavan freskleri barok mimaride yer alan ana unsurlardır.

• Yumuşak olan gotik tarz tamamen reddedilmektedir.

• Düz hatlar yerine yuvarlak hatlar kullanılmaktadır.

• Sarayların ve diğer büyük yapıların cephelerine çok önem verilmektedir.

Barok döneme ait en önemli mimari yapılar aşağıdaki gibidir:

• Versailles Sarayı

• Palais du Luxemburg

• Belvedere Sarayı

• San Carlo alle Quattro Fontane

• St. Paul Kilisesi

Barok Dönemi Heykelciliği

Bu dönemde hem resim hem heykelde insanların iç dünyasını ve ruh halini aksettirmek ön plandadır. Heykellerdeki kahramanlarda tıpkı resimlerdeki kahramanlarda olduğu gibi çirkine pek yer verilmez. Bunun yanında barok dönemi heykelciliğinin özellikleri ülkeden ülkeye de bir takım değişiklikler göstermektedir.

barok-art

Ülkeden ülkeye değişen bazı özelliklere karşın bu dönemde yapılan heykellerin karakteristik özellikleri şunlardır:

• Tam gerçekçilik

• Büyük ölçüde resimli etkiler

• Teknik üstünlük

Yine İtalya’dan örnek verecek olursak, bu alanda bir deha olan Bernini’den bahsetmemek olmaz. Bernini hem heykeltıraş hem mimardır ancak mimari eserleri de adeta heykellerini vurgulama özelliği taşımaktadır. Bunun en güzel örneği ise Vatikan’da yer alan sütunlardır.

Barok Sanatı Hakkında Bilinmesi Gerekenler

• Barok kelimesi Portekizce Barucco’dan gelmektedir. Barucco ise düzensiz incilere verilen isimdir.

• Barok sanatı özellikle Roma’da yer alan kiliselerde, Avrupa’daki saraylarda ve şatolarda etkisini göstermiştir.

• Barok resim sanatında vücut adalelere ve damarlara kadar gösterilmektedir.

• Yine barok resimde durgun yüz ifadeleri yerini hisli ve neşeli, bazen de ıstıraplı ifadelere bırakır.

• Avrupa ile temasların artması sonunda Osmanlı’da da Barok tarzının etkileri görülmeye başlamıştır. Ancak bizim sanatçılarımızın da yorumlarıyla beraber batıdakinden daha farklı eserler ve yapılar ortaya çıkmıştır. İstanbul’da yer alan barok mimarisi eserlerinden bazıları Nuruosmaniye, Ortaköy ve Laleli camileri ile Selimiye Kışlası’dır.

• Katolik ülkelerde veba salgınının bittiğine şükretmek için yapılan Veba Sütunları da barok dönemi eserleri arasında yer almaktadır.

• Barok akımı aynı zamanda edebiyatta, dansta ve müzikte de etkilerini göstermiştir.

04 Aralık 2016/tarafından admin
https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2016/12/barok-sanati-nedir.jpg 323 450 admin https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2020/03/nar-sanat-2020-logo.png admin2016-12-04 12:43:312016-12-04 12:43:31Barok Sanatı Nedir?
admin

Tarihin Çözüme Kavuşamamaış Gizemli Metinleri

Sanat Haberleri

Tarihin çözüme kavuşmamış gizemli metinleri görenlerin kafalarını oldukça karıştırıp, büyük merak uyandırıyor..

Tarihte birçok uygarlık kalıcı olma ve geleneklerini gelecek nesillere aktarma adına semboller ve kendilerine ait alfabeler içeren eserler bırakmış.  Ancak onlardan bazıları hala daha gizemlerini korumakta ve sır olarak tutulmakta.

1 – Gregory  Külliyatı 13.yüzyıl

gregory-külliyatı-el-yazması-metinleri

Bir diğer ismi ‘’Smithfield Külliyatı’’ olan bu eser Papa 9. Gregory tarafından yazılmıştır. Bu metinde yazılanlardan çok içerdiği resimler dikkat çekiyor. Dini bir özellik taşımasına rağmen, hayvan başlı insan vücutlu canlılar kanlı işler yaparken resmedilmiş bu kitapta.

2 – Ripley  Metinleri 16.yüzyıl

ripley-metinleri

16.yüzyılda yaşamış olan George Ripley’e ait bu eser. Bir parşömen üzerinde yazılmış bu metin 6 metre uzunluğunda ve şifreler içeriyor. Bilim dünyasında birçok soruya cevap olacağı düşünülen bu eserin ölümsüzlüğün sırrını bile içerdiği söylenmekte.

3 – Voynich  El Yazması 15.yüzyıl

voynich-el-yazması

Polonya’da bir sahaf olan Wilfird M. Voynich’e ait olan bu el yazmalarından bazıları Yale Üniversitesi kütüphanesinde bulunmakta. Birçok uzman bu metinleri çözmeye çalışsa da henüz daha ne alfabesi olduğu bile bulunamamış.

4 – Soyga Kitabı 16.yüzyıl

Soyganın-kitabı-el-yazması-metinleri-book-of-soyga-768x747

Kraliçe Elizabeth’in danışmanı görevinde bulunan John Dee’ye verilmiş olan bu kitapta günümüzde gizemini korumakta. Aynı zamanda dönemin ünlü matematikçi ve simyacılarından olan John, kitabı uzun yıllar boyunca kütüphanesinde saklamış. Ölümünden sonra ise akıbeti bilinmeyen kitap 1994 yılında tekrar bulunuyor. Yunanca anlamı ‘’kutsal’’ olan bu kitabın büyü tarifi içerdiğine inanılıyor.

5 – Popol Vuh 1701

Popol-vuh-Metinleri

Guatemela’da Ximenez isimli misyoner bir rahip tarafından ispanyolcaya çevrilen kitabın sırrı hala daha çözülememiş. Maya uygarlığının kullandığı ‘’Kiçe’’ alfabesiyle yazılmış olan bu kitab ‘’İnsanların Kitabı’’ anlamına geliyor. Anlamına bakınca o dönemlerin birçok ‘’akıllı’’ canlı türüne sahiplik yaptığını düşünmemek elde değil.

6 – Rohonc Metinleri 19.yüzyıl

Rohonc-Metinleri

Kimliği bilinmeyen bir adam tarafından Macar bilim adamlarına bağışlanmış bu metinler tarihin en gizemli metinleri arasında yer alıyor. Sebebi ise 200 farklı sembolden oluşan bir alfabesinin olması ve nereden geldiğinin bilinmemesi.

7 – Vivian Kızların Hikayesi 1973

vivian-kızları-el-yazması-metinleri

Çok eski tarihlere dayanmamasına karşın bu eser oldukça enteresan. Yaklaşık 15.000 sayfadan oluşan eser bir hastane görevlisi olan Henry Darger’ın kütüphanesinde bulunmuş. Bu eseri enteresan kılan özelliklerden biri ise içine sulu boya kullanılarak birçok korkunç görselin çizilmiş olması.

03 Haziran 2016/tarafından admin
https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2016/06/Rohonc-Metinleri.png 387 630 admin https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2020/03/nar-sanat-2020-logo.png admin2016-06-03 10:42:062016-06-03 10:42:06Tarihin Çözüme Kavuşamamaış Gizemli Metinleri
admin

Haluk Bilginer başka bir dünyadan, Esra Bezen Bilgin oyunculuğun en doğal hali!

Sanat Haberleri

Pencere”de Haluk Bilginer ve Esra Bezen Bilgin yıllar önce yasak aşk yaşayan Tom ve Kyra rolünde. Oyunda Haluk Bilginer restoran zinciri sahibi Tom, Esra Bezen Bilgin ise idealist bir öğretmen olan Kyra rolünde. Orijinal adı “Skylight” olan İngiliz yazar David Hare’nin kaleme aldığı oyunu Bilginer dilimize çevirdi, Birkan Uz yönetti.

Haluk Bilginer ve Zuhal Olcay’ın 1999’da Kadıköy – Moda’da kurduğu Oyun Atölyesi, iyi oyun izleme garantisiyle tanınır. “Nehir”, “Dolu Düşün Boş Konuş”, “Kim Korkar Hain Kurttan” gibi oyunlar aklıma gelen muazzam işlerden birkaçı. “Bir oyun izledim hayatım değişti” cümlesini şimdi değiştiriyor ve “Bir oyuncu izledim dengem değişti”ye dönüştürüyorum.

Oyunun ismi “Pencere”, oyuncunun ismi Haluk Bilginer. Oyunla başlayayım. Orijinal adı “Skylight” olan İngiliz yazar David Hare’nin kaleme aldığı Bilginer’in Türkçe’ye çevirdiği, Birkan Uz’un yönettiği oyun önce dekoruyla içine çekiyor seyirciyi. O dekor Esra Bezen Bilgin’in hayat verdiği idealist öğretmen Kyra’nın evini yansıtıyor perdeye.

Kyra, üniversite yıllarında zengin bir restorancı olan Tom’un mekanında iş bulmuş, zaman içince Tom’a, Tom’un karısına ve çocuğuna yakınlaşmış güzel bir kadın. Kadın güzel, adam zengin olunca aşk da oluyor haliyle. Ancak oyunun tadını kaçırmamak için burada paylaşmayacağım bir nedenden dolayı ayrılıyor ikilinin yolları. Kyra İngiltere’nin varoşunda öğretmenlik yapmaya, Tom ise yine zengin ama beyhude bir halde işlerini kovalamaya devam ediyor. Kader onları genç kadının salonunda bir araya getiriyor. İşte Haluk Bilginer faktörü de burada devreye giriyor.

Tom karakterine can veren Haluk Bilginer dekorun kapısından içeri girdiğinde ve oyuna ilk adımını attığında zihnimde şu cümle belirdi: Aman Allah’ım Haluk Bilginer bir devmiş. İşte “Sahnede devleşti” manşeti nasıl vücut bulur böylece anlamış oldum. Duruşu, bakışı, yürüyüşü, gülüşü ile tamamen sahneye hakim olduğu hissini seyirciye geçiren Bilginer, reaksiyonları da takip etmeyi ihmal etmedi. Esprisine güldük, bir espri daha yaptı, yine güldük. Ağlarken üzüldüğümüzü anladı, bu kez gözyaşlarıyla oynadı. Dolayısıyla oyunun sonunda alkışlar hiç susmadı.

Esra Bezen Bilgin.. Ödüllü oyuncularımızdan. Öyle rahat, öyle doğaldı ki. Sanki biz seyirciler olarak oyunun içindeyiz o Kyra olarak kendi hayatının içindeydi. Daha önce röportaj yapma ve sohbet etme imkanı bulduğum Bilgin sahnede de gündelik hayatındaki gibi olağan, çabasız ve samimi bir performans sergiledi.

3 kişilik oyunun diğer köşe taşıysa Kürşat Demir. İngiltere’de oyunculuk eğitimi alan Demir, Oyun Atölyesi’nin titiz elemeleri sonucunda kapmış rolü. Dolayısıyla o da işin hakkını veriyor sahnede.

“Pencere” sezon boyunca ve kış sezonunda sahnelenmeye devam edecek. Hayata ve ilişkilere farklı bir pencereden bakmak isteyenler, gişeden biletlerini ısrarla isteyebilir. haluk-bilginer-baska-bir-dunyadan-esra-bezen-bilgin-oyunculugun-en-dogal-hali,tYRQssN930ytatevmWIiCw

23 Mayıs 2016/tarafından admin
https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2020/03/nar-sanat-2020-logo.png 0 0 admin https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2020/03/nar-sanat-2020-logo.png admin2016-05-23 15:34:122016-05-23 15:34:12Haluk Bilginer başka bir dünyadan, Esra Bezen Bilgin oyunculuğun en doğal hali!
admin

Literatüre gireli çok olmayan 25 İlginç Psikolojik Gerçek

Sanat Haberleri

İşte birbirinden ilginç psikolojik gerçekler…

 

1. İnsanın kendi kendini gıdıklayabilmesi mümkün değil. Sadece bazı şizofren hastaları, kendi kendilerini gıdıklayabiliyor!

şizofren

2. Dünyada psikologlar tarafından tanımlanan 400’ün üzerinde fobi türü var!
klinofobi

3. Beyin, sıkıcı insanlardan dinlediğiniz sıkıcı konuşmaları olduğu gibi KAYDETMİYOR! Onları daha ilginç hale getirerek yeniden yazıyor.
sıkıcı konuşmalar
4. Yapılan bir araştırmaya göre, profil sayfalarına çok sayıda“selfie” yükleyen erkek kullanıcıların, psikopat ve narsistik kişilik bozukluğuna sahip olma olasılığı çok yüksek.

psikopat ve narsistik
5. Dinlediğiniz müzik türü, dünyayı algılayış biçiminizi de etkiliyor.
müzik ve algı

 

6. “Aşık olmak” ile “Obsesif-kompulsif kişilik bozukluğuna sahip olmak” vücutta aynı biyokimyasal etkiyi yaratıyor.

obsesif
7. Araştırmalara göre, parayı fiziksel olarak birşeylere“sahip olmak” için değil de, “deneyim kazanmak” için harcamak, insanı daha çok mutlu ediyor.

para ve deneyim
8. Son bulgulara göre, Fobiler aslında DNA aracılığıylanesilden nesile aktarılan hatıralardan ibaret…
kalıtsal fobiler

 

9. Daha önce “Yürüyen Ceset Sendromu” diye bir hastalık duymuş muydunuz? Bu ruhsal bozukluğa sahip olan hastalar; ölü olduklarını, etlerinin çürüdüğünü, organ ve kanlarının olmadığını düşünüyor!
Yürüyen-Ceset-Sendromu-Nedir

10. Psikologların yaptığı incelemeye göre “internet trolleri” narsistik, psikopat ve sadistik kişilik özellikleri gösteriyor.

(Trol, internette insanları sinirlendirmek ya da münakaşa başlatmak için tohum ekmeye çalışan kişilere deniyor. Bu kişiler, internetteki sosyal ortamlara kasten provoke edici veya konu ile ilgisi olmayan mesajlar göndererek, duygusal tepkiler verdirtme veya başlığın konusunu dağıtma amacı güdüyor)
ineternet ve trol

 

11. Televizyonların ve popüler kültürün hayatımıza girmesiyle ortaya çıkan bir diğer ruhsal bozukluk da“Truman sendromu”… Bu hastalığa yakalananlar, hayatlarının her aşamasının tıpkı filmdeki gibi gizlice kameraya kaydedilip televizyonda gösterildiğini zannediyor.
truman sendromu

12. Bir şarkının “en sevdiğiniz şarkı” olmasının sebebi, onu hayatınızdaki “duygusal bir an” ile eşleştirmenizden ileri geliyor.
enigma

13. Yapılan araştırmalar, cahil insanların kendilerinimükemmel görmeye; zeki insanların ise yeteneklerini hafife almaya eğilimli olduğunu gösteriyor.
zeka ve cehalet

14. Paris sendromu, özellikle Japonların yakalandığı garip bir psikolojik rahatsızlık… Paris’e gelmeden önce şehirle ilgili büyük beklentileri olan kişiler, şehrin gerçek yüzüyle karşılaşınca depresyona giriyor.
paris sendromu
15. Kudüs sendromu da yine literatüre geçen bir başka ilginç rahatsızlık. Kudüs’ü ziyaret eden hacı ve turistlerden bazıları, buradaki kutsal atmosfere kendilerini kaptırıp, büyük bir dini lider olduklarına inanmaya başlıyor. Daha da ileri gidip kendini Mesih, Hz İsa ya da Hz Musa zannedenip, Kızıldeniz’i yarmaya çalışanlar da var!
asalı mucize
16. Doğuştan görme engelli olan kişiler, şizofreni hastalığına yakalanmıyor!
görme engelliler

17. Cep telefonunu kaybetmenin, artık bir fobi olarak literatürde yer aldığını biliyor muydunuz? Nomofobi, cep telefonu ve bağlantısını kaybetme korkusu demek.
telefonu kaybetmek
18. Birisine 20 saniyeden uzun süre sarıldığınızda, beyinde“sosyal bağlanma”dan sorumlu oksitosin hormonu salgılanıyor ve böylece bu kişinin size daha çok güvenmesini sağlıyorsunuz.
sarılmak
19. İnsanlar fiziksel açıdan yorgun olduğunda, dürüst olmaya daha eğilimliler. Bu nedenle gece geç saatte yapılan konuşmalarda, itiraflar daha sık oluyor.
dürüstlük

 

20. Farklı coğrafyalarda yaşayıp farklı dilleri konuşsa da, yeryüzünde yaşayan tüm insanlar şu 6 duygu için aynı yüz ifadesi ve mimikleri kullanıyor: mutluluk, öfke, üzüntü, korku, şaşırma ve iğrenme.
mutluluk, öfke, üzüntü, korku, şaşırma ve iğrenme
21. Reddedilmek, beyin tarafından fiziksel bir acı olarak algılanıyor.
fiziksel acı

22. Hedeflerinizi her zaman kendinize saklayın! Çünkü yapılan bir araştırmaya göre, hedeflerinizi başkalarına ilan ettiğinizde, onları gerçekleştirme ihtimaliniz düşüyor.

hedef
23. Sevdiğiniz birini gördüğünüz zaman, gözbebekleriniz büyüyor. Anı şey, nefret ettiğiniz birini gördüğünüzde de geçerli…
göz bebeği

24. Bugün liseye giden sıradan bir öğrenci, 1950’lerde psikiyatrik tedavi gören ortalama bir hasta ile aynı kaygı seviyesine sahip!

liseli kaygısı
25. Günümüzde araştırmacılar arasında internet bağımlılığının da artık bir akıl hastalığı olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hakkında devam eden bir tartışma var …

internet-bagimliligi

 

Kaynak : fwmail

05 Nisan 2015/tarafından admin
https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2015/04/müzik-ve-algı.jpg 680 510 admin https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2020/03/nar-sanat-2020-logo.png admin2015-04-05 17:05:052015-04-05 17:06:31Literatüre gireli çok olmayan 25 İlginç Psikolojik Gerçek
admin

Da Vinci’nin 7 Temel Prensibi

Sanat Haberleri

Leonardo Da Vinci’nin genel olarak uyduğu prensipleri öğrenince başarmak için gereken özellikleri de görmüş oluyoruz adeta.

da-vinci-profile-650x325

 

1) Curiosita (Merak)

1 merak

Yaşama doymak bilmeyen bir merak ve devamlı öğrenme için acımasız bir arayış anlamına gelir. prensibi açıklayıcı olarak ” büyük beyinler büyük sorular sorarlar” cümlesini kullanabiliriz. Da vinci ruhunun dinamosu devamlı olarak öğrenme arayışında olmaktır. Bunun için hiçbir konu, hiçbir dal ayrımı yapmaksızın, çevremizdekilerin düşünecek ve söyleyeceklerinden çekinmeden, merakımızı kaybetmeden sormak, araştırmak, öğrenmek gereklidir. Leonardo bu konuda ” tıpkı demirin kullanılmama nedeniyle pas tutması ve durgun suyun kokuşması veya soğuğun buza dönüşmesi gibi, kullanılmadığı sürece zekamız ziyan olur.” demiştir.

2) Dimastrazione (İspat)

2 Dimastrazione-ispat

 

Bilgiyi deneme yolu ile test etme, sebatkarlık ve hatalardan ders alma arzusu anlamına gelir. Öğrenmek tek başına yeterli değildir. Öğrenilen her şey mutlaka denenerek test edilmeli, doğruluğuna ondan sonra karar verilmelidir. Bunun için bizden önce ortaya atılmış her türlü teoriye, bize sunulmuş her türlü bilgiye ilk başta şüpheli yaklaşmalı, onu elimizdeki ve elde edebileceğimiz imkanlarla yeniden test etmeli, daha önce yapılmış hataların farkına vardığımızda üstüne giderek doğru bildiğimizi ispata çalışmalıyız.

Tüm zamanların en büyük dahisi kabul edilen leonardo bile büyük hatalar ve şaşırtıcı gaflar yapmıştır. Kendiside bu konuda “bana öyle geliyor ki bütün kesin kanaatlerin anası olan deneye dayanmayan, kökeni veya vasıtaları birinci elden, denenmemiş veya beş duyudan biriyle sınanmamış bilimler yararsız ve hatalarla doludurlar” demiştir. Bunun için hatalardan, önümüze çıkan güçlüklerden ders alarak, öğrendiğimiz her yeni bilginin doğruluğunu mutlaka test edip ondan sonra hafızalarımıza kazımamız gerekir.

3) Sensazione (Hissetme)

3 Sensazione-Hissetme

 

Duyguların özellikle hayati deneyimlerin bir aracı olan görüşün devamlı olarak rafine edilmesi anlamına gelir. bir önceki bilginin test edilmesinin esas olduğu açıklanmıştı. İşte bu testlerin yapılması insanın görme, duyma, tat alma, dokunma ve hissetme duyuları ile yapılır. Bu testlerin başarılı olması için bu duyguları geliştirmek esas olmalıdır. insanın doğduğu gibi duyularını sabit tutması başarıyı tökezler. Bu amaçla duyularımıza hitap eden her türlü dış etkeni algılama, anlama ve öğrenme çalışmaları, pratikleri yapmalıyız. Mzik dinlemeli, resim çizmeli, müzeler gezmeli, kitap okumalıyız. değişik yiyecek ve içecekler tatmalı, çevremizdeki her şeye dokunmalı, canlı, cansız varlıkları hissetmeli, onları tüm beden ve duyularımızla algılamaya çalışmalıyız.

4) Sfumato (Pus)

4 pus

 

Belirsizliği, paradoksu ve kararsızlığı kucaklama arzusu anlamına gelir. Güçleri uyandırıp deneyimleri artırırken ve duyular geliştirilip kesinleştirilirken mutlaka bilinmeyenlerle karşılaşılacaktır. İşte insanın zihnini bu belirsizliklere karşı açık bulundurması yaratıcı potansiyelini serbest bırakmasının tek ve en güçlü gizidir. Gelişen dünyada başarılı olmak için belirsizlikler altında çalışmaya alışmalıyız. Paradoksla karşılaştığımızda sükunetimizi koruyarak etkili ve sağlıklı bir zihne sahip olabiliriz. Kısaca koşulların her gün değiştiği dünyamızda her an bir şeylere şaşırmaya, fazla heyecan göstermemeye ortaya belirginlerden çok belirsizlikler çıkacağına kendimizi hazırlamalı ve alıştırmalıyız.

5) Arte/Scienza (Bilim & Sanat)

Arte-Scienza -Bilim -Sanat

 

Bilim ve sanat, mantık ve hayal arasındaki dengenin geliştirilmesi, “bütün beyin” ile düşünme anlamına gelir. Prensibin özü kişinin beyninin tümünü kullanmasıdır. Hiçbir insan tek bir yeteneği veya birkaç yeteneği olan biri değildir. her insan doğuştan her türlü yeteneğe sahiptir. Yaşadığı ortam, koşullar, çevresindeki insanlar, kişinin beyninde ilgili bölümlerin gelişmesine neden olur. Fakat asıl olan insanın kendisinin beyninin tümü ile düşünerek tüm yeteneklerini geliştirmesidir. Bunun için günlük yaşamda yaptığımız her şeyi çok yönlü düşünmeliyiz. onunla ilgili her türlü ince ayrıntıya girmeliyiz. Elimizdeki işi hem bilim hem de sanatsal olarak değerlendirip, bilim ve sanat kurallarına uygun ve aynı zamanda mantık kurallarına uygun ve hayal gücümüzü zorlayıcı şekilde ortaya koymalıyız. Mesela bir at resmi çizeceğimiz zaman hayal gücümüzü çalıştırmalı, mantığımıza uygun çizmeliyiz. Çizerken sanatsal açıdan bakmalı ama bilimsel olarak at anatomisine uygun çizmeliyiz.

6) Corporalita (Vücudi Olma)

Corporalita -Vücudi Olma

 

Zerafetin her iki elide aynı şekilde kullanabilmenin fitressin ve dengenin sağlanması anlamına gelir. Kişinin başarılı olması için öncelikle kendisiyle barışık olması gerekir. Bunu sağlayacak bir etkende insanın sağlıklı, zarif ve dengeli bir vücuda sahip olmasıdır. Bunun için kişinin sahip olduğu fiziki yapısını geliştirmesi gerekir. Bunu sağlamak amacıyla kişi; stresten uzak durmalı, zihnini şen tutmalı, dengeli bir beslenme yapmalı, uykusunu düzenli olarak almalı, zarafetine dikkat etmeli ve sağlığını korumalıdır. Kısaca tüm organlarının düzenli ve dengeli çalışmasına dikkat etmeli, organlarının kullanım kapasitelerini devamlı ve metotlu olarak geliştirmektir.

7) Connessione (İlişkilendirme)

7 Connessione -İlişkilendirme

Bütün olanların ve her şeyin ilişkisini anlamak ve değerlendirmek, sistemli düşünme anlamına gelir. Bu prensip daha önce sayılan altı prensibin sebep ve sonuçlarını ilişkilendirmeyi, bir arada değerlendirmeyi anlatır. Kısaca yaşadığımız her şeyi bir biriyle olan ilişkisini anlama çalışmalı, her şeyi bir arada değerlendirmeliyiz. Bu bölümde anlatılan yedi da vinci prensibini hayata uygularken şu sorular sorulmalıdır;

– Doğru soruları soruyor muyum?
– Hatalarımdan ve tecrübelerimden ders alma yeteneğimi nasıl geliştirebilirim, düşünme bağımsızlığımı nasıl geliştirebilirim?
– Yaşım ilerlerken duyularımı keskinleştirmek için planım nedir?
– Yaşamın paradokslarını göğüslemek için yaratıcı gerilimi muhafaza yeteneğimi nasıl geliştirebilirim?
– İşte ve evde bütün beynimle düşünebiliyor muyum?
– Vücut ve zihnin dengesini nasıl geliştirebilirim?
– Yukarıdaki bütün unsurlar nasıl birbirine uyar? Her şey her şeye nasıl bağlanır?

Dünyanın uzmanlaşma ve dallarına ayrılma yolunda hızla ilerlediği bir dönemde, yaratıcının verdiği yaratıcılık özelliklerimizi geliştirerek, yaşamımızı kolaylaştırmaya olan ihtiyacımızı bize sağlayacak da vinci ruhunu kullanmak hiçte zor olamayan bir yöntemdir.

Kaynak : habermass.com

28 Mart 2015/tarafından admin
https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2015/03/da-vinci-profile-650x325.jpg 325 650 admin https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2020/03/nar-sanat-2020-logo.png admin2015-03-28 18:32:192015-03-28 18:32:19Da Vinci’nin 7 Temel Prensibi
admin

Ülkemizde sanatın üvey evlatları gibiler

Sanat Haberleri

“Üvey evlât gibiyiz”

İki genç balet, sitemkâr. Türkiye’de yeterince ilgi görmediklerinden yakınıyorlar. ABD’de düzenlenen Grand Prix Klasik Bale Yarışması’nda Deniz Akarslan klasik balede birinci, Berkay Günay da modern dansta ikinci oldu. Önlerinde New York finali var. Ama ceplerinde beş kuruş para yok.

Deniz ile Berkay, başarının sırrı 'disiplin' diyor. İkili, her gün 7 saat çalışıyor. [Fotoğraf: Hüseyin Narin/Al Jazeera Türk]

Deniz ile Berkay, başarının sırrı ‘disiplin’ diyor. İkili, her gün 7 saat çalışıyor. [Fotoğraf: Hüseyin Narin/Al Jazeera Türk]

Deniz Akarslan ve Berkay Günay, iki genç balet. Biri 16, diğeri 17 yaşında. Her ikisi de İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Bale bölümü öğrencisi.

Başak Çubukçu Prodüktör

Yazıyı Hazırlayan: Al Jazeera Türk Kanalı’nda Kıdemli Haber Prodüktörü .
Başak Çubukçu

 

Deniz ve Berkay, geçen günlerde Amerika Birleşik Devletleri’nde düzenlenen Grand Prix Klasik Bale Yarışması’nda birincilik ve ikincilik elde etti. Deniz, klasik dalda birinci oldu. Berkay da modern dansta ikinci. Bu derece, onların yaşıtları arasında Türkiye adına elde edilmiş en önemli derece.

Deniz, Berkay ve hocalarıyla prova arasında görüştük.

Grand Prix Klasik Bale Yarışması’nda elde ettikleri dereceler önemli çünkü Deniz ve Berkay, uluslararası arenada ilk kez boy gösterdi. İlk tecrübelerinde kendilerinin dahi beklemediği bir gururu yaşadılar. Aslında elde ettikleri başarı, yarı final. Asıl önlerinde daha zorlu bir etap var: final elemesi… Her ikisi de çok sıkı çalışıyorlar.

Deniz Akarslan ve Berkay Günay, iki genç balet. Biri 16, diğeri 17 yaşında. Her ikisi de İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Bale bölümü öğrencisi.

Deniz ve Berkay, geçen günlerde Amerika Birleşik Devletleri’nde düzenlenen Grand Prix Klasik Bale Yarışması’nda birincilik ve ikincilik elde etti. Deniz, klasik dalda birinci oldu. Berkay da modern dansta ikinci. Bu derece, onların yaşıtları arasında Türkiye adına elde edilmiş en önemli derece.

Deniz, Berkay ve hocalarıyla prova arasında görüştük.

Grand Prix Klasik Bale Yarışması’nda elde ettikleri dereceler önemli çünkü Deniz ve Berkay, uluslararası arenada ilk kez boy gösterdi. İlk tecrübelerinde kendilerinin dahi beklemediği bir gururu yaşadılar. Aslında elde ettikleri başarı, yarı final. Asıl önlerinde daha zorlu bir etap var: final elemesi… Her ikisi de çok sıkı çalışıyorlar.

Birbirlerini rakip olarak görmüyorlar aksine onlar tek vücutlar.

“İsmim açıklandığında sağa sola bakıyordum. Deniz dürttü. Anlamadım, beklemiyordum çünkü. Deniz’i de yanındaki Kanadalı çocuk dürttü. Bizim için sürprizdi. New York için Allah büyük.”

Amaçları, dünyaca ünlü bale okullarından burs kazanmak. Deniz’in gönlünde yatan aslan, The Royal Ballet… Berkay’ınki de Het National Ballet School.

“Bizim için çok önemli, geleceğimizi aydınlatacak. Yarışmaya, istediğimiz okulların kapıları açılsın, önümüz açılsın diye girdik. Birincilik ya da ikincilik değildi amacımız. İsim duyurmak değil. Bu yarışma sayesinde bize burs alabiliriz.”  

Konservatuardan hocaları Sergo Tereshenko’nun yüzü, öğrencilerinin 600 yarışmacı arasından dereceye girmesinden dolayı gülüyor. Tereshenko, öğrencilerini savaşçı olarak görüyor.

Deniz ile Berkay'ı finale hazırlayan Sergo Tereshenko, "Bursu kazanırlarsa büyük olay. Bir Türk kazanmış olacak" diyor. Fotoğraf: Hüseyin Narin

Deniz ile Berkay’ı finale hazırlayan Sergo Tereshenko, “Bursu kazanırlarsa büyük olay. Bir Türk kazanmış olacak” diyor. Fotoğraf: Hüseyin Narin

“İkisi de savaşçı karaktere sahip. Savaşçıysan başarılı olursun. Bunlar ilk kez yurtdışında sahneye çıkan çocuklar. Deniz, başta sahnede ufak bir fare gibiydi. Korkudan tir tir titriyordu. Ama kendisini sonradan yavaş yavaş toparladı. Demek ki asker karakteri var. Çalışkan. Sadece Allah vergisiyle olmaz, çalışmak lazım. Bunu her ikisi de yaptı.”

“Türkiye’de kıymet yok”

Çocukluk yaşlarından bu yana baleyle iç içeler. Bale, hayatlarının merkezinde değil. Bale, hayatlarının ta kendisi. Disiplini elden bırakmıyorlar. Günde yedi saat çalışıyorlar. Onlara göre bu, stadyumu altı kere turlamakla eş değer… Geri kalan saatlerde yemek yiyor, arkadaşlarıyla vakit geçiriyorlar.

Birinciliği elde eden Deniz Akarslan’a göre kabiliyet önemli ama asıl önemli olan disiplin.

“Baleye olan ilgim dokuz yaşında başladı. Teyzemin çocukları balet ve balerin. Biliyor musunuz, çocukken bale gösterisi izlerken gider televizyona sarılırmışım. Annem ve babam ne kadar aydın insan olsalar da bu duruma önceleri önyargıyla yaklaşmışlar. Sıcak bakmamışlar. Teyzem, kabul ettirdi baleyi. Bale, benim hayatım. Okuldaki çalışmamız, saat 19.30’da bitecek. Buradan çıkıp Kabataş vapuruna bineceğim. Bir saat sonra evde olacağım, yemek yiyemeden yatacağım. Sabah 08.00’de yine burada olacağım. Başarının sırrı bu. Hayatınızda sadece bale olmalı ve sadece disiplin. Olmadan çok zor, kabiliyet kurtarmıyor.”

Gençler, azimli. Elde ettikleri başarının bilincindeler ve hayallerinin avuçlarının arasından kaçmasına izin vermeyecek kadar da kararlı. Final, onların mesleklerini sürdürebilmeleri için tek şansları. En azından onlar böyle yorumluyor ve görüyor. İkincilikle dönen Berkay Günay açıklık getiriyor:

Berkay Günay'ın ailesi bale eğitimi için Mersin'den İstanbul'a taşındı. [Fotoğraf: Hüseyin Narin/Al Jazeera Türk]

Berkay Günay’ın ailesi bale eğitimi için Mersin’den İstanbul’a taşındı.
[Fotoğraf: Hüseyin Narin/Al Jazeera Türk]

“Baleye Türkiye’de devam etmek gibi bir hayalim yok. Tamamen yurtdışı odaklı. Bale, yurtdışında daha değer görüyor ve maddi olarak da daha doyurucu. Çünkü değer verilen bir sanat dalı. Bizim en büyük şanssızlığımız, bu meslek için Türkiye’de doğmak. Futbolcu olmak isterdim, o zaman daha çok değer buluyorsun, bu ülkede. Kıymet yok, tek kırıldığımız nokta bu. Yurtdışında sokakta ‘Ben baletim’ diyebiliyorsun göğsünü gere gere. Ama burada biraz belli etsen gelecek tepkiler hep aynı. Direkt bel altı çalışıyorlar bize.”Finalde de başarılarını devam ettirebilirlerse burs kazanma şansları olacak. Hocaları aynı zamanda devlet sanatçısı olan Sergo Tereshenko bunun elde edilmesi zor bir fırsat olduğunu söylüyor.

“New York çok zor etap. Orada kazanırlarsa burs kazanacaklar. Burs kazanınca okul seçecekler. Düşünün Royal Bale’den gelmiş burs. Kendi imkanlarıyla girmeye kalksa yıllık en az 30 bin pound ödemesi lazım. Bursu kazanırsa, hiç para ödemeyecek. Daha da ötesi bir Türk kazanmış olacak. Okul çok etkili, bunun için çalışıyorlar. İnşallah kazanırlar.”

Paraları yok

İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nın iki genci ve hocalarını yurtdışına götürecek ne yazık ki bütçesi yok. Aileler devreye girip ekibi Amerika Birleşik Devletleri’ne yollayabilmek için kredi başvurusunda bulundular.

Ancak her koyun kendi bacağından asılır misali, iş başa düşmüş. Bir yandan elemelere hazırlanıp diğer taraftan kapı kapı kaynak aramaya başladılar. İlk etap için zor olsa da kaynak buldular. Deniz ve Berkay, o sürecin çok sancılı olduğunu anlatıyor.

Deniz Akarslan, balenin Türkiye'de sanatın parçası olarak görülmediğini söylüyor. [Fotoğraf: Hüseyin Narin/Al Jazeera Türk]

Deniz Akarslan, balenin Türkiye’de sanatın parçası olarak görülmediğini söylüyor.
[Fotoğraf: Hüseyin Narin/Al Jazeera Türk]

“Okulun tuvaletini yenilemek için bile bütçe çıkmıyor. Amerika’ya gibi bir yere dört kişiyi yollamaları çok zor. Okul yönetimi, bize yardımcı olamayacaklarını açıkladı. Verseler de borç olarak verebileceklerini söylediler. Her yere başvurduk. Lions’a başvurduk. Onlar olmasa gidemezdik. Sadece uçak için değil, oteli de hallettiler.”Gençler kaynak bulmak pahasına şirketlerin markalarını üstlerinde taşımaya bile razı olmuşlar.

“Biz şirketlere şunu da dedik: ‘Biz öylesine gidelim-gelelim demiyoruz. Sizi de temsil edeceğiz. Bize tişört, çanta verin. Onları taşıyalım. Hem sizin adınızı da taşımız oluruz.’ Ama kimse yanaşmadı.”

Berkay Günay, kendilerine ters gelse de bunu yapmaya mecbur olduklarını dile getiriyor.

“Keşke böyle olmasa… Ama başka türlü olmuyor. Kabul etmiyorlar. Yurtdışına baktığımızda aslında bize gelmeleri gerekiyor, Türkiye’de kapı kapı dolaştık. Hocamız kaç yaşında, onun bize sadece bale öğretmesi gerekirken insanların kapısında bekledi. Oraya gidebilmek bizim için çok zordu.”

New York için de ceplerinde paraları yok. Yine sancılı bir süreç onları bekliyor. Final, nisan ayında.

İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı, Osmanlı'dan günümüze gelen iki sanat kurumundan biri. [Fotoğraf: Hüseyin Narin/Al Jazeera Türk

İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı, Osmanlı’dan günümüze gelen iki sanat kurumundan biri.
[Fotoğraf: Hüseyin Narin/Al Jazeera Türk

Okul binası yetersizİstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı binası, Kadıköy’de. 1986’dan bu yana bina arayışları devam ediyor. Bale Ana Sanat Dalı Başkanı Oral Yazıcı, mevcut binanın bale için uygun olmadığını ifade ediyor.Yazıcı, Deniz ve Berkay’ın tüm bu olumsuzluklar içinden nasıl sıyrıldıklarına şaşırdığını söylüyor:

Oral Yazıcı: Balenin içinde bulunduğu durum, 10 yıl önce çok daha iyiydi. Her geçen yıl daha da kötüye gidiyor. Fotoğraf: Hüseyin Narin

Oral Yazıcı: Balenin içinde bulunduğu durum, 10 yıl önce çok daha iyiydi. Her geçen yıl daha da kötüye gidiyor. Fotoğraf: Hüseyin Narin

“Bu okul, bale yapmaya müsait değil. Konservatuara müsait değil. 55 yaşındayım, ben 30 yıldır buradayım. Şu okulda biz geldiğimiz günden beri bina arıyoruz. Salonlarımız uygun değil. Aynı salonda orkestra çalışıyor, müzik çalışıyor. Bu çocuklar nasıl çıktılar, bazen düşünüyorum. Şaşırıyorum.”

Bunlara rağmen konservatuarda yaptıklarını mucize olarak değerlendiriyor. Aslına bakarsanız haksız da değil. Verdiği örnek de bunu gösteriyor:

“Fiziki olarak bu bina konservatuara uygun değil. Sadece bale değil, gidin bakın çocuklar tuvaletlerde çalışıyor. Klarnetini ya da keman gitarını alıyor tuvalette çalışıyor. “

Kaynak :  aljazeera.com.tr

21 Mart 2015/tarafından admin
https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2015/03/denisakarslanberkaygunaybale.jpg 442 788 admin https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2020/03/nar-sanat-2020-logo.png admin2015-03-21 13:18:582015-03-21 13:27:38Ülkemizde sanatın üvey evlatları gibiler
admin

Eflatun (platon)’a ait Aforizmalar

Sanat Haberleri

Bugüne yakışacak aforizmalar  Eflatun (platon)’a ait Aforizmalar. Buyrun size felsefe ve aforizma.

platon-eflatun

*    Akıllı adamlar söyleyecek sözleri olduğu için, aptallar illa konuşmak zorunda oldukları için konuşurlar.
*    Doğru düşünce bilgidir.
*    Bilginin elde edilmesi, bizi iyiye ulaştıracaktır.
*    Mutluluk bilgi ile kazanılır.
*    Boş bir kafa, şeytanın çalışma odasıdır.
*    Bilge insanlar konuşurlar çünkü söyleyecek bir şeyleri vardır. Aptal insanlar konuşurlar çünkü bir şey söylemek zorundadırlar.
*    Cesaret, tehlike karşısında akıl ve zekanın kullanılmasıdır.
*    Düşünmek, ruhun kendi kendine konuşmasıdır.
*    Bir insan tanrıların varlığına hiç inanmasa da, eğer aynı zamanda dürüst bir mizacı varsa, böyle kişiler insanlardaki kötülükten nefret eder; yanlışlıklara karşı olan nefretleri, onları yanlış işler yapmaktan uzaklaştırır; haksızlıktan kaçınırlar ve namuslu yaşarlar.
*    Karanlıktan korkan bir çocuğu kolaylıkla affedebiliriz. Hayattaki gerçek trajedi yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır.
eflatun-platom*    Bilirken susmak, bilmezken söylemek kadar kötüdür.
*    İnsanın kendini fethetmesi zaferlerin en büyüğüdür.
*    Kendini bilmek ruhunu bilmektir.
*    Gözlemle,dinle,sus,az yargıla,çok sor!
*    Yeryüzünde barışı sağlayacak sihirli değnek analarla öğretmenlerin elindedir. Eğitim demek, vücutta ve ruhtaki güzelliği ve mükemmelliği son mertebesine kadar geliştirmek demektir.
*    Makamını kaybedersen üzülme! Güneş de her sabah doğar ve akşam batar.
*    Bir insanın akıllı olmasına bir şey dediğimiz yok. Yeter ki; aklını başkalarına kabul ettirmeye çalışmasın.
*    Küçük şeylere gereğinden çok önem verenler, elinden büyük iş gelmeyenlerdir.
*    Müziğini değiştirirseniz sitenin duvarları yıkılır.
*    Müziğin insanı götüreceği yer güzellik sevgisidir.
*    Demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. Ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. Eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir. Halk övülmeyi sever. Onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. Oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir.
*    Kendini idare etmesini bilmeyenler, kendi yurttaşlarını yönetmek iddiasında bulunamazlar.
*    İktidar, iktidara düşkün olmayan ve iktidardan gelecek yararlara ihtiyacı bulunmayanlara verilmelidir.
*    Kendini yönetirsen dünyayı yönetecek gücü bulabilirsin
*    Bir zorba, ne zaman düşman ülkeyi işgalle veya anlaşmayla sustursa ve artık düşmandan korkacak bir şey kalmasa, tekrar bir başka savaşı başlatmalıdır ki insanlar bir lidere ihtiyaç duysun.
*    Şehir halkı huy ve tabiat itibariyle iyi olmadıkları zamanlarda istibdat idaresine ihtiyaç duyabilir. İdareci karakter itibariyle müstebitse istibdat ozaman kötülenebilir. Köleler ve kötüler için istibdat en üstün iyiliktir..Telhis-u Nevamis-ul Eflatun s52
*    Devlet işleri, devlet içinde idare edenlerle idare edilenlerin yönetime katılmasıyla gerçekleşir. Telhis-u Nevamis-ul Eflatun s48
*    İnsanoğlu, bilgeliği sevenler siyasi gücü ellerine alana kadar veya siyasi gücü ellerinde tutanlar bilgeliği sevene kadar problemlerin bittiğini görmeyecek.(Sokrates haksız yere öldürüldükten sonra sarfettiği söz.)
*    Kötülüklerin ilki ve en büyüğü, haksızlıkların cezasız kalmasıdır.
*    Hak ve doğrulukla galip olan şahıs faziletli şahıs, hak ve doğrulukla galip olan şehir de faziletli şehirdir. Telhis 29
*    Oğullarım büyüdüğünde, dostlarım onları cezalandırmanızı istiyorum sizden; eğer servetini veya herhangi bir şeyi erdemden daha çok önemserlerse veya aslında hiçbir şey değilken bir şeymiş gibi davranırlarsa, hayatta göreceğiniz iş ne olursa olsun, erdem olmayınca elde edeceğiniz her şeyin, yapacağınız her işin sonunda utanç ve kötülük vardır.
*    Kötülüğün yolu yakındır kolay ulaşılır ona. İyiliğin önüne ise alınteri ve vicdanı koymuştur Tanrı.
*    Terbiyenin gâyesi, insanlarda bulunan kabiliyetleri geliştirmektir.
*    Beden terbiyesi ruhu eğitmek içindir. Bedenlerin doğrulup düzelmesi ruhun doğrulup düzelmesini sağlar. Telhis-u Nevamis-ul Eflatun s43
*    Güzel adetler kullanıldığı ölçüde pekişir, sağlamlaşır. şayet ihmal edilirse silinip gider. Gençler ve çocuklar bunu bilemez. Öyleyse bu onlara kabul ettirlip yaptırılır. Telhis-u Nevamis-ul Eflatun s39
*    İyi görüp beğenen yani düzgün insan kanuna sarılır. Telhis-u Nevamis-ul Eflatun s46
*    Kabilecilik ailecilik kanunsuzdur, fayda sağlamaz. Telhis-u Nevamis-ul Eflatun s46
*    Bir hüküm, bütün insanların aynı şekilde sarılması gereken şey değildir. Mesela ihtiyarın raksı gibi. Telhis-u Nevamis-ul Eflatun s40
*    Adet ve kanunlar iyilik ile kabul edilmelidir.İyilik ve fayda bundadır. Baskı ve kölelik yolu ile kabul ettirilmesi ile doğacak zarar sayılamaz.
*    Her şey de iyi kötü olabilir. Musıkide iyi olan; karakteri sağlamlaştıran, insanı cömertliğe ve cesarete, iyi ve faydalı ahlaka sevk eden musıki iyidir. TNE s.38
*    İnsana aklı kazandıracak olan şey yalnız ve yalnız edeptir.Telhis-u Nevamis-ul Eflatun s47
*    Edebini kaybeden kimse kötülükten zevk alır.Telhis-u Nevamis-ul Eflatun s47
*    Edep sahibi yalnızca iyiliklerden zevk alır.
*    Kanun sahibinin en önemli vazifesi; gayret gösterip edebi gerçekleştirmek ve yerleştirmektir.
*    Edep, devlet başkanları ve benzeri kişilerin tabiatına yerleşince bunu neticesi olarak iyilikler çoğalır, bunlar iyi olarak görülüp beğenilir. Böylece halk da bunların gerçek olduğuna inanır ve iyiliklerin kabulünde birleşir. İşte istenen istikamet budur.Telhis-u Nevamis-ul Eflatun s48
*    İdareciler edepli olmadıkları zaman hem kendi işleri hem de idareleri altında bulunanların işleri bozulur. Telhis-u Nevamis-ul Eflatun s48
*    Nefsin hastalığı kendisinde ilahi siyaset adabının bulunmamasıdır.Telhis-u Nevamis-ul Eflatun s48
*    İşlerin doğru düzgün yürümesi için şehrin halkına edepli bir başkan lazımdır.Telhis-u Nevamis-ul Eflatun s48
*    Devlet işleri içten gelen bir sevgi, edep ve kamil akıl ile yürütülmezse onun sonu ÇÖKÜŞ ve YOK OLUŞTUR.Telhis-u Nevamis-ul Eflatun s50
*    Hakikatte şehir bir yer veya insanlar topluluğundan ibaret değildir..Şehir olmanın gerekleri vardır.Bunlar:halkının kanun kabul eder olması gerekir.İlahi bir idarecisinin bulunması, halkınında  övülüp beğenilecek bir takım huyları bir takım adetlerini görülmesi, coğrafyasının halkın ihtiyaçlarını sağlayacağı zaruri şeylerin temininine imkan erecek elverişli tabiatı olmalıdır.Telhis-u Nevamis-ul Eflatun s51
*    Şehir halkı ne kadar iyi olursa , idarecileride o kadar çok ilahi vasıfta olur.Telhis-u Nevamis-ul Eflatun s52
*    Bilirken susmak bilmezken söylemek kadar çirkindir.
*    Her şeyin en mühim noktası, başlangıçtır.
*    Küçük şeylere gereğinden çok önem verenler, elinden büyük iş gelmeyenlerdir.
*    Görünen değişiyor, görünmeyen değişmiyor.
*    Felsefe, doğruyu bulma yolunda, düşünsel bir çalışmadır.
*    Beden ruhun mezarıdır…
*    Nefsinin öğretmeni, vicdanının öğrencisi ol.
*    Bir karenin kenarlarıyla köşegenlerinin rasyonel orantılı olmadığı gerçeğinden habersiz olan, insan sıfatına layık değildir.
*    Öğretmenlik her şeyden evvel bir tanrı sanatıdır.
*    Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın, yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır.
*    Sadece ölüler savaşların sonunu görmüştür.
*    Bilinen bir şey hakkında araştırma yapmak gereksiz, bilinmeyen bir şey hakkında araştırma yapmak imkansızdır.
*    Eşcinsellik, barbarlar tarafından ve aynen büyük fikirleri kölelerinin öğrenmesi açıkça liderin işine gelmediği için felsefeyi sevmedikleri gibi, eşcinselliğin yaratma eğiliminde olduğu güçlü dostlukların ve ateşli aşkların da liderin işine gelmediği despot hükümetlerin yönetimi altında yaşayan insanlar tarafından ayıp karşılanır.
*    Nerede eşcinsel ilişkiye girmenin ayıp olduğu kaanati varsa, bunun suçlusu kısmen yasaların kötülüğü, kısmen yöneticilerin despotluğu ve kısmen yönetilenlerin korkaklığıdır.
*    Dost hem iyi görünen hem de iyi olan insandır.
*    Sorgulanmayan bir hayat, yaşanmaya değmez.

* İyi insanlar sorumlu davranmak için yasalara ihtiyaç duymazlar, kötü insanlar ise yasaları bir şekilde aşar.

 

Kaynak : narteks.net

15 Mart 2015/tarafından admin
https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2015/03/platon-eflatun.jpg 280 560 admin https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2020/03/nar-sanat-2020-logo.png admin2015-03-15 17:59:242015-03-15 17:59:24Eflatun (platon)'a ait Aforizmalar
admin

“Konçerto ve Bach Alla Turca” adlı bale gösterileri Samsun’da

Sanat Haberleri

Samsun Devlet Opera ve Balesi, J.Sebestian Bach’ın müzikleri eşliğinde “Konçerto ve Bach Alla Turca” adlı bale gösterilerini sahneye taşıyor.

devlet-opera-balesi

Marco Cantalupo ile Katarzyna Gdaniec tarafından sahneye konulan, libretto ve koreografisi hazırlanan gösteri iki bölümden oluşuyor. Birinci bölüm olan Konçerto’da; J.S.Bach’ın klavsen eserinin eşliğinde heybetli bir masanın üstünde, altında ve etrafında dört kişilik bir grup tarafından oynanan, vücutların gerginliği ve hareketliliğinin girdabının ortasındaki tek bir sabit noktayı temsil eden bir toplantı yansıtılıyor. Dört karakter arasında oluşan karmaşık ilişkisel değişim, Bach’ın tempolarına göre ritimleniyor: hızlanan enerji ve yürek parçalayan tutkulu ilişkiler patlamasına karışarak, bazen amansız ve hızlı bazen yavaş ve rahat. Bir ebedi çekişme, ayrıklık ve karşıtlık alegorisi gibi, dört karakter tükenene kadar, son notaya kadar, karşılıklı uzlaşma ve ortak görüşü elde edene kadar savaşıyorlar.

İkinci bölüm Bach Alla Turca ise; Anjelika Akbar’ın Bach’ın müziğini piyano ve oryantal perküsyonlarla bir araya getirerek Bach A L’Orientale’de yaptığı düzenlemeler ile Mehmet Balkan’ın Bach’dan ve Bach A L’Orientale’den ilham alarak hayat verdiği koreografiden oluşuyor. Bach Alla Turca, kadın erkek ilişkilerinin soyut formda ve dansla anlatıldığı bir modern dans niteliğini taşıyor.

Bu iki güzel gösteri, 28 Şubat ve 14 Mart saat 20:00’de Büyük Salon’da sahnelenecek.

Kaynak: Seç Haber

26 Şubat 2015/tarafından admin
https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2015/02/devlet-opera-balesi.jpg 599 899 admin https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2020/03/nar-sanat-2020-logo.png admin2015-02-26 13:05:422015-02-26 13:05:42“Konçerto ve Bach Alla Turca” adlı bale gösterileri Samsun'da
admin

Nar Sanat ” Çocuk ” Tiyatrosu sezona dört farklı oyun ile başladı

Sanat Haberleri

Halkımızın vizyon filmlerine talep gösterdiği ve genel olarak tiyatroyu ihmal ettiği bir dönemde “Ağaç Yaşken eğilir” sloganını dikkate alarak sezona yetişkin ve genç oyunlarının yanı sıra 4 çocuk oyunu ile Nar Sanat Tiyatrosu sezona hızlı bir giriş yapıyor.

 Eğlenceli ve çocukların rahatça anlayabileceği gündelik hayatta ailelerin zaman zaman baş  etmekte zorlandığı, çocukların yaşam içerisinde sağlıklarını ve sosyalleşmelerini engelleyen sorunlar eğlenceli bir dille irdelenmektedir.

nar sanat tiyatro logo

Oyunların tüm hazırlıkları ve çalışmaları tamamlandı . artık seyirci ile buluşmaya hazır.  Nar Sanat deyince aklımıza kaliteli sanat eğitimi gelse de geçen yıl sahneledikleri “Araf Ne Taraf” adlı oyunları ile büyük beğeni kazanarak eğitimin yanı sıra beklide şuanda özel tiyatroların içerisinde gençlere en çok fırsat tanıyan ekip olmasıyla da dikkat çekiyor.

Tüm oyunlarında 27’ye yakın oyuncu ile sanatı halka ulaştırmaya gayret eden kurumda eğitmen ve yönetim kadroları vs. neredeyse 90 civarında çalışanı ile adeta bir sanat fabrikası konumuna da yükselmiş oldu.

Sahnelenecek oyunların dördünün adı ve kısaca ikisinin sinopsisi ve minik açıklamalarını sizlerle paylaşalım. Eğitici, öğretici ve uyarıcı özelliklere sahip olmaları anlamında bizden tam puan aldı. Aylar süren hazırlık ve tüm oyuncuların fedakarca çalışmalarının karşılığını almalarını ve başarılı olmalarını diliyoruz.

1-Erimekten korkan Buz Pıtır,

2-Kayıp Masallar

3-Oyun Delisi

4-Yastık Kavgası.

 ERİMEKTEN KORKAN BUZ “ PITIR “  (Sinopsis )

Erimekten korkan Buz "Pıtır"

Erimekten korkan Buz “Pıtır”

Eren ve Can samimi iki arkadaştırlar. Küresel Isınma ile ilgili bir ödev hazırlarken Pıtır ile karşılaşırlar. Pıtır Küresel Isınmadan etkilenmiş bir Buz parçasıdır. Eğer Denize ulaşamazsa eriyecek ve yok olacaktır.  Kahramanlarımızın Pıtırı denize ulaştırmak için çeşitli zorluklarla karşılaşıp umutsuzluğa düştükleri sırada akıllarına gelen parlak bir fikirle Pıtır’ı kurtarmayı başarırlar.

Oyunun amacı ;

Temel olarak küresel Isınmanın yol açabileceği Çevre ve Doğa zararları vurgulanmakta olup yanı sıra dayanışmanın ve yardımlaşmanın İnsanlara faydalı olabilmenin düşündürülmesiyle insani duyguları ön plana çıkarmaktır.

Uygunluk          ; 3 ve 12 yaş aralığı çocuklar..

 K A Y I P    M A S A L LA R  ( Sinopsis )

Kayıp Masallar

Kayıp Masallar

Zeynep Ödev olarak bir Masal okuyup özetini çıkarmalı. Araştırma yaparken karasız kalır. O kadar çeşitli Masallar okumuştur ki aklı karışır.. Keloğlan, Karagöz-Hacivat, Peri Kızı, Çizmeli Kedi, Cadı, Robin Hood ve Pamuk Prenses gibi farklı dönemlerin farklı masal kahramanları hikayeyi  oluştururlar ama Zeynep bu konudan çok memnun olmasa da aklına iyi bir fikir gelmiştir.. Bu tüm kahramanların bazılarını özetine alır bazılarını almaz ve ortaya komik bir masal çıkar.. acaba nasıl bir sonuç ortaya çıkacaktır ?

Uygunluk     ; 3 yaş ve 12 yaş

Oyunun Amacı ;

Sistemli çalışmanın önemi vurgulanmaktadır. Farklı masal Kahramanlarını bir araya getirip çocukların bu konudaki hafızlarını yenilemek, eğlenceli bir zaman geçirmelerini sağlamak.

Diğer iki oyun olan Oyun  Delisi ve Yastık kavgasına bir göz atalım.

Oyun Delisi 

Oyun Delisi

Oyun Delisi

Kısaca genç anne ve babaların çocuk yetiştirirken karşılaştıkları  en büyük sorunlardan aşırı bilgisayar ve internet kullanımı sorununa vurgu yapılarak  çocukların beslenme sorunlarına dikkat çekerek spora kanalize  olmaları konusunda destek niteliğin taşımaktadır.

 Yastık Kavgası 

Yastık Kavgası

Yastık Kavgası

Yine günümüz sorunlarından olan çocukların abur cuburla beslenmelerinin ve hareketsizliklerinin sağlıklarını nekadar kötü etkilediğinin işlendiği ve organlarının bu durum hakkında nasıl etkilenebileceği ve vücut kimyalarının düzgün beslenmemeleri sonucunda bozulacağı konusunda bilinçlenmelerini sağlayan bir oyundur.

Sanat ve Tiyatro adına başta Nar Sanat yöneticilerine ve Nar Sanat Tiyatrosu sorumlusu Oyuncu ve Yönetmen HALİS BAYRAKTAROĞLU’na tüm oyuncu ve teknik çalışanlara emekleri için teşekkür ederiz.

20 Ekim 2014/tarafından admin
https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2014/10/nar-sanat-tiyatro-logo.jpg 690 1900 admin https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2020/03/nar-sanat-2020-logo.png admin2014-10-20 13:28:372014-10-20 15:24:08Nar Sanat " Çocuk " Tiyatrosu sezona dört farklı oyun ile başladı
admin

Davul ( Bateri ) ile tanışmak ister misiniz?

Sanat Haberleri

Pek çok yazımızda da bahsettiğimiz gibi herhangi bir müzik aleti ile tanışmanın faydaları saymakla bitmez dense yeridir. Bunların içerisinde özellikle vurmalı çalgılar dan dav

Nar Sanat Eğitim Kursu Bateri Eğitmeni Erhan KARACA

Nar Sanat Eğitim Kursu
Bateri Eğitmeni Erhan KARACA

ul (Bateri) elleri ve ayakları birbirinden bağımsız olarak kullanabilmeyi sağlayan bir müzik aletidir. Daha kısa anlatımla beyni dörde bölerek kullanabilmektir.

Vurmalı çalgılardan davulu (Bateriyi) tanıtmanın yanı sıra bateri hakkında merak ettikleriniz konusunda sizlere bigi verelim

Bateri müziğe ritm tutabilmek için kullanılan Fransızca kökenli bir kelime olup, davul seti ya da vurmalı çalgılar takımı olarak ifade edilir. Bateri çalmaya yarayan alete “baget” denilmektedir. Bunların  incelik ve kalınlık bakımından değişik çeşit ve modelleri bulunmaktadır.

Bateri çalmanın temelinde çok hızlı olmanın önemli olduğu düşünülse de asıl önemli olan denge ve akıcılıktır. Hızlı çalma eylemi süreç içerisinde ulaşılacak bir eylemdir ve bu bateristin bateriye olan hakimiyetini göstermektedir. Kısaca ustalık arttıkça ki bu çalışma ile mümkündür.

Bateride sağ el, sol el, sağ ayak, ve sol ayak uyumu çok önemlidir. Ellerin ve ayakların her birinin ayrı bir ritmde çalabilmesini sağlamak için beyni dörde bölmek gerekir. Bu da zor bir işlem olduğu için bateriyi diğer enstrümanlardan birazcık farklı kılar.

Standart bir bateri, 3 – 4 parça arasında değişen zil setinden ve 5 parça davuldan oluşur. Her bir nota bateri setinde farklı bir davulu ya da zilleri temsil eder. Türk müziğinde yaygın olarak 4/4’lük ve 9/8’lik ritmler tercih edilmektedir. Bunların yanı sıra 6/8’lik ve 7/8’lik ritmler de kullanılmaktadır. İlk başlangıçta çok iyi nota bilgisinin olması şart değildir fakat yinede 4’lük, 8’lik ve 16’lık notalar çalınabiliyor olmalıdır.

Davul çalmak sadece bir şeylere vurmak değildir.

Çocuğunuz davul dersi aldığında aynı zamanda el ve göz koordinasyonuna da sahip oluyor, refleksleri gelişiyor. Müziğin temellerini küçük yaşta kazanmaya başlıyor. Büyüdükçe müzik odaklı oluyor ve buna uygun bir çevre ediniyor. Müzikle yetişen çocukların diğerlerine oranla daha aktif ve özgüven sahibi olduğu görülmüştür.

Bir yetenek kazanmak!

Her anne-baba çocuğunun yaptığı güzel ve çevresi için örnek olan şeylerle gurur duyar. Davul çalmak bunlardan en havalı olanı! Genel olarak pek çok çalgı ile ilgilenen genç vardır fakat daha az sayıda iyi bateristin olmaması anlamında daha dikkat çekicidir bateri.

Vücut gelişimi için önemlidir.

Çünkü davul çalmak dik durmak, tutuş, vuruş, oturuş gibi önemli kurallarla başlar. Motor hareketin gelişimi ve tınısal ritm duygusu açısından önemlidir. Ayrıca bateri diğer enstrümanlardan farklı olarak dört uzvun da bir arada kullanıldığı hem fiziksel hem zihinsel aktivitenin bir arada olduğu yani spor gibi de algılanabilen tek müzik aletidir

Kısaca Davul Çalmanın Gelişimine Katkıda Bulunduğu Konular:  

Ruhsal gelişim, vücut gelişimi, zeka, duygusal durum, sosyallik gibi pek çok konu sayılabilir.  Müzik çocukların kendini ifade etme yeteneklerini geliştirir, estetik, yaratıcı ve yapıcı düşünme kapasitelerini artırır. Müzikle birlikte disiplin gibi konular çocuğa yavaş yavaş aşılanabilir. Müzik akademik performansı da olumla etkiler. Okul çağındaki çocukların daha hızlı okumaları; yazma, anlama ve düşünmede öğrenme güçlüğü çeken çocukların eğitimleri; stresin ve sıkıntının azaltılması yine müzikle başarılabilir.

Çocuk dışında yetişkinlerde de stresli atmanın yanı sıra, gençlerin farklı ve hızlı gelişimine katkıda bulunduğu gibi orta ve ileri yaşlarda da yaşlanmaya karşı önemli bir etkisi vardır. Alzheimer ya da demans gibi nörolojik hastalıklarda genellikle önerilen bulmaca çözmek tarzı aktivitelere kıyasla çok daha faydalı olduğu gözlenmiştir. Aynı zamanda konuyu bilen tıp doktorları tarafından kısmi felç geçiren ya da beyin hasarlarından dolayı kontrol problemi yaşayan hastalara da önerilmekte ve bu konuda çok iyi geri dönüşler alınmaktadır.

Kurumumuzu ziyaret ederek kazanacaklarınız.

Not-1- :  Öncelikle sizlerle tanışma imkanına sahip olacağız.

Not-2- :  Bateri ile tanışmak için ücretsiz deneme dersi randevusu alabilirsiniz.

Not-3- : Biliyorsunuz eğer öğrencimiz iseniz derslikler boş olduğu sürece ücret vermeden çalışma imkanınız var. (Sabah 09:00-Gece 21:00)

Not-4- : Bateri dersine kayıt yatıran öğrenciler Solfej dersine ücretsiz devam edebiliyorlar.

Not-5-: Pozitif bir ortamda Otuza yakın sanat dalı ile içiçe olacak ders arasında sanat soluma imkanına sahip olacaksınız  ve elbette daha pek çok şey…

Yazan : Erhan KARACA

(M.E.B. Özel Nar Sanat Eğitim Kursu

Bateri Eğitmeni)

Nar Sanat Eğitmeni Erhan KARACA kimdir?

erhan

Kocaeli Üniversitesi Radyo Sinema TV akademik eğitiminden sonra asıl yaptığı işi (müzik) öğretmek konusunda ne kadar tutkulu olduğunu keşfederek pek çok kursta ve okulda 5 ile 50 yaş arasında başlanıç seviyesinden ileri seviyeye kadar pek çok öğrenciyle çalıştı ve çalışmaya devam ediyor. Öğretmenliğin dışında grubu Heretic Soul ile Almanya, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Avusturya, Macaristan, İsviçre ve Türkiye’de pek çok konser verdi. 4 stüdyo albümü kaydetti ve bunlardan ikisi Kanada’lı ve ABD’li şirketler tarafından yayınlandı. Son olarak Amerika’daki “Dünyanın En Hızlı Davulcusu” yarışmasına katıldı.

                                                                                                                               Eğitim

  • London College Of Music – Drumkit Grade 8
  • MEB Davul Eğitmenlik Sertifikası
  • Özel Dersler –Senol Kucukyildirim, Cengiz Baysal (Jazz, latin)

Enstrüman Deneyimi

  • Davul seti (Jazz, Latin, Rock, Funk, Heavy Metal)
  • Perküsyon

Öğretmenlik Deneyimi

  • 2008 yılından beri bazı kollejlerde
  • M.E.B. Bağlı bazı kurslarda ders vermekte olup halen
  • M.E.B. Özel Nar Sanat Eğitim Kursunda Bateri [Davul] eğitmenliği yamaktadır

Davul (Bateri) Eğitmeni Erhan Karaca’nın sponsorları

Nar Sanat, Istanbul Agop Cymbals, Axis Percussion, Pintech USA, dB Drum Shoes, MEElectronics

Stüdyo Albümleri

  • The Nihilistic Attitude – LP – 2013 – PRC Records CANADA
  • Born Into This Plague – LP – 2010 – Rotting Corpse Records USA
  • Life Becomes Our Grave – EP – 2007 – Selftitled
27 Eylül 2014/tarafından admin
https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2014/09/Bateri-eğitmeni-Erhan-Karaca.jpg 563 1000 admin https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2020/03/nar-sanat-2020-logo.png admin2014-09-27 18:54:032014-09-27 19:13:23Davul ( Bateri ) ile tanışmak ister misiniz?
admin

İtalyan sanatçı Daniele Guido’nun elindeki hayvanlar İstanbul’da

Sanat Haberleri

İnsan eline hayvan figürleri çizerek nesli tükenen hayvanları destekleyen İtalyan sanatçı Daniele Guido’nun sergisi, 15 Ocak’a görülebilecek

İtalyan sanatçı Daniele Guido’nun seçmece işlerinden derlenen ”Handimals” başlıklı sergi, Türkiye’deki ilk sergisi olma özelliği taşıyor. Nesli tükenen hayvanlar konusunda duyarlı olunmasını isteyen ve insan eline hayvan figürleri çizerek yeteneklerini sergileyen Guido, serginin açılışı dolayısıyla İstanbul’a gelecek.

Sanatçı 2 Ocak’ta Beylikdüzü Migros Alışveriş Merkezi’nde düzenlenecek açılışta manken Deniz Akkaya’nın eline canlı olarak el boyaması yapacak.

Milano’daki stüdyosunda 1990 yılından bu yana resimler yapan Guido’nun bir eli boyaması 1 ile 10 saat arasında sürüyor. İnsan ellerini tuval gibi kullanarak resimler çizen 61 yaşındaki sanatçı, el boyama dışında vücut boyama, illüstrasyon, fotoğrafçılık gibi sanatlar üzerinde de çalışıyor.

27 Aralık 2012/tarafından admin
https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2012/12/Daniele-Guido.jpg 498 560 admin https://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2020/03/nar-sanat-2020-logo.png admin2012-12-27 17:19:492012-12-27 17:20:11İtalyan sanatçı Daniele Guido'nun elindeki hayvanlar İstanbul'da
Seite 1 von 212

2020-2021 Eğitim Dönemi Kayıtlarımız Devam Ediyor

Facebook'ta Nar Sanat

Popüler
  • Nerede Olursanız Olun; Sivas ‘ta, Bursa ‘da,...02 Şubat 2012 - 13:21
  • Sinema katliamı altında “31. İstanbul Film Festivali...06 Mart 2012 - 20:05
  • Egeliler İçin Sanat Dolu Günler Başlıyor30 Kasım 2011 - 09:08
  • İstanbul Çocuk Ve Gençlik Sanat Bienali’nin 2.’si...27 Haziran 2012 - 17:14
Yeni
  • 11. Nar Çiçekleri Festivali Akış ve Program25 Haziran 2022 - 11:34
  • 21 Mayıs Yıl Sonu Sergisi20 Mayıs 2022 - 21:53
  • SPRING BREAK CLOSURE KONSERİ10 Mayıs 2022 - 13:19
  • MEB Onaylı Drama Liderliği sertifika programımızın...07 Kasım 2021 - 17:29
Yorumlar
  • […] Drama Eğitimi için ÖN KAYIT formunu [̷...18 Eylül 2021 - 13:08 tarafından Çocuklar İçin Yaratıcı Drama Derslerimiz Başladı
Etiketler
3 2015 ada ANKARA art At bakırköy Cumhuriyet dil dt E Ev eğitim Festival film Fotoğraf kaynak Konser kültür müze müzik Nar narsanat nar sanat oyun oyuncu P performans Piyano Resim sahne sanat sanatçı sanatçılar Sergi Ses Sinema Tiyatro Türkiye U yarışma Yazar zaman çocuk İstanbul

İletişim

Adres :  İncirli cad. Kartaltepe mah. Kıbrıs Sok. Okan apt. No:6/1 Bakırköy/İstanbul
( Eski Town Center’in Karşısı, Yaşar Hastanesi’nin yanındaki sokak )
Telefon:+90 212 570 80 68
Mobil: +90 530 880 71 80
Mail: [email protected]

Çalışma Saatleri

İnternet sitemizde bulunan formlar yardımı ile 24 saat bizimle iletişime geçebilirsiniz.

  • Pazartesi-Cuma: 09:00 - 21:00
  • Cumartesi: 09:00 - 21:00
  • Pazar: 09:00 - 21:00

Bağlantılar

  • Sanat Haberleri
  • Nar Sanat İstanbul Eğitim Ve Kültür Sanat Derneği
  • M.E.B. Sertifika Vermeye Yetkili Kurumlar
  • Site Haritası
  • Güncel Haberler
  • 11. Nar Çiçekleri Festivali Akış ve Program
  • 21 Mayıs Yıl Sonu Sergisi
  • SPRING BREAK CLOSURE KONSERİ
  • MEB Onaylı Drama Liderliği sertifika programımızın yeni dönem eğitim kayıtları başladı.
  • Çocuklar için Bale Eğitimlerimiz Başladı
© Telif Hakkı - Nar Sanat
  • Ana Sayfa
  • Kurslar
  • Kurumsal
  • Eğitmen KadromuzYapım Aşamasında
  • Basında BizYapım Aşamasında
  • Haberler
  • İletişimAdres : Kartaltepe Mah. İncirli Cad. Kıbrıs Sok. No:6 / 1-2 Bakırköy/İstanbul Telefon : +90 212 570 80 68 Belgegeçer : +90 212 542 57 72 Cep Tel: +90 530 880 71 80 Daha Büyük Görüntüle
Scroll to top