Her enstrüman gibi klarnet de insan ruhunu rahatlatan bir sese sahiptir. Klarnet, üflemeli ve yapımında sağlam ve sert ağaçların kullanıldığı, gövde bölümü oval bir şekilde olan nefesli bir müzik aletidir. Eğer ki alınacak klarnet yüksek fiyatlıysa genellikle abanoz ağacından, eğer ki alınacak klarnet daha düşük fiyatlıysa sedir, bakalit vb. maddelerden yapılmaktadır. Aynı zamanda nikel, ebonitten yapılma klarnet çeşitlerine de sıkça rastlanılmaktadır.

Klarnet toplam beş ana bölgenin birleşimiyle meydana gelir. Bu bölgeler; bek diğer adıyla kafalık, fıçı diğer adıyla barel, alt bölüm, üst bölümdür. Klarnetin üzerinde metal bir aksam bulunmaktadır. Bu aksam ses deliklerinin açılıp, kapanması görevini üstlenmektedir. Bu enstrümanın bilinen diğer adı gırnatadır. Klarnetten ses üfleme yoluyla sağlanır. Üflenen nefes klarnetin içerisinde titreşime girer ve bu titreşimler bek sayesinde dışarı ulaşır ve böylece klarnetten ses elde etme işlemi gerçekleşmiş olur.

Klarnet tutarken sol el yukarıda, sağ el ise aşağıda bir pozisyon benimsemektedir. Sağ el aşağı doğru tutulurken, enstrümana az bir eğim kazandırılarak aşağı doğru tutulur. Klarnet ses şiddeti açısından oldukça verim alınabilen bir enstrümandır. Bunun en güzel örneği enstrümanın hem çok piyano hemde çok forte olarak çalabilmesi örnek olarak gösterilebilir. Klarnetin keşfedilmesiyle birlikte giderek popülerleşmeye başlamış ve günümüzde de herkes tarafından bilinen bir enstrüman haline gelmeyi başarmıştır. Klarnet; orkestralarda, çeşitli müzik gruplarında solo ve eşlik amacıyla caz, pop, blues, klasik, TSM, THM gibi müzik türlerinde sıkça kullanılmaktadır.

Sizlerde klarnet hakkında detaylı bilgi sahibi olmak ve klarnet eğitimi almak istiyorsanız Nar Sanat Eğitim Kursumuza gelerek uzman eğitim kadromuzdan detaylı bilgi alabilirsiniz.

Çankaya Belediyesinin, Toplumsal Araştırmalar ve Sanat İçin Vakıf (TAKSAV) işbirliğiyle düzenlediği 1. Çankaya Kitap Buluşması başlıyor. Çankaya’da ilk kez ve 29 Eylül-5 Ekim tarihleri arasında 35 yayınevinin katılımıyla Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde gerçekleşecek Kitap Buluşması, yazarları söyleşi ve imza gününde okurlarıyla buluşturacak.

Çankaya Kitap Buluşması’nın ilki Çankaya Belediyesi ve Toplumsal Araştırmalar ve Sanat İçin Vakıf (TAKSAV) işbirliğiyle 29 Eylül-5 Ekim tarihleri arasında Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde başlıyor. 1. Çankaya Kitap Buluşması 35 yayınevi ve binlerce kitaba ev sahipliği yapmasının yanı sıra yazarları da söyleşi ve imza gününde okurlarıyla buluşturacak.

Çankaya Belediyesi tarafından ilk kez düzenlenen kitap fuarının okur profili yüksek bir kent olan Ankara için önemine dikkat çeken Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, “Ankara’nın adına yakışan bir kitap fuarı yok. Bu önemli eksikliği gidermek adına bir ilke imza atarak TAKSAV işbirliği ile bu fuarı düzenledik” dedi. Çağdaş Sanatlar Merkezi’nin 20’inci yılını bir ilkle taçlandırmak istediklerini dile getiren Taşdelen fuara tüm Ankaralıları ve kitap severleri davet etti.

Taşdelen fuara ünlü yazarların katılacağı müjdesini de verdi. Fuarda Can, Metis, İletişim, Ayrıntı, Kök, İş Bankası Yayınları gibi birçok önemli yayınevi stantlarıyla yer alacak. Aralarında Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Prof. Dr. Onur Bilge Kula, Ercan Karakaş, Faruk Bildirici’nin de yer aldığı yazar, akademisyen, siyasetçi ve gazetecilerin söyleşilerinin yanı sıra yazarların imza günü detaylarına www.cankaya.bel.tr adresinden ulaşılabilir.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Ahmet Piriştina Arabalı Vapuru’nda kurduğu 1000 kitaplık kütüphaneye 6 ayda 800 kişi üye oldu ve 2 bin 800 kitap ödünç alındı. İzmirliler, Türkiye’nin ilk yüzen kütüphanesini çok sevdi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 29 Mart’ta hizmete aldığı 1000 kitaplık vapur kütüphanesi, ulaşımda deniz yolunu tercih eden vatandaşlardan büyük ilgi gördü. Ahmet Piriştina Arabalı Vapuru’nda yer alan yüzer kütüphanenin 6 ayda 800 üyesi oldu ve 2 bin 800 kitap ödünç alındı.

7’den 70’e bütün yolcuların ilgi odağı haline gelen “yüzen kütüphane”, her tarzdan kitabı bulunduruyor. Vapurla seyahat ederken kitap okumanın keyfini yaşayan yolcuların taleplerini de dikkate alan İzmir Büyükşehir Belediyesi, istenilen tarzdaki yayınları kütüphaneye dahil ediyor.

Yüzer Kütüphane’den yararlanmak isteyen vatandaşlar, kütüphaneye ücretsiz üye olarak iki kitap alabiliyor ve 21 gün içinde bu kitapları okuyup tekrar teslim ediyor. Büyükşehir Belediyesi, kitapları alan yolcuların iadesini kolaylaştırmak için Bostanlı ve Üçkuyular iskelelerine kitap kutuları da koydu.

Kadıköy Belediyesi desteğiyle Kadıköy Tiyatroları Platformu’nun düzenlediği 3.Kadıköy Tiyatro Şenliği başlıyor. Şenlikte 12 yetişkin, 4 çocuk oyunu, 2 belgesel ve atölyeler yer alacak.

Yirminin üzerinde tiyatro sahnesi bulunan Kadıköy’de, 2016 yılının başında bir araya gelen tiyatro grupları, Kadıköy Tiyatrolar Platformu’nu kurdu. Kadıköy’de yerleşik bir sahnesi olan ve sahnesi olmasa da oyunlarını ağırlıklı olarak Kadıköy seyircisiyle buluşturan tiyatro gruplarının oluşturduğu KTP üçüncü yılını karşılıyor. Ve platformun düzenlediği, Kadıköy Belediyesi’nin desteğiyle gerçekleşen Kadıköy Tiyatro Şenliği, bu yıl da üçüncüsüyle Ekim ayında başlıyor.

BİR BAŞKADIR KADIKÖY’DE TİYATRO
Bu yıl üçüncüsü düzenlenecek Kadıköy Tiyatro Şenliği’nin adı “Bir Başkadır Kadıköy’de Tiyatro” olarak belirlendi. 1 Ekim’de başlayacak şenlikte 12 yetişkin, 4 çocuk oyunu, 2 belgesel seyirciyle buluşacak. Şenlikte ayrıca iki de atölye yer alıyor. Şenlikte yer alan bütün oyunların fiyatları da sabit; yetişkin 30, çocuk oyunları ise 25 lira.

3. Kadıköy Tiyatro Şenliği yürüyüşle başlıyor. Oyuncular 30 Eylül günü 17.30’da tiyatro severleri bu kez yanlarına alıp Ali Suavi Sokak’tan (Sanatçılar Sokağı) Mehmet Ayvalıtaş Parkı’na yürüyecek. Keyifli yürüyüş ve açılış konuşmaları sonrası Emre Tandoğan, Cihan Mürtezaoğlu ve Komik Günler konser verecek. Şenliğin kapanışı da 16 Ekim’de Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde Teoman Kumbaracıbaşı konseriyle yapılacak.

3.Kadıköy Tiyatro Şenliği’nde sahnelenecek oyunlar ve ekinlikler şöyle:
1 Ekim : Arıza – Moda Sahnesi

2 Ekim: Kukla Oynatma Atölyesi (Atölye) Pat Atölye

3 Ekim: Kırkbir- AltkatSanat

4 Ekim: Pantomim Atölyesi- Pat Atölye

5 Ekim: Füruğ Ferruhzad- Oyun Sandalı- CKM Büyük Salon

6 Ekim: Masal Irmaklarında –İstanbulimpro / Anlaştık mı? (Çocuk Oyunu) – Moda Sahnesi

7 Ekim: Kara Sohbet-Tiyatro Merdiven- Altkat Sanat / Tebeşir Dairesi (Çocuk Oyunu)- Altkatsanat

8 Ekim: Angina Pektoris- Küçük Salon

9 Ekim: Bavul- Yeditepe Mim Atölyesi- CKM A Salonu / Perdesiz Sahneler (Belgesel Gösterim)Nazım Hikmet K.M.

10 Ekim: Türkiye’de Şekspir Olmak (Belgesel) – Nazım Hikmet Kültür Merkezi

11 Ekim: Kürklü Venüs- Yolcu Tiyatro- CKM Büyük Salon

12 Ekim: Beş Sevim Apartmanı- Tiyatro Alesta- Kadıköy Emek Tiyatrosu

13 Ekim: Cadı Avı- Kadıköy Emek Tiyatrosu

14 Ekim: Şvayk Harikalar Ülkesinde- Kadıköy Tiyatro Oyuuncuları Topluluğu- CKM Büyük Salon / Korkusuz Salyangoz (Çocuk Oyunu) Balon Kukla Tiyatrosu- Nazım Hikmet Kültür Merkezi / Büyüyünce Ne olacaksın (Çocuk Oyunu) – Öykü Sahne

15 Ekim: Anne Frank’ın Hatıra Defteri-Altkat Sanat

Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Alarga Projesi le Soner Sert 3. seçilirken, Işık Üniversitesi’nden Patates Olmak Çok Zor projesiyle İlke İzgi 2. seçildi. Birinciliğe ise Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Akademisi’nden Cahit Kaya Demir, Fegere projesiyle layık görüldü.

Türkiye çapında sinema öğrencilerinin daha kaliteli filmler yapmalarını sağlamak amacıyla T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sinema Genel Müdürlüğü ve Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) iş birliğiyle gerçekleştirilen “Geleceğin Sineması”nın kazananları sunuculuğunu Ferhan Şensoy’un üstlendiği 27 Eylül Perşembe akşamı SALT Galata’dayapılan tören ile belli oldu.

Yönetmen Abdullah Oğuz’ın jüri başkanlığında; Vildan Atasever, Caner Özyurtlu, Zafer Külünk, Ceylan Özgün Özçelik, Serdar Kökçeoğlu ve Selçuk Yavuzkanat’dan oluşan ana jüri tarafından gerçekleştirilen ve bu sene 15.’si düzenlenen Geleceğin Sineması: Sinema Öğrencilerinin Kısa Film Projelerini Destekleme Yarışması’nın kazananları belirlendi. Geleceğin Sineması yarışmasında başarı gösteren öğrencilerin filmlerine sağladığı imkanları genişletmeyi hedefleyen TÜRSAK Vakfı, bundan böyle başarılı olan projelere gösterim aşamasını da içeren daha kapsamlı bir destek verecek.

TÜRSAK Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Fehmi Yaşar, törende yaptığı konuşmada, 15 yıldır gençlerin sinemaya olan aşkına destek olmak için uğraşmaktan gurur duyduklarını söyledi. Gençlere destek vermekten yılmayacaklarını ve hep yanlarında olacaklarını ifade eden Yaşar, yarışmanın bugüne kadar gelmesine katkıda bulunanlara teşekkür etti. Genç bir sinemacı iken Türkiye’de sinema aşkının yaygınlaşmasına katkı sağlayan bir kurumun takipçisi ve 3 film birden seyrettiği günler olduğunu dile getiren Yaşar, şunları söyledi: “O zaman dünyada büyük bir iletişimsizlik vardı, kültürler, kıtalar, medeniyetler birbirlerini tanımıyorlardı. Sinema o kadar büyük bir olanaktı ki ben sinemaya aşık olduğum zaman inanamadım. Küçücük bir salona giriyorum ve Latin Amerika’nın hikayelerini dinliyorum, onların kahramanlarına üzülüyor, onların hikayelerine ağlıyor, seviniyor ve coşuyorum. Afrika’yı izliyor, onların yönetmenlerini tanıyorum. Avrupa’yı, İspanya’yı büyük yönetmenleri, büyük sanatçıları sinemayı sorgulayanları tanıyorum. O kadar zengin ve inanılmaz bir dünyaydı ki sinemanın bu yönüyle karşılaşmak beni büyüledi ve kendisine bağladı.”

Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ise konuşmasında, şehirleri ayakta tutanın marka üretimleri olduğunu vurgulayarak, kentsel dönüşümle ilgili hazırladıkları kısa bir filmin beklediklerinden çok daha fazla etkili olduğunu anlattı.Altı aylık bir çalışma sonucu 6-7 dakikalık bir film hazırladıklarını kaydeden Demircan, “Film için uzun uzun çalıştık ve sosyal medyada paylaştık. Tepkiler inanılmazdı. Üretmek kolaylaştı demek ki iş döndü dolaştı sanata, kültüre, tasarıma ve doğru iletişime yani sinemaya geldi, yani kısa film çekebilecek gençlere geldi. Elbette kültür ve sanatın farklılıklarının yaşadığı Beyoğlu’nun belediye başkanı olarak bunlara vurgu yapıyor ve konuşuyoruz. Ama refah olmadan, ekonomi olmadan da geleceği göremiyoruz onlar da geleceğe bakacaklar.” diye konuştu.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdür Yardımcısı Selçuk Yavuzkanat, “Gençlerimizin kendi hikayelerini hayata geçirme fırsatı yakaladıkları bunu da sinemanın en çok ustalık gerektiren dalı olan kısa filmlerle ortaya koymalarına imkan tanıyan bu tür etkinlikleri sinemacıların geleceğe yönelik motivasyonlarını arttırdığını düşünüyoruz.” görüşünü dile getirdi.Bakanlık olarak gençlerin desteklenmesine özel önem verdiklerini, verilen desteklerin tümünde özellikle gençlere alanlar ayırdıklarını ve bu desteklerin artarak devam edeceğini vurgulayan Yavuzkanat, “Genç sinemacıların verilen desteklerle ortaya koyduğu başarılı projeler hiç şüphesiz ki ileride nitelikli ve başarılı eserler olarak karşımıza çıkacak.” dedi.

Konuşmaların ardından dereceye giren gençlere ödülleri takdim edildi. Hatıra fotoğrafı çekilmesinin ardından ödül alan 3 kısa film seyredildi.

Projelerini zamanında ve başarıyla hayata geçiren öğrencilerin filmleri, TÜRSAK tarafından gerçekleştirilen Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali’nde, Aralık ayında seyirciyle buluşma imkanı bulacak.

Geleneksel olarak 15 yıldır başarıyla gerçekleştirilen “Geleceğin Sineması” yarışması ile öğrencilere post prodüksiyon dahil 1.500.000 TL değerinde maddi ve ayni destek yaratan Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK), bir yandan Türk sinemasının geleceği için ışık yakarken bir yandan da akademik başarıları için film yapması gereken öğrencileri daha iyi projeler hayal edebilmeleri konusunda motive etmeye devam edecek.

DenizBank ana sponsorluğunda gerçekleşecek 4. Uluslararası Ankara Kukla Festivali, 12-21 Ekim 2018 tarihleri arasında dokuz farklı ülkeden ve üç değişik şehirden kukla tiyatrolarını ağırlamaya hazırlanıyor. Tiyatro Tempo ve Ankara Üniversitesi ortaklığında düzenelenecek festival, bu yıl da çocuk, genç ve yetişkinlere yönelik oyunların yanı sıra, atölyeler, söyleşi ve sergiye ev sahipliği yapacak.

DenizBank’ın, kültür ve sanatın her dalını toplum için erişilebilir kılmak vizyonu kapsamında ana sponsorluğunu üstlendiği, Tiyatro Tempo ve Ankara Üniversitesi işbirliğinde bu yıl dördüncüsü gerçekleşecek Uluslararası Ankara Kukla Festivali 12 -21 Ekim tarihleri arasında düzenleniyor.

Festival, 12 Ekim tarihinde Tiyatro Tempo’nun ‘Köpek Olmak İstemiyorum’ ve Moldova’dan İzvoraşul Vesel Tiyatrosu’nun ‘Prenses Benek’ adlı çocuklara yönelik oyunlarıyla başlayacak. 21 Ekim’de sergilenecek son oyun ise İstanbul’dan Tarla Zanat grubunun ‘Çerveçe İki’ adlı oyunu olacak.

Festivalin yetişkinler için resmi açılış oyunu ise Tiyatro Tempo tarafından sergilenecek. Tempo’nun Ankara Üniversitesi – D.T.C.F. Farabi Sahnesi’nde sergileyeceği yetişkin kukla oyunu ‘Sokrates’in Son Gecesi’ isimli oyun olacak. Bulgar sanatçılarla ortaklaşa gerçekleştirilecek bu oyunda Petar Todorov, Stefan Tsanev’in aynı adlı özgün oyunundan kukla sahnesi için bir metin oluştururken, Hanna Schwartz’ın sahne tasarımı, Marina Yüce ve Haluk Yüce oyunculuğuyla izleyici ile buluşacak.

Yurt dışından ünlü kukla tiyatroları ağırlanacak
Bu yıl katılan ülkelerin elçiliklerinin de destek verdiği festivale yurt dışından Avusturya, Tayvan, Moldova, Avustralya, Hollanda, Bulgaristan, İsrail, Fransa ve Beyaz Rusya’dan kukla tiyatroları katılacak. Türkiye’den Tiyatro Tempo dışında İstanbul’dan üç, Eskişehir’den de bir topluluk festivalde yer alacak.

İstanbul’dan festivale katılan konuklardan biri de Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu olacak. Ali Poyrazoğlu, içinde kukla üzerine fıkra, küçük hikayeler ve kendi kukla deneyimlerinin de yer aldığı ‘Asi Kuş’ adlı interaktif oyunuyla Uluslararası Ankara Kukla Festivali’nin resmi kapanış oyununu sergileyecek.

Uluslararası alanda Türkiye’nin gurur kaynağı olan Güher-Süher Pekinel Kardeşler Koç Üniversitesi’nin 25. yıl etkinlikleri kapsamında konser verdi. Sevgi Gönül Kültür Merkezi’nde 26 Eylül Çarşamba akşamı gerçekleşen konserde, ünlü İngiliz Şef Howard Griffiths yönetiminde ve müzisyen Murat Berk’in önderliğinde bir araya gelen İstanbul New Chamber Orkestrası ile Güher- Süher Pekinel piyano ikilisi dinleyicilere keyifli saatler yaşattı.

Türkiye’nin uluslararası alanda gurur kaynağı olan Güher-Süher Pekinel ikilisi Koç Üniversitesi 25. yıl etkinlikleri kapsamında sanatseverlere müzik ziyafeti sundu. Koç Üniversitesi Sevgi Gönül Kültür Merkezi’nde, ünlü İngiliz orkestra şefi Howard Griffiths yönetiminde gerçekleşen konserde, Güher Süher Pekinel ikilisi sahneyi bu konser için özel olarak bir araya gelen İstanbul New Chamber Orkestrası ile paylaştı.

Konser İstanbul New Chamber Orkestrası’nın Şef Howard Griffiths yönetiminde Edward Elgar’ın Yaylı Çalgılar Seranadı ile başladı. Ardından, ünlü piyano ikilisi Güher-Süher Pekinel, İstanbul New Chamber Oda Orkestrası eşliğinde Wolfgang Amedeus Mozart’ın İkili Piyano Konçertosu’nu seslendirdiler. Finalde ise orkestra Koç Üniversitesi’nin 25. yılını özel olarak doğum günü şarkısı çaldı.

Koç Üniversitesi Rektörü Umran İnan, Üniversitenin 25. yılını kutlamak için yıl boyunca birçok etkinlik düzenlediklerini, bu konserin de tıpkı diğer etkinlikler gibi çok kıymetli olduğunu söyleyerek, “Bu güzel akşamı bize yaşatan değerli sanatçılarımız Güher ve Süher Pekinel başta olmak üzere, şef ve orkestra üyelerine teşekkür ediyorum” dedi. Güler- Süher Pekinel ikilisi, “Koç Üniversitesinin 25. yılını kutladığı bu anlamlı konserde, Sayın Howard Griffiths ve İstanbul New Chamber Orchestra ile sahne almış olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Türkiye’de yükseköğrenim eğitiminde vizyonuyla yeni kapılar açan Koç Üniversitesi’nde özellikle Sevgi Gönül Kültür Merkezi’nde bulunuyor olmanın bizim için ayrı bir anlamı var. Türkiye’de eğitim projelerimizden “Dünya Sahnelerinde Genç Müzisyenler”i hayata geçirmeye başladığımızda bundan 10 yıl önce, bize teşviki ile büyük bir motivasyon sağlayan Sevgili Sevgi Gönül’ü de buradan minnet ve saygıyla anıyoruz” dedi.

Konser sonrası, Güher Süher Pekinel’in 10 yıldır yürüttüğü “Dünya Sahnelerinde Genç Müzisyenler“ Projesi kapsamında seçilen en yeni ve en genç bursiyerleri Naz İrem Türkmen sahneye davet edilerek, İstanbul New Chamber Orkestrası ile Antonio Vivaldi’nin Dört Mevsim eserinin Yaz Bölümü’nü çaldı.

İstanbul New Chamber, kariyerine solist ve orkestra sanatçısı olarak devam eden profesyonel senfoni orkestrası sanatçıları ve çeşitli konservatuvarlarda akademisyen ve performans sanatçısı olarak görev yapan tecrübeli bir kadrodan oluşuyor.

Türkiye’nin dünya çapında bilinen piyanist ikilisi Güher-Süher Pekinel’in özel daveti üzerine Türkiye’ye gelen dünyaca ünlü İngilizce orkestra şefi Howard Griffiths yönetimindeki konser, izleyicilerden büyük alkış aldı.

2017 yılı istatistikleri incelendiğinde,Türkiye genelindeki müze sayısının 2016 yılına oranla yüzde 5 artarak, 438’e ulaştığı görüldü.

Medya takip ve raporlama ajansı PRNet, Türkiye genelindeki müze sayılarını ele alan raporu inceledi. PRNet’in Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden ve medya yansımalarından derlediği bilgilere göre,2017 yılına bakıldığında Türkiye genelindeki müze sayısının 2016 yılına oranla yüzde 5 artarak, 438’e ulaştığı görüldü.Bu müzelerin 199 tanesi Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde, 239 tanesi ise özel müze kategorisinde yer aldığı saptandı. Bununla birlikte, Bakanlığa bağlı müze ve ören yeri ziyaretçi sayısı yüzde 18,9 artarken, yine Bakanlığa bağlı olup ücretli olan müze ve ören yerlerinin ziyaretçi sayısının da yüzde 28,3 arttığı kaydedildi.

ESER SAYILARI DA ARTTI
PRNet ve Ajans Press’in gerçekleştirdiği medya araştırmasında, konuyla ilgili yazılı basına yansıyan haber adetleri de belli oldu. Gerçekleştirilen incelemede, müze ve ören yerleriyle ilgili 34 bin 110 haber yansıması tespit edildi.Medyaya yansıyan haber başlıkları incelendiğinde, özellikle son zamanlarda müze ve ören yerlerine yapılan zamların medyada geniş yansıma bulduğu görüldü.Raporda, özel müze ziyaretçi sayısında da artış yaşandığı görülürken, bu artışın yüzde 26,3 olduğu tespit edildi. Özel müzelerdeki mevcut eser sayısı da 2016 yılına oranla yüzde 3,4 artış gösterirken, rakamsal olarak 386 bin 842’ye ulaştığı belirlendi. Bununla birlikte müzelerin sorumluluğunda yer alan taşınmaz kültür varlıklarının sayısının da geçen yıl yüzde 2,7 artarak 106 bin 356 olduğu görüldü. Müzelerin sorumluluğu altında yer alan taşınmaz kültür varlıklarının en çok olduğu il 31 bin 191 adet ile İstanbul oldu. İstanbul’u bu bağlamda takip eden iller ise İzmir, Muğla ve Bursa olarak kaydedildi. Elde edilen veriler neticesinde tabiat park alanlarının ve tabiat anıtı alanlarının da artış gösterdiği tespit edildi.

Bir Fiba Grubu şirketi olan Türkiye’nin önde gelen ticari gayrimenkul yatırımcılarından Fiba Commercial Properties’in (Fiba CP) Romanya’daki iştiraki Anchor Grup, Romen sanatçıları İstanbullu sanatseverlerle buluşturdu.

Geçen sene Fiba Holding Yönetim Kurulu Üyesi Murat Özyeğin’in fikir önderliğinde Contemporary İstanbul kapsamında başlatılan, bu sene de güçlenerek devam eden “Galeri Destek Programı” dahilinde üç Romen Sanat Galerisi, Contemporary İstanbul’da yer aldı. İlk kez 2017 yılında Özyeğin ailesinin Romanya’daki yatırımı Anchor Grup bünyesindeki Bucuresti Mall ile başlatılan “Galeri Destek Programı” bu yıl daha da genişletildi. FibaCP ve iştiraki Anchor Grup, bu sene de iki galeriden 10 eserin İstanbul’da sergilenmesine destek verdi.

Galeri Destek Programı’na sunduğu katkı nedeniyle Contemporary İstanbul’un düzenlediği özel toplantıda Fiba Holding Yönetim Kurulu Üyesi Murat Özyeğin adına teşekkür plaketi alan Fiba Commercial Properties CEO’su ve Yönetim Kurulu Üyesi Yurdaer Kahraman, grup olarak sanata verdikleri değeri vurguladı. Kahraman, “21 yıldır Romanya’da faaliyet gösteriyoruz. Romanya bizim değer verdiğimiz bir destinasyon. Bu coğrafyada yaptığımız projelerin takdir edilmesi bizi onurlandırıyor. Sanata destek verdiğimiz için mutluyuz” dedi.

Romen sanatçıları İstanbul’daki sanatseverlerle buluşturmanın büyük bir gurur olduğunu anlatan Anchor Grup Genel Müdürü Affan Yıldırım, “Romanya’da 20 yılı aşkın süredir bulunuyoruz. Bu süre zarfında sadece ekonomiye değil, sanata da destek olmaya çalışıyoruz. Bu anlamda farklı sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştiriyoruz. 21. yılımızda Romen sanatçılarını ve sanat galerilerini Türkiye’deki sanatseverlerle buluşturmak bizim için çok anlamlı” dedi.

Düğün dansı çiftlerin yeni hayatına eğlenceli, romantik ya da çılgın bir şekilde başladığının göstergesidir. Yıllar boyu sürecek ve beraber geçirilecek bir ömrün ilk kutlamasıdır. Düğün dansı, ömür boyu hatırlayacağınız bir anı olacaktır sizlere.Tarzının, müziğinin, koreografisinin nasıl olduğu önemli değildir. Burada asıl olan çiftlerin birbirini anlayabilmesi ve ortak bir beden dili oluşturabilmesidir. Bu sebeple düğün dansı eğitmenleri, eşlerin ortak karakterini çözümlemeye ve onlara en uygun düğün dansını bulmaya yardımcı olur. Sonrasında ise koreografi hazırlanması ve müzik seçimleri üzerine yoğunlaşılır, çiftlere özel gösteriler hazırlanır.

Düğün dansı hayatınızın ilk dansı olarak nitelendirilir. Özel gününüzde gerçekleştireceğiniz ilk dans için eğitmenlerimizden düğün dansı dersi alarak unutulmaz bir geceye imza atabilirsiniz. Hayatta bir kere yaşayabileceğiniz o çok özel günlerden olan düğününüzde, kendinize özel bir şarkı ile seçerek yıllarca gülümseyerek hatırlayacağınız bir anı yaratabilirsiniz. Bunun için iyi bir düğün dansı kursu seçmelisiniz. Başarılı eğitmenlerden aldığınız düğün dansı koreografinizle konuklarınızı kendinize hayran bırakabilirsiniz.

Dans ve müzik birbiri ile uyum içinde ilerler. İşitsel açıdan müzik, görsel açıdan koreografi çok önemlidir. Hareketler belirli adım ve kalıplara bölünerek, duyguların ve müziğin yardımı ile bütünleşerek büyür. Tıpkı sizin aşkınız gibi… Bu özel gününüzü muhteşem bir gösteriyle süslemek istiyorsanız Nar Sanat Eğitim Merkezindeki eğitmenlerimizden profesyonel destek alabilirsiniz. En güzel güne en özel danslar sizi bekliyor…

Org nasıl bir müzik aletidir? İşte orgun tarihçesi:

En büyük ve en mükemmel müzik aletlerinden birisidir. Çeşitli yaylı ve nefesli sazların seslerini veren binlerce borudan yapılmıştır. Piyano gibi tuşları vardır; bu tuşlar piyanoda olduğu gibi bir sıra değil, birkaç sıradır. Bir orgda, 7 sekizli ses alanı vardır.

Org, ismini latince “Organum”dan alır, Türkçedeki gerçek ismi ise Rumca’daki “Orğanôn” kelimesinden gelen “Erganun”dur. Orgda Ses, körükle verilen havanın tahta veya metal borulardan geçerken üflemeli çalgılarda olduğu gibi içerdeki hava sütunlarını titreştirmesiyle elde edilir. klavyeli ve pedallı bir enstrumandır. Değişik ses tonları ve notalar piyanoda olduğu gibi tuşlarla denetlenir.

Enstruman, klavyedeki tuşlar basılı kaldığı sürece ses verir. Parmaklarla uygulanan kuvvetin sesin dinamik aralığını değiştirmediği enstruman buna rağmen tını ve ses yüksekliği açısından geniş bir aralığa sahiptir. Beş katlı bina yüksekliğinde orglar bulunmaktadır.

Sizlerde org hakkında detaylı bilgi sahibi olmak ve org eğitimi almak istiyorsanız Nar Sanat Eğitim Kursu’nda uzman eğitim kadromuzla mutlaka tanışmalısınız.

Unesco tarafından ‘Yaşayan İnsan Hazinesi’ kabul edilen ve 25 Eylül 2012’de vefat eden Neşet Ertaş Kartal Belediyesi tarafından hazırlanan programla anıldı.

Abdallık geleneğinin son temsilcisi Neşet Ertaş’ın ölümünün 6. yılında Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen anmaya Kartal Belediyesi Başkan Yardımcıları Ali Apaydın, Gökhan Yüksel, Cengiz Türkmen, Cumhuriyet Halk Partisi Kartal İlçe Başkanı Muammer Çelebi ve Kadın Kolları Başkanı Nejla Erdem, Kartal Belediyesi Meclis Üyeleri, Kartal Belediyesi Birim Müdürleri, Kartallı Muhtarlar, Kırşehirliler Derneği Üyeleri, Siyasi Parti Temsilcileri, Sivil Toplum Kuruluşu temsilcileri ve çok sayıda Neşet Ertaş hayranı katıldı.

Gecede Yılmaz Özdemir, bozkırın tezenesi ve bozkırın garip bülbülü Neşet Ertaş’ın hayatını anlattı ve kendi yazmış olduğu “ Neşet Ertaş” şiirini salonu dolduran konuklarla paylaştı. Yılmaz Özdemir’in okuduğu şiirin ardından Türk Halk Müziği sanatçısı İsmail Altunsaray sazıyla ve sesiyle Ertaş’ın türkülerini seslendirdi. “Ahirim sensin”, “Zahidem”, “Gönül dağı”, “Bir bakışta yaktın beni” gibi birçok türküsüyle gönüllere taht kuran Neşet Ertaş’ı anma gecesinde duygu dolu anlar yaşandı.

Gecenin sonunda Kartal Belediyesi Başkan Yardımcısı Gökhan Yüksel, “Değerli Kartallılar unutulmaz bir akşam yaşadık. Birbirinden güzel türküleri üstadımın dilinden dinledik. Büyük üstat sahneye çıkmadan önce diyordu ya; – Bizimkiler burada mı? Kırşehirliler burada mı? Ama sonra sahneye çıktı ve baktı ki Türkiye’nin her yerinden insan var. Bir baktı ki Neşet Ertaş Türkiyeli olmuş. Neşet Ertaş bizim en büyük değerlerimizden biri olmuş. Kartal Belediyesi olarak Sayın Belediye Başkanımız Altınok Öz’ün öncülüğünde Neşet Ertaş’ı Kartal Meydanı’nda Kartallılarla buluşturmanın onurunu ve gururunu yaşıyoruz. Vefat etmeden önce o muhteşem gecede büyük ustayı Kartallılarla buluşturmuştuk. Bugün de onun anısına değerli sanatçımız bize unutulmaz bir akşam yaşattı. Bu yüzden çok çok teşekkür ediyorum. Ve plaketimizi sizleri Kartallıları hatırlaması için kendisine sunuyorum. Sanatın, kültürün, değerlerimizin başkenti Kartal’da bu gecede bizimle birlikte olduğunuz için çok teşekkür ediyorum” dedi. Plaketi alan İsmail Altunsaray, “Neşet Ertaş’ın ruhu adına bu gecede burada olan bütün herkese teşekkür ediyorum. Dünya var oldukça Neşet Ertaş’ın ruhu da var olacaktır” dedi. Dünya Kırşehirliler Derneği üyeleri de sanatçıya teşekkür ederek çiçek takdiminde bulundu.