Mozart neden Türk Marşı besteledi?

Kültür tarihinde ender görülen cinsten bir yaratıcılığa sahip olan Mozart’ın Türklerle ilişkisi gençlik çağında başlamıştır. Mozart için Türklerin ayrı bir önemi söz konusudur.

Osmanlı’nın Viyana’yı kuşatması sırasında ve sonrasında, Avusturya Macaristan İmparatorluğu’nun yurttaşları olmak üzere hemen hemen Avrupalılar Türklerle iletişim içine girmiştir. Viyana kuşatmasından başarılı bir sonuç elde edemeyen Osmanlı, korkutucu bir düşman olmaktan çıkıp merak unsuru olmuştur. Bu dönemde Osmanlı kıyafetleri hem erkekler hem de kadınlar arasında moda olmuş, Türk kahvesi Viyanalıların vazgeçilmezi haline gelmiştir. Bu dönemde Türk Kahvesinin tiryakisi olan isimlerden biri de Mozart’tır. Mozart Türk kahvesinden etkilendiği kadar mehter takımının vurmalı ve üflemeli algılarından yani mehter müziğini de büyüleyici bulmuştur.

Bütün bu gelişmeler Avrupa’da Türklerin sanata damgasını vurmasını sağlamış ve  18. yüzyılda Avrupa’da ‘Türk operası’ akımı başlamasına sebep olmuştu. İşte ‘Türk operası’ akımının sayısı yüzü aşan örnekleri arasında en ölümsüz olanı  Mozart’ın ‘Saraydan Kız Kaçırma” adlı eseri de bu dönemde hayat bulmuştur.

MOZART’IN TÜRKLERE HAYRANLIĞI TÜRK MARŞI’NA HAYAT VERDİ!

Mozart’ın Türk müziği motiflerine ve harem hikayelere ilgisinin bir ürünü olan “Saraydan Kız Kaçırma” operasında korsanlar tarafından kaçırılarak Osmanlı sarayına ya da paşa konağına satılan bir Avrupalı genç kızın vatanındaki sevgilisi tarafından bin türlü hile ve desiseye başvurularak kaçırılması temasını işlenmektedir.

Mozart’ın bu eseri Viyana’da kendisine duyulan hayranlığın artmasına ve imparatorun gözüne girmesine yol açmıştır.

Türk müziğinin ritmik, ezgisel ve tınısal özelliklerine duyduğu ilgiyi ilk olarak Saraydan Kız Kaçırma operasıyla dışa vuran Mozart, sonrasında dünyanın ‘Türk Marşı’ olarak adlandırdığı ünlü eserine imza atmıştır. Hala Mozart’ın en sevilen eserleri arasındaki yerini koruyan “Türk Marşı”nın  aslında K.V. 331 La major piyano sonatının “Alla Turca” başlıklı son rondo bölümü olduğunun altını çizmekte fayda var.

Mozart’ın müziği Alman fizik bilgini Alfred Einstein’in dediği gibi “Her kuşakta türlü parıltılarla ışıldayan saf altına dönüşmüştür. Onun evrensel düzenle tınlayan müziği, er geç yeryüzü ruhuna katılıp ruhtan ruha geçerek dünya karmaşasının bitimine yardım edecektir.”