Türkiye’de afiş sanatı

Ülkemizde afişçiliğin, Cumhuriyet öncesi döneme kadar uzandığını gösteren bazı belgeler mevcut. Arşivlere bakıldığında söz konusu bu dönemde daha çok toplumu çeşitli kuruluşlara yardıma çağıran afişlerin yapıldığı net bir şekilde ortaya çıkıyor.

Balkan savaşından sonra, toplumu yetimlere yardıma çağıran, yalnızca yazıyla hazırlanmış taş baskı afişlerin kahvelere, Ferah tiyatrosu için yapılmış yine taş baskı afişlerin tiyatro kapılarına asıldığını da hatırlatmalıyız. Ayrıca harf devriminden önce, Darülbedayi için de eski harflerle bir afiş yapılmıştır. Batı’dan getirilen bazı afişler Türk afiş sanatına ışık olmuş, Fransız bisküvileri, İsviçre çikolataları, ilaç ve giyim gibi bazı ürünleri için yapılmış çalışmalar sokaklardan çok dükkanların içlerine asılmıştır.

1950’li yıllara dek Türkiye’de en çok afiş yapan sanatçı İhap Hulusi oldu. 1950’li yıllarda ise Selçuk Önal, Mesut Manioğlu, Fikret Akgün çalışmalarıyla ilgi çekmeye başladı. O dönemlerde en çok afiş üreten sanayi dalı olan sinema da Önal başarılı afişlere imza attı.

Daha sonra Mengü Ertel, yurt içinde ve dışında açtığı sergilerle Türk afiş sanatının gelişiminde önemli katkılarda bulundu.

Grafik sanatının öbür dalları 1970 öncesinde pek etkin olmadığından, afiş sanatçıları daha fazla ön yaptı.