Google’dan eğlenceli Bach doodle’ı

Ünlü barok besteci Bach, dünyanın en popüler arama motoru Google’a Doodle oldu. 21 Mart 1685 tarihinde doğan
büyük bestecinin 334’üncü doğum yılını kutlayan Google’ın hazırladığı Doodle’da notalarla armoni Google kullanıcıları ana sayfalarında Johann Sebastan Bach sürpriz ile karşılaştı.

Google’ın ana sayfasında yer alan Bach için hazırlamış olduğu bu eğlenceli doodle mutlaka ziyaret etmelisiniz.

Johann Sebastian Bach kimdir?

Johann Sebastian Bach (21 Mart 1685 – 28 Temmuz 1750) dünyaca ünlü Alman barok müzik bestecisi ve orgcudur. Bach köklü Alman stillerini özellikle İtalya ve Fransa gibi dış ülkelerden aldığı ritimlerin, formların ve yapıların adaptasyonu ve kontrpuan, armoni, müzikal motiflerin organizasyonundaki ustalığıyla geliştirmiştir.

DÜNYANIN EN BÜYÜK BESTECİSİ

Bach’ın besteleri Brandenburg Konçertoları, Goldberg Varyasyonları, Si minor Missa, 2 Çile, ve 200 tanesi günümüze kadar ulaşmış 300’den fazla kantatayı kapsamaktadır. Bach’ın müziğine teknik hakimiyeti, artistik güzelliği, entelektüel derinliği sayesinde büyük saygı duyulmuştur. Bach 19. yy.’da müziğinin tekrar çalınmaya başlaması ve ilginin tekrar canlanmasına kadar kendi döneminde büyük bir besteci olarak bilinmemiş ancak kendisine bir orgcu olarak büyük saygı duyulmuştur. Bugün en büyük bestecilerden biri olarak kabul edilir.

BACH’IN ÖLÜMÜ

Sebastian Bach’ın gittikçe artan hastalıkları kendisini de yakınlarını da endişelendirmeye başlamıştı. Özüne karşı pek sert davranan Bach ilk sıralarda bu rahatsızlıkları iki kat etkinlikle alt etmeye uğraştı. Fakat bu sefer ilaçlar yetersiz kalıyordu. Hele gözlerinden çok rahatsızdı. Eskiden beri miyop olan gözleri fazla çalışmaktan ve notaları kopyalamaktan yorulmuş, yavaş yavaş görmez olmaya başlamıştı. 1749’da gözlerine yapılan ameliyat başarısızlıkla sonuçlanarak tamamen kör olmasına yol açtı.

Bach’ın körlüğü cesaretini, sabrını ve dinsel inancını hiç sarsmadı. O yine çalışmalarını sürdürüyordu. Gözlerinden dolayı karanlık bir odada kalmaya mahkûm olmasına karşın damadı ve çömezi Altnikol’a son koral’ini söyleyip yazdırıyordu. Bu koral “En büyük sıkıntılara düştüğümüzde” (Wenn wir in höchsten Nöthen sein BWV 641) sözleri ile başlıyordu. Bach ölümünün yaklaştığını hissedince o koralin başına “Tanrım işte katına çıktım” tümcesini yazdırmıştır.

Gerçi ölümünden yaklaşık on gün önce gözleri yeniden görmeye başladıysa da bu iyileşme pek geçici kaldı. Sonunda yüksek ateşle bir inme geldi ve yapılan sağaltım yarar sağlamayarak 28 Temmuz 1750 akşamı saat dokuza çeyrek kala, Sebastian Bach 66 yaşında hayatını kaybetti.

British Museum’da küçük bir gezintiye ne dersiniz?

Dünyanın en büyük ve en tanınmış müzelerinden biri olan British Museum, içinde çok sayıda değerli ve çeşitli sanat eserleri bulundurmaktadır.

İngiliz parlamentosunun aldığı bir karar ile 1753 yılında kurulan British Museum’da ilk olarak fizikçi Hans Sloane’ın farklı uluslardan topladığı parçalar sergilenmiştir.

1759’da Londra Montague House’da halka açılan British Museum, daha sonra başka bir yere taşınmıştır.

11 önemli bölüme ayrılan müzede, Asur, Babil, Mısır, Yunan ve Roma eserlerini kapsayan eserler yer almaktadır. Yunan antikleri bölümünün en önemli özelliklerinden biri Parthenon heykellerinin bu bölümde sergilenmesidir.

Müzede Pasifik adalarından Doğu adalarına, Azteklerden Afrika uygarlığına değin pek çok ırka ait sanat koleksiyonları yer almaktadır.

British Museum, dünyanın dört bir yanından daha fazla insanın koleksiyona erişmesine yardımcı olmak için Google ile birlikte çalışıyor.

İnsanlık tarihinin en büyüleyici nesnelerinden bazılarını içeren interaktif bir deneyimini bizlerde buradan tanıtmak istedik. İstediğiniz zaman dilimini ve kıtayı seçip o döneme ait sanat eserlerini bulabileceğiniz bu özel sayfayı mutlaka ziyaret etmelisiniz.

Britsh Museum’un İnteraktif sayfasına girmek için tıklayın…

Google’dan Hip Hop Doodle’ı

Google, Hip Hop’un 44. yılı üzerine oldukça farklı bir doodle hazırladı. Tıpkı DJ gibi müzik çalabilinen Google Hip Hop doodle ile hazırlanan müziğe ve görevleri yerine getirme oranınıza göre de size seviye atlanıyor. Peki Google ile bir kez daha hatırlanan Hip Hop nasıl bir kültürdür? Hip Hop’un tarihi nedir?

Amerika’da kötü koşullarda ve azınlık olarak 1970’li yılların sonunda hayatını sürdüren siyahilerin gündemden uzaklaşmak ve biraz olsun eğlenmek amacıyla oluşturduğu kültür ve yaşam tarzı olan Hip Hop, rap müziği, Graffiti sanatını, Breakdansını ve DJ’liği de kapsıyor.

Hip hop kültürünün doğmasında Blues, Funk, Soul ve Jazz müziğinin etkisi olduğunun altını çizmekte fayda var.

Peki ama Hip hop kültürleri nelerdir?

West Coast Hip Hop: Amerika Birleşik Devletleri’nin batı bölgesinde doğmuş, hip hop müziğin bir alt türüdür. 1980’li yılların başlarında Kaliforniya’da temelleri atılmıştır. Gangsta rap ve G-funk ağırlıklıdır. Hayat kadınları, para, silah, uyuşturucu kullanımı gibi konulardan bahseder ve yaşam standartlarının zorluklarını anlatır. En önemlisi her rapte olduğu gibi yaşanmışlık ön plandadır. N.W.A, 1990’larda West Coast Hip Hop’ın önde gelen grubudur.

East Coast Hip Hop: 1970 yıllarında ABD’nin New York City bölgesi ve çevresinde doğmuş, hip hop müziğin bir alt türüdür. Amerika Birleşik Devletleri’nin doğu bölgesini kapsayan alana farklı bölgelerden gelen rap sanatçılarının zaman içinde oluşturdukları tarzdır. Basit kafiye düzeni old school” tarzın dışında “East Cost” daha çok lirik becerisi üzerine kurulmuş bir tarzdır. Çok heceli tekerlemeler, karmaşık cinas, sürekli ve serbest akışlı teslimat aynı zamanda karmaşık metaforlar ile karakterize edilmiştir. East Coast Hip Hop’ta sanatçıda düzgün bir ses yeteneği olmasa da agresif bir vurgu eğilimi gerekmektedir. Public Enemy ve EPMD gibi gruplarda bu anlatılanlara örnek niteliğindedir. Ayrıca Eric B. & Rakim, Boogie Down Productions, Big Daddy Kane, Slick Rick gibi gruplar ve sanatçılarında lirik yeteneği oldukça kuvvetlidir.

Rap
1970’lerin başında New York’un siyah gettolarında doğan Hip hop kültürünün müziğidir. Rap “Rhytm And Poem” (“Ritim ve Şiir” ya da “Ritmik Şiir”) veya “Rhytmic African Poetry” (Ritmik Afrika Şiiri) sözcüklerinin kısaltması olarak bilinse de aslında Rap, İngilizce’de “ağır eleştiri” demektir ve “and” kelimesi kısaltmalarda asla “a” harfiyle sembolize edilmez (&,n,N) [Rock n Roll, R&B, P&G]. Rap, müziğin tempo ve ritmine uyarlanıp beat eşliğinde söylendiği sokak tarzı ve sert sözlerin ağır bastığı hip hop kültürünün içindeki başlıca dört elementten biridir.

MC / Rapper: Açılımı “Master of Ceremony (seremoni ustası)” dir. Rap müzikte şarkı sözünü yazan, şarkıyı söyleyen, rap stilini belirleyen, bass ve ritim ayarını müziğe uyduran kişilere MC denir. MC, bölümlere ve yaptığı işlere göre gruplara ayrılır. MC: Solisttir, şarkıyı söyler ve rap stili düzenlemekle hükümlüdür.

Diss: Rap müzikte rapçilerin birbirlerini yermek için yazıp söyledikleri parçalar.
Acapella: Rap müzikte doğaçlama ve canlı performanslara denir.
Cypher: Birkaç MC’nin canlı olarak bir araya gelip her birinin kendi parçasını okuyarak birleştirmesi.


Breakdance

“Sokak dansı” olarak da bilinen hip hop kültürüne ait dans türü. Kız break dansçılara b-girl, erkeklere b-boy denir.

Graffiti
Sprey boyalarla duvarlara, trenlere ve özellikle sokaklarda çizilen resim ve yazılardır. Türkiye’de İstanbul/Kadıköy’de sık olarak görülen bu tarz son zamanlarda İzmir’in Karşıyaka ve Ankara’nın Yenimahalle ilçelerinde yer almaktadır.

Writer: Türkçe “yazan” demektir. Hip hop kültürünün dalı olan Graffiti’de ise, Graffiti yazan-çizenler için kullanılan terimdir. Graffiti sokak sanatı olduğu için writerlar da sokak sanatçılarıdır.

DJ
Açılımı Disk Jokey. Müzik akışını kontrol eden, parça seçiminde ve parçalar arası geçişlerde uyum sağlamakla görevli kişi.

Beat: Rap şarkısının temelidir. Beat, Rap şarkının arkaplanıdır ama aynı zamanda MC’yi nasıl Rap yapılacağı konusunda (hız, ses, teknik) yönlendirmektedir. Beat, şarkının karakteri ve hissidir. Müziğin altyapısı olarak da değerlendirilir.
BeatBox: Beat’in insan sesiyle manuel olarak seslendirilmesi sanatıdır.

Emekli Kariyer Grup Koçluğu Atölyesi

Seveceğiniz ve mutlu olacağınız iş için bir yol var

 

emekli-kariyerBir işiniz var ama  ayaklarınız geri geri gidiyor ve hep aklınızda başka bir iş var ya da emekli oldunuz ,olmak üzeresiniz peki şimdi ne olacak diye düşünüyorsunuz.

Bu atölye sizin için tasarlandı.

Profesyonel koç ve eğitimci Neslihan Erdoğdu Liderliğinde düzenlenen atölye işinden memnun olmayan ve yeni bir kariyer tasarlayan herkese uygun.

Kimse size bir öneride bulunamaz ya da akıl veremez ama siz kendiniz için en iyisini bulabilirsiniz. Bu atölye de kendiniz için en uygun olan yol ve seçenekler konusunda kendi ufkunuzu açacak ve bir yol haritası edineceksiniz.

Hayatınızı güzelleştirmenin kısa yol tuşu da diyebileceğiniz  4 haftalık atöleyeye kendisi ile çalışmak isteyen herkesi bekliyoruz.

http://www.neslihanerdogdu.com/atolyeler-2/kariyer-koclugu-atolyesiemekli-olacaklar-ve-is-degistirmek-isteyenler-icin/

 

İletişim için; 05496132322 (10:00-20:00 saatleri arasında)ulaşabilirsiniz.

[email protected]

 

Neslihan Erdoğdu Kimdir ?

1988-2006 yılları arasında dershanecilik yapmış,2006’dan beri profesyonel koçluk yapan ve koçluk eğitimleri veren, eğitimci, konuşmacı ve Adım Adım Sınav Yolculuğu Kitabının yazarıdır.

Bugüne kadar çok sayıda seminer ve eğitim vermiş olup, kendi çalışma alanlarında atölye çalışmaları yapmaktadır.

 

http://www.neslihanerdogdu.com/ben-kimim/

Öğrencimiz Ekin Göre Aşık Veysel Güzel Sanatlar Lisesini Birincilikle Kazandı!

ekingoreNar Sanat Eğitim Kursu olarak öğrencilerimizi Güzel Sanatlar Liselerine ve Konservatuarlara hazırlamaya devam etmekteyiz. Sevgi Gencan eğitmenimizin Resim öğrencisi olan Ekin GÖRE; çalışması ve azmi sonucunda Aşık Veysel Güzel Sanatlar Lisesi’ni birincilikle kazanmıştır. Çalışmasının, dikkatinin ve azminin sonuçları bizleri ve ailesini gururlandırarak sonuçlandırmıştır.

Nar Sanat Eğitim Kursu olarak bizlere, Sevgi eğitmenine ve ailesine bu gururu yaşattığı için kendisi tebrik eder, teşekkürlerimizi sunar, başarılarının devamını diler ve bir sonraki başarılarında da Ekin’in yanında olacağımızı bildiririz.

Aşık Veysel Güzel Sanatlar Lisesi Hakkında

2013 Haziran ayından itibaren Güzel Sanatlar Lisesine dönüştürülmüştür. 2014 Eylül ayında Beylikdüzü Gürpınar Kültür Merkezi binasına taşınmıştır.

Okulda Güzel Sanatlar Lisesi müfredatı uygulanmaktadır. Yatılı bölümü bulunmayan gündüzlü ve tekli eğitim vermektedir. Öğrenciler özel yetenek sınavı ile alınmaktadır. Resim ve müzik alanlarında eğitim verilmektedir.

Amacı güzel sanatlar fakültelerine öğrenci yetiştirmektir. Okul ilk mezunlarını 2013-2014 eğitim öğretim yılında vermiştir. Mezun olan 35 öğrenciden 25’i üniversiteye yerleşmiştir.

Öğrenci başarısında diğer faktörleri de devreye sokmak için çalışmalar yapılmaktadır. Özellikle öğretmen ve öğrencilerin motivasyonu, eğitim materyallerinin tamamlanması, hedefli ve disiplinli eğitim anlayışı, teknolojik yönden tam bir eğitim ortamı sağlama çalışmaları tüm hızıyla devam etmektedir.

Öğrencimiz Sinem Vedat Aşık Veysel Güzel Sanatlar Lisesi’ni Kazandı!

sinem-vedatNar Sanat Eğitim Kursu olarak öğrencilerimizi Güzel Sanatlar Liselerine ve Konservatuarlara hazırlamaya devam etmekteyiz. Aslı Gürbüz eğitmenimizin İşitme ve Piyano öğrencisi olan Sinem VEDAT; çalışması ve azmi sonucunda Aşık Veysel Güzel Sanatlar Lisesi’ni kazanmıştır. Derslerindeki dikkatinin ve çalışmasının yanı sıra müsait olduğu günlerde de kurumumuza gelip dersliklerimizde çalışarak, çabalayarak ve vaktinden ödün vererek bu başarıya giden yolda adımlarını hızlandırmış ve sonuca ulaşmıştır. Bu arada saçları gibi çok renkli bir kişiliğe de sahiptir. 🙂

Nar Sanat Eğitim Kursu olarak bizlere, Aslı eğitmenine ve ailesine bu gururu yaşattığı için kendisi tebrik eder, teşekkürlerimizi sunar, başarılarının devamını diler ve bir sonraki başarılarında da Sinem ‘in yanında olacağımızı bildiririz.

Aşık Veysel Güzel Sanatlar Lisesi Hakkında

2013 Haziran ayından itibaren Güzel Sanatlar Lisesine dönüştürülmüştür. 2014 Eylül ayında Beylikdüzü Gürpınar Kültür Merkezi binasına taşınmıştır.

Okulda Güzel Sanatlar Lisesi müfredatı uygulanmaktadır. Yatılı bölümü bulunmayan gündüzlü ve tekli eğitim vermektedir. Öğrenciler özel yetenek sınavı ile alınmaktadır. Resim ve müzik alanlarında eğitim verilmektedir.

Amacı güzel sanatlar fakültelerine öğrenci yetiştirmektir. Okul ilk mezunlarını 2013-2014 eğitim öğretim yılında vermiştir. Mezun olan 35 öğrenciden 25’i üniversiteye yerleşmiştir.

Öğrenci başarısında diğer faktörleri de devreye sokmak için çalışmalar yapılmaktadır. Özellikle öğretmen ve öğrencilerin motivasyonu, eğitim materyallerinin tamamlanması, hedefli ve disiplinli eğitim anlayışı, teknolojik yönden tam bir eğitim ortamı sağlama çalışmaları tüm hızıyla devam etmektedir.

7. Nar Çiçekleri Festivali 30 Haziran ‘da Yunus Emre Kültür Merkezi’nde

Nar Sanat Eğitim Kursu olarak 7. Nar Çiçekleri Festivali kapsamında 29-30 Haziran tarihlerinde her iki gün içinde saat 17:00 ‘da başlayacak etkinliklerimizde yıl boyuncu kursumuza katılan öğrencilerimiz kendi branşlarında gösterilerini sergileyeceklerdir.

Gösterimiz  Yunus Emre Kültür Merkezinde olacaktır. Gösteri tarihlerinin olacağı günler kurumumuz kapalı olacaktır. Gösteri günlerinde kurumumuza mobil hattımız üstünden ulaşabilirsiniz.  Gösterinin akışı şu şekilde olacaktır;

SAYFA2

Gösteride görev alacak öğrencilerimiz;

30 HAZİRAN

NEHİR KOCAGİL
BELEN ÖZGÜÇ
BEGÜM ÖNEY
ELA EFLİN METİN
BADE İKİZGÜL
DEFNE AKGÜN
DURU KORKUTLAR
BERÇEM ÖZEK
MELİS KURT
ZEYNEP ŞİTİLCİ
MERVE BAŞARAN
YADEN BUYRUK
DEFNE KURAN
AYŞE SELİN YURTSEVER
TUANA HAVİN AYDOĞDU
CEREN DAĞIDIR
DOĞA İREM TEKİN
NİL NEVA USLUBAŞ
SELİN SADIÇ
NİLCE GÖZÜKARA
FATMA BETÜL BAŞURAL
BEREN ESENDEMİR
DURU KAYA
BELİNAY BEYDEMİR
AYŞE BEREN BOZYİĞİT
DURU ÇAĞLAR
BADE KIRKGÖZ
BAHAR ECE SARSIN
BETHANY TURLEY
ASLI DEMİROK
RÜMEYSA DEMİRHAN
ELA ÖZBAŞ
MELİKE BEGÜM PALA
SELİN ÜNSAL
SU AZRA DAYIOĞLU
TÜLAY NAZ ÇAKIR
ÖYKÜ GÜLEÇ
ALMİLA EDA KUMRU
NİSA DİDE COŞAN
ECE FUNDA ŞAHİN
ECEM EREM KOCA
ZEYNEP AKÇA
GÜLCAN ATALAY
YEŞİM ÇELEBİ
MERİÇ GÜRCAN
AYŞE ELA ŞENKAYA
GABRİELLA ÖZCAN
BERDAN YILDIZ
İKLİM KELEŞ
BEREN HEPSERT
TAN ONUR
SİBEL GÜLER
ALP KAVAKLI
CEREN KAYA
MAHİR ERBULAN
GÜLŞAH TINAZ
SELİN SADIÇ
İKLİM KELEŞ
NEZİHE NİLDEN TUNA
JBİD GÖKTAŞ
SARP KILIÇ
YASEMİN ÖZYİĞİT
SELİN ÜNSAL
İDİL DENİZ BAKIR
NİMA ABDULLAHİ
TUĞBA SEHER KARANFİL

30haziranbilet

29haziranbilet

Yunus Emre Kültür Merkezi Konumu:

7. Nar Çiçekleri Festivali 29 Haziran ‘da Yunus Emre Kültür Merkezi’nde

Nar Sanat Eğitim Kursu olarak 7. Nar Çiçekleri Festivali kapsamında 29-30 Haziran tarihlerinde her iki gün içinde saat 17:00 ‘da başlayacak etkinliklerimizde yıl boyuncu kursumuza katılan öğrencilerimiz kendi branşlarında gösterilerini sergileyeceklerdir.

Gösterimiz  Yunus Emre Kültür Merkezinde olacaktır. Gösteri tarihlerinin olacağı günler kurumumuz kapalı olacaktır. Gösteri günlerinde kurumumuza mobil hattımız üstünden ulaşabilirsiniz.  Gösterinin akışı şu şekilde olacaktır;

 

sayfa

Gösteride görev alacak öğrencilerimiz;

29 HAZİRAN

ZEYNEP ÖZGE GÜRSOY
ECE EVLER
MELTEM TURGUT
İBRAHİM HALİL TÜTÜNCÜ
HASAN  BOZYOKUŞ
ELİF ERSİNTEPE
ENSAR ÇAKIR
ARMAĞAN KORUCU
KÜBRA AYDIN
SEMRA SANCAK
BATU SEFER
DURU KARAKAYA
SALİH MERT GÜMRÜ
ŞEFİK TUĞRA TELCİ
DİLARA AK
IŞIL  ERSOY
EĞİTMEN ORKESTRASI
BÜŞRA HİKMET UTKU
ŞEVVAL ARALA LAMUŞ
LARA SADİ
EGEMEN NAKİPLER
ZEHRA MİNA FIRINCI
EMRE BAŞ
EMRE ANAPALI
MERVE AYANOĞLU
SİMGE KARAGÖZOĞULLARI
EBRU AYSOYSAL
ATİLLA PAZARLI
FEYYAZ AYDIN ÖZAYDIN
EYLÜL GÜLENÇ
SÜMEYRA ARSLAN ÇIKI
EĞİTMEN ORKESTRASI
FATMA DORA ALTAŞ
MAHİR ERBULAN
SİMGE KARAGÖZOĞULLARI
HASAN EMRE ERDURAK
BATURALP ÇAM
İDİL DENİZ BAKIR
DEMİR MİRZA
NİL SAHRA AKSAL
EFE ÜNSAL
NİLÜFER FİLİZ ATALAY
EMİR KARADEMİR
MELTEM TURGUT
EĞİTMEN ORKESTRASI
EMRE ÇETİNKATA
AYSARA ÖZENÇ
DORUK-UMUT OKTAY
ÇAĞAN KEMERLİ
EREN CANER
ASLIHAN ŞEN
EMRE CAN SÜRAL
MİNA YILDIZ
ZULFİYA ZAHİDOVA
DERYA SAYLIK
BUSENUR ULAK
MİNA YILMAZ
ZEYNEP CEYLİN GÜNENÇ
İLKE GÜVEN
AKIN KAYTAN
ELİF TÜLİN ŞAHİN
DURU BAL
EREN ÖZDEN
UMUT NİŞANTAŞ
SILA ERGÜN

30haziranbilet

29haziranbilet

Yunus Emre Kültür Merkezi Konumu:

18 Mart Çanakkale Zaferi Etkinlik Programı

Nar Sanat Eğitim Kursu olarak 18 Mart Cuma günü Çanakkale Zaferini anma amacıyla Eğitmen ve Öğrenci Dinletisi Etkinliğimiz yapılacaktır. Etkinliğimiz Bakırköylü İş Adamları Derneğinde (BİAD) saat 19.00’da  yapılacaktır. BİAD adresi; “İncirli Caddesi Yeşiladalı sokak No: 2 Bakırköy  İSTANBUL  /  TÜRKİYE” dir. Harita konumu için;

Nar Sanatın bulunduğu sokaktan incirliye doğru giderken ilk sokaktır.

Adres :  İncirli Caddesi Yeşiladalı sokak No 2                    Bakırköy


Etkinlik Programı şu şekildedir;

AÇILIŞ KONUŞMASI (Naci Özcan)

Reşat Tokatlı

DÜET [Meral Eren (Çanakkale Türküsü – Keman) & Ezgi Fırat & Reşat Tokatlı (Piyano)]

DÜET [Ege Yılmaz (Historia De Un Amoa, L. Miguel) – Reşat Tokatlı (Piyano)]

Özgür Yahya Oruçoğlu & Sena Sevim

DÜET [Özgür Yahya Oruçoğlu (Gitar) & Eylül Gülenç (Flüt)]

Burcu Işıl Oğuz

Zeynep Ceylin Günenç (Orda bir köy var uzakta, Enver Tufan – Etüd, Cornelius Gurlitt)

Reşat Tokatlı

Zehra Mina Fırıncı (Etüd, H. Lemoine)

Aslı Gürbüz

Çağla Gökçen (Old Mcdonalds, John Thompson)

Burcu Işıl Oğuz

DÜET [Merve Ayanoğlu (Samanyolu, Teoman Alpay – Yıldızların Altında, Kaptanzade Ali Rıza Bey) – Erkan Başa]

REŞAT TOKATLI & MURAT HASGÜN DİNLETİ

Zuhal Sevim

Bethany Turley (Melodi, Alexandr Burkard – Menuet, Henry Purce)

Onur Güner

Göksenin Şeylan (La Sautillante, Ferdinando Carulli – Vazgeç Gönül, Zeynep Dizdar)

Ahmet Yiğit Batur (Dalgaların Şarkısı, Enver Tufan – Lokomotif, Enver Tufan)

Erkan Başa

Mert Güneş (Zeybek, Faik Canselen – Bulut Olsam, Salih Aydoğan – Yaşasın Okulumuz, Alman Ezgisi)

Deniz Kaplan (Melodi, Alexandr Burkard – Vals, Selmin Tufan<)

Özgür Yahya Oruçoğlu

DÜET [Rümeysa Demirhan, Tuğba Seher Karanfil – (Vals,Ole Halen – Rumba, Josep Wanders)]

Sena Sevim

Elif Gürel (Lokomotif, Enver Tufan) – Piyano

Zuhal Sevim

Demir Mirza (Gün Doğarken, Minik Kızıldereliler, Balerin – John Thompson)

REŞAT TOKATLI & MURAT HASGÜN DİNLETİ

Onur Güner

Bade Kırkgöz (La Soutillante – Ferdinando Carulli)

Aslı Gürbüz

Sıla Ergün (Ömer Can)

Umut Nişantaş (Hayallerin Eksperi,Kendi Bestesi – Bekle Dedi Gitti, Duman)

Burcu Işıl Oğuz

Berat Şerif Demir (Old Mcdonald, John Thompson – Yankee Doodle, John Thompson)

Reşat Tokatlı

DÜET [Jbid Göktaş (C Sharp Minör Nacturne, F. Chopin – Vals, Evgeny Grinko ) – Reşat Tokatlı (Keman)]

Eren Özden (Skip To My Lou, John Thompson)

Erkan Başa

Burcu Bozkurt (Uzaklar, Göçmen Kular – Enver Tufan)

İdil Deniz Bakır (Lirik, Fikret Amirov – Venedik Gondol, F. Mendolsohn)

Sena Sevim

İlke Güven (Bir Üflersem Düşersin, John Thompson)

REŞAT TOKATLI & MURAT HASGÜN DİNLETİ

Aslı Gürbüz

Ecem Koca (Anlamazdın, Ayla Dikmen)

Zuhal Sevim

Lara Sadi (Allegra, S. Suzuki)

Erkan Başa

Meriç Gürcan (Zeybek, Faik Canselen – Yaşasın Okulumuz, Alman Ezgisi) – Piyano

Su Azra Dayıoğlu (Alsak, Enver Tufan – Orda Bir Köy Var Uzakta, Münir Ceylan) – Piyano

Sena Sevim

Rüzgar Almasulu   (Yakarış, Enver Tufan)

Emir Karademir (Çanlar, John Thompson)

Aslı Gürbüz

Sıla Üçtepe (Uzaklar, Enver Tufan)

Burcu Işıl Oğuz

Yasemin Özyiğit (Dolaptaki Sır, Enver Tufan – Aria, Mozart)

DÜET [İklim Keleş (Polonaise, J.S.)]

Onur Güner

Sarp Kılıç (Andontino, Ferdinando Carulli – Studi Per Guitarra, Ferdinando Calluri)

Nima Abdullahi (Dede,Peyman – Trombon Çalgısı, John Thompson)

Reşat Tokatlı

DÜET [Melisa Kaya (Aygız, C. Cihangirov)- Reşat Tokatlı (Piyano)]

Deniz Balcı (Kızıldereli Davulu, John Thompson)

Erkan Başa

Nehir Ergün (Kuş Uçar, Alman Halk Şarkısı – Etüd, Alexandr Burkard – Kalinka, Rus Halk Şarkısı)

Asım Güven Bozkurt (Çanlar Çalıyor – Gün Doğarken – Balerinin Valsi, John Thompson)

Aslı Gürbüz

Ayşe Ela Şenkaya (Tren, John Thompson)

Zuhal Sevim

Demirhan Altındil (Okul Günleri – Kovalamaca, John Thompson)

Tülay Naz Çakır (Etüd 84, Ömer Can)

Burcu Işıl Oğuz

Nil Sahra Aksal (Sinbad – Kalinka – Var-Yok , Y. İman)

Nil Ergün (Aria, W.A. Mozart – Savaş Dansı, Michael AAR)

Aysara Özenç (Nasıl Geçti Habersiz, Zeki Müren – Gnoissienne No.1, Erik Satie)

Not: Dinletimiz ücretsizdir.

Okunması Gereken 50 Roman

romanEdebiyat, yaratıcılığa dayanan bütün sanat dallarında olduğu gibi, özneldir. Belirli ve herkes için geçerli ölçütlerle değerlendirilemez bu alanda verilen eserler. Yine de edebiyat eserlerini, çağdaşları ve toplum üstündeki etkilerinden yola çıkarak bir değerlendirmeye tutabiliriz. Özellikle söz konusu olan tür romansa, onların kendinden sonraki eserleri nasıl etkilediği, öbür yazın türleri üstündeki etkisinin ne olduğu ve okurların gözünde nasıl bir yer edindikleri önemlidir. Bunun içindir ki onlarca yıl önce yazılmış bir roman hâlâ okunur, edebiyat dünyasını ve bireyleri bugün de etkilemeye devam eder.

Aşağıda, 20. yüzyılda yazılan ve mutlaka okunması, anlaşılması gereken 50 roman listesi yer alıyor. Kitapların sıralaması yazıldıkları yıllara göre yapılmıştır.

1. Şikago Mezbahaları (1906) – Upton Sinclair

İşçi sömürüsünü ve Amerika’daki yetersiz gıda güvenliğini sergileyen roman, Başkan Roosevelt’in 1906′da sağlıkla ilgili iki yasayı geçirmesine neden oldu.

2. Dönüşüm (1915) – Franz Kafka

Dönüşüm, varoluşçuluğu temele alan mükemmel romanlardan biridir. Kafka’nın karakteri Gregor Samsa, bir sabah uyandığında kendini bir böcek olarak bulur. Bu böcek metaforu ise bütün toplumsal rahatsızlıklara cesaret kırıcı bir bakış açısı sunar.

3. Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi (1916) – James Joyce

Bu yarı otobiyografik roman, cinselliğe, sürgüne, sömürgeciliğe ve estetiğe bir yolculuk yapar. Kitap, Joyce’un kendisiyle mücadelesine ayna tutmaktadır.

4. Siddhartha (1922) – Hermann Hesse

Roman, yalnızca Siddhartha Gautama’nın hikâyesini anlatmaz, Siddhartha’yı yüce Buda olarak tanımlar, çünkü ana karakter ona benzer bir aydınlanma yolu izler. Yolculuğu boyunca karşılaştığı herkes ve yaşadığı her olay, Siddhartha’ya değerli bir katkıda bulunur.

5. Muhteşem Gatsby (1925) – F. Scott Fitzgerald

Caz çağının alegorisi olma özelliği taşıyan ünlü roman, “Amerikan Rüyası”nın çöküşünü, lüks bir hayat süren bir adamın hüzünlü hikâyesi yoluyla anlatır.

6. Döşeğimde Ölürken (1930) – William Faulkner

Bilinçakışı yöntemiyle yazılan romanda, on beş farklı anlatıcının ağzından karışık bir düzende aile bireylerinden birisinin gömülme arzusu yerine getirme çabası anlatılır.

7. Mübarek Toprak (1931) – Pearl S. Buck

Dünya Savaşı’ndan sonra, bir çiftçi ve karısının yaşam savaşının betimlemesi özelliği taşıyan roman, çiftçinin ve ailesinin, yaşamlarını kontrol etme hikâyesini zaman ve yer kavramlarını aşarak anlatır.

8. Dalgalar (1931) – Virginia Woolf

Sansür döneminde kadınların arzularını ve eşcinselliğini oldukça keskin hatlarla ve açıksaçıklıkla araştıran Woolf, bu kavramların “edepli toplum” değerlerinden öte bir yerde düşünülmesi için okurlarına meydan okur. Arkadaşları karşılıklı bir trajedide hemfikir olurken birçok fikir ve felsefe nihai feminist hareketin belirginleştiğini ima eder.

9. Fareler ve İnsanlar (1937) – John Steinbeck

Büyük bunalım boyunca fakirlik ve eziyetle mücadele eden iki göçmen işçinin trajik ve tozlu hikâyesi, Steinbeck’in en meşhur eserlerindendir. Kahramanlarının birbirleriyle olan ilişkisini ve etraflarındaki umutsuzluğu inceleyen bir eserdir.

10. Tanrıya Bakıyorlardı (1937) – Zora Neale Hurston

Antropolog Hurston, Karaib ve ya Afrika soyundan gelen Amerikalıların kişisel deneyimerine ışık tutmak için Amerika’nın güneyi ve Karayipler ile ilgili araştırmasına dikkat çeker.

11. Sessiz Gezegenin Dışında (1938) – C.S. Lewis

Lewis, Narnia gibi canlı ve hayal gücü kuvvetli bir dünyada, insan içgörüsüne bazı fantastik yaratıklarla uzaylı manzaraları yerleştirerek bilimkurguyu çözmeye çalışır.

12. Hoşça Kal Berlin (1939) – Christopher Isherwood

Bir hiciv geçidi, eksantrik ve grotesk figürlü, ilginç hikâyeler dizisi, Berlin’deki Nazi saldırısının öncesinde ana karakter Isherwood’un başına gelen olaylardan esinlenerek ortaya çıkmıştır.

13. Altın Gözde Yansımalar (1941) – Carson McCullers

Carson McCullers, ABD’nin güneydoğu eyaletlerinden birinde, barış zamanı bir ordugâhta geçen bu romanında, beş kişinin yalnızlıkları, düşleri, saplantıları, başarısızlıkları ve zaaflarından bir “insani cehennem” örüyor.

14. Yabancı (1942) – Albert Camus

Varoluşçu bir roman olarak etiketlenmesine rağmen, Camus, politika, felsefe, edebiyat ve din gibi çok geniş bir açıdan alır sorunları. Romanda bir katilin hayatında gittikçe artan absürt ve ruhsuz olayları anlamlandırma çabası yer alır.

15. Başka Sesler Başka Odalar (1948) – Truman Capote

Old South, etrafında bir viraneye dönüşürken genç bir çocuk tanımadığı akrabalarıyla yaşamak için gönderilir ve kendisini insanlığın anlamını, onun güzel ve karmaşık yapılarını sorgularken bulur.

16. 1984 (1949) – George Orwell

1984, şimdiye kadar yazılmış en etkili politik ve distopik romanlardan biridir. Bu tartışmasız klasik, bireyin toplumla olan ilişkisini dikkatli bir biçimde irdeler. Sadık bir sosyalist olan Orwell, komünizm, faşizm ve totalitarizmin mantıksal aşırılıklarını ortaya çıkarmak niyetindedir ve bunu büyüleyici ve korkunç anlatımı ve diliyle yazmıştır.

1951 yılında yayımlanmasına rağmen, Salinger’in ikonik, isyankâr antikahramanı Holden Caulfield hâlâ yaşamaktadır ve Amerikan toplumunun iki yüzlülüğünü ve sahtekârlığını dile getiren güvenilmez bir ses olarak da okunmaktadır.

18. Görülmeyen Adam (1953) – Ralph Ellison

Çok az roman insan hakları hareketinden önce Afroamerikan toplumunun duygularını Görülmeyen Adam kadar iyi yakalamıştır. Ellison, marjinalleşme, hayal kırıklığı ve çağdaşlarını değersizleştirme gibi kavramları politik bir bireşime dönüştürmektedir.

19. Sineklerin Tanrısı (1954) – William Golding

Makro konuya mikro bir bakış getiren roman, bir uçak kazasından sonra adaya sıkışan, orada uygarlık çatışmalarına ve farklı gruplaşma yolları arayan ve bunu, gücü güvence altına almak için yapan İngiliz okul çocuklarının hikâyesini anlatır.

20. Lolita (1955) – Vladimir Nabokov

Birçok okur romanın merkezindeki tartışma yaratan pedofili ilişkiyi görüp, romanın özünü atlamıştır. Lolita, kurbanla kurban eden arasındaki çizginin bulanıklaşmasını özenle inceler.

21. Şafak Tapınağı (1956) – Yukio Mişima

İnsan zihninin gizli kalmış yerlerini usta bir anlayışla anlatan Mişima, tapınaktaki evi tarafından büyülenen genç Budist’in deliliklerini ve eziyetlerini incelemektedir.

22. Zen Kaçıkları (1958) – Jack Kerouac

Beat neslinin temel taşı olarak bilinen Kerouac, özgür Zen Kaçıkları’nda konformist Atom Çağı’nda, toplumun gittikçe sertleşen anlam arayışını net bir biçimde gösterir.

23. Gece (1958) – Elie Wiesel

Çok az roman, soykırımın onur kırıcı ve iç burkan korkularını toplama kampında geçen, yarı otobiyografik, didaktik ve trajik bu roman kadar iyi anlatabilir.

24. Parçalanma (1958) – Chinua Achebe

Igbo lideri Okonkwo, kabilesinin hem içerde hem de İngiliz kolonisi gibi dış kaynaklarla parçalanmasını izlemektedir. Bu roman postkolonyel edebiyat tarzında şimdiye kadar yazılmış en aydınlatıcı ve provokatif eserlerden biridir.

25. Bülbülü Öldürmek (1960) – Harper Lee

Lee’nin bu uzun eseri, zorlukların içinde dürüstlüğü devam ettirme ve toplumsal ahlakı sürdürebilme mesajlarını taşıyan, içerik bakımdan zengin bir romandır.

26. Madde 22 (1961) – Joseph Heller

Heller, bu kara mizah ögeleri barındıran romanında, absürt hükümet bürokrasisi yoluyla savaşa ve şiddete ciddi eleştiriler gönderir.

27. Otomatik Portakal (1962) – Anthony Burgess

Özgür iradenin sınırlarını ve doğasını sorgulayan bu provokatif ve distopik roman, sokak çetelerinin acımasızlığıyla hükümetin yaptığı tuhaf deneyleri konu edinir.

28. Guguk Kuşu (1962) – Ken Kesey

Zihinsel sağlık enstitüsü ve MKULTRA’da edindiği tecrübelerle ortaya çıkan Kesey’nin tartışmalı romanı, toplumun yanlış anlaşılan, aşağılanan ve gözden kaçanlarına bir ışık tutmaktadır.

29. Kedi Beşiği (1963) – Kurt Vonnegut

Kedi Beşiği’nde teknoloji, din, bilim ve soğuk savaş, nüktedan ve kırıcı bir mizaha kurban gitmektedir ki bu eser aynı zamanda ana ilkeleri de ayrıntılı biçimde inceler.

30. Herzog (1964) – Saul Bellow

Mektup tarzında düzenlenen bu roman, orta yaş bunalımına yenik düşen ana karakter Moses Herzog’un zihnine bir gedik açar.

31. Paris Bir Şenliktir (1964) – Ernest Hemingway

Bu yaratıcı romanda Hemingway, 1920′li yıllarda Paris’te bir göçmen olarak edindiği tecrübeyi ve sayısız önemli yazar ve sanatçıyla olan iletişimini dile getirir.

32. Kişisel Bir Sorun (1964) – Kenzaburo Oe

Ailevi sorumluluk ve gerçeklerden kaçış bu romanın merkezini oluşturur. Bir babanın, yeni doğan zihinsel engelli oğlundan uzaklaşmak gibi yüz kızartıcı kararı ve bu karardan kendini alkole ve kadınlara vererek vazgeçmesi anlatılır.

33. Maus Hayatta Kalanın Öyküsü (1972) – Art Spiegelman

Spiegelman’in babasıyla olan hasarlı ilişkisini düzeltme çabalarını anlatan ilginç bir hikâyeyle çerçevelenen iki ciltlik bu roman, soykırım edebiyatı ve grafik roman tarzına önemli bir örnektir.

34. Gravity’s Rainbow (1973) – Thomas Pynchon

II. Dünya Savaşı’nın tuhaf ve postmodern bir yorumu olan bu roman, birbirinden farklı gerçek konu ve fikirleri araştırırken 73 bölümde 400′ü aşkın karakteri uzun uzun anlatır.

35. Suttree (1979) – Cormac McCarthy

Ortada hiçbir neden yokken varlıklı bir adam, lüks hayatını terk edip Tennessee nehrindeki tekne evine kendini hapseder. Orada birçok kötü insanla karşılaşır, kendisi ve çevresi hakkında çok şey öğrenir.

36. Alıklar Birliği (1980) – John Kennedy Toole

Şimdiye kadar Pulitzer kazanmış ve aynı zamanda sevimli bir absürt tarzı olan romanlardandır. Toole, trajik ve gülünç olan New Orleans’ın bir portesini çizer.

37. The Color Purple (1982) – Alice Walker

Walker, 1930′ların Georgia’sında geçen bu romanında, o zamanlar görmezden gelinen bir grup olan Afroamerikan kadınların var olma mücadelesini ele alıyor.

38. Beyaz Gürültü (1985) – Don DeLillo

Postmodern bir ana karakter olan Jack Gladney ve ailesi, yerel bir felaketin ardından kendi varoluşlarını incelemeye başlar.

39. Watchmen (1986) – Alan Moore

Watchmen, soğuk savaş, Thatcherizm ve Reaganizm hakkında yorum yapan, geleneksel süper kahraman mitoslarını tahlil eden, yarı gafik tarzında yazılmış bir romandır.

40. Mutfak (1988) – Banana Yoshimoto

Tokyo’da kederin, yenilginin, aşkın ve yemeğin merkeze alındığı bir kitap olan Mutfak, Yoshimoto’nun ilk romanıdır ve toplum tarafından askıya alınan hayatın sınırlarına dikkatle bakan bir romandır.

41. Biz (1988) – Yevgeny Zamyatin

1920-1921 yılları arasında yazılan fakat 1988′e kadar basılmayan bu Zamyatin romanı, iki farklı Rus devriminden edinilen deneyimlerle ortaya çıkan totaliter, kötücül ve distopik bir geleceği anlatır.

42. A Good Scent from a Strange Mountain (1992) – Robert Olen Butler

Vietnam savaşından kısa bir süre sonra Louisina’da kendi yalnız hayatlarını dokumaya başlayan göçmenler, gaziler, fahişeler ve öbür yabancılaştırılmış insanları konu alan bir kitaptır.

43. Snow Crash (1992) – Neal Stephenson

Cyberpunk hareketinin temel taşlarından biri olan ve oldukça titizlikle yazılan bu roman, Second Life gibi metaverselerin, Google Earth gibi evrensel servislerin ve internet kültüründeki dil temelli fikirlerin nihai doğuşunu doğru bir biçimde öngörmüştür.

44. Art & Lies (1994) – Jeanette Winterson

Benlik, cinsellik, yaratıcılık hakkında sorular soran, Picasso’nun, Sappho’nun hayatını içeren büyülü gerçekliğin postmodern bir eseridir.

45. Life After God (1994) – Douglas Coupland

Coupland, hayatlarında din olmadan yetişen bireyler ile maneviyatı ve anlamı bulmada sayısız yolları deneyen insanları karşılaştırır.

46. Fight Club (1996) – Chuck Palahniuk

Palahniuk, bu ilk romanında Amerikan toplumunun yalnızca yapay şeyler üretmek için insan doğasını kısıtlamasına ve baskı altına almasına derin ve keskin bir ayna tutar.

47. The Lives of Animals (1999) – J.M. Coetzee

Coetzee, insanoğlunun hayvanlara gösterdiği farklı davranışlarla veganizmden esinlenerek yazdığı bu romanda, bu iki bakış açısını dengeleyerek eserine yansıtmaktadır

48. Saksı Olmanın Faydaları (1999) – Stephen Chbosky

Anlatıcı Charlie, aslında parçası olmak istediği dünyadan ayrılma ve tecrit hissi ile büyüyen yeni nesil için, yeni çağın Çavdar Tarlasında Çocuklar’daki Holden Caulfield’i gibi davranır.

49. Places Left Unfinished at the Time of Creation (1999) – John Phillip Santos

Santos, ailesinin mirasını anmak ve araştırmak için gelecek, geçmiş ve günümüz arasında bir köprü kurar. Bunu yaparken Meksika geleneğinin parçalarıyla süslenmiş hikâyelere ve arkeolojik duyarlılığı olan bir tarih bilincine yer verir.

50. Sputnik Sweetheart (1999) – Haruki Murakami

Çok az yazar Murakami’nin anlattığı gibi karşılıksız aşkı ve kaybı anlatabilir. Yazarın şiirsel ve çağrışımsal tarzıyla bezenmiş roman, bireylerin kendilerini bir bütün olarak toplumdan uzaklaştırmasını ve bunun yarattığı yalnızlığı yansıtır.

Temaya, milliyetlere, toplumların kökenine, geçen yıllara ya da kabul gören başarı düzeyine aldırmadan, bu elli kitabın yazarı, okurlara yeni fikir ve bakış açısı kazandırmayı başarmıştır. Bazıları toplum tarafından göz ardı edilen grupların ya da bireylerin sözlerini yansıtmıştır, bazıları dışta olanı açıklamak için içsel bir bakış sergilemiş, bazıları da insanlık için olası kaderleri doğru varsaymıştır. Her durumda tümü de uygarlığın nerede başladığını ve şimdi nerede olduğunu anlatan, okunmayı hak eden romanlardır.

Teknolojiyi iyi kullanmak zeka göstergesi midir?

Dünya teknoloji devleri yöneticilerinin çocukları teknoloji girmeyen bir okula gidiyor.

Waldorf-School-of-the-Peninsula-31

New York Times’ta yayınlanan ve önemli tartışmalara sebep olan bir makale, zeka ve teknoloji kullanımı arasındaki ilişkiye sağlam bir darbe vurmayı başardı. Dünyada ve ülkemizde pek çok ilkokul, sınıflarını bilgisayarlarla donatma konusunda acele edip bu konuda birbiriyle yarışa dursun, teknolojinin ana vatanı Silikon Vadisi’nin göbeğinde E-Bay, Google, Apple, Yahoo ve Hewlett-Packard gibi teknoloji devlerinin çocuklarını göndermeyi tercih ettikleri bir okul, kendini teknolojiden tamamen arındırmayı seçiyor. Bu okul, Waldorf School of the Peninsula.

Bu okulda hiç teknoloji yok. Bilgisayar ekranı ya da akıllı tahtalar yerine eski karatahtalar, tebeşirler, kağıt ve kalem var. Öğrenmenin diğer temel malzemeleri ise örgü ve dikiş iğneleri ve bazen de çamur. Bunun dışında bolca oyun odaklı öğrenme ve hikaye anlatma var.

Waldorf-School-of-thePeninsula-2

 

El becerisi zekaya dönüşüyor

Google’ın bir üst düzey iletişim bölümü çalışanı olan Alan Eagle, New York Times’a yaptığı açıklamada “App uygulamasının ya da iPad’in çocuğuma okumayı ya da matematiği daha iyi öğreteceği fikri çok komik” diyor. 5.sınıfa giden kızı henüz Google kullanmayı bilmiyor. Bunun yerine kızı, sınıfındaki diğer çocuklar gibi dikiş becerilerini güçlendirmeye çalışıyor.

Hedefleri birgün kendi çoraplarını dikebilmek. Waldorf eğitim sistemine göre problem çözme ve matematik becerisi, örgü örmek, makas ya da bıçak kullanmak gibi ufak el becerileriyle gelişiyor. El becerileri ve atlama, zıplama, tırmanma gibi hareket becerileri, 7 yaşından sonra zekaya dönüşüyor.

Teknoloji becerisini fazlasıyla büyüten günümüz ebeveynlerinin aksine Alan Eagle’a göre teknolojiyi kullanmayı öğrenmek, dişleri fırçalamayı öğrenmek kadar kolay. “Google’da ve diğer her yerde, teknolojiyi, zekası en düşük insanın bile rahatlıkla kullanabileceği kadar basit hale getiriyoruz. Çocuklarımız büyüdüğünde teknolojiyi kullanmayı becerememeleri gibi bir şey söz konusu bile olamaz” diye özetliyor anne babaların yere göğe koyamadıkları teknoloji becerisini Eagle.

Waldorf-School

Waldorf sistemi neredeyse 100 yıllık bir eğitim sistemi ancak bilgisayar konusunda tartışma yaratmaya daha yeni başladı. İyi ki de başladı. Çok daha karmaşık hareketler yapabilen çocuğunuzun mouse kullanmak kadar basit bir hareketiyle gurur duymayı bir kenara koyup, onu dikiş dikmek, makas kullanmak gibi pek önemsemediğiniz, oysa çok daha fazla zeka gerektiren el becerileri konusunda yüreklendirmenin zamanı geldi de geçiyor bile.

Kaynak : Dünyalılar

Kadınlarla ilgili aramaları Google hangi ilginç kelimelerle tamamlıyor

Kadına karşı şiddet, maalesef yine içimizi parçalayan bir olayla gündemimize oturdu. Peki kadına dair gelişmiş bu hastalıklı algının küresel bir fotoğrafını çekmek istesek nasıl bir sonuca ulaşırdık?
googleda-kadin-kelimesiyle-yapilan-aramalar-5
Cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlendirilmesi için çalışan Birleşmiş Milletler organizasyonu, UN Women‘ın Memac Ogilvy & Mather Dubai adlı ajanstan çıkan çarpıcı reklam kampanyası işte o küresel durumun bir göstergesi gibi. Reklam, Google‘da “kadın” kelimesiyle yapacağımız bir arama sonucu karşımıza bu kelimelerle yapılmış hangi “popüler aramalar”ın çıkabileceğini gösteriyor. Örneğin “Kadınlar … yapmamalı.” gibi bir arama yapacağınız sırada Google “Bunu mu demek istediniz?”diye sorarak “Kadınlar hak sahibi olmamalı.” veya “Kadınlar çalışmamalı.” gibi sonuçları gösteriyor.Talihsizce içinde yaşamaya çalıştığımız bu dünyada bakın insanlar arama motorunun başına geçip kadınların neleri yapıp neleri yapmayacağına dair nasıl da ahkam kesiyorlar. İşte 9 Mart 2013 tarihli Google aramalarının sonuçları:

googleda-kadin-kelimesiyle-yapilan-aramalar-2
“Women shouldn’t…” yazıp da “Kadınlar şunu şunu yapmamalı” diye arayacak biri daha aramasını bitiremeden karşısına “Kadınlar hak sahibi olmamalı./ Kadınlar oy kullanmamalı./ Kadınlar çalışmamalı.” gibi sonuçlar çıkıyor.

 

 

googleda-kadin-kelimesiyle-yapilan-aramalar-1
Google’a “Women cannot…” yazan, yani kadınların yapamayacağı şeyleri arayan birinin karşısına otomatik olarak “Kadınlar araba kullanamaz./ Kadınlar psikopos olamaz./ Kadınlara güvenilmez./ Kadınlar kilisede konuşmaz.” cevapları çıkıyor

 

googleda-kadin-kelimesiyle-yapilan-aramalar-3
Peki ya kadınlar ne yapmalı. “Women should…” yani “Kadınlar … yapmalı.” aramasını Google “Kadınlar evde oturmalı./ Kadınlar köle olmalı./ Kadınlar mutfakta olmalı.” şeklinde tamamlıyor.

 

 

 

googleda-kadin-kelimesiyle-yapilan-aramalar-4
Kadınların ne yapmalarının lazım olduğu konusunda da fikirler şöyle: “Kadınların layık oldukları yerde tutulmaları lazım../ Kadınların yerlerini bilmeleri lazım./ Kadınların kontrol edilmeleri lazım./ Kadınların disipline edilmeleri lazım.”

Kaynak :nolm.us