Borusan’da Philip Glass’tan Radiohead’e minimalist zirve!

Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ve Borusan Müzik Evi, 19 ve 20 Kasım’da müzik dünyasının sevilen piyano ikilisi Katia ve Marielle Labèque’i iki konserde ağırlayacak. Günümüzün en büyük bestecilerinden Philip Glass’ın ‘İki Piyano için Konçertosu’nun Türkiye prömiyerini seslendirmek için İstanbul’a gelen Labéqueler, ertesi gece John Cage’ten Radiohead’e Erik Satie’den Arvo Pärt’a minimalist müziği bütün hatlarıyla yaşattıkları, tüm dünyada büyük ilgi gören projeleri ‘Minimalist Dream House’ ile Borusan Müzik Evi’nde olacak.

Konserlerin ilki 19 Kasım Perşembe akşamı saat 20.00’de İstanbul Lütfi Kırdar’da olacak. Gecenin sürprizi günümüzde yaşayan en ünlü ve popüler bestecilerden biri olan ve dünya çapında büyük bir hayran kitlesi bulunan Philip Glass’ın İki Piyano için Konçertosu’nun Türkiye prömiyeri olacak. Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ile birlikte Los Angeles Filarmoni Orkestrası, Paris Orkestrası, Göteborg Senfoni Orkestrası ve İspanya Ulusal Orkestrası tarafından Glass’a sipariş verilmiş bu yapıtın ilk seslendirilişi başta Glass hayranları olmak üzere, tüm çağdaş müzik tutkunları tarafından heyecanla bekleniyor. Labèque kardeşlerin BİFO ile vereceği bu konser gecesi, prömiyerin ardından, W.A. Mozart’ın Fa Majör Divertimento’su ve F. Mendelssohn’un 1. Senfoni’si ile tam bir klasik müzik ziyafeti olarak devam edecek.

Philip Glass’ın dünyasını keşfedip dinleyenlere sunarak, onun müziğinin prömiyerlerini yapma şansını yakalamış olan Katia ve Marielle Labèque kardeşlere, Philip Glass’ı ve onunla geçen prova sürecinin kendileri üzerindeki etkisini sorduk, aldığımız cevap ise sanatçıların ağzından bu yaşayan efsaneyi tanımlar nitelikteydi; “Philip Glass, seyircisi ile bağlantı kurma konusunda olağanüstü bir kapasiteye sahip. Bir senfoni de yazsa, oda müziği ya da film müziği de yazsa, ne olursa olsun müziğini dinleyen insanlarla olan muhteşem bağını koruyor. Onunla çalışma sürecimiz, prömiyerini yapacağımız bu konçertonun prova süreci, son derece rahat ve mutluluk vericiydi. Onunla bir arada olup her şeyden, her konudan konuşabilmek harikaydı. Fakat müzik her zaman önce gelir; onunla buluşmalarımızdan önce ikimiz birlikte saatlerce çok yoğun bir çalışma süreci geçiriyorduk.”

Ses ve ezgi zenginliğinin en güzel sunum şekillerinden biri olan iki piyano kombinasyonunun müzikseverler için oldukça cazip iki programla izlenebileceği bu konserlerin ikincisi ise 20 Kasım Cuma akşamı saat 20.00’de Borusan Müzik Evi’nde olacak. Konserin programı son derece ilgi çekici; Fransız müziğinin 20. yüzyılın başındaki öncü bestecilerinden Erik Satie, Amerika’nın geçen yüzyıldaki sıra dışı sesinin -ya da manidar sessizliğinin- simgesi John Cage, Estonya’nın minimalizme olduğu kadar çağdaş dini müziğe de katkılarıyla efsaneleşen bestecisi Arvo Pärt ve bir önceki konserlerinin başkahramanı Philip Glass’ın yapıtlarından bir seçki, geceye muhteşem bir başlangıç olarak.
Labèque piyano ikilisine elektrogitar ve vokalde David Chalmin, elektrobasta Alexandre Maillard ve davulda Raphael Séguinier’in eşlik edeceği “Minimalist Dream House” adını taşıyan konser, bu başlığı sanatçıların aynı adlı projesinden alıyor. New York’tan dünyaya yayılan bir müzik akımı olan minimalizmin, avantgarde müzikten rock’a kadar nüfuz eden dilini gözler önüne seren “Minimalist Dream House” projesi, yalnızca yukarıda adı geçen bestecilerin değil, Aphex Twin, Radiohead, Sonic Youth gibi gruplardan seçilmiş parçalarla da çağdaş müziğin geniş ufuklarını yeniden keşfediyor.

Katia ve Marielle Labèque kardeşlerin, daha ilk gününden itibaren çok heyecan verici olarak nitelendirdikleri “Minimalist Dream House” projesi, dünyanın önemli müzikevlerinde dinleyiciyle buluştu ve çok ilgi çekti. Projenin stüdyo aşaması görüntüleriyle, bizlere sanatçıların müzikle yaşadıkları keyifli anlara yakınlaştırırken, projenin çekiciliğini de kat be kat arttırdı. Labèque’ler, bu özgün projeyi Radikal okurları için şu sözlerle anlattılar; “Minimalizm, 20. yüzyılın başında yaşadığımız müzik devriminden bu yana, bu sanatta yaşanan en büyük hareketti. Bunun günümüz müziğinde -yeni müzikte- poptan rock’a tüm alanlarda nasıl yansımaları olduğunu yaşamak ve yaşatmak istedik. Günümüz müziğin bir parçası olmak, çağdaş olanla bağlantıda olmak bizim için son derece önemli. Bu proje bizim için bitmiş değil, mutlaka devam edecek. Topluluktaki müzisyenlerin besteleri ve yeni fikirleri var. UbuNoir ve Triple Sun gibi son derece ilgi çekici bir projeler ile bu fikre katkılar sağlamaktalar. Ortaya çıkacak yeni müzikleri dinleyenlerimize sunmak için sabırsızlanıyoruz.” Labèque’lerin bu sözlerinin, müzik severler için en az konserlerin programları kadar davetkâr olduğunu düşünmekteyiz, orada görüşmek üzere…