“Büyük fotoğrafçı olmak için yetenek değil, kararlılık gerekir.”

“Tarih hakkında hiçbir şey bilmiyorum, sadece size neler olduğunu anlatıyorum.” Chris Killip

Chris Killip 1970’lerin sanayileşme sürecinin, İngiltere’nin kuzeyinde yaşayan topluluklar üzerindeki yıkıcı etkisini belgelemiş, sosyo-politik eşitsizlikleri yansıtarak kuşağının önemli fotoğrafçıları arasında yer almayı başarmıştır. Margaret Thatcher dönemini fotoğraflayan Killip,  uygulanan neo-liberal politikalar ve hükumetin kayıtsızlığı sonucunda yoksulluğa sürüklenen bir halkın trajedisini yansıtmıştır.

1964 yılında ticari fotoğrafçılıkta çalışmak için Londra’ya taşınan Killip, New York’ta Paul Strand ve Walker Evans’ın gerçekçi fotoğraflarını görüp etkilendikten sonra, ticari fotoğrafçılığı bırakıp belgesel fotoğrafçılığa yönelmeye karar verdi. İngiltere’nin kuzeyinde, ülkenin üç ana ağır sanayisinin (çelik işleri, tersaneler ve kömür madenleri) düşüşünü fotoğrafladı.  Petrol ve IMF krizleri, Kuzey İngiltere’deki yaşamın belirleyici koşulları haline gelmesiyle Newcastle’a yerleşmeye karar verdi. Kuzeydoğuda çekilen fotoğrafların çoğunda en çok dikkat çeken tema, üretim kasabalarının sekteye uğraması ve ülkenin bazı bölgelerinde ortaya çıkan sosyal dağılmadır.

Chris Killip; Man Adası’ndaki kömür madencilerini, lastik fabrikasında işçileri, günlük hayata sinen atmosferi, siyah-beyaz ve grinin tonlarıyla sanatsal, ancak gerçekçi bir üslupla yansıttı. Kuşkusuz bu görüntüler, tarihsel ya da sosyolojik olgudan çok daha fazla şeyin ifadesidir. Dramatizasyondan uzak olan görüntüler politik bir yıkımın eşiğinde, yaşama tutunmaya çalışan bireylerin;  hüznünü, umutsuzluğunu ve yok-oluşunu gözler önüne seriyor.

“Benim için insanlar fikirlerden önce gelir.” Chris Killip