PERA FEST, 13. yılında sonbahardan ilkbahara taşındı.
21 Mart Dünya Şiir Günü’nde başlayarak 3 Nisan’a dek sürecek 13. PERA FEST’in bu yılki teması “Şiddete Karşı Sanat”.
Kültürlerarası İletişim Disiplinlerarası Sanat Derneği ve PPR ( Pi Prodüksiyon Halkla İlişkiler) işbirliğinde düzenlenen festivalin programı tiyatro ağırlıklı.
Festival kapsamında sergilenen oyunlardan “şiddet” temasını işleyen oyunlar arasından bir seçki sunulacak. Toplumsal/SiyasalŞiddet” ve “Kadına yönelik Şiddet” üzerinde odaklanan oyunların ardından yazar, yönetmen ve oyuncuların katılımı ile söyleşiler düzenlenecek. Festivalin son haftasında, Salt Beyoğlu’nda ‘şiddet’ temalı filmler gösterilecek.
Festival kapsamındaki etkinliklerin geliri toplulukların olacak. Biletler, oyunların sahneleneceği tiyatrolardan ve internet üzerinden temin edilebilecek.
Festival, saat 14.00’da Tiyatro Pera’nın “ Şiirinle Gel ! ” başlıklı Dünya Şiir Günü etkinliği ile başlayacak. Etkinlikte oyuncular seçtikleri şiirleri bir kutuda toplayacaklar ve kutudan çektikleri şiirleri doğaçlama okuyacak.
Girişi ücretsiz olan etkinlikte izleyiciler de, seçtikleri bir şiiri kutuya atacaklar ve oyunculardan birinin bu şiiri okumasını bekleyecekler. Dünya Şiir Günü etkinliğinin bir de konuk şairi var; Bejan Matur.
Saat 16.30’da ise, Şermola Performans’ta Destar Tiyatro’nun yeni oyunu “ Çenadengızi (Deniz Kızı) ” sergilenecek. Galisyalı yazar Secho Sende’nin oyununu sahneye koyan Aslı Öngören ve oyuncular, oyun sonrası yapılacak söyleşiye katılacak.
günü 18.30’da, Kumbaracı yokuşundaki BiSahne’de Bi Tiyatro’nun yeni oyunu, Edward Bond’un “ Kırmızı, Siyah ve Cahil ” sergilenecek. Oyun sonrası gerçekleştirilecek “Şiddet Kültürü ve Edward Bond” konulu tartışmaya Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Işıl Baş, Kültür Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yusuf Eradam ve BiTiyatro’nun kurucuları, Laçin Ceylan ve Nihat İleri katılacak.
20.00’de, Küçük Sahne’de İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun “ Sevgili Hayat ” adlı yeni oyunu, PERA FEST için ücretsiz sergilenecek. Oyun sonrası yapılacak söyleşiye, yazar Funda Özşener, yönetmen Metin Belgin, müzisyen Stelyo Berber ve oyuncular Ebru Aytürk Evren ile Yeşim Gül katılacak.
günü saat 18’de Beyoğlu’ndaki Maya Cüneyt Türel Sahnesi’nde “Yitirilen Külltür Mirasımız: Beyoğlu’nun Tiyatro Yapıları” adlı bir söyleşi var.
Konuşmacılar, Devlet Tiyatroları eski Genel Müdürü Yücel Erten, İstanbul Şehir Tiyatroları eski Genel Sanat Yönetmeni Orhan Alkaya, tasarımcı Metin Deniz ve mimar Prof. Hasan Kuruyazıcı.
Aynı akşam, 20.30’da Tiyatyro Pol, Harbiye’de bir apartman dairesinde, aile içi şiddet’i konu alan “ Teklif ” adlı oyunu sergileyecekler.
“Seyirci Gözüyle : Tiyatroya Disiplinlerarası Yaklaşımlar” başlıklı söyleşiye, mimar – şair Cengiz Bektaş, hukukçu – psikolog Miyese Kendirci, doktor-yazar-oyuncu Ercan Kesal, tiyatro yönetmeni Yeşim Özsoy Gülan, oyuncu Zeynep Özden ve PERA FEST Sanat Yönetmeni Vecdi Sayar katılıyor.
günü 18.00’de Beyoğlu Aznavur pasajındaki Sekizinci Kat adlı tiyayroda düzenlenecek “Kadına Karşı Şiddet ve Tiyatro” başlıklı söyleşi, Ebru Nihan Celkan, Jale Karabekir, Zeynep Özyağcılar, Merve Engin, Tilbe Saran ve Sündüz Haşar’ın katılımı ile gerçekleşecek. Söyleşinin ardından 20.30’da Tiyatro Neki’nin “Kesit” adlı oyunu oynanacak.
Dünya Tiyatro Günü’nde saat 17.00’de Orhan Aydın, Metin Boran, Cuma Boynukara, Ayşe Lebriz Berkem, Kemal Oruç, Ragıp Yavuz ve Üstün Akmen Tiyatro Rampa’daki söyleşide “Tiyatroya Yönelen Şiddet: Sansür ve Baskılar”ı tartışacak.
Saat 20.30’da ardından, Matei Visniec’in “İlerleme Kelimesi Annemin Ağzında Feci Yanlış Tınlıyordu” oyunu sergilenecek.
Festivalin ikinci yarısında da, D 22 “Bent”, Büyülü Sahne “Kadın Oyunları”, İkinci Kat “Üst Kattaki Terörist”, Gaklata Perform “Aşk ve Faşizm”, Altuıdan Sonra Tiyatro “Hak”, Tiyatro Hal “Kırmızı”, Tiyatro Martı “Uçlar” adlı oyunları sergileyecek.
PERA FEST kapsamında, 28 Mart – 1 Nisan tarihleri arasında Salt Beyoğlu’nda şiddet temasına ilginç yaklaşımlar içeren “Sivas” ve “Beyaz Tanrı” adlı kurmaca filmler veAntalya Film Festivali’nde sansür tartışmasının odağındaki “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” adlı belgesel gösterilecek.
Katılımın ücretsiz olacağı bu gösterimlerin yanısıra 1 Nisan’da gene Salt Beyoğlu’daYaşar Kemal’in anısına bir etkinlik düzenlenecek. Arif Keskiner’in “Binbir Renk-Binbir Çiçek – Yar Kemal” balıklı söyleşisinin ardından “Türkan Şoray’ın “Yılanı Öldürseler” adlı filmi gösterilecek.
İstanbullu sanatseverler konserler, resim sergileri, tiyatro oyunları ile sanat dolu bir hafta yaşayacaklar. İstanbul’un farklı yerlerinde gerçekleştirilen sanat etkinlikleri ile İstanbulluları sanatın farklı dallarında yeni keşifler bekliyor. Sizin için haftanın önemli sanat etkinliklerini derledik…
Dünyaca ünlü Latin şarkıcı Jennifer Lopez, 14 Kasım’da Ataköy Atletizm Arena’da sahne alacak.”Dance Again” turnesi kapsamında 3 konser vermek için İstanbul’a gelecek Lopez, dünya listelerinde uzun süre ilk sırada kalan ”On The Floor” şarkısının yer aldığı ”Love” albümünün yanı sıra sevilen hit parçalarını da seslendirecek.Dünyanın en iyi senfoni orkestraları arasında gösterilen şef Lorin Maazel yönetimindeki Kraliyet ConcertgebouwOrkestrası, 10 Kasım’da Haliç Kongre Merkezi’nde konser verecek. Hollanda ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 400. yılı kutlamaları kapsamında gerçekleştirilecek konserde, Peter Van Anrooy’un ”Piet Hein Rhapsody”si, Sergei Prokofiev’in ”Romeo ve Juliet Süiti”nden bölümler ile Çaykovski’nin ”Op. 36 numaralı Fa minör 4. Senfonisi” seslendirilecek. Her biri virtüoz 120 müzisyenden oluşan orkestra, kurulduğu 1888 yılından bu yana Strauss, Mahler, Debussy ve Stravinsky gibi pek çok önemli besteci tarafından yönetildi.
İrlandalı hard rock grubu ”Thin Lizzy”, Avea’nın 3. Escape to Music konserleri kapsamında 11 Kasım’da Küçükçiftlik Park’ta hayranlarıyla buluşacak. ”Whiskey in the Jar” şarkısını yorumlayış biçimi, ”Jailbreak”, ”The Boys Are Back in Town” ve ”Bad Reputation” gibi parçalarıyla dünya çapında büyük bir hayran kitlesine sahip olan grup, çift gitar armonisi kullanan ilk hard rock gruplarından biri olarak kabul ediliyor. 43 yıllık kariyerinde birçok unutulmaz canlı performans sergileyen grup, müzik kanalı VH1’in ”Hard Rock’un En Büyük 100 Sanatçısı” listesinde 51. sırada gösteriliyor. Van Morrison, Little Feat ve Bob Seger gibi isimlerden ilham alan grup, 1986’da ölene kadar grubun liderliğini yapan basçı, şarkı yazarı ve solist Phil Lynott’ın mirasına duydukları saygıdan dolayı bundan sonraki albümlerini ”Thin Lizzy” adıyla çıkarmayacağını açıklamıştı.
”4. Avea Sıra Dışı Müzik” konserleri, İran asıllı grup ”Niyaz”ın yarın İstanbul Kongre Merkezi Harbiye Oditoryumu’nda vereceği konserle başlayacak. Azam Ali’nin benzersiz sesi, Loga Ramin Torkian’ın büyülü akustik/elektrik düzenlemeleri ve ”Grammy” adayı prodüktör/remiks ustası Carmen Rizzo’nun öncü elektronik ses örgüleriyle zihinlerde yer eden ”Niyaz”, zengin Sufi mistisizmi ile Orta Doğu’nun şiir ve türkülerini, akustik enstrümanlar ve modern elektronik müziğin tınılarıyla buluşturuyor. Müzik eleştirmenleri tarafından çığır açan bir topluluk olarak görülen ”Niyaz”, 2005’te piyasaya sunulan ilk albümden bu yana sayısız festival ve konserde sahne aldı. Grup, mayıs ayında yayınladığı ”Sumud” ile de Türkiye’deki müzik marketlerde en çok satılan yabancı albümler listelerinin üst basamaklarına tırmandı.
Terence Blanchard Quintet, 13 Kasım’da Nardis Jazz Club’ta sahne alacak. Günümüzün en iyi trompetçilerinden biri olarak görülen Terence Blanchard, 1990’dan bu yana birlikte çalıştığı Spike Lee’nin filmleri için yaptığı müziklerle de büyük beğeni topladı ve bu albümlerle ”Grammy” ve ”Altın Küre”ye aday gösterildi.Blanchard, 2005’te McCoy Tyner, Gary Bartz, Christian McBride ve LewisNash ile birlikte ”En İyi Enstrümantal Caz Albümü” dalında ”Grammy” ödülünü kazandı.
Azerbaycan’da düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışması’nı ”Love Me Back” adlı şarkısıyla Türkiye’yi temsil eden CanBonomo, 14 Kasım’da Salon İKSV’de konser verecek. Müzikal yolculuğunda The Shins, Wax Poetic, The Kinks, The Libertines ve The Beatles gibi gruplardan esinlenen Bonomo, alaturka nağmelerden indie melodilere uzanan tarzını ”İstanbul Müziği” olarak tanımlıyor. Bonomo, geçen yılın başlarında çıkardığı ilk albümü ”Meczup” ile geniş bir hayran kitlesine ulaştı.
Fransız şanson geleneğiyle cazı bir araya getiren Amerikalı caz şarkıcısı Stacey Kent, yarın Salon İKSV’de sevenleriyle buluşacak. İlk albümü ”Close Your Eyes”ı 1997 yılında çıkaran Stacey Kent’in ”The Boy Nex Door” albümü Fransa’da ”altın plak”a değer bulundu. Sanatçının 2007’de piyasaya sunulan ”Breakfast on the Morning Tram” albümü Fransa’da ”platin plak” aldı ve ”Grammy”ye aday gösterildi.
Portekiz’in en başarılı fado vokalistlerinden olan Carla Pires, 15 Kasım’da Salon İKSV’de hayranlarının karşısına çıkacak. Berrak alto vokaliyle beğeni toplayan Pires, Avrupa kentlerinde birçok festivalde performans gösterdi.
Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO), yılın en parlak projelerinden biri olan, Güher ve Süher Pekinel’in ”Dünya Sahnelerinde Genç Müzisyenler” projesinin yıldızları ile 2012’ye veda edecek. Farklı enstrüman gruplarından yetenekli öğrencilerin destek gördüğü ve Avrupa’da dünyanın önde gelen müzisyenleriyle eğitimlerini sürdürme hakkı kazandığı projenin keman, viyolonsel ve piyano dallarından 4 genç yetenek, BİFO ile birlikte 12 Kasım’da Caddebostan Kültür Merkezi’nde konser verecek. Şef Sascha Goetzel yönetimindeki orkestra konserde, Sibelius’un ”Keman Konçertosu, Re minör, Op. 47”, Schumann’ın ”Viyolonsel Konçertosu, La minör, Op. 129”, Rachmaninoff’un ”2. Piyano Konçertosu, Do minör, Op. 18” ile Brahms’ın ”Keman Konçertosu, Re Majör, Op. 77” eserlerini seslendirecek.
Tuluyhan Uğurlu’dan Atatürk’ü anma konseri
Piyanist Tuluyhan Uğurlu, 10 Kasım’da Tepe Nautilus AVM’de Atatürk’ü anma konseri verecek. Uğurlu konserde, Atatürk için yazılan en önemli eserler arasında yer alan ”Mustafa Kemal Atatürk ve Güneşin Askerleri” isimli senfonik eserini seslendirecek. Görüntülerle de desteklenecek konserde, ”Dolmabahçe’de Hüzünlü Sonbahar”, ”Sofya’da Dans”, ”Biz Cumhuriyet’i Çok Sevdik”, ”Cumhuriyet’in Kızları”, ”Cumhuriyet Trenleri” adlı eserleriyle sahne alacak Uğurlu’ya, kavalda Murat Toraman, elektrogitar ve yaylı tamburda Uğur Varol, kontrbasta Umut Sel, vurmalı enstrümanlarda Gürkan Özkan eşlik edecek.
Sahne sanatları
”Kanlı Düğün”, ”Carmen”, ”Büyülü Aşk” adlı unutulmaz filmlerin ünlü İspanyol yönetmeni Carlos Saura’nın ”FlamencoHoy” isimli sahne projesi, yarın, 10 ve 11 Kasım’da TİM Show Center’da görülebilecek. 11 sanatçıdan oluşan dans grubu, Rafael Estevez ve Nani Panos tarafından tasarlanan koreografiyle, asırlar boyunca hüküm süren geleneksel temalarla caz ve çağdaş müziği buluşturuyor. Gösteride, İspanyol piyanist Chano Domingez’in eserlerini, 4 ses sanatçısı yorumlayacak. Ayrıca gitar virtüözü Antonio Rey, 5 müzisyenle birlikte canlı performans sergileyecek. Chano Dominguez ve Antonio Rey’in müzikleri, modern cazla geleneksel motifleri birleştirerek izleyiciyi flamenkonun derinliklerine götürecek.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB), ”Midas’ın Kulakları” operasını yarın, 10 ve 13 Kasım’da Kadıköy Süreyya Operası’nda sahneleyecek. Librettosunu temmuz ayında hayatını kaybeden Güngör Dilmen’in yazdığı, Ferit Tüzün’ün bestelediği eserin rejisörlüğünü Yücel Erten yaptı. Orkestra şefliğini Serdar Yalçın’ın, koro şefliğini Gökçen Koray’ın yaptığı operanın koreografisi Selçuk Borak imzası taşıyor. Güngör Dilmen’in aynı ismi taşıyan manzum oyunu ve Ferit Tüzün’ün bestelerinin mükemmel uyumu sonucunda bir Türk klasiği haline gelen ”Midas’ın Kulakları”, masalsı ve şiirsel üslubuyla sanatseverlerin ilgisini çekiyor.
”Wolfgang ve Lorenzo” adlı müzikli oyun, 14 Kasım’da Fulya Konser Salonu’nda sergilenecek. Aydın Büke’nin yazdığı, H. Rıza Murat Göksu’nun sahneye koyduğu oyun, Wolfgang Amadeus Mozart’ın İtalyan metin yazarı Lorenzo Da Ponte ile üç ortak çalışmasını konu ediniyor.
”Çocuk Dünyası” adlı çocuk müzikali, 11 Kasım’da Kadıköy Süreyya Operası’nda izlenebilecek.
Fulya Konser Salonu’nda ise 10 Kasım’da ”Atatürk’ü Anma Konseri” düzenlenecek.
Devlet ve şehir tiyatroları
İstanbul Devlet Tiyatrosu oyuncuları, Küçük Sahne’de yarın, 10 ve 11 Kasım’da ”Herkesin Bildiği Sırlar”, 13, 14 ve 15 Kasım’da ”Çirkin”, Küçükçekmece Cennet Kültür ve Sanat Merkezi’nde yarın, 10 ve 11 Kasım’da ”Aşkımız Aksaray’ın En Büyük Yangını”, Cevahir Salon 1’de yarın, 10 ve 11 Kasım’da ”Yanık”, 13, 14 ve 15 Kasım’da ”Sidikli Kasabası Müzikali”, Üsküdar Tekel Sahnesi’nde 15 Kasım’da ”Çehov Makinesi”, Ahmet Mithat Efendi Sahnesi’nde yarın, 10 ve 11 Kasım’da ”Düğün Şarkısı”, Kartal Bülent Ecevit Sahnesi’nde 13 ve 14 Kasım’da ”Aşkımız Aksaray’ın En Büyük Yangını”, Cevahir Salon 2’de 13, 14, 15 Kasım’da ”Düğün Şarkısı’, Üsküdar Stüdyo Sahne’de yarın 10 ve 11 Kasım’da ”Çirkin” ile 13 ve 14 Kasım’da ”Kontrabas” adlı oyunları sahneleyecek.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda 10 ve 11 Kasım’da, Ümraniye Sahnesi’nde ”Şark Dişçisi” ve ”Fareli Köyün Kavalcısı”, Kağıthane Sadabad Sahnesi’nde ”Dar Ayakkabıyla Yaşamak” ve ”Pinokyo”, Üsküdar Müsahipzade Celal Sahnesi’nde ”Perşembenin Hanımları” ve ”Ali Baba ve Kırk Haramiler”, Fatih Reşat Nuri Sahnesi’nde ”Mutfak Söyleşileri” ve ”Boncuk”, Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi’nde ”Çığ” ve ”Karagöz Tatlıcı”, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde ”Ateşli Sabır (Postacı)” ve ”Sokak Kedileri”, Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’nde ”Meraklısı İçin Öyle Bir Hikaye” ve ”Pırtlatan Bal” adlı oyunlar izlenebilecek.
Ümraniye Sahnesi’nde ”Dar Ayakkabıyla Yaşamak”, Kağıthane Sadabad Sahnesi’nde ”Vişne Bahçesi”, Üsküdar Müsahipzade Celal Sahnesi’nde ”Kabare”, Fatih Reşat Nuri Sahnesi’nde ”Büyünün Gözleri”, Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi’nde ”Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi”, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde ”Ben Sinema Artisti Olmak İstiyorum”, Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’nde ”Toros Canavarı” adlı oyunlar ise 14 ve 15 Kasım’da sergilenecek.
Özel tiyatrolar
Sefaköy Kültür ve Sanat Merkezi’nde ”Tatlı Kaçık”, Tiyatro Pera’da ”Ah Smyrna’m, Güzel İzmir’im”, Metin Zakoğlu Cafe Theatre’da ”Aşk Dönümü”, İkinci Kat’ta ”Yalnızlar Kulübü”, Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde ”Otelde Komik Bir Gece”, Craft Tiyatro’da ”Uğrak Yeri”, Kozyatağı Kültür Merkezi (KKM) Gönül Ülkü ve Gazanfer Özcan Sahnesi’nde ”Sonbaharı Beklerken”, Caddebostan Kültür Merkezi’nde ”Alevli Günler”, oyunları yarın tiyatroseverlerle buluşacak.
Ayrıca, 10 Kasım’da Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde ”Menan Cinleri”, Maya Cüneyt Türel Sahnesi’nde ”Eleni’den Mektuplar”, Gri Sahne’de ”Kutlama”, KKM Gönül Ülkü ve Gazanfer Özcan Sahnesi’nde ”Hasretinden Prangalar Eskittim”, Çevre Tiyatrosu’nda ”Metot”, Şişli Blackk Out Sahnesi’nde ”Tatlı Kaçık”, Kenter Tiyatrosu’nda ”Macbeth”, İkinci Kat’ta ”Torbacının Esrarı”, 11 Kasım’da garajistanbul’da ”Oda ve Adam”, Metin Zakoğlu Cafe Theatre’da ”Arkadaşım Kadın Oldu”, 12 Kasım’da Maya Cüneyt Türel Sahnesi’nde ”Meymenetsiz Musibet”, İkinci Kat’ta ”Limonata”, Kumbaracı 50’de ”Yokuş Aşağı Emanetler” oyunları izlenebilecek.
Sergi
”Atatürk: Bir İnsandan Daha Fazla…” başlıklı fotoğrafı sergisi, 10 Kasım’da Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nde açılacak. Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamının farklı yönlerini anlatan sergide, Suna ve İnan Kıraç Vakfı Koleksiyonu’ndan seçilen 30’ı aşkın fotoğraf yer alacak. Küratörlüğünü Ekrem Işın’ın yaptığı sergi, 30 Kasım’a kadar ziyaret edilebilecek.
Heykel sanatçısı Ozan Oganer’in ”Dilemma” adlı sergisi, yarından itibaren Galeri Merkur’de görülebilecek. Heykel sanatına, dantel, iğne oyası gibi malzemeleri kazandıran sanatçı, bu sergide, kendine özgü tekniğini, alışılmış materyalin yanı sıra yeni bir malzemenin sınırlarını zorlayarak genişletiyor.Sanatçının son heykel işlerinin yer aldığı sergi, 27 Kasım’a kadar ziyaret edilebilecek.
Çocuklar için
”Disney Live Mickey’nin Müzik Festivali”, yarın, 10 ve 11 Kasım’da Trump Towers Mall’da çocuklarla buluşacak.Koreografisi Madonna’nın koreografı tarafından yapılan ve dünyada izlenme rekorları kıran gösteride, Mickey Mouse ve dostları, izleyenleri, ışıltılı kostümler, hareketli ve yüksek enerjili şarkılarla dans ederek eğlendiriyor.
Atlantis Sirki, yarın, 10 ve 11 Kasım’da Merter Meydan AVM’de gösteri sunacak. Akrobasi gösterileri, fanatik köpeklerin futbol şovu, nefes kesen köpekbalıkları, akıllı foklar ve sevimli penguenler, çocuklara eğlenceli dakikalar yaşatacak.
”Sinbad ve Adalar Prensesi” adlı müzikal çocuk oyunu, 10 Kasım’da TİM Fettah Aytaç Salonu’nda, ”Balıkçı ve Pisiler” adlı tek perdeli müzikli oyun ise 11 Kasım’da Sefaköy Kültür ve Sanat Merkezi’nde izlenebilecek.
Bursa Devlet Tiyatrosu (BDT), “Altın Kafeste Yangın”, “Kuzguncuklu Fazilet” ve “Tek Kişilik Yaşam”, oyunlarını sahneleyecek.
Eski devlet bakanlarından Yılmaz Karakoyunlu’nun yazdığı, Galip Erdal’ın yönettiği “Kuzguncuklu Fazilet” adlı oyunun dekor tasarımını Başak Özdoğan, kostüm tasarımını Fatma Sarıkurt, ışık tasarımını Yakup Çartık yapıyor.
1942-1944 yılları arasında yürürlükte olan Varlık Vergisi’nin toplum üzerinde yarattığı çarpıklıkları konu edinen oyun, 11 kişilik oyuncu kadrosu ile izleyicilerle buluşuyor. Oyun, Ahmet Vefik Paşa Sahnesi’nde bugün ve yarın 20.00’de, 10 Kasım Cumartesi 15.00 ve 20.00’de, 11 Kasım Pazar ise 20.00’de tiyatroseverlerle buluşacak.
Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun yazdığı, Erkan Yılmaz’ın sahnelediği, Ayşe Lebriz Berkem’in yönettiği “Tek Kişilik Yaşam” adlı oyunun dekor ve kostüm tasarımı ise Hakan Dündar, ışık tasarımı Ali Karaman’ın imzasını taşıyor.
Y. Emir Çiçek’in rol aldığı oyunda, hatıraların insan hayatında gürültü patırtı içinde kısa süreli dinlenme gibi bir kaçış noktası olduğu anlatılıyor. Rüyaların, seslerin, düşüncelerin, hayallerin ve daha başka, yaşayan ya da yaşamayan diğer şeylerin bir hatırası olduğu anlatılan oyun, Feraizcizade Oda Tiyatrosu Sahnesi’nde bugün, yarın ve cumartesi 18.00’de izleyiciyle buluşacak.
Hidayet Sayın’ın yazdığı, Bora Özkula’nın yönettiği “Altın Kafeste Yangın”ın dekor tasarımını ise Özlem Karabay, kostüm tasarımını Fatma Sarıkurt, ışık tasarımını ise Ali Karaman yapıyor. Taner Turan, Rüyam Dirin, Kamil Korunan, Ecehan Şarman Çetinkaya, Sitare Tuna, Emre Yaşa, Emir Çiçek, Erol Aydın, Süheyla Zeybek, Bora Özkula’nın rol aldığı oyunda, Osmanlı sultanları arasında trajik bir hayatı olan Sultan V. Murad’ın umutsuzluklar, korkular, onur mücadelesi ve müzikle dolu 28 yıllık esareti anlatılıyor.
Oyun, 13 ve 14 Kasım tarihlerinde saat 20.00’de Ahmet Vefik Paşa Sahnesi’nde sahnelenecek.
Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu ise “Karagöz Dadım Olsana” adlı gölge oyununu sahneliyor. Tayfun Özeren’in yazdığı ve sahnelediği oyun 4 yaş ve üzerindeki çocuklara hitap ediyor. Gölge oyunu, 10 Kasım Cumartesi 14.00’de Karagöz Müzesi Sahnesi’nde seyirciyle buluşacak. Kaynak :[-] Muhabir : Cem Şan / Haluk Yüksel
İstanbul Kültür Sanat Vakfı 40. yılını kutluyor ve Tiyatro Festivali yine sosyal dinamikleri irdeleyen, savaş, göç, insan hakları, şiddet gibi temaları sorgulayan yapımlardan oluşan zengin bir panaroma sunuyor izleyicilerine.
Festivalde bu yıl Kutluğ Ataman gibi dünyaca ünlü bir çağdaş sanatçı özel bir performansla yer alıyor: Sılsel.Yine bu yıl yeni bir oluşuma imza atıyor Tiyatro Festivali ve dört yerli projeye ortak yapımcı oluyor. Ayrıca, Yeni Dalga başlığı altında dokuz genç topluluk kendi mekânlarında ve Salon’da buluşacaklar seyirciyle.Tiyatro Festivali, 2012 yılından başlayarak eğitim projelerine de daha geniş bir pencereden bakıyor ve bu çalışmalara süreklilik kazandırmayı amaçlıyor. Genç sanatçılara, tiyatro öğrencilerine yönelik atölyeler, seminer programları tiyatro ve dans alanında belli başlı kurumlarla uluslararası işbirliklerini geliştirecek şekilde düzenleniyor.
Sergi ve konferanslar festivalin diğer önemli etkinlikleri.Ve 2012 Türkiye’de Çin Kültür Yılı kapsamında Tiyatro Festivali’nde yer alacak etkinlikler 5 Mayıs’ta başlıyor ve 8 Mayıs’ta, renkli bir sokak gösterisiyle bitiyor. Şanghay Şarkı ve Dans Topluluğu, Pekin Operası ve Pekin Ejderha ve Aslan Sokak Tiyatrosu’nun yanı sıra gençlere yönelik Uçurtma Atölyesi de 2012 Türkiye’de Çin Kültür Yılı’na özgü renkli buluşmalar…
18. Tiyatro Festivali 10 Mayıs’ta başlıyor. Herkese şimdiden iyi seyirler… Sanatın katkısı olmadan, onun varlığı özümsenmeden hayatın en önemli soruları cevapsız kalır der K.E. Osthaus. Tiyatro Festivali sunduğu programla işte bu cevapları arıyor…
İşte 18. İstanbul Tiyatro Festivali programında yer alan oyunlar…
Shangay Şarkı Ve Dans 05 Mayıs 2012 20:30 – 06 Mayıs 2012 20:30 Fulya Sanat, İstanbul
2012 Türkiye’de Çin Kültür Yılı Etkinlikleri
Şanghay Şarkı ve Dans Topluluğu
Kültür Devrimi’nden sonra, 1979 yılında kurulan Şanghay Şarkı ve Dans Topluluğu, yurt içinde ve yurt dışındaki gösteri ile büyük beğeni topluyor. Çin’in en saygın gruplarından biri olan ekip Çin dansını yeniden keşfederek çeşitli türlerden yararlanarak etnik dans tiyatrosuna odaklanıyor ve bu yeni dille geniş bir seyirci kitlesine sesleniyor.
Pekin Operası 07 Mayıs 2012 20:30 – 08 Mayıs 2012 20:30 Fulya Sanat, İstanbul
2012 Türkiye’de Çin Kültür Yılı Etkinlikleri
Pekin Operası
“Doğu Operası” da denilen Pekin Operası Çin kültürünün başlıca geleneklerinden biridir. Opera, öykü anlatmak ve karakter çizmek için oyunculuk yöntemlerini kullanarak şarkı söyleme, okuma, rol yapma, dövüşme ve dansı harmanladığı bir gösteri biçimi geliştirmiştir. Pekin Operası’nda başlıca roller erkek, kadın, boyalı yüzler ve komik karakterlerdir; yardımcı roller de vardır. Rollerin kişilikleri, özellikleri ve kaderlerini sembolize etmeleri dolayısıyla makyaj ve özellikle de renkler, Pekin Operası’nın sanatının en özgün yanlarından biridir.
Asi Kuş 10 Mayıs 2012 20:30 – 15 Mayıs 2012 20:30 Kenter Tiyatrosu, İstanbul
Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu 40. yıl
1972 yılında kurulan Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu 40. yılını kutluyor ve İstanbul Tiyatro Festivali de bu kutlamanın bir parçası oluyor… Ali Poyrazoğlu, bir konuşma ustası; anlatanla dinleyeni; oyuncuyla seyirciyi, uyuşmazmış gibi görünen şeyleri bir araya getirebilen, kullanabilen bir usta. Asi Kuş’ta da Bizet’nin ünlü operası Carmen’in bir ucundan girip öbür ucundan çıkıyor. Opera, tiyatro, bale ve güldürü ustalığı bir arada. Bu yıl sadece iki kez Süreyya Operası’nda sahnelenen tek kişilik Carmen operası, İstanbul Tiyatro Festivali’nde. Carmen, Bizet, Don Jose, Ali Poyrazoğlu, Toreodor ve Boğa rollerinde Ali Poyrazoğlu…
Yola Çıktığım Gün Sakin Serin Bir Sabahtı 11 Mayıs 2012 20:30 – 12 Mayıs 2012 15:30 – 12 Mayıs 2012 20:30 Hamursuz Fırını, İstanbul
Ve Diğer Şeyler Topluluğu
Yazan: Yeşim Özsoy Gülan
Yöneten & Dramaturji: Yeşim Özsoy Gülan
90’ sürer; ara yoktur.
Sabahın erken bir saatinde, alacakaranlıkta, gazetede gördükleri bir ilan üzerine bir lunaparkta buluşan altı kişinin tek amacı vardır; o da buralardan kendi rızalarıyla gidebilmek. İnsanların gün be gün kaybolduğu, katliamlar, zulüm, paranoya ve acı içinde yaşamalarına rağmen hiçbir şeyi tam olarak hatırlayıp adını koyamadıkları bu dünyada yaşamaktan bıkmıştır hepsi. Zaman ilerledikçe duydukları sesler, süregelen gariplikler onları birbirlerinden de şüphe duymaya iter. Paranoya ve şüphenin hâkimiyetinde çözüm aramaktansa birbirlerine düşerler. VEDŞT’nin kurucusu Yeşim Özsoy Gülan’ın yazıp yönettiği Yola Çıktığım Gün Sakin Serin Bir Sabahtı, özgürlük ihlallerinin ve saflaşmanın doruk noktasının yaşandığı günümüz Türkiye’sine dair her şeyi söylerken, hiçbir şeyden bahsetmez…
Kenter Tiyatrosu 1961’de kuruldu ve 2011’de 50. yılını doldurdu. İstanbul Tiyatro Festivali bu önemli yıldönümünü 2012’de kutluyor. Ünlü Amerikalı yazar A.R. Gurney’nin Aşk Mektupları adlı oyunu, her şeyi kitabına göre yapan uslu çocuk Andy ve asi sanatçı ruhlu Melissa’nın birbirlerine çocukluklarından başlayarak yaşamları boyunca yazdıkları mektuplarla anlatılan sıra dışı bir aşk hikâyesi. 1989’dan beri dünyanın ve Türkiye’nin pek çok yerinde ünlü oyuncuların sahnelediği Aşk Mektupları’nı bu kez aşkları sahnede ve yaşamda otuz dört yıldır devam eden Müşfik Kenter ve Kadriye Kenter oynuyor.
Elin Elimde 11 Mayıs 2012 20:30 – 12 Mayıs 2012 18:30 Küçük Sahne Sadri Alışık Tiyatrosu, İstanbul
Tilbe Saran & Cüneyt Türel
Ortak Yapımcı: İstanbul Tiyatro Festivali
Yazan: Carol Rocamora
Çevirmen: Zeynep Avcı
Yöneten: Başar Sabuncu
Sahne Tasarımı: Metin Deniz
Müzik Direktörü: Selim Atakan
80 sürer; ara yoktur.
Elin Elimde, 1898 yılında Moskova’da Stanislavski’nin sahneye koyduğu, Çehov’un Martı oyununun provalarında tanışan, Anton Çehov ve Olga Knipper’in altı yıl süren, Yalta’dan Moskova’ya mektuplar ve kısacık buluşmalarla devam eden ilişkilerini anlatıyor. Amerikalı Çehov uzmanı, yazar-çevirmen Carol Rocamora’nın Olympia Dukakis ve eşi Louis Zorich için sekiz yüzü aşkın mektuptan derleyerek yazdığı Elin Elimde eski dostları buluşturdu. İlk kez elli yıl önce Küçük Sahne’de bir araya gelen Başar Sabuncu, Metin Deniz ve Cüneyt Türel, festivalin ortak yapımcı olarak destek verdiği bu oyunda yeniden birlikte çalışıyorlar. Küçük Sahne’de Cüneyt Türel ve Tilbe Saran tarafından canlandırılacak, yazar Çehov ile oyuncu Knipper’in tutkulu ilişkileri; Zeynep Avcı’nın çevirisi, Işıl Kasapoğlu’nun ışık tasarımı, Metin Deniz’in sahne tasarımı, Selim Atakan’ın müzik direktörlüğü ve Başar Sabuncu’nun sahnelemesiyle festivalin önemli buluşmalarından birine tanıklık edecek.
Arzunun Bedeni 11 Mayıs 2012 20:30 – 12 Mayıs 2012 15:30 Üsküdar Stüdyo, İstanbul
Dans ve Metin: Ayrin Ersöz
Görsel Tasarım ve Video: Gülfem Erdoğan, Metin Çavuş
Işık Tasarımı: Ayşe Sedef Ayter
İngilizceye Çeviren: Ceren Yalın
47’ sürer; ara yoktur.
Arzumuzun bedeni hem konuşur hem dans eder. Dans ederiz çünkü arzudan dolayı acı çekeriz. Sahip oluğumuz beden her şeye anlam verir. Bir eksiklik, bir tamamlanmamışlık duygusu her zaman içimizdedir. Dolu dolu, eksiksiz bir varoluş içinde yaşama arayışımız hiç bitmez. Yokluklarımızın yerini doldurmak, kayıplarımızı, eksikliklerimizi gidermek isteriz. Dünya hep ötekinindir ve biz haset ve kıskançlık ya da doyum ve mutluluk yollarından geçmeden bunları asla yapamayız…
Dertsiz Oyun 11 Mayıs 2012 23:00 – 12 Mayıs 2012 23:00 – 13 Mayıs 2012 23:00 – 14 Mayıs 2012 23:00 Kumbaracı50, İstanbul
Altıdan Sonra Tiyatro
Yazan, Tasarlayan, Yöneten: Yiğit Sertdemir
Koreografi: İlyas Odman
50’ sürer; ara yoktur.
Altından Sonra Tiyatro’dan seyretme üzerine bir seyirlik, bir kara mizah: Dertsiz Oyun. Topluluğun 2011–2012 sezonu tasarımı olan “Kumbaracı50’de Gece Hikâyeleri” projesinin sonuncusu Dertsiz Oyun, bir oyunu seyreden 12 kişi arasında geçiyor. Dertsiz Oyun’u izlemeye gelen seyirciler, karşılarında bir oyun seyreden 12 kişiyi bulacaklar. Oyun, seyirci beklentilerinin ve seyrediş halinin nereye evrildiğini, seyredilen“şey”in nereye doğru gittiğini/götürüldüğünü araştıran sözsüz bir oyun. Tiyatronun yüksek ve ideal amacı olan insanı dönüştürmek hedefi nasıl gerçekleşebilir? Bir oyun seyrederken gerçekten bütün seyirciler dönüşürse o oyun ne olur?
Hamlet 12 Mayıs 2012 20:30 – 13 Mayıs 2012 15:30 H. Muhsin Ertuğrul Sahnesi, İstanbul
Schaubühne Berlin
Yazan: William Shakespeare
Yöneten: Thomas Ostermeier
Ortak Yapımcılar:
The Hellenic Festival in Athens,
The Festival d’Avignon
165’ sürer; ara yoktur.
Türkçe üstyazılı.
Festival bu yıl, çağdaş tiyatronun yetkin isimlerinden biri olan, Avrupa’nın en önemli tiyatrolarından Schaubühne Berlin’in sanat yönetmeni Thomas Ostermeier’in çarpıcı yorumuyla sahneye koyduğu Hamlet’i seyirciyle buluşturacak. Tüm Avrupa’da saygın eleştirmenlerin övgüyle ve seyircilerin beğeniyle karşıladığı Nora, Hedda Gabler, Bir Yaz Gecesi Rüyası ve Othello, Ostermeier’in sahnelediği önemli eserlerin arasında yer alıyor. Kendi deneyimleri ve hayata bakışıyla oyun arasındaki bağlantıyı ustalıkla kuran Ostermeier’in Hamlet’inde, Shakespeare’in yirmiden fazla karakterini yalnızca altı mükemmel oyuncu canlandırırken, Hamlet ise olağanüstü bir oyuncu olan Lars Eidinger tarafından yorumlanıyor. Ostermeier Hamlet’te kamerayı özgün bir teknikle kullanarak seyirciye, odaklandıkları sahnede aynı anda görebilecekleri görüntülerde, oyun karakterlerinin tüm ayrıntılarını sunuyor. Hamlet, Buenos Aires’ten Londra’ya, Venedik’ten Şili’ye pek çok ülke ve şehirde kapalı gişe oynayarak seyircinin beğenisini kazandı.
Yanlızlar Klübü 12 Mayıs 2012 20:30 – 14 Mayıs 2012 20:30 İkinci Kat, İstanbul
İkincikat Tiyatro
Yazan & Yöneten: Sami Berat Marçalı
90’ sürer; ara yoktur.
Sami Berat Marçalı’nın yazıp yönettiği Yalnızlar Kulübü’nde insanın sosyalleşmek için gösterdiği “çabaya” odaklanılıyor. Demet Sağlam, intihara meyilli hayatının yönünü değiştirmek için yeni bir yöntem bulmuştur: “Hayat Ritmini Bul.” Bu yöntemde tek bir kural vardır. Duygularını rutin bir şekilde ifade etmek yerine bunu istediği şekilde, istediği renkte, istediği ritimde yaşamak. Kendi hayatını düzenlemesine yardımcı olan bu egzersizi başkalarıyla da paylaşmak isteyen Demet Sağlam, üç yıldır bunu bir kursa dönüştürmüş ve son bir yılda da oldukça popülerleşmiştir. Oyun, bu kursa başvurup katılan bir grubun ilk dersten son derse kadar geçen dönemlerini kapsıyor. Katılımcılar bir yandan bu yöntemle ilgili teknikleri öğrenirken, diğer yandan sosyalleşmeye başlıyorlar.
İçinde Çehov’un da karakter olarak yer aldığı bu şiirsel oyun, büyük bir yazarın yaşam ve ölümü arasındaki döngüde oyunlarında yaratmış olduğu kendi karakterleriyle buluşması biçiminde gelişiyor. Bu karakterler özünü taşımakla birlikte, ait oldukları oyundan bağımsızlaşmış, sanki uzaydan Çehov’un düşlerine düşmüş hayaller gibidirler. Farklı bir düzlemde ve farklı bağlamlarda oluşmuş sahnelerde bir araya gelirler. Çehov’un anlatmış olduğu gerçeklikleri, yazgılarını belirlediği kendi karakterlerine ve yine kendi üzerinden sorgulatması biçiminde gelişen bir tür karşılaşmalar zinciri… Bu absürd ve gerçeküstü serüvenin Çehov’dan bizlere ulaşan ve günümüz gerçekliğini de halkaları arasına alan bir zincir…
Kraliçe Lear 13 Mayıs 2012 20:30 Kenter Tiyatrosu, İstanbul
Kenter Tiyatrosu
Yazan: Eugene Stickland
Çeviren: Fatma Leyla Kenter Tepedelen
Yöneten: Yıldız Kenter
90’ sürer; ara yoktur.
Kenter Tiyatrosu 1961’de kuruldu ve 2011’de 50. yılını doldurdu. İstanbul Tiyatro Festivali bu önemli yıldönümünü 2012’de kutluyor. Kanadalı yazar Eugene Stickland’ın yazdığı oyun, yaşlanmak ve çeşitli bedelleri, kuşak farklarından çıkan çatışmalar ve bunun getirdiği komik ve dokunaklı durumları anlatıyor. Ortaya temelinde kadın ve yaratıcılık olan sıcak bir dostluk öyküsü, bir aşk hikâyesi çıkar. Kraliçe Lear Türk Tiyatrosu’nun büyük sanatçısı Yıldız Kenter’in rejisi ve oyunculuğuyla festival seyircisiyle buluşuyor.
Roof 14 Mayıs 2012 18:30 – 15 Mayıs 2012 18:30 Salon İKSV, İstanbul
Türkiye – Almanya
Salon İKSV
Konsept ve Koreografi: Leyla Postalcıoğlu
Performans: Benjamin Block, Leyla Postalcıoğlu
Işık Tasarımı: Asier Solana Arce
Müzik: Willits, Antonio Machín
Dramaturjik Destek: Carmen Mehnert
50 sürer; ara yoktur.
Çatılarda yaşıyoruz, bizi bir arada barındıran, yakınlaştıran, kimi zaman köşelere sıkıştıran… Kimi zaman üzerimizi örten, kimi zaman üzerimize çöken çatılar… Folkwang Hochschule’de tanışıp, Kassel Devlet Tiyatrolarında dans ettikten sonra, 2010’dan bu yana Berlin’de bağımsız dansçı ve koreograf olarak çalışmalarını sürdüren, Pina Bausch’un Tannhäuser Bacchanal adlı eserinde yer alan, yurtdışında pek çok başarılı çalışmaya imza atan Leyla Postalcıoğlu ve Benjamin Block, geçtiğimiz yılın ekim ayında Berlin DOCK11’de prömiyerini gerçekleştirdikleri roof ile festivalde yer alıyor. Brotfabrik Berlin ve Sophiensäle’de gösterilen roof, koşarken yavaşlamaya çalışan, uzakken yakınlaşmaya çabalayan iki kişiyi anlatıyor: “Yakın ve uzak arasındaki o denge tutturulamazsa… Tek anlaşılan iletişimsizlik; tek duyulan sessizlik olursa… Söylenmeyenler, konuşulmayanlar nereye kaybolur? Zamana mı bırakılmış olur?” roof sessizlik üzerine kurulan bir yapıt… Yavaşlatılmaya çalışılan bir saat ve duran iki kişi…
Deplasman 15 Mayıs 2012 20:30 – 16 Mayıs 2012 20:30 – 17 Mayıs 2012 20:30 Hasköy Yün İplik Fabrikası, İstanbul
Tuğçe Tuna / RemDans
Konsept ve Koreografi: Tuğçe Tuna
60’ sürer; ara yoktur.
Tuğçe Tuna, projelerinin hayata geçmesinde gereksinim duyduğu tüm yaratıcılık ve araştırma disiplinlerine, mekâna ait eser üretimleri gibi farklı performanslara ve bu fikirlerini hayata geçirebilecek her türlü “beden, fikir, mekân” yaklaşımına açık olmayı tercih eden bir sanatçı. Festivale kurucusu olduğu RemDans ile katılıyor. Duygu veya dürtünün, kaynağına yöneltilmesinin tehdit ve sorunlar getireceği durumlarda, bir başka canlıya veya nesneye yöneltilmesine “deplasman” (yön değiştirme) deniyor. “Deplasman” yüzen bir cismin, etrafına taşırdığı suyun kütlesi olarak da ifade ediliyor. Tuğçe Tuna bu kavramlardan yola çıkarak çalışmasında, “Tehdit edilen, başa çıkılamayan özne veya uyarandan çekilen enerji, tavır ve fiziksel eylem diğer ‘emin’ olunan uyaran/uyaranlara aktarıldığında bedende, kişide, zihinde dengeler nasıl oluşturuluyor?” sorusunu soruyor.
Yedi 16 Mayıs 2012 18:30 Kenter Tiyatrosu, İstanbul
Yazan: Paula Cizmar, Catherine Filloux, Gail Kriegel, Carol K. Mack, Ruth Margraff, Anna Deveare-Smith, Susan Yankowitz
Yöneten: Hedda Krausz Sjögren
75’ sürer; ara yoktur.
Yedi adlı oyuna konu olan Farida Azizi (Afganistan), Inez McCormack (Kuzey İrlanda), Marina Pisklakova-Parker (Rusya), Anabella De Leon (Guatemala), Mukhtar Mai (Pakistan), Mu Sochua (Kamboçya), Hafsat Abiola (Nijerya) tanınmış Türk oyuncular, gazeteciler ve insan hakları savunucuları tarafından temsil edilecekler. Dünyanın yedi ayrı ülkesinden yedi kadınla yapılan röportajlara dayalı belgesel oyun Yedi ile bu kadınların kadına karşı uygulanan şiddetle mücadeleleri ve toplumsal alanda yarattıkları değişim ele alınıyor. Hâlâ mücadelelerini devam ettiren bu kadınların öyküsü ne sınır, ne etnisite ne de sınıf farkı tanıyor. Bugüne kadar 8 ülkede sahnelenen, 300 politikacı, aktör ve aktivist tarafından okunan Yedi’nin okuyucuları arasında Oscar ödüllü oyuncu Meryl Streep de var. AB Parlamentosu parlamenteri ve İsveçli yedi erkek parlamenter tarafından da okunmuş olan bu projede şimdiye dek 60 uluslararası organizasyon aktif rol aldı.
Yaka Beyaz 16 Mayıs 2012 20:30 – 17 Mayıs 2012 18:30 Tiyatro Hal, İstanbul
Tiyatro Hal
Yazan & Yöneten: Özer Arslan
90’ sürer; ara yoktur.
“Evimizin yeri iyi, manzarası güzel… Kapıda güvenlik de var. Sıkıntı yok. Tatil için çok seçeneğimiz var, hangisini seçsek bu sefer? Güzel. Hoş. Hoş da, akşam uykudan önce komodinin üstüne koyduğun geçmişini sabah kim uyandıracak?” Yerli oyunlar oynanması yolunda adımlar atan ve yerli genç yazarlara kapısını açan Tiyatro Hal, yoluna kendi coğrafyasının hikâyelerini anlatarak devam ediyor. Topluluk, Özer Arslan’ın yazıp yönettiği Yaka Beyaz adlı oyunlarında, taşralı ve şehirli olma halini bir plaza yöneticisinin mahreminden yansıtıyor… Asırlardır çiftler arasında süren “güç” savaşı bir rezidansta, taşsız, sopasız, silahsız, yumruksuz nasıl gerçekleşir? Bu savaşı kim kazanır?
Üç Faz 17 Mayıs 2012 20:30 – 18 Mayıs 2012 20:30 garajistanbul, İstanbul
Aydın Teker Project
Ortak Yapımcı: İstanbul Tiyatro Festivali
Konsept ve Koreografi: Aydın Teker
Yaratıcı Dansçılar: Bilge Sürmeli, Irmak Altınbulak
Kostüm: Ayşegül Alev
Platform Tasarım: Bereket Uluşahin
Müzik: Charlie Rabuel
Işık: Jiv Wagner
Birinci Faz (…)
İkinci Faz İki
Üçüncü Faz İsimsiz
40’ sürer; ara yoktur.
Üç Faz minimal ve kompleks bir iş. İçinde ayrı katmanlar barındırıyor. Eserde kullanılan platformlar, işe mimari bir bakış açısı getiriyor. Hareketli platformlar sayesinde düzlemler değişiyor ve bedenlerin bu düzlemlerle ve mekânla olan ilişkisi sorgulanıyor. Diğer bir katman ise kadını gündeme getiriyor. İki kadın, platformlar aracılığıyla, üç ayrı riskli durumda buluşuyorlar. Karakterlerin aralarında oluşan dinamikler hiçbir zaman tiyatroya dönüşmüyor ama soyut çağrışımlar yaratıyor. Bu durum yaratım sürecinde koreografın kendi dışında – hatta ona karşı– oluşmuştur…
İçtima-i Hakiki 17 Mayıs 2012 20:30 – 18 Mayıs 2012 20:30 – 19 Mayıs 2012 20:30 Ali Paşa Han, İstanbul
İBBŞT Çağdaş Gösteri Sanatları Merkezi (ÇGSM)
Ortak Yapımcı: İstanbul Tiyatro Festivali
Yazan (Derleyen), Yöneten: Emre Koyuncuoğlu
80’ sürer; ara yoktur.
Güncel politik varoluşun sahnedeki yansımasını adına, yaratan oyuncu ve oynayan oyuncunun ötesinde, bir de sahnede “düşünen oyuncu” kavramıyla ilgiliyiz. Seyirciyle oyuncu arasında oluşturulan gerçeklik nasıl bir eylem üretir? Ve bu eylem nasıl somut anlamda politik alana taşınır. “Arap Baharı” diye tanımlanan Ortadoğu’daki büyük değişimi masa üstüne yatırdık. “İçtima-i Hakiki”nin anlamı Arapçada birbirleriyle bir çizgi oluşturan ve birbirine eşit mesafede duran yıldızlar demek olup, birebir çevrildiğinde “Hakiki Buluşma” anlamına da gelmektedir. Buluşmamız, günümüzde birçok buluşmanın da gerçekleştirildiği “sosyal medya” ağları ve tercih edilmiş bir mekânda, eylemlilik ön planda olacağı için beden dili ve video-art, multimedya ve ses kayıtlarıyla, “Ortadoğu ve Arap dünyasındaki” gelişmeleri takip eden aydın, gazeteci, çeşitli disiplinlerden sanatçılar ve bizi izlemeye gelen diğer katılımcılarla bir arada gerçekleşecek.
Orfeo 18 Mayıs 2012 20:30 – 19 Mayıs 2012 15:30 H. Muhsin Ertuğrul Sahnesi, İstanbul
Théâtre National de Chaillot
Fransa
Koreografi: Dominique Hervieu & José Montalvo
Sahne ve Video Tasarımı: José Montalvo
Kostüm: Dominique Hervieu
Metin: Catherine Kintzler
Müzik: Claudio Monteverdi, Christoph W. Gluck, Philip Glass
Işık: Vincent Paoli
80’ sürer; ara yoktur.
Festival, prestijli Fransız koreograflar Montalvo & Hervieu’nün “çok renkli bir simya olarak nitelendirilen” Orfeo yorumunu ağırlıyor. Yunan mitolojisinin Orfeo karakteri bu kez Montalvo & Hervieu’nün Bruegel, Rubens ve Picasso’dan esinlenen video projeksiyonu, Monteverdi, Gluck ve Philipp Glass’ın müziklerinin buluştuğu bir sahnede barok dansın hip-hop ile kaynaştığı görsel bir şölenle anlatılıyor. Cirque du Soleil’in dansçılarıyla, hem sesleri hem de şarkı söylerken dans ederek seyirciyi büyüleyen lirik sesleri ile de sahne üzerinde sahne sanatlarının farklı disiplinlerini yeniden bir araya getiriyorlar. 1980’li yılların başında birlikte çalışmaya başlayan ve sayısız müzikal eseri sahneye taşıyan bu ünlü ikilinin aynı zamanda son eseri olmasıyla da dikkat çekiyor Orfeo… Montalvo-Hervieu bir kez daha dansın aynı zamanda bir şenlik olduğunu vurguluyor bu çalışmasıyla…
Kafka’nın Maymunu 19 Mayıs 2012 20:30 – 20 Mayıs 2012 18:30 Kenter Tiyatrosu, İstanbul
Young Vic Theatre Company
İngiltere
Uyarlama: Colin Teevan
Yöneten: Walter Meierjohann
Performans: Kathryn Hunter
Sahne Düzeni: Steffi Wurster
Işık: Mike Gunning
Ses ve Müzik: Nikola Kodjabashia
60’ sürer; ara yoktur.Türkçe üstyazılı.
Kafka’nın Maymunu, Franz Kafka’nın “Bir Akademiye Rapor” adlı kısa öyküsünden uyarlamış bir oyun… Konuşmayı ve bir insan gibi davranmayı öğrenmiş olan bir maymunun monologuna dayanan bir öykü. Laurence Olivier Ödülü sahibi, Peter Brook gibi önemli yönetmenlerle çalışan Kathryn Hunter, usta oyunculuğuyla kendini korumak için insanlaşmaya çalışan bir maymunun varoluş öyküsünü sahneye başarılı bir şekilde taşıyor. Her bireyin toplumda kendisi için yarattığı değişen kimlikler arasında nasıl maymunlaştığı ve yabancılaşma duygusu oyunun ana temasını oluşturuyor. Gittiği her ülkede kapalı gişe oynayan, olağanüstü eleştiriler alan Kafka’nın Maymunu İstanbul’da!
Lulabay – Bir Cihangir Hikayesi 20 Mayıs 2012 20:30 – 21 Mayıs 2012 20:30 Salon İKSV, İstanbul
Türkiye
Salon İKSV
Yazan: Aslıhan Erguvan
Yöneten & Dramaturji: Aslıhan Erguvan
80’ sürer; ara yoktur.
Murat Daltaban, Mehmet Ergen, Işıl Kasapoğlu gibi önemli yönetmenlerle çalışan oyuncu Aslıhan Erguvan, yazdığı, yönettiği ve dramaturjisini yaptığı Lulabay’da bir taşınma hikâyesini anlatıyor. Geçtiğimiz yıl ilk yönetmenlik deneyimi olan Tilt adlı oyunu sahneye koyan sanatçı, eğitim için gittiği Londra’da Max Hohen’in yönettiği ve Arcola Theatre’da sahnelenen Queen of Spades’in yardımcı yönetmenliğini üstlendi. Halen Hareket Atölyesi’nde Zeynep Günsür ile çalışan Erguvan, Lulabay’da ruh ve bedenin yer değiştirmesi, evi olanlar ve evi olmayanlar, dış dünyaya direnen iç dünya, kendini gizleme ama becerememe, iki arada bir derede kalmış aşk ve bu gelgitte kaybolan sokak çocuğu ve ev kedisinin öyküsünü özgün bir üslupla sahneye taşıyor.
20 Mayıs 2012 20:30 – 21 Mayıs 2012 20:30 – 22 Mayıs 2012 20:30 Tiyatro Pera Eren Uluergüven Sahnesi, İstanbul
24 Mayıs 2012 20:30 – 27 Mayıs 2012 16:00 Caddebostan Kültür Merkezi, İstanbull
Tiyatro Pera
Türkiye
Ortak Yapımcı: İstanbul Tiyatro Festivali
Yazan-Yöneten: Nesrin Kazankaya
Dramaturji: Şafak Eruyar
120’ sürer; 2 perde.
Nesrin Kazankaya’nın yazıp yönettiği oyun 1923 yılında İzmir’de geçer. Savaş bitmiş, Rum ve Türk topluluklarının karşılıklı göç etmesini zorunlu kılan Mübadele Yasası çıkmıştır. Köklü bir geleneğe ve kültüre sahip, zengin Rum ailesi Vlastolar, İzmir-Bornova’daki konaklarında göç hazırlığı içindedirler. Yıllardır Vlastolarla bir aile gibi bir arada yaşayan Türk yardımcıları da, bu göçün hüzünlü tanıklarıdır. Savaşın travmatik izleri ve zorunlu göç, Türk ve Rum aile bireylerini de karşı karşıya getirir ve bir arada yaşamanın imkânsızlığını derinleştirir. Kendilerini bir çatışma içinde bulan figürler, derin acılar içinde, çaresiz yarınlara, umutsuz hasretlere, imkânsız aşklara boyun eğmek zorunda kalır. Feci bir yangınla yanıp harabeye dönen, farklı toplumların, dinlerin ve kültürlerin yüzyıllardır bir arada yaşadığı, efsanevi dünya kenti, güzel İzmir-Smyrna değildir yalnızca; koskoca bir geçmiş, gelecek, hayaller ve umutlar da küle dönmüştür.
Açık Pencere 22 Mayıs 2012 20:30 – 23 Mayıs 2012 18:30 Sahne Beşiktaş, İstanbul
Entropi Tiyatro
Türkiye
Sahne Beşiktaş
Yöneten: Umut Kırcalı
Sahne & Metin Tasarımı: Umut Kırcalı
Dramaturji: Gülden Ateş, Erhan Çene
Ses Tasarımı: Alper MaralIşık Tasarımı: Murat ErsanKostüm Tasarımı: Özgür Masur
45’ sürer; ara yoktur.
Entropi Tiyatro gösteri sanatlarında çağdaş olanın araştırılması ve uygulanması ilkesiyle hareket ederek çeşitli disiplinlerden birçok sanatçı ve tasarımcıyla birlikte ortak çalışmalar gerçekleştiren bir topluluk. Heyecanı, coşkuyu, eğlenceyi ve dinamizmi üst noktada tutan yenilikçi bir biçim sunmayı hedefleyen Entropi Tiyatro, August Strindberg’in Güçlü (Den Starkere) ve Samuel Beckett’in Oyun (Spiel) metinlerini bir araya getiren Açık Pencere ile iki metni belirli bir kurguyla eş zamanlı olarak aynı sahnede buluşturuyor. Oyunda, umut taşıyan bir söylemi, “umut yok” söylemiyle yan yana getirerek, bugüne ait kendi dilini, söylemini yaratan topluluk, bireye yüklenen, dayatılan, özendirilen, diğeri olmaya zorlanarak farkında olmadan koşulsuzca kabul edilen rollere ve bu roller içinde görünenin altındaki insana, insanı anlayabilmeye odaklanıyor.
Oyun 22 Mayıs 2012 20:30 – 23 Mayıs 2012 20:30 – 24 Mayıs 2012 20:30 H. Muhsin Ertuğrul Sahnesi, İstanbul
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları
Türkiye
Yazan: Samuel Beckett
Yöneten: Şahika Tekand
Çeviri: Levent Mollamustafaoğlu
60’ sürer; ara yoktur.
Küçük dünyalarına sıkışmış günümüz kentsoylu insanının, son özgürlük alanlarını da, giderek hareketsizleştirilerek ve aynılaştırılarak kaybettiği zorlu var olma ve kendini ifade etme mücadelesi; huzur ve dinginlik ararken içine düştüğü karmaşa, sıradan ve trajikomik bir aşk üçgeni öyküsü çerçevesinde dile getirilir. Çağdaş yaşamın kimlikleri ezip geçen hızlı akışı, “oyun” kahramanlarını önüne katıp sürükleyen bir fırtına gibi akıp giden bir “oyun” düzeninde ifadesini bulur. Sahnede tam şimdiki zamanda oynanan “oyun”la da eğlenceli bir seyir süreci yaratılır.
Ben Bertold Brecht 23 Mayıs 2012 20:30 – 24 Mayıs 2012 20:30 Kenter Tiyatrosu, İstanbul
Dostlar Tiyatrosu
Türkiye
Uyarlayan ve Yöneten: Genco Erkal
Müzik: Kurt Weıll, Hans Eıssler, Paul Dessau, Sarper Özsan
85’ sürer; ara yoktur.
Genco Erkal’ın yeni oyunu Ben Bertolt Brecht, usta oyuncu tarafından Brecht’e ait şiir, şarkı ve öykülerinden uyarlandı. Oyun için “Brecht’in dönüşü olsun” diyen Genco Erkal; insanın gözünü açan, ufkunu genişleten, sorduğu sorularla kışkırtan, uyaran, baştan çıkaran yazarı yeniden sahneye davet ederek “Şimdi Brecht zamanı!” diyor. Erkal’ın Tülay Günal ile birlikte rol aldığı oyun; izleyiciyi, dünyanın düzeni, kadının konumu ve savaş gibi konularda eğlenceli bir yolculuğa çıkarıyor. Piyanist Yiğit Özatalay’ın canlı performansı eşliğinde sahnelenen oyuna Kurt Weill, Hans Eissler, Paul Dessau ve Sarper Özsan’ın müzikleri imza atıyor.
Tales in No Language 23 Mayıs 2012 20:30 – 24 Mayıs 2012 20:30 DT Üsküdar Tekel Sahnesi, İstanbul
Aslı Bostancı
Türkiye
Konsept ve Koreografi: Aslı Bostancı
Performans: Aslı Bostancı, İlyas Odman, Mutlu San
Ses Tasarımı ve Canlı Müzik: Mutlu San
Ortak Yapımcılar: Bimeras, Springdance-EIM
50 sürer; ara yoktur.
2005 yılından bu yana koreografi ve performans projelerini hem yurtiçinde hem de yurtdışında sergileyerek başarıya kavuşan Aslı Bostancı görünmezlik üzerinden ilham alarak kurgulanmaya başlayan bir beden, ses, obje enstalasyon ve koreografi projesi olan Tales in No Language ile festivalde yer alıyor. Konsept ve koreografisi Bostancı’ya ait olan performans, kaybolmak, yitmek, yitirmek, erimek, görünmez olmak, yok olmak, silinmek gibi güçlü imajların oluşturduğu bir dizi veriden yola çıkarak isimlerinin aynı olabildiği ama seslerinin farklı olduğu “kromatik” hikâyeler üzerine kurulu. Tales in No Language birçok karakter ve durum üzerinden oluşturulmuş katmanlarıyla hafıza kurcalayıcı bir buluşma noktası yaratmaya çalışırken diğer yandan da sahne üzerinde tasarlanan imajların verileri seyircinin hafızasında kendi hikâyesine kavuşuyor.
Lokum 24 Mayıs 2012 20:30 – 25 Mayıs 2012 18:30 Üsküdar Stüdyo, İstanbul
Prospero Dans Topluluğu
Talin Büyükkürkciyan
Türkiye
45’ sürer; ara yoktur.
Tüm kadınlar dinlerinden, dillerinden ve ırklarından bağımsız olarak bedenleriyle sosyal ortamda kabul görmekle ilgili travmalar yaşıyorlar. Ermeni kadınlar ise genellikle sofralarının zenginliğinden dolayı etli butlu olmalarının yanı sıra tarihte yaşadıkları acıları da yemeğe katıp yedikleri için şişiyorlar. Bu çalışma 36 beden olmaya çalışan Ermeni kadının yemeğe kattıkları yüzünden bir türlü o bedene erişememesi üzerine ironik bir araştırma.
Kupa Kızı 25 Mayıs 2012 18:30 – 26 Mayıs 2012 18:30 Salon İKSV, İstanbul
Türkiye
Salon İKSV
Konsept ve Koreografi: İlkay Türkoğlu
Koreografik Materyal ve Performans: İlkay Türkoğlu, Şebnem Yüksel
25’ sürer; ara yoktur.
MSGSÜ Modern Dans Anasanat Dalı’ndan mezun olduktan sonra, yurtdışında, özellikle Budapeşte’de çeşitli dans topluluklarıyla ve koreograflarla çalışan İlkay Türkoğlu, Kupa Kızı adlı koreografisiyle festivalde yer alıyor. Sanatçı, bu çalışmasını şöyle dile getiriyor: “Zihinlerinde oluşan imgelerin gücüne ve imgelerin bedenlerinde yarattığı çağrışımların onları yolculuğa çıkarmasına izin verdiler. Yol boyunca yaratımları tarafından yaratıldılar. Yanıp küllere dönüşen Anka kuşunun kendi külleri içinden tekrar doğması gibi süreç onları önce yok ederken, yepyeni bir ‘ben’ olarak tekrar tekrar yarattı. Belki duydukları acı doğuran ananın değil, ölüp küllere dönüşen ve oradan yeniden beden bulmaya çalışan insanın sancısıydı.”
Antigone 25 Mayıs 2012 20:30 – 26 Mayıs 2012 15:30 Kadıköy Haldun Taner Sahnesi, İstanbul
Diyarbakır Şehir Tiyatrosu
Türkiye
Yazan: Sophokles Sophocles
Uyarlayan ve Yöneten: Celâl Mordeniz
Kürtçeye Çeviren: Zana Kılıç
50’ sürer; ara yoktur.Türkçe üstyazılı.
1991’de perdelerini açan ve günümüze kadar düzenli bir şekilde çalışmalarını sürdüren Diyarbakır Şehir Tiyatrosu 2000’lerle birlikte çokdilliliği esas alıp repertuarına Kürtçe oyunlar da ekledi. Bu özelliğiyle de Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdi. Bugüne kadar yurtiçinden ve yurtdışından birçok topluluk ve yönetmenle ortak projeler gerçekleştiren Diyarbakır Şehir Tiyatrosu festivale Sophokles’in Antigone’siyle katılıyor. Antigone, adalet ve yasa ikiliğini sorgulayan bir oyun. “Dünyaya kin değil, sevgi paylaşmaya gelen” Antigone’nin hikâyesi, Diyarbakır Şehir Tiyatrosu tarafından her bir karakterin tüm oyuncular tarafından canlandırılması fikrinden hareket edilerek yorumlanıyor. Oyunda herkes Antigone, herkes Ismene, herkes Kreon…
Parti 26 Mayıs 2012 20:30 – 27 Mayıs 2012 18:30 Tiyatro Hal, İstanbul
Yazan & Yöneten: Cem Uslu
Dramaturji: Ayça Seymen Şimşek, Seda Güney
150’ sürer; 2 perde.
EKİP’in temel hedefi, havasını soluduğu ülkenin meseleleriyle ilgili, farklı sosyal sınıflara ulaşabilen, dönüştürebilen, nitelikli, çağdaş ve samimi bir tiyatro yapabilmek… Topluluğun Parti adlı çalışması ise altı eski arkadaşın yıllar sonra, bir bekârlığa veda partisindeki buluşmasına odaklanıyor. Parti çok güzel başlar. Herkesin keyfi, neşesi son derece yerindedir. İçkiler yudumlanır, müzik dinlenir, kahkahalar eşliğinde sohbet edilir, görüşülemeyen o uzun zaman dilimi içerisinde ne yapılıp edildiğinden konuşulur, eski günler yâd edilir… Fakat yıllar öncesine dair “kesin” bir gerçek söz konusu olabilir mi? Bir grup insan, başlarından geçmiş ortak bir hatırayı gerçekten de unutmuş olabilir mi? Hafıza, tarihe yüzde yüz sadık kalabilir mi? İnsan zihni ve dilindeki tarihe güvenilebilir mi? Hatırlamak mümkünse eğer, bu bir işe yarayabilir mi?
Oda ve Adam 26 Mayıs 2012 20:30 – 27 Mayıs 2012 20:30 garajistanbul, İstanbul
Yazan: Eric de Volder
Yöneten: Mesut Arslan
Dramaturji: Ata Ünal
Çeviren: Şaban Ol
Ortak Yapımcılar: Mesut Arslan/Theater Onderhetvel, Kunstenfestival 0090, Toneelhuis, Belçika
60’ sürer; ara yoktur.
Oda ve Adam ifadesini gündelik yaşamın içindeki kuytu ayrıntılarda bulan aşka ve ilişki olasılığına dair… Oyun, temelde kadın ve erkeğin birbirini hem tamamlayıcı hem de yadsıyıcı bakış açılarından ayrı ayrı anlattığı tek bir metne dayanıyor. Oda ve Adam monolog ve diyalogun, sokak dili ve entelektüel dilin, yalın ve karmaşığın, yalnız ve kalabalığın, mümkün ve imkânsızın, imge ve gerçeğin, kadın ve erkeğin muğlak ve geçişken ama aynı zamanda gerilimli sınırlarında dolaşıyor. Hem yalın bir öyküyü takip etmenin gayretiyle hem de bir dil, ses, beden ve imge harmanının çok katmanlı çağrışım alanlarıyla karşı karşıya bırakıyor izleyiciyi. Bir ucunda gerçekle düş arasındaki ufuk çizgisi, diğerinde kadın, erkek ve imge arasındaki iç ilişki.
Hans Ya Da Heiri 26 Mayıs 2012 20:30 – 27 Mayıs 2012 15:30 – 28 Mayıs 2012 20:30 H. Muhsin Ertuğrul Sahnesi, İstanbul
Zimmerman & de Perrot
İsviçre
Ortak Yapımcılar: İstanbul Tiyatro Festivali
Konsept, Mizansen, Sahne Tasarımı: Zimmermann & de Perrot
Müzik: Dimitri de Perrot
Koreografi: Martin Zimmermann
Dramaturji: Sabine Geistlich
Işık Tasarım: Ursula Degen
Ses Tasarım: Andy Neresheimer
Dekor: Decor Ingo Groher, Christiane Voth, Théâtre Vidy Lausanne
80’ sürer; ara yoktur.
Türkçe üstyazılı.
İsviçreli Martin Zimmermann ve Dimitri de Perrot. Zekâ ve espri güçleriyle süsledikleri Hans ya da Heiri ile bir şekerleme sunuyorlar seyirciye… İkiliyle özdeşleşen, sözsüz ve şaşırtıcı gösteri, sirk, dans, tiyatro arasında gidip gelirken küçük farklılıkların, detayların altını çiziyor. Hans ya da Heiri insanların birbirlerine benzemesinin yarattığı sıkıntıyı, kıstırılmışlık hissini ele alan bir iz düşüm oyunu. Zimmermann & de Perrot, gizli olanı açığa çıkarmak, kabuğu kırarak altındakini göstermek gibi bir yeteneğe sahipler ve bunu yedi sanatçının hareketiyle, beden diliyle, objelerle, farklı tınılarla, canlı müzikle, seslerle yapıyorlar.
İnsan Sesi 28 Mayıs 2012 20:30 – 29 Mayıs 2012 18:30 Üsküdar Stüdyo, İstanbul
Bïteatral
Türkiye
Yazan: Jean Cocteau
Yöneten: Cem Baza
Dramaturji: Canan Kırımsoy
Işık Tasarımı: Kemal Yiğitcan
60’ sürer; ara yoktur.
İnsan Sesi terk edilmiş âşık bir kadının son telefon konuşması… Telefonun bir ucunda sesi duyulmayan bir adam, diğer ucunda terk edilmiş, acı çeken fakat çektiği acıyı gizleyen bir kadın var. Telefon adamla arasındaki son bağ olarak, hem nefes almasını sağlayan hem de kapandığında havasız kalacağı bir cinayet aleti gibidir. Kadının tek amacı, yalanını itiraf etmesi için erkeğe bir fırsat vermektir. Uzayan telefon konuşması acıyı derinleştirip, bitişi yakınlaştırır. Biten bitmiştir. Seyircinin replikler ve sessizlikler arasındaki gizli olanı bulması gerekecek, hikâyeyi tamamlayabilmek için… Jean Cocteau’nun sıra dışı üslubu oyunun anlatımında da gösteriyor kendini. Sıra dışı bir yazarın sıra dışı yaşadığı hayatının izlerini taşıyan bir hikâye, Ayşe Lebriz Berkem’in oyunculuğuyla bütünleşiyor.
sOYUN 29 Mayıs 2012 20:30 – 30 Mayıs 2012 18:30 DT Üsküdar Tekel Sahnesi, İstanbul
Noland
Türkiye
Yöneten & Koreograf: Esra Yurttut
40’ sürer; ara yoktur.
2004’ten bu yana Saat Kaç?, Kağıt Gemi, Onlar, Sus-Dur-Kaç, Parantez, Dis.KO gibi çalışmalarıyla seyirciyle buluşan noland şimdi de sOYUN isimli çalışmasıyla merak uyandırıyor. Parantez projesinde tüm kırılganlığıyla “ya içim görünürse” diyen Esra Yurttut bu sefer de “Soyun! bu bir oyun” diyor. Müzisyen ve dansçılardan oluşan ekip sıradanlığın doğallığı ve samimiyetin gerçekliği üzerinden naif bir anlatım diliyle keyifli bir hikâye sunuyor.
Karşılaşma/LAR 29 Mayıs 2012 20:30 – 30 Mayıs 2012 20:30 Kadıköy Haldun Taner Sahnesi, İstanbul
Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu
Türkiye
Metin: Tiyatro Boğaziçi
Yöneten: İlker Yasin Keskin, Aysel Yıldırım, Özgür Eren, Özgür Çiçek
Proje Danışmanları: Ömer F. Kurhan, Metin Göksel
110’ sürer; 2 perde.
Karşılaşma/LAR, ayrı düşmüş kardeşlerin hikâyelerine odaklanıyor ve Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı toplumsal dönüşümün, toplumun çeşitli kesimleri üzerindeki etkisini tartışıyor. Rauf Bey… Büyük bir inşaat şirketinin kurucu ortaklarından ve Cumhuriyet ideallerine sadık zengin kuşağın son temsilcilerinden… Cenazesi kaldırılıyor… Rauf’un tek mirasçısı ise evlatlık oğlu Doktor Mehmet… Estetik cerrah… Doktor Mehmet’in şirket işleriyle ve de siyasetle pek arası yok… Rauf Bey, evlatlığına yüklü bir mirasın yanı sıra, kulağına fısıldanacak bir “sır” bırakıyor. Mehmet babasından kalan –biri resmi, diğeri “gayri resmi”– iki mirasla ne yapacağını bilemez halde, herkesin almasını beklediği kararı erteleyerek, hiç tanımadığı annesini ve kardeşlerini aramaya çıkıyor. Farklı hayatlara savrulmuş kardeşleriyle karşılaşması böylelikle gerçekleşiyor.
Yorgun Sırlar 30 Mayıs 2012 20:30 – 31 Mayıs 2012 20:30 garajistanbul, İstanbul
İDT+İstanbul Dans Tiyatrosu
Türkiye
Koreografi: Geyvan McMillen, Devrim İleri Tozkoparan
Sahne Enstalasyonu: Dilara Akay (HAYAKA ARTI)
Dansçılar: Sernaz Demirel, Devrim İleri Tozkoparan, Tan Temel, Özerk Tozkoparan
40’ sürer; ara yoktur.
İDT+ Anadolu’nun zengin tarihi ve kültür çeşitliliğinden beslenerek, ulusal ve uluslararası sanat ortamına disiplinlerarası projeler üretmek üzere kurulan bir topluluk. Topluluğun kurucu ve yaratıcı üyeleri Geyvan McMillen, Dilara Akay, Sernaz Demirel ve Tan Temel ait oldukları sosyal ve kültürel ortamdan yola çıkarak kendi özgün sanat dillerini araştırıyorlar. İDT+’nin sanat yönetmeni McMillen, yıllardır ürettiği çeşitli projelerle eserlerini ulusal ve uluslararası platformlarda sergilemiş, modern dansın Türkiye’de 35 yıldır gelişmesinde katkıda bulunarak öncülük yapmış ve uzun yıllar Devlet Opera ve Baleleri bünyesinde çalışmış bir sanatçı. McMillen, bu projelerini şöyle dile getiriyor: “Gözlerimiz ve ruhumuz çoğu zaman yaradılışın muhteşemliğinin farkında olmasa da, bu olağanüstü olaya her zaman hayranlık duyduk. Geldik gidiyoruz. Var olmak, yok olmak, sırlar ve sırlarımız bizimle birlikte sonsuza kadar…”
Olmamış Mı? 31 Mayıs 2012 20:30 – 01 Haziran 2012 18:30 Salon İKSV, İstanbul
Studio 4 İstanbul
Türkiye
Yöneten: Fatih Gençkal
Dramaturji: İbrahim Halaçoğlu
Ortak Yapımcılar: Deniz Buga, Onur Karaoğlu
70’ sürer; ara yoktur.
Studio 4 Istanbul, yerli ve yabancı yazarların oyunlarını yeni bir tiyatro arayışıyla yorumladığı projelerin yanı sıra kendi tasarlayıp kurguladığı performanslar sergiliyor. Topluluk, İstanbul’da sahnelenen son oyunu Atış Serbest’te Türkiye gençliğinin şiddetle iç içe yaşadığı hayatları irdelerken, yeni projesi Olmamış Mı?’da o gençlerin çocukluk yıllarına dönerek, büyüdükleri dünyanın bugünkü yaşamlarını nasıl şekillendirdiğine odaklanıyor. Tiyatro, müzik, film, edebiyat, tasarım ve başka alanlardan sanatçıları ortak bir anlatının parçası olarak bir araya getirirken, 90’lardaki kendi hikâyeleri üzerinden Türkiye’de büyümek ve genç olmak temalarını ve bunların getirdiği birçok başka meseleyi sahne dilinde araştırıyorlar.
Bizde Yok 01 Haziran 2012 16:00 – 01 Haziran 2012 20:30 – 02 Haziran 2012 16:00 – 02 Haziran 2012 20:30 Mekan Artı, İstanbul
Tiyatro Artı
Türkiye
Yazan & Yöneten: Ufuk Tan Altunkaya
45’ sürer; ara yoktur.
Tiyatro Artı, farklı sahneleme teknikleri üzerine arayışını sürdürüyor. Daha önce tek seyircilik oyun konsepti gibi farklı türlerde denemeler yapan topluluk bu sefer farklı bir deneme ile festival seyircisiyle buluşmaya hazırlanıyor. Bizde Yok ile simulatif bir kurgu içine yerleştirilen seyirci, gerçeklikten uzaklaşarak kendini kurgunun içinde buluyor. Seyir algısını değiştirmeyi hedefleyen oyun, seyirciyi “izleyen” konumundan çıkararak oyunun bir parçası haline getiriyor. Esir alınma, esir olma ve otorite-güç-kurban üçlüsü üzerinden hareket ederek Türkiye yakın tarihine odaklanan oyun, Türkiye’nin siyasi tarihine ve insan hakları sürecine de yoğunlaşarak Cumartesi Anneleri üzerinden kurgusunu tamamlıyor.
Seyirci kapasitesi her gösterim için 25 kişi ile sınırlıdır.
Tiyatro Öldü 01 Haziran 2012 20:30 – 02 Haziran 2012 15:30 Üsküdar Stüdyo, İstanbul
Mahir Günşiray’ın yönetmenliğini yaptığı Tiyatro Oyunevi’nin Tiyatro Öldü oyununu yeni oyuncularla yeniden sahneliyor. Tiyatro Öldü oyunu, tiyatronun ölümüne ironik bir noktadan bakarak, ölüm törenini, Lorca, Genet, Koltès, Schwab, Handke, Çehov ve Shakespeare’den de bazı bölümlerin sahneye taşınmasıyla bir tiyatro şölenine dönüştürüyor. Törene katılan oyun kişileri kendilerinin de içinde olduğu bu ölümü anlamaya çalışıyor: dışarıda bunca ölüm, vahşet, hız, kölelik, yoksulluk, çığlık varken, içeriye hapsolmuş tiyatro nasıl yaşayabilir? Nereye kadar? Nerede? Kiminle? Niçin ille de? Oyun, Beliz Güçbilmez ve Şâmil Yılmaz’ın yazar olarak katıldığı süreçte oyuncularla yapılan doğaçlamalarla oluşturuldu. Oyunun yönetmeni Mahir Günşiray ve Ayça Damgacı; sahne tasarımı ise Claude Leon’a ait.
Yöneten: Mahir Günşıray, Ayça Damgacı
Sahne Tasarımı: Claude Leon
65’ sürer; ara yoktur.
Gergedan 01 Haziran 2012 20:30 – 02 Haziran 2012 20:30 H. Muhsin Ertuğrul Sahnesi, İstanbul
Théâtre de la Ville-Paris
Fransa
Yazan: Eugène Ionesco
Yöneten: Emmanuel Demarcy – Mota
Sahne ve Işık Tasarımı: Yves Collet
Müzik: Jefferson Lembeye
Ortak Yapımcılar: Grand Théâtre de Luxembourg – Le Grand T, scène conventionnée de Loire Atlantique
Yönetmen Yardımcısı: Christophe Lemaire
105’ sürer; ara yoktur.Türkçe üstyazılı.
Bir kente saldıran bir gergedan ve bu olayın peşi sıra gergedana dönüşen insanların yarattığı ve yaşadığı panik… Ünlü yazar Eugène Ionesco’nun 1950’li yılların tarihsel ve politik dalgalanmalarını aktardığı metin Théâtre de la Ville ve Paris Festival d’Automne Festivali’nin yönetmeni Emmanuel Demarcy-Mota tarafından yeniden sahneye konmuş… Bu defa genç yönetmenin farklı buluşları ve günümüze yaptığı cesur göndermelerle… Emmanuel Demarcy-Mota, ortak tarih bilinci içinde bireyin yerini ve rolünü, sorumluluğunu, düşünce özgürlüğünü her türlü bireyci biçimden uzak kalarak ele alan yazarlara dönem dönem geri dönmek gerektiğini savunuyor. Sahnede yarattığı dille hem gerçekdışı hem somut arasında gerilimi yaratırken şehrin sağır edici sesleri ile düzensizliği ortaya koyuyor.
Yeni Kiracı 02 Haziran 2012 20:30 – 03 Haziran 2012 18:30 Küçük Sahne Sadri Alışık Tiyatrosu, İstanbul
BiTiyatro
Türkiye
Yazan: Eugéne Ionesco
Yöneten: Laçin Ceylan
Çeviren: Pınar Güzelyürek Çelik
Dramaturji: Selen Korad Birkiye
90’ sürer; ara yoktur.
BiTiyatro, kurucularından Laçin Ceylan’ın yönetiminde, absürd tiyatronun en güzel örneklerinden biri olan Eugéne Ionesco’nun Yeni Kiracı oyunu ile festivalde. Kapitalizmin insana dayattığı tüketim mantığını eleştiren oyun, tüketimi dayatan bu sistemin, bireysel ilişkiler, değer ölçüleri, hatta gerçek aşkı ve sevgiyi yerle bir ettiği hayatlarımızın uyumsuzluğunu anlatıyor. İnsan, kazandığını düşündüğü noktada, yenilgisini başlatmış olur. Eşyalar ve nesneler, bizi bir kenara iterek, hayatımızın başrolünü eline geçirmiştir artık… Tükettikçe anlamsızlık duygusu, tatminsizlik, yetersizlik duygusu azalacağına, katlanarak devam eder. Ionesco, Yeni Kiracı’da anlamsızca çoğalma telaşı içindeki insanı, kendine özgü absürd yaklaşımıyla ele alıyor.
Rosencrantz ve Guildenstern Öldüler 02 Haziran 2012 20:30 – 03 Haziran 2012 15:30 DT Üsküdar Tekel Sahnesi, İstanbul
Oyunbaz
Türkiye
Yazan: Tom Stoppard
Yöneten & Dramaturji: Abdullah Cabaluz / Oyunbaz
Çevirilerinden derlenmiştir: Hamit Çalışkan
120’ sürer; 2 perde.
Tiyatroyu bir ifade ve var oluş şekli olarak benimsemiş olan Oyunbaz, sanata uzun soluklu ve yenilikçi bir bakış açısı getirmeye çalışarak, edindikleri deneyim ve tiyatro sanatına olan inançlarıyla yoluna devam eden bir topluluk. Oyunbaz, Tom Stoppard’ın Rosencrantz ve Guildenstern Öldüler adlı oyunuyla İstanbul Tiyatro Festivali’nde yer alıyor. Arka plan olarak Shakespeare’in Hamlet’ini kullanan oyun, Hamlet’in üniversiteden iki yakın arkadaşı olan Rosencrantz ve Guildenstern’in sonları Shakespeare tarafından yazılmış, değiştiremedikleri yazgılarını anlatıyor. Rosencrantz ve Guildenstern Öldüler, büyük olayların içine hapsolmuş yazgısını değiştiremeyen ve değiştirmek için de bir şey yapmayan küçük insanların hikâyesine odaklanıyor.
İnsan Manzaraları 03 Haziran 2012 20:30 – 04 Haziran 2012 18:30 Kadıköy Haldun Taner Sahnesi, İstanbul
Müzik: Selim Doğru
Şiirler: Nâzım Hikmet, Judith Herzberg
Yorumlayanlar: Hazal Selçuk
To be Sung:
Elisa Roep soprano
Fie Schouten klarnet
Eva van de Poll viyolonsel
Konuk Sanatçılar:
Emma Breedveld keman
Oğuz Büyükberber bas klarnet
Alper Kekeç vurmalı çalgılar
50’ sürer; ara yoktur.
Hollanda’da yaşayan besteci Selim Doğru’nun hazırlayıp müziklerini bestelediği İnsan Manzaraları adlı gösteri Türkiye ve Hollanda’dan iki büyük şair; Nâzım Hikmet ve Judith Herzberg’in şiirleri üzerine kurulu bir çalışma. Şiirle müziğin alışılmışın çok dışında bir birliktelik sergilediği bu gösteri edebiyat, tiyatro ve müziğin birbiri içine geçtiği teatral bir konser olarak, Nâzım Hikmet’in ölüm yıldönümü olan 3 Haziran’da festival seyircisiyle buluşacak. Oyuncu, şarkıcı Hazal Selçuk, Trio To be Sung ve üç solist tarafından yorumlanacak İnsan Manzaraları seyircinin kolay unutamayacağı bir gösteri olacak.
Kapan 03 Haziran 2012 20:30 – 04 Haziran 2012 20:30 garajistanbul, İstanbul
Tiyatro Avesta
Türkiye
Yazan: Aydın Orak
Yöneten: Murat Garipağaoğlu
60’ sürer; ara yoktur. Türkçe üstyazılı.
Bir sınırda dünyanın herhangi iki askeri; nöbet esnasında birbirleriyle çatışmaları-tartışmaları, mayın ve ölümlerle bir sınır sendromuna dönüşüyor: Korudukları anlamsız bir sınır… Başkaları için kurdukları bir kapan. Bu kapanın zaman ilerledikçe zihinlerindeki kapan olduğunu fark etmeleri ve bu dönüşümün usulca yayılması, içine sürüklendikleri bir büyük yalana evriliyor. Onlar tahakküm kuran kişi veya sistemlerin hiçbir zaman özgür olamayacaklarını anlamayacak kadar gözü kara ve öfke dolular. Onlar ellerindeki silaha, korudukları sınıra, girdikleri zihinsel kapana alıştıkça yabacılaşır, yabancılaştıkça alışırlar. Şiddetin sıradanlaştığı, ölümün basitleştiği, bireyin elinde silahla vahşileştiği an mazlumun hiçleştiği andır! Kişinin kişiye, zihnine koyduğu ve hapsolduğu sınır/kapan metaforunun parçalanma eylemidir Daf/Kapan oyunu.
Macbeth 04 Haziran 2012 20:30 – 05 Haziran 2012 20:30 H. Muhsin Ertuğrul Sahnesi, İstanbul
Pangar
Türkiye
Yazan: William Shakespeare
Yöneten & Dramaturji: Mehmet Birkiye
Çeviren: Sabahattin Eyüboğlu
120’ sürer; 2 Perde.
İktidar hırsı niye böylesine başımızı döndürür? Neden iktidar uğruna insanı insan yapan tüm değerlerden kolayca vazgeçip, içimizdeki korkunç karanlıklara yöneliriz? Kısa bir an için bile olsa, bu dünyayı ele geçirmek uğruna niye akıl almaz bedeller ödemeye hazırız? Macbeth iktidarı ele geçirmeseydi yine Macbeth olmayacak mıydı? Yoksa sadece bir “isim” olarak mı kalacaktı? Macbeth’i Macbeth yapan kanla, ölümle inşa ettiği iktidar mıdır? Var olmak için yok etmek zorunda mıyız?
• Biletix satış noktaları…
• Biletix Çağrı Merkezi (0216 556 98 00)
• İKSV’den (10.00–19.00 saatleri arasında; 8 Nisan Pazar haric, Pazar günleri kapalıdır) alınabilecek.
Tüm bilet alımlarında kredi kartı geçerli. Her gösteride tam biletlerin yanı sıra öğrenciler için indirimli bilet de satılacak. Lale Kart programının üyeleri, biletlerinde %25’e varan özel indirimden yararlanabilecekler. Lale Kart sahipleri için indirimli ön satışlar 2-6 Nisan arasında gerçekleştiriliyor.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Opet ve Tüpraş’ın sponsorluğunda düzenlenen 18. İstanbul Tiyatro Festivali’nin biletleri bugün satışta
18. İstanbul Tiyatro Festivali 10 Mayıs-5 Haziran tarihleri arasında yurt dışından 5, Türkiye’den 40’a yakın tiyatro ve dans topluluğunun 100’ü aşkın gösterisiyle İstanbullu seyircilerle buluşacak. Festival, şehrin 22 farklı mekânına yayılacak gösterilerin yanı sıra, uluslararası üne sahip tiyatro toplulukları ve dans gruplarının katılacağı söyleşi ve atölye çalışmaları, konferanslar ve sergilere yer verecek.
18. İstanbul Tiyatro Festivali’ndeki gösterilerin biletleri yarın saat 10.00’dan itibaren: Biletix ve İKSV’den (10.00–19.00 saatleri arasında; 8 Nisan Pazar günü haric, alınabilecek.
Tüm bilet alımlarında kredi kartı geçerli. Her gösteride tam biletlerin yanı sıra öğrenciler için indirimli bilet de satılacak. Lale Kart programının üyeleri, biletlerinde %25’e varan özel indirimden yararlanabilecekler. Lale Kart sahipleri için indirimli ön satışlar 2-6 Nisan arasında gerçekleştiriliyor.
Açılış Töreni ve Gösterisine Sınırlı Sayıda Bilet
18. İstanbul Tiyatro Festivali’nin 9 Mayıs Çarşamba akşamı Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleştirilecek Açılış Töreni ve Gösterisi’yle başlıyor. Yıllarını tiyatroya adamış ve festival kapsamında “Elin Elimde“ adlı yapımla aynı projede yan yana gelecek Başar Sabuncu ve Cüneyt Türel’e Festivalin Onur Ödülleri’nin takdim edileceği Açılış Töreni’nin ardından Genco Erkal’ın “Nazım ile Brecht- Biraz da Aziz Nesin” başlıklı gösterisi sahnelenecek. Genco Erkal, açılış konuklarına Brecht, Nâzım Hikmet ve Aziz Nesin’in yapıtlarını sahneleyecek. Sınırlı sayıda bilet satışının yapılacağı 18.İstanbul Tiyatro Festivali Açılış Töreni’nin biletleri de 7 Nisan Cumartesi gününden itibaren Biletix satış sistemi üzerinden ve İKSVmerkezinden satın alabilir
İKSV, 2007 yılında başlattığı “BitamBiöğrenci” projesinin kapsamını 2012 yılından itibaren genişleterek, işbirliği içinde bulunduğu çeşitli sivil toplum kuruluşlarının işbirliği ve sanata duyarlı izleyicilerin desteğiyle, kültürel etkinliklere katılma şansı bulamayan öğrencileri sanatla buluşturmaya devam ediyor.
Çok sayıda sanatçının, ülkenin içinde bulunduğu durumdan yola çıkarak biraraya geldiği “Sanatçılar Girişimi” 29 Şubat Çarşamba günü saat 12.00’de bir basın açıklaması gerçekleştirecek. Sanatçılar, “ülkemizin geleceği için kaygılıyız” diyor.
Birçok alandan sanatçının biraraya gelerek oluşturduğu “Sanatçılar Girişimi” bir çağrıda bulundu.
“Ülkemizin geleceği için kaygılıyız” diyen sanatçılar, kaygılarını dile getirmek amacıyla bir basın açıklaması gerçekleştirecek. 29 Şubat Çarşamba günü, saat 12.00’de, İstanbul Beyoğlu’nda bulunan Ses Tiyatrosu’nda gerçekleşecek basın açıklaması için çağrıda bulunan sanatçılar, “Evrensel aydınlanma değerleri, Cumhuriyetimizin kazanımları yok ediliyor” diyor.
Sanatçılar Girişimi tarafından yapılan açıklama şu şekilde:
Bizler, Türkiye’nin yazarları, şairleri, ressamları , heykeltraşları, sinema ve tiyatro sanatçıları, karikatüristleri, fotoğraf sanatçıları, tüm sanat insanları, ülkemizin geleceği için kaygılıyız.
Evrensel aydınlanma değerleri, Cumhuriyetimizin kazanımları yok ediliyor.
Bağımsız düşünce, demir parmaklıklar arkasında.
Sanatsal yaratma özgürlüğü tehdit altında.
Türkiye, sadece Cumhuriyet tarihinin değil, birkaç yüzyıllık demokrasi, bağımsızlık ve uygarlık savaşımları tarihimizin yörüngesinden koparılarak, emperyalist çıkarların Ortadoğu’daki işbirlikçisi olmaya sürükleniyor.
Doğal ve kültürel doku katlediliyor.
Ülke zenginlikleri yağmalanıyor.
Kaygılarımızı Türkiye ve dünya kamuoyuyla paylaşacağımız basın açıklamamıza, yerli ve yabancı medya mensupları ve tüm sanatçı dostlarımız davetlidir.
Sanatçılar Girişimi
Sanatçılar Girişimi’nde kimler var
Birçok alandan sanatçının biraraya gelerek oluşturduğu Sanatçılar Girişimi’nin açıklamasında, Tarık Akan, Edip Akbayram, Onur Akın, Sunay Akın, Üstün Akmen, Alaattin Aksoy, Mehmet Aksoy, Aytaç Arman, Hayati Asılyazıcı, Semir Aslanyürek, Engin Ayça, Orhan Aydın, Rutkay Aziz, Kürşat Başar, Cezmi Baskın, Bedri Baykam, Nihat Behram, Ataol Behramoğlu, Cahit Berktay, Metin Coşkun, Tuncer Cücenoğlu, İsa Çelik, Nevzat Çelik, Haluk Çetin, Meral Çetinkaya, İsmail Hakkı Demircioğlu, Metin Demirtaş, Nuri Dikeç, Atilla Dorsay, Leyla Erbil, Bilgesu Erenus, Genco Erkal, Altan Erkekli, Erdal Erzincan, Mert Fırat, Müjdat Gezen, Altan Gördüm, Mehmet Güleryüz, Tarık Günersel, Hüseyin Haydar, Emin İgüs, Levent İnanır, Özdemir İnce, İlhan İrem, Ekrem Kahraman, Bülent Kayabaş,Yıldız Kenter, Erol Keskin, Suna Keskin, Tuğrul Keskin, Arif Keskiner, Levent Kırca, Mine Kırıkkanat, Nuri Kurtcebe, Mustafa Köz, Küçük İskender, Yılmaz Onay, Zeynep Oral, Yılmaz Onay, Nedim Saban, Vedat Sakman, Sali, Menderes Samancılar, Ferhan Şensoy, Burhan Şeşen, Cihat Tamer, Yavuz Top, Gülsen Tuncer, Cüneyt Türel, Yaman Tüzcet, Metin Uca, Ersan Uysal ve Nejat Yavaşoğulları’nın imzası bulunuyor.