Unesco’ya bağlı WFP’nin gözetiminde yapılan Uluslararası Kadın Şiiri Festivali “FeminİSTANBUL” bu yıl 1 – 3 Kasım tarihleri arasında üçüncü kez düzenlenecek. “Birlikte Çeşitlilik” manifestosuyla yola çıkan FeminİSTANBUL; kadınlığın sorunlarına dair evrensel bir fikir, sanat ve diyalog platformu olma yolunda güçlü bir adım daha atıyor.

Kadın Şiiri Festivali
Uluslararası FEMİNİSTANBUL Kadın Şiiri Festivali, adı üzerinde, “kadın şiiri” festivalidir. Yani teması kadındır, kadın sorunlarıdır, kadının her türlü halini içerir. Cinsiyetçi ya da salt feminist bir festival değildir. Dünyada birçok örneği olduğu halde, Türkiye’de bir ilktir. Kadın temalı şiirleriyle, kadın, erkek, LGBT, her dilden, her cinsten, dinden, ırktan ve milletten şair etkinliğe katılıyor.

Dünya’nın Her Yerinden Şairler FeminİSTANBUL’a Geliyor
Bu yıl üçüncüsü düzenlenen festivalin organizasyon komitesinde Hilal Karahan, Dilruba Nuray Erenler ve Emel Koşar var. 1 – 3 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek Festival, dünyanın her yerinden gelen şairleri ağırlamaya devam ediyor. Hindistan, Peru, Arap ülkelerinin her biri, İtalya, İspanya, Romanya, Bulgaristan, İngiltere, Sırbistan, Bosna Hersek, Arnavutluk, Almanya, Macaristan …dan gelen şairler kendi ülkelerindeki kadınların sorunlarını şiirle dile getiriyor; birlikte çözüm üretmeye çalışıyor ve ulusal kıyafetleriyle şiir okuyorlar.

“Birlikte Çeşitlilik”
İlk defa 2016 yılında düzenlenen organizasyonun manifestosu “Anadiline karşı kadın dili” olarak oluşturulmuş; teması edebiyat ve şiirde kadın dilini incelemek üzerine kurulmuş. 2017 yılında “Tuzun Sınırları”yla mülteci sorununa değinilmiş ve mülteci şiirleri okunarak bu konuya dikkat konulmuş. Bu yılın teması ise “Birlikte Çeşitlilik”. Temayı Unesco’ya bağlı World Festival of Poetry (Dünya Şiir Festivali) organizasyonun Kıtalararası Direktörü ve Writers Capital Foundation (Kapital Yazarlar Vakfı)’nın Genel Sekreteri olan Hilal Karahan şöyle açıklıyor; “Dünyanın farklı ülkelerinde farklı kadınlık sorunlarıyla karşılaşıyoruz. Biz kadınlar değişiğiz, farklıyız, çeşitliyiz. Ama temelde hepimiz dünyanın ve insanlığın üretenleriyiz. İnsanlık varsa bizim sayemizde var. Biz kadınların ortak mirası ve ortak özelliği bu çeşitliliktir. Çeşitliliklerimizi kucaklıyoruz. Kadın olmayı kutluyoruz ve bir armağan olarak kabul ediyoruz. İşte bu kutlama için buluşuyoruz. Dünyanın neresinde olursak olalım hep birlikte olmak ümidiyle…” diyerek açıkladı.

2018 Uluslararası FeminİSTANBUL Kadın Şiiri Antolojisi
Önceki yıllardan farklı olarak bir de şiir antolojisi hazırladıklarını belirten Karahan, “2018 Uluslararası FeminİSTANBUL Kadın Şiiri Antolojisi’ne tüm dünyadan 55 şair katıldı. Çevirileri ben, Ayten Mutlu, Mehmet Hakkı Suçin, Volkan Hacıoğlu ve Mesut Şenol yaptık. Dünyada pek çok benzer çalışma olmasına rağmen, Türkiye’de bir ilk oldu. İnşallah bundan sonraki yıllarda da devam edecek.” şeklinde konuştu.

Metro Türkiye, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından bu yıl “Okullar Okulu” temasıyla gerçekleştirilen 4. İKSV Tasarım Bienali’nin Stüdyo X’te yer alan Sindirim Okulu’na “Yiyecekler ve Gelenekler” tema sponsoru oldu.

Sponsorluk kapsamında Anadolu’nun kadim yemek kültürünün en önemli sembollerinden olan tahta kaşıkları odağına alan “Tasarımı Kaşıkla” projesinin sergi açılışı, 25 Ekim Perşembe günü Türkiye’nin ilk gastronomi keşif platformu olan Gastronometro’da gerçekleştirildi.

Türk Mutfağı ve değerlerine sahip çıkma hedefiyle, gelecek nesiller de görebilsin diye değerli projelere imza atan Metro Türkiye, 4. İKSV Tasarım Bienal tema sponsorluğu kapsamında “Tasarımı Kaşıkla” sloganıyla 2 farklı gruba yönelik tasarım yarışması düzenlendi. Tasarım öğrencileri ile Metro’nun çalışanları ve müşterilerini de dahil olduğu yarışmada, bienalin bir parçası olmak isteyenler, kaşığın onlar için ne ifade ettiğini boyayarak, süsleyerek veya şekillendirerek tasarımlarını oluşturdu.

Tüm geçimini tahta kaşık işinden sağlayan Kütahya’nın Gediz ilçesine bağlı Saruhanlar Köyü’nde el ustalığıyla hazırlanan kaşıklar, Metro Türkiye’nin aracılığıyla tasarımcılarıyla buluştu. Yarışma kapsamında toplam 1.200 kaşık tasarlandı. Jürinin değerlenmesi sonrası öne çıkan 200 tahta kaşık, 25 Ekim Perşembe akşamı Türkiye’nin ilk gastronomi keşif platformu Gastronometro’da sergilenmeye başladı. Metro Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Boris Minialai ve İKSV Genel Müdürü Görgün Taner’in ev sahipliğinde gerçekleştirilen sergi yoğun ilgi gördü.

Attığı her adımla Türk mutfak kültürünü koruma, yaygınlaştırma ve geliştirme misyonuyla hareket eden Metro Türkiye, düzenlediği tasarım yarışmasıyla Türk mutfak kültürünün dünden bugüne değişmeyen aktörü “tahta kaşığa” dikkat çekti. Metro, sadece bir yemek aracı olmanın ötesinde, Anadolu’da bereketin simgesi ve hatta gençlerin aşklarını ilan etmek için kullandığı sembol olan tahta kaşığı, bir tasarım yarışmasına konu ederek bu önemli sembolün gelecek nesillere de aktarılması için çalışıyor.

Serginin açılışında konuşan Metro Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Boris Minialai, “Metro olarak ürün satmanın ötesinde, kalbimizi yaptığımız işin tam ortasına koyarak, her çalışmamızda toplum için değer yaratmaya çalışıyoruz. 4. İstanbul Tasarım Bienali sponsorluğumuzda da Türk mutfak kültürünün sahip olduğu hazineleri ortaya çıkarmaya odaklandık. Bu projemizde bize tasarımlarıyla destek olan ve Türk Mutfağı’nın sembolü tahta kaşıklara emeğiyle hayat veren herkese teşekkür ederim.Sergi sonunda tasarlanan kaşıklarla kalıcı bir eser oluşturmayı ve bu eseri de Gastronometro’da daimi olarak sergilemeyi hedefliyoruz.” dedi.

İKSV Genel Müdürü Görgün Taner ise konuşmasında, “İstanbul Kültür Sanat Vakfı olarak etkinliklerimizi yürütürken alanında öncü kurumlarla sürdürdüğümüz uzun soluklu iş birlikleri bize güç veriyor. Metro Türkiye ile de yollarımız ilk kez İstanbul Tasarım Bienali’nde kesişti. Başlattığımız bu verimli iş birliğinin önümüzdeki dönemde de güçlenerek devam etmesini diliyor, tasarıma verdikleri değer ve bu akşamki ev sahiplikleri için de Metro Türkiye’ye ve Sayın Boris Minialai’ye gönülden teşekkür ediyorum.” dedi.

Yarışmanın kazananlarının da açıklandığı sergide, öğrenci kategorisinde Mutlucan Lokmanoğlu “Göz Kararı” tasarımıyla birincilik ödülünün sahibi oldu. Metro çalışanları arasından ise İrem Aksoy “Rebirt” tasarımıyla birincilik elde etti. Öğrenciler mansiyon ödülünü ise “Esneyen Boşluk” tasarımıyla Ceren Ayan aldı.

Birbirinden yaratıcı tasarımların yer aldığı sergide basın ve sosyal medya infleuncerların tasarımları da yer aldı.

Tohum Otizm Vakfı tarafından yürütülen, Milli Eğitim Bakanlığı iş birliği ve TANAP Sosyal ve Çevresel Yatırım Programları çerçevesinde desteklenen, TANAP Doğalgaz Boru Hattı’nın geçtiği 11 ilde (Ardahan, Kars, Yozgat, Erzincan, Giresun, Ankara, Sivas, Kırıkkale, Kütahya, Balıkesir ve Edirne) uygulanacak olan “Eğitime Uzanan Yol Projesi” kapsamında, 22-26 Ekim tarihleri arasında Kütahya’da eğitimler verildi.

TANAP’ın Sosyal ve Çevresel Yatırım Programları kapsamında fon sağladığı 6 projeden biri olan“Eğitime Uzanan Yol” Projesi kapsamında düzenlenen Kütahya eğitimleri İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Başyiğit’in katılımıyla gerçekleşti. Proje kapsamında Tohum Otizm Vakfı tarafından, 22-23-24-25 Ekim tarihlerinde öğretmen seminerleri ile ‘Otizmli Çocuklara İletişim Becerisi Kazandırma’, ‘Otizmli Çocuklara Özbakım Becerilerinin Öğretimi’, ‘Otizmli Çocuklara Bağımsızlık Kazandırma’, ‘Problem Davranışlar ve Başa Çıkma Stratejileri’ ve ‘Ayırt Etme Becerilerinin Kazandırılması, Olumlu Pekiştirme, Öğretim Tasarlama’; 26 Ekim tarihinde ise aile ve farkındalık semineri ile ‘Aileler İçin Otizmli Çocukların Özel Eğitimi ve Eğitimde Haklar’, ‘Öğretmenler İçin Profesyonellik Eğitimi’ konuları ile ilgili uygulamalı eğitimler verildi.

Tohum Otizm Vakfı Kütahya’da eğitim atölyeleri düzenledi.

Kütahyalıların yoğun katılımından mutluluk duyduklarını ve proje ile özel eğitim uygulama merkezleri, özel eğitim sınıfları ve kaynaştırmada öğrenim gören otizmli çocukların nitelikli özel eğitim hizmetlerine kavuşmalarını hedeflediklerini belirten Tohum Otizm Vakfı Genel Müdürü Betül Selcen Özer “11 ilde gerçekleştirilen uygulamalı eğitimlerle öğretmenlerin otizm konusunda bilgi ve beceri düzeylerinde artış sağlanması amaçlanmakta. Bu anlamda proje kapsamında öncelikle TANAP Boru Hattı güzergâhında bulunan 11 ilden seçilen 33 formatör, 990 öğretmen ve 1.100 aileye, sonrasında ise bölge halkına yönelik geniş kapsamlı otizm farkındalık seminerleri düzenlenecek.

Ayrıca Proje kapsamında bu illerde yer alan 33 özel eğitim sınıfının, MEB standartlarına uygun şekilde özel eğitim materyalleri ile donanımı sağlanacak. Proje otizm alanında çalışan uzmanlara yol gösterici olurken, otizmli çocuk ve aileleri nihai faydalanıcı olacak.” şeklinde konuştu.

50’ye yakın yayınevinin katılımıyla düzenlenen Bilkent Kitap Günleri, Ankaralılarla buluştu. Bilkent Center açık otoparkında organize edilen etkinlik sürpriz yazar katılımları, söyleşi ve imza günleriyle renkleniyor.

26 Ekim-4 Kasım tarihleri arasında düzenlenen Bilkent Kitap Günleri kapılarını açtı. Bilkent Center’ın açık otoparkında kurulan kapalı çadırda 50’ye yakın yayınevi okuyucularıyla buluştu. Sürpriz yazarların ve sahafların katılımlarıyla renklenen etkinlikte okuyucular hem büyük indirimlerle buluşuyor hem de imza günleriyle sevdikleri yazarlarla tanışabilme şansına sahip oluyor. Kitaba dair her şeyin Ankaralılarla buluştuğu Bilkent Kitap Günleri bu yıl ilk kez organize ediliyor.

ÜCRETSİZ ZİYARET EDİLİYOR
Aralarında Alfa, Koridor, Tudem, Beyaz Balina, Martı, Indigo, Hece yayınevlerinin yer aldığı ve Yunus Günçe gibi ünlü isimlerin de bulunacağı 100’ün üzerinde yazar, imza günü ve söyleşilerle okuyucularla bir araya geliyor. Okumayı seven herkesin ilgi duyacağı dev etkinlik, 4 Kasım’a kadar 10.00-20.00 saatleri arasında ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek.

29 Ekim’de Ziyaret Edebileceğiniz Tarih Kokan Yerler

29 Ekim 1923’te kurulan Cumhuriyetimizin 95. Yıldönümü bu yıl resmi tatil olarak iş günü olan Pazartesi gününe denk geliyor. Bu özel günde tarihi yerleri gezerek bayram coşkusunu daha yakından hissedebilirsiniz.

İşte 29 Ekim’de gezebileceğiniz yerler:

– Anıtkabir / Ankara
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ebedi istirahatgahı Anıtkabir, özel günlerde ziyaret edilmesi gereken yerlerin başında geliyor. Yalnızca bir anıt mezar olmayan Anıtkabir’in içerisinde yer alan müzeler, sesli ve görsel bir şekilde anlatılan savaşlar, istiklal madalyalarının sergilendiği odalar ile ziyaretçilere Türkiye’nin kuruluş mücadelesi en iyi şekilde anlatılmaktadır.

– Atatürk Evi Müzesi / Selanik
29 Ekim’de Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu, çocukluğu ve gençliğinin büyük bir kısmının geçtiği Selanik’te bulunan evini de ziyaret edebilirsiniz. Bu evde bodrumu ile birlikte 3 katlı olan bu evde doğduğu oda, yattığı yatak, öğrencilik yıllarına ait karneler ve kalemi, mendili, ayakkabısı gibi özel eşyaları sergileniyor.

– Eski Meclis Binası / Ankara
Ankara Ulus Meydanı’ndaki 1. TBMM binası Cumhuriyet Bayramı için belki de en uygun gezi noktalarından biridir. Günümüze kadar yapılan restorasyonlarla görünümünü koruyan meclis binası Kurtuluş Savaşı Müzesi adıyla 1961’de halkın ziyaretine açılmıştır. Cumhuriyetin ilk yönetim merkezinin içinde Riyaset Divanı (Bakanlar Kurulu Odası), Encümen Odası (Komisyon Odası), Meclis Toplantı Salonu ve Reis Odası (Meclis Başkanı Odası) gibi tarihi odalar sergilenmektedir.

Dumlupınar Kurtuluş Savaşı Müzesi / Kütahya
Dumlupınar Kurtuluş Savaşı Müzesi, savaşın izlerini taşıyan bölgede savaşın anısını yaşatmak için yapılmıştır ve 30 Ağustos 1997’de ziyarete açılmıştır. İki katlı müzede Kurtuluş Savaşına ait çeşitli silahlar, kılıçlar, belgeler, fotoğraflar, araç ve gereçler sergilenmektedir. Kütahya merkezden 80 km uzaklıkta olan müzeye müzekart ile ücretsiz girebilirsiniz.

Dolmabahçe Sarayı / İstanbul
1924 yılına kadar Osmanlı yönetim merkezi olarak kullanılan saray, 1927-1949 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı olarak hizmet vermiştir. Türk milleti için bir başka önemi de Atatürk’ün burayı ikametgah olarak kullanması, hastalığını burada geçirmesi ve hayata burada gözlerini yummasından dolayıdır. Bu görkemli müze-saray, devletin yönetim işlerinin yapıldığı Mâbeyn-i Hümâyûn (Selâmlık), bayramlaşma ve devlet törenlerinin yapıldığı Muâyede Salonu (Tören Salonu) ve padişah ile ailesinin yaşadığı Harem-i Hümâyûn adlarını taşıyan üç bölümden oluşur.

Sezonun heyecanla beklenen iddialı oyunlarından ‘Closer’ UNIQ Hall’de görkemli bir geceyle prömiyerini gerçekleştirdi.

Marber’ın incelikle işlediği karakterlerinin sahneye aktarıldığı İkincikat prodüksiyonu ‘Closer-Sevgi Neden Yetmez?’ 26 Ekim’de gerçekleştirilen prömiyeri ile seyircisine kavuştu. Usta oyuncu Cengiz Bozkurt’un yönetmen koltuğunda oturduğu, Cansel Elçin, Pelin Akil, Serhan Onat ve Zeynep Tuğçe Bayat’ın başrollerini paylaştığı 2 perdelik oyun izleyicisine unutulmaz anlar yaşattı. Ahu Yağtu, Sedef Avcı, Kıvanç Kasabalı, Boran Kuzum, Anıl Altan, Sermiyan Midyat ve Ayşe Tolga gibi ünlü isimlerin katıldığı prömiyerde oyuncular alkış yağmuruna tutuldu.

Patrick Marber’in bir tesadüf eseri yolları birbirleriyle kesişen dört kentli insanın ilişkileri üzerine yazdığı Closer, 1997 yılındaki prömiyerinden bu yana yazarın en ilgi gören oyunlarından biri oldu. 2004 yılında Mike Nichols yönetmenliğinde başrollerini Julia Roberts, Clive Owen, Jude Law ve Natalie Portman’ın paylaştığı aynı adlı filmiyle sinemaya uyarlanarak büyük ses getirdi.

Nilüfer Belediyesi’nin Yılın Yazarı etkinlikleri kapsamında düzenlediği Sevgi Soysal Öykü Ödülü’nün sahibi belli oldu. 640 öykünün yer aldığı yarışmada büyük ödülün sahibi Başak Baysallı oldu. 5 öykü de mansiyona değer görüldü.

Nilüfer Belediyesi Kütüphaneleri’nin her yıl farklı bir yazar adına düzenlediği Yılın Yazarı Öykü Ödülü’nün bu yılki sahibi belli oldu. Bu yıl Sevgi Soysal adına düzenlenen yarışma yurt çapında büyük ilgi gördü.

Ödüle, 320 kişi toplam 640 öyküyle başvurdu. Öyküler, yarışmanın seçici kurulunda yer alan Figen Şakacı, Müge İplikçi, Seval Şahin, Şafak Pala ve Nahit Kayabaşı tarafından titizlikle değerlendirildi.

Yapılan değerlendirme sonucunda Başak Baysallı’nın öyküsü, anlatımdaki özgünlüğü, atmosfer yaratmadaki başarısı, karakterlerine canlılık kazandırmadaki becerisi ve dilin tasarruflu kullanımı nedeniyle büyük ödüle değer görüldü. Yarışmada öyküleri değerlendirilen Gencay Çubuk, Güler Kalem, Nisa Nur Kaya, Beyza Nur Kılıç ve Ayla Şenel da mansiyon ile ödüllendirildi.

Ödüle başvuran eserlerden 14 tanesi de yayımlanmaya değer bulundu. Öyküsü yayımlanacak başvuru sahipleri şöyle: Gizem Ozan Aslan, Şerif Bozkuzu, Çilem Dilber, Çiğdem Gönen, E. Devran İnci, Dilek Karaaslan, Hatice Sönmez Kaya, Ayşe Kocagöz, Işıl Kurnaz, Semra Oğuz, Özgür Özünlü, Cem Uludağ, Evrim Ulusan, Sevil Günay Varol.

Sevgi Soysal Öykü Ödülü’ne değer görülenlere ödülleri, 14-15 Aralık tarihlerinde Nâzım Hikmet Kültürevi’nde düzenlenecek Yılın Yazarı Sevgi Soysal Sempozyumu sırasında verilecek.

Yayımlanacak olan öykü seçkisi de sempozyumda meraklıları ile buluşacak.

Dünyaca ünlü piyanistimiz Fazıl Say, İzmir Belediyesi’nin 150. kuruluş yıldönümü için özel bir beste yaptı. Say ilk kez 30 Ekim Salı akşamı AASSM’deki özel programda seslendireceği “İzmir Süiti” adlı eseri için “Annemin vefatından sonra bu yıl beste yapabilmekten ümidi kesmiştim. İzmir Süiti bana çok iyi geldi” diye konuştu.

23 Eylül 1868’de faaliyete geçen İzmir Belediyesi’nin kuruluşunun 150. yılı kutlamaları, Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli sanatçılarından biri olan piyanist-besteci Fazıl Say’ın yaptığı özel beste ile ayrı bir renk kazanacak.

Say’ın İzmir Büyükşehir Belediyesi için bestelediği “İzmir Süiti”, ilk kez 30 Ekim Salı akşamı saat 20.00’de, Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’ndeki (AASSM) özel programda seslendirilecek.

Belediye’nin kurumsal ve İzmir’in kentsel tarihine yakışır bir iz ve bugünden geleceğe kalıcı bir eser kazandırmak amacıyla notalara dökülen ”İzmir Süiti, piyano için opus 79″ adlı eser, 7 bölümden oluşuyor. Eserin birinci bölümü “Körfez Dalgaları”, ikinci bölümü “Brahms İzmir’de”, üçüncü bölümü “Kordon’da Sessiz Sabah”, dördüncü bölümü “Chopin İzmir’de”, beşinci bölümü “Urla Şiiri”, altıncı bölümü “Rachmanınov İzmir’de” ve final bölümü ise “Zeybek” başlıklarının taşıyor.

30 Ekim akşamki konser, özel davetliler huzurunda gerçekleştirilecek. Ünlü sanatçı, bu özel İzmir bestesini, 27 Aralık’ta Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nin 10. yılı nedeniyle gerçekleştirilecek konserinde bir kez daha seslendirilecek.

Finalinde caz zeybek var
“İzmir Süiti”ni bestelerken yaşadığı duygu yoğunluğunu sosyal medya hesabından hayranlarıyla paylaşan Fazıl Say, şu satırları yazdı:

“Son 12 gün hummalı bir çalışma içindeydim, kimi zaman sabah 5’de başladım yazmaya.. Şehirde herkes uyuyorken müthiş bir sessizlik var. Bazen, öğleden sonraları evin yakınlarında bir cafede oturup saatlerce doğaçlamalarımı temize çektim. Yani, 12 gün içinde 7 bölümlü İZMİR SÜİTİ ve 18 dakikalık bir 2 PİYANO SONATI çıktı, bence bu yeni çocuklar iyi eserler oldular. Annemin vefatından sonra bu yıl beste yapabilmekten ümidi kesmiştim. İzmir Süiti bana çok iyi geldi. Bir da ldım içine İzmir hayalleri ile, ki annem zaten İzmirlidir, uzaklaştım dertlerimden, insanların severek dinlemek istediği yalın ve İzmir dokulu bir şey bestelemek istedim. Eserin finalinde ise bir CAZ ZEYBEK çalışması var, caz severlerin de ilgisini çekecektir. İzmir’de de, her yerde de bol bol çalacağımı, diğer meslektaşlarımın da severek repertuvarlarına alacağını düşündüğüm, sevgi ile doğmuş bir 20 dakikalık Süit.”

İDOB, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 95. Yılında, değerli Türk Bestecilerin eserlerinden oluşan bir program ile seyirciyle buluşuyor.

Ahmet Adnan Saygun’dan “Bozlak,Harmandalı,Köroğlu” , Turgay Erdener’den”Sen,sen, sen ” , Muammer Sun’dan “Bozkırın Sesi ” , Cemal Reşit Rey’den “Ayın Ondördü, Çeşme ” , Necil Kazım Akses’den “Mumların Karanlığı ” , Ulvi Cemal Erkin’den “Çamdan Sakız Akıyor ” , Yalçın Tura’dan “ Hasretim Sana ”, Nevit Kodallı’dan “Türkü ” ve Aydın Karlıbel’den “Kraliçe Berengeria, Aslan Yürekli Rişar ” gibi besteler, Aydın Karlıbel’in piyanosu eşliğinde seslendirilecek.

İstanbul Devlet Opera ve Balesi solistleri, Ufuk Karakoç, Ayşe Özkan, Burcu Soysev, Alp Köksal, Özlem Soydan, Cenk Bıyık, Önay Günay, Esra Akcan ve Sema Günsoy’un sahnede olacağı konser ; 27 Ekim 2018 Saat: 19:00’da Kadıköy Yeldeğirmeni Sanat Merkezi’nde…..

Konuşurken duygu ve düşünceleri ifade etmede ses tonunu ayarlama, sözcüklerin doğru vurgulanması, jest ve mimik hareketleri ile desteklenmesi ile ilgili güzel konuşma sanatına diksiyon denir.

Mesleki ve özel hayatımızda kendimizi iyi ifade edebilmek, yaptığımız işi iyi ve doğru anlatabilmek, rolümüzü doğru
oynayabilmek için diksiyona ihtiyaç duyarız.

Günlük hayatta diksiyonu kullanmamız gerektiği halde özen göstermeyiz ve çoğunlukla radyo, televizyon, tiyatro alanlarında ya da edebiyat alanının da şiir, metin okumalarında sık karşılaşırız.

Diksiyon Kursu Nedir?

Diksiyon ve güzel konuşma kursu , kişinin, kelimeleri doğru kullanmasını, sesin yapısını öğrenerek doğru ses tonuyla konuşmasını amaçlar.

Doğru soluk alıp vermeyi, tonlama, vurgu ve üslubun güzelleştirilmesini hedefleyen bir eğitimdir. Diksiyon düzeltme amacındaki bireyler için başarılı olmanın yolu diksiyon dersi almaktan geçer.

Diksiyon dersi nedir? Sorusuna ise diksiyonu düzeltmek için yapılan çalışmaların olduğu etkinliklerdir. Diyebiliriz.

Peki doğru ve güvenilir diksiyon kursunu nereden bulacağım?

MEB sertifikalı Özel Nar Sanat Eğitim kurumumuz sizlere uzman eğitim kadromuzla birlikte güvenilir ve doğru eğitimi sizlere sunmaya hazırız.

Özel Nar Sanat Eğitim Kursu’nda eğitmenimiz Alara Lokum tarafından verilecek olan MEB sertifikalı diksiyon derslerimiz Kasım ayında başlıyor.

Anlamlı ve etkili konuşabilmek adına hazırlanan diksiyon eğitimimiz 2 aylık bir programdan oluşmaktadır. Haftanın bir günü 3 ders saati şeklinde uygulanacaktır.

Mesleğiniz gereği veya gündelik hayatınızda etkili konuşmak istiyorsanız mutlaka Nar Sanat Eğitim Kursu’nda verilen diksiyon programından faydalanmalısınız. En yakın  zamanda kurumumuza gelerek hem eğitmenimiz ile hem de dersin işlenişi hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.

Eğer kursumuzda yer almak istiyorsanız mutlaka kadar kurumumuza başvuruda bulunmanız gerekmektedir.

Özel Nar Sanat Eğitim Kursu’nun Bakırköy’de bulunan eğitim merkezine Ataköy, Florya, Yeşilköy, Yeşilyurt, Bahçelievler, Bağcılar, ikitelli, Atakent, Zeytinburnu, Küçükçekmece, Halkalı toplu konutlar, Sefaköy, Yenibosna, Güngören, Bahçelievler, Soğanlı, Cennet Mahallesi, Avcılar, Başakşehir, Bahçeşehir’den rahatlıkla ulaşabilirsiniz.

Detaylı bilgi için 212 570 80 68.

Restorasyon çalışmalarının sürdüğü Haydarpaşa Garı çevresindeki arkeolojik kazılarda 2 bin yıllık olduğu düşünülen duvar ile üzerinde koku kolyesi olan ve bin yaşında olduğu düşünülen bir iskelet bulundu. Arkeolojik kazı alanını ziyaret eden Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, “Haydarpaşa Kadıköy için, Türkiye için çok önemli bir alan, ülkemizin ortak değeridir. Bu önemli alanı koruyarak, kimliğine yakışır bir biçimde gelecek kuşaklara aktarmak gerekiyor.” dedi.

KOLYESİ ÜZERİNDE ‘BİN YILLIK’ İSKELET BULUNDU
Haydarpaşa Garı çevresinde, Arkeoloji Müzeler Müdürlüğü denetiminde yürütülen arkeolojik kazı çalışmalarında neredeyse her gün yeni tarihi kalıntılar çıkartılıyor. İstanbul V Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun kararıyla 11 Mayıs’ta başlayan arkeolojik kazı çalışmalarında şimdiye kadar onlarca mezar kalıntısı çıkartıldı. Ancak yapılan son çalışmalarda ortaya çıkarılan mezarda bütünlüğü çok fazla bozulmayan ve bin yaşında olduğu düşünülen bir iskelet bulundu. İskeletin üzerinde bir de koku kolyesi de bulunuyor.

NUHOĞLU KAZI ALANINI İNCELEDİ
Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu kazı çalışmalarının sürdüğü alanı ziyaret etti. Nuhoğlu’na kazı alanındaki arkeologlar da eşlik etti. Çalışmalar hakkında bilgi edinen Nuhoğlu, kazı alanından çıkartılan sikkeleri, süs eşyalarını da inceledi. Haydarpaşa’nın çok önemli bir alan olduğunu vurgulayan Nuhoğlu, “Bu önemli alanı koruyarak, kimliğine yakışır bir biçimde gelecek kuşaklara aktarmak gerekiyor. Bu kazılarla da gün yüzüne çıktığı üzere Kadıköy’ün İstanbul’un geleceğine ışık tutan bir alan. Biz de zaman zaman kazıyı yerinde izliyoruz, gelişmeleri takip ediyoruz. Türkiye için çok önemli bir alan olan gar ve çevresinin hem tarihi hem kültürel mirası ile korunarak sahip çıkılması gerekiyor. Biz hem belediye hem de Kadıköylüler olarak bu konuda oldukça duyarlıyız. Gar eski canlılığına kavuşacak. Trenler gelecek, gar canlı bir şekilde devam edecek.” dedi.

İSTANBUL’UN AKAR DURUMDA OLAN TEK BİZANS ÇEŞMESİ ORTAYA ÇIKTI
Kazılarla birlikte Bizans dönemine ait bir de çeşme bulundu. Bu çeşmenin özelliği hala aktif olması. Yetkililerin verdiği bilgilere göre kazı alanında bulunan su kanalları bu çeşmeye bağlanıyor. İstanbul’un akar durumda olan tek Bizans çeşmesi olduğu belirtilen çeşmenin suyu yapılan testlere göre içilebilir kalitede. Arkeologlar, suyun temiz kalmasını o dönemki mimari faaliyetlerin özenle yapıldığını gösterir nitelikte olduğunu ifade etti.

SUR DUVARI OLABİLİR
3 müze uzmanı, 18 serbest arkeolog, 1 restoratör, 1 fotoğrafçı ve yaklaşık 400 işçinin görev yaptığı alanda, peronların olduğu kısımda ise Hellenistik döneme ait olduğu düşünülen ve demir kenetlerle birbirine bağlı kesme dörtgen blok taşlardan yapılan bir podyum bulundu. Peronların kuzeyinde bulunan alanda sürdürülen çalışmalarda ise batı yüzü kesme dörtgen blok taşlarla çok düzgün bir şekilde inşa edilmiş, sandık duvar tekniği ile yapılmış büyük bir duvar tespit edildi. Yer yer kesintiye uğrayan ancak uzunluğu 100 metre, genişliği ise 3 metre olan bu duvarın henüz hangi döneme ait olduğu kesinleşmiş değil. Ancak arkeologlar duvarın 2 bin yıllık bir geçmişe sahip sur duvarının devamı olduğunu düşünüyor. Duvarın önündeki toprak yapısını inceleyen arkeologlar limanın bu noktadan başladığını ifade ediyorlar. İbrahimağa bölgesinde yapılan kazılarda da Orta Bizans dönemine ait seramik tuğla fırını açığa çıktı.

İMPARATORLARIN SİKKELERİ ÇIKIYOR
Kazı alanında süren çalışmalarda şimdiye kadar yaklaşık 2 bin adet sikke bulundu. Altın ve gümüş sikkeler titizlikle incelenip numaralandırılıyor. Bazı sikkelerin oldukça temiz durumda ve üzerindeki yazılardan nerede basıldığına ve dönemine ait bilgiler de yer alıyor. Bulunan sikkelerden bazılar M.S 610- 641 III. Konstantinos, M.S 527- 565 I. Justinianus’a ait.

Her yıl Türkiye ve dünya sinemasının en iyi örneklerini ve yan etkinliklerini, görme ve işitme engelli sinemaseverlerin erişimine uygun olarak sunan Engelsiz Filmler Festivali, İstanbul, Eskişehir ve Ankara’da yoğun ilgiyle gerçekleşti.

Film gösterimleri ve yan etkinliklerini ortopedik engelli sinemaseverlere uygun, erişilebilir mekanlarda gerçekleştiren Engelsiz Filmler Festivali bu yıl, 9 bölümden oluşan programında uzun, kısa ve belgesel toplam 38 filmi sinemaseverlerle buluşturdu. 3 farklı şehirde gerçekleşen gösterimlerde film ekiplerinin katılımıyla söyleşiler düzenlenirken, sinemaseverler gösterim salonu fuayelerinde sanal gerçeklik deneyimleriyle engelli bireylerin hayatlarını deneyimlediler.

Engelsiz Yarışma Ödülleri Sahiplerini Buldu
Festival’in Engelsiz Yarışma bölümünde yer alan filmler, Ankara’da gerçekleşen Ödül Töreni’nde sahiplerini buldu.

2017 yılının ses getiren yerli yapımlarından derlenen Engelsiz Yarışma’da bu yıl, Emre Erdoğdu’nun yönettiği Karfilmi;“En İyi Film” ödülüne layık görülürken, Yol Kenarı filmiyle Tayfun Pirselimoğlu“En iyi Yönetmen”; Ümit Ünal’ın yazıp yönettiği Sofra Sırları filmi ise “En İyi Senaryo”ödüllerine sahip oldular. Braille alfabesi ile de basılan pusulalarla seyirciler tarafından oylanarak belirlenen “Seyirci Özel Ödülü” ise Pelin Esmer’in yönettiği İşe Yarar Bir Şeyfilminin oldu.

Kültürel Hayata Eşit Katılım Paneli
Engelsiz Filmler Festivali’nde bu yıl; Türkiye, İngiltere ve Almanya’daki film festivallerinde erişimin nasıl tanımlandığı üzerinden kültürel hayata katılım konusunun tartışıldığı bir panel de gerçekleşti. İki erişebilir festival; Klappe Auf! Kısa Film Festivali ve Oska Bright Film Festivali’nden konukların katılımıyla düzenlenen panelde, erişilebilir festivallere olan ihtiyaç, mevcut uygulama ve eksikler ve birlikte yapılabilecekler konuşuldu. Panel öncesinde, her iki festivalin temsilcilerinin oluşturduğu “Zebra” adlı kısa film seçkisinin gösterimi yapıldı.

3 Şehirde Otizm Dostu Gösterimler Yapıldı
Otizm spektrum bozukluğu yaşayan çocuk ve gençlerin rahat bir şekilde film izleyebilmelerine imkan sağlayan Otizm Dostu Gösterim, 3 şehirde de Festival’in en ilgi çeken bölümleri arasında yer aldı. Orman Çetesi adlı filmin loş bir salonda, ses seviyesi düşük tutularak gerçekleştiği seanslarda seyirciler salonda diledikleri gibi hareket edebildiler.

Canlan Kıpırdan Animasyon Film Atölyesi Eskişehir’deydi!
Canlandırma sanatçısı Işık Dikmen tarafından Eskişehir’de gerçekleşen atölyeye bu yıl 9-12 yaş arasında 12 işitme engelli minik sinemasever katıldı. Çocukların ilk olarak kendilerine verilen malzemelerle hayallerindeki karakterleri ve öykülerini yarattığı atölyede, yarattıkları karakterleri tek tek fotoğraflayıp hareketlendiren çocuklar, stop motion tekniği ile bir araya getirdikleri animasyon filmlerini 3 saatlik atölyenin sonunda birlikte izlediler. Atölye sonunda ortaya çıkan 7 animasyon film ise Festival programında yer alan “Otizm Dostu Gösterim” öncesi sinemaseverlerle buluştu.

Gösterim Sonrası Söyleşilerde Film Ekipleri Seyircilerle Buluştu
Engelsiz Filmler Festivali, programında yer alan filmlerin ekiplerini İstanbul, Eskişehir ve Ankara’da seyircilerle buluşturdu. İşaret dili çevirmeni eşliğinde gerçekleşen söyleşilerde, seyirciler film ekiplerine merak ettikleri soruları sordular, erişilebilirlik uygulamaları üzerine düşüncelerini paylaştılar. İşe Yarar Bir Şey filminin yönetmeniPelin Esmer, Kelebekler filminin yönetmeni Tolga Karaçelikve oyuncusu Tuğçe Altuğ, Sofra Sırları filminin yapımcısı Sinan Yabgu Ünal, Yol Kenarı filminin yapımcısı Vildan Erşenve oyuncusu Tansu Biçer,Kar filminin yönetmeni Emre Erdoğduve oyuncuları Ozan Uygunile Doğaç Yıldız, Hayvan filminin yönetmeni Atasay Koç, Kamyon filminin yönetmeni Canbert Yerguz, Kaset filminin yönetmeni Serkan Fakılı veToprak filminin yönetmeni Alican Durbaş Festival boyunca gerçekleşen söyleşilerde seyircilerin sorularını yanıtladılar.

Her sene olduğu gibi bu sene de tüm gösterimlerini ve yan etkinliklerini ücretsizolarak seyircilere sunan Engelsiz Filmler Festivali altıncı yılında; 8-10 Ekim tarihleri arasındaBoğaziçi Üniversitesi Sinema Salonu’nda (İstanbul), 12 – 14 Ekimtarihleri arasında Taşbaşı Kültür ve Sanat Merkezi’nde (Eskişehir), 17 – 21 Ekimtarihleri arasında ise Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi ve Goethe-Institut Ankara’da sinemaseverleri ağırladı.