Şunun için etiket arşivi: ahmet

Bu yıl 16. kez düzenlenen Uluslararası Ankara Caz Festivali’nin konser programı belli oldu.

 

‘Cazın gitarla dansı için Türkiye’den ve dünyadan caz ustaları Ankara’da buluşuyor” sloganıyla yola çıkan fesvivaldeTürkiye’den Bülent Ortaçgil, Kerem Görsev Trio, Sarp Maden gibi isimlerin yanısıra ve dünyanın başarılımüzisyenlerinden ”Dhafer Youssef Quartet”, ”Nguyen Le-Saiyuki”, ”Philipp van Endert Trio”, ”NEKO-Francesko Diodati” sahne alacak.

Ankara Caz Derneği’nin düzenlediği, ”Gitar ve Caz” temalı festival, 1 Şubat-14 Mart tarihlerinde gerçekleşecek.

Festival kapsamında sahne alacak isimler ve tarihler ise şöyle:

1 Şubat’ta ”Türk Armoni Yıldızları Orkestrası” Melis Sökmen’in solistliğinde ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi Kemal Kurdaş Salonu’nda;
2 Şubat’ta”Jülide Özçelik” ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi Kemal Kurdaş Salonu’nda;
6 Şubat’ta ”Bora Çeliker Quartet ‘borabook” Türk Amerikan Derneği’nde;
7 Şubat’ta ”Alp Bora Qartet” ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi Kemal Kurdaş Salonu’nda;
8 Şubat’ta ”Guitar Summit Şinasi Celayirlioğlu Dörtlüsü Bilal Karaman-Patika, Akın Eldes Trio” ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi Kemal Kurdaş Salonu’nda;
9 Ocak’ta ”Murat İşbilen Quintet” ile ”Önder Focan Group feat. Meltem Ege” ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi Kemal Kurdaş Salonu’nda;
13 Ocak’ta ”Onur Aymergen Trio feat. Cenk Erdoğan” Başkent Konser Salonu’nda;
15 Şubat’ta ”Bülent Ortaçgil” MEB Şura Salonu’nda;
17 Şubat’ta ”TRİO MRİO Sarp Maden, çağlayan Yıldız, Volkan Öktem” Cermodern’de;
18 Şubat’ta ”NEKO-Francesko Diodati” Cermodern’de;
19 Şubat’ta ”Nguyen Le-Saiyuki” Cermodern’de;
20 Şubat’ta, ”Karsu Dönmez Trio” Cermodern’de;
21 Şubat’ta ”Philipp van Endert Trio” Cermodern’de;
22 Şubat’ta ”Dhafer Youssef Quartet” MEB Şura Salonu’nda;
23 Şubat’ta ”Ahmet Kanneci Project” MEB Şura Salonu’nda;
7 Mart’ta ”THERAPY Kerem Görsev Trio, Alan Broadbent&Ernie Watts ve Başkent Üniversitesi Yaylı Çalgılar Orkestrası” MEB Şura Salonu’nda;
9 Mart’ta ”Antonio Forcione” Bilkent Konser Salonu’nda;
14 Mart’ta ise ”Jazzybeatz-DJ Tarık Koray” Hayal Kahvesi’nde.

 

Tarık Dursun K. Hikâye Ödülleri yapılan törenle kazananlara verildi.

İzmir Karşıyaka Belediyesi’nin, yaşamını Karşıyaka’da sürdüren, ülkemizin en önde gelen yazarlarından Tarık Dursun K. için düzenlediği “Tarık Dursun K. Hikâye Ödülü” töreni 1 Aralık 2012 günü Ziya Gökalp Kültür Merkezi’nde yapıldı.

146 yazarın öyküsüyle katıldığı ödülde, birinciliği Yaratma Gecesi adlı öyküsüyle Ahmet Yıldız aldı. ikincilik Murathan Çarboğa ve Mehmet Fırat Pürselim, üçüncülük ise İbrahim Karaoğlu ve Neslihan Önderoğlu arasında paylaştırıldı.

İzmirli edebiyatseverlerin ve çok sayıda konuğun katıldığı törende konuşma yapan Ödül Birincisi yazar Ahmet Yıldız, “Tarık Dursun K.’nın öykülerini okumadan iyi öykü yazılamayacağını, öyküde kısa tümce kullanma ve sözcük ekonomisini öğrenme açısından bu öykülerin her yazar için örnek oluşturduğunu” söyledi.

Özcan Karabulut, Sezer Ateş Ayvaz, Jale Sancak, Faruk Duman ve Veysel Çolak dan oluşan seçici kurul ayrıca, Seçici Kurul Özel Ödüllerini Hakkı İnanç, Emrah Öztürk, Ayşe Ümran Ersin ve Pelin Temur’a verdi.

Kaynak : [-]

Muğla’nın Bodrum İlçesi’nde 2008 yılında yaşamını yitiren ve denize olan tutkusuyla bilinen usta şair İlhan Berk için artık seramik malzemeleri kullanılarak yapılan yelken görünümlü, ‘Aganta Sofa’ adlı özgürlük heykeli açıldı.

Bodrum Kültür ve Sanat Topluluğu (BKST) üyesi seramik sanatçısı İnci İyibaş tarafından yapılan ve Bodrum Kalesi yolu kenarındaki çim alana yerleştirilen iki ton ağırlığındaki heykelin açılışına İlhan Berk’in oğlu Ahmet Berk, BKST Başkanı Necmi Cavlı ve BKST üyeleri katıldı.

Heykelin yapan seramik sanatçısı İnci İyibaş:

“İlhan Berk denizi çok severdi. Denize olan tutkunluğunu şiirlerine yansıttı. BKST olarak hem İlhan Berk’i anmak istedik, hem de Bodrum’a yakışır bir heykel yaptık. Heykelin ön tarafı bir tür bank gibi. İnsanlar oturup dinlenebilir. Heykelin arka yüzüne de İlhan Berk’in ‘Aganta Aganta Aganta, dedim durup dururken deniz çınladı, ver Coşkuyu’ sözlerini yazdık” dedi.

 

Kaynak :[-]

Bu sene 18 – 21 Haziran tarihleri arasında kemerde düzenlenecek 9.cu kemer altın nar kültür ve sanat festivali hazırlıkları başladı.

Sanata ve sanatçıya verdiği değerle bilinen Kemer belediye başkanı Mustafa Gül bu sene festivalin çok daha renki geçeceğini belirtti.

Kemer Belediye Başkanı Mustafa Gül,1994 – 1999 yılları arasında Kemer Belediye başkanlığı döneminde Münir Özkul,Barış Manço,Onno Tunç,Kemal Sunal’ın,yeni görev döneminde ise Sadri Alışık,Ekrem Bora,Gönül Yazar,Hülya Koçyiğit ve Metin Serezli’nin isimlerini Kemer ilçesi’nin cadde ve sokaklarına vererek bu değerli sanatçılarımızın isimlerini ölümsüzleştirmiştir ve sanata,sanatçıya verdiği değeri bir kez daha ortaya çıkarmıştır.

Bu sene Kemer belediyesi tarafından düzenlenecek olan 9.Altın Nar kültür ve sanat festivali’nde çok değerli iki sanatçımızın adını, yaşarken ölümsüzleştirecektir.9.Altın Nar kültür ve sanat festivali’ne katılacak sanatçılara ve medya mensuplarına özel bir davet veren Mustafa Gül gelen misafirlerle tek tek ilgilenerek geldikleri için teşekkür etti.Mustafa Gül bu arada da Gönül Yazarı Kemerin incisi ilan etti ve Gönül Yazar bu ifade üzerine çok memnun oldu başkana teşekkür etti.Cahide gece klübüne katılan sanatçı ve medya mensupları ise şöyle ;Gönül Yazar,Deniz Seki,Ahmet Selçuk İlkan,Safiye Soyman,Şenay Akay,Süheyl Uygur,Didem Taslan,Nur Ertürk,Orhan Ölmez,Tuğrul Şan,Koray Çapanoğlu,Salih Keçeci,Erşan Başbuğ,Barış Kocaoğlu,Burhan Akdağ,Cemal Göktaş,Nurcan Sabur,Ali Çınar,Kenan Çınar,Alper Alp,Muharrem Erdemir,Tahir Yaman,Cem Gülaç,Bülent Kocabıyık,Deniz Altuntaş,Mehmet Küçük,Galip Çamlı,Neşe Gül ve daha birçok seçkin davetli Cahide de gece geç saatlere kadar eğlendiler.

Kaynak : (-)

Mısır’lı yönetmen: “Sanat, devrimin ne yapacağını bekliyor”

Mısırlı Yöneetmen, Magdy Ahmet Ali

Dünya geçen yıl Arap Baharı’yla oturdu, Arap Baharı’yla kalktı (!). Mısır ve oradaki 18 gün, dünyayı şaşırtan görüntülere sahne oldu. Peki Tahrir’in, Kahire’nin, Mısır’ın arka sokaklarında neler yaşanıyordu? Ankara Film Festivali’nde özel seçkide yer alan filmler, Mısır’daki halk hareketine mercek tutuyor. Mısır Film Merkezi Başkanı Magdi Ahmet Ali de, festival konuğu olarak Ankara’daydı. Mısırlı yönetmen Ali’nin Mısır’daki halk hareketiyle ilgili dikkat çekici tespitlerini yarına bırakıyoruz. Önce devrim ve sinema… (Nar Sanat Editörü : “Arap Baharı mı, Kapitalim Baharı mı?)

Dünyayı şaşırtan 18 güne ve öncesine; Tahrir’e, İskenderiye’ye; Mısır’ın arka sokaklarında, sorgu odalarında, yoksul mahallelerinde, iktidar kulislerinde, işyerlerinde ve otobüslerinde hayatın nasıl olduğunu anlamak için bu filmleri izlemek gerek.

23. Uluslararası Ankara Fİlm Festivali’nin konuk ülke sineması Mısır’dı. “Ekmek, değişim ve sosyal adalet” başlığıyla sunulan seçkideki 6 film; hem geçen yıl yaşananları hem de halk hareketini hazırlayan koşulları anlattı.

Mısır Film Merkezi’nin Başkanı Magdi (Mecdi) Ahmet Ali de, festival konuğu olarak Ankara’daydı. (film söyleşisi-salon)
Ankara’da gösterilen filmlerin hepsi doğrudan ya da dolaylı olarak halk hareketiyle ilgili olsa da; Mısırlı yönetmen Ali, “Sanatçılar, bundan sonra devrimin ülke için ne yapacağını bekliyor” dedi.

Magdy Ahmet Ali: “Bence devrimin Mısır sineması’na henüz tam anlamıyla bir etkisi olmadı. Mısırlı sinemacılar hala “sinema aracılığıyla ne verebilirim?” diye düşünüyor. Ne olduğu konusunda ufuk açmak için düşünmekte biraz geç kaldılar. Biliyorsunuz devrim hala devam ediyor ve edecek. Sonu olan bir şey değil, devrim tamamlanmadı. Bu yüzden bence sanatın tüm kolları devrimin ülke için ne yapacağını bekliyor.”

Peki Mısır’daki değişim öncesinde sinema ne durumdaydı? Değişim, sinemayı bundan sonra nasıl etkiler?

Mısır Film Merkezi Başkanı yönetmen Ali “Bugünkü iktidar, kendimizi ifade etmemize nereye kadar izin vereceğini bilmiyoruz” dedi.

Ali: “Mısır sineması, her zaman krizdeydi. Bu bir şekilde Arap pazarıyla ilgili. Çünkü filmleri ve tv dizilerini onlar finanse ediyor. Bu yüzden dünyadaki ekonomik krizler; Arap dünyasında, özellikle körfez bölgesi’nde yaşananlar Mısır sinema endüstrisini etkiliyor. Devrimden önce ciddi krizler yaşadık ve bunlar elbette güvenlikle de ilgiliydi. Sinemalar kapandı. Gösterilerin sürdüğü yaklaşık 6 ay boyunca tüm sinemalar kapalıydı. Şimdi bu tür şeyler yaşanmıyor. İnsanlar sinemaya gidiyor yeniden. Sinema endüstrisinin gelişmesi için körfez’in müdahalelerine bir son vermeye, direnmeye çalışıyoruz. Fakat zamana ihtiyacımız var.

SORU: Peki içerik olarak nasıldı sinema? Baskı var mıydı? 

Ali: Tabii ki ama farklı bir yolla. Mübarek rejimi özellikle politikaya karşıydı. Seks konusunda fazla sansür yoktu ama politika ve din konusunda gerçekten katı ve muhafazakardık. Elbette toplumun da etkisi vardı bunda. Şimdiki problem ise şu; bugün iktidarda olan müslümanların ne dereceye kadar kendimizi ifade etmemize izin vereceğini bilmiyoruz. Çünkü zafer zamanı bitti. Sanata karşı olan, hayli fanatik söylemleri var. Böyle bir kültürden nefret ediyorlar. Ancak bu kültür, Mısır’ın bir parçası. Bizim sinemamız geçen yüzyılın başında başladı. Tüm bu tarihi iptal edemezler sanırım, o kadar kolay değil.

6 filmlik seçkinin en ilgi çekenlerinden biri, 10 Mısırlı yönetmenin çektiği kısa filmlerden oluşan “18 Gün” adlı yapım. Film, Tahrir Meydanı’na ve onun arka planında yaşananları anlatıyor. Kadını, erkeği, polisi, esnafı, devrimcisi, Mübarek yanlısı, delisi tutuklusu, genci ve yaşlısını Kahire’yi ve aslında tüm Mısır’ı anlatıyor. Kısacası 18 günlük bir zaman diliminde Tahrir Meydanı’ndan koca bir ülkenin portresini çıkarıyor. Film, geçen Mayıs ayında Cannes Film Festivali’ne yetişebilmesi için kısa sürede hazırlanmış. Bu nedenle sinematografik açıdan bazı aksakları olsa da o koşullarda iyi kotarılan bir yapım.

Seçkide yer alan “Tahrir 2011: İyi, Kötü ve Politikacı” ile geçen yıl İstanbul Film Festivali’nde En İyi Yabancı Film seçilen yönetmen Ahmed Abdalla’nın “Mikrofon” adlı filmi de, beyazperde karşısında koltuğunuza mıhlanacağınız Mısır filmlerinden. Yönetmen Muhammed Diab’ın “Kahire 678” adlı filmi de Mısır’da kadına bakış ve cinsel taciz temasına oturan bir çerçevede Mısırlı kadınların Tahrir’de neden direndiği sorularınıza yanıt verecek. Klasik anlatımla hazırlanan filmlerin, Mısır’a özgü bir üslubu yok. Ancak yine de Mısır’da yaşananları dünyaya aktarma işlevini yerine getiriyor.


Kaynak: ulusalkanal.com.tr