Doğu Karadeniz’de, Bayburt’un 45 km dışında, Çoruh Vadisi’ne bakan bir tepenin üzerinde kurulu bir müze… Eski adıyla Baksı, bugünkü adıyla Bayraktar köyünde yükselen bu müze, çağdaş sanat ve geleneksel el sanatlarına aynı çatı altında yer veriyor.

Baksı Müzesinden

Baksı Müzesinden

 

Prf. Dr.Hüsamettin Koçan

Prf. Dr.Hüsamettin Koçan

Baksı Müzesi, Bayburt doğumlu sanatçı ve akademisyen Hüsamettin Koçan’ın bir düşü ve bu düş 2010 yılında hayata geçti. Hüsamettin Koçan şu sıralar Avrupa Konseyi tarafından verilen 2014 Yılı Avrupa Müze Ödülü’ne değer görülmenin heyecanını yaşıyor.

40 dönümlük bir araziye yayılan Baksı Müzesi’ni bir “kültürel etkileşim noktası” olarak tanımlayan jüri üyeleri, müzenin geleneksel kültürleri güncel hayat tarzları ile birleştiren konseptinden etkilendiklerini belirtti.

Avrupa Konseyi Müze Ödülü, Baksı Müzesi için ne anlama geliyor? 

Ödül, Avrupa ölçeğinde verilen en büyük müzecilik ödüllerinden biri. Bu ödül, bildiğim kadarı ile daha önce, Türkiye’den İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne verildi. Yurtdışında ise bu ödülü alan kurumlar arasında, Liverpool Müzesi, Joan Miro Müzesi gibi önemli müzeler bulunuyor. Bu açıdan Baksı bu ödülle dünyanın önemli müzeleri arasında yer almış oldu. Bunun müzecilik ve Türkiye açısından büyük bir anlamı olduğunu düşünüyorum. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Kültür Komisyonu tarafından verilen “Avrupa Konseyi Müze Ödülü” Baksı Müzesi’ni uluslararası platforma taşımada çok önemli bir basamaktır.

Bu müzeyle kendi toprağınıza sanatla kök saldınız. Peki Baksılıların yerel sanatı müzeye kök salıyor mu?

Bayraktar köyü ve baksı müzesi

Bayraktar köyü ve baksı müzesi

Küçük ölçekte Baksılılar, orta ölçekte Bayburt, büyük ölçekte bulunduğumuz coğrafi bölge Baksı Müzesi’ni içtenlikle benimsediler. O bölge insanı kendisine sunulan her imkânı bir armağan olarak görür. Müzenin bulunduğu köy-kent bu anlamda Baksı’ya her zaman büyük ilgi gösterdi. Bir örnek verecek olursam; bölgeden yurtdışına giden işçilerin çocukları Baksı Müzesi’ni görmek için Baksı’ya, kendi topraklarına sık sık gelmeye, bu vesileyle ailelerini ziyaret etmeye başladılar. 

Baksı köyü restore edilecek

Yeni projeler var mı?

2014 yılı içerisinde ana binada büyük bir sergi açma çalışmalarını yoğun bir biçimde sürdürüyoruz. Bu sergi bir kadın küratör tarafından yürütülsün istiyoruz, bu nedenle Baksı’ya bazı seyahatler düzenledik. Kurumsallaşma yolundaki çalışmalarımız da devam ediyor. Bir sponsorluk geliştirme projesi üzerinde çalışıyoruz. Müzenin 40 yatak kapasiteli konukevini ve öteki hizmet birimlerini kültür turizmine açıyoruz. Bu doğrultuda Baksı köyünün restorasyon çalışmaları da gündeme gelecek. Baksı köyünü, uzmanların önerileri doğrultusunda geleneksel omurgasını koruyarak örnek bir köy olarak yeniden tasarlama projemiz var.

Baksı’nın diğer müzelerden farkı ne?

Baksı tüm öteki müzelerden çok farklı bir kurum. Her şeyden önce bulunduğu konum nedeniyle farklı. Baksı seyirlik bir müze değil, aynı zamanda insanların ürettikleri, paylaştıkları kültürel ve ekonomik sorunlarını çözebildikleri bir müze. Üretim atölyelerimiz var. Sanat ve zanaat ayrımını bir kenara bırakıp insanoğlunun yaratma eylemi için bir ortak zemin oluşturuyoruz. O nedenle geleneksel olanla güncel olan bu müzede aynı platformda buluşabiliyor. Bir başka farkımız da müze yönetiminin tümünün kadınlardan oluşması; kadın duyarlılığının müze yapısına çok değerli katkıları olduğuna inanıyoruz.        Kaynak : []

Baksı Müzesi ile ilgili Önceki Haberimiz için lütfen TIKLAYINIZ.

Baksı Müzesi  Fotoğraf Galerisi :

GÖRSAV kısa adıyla anılan ” Görsel Sanatlar Vakfı ” tarafından “BULUŞMA” adı ile açılacak olan sergide Pek çok sanatçı eserlerini sergileyecek. Aynı zamanda Derneğimizin Kurucusu ve Genel Başkanı olan Heykel Sanatçısı ve Resim Eğitmenimiz Sayın Ş.Hale  ÜRKMEZGİL’in de eserlerinin de yer alacağı sergiye Ünlü Cam ve vitray sanatçısı İzzettin BAKİ ile ressam Reha YALNIZCIK ‘ın eserlerini de görmeniz mümkün olacak.

GÖRSAV LOGO

 

hale hoca haber

 

Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu ve Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin sanatçı öğretim görevlileri tarafından, 1990 yılında kurulan GÖRSAV Görsel Sanatlar Vakfı, bugüne kadar faaliyetlerini sürdürerek aygın bir isme sahip olmuştur.23 yılını dolduran vakfı yaşatmaya devam etmek için yeni yönetim hizmet bayrağını

Heykel Sanatçısı Ş.Hale ÜRKMEZGİL

Heykel Sanatçısı
Ş.Hale ÜRKMEZGİL

devralmıştır. İlk icraati, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin 6.Trieanali’nin sponsorluğu olmuştur. Şu anda 42 öğrenciye de burs verilmektedir.

BULUŞMA sergisi; GÖRSAV’ın yenilenmiş enerjisiyle, kültür, sanat, eğitim ve sosyal hayatımıza katkılar sunmak üzere, sanatçılarla, sanatseverlerle, gençlerle buluşmasıdır.

BULUŞMA sergisi; katılan sanatçıların satılan eserlerinin gelirini GÖRSAV’a bağış olarak bırakacakları bir dayanışma buluşmasıdır… da aynı zamanda.

İzzettin Baki Görsel Sanatlar Atölyesi

Cam ve Vitray Sanatçısı
İzzettin BAKİ

BULUŞMA sergisiyle GÖRSAV’a destek vermek isteyen tüm sanatçılarımıza sonsuz teşekkürlerimizi sunarız….

Bu ilk buluşmamızda, katılım sırasına göre belli sayıda eseri sergileyebildik.

Sanatın; insanlığın ilerlemesindeki öneminin bilinciyle, bundan sonraki sergilerimizde ve faaliyetlerimizde, tüm sanatçılarımızla, sanatın aydınlatacağı yarınlarda buluşmak ve sizleri de buluşturmak dileğiyle

 

GÖRSAV, Görsel Sanatlar Vakfı

Hakkında

GÖRSEL SANAT KOLLARINA DESTEK AMACIYLA 1990 YILINDA KURULMUŞ VAKIFTIR.
Açıklama
Kısaltılmış adı Görsav olan ¨GÖRSEL SANATLAR VAKFI¨, kar amacı gütmeyen sivil toplum kuruluşu olarak, 1990 yılında, Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nun daha sonra Marmara Güzel Sanatlar Fakültesi’ne dönüşmesi sonucunda, bu okulun 41 öğretim üyesi adına 3 kurucu üye tarafından kurulmuştur.
Ressam  Reha YALNIZCIK

Ressam
Reha YALNIZCIK

Vakfın amacı, 

-Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu ve Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi mezunları ve mensupları arasındaki dayanışmanın ve sosyal bağın yaratılmasını sağlamak,
-Ülke sanatının gelişmesi için, görsel sanatların her alanında çeşitli faaliyetlerde bulunmak, projeler üretmek, toplumun kültürünü geliştirme, sanata olan ilgisini, sevgisini arttırmaya yönelik her türlü girişimde bulunmak,
-Üke ekonomisine ve sanatın gelişmesine yardımcı olacak her türlü araştırma ve çalışmaları desteklemek,
-Üyelerin, sanatçıların, sanat, sosyal ve sağlık konularıyla ilgili projeler geliştirmek ve gerçekleştirmek,
-Sanatla ilgilenen yetenekli gençlere sanat, eğitim, sosyal alanlarda gelişmelerini sağlayacak etkinlikler gerçekleştirmek.
Bu amaçlar doğrultusunda;
-kültürel ve sanatsal etkinlikler konusunda kamu ya da özel kurumlarla işbirliği yapmak,
– yurt içinde ve yurt dışında sergi, kongre, konferans, toplantı ve geziler düzenlemek,
-doğal çevrenin, kültürel ve tarihi değerlerin, sanat eserlerinin korunması için çaba göstermek,
-sanat yapıtlarının bakım ve onarımını yapacak birimlerle arşivler, müzeler kurmak,
-her türlü öğretim kademesinde sanat eğitim kurumlarını kurmak,
-görsel sanatlar ve kültürel değerlerle ilgili belge toplamak, yayınlar yapmak,
-yaratıcıları desteklemek amacıyla kurslar ve burslar verme, yarışmalar düzenlemek, jüriler oluşturmak ve oluşturulan jürilere katılmak,
-Gençlere yönelik;
-kurslar açmak,
-yurt içi ve yurt dışında staj olanakları sağlamak,
-kafeterya, kantin, vb. işleri yapmak,Üye, sanatçılara, sosyal konutlar, çalışma atölyeleri, sanatçı tatil köyleri, turistik amaçlı sanatçılarla ilgili kuruluşlar kurmak, sanatçıların sağlık sorunları ile ilgili gerekli sağlık merkezleri kurmak, uluslararası sanat kuruluşları ile bağlantı kurmak ve ortak çalışmalar yapmaktır.

Görsav, bugüne kadar çeşitli faaliyetlerde bulunarak sanat çevrelerinde saygın bir isim yapmıştır.
Bu faaliyetleri arasında;
yurt içi ve yurt dışı sanat gezileri, güzel sanatlara hazırlık kursları, Kadıköy Belediyesi’yle birlikte halka açık yetenek geliştirme kursları, vs. düzenlenmiş,
1995 yılında faaliyet göstermeye başlayan Dragos Sosyal Tesisi’nde çeşitli toplantılar, yemekler, etkinlikler, vs. düzenlenmiş,
Marmara Güzel Sanatlar Fakültesi’nin yaptığı sempozyum, konferans, sergi, mezunlar günü, vs. gibi etkinliklerde, maddi ve organizasyon desteği vermiştir.

En son olarak Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin 2013’de düzenlediği ‘’6. ULUSLARARASI ÖĞRENCİ TRİENALİ’’nin sponsorluğunu yapmıştır.

Polis, müzayede evi, sanat galerisi ve koleksiyonerlere yönelik eşzamanlı operasyon düzenledi. Gizlilikle yürütülen baskınlarda Resim ve Heykel Müzesi’nden çalınan 30 tablo yakalandı.

Devlet Resim Heykel MüzesiAnkara Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nden çalınan eserler yıllardır konuşulur ancak kayıp eserlerle ilgili bir çalışma yapılmazdı. En son Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca hazırlanan ve kamuoyu ile paylaşılmayan rapora göre tam 302 eserin müzeden çalındığı tespit edildi. Bu eserlerden 256’sının kayıp olduğu belirlenmiş 46 eserin ise sahte olduğu anlaşılmıştı.

İşte bu rapordan sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı eserlerin peşine düştü. Bakan Ömer Çelik ne pahasına olursa olsun, yurtiçi ve yurtdışında eserlerin bulunması talimatını verdi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma neticesinde önceki gün eş zamanlı müzayede evi, sanat galerisi ve önceden belirlenen koleksiyonerlere baskın yapıldı.

Kamuoyundan gizlenen baskında Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nden çalındığı tespit edilen 30 tablo yakalandı. Şevket Dağ, İbrahim Çallı, Fikret Mualla, Hoca Ali Rıza gibi Türk resim sanatının ünlü ressamlarına ait eserlere el konuldu. Emniyetten soruşturmanın derinleştirilerek devam edeceği söylendi.

Devlet Resim Heykel Müzesi’nden çalınan ve baskında ele geçen eserlerden bazıları

İbrahim ÇALLI

İbrahim ÇALLI

İbrahim Çallı – Bahçede Kadın

Hoca Ali Rıza – Bulgurlu’da Timurcu Çeşmesi, Yağış, Sandal Balıkçı Kulübesi, Beykoz’da İshak Ağa Kahvesi, Kaya ve Çam

Hasan Tahsin – Bostancı

Vapur İskelesi

Hikmet Onat – Manzara

Ruhi – Yeşil Türbe

Sami Yetik – Kasımpatılı Natürmort

Bedri Rahmi Eyüboğlu – Muradiyede Kahve (Ağaçlı Kahve)

Şefik Bursalı – Manzara

Ömer Erbil – Radikal

Haberin başlığından da anlaşıldığı gibi Bakırköy belediyesi çalışıyor (!) önemli bir etkinlik gerçekleştiriyor ve bizim gibi Bakırköy’de yaşayan kişiler bunu ancak tesadüfen öğreniyor. Çünkü Bakırköy Belediyesi halkla ilişkileri çok çalışıyor!

(Bakırköy belediye sitesine gitmek için resme tıklayınız)

Bakırköy Belediyesi Sitesi

Bakırköy Belediyesi Sitesi

Konferans galiba dün başlamış(!) galiba diyorum siteden öyle anlıyoruz(belkide anlayamıyoruz kısaca bilmiyoruz). Sitede haberin yayınlanma günü 2 aralık bugün 3 Aralık. Oysa bu tür bir program çok daha önceden duyurulmalı. Eğitim seviyesinin yüksek olduğu bilinen Bakırköy’de yaşayan bizler dahi bu haberi tesadüfen öğreniyorsak başkalarının nasıl haberi olur bilmeyiz. Özgürlük meydanına asılacak bir kaç afiş diğer afişlerin arasında kaybolmuşken o kadar afiş arasından bu haberin afişi nasıl seçilir ve öğrenilir bilinmez.  Bakırköy Belediyesi Sessiz sedasız çalışıyor hatta servis dahi kaldırıyor… Teşekkürler Bakırköy belediyesi.

Haberturk.com dan tesadüfen okuduğumuz haber şöyle: (Yayınlanma tarihi 3 Arlık)

Fransız filozof Jacques  Ranciere, bu hafta sonu Bakırköy’e geliyor

Bakırköy Belediyesi ve MonoKL Yayınları‘nın ortaklaşa düzenlediği ‘Filozoflarla İstanbul’da’ etkinlikleri serisinin 4‘üncü konferansında Ranciere‘ye Bernard Aspe, Ahmet Soysal, Nami Başer, Volkan Çelebi, Zeynep Gambetti eşlik edecek.

Etkinlikler, 7-8 Aralıkta Bakırköy Belediyesi Atatürk Spor ve Yaşam Köyü‘nde gerçekleştirilecek.

 

Merak edip Belediyenin sitesine bakınca ise haber şöyle:

Bakırköy Belediyesi ve MonoKL Yayınları’nın düzenlediği ve pazartesi günü 13.00’e kadar sürecek olan “Demokrasiler Çağında Uygarlık” konulu Uluslararası Felsefe Konferansı Yeşilköy WOW Hotel Kongre Merkezi’nde başladı.

Raques  RANCİERE

Raques RANCİERE

Dünyanın en önemli 6 felsefecisi Giorgio Agamben, Jean-Luc Marion, Bernard Stiegler, Jean-Luc Nancy, Joan Copjec ve Gianni Vattimo’nun yanı sıra Bernard Aspe,Alain Brossat,Volkan Çelebi, Jodi Dean, Erich Hörl, Thomas Metzinger, Frederic Neyrat ve Ahmet Soysal’ın da katıldığı konferansın açılış konuşmasını Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen yaptı.

Felsefenin beşiği olarak anılan Avrupa’da bile eşine rastlanmayan büyük bir konferansa ev sahipliği yaptıklarını belirten Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen,” İnsanlığın en yüksek fikirleri ile en önemli olaylarına temel bir esin kaynağı oluşturan felsefe yenilikçiliği, sorgulayacılığı, üreticiliği, insana ve geleceğe açık oluşu ile tüm zamanların en değerli bilimi, bilimlerin bilimi adını almıştır. Bakırköy Belediyesi olarak,”Domokrasiler Çağında Uygarlık Konferansı” ile birlikte dünyanın yaşayan en önemli filozoflarını bir araya getirmenin haklı gururunu yaşıyoruz. Bu filozofların dünyada ilk kez Bakırköy’de bir araya geliyor olması mutluluğumuzu ikiye katlıyor. Hem Türkiye’de hem de Avrupa’da uzun yıllar hafızalardan çıkmayacak bu etkinlikle Bakırköy’ün dünya çapındaki kültüre ve onun en değerli uzantılarına açılıyor oluşuna bir kez daha tanıklık edeceğiz.”dedi.

Konferansta “Kapitalizme Başkaldırının Mantığı ve Mekanizmaları: Felsefenin Yeni Bir Konumuna Doğru” ,”Ekonomi Politik,Teknik ve Küreselleşme”, “Özne,Tinsellik ve Arzu:Felsefe ve Uygarlığın Sınırları”, “Teknoloji Medya ve İktidar:Felsefe ve Yeni Dünyanın Ruhu”, “Yazı,İmge ve Mekan:Felsefe, Edebiyat ve Sanat”,” Demokrasi,Hukuk ve Komünote/Ortaklık:Felsefe ve Toplum, Aşk,Dostluk ve Felsefe” konuları hakkında filozoflar düşüncelerini konferansı izleyenlerle paylaşıyorlar.

Felsefe konferansı cumartesi 10.00-19.30, pazar 11.00-19.30, pazartesi günü de 10.00-13.00 saatleri arasında yapılacak.

 

 

 

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) kurucu başkanı adına düzenlenen Sedat Simavi Ödülleri’ne bu yıl değer görülen gazeteci, sanatçı, yazın, spor ve bilim insanları belli oldu. 9 dalda verilen ödüller 24 Aralık tarihinde törenle sahiplerini bulacak


gazeteciler cemiyeti11 Aralık 1953’de yaşamını yitiren TGC kurucu başkanı Sedat Simavi adına 37 yıldan bu yana sürdürülen ödüller; gazetecilik, radyo, televizyon, edebiyat, sosyal bilimler, fen bilimleri, sağlık bilimleri, görsel sanatlar ve spor alanlarında veriliyor.

Ödüller 24 Aralık Salı günü saat 19.00’da The Marmara Taksim Oteli’nde düzenlenecek törenle sahiplerini bulacak.

ÖDÜLLERİ KAZANANLAR VE ESERLERİ

GAZETECİLİK:

Sedat_Simavi

Sedat SİMAVİ

Namık DURUKAN
Milliyet Gazetesi’nde yayınlanan “Uludere’de Ölüm Yolculuğu / Herkes Biliyor Ama Adı ‘Kaçak’ ”  başlıklı haber ve fotoğrafları ile.

Seçici Kurul ayrıca,

İdris EMEN’i Radikal Gazetesi’nde yayınlanan “Çocuklarımızı Kurtarın / Adıyaman – Suriye Cihat Hattı” başlıklı haberi nedeniyle övgüye değer gördü.

RADYO:

Atilla GÜNER
RS FM’de yayınlanan “Atilla Güner’le Akşam Postası – Gezi Parkı Olaylarının Takibi” adlı radyo programıyla.

Seçici Kurul ayrıca,

Esengül ŞAHİN’iYön Radyo’da yayınlanan “Pervanelikte On Dört Bin Yıl: Ali Ekber Çiçek” adlı radyo programı nedeniyle övgüye değer gördü.

TELEVİZYON:

Nebil ÖZGENTÜRK
CNN TÜRK’de yayınlanan “Sanatımızın Hatıra Defteri” adlı televizyon programı ile.

Seçici Kurul ayrıca,

Lütfi ÖZARSLAN – Tekin DEMİREL’i TRTde yayınlanan“Dünyanın Yükü”  adlı ortak televizyon programı nedeniyle övgüye değer gördü.

EDEBİYAT:

Hasan Ali TOPTAŞ
“Heba” adlı romanıyla.

SOSYAL BİLİMLER:

Cahit KAYRA
“Cumhuriyet Ekonomisinin Öyküsü 1923-1950 / Devletçilik: Altın Yıllar”  adlı eseriyle.
Seçici Kurul ayrıca,
Muazzez İlmiye ÇIĞ’ı “Sümerliler Türklerin Bir Koludur”  adlı eseri nedeniyle övgüye değer gördü.

FEN BİLİMLERİ:

Seçici Kurul, yarışmaya başvuran eserler içerisinde bu yıl Yönetmelik şartlarına uygun ödüle değer bir araştırma eseri olmadığına karar verdi.

Seçici Kurul bu dalda,

Doç. Dr. Mehmet Hakan ERKUT’u “Karadeliklerden Yüksek Frekanslı Kuazi-Peryodik Salınımlar Üzerine” adlı eseri nedeniyle övgüye değer gördü.

SAĞLIK BİLİMLERİ:

Prof. Dr. Işıl BERAT BARLAN
“Allerjene Özgü İmmunoterapide Yeni Bir Yöntem: Subkutan ve Sublingual Yolun Kombinasyonu” adlı çalışmasıyla.
Seçici Kurul ayrıca,

Prof. Dr. Arzu KARABAY KORKMAZ – Yrd. Doç. Dr. Ayşegül YILDIZ ÜNAL  – Yrd. Doç. Dr. Şirin KORULU KOÇ’u  “Speedyringo Proteininin Nörodejenrasyondaki Anti-Apoptotik Etkileri”  adlı ortak çalışmaları nedeniyle övgüye değer gördü.

GÖRSEL SANATLAR:

Cansen ERCAN
“Evin Sanat Galerisi Resim Sergisi” ile.

SPOR:

Vakıfbank Bayan Voleybol Takımı
Avrupa Voleybol Konfederasyonu (CEV) Kupası Şampiyonu ve Kadınlar Dünya Kulüplerarası  (FIVB) Voleybol Şampiyonu” olması nedeniyle.

Seçici Kurul ayrıca,
Gamze BULUT’u “Atletizmde (23 Yaş Altı 5000 metrede) Avrupa Şampiyonu olması nedeniyle övgüye değer gördü.

Küba’lı ünlü doktor ve bilim adamı Carlos Juan Finlay doodle oldu. Google’dan Carlos Juan Finlay’a 180. doğum günü jesti.

doodle

 Doktor Carlos Juan Finlay  kimdir Carlos Juan Finlay hayatı Carlos Juan Finlay biyografi Carlos Juan Finlay  google logo 3 aralık 2013 Dr Carlos Juan Finlay google doodle
Carlos Finlay’ın 180. Doğum günü

Carlos Juan Finlay’nın doğum günü Amerikan TIP Günü Olarak kutlanmaktadır
1855 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde okudu. Zaten 1868 yılında, bir kolera salgını sırasında bu İspanyol sömürge yetkililerinin hükümetin yönetiminin bir eleştiri olarak o zaman kabul edildi, çünkü çok başarılı değildi bir önermeyi profilaktik ve sağlık önlemlerinin alınmasını önerdi.

Ancak, onun asıl işi sivrisinekler tarafından sarı humma iletim nasıl oluştuğunu aydınlatmak oldu. Hastalığın transfer ajanı sivrisinek olduğu sonucuna Aedes aegypti gerçekten 1900 yılına kadar zamanın bilimsel topluluk tarafından kabul edilmedi teorisini doğruladı sayısız deneysel testleri sonucunda kendini tüm dünyaya tanıttı.

Kübalı büyük Doktor olarak bilinen Carlos Juan Finlay sarı humma virusunu testler sonucu bulan Kübalı bilim adamıdır.
Carlos Juan Finlay 3 Aralık 1833’te Puerto Príncipe’de doğdu ve Carlos J. Finlay  – 20 Ağustos 1915’te Küba’da öldü. Carlos J. Finlay, İskoç bir doktor ve  Fransız bir kadının 7 çocuğundan biriydi.

1853 yılında katıldığı Jefferson Medical College’den 1855’te mezun oldu. Ünlü Kübalı doktor ve bilim adamı Carlos J. Finlay kendisini hep şiddetli tıbbi tartışmaların içinde buldu. karaman.org

1881’de, Kübalı doktor Carlos Finlay aynı zamanda kara kusmuk diye de adlandırılan sarıhummanın belli bir dişi sivrisinek tarafından bulaştırıldığını ortaya çıkardı. Bunun yanı sıra hastalığı önleyecek bir aşıyı da buldu.

Carlos Juan Finlay,  sıtmayla sivrisinek arasındaki ilişkiyi sezip kanıtlayan bilim adamıdır.polis.web.tr

Carlos Juan Finlay Barres ‘de doğdu Küba Fransız ve İskoç asıllı.1853 yılında katıldığı Jefferson Medical College in Philadelphia dan sonra  Paris de ve Havanada eğitimini tamamladı.1855 yılında mezun olan Carlos Juan Finlay  Havana’ya yerleşti ve bir tıbbi uygulama açtı.

1881’de, Kübalı doktor Carlos Finlay aynı zamanda kara kusmuk diye de adlandırılan sarıhummanın belli bir dişi sivrisinek tarafından bulaştırıldığını ortaya çıkardı. Bunun yanı sıra hastalığı önleyecek bir aşıyı da buldu.
    Dünyanın bunun farkına varması yirmi yıl sürdü.
Günümüzde Asya harici tropik bölgelerde görülen ve dişi sivrisinekler aracılığıyla bulaşan sarı humma virüsünün çıkış yerinin Afrika olduğu ve virüsün 16. yüzyıldan itibaren köle ticaretiyle Güney Amerika’ya taşındığı tahmin ediliyor. image
Kesin teşhis edilebilen ilk sarı humma salgını, 1647 yılında Barbados Adası’nda yaşandı. Sadece bir yıl sonra, 1648’de Meksika’da Maya yerlileri arasında, 685’de de Brezilya’nın Recife kentinde salgınlar görüldü.
18. yüzyılda İtalya, Fransa, İspanya ve İngiltere’deki salgınlarda yüz binlerce insanın hayatını kaybetti.
Sarı hummanın tropik bölgelere mahsus olduğu varsayılsa da, Amerika’nın kuzey kesimi de 17. yüzyıldan başlayarak 20. yüzyılın başına dek birkaç kez salgından nasibini aldı.
19. yüzyılda ise Haiti Devrimi sırasında Fransız ordusunun üçte ikisi salgın sebebiyle telef oldu ve kalan askerlerin geri çekilmesi üzerine Haiti, 1804’te bağımsızlığını ilan etti.
Carlos Juan Finlay, 1833-1915
Hastalığın taşıyıcısının doğrudan insan teması değil de sivrisinekler olabileceğini ilk ortaya atan, 1870’lerde gerçekleştirdiği araştırmalarıyla Kübalı doktor ve bilimadamı Carlos Juan Finlay oldu. 19. yüzyıl sonundaki İspanyol-Amerikan savaşında sarı hummaya çok sayıda kurban verilmesi sonucu orduda görevli doktorlar, Finlay’in savını incelediler ve kısa sürede doğruladılar. Sivrisinekler aracılığıyla taşındığı ispatlanan ilk virüs sarı humma oldu. İlerleyen yıllarda grip, sıtma, fil hastalığı, tifüs ve başka alerjik hastalıkların da sivrisineklerle taşındığı kanıtlandı.

 

sessiz sinemanın Şantaj filmi Piyanoyla Sese Kavuştu, Hakan A. Toker, Hitchcock’un az bilinen dokuz sessiz filminden biri olan “Şantaj”a piyanosuyla yaptığı doğaçlama müzikle ses verdi.

Blacmail-1929

Ankara Sinema Derneği’nce düzenlenen Gezici Festival’in Ankara ayağının açılışı 28 Kasım akşamı; Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nde yapıldı.

Alfred HİTCHCOCKBu yıl 19’uncu yaşını kutlayan Gezici Festival’in açılış filmi olan Alfred Hitchcock’un sessiz filmi “Şantaj” (Blackmail) British Council işbirliği ile programda yer aldı.

Gösterim öncesi Ankara Sinema Derneği Başkanı Ahmet Boyacıoğlu, British Council Ülke Direktörü Margaret Jack ile Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürü Mesut Cem Erkul birer konuşma yaptı. Piyanist Hakan A. Toker de film gösterimi sırasında yapacağı müzik hakkında bilgi verdi. Toker; filmdeki oğlan, kız ve şantajcı adam için yaptığı toplamı 10 saniyelik ezgiciklerden örnekler vererek filmin akışı sırasında bu ezgicikleri doğaçlama olarak çalacağını belirtti.

Hakan A. Toker

Hakan Ali TOKER

İngiliz Film Enstitüsü’nün (BFI), “Hitchcock9 Projesi” kapsamında yenilediği Hitchcock’un az bilinen dokuz sessiz filminden biri olan 1929 yapımı “Şantaj”a; Hakan A.Toker’in (Sanatçı hakkında dahafazla bilgi için lütfen adına tıklayınız)piyanosuyla yaptığı doğaçlama müzik ses verdi.

İzleyiciler değişik bir deneyim yaşadıkları bu gösterime olan beğenilerini alkışlarıyla ifade etti. Gezici festival acılış gecesi kokteylle sona erdi.

Şantaj üzerine -sanal alem- notları

* Genç bir kız olan Alice, bir lokantada tanıştığı bir yabancıyla flört ettikten sonra Scotland Yard detektifi olan sevgilisi Frank ile tartışır ve yabancının kolunda oradan ayrılır. Adam, Alice’i resim stüdyosuna davet eder ve o da bu daveti kabul eder. Adam, stüdyoda Alice’e tecavüz etmeye kalkınca, kendini korumaya çalışan Alice ressamı öldürür. Aynı gece Alice’i binadan çıkarken gören birisi, Alice ve dedektif Frank’a şantaj yapar. Detektif Alice’nin katil olduğunu bilmekte ve bu gerçeği üstlerinden saklamaktadır. Şantajcı adam, tanık iken sanık durumuna düşer.

* Sessiz bir film olarak çekilen Şantaj, seslendirme ile yönetmenin ve “İngiltere’nin ilk sesli filmi” olarak sinema tarihine geçmiştir.

* Hitchcock, “Şantaj”da da ışık ve gölgeyle yarattığı gerilimi gündelik yaşamın bir parçası olarak kullanmış;  psikolojik saptamalara ve simgesel anlatımlara yer vermiş.

*Filmde –gösterilmeyen – tecavüz ve cinayetin sahnelerinin sinemasal ifadesi çok etkileyici.

* Her filminde kendine minik bir rol veren Hitchcock, bu filmde metroda gazete okurken küçük bir çocuk tarafından rahatsız edilen yolcu rolünde. (ŞD/HK)

Kaynak :[]  Şadiye DÖNÜMCÜ