Şunun için etiket arşivi: Menderes Samancılar

antalya-film-festivali

Kerem Akça, 53. Antalya Film Festivali’ndeki ödül töreni heyecanını değerlendirdi.

antalya film festivali

16 Ekim’de başlayan 53. Uluslararası Antalya Film Festivali Pazar gecesi EXPO’daki törenle son bulacak. Ulusal yarışmada “Albüm” ve “Tereddüt” önde, onları “Siyah Karga”, “Babamın Kanatları” ve “Rauf” izliyor.

TÜRK KÜLTÜRÜYLE YOĞRULMUŞ ‘RÜYA’ TANIMI

“Rüya” ve “Toz”la, iki kadın hikayesi ile 12 filmlik yarışmayı noktaladım. Derviş Zaim, bu kez bir bilimkurgu filmine imza atmış. Ama işin içine dini ve kültürel motifler de sokmuş. Yedi Uyurlar efsanesini ‘aynı karakteri oynayan dört oyuncu’ kurallı olarak canlandırmış. Ana karakterin cami yapmak isteyen bir mimar olması da aslında ‘çizimler’ üzerinden ‘klonlanma’, ‘reenkarnasyon’ ya da ‘seri üretim’in adını koyuyor.

“Rüya”da Taner Tokgöz’ün beceriksizliği ile “Gölgeler ve Suretler” (2010) ve “Devir”deki (2012) adeta beyaz tülbentle kaplanan çerçeveler yeniden canlanıyor. Ama ne olursa olsun son 50 dakikada bir dönüş görüyoruz. O bölümde kağıt üstünde “Hücre” (“The Cell”, 2001) ile “Aç Gözünü” (“Abre Los Ojos”, 1997) arası, Müslümanların ‘bilinçaltında gezinen bilimkurgusu’, ‘uyku hastalığı’ damarıyla canlanıyor. Ama filmde 80’lerde izlediğimiz, “Başlangıç”ın (“Inception”, 2010) esin kaynağı “Dreamscape”in (1984) teknolojisi bile yok.

Açıkçası Yunan mitolojisindeki Cerberus ile eşleştirilebilecek Kıtmir, kutsal bir yol açarak eksik paydaları kapatıyor. Ama bir karakteri fazlaca oyuncunun canlandırdığı “Palindromes” (2004) devrimini göremiyoruz. Zaim’in düşüşünü perçinleyen “Rüya”, türsel yaklaşımıyla ilgi odağı olabilir.

Mimarlık estetiğine getirdiği yorumla da bir fikir jimnastiğine yol açıyor. Cami tasarımından başlayan dramatik yapısında zaman harcamadan son düzlüğe geçse ve teknolojiyle ilişkisini daha güncel hale getirme şansına kavuşsa ‘tutarlı’ veya ‘sahici’ durabilirmiş. Ama özellikle Boğaziçi Köprüsü’ne bakan köpek imgesi fazlasıyla pespaye duruyor.

“Toz” ise kötü sinematografisinin zaaflarını taşıyor. Nihayetinde de bu topraklardaki kadın sinemacıların ‘tek direnişçi kadın karakter yazayım yeterli’ yanılsamasını yansıtıyor. Öykü Karayel, kendisine anlatılan tiplemeyle ‘Afganistan’a göç’ün hüzünlü anlarını tadıyor. Oraya bakış inandırıcı dönüşlerle canlandırılmıyor. TV piyasasından bilinen Ferhat Uzundağ’ın boyutsuz görüntüleri filmi uçuruma sürüklüyor.

ÖNEMLİ ÖDÜLLERİ İKİ FİLM HAK EDİYOR

Son düzlüğe girilirken “Albüm” ve “Tereddüt”ün festival öncesi hissettirdiği ağırlık yerli yerinde duruyor. Bu seneki ulusal jüri sanki Semih Kaplanoğlu’nun gücünü ve kararlarını yansıtmak için belirlenmiş gibi. Ama üyelerin adedine bakınca kadınların ağır basması, bunların ikisinin de yabancı olması ibreyi Ustaoğlu’na döndürebilir. Diğer ödüllerde ise “Rüzgarda Salınan Nilüfer” ve “Toz”a sempati olabilir.

Açıkçası böyle dengeler ortaya çıkabilir. “Siyah Karga”, “Rauf” ve “Babamın Kanatları” ise Kürt sinemasının görsel-işitsel açıdan tutarlı olabileceğini gösteren işler. “Albüm” ile “Tereddüt”ün arkasında sıralarını bekliyorlar. Birincisi kadın hikayesi olmasıyla aslında bazı ödüllere uzanabilir. “Albüm” ve “Tereddüt” bir şekilde hakkını alır, ama bazı sürpriz kararlar da görebiliriz.

KADIN OYUNCU EN ÇEKİŞMELİ DAL

Ama ‘En İyi Erkek Oyuncu’da Menderes Samancılar’ı sadece “Mavi Bisiklet” ve “Rauf”un çocuk oyuncuları sarsabilir. O da tartışmalı olur. ‘En İyi Kadın Oyuncu’ en çekişmeli dal. “Tereddüt”ün Funda Eryiğit’i ile Ecem Uzun’una ortak ödül gidebilir. Şebnem Bozoklu, Şebnem Hassanisoughi, Songül Öden, Öykü Karayel de doğrudan yarışın içinde.

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu’da “Toz”un belki de ‘ana imajı’ Muhammed Cangören, “Rüya”daki oyunculuklara profesyonellik katan Mehmet Ali Nuroğlu ve “Babamın Kanatları”nın Müsaib Ekici’si ödül bekliyor. En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’da Ecem Uzun ve Kübra Kip’in şansı var.

JÜRİ ÜYELERİNİN KADIN AĞIRLIKLI OLMASI NEYE YOL AÇAR?

En İyi Sinematografi ikinci en çekişmeli dal. “Albüm”, “Siyah Karga”, “Rauf” ve “Tereddüt”ten biri alırsa kimse bir şey demez. Aksi kararlar tartışmalı olur. ‘En İyi Kurgu’ için net bir aday yok, ama “Babamın Kanatları”, “Rüya” ve “Tereddüt” bir şeyler yapabilir.

En İyi Müzik’te “Babamın Kanatları”nın ağırlığı var. ‘En İyi Senaryo’da aslında “Rüzgarda Salınan Nilüfer”, “Rüya” ve “Tereddüt” arasında bir ‘kadın hikayeleri’ yarışı görülüyor. Olursa bunlardan çıkar bir şey. Diğer metinler bir hayli zayıf.

Açıkçası kadın jüri üyelerinin dengesi ile Semih Kaplanoğlu’nun belirgin ağırlığı her şeyi belli edecek. Azınlık hikayeleri mi, sosyal gerçekçi damar mı, diyalogları öne çıkarma arzusu mu, direnişe geçen kadınlar mı, çocuk tiplemelerin duygusal boyutu mu, yoksa sinemanın evrensel tarafı mı zafere ulaşacak? Bunu Pazar gecesi göreceğiz.

Kerem Akça’ya göre ödülleri alacaklar:

En İyi Film: Tereddüt
En İyi İlk Film: Babamın Kanatları
En İyi Yönetmen: Mehmet Can Mertoğlu (Albüm)
En İyi Senaryo: Rüzgarda Salınan Nilüfer
En İyi Erkek Oyuncu: Menderes Samancılar (Babamın Kanatları)
En İyi Kadın Oyuncu: Songül Öden (Rüzgarda Salınan Nilüfer)
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Ecem Uzun (Tereddüt)
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Muhammed Cangören (Toz)
En İyi Görüntü Yönetimi: Siyah Karga
En İyi Kurgu: Rüya
En İyi Sanat Yönetimi: Rauf
En İyi Müzik: Babamın Kanatları
Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü: Orhan Pamuk’a Söylemeyin’in ekibi
Behlül Dal Jüri Özel Ödülü: Mavi Bisiklet ve Rauf’un çocuk oyuncuları
Seyirci Ödülü: Orhan Pamuk’a Söylemeyin Kars’ta Çektiğim Filmde Kar Romanı da Var

Kerem Akça’ya göre ödülleri alması gerekenler:

En İyi Film: Albüm
En İyi İlk Film: Babamın Kanatları
En İyi Yönetmen: Yeşim Ustaoğlu (Tereddüt)
En İyi Senaryo: Rüya
En İyi Erkek Oyuncu: Menderes Samancılar (Babamın Kanatları)
En İyi Kadın Oyuncu: Şebnem Hassanisoughi (Siyah Karga)
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Ecem Uzun (Tereddüt)
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Mehmet Ali Nuroğlu (Rüya)
En İyi Görüntü Yönetimi: Siyah Karga
En İyi Kurgu: Babamın Kanatları
En İyi Sanat Yönetimi: Rauf
En İyi Müzik: Babamın Kanatları
Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü: Orhan Pamuk’a Söylemeyin’in ekibi
Behlül Dal Jüri Özel Ödülü: Genç Pehlivanlar’ın pehlivanları
Seyirci Ödülü: Tereddüt

Kerem Akça’ya göre Antalya Film Festivali’nin yarışmasındaki filmlerin sıralaması:

1-Albüm
2-Tereddüt
3-Siyah Karga
4-Babamın Kanatları
5-Rauf
6-Rüya
7-Rüzgarda Salınan Nilüfer
8-Orhan Pamuk’a Söylemeyin Kar Romanı da Var
9-Mavi Bisiklet
10-Genç Pehlivanlar
11-Toz
12-Eşik

Bu yıl 48.si düzenlenen SİYAD ödül töreninde, en iyi film ödülüne Emin Alper’in yönetmenliğini yaptığı “Abluka” filmi layık görüldü.

48. SİYAD 2015 Türkiye Sineması’nın En İyileri ödülleri sahiplerini buldu.
Şişli Belediyesi Kent Kültür Merkezi’nde gerçekleşen ödül töreninde konuşan Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) Başkanı Tül Akbal Süalp, sinemanın kollektif bir sanat dalı olduğunu belirterek, “İnsanın aklındakileri ile söyleyebilecekleri şeyler arasındaki mesafe uzaklaştıkça durum zorlaşıyor. Onun için çok fazla konuşamayacağım. Birlikte gülebilmenin ve eğlenmenin, insanlara güç verdiğini muazzam dayanışma ve direnme sağladığını biliyorum. Sinemanın da böyle bir gücü var” ifadelerini kullandı.
Sunuculuğunu oyuncu Tuğrul Tülek’in yaptığı törende konuşan Cem Yılmaz da, en iyi yabancı film ödülünü açıklamak için sahneye çıktığını belirterek, “Yabancı film kazananı açıklamam için beni seçtiğiniz için teşekkür ederim. Bu, Türk sinemasına ne kadar yabancı olduğumu vurgulamak için yapılmış bir kelime oyunu. Bundan bile çok mutluyum” değerlendirmesinde bulundu.
SİYAD’ın ödül gecelerine ilk olarak Zeki Demirkubuz’la beraber katıldığını hatırlatan Yılmaz, “1996 yılından beri Sinema Yazarları Derneği’nin ödül törenlerini çok sıkı takip ediyorum. O zamandan beri SİYAD törenlerinde hiç ödül almadım. Bu bana birazcık (Leonardo) Di Caprio’yu hatırlatıyor. Elbette o gün de gelecektir” dedi.
En iyi film, en iyi yönetim ve en iyi senaryo ödülüne layık görülen Emin Alper ise, senaryo yazmanın sinema sürecinde en sevdiği iş olduğunu aktararak, “Tüm film ekibi, zorlu film sürecine rağmen çok iyi bir iş çıkardılar. Hepsine teşekkür ediyorum” açıklamasında bulundu.
48. SİYAD Türk Sineması Ödülleri’ni kazananlar şöyle:
En iyi film: “Abluka”
Umut ödülü ‘Ahmet Uluçay en iyi ilk film ödülü: “Nefesim Kesilene Kadar”
En iyi yönetim: Emin Alper “Abluka”
En iyi senaryo: Emin Alper “Abluka”
En iyi kadın oyuncu performansı: Esme Madra “Nefesim Kesilene Kadar”
En iyi erkek oyuncu performansı: Nadir Sarıbacak “Sarmaşık”
En iyi yardımcı kadın oyuncu performansı: Şebnem Hassanisoughi “Bulantı”
En iyi yardımcı erkek oyuncu performansı: Özgür Emre Yıldırım “Sarmaşık”
En iyi görüntü yönetimi: “Rüzgarın Hatıraları”
En iyi kurgu: “Abluka”
En iyi sanat yönetimi: “Çekmeceler”
En iyi müzik: “Çekmeköy Underground”
En iyi kısa film: “Salı”
En iyi belgesel: “Hasret”
En iyi yabancı film: “Mad Max: Fury Road”
Siyad Onur Ödülleri: “Gülşen Tuncer”, “Menderes Samancılar”
Emek ödülü, Emek Sineması çalışanlarına verildi.

İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nca (İKSV) düzenlenen 33. İstanbul Film Festivali, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’ndaki açılış töreniyle başladı.

istanbul-film-festivali-2014

Sunuculuğunu Meltem Cumbul’un üstlendiği açılış töreninde, festival için özel olarak hazırlanan tanıtım filminin gösterimi yapıldı. Törende ayrıca, başta 10 yıldır festivalin sponsorluğunu üstlenen Akbank olmak üzere festivalin gerçekleştirilmesine katkıda bulunan kurum ve kuruluşlara teşekkür edildi.

Festival bölümlerinin tanıtıldığı açılış töreninde ilk olarak, Türkiye’de sinemanın 100. yılına özel olarak hazırlanan “Bu İkiliye Dikkat” bölümü sunuldu. Ardından festivalin Altın Lale Uluslararası ve Ulusal Yarışma filmleriyle FACE Sinemada İnsan Hakları Ödülü için yarışacak filmler takdim edildi.

Törende, Alain Resnais ve Tuncel Kurtiz gibi geçtiğimiz günlerde yaşamını yitiren sinema dünyasının unutulmaz isimleri anıldıktan sonra festivalin “Sinema Onur Ödülleri”, Türk sinemasına yıllar boyu emek vermiş 6 değerli isme sunuldu.

33-istanbul-film-festivali-2014_cinema_film_fest_turkey

Festivalin ilk Onur Ödülü, tiyatro ve edebiyat alanında verdiği eserlerin yanı sıra Düttürü Dünya, Çöpçüler Kralı, Hababam Sınıfı, Postacı, Kapıcılar Kralı gibi birçok filmin senaryosuna imza atan, Türkiye sinemasına yıllar boyu emek vermiş senarist Umur Bugay’a verildi. Ödülü, Bugay’ın yıllar boyu senaristliğini üstlendiği Yazlıkçılar ve Bizimkiler dizilerinin oyuncularından Meral Çetinkaya takdim etti.

Yılmaz Güney’in menajeri olarak başladığı sinema kariyerinde kısa sürede Türkiye sinemasının en başarılı yapımcılarından biri olarak önemli işlere imza atan, Yılmaz Güney ile birlikte kurucusu olduğu Güney Film’in ardından Umut Film’i kuran, Yılanı Öldürseler, Muhsin Bey, Umut gibi birçok filmin efsane yapımcısı Abdurrahman Keskiner’e ödülünü, başarılı oyuncu Menderes Samancılar verdi.

Festivalin üçüncü Onur Ödülü ise Cazibe Hanımın Gündüz Düşleri, Fazilet, Rumuz: Goncagül ve Mum Kokulu Kadınlar gibi filmleriyle hafızalarda yer etmiş yönetmen, senarist ve yapımcı İrfan Tözüm’e verildi. Ödülü, Tözüm’ün İkili Oyunlar filminde birlikte çalıştığı tiyatro ve sinema oyuncusu Zeliha Berksoy takdim etti. İrfan Tözüm adına ödülünü, eşi Melike Tözüm aldı.

Başta Sezen Aksu, Nil Burak, Onno Tunç, Ajda Pekkan ve Melike Demirağ olmak üzere, çok sayıda müzisyenle çalışmış, Fahriye Abla, Muhsin Bey, Anayurt Oteli, Arabesk, Ağır Roman ve Teyzem gibi filmlere besteleriyle hayat veren Attila Özdemiroğlu’na Sinema Onur Ödülü’nü, uzun yıllar birlikte çalıştığı Melike Demirağ takdim etti.

16 yaşında başladığı sinema serüvenine, Türk sinemasının “altın çağı” olarak kabul edilen 60’larda, yılda 24 film gibi rekor bir sayıyla devam eden; Yılmaz Güney’den Halit Refiğ’e, Atıf Yılmaz’dan Metin Erksan’a, Ömer Kavur’dan Feyzi Tuna’ya, Türk sinemasının usta yönetmenlerin neredeyse hepsiyle çalışmış ünlü oyuncu Sevda Ferdağ’ın ödülünü, yazar Selim İleri verdi.

Festivalin son Onur Ödülü, Türk sinemasının vazgeçilmez karakter oyuncularından, 200’e yakın filmde rol almış, Namus Uğruna’nın yakışıklı delikanlısından, Hanım’ın duygusal kaptanına, Güle Güle’nin Celal’ine birbirinden farklı rollerde aynı ustalığı sergileyen oyuncu Eşref Kolçak’a takdim edildi. Kolçak’a ödülünü, Güle Güle filmindeki rol arkadaşı, usta oyuncu Yıldız Kenter takdim etti.

Açılış töreninin ardından 33. İstanbul Film Festivali, ünlü İngiliz yönetmen Stephen Frears’ın, başrollerini Steve Coogan ve Judi Dench’in paylaştığı, birçok dalda Oscar adayı olan son filmi Philomena / Umudun Peşinde’nin gösterimiyle başladı.

İstanbul’da 16 gün sinema var

Bugün gerçekleştirilecek ilk gösterimlerle başlayacak 33. İstanbul Film Festivali, 20 Nisan’a kadar Beyoğlu Atlas, Beyoğlu Beyoğlu, Pera Müzesi, İstanbul Modern, Citylife City’s, Ortaköy Feriye ve Kadıköy Rexx olmak üzere 8 salonda izleyicilerle buluşacak.

Festival, sinemaseverlere 20’nin üzerinde bölümde 200’ü aşkın filmin yanı sıra usta sinemacıların katılacağı söyleşiler, atölye çalışmaları ve sinema dersleriyle dolu dolu iki hafta yaşatacak.

Çok sayıda sanatçının, ülkenin içinde bulunduğu durumdan yola çıkarak biraraya geldiği “Sanatçılar Girişimi” 29 Şubat Çarşamba günü saat 12.00’de bir basın açıklaması gerçekleştirecek. Sanatçılar, “ülkemizin geleceği için kaygılıyız” diyor.

Birçok alandan sanatçının biraraya gelerek oluşturduğu “Sanatçılar Girişimi” bir çağrıda bulundu.

“Ülkemizin geleceği için kaygılıyız” diyen sanatçılar, kaygılarını dile getirmek amacıyla bir basın açıklaması gerçekleştirecek. 29 Şubat Çarşamba günü, saat 12.00’de, İstanbul Beyoğlu’nda bulunan Ses Tiyatrosu’nda gerçekleşecek basın açıklaması için çağrıda bulunan sanatçılar, “Evrensel aydınlanma değerleri, Cumhuriyetimizin kazanımları yok ediliyor” diyor.

Sanatçılar Girişimi tarafından yapılan açıklama şu şekilde:

Bizler, Türkiye’nin yazarları, şairleri, ressamları , heykeltraşları, sinema ve tiyatro sanatçıları, karikatüristleri, fotoğraf sanatçıları, tüm sanat insanları, ülkemizin geleceği için kaygılıyız.

Evrensel aydınlanma değerleri, Cumhuriyetimizin kazanımları yok ediliyor.

Bağımsız düşünce, demir parmaklıklar arkasında.

Sanatsal yaratma özgürlüğü tehdit altında.

Türkiye, sadece Cumhuriyet tarihinin değil, birkaç yüzyıllık demokrasi, bağımsızlık ve uygarlık savaşımları tarihimizin yörüngesinden koparılarak, emperyalist çıkarların Ortadoğu’daki işbirlikçisi olmaya sürükleniyor.

Doğal ve kültürel doku katlediliyor.

Ülke zenginlikleri yağmalanıyor.

Kaygılarımızı Türkiye ve dünya kamuoyuyla paylaşacağımız basın açıklamamıza, yerli ve yabancı medya mensupları ve tüm sanatçı dostlarımız davetlidir.

Sanatçılar Girişimi

Sanatçılar Girişimi’nde kimler var
Birçok alandan sanatçının biraraya gelerek oluşturduğu Sanatçılar Girişimi’nin açıklamasında, Tarık Akan, Edip Akbayram, Onur Akın, Sunay Akın, Üstün Akmen, Alaattin Aksoy, Mehmet Aksoy, Aytaç Arman, Hayati Asılyazıcı, Semir Aslanyürek, Engin Ayça, Orhan Aydın, Rutkay Aziz, Kürşat Başar, Cezmi Baskın, Bedri Baykam, Nihat Behram, Ataol Behramoğlu, Cahit Berktay, Metin Coşkun, Tuncer Cücenoğlu, İsa Çelik, Nevzat Çelik, Haluk Çetin, Meral Çetinkaya, İsmail Hakkı Demircioğlu, Metin Demirtaş, Nuri Dikeç, Atilla Dorsay, Leyla Erbil, Bilgesu Erenus, Genco Erkal, Altan Erkekli, Erdal Erzincan, Mert Fırat, Müjdat Gezen, Altan Gördüm, Mehmet Güleryüz, Tarık Günersel, Hüseyin Haydar, Emin İgüs, Levent İnanır, Özdemir İnce, İlhan İrem, Ekrem Kahraman, Bülent Kayabaş,Yıldız Kenter, Erol Keskin, Suna Keskin, Tuğrul Keskin, Arif Keskiner, Levent Kırca, Mine Kırıkkanat, Nuri Kurtcebe, Mustafa Köz, Küçük İskender, Yılmaz Onay, Zeynep Oral, Yılmaz Onay, Nedim Saban, Vedat Sakman, Sali, Menderes Samancılar, Ferhan Şensoy, Burhan Şeşen, Cihat Tamer, Yavuz Top, Gülsen Tuncer, Cüneyt Türel, Yaman Tüzcet, Metin Uca, Ersan Uysal ve Nejat Yavaşoğulları’nın imzası bulunuyor.