Ankara Engelsiz Filmler Festivali Sona Erdi

engelsiz-filmler-festivali21-26 Nisan 2015 tarihleri arasında üçüncü kez perdelerini açan Ankara Engelsiz Filmler Festivali, sinemaseverlere sinema ile dolu bir hafta yaşattı.

Festival, 21 Nisan’da Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde gerçekleşen Açılış Töreni ile başladı. Festival programında yer alan Ben de (Yo, también) filminin ödüllü oyuncusu Pablo Pineda’nın özel konuğu olduğu tören, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’ın ve çok sayıda davetlinin katılımıyla gerçekleştirildi. Sunuculuğunu Levent Kol’un, işaret dili çevirisinin Oya Tanyeri, sesli betimlemesinin ise Çiğdem Banu Yeşilırmak’ın yaptığı törende Festival programının tanıtılmasının ardından Öpücük (The Kiss) adlı kısa film, sesli betimleme, işaret dili ve ayrıntılı altyazı ile seyredildi.

Festival gösterimlerine ve atölye çalışmalarına bu sene Çağdaş Sanatlar Merkezi ile Ulucanlar Cezaevi Sinema Salonu ev sahipliği yaptı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın himayesinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla, Halkbank ana sponsorluğunda, Açık Toplum Vakfı desteğiyle, AnadoluJet ulaşım sponsorluğunda gerçekleştirilen ve her yaştan sinemaseverin ilgiyle takip ettiği Ankara Engelsiz Filmler Festivali, beş gün boyunca süren gösterimlerin ardından seneye tekrar buluşmak üzere seyircilerine veda etti.

Film Gösterimleri ve Sinema Atölyelerinde Renkli Anlar

Göremeyen seyircilerin sesli betimleme, duyamayanların ise işaret dili ve ayrıntılı altyazı ile takip ettiği Festival boyunca, ortopedik engellilerin erişimine uygun salonlar sayesinde ortopedik engeli olanlar da herhangi bir engele takılmadan filmleri takip etme şansı buldular. Engeli olmayan seyircilerin de salonları doldurduğu beş gün boyunca, tüm seyirciler “engelsiz sinema” deneyimini bir arada yaşadılar.

Festival sırasında gerçekleştirilen sinema atölyelerinde ise, işitme ve görme engeli olan sinemaseverler kendilerini ifade etmenin bir aracı olarak sinemanın olanaklarını keşfettiler.

İşitme engelli çocukların katıldığı Duyguları Canlandırma Atölyesi’nde canlandırma sanatçısı Işık Dikmen ve sanat terapisti Ezgi İçöz, katılımcılara canlandırma (animasyon) sinemasıyla ilgili temel bilgileri verdi. Atölye boyunca katılımcılar çeşitli malzemeler kullanarak kendi hikayelerini ve karakterlerini oluşturdular ve kısa stop-motion animasyon denemeleri yaptılar.

Görme engelli sinemaseverlerin katıldığı, British Council işbirliği ile düzenlenen Senaryo Atölyesi’nde ise sinema yazarı ve senarist Ceyda Aşar, katılımcılara temel senaryo bilgisi verdikten sonra sesli betimleme ile hazırlanmış filmlerden sahneler gösterdi. Atölye sonunda katılımcılar kendi deneyimlerinden yola çıkarak kısa senaryolar yazdı ve içlerinde gizlenmiş olan yaratıcı potansiyelleri keşfettiler.

Festival’de Söyleşiler de Engelsiz Gerçekleştirildi

Festival boyunca pek çok filmin yönetmen, oyuncu ve film ekipleri seyircilerin sorularını cevaplamak üzere Ankaralı seyircilerle bir araya geldi.

Bu sene ilk kez yurtdışından da konuğu bulunan Festival, Ben de (Yo, también) filminin oyuncusu Pablo Pineda, Rimolar ve Zimolar: Kasabada Barış filminin yapımcısı Yonca Ertürk, Nora filminin yönetmeni Martin Jabs, Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku filminin senaristi Ceyda Aşar, Sivas filminin yönetmeni Kaan Müjdeci, oyuncuları Muttalip Müjdeci ile Ozan Çelik ve Ben O Değilim filminin oyuncusu Rıza Akın’ı seyircilerle buluşturdu.

Gösterimler sonrası işaret dili çevirmeni eşliğinde gerçekleştirilen söyleşilerde, seyirciler izledikleri filmler hakkında merak ettikleri soruları yönetmen ve film ekiplerine sorma fırsatı yakaladılar. Yönetmen ve film ekipleri ise filmlerini ilk kez sesli betimleme,işaret dili ve ayrıntılı altyazı uygulamaları ile izleyerek, bu deneyimin yaygınlaşması gerektiği konusunda fikir birliğine vardılar.

Gümüş İstiridye Ödüllü Oyuncu Pablo Pineda İlk kez Türkiye’de

Down Sendromlu insanların da aşık olabileceğini anlatan ‘Ben de’ (Yo, también) filminin oyuncusu Pablo Pineda Ankara Engelsiz Filmler Festivali kapsamında ilk kez Türkiye’ye geldi. Filmdeki rolü ile 57. San Sebastian Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’ne layık görülen İspanyol oyuncu, Festival’in Açılış Töreni’ne katıldı ve ‘Ben de’ filminin gösterimi sonrasında seyircilerin sorularını cevapladı. Avrupa’da bir üniversiteden mezun olan ilk Down sendromlu kişi olan Pablo Pineda, hayat öyküsüyle ‘Ben de’ filmine ilham olmuştu.

Festival’de tüm gösterim ve etkinlikler ücretsiz olarak gerçekleştirildi.

85 Engelsiz Film

Ankara Engelsiz Filmler Festivali ilk kez düzenlendiği 2013 yılından bu yana 85 adet uzun, kısa ve belgesel filmin sesli betimleme, işaret dili ve ayrıntılı altyazı uygulamalarını Sesli Betimleme Derneği’nin işbirliği ile sinemaseverlere kazandırdı. Festival, önümüzdeki dönemde bu filmlerin farklı şehirlerdeki sinemaseverlere ulaşmasını sağlamak için çalışmalarına da başladı.

14. Boston Türk Film Festivali (BTFF) Başlıyor

14. Boston Türk Film Festivali (BTFF) Nuri Bilge Ceylan’ın “Kış Uykusu” adlı filmin gösterimiyle başlayacak.

kis-uykusu

Kuzey Amerika’daki en eski ve saygın Türk film festivallerinden ve ağırlıklı olarak uzun metrajlı filmlerden oluşan BTFF’nin bu yılki programında 23 film gösterilecek.

Boston Güzel Sanatlar Müzesi’nde 19 Mart-25 Nisan’da gerçekleştirilecek festivalde, çağdaş Türk sinemasının seçkin örnekleri ve yönetmenleri bir kez daha Amerikalı seyirciyle buluşacak.

Birçok saygın ismin de konuk edileceği etkinlikte, yönetmenler Derviş Zaim, Tayfun Pirselimoğlu, Onur Ünlü, Reha Erdem, Erol Mintaş, Murat Düzgünoğlu ve Ankara Sinema Derneği Başkanı Ahmet Boyacıoğlu ile Boston Türk Festivali Belgesel ve Kısa Film Yarışması’nda en iyi film jüri ve seyirci ödüllerini kazanan Hasan Serin, Derya Durmaz, Beyza Boyacıoğlu ve Sebastian Diaz da yer alacak.

Ayrıca, ünlü oyuncu Hülya Koçyiğit, başrolünü üstlendiği Ömer Lütfi Akad’ın “Gelin” filminin gösterimine katılacak.

Festival programı Nuri Bilge Ceylan’ın “Kış Uykusu” filminin Boston Güzel Sanatlar Müzesi’nde gösterimi ile başlayacak ve ardından yine müzede bir açılış resepsiyonu düzenlenecek.

Festivalde Nisan Dağ ve Esra Saydam’ın Deniz Seviyesi, Onur Ünlü’nün İtirazım Var, Güliz Sağlam’ın Tepecik Hayal Okulu, Beyza Boyacıoğlu ve Sebastian Diaz’ın Tonita’s, Hasan Serin’in Ağrı ve Dağ, Derya Durmaz’ın Ziazan, Derviş Zaim’in Balık, Tayfun Pirselimoğlu’nun Ben O Değilim, Ozan Açıktan’ın Silsile, Erol Mintaş’ın Annemin Şarkısı, Tunç Şahin’in Karışık Kaset, Reha Erdem’in Şarkı Söyleyen Kadınlar, Çağan Irmak’ın Unutursam Fısılda, Atıl İnaç’ın Daire, Hüseyin Karabey’in Sesime Gel, Melisa Önel’in Kumun Tadı, Çiğdem Vitrinel’in Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku, Kaan Müjdeci’nin Sivas, Murat Düzgünoğlu’nun Neden Tarkovski Olamıyorum ve Ömer Lütfi Akad’ın Gelin adlı filmleri gösterilecek.

Festival Direktörü Erkut Gömülü, bu yıl da kapsamlı ve zengin programla  sinemaseverlerin karşısına çıktıklarını dile getirerek, etkinliğin Türk sinemasının ve genç kuşak Türk yönetmenlerinin ABD’deki tanıtımına önemli katkıda bulunduğunu belirtti.

TÜRK SİNEMASINDA MÜKEMMELLİK ÖDÜLÜ ÜNLÜ’NÜN

Bu arada, dokuzuncu yılını kutlayan Boston Türk Film Festivali Türk Sinemasında Mükemmellik Ödülü’nün bu yılki sahibinin Onur Ünlü olduğu açıklandı. Yönetmene ödülü Boston Güzel Sanatlar Müzesi’nde düzenlenecek bir törenle takdim edilecek.

ÖMER LÜTFİ AKAD DA ANILACAK

Festivalde, 2011 yılında hayatını kaybeden yönetmen Ömer Lütfi Akad anısına, onun 1973 yılında çektiği Gelin filmi gösterilecek. Filmin dijital olarak yenilenen kopyası  Kuzey Amerika’da ilk kez gösterilecek, sinema sanatçısı Hülya Koçyiğit başrolünü üstlendiği filmin gösterimine ve ardından düzenlenecek söyleşiye katılacak.

RUSSELL CROWE’UN SON UMUT’UNA ÖZEL GÖSTERİM

Çanakkale Savaşı’nın 100. Yılı anısına, festival programında iki film yer alacak. Yönetmenliğini Tolga Örnek’in yaptığı Gelibolu belgeseli 25 Mart’ta gösterilecek. Yönetmenliğini Russell Crowe’un yaptığı, oyuncuları arasında Yılmaz Erdoğan ve Cem Yılmaz’ın da yer aldığı Son Umut filmi ise ABD’de sinemalarda vizyona girmeden önce, 23 Nisan’da festival kapsamındaki özel bir gösterimle ilk kez seyirciyle buluşacak.

Kaynak: Habertürk

FİLMmich 2. Liselerarası Kısa Film Yarışması

FİLMmich 2. Liselerarası Kısa Film YarışmasıBu yıl ikincisi düzenlenecek olan Saint Michel Fransız Lisesi Kısa Film Yarışması, 2014 senesinin Türk Sinemasının 100. Yılını anmak amacıyla yarışmaya katılmak isteyen filmlerden “Türk Sineması” referansı taşımasını beklemektedir.

Tema:

Katılımcı yönetmenler kısa filmlerinde Türk sineması izlerini istedikleri gibi kullanabilirler. Bu izler filmin bir kısmında ya da bütününde hakim olabilir. Bir anımsatma, gönderme ya da filmin tamamı şeklinde görülebilir. Bu konuda herhangi bir kısıtlama yoktur. Bu yönetmenin tercihine bırakılmıştır.

Teslim Tarihi:

Filmlerin Saint Michel Lisesi adresine posta yoluyla en geç 1 Mayıs 2015 tarihine kadar gönderilmesi gerekir.

Değerlendirme:

Filmler 22 Mayıs 2015 tarihinde Saint Michel Gençlik Festivali’nde gösterilecek, 1., 2., 3. Seyirci oylarıyla belirlenecek, sonuçlar 25 Mayıs 2015 tarihinde okulun web sitesinde açıklanacaktır.

Ödüller:

1.ye 1000TL; 2.ye 750TL, 3.ye 500TL değerinde elektronik mağazalarda kullanılmak üzere hediye çeki verilecektir.

Yarışma sadece lise ve dengi okullarda öğrenim gören öğrencilere açıktır. Yönetmenler filmleriyle birlikte öğrenci belgelerini de göndermek zorundadır.

Ayrıntılı bilgi şartnamede bulunabilir.

ÖZEL SAINT MICHEL FRANSIZ LİSESİ 2. KISA FİLM FESTİVALİ

FİLMmich 2. LİSELERARASI KISA FİLM YARIŞMASI ŞARTNAMESİ

Özel Saint Michel Fransız Lisesi bu yıl ikincisi düzenlenecek olan FİLMmich Kısa Film Yarışmasına ev sahipliği yapmaktadır. Bu kapsamda bu sene Türkiye Geneli 2. Kısa Film Yarışması ve Festivali düzenlenecektir. Türk sinemasının 100. Yılını kutladığı bu sene yarışmaya katılacak tüm kısa filmlerin eski türk filmlerine Yeşilçam karakterlerine Türk Sinema tarihinin önemli film, sahne ya da oyuncu ya da dialoglarına referanslar taşıması gerekmektedir. Bu yılki kısa film yarışması ile Saint Michel Lisesi Türk sinemasına bir saygı duruşu gerçekleştirmek istemektedir. Eski Türk filmlerinin ne şekilde yeniden üretileceği tamamen yönetmene bırakılmıştır. Yönetmenler 100 yıllık Türk Sinema tarihi geleneği ve birikiminden istedikleri düzeyde, tarzda ve miktarda yararlanabilirler. İster kısa filmin tamamı ya da sadece bir bölümü Türk Sinemasını izlerini ve ruhunu taşımalıdır.

AMAÇ: Özel Saint Michel Fransız Lisesi, “Kısa Film Yarışması” ile öğrencilerin yaratıcılıklarını geliştirmeyi, kısa film yapımını özendirmeyi, sinemanın gelişimine katkıda bulunmayı, bu yıl özel olarak Türk Sinemasının 100. yılını kutlamayı hedeflemiştir.

KAPSAM:

a) Türkiye genelindeki liselerin öğrencileri katılabilir.

b) Saint Michel Fransız Lisesi Kısa Film Yarışması’nda kurmaca, belgesel ve animasyon şeklinde hazırlanmış eserler değerlendirilecektir.

c) Yarışmaya film gönderme, filmin yönetmeni tarafından yapılmalıdır. Proje, birden çok kişi tarafından hazırlanmış olsa da, künyede yönetmen olarak sadece bir kişinin adının bulunması gerekmektedir. Birden çok yönetmeni olan filmler, yarışmaya katılamaz. Yarışmaya gönderilen filmler Kısa Film Festivali Düzenleme Komisyonu tarafından saptanacak ön eleme jürisi tarafından izlenecek ve ön eleme sonuçları www.sm.k12.tr adresinden ilan edilecektir.

d) Ön elemeyi geçen yarışma filmleri, seçili jüri tarafından değerlendirilerek ödül kazananlar belirlenecektir.

e) Ön eleme jürisi tarafından belirlenen, ödül kazanamayan yönetmenlere katılım belgesi verilecektir.

f) Ödüller birden çok film arasında paylaştırılamaz.

g) Jürinin kararı kesindir, itiraz edilemez, değiştirilemez. Eser sahibi, adli ve idari yargı yoluna müracaat haklarından vazgeçmiştir.

h) Ön Seçici Kurul tarafından seçilen filmler izleyicilere, Saint Michel Kısa Film Festivali Düzenleme Komisyonunun belirleyeceği salonlarda ve programa göre sunulur.

Ayrıntılı bilgi ve başvuru için

http://www.saintmichel.k12.tr/

20. Gezici Festival teması “Sinema Aşkına” ve günler kaldı

20. Gezici Sinema Festivali “Sinema Aşkına” teması ile 28 KAsım – 8 aralık tarihleri arasında yola çıkmaya hazırlanıyor. Festival programında, Kieslowski, Godard gibi yönetmenlerin filmleri yer alıyor.

gezici-festival-20

Ankara Sinema Derneği’nin T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla düzenlediği Gezici Festival, 20’nci yılını “Sinema Aşkına!” teması ile kutlamaya hazırlanıyor. 28 Kasım – 8 Aralık 2014 tarihleri arasında sinemaseverlerle buluşacak festival,Ankara’dan yola çıkacak. 28 Kasım – 4 Aralık’ta başkentteki gösterimleri devam ederken, Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi’nin katkılarıyla, 3 – 7 Aralık tarihleri arasında Eskişehir’e konuk olacak. Gezici Festival yolculuğunu, Sinop Kültür ve Turizm Derneği’nin katkılarıyla, 5 – 8 Aralık’ta Sinop’ta tamamlayacak.

Dünya ve Türkiye sinemasının seçkin örneklerini yurdun değişik kentlerindeki sinemaseverlerle buluşturmak ve Türkiye sinemasını dünyaya tanıtmak için tam 20 yıldır yollarda olan Gezici Festival, bugüne kadar toplam 5 ülke ve 23 şehre giderek, 56 bin 872kilometre yol katetti. Sinema sevdasıyla 20 yıldır kent kent dolaşan festivalde, bu yıl aynı tutkuyla sinema yapan yönetmenlere özel bir bölüm ayrıldı. “Sinema Aşkına!” sinemaya duyulan aşkın hiç bitmediğinin birer kanıtı olan ve sinema tutkusunu konu alan filmleri bir araya getiriyor.

Usta yönetmen Krzystof Kieslowski Amatör’de (Camera Buff), kamerasına giderek daha çok bağlanan ve dün- yaya yalnızca vizörden baktığı için çevresindekileri yitiren bir sinemasevere odaklanıyor. Hayat ya da sinema ikileminin bir yansıması olan filmde, çocuğunun doğumu öncesinde onu filme çekebilmek için bir kamera alan ancak kendisini film çekmenin büyüsüne kaptırıp, elindekileri yavaş yavaş kaybetmeye başlayan bir adamın hikayesi anlatılıyor.

Yönetmen Krzysztof Kieślowski

Yönetmen Krzysztof Kieślowski

Çektiği her filmle bir anlatım aracı olarak sinemanın sınırlarını zorlayan Jean-Luc Godard, son filmi Dile Veda (Goodbye to Language) ile bu kez dijital ve üç boyutlu sinemanın, Hollywood’un ufkunun çok ötesinde, derin ve çok boyutlu bir anlatıya imkan sağlayabildiğini kanıtlıyor. Her şeyin düzensiz bir sırayla cereyan ettiği film; görsel, sinematik ve akıllara durgunluk veren üç boyutlu bir keyif sunuyor.

Sinemanın olanakları üzerine bir güncel deneme olarak öne çıkan Yael Andre imzalı, Diktatör Olduğumda (When I Will Be Dictator), bir zamanlar amatör sinemacıların gözdesi olan Süper 8 formatındaki görüntüler aracılığıyla kurgulanan hikayesi ile dikkat çekiyor. Bir bilim kurgu belgeseli niteliğindeki film, sinemada gerçeklik ve kurmaca arasındaki ilişkiyi sorguluyor.

Kamerayı yetişkinlerin dünyasından çocuklarınkine taşıyan eleştirmen ve yönetmen Mark Cousins İlk Film’de (The First Movie), savaşla büyüyen ve daha önce hiç film görmemiş çocukların sinemayla tanışmasını perdeye yansıtıyor. Kuzey Irak Kürt Bölgesi’ndeki Goptapa’ya ziyaretini kaydeden Cousins’ın filmi; yer yer belgesel, yer yer kompozisyon, yer yer çağdaş günce niteliğinde bir yapım olarak seyirciyle buluşuyor.

Cem Kaya’nın, bu yıl Locarno Film Festivali’nde prömiyerini yapan filmi Motör Nam-ı diğer Remake,Remix, Ripoff, 60’lı ve 70’li yılların popüler Türk sinemasının tutkulu emektarlarını yakından tanımayı sağlıyor. Film, Yeşilçam döneminde dolaylı ya da dolaysız yollardan yabancı filmlerden etkilenmiş yapımcıları, yönetmenleri ve bu etkileşimin doğurduğu sonuçları sinemaya aktarıyor. Başkalarından alınan bir fikri kendine ait bir yapı içinde dönüştürürken ortaya çıkan yeniliklere odaklanan film, etkileşimin kültürel faaliyet olarak çok önemli olduğunu ve yaratıcılığın temelinde taklit etmenin var olduğunu vurguluyor.

Hayranlık duyduğu yönetmenin yerini almaya çalışan bir sinemaseverin gerçek hikayesinden yola çıkarak filme alınan Yakın Plan (Close-Up), aşkın nasıl saplantıya ve yanlışlıklar komedisine dönüşebileceğini gözler önüne seriyor. Yönetmenliğini Abbas Kiarostami’nin yaptığı film, kendini ünlü yönetmen Mohsen Makhmalbaf olarak tanıtıp, Tahranlı üst sınıf bir ailenin içine yavaşça sızan Sabzian adında, işsiz İranlı bir adama karşı açılmış bir davayla başlıyor. Sabzian’ın aileyle geçirdiği sürece ait kesitler, kamera önünde eksiksiz canlandırılıyor ve seyirci gördüğünün ne kadarı gerçek ne kadarı kurgu asla emin olamıyor.

Kiarostami’nin bu klasik yapıtını kendi işlettiği sinemada gösterime sokma hikayesini anlatan Nanni Moretti’nin kısa filmi Yakın Plan’ın Galası (Opening Day of Close-Up) da Yakın Plan ile birlikte gösterilecek. Bu kısa film, Moretti’nin meslektaşına ve anaakım-dışı sinemaya bir saygı duruşu niteliğinde

20. Gezici Festival Tanıtım Filmi

!f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali’ne başvurular için son günler

14. !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali’ne başvurular için son iki hafta! Türkiye sinemasındaki yeni bakışları keşfetmesiyle tanınan festival, 12 Şubat – 1 Mart 2015 tarihleri arasında gerçekleştirilecek…

if_isatanbul

12-22 Şubat 2015 tarihlerinde İstanbul’da, 26 Şubat-1 Mart 2015 tarihlerinde ise Ankara ve İzmir’de gerçekleştirilecek 14. !f İstanbulUluslararası Bağımsız Filmler Festivali’ne filmbaşvuruları devam ediyor. 2014-2015 yapımı kurmaca uzun, belgesel ve kısa filmlerin kabul edileceği festival için son başvuru tarihi 28 Kasım Cuma.

Türkiye’nin keşfi ve başka bi’ dünyası aranıyor

if istanbul_Birdman

Yapılacak değerlendirme sonucu belgesel ve kurmaca uzun filmler, !f İstanbul’un Türkiye’den ve/ya Türkiye hakkında, yeni, bakışları değiştirebilecek filmleri bir araya getirdiği “Ev” bölümünde gösterilecek.

Başvuran filmler arasından bir film ise, festivalin yarışmalı bölümü “Keş!f”te yarışacak. !f İstanbul’un ilk kez 2008’de başlattığı ve dünyadan ve Türkiye’den genç yetenekleri keşfettiği yarışmasında “yılın en ilham verici yönetmeni” seçiliyor ve filmin yönetmeni 15.000 dolar para ödülünün sahibi oluyor.

Festivalin geçen yıl başlayan yeni yarışmalı bölümü “Aşk & Başka Bi’ Dünya” ise, aktivist temalı filmleri ağırlayacak ve başvuru yapan kurmaca ya da belgesel filmlerden biri de bu bölümde Türkiye adına yarışacak. Bu yarışmanın birincisini bekleyen ödül ise 10.000 dolar olacak.

Kısaları !fçiler öneriyor

if

!f İstanbul’un vazgeçilmez bölümü “Türkiye’den Kısalar” geçen yıl olduğu gibi, yönetmen ve yapımcıların yanı sıra kısa film izleyicilerinin önerileriyle hazırlanıyor. “Türkiye’den Kısalar”a yapılacak öneriler için tür, konu, teknik ve süre gibi kısıtlamalar aranmıyor; Türkiyeli yönetmenlerin hareketli görüntüyle ürettikleri 2014 yapımı ‘her şey’ öneri olarak sunulabiliyor.

Bu öneriler arasından !f İstanbul’un tematik seçkiler halinde derleyerek programlayacağı “Türkiye’den Kısalar” seçkisi İstanbul, Ankara ve İzmir’de çeşitli festival sinemaları ve mekanlarında ücretsiz olarak !f izleyicilerine sunulacak. 12-22 Şubat tarihlerinde İstanbul’da yapılacak gösterimlerde izleyicinin seçeceği bir kısanın yönetmeni de, uluslararası bir festivale izleyici olarak katılmaya hak kazanacak.

14. !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali’ne katılmak isteyen Türkiye yapımı filmler için son başvuru tarihi 28 Kasım 2014.

Festival’e başvuru ve kısalar öneri formuna festivalin web sitesi www.ifistanbul.com’dan ulaşabilirsiniz

Türk Sinemasının Tarihi Tablolarda

neşe-aksoySinema sanatçısı Neşe Aksoy, Türk sinemasının tarihini tablolara yansıttı. 33. uluslararası İstanbul Kitap Fuarı ile eşzamanlı açılan sergide, 11 tablo yer alıyor.

TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde açılan sergide, Aksoy’un 11 tablosu sanatseverlerle buluşuyor. Sanatçının resimleri, bu yılki teması “Sinemamızın 100 Yılı” olarak belirlenen fuarın “Türk Sineması” için ayrılan bölümünde sergileniyor. Türk sinemasının yüzüncü yıl kutlamaları çerçevesinde, Türk sinemasındaki önemli olayları ve filmleri tuvale aktaran sanatçının eserleri arasında, Sultan II. Abdülhamid için Yıldız Sarayı’ndaki ilk film gösterimi, ilk sinema salonu Pathe’nin açılışı, ilk renkli Türk filmi “Halıcı Kız” ve uluslararası ödül alan ilk film olan “Susuz Yaz”ın işlendiği tablolar yer alıyor.

Aksoy, sergiyi Türk sinemasının yüzüncü yılı etkinlikleri için hazırladığını belirterek, “Oyunculuğumun yanı sıra tablolarımla da sinemaya bir katkım olsun istedim. Sinema ve resim sanatını bir arada sunacağım sergi için 3 yıl önce çalışmalara başladım. Çok yorucu ve uzun bir süreçti. Çok araştırma yaptım ve tablolarıma aktaracağım konuları titizlikle seçtim” ifadelerini kullandı.

Araştırmaları sırasında Türk sinema tarihinin ilkleri ile ilginç olaylarla da karşılaştığını kaydeden Aksoy, Türk sinema tarihinin başlangıcının 1914’te çekilen “Ayastefanos’taki Rus Abidesi’nin Yıkılışı” olarak kabul edildiğini hatırlatarak, şunları kaydetti:

Manaki kardeşlerin çektiği filmlerden ‘Büyükanne Despina’nın tablosunu yaptım. Bu filmi bazı sinemacı ve tarihçilerimiz Türk sinemasının başlangıcı olarak görüyorlar. Diğer bir tablo ise Yıldız Sarayı’nda II. Abdülhamid için yapılan film gösterimi. Bunu tabloma aktarmak için Yıldız Sarayı Tiyatro Salonu’na girip salonun ayrıntıları fotoğrafladım. Yaptığım araştırmalarda Sedat Simavi’nin 20 yaşında, ‘Pençe ve Casus’ filmlerinin senaryolarını yapıp, filmleri yönettiğini öğrendim. Çekimine Weinberg’in başladığı fakat 1. Dünya Savaşı nedeniyle yarım kalan ve sonrasında Fuat Uzkınay tarafından tamamlanan ‘Himmet Ağa’nın İzdivacı’ filmini resmettim. ‘Mürebbiye’ ile ilk sansürü, ‘Halıcı Kız’ ile ilk renkli filmi ve ‘Susuz Yaz’ ile ilk uluslararası ödülü tablolarıma taşıdım. 11 tablo böyle oluştu. Benim için önemli olan tablolarım ile ailem olan Türk sinemasına bir selam göndermektir.’

Sergideki tabloların satışından elde edilecek gelir, Filmsan Vakfı tarafından Türk sinemasına emeği geçen sanatçılar için kullanılacak. Sergi, 16 Kasım’a kadar fuar alanında ziyaret edilebilecek.

Kaynak: Al Jazeera

documantarist

7. İstanbul Belgesel Günleri Soma’yı Unutmadı

Documentarist İstanbul Belgesel Günleri 7-12 Haziran tarihleri arasında yedinci kez İstanbul’a konuk oluyor. Festival bu yıl Soma’yı da unutmuyor ve maden belgesellerini seyirciyle buluşturuyor.

documantarist

30’dan fazla ülkenin filmleri, yan etkinlikleri ve konuklarıyla katılım göstereceği 7. Documentarist İstanbul Belgesel Günleri, 7-12 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilecek.

İç savaşın yaşandığı ülke Suriye

Festival programında bu yılki konuk ülkesi Suriye.

İç savaş koşulları altında yaşayan Suriyeli belgeselcilerin yakın dönemde yaptığı, çatışma koşulları altındaki gündelik hayata tanıklık eden, ayrıca yaşanan sürece Suriyelilerin gözünden bakan, daha önce pek az yerde gösterilebilmiş filmlerden bir seçki festivalde seyirciyle buluşacak.

seytan-madeni

Polonya- Türkiye ilişkilerinin 600. yılı

Documentarist’in gündemindeki diğer bir ülke ise Polonya.

Polonya- Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yılı kutlama etkinlikleri kapsamında Adam Mickiewicz Enstitüsü’ne bağlı dijital platform Culture.pl işbirliği ile gerçekleşen programda, bu ülkeden 12 kalburüstü film ağırlanıyor.

Polonya’dan Ustalar: Krakow Film Festivali’nin Ödüllü Filmleri başlıklı bölümde, ülkenin en kıdemli belgesel festivali olan Krakow Film Festivali’nde son 40 yılda ödül almış belgeseller yer alıyor. Seçkide Krzysztof Kieslowski, Kazimierz Karabasz, Marcel Lozinski, Wojciech Wiszniewski gibi ülkenin en önemli ustalarının ödüllü yapıtları yer alıyor.

Konuk olarak festivale katılacak yönetmenlerden Pawel Lozinski, ülkenin bir başka ünlü belgeselcisi, babası Marcel Lozinski ile birlikte çekimine başladığı, ancak anlaşamayarak birbirlerine küstükleri, sonunda baba ile oğul tarafından iki versiyonu yapılan ‘Baba ve Oğul’ (Father and Son, 2013) filminin ilginç hikâyesini anlatacak.

Documentarist ilk kez FIPRESCI Jürisi

Documentarist, bu sene ilk kez bir FIPRESCI Jürisi ağılıyor. Bu yılki jüride Şili’den Pamela Biénzobas, Danimarka’dan Steffen Moestrup ve Türkiye’den Özge Özdüzen görev alacak.

Festival programının ana bölümlerinden birini de Türkiye’de son bir yılda yapılan belgesellerden 20 filmlik geniş bir seçki oluşturuyor. Bunlardan, yönetmenin 1. veya 2. filmi olanlar Johan van der Keuken Yeni Yetenek Ödülü‘ne aday olarak jüri önüne çıkacak. Bu seneki ödül jürisinde Deniz Akçay, Işıl Baysan Serim, Ufuk Emiroğlu, Senem Aytaç ve Hans Treffers yer alıyor.

Ustalara saygı bölümü

Bu yılın Ustaya Saygı bölümü ise 2001 yılında erken yaşta hayata veda eden Hollandalı belgeselci Johan van der Keuken’e ayrıldı.

40 yıla yayılan sinemacılık kariyeri boyunca 50’den fazla belgesel yapmış ve birçok kitap yayımlamış olan ustanın, en önemli yapıtlarından beşi bu bölümde seyirciye sunulacak: ‘Beppie’ (1965), ‘Okuma Dersi’ (The Reading Lesson, 1973), ‘Yönetmenin Tatili’ (The Filmmaker’s Holiday, 1974), ‘Kuyunun Üstündeki Göz’ (The Eye Above the Well, 1988) ve ‘Amsterdam Küresel Köyü’ (Amsterdam Global Village, 1996).

“Soma İçin”

Soma’da yaşanan felakette yaşamlarını yitiren işçiler anısına, madencilerin yaşamına odaklanan filmler de son anda programa eklendi.

“Soma İçin” başlığı altında geçen günlerde kaybettiğimiz Michael Glawogger’in ‘İşçinin Ölümü’ (Working Man’s Death), Bolivya’daki çocuk madencileri konu alan ‘ Şeytan Madeni’ (The Devil’s Miner, 2005) ve İngiltere’deki madencilerin melankolik hikâyesini aktaran ‘Madenci İlahileri’ (The Miners’ Hymns, 2011) adlı filmler gösterilecek.

Gösterim mekanları

Film gösterim mekânları Fransız Kültür Merkezi, SALT Beyoğlu, Aynalıgeçit Etkinlik Mekânı, Hollanda Konsolsoluğu Bahçesi ve Romen Kültür Merkezi.

Festival programına buradan ulaşabilirsiniz.

33. İstanbul Film Festivali Önerileri

33. İstanbul Film Festivali 5 Nisan’da başlıyor, biletler ise 22 Mart’tan itibaren (Bugün) satışta. Kalabalık film programının arasında kaybolanlar için Alt Yazı sitesi izleyip beğendikleri ve merak ettikleri filmlerden sizler için derleme yapmış. Sizler için yapılan bu çalışmaya bir göz atmanızda fayda var.

l-image-manquante-eksik-resim

-Eksik Resim / L’image manquante (Yön. Rithy Panh)

-Göldeki Yabancı / L’inconnu du lac (Yön. Alain Guiraudie)

-İtiraf 1+ İtiraf 2 / Nymphomaniac Volume I + II (Yön. Lars Von Trier)

-Büyük Budapeşte Oteli / The Grand Budapest Hotel (Yön. Wes Anderson)

-Kefaret / Redemption (Yön. Miguel Gomes)
(Miguel Gomes’in Tüm Varlıkların İlahisi / Cântico Das Criaturas + 31 + Noel Hediyeleri / Inventário De Natal + Bu Arada / Entretanto adlı kısalarıyla beraber gösterilecek)

-Hawaii (Yön. Marco Berger)

-Sokak Köpekleri / Jiao you (Yön. Tsai Ming-liang)

-Tepecik Hayal Okulu (Yön. Güliz Sağlam)
(Ahmet Uluçay kısa filmleri ile beraber gösterilecek)

-Doğulu Çocuklar / Eastern Boys (Yön. Robin Campillo)

-Ida (Yön. Pawel Pawlikowski)

-Trans X İstanbul (Yön. Maria Binder)

-Son Hain / Le dernier des injustes (Yön. Claude Lanzmann)

-Salvo / Fabio Grassadonia (Yön. Antonio Piazza)

-Çevreyolu / Sacro GRA (Yön. Gianfranco Rosi)

-Şiddete Dair / Concerning Violence (Yön. Göran Olsson)

-Humus’a Dönüş / The Return to Homs  (Yön. Talal Derki)

-Sıfır Teorisi / The Zero Theorem (Yön. Terry Gilliam)

-Bergman’ın Evinde / Trespassing Bergman (Yön. Jane Magnusson, Hynek Pallas)

İkisi bir arada:
-Kırık Beyaz Laleler (Yön. Aykan Safoğlu)
-Langston’u Ararken / Looking for Langston (Yön. Isaac Julien)

Klasiklerden:

-Kaos (Yön. Paolo Taviani & Vittorio Taviani)

-Muhsin Bey (Yön. Yavuz Turgul)
(Yenilenmiş kopyasıyla)

-Hrusyaltov, Arabamı Getir! / Khrustalyov, mashinu! (Yön. Aleksey German)

-Bir Pazar Günü / Menschen am Sonntag (Yön. Kurt Siodmak, Edgar G. Ulmer, Robert Siodak, Fred Zinnemann, Rochus Gliese)

-Beyoğlu’nun Arka Yakası (Yön. Şerif Gören)

Rus Kültürü Festivali, 15-21 Nisan’da İstanbul’da düzenlenecek.

 Rus kültürü vesanatını en iyi örnekleriyle Türkiye’de tanıtmak, iki ülkenin toplumları arasındaki dostluk ilişkilerini güçlendirmek amacıyla gerçekleştirilecek etkinlikler kapsamında”Rus dansları”, ”Russineması günleri”, sempozyumlar, tiyatro,edebiyat defilesi, ”Rus el sanatları panayırı” ve opera etkinlikleri yapılacak.

rus-halk-danslarıTürk-Rus Kültür Vakfı öncülüğünde, Türkiye ve Rusya kültür bakanlıklarının desteğiyle düzenlenen festival, “İgor Moiseyev”Devlet Akademik Asamblesi’nin 85 kişilik kadrosuyla sergileyeceği Rus halk dansları gösterisiyle açılacak.

Kapanış, Hakan AysevEvgeniya DushinaAsude Karayavuz veMnikolay Efremov’un Rusça ve Türkçe seslendireceği eserlerle yapılacak. Konsere, Rengim Gökmen’in şefliğinde CRR Senfoni Orkestrası eşlik edecek.

Festival kapsamında, Beyoğlu Belediyesi Sanat Galerisi’nde düzenlenecek fotoğraf sergisinde, Türkiye ve Rusya arasındakidiplomatik ilişkilere dair fotoğraflar sergilenecek, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında Sovyetler Birliği tarafından yapılan desteğe dikkat çekilecek.

St. Petersburg Dostoyevski Müzesi tarafından Dostoyevski veKahramanları” konulu teatral defilede, St. Petersburg’un çeşitlitiyatrolarında sahne alan 35 sanatçı, Dostoyevski’nin 24 romankarakterini canlandıracak. Sinemaseverler, Mimar Sinan ÜniversitesiSinema-TV Merkezi’nde gerçekleştirilecek “Rus SinemasıGünleri”nde 5 Rus filmi izleyecek ve 3 yönetmenle tanışacak. Rus yönetmenler Vladimir Menşov, Karen Şahnazarov ve Govoruhin, gösterimden önce seyircilerle sohbet edecek.
Festival kapsamında, Üsküdar Tekel Sahnesi’nde Dostoyevski’nin “Yer Altından Notlar” adlı romanından festival için tiyatroya uyarlanan tek kişilik oyun sergilenecek.rus-festivali

İmam Adnan Sokak, Rus motifleriyle süslenecek

Taksim İmam Adnan Sokak’ta düzenlenecek “Rus El Sanatları Panayırı”nda, sokağın tamamı Rus motifleriyle süslenecek. 12 çadır ve bir podyumun yer alacağı panayırda, matruşka boyama, hohloma gibi sanatlar uygulamalı olarak gösterilecek.
“Dünya Eğitim Alanında Kültür ve Sanat Üniversiteleri” başlıklı uluslararası sempozyumda, çeşitli başlıklarda 5 oturum, 17 Nisan’da ise 5 master-class yapılacak. İstanbul Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi’ndeki etkinlikte ise üniversite öğrencileri, Rus edebiyatının klasiklerinden birini veya bir bölümünü 30-40 dakikalık tiyatro oyunu şeklinde sahneleyecek.

 

İstanbul’da Rusya ve Türkiye Kültür Bakanlıkları ile Türk Rus Kültür Vakfı’nın organizatörlüğünde 15-21 Nisan tarihlerinde “Rus Kültürü Festivali” düzenleniyor. Rus kültürü ve sanatını en iyi örnekleriyle Türkiye’de tanıtmayı, İstanbul’u ve Türk kültürünü Ruslarla buluşturmayı hedefleyen festival kapsamında birçok ünlü Rus sanatçı İstanbul’a gidecek.

Festivalin organizatörleri arasında Rusya Federasyonu’ndan St.Petersburg Yasama Meclisi ve Tataristan Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı, Rusya Parlementosu Kültür Komitesi, Türk Rus Toplumsal Forumu, Türk Rus Kültür Vakfı, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm bakanlığı, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi ve Beyoğlu Belediyesi yer alıyor.

Festival Etkinlikleri:

Üniversiteliler arası tiyatro yarışması: Üniversite öğrencileri Rus edebiyatının klasiklerinden birini veya bir bölümünü 30-40 dakikalık bir tiyatro oyunu şeklinde sahneleyecekler. Yapılacak uyarlama genel ahlaki değerlere aykırı olamamalı, siyasi içerik taşımamalı, her hangi bir devlet veya millete yönelik aşağılayıcı ifade veya imalar taşımamalı. Değerlendirme profesyonellerden oluşan 5 kişilik bir jüri tarafından yapılacak. Dereceye giren yarışmacılara çeşitli ödüller verilecek.

TARİH: 4-7 Nisan 2013

YER: İstanbul Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi

Fotoğraf sergisi: Türkiye ve Rusya arasındaki diplomatik ilişkilere dair fotoğraflar sergilenecek, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında SSCB tarafından yapılmış olan desteğe dikkat çekilecek. Fotoğraflar Rusya Federasyonu’nun Ankara Büyükelçiliği tarafından sağlanacak.

TARİH: 9- Nisan, 2013

YER: Beyoğlu Belediyesi Sanat Galerisi

Festivalle ilgili basın toplantısı: Toplantı İstanbul Kongre Merkezi’nde, 15 Nisan 2013’te, saat 17.00’da yapılacak. Toplantıya katılacak isimler ve medya kuruluşları Nisan ayı başında netlik kazanacak.

Festivalin açılış kokteyli: Kokteyl bir senaryo çerçevesinde gerçekleşecek ve biri Rus biri Türk olmak üzere iki sunucu tarafından yönetilecek. Açılış kokteyline devlet erkanı, sanatçılar, akademisyenler, iş çevresinden her iki ülkenin önde gelen isimleri davet edilecek. Festivalin açılış konuşmaları 300 davetlinin katılacağı bu kokteylde yapılacak.

TARİH: 15 Nisan 2013 (saat 18.00-19.30)

YER: İstanbul Kongre Merkezi

Rus halk dansları gösterisi: İgor Moiseyev Devlet Akademik Ansamblesi sahne alacak ve Rus halk danslarından örnekler sunacak. Gösteriyi davetli misafirlerin yanı sıra biletli seyirciler de izleme şansı bulacak.

TARİH: 15 Nisan 2013 (başlama saati 20.00)

YER: İstanbul Kongre Merkezi, Harbiye Oditoryum

Rus el sanatları panayırı: Açık havada yapılacak olan panayırda hedef daha geniş halk kitlesini Rus el sanatlarıyla tanıştırmak. Sokağın tamamı kapatılarak Rus motifleriyle süslenecek. 12 çadır ve bir podyumun yer alacağı sokakta matryoşka boyama, hohloma gibi sanatlar uygulamalı olarak gösterilecek. İlgili sanatçılar Rusya’dan gelecek. Yasnaya Polyana Müzesi ve St.Petersburg Dostoyevski Müzesi de birer çadırda sunumlar yapacak. Podyumda ise Rus halk müziği konseri, “Dostoyevski Kahramanları” edebiyat defilesi, “Güneş Nemrut’tan Doğar” moda defilesi, halk dansları gösterisi yapılacak. Festival sponsorlarına panayır alanında kendi tanıtımlarını yapmak üzere birer stand verilecek. Panayır alanının güvenliğini Beyoğlu Belediyesi sağlayacak. Valilikten ek güvenlik tedbirleri talep edilecek. Panayır alanına giriş ücretsiz olacak.

TARİH: 15-21 Nisan 2013rusfestivali (saat 10.00-21.00)

YER: Taksim, İmam Adnan sokak

Rus sineması günleri: Festival boyunca sinemaseverler beş Rus filmi ve üç yönetmenle tanışacak. Sinema günlerine katılmak üzere İstanbul’a gelecek olan Vladimir Menşov, Karen Şahnazarov, Govoruhin filmlerden önce seyircilerle sohbet edecek, onların sorularını cevaplandıracak. Filmlerin gösterileceği mekanda Rus sineması afiş sergisi yapılacak.

TARİH: 15-19 Nisan 2013

YER: Mimar Sinan Üniversitesi Sinema-TV Merkezi

Sempozyum: Bu yıl yedincisi gerçekleşecek olan “Dünya Eğitim Alanında Kültür ve Sanat Üniversiteleri” uluslar arası sempozyumun konusu “Kültürler Arası İletişimde Avrasya Geleneği ve Modernite”. Sempozyumun inisiyatif sahibi Moskova Devlet Kültür ve Sanat Üniversitesi’nin Türkiye’deki partneri Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi. 16 Nisan’da çeşitli başlıklarda 5 oturum, 17 Nisan’da ise 5 master-class yapılacak. Sempozyumun katılımcıları için T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı 18 Nisan’da İstanbul gezisi düzenleyecek. Sempozyuma çeşitli ülkelerden 120 akademisyenin katılımı beklenmekte. Sempozyumun koordinatörlüğünü MGUKİ adına İrina Silakova, MSGSÜ adına Prof. Ahmet Taşağıl yapmaktadır.

TARİH: 16-18 Nisan 2013

YER: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi

Tiyatro: Toplumun farklı kesimlerini çeşitli yollarla Rus kültürüyle tanıştırmayı hedefleyen Festival kapsamında “Yer Altından Notlar” tiyatro oyunu sahnelenecek. Eser Türk Rus Kültür Vakfı’nın siparişiyle Dostoyevski’nin aynı adlı romanından Festival için tiyatroya uyarlandı. Tek kişilik oyunun aktörü Nadir Sarıbacak, yönetmeni Celal Mordeniz. Davetlilerin yanı sıra biletli seyirciler de oyunu izleme imkanı bulacaklar.

TARİH: 16 Nisan 2013 (saat 20.00)

YER: DT Üsküdar Tekel Sahnesi

Rus halk müziği enstrümanları konseri : MGUKİ halk enstrümanları orkestrasından 25 kişi panayır alanında sahne alacak. Rus halk müziğinden ve şarkılarından örnekler sunacaklar.

TARİH: 16 Nisan 2013 (12.00-13.00 ve 16.30-17.30)

YER: Taksim, İmam Adnan Sokak

Edebiyat Defilesi: St.Petersburg Dostoyevski Müzesi tarafından “Dostoyevski ve Kahramanları” konulu teatral defile gerçekleştirilecek. Gösteride St.Petersburg’un çeşitli tiyatrolarında sahne alan 35 sanatçı yer alacak. İzleyiciler Dostoyevski’nin romanlarındaki kahramanları kendi dönemlerine ait kostümleriyle görme fırsatı bulacaklar. Etkinlik açık havada (panayır alanında), halka açık olarak yapılacak.

TARİH: 17 Nisan 2013 (12.00-13.00 ve 16.30-17.30)

YER: Taksim, İmam Adnan Sokak

Moda Defilesi: İstanbul Aydın Üniversitesi Moda Tasarım Bölümü tarafından hazırlanmış olan defile Anadolu medeniyetlerini konu almakta. “Güneş Nemrut’tan Doğar” defilesi canlı renk ve sıra dışı çizgileriyle izleyicileri eski Anadolu’ya götürecek. Defile turistik açıdan Nemrut’a dikkat çekmeyi hedeflemekte. Etkinlik halka açık yapılacak.

TARİH: 18 Nisan 2013 (12.00-13.00 ve 16.30-17.30)

YER: Taksim, İmam Adnan Sokak

Opera Konseri: Kıtaları birleştiren şehir İstanbul’da muhteşem bir buluşma gerçekleşecek. Rus Kültürü Festivali’nin kapanış konserinde operanın usta ismi Hakan Aysev, Rusya’nın pek çok ödül sahibi genç yıldızı Evgeniya Dushina, Türkiye’yi yurt dışında başarıyla temsil eden,İtalya’nın ünlü operası La Scala’da defalarca sahneye çıkmış olan Asude Karayavuz ve Moskova Çaykovski Devlet Konservatuarı Opera Tiyatrosu’nun başarılı sanatçısı Nikolay Efremov programlarıyla dinleyicileri şaşırtmaya hazırlanıyor. Konserde Rusça ve Türkçe eserler de seslendirilecek. Bu coşkulu konsere Rengim Gökmen’in şefliğinde CRR Senfoni Orkestrası eşlik edecek. Konseri davetlilerin yanı sıra biletli seyirciler de izleyebilecek.

TARİH: 19 Nisan 2013 (saat 20.00)

YER: Cemal Reşit Rey Konser Salonu

Detaylı bilgi için http://www.rusfestistanbul.org sitemize bakabilirsiniz.

”12. !f İstanbul Uluslararası Bağımsız FilmlerFestivali’nin bu yılki programı açıklandı.

”12. !f İstanbul Uluslararası Bağımsız FilmlerFestivali’nin bu yılki programı açıklandı. 12. !fİstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali, 14 Şubat’ta İstanbul’dan yola çıkacak, 28 Şubat’ta Ankara ve İzmir’e uğrayacak.

İstanbul– Sundance’ten Berlin’e, Cannes’dan Toronto’ya, festivallerdenödüllerle dönen filmlerTürkiye’de ”ilk kez”, !fİstanbul’da gösterilecek.Programın ”en tazeödüllü” filmi, Sundance’te belgesel dalında ”Büyük Jüri Ödülü”nü kazanan”Blood Brother/Kan Kardeşim” olacak.

Ben Lewin’in Sundance’ta seyirci ve jüri özel ödüllerini alan, ”Oscar”da Helen Hunt’a yardımcı kadın oyunculuğu adaylığı getiren ”The Sessions/Aşk Seansları” ile ”Oscar”da ”Yabancı Dilde En İyi Film”dalının en güçlü adaylarından ”War Witch/Savaş Cadısı” da festivalprogramında yer alacak.

!f İstanbul’un programındaki ödüllü filmlerden bazıları şöyle:

”The Act of Killing/Öldürme Eylemi, Tabu, Neighbouring Sounds/Komşu Sesler, Holy Motors/Kutsal Motorlar, Rust&Bone/Pas ve Kemik, Laurence Anyways, The Land Of Hope/Umut Diyarı, Reality/Gerçeklik, Seven Psychopaths/7 Psikopat, Vanishing Waves/Kaybolan Dalgalar, Berberian Sound Studio/Berberian Ses Stüdyosu.”

12. !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali, 14-24 Şubat 2013’te İstanbul’da Beyoğlu Cinemaximum Fitaş, İstinye Park Cinemaximum, Cinemaximum Budak, 28 Şubat-3 Mart 2013 tarihlerinde Ankara Cinemaximum CEPA ve İzmir’de Cinemaximum Forum Bornova sinemalarında gerçekleştirilecek.

Festival biletleri, 1-3 Şubat’ta İstanbul, 8-10 Şubat’ta Ankara ve İzmir’de indirimli ön satışa çıkacak. MyBilet’ten satın alınacak festival biletlerinde geçen yılın fiyatları uygulanacak.

” Kadına Yönelik Şiddet ve Ayrımcılık ” konusu ile 2. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali devam ediyor

İstanbul Üniversitesi ile Başakşehir Belediyesi işbirliğiyle düzenlenen ve bu yılki teması “Kadına Yönelik Şiddet ve Ayrımcılık” olan 2. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali’nin açılışı, İÜ Rektörlük binası önünde, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’i de katılımıyla yapıldı.

Oyuncu Türkan Şoray, ödüllü yönetmen Zeki Demirkubuz’un da katıldığı açılışta, Avukat ve STK temsilcisi Hülya Gülbahar’a Bakan Şahin ödül verdi.

Festivalde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Şahin, beyaz perdenin, toplumda değişim ve dönüşümde, toplumdaki bilincin yükselmesinde çok önemli olduğunu belirterek, “Bilinç yükselmesi ve toplumsal değişim bu tür festivallerden geçiyor. Festivalin bu yılki konusu kadına yönelik şiddet. Bu çalışmalar çok önemli. Bizim sürekli şiddetle ilgili söylediğimiz bir şey var. Sorunun temeline indiğiniz zaman, değişkeni çok boyutlu olan bir sorunu direkt bir kanunla veya bir talimatla akşamdan sabaha çözebilmek mümkün değil. Bilim ve teknoloji dünyasında yaşıyoruz. Artık görselliğin gençlerimizin ve toplumumuzun nazarında yükselen bir değer olduğunu biliyoruz. O zaman bizim sinema dünyasını ve beyaz perdeyi çok iyi kullanmamız gerekiyor.”

Değişimi olumlu yönde yönetebilmek, yasal okur yazarlığı artırmak ve uygulamalarda yaşanan sorunları daha hızlı çözebilmek için bu festivallerin çok önemli olduğuna dikkati çeken Şahin, doğru mesaj vereni ödüllendirmek, doğru mesaj verilmesini sağlamak ve iyi rol modelleri artırmanın önemine işaret etti.

Kadına yönelik şiddetin, yalnızca meclis boyutunda, parlamentoda değil, 74 milyonun seferberliğiyle çözülecek bir sorun olduğunu görmek gerektiğini vurgulayan Şahin, “Yakın zamanda bir operasyon geçirmeme rağmen bugün İstanbul’a gelerek bu festivale katıldım. İnşallah bu çalışmalar devam edecek. Ülkemiz şiddetin değil, sevginin, merhametin ve şefkatin çok daha yükselen bir değer olduğu bir ülkeye dönüşecek” dedi.

YAKLAŞIK 150 FİLM GÖSTERİLECEK

Festival açılışına sanatçı Türkan Şoray da katıldı. Şoray ile Bakan Şahin yan yana gelerek bir süre sohbet etti. Türkan Şoray, Şahin’e rahatsızlığından dolayı “geçmiş olsun” dileğinde bulundu.

Festivalde 4 Ekim’e kadar 50’ye yakın ülkeden 90’ın üzerinde yabancı film olmak üzere yaklaşık 150 film gösterilecek.

Bu filmlerden 60’ı uzun metraj, 25’i belgesel ve 60’a yakını da kısa film olacak.

Gösterimler, üç sinema salonu ve İÜ’nün iki tarihi salonunda gerçekleştirilecek.

Festival kapsamında 14 panel, bir sempozyum ve iki konferans düzenlenecek.

Sinema katliamı altında “31. İstanbul Film Festivali “geldi!

200 film gümbür gümbür geliyor

31 Mart-15 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek ”31. İstanbul Film Festivali”nde, 200’ün üzerinde film sinemaseverlerle buluşacak

Festival direktörü Azize Tan, 8 Mart’ta üniversitelerde ön gösterime başlayacaklarını, 18 üniversiteye gideceklerini ve öğrencileri festival programıyla tanıştıracaklarını söyledi.

Tan, bu yıl festivalde yarışmaların ön plana çıktığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Uluslararası yarışmanın başkanlığını Nuri Bilge Ceylan yapacak. Bu bizim için çok heyecan verici. Dünyaca tanınmış bir Türk yönetmenin bize destek vermesinden çok mutlu olduk. Murathan Mungan da ulusal yarışmamızın jüri başkanı olacak. Bu yıl ulusal yarışmamız çok iddialı olacak çünkü birçok filmin Türkiye ya da dünya prömiyerini ilk kez İstanbul’da yarışma sırasında görecek izleyicilerimiz. Çok sayıda konuk da gelecek. O konuklardan biri de Marjane Satrapi olacak. Animasyon bir yapım olan ”Persepolis” adlı filmiyle ilgi çeken yönetmen, yabancı film Oscar’larında son 5’e kalmıştı. Satrapi’nin son filmi ‘Chicken Plums” da festival kapsamında gösterilecek.”

Gelen ünlü yönetmen ve oyuncuların, sinema sohbetleri, paneller aracılığıyla seyirciyle buluşmasını sağlayacaklarını belirten Tan, ”Bu söyleşiler çok ilgi, görüyor üstelik tüm bunları ücretsiz yapıyoruz. Yine jüri başkanımız olan Nuri Bilge Ceylan da bir sinema dersi verecek” dedi.

Ulusal ve uluslararası Altın Lale yarışmalarının dışında, bir de İnsan Hakları yarışmasının düzenleneceğini dile getiren Tan, ”Belgesellerden çocuk filmlerine, deneysel filmlerden, genç yönetmenlerin filmlerine kadar çok farklı bölümlerimiz olacak. Bu yıl aynı zamanda ‘Çin Yılı’nı kutluyoruz. 2014’te de Çin de ‘Türkiye Yılı’ olacak. Karşılıklı bir işbirliğimiz söz konusu. Çin ile özel bir işbirliği gerçekleştiriyoruz” diye konuştu.

“MÜTEVAZI BİR BÜTÇEYLE FESTİVAL YAPIYORUZ”
Azize Tan, Türkiye’de sürekli yapılan bir organizasyonun dünyadaki benzerleriyle kıyaslandığını, ”Niye biz bir Berlin ya da Cannes olamıyoruz?” diye sorulduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Gönül rahatlığıyla diyebilirim ki, İstanbul Film Festivali, organizasyonun içeriği ve düzenlenmesi açısından yurt dışındaki örnekleriyle hakikaten aynı seviyede, aşağı kalır bir yanı yok. Üstelik bunu da onlara göre çok mütevazı bir bütçeyle yapıyoruz. Ama iş alt yapıya geldiğinde biz ne yazık ki çok geride kalıyoruz. Büyük festivaller, içinde bulundukları belediyeler ve hükümetler tarafından çok ciddi destekler alıyor. Bunların birer festival sarayları var. Mesela Berlin Film Festivalinin 2 bin kişilik bir sarayı var. Ses ve görüntü kalitesi çok iyi.”

“SİNEMALAR TEK TEK KAPANIYOR”
Yıllardır Beyoğlu’ndaki sinemalarda festival düzenlediklerini söyleyen Tan, sinemaların tek tek kapanmasının kendilerini çok etkilediğini belirtti.

Azize Tan, Türk sinemasında çok genç ve dinamik bir kuşağın yetiştiğine dikkati çekerek, ”Çok açıklar, dünya ile irtibat halindeler. Ancak hala Türkiye’de sinemanın endüstrileştiğinden bahsedemeyiz. O anlamda son dönemde Sinema Telif Hakları Müdürlüğünün Sinema ve Telif Hakları Müdürlüğü olarak ikiye ayrılmasını çok anlamlı buluyorum. Böylece tamamen sinemaya odaklanmış yeni bir birimin Kültür Bakanlığı içinde olması çok önemli. Ama hala sinemayla ilgili bazı problemler var. Türkiye de bir film enstitüsünün olmaması Türkiye sinemasının tek bir elden idare edilememesine neden oluyor. Oysa her ülkenin ulusal film enstitüsü bulunuyor. Türk filmlerinin yurt dışı tanıtımları da daha kurumsallaşmış bir şekilde yapılmalı.”

“DİZİ SEKTÖRÜNÜN POPÜLARİTESİ SİNEMAYI TETİKLEYEBİLİR”
Türkiye’de dizi sektörünün önemli bir noktaya geldiğine vurgu yapan Tan, ”Dizi sektöründeki bu başarıyı Türk sineması da yakalayabilir. Dizilerin yarattığı bu popülarite Türk filmlerini destekleyebilir. Bunlar sektörel anlamda birbirini besleyen şeylerdir. İki sektörün güç birliği yapması Türk sinemasını önemli yere getirecektir” dedi.

Azize Tan, 31. Film Festivalinin, İKSV’nin 40. yılına denk gelmesinin de ayrı bir anlam taşıdığını ifade ederek, açılışın Lütfi Kırdar Kongre Merkezinde yapılacağını söyledi.

Tan, 31 Mart–15 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek festival kapsamında her yıl dağıtılan ”Sinema Onur Ödülleri”nin Türk sinemasına yıllar boyu emek veren yönetmen Ali Özgentürk, oyuncular Ayşen Gruda ile Halit Akçatepe ve Türkiye’nin ilk kadın film eleştirmeni Sevin Okyay’a takdim edileceğini kaydetti.

Festivale 300’ün üzerinde yabancı konuk geleceğini, yabancı gazeteciler ve eleştirmenlerin katılacağını belirten Tan, şunları kaydetti:

”İstanbul Film Festivali her geçen yıl adını biraz daha fazla duyuruyor. O yüzden bir çok önemli konuk kendi isteğiyle gelme, Türk sinemasıyla tanışma talebinde bulunuyor. Ancak siz bu insanları ağırlayacak bir sinema salonuna sahip değilseniz, bütçenizde devlet ve belediye katkısı çok sınırlıysa, sinemanızı geliştirmeniz çok zor oluyor. Elinizdeki olanaklarla yetinmek zorunda kalıyorsunuz. Yapmak istediğimiz çok şey var. Zira İstanbul’un adını taşıyan bu festival için biraz daha destek almak ve mekan sorunlarımızı aşmak istiyoruz. İstanbul bir cazibe noktası haline gelmişken, 31 yıldır başarıyla devam eden bu festivali biraz daha destekle çok daha iyi yerlere getirebileceğimize inanıyorum.”