Şunun için etiket arşivi: sümerler

Millattan Önce 4000 yılında Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki alçak havzanın adı olan Mezopotamya, dine dayalı yönetim biçimi (teokrasi) benimseyen bir hanedanlık olan Sümerlere vatan olmuştur. Endüstriyel tarım toplumu olan bu antik halkça üç bin yıl boyunca geliştirilen politik, dinsel, ekonomik, sanatsal ve mimari geleneklerin Batı uygarlığının temelini taşındığı unutmamak gerekir.

Burada, tabiri yerindeyse ilklerin uygarlığı olan Sümerlerin imza attığı ilkleri sizlerle paylaşmak istedik.

İşte Sümerlerin imza attığı ilkler:

* İlk şehir devleti.
* Tanrıların, insanların ve ritüellerin hiyerarşik yapısına dayalı ilk din.
* İlk yazılı dil (Çivi yazısı).
* İlk sulama sistemi.
* İlk tekerlekli araçlar.
* Afrika, Asya ve Avrupa arasında ilk ticaret ağı.
* İlk silindir mühürler.

Sümerlerde toplumun itici gücü olan din, Sümer mimarisini de etkilemiştir. Her Sümer şehrinde Ziggurat olarak bilinen çok katlı platformlardan meydana gelmiş devasa heybetli tapınak – kule yapıları inşa edilmiştir. Zigguratların her katlarının çevresinde kutsal bölüme doğru yükselen eğilimli merdivenler bulunmaktadır.

1928 yılında Ur Ziggurat’nın kazıları sırasında önemli bir keşif olan kraliçenin silindir mühüründe Pu-abi olarak tanımlanmış kral ve kraliçeye ait mezar kompleksi ibareleri bulunmuştur.

Kraliyet ailesinden olan bu çift, içinde ölümden sonraki yaşamda kullanılmak üzere, mücevherlerin, dinsel sunakların, silahların, araçların, müzik aletlerinin ve oyun tahtalarının bulunduğu birbirine bitişik iki lahite, yetmişten fazla hizmetkar tarafından gömülmüştür. Araştırma sırasında, M.Ö 3500’den 2400 tarihlerine dek uzanan, Sümer sanatına ait, çok iyi korunmuş eserlerde bulunmuştur. Çalılıktaki Koç heykeli bunların başında gelmektedir. Bu heykel aslında çiçek açan bir ağaca karşı şahlanan erkek keçi figüründen meydana gelmektedir.

Keçinin boynuzları, gözleri lapis lazuli taşından, yüzü, bacakları ve ağaç ise altından yapılmıştır.

Sümer şehir devletleri, M.Ö 2334’ten 2279’a kadar hüküm süren Akad’lı Muhteşem Sargon tarafından istila edildikten sonra, Sargon Akad Hanedanlığını kurmuş ve tanrısal yetki ile yönetmiştir. İşte bu dönemde de Sümer heykelciliğinden daha ileri bir adım atılmış ve sanat başka bir boyut almıştır.