Neşet Ertaş’ın aramızdan ayrılışının 6’ıncı yılı

Türk halk müziğinin en duayen isimlerinden olan Neşet Ertaş ölümünün altıncı yılında çeşitli etkinliklerle anılıyor.

İşte ölümsüz usta Ertaş’ın hayat hikayesi:

Bozlak türkülerini ” feryat ” olarak isimlendiren Ertaş, 1938 yılında Kırşehir’in Çiçekdağı ilçesinde hayata gözlerini açtı. Müzik hayatına başlamasındaki en önemli etken kendisi gibi saz üstadı olan babası oldu. Sanatçının çaldığı ilk çalgı annesinin yaptığı oyuncak bağlamaydı. Küçük yaşta bağlama ve keman çalmayı öğrendi. Küçükken babasıyla köyün eğlencelerinde saz çalıp türkü söylerlerdi.

8 yıl boyunca Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Kırıkkale, Keskin, Yerköy, Kayseri, Yozgat gibi yerleri gezerek babası ile birlikte geçimlerini sağlamaya çalıştı. Hal böyle olunca okula gidemeyen Ertaş’a, ağabeyi okuma ve yazmayı öğretti.

14 yaşında ilk albümünü yaptı.

Babasıyla aynı ruha sahip olduğunu her zaman niteleyen Ertaş, 1950’li yılların başında İstanbul’a gelerek babasının yazmış olduğu ” Neden Garip Garip  Ötersin Bülbül” adlı türküsüyle ilk plağını müzikseverlerine sundu. İstanbul Şen Çalar Plak’tan çıkan bu çalışmasıyla herkesin sevgisini kazanan Ertaş, geniş kitlelere ulaşmış ve tüm Anadolu da dinlenen bir ozan haline gelmiştir.

Geniş halk kitlelerinin yanı sıra musiki çevrelerinde de büyük ilgi uyandıran usta müzisyen “Garip” takma adıyla yazdığı şiirlerinde kendi hayatını tanıttı.

” Türkülerinin Babası “, ” Anadolu Efsanesi “, “Abdal Müzisyen” lakaplarıyla tanınan sanatçı İstanbul’da geçirdiği 2 yıldan sonra Ankara’ya yerleşti ve sanat hayatına burada devam etti.

Ankara Radyosu’nda “Mahalli Sanatçı” unvanıyla programlar yapmaya başladı. Yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle enstrüman çalamamaya başlayan Ertaş, kardeşinin de daveti üzerine tedavisi için Almanya’ya yerleşti.

Türkiye’de çıkardığı plaklar, yaptığı radyo programları, konserler ve düğün performansları sayesinde büyük bir üne sahip olan Neşet Ertaş, Almanya’daki birinci kuşak Türk göçmenlerin de gönlünü kazandı.

Gelenekten gelen türküleri kendine has üslubuyla icra eden Ertaş, 2000’de İstanbul’da verdiği konserle sevenlerinin karşısına yıllar sonra yeniden çıktı.

“Devlet Sanatçısı” unvanını reddetti.

Ertaş, Süleyman Demirel’in cumhurbaşkanlığı döneminde kendisine teklif edilen “Devlet Sanatçısı” unvanını ise “Herkes bu devletin sanatçısı” diyerek kabul etmedi. Abdallık kültürünün son efsanesi olarak bilinen Ertaş, hayatta olduğu dönemde “Unesco Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi” kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca “Yaşayan İnsan Hazinesi” ilan edildi.

Eserlerinde Anadolu insanının acı ve kederini dile getirdiğini ifade eden Ertaş’a, İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı tarafından 2011’de fahri doktora unvanı verildi.

Aynı zamanda sanatçının bağlamadaki tavrı ve türküleri konservatuvarlarda ders olarak okutuldu. Hayatı ve eserleri Prof. Dr. Erol Parlak tarafından iki ciltlik bir kitap halinde yayımlanan Neşet Ertaş, 25 Eylül 2012’de İzmir’de prostat kanserine yenik düşerek 74 yaşında vefat etti.