İşte karşınızda Cézanne -1

Paul Cézanne, 19 Ocak 1839 yılında Aix şehrinde giderek dahada çok zenginleşen bir anne ve babanın gayri meşru çocuğu olarak dünyaya gözlerini açtı. O zamanlarda kırk yaşında olan babası Louis Auguste Cézanne, şapka üzerine hem imalat hem de ithalat yapan bir işletmenin başındaydı ; Paul’ün çok daha gen yaşında olan annesi Anne Êlisabeth Honorie Aubert de daha önceden orada çalışıyordu.

Anne ve babası aradan beş yıl geçtikten sonra resmi bir nikah ile evlendi, 1848 yılında Louis-Auguste bir ortak bulup çok karlı bir banka kurdu. Paul, üç çocuğun en büyüğüydü. 1841’de Marie, ondan tam üç yıl sonra sonraysa Rose doğdu.

Hırslı bir babaya sahipti Paul ve tek erkek çocuğuydu. Yaşamının neredeyse büyük bir bölümünü babasının ona hiç uymayan beklentileriyle mücadele ederek geçirdi.

Paul her şeye rağmen mutlu bir çocukluk geçirdi. Değişken bir mizaca sahip olsa da enerjik ve akıllıydı, sağlam dostluklar kuran, çok başarılı bir öğrenci idi. En yakın arkadaşı genç Êmile Zola’ydı ; Collége Bourbon ‘da 1852’de sınıf arkadaşı olduklarında Cézanne onu zorba insanlardan korumuştu.

Cézanne, Zola ve arkadaşlar gruplarının üçüncüsü Baptistin Baille – daha sonra Paris’te saygın bir ışık ve ses bilimi profesörü olacaktı- doğaya, sanata, şiire fikirlere ve gözlemlere yönelik tutkularını paylaşarak unutulmaz anılar biriktirdiler.

Okulda herkes tarafından ” sıkı dostlar ” diye tanınan Cézanne ve iki arkadaşı hem entelektüel hem şiirsel ideallerini paylaştılar, zamanın olanaklarından ve sorunlarından ilham alarak yaratıcı tutkularını plana döktüler. Fransa’da sosyalist ve anarşist idealler politik manzarayı şekillendiriyor,hızlı teknolojik değişim ve kentleşme ise toplumun tümünü etkisi altına alıyordu. Okudukları kitaplar ve dergiler sayesinde, bu değişimlere duyarlı olan ve iz bırakan hem romantik hem de realist akımın sanatçı ve yazarlarına büyük bir tutkuyla kendilerini kaptırıyorlardı.

Henüz ressam olacağı daha belirsiz olsa da duyduğu heves ortadaydı, nitekim 1857 yılında Aix’te belediyenin ücretsiz akşam okulunda resim derslerine başladı.Hem canlı model çizimi çalışmaları hem de okulun bitişiğindeki müzede yer alan antik heykellerin ve orijinal mermerlerin alçı kopyalarını yaptı.

Ancak Şubat’ın 1858 yılında her şey birden değişti. Zola Paris’e taşındı, Cézanne ve Baille ‘i bir başına bıraktı. O yılın Aralık ayında, Paris’i ve sanatla uğraşmayı düşleyen ,ancak babasının baskısıyla başka bir meslek edinmek zorunda kalan  mutsuz Cézanne , hukuk okumak için Aix Üniversitesi’ne kayıt oldu. Zola’ya : ” Hukuk; çarpıtılmış bir laf kalabalığından ibaret olan şu berbat hukuk ” diye yazmıştı.

” Üçümüz daha yaşamlarımızın başındayken karşılaştığımızda bilmediğimiz bir gücün dürtüsüyle – birbirimizin elini tutup asla bırakmamaya yemin ettik ; hiçbirimiz birbirimizin zenginliğini, malını,mülkünü merak etmedik. Peşinde olduğumuz şey, yüreklerimizin ve aklımızın değeriydi ; gençliğimizin etkisiyle gözlerimizin önünde çekici bir halde asılı duran geleceğimize uzanmaya çalışıyorduk ”       Zola’dan Baille’e. 1860