Ay Işığı Sonatını tanıyalım…

Ludwig Van Beethoven’ın 1792-1822 yılları arasında yazdığı 32 sonat içinde en tanınmışı, hiç şüphesiz, No.14 Do diyez minör Sonat, nam-ı değer Ayışığı Sonatı’dır.

Bu sonatla ilgili bir çok hikaye vardır…

Bir gün Beethoven, bir arkadaşı ile birlikte Viyana sokaklarında dolaşmaktadır. Tam bu sırada bir apartmandan piyano sesi geldiğini duyar ve kafasını kaldırıp bakar. Apartmanın ikinci katındaki cam açıktır ve ses oradan gelmektedir. Arkadaşına, çalan kişinin muhteşem çaldığını ve onu görmesi gerektiğini söyler. İkisi birlikte ikinci kata çıkıp kapıyı çalarlar. kapıyı açan kadın, Beethoven’ı hemen tanır ve şok olur. Beethoven, piyano sesine geldiğini ve mutlaka çalan kişiyi görmek istediğini söyler. Kadın, piyanoyu çalanın kızı olduğunu ve tanışmaktan mutlu olacağını belirterek onları içeri alır.

Beethoven, piyano çalan kızın olduğu odaya girer. Annesi kıza, Beethoven’ın geldiğini söyler ve kız çok heyecanlanır, hemen ayağa kalkar, fakat kız kördür. Bunu gören Beethoven, “lütfen benden birşey isteyin” der, maddi bir şey isteyeceklerini düşünerek. Kızın cevabı şu olur; “ben hiç ayışığı görmedim, bana ayışığını anlatır mısınız?”
bunun üzerine Beethoven piyanonun başına geçerek, ayışığı sonatını, doğaçlama olarak besteler.

Anlatılan bir diğer rivayette ise Sonat o zaman 16 yaşındaki ve bazı uzmanlara göre bestecinin “ölümsüz sevgili”si olan güzel Kontes Giulietta Giucciardi’ye adanmıştır. o günlerde kontese tutkulu bir aşkla bağlanan Beethoven arkadaşı Wegeler’e yazdığı mektupta “Şimdi tekrar biraz daha mutlu yaşıyorum ve insanlar arasına karışıyorum. Bu değişikliği, beni seven ve benim de sevdiğim sevimli, büyüleyici genç bir kız yarattı. İki yıldan beri tekrar biraz mutluluk duyuyorum.” diyordu.

Hangi rivayetin tam olarak doğru olduğu bilinmese de yaşamı boyunca sağlık sorunları çeken Beethoven 56 yaşında öldüğünde dünyaya kazandırdığı çok sayıda bestesinden 9. Senfoni kadar en tanınmışı olan Ayışığı Sonatı’nı dinlerken bahşedilen rivayetlerdeki gibi ne kadar romantik bir eser olduğu konusunda sanırım hemfikir olmayan yoktur.  Bu yazıyı okuduktan sonra dinlemeniz dileğiyle…