3 yı konusunda en iyi eğitimleri sağlıyoruz. 3 yı konusunda arayış içindeyseniz Özel Nar Sanat Eğitim Kursu en iyi eğitimi size sunacaktır. Eğitimlerimizin tamamı M.E.B. onaylı uzman eğitmen kadrosu ile yapılmaktadır. 3 yı konusunda aşağıdaki bağlantıları inceleyebilirsiniz. Bu bağlantılardan herhangi biri 3 yı konusuna uymuyorsa lütfen bize ulaşın.
30 Nisan 2017 Pazar günü saat 18:00 ‘da Selin Nardemir Viyolonsel Resitali Leyla Gencer Operasında yapılacaktır. Biletler Tam 23 TL , Öğrenci 8 TL ‘dir. Biletleri buraya tıklayarak satın alabilirsiniz.
Selin Nardemir Viyolonsel Resitali, 30 Nisan’da Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi sahnesinde…
1993 yılında İstanbul’da doğan Selin Nardemir,2002 yılında İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda viyolonsel eğitimine Prof. Sevil Gökdağ ile başlamıştır. Konservatuvar’daki eğitim yıllarında ; Prof. Yovan Markovitch,Iştvan Varga,Laressa Groeneveld,Henrik Brendstrup,Daniel Müller Schott,Anatoli Krastev,Erkki Lahesmaa,Alexander Hülshoff,Jiri Barta’nın ustalık sınıflarına katılmıştır.
Katıldığı 16. Edirne Uluslararası Genç Müzisyenler Oda Müziği Yarışması’nda ÜÇÜNCÜLÜK (2014),Bulgaristan’da düzenlenen 18. Uluslararası Dobrich Genç Müzisyenler Viyolonsel Yarışması’nda İKİNCİLİK (2014),ayrıca Yamaha’nın düzenlediği Genç Müzisyenler Yarışması kazanmış ve ödül almıştır.
İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Senfoni Orkestrası ile Edward Elgar Viyolonsel Konçertosu’nun ilk iki bölümünü seslendirmiş (2014) ,Pera Müzik,Tahta Üflemeli Sazlar (Woodwinds) festivallerinde,Aksanat Genç Yetenekler konserinde yer almıştır.
İlk orkestra deneyimine Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası ile başlamıştır, 2016’dan beri de Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ve Cihat Aşkın Ensemble grubu üyesidir.Ayrıca İş Sanat’ın Milli Reasürans’ta düzenlenen bu yılki Parlayan Yıldızlar serisinde yer alacaktır. Lise ve üniversite eğitimini okul birincisi olarak bitiren ve Lisans II ‘den beri Türk Eğitim Vakfı üstün başarı bursiyeri olan Nardemir,halen yüksek lisans eğitimine Prof. Sevil Gökdağ’ın viyolonsel sınıfında devam etmektedir.
Özel Nar Sanat Eğitim Kursu Eğitmen Koordinatörü Erkan Başa 18 Mart Çanakkale şehitlerinin anısına 2013 yılında katıldığı vokal koçluğu üstlenip kendisinin de yer aldığı projede Çanakkale şehitlerimizi anıyor..
Zafer Bayramı, 30 Ağustos 1922’de Dumlupınar’da Mustafa Kemal’in başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz’u anmak için Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde her yıl 30 Ağustos günü kutlanan ve bugün 94. yıl dönümü olan ulusal bayramıdır.
Atatürk’ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık Meydan Muharebesi adıyla da bilinen Büyük Taarruz’un başarıyla sonuçlanmasından sonra Yunan orduları İzmir’e kadar takip edilmiş; 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtarılmasıyla Türk toprakları Yunan işgalinden kurtulmuştur. İşgal birliklerinin ülke sınırlarını terk etmesi daha sonra gerçekleşse de, 30 Ağustos sembolik olarak ülke topraklarının geri alındığı günü temsil eder. İlk kez 1924 yılında Afyon’da Başkumandan Zaferi adıyla kutlanan 30 Ağustos günü, Türkiye’de 1926’dan itibaren Zafer Bayramı olarak kutlanmaktadır.
Arka plan
Büyük Taarruz, Kurtuluş Savaşı sırasında Türk ordusunun işgalci güçlere son ve kesin darbeyi vurmasını sağlamak ve Anadolu’dan atmak için düşünülüp planlanan gizli bir harekât idi. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 20 Temmuz 1922’deki oturumunda kendisine dördüncü kez olmak üzere Başkomutanlık yetkisi verilen Mustafa Kemal Paşa taarruz kararını haziran ayında almış ve hazırlıkları gizli olarak yürütmüştü. Büyük Taarruz Ağustos’un 26’sını 27’sine bağlayan gece Afyon’da başlamış, Aslıhan civarında kuşatılan düşman birliklerinin Mustafa Kemal Paşa’nın bizzat idare ettiği Dumlupınar Meydan Muharebesi’nde imha edilmesi ile Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanmıştı.
Bayramın geçmişi
30 Ağustos günü, ilk kez 1924’te Dumlupınar’da Çal Köyü yakınlarında Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in katıldığı bir törenle Başkumandan Zaferi adıyla kutlanmıştır. Zaferi kutlamak için iki yıl beklemenin en önemli nedeni 1923 yılının yeni Türkiye açısından hem ulusal hem de uluslararası alanda yoğunluğun had safhada olmasıydı.
Çal Köyü’nde gerçekleşen ilk törende Mustafa Kemal, milli ruhun canlı tutulmasının önemini vurgulamış ve Meçhul Asker Abidesi’nin temelini eşi Latife Hanım ile beraber atmıştır.
Başkumandan Zaferi 1926’dan itibaren Zafer Bayramı olarak kutlanmaktadır. 1 Nisan 1926’da kabul edilen Zafer Bayramı Kanunu’nda 30 Ağustos Başkumandan Muharebesi gününün Cumhuriyet ordu ve donanmasının Zafer Bayramı olduğu, her yıl dönümünde bu bayram gününün kara, deniz ve hava kuvvetleri tarafından kutlanacağı belirtilir. Aynı yıl, dönemin Savunma Bakanı Recep Peker’in yayınladığı bir genelge ile bayram törenlerinde neler yapılacağı detaylı bir şekilde belirtilmiştir. Ancak 1930’ların ortalarına kadar ilk tören gibi üst düzeyde gerçekleşen Büyük Zafer kutlaması veya anma töreni yapılmamıştır. Hava Kuvvetlerinin ülke savunmasında önemli bir yeri olması nedeniyle, Tayyare Cemiyeti de 30 Ağustos tarihini “Tayyare Bayramı” olarak adlandırmıştır.
Zafer Bayramı için özellikle 1960’lardan itibaren daha kapsamlı ve katılımlı bir şekilde kutlamalar yapılmaya başlanmıştır.30 Ağustos, Türkiye’de askeri okulların mezuniyet törenlerini yaptıkları gün olmuştur; ayrıca tüm subay ve astsubay rütbe değişiklikleri bu tarihte geçerli olmaktadır. Zafer Bayramı uzun yıllar Genelkurmaybaşkanı’nın tebrikleri kabul ettiği bir bayram olarak kutlanmış; bu durum Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Başkomutan sıfatıyla kutlamalara ev sahipliği yaptığı 2011 yılından itibaren değişmiştir.
Kutlamalar
30 Ağustos günü, Türkiye’de resmî tatildir. Zafer Bayramı’nda başkent Ankara’da ve Ankara dışında gerçekleştirilen kutlama ve törenler, “Ulusal ve Resmi Bayramlar ile Mahalli Kurtuluş Günleri, Atatürk Günleri ve Tarihi Günlerde Yapılacak Tören ve Kutlamalar Yönetmeliği” ile düzenlenmiştir. 2012 yılında yenilenen bu yönetmeliğe göre:
Zafer Bayramı törenleri, Dışişleri Bakanlığı Protokol Genel Müdürlüğünce, Genelkurmay Başkanlığıyla koordine edilerek yürütülür.
Törenler 30 Ağustos günü saat 07.00’de başlar ve saat 24.00’te son bulur. Saat 12.00’de başkentte yirmibir pâre top atışı yapılır.
Cumhurbaşkanı Anıtkabir’i ziyaret ederek çelenk koyar; cumhurbaşkanlığında tebrikleri kabul edilir, törene katılanların ve halkın bayramı kutlanır. Zafer Bayramı resepsiyonu Cumhurbaşkanı tarafından verilir.
Başkent dışında Atatürk anıt veya büstüne mülki idare amiri, garnizon komutanı ve belediye başkanı tarafından çelenk konulur. Mülki idare amiri makamında garnizon komutanı ve belediye başkanı ile birlikte tebrikleri kabul eder. Törene katılanların ve halkın bayramı kutlanır, İstiklal Marşı ile birlikte bayrak göndere çekilir. Tören geçişi mülki idare amiri, garnizon komutanı ve belediye başkanı tarafından şeref tribününden selamlanır. Zafer Bayramı resepsiyonu vali tarafından verilir.
2015 yılında terör olayları nedeniyle kutlamalar sadece çelenk koyma ve tebrikleri kabul şeklinde icra edilmiş; diğer şenlik, konser, eğlence ve kutlama faaliyetleri gerçekleştirilmemiştir.
Mersin’de düzenlenen 5. Atıf Yılmaz Kısa Film Şenliği Cuma akşamı yapılan törenle sona erdi. Festivalde kurmaca, belgesel ve animasyon dallarında yarışma düzenlendi. Ayrıca çeşitli workshop’lar ve söyleşiler yapıldı. Sinema Yazarları jürisinde Şenay Aydemir ve Ayça Çiftçi ile birlikte görev aldım. Kurmaca dalında birincilik ödülünü paylaştırdık. Emrah Erkanı’nın yönettiği ve travesti bir seks işçisini anlatan Tuhaf Zamanlar ile Süleyman Demirel’in yönettiği ve bir çiftin dramatik bir gününü anlatan Asfalt ödülü paylaştılar.
Belgesel dalında en iyi film ödülünü Ömer Akbaş’ın yönettiği Son Nefes’e verdik. “Son Nefes”, 3 yıl önce Soma’da yaşanan büyük maden kazasını konu alıyordu. Geliyorum denen kaza sırasında ve sonrasında yaşananların unutulmaması ve sorumluların cezalandırılması gerekiyor ki bir daha bu tür kazalar ya da cinayetler yaşanmasın. Animasyon daalında birincilik ödülünü ise Hüseyin Gülgen’in yönettiği “Zirve”ye verdik. Zirve, bir dağ tırmanışı eşini ve bir bacağını kaybeden bir dağcının, protez bacağıyla o zirveye yenideen tırmanışını başarılı bir sinema diliyle anlatıyordu.
Ana jürilerin ödülleri ise şöyle oldu: Kurmaca dalında Azad (Yakup Tekintangaç) ve 7 Santimetre (Methan Şereflioğlu) birinciliğ paylaşırken, Asfalt da mansiyon aldı.
Belgesel dalında Bulut Renas Kaçan’ın “Gezgin”i birinci oldu. Animasyon dalında ise birinciği Metin Vatansever’in “Nefretin Üvey Evlatlarıyız” adlı filmi kazandı.
Türkiye kökenli Alman yönetmeni Fatih Akın uyuma katkılarından dolayı ödüle layık bulundu. Fatih Akın’a Norderney Adası’nın uyum ödülü verilecek.
Türkiye kökenli film yönetmeni, senarist ve prodüktör Fatih Akın, Almanya’nın Aşağı Saksonya Eyaleti’ne bağlı Doğu Frizon adalarından Norderney’in uyum ödülüne layık bulundu. 5 bin euro tutarındaki ödül Fatih Akın’a 4 Haziran’da 27. Uluslararası Emden-Norderney‘ Film Festivali’nde verilecek. Ödül konuşmasını Almanya’nın eski cumhurbaşkanlarından Christian Wulff yapacak.
Jüri, Fatih Akın’ın doğu ile batı arasında git-gel yaşayan insanları filmlerinin odak noktasına alması dolayısıyla bu ödüle layık bulunduğunu açıkladı. Akın’ın yeni bir topluma ayak uydurmanın ne kadar sancılı bir süreç olduğunu çok etkili bir biçimde beyaz perdeye yansıttığı da vurgulandı. Türkiye kökenli yönetmenin filmlerinde ayrıca hoşgörü ve merhamet duygularını da içeren insanî bir dünya görüşünün yansıtıldığının da altı çizildi.
Fatih Akın 1973 yılında Hamburg kentinde Türk göçmen bir ana babanın çocuğu olarak dünayaya geldi. 2004’te çektiği „Gegen die Wand“ (Duvara Karşı) ya da 2007’de çektiği „Auf der anderen Seite“ (Yaşamın Kıyısında) ödüllü filmleri onu uluslararası üne kavuşturdu. Norderney’da 4 Haziran’daki ödül töreninin ardından Fatin Akın’ın 2009’da çektiği „Soul Kitchen“ (Aşka Ruhunu Kat) adlı filmi gösterilecek.
Hayatınızda hiçbir şey eskisi gibi olmayacak… Cennete mi yoksa Cehenneme mi gidiyoruz ?
O da ne ? Bizler yıllardır sorgulamayı Melekler yapar biliyoruz, ya sorguya Zebani girerse.. her şey alt üst..
Bildiğimizi sandığımız cevaplar bizi Cennete götürmüyorsa ne yaparız? Araf’ı mı sorarız acaba ??
Sahi… Araf Ne Taraf ???
Mahmut ve Bilal çocukluktan beri arkadaş. Mahmut, ne kadar manevi duygularına bağlı, yardımsever, kendi halinde biri ise,
Bilal de o kadar maneviyattan uzak, gününü gün eden, daldan dala konmuş, her şeyi kendine yontan bencil bir adamdır.
Bu iki samimi arkadaşın yolları öteki dünyada kesişince, hele bir de aralarına güzel, hafif meşrep Hostes Şule’nin katılımıyla ortaya tadına doyulmayan bir komedi çıkıyor hiç bitmeyen tempolarıyla. Ya Zebani ve yardımcısı Zu ile olan amansız mücadeleri ?
Toplumun genel ahlak kuralları çerçevesindeki iyinin sıradanlığı ile kötünün uç noktalarının irdelendiği oyunda onlar Araf’ı arasınlar sizler gülme krizinden çıkmanın yollarını arayın…
25 Nisan Karabük – 30 Nisan Hatay ‘dayız..
Buzukinin en önemli virtüözlerinden Thanasis Polykandriotis ve Buzuki Orkestrası,Café Aman İstanbul grubunun solistleri Stelyo Berber ve Pelin Süer ile birlikte 2 Nisan 2016 Cumartesi gecesi TİM Show Center’da seyirciyle buluşuyor.
33 kişilik dev bir kadronun, Yunanlı dansçıların sergileyeceği dönem dansları eşliğinde sahne alacağı gecede günümüzün en önemli buzuki virtüözlerinden biri olan ve buzuki sazının sihirli tınısını tüm dünyaya taşıyan Polykandriotis, bu geceye özel orkestrasyonu ile ilk defa Türk seyircisi karşısına çıkıyor.
Buzukinin dünden bugüne müzikal yolculuğu olarak tasarlanan konserde, Türk ve Yunan müziğinin ortak ezgileri de seslendirilecek. Yunanistan’ın billur sesi Katerina Kouka farklı yorumuyla geceye renk katacak.
Buzuki üstadı Thanasis Polykandriotis’in, “EPOMENI”(Gelecek Nesil) adını verdiği, 16 buzuki ve 4 müzisyenden oluşan buzuki orkestrası ve gecenin solistleri eşliğinde vereceği‘BUZUKİNİN EFSANESİ’ konserinin ilk bölümünde eski dönem repertuarının en seçkin ve dinamik örnekleri sunulacaktır. İkinci bölümde ise Polykandriotis’in kendi bestelerinin yanı sıra, günümüz Yunan müziğinin en önemli bestecileri arasında yer alan Hacidakis,Teodorakis, Ksarhakos gibi isimlerin eserleriyle dinleyenler kendilerini Yunan ezgilerinin büyüsüne kaptıracaklar.
BUZUKİNİN EFSANESİ…
TİM Show Center ve Malou International ortaklığıyla gerçekleştirilecek ve buzukinin eşsiz tınısının damgasını vuracağı bu muhteşem konserde Türk dinleyicisi, dünyaya mal olmuş bir repertuarı, daha önce karşılaşmadıkları bir lezzette, adeta bir müzikal tadında ilk defa dinleme fırsatını bulacak.
THANASIS POLYKANDRIOTIS
1948 yılında Atina’da doğan Thanasis Polykandriotis, önemli bir icracı olan babası Theodoros Polykandriotis sayesinde 8 yaşında müzik dersi almaya başladı. Klasik gitara olan tutkusuna rağmen 1964 yazında buzuki enstrümanını keşfetti.
Genç yaşta çalışmaya başladığı çok önemli bestecilerle zaman içinde dönemin plak ve albümlerinin %90’ında yer alarak adını buzuki enstrümanının en değerli icracıları arasına yazdırdı. Çalıştığı önemli besteciler arasında Kaldaras, Mikrutsikos, Savopulos, Loizos, Kuyumcis, Plesas, Teodorakis, Hacidaskis, Mamagakis ve Panu sayılabilir.
1965 tarihinden bugüne 1000’in üzerinde şarkı besteleyen ve gelmiş gecmis en iyi buzuki üstatlarından biri kabul edilen sanatçı, 1971’de BBC kanalında yayınlanan bir programda Nana Muskuri ve Marinella ile birlikte yer aldı. Manos Hacidakis’in davetiyle solist olarak kendisine eşlik etti. Öte yandan Kazancidis, Dionisiou, Parios, Marinella, Voskopulos, Pulopulos gibi Yunanistan’ın en iyi ve güçlü sesleriyle çalıştı.
Dünyanın farklı ülkelerinde, Albert Hall (Londra), Opera House (Sidney), Kennedy Center ve Carnegie Hall (ABD), Shanghai Concert Hall (Çin), Linder Auditorium(Johannesburg) gibi en önemli salonlarda sahne aldı.
1996’da sanatçının senfonik orkestra için bir buzuki konçertosu besteleme rüyası gerçeğe dönüştü. Eserini Atina Herodion Antik Tiyatrosu’nda Budapeşte Opera’sına bağlı Devlet Senfoni Orkesttrası ile birlikte seslendirdi. 1 no.lu buzuki konçertosunun icrasıyla birbirinden farklı iki müzik türü olan klasik batı müziği ve yunan folk müziğinin uyum içinde biraraya gelebileceği kanıtlanmış oldu.
Aynı zamanda ,40 genç buzuki sanatçısından oluşan Epomeni topluluğunun kurucusudur. Epomeni 2004 yılında düzenlenen Atina 28.Olimpiyat Oyunları’nın açılış töreninde görev almıştır.
BUZUKİ ORKESTRASI EPOMENİ (GELECEK NESİL / THE NEXT GENERATION)
2003 yılında büyük buzuki üstadı Thanasis Polykandriotis’in öncülüğünde 40 genç müzisyenle kurulan topluluğun amacı Yunan müziğinin vazgeçilmez parçası olan buzuki enstrümanının gelecek nesillere de taşınabilmesidir. Buzuki, hak ettiği değeri ve saygıyı, Thanasis Polykandriotis’in 1993’ten beri buzuki eğitimine yaptığı büyük katkı ve uğraşlardan sonra bulmuş ve UNESCO’nun kültürel miraslar listesine girmeye aday gösterilmiştir.
Topluluk şu an Mihail Kokoyanni Vakfı çatısı altında çalışmalarını sürdürmekte olup Yunanistan’ın farklı bölgelerinden 40 buzukici dahil olmak üzere 280 genç müzisyeni çatısı altında toplamıştır. Genç müzisyenler her hafta müzik hakkında fikir alışverişlerinde bulunmak üzere ve konser hazırlıkları, provalar, seminerler için vakfın tesislerinde buluşmaktadırlar.
40 buzukiciden oluşan müzik topluluğu belirli zaman aralıklarında Yunanistan’ın çeşitli bölgelerinden gelen yaşları 16 ile 35 arasında değişen yeni müzisyenlerle zenginleştirilmektedir.
KATERINA KOUKA
Küçük yaşlardan itibaren müzik ve tiyatroya merak salan Katerina Kouka, 1992’de ilk albüm çalışması olan “İlk Randevu”yu çıkardı. Onu, 1993’te EMI plak şirketinden çıkan “İki Kalbim Olsaydı Seni Sevecek” ve 1994 yılında dinleyenlerle buluşan “Cennetin Güzellikleri” takip etti.
1995’te çıkan dördüncü albümü “Aşkı İlk Bahaneyle Öldüremezsin”i, 1997’de çıkan “Deli Bir Rüzgar Esiyor” izledi. Aynı yıl iki şarkıyla Mitropanos’un albümünde yer aldı.
2000’de “Hayaller Kavga Ediyor” albümü yayınlandı.
2001’de “En İyi Yunan Kadın Ses Sanatçısı” ödülüne aday oldu.
2002’de Yunanistan’ın ilk ses yarışması Famestory’de jüri üyeliği yaptı.
2008’de “Gecenin Sesleri” adlı albümünü çıkardı.
Birçok başarılı konser ve albüme imza atan sanatçı aynı zamanda oyunculuk alanında da adından söz ettirdi:
1994’te Aleksis Bistikas’ın yönetmenliğindeki bir filmde başrol oynadı. Aynı yıl Selanik Festivali’nde performansıyla büyük beğeni topladı.
2002’de Stamatis Kraounakis’in “Taboo” adlı müzikalinde başrol oynadı.
Çeşitli televizyon dizilerinde oyuncu olarak yer aldı. 2014’te “Şafak Vaktinden Önce” adlı müzikalde başrol oynayarak tüm Yunanistan’ı dolaştı.
CAFE AMAN İSTANBUL
Stelyo Berber ve Pelin Suer tarafından kurulan Café Aman İstanbul, bir müzik atölyesi mantığıyla çalışıyor.
Müziğin sınır tanımayan evrensel yanına dikkat çeken grup, dinleyicilerini, yepyeni ezgilerle buluşturmayı hedefliyor.
Etnik müzik üzerine uzmanlaşmış olan grubun, 2012 başında Kalan Müzik’ten çıkan ilk albümü “Fasl-ı Rembetiko”, Türkiye’de olduğu gibi dünyada da dikkatleri üzerine çekmeye devam ediyor.
Osmanlı fasıl müziği ile 19. yüzyıl rembetikolarının harmanlandığı “Fasl-ı Rembetiko”da, İstanbul ve İzmir’de şekillenen anonim halk müziklerinden örnekler sunan Café Aman İstanbul,dinleyicilerine özel bir müzik ziyafeti sunuyor.
Canlı performanslarda, özel dönem kostümleriyle sahneye çıkan grup, Türk ve Rum Müziği’nin unutulmaz dönem şarkılarını, hasapikodan zeybeğe keyifli dönem danslarıyla renklendiriyor.
Danslar zaman zaman tiyatral öğelerle de destekleniyor ve konserler görsel bir şölene dönüşüyor.
Geniş bir repertuara sahip olan grup, pek çok dilde şarkılar söylüyor. Rembetiko’yu uzun yıllar sonra kendi toprağında, yeniden gün yüzüne çıkaran Café Aman İstanbul, sevenlerini adeta 19. yüzyıla götürüyor. Repertuarını özel arşivlerden, taş plak kayıtlarından, yazılı kaynaklardan oluşturan grup zengin bir arşive sahip.
Ludus Ensemble, 7 Mart Pazartesi günü Martı Klasiklerinde “Sıra dışı bir kadının müzikli dünyası: Clara Schumann” başlıklı dinleti-söyleşinin konuğu.
Dinletinin söyleşi bölümünü Aydın Büke idare edecek.
Ludus Ensemble, Martı Klasikleri dahilinde, Dünya Kadınlar Günü için 7 Mart Pazartesi saat 20’de Martı İstanbul Hotel’de düzenlenen müzikli söyleşide Clara Schumann’ın Piyano Trio’su ile kadın duyarlılığının izini sürüyor.
Dinletide Ludus Ensemble’ın üç değerli üyesi; Banu Selin Aşan- Keman & Seren Karabey – Viyolonsel & Elif Gökçe Tuğrul – Piyano yer alıyor.
“Romantizmin Işığı Clara ” kitabının yazarı Aydın Büke, “19.Yüzyılda Kadın Besteci” olmak üzerine müzisyenlerle sohbet ediyor.
Ludus Ensemble’ın muhteşem yorumu ve değerli müzisyen ve yazar Aydın Büke’nin genç müzisyenler ile sohbeti kaçırılmaz. Anısı belleklerde kalacak bu harika geceye eşlik etmek isteyen müzikseverlerin biletleri Biletix ve konser öncesi Martı Otel’den temin etmeleri mümkün. Ludus Ensemble Dünya Kadınlar Günü konserinin biletleri, tüm kadın ve emekli dinleyeciler için indirimli!
“Ludus Ensemble, 2013 yılında, eğitimlerini Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda almış dört genç müzisyen tarafından kuruldu. Banu Selin Aşan, Tuna Erten, Seren Karabey ve Elif Gökçe Tuğrul, Ludus Ensemble’ı kurarken, 2000li yıllarda İstanbul’da yaşayan genç klasik müzik yorumcuları olarak, ülkeler ve kültürler arası sınırların şeffaflaştığı, geçmiş ve günümüz sanatının birbirini zenginleştirdiği düşüncesini çıkış noktası edindiler.
Dünyanın farklı coğrafyalarından ve zaman dilimlerinden bestecilerin eserlerini yorumlamak, Ludus Ensemble’ın üyelerine, zamanın ve mekanın sürekli değiştiği bir oyuna dahil olmak hissini verdiğinden, oluşumlarına isim olarak Latince ‘oyun’ anlamına gelen ‘ludus’u’ seçtiler.
Ludus Ensemble, dinleyicilerini zaman ve mekan ötesi yolculuklara davet ederek, klasik müziğin heyecan veren renkli dünyasını paylaşmayı hedefliyorlar. Ludus Ensemble üyeleri (keman,viyolonsel, piyano) 2014 Ekim’den beri Türk Eğitim Vakfı Güsel Bilal Yurt dışı Bursu ile Hamburg Hochschule für Musik und Theater’de Prof.Niklas Schmidt ile ‘Oda Müziği’ yüksek lisans çalışmalarına devam ediyorlar.”
Ludus Ensemble diğer konserleri:
– 12 Mart Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi Kış Konseri AIMA Yalısı
– 14 Mart Bodrum
– 16 Mart Summart Sanat Merkezi / İSTANBUL
Ludus Ensemble bu konserde Fransız besteci Jean Francaix’nin triosu, Arjantinli bandoneon sanatçısı ve besteci Astor Piazzolla’nın 4 Mevsim’i ve Amerikalı besteci Paul Schoenfield’in Cafe Music’ini seslendirecek olan Ludus Ensemble, Summart’ta gerçekleştireceği bu konserde dinleyicilerini caz etkilerinin hissedileceği farklı bir dünyaya çağırıyor..
Artev Sanat Galerisi yeni yılın ilk sergisini 23 Ocak Cumartesi günü saat 15.00 ‘da açıyor. Ayrıca sergi; Hale Şakar Ürkmezgil, Alp Bartu, Bahattin Odabaşı, Basri Erdem ve Ali Candaş gibi önemli sanatçılara ev sahibeliği yapacak.
Şehnaz Hale Şakar Ürkmezgil Kimdir?
Şehnaz Hale Şakar Ürkmezgil (d. 1949, Ankara), Türk heykeltıraş. İstanbul’un Bakırköy ilçesinde yaşamaktadır. 1973 yılında eski adı ile DTGSYO (Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu), şimdiki adı ile Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Serbest – Grafik İllüstrasyon Bölümü’nden mezun oldu.
1973-1990 yılları arasında reklam sektöründe art direktör ve kreatif direktör olarak çalıştı. 1989 yılından sonra seramik ile başladığı çalışmalarını bronz heykele yönlendiren sanatçı, 1997 yılından bu yana figüratif tarzda, mermer yontu ve bronz döküm ile çalışmalarını sürdürmektedir.
KİŞİSEL SERGİLER:
1996 Gülmine Sanat Merkezi…Seramik Heykel
1998 Kıbrıs / Lefkoşa Saçaklı Ev…Bronz Heykel
2000 İst.The Marmara Opera Sanat Koridoru…Bronz Heykel
2000 Ankara / Karaca Sanat Galerisi…Bronz Heykel
2001 İst.The Marmara Opera Sanat Koridoru…Bronz Heykel
2002 Pera Sanat Galerisi …Bronz Heykel
2002 Ankara / Şekerbank Ömer Sunar Sanat Galerisi…Bronz Heykel
2004 Ankara / Galeri Sanat Yapım…Bronz Heykel
2005 Çağla Cabaoğlu Art Gallery…Bronz Heykel
2007 Bakraç Sanat Galerisi…Bronz Heykel ve Desen
2007 Karadeniz Ereğli / 14.Uluslararası Kültür Sanat Festivali…Bronz Heykel ve Desen
2010 Levent Tenis Klübü “Desenleme” Sergisi
2011 Bakraç Sanat Galerisi
2011 Doku Sanat Galerisi/İstanbul
2011 Doku Sanat Galerisi/Ankara
2012 Artev Sanat Galerisi
2012 Doku Sanat Galerisi / Heykel / Desen – İstanbul
2013 Doku Sanat Galerisi / Heykel -İstanbul
2014 Doku Sanat Galerisi / Heykel-İstanbul
2015 Doku Sanat Galerisi / Heykel – İstanbul
2015 Krişna Sanat Galerisi / Heykel / Desen – Ankara
YURT DIŞI SERGİLER / ETKİNLİKLER:
1997 Almanya / Hannover-Türk Evi
1997 Almanya / Köln-Atatürkçü Düşünce Derneği
2002 Umut Vakfı”Bireysel Silahsızlanma ve Bireysel Barış”Heykel Yarışması
Onun Silahı Sevgi ,heykeli ile Seçici Kurul Teşvik Ödülü
2002 Ankara Gazi Eğitim Üniversitesi Resim ve Heykel Müzesi”Sevgi Emektir”heykeli
2003 Fransa / ”Roumaziéres – Loubert – Sculptures dargile”Performans yarışması
2013 “90′ıncı yılda 90 Türk sanatçısı Berlin’de” konsepti ve “Özgür ve 90″ /T.C. Berlin Büyük Elçiliği
FUAR VE BAZI KARMA SERGİLER
1992 Kadın Eserleri Kütüphanesi
1993 Pera Sanat Galerisi
1997 Yunus Emre Kültür Merkezi( Basad )
1998 Yunus Emre Kültür Merkezi
1999 Ankara / Su Ana Sanatevi
2000 10.Art İst Sanat Fuarı ( Su Ana Sanatevi )
2001 1.Ankara Sanat fuarı – Ankart ( Su Ana Sanatevi )
2001 İst. Menkul Kıymetler Borsası ( Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltıraşlar Derneği )
2001 2001 Sanat Galerisi
2002 Uluslararası Çağdaş Sanat Buluşması Lütfü Kırdar ( Pera Sanat Galerisi )
2002 2.Ankara Sanat Fuarı – Ankart ( Galeri Oda )
2002 Artİst 12. İstanbul Sanat Fuarı – Tüyap ( Pera Sanat Galerisi )
2002 İzmir / Resim ve Heykel Müzesi Sanat Galerisi
2002 Çağla Cabaoğlu Art Gallery
2002 Harbiye Askeri Müze ( Basad )
2003 Bakraç Sanat Galerisi
2003 İstanbul Basın Müzesi Sanat Galerisi
2003 Uluslararası Çağdaş Sanat Buluşması Lütfü Kırdar ( Çağla Cabaoğlu Art Gallery )
2003 Artİst 13. İstanbul Sanat Fuarı – Tüyap ( Lebriz Com )
2003 Antalya / Ansan Sanat Galerisi
2004 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, Kadın Karması ( Pera Sanat Galerisi )
2004 Ankara / Galeri Sanat Yapım “Kadın”
2004 Artİst 14. İstanbul Sanat Fuarı – Tüyap ( Lebriz Com )
2004 Uluslararası Çağdaş Sanat Buluşması Lütfü Kırdar ( Bakraç Sanat Galerisi )
2005 Artİst 15. İstanbul Sanat Fuarı – Tüyap ( Lebriz Com )
2005 Antalya / ahk interiors ( Çağla Cabaoğlu Art Gallery )
2005 Uluslararası Çağdaş Sanat Buluşması Lütfü Kırdar ( Bakraç Sanat Galerisi )
2006 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, Kadın Karması ( Pera Sanat Galerisi )
2006 Artİst 16. İstanbul Sanat Fuarı – Tüyap ( 2001 Sanat Galerisi )
2006 Art İstanbul Çağdaş Sanat Günleri – Antrapo ( Bakraç Sanat Galerisi)
2007 Ankara / Karaca Sanat Galerisi “10.Yıl”Kişisel Katılımcılar
2007 Ankara / Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltıraşlar Derneği “37.Yıl”
2008 Beşiktaş Çağdaş 3. Sanat Fuarı MKM ( Ortaköy Sanat Galerisi )
2009 86/86 Cumhuriyet Sergisi (Cumhuriyet Sanat Galerisi Taksim Meydanı)
2009 Nişantaşı Sanat Parkı (Sinpa A.Ş / Şişli Belediyesi)
2010 Birleşmiş ressamlar ve Heykeltraşlar Derneği (BRH) Sergi ve Work Shop
2010 Art Show 2010. MKM
2010 Doku Sanat Galerisi (Yaz Karma Sergisi)
2011 Artev Sanat Galerisi
2011 Eskişehir Sukurusu Atölyesi “Ucube Sergisi” / Eskişehir
2011 Nar Sanat İstanbul 8 Mart / 8 Kadın Sanatçı Sergisi
2011 “Ustaya Saygı” Heykel Sergisi MKM
2012 “42. Yılı için 142 sanatçı “BRHD
2012 Artev Sanat Galerisi
2012 Galeri Sanat Yapım (30.Yıl Sergisi) , Ankara
2013 Next Level, Ankara
2013 İstanbul ARTBOSPHORUS Çağdaş Sanat Fuarı
2013 Işık Üniversitesi Galerisi -Şile 8 Mart Dünya Kadınlar Günü
2014 GÖRSAV “Buluşma”-İstanbul
2014 Romen geneleksel Martişor Kutlaması ve Dünya Kadınlar Günü ne adanmış “2014 Kadın Sanatçılar Günü” Romanya Büyükelçiliği – Ankara
2014 Artev Sanat galerisi – İstanbul
2014 Doku Sanat Galerisi “Güz Karması” / İstanbul
2015 GÖRSAV “Cam Tavanı Delen Kadınlar” – İstanbul
2015 Bahçede Heykel / İstanbul
ALİ CANDAŞ KİMDİR?
Ali Candaş (d. 1940 Trabzon / Beşikdüzü), İstanbul ‘da yaşamaktadır. İlköğrenimini Erzurum Gazi İlkokulunda yaptı. 1952 yılında Erzurum Pulur Köy Enstitüsü’ne sınavla girdi.1956 yılında İstanbul, Çapa öğretmen Okulu resim semineri öğrencisi oldu. 1959 yılında Bu okuldan ilkokul öğretmeni olarak mezun oldu. Aynı yıl İstanbul- Çatalca Bahşayiş köyü öğretmeni oldu Aynı yıl Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü’nü ikincilikle kazandı. 1962 yılında resim-iş öğretmeni olarak Urfa Kız Öğretmen Okulu’na atandı. 1965’te Trabzon Karma Ortaokuluna nakli çıktı. Aynı yıl, Ordu, Perşembe Öğretmen Okulu resim-İş öğretmenliğine geçiş yaptı. 1971 yılında ilk kişisel sergisini bu şehirde açtı. 1973 yılında İstanbul-Çapa Öğretmen Okulu resim öğretmenliğine atandı. Bu okulda beş yıl çalıştıktan sonra 1978 yılında İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü’ne geçti. (Şimdiki adıyla Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü. Aynı kurumdan Prof. Ünvanı ile 2006 yılında kendi isteği ile emekli oldu.
Kişisel sergiler
1971 Ordu Halk Kütüphanesi–Ordu
1983 İstanbul -Ankara ;Taksim Sanat Galerisi-İstanbul –Parmakkapı İş Sanat Galerisi-İstanbul ,Turkuvaz Sanat Galerisi – Ankara
1984 İstanbul – İzmir; Resim Heykel Müzesi – İzmir, Taksim Sanat Galerisi – İstanbul
1985 Ankara Turkuvaz Sanat Galerisi – Ankara
1986 İstanbul; Ankara Taksim Sanat Galerisi – İstanbul, Yaratım Sanat Galerisi – Ankara
1987 İstanbul Ramko Sanat Merkezi – İstanbul
1988 İstanbul, Ankara,İzmir;Dönüşüm Sanat Galerisi – Ankara, Leonardo Sanat Galerisi-İzmir, Gorbon Sanat Galerisi-İstanbul,Ümit Yaşar Sanat Galerisi-İstanbul
1989 İstanbul Atatürk Sanat Galerisi- A.E.F. İstanbul, Altıneller Sanat Galerisi- İstanbul
1990 Ankara Doku Sanat Galerisi- Ankara
1991 Ankara Doku Sanat Galerisi – Ankara
1992 Ankara, İzmir; Emlakbank Sanat Galerisi- Ankara, Leonardo Sanat Galerisi- İzmir
1993 Bandırma, Ankara, İstanbul; Kocaeli Bandırma Belediyesi Sanat Galerisi-Bandırma,Doku Sanat Galerisi – Ankara
Alkent Actuel Art Galeri- İstanbul, Kocaeli Üniversitesi Sanat Galerisi– Kocaeli
1994 İstanbul Karsu Tekstil Sanat Galerisi- İstanbul
1995 İstanbul ,Ankara Doku Sanat Galerisi – Ankara, Alkent Actuel Art Galeri – İstanbul
1996 Ankara, Antalya, İstanbul Doku Sanat Galerisi – Ankara,Türkiye Kalkınma Bankası Sanat Galerisi- Antalya,6.Sanat Fuarı – İstanbul, Karsu Tekstil Sanat Galerisi – İstanbul
1997 Adapazarı, Ankara, Didim, İstanbul Sakarya Sanatevi – Adapazarı, Doku Sanat Galerisi – Ankara,Didim Sanat Galerisi – Didim, Doku Sanat Galerisi – Ankara, Meb Sanat Galerisi-İstanbul
1998 Ankara Doku Sanat Galerisi – Ankara
1999 İzmir, Ankara,Antalya Vakko Sanat Galerisi-İzmir, Doku Sanat Galerisi- Ankara, Orkun-Ozan Sanat Galerisi- Antalya
2000 İstanbul, Ankara Garanti Sanat Galerisi – İstanbul, Doku Sanat Galerisi – Ankara
2001 İzmir, Ankara Temizocak Sanat Galerisi – İzmir, Doku Sanat Galerisi – Ankara
2002 İstanbul Doku Sanat Galerisi – İstanbul, Alkent Actuel Art Galeri – İstanbul
2003 Ankara Doku Sanat Galerisi – Ankara
2004 İstanbul, Adana; Ankara Atatürk Kültür Merkezi – Taksim – İstanbul, Doku Sanat Galerisi – Ankara, Sanatçılar Der. Galerisi – Adana, Myra Sanat Galerisi – İstanbul
2005 İstanbul; Ankara Doku Sanat Galerisi – İstanbul, Doku Sanat Galerisi – Ankara, Bakraç Sanat Galerisi – İstanbul
2006 İstanbul,Ankara Doku Sanat Galerisi – İstanbul, Doku Sanat Galerisi – Ankara, Cream Art Sanat Galerisi – İstanbul
2007 İstanbul, Ankara Doku Sanat Galerisi – İstanbul, Doku Sanat Galerisi – Ankara
2011 İstanbul, Nar Sanat İstanbul Eğitim ve Kültür Sanat Derneği sergi salonu –Fotoğraf Sergisi
Karma Sergiler
SERGİLER – KARMA VE GRUP
1973 İstanbul -Ankara DYO sergisi İzmir – Ankara – İstanbul , 34.Devlet Resim Sergisi- Ankara – İstanbul
1975 İstanbul İstanbul Arkeoloji Müzesi Açık Hava Sergisi
1976 İstanbul İrfan Ertem Sanat Galerisi – İstanbul
1979 İstanbul Eğitimci Ressamlar Sergisi- Taksim Sanat Galerisi – İstanbul
1983 İstanbul, Mersin, Ankara Günümüz Sanatçıları 4. Açık Hava Sergisi- İstanbul,Uluslararası 9. Mersin Festivali, Sergisi – Mersin,44. Devlet Resim Heykel Sergisi – Ankara
1984 İstanbul , Ankara, Cezayir; İzmir Günümüz Sanatçıları 5. Sergisi – İstanbul, Enka Sergisi – İstanbul, İnönü Vakfı Sergisi – İstanbul, Türkiye –Cezayir Sergisi – Ankara – Cezayir, DYO Sergisi – İzmir – Ankara
1985 İzmir, Ankara, İstanbul, Bursa Adalar Belediyesi Sergisi, DYO Sergisi – İzmir – Ankara – İstanbul – Bursa, 45. Devlet Resim – Heykel Sergisi – Ankara – İstanbul – İzmir, İzmir Ticaret Odası 100.yıl Sergisi – İzmir
1986 İstanbul, Ankara, Eskişehir ,İzmir 1. Asya – Avrupa Bienali Sergisi – Ankara, Türkiye Jokey Klübü Sergisi – İstanbul
T.B.M.M. Egemenlik Sergisi, T.P.A.O. Atatürk Yarışması Sergisi – Ankara, Esbank Yunus Emre Sergisi – Eskişehir – Ankara – İstanbul – İzmir
1987 İstanbul, Eskişehir, Ankara, Bursa, Tekirdağ, Trabzon Lisesi 100.yıl Sergisi- İstanbul, Esbank – Yunus Emre Sergisi – Eskişehir – İstanbul – Ankara – Bursa, Selahattin Taran Anısı Sergisi- İstanbul – Ankara, Bandırma Kuş Cenneti Festivali Sergisi – Ankara, Tekirdağ – Kiraz Festivali Sergisi – Tekirdağ, Tekel Sergisi – İstanbul
1988 İstanbul,Ankara,Bandırma, Lahey, Eskişehir,T.B.M.M. Egemenlik Sergisi – Ankara, Pamukbank 37.yıl Sergisi- İstanbul
1989 İstanbul, Ankara Gorbon Sanat Galerisi Yaz Sergisi, Öğretim Üyeleri Sergisi- İstanbul, 50.Devlet Resim-Heykel Sergisi- Ankara
1990 İstanbul, Avusturya,Salzburg AIAP (UPSD) Dayanışma Sergisi, İ.Ü.İşl.Fak. Kulübü karma Sergisi – İstanbul
Öğretim Üyeleri Sergisi – Viyana – Avusturya, Öğretim Üyeleri Sergisi – Salzburg
1991 İstanbul, Avusturya Öğretim Üyeleri Sergisi – Gras – Avusturya, Dünya Kadınlar Günü Sergisi]] – İstanbul, İ.T.Ü. Sanatçı Elele Sergisi – İstanbul
1992 İstanbul Geçmişten Günümüze Karma Sergisi – İstanbul, Benadam Sanat Galerisi – İstanbul
1993 İstanbul, Ankara Kas Hastalıkları Derneği Sergisi – İstanbul, Haydarpaşa Numune Hastanesi Sergisi – İstanbul, Çıplak Estetiği Sergisi – Ankara
1994 İstanbul R-Türk Kanser Derneği Sergisi – İstanbul, Kas Hastalıkları Derneği Sergisi – İstanbul, Maltepe Bel. Füsun Kahveci San. Gal. Sergisi – İstanbul
1995 Kişinev, İstanbul Moldova Grup Sergisi – Kişinev, UPSD Bosna – Hersek Sergisi – İstanbul, Gazilerimize Ressam Desteği Sergisi – İstanbul, Afife Jale Sanata Evet Sergisi – İstanbul
1996 Çatalca Çatalca Bel. Öğretim Üyeleri Sergisi – Çatalca
1997 Avusturya Öğretim Üyeleri Sergisi – Viyana – Avusturya
1998 İstanbul, Edirne Ardahan’dan Edirne’ye 75.yıl Sergisi – Ardahan – Kırklareli – Edirne, 75.yıl Sergisi- İstanbul
1999 İstanbul, Ankara Hocalar ve Hocaların Hocaları Sergisi – Ankara – İstanbul
2000 İstanbul, Ankara Ruhi Su ‘İmece’ Sergisi – İstanbul, Köy Enstitüleri 60.yıl Sergisi – Kadıköy – Ankara, Türk Çağdaşlaşmasında Kadın Sergisi – İstanbul, Yaz Karma Sergisi – Doku Sanat Gal. – Ankara, Ankart (Doku Sanat ile) Ankara, Yaz Karması- Doku Sanat Gal. – İstanbul
2001 İstanbul, Ankara Yaz Karma Sergisi – Doku Sanat Gal. – Ankara, Yaz Karma Sergisi – Doku Sanat Gal. – İstanbul, İstanbul Sanat Fuarı (Doku Sanat Gal.) ile Cumhuriyet Sergisi A.E.F., Cumhuriyet Sergisi – Beşiktaş Kültür Merkezi – İstanbul
2002 İstanbul, Bursa,Ankara Sasav Karma Sergisi – Maltepe-İstanbul,Uludağ Üniversitesi Sanat Galerisi Açılış Sergisi – Bursa
Pakpen Sanat Galerisi Açılış Sergisi – İstanbul, Karma Yaz Sergisi – (Doku sanat ile) İstanbul, T.C. Ziraat Bankası Koleksiyon Sergisi – Ankara, Neyran Sanat Galerisi Karma Sergisi – İstanbul
2003 İstanbul, Edirne,Çanakkale, Bolu,Bandırma,Balıkesir, Eskişehir Ares Sanat Evi Karma Sergisi – İstanbul
Basri Erdem Koleksiyon Sergisi – İstanbul, Basri Erdem Koleksiyon Sergisi – Edirne, Basri Erdem Koleksiyon Sergisi – Çanakkale, Basri Erdem Koleksiyon Sergisi – Bolu İzzet Baysal Üniversitesi, Bandırma Festivali Sergisi – Bandırma, Balıkesir Liseliler Derneği Sergisi – Balıkesir, Balıkesir Bel. Kültür Sanat Eğitim Mer. Sergisi – Balıkesir, Tema Vakfı Yararına Sergi – İstanbul (Antik A.Ş.),Öğr. Üyeleri Sergisi – Anadolu Üni. – Eskişehir
2004 İstanbul, Ankara Ulusal Kanal 150 Sanatçıyla Büyük Sergi – İstanbul, Bağımsız Cumhuriyet Partisi Sergisi – Ankara
Cumhuriyet için Resim – Heykel Sergisi – Ankara, Karma Sergi – Sasav – İstanbul, 2. Sanat Eğitimi Sempozyumu Sergisi – Ankara, Baskı Müzesi Destek Sergisi – İstanbul, Sasav Sergisi – İstanbul
2005 İstanbul, Ankara Dört Ustadan Karma Sergi – Doku Sanat – Ankara, Ege Art Ege Üniversitesi Fuar Sergisi – İzmir, Gurup Sergisi – Cream Art Sanat Galerisi -İstanbul, Yeni Yıl Sergisi – Doku Sanat Gal. -İstanbul, Güney Asya İçin Dayanışma Sergisi – Ankara
Maltepe Üniversitesi. Sergisi – İstanbul, Doku Sanat Gal. Karma Sergisi – İstanbul, Kargaşa Sergisi – İstanbul
2006 İstanbul İnkarı inkar Sergisi – İstanbul, Art İstanbul fuar Sergisi – Bakraç Sanatla – İstanbul
2007 İzmir, Eskişehir Begüm Sanat Galerisi Karma Sergisi – İzmir, 17 Nisan Köy Enstitülüler Sergisi – Eskişehir
Ödüller
1983 9.Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali Resim Yarışması
ÖDÜL
1987 TBMM Milli Egemenlik ve Barış konulu Resim Yarışması
MANSİYON
1987 4.Yunus Emre ‘Sevelim sevilelim’ Resim Yarışması
1987 21. DYO Resim Yarışması
MANSİYON
1988 TBMM Milli Egemenlik temasını da içeren Resim Yarışması
BİRİNCİLİK
1988 Uluslararası Bandırma Kuş Cenneti Kültür ve Sanat Festivali
BAŞARI PLAKETİYAYINLAR
1987 Ramko Sanat Merkezi Kataloğu
1992 Emlakbank Sergi Kataloğu
1993 Alkent Actuel Art Sergi Kataloğu
1994 Karsu Tekstil Sanat Gal. Kitapçığı
2000 Garanti Sanat Galerisi Sergi Kataloğu
2002 Alkent Actuel Art Kitabı (200 sayfa)
2004 Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Sergisi Kitapçığı
Alp Bartu Kimdir?
1947’de Manisa’da doğmuş, ilk ve orta öğrenimini Hatay, Adana ve Antakya illerinde yaptıktan sonra Marmara Üniversitesi’ne bağlı Eğitim Fakültesi’nin Resim Bölümü’nden 1976- 1977 akademik yılında mezun olmuştur.
Daha sonra birçok orta öğretim okul ve kuruluşlarında resim öğretmeni olarak görev aldıktan sonra 1993 yılında Maçka Teknik Plastik Sanatlar Bölümü’nden emekli olmuştur.
Resimleri yurtiçi ve yurtdışı özel koleksiyonlarla, banka koleksiyonlarında bulunmaktadır.
Alp Bartu toplumumuzun çeşitli kesimlerinden seçtiği konuları renk ve biçim düzenlemesiyle işlemiştir. Figür doğa ilişkisini sevinç, üzüntü ve heyecanla birleştirerek resimlerinde yansıtan sanatçı, İstanbul’da yaşamaktadır.
Alp Bartu’nun resminde, uyumlu ve dengeli bir biçimde bir araya getirilen insanlarının özellikle öne çıkmayışları, birbirinin arkasında yok olmayışları çok önemli bir özellik olarak göze çarpıyor. Bütünlük parça için değil, parçalar bütünlük içinde görevlendiriliyor. Resme bakan izleyiciler de dansçıların, balıkçıların, eğlenen insanların, çalgıcıların bir parçası oluyor. Her şeyin bu öbeğin(grubun) dengesi içinde bulunması çok önemli.
Bartu, çalışmalarında insan yüzlerini belirsizleştiren, kendine özgü kişisel bir biçem oluşturacak sanatsal anlatıma varabilmiş. Yüzlerin beyaz bir leke ile kapanması yeterli bulunmuş, yüzlerde ayrıntı yok, mimik yok bütünlük içindeki hareketlerde izleyicinin dikkatini başka yere çekecek ayrıntı yok. Resimdeki insanların hareketleri, bizleri, büyük bir etkiyle dikkatimizi iyice toplamaya, özellikle olayların içine sürüklemeye zorluyor.
Alp Bartu’nun yağlıboya resimlerini, insan ilişkilerinin bireyselliğini belirtmekten çok onların insancıl ilişkilerine ağırlık vermiş anlamda görmek gerek. İnsanların yüzlerinden çok genel anlatımını ele alan Bartu’nun, onların psikolojik yapısıyla da ilgilenmeyerek her birini bir arada bulunan kimliği belirsiz birer üye, bir öbeğin ya da topluluğun birlikteliğindeki bir varlık olarak gösterdiğini ve bu anlamda sağlanmış olan uyum ve bütünlüğe vardığını
görebiliyorsunuz.
Basri Erdem Kimdir?
İlköğreniminin ardından, girdiği altı yıllık Kepirtepe İlköğretmen Okulu’nun sınavını kazanarak yatılı okuma hakkını elde etti. Okula kaydını yaptırarak; üç yıl boyunca öğrenim gördü. Öğretmen okullarının güzel uygulamalarından biri olan yeteneğe yönlendirme uygulamasından yararlanarak öğretmen okulunun üçüncü sınıfından dördüncü sınıfa geçerken; ders notlarının aritmetik ortalamasının yüksek oluşuna paralel resim yeteneğinin öğretmenleri tarafından keşfi ile 1963 yılında yetenek sınavıyla İstanbul Ortaköy İlköğretmen Okulu resim seminerine girdi. Kültür ve pedogojik derslerinin yanı sıra ağırlıklı olarak haftada sekiz saat da resim derslerinde temel sanat eğitimi aldı. 1966 yılında sınıf öğretmeni olarak mezun olan Erdem, bir yıl ilkokullarda sınıf öğretmenliği yaptı. Almış olduğu sanat eğitiminin dürtüsü ile şimdki adı Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi olan dönemin İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü’nün uygulamalı yetenek sınavını kazanarak 1967yılında bölüme kaydını yaptırdı. Üç yıl gördüğü resim eğitiminin ardından resim öğretmeni olarak mezun olup; 1970 yılından 1974 yılına kadar Urfa Kız İlköğrtmen Okulu’nda resim öğretmenliği yaptı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitim enstitülerine eleman kazandırmak amacıyla açmış olduğu sınavı başararak; 1974 yılında İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü, Grafik Dalı öğretmenliğine atandı. Altı yıl sonra Atatürk Yüksek Öğretmen Okulu öğretmenliğine atanan Basri Erdem, 1985yılında Marmara Üniversitesi’nde Lisans tamamladı. Doktoraya eşdeğer Sanatta yeterlik ünvanını 1986’da alan sanatçı , 1.Asya Avrupa Bienali’ne katıldı. 1987 yılında Doçent 1997 yılında da Profesör oldu. Yurt dışında çeşitli sanat etkinliklerine katılarak eserleri sergilenen Erdem, 2007 yılına kadar Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalıştıktan sonra, kendi isteği ile emekli oldu.
Halen Fevziye Mektepleri Vakfı üniversitesi olan Işık Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görevine devam etmektedir.
Sergileri
1997 Başak Sıgorta Sanat Galerisi İzmir
1998 Mıknatıs sanat Galerisi Ankara
1999 Akpınar Sanat Galerisi Ankara
2000 Art Hall Sanat Galerisi İstanbul
2001 Mıknatıs Sanat Galerisi Ankara
2003 Galeri IV. Sanat Erguvan Kat istanbul
2003 YEKÜV Nilüfer Gökay Eğitim ve Kültür Merkezi İstanbul
2004 Kaynak Sanat Galerisi İstanbul
2006 Palet Sanat Galerisi İstanbul
2008 Art Park Galerisi Ankara
2008 Bakraç Sanat Galerisi İstanbul
2008 YEKÜV Nilüfer Gökay Eğitim ve Kültür Merkezi İstanbul
Bahattin Odabaşı Kimdir?
Sivas Gürün’de 1947 yılında doğan Odabaşı, Eğitim Enstitüsü Resim Bölümünü birincilikle bitirdi. 1968 yılından bu yana yurtiçi ve yurtdışında 200’e yakın karma sergiye katılan ve kişisel sergi açan Odabaşı, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Resim Ana Sanat Dalı’nda yardımcı doçent olarak görev yaparken, 1996 yılında emekli oldu.
İstanbul Beykoz’daki özel atölyesinde 2006 yılından bu yana sanat çalışmalarını sürdüren Odabaşı, sanat fuarları ve sempozyumlara katılarak, birikimlerini sanat dünyası ile paylaşıyor.
Çağdaş Türk resim sanatında özgün bir doğa yorumcusu olarak tanınan Odabaşı, halen İstanbul Arel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapıyor.
GİRİŞ
Tarih boyunca alt kültür müziklerinin pek çoğu sosyo – ekonomik sınıflaşma sonucu baskıya maruz kalan ve ezilen gruplardan çıkmıştır. Araştırmanın konusu olan Caz müziği de bunlardan biridir. 1880’lerde New Orleans’ta gelişmeye başlayan Caz müziği Blues ile birlikte Amerika Birleşik Devletleri’nde doğan siyahi yerel müziklerin atası olarak kabul edilmektedir. Kaynağında Afrika – Avrupa kökenli ritm ve melodilerin, tarlalarda söylenilen iş şarkılarının, dinsel müziğin, Fransızların sokak şarkılarının, halk dansları müziklerinin var olduğu Caz, siyah Amerikalıların etkilendiği çok değişik müzik türlerinin sentezidir. İmprovizasyon (doğaçlama) ve swing (salınım) etkenleri Caz stillerinin temelini oluşturmuştur. Doğaçtan anlatılan hikayelere, “çağrı ve yanıt” ilişkisine dayanan Caz, doğal ruhsal tepkilerin ses ve ritmle anlatılmasına olanak verir.
KÖKEN
Amerika’lı caz eleştirmeni Marshall W. Stearns şu tanımı yapar: “Caz, Afrika – Avrupa kaynaklı melodi ve ritmin, Avrupa armonisi ve çalgılarıyla birleştirilmesi sonucunda doğaçtan çalınan Amerikan müziğidir.” Bu yalın tanımın içinde yer alan “Amerikan” sözcüğü tepkiyle karşılanmıştır. Uzmanlar, bu müziğin “Amerika’dan dolayı” değil, “Amerika’ ya rağmen” gerçekleştiğini söylerken haklıdırlar. Buna göre tanımdaki “Amerikan müziği” yerine “uluslararası müzik” sözcüklerini koymak doğru olacaktır. Cazın doğum yeri ve beşiği Amerika’dır; cazı yaratan insanlar ise zencilerdir. Eğer Afrika’lı zenciler 16. yüzyılın sonlarından 19. yüzyılın son çeyreğine kadar köle tüccarları eliyle Amerika’lı toprak sahiplerine getirilip satılmasaydı, caz müziği doğmayacaktı.
Öte yandan caz, çeşitli müziklerin karışımıdır: Afrika’nın halk müziği, zenci kölelerin tarlada çalışırken söyledikleri iş şarkıları, İngiliz’lerin dinsel müziği, Fransız’ların sokak şarkıları ve halk dansları müziği ile Fransız bando müziği, İspanyol sömürge müziği ve bir ölçüde kızılderili müziği… “Bütün bunlar zencinin potasında eridi ve en bol, en etkileyici gereç, blues, ortaya çıkan müziğe ayrıca çeşnisini verdi.”
2.CAZIN DOĞUŞU VE KÖKENLERİ
Caz müziği 1880′ lerde New Orleans’ta gelişmeye başladı ve 1920’lerin başında New York, Los Angles ve Chicago’da yapılan kayıtlarla son şeklini aldı. O zamanlar birçok değişik akım cazın ortaya çıkışında yol gösterici olmuştur. Bunlardan biri melodilerin ve akorların eşliğinde simgesel olarak özgürlüğe kavuşma çabalarıydı. Bu akım bugün doğaçlama olarak tanımladığımız olaya liderlik etmiştir. Bir diğeri ise, siyahi Amerikalıların yarattığı blues ve ragtime gibi müzik türleriydi.
Caz müziğinin neden ve nasıl Amerika’da ortaya çıktığını ve bu kadar farklı türde müziğin nasıl biraraya geldiğini anlayabilmek için, Afrikalıların kölelik Amerika’sındaki yaşamlarına göz atmamız gerekir. Afrikalı köleler Amerika’ya getirildikleri zaman yanlarına müzik aletlerini almalarına izin verilmemişti. Ama onlar müzikal zevklerini ve geleneklerini yanlarına almışlardı. Afrikalıların yüzyıllar önce yaptığı bu hareket, Avrupa müziğinin neden Afrika kökenli Amerikalılar tarafından çalındığında daha farklı duyulduğunu biraz da olsa anlamamıza yardımcı olabilir. Örneğin bazı köleler Avrupa kökenli kilise müziklerini, yöresel müzikleri ve dans müziklerini kendi müzik zevk ve geleneklerine uyacak şekilde değiştirdiler. Onların çocukları da atalarının müzikteki bu davalarının peşinden gittiler. Böylelikle bu müziksel tercih nesilden nesile devam etti.
2.1.Caz neden New Orleans’da ortaya çıktı?
Fransızlar 1718 yılında New Orleans’ a yerleşmeye başladılar ve 1719 yılında yüz kırk yedi siyah köle buraya getirildi. 1722 yılının başında New Orleans’ta kölelik tamamen yayılmamıştı, hala özgür siyahlar vardı. 1763 yılında Fransızlar Louisiana topraklarını İspanyollara hediye ettiler. Ancak 1769 yılına kadar İspanyolların kuralları bu topraklar üzerinde tam olarak geçerli olmadı. Daha sonrasında gelen İspanyol kurallarına rağmen, Fransızların dilleri ve gelenekleri hep ön plandaydı. 1801’de İspanyollar Louisiana’yı Fransızlara geri verdiler. Ancak İspanyolların koymuş olduğu kurallar, 1803′ te Louisiana Amerika Birleşik Devletleri tarafından Fransızların elinden alınana kadar, geçerliliğini sürdürdü.
İspanyolların bu topraklar üzerindeki etkisi bazı sosyolojik örneklerde göze çarpıyor. Örneğin o yıllarda farklı etnik gruplardan insanların birbirleriyle evlenmeleri Louisiana’da çok sık gerçekleşen bir olaydır. Ayrıca İspanyol kuralları çok sayıda kölenin özgür kalmasını sağlamış, bu da özgür siyahların sayılarının artmasına neden olmuştur. 1800′ lerin ortalarında siyah ve beyaz ırkın biraraya gelmesi, Avrupa ve Afrika geleneklerinin etkileşimlerine yol açmıştır. İki ırkın birleşmesinden oluşan bu yeni ırk Creole toplum olarak bilinir ve Creole’ler biraz Afrikalı biraz da Fransızdır.
New Orleans caz müziğinin ortaya çıkması için ideal bir yerdi. Mississippi Nehri’nin ağzının yakınında olan New Orleans Amerika için gelişmekte olan bir ticaret yoluydu ve bu nedenle o zamanlar ticaretin merkeziydi. Ticari öneminin yanısıra bir liman şehri olduğu için buraya dünyanın heryerinden insanlar geliyordu ve New Orleans günden güne kozmopolitik bir yerleşim merkezi şeklini alıyordu. Bu kadar renkli bir yerin eğlence hayatı da çok renkliydi. New Orleans’ta birçok bar vardı ve bu barlarda sık sık dans partileri yapılıyordu. New Orleans’ taki bu yoğun eğlence hayatının sonucu olarak, bölgedeki müzisyenlere birçok iş imkanı doğuyordu.Bu dönemde canlı müziğe çok büyük bir istek vardı ve yeniliklere olan ihtiyaç devam ediyordu.
Bu istek ve ihtiyaaçlar müzisyenlerin yeni stiller yaratmalarına neden oldu. Müzisyenler değişik ve garip yaklaşımları harmanladılar, gözden geçirip yeniden düzenlediler. Bu gelişmeler cazın ortaya çıkışında büyük rol oynadı.[3]
2.2.Caz’ın kökenindeki yapı
İlk ortaya çıkışından şimdiye dek, caz 19 ve 20. yüzyıl Amerikan popüler müziğinden etkilenmiştir. Caz terimi ilk batı kıyısında ortaya çıkmış ve Chigago’da 1915’lerde yapılan müziği tanımlamak için kullanılmıştır. Bu zamandan öncede caz New Orleans’ta yapılsa da caz ismi ile adlandırılmamaktaydı.
Caz’ı ta. dayanır. Belki de onu bir sanat müziği formu olarak tanımlayabiliriz Amerika kökenli ama siyahların Avrupa müziği ile karşı duruşlarıyla şekillenen bir form olarak.
1843’e dek New Orleans’da Afrika dans ve davullarının olduğu festivaller düzenlenir tıpkı benzerlerinin New York ya da New England’ta yapıldığı gibi. Afrika geleneksel müziği Avrupa tarzı armoni içermez , tek seslidir.
19 uncu yüzyılın başlarında Avrupa sazlarını çalmayı öğrenen siyah müzisyenlerin sayısı artmaktadır. Sonuçta Güney Amerika, Karayip ve diğer köle melodileri salon müziği olarak piyano ile icraya başlanır. Siyah köleler “harmonik” tarzları da öğrenerek kendi müzikleri ile harmanlarlar.
2.3.Başlangıç dönemi
Zencilerin en yoğun olduğu New Orleans’ ta doğan caz, Mississipi nehrindeki gemilerde çalan müzisyenler tarafından Amerika’ nın içlerine yayılmıştır. Bilinen ilk caz parçalarını Buddy Bolden (trompet) ve Jerry Roll Morton (piyano) yapmıştır (1895-1905)
“New Orleans Stili” nin ritmik yapısı “Avrupa Müziği” nin “Marş” ritmine çok yakındır. Caz ritmine özgü o bilinen “dalgalanma” henüz bu stilde yoktur. Genel anlamda dalgalanmayı, 1. ve 3. zamanlardaki güçlü vuruşlar yerlerinde kalırken, 2. ve 4. zamanların da vurgulanması yaratır. Oysa “New Orleans Stili” nde bu ritmik olguya pek rastlanmaz. Vurgular 1. ve 3. Zamanlardadır.
“Hot” (ateşli) çalış, ilk kez “New Orleans Stili” nde görülür. Bu çalış tekniği, anlatımın son derece sıcak oluşuyla karakterize edilir. “Sound”, (müzikal tını, ses) “cümleleme”, “vibrato” teknikleriyle özgünleşir. Müzisyenler, enstrümanlarını “çalmaktan” çok, onlarla “konuşarak” duygularını yansıtırlar.
Kornetçi Buddy Bolden, sonradan “jazz” olarak adlandırılacak tarzın öncülerinden biri olarak zikredilen bir müzik topluluğunun başıydı. 1895 – 1906 yılları arasında New Orleans’da çaldı. Bolden’dan bugüne gelen herhangi bir plak kaydı yok ama Bolden topluluğunun repertuvarında bulunan “Buddy Bolden Blues” gibi çeşitli ezgiler birçok diğer müzisyen tarafından kaydedildi.
KAYNAKLAR
Ahmet Say – Müzik Tarihi Kitabı (Müzik Ansiklopedisi Yayınları 8. Basım) Erişim tarihi: 26.10.15 / 18:10
Bu makale Nar Sanat Eğitim Kursu eğitmenlerinden Burcu Işıl Oğuz tarafından hazırlanmıştır. Buradan indirebilirsiniz.
Rodin Müzesi, hummalı bir restorasyon çalışmasının ardından kapılarını ziyaretçilerine açtı
Paris Hotel Biron’da bulunan Rodin Müzesi üç yıllık hummalı bir restorasyon çalışmasının ardından kapılarını ziyaretçilerine açtı.
Yaklaşık 16 milyon Euro harcanan müze, heykeltıraşın ünlü eserlerini barındırıyor. Yenilenen müzede Rodin heykelleri için iki farklı bölüm tasarlandı.
Heykeltıraşın modern bronz çalışmaları ve kilden heykelleri iki ayrı bölümde sergileniyor. Rodin Müzesi, Fransa’nın en çok ziyaret edilen sanat alanlarından biri. Rodin Müzesi, heykeltıraşın “Cehennemin Kapıları”, “Öpüş”, “Balzac” gibi başyapıtlarına ev sahipliği yapıyor.