Şunun için etiket arşivi: sanat sever

İstanbul’da Ocak ayı içerisinde gerçekleşen sergileri sizin için bir araya toplamaya çalıştık. Burada bulunmasını istediğiniz sergi bilgileri için bize ulaşın. [email protected]
istanbul-sergi-takvimi

kediMehlika Baş – Camaltı Resim Sergisi
06 Ocak 2015 ~ 24 Ocak 2015

Kedi, kuş, çiçek, böcek, insan… Onları son derece yetkin bir biçim algısıyla resme dönüştürüyor Mehlika. İç çizgilerinin doğal yansımalarını, hiç zorlanmadan, nerdeyse hazır bir halde buluyor zihninde. Portrelerinde bile… Õyle karşılarına geçip uzun boylu seyretmeden… Bu oluş sürecini, elbette onun olağanüstü duyarlılığı ile birlikteestetik kaygısı da tamamlıyor.

 

  • Yer:Arkeo Pera Sanat Galerisi
  • Adres:Yeni Çarşı Cad.66 / A Galatarasaray Beyoğlu İstanbul
  • Mail:[email protected]
  • Faks:0212 244 31 64

 

Sabahat-cikintas-DE-SiF-RESabahat Çıkıntaş – De-şif-re
23 Aralık 2014 ~ 24 Ocak 2015

İstanbul Mine Sanat Galerisi, Nişantaşı mekânında küratörlüğünü Lütfiye Bozdağ’ın yaptığı Sabahat Çıkıntaş’ın resim, video ve enstalâsyonlarından oluşan “de-şif-re” başlıklı sergisi yer alıyor.

Sabahat Çıkıntaş, sezgileriyle sanat üreten bir sanatçı. Üretimlerinde etkilendiği ve resimlerinin arketipinde yer alan varlık ve zaman sorunsalı, O’nun tüm sanat anlayışının bir özeti olarak okunabilir.

Çıkıntaş, “de-şif-re” sergisi için ürettiği işlerinde; geçmiş anların donmuş kanıtları olan görüntülerin üzerine boya müdahaleleri ve yerleştirdiği kare biçimler ile dikkati çekiyor. Pisagor’a göre; ateş-hava-su-toprak gibi evreni oluşturan dört temel elementin sembolü olan kare, sanatçının resimlerinde yer alan en asal öge. Sabahat Çıkıntaş için kare, nesneler dünyasının sembolik durumlarını temsil ediyor. Kare üzerinden yaptığı biçimsel soyutlamalar sanatçının öznelci ve ifadeci bir tavırla gerçekleştirdiği kompozisyonlarında resim yüzeyini bölen, parçalayan, bazen de tümleyen yüzeyler olarak, onun kozmos içinde evrenselliği aradığı bir neoplastisizmi gözler önüne seriyor.

Sabahat Çıkıntaş’ın üretimleriyle yaşamı aynı paralelde ilerleyen, gelişen bir paralel süreç olarak ortaya çıkıyor. Üretimlerinde kendini ve yaşamından kesitleri soyutlayarak dışavuran sanatçı, kendi tasarladığı kostümü giymesiyle kendi varlığını sanatıyla bütünleştiriyor. Tam ve bütün olarak, görünen ve görünmeyen, algılanan ve algılanmayan yanlarıyla içsel sezgilerini, duyumlarını “de-şif-re” ediyor, dudak hareketlerinden oluşan videosu ile kesik kesik heceler şeklinde serginin tematiği olan “de-şif-re” repliğini heceliyor.

d-e-ş-i-f-r-e————de-şif-re—–d-e-ş-i-f-r-e—-de-şif-re—deşifre—deşifre—–

Sabahat Çıkıntaş’ın “de-şif-re” başlıklı sergisi 17 Aralık 2014 – 24 Ocak 2015 tarihleri arasında Mine Sanat Galerisi Nişantaşı mekânında görülebilir.

  • Yer:Mine Sanat Galerisi
  • Adres:Teşvikiye Mah. Prof. Dr. Müfide Küley Sok. No:1/1 Yasemin Apt. D:5 Nişantaşı Şişli İstanbulMail:[email protected]

 

Ezgi-Comert-ZamanaEzgi Cömert – Zamana Direnen Hisler
06 Ocak 2015 ~ 26 Ocak 2015

Genç sanatçı Ezgi Cömert’in ikinci kişisel sergisi doğadan uzaklaşan ve doğanın yok oluşuna seyirci kalan biz metropol yaşayanlarına farklı ve masum duygular yaşatacak. ‘Zamana Direnen Hisler’ 6 Ocak 2015-26 Ocak 2015 tarihleri arasında Galeri/Miz’de sanat severlerle buluşacak.

Doğaya ve doğada yok olan bitki ve hayvanların yaşama çabasını bilinç altını sorgulayarak ve bunu tamamen boya ve organik malzemeler kullanarak güçlü desen algısıyla hiç bir dijital baskı aracına ihtiyaç duymadan yaratım ve üretimde bulunması ayrıca serginin başka bir güçlü yanını oluşturmaktadır. Sanatçının iç güdüsel ve bilinç altını sorgulayarak hiç bir ön tasarım ve kurgusal yaratımda bulunmaması da eserlerde farklı yaklaşımların yanında kendine has tekrara düşmeyen özgün nadir eserler ortaya cıkmasına sebep olmuştur.

6 Ocak’ta başlayacak olan Ezgi Cömert’in “Zamana Direnen Hisler” adlı kişisel sergisi 26 Ocak tarihine kadar Galeri/Miz’de görülebilir.

  • Yer:Galerimiz Teşvikiye
  • Adres:Ahmet Fetgari Sok. No:28 A Teşvikiye Şişli İstanbul
  • Mail:[email protected] 
  • Faks:0212 241 73 89

 

Ahmet-Elhan-gorenler-170’lerin/ 70’li Yılların Objektifinden ‘GÖRENLER’
17 Ocak 2015 ~ 27 Ocak 2015

Çok sayıda ünlü sanatçının,ve koleksiyonerlerin katılımının beklendiği bu çarpıcı,ve bir o kadarda değerli sergide, 1972- 1973 yıllarında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü mezunu sanatçılardan oluşan fotoğraf sergisini 17-27 Ocak 2015 tarihleri arasında Galeri Eksen’de gezebilirsiniz. Ahmet Elhan, Barbaros Günsel, Tanju Sağlam, Nazan Erkmen, Edip Hakkı Cemali, Erhan Yalvaç, Alp İşmen isimli sanatçıların dışında, o dönemdeki diğer sanatçıların eserleri de bu sergide yer almaktadır. O yıllara ait bir sanat anlayışı ile çekilen fotoğrafları yine o senelere ait mekanlarda izlemenin keyfini yaşamak isterseniz 17-27 Ocak 2015 tarihlerinde Galeri Eksen’de yapılacak olan sergiyi görmelisiniz. Bu sergide ayrıca Sabit Kalfagil, Ara Güler, Zeki Faik İzer, İzzet Keribar,İsa Çelik,Gültekin Çizgen,Sedat Antay isimlerinin eserlerinden örnekler de görebilirsiniz. Bir döneme ve tarihe tanıklık etmek için Galeri Eksen’de ‘GÖRENLER’ isimli sergiye tüm sanatseverleri bekliyor.

  • Yer:Galeri Eksen
  • Adres:Maçka Cad. No :29 Nişantaşı Şişli İstanbul
  • Mail:[email protected]

 

cetin-BilginÇetin Bilgin Resim Sergisi
17 Ocak 2015 ~ 30 Ocak 2015

1955 Yılında doğdu.
1975 Haydarpaşa Erkek Lisesinden Mezun oldu.
1977-1982 Profesyonel tiyatro Faaliyetleri.(Oyunculuk,dekor ve kostüm).
1978 İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisine girdi.
1984 Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü Neşet Günal Atölyesinden Yüksek Lisansla mezun oldu.

1996 İskoçya / Edinburg Printmakers Workshop & Gallery.Gravür Uygulama Atölye Çalışmalarında bulundu.

Kişisel Resim ve Gravür Sergileri /ödüller :
1984 Günümüz Sanatçıları 5.Açık Hava Sergisi. ’’ödül’’ Devlet Resim Heykel Müzesi.
1992 Galeri Baldem-İstanbul.
1994 Yeni eğilimler Sergisi-‘’Onur Belgesi’’-İstanbul.
1995 Ekol Sanat Galerisi—İstanbul.
1995 Fethiye Kültür Merkezi Sanat Galerisi.
2000 Hobi Sanat Galerisi-İstanbul.
2001 Atatürk Kültür Merkezi-İstanbul.
2001 Levissi Sanat Galerisi -Dünya Dostluk ve Barış Köyü Kayaköy –Fethiye.
2003 Ziraat Bankası ‘’Tünel Sanat Galerisi’’-İstanbul.
2003 13. İstanbul Sanat Fuarı-Tüyap-İstanbul.
2004 14. İstanbul Sanat Fuarı-Tüyap-İstanbul
2004 Küyad Sanat Galerisi-İstanbul.
2005 Galeri Soyut-Ankara.
2005 ‘’Aslolan Ruhsal Olandır’’15.İstanbul Sanat Fuarı-TÜYAP
2007-2008 ‘’Parçalanmalar’’Atatürk Kültür Merkezi.İstanbul

Karma Resim ve Gravür Sergileri :
1982 Günümüz Sanatçıları 3.Açık Hava Sergisi.Devlet Resim Heykel Müzesi.
1983 Viking Kağıt veSelilöz A.Ş – İstanbul
1984 Galeri Lebriz-İstanbul
1987 MSÜ 1937-1987 Gravür Çalışmaları-Atatürk Kültür Merkezi.
1992 Sanatçılar Dayanışma Sergileri.-MSÜ-İstanbul.
1992 Plastik Sanatlar Sergisi-MSÜ-Ankara
1992 İstanbuldan Sanatçılar Sergisi-Fethiye Arkeoloji Müzesi.
1992 2. İstanbul Sanat Fuarı-İstanbul.
1994 Ekol Sanat Galerisi-İstanbul.
1994 4.Uluslararası Sanat Fuarı- Tüyap -İstanbul.
1994 55.Devlet Resim Heykel Sergisi.-Ankara.
1994 MSÜ 52 Türk Sanatçısı Newyork ve Washington Sergileri.
1995 Art Activities.Ocakköy 10 .Anniversery-Fethiye
1995 DYO . Yaşar Eğitim ve Kültür VAKFI –İstanbul.
1996 Nuans Sanat Merkezi-İstanbul
2001 ‘’Başlangıcından Bugüne Türkiyede Gravür Sergisi-45 sanatçı’’-

Karşı Sanat Çalışmaları -İstanbul.
2002’’ Mahmut CUDA ‘ nın anısına’’-tanıtım sergisi – Fethiye Arkeoloji Müzesi.
2002 12.Uluslararası Sanat Fuarı-Lütfi Kırdar Kongre Salonu-İstanbul.
2005 ‘’Resmin Haysiyeti’’-Kargaşa 5-Kargart-İstanbul.
2005‘’Artrol’’-İstanbul Modern Sanatlar Galerisi.
2005 ‘’Çizgi’’ Deniz Müzesi Sanat Galerisi-İstanbul.
2006 Uluslar arası Çağdaş Sanat Fuarı(Contemporary İstanbul Art Fair)-Lütfi Kırdar Kongre Salonu.
2007 Uluslar arası Çağdaş Sanat Fuarı (Contemporary İstanbul Art Fair)-Lütfi Kırdar Kongre Salonu.

2011 Eskişehir Anadolu Üniversitesi (Gravür)
2012 Işık Üniversitesi İstanbul (Gravür )Eskişehir Üniversitesi organizasyonu.

Sanatçı, çalışmalarını halen İstanbul ve Kayaköy deki atölyelerinde sürdürmektedir.

  • Yer:Düş Yolcusu Sanat Duragı
  • Adres:Bağdat Caddesi Plaj Yolu Haldun Taner Sok.No:16/B Caddebostan kültür merkezi çaprazı Caddebostan Kadıköy İstanbul
  • Mail:[email protected][email protected]

 

Anlatilmayan-Hikayeler5 Kadın Sanatçının Gözünden, Anlatılmayan Hikayeler
08 Ocak 2015 ~ 31 Ocak 2015

Yükselen beş kadın sanatçının, saklı hikayeleri resmettiği eserler, Art50’nin “Anlatılmayan Hikayeler” sergisinde! Keşfedilmeyi bekleyen hikayeleri görünür kılan “Anlatılmayan Hikayeler” sergisi; sanata kesintisiz desteğini sürdüren TEB Özel Bankacılık’ın Etiler’deki binasında sanatseverlerin ziyaretine açık.

Köklü geçmişine yakışan özel seçimlerle kültür-sanata destek vermeyi sürdüren TEB Özel bu defa; sanatçı, koleksiyoner ve sanatseverleri aynı çatı altında buluşturan çağdaş sanat platformu Art50’nin “Anlatılmayan Hikayeler” başlıklı resim sergisine ev sahipliği yapıyor.

Özellikle genç sanatçıları desteklemeyi hedefleyen TEB Özel’in Etiler’deki binasında düzenlenen sergide; Art50 sanatçılarından Ayşegül Karakaş, Begüm Mütevellioğlu, Melike Kılıç, Lale Delibaş ve Güliz Baydemir’in eserleri yer alıyor. Sözlü ve yazınsal olarak anlatılmayan, ancak resmedilebilen hikayelere işaret eden “Anlatılmayan Hikayeler” sergisi; günlük hayatın temposunda gözden kaçan öyküleri, gerçekliğin baskısında unutulan masalları ve keşfedilmeyi bekleyen nice hikayeleri görünür kılmayı amaçlıyor. “Anlatılmayan Hikayeler”de; yükselen beş kadın sanatçının, her birinin kendine özgü tarzıyla saklı hikayeleri resmettiği eserleri sanatseverleri bekliyor.

“Anlatılmayan Hikayeler” sergisi; 31 Ocak 2015 tarihine kadar, hafta içi her gün çalışma saatleri içinde TEB Özel Etiler Binası’nda sanatseverlerin ziyaretine açık.

  • Yer:TEB Özel
  • Adres:Nispetiye Cad. Dilhayat Sok. No: 8 Etiler Beşiktaş İstanbul

 

Laleper-Aytek-Non-ParisLaleper Aytek / Non Paris
17 Aralık 2014 ~ 31 Ocak 2015

Laleper Aytek’in “Non Paris” başlıklı 14. kişisel sergisi 17 Aralık 2014’de İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nde açılıyor. 31 Ocak 2015’e kadar açık kalacak olan sergide fotoğrafçının Paris’te iki yıl boyunca sürdürdüğü fotoğraf çekimlerinden 63 siyah-beyaz fotoğraf yer alıyor. Sergiyle birlikte fotoğrafçının “non paris” adlı bir fotoğraf albüm kitabı da Aralık başında yayımlanmış olacak.

Laleper Aytek, 2012 ile 2014 arasında Paris’e dört kez gitti. Çekimlerini Paris’te yapmakla birlikte Paris’i çekmedi. Bu projesinde bir turist olarak geldiği bu şehir üzerinden “non” görüntüleri aracılığıyla aynadaki kendine bakmaya çalıştı. 2012’deki ikinci ziyareti birinciden oldukça farklı, şehrin ruhuna dokunduğunu, şehir üzerinden kendine de biraz daha içerden bakmaya başladığını düşündüğü bir ziyaret oldu. Projesine bu yolculukla birlikte (adını çok sonradan koysa da) başlamıştı bile…

Fotoğrafçı “non paris”le birlikte; hiç tanımadığı, dilini bilmediği bir coğrafyada; bazen kırılgan, kimi eğreti olsa da, uzun zamandır belki de ilk defa cesaretli bir iç(e) bakışın, kendine ait duymayı beklediği bir sesin ya da itirazlarının kapısını aralamaya çalıştı.

Görüntüler kendi tekinsizliklerinde, zoraki buluşmalara teslim edilmediklerinde; bir fotoğrafçı için unuttuğu bir ses, hiç görmediği bir yüz ya da beklenmedik bir karşılaşma olabilir, ilk defa yürüdüğü bir sokaktaki bir görüntünün kenarındaki ufacık bir ayrıntıdan hiç tanımadığı bir duyguya dair de olabilir, kaçılmış, göz ardı edilmiş, hatta yok sayılmış ve belki yıllardır yüzleşilmemiş.

Fransız Kültür Merkezi’yle birlikte Koç Üniversitesi İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi tarafından da desteklenen projesinde Laleper Aytek yeni (dışardan) bir ziyaretçi olarak Paris’te çektiği “non” görüntülerinde Hoffmannstall’ın söylediği gibi, “hiç yazılmamış olanı okumayı”, farklı bir kayıt yapmış olmayı az da olsa becerebilmiş olmayı diliyor.

Laleper Aytek Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Ekonomi Bölümü’nü bitirdikten sonra, Sosyal Ekonomi alanında yüksek lisans çalışmalarına devam etmek üzere gittiği Oslo Üniversitesi’nde daha çok fotoğrafa yöneldi. Fotoğrafla üniversite yıllarında başlayan ve giderek derinleşen ilgisi nedeniyle 90’lı yılların başında Türkiye’ye döndü ve kendi stüdyosunu açarak reklam fotoğrafçılığı yapmaya başladı. 1998’de Türkiye’nin ilk kapsamlı dijital fotoğraf stüdyosunun kuruluşunda fotoğraf ve reklam yönetmeni olarak görev aldı. 2009’da bu yana Koç Üniversitesi, Medya ve Görsel Sanatlar Bölümü’nde (MAVA) fotoğraf üzerine dersler vermektedir.

2000 yılından bu yana fotoğraf yazılarında, öznellik kapsamında “görme biçimleri” ve “fotoğraf tarihi” üzerine yoğunlaşmaktadır. Bu temel yaklaşımını “Fotoğraf Tarihi Kanonunu Yeniden Düşünmek: Öznellik Üzerine Bir İnceleme” başlıklı yüksek lisans tezinde ayrıntılandırarak geliştirmiştir. Yayınlanmış çalışmaları arasında fotografik düşünce üzerine yazılarını biraraya getirdiği Kendine Ait Bir Fotoğraf (2005) ile Palimpsest Istanbul (2010) ve Issız (2013) fotoğraf albümleri sayılabilir. Aytek 1991’den bu yana 13 kişisel sergi açtı ve 22 grup sergisine katıldı.

  • Yer:Fransız Kültür Merkezi
  • Adres:İstiklal Cad. NO:4 Taksim Beyoğlu İstanbul
  • Web:http://ifturquie.org

 

karanlikta-diyalogKaranlıkta Diyalog
18 Ocak 2015 ~ 31 Ocak 2015

Dünya üzerinde 130 kentte 7 milyondan fazla insana “dokunmuş” olan “Karanlıkta Diyalog”,  şimdi ve ilk defa Türkiye’de ve İstanbul’da…

TTNET’in ana sponsorluğu ve Dünya Göz Hastanesi’nin stratejik ortaklığı ile Dialogue in the Dark İstanbul tarafından hayata geçirilen “Karanlıkta Diyalog” sizi parkta dolaşmak, bir caddede karşıdan karşıya geçmek, vapura binmek gibi günlük hayat deneyimlerine sokar; ama tümüyle karanlıkta, duyularınızı uyandırarak ve farkındalığınızı derinleştirerek…

Görme engelli rehberler, sizin dokunarak, koklayarak, tadarak ve duyarak “yeni ve farklı” bir biçimde görmenizi sağlayacak ve sizi unutulmaz bir yolculuğa çıkartacaklar.

“Karanlıkta Diyalog”, 1988’de Almanya’da Prof. Dr. Andreas Heinecke tarafından oluşturulup, hayata geçirildi.

Bu eşsiz ve ilham verici deneyim, İstanbul’da üç yenilikçi formatla karşımıza çıkacak:

Deneyimsel Sergi – Herkese Açık
Öğrenciler İçin Atölye Çalışmaları – Okullara Özel
İş Dünyası İçin Atölye Çalışmaları – Şirketlere Özel

  • Yer:Gayrettepe Metro İstasyonu Dialog Sergi Alanı
  • Ücret:Tam 28.00 TL İndirimli 19.00 TL
  • Nereden Alınır:Biletix Çağrı Merkezi: 0216 556 98 00 Biletix Satış Noktaları,www.biletix.com ve Mekan gişe

 

Ters-KoseTers Köşe / Gobsmacked
13 Ocak 2015 ~ 01 Şubat 2015

Dilan Bozyel, Ugur Çakı, Genco Gülan, Tuğberk Selçuk
Küratör: Gülben Çapan

Astronot: Uzay adamı.
Araba: Tekerlekli, motorlu veya motorsuz her türlü kara taşıtı.
Çerçeve: Bir yere resim asılabilecek duruma getirmek için resimlere geçirilen kenarlık.
Miki Fare: 1928’de Walt Disney tarafından yaratılmış ve seslendirilmiş sevimli karikatür karakteridir.

Her kelimenin bir sözlük anlamı bir de benlik anlamı vardır. Sözlük genel terimidir, benlik ise sizin için ne anlam ifade ettiğidir. Aslında her ikisi de kurgulanmıştır. Biz de bu sergiyle kurgulanmış olan ne varsa bozmak için biraraya geldik. Hazır mısınız?

Galeri İlayda 8 Ocak – 1 Şubat 2015 tarihleri arasında senenin ilk sergisini gerçekleştiriyor. Küratörlüğünü Gülben Çapan’ın yaptığı “Ters Köşe” adlı sergi, farklı disiplinlerde ilerleyen, çağdaş sanatımızın önde gelen iki kuşak sanatçılarını biraraya getiriyor. Genco Gülan, Uğur Çakı, Dilan Bozyel ve Tuğberk Selçuk’un katılımıyla gerçekleşecek olan sergi, bilincimize kodlanmış imgeleri, alışık olduğumuzun çok dşında yorumlayarak, yıkıyor. Ters Köşe, çağdaş sanat izleyicisini şaşırtmaya, şaşırtırken de sorgulamaya davet ediyor.

Dilan Bozyel, astronot serisiyle, “uzay adamı”nı İstanbul sokaklarına ışınlıyor; vapurda, metroda ve sahilde görüntülenen astronot, mekan kavramıyla ilgili algımızı yineliyor. Tuğberk Selçuk klasik altın varaklı çerçevelerin içine yerleştirilmesi beklenen resimler yerine heykellerle karşınızda. Uğur Çakı, araba serisiyle alışılmış araba imgesine, çağdaş bir yorumla altın bir dokunuş yapıyor. Genco Gülan ironinin hakim olduğu işleriyle politik ve sosyal olarak seyirciyi düşündürecek. Özellikle uluslararası boyutta her nesil tarafından mutluluk olarak kodlanmış bir figür olan Miki Fare’nin “Sakat Miki” yorumu izleyiciyi şüphesiz şaşırtmaya hazır.

“Sadece estetik kaygısı ile sergi gezmek isteyenler, bu sergiyi gelip görme tenezzülünde bile bulunmasınlar, üzülürler. Ters Köşe, beğenilmekten çok anlaşılmayı bekleyen bir sergi. Bilincimizde alışılagelmiş ne varsa silip atmak üzerine işler üreten sanatçılar sayesinde; dünyayı sanatçıların gözünden yeniden kodluyoruz. Beyninizi boşaltın, çocukluk anılarınızı silin, eğitim siteminin ezberlerini bozun, hayat tecrübelerinizi unutun ve sergiye öyle adım atın.”

  • Yer:Galeri İlayda Tesvikiye
  • Adres:Hüsrev Gerede Cad. No:37 34330 Tesvikiye Şişli İstanbul
  • Mail:[email protected]

 

Dilan-BozyelDilan Bozyel – Dichomoty Of Past and Futur- exhibitoni
29 Aralık 2014 ~ 01 Şubat 2015

Serdarı Ekremin Archive Galata’ sı sanata ve sanatçıya destek vermeye davam ediyor. 23 Aralık-01 Şubat tarihleri arasında ünlü fotoğrafçı Dilan Bozyel’ in “Dichomoty Of Past and Futur- exhibitoni” sergisi Archive Galata’ da sizleri bekliyor.

Dünyaca ünlü markaların eşsiz mobilya koleksiyonları, zamansız tasarımları, dünyanın dört bir yanından şeçilen objeler ve Türk tasarımcıların özel objelerin vazgeçilmez adresi “ARCHIVE” sanata ve sanatçıya destek vermeye devam ediyor..

Fotoğraf ve sanat eğitimini London College of Communication ve London Academy of Media & Art okullarında tamamladıktan sonra kariyerine, Londra ve Türkiye’de devam eden Dilan Bozyel, bu defa özel fotoğraflarıyla, ARCHIVE Galata’ nın duvarlarını süslüyor olacak. 2012 yılında Galata’ da Mimar Cağla Daş, Kutay Yorulmaz ve Güven Yalın tarafından kurulan ARCHIVE; sektörü yakından takip ederek, sektörde yer etmiş marka ve tasarımları bünyesinde bulundururken, bir yandan da sanata ve sanatçıya destek veriyor.

23 Aralık 2014 – 01 Şubat 2015 tarihleri arasında Archive Galata’ da yer alacak olan Dilan Bozyel sergisini ziyaret edebilirsiniz.

  • Yer:Archive Galata
  • Adres:Serdar-ı Ekrem No:19 Galata Beyoğlu İstanbul
  • Telefon:0212 292 11 40

 

Karma-sergi-yok-yerKarma Sergi – Yok-Yer
19 Aralık 2014 ~ 01 Şubat 2015

Sanatçılar: Aslı Narin, Egemen Tuncer, Hasan Deniz

Mehmet Kahraman’ın küratörlüğünü üstlendiği karma sergi “yok-yer”, her yerde oluşları, birbirlerine benzemeleri ve bağlamlarından kopuk olmalarıyla dikkat çeken havaalanları, eğlence ve alışveriş merkezleri gibi çağımızın ‘yok-yerleri’ni konu alıyor. Çağdaş dünyanın hareketli öznesinin mekanları deneyimleme şeklini etkileyen yok-yerler, insanların bir araya gelerek sosyalleşmelerine olanak sağlarken aynı zamanda yalnızlık duygusu yaratmalarıyla bireylere varoluşsal bir çelişki alanı sunarlar.

Bu bağlamda sergide yer alan sanatçılardan Aslı Narin’in fotoğrafik soyutlamaları bu geçiş alanlarını tanımlamaya çalışırken Egemen Tuncer’in ürettiği imajlar mekanların dönüşüm sonrası aldıkları yeni formlara odaklanmamızı sağlıyor. Hasan Deniz’in fotoğrafları ise değişen veya yok olan yerlerin belleğine dair bir günlük olarak karşımıza çıkıyor. Üç farklı bakış açısı etrafında yapılacak olan yerleştirme, Mixer’in sergi alanının mimari yapısı ile ilişkilendirilerek mekana özgü bir nitelik kazanıyor olacak.

  • Yer:Mixer Arts
  • Adres:Boğazkesen Cad. No:45 Bodrum Kat Tophane Beyoğlu İstanbul

 

joan-miro-sergiJoan Miro’nun Sembolleştirdiği Kadınlar, Kuşlar ve Yıldızlar
30 Eylül 2014 ~ 01 Şubat 2015

S.Ü. Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), Barselona doğumlu Katalan ressam ve heykeltıraş Joan Miró’nun eserlerinden oluşan kapsamlı bir sergiye ev sahipliği yapıyor. 20. yüzyılın çok yönlü, çığır açan sanatçısı Joan Miró’nun olgunluk dönemine odaklanan sergi, Joan Miró. Kadınlar, Kuşlar, Yıldızlar adıyla sanatseverlerle buluşuyor. Sabancı Holding sponsorluğu ile düzenlenen ve Barselona’daki Joan Miró Vakfı, Mallorca’daki aile koleksiyonu Successió Miró ve yine Mallorca’daki Pilar ve Joan Miró Vakfı işbirliğiyle gerçekleştirilen sergi 23 Eylül 2014 – 1 Şubat 2015 tarihleri arasında ziyaret edilebilecek. Akdeniz coğrafyası ve insanına dair gözlemlerinden ilham alan Miró’nun, kadın, kuş ve yıldız temalarına yoğunlaşan sergi, resim, baskı, heykel ve seramiklerin bulunduğu zengin bir seçkiyle sanatçının sembolik dilini anlama olanağı sunuyor. Miró’yla İstanbul’da buluşacak olan sanatseverler, sanatçının Akdeniz kültüründen aldığı enerjinin farklı formlardaki izdüşümlerine tanık olacaklar.

Sergiyle ilgili bilgi veren SSM müdürü Dr. Nazan Ölçer, “Bu önemli Katalan sanatçının eserlerini müzemize getirmek üzere Barcelona’daki Miro Vakfı ile üç yıl önce görüşmelere başladık. Müze olarak hayalimizde, Pablo Picasso ile başlayıp Salvador Dali ile devam eden İspanya’nın büyük ustalarının üçlemesinde son halkayı tamamlamak vardı. Bugün bu sergi ile bunu başarmanın heyecanını yaşıyoruz. Bu süreçte Barcelona’daki Joan Miro Vakfı ile sanatçının olgunluk dönemine odaklanan, onun vazgeçemediği kadınlar, kuşlar ve yıldızları merkeze alan ve sanatçının çok yönlülüğünü ortaya çıkaran bir seçki yapmaya karar verdik. Bu çok yönlülüğü ortaya çıkarmak için ayrıca, Mallorca’daki aile koleksiyonunda yer alan eserlerle yine Mallorca’daki Pilar ve Joan Miro Vakfı’nda bulunan atölye malzemelerini de ödünç aldık. Sanatçının farklı tekniklerdeki kimi eserleri ve bazı kişisel eşyaları ise dünyada ilk defa Türkiye’de Sakıp Sabancı Müzesi’nde sergilenecek. Ayrıca sergide yer alan bir dizi belgesel filmde Joan Miro’nun yaşamını, iç dünyasını, değişimlerini, dostlarını, ülkesindeki ve dünyadaki siyasi olaylara duyduğu öfke ve tepkisini izleyerek sanatçının kolay ele vermediği gizli dünyasını tanıma imkanına sahip olacağız.” dedi.

Sabancı Holding CEO’su Zafer Kurtul, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Bizim için sadece ekonomik faaliyetlerimiz değil, kültür-sanat alanında da var olmak, bu kapsamdaki projeleri desteklemek her zaman öncelikli. Sabancı Holding olarak, Türk müzeciliğinde çığır açan Picasso Sergisi’nden bu yana büyük ustaların sergilerine destek veriyoruz. Bunu kurumsal vatandaşlık yaklaşımımızın bir gereği ve sorumluluğumuz olarak görüyoruz. Bu alandaki çalışmalarımız toplumsal sorumluluk penceresinden, topluma bir katkı yapma isteği ve inancıyla yapılıyor. Ne mutlu bize ki, halkımız da bizim bu isteğimize yürekten karşılık veriyor. İnanıyorum ki, bu sergimiz de öncekilerde olduğu gibi yoğun ilgi görecek, kapıda kuyruklar olacak. Miro; Picasso, Rembrandt ve Monet’den sonra halkımızla buluşmasına aracılık ettiğimiz dördüncü büyük usta oldu. Sabancı Holding’in vizyonu farklılıklar yaratarak kalıcı üstünlükler sağlamak. Miro da sanatıyla, eserleriyle fark yaratmış bir sanatçı. Sergi aracılığıyla bu büyük ustayı sadece eseriyle değil tüm yaşamıyla yakından tanıma ve anlama fırsatı bulacağız.” dedi.

  • Yer:Sakıp Sabancı Müzesi
  • Adres:Sakıp Sabancı Cad. No:42 Emirgan Sarıyer İstanbul 
  • Telefon:012 277 22 00
  • Faks:0212 229 49 14

 

Yusuf-Taktak-YukaridanasagiyaYusuf Taktak – Yukarıdanaşağıya Soldansağa 19152015 Sergisi
20 Ocak 2015 ~ 07 Şubat 2015

Sergi 3 alanda değerlendirildi. Merdivenlerden inildiğinde, galerinin ana mekanında ve arka alanda bir olmak üzere 3 iş, yerleştirildi. Söz konusu yapıtların ortasında yer alan aynı zamanda sergiye adını veren düzenlemenin önüyle arkasındaki çalışmalar: serginin birer işareti niteliğinde ve sanatçının uzun süredir kullandığı “dikilitaş” biçimlerinin yorumu niteliğinde.

Yukarıdan aşağıya-soldan sağa bulmacalarda kullanılan yönlendirmelerdir. Toplumsal açıdan baktığımızda da, görsel ve yazılı medyayı da kullanarak iktidardakilerin buyurgan tavrıdır. Sahip olunan bir düşünce; yukardaki söz sahiplerinden en aşağıdakilere ve sol düşünceden sağa, baskın çıkma çabaları bulmacaya dönüşmüştür.

Aynı şekilde, Türk –Ermeni sorununu da bu bağlamda ele alındı. Birçok aydın, sıradan insan, okuduğumuz kitaplar, medya, iktidar ve muhalefetteki siyasiler 100 yıllık sorunu; işin içinden çıkılmaz hale sokmuşlardır. Düzenlemeye baktığınızda bulmaca ve aralarında toplumumuzda derin iz bırakan ermeni bir ustanın (Varojan Orancı) elinden çıkan ahşap ayakkabı kalıpları… Artık yerini plastiğe bırakmış bu değerli nesneler bulmacanın içinde gezinmektedirler tıpkı ermeni vatandaşlarımız gibi.

Galerinin kendine has özelliği olan kare seramikler ister istemez işlerin içine girdi ve ana motif (leitmotiv) olarak her iş’de kendini gösterdi. Kareler; kimi zaman bulmacanın bir öğesi, kimi zaman da hiyeroglif yerine geçtiler.

  • Yer:Maçka Sanat Galerisi
  • Adres:Eytam Cad. 31/A ?34357 Maçka Şişli İstanbul
  • Mail:[email protected]
  • Faks:0212 234 40 51

 

Pardon-Kacinci-KatGenç Küratörler Soruyor: Pardon, Kaçıncı Kat?
10 Ocak 2015 ~ 07 Şubat 2015

Küratörler / Melike Bayık & Mergüze Günay

Sanatçılar: Recep Akar, Mustafa Duymaz, Didem Erbaş, Murat Germen, Şifa Girinci, Emre Kantaşlı, Volkan Kızıltunç, Manbor, Ali İbrahim Öcal, Saliha Yılmaz

Küreselleşen dünya düzeni ve kent hayatının baskıcı dinamikleri karşısında sanat konjonktürü dâhilinde ne türden önermeler yapılabilir? “PARDON, KAÇINCI KAT?”, kent ve doğa ilişkisi üzerinden sanat alanında dönüşümün olanaklarını sorgulayan genç küratörlerin yönelttiği meşru soruları irdeliyor. Sergi bu sorular ve onlara getirilebilecek yanıtların peşine düşüyor.

Bu sergi kent ve doğa üzerine izleyiciye bir rapor sunma hevesinde değil. Serginin iki bölümünü mümkün olduğunca birbirinden koparmak; buna karşın diyalog alanlarını da korumak üzere tasarladık. Yaygın olarak işlenmiş kent-doğa ikiliğini iki genç küratör olarak aslında yapıtaşlarına ayırıp; küratörlük mekanı mı, eserleri mi, ilişkileri mi ön plana alarak bizi en çok heyecanlandıran şeyi ortaya koyar diye sorduk. Küreselleştirme biçimlerinin somut etkilerinin tam da gözünün içine bakan bir jenerasyondan post-modern ütopyaların, mega kentlerin, sanat ve izleyici arasında açılan mesafenin ve bu yersiz-yurtsuzluğun bizi sürüklediği ruh durumunu gayri-resmi bir çerçevede yalın bir soru olan, ama betonun ve yabancılaşmanın tınısını taşıyan “Kaçıncı Kat?” ile aktarmak istedik.

Sanatçılar Recep Akar, Mustafa Duymaz, Didem Erbaş, Murat Germen, Şifa Girinci, Emre Kantaşlı, Volkan Kızıltunç, Manbor, Ali İbrahim Öcal ve Saliha Yılmaz’ın eserlerinin yer alacağı serginin açılışı 10 Ocak’ta gerçekleşecek. Sergi 07.02.2015 tarihine kadar MERKUR’de görülebilir.

Sergi Koordinatörü / Düzelti: Sena Danışman

  • Yer:Galeri Merkur
  • Adres:Mim Kemal Öke Cad. Erenler Apt. No: 12 D: 2 Nişantaşı Şişli İstanbul
  • Mail:[email protected]
  • Faks:0212 225 37 37

 

muhtesem-yuzyilteshir-i-ihtisamMuhteşem Yüzyıl: Teşhir-i İhtişam
29 Aralık 2014 ~ 10 Şubat 2015

“Muhteşem Yüzyıl” şimdi de dünya çapında bir sergi prodüksiyonu ile Maslak’ta yeni açılan Uniq İstanbul Kültür ve Sanat Merkezi içinde yer alan UNIQMÜZE’de ziyaretçilere kapılarını açtı.

TİMS Productions ve Istanbul Exhibitions tarafından ortaklaşa gerçekleştirilen “Muhteşem Yüzyıl: Teşhir-i İhtişam” sergisi, Muhteşem Yüzyıl’ın ruhuna dokunma ve dünyasını yakından hissetme şansı veriyor.

Muhteşem Yüzyıl’ın büyüleyici atmosferi; dekorları, kostüm ve aksesuarları, mücevher ve taçlarıyla sergiye aktarıldı.

Ziyaretçiler, 4 sezon boyunca hafızalardan silinmeyen büyüleyici atmosferin zenginliğini ve içinde bulunma deneyimini yaşayacak ve daha önce hiç görülmemiş, sadece bu sergi için üretilen çok özel sürprizler ile karşılaşacaklar.

“Muhteşem Yüzyıl: Teşhir-i İhtişam” sergisinde ziyaretçileri zengin bir içerik, şaşırtıcı multimedya uygulamaları ve çok daha fazlası bekliyor.

– 0-6 yaş grubu Uniq Müze’ye ücretsiz girebilir.
– Biletler üzerinde yazan gün geçerlidir.
– Uniq Müze’ye profesyonel kamera, fotoğraf makinası, ses cihazı vb. ile giriş özel izne tabiidir.
– Öğrenci indiriminden yararlanan kişilerin resmi ve geçerli bir öğrenci kimliği ibraz etmesi yeterlidir.
– Uniq Müze’ye yiyecek-içecek ile girilemez.
– Uniq Müze bilet fiyatlarında değişiklik yapma hakkını saklı tutar.

  • Yer:UNIQMÜZE
  • Ücret:Tam 35.00 TL – Öğrenci 28.75 TL
  • Nereden Alınır:Biletix Çağrı Merkezi: 0216 556 98 00 Biletix Satış Noktaları,www.biletix.com ve Mekan gişe

bilim-tuneliBilim Tüneli Sergisi
25 Aralık 2014 ~ 12 Şubat 2015

Bilim Tüneli Sergisi, 1 Aralık 2014 – 12 Şubat 2015 tarihleri arasında Mall Of İstanbul – 1’de son buluşları teknolojiseverlerin beğenisine sunacak.

Bilim ve teknolojiyi laboratuvarın dışına taşıyan, son 13 yılda 18 ülkede, 30 şehirde, 10 milyon ziyaretçinin gezdiği Bilim Tüneli Sergisi, son araştırma buluşlarını ve perspektiflerini dünya çapında başarılı bir şekilde tanıtıyor.

Küreselleşen bilim, bilim iletişiminde yeni nesil, multimedya sergi içerikleri ve çok daha fazlası sizi bekliyor!

Bilim ve teknolojinin geleceği nasıl değiştireceğini gösteren Bilim Tüneli Sergisi’nde büyüleyici bir deneyim yaşayacak, evren, madde, yaşam, karmaşıklık, beyin, sağlık, enerji ve toplum konularında gelecekte neler olacağını bugünden öğreneceksiniz.

Adını Nobel ödüllü Alman fizikçiden alan Max Planck Topluluğu, kar amacı gütmeyen ileri bilim için çalışan bağımsız bir araştırma kuruluşu. Max Planck Topluluğu, dünya çapında tanınmışlığı ile bilim ve teknoloji araştırmalarına önderlik ediyor. 2006 yılında yapılan bir araştırmada üniversite olmayan enstitüler arasında kurum, bilim araştırmaları alanında 1., teknoloji araştırmaları alanında 3. seçildi.

01.12.2014 – 12.02.2015 tarihleri arası her gün saat:10:00 – 22:00 arası ziyaret edebilirsiniz.

  • Yer:Mall Of İstanbul-1
  • Adres:Süleyman Demirel Bulvarı. TEM Basın Ekspres kavşağı. Başakşehir İstanbul
  • Ücret:Tam 23.00 TL Öğrenci 13.00 TL
  • Nereden Alınır:Biletix Çağrı Merkezi: 0216 556 98 00 Biletix Satış Noktaları,www.biletix.com ve Mekan gişe

 

Nejat-Kavvas-Saydam-MasallarNejat Kavvas – Saydam Masallar Cam Sergisi
15 Ocak 2015 ~ 15 Şubat 2015

Yeni Zelanda’da yaşayan Türk sanatçı Nejat Kavvas’ın İstanbul’daki ilk kişisel sergisi “Saydam Masallar” Galeri Selvin 2’de açılıyor.

Camı bir simyacı gibi işleyip adeta bambaşka bir anlama büründüren Nejat Kavvas kadını, doğayı, soyut formları hayatı boyunca içinde yaşadığı çok kültürlülükten beslenerek yeniden yorumluyor. Mükemmel bir tekniği estetikle buluşturan sanatçı dışavurumcu renkleri holografik bir yaklaşımla camın içinde özgür bırakıyor, malzemenin yapısıyla oynayıp onu farklı dokulara dönüştürüyor. Camı bir madde olarak tarihten beri kullanılageldiği pratik bağlamından koparıp ona ruh vererek bir nesneden öteye taşıyor ve ona sanat pratikleri içinde hak ettiği yeri vererek onurlandırıyor.

Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden mezun olan Nejat Kavvaş, cam eğitimini Stipglass Cam Okulu, Tilburg Hollanda 2010, Cam Ocağı İstanbul 2009, California Polytechnic State University, San Louise Obispo California, Pilchuck Cam Okulu, Seattle, Washington, 2009, Art Station Sanat Okulu, Auckland Yeni Zelanda, 2008 de yaptı.

Ayrıca Claudia Borella Cam Okulunda uzman kalıp yapım teknikleri kursu, 2012, Cam Ocağı, İstanbul “A dan Z ye kalıp yapım teknikleri ve fırında cam döküm” kursları verdi.

Armaggan Gallery, Art 24/7 Volume: 2 sergisi, İstanbul,Armaggan Gallery, İstanbul Gurup Sergisi, İstanbul, 2011, SOFA Chicago Sanat Fuarında Sergi, Türk Kültür Vakfı 2011, Ron Şang Gallery sergisi, 2011, Red Spot Gallery, “Cam Ustaları” sergisi 2011, Armaggan Gallery, İstanbul grup sergisi 2011, Flagstaff Gallery, Auckland Yeni Zelanda, “Glassification” sergisi 2010, Ron Şang Gallery, Auckland Yeni Zelanda, Group sergisi 2010, Uxbridge Creative Centre, “Exposed” Sergisi, Auckland, Yeni Zelanda 2010, Molly Morpeth Canaday Ödül sergisi Yeni Zelanda 2010, Ranamok Ödül Sergisi, Avustralya 2009, Art Station Sanat Okulu, “Ten Year of Glass” sergisi, Yeni Zelanda 2009 da sergilerine katıldı.

Masif cam yapıların işlenme sürecindeki büyük zorluk ve zahmetlere yenilmeden ustalığını sanatçı ruhuyla birleştiren Nejat Kavvas’ın “Saydam Masallar” adlı kaçırılmayacak sergisi 15 Ocak – 15 Şubat 2015 tarihlerinde Galeri Selvin 2’de görülebilir.

  • Yer:Galeri Selvin 2
  • Adres:Bebek Arnavutköy Cad. (1. Cadde) 20/A Arnavutköy Beşiktaş İstanbul
  • Mail:www.galeriselvin.com

 

sahin-kaygun-sergisiŞahin Kaygun Sergisi
20 Kasım 2014 ~ 15 Şubat 2015

İstanbul Modern, Türkiye fotoğrafçılığında farklı arayışlarıyla öncü bir rol üstlenen Şahin Kaygun üzerine, sanatçının 1992’de vefatından sonra düzenlenen en kapsamlı sergiyi hazırlıyor.

Disiplinlerarası kavramının Türkiye’de henüz gündeme gelmediği 1980’li yıllardaki fotoğraf kültüründe resim, grafik, fotoğraf ve sinema gibi farklı alanları birbirine yakınlaştıran Şahin Kaygun, fotoğrafın tekniğine ilişkin yeni ve şaşırtıcı uygulamalar gerçekleştirdi. Türkiye’de fotoğraf çalışmalarının farklı sanat dallarıyla bağını çağdaş bir yorumla arayan sanatçı, teknikler arasındaki sınırları zorlamaya devam etti.

Detaylı bir arşiv çalışmasının ardından gerçekleşecek sergi, Kaygun’un 1980’lerden itibaren fotoğraf üzerinde ilk deneysel müdahalelerde bulunduğu, Türkiye’de bir ilk teşkil eden Polaroid çalışmalarından en son dönemine kadar uzanıyor. Sanatçının fotoğraf üzerine katmanlar ekleyerek ilerlediği teknik arayışlara paralel olarak, Kaygun’un ele aldığı yaşam ve ölüm temaları üzerinden bilincin sınırlarında, rüya ve gerçeklik arasında bir anlatının izleri sürülüyor. 80’lerin politik ortamında yaşanan bireysel bunalım ve içe kapanmanın sanat alanındaki yansımalarının hissedilebildiği dönemi ele alan sergide, Kaygun’un çalışmaları zamanın ruh halini kişisel bir bakış açısıyla dışa vuruyor.

Lise yıllarında resim yaparak hayatını kazanmaya başlayan Şahin Kaygun, 1969 yılında Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde grafik eğitimine başlar. Üniversite yıllarında fotoğrafla sanatsal anlamda ilgilenen sanatçı için grafik ve fotoğraf birbirini besleyen, tamamlayan iki alan olur. Kaygun’un fotoğraf üzerinde ilk manipülasyon denemelerini yaptığı Polaroid serisinden parçalar Uluslararası Polaroid koleksiyonuna dahil edilir ve çalışmaları önemli müze ve sanat kurumlarında sergilenir.

“Ben fotoğraf çekmiyorum, fotoğraf yapıyorum” diyen sanatçı için, ortaya çıkan her kare onun tasarladığı bir sahnedir. Önce zihninde kurguladığı kompozisyonu tasarlar, sonra fotoğrafı çeker; karanlık odada devam eden süreçte, rastlantılara yer yoktur. Kaygun, kazıyarak, renklendirerek, çizerek fotoğraftaki istemediği detayları siler, kendi istediklerini ekler. Baskıları üst üste bindirir, kolajlar yapar, akrilik boya ile boyar ve nihayetinde ortaya kendi iç dünyasını koyar. Burada önemli olan, zamanında tartışıldığı gibi, bu çalışmaların resim mi yoksa fotoğraf mı olduğu değildir. Kaygun’un amacı tam da disiplinlerarası bir sanat dili oluşturmaktır.

Küratör: Sena Çakırkaya

  • Yer:İstanbul Modern
  • Adres:Meclis-i Mebusan Cad. Liman İşletmeleri Sahası Karaköy Beyoğlu İstanbul

 

elif-karadayi-portrelerEliff Karadayi – Portreler
16 Ocak 2015 ~ 19 Şubat 2015

Tüm çağdaş sanat oluşumlarının sergilerine ev sahipliği yapan Gama Art Gallery, ressam Eliff KARADAYI’nın PORTRELER başlığı altındaki kişisel sergisini 16 Ocak- 19 Şubat tarihleri arasında sanatseverler ile buluşturuyor.

Sanat’ı kendisi için kendini tarif ve tamir etme aracı olarak gören Eliff Karadayı’nın Portreler adını verdiği sergisi hayatına girmiş, hayatından teğet geçen veya hayatında çok ciddi etkileri olmuş insanların seneler içinde birikmiş çizimlerinden oluşuyor. Portrelerinde naif ve çocuksu öğeler ağır basıyor, ara renkleri tercih etmeden ve boyaları birbirine karıştırmadan çoğunlukla ana renklerle yalın ve basit bir dil içinde tanıdığı bu insanları yansıtıyor, çocuksu bir dille çocuksu olmayan olgunluktaki insanları anlatıyor.

Sanatçı diyor ki; Bana göre sanatın amacı sınırları kaldırmak olmalı. Bir sanat yapıtının dili, dini, milliyeti, ırkı yoktur. Sanat, insanlar ve ülkeler arasındaki sınırları ortadan kaldıran en doğru mecra. Sanat üretimlerimi herhangi bir kategoriye dahil etmeden soyutlayıcı bir dışavurum üzerinden modernist bir anlayışta ele aldığımı söyleyebilirim. Sanatın, iyileştirici, özgürleştirici enerji ve güç veren yanına inanıyorum. Resim benim bitmek tükenmek bilmeyen yaşam kaynağım…

Eliff Karadayı Kimdir? Yeditepe Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği’nden mezun oldu, ancak küçüklüğünden bu yana resme olan ilgisini hiç kaybetmedi. Bir dönem Nevin Çetin Atölyesi’nden eğitim aldı. İşin ilginç yanı eserleri büyük beğeni toplasa da o hiçbir zaman yaptıklarının kayda değer olduğunu düşünmedi. taaki üniversitede okurken bir arkadaşının yönlendirmesiyle yurtdışında başvurduğu bir bursun kabul görmesine kadar. San Francisco School of Art kendine güven duymasını sağladı. Daha sonra NYU’ da asistanlik teklifi aldı ve bunu takiben kendisinden Sciences Po Paris de secmeli ders olarak Collage and Sculpture dersi vermesi istendi. Bu süre zarfında Türkiye’deki sanat piyasasınının, özellikle genç sanatçılara eğilen koleksiyonerleri arasında hızla yükselen bir başarı grafiği yakaladı. Pop Art’ın Türkiye’deki genç temsilcisi olarak tanındı. ‘’MAAİLE” 14. solo sergisidir. Çalışmalarına Balat’taki atölyesinde ve Gama Gallery’ de devam etmektedir.

  • Yer:Gama Galeri
  • Adres:Turnacıbaşı sok. No:21 Beyoglu Taksim Beyoğlu İstanbul
  • Mail:[email protected]

 

sehir-UzunlamasinaŞehir: Uzunlamasına Sergisi / Mağara
27 Aralık 2014 ~ 19 Şubat 2015

İstanbul’un alışılagelmiş şehir manzaraları bu kez farklı bir fotografik anlatımla karşımıza çıkıyor… Fotoğrafçıların, uzun pozlamalar ve siyah/beyaz bir anlatım diliyle yorumladığı tanıdık mekanlar, farklı görsellikleriyle 27 Aralık – 19 Şubat arasında “Şehir: Uzunlamasına” sergisinde MAĞARA’da ziyaretçilerini bekliyor.

Fotoğrafçı ve eğitmen Muammer Yanmaz’ın 40 Haramiler fotoğraf grubuna eğitim verdiği stüdyosu MAĞARA’da, Coşar Kulaksız’ın danışmanlığında, “2. Fine Art Fotoğraf Atölyesi” gerçekleşti. Atölye sonunda oluşan “Şehir: Uzunlamasına” başlıklı sergi, klasik sokak fotoğrafçılığı temeli üzerine sanat fotoğrafının nasıl inşa edilebileceği hakkında fikirler veriyor.

Küratörlüğünü de Coşar Kulaksız’ın üstlendiği sergi, alışılagelmiş İstanbul şehir manzaralarını, uzun pozlandırmalar ve siyah/beyaz bir anlatım dili ile farklı bir fotografik yaklaşımda izleyiciye sunuyor. Sergide yer alan her fotoğraf aslında sağdan ve soldan çekilen iki farklı açının tek bir noktada görsel birleşimi üzerine kurgulandı. Böylece, izleyicilere bir mekanın, uzun pozlama ve ikili anlatım diliyle görsel olarak nasıl algılandığı ve hissettirdikleri aktarılıyor.

Fine Art fotoğraf atölyesi ve sonunda oluşturulan bu sergi; fotoğrafın sadece anlık bir tespit değil, aynı zamanda bir sanat mecrası olarak algılanabileceğine dair izlenimler vermesi açısından da önem taşıyor.

Fotoğrafçılar: Ali Efe Yılmaz, Alican Ekin, Aysun Hürol, Burcu Hakman, Gökçe Halulu Çevikoğlu, Gülşah Gencer, Gürkan Kurban, Ilgın Yaroğlu, Kübra Karaçizmeli, Selin Devran, Serli Hamamciyan, Şeyda Soydamal Türk.

  • Yer:Mağara
  • Adres:Eski Osmanlı Sok No: 21 / 1 Mecidiyeköy Şişli İstanbul 
  • Telefon:0212 266 66 74

 

yabanci-topraklardaJacques Tange – Yabancı Topraklarda
08 Ocak 2015 ~ 21 Şubat 2015

Jacques Tange 1960’da Vlissingen’de doğmuştur. Hollandalı sanatçı, Rotterdam Sanat Okulu’nu bitirdikten sonra 1984 yılı itibariyle aktif olarak eser üretmektedir. Sanatçının yeteneği, 2005-2006 yıllarında Hollanda’da ‘’Yılın Sanatçısı’’ seçilmesiyle tescillenmiştir. Tange’nin eserleri ortaçağın resimlenmiş el yazmalarına dayanmaktadır fakat zaman içinde, bugünkü dünyaya ve insanın dünyadaki yerine yorumlanmıştır.

Jacques Tange’nin kişisel sergisinin başlığı olan ‘Yabancı Topraklarda’ , sanatçının ilk kez tanımadığı ve yabancı olduğu bir ülke olan Türkiye’de sergi gerçekleştirecek olmasından doğmuştur. Bu sergi onu alışık olduğu ve yaşadığı Avrupa kıtasından bir adım dışarıya çıkarmaktadır.

Tange’nin eserleri hayatın kendisinden etkilenmektedir ve en önemlisi, aşktan ilham almaktadır. Kadınları övme yoluna gitmesinin nedeni ise onların gücünün dünyayı kurtaracağını düşünmesinden ötürüdür. Tange’nin eserlerindeki kadınlar güzel, kuvvetli ve azimlidir. Sanatçı, kadınlara olan sevgisini onları eserlerinde arzu nesnesi olarak değil, anne ve sevgili olarak göstererek yansıtır. Kadınların erkekler gibi güç tutkunu olmadığını fakat aslında gücün kendisi olduklarını düşünmektedir.

Eserlere yansıyan başka bir konu ise sanatçının evrene ve geleceğe ilişkin kaygılarıdır. Evrenin hepimizin koruyucu ve besleyicisi olduğunu söyleyen Tange, onu yeteri kadar koruyamadığımızı belirtmektedir. Bizi koruyan evrene sahip çıkamamamız kendimize de sahip çıkamamak anlamına gelmektedir. Hava kirliliğini yaratan, ormanları yok eden, hayvanları ve hatta birbirimizi öldüren bizlerin betonla kaplı bir ormanda yaşadığımızı, şehirlerimizi giderek büyüttüğümüzü ve bir zamanlar olduğumuz saf halimizden giderek uzaklaştığımızı düşünmektedir; bir zamanlar güneşin altında özgür olan ve doğanın geri kalanıyla da uyum içinde yaşayan bizlerden…

Neyse ki, sanatçının eserlerinde her zaman bir çıkış yolu vardır ve bu bir kaçış alanıdır; bir parça mavi gökyüzü, özgür ve düz bir alana çıkış yolu, bizi başka bir yöne uçurabilecek bir balon, ya da aşk veya mutluluk için ufak bir işaret…

  • Yer:ART350
  • Adres:Bağdat Caddesi No: 350 34738 Kadıköy İstanbul
  • Web:www.art350.com

 

Merve-Hasman-1Merve Hasman – Bana Baktığını Biliyorum / I Know You Are Looking At Me
15 Ocak 2015 ~ 28 Şubat 2015

Son dönemin genç ve sıradışı fotoğraf sanatçılarından Merve Hasman’ın, ‘Bana Baktığını Biliyorum’ (I Know You Are Looking At Me) adını verdiği ve The Istanbul Edition Otel ile işbirliği yaptığı son fotoğraf sergisi 15 Ocak akşamı verilecek kokteyl sonrası açılacak. Hasman, Edition marka konseptinin ana unsurları olan “büyüleyici zarafet, doğallık ve tutku”yu fotoğraflarına yansıttı.

Sanatçı, The Istanbul Edition’da gerçekleştireceği fotoğraf sergisi için ‘modern yaşamın yoğun temposundaki kişinin şehirden kaçışını, iç dünyasına gerçekleştirdiği yolculuğu, ve huzuru keşif sürecini’ objektifine yansıttığını söyledi.

The Istanbul Edition için özel olarak hazırlanan sergisinin açılış kokteyline sanat, cemiyet ve iş dünyasından çok sayıda davetlinin katılması bekleniyor. Doğal ve çarpıcı karelerin yer aldığı fotoğraf sergisi gezecek katılımcılar kısa film gösteriminin ardından sergiyi dolaşabilecek ve fotografları sanatçıyla birlikte değerlendirebilecekler. Sergi ve film gösterimi Şubat ayının sonuna kadar The Istanbul Edition’da izlenebilecek.

Teknik eğitimlerini İsviçre, Milano ve Amerika’da alan genç sanatçı fotoğrafçılıkta öğrenme sürecinin devamlılığına değinerek: ‘Her gün yeni bir şey öğreniyorum, bunun yaşla ve tecrübeyle de alakası yok. Teknoloji de, hayat da çok hızlı ilerliyor. 80 yaşına kadar fotoğraf çekmek istiyorum ve eminim o yaşta da hâlâ öğrenecek bir çok şeyler bulacağım’ açıklamasında bulundu.

The Istanbul Edition’da gerçekleştireceği fotograf sergisi için; doğal güzelliği ve kişinin iç dünyasına gerçekleştirdiği huzurlu yolculuğu hikayeleştirdiğini, bunun günümüz temposunda yoğun çalışan modern insan profili için uygun ortam ve koşullar sağlandığında şehrin merkezinde bile mümkün olabileceğini aktarmaya çalıştığını sözlerine ekledi.

  • Yer:The Istanbul Edition

 

Nesren-JakeNesren Jake – SINS / GÜNAHLAR sergisi
08 Ocak 2015 ~ 28 Şubat 2015

“Her Şeyi Sorgula” mesajı veren işlerini Pop-Propaganda olarak tanımlayan Nesren Jake, günahların kime ve neye göre olduğunu sorgulattığı SINS / GÜNAHLAR sergisi, 7 Ocak 2015 Çarşamba G-art Beyoğlu’nda…

Amacı, var olan toplumsal düzen(ler)i ve verdiği hasarları insanlara anlatabilmek olan, işlerinin tarzını pop-propaganda olarak tanımlayabildiğimiz Nesren Jake eleştirel zekası ile dikkat çekiyor. Ürettikleri bir taraftan güncel olanla hesaplaşırken, diğer bir taraftan da daha derin katmanlarla zamana yayılan eleştirel anlamlar barındırıyor. Siyasal ve ekonomik düzenlerin propagandalarını, kullandığı ironik sembolleri aracılığıyla dezenformasyona uğratıyor. Yani kullandığı popular kültür imajlarının verdiği bilinçaltımıza yerleşen toplumsal mesajları, kendine has yöntemleriyle tekrar sorgulamamıza yardımcı oluyor.

Bu sergide üzerine oldukça düşünmemiz gereken Günah kelimesi, genellikle dini bağlamda Tanrı’nın arzu ve emirlerine uygunsuz her şeyi tanımlamak için kullanılır. Tanrı’nın açıkladığı standartlara ve emirlere karşı yapılan bilinçli ihmalkarlık veya inkar olarak da açıklanabilir. Birçok farklı inanç ve felsefede, dini nitelik taşısın taşımasın, günah kavramı mevcuttur. Günah sözlükte; “isyan, karşı gelme, suç, kabahat” manalarına gelir. Peki bu karşı gelme sadece Tanrı’ya karşı mıdır, yoksa insanlar da birbirlerine karşı günah işlemekte midir? Önemli olan inanç mı, yoksa kime veya neye karşı sorumlu olmanın bilinci midir? İşte bu noktada Nesren Jake günahların kime ve neye göre olduğunu sorguluyor ve kadim bilgelik zincirinin halkalarını birer birer aralıyor.

1984 doğumlu sanatçı, 2010 yılında aktif olarak sanatsal tasarılarını ve düşüncelerini hayata geçirmeye başladı. Genelde bir seriyi tamamlamak ya da tek bir iş çıkartmak yerine karışık düzende farklı formatlarda ve konularda işler yapmayı tercih eden sanatçı, böylece belli bir noktaya odaklanmaktan kaçınarak, çoğunluğun benimsediği bakış açılarına eleştirel olarak bakıyor. Anlatım dili bazen ağır, bazen de hafif bir şekilde eleştiri-alay çerçevesinde kurgulanıyor.

  • Yer:G-Art Galeri
  • Adres:Tomtom Mah. Kumbaracı Yokuşu No: 37/A Beyoğlu İstanbul 
  • Mail:[email protected]

 

Lozandan-cumhuriyete-inonuLozan’dan Cumhuriyet’e İsmet İnönü Sergisi
29 Aralık 2014 ~ 28 Şubat 2015

Lozan Antlaşması’nın imzalanmasının 90. yılı etkinlikleri kapsamında geçtiğimiz yıl İnönü Vakfı tarafından hazırlanan “Lozan’dan Cumhuriyet’e İsmet İnönü” sergisi İnönü Vakfı’nın arşivlerindeki belge ve fotoğraflarla, Lozan’ın imzalanmasından Cumhuriyet’in ilanına, erken Cumhuriyet yıllarından, iç ve dış politikaya kadar çeşitli toplumsal, ekonomik ve kültürel dönüşümleri İsmet İnönü ekseninde gözler önüne seriyor. Sergide ziyaretçiler; dokunmatik ekranlar ve video enstalasyonları aracılığıyla interaktif olarak belge ve Atatürk ve İsmet İnönü’nün hayatlarının kronolojisi, yazışmalar, telgraflar, fotoğraflar hatta kamera görüntülerinin yer aldığı, gazete ve dergi kapakları, mühürler, madalyalar, nişanlar, imzalanan antlaşmalar, resmi yazışmalar, müzakerelere ait birçok belgenin de yer aldığı sergi, Caddebostan Kültür Merkezi Sanat Galerisi’nde 24 Aralık 2014- 28 Şubat 2015 tarihleri arasında gezilebilir. Kadıköy Belediyesi Etkinliği

  • Yer:Caddebostan Kültür Merkezi Sanat Galerisi
  • Adres:Bağdat Cad. Haldun Taner Sok. No:11 Kadıköy İstanbul
  • Mail:[email protected]

 

Balkan-Naci-islimyeliBalkan Naci İslimyeli – Bir Şey Söyle
13 Ocak 2015 ~ 28 Şubat 2015

EKAV / Eğitim, Kültür ve Araştırma Vakfı yeni yılın ilk sergisine çağdaş sanatın önemli temsilcilerinden Balkan Naci İslimyeli’nin son yapıtlarından oluşan “Bir Şey Söyle” ile 13 Ocak – 28 Şubat 2015 tarihleri arasında ev sahipliği yapıyor.

Sanatçı bu projesinde tuval, video, fotoğraf, giysi heykel ve metnin birlikte oluşturduğu ortak bir dil kullanıyor.

Balkan Naci İslimyeli 1990’ların başından bu tarafa yoğunlaştığı temel bir izleğin alanını son sergisiyle daha da genişletiyor ve şöyle diyor “Küresel iletişim ağının ürkünç boyutlarda yükselen gücü karşısında kısılan insan sesini yeniden duyabilecek miyiz… Konuşan biz miyiz, duyduğumuz sesler bizim mi… Ses tellerimiz hangi biodigital kontrol noktaları arasında gerili duruyor… Bu sergi susmak konuşmak ve susturulmanın ara sesleri üzerine görsel bir soruşturmadır.”

Balkan Naci İslimyeli sergi süresince galeri mekânında yapacağı iki söyleşide bu kavramla ilgili diğer sergilerini de izleyicilere tanıtıp tartışacak. Sergiyi Türkiye’nin ilk online sanat televizyonu www.ekavart.tv de izleyebilirsiniz. ZİYARET SAATLERİ : Pazartesi – Cuma 11:00-18:30 / Cumartesi 12:00-18:30

  • Yer:Ekavart Gallery
  • Adres:Askerocağı cad. Ritz Carlton Otel, Süzer Plaza No:15 Gümüşsuyu Beyoğlu İstanbul 
  • Mail:[email protected]
  • Faks:0212 252 81 31

 

irem-Sozenin-Objektifindenİrem Sözen’in Objektifinden Geri Bak
21 Ocak 2015 ~ 21 Mart 2015

Amerikan Hastanesi Sanat Galerisi “Operation Room”, İrem Sözen’in “Geri Bak” adlı sergisine 21 Ocak – 21 Mart 2015 tarihleri arasında ev sahipliği yapıyor. Bir dönemin tahlilini fotoğraflarla sunan sanatçının seyircisini davet ettiği sergisi Pazar günleri hariç her gün 10:00-19:00 saatleri arasında Amerikan Hastanesi Sanat Galerisi “Operation Room”da gezilebilir.

İrem Sözen “Geri Bak”la eski albümlerden bulduğu hem kendisinin hem de aile bireylerinin çekmiş olduğu kimi fotoğraflarla kişisel kayıtlarını birleştirerek, bir dönemin tahlilini yapıyor. Hafızanın kronolojiden saparak yığılmasından yola çıkarak, belli bir dizin olmaksızın ileri ve geri sıçrayışlarla zihinsel hafriyatını bir sonradan bakma eylemi halinde gerçekleştiriyor.

Sanatçının kişisel kayıt olarak adlandırdığı bu belgelerde, temas edilmiş karakterlerin portrelerinin kapladığı alanın büyüklüğü, aslında hafızanın sadece zamanda değil, özneler arasında da sıçrayışlar gerçekleştirdiğini gösteriyor. Yakınlığa dayalı ortak tarihin içindeki paydaşların bireyin kendisine bahşettiği anıları bulanıklaştırmak pahasına karşısındakinin tarihini sahiplenişine, ona tutunuşuna şahit oluyoruz. Yakınlık nerede başlayıp nerede biter? Bir eylem olarak fotoğraflama halindeki yalnızlık ne kadar esastır? Başkasından ne kadar beslenmekte veya onun ne kadar kuşatması altındadır?

  • Yer:Amerikan Hastanesi Sanat Galerisi
  • Adres:Güzelbahçe Sok. 20. Nişantaşı Şişli İstanbul
  • Mail:[email protected]

 

dunya-savasinda-propaganda1. Dünya Savaşı’nda İttifak Cephesinde Savaş ve Propaganda
29 Aralık 2014 ~ 22 Mart 2015

1. Dünya Savaşı’nın 100. yılını anmak üzere İttifak cephesinde yer alan devletlerin yürüttüğü halkla ilişkiler süreçlerini, bir başka deyişle propaganda kampanyalarını anlatan sergi, Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi’nde (ANAMED) açıldı. “1. Dünya Savaşı’nda İttifak Cephesinde Savaş ve Propaganda” ismini taşıyan sergide posterlerden, kartpostallara, sembolik ödüllerden madalyalara kadar pek çok tarihi doküman ve obje yer alıyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun savaş döneminde müttefikleriyle geliştirdiği ilişkileri de gözler önüne seren sergi 22 Mart 2015 tarihine kadar ziyaret edilebilecek. Ömer M. Koç Koleksiyonu’ndan seçilen eserlerin yer aldığı serginin küratörlüğünü Bahattin Öztuncay üstleniyor.

  • Yer:Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi
  • Adres:İstiklal Cad. Nuru Ziya Sok. Beyoğlu İstanbul 
  • Telefon:0212 393 60 00

 

PabucPabuç, Sadberk Hanım Müzesi Koleksiyonundan Sergisi
03 Aralık 2014 ~ 31 Mayıs 2015

Vehbi Koç Vakfı Sadberk Hanım Müzesi, kadınların vazgeçilmez tutkusu olan ayakkabıların geçmişine uzanan eşsiz bir sergiye ev sahipliği yapacak. 19. yüzyıldan 20. yüzyılın başına kadar geçen zamana ait ayakkabıların yer aldığı ‘Pabuç, Sadberk Hanım Müzesi Koleksiyonundan’ adlı sergi, 27 Kasım’dan itibaren Sadberk Hanım Müzesi’nde görülebilecek.

Vehbi Koç Vakfı Sadberk Hanım Müzesi, 19. yüzyıldan 20. yüzyılın başlarına kadar geçen döneme ait pabuçların yer aldığı tarihi koleksiyonu ziyaretçileriyle buluşturmaya hazırlanıyor. 27 Kasım’da ziyarete açılacak ‘Pabuç, Sadberk Hanım Müzesi Koleksiyonundan’ adlı sergi, 31 Mayıs 2015 tarihine kadar gezilebilecek.

‘Pabuç, Sadberk Hanım Müzesi Koleksiyonundan’ sergisinde; çoğunluğu Osmanlı’nın son döneminde üretilen ayakkabı ve terlikler oluştururken, Orta Asya, İran, Kuzey Afrika, Hindistan ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden de örnekler yer alıyor. Cumhuriyet’in ilk yıllarında üretilen ayakkabıları da kapsayan 127 parçalık koleksiyon, geleneksel anlayışın yanı sıra Batı modasını yansıtan çizme, bot, ayakkabı, terlik ve nalın gibi çeşitli modelleri de bir araya getiriyor.

Deri ve kumaştan yapılmış, çoğu sırma, gümüş, tel, kılabdan ve boncuk ile süslenmiş ürünler arasında Mısır Hıdiv ailesinden Prenses Atiye’ye ait olan gelin ayakkabısından, Bursa Valisi Ahmet Münir Paşa ile Pervin Hanım’ın kızı Memduha Hanım’ın 3-4 yaşlarındayken giydiği çocuk potinine kadar ilginç hikâyelere sahip birçok eser bulunuyor. Ahşaptan oyularak yapılmış, sedef, fildişi ve gümüş malzemelerle süslenmiş nalınlar da sergide dikkat çekiyor. Koleksiyondaki etiketli ayakkabı örnekleri ise Osmanlı’nın son dönem ayakkabı üreticileri ve satıcıları hakkında bilgi veriyor.

‘Pabuç, Sadberk Hanım Müzesi Koleksiyonundan’ sergisi, Çarşamba günleri hariç her gün 10:00-17:00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek.

  • Yer:Sadberk Hanım Müzesi

 

picture-the-worldPicture The World – Burhan Doğançay’ın Objektifinden Dünya
25 Kasım 2014 ~ 07 Haziran 2015

Ressam Burhan Doğançay’ın çektiği fotoğraflar; TEB Özel’in desteğiyle ilk kez Doğançay Müzesi’nde sergileniyor! İnsanın izini, kentin duvarlarından başlayarak süren sanatçının fotoğraflarının yer aldığı “Picture The World” başlıklı serginin resmi açılışı; 25 Kasım Salı akşamı özel bir davetle gerçekleştirilecek.

Türkiye’nin en önemli sanatçılarından Burhan Doğançay’ın fotoğrafları; TEB Özel’in desteğiyle ilk kez sanatseverlerle buluşuyor. “Picture The World” başlıklı sergide bu kez; eserleri dünyanın en önemli müzelerinin daimi koleksiyonlarında yer alan sanatçının ilham kaynağını oluşturan fotoğrafları sergileniyor.

Burhan Doğançay’ın objektifine yansıyan eserlerin yer aldığı sergiye Türkiye’nin ilk çağdaş sanat müzesi olan Doğançay Müzesi ev sahipliği yapıyor. 100’e yakın fotoğrafın yer aldığı sergi; sanatçının 85. doğum yıldönümünde Doğançay Müzesi’nin 10. yılını kutlamak amacıyla, 12 Eylül’de sanatseverlerin ziyaretine açıldı. Serginin resmi açılışı ise, özel davetlilerin katılımıyla 25 Kasım Salı akşamı gerçekleşecek.

Kent duvarlarını ait olduğu ülkenin, şehrin, mahallenin ve sokağın sosyo-ekonomik yüzü ve toplumun aynası olarak gören Doğançay’ın fotoğraf karelerinde; New York’tan Togo’ya dünyanın dört bir yanından izler bulunuyor.

Brooklyn Köprüsü’nün 1986-1987 yıllarındaki ilk büyük bakımı sırasında köprünün üzerine çıkmasına izin verilen tek sanatçı olan Burhan Doğançay’ın çektiği çok özel New York fotoğrafları, serginin en değerli parçaları arasında gösteriliyor. Sanatçının, New York’un “gökyüzünün kovboyları” olarak bilinen “ironworker”larıyla birlikte geçirdiği tehlikeli anlarının fotoğraflarının da yer aldığı sergide; Doğançay’ın gözünden kentlerin ve insanların sosyal ve psikolojik izleri sürülüyor.

“Picture The World” sergisinde yer alan fotoğraflar; önümüzdeki aylarda düzenlenecek bir müzayede ile satışa çıkacak. Sanatın ve sanatçının yanında yer alan, Türkiye’de en köklü özel bankacılık hizmetini sunan TEB Özel’in desteğiyle gerçekleşecek müzayededen elde edilecek gelir ise UNICEF’e bağışlanacak.

Burhan Doğançay’ın, farklı coğrafyalardan tanıklık ettiği ve sanat yaşamında izleri olan anları yansıtan “Picture The World” sergisi; 7 Haziran 2015 tarihine kadar her gün 10:00 – 18:00 saatleri arasında Doğançay Müzesi’nde görülebilir.

  • Yer:Doğançay Müzesi

PDF OLARAK İNDİR

Kaynak: Nar Sanat

YAZI:  Marcus Graf

30.000 yıllık geçmişinde sanat, birçok farklı rol geliştirdi. Toplum içerisinde, iletişim ve sihir aracı olmaktan, dekorasyon ve yatırım öğesi olmaya birçok farklı işlev elde etti. Bazıları zaman içerisinde daha güçsüzleşirken diğerleri daha da güçlendi. Örneğin din, çağdaş sanatta ikincil bir öneme sahipken, günümüzde sanatın finansal yönünün büyük bir anlamı vardır. Oysa ki sanatın en eski amaçlarından biri olan anı ve onun hafızasına güncel sanat üretimlerinde halen geniş bir biçimde verilmektedir.

Bu metinde çağdaş sanat ve çağdaş sanatçı için hafızanın kavramsal anlamını ele almak istemekteyim. Burada, kişisel öykülerin bireysel anıları ile ilgilenmek ve kollektif bellek ile resmi tarihin hafızasını gözden geçirmek arasında kısaca bir ayrım yapacağım.

Kişisel hafıza her zaman kişisel öyküler ile genel tarih arasına yerleşmiştir.  Bizler öncelikle, bir şeyleri onları olduğunu düşündüğümüz şekilde ya da onları deneyimlediğimizi varsaydığımız biçimde hatırlarız. Burada geçmişin zihnimizdeki imgeleri, dünün ve bugünün dünyası hakkında sahip olduğumuz duygu ve düşünceler ile içiçe geçmiştir.  Bu yüzden anılar, geçmişin ve günümüzün duygusal ve mantıki anlayışı ile karıştığından her zaman bulanıktır. Geçmişteki fikirlerimizin kavramsal çerçevesini oluşturduğundan günümüz, önemli bir rol oynar. Bunun yanı sıra hafıza, her zaman için zamanın sürekli akışının negatif etkisine maruz kalır.  Zihnimizdeki geçmişi temsil eden görsel imgeleri sürekli bir biçimde zayıflatan, zamanın yıkıcı gücü tarafından tehdit edilir. Bir olayın hatırası ile gerçek deneyim arasındaki zaman aralığı, şimdinin düşünce ve varsayımları tarafından istila edilmiş olan gerçeğin bir yansıması olana kadar giderek büyür. Ne kadar çok zaman geçerse, geçmişin zihnimizdeki imgesi de bir o kadar zayıflar. Sonunda, sonsuza kadar ortadan yok olabilir. Bu yüzden zaman hafızamızın en büyük düşmanıdır ve bu, dünyamızın hafızasına ilişkin kesinlik ya da tarafsızlığın var olamamasının sebebidir. Şu anımızın bir yanılsama olması gibi geçmişimiz de bir yalandır.

Bu, elbette herhangi bir toplumsal ya da genel hafızayı ve onun belleğini sorunsal hale getirmektedir.  Sayısız öyküler tek bir resmi tarihe sıkıştırıldığında, toplumun heterojenliği ve çoğulculuğu, her zaman için politik ideoloji ve milli çıkarlar karşısında  yenik düşmektedir.  Her ne kadar akademik ve bilimsel kanıtlar istense de, tarih anlatımının arada sırada düzeltilmesi ve yeniden yazılmasının nedeni budur. Bu, tarihin sayısız kişisel öyküden oluştuğunu söyleyen güncel tarih kanısının da sebebidir.

Bu parçalardan oluşmuş hafıza fikri, genel olarak günümüz sanatçıları tarafından kabul edilmekte ve hafızanın kesin bir bildiriminin var olmadığı çağdaş sanata geniş bir biçimde yansımaktadır. Aksi halde sanat bir propaganda olurdu. Sanatçının hafızası, hiçbir zaman toplumun aynası olarak işleyemez; aksi halde sanatçı bir demagog ve kendisinin geçmişe ait belleği, ideolojik bir doktrin haline gelir. Kabaca ayırmak gerekirse, sanatta hafıza konusuna yönelik iki çeşit yaklaşım bulunmaktadır. Nan Golding, Christian Boltanski, Wolfgang Tillmans ya da burada Türkiye’de; Taner Ceylan gibi bazı sanatçılar, sanatsal işlerinin başlangıç noktası olarak arkadaşlarının, alanların ve olayların hafızalarını kullanmaktadırlar. Bu eserlerde insanlar, belirli çevreler ve mekânlar olduğu kadar önemli eylemler ve durumlarda baskın çıkar ve parçaların kavramsal ana hatlarını oluşturur. Bu işlerdeki anımsama kanısı çoğunlukla parçalar halinde, öznel ve son derece kişiseldir. Örneğin, Nan Goldin’in fotoğraflarındaki öyküler, kendisinin kişisel yaşamın görsel kalıntılarıdır. Fotoğrafa yaklaşımı doğaçlamaya, şipşak estetiği ile dram ve ifadeye dayanmaktadır.

Her ne kadar son derece öznel olsalar da işleri o kadar belirli sosyal grup ve jenerasyonun belgesi haline gelir ki kişisel ve kollektif anımsama arasında bir bağlantı oluşur. Özellikle eserleri dünya çapında tanınmaya başladığından beri işleri, ayrıca sanat severlerin anımsamalarının bir parçası olmuştur, tam burada anımsama konusu alengirli bir hale gelir ve başka bir boyut kazanır. İzleyici fotoğrafları hatırlar ve böylece fotoğraflar onun anımsamasının bir parçası haline gelir. Gerçi, başka birinin hatırasının temsilinin hafızası olarak bu anımsama ne kadar gerçektir? Bir biçimde hafıza, hatıranın bir hatırası haline gelir. Bunun, aklında taşıyan kişi için nasıl bir anlamı olabilir? Bir başkasının gerçekliğinin fotoğrafla temsili gerçek bir değere sahip olabilir mi? Sanat işleri sanatçının belleğini, sanat ve estetiğin belirli fikirleri doğrultusunda biçim ve kavram olarak düzenlediği düşünme sürecinden doğan parçaları olduğundan, her zaman için belirli  bir seviyeye kadar sanatçının hafızasının görsel ürünleridir.  Sanatçının anılarını paylaşan izleyici için ise bu anımsama sürecini gözlemlemek edilgen bir süreçten çok aracılık sürecinden dolayıdır. Elbette tepki ve değerlendirme belirli bir seviyede entelektüel uğraşı gerektirse de işin hafıza üzerindeki asıl etkisi, iletişim kurulan deneyim olmasından dolayı görece daha düşüktür.

Ana konumuza geri dönmek gerekirse; Anselm Kiefer, IRWIN ya da Türkiye’den daha genç bir jenerasyona mensup Özlem Sulak gibi hafızayı, örneğin toplumsal, genel veya kolektif hafızayı, kendi kişisel yöntem ve stratejileri ile araştıran ikinci yaklaşıma bir bakalım. Bu sanatçıların eserleri tarihin genel olarak nasıl anlaşıldığı üzerine değil; aksine tarihin etkilerini kişisel yaşamlarında bireysel olarak nasıl deneyimledikleridir. Genellikle deneyimlenen gerçek ya da uydurulmuş kurgu hikayeleri genel tarih ile iç içe geçmişlerdir. Felix Gonzales Torres’in portre serisinde olduğu gibi kişisel hayatın hafızası, milli tarihin önemli olayları ile birbirine karışır. Bu sanatçılar için ortak hafıza yoktur ve geçmişin hiç bir anımsaması, insanların duygular, psödo-rasyonel göz önünde bulundurmalar ve sosyo-politik ilgiler temeline dayanan kararları tarafından etkilenmemiş değildir.

Gördüğünüz gibi kişisel ve toplumsal hafızaya yönelik iki sanat akımı da aynı stratejileri kullanmaktadır.  Çağdaş sanatçılar,  sonuçta hafızanın akışkan bir yapısını oluşturan sayısız öykü toplanırken sadece var olan kolektif bellekteki hafızanın bireysel gücünü iddia ederler. Sonuçta hafıza, sadece birlikte tasarladığımız şekilsel ve içeriksel parametreler uyarınca şekillenen bir kurgudur. Bu yüzden hafıza sadece öznel olabilir ve zamanın etkisinden dolayı değişebilir. Bu anlayış, anı anlatımının geleneksel katı yapılarındansa akışkan ve dinamik modellerini kabul eden günümüz sanat dünyasında bilinen bir gerçektir. Bu, belirli bir dereceye kadar, hayatın tüm belleği sadece tatlı yalanlarmış ve sanat hafıza yapılarımızdaki sahteliği ortaya çıkarmak, sadece onun kendi yanıltıcılığını ve aynı zamanda temsili varlığını sergilemek için en çekici biçimleri bulurmuş gibi görünmektedir. Sanki bir kör diğer bir köre karanlıkta yardım ederken çevrelerini kuşatan her nesnenin kafalarına ve dizlerine çarptığını görmelerine gülüyormuş gibi…

Kaynak : [-]

Müzik eğitimin temel parçalarından biride solfej eğitimidir. Hangi dal olursa olsun doğru müzik eğitimini notasız düşünemeyeceğimiz gibi solej ile desteklenmeyen müzik eğitiminin bir ayağınında eksik kalacağı gerçektir.

Solfej_ve_Nota_Bilgisi_

 

Müzik eğitiminde pek çok farkındalıklar yaratan kurumumuz, süreç içersinde öğrencilerin enstrüman eğitimlerini alırken ders esnasında nota ve solfej eğitimi verilmesine rağmen hangi yaşta olursa olsun evde enstrüman çalışmaları ve tekrarı yapılsa dahi öğrencinin kendi başına yeterli düzeyde nota ve solfej tekrarı yapmadığı anlaşılmıştır.

Dolayısıyla da enstrüman eğitiminin enazından bazı öğrenciler için sağlam temellere oturtulmasında zorluklar olduğu yönetim ve öğretmenlerimiz tarafından gözlemlenmiştir. Dolayısıyla müzik bölümü öğrencilerine; evde tekrarlanmadığı için kesinlikle ek olarak solfej eğitimi verilmesinin zorunluluk olduğu kabul edilmiştir. Kurumumuzun başarılı ve iyi müzik bilgisi ile donanmış öğrenciler ve sanat severler yetiştirmenin sağlam müzik kulak  atyapısı oluşturulması amacı ile solfej eğitimlerinin velilerimize ek maliyeti olmaması anlamında öğrencilerimize yönelik ücretsiz eğitimlere başlamıştır.

Bildiğimiz kadarı ile kurs olma özelliği taşıyan hiçbir kurumda bu denli ücretsiz solfej eğitimi verilmemektedir. Şuan itibarı ile haftada 5 saat ücretsiz solfej eğitimi verilen kurumumuzda öğrencilerin durumuna göre mümkün olan her türlü olanak zorlanarak solfej saatleri artırılmaktadır.

 

Bu arada “solfej” hakkında bir takım bilgileri aşağıda bulabilirsiniz.

Solfej’in tanımı:

solfej-cocuklar-icin

Bir müzik parçasının notalarını, do, re, mi gibi tek sesli adlarla okuyarak seslendirmeye denir. Bu anlamıyla solfej, bir müzik parçasının notalarını okumak ya da çalmak ile özdeştir. Müzik öğretiminde bu amaçla yapılan çalışma ve araştırmalara da solfej denir. Bu çalışma a, o, u gibi ünlülerle yapılırsa buna vokaliz adı verilir.

Solfej çalışmasında öğrenciler anahtarları, ses aralıklarını ritimleri, tonalite ve değiştirme işaretlerini, özetle müzik yazımının bütün öğelerini tanımayı ve bunları gerçek seslere dönüştürmeyi öğrenirler. Bu bakımdan solfej müzik öğreniminde önemli bir yer tutar. Yalnızca şan öğrencileri değil, çalgı öğrencileri de solfej eğitimi görürler.

Solmizasyon ise, bir ses dizisindeki notaları hecelerle adlandırma yöntemine verilen addır. Eski Yunan, Hint ve Çin müziklerinde de solmizasyona yöntemleri vardır. Avrupa müziğinde en çok kullanılan ve günümüzde de yaygın olan solmizasyon yöntemini ortaçağda İtalyan öğretmen ve müzik bilgini Arezzolu Guido bulmuştur.

Altı notalı ses dizisini (heksakord) temel dizi olarak alan Guido, her notaya bir hecenin adını verdi. Bu heceleri, dizeleri bu notalarla başlayan Latince yazılmış olan çok tanınmış bir ilahiden aldı.

Yöntemin adı sol ve mi hecelerinden gelir. İki ana solmizasyon yöntemi vardır. Değişmeyen do adı verilen yöntemde her hece belli bir notanın adıdır ve başka bir nota için kullanılmaz. Do her tonalitede do, sol her tonalitede sol notasının adıdır. Değişken do adı verilen diğer sistemde ise, bütün tonalitelerde do birinci, re ikinci, mi üçüncü notanın adını gösterir. Dolayısıyla do, do majör ya da do minör tonunda do’yu, buna karşılık sol majör veya sol minör tonunda sol’u gösterir.

İngiltere’de 19. yüzyılda şan eğitiminde yaygın olarak kullanılan tonik sol-fa sistemi de bir solmizasyon türüdür. Bu yöntem de değişken do yöntemine dayanır. Sarah Ann Glover adlı İngiliz bir öğretmenin bulduğu bu yöntem, normal majör dizisinin yedi notasını temel olarak alır. Tonik sol-fa sisteminde doh (okunuşu do), ray (re), me (mi), fah (fa), soh (so), lah (la) ve te (ti) heceleri kullanılır. Yazılı biçiminde bu heceler d, r, m, f, s, l ve t olarak kısaltılır. Diyezli notalarda bu hecelerde e (i) ünlüsü, bemollü notalarda ise a (e) ünlüsü kullanılır. Bugün eskisi kadar yaygın olarak kullanılmayan tonik sol-fa sistemi Galler’de ve İngiltere’nin kuzey kesimlerinde kullanılmaktadır.

 

Öğrencilerimiz için ücretsiz Solfej eğitimlerimizin olduğu günler :

Okul öncesi

Salı 18:00

Çocuk Solfejler

-Seviye 1 Cumartesi-Pazar 18:00

-Seviye 2 Cumartesi 13:00-

-Salı 18:00 (02.12.2014 –Aralık ayında açılacaktır)

Yetişkin Solfej

Cumartesi 19:00

Tüm öğrencilerimizin mümkün olduğunca bir gruba dahil olup düzenli olarak solfej derslerine katılmasını ve önemsemesini diliyoruz.

 

Atamızın tüm dünya çocuklarına hediyesi olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun.

23-nisan-ulusal-egemenlik-ve-cocuk-bayrami

Hediye Çocuklara ise ve hediye eden Mustafa Kemal ATATÜRK olduktan sonra uzun cümleler kurmak yazıyı daha fazla değerli kılmaz. Bazen bir cümle bir hayatı anlatabilir.

Kimin neyi, nasıl kabullendiği veya anlamak istediği veya değersizleştirmeye çalışması veya görmezden gelmesi bizler için yok olması anlamına gelmiyor. Ölümsüz Mustafa Keman Atatürk‘ün çocuklarımıza hediyesi olan bu bayramı kutlamak ve elbette Büyük Millet Meclisinin açılışının 94 yılında Atamızı anmak  ve onun kurduğu cumhuriyetin değerlerine bağlı olarak yetişen sanat sever çocuklarımız Atasının değerini biliyor ve asla unutmayacak, unutturulmasına asla izin vermeyeceğiz. Nice 94 yıllara…

Bu bağlamada Nar Sanat olarak öğrencilerimiz “26 Nisan 2014 günü, Cumartesi Saat:19:00” ‘da siz halkımıza müzik dinletisi sunacaktır. Tüm halkımıza açık olan dinleti ücretsiz olarak yapılacaktır. (Adres için Lütfen Tıklayınız) Dinleti “Nar Sanat Dinleti Salonunda gerçekleşecektir.”

Dinletiye katılacak öğrencilerimizin adları daha sonra yayınlanacaktır.

Bir kez daha bize bu bayramı hediye eden ve ülkemizde, bayrağımız altında yaşamamızı sağlayan M.K. Atatürk’e sonsuz minnetimizle.

Dün (14 Şubat 2014) ve bugün (15 Şubat 2014) tarihleri arasından İncirli Caddesi, Kıbrıs sokak’da (Nar Sanatın bulunduğu sokak) yapılan çalışmalar dolaysıyla Kurumumuzun internet ve telefon bağlantılarında arızalar meydana gelmesinden dolayı kurumumuza cep telefonu dışında ulaşılamamıştır.

Bu durum bu akşam saat 16:30’da sona ermiştir.

ttnet hızında

TTTNET ve TELEKOM adına  bizlere ulaşamayan sanat sever, öğrenci ve velilerimizden özür dileriz.

Atamızın tüm dünya çocuklarına hediyesi olan bayramımız kutlu olsun.

Çok uzun uzadıya yazmamıza gerek olmadığına inanıyoruz.

Ölümsüz Mustafa Keman Atatürk‘ün çocuklarımıza hediyesi olan bu bayramı kutlamak, Atamızı anmak  ve onun kurduğu cumhuriyetin değerlerine bağlı olarak yetişen sanat sever çocuklarımızın sunacağı konser 24 Nisan 2013, Çarşamba günü, saat 14:00 ‘da Nar Sanat Binasında ücretsiz olarak izlenebilecektir. Tüm güzelliklerinin çocuklarımızın ve onların geleceğinin olması dileğiyle.

Bir kez daha bize bu bayramı hediye eden ve ülkemizde, bayrağımız altında yaşamamızı sağlayan M.K. Atatürk’e sonsuz minnetimizle.

23-nisan-çocuk-bayramı-Atatürk

Herkesin ortak fikri bu yılki fuarın geçmiş yılların üzerine bir hatta birkaç tuğla ekleyip yükseldiği yönünde. Eser sayısındaki artışı kastetmiyoruz; yapıtların niteliği de üst seviyelere çıkmış

Bir köşede Andy Warhol bir köşede Burhan Doğançay… Hem Magdalena Abakanowicz’in ismi gibi dev heykelleri hem günümüz Türk heykelinin genç heykeltıraşlarından Ozan Oganer’in koskoca Buda’sı. Hepsi yan yana, ardı ardına sıralanıyor. Dünyadan ve Türkiye’den usta sanatçıların, genç isimlerin tam 3 bin eseri Contemporary İstanbul’un çatısı altında Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı ile İstanbul Kongre Merkezi’nde.
Dev bir müze gibi
Fuar alanı çok büyük; tam 16 bin metre kare. Hal böyle olunca Contemporary İstanbul tam zamanlı bir vakit istiyor izleyicisinden; eserleri doya doya, sindire sindire görmesi için. Fuarın ilk günü sabah saatlerinden itibaren, üstelik İstanbullular güne yağmur ve soğuk bir havayla uyanmış olsa da, yine dolu. Orta yaşlı hanımlardan gençlere, koleksiyonerlerden öğrencilere kadar sabah 10.00 itibariyle fuar alanını doldurmaya başlıyor sanat meraklısı ziyaretçiler.
Herkesin ortak fikri bu yılki fuarın geçmiş yılların üzerine bir hatta birkaç tuğla daha ekleyip daha da yükseldiği. Sadece eser sayısındaki artışı kast etmiyoruz; fuardaki yapıtların niteliği de daha üstlere çıkıyor her yıl. İzleyici adeta dev bir çağdaş sanat müzesinde gibi hissediyor kendini.

Banksy de fuarda
Fuar üç bölümden oluşuyor. Giriş bölümünde genellikle her yıl burada konuşlanan galeriler göze çarpıyor yine: Dirimart, Galeri Baraz, Pi Artworks, x-ist Galeri, Galerist, Akbank Sanat. Alt kat, fuarın bu yılki “Yeni Ufuklar” bölümünün konukları olan Orta ve Doğu Avrupa’dan galerilere ve solo projelere ayrılmış. Türk sanat severe pek yakın olmadığı bir sanat diliyle tanışma imkanı sağlıyor bu bölüm.
Giriş bölümünden bir koridorla İstanbul Kongre Merkezi’ne ulaşıyorsunuz. Girer girmez Pera Müzesi’nden Baksı Müzesi’ne kadar kurumları görüyoruz. İstanbul Kongre Merkezi’ndeki galerilerin alanı daha ferah, daha geniş.
Fuarın yurtdışından katılan ve sanat severler tarafından heyecanla beklenen yabancı galerilerini burada bulabilirsiniz. Mesela Botero’larıyla dikkat çeken Marlborough Gallery; Andy Warhol imzalıPrenses Diana ve Prens Charles portrelerinin yanı sıra Basquiat, Robert Indiana’nın eserlerini sunan Opera Gallery; Roy Lichtenstein, Damien Hirst ve grafitinin sanat olarak kabul edilmesini sağlayan, kim olduğu bilinmeyen ve eserleri başta Hollywood yıldızları olmak üzere pek çok önemli isim tarafından kapışılan Banksy’nin yapıtlarıyla dolu olan Andipa Gallery… Bu arada meraklıları için söyleyelim Banksy’nin “Leopard and Barcode”u 145 bin sterlin, “Every Time I Make Love to You I Think of Someone Else”i 95 bin sterlin, Damien Hirst’ün eserlerinden biri 25 bin, diğeri 18 bin sterlin.

“Ölü mumyalar gerçek mi?”
Stantlar arasında dolaşırken orta yaşlı hanımların sanatçılar üzerine yorumları da kulağımıza çalınıyor: “Sanatçı artık olmuş, bir arayış içindeydi, gelişimi sürüyordu ama artık oturmuş sanatı.” Evet bu fuar gerçekten sanat meraklılarıyla dolu; galeri görevlilerine sorular soruyorlar, sanatçıları tanımaya, işlerini anlamaya çalışıyorlar.
Galeri Zilberman’ın yanında siyahperdeden çeri giriyoruz; karanlık bir oda, yerde sıra sıra kefene bürünmüş ölüler. Yanımızdaki küçük çocuk, galeri görevlisine soruyor: “Bu ölü mumyalar gerçek mi?” Eserin adı “Apoclypsse” ve yaratıcısı da Türk çağdaş sanatının en kışkırtıcı isimlerinden Şükran Moral. Sanatçının bu çalışması siyaset, din ve ırk konularında nefret teması üzerine kurulu.
Bir de eğlenceli ve izleyicilerin sürekli fotoğrafını çektiği stantlardan birine uğrayalım: Galeri x-ist bu yıl sanatçısı Ansen için özel bir proje odası yapmış. Burada sanatçının geçtiğimiz yıl başladığı “Microbigs” serisinden eserler yer alıyor. “Microbigs” Ansen’in yeni dili; geçtiğimiz yıl politikacıların heykellerini yapmıştı, Obama’dan Saddam Hüseyin’e, Tayyip Erdoğan’a kadar. Bu yıl sinemayı ele alıyor Ansen: Önemli filmlerin yönetmenlerini, karakterlerini fırınlanmış kil, plastik ve el yapımı kıyafet kullanarak yeniden yaratıyor. Behzat Ç. de tam kadro burada.
Fuar saatlar ilerledikçe daha da hareketleniyor; canlanıyor. Öyle görünüyor ki ön izleme gününde 10 bin kişinin katıldığı fuarın ziyaretçi sayısı hedefi olan 70 bin rakamına rahatlıkla ulaşacak…

Halil Altındere’den yedi altın öğüt

2010 yılında Burhan Doğançay’ın “Mavi Senfoni”sini, ünlü galerici Yahşi Baraz’ın başına geçirdiği “Portrait of a Dealer” adlı eseriyle Contemporary İstanbul’da büyük ses getirenHalil Altındere yine yapacağını yapmış. Sanatçı iki eser sergiliyor fuarda. İlki “Satış yapmak isteyen sanatçılar için tüyolar” adını taşıyor.
Amerikalı kavramsal sanatçı John Baldessari’nin 1966’da yaptığı aynı adlı işine atıfta bulunduğu eseriyle Altındere sanatçılara 7 altın öğüt sunuyor. Sanatçı fuar mantığı çerçevesinde bir iş yapmak istemiş ve bunu da başarmış.
Diğer işinin adı “Sanat her zaman arzu ve imzayla ilgilidir”. Burada da Türkiye’nin en önemli koleksiyonerlerinden biri olan Mustafa Taviloğlu ile işbirliğine gidiyor.
Taviloğlu birkaç hafta önce Altındere’den bir iş almak istemiş. Galericisiyle anlaşılmış fiyat üzerinde. Altındere Taviloğlu’ndan aldığı çeki, tıpkı 1997’de dev boyutlarda büyüttüğü 1 milyonTL’de olduğu gibi büyütmüş, altına da imzasını atmış, koleksiyonere yani Taviloğlu’na geri vermiş bu çeki. Yapıt bu kadar basit anlatılabilir ama alt metni kesinlikle çok güçlü…

Kaynak :[-]   Haber : Yasemin BAY

 

29. Aydın Doğan Karikatür Yarışması’na 80 ülkeden 944 sanatçının, 2 bin 945 eserinin arasından dereceye girenler ve sergilenmeye layık görülenle Caddebostan Kültür Merkezi’nde açılan sergiyle görücüye çıktı.

Caddebostan Kültür Merkezi’nde yer alan sergi gerçekleştirilen kokteyl ile sanat severlerle buluştu. Açılış törenine, Aydın Doğan Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı Candan Fetvacı, yarışmada eserleri ilk üç dereceye girenler ile başarı ödülüne layık görülen karikatüristler ve sanat severler katıldı.

Aydın Doğan Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı Candan Fetvacı, sergiyle ilgili yaptığı konuşmasında 29 yıldır bir yarışmayı sürdürebilmenin önemli bir kurumsallığı gösterdiğini belirterek, “Bunun arkasında ciddi bir çalışma var, disiplin var, bir vakfın gücü var. Biz bütün dünya çizerlerinin özgür ifade platformu olmaktan gurur duyuyoruz. Bizim bugüne kadar vakfımıza 70 bin tane karikatür geldi. Dünyanın dört bir yanından karikatürcülerle ilişkimiz var. Her yıl bu tekrarlanarak devam ediyor. Hepsiyle ayrı ayrı diyalog içerisindeyiz” diye konuştu.

ARŞİVİMİZDE 130’DAN FAZLA ÜLKEDEN KARİKATÜRCÜNÜN KARİKATÜRÜ VAR

Yarışmalara katılan karikatürleri web ortamına aktararak web müze kurduklarını ifade eden Fetvacı sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bundan sonra yeniliklerle devam edeceğiz. Karikatürcülere daha başka olanaklar da hazırlamaya çalışıyoruz. Çalışmalarımızı bu yönde ilerletiyoruz, geliştiriyoruz. Bu sene bize 2945 karikatür geldi. Bunların elemesi çok zor oluyor. Jüri baya bir zorlanıyor. Çünkü çok kuvvetli çizgiler var. Gördüğünüz gibi 2 tane birinci çıktı. Jüride her sene dünyaca ünlü karikatüristler oluyor. Biz şöyle bir jüri kurmaya çalışıyoruz, her kıtayı temsil eden mutlaka birisi oluyor. Yani hem Asya’dan, Amerika’dan, Avrupa’dan Güney Amerika’dan Afrika’dan mutlaka birer temsilci olsun istiyoruz ve Türkiye’den birkaç temsilci oluyor. Türkiye’den bir de ön jürimiz var. Hepsi yoğun bir çalışma yapıyor. Baya bir tartışarak geliyorlar. Bu gördüğünüz karikatürlerin önünde de saatlerce konuştular düşündüler, gittiler geldiler bir daha baktılar bir daha not verdiler. Öyle çok da bir süreç olmuyor ama başka türlüsü de olamaz herhalde. Jürinin bize söylediği, gelenlerin bize söylediği bu yarışmanın dünyanın sayılı saygın yarışmalarından bir tanesi olması. Biliyorsunuz biz yarışma sırasında ülkelerin isimlerini ve imzalarını kapatıyoruz. Dolayısıyla hangi karikatürü kimin yaptığı belli değil en sonuna kadar. En sonunda kazananlar belli olunca isimleri açıyoruz, isimleri açıyoruz ondan sonra hangi ülke kazanmış hangi çizer kazanmış o zaman ortaya çıkıyor. Bu da bunun ne kadar titizlikle yaklaşıldığının bir başka göstergesi. Arşivimizde 130’dan fazla ülkeden karikatürcünün karikatürü var. Bu sene de 90’a yakın ülkeden 944 karikatürcü 2945 karikatürle katıldı. Her sene artıyor. Artması kadar bizim için kaliteli eserlerin gelmesi de önemli. Son yıllarda özellikle kalitede ciddi bir artış olduğu da bize ifade ediliyor. Biz de onun farkındayız. Bu da çok önemli tabi.”

TABİİ Kİ DÜNYA, BU SAVAŞ ORTAMINDA MİZAHLA GÜLÜMSEMEYLE DAHA GÜZEL OLACAK

Kadıköy Belediye Başkan Yardımcısı Hulusi Özocak ise Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması’na katılan eserlerin ev sahipliğini yapmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, “Çünkü 29 yıl dile kolay. Karikatür gibi bir sanata akıl sanatının güzel ürünlerini hem Türkiye’de hem dünyanın çeşitli köşelerinde sergilemek cesaret ister. Hele de günümüzde birçok ayrılıkçı ayrıştırıcı politikaların olduğu yerde bu mizah, bu estetik, bu hoşgörün ev sahipliğini yapmak bize büyük gurur veriyor. Hatta biz Kadıköy’ü tabii ki kültürle, sanatla, eğitimle sağlıkla güzelleştiriyoruz. Yaşam kalitesiyle öne çıkıyor. Gördük ki bir şeyimiz eksik. Geçtiğimiz yıl bir karikatür evi açmaya karar verdik. Hemen belediyemizin yanındaki bir tarihi köşkü yine Türkiye çapındaki, semtimizdeki karikatürcülerimiz orada atölye olarak çalışmalarını yapacaklar, sergilerini yapabilecekler, konferanslarını verebilecekler. Çok güzel bir kompleks. Yerimiz hazır ancak yer anıt eser olduğu için bazı prosedürleri de bu anıtlar kurulu kısa sürede izin verir umarım. Bu sanata özellikle burada bugün birinci olan Türk yurttaşımız Amerika’da yaşıyor ama, onun espri anlayışına onun hoşgörüsüne bir katkı sunmak bizim için bunlara ev sahipliği yapmak çok hoştu. Tabii ki dünya, bu savaş ortamında mizahla gülümsemeyle daha güzel olacak. Onun için de bir çabamız bir umudumuz var olacak. Eğitim kısmı da olacak. Karikatürle uğraşan sanatçılarımıza orayı teslim edeceğiz. Çünkü bir çok sanatsal gönüllülerimiz var, çocuk ruh sağlığı merkezlerimiz var, bunun yanında yine karikatürcülerin yöneteceği hem eğitsel boyutuyla hem atölye çalışması boyutuyla hem de eserlerini taktim edecekleri alanlarıyla güzel bir merkez olacak” diye konuştu.

BU ÖDÜLÜ KAZANMAKTAN ÖTÜRÜ ONUR DUYUYORUM

Yarışmada birincilik ödülünü paylaşan İranlı sanatçı Javad Alizadeh, yarışmanın organizatörlerine teşekkür ederek, “Bu ödül benim için çok prestijli bir ödül. Bu ödülün benim için iki anlamı var. Birinci anlamı, Aydın Doğan Uluslararası Karikatür yarışmasının dünya çapındaki en iyi yarışmalardan biri olması. İkinci nedeni ise ben İranlı bir Türk’üm. Bu ödülü kazanmaktan ötürü onur duyuyorum. Özellikle birincilik ödülü almış olmaktan mutluluk duyuyorum. Dediğim gibi bu güzel festivali organize edenlere çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.

DEMOKRASİNİN EN GÜZEL TEMEL ÖZELLİKLERİNDEN BİR DE ELEŞTİRİDİR

Yarışmada birincilik ödülünü kazanan diğer karikatür sanatçısı, Doğan Arslan ise, “Aydın Doğan karikatür yarışması benim için çok önemli. Özellikle sadece karikatürler değil genel sanatla uğraşan biri olarak. Çünkü karikatür sanatında en önemli özellik eleştiri sanatıdır. Böyle uluslararası bir yarışmada eleştiri sanatı hat safhadadır. Bu yarışmada bu en üst seviyededir. Demokrasinin en güzel temel özelliklerinden bir de eleştiridir. Demokrasinin güzelleşmesi ve serpilebilmesi için eleştirinin olması lazım. Dolayısıyla Aydın Doğan Karikatür Yarışması’nın burada demokrasiye ve eleştiriye katkı sağlıyor. Karikatür sanatı ve demokrasinin dolaylı bir ilişkisinin olduğuna inanıyorum. Bu benim için önemli. Bir sanatçı olarak dünyadaki gelişmeler hakkında fikirlerimi beyan etmek istediğimde bu tür kaliteli yarışmalara katılmak benim için zevktir. Bu yarışmadaki karikatürümde belirtmek istediğim, günümüzdeki Arap Baharı ve teknoloji. Bu iki noktanın, politika ve teknolojinin arasındaki ilişkiyi kurmaya çalıştım. Bu tür yarışmaların devam edebilmesi ve çoğalması, Türkiye’de eleştiri sanatını geliştirecek” diye konuştu.

Caddebostan Kültür Merkezi’nde bulunan sergi, 23 Ekim 2012 tarihine kadar gezilebilecek.

 

Kaynak : [-]

Çağdaş ve modern sanat alanında dünyanın en önemli fuarı olarak kabul edilen ‘Art Basel’a Türkiye, Rusya ve Çin’den yoğun katılım dikkat çekiyor

Her yıl İsviçre’nin Basel kentinde yapılan Art Basel fuarı bu yıl 43’üncü kez kapılarını sanatsever ve koleksiyonculara açtı. Resmî olarak 12 Haziran Salı günü başlayan fuara ilk iki gün sadece özel davetliler, sanatçılar ve koleksiyoncular kabul edildi. Böylelikle VIP sayılan kişilere sanat eserlerini daha rahat inceleme ve satın alma olanağı yaratılmış oldu.

Toplam 36 ülkeden 2 bin 500’ün üzerinde sanatçı ve 300’ün üzerinde galerinin buluştuğu Art Basel’da bu yıl Türkiye’den katılan galeri yok. Fuarda yer alan sanatçıların yüzde 23 gibi önemli bir kısmı Amerika Birleşik Devletleri’nden. ABD’yi Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinden sanatçılar izliyor.

Fuarın yeni alıcı profili

Türkiye galeri olarak temsil edilmemesine karşın, özellikle İstanbul’dan gelen ziyaretçi ve koleksiyoncuları ile fuarda adından en çok söz ettiren ülkelerden biri oldu.

New York’un önde gelen sanat galerilerinden Cheim&Read’in ortaklarından Adam Sheffer, Türklerin sanattan çok iyi anladığını belirterek, “Özellikle son yıllarda Türk koleksiyoncular pazara alıcı olarak yoğun olarak girdiler. İstanbul’da dünya çapında eser toplayan koleksiyoncular var. Dikkat çekecek ölçüde iyi alım yapıyorlar. Ayrıca Çinliler ve Ruslar da sanat piyasasının yeni alıcıları. Özellikle Art Basel’a bu ülkelerden her yıl daha çok sanat koleksiyoncusu ve koleksiyoncu olmaya aday sanat severler geliyor” dedi.

 ‘Türkler Batı tarzına yakın’

Türkiye ve Türk koleksiyoncuları ile ilgili olarak, Türkiye’nin Batılı tarz sanat geçmişine vurgu yapan Sheffer, “Türk sanat koleksiyoncuları yılların birikimi olan bilgi ve kültür derinliği ile bu konudaki herhangi bir Batılıdan hiç de farklı değiller. Türkler kültür olarak Çinlilerden çok farklı. Batı sanatına yatkınlar. Türklerin Paris ekolünden gelen Komet gibi, Fahrünnisa Zeyd gibi dünya piyasalarında rekor fiyatlara eserleri satılan çok önemli sanatçıları var. Türkiye’deki müzelerde önemli eserleri bulunuyor. Yılların birikimi ile bu konuda çok eğitimliler sanat konusunda özel bir zevke sahipler” şeklinde konuştu.

Fuarın özel ziyaretçilere açık olan ilk iki günündeki ziyaretçi profili Adam Sheffer’in sanatın yeni alıcı kitlesiyle ilgili olarak söylediklerini kanıtlar nitelikteydi. Ziyaretçilerin çoğunun Türkiye, Rusya, Çin, Güney Amerika, Ortadoğu ve Orta Asya gibi Batılı ülkeler dışından gelenlerden oluştuğu görüldü.

 Basel halkından sanata destek örgüsü

Basel halkı sanata olan saygı ve desteğini Ren nehri üzerindeki Wettstein köprüsünün korkuluklarına el örgüsü rengarenk kılıflar geçirerek gösterdi. El örgüsü ile süslenen köprüye geliş ve gidiş istikametinde yaklaşık bir kilometrelik örgü malzeme kullanılmış oldu. (Deutsche Welle Türkçe)

 

Kaynak: [-] 

Türkiye’de her yıl Ulusal ve yerel bazda çok sayıda Sanat Fuarı açılır ve sanatçılar bu fuarlarda ; sanatsever ve koleksiyoncuların huzuruna çıkar. Ancak bir Uluslararası organizasyonun Türkiye uzantısı olan Contemporary Istanbul; düzenleyicileri, sponsorları, katılımcıları, sadece çağdaş sanatlarda yoğunlaşması ve izleyicileri açısından bildiğimiz sanat fuarlarından farklı bir yerdedir.

http://www.contemporaryistanbul.com/tr/information/

Contemporary istanbul 2012

Contemporary Istanbul Sanat Fuarı; Çağdaş Sanatları fuarlarının süper liğidir. Bu sanat fuarına katılmak hem galeri, hem de sanatçı için ciddi avantaj ve prestij sağlar.

Ana sponsorluğunu Akbank Private Banking ve destek sponsorluğunu Zorlu Center’ın üstlendiği ve ayrıca 20 adet hizmet ve destek sponsoru bulunan Türkiye’nin ilk ve tek çağdaş sanat fuarı Contemporary İstanbul; 2011 yılına 526 sanatçı, 3000 eser, 20 ayrı ülkeden 42’si yurtdışı, 48’i yurt içi olmak üzere 90 çağdaş sanat galerisi ile beraber birçok paralel etkinlik ve projeye ev sahipliği yaptı. Türkiye’nin uluslararası tek çağdaş sanat fuarı Contemporary İstanbul 6. Yılını kutlarken sanatseverlerin, koleksiyonerlerin, yerli ve yabancı basının akınına uğradı. 23 Kasım günü açılan fuarı 5 günde 62.000 sanatsever, 2.100 koleksiyoner ziyaret etti. Türkiye’de 20.- TL giriş ücreti ile ziyaretçi kabul eden ve bu kadar fazla izleyicisi olan başka bir sanat fuarı olduğunu bilmiyorum.

2012 yılında 7.sı yapılacak bu çağdaş sanarlar fuarı sanat severler arasında pek bilinmemektedir.

Organizatörlüğünü Çağdaş İstanbul Sanat Organizasyon ve Yatırımları A.Ş.’nin yaptığı Contemporary Istanbul jürisi tarafından seçilen ulusal ve uluslararası galerilerin katılımıyla oluşan ve çağdaş sanatın sunulduğu bir uluslararası çağdaş sanat buluşması olan bu fuar, 22-25 Kasın 2012 tarihlerinde Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Salanunda Resim, Heykel, Seramik, Video, Fotoğraf, Yerleştirme, Gravür / Kâğıt üzeri işler, Sayılı baskılar konularnda sanatseverlerin huzuruna 7.defa çıkacaktır.

Danışma Kurulu

Ali Akay

Leyla Alaton

Engin Ansay

Emin Mahir Balcıoğlu

Bingül Cerrahoğlu

Kortan Çelikbilek

Nuri Çolakoğlu

Oktay Duran

Can Elgiz

Levent Erden

Saltık Galatalı

Gazanfer Gür

Ali Güreli

Çetin Güzelhan

Emin Hitay

Hasan Bülent Kahraman

Şerif Kaynar

Ebru Özdemir

Suha Özkan

Aylin Seçkin

Çiğdem Simavi

Serpil Timuray

Necla Zarakol

Danışma kurulunun dağılımı ve bu kişilerin özelliği fuara ayrıca değer katmaktadır.

Çağdaş sanatın tüm Türkiye’ye yayılması misyonuyla 2012 yılından itibaren Çağdaş Sanat Buluşmaları‘nı düzenleyen Contemporary İstanbul, Anadolu’daki çağdaş sanat koleksiyonerlerine, iş dünyasından önemli isimlere ve genç sanatseverlere ulaşıyor.

Çağdaş Sanat Buluşmaları’nın bu yılki ilk durağı Antalya olacak, Contemporary İstanbul Çağdaş Sanat Buluşmaları Antalya’nın ardından, İstanbul, Bursa, Ankara, Adana ve İzmir’de gerçekleşecek.

Sanatın yatırım yönünün, sanat koleksiyonerliğine ilişkin bilgilerin uzmanlar tarafından aktarılacağı Çağdaş Sanat Buluşmaları’nda bölgenin çağdas sanat koleksiyonerleri, yatırımcılar, iş dünyasından önemli isimler, genç sanatseverler ve galericiler bir araya gelecek.

Sanat severlerin mutlaka Contemporary Istanbul 2012 yi izlemesi , Anadolu’da yaşayan ve bu fuarı izleyemeyecek sanatseverlerin de Antalya, Bursa, Ankara, Adana ve İzmir’de daha dar bir kapsamla bu çağdaş sanat fuarını izlemesinin yararlı olacağı düşüncesindeyim.

2011 yılında Ankara’dan sadece Siyah Beyaz Sanat Galerisi ; Ali Kotan, Nihat Kemankaşlı, Emre Okçuer’in eserleriyle katılmıştır.

Sanatta Ankara-İstanbul rekabetini gündeme getirenlerin; öncelikle bu fuara kimlerin ve hangi şehirden katıldığını incelemesi gerekir.

“Contemporary Istanbul2012 ‘ye Ankara’dan “ RC Art Gallery’in katılacağın” ı net olarak biliyorum. Hangi Çağdaş Sanatçılarla katılacağını RC Art Gallery’nin açıklaması daha doğru ve etik olacağı düşüncesindeyim. Biraz düşünürseniz siz de bulabilirsiniz .

 

Kaynak : [-]  vecdi uzun

 

Fransız yazar ve filozof Jean-Jacques Rousseau’nun el yazması eserleri ile Osmanlı üzerine kaleme aldığı izlenim ve analizlerinden oluşan, ”Rousseau ve Türkiye–Düşler ve Kuramlar Sergisi”, Notre Dame de Sion Fransız Lisesi’nde açıldı

jean jacques rousseau

Konuya ilişkin yapılan açıklamada, lisenin La Galeriesalonunda açılan serginin, Jean-Jacques Rousseau’nun 300. doğum yılı nedeniyle düzenlediği belirtildi. Serginin, İsviçre İstanbul Başkonsolosu Monika Schumtz Kırgöz’ün himayesinde açıldığı kaydedilen açıklamada, serginin küratörlüğünün, etkinlik koordinatörü ve Rousseau Uzmanı Martin Stern ile Avrupa Jean-Jacques Rousseau Kurulu Başkanı Remy Hildebrand tarafından yapıldığı dile getirildi.

Açıklamada, sergide, aralarında Rousseau’nun el yazmalarının da bulunduğu eserler ile Osmanlı Sarayı’nda saatçi olarak görev yapan ve Galata’da yaşayan babasından dinlediklerinin yanı sıra kendi yaptığı araştırmalar doğrultusunda kaleme aldığı Osmanlı üzerine izlenim ve analizlere de yer verildiği ifade edildi.

Serginin, ”Eğitim ve Aydınlanmalar”, ”Zafer ve Düş Kırıklıkları” ile ”Bir Alim ve Bir Pedagog Olarak Rousseau” adlı 3 bölümden oluştuğu belirtilen açıklamada, sanat severlerin 2 Haziran’a kadar sergiyi gezebileceği belirtildi.

 

Kaynak : [-]

 

Ünlü Ressam Reha YALNIZCIK ve Kızı Ressam Perincan YALNIZCIK  14 ŞUBAT Günü saat  18:00-20:00 ARASINDA Doku Sanat Galerisinde Ankaralı Sanat Severleri sergilerine davet ediyor…

Sanatçı Reha YALNIZCIK;  onlarca kişisel sergisinin yanı sıra 100’ün üzerinde karma sergiye katıldı. 1975 yılında Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Y.O. Grafik Sanatları Bölümünden mezun olan. Yalnızcık, grafik sanatlarının farklı alanlarındaki çalışmalarıyla sahip olduğu çeşitli ödüllerin dışında 1992 yılında Çocuk Vakfı tarafından “Son Kırk Yılın Çocuk Resimlerine Katkı Ödülü”, 2001 yılında INEPO’nun ilk kez dağıttığı “Çevre Sanat Ödülleri”nden resim dalı ödülünü aldı. Aynı zamanda sanatçı, UNICEF ürünlerinde eserlerine en çok yer verilen sanatçılarımız arasında yer alıyor. Sanatçı ayrıca kitap kapağı, illüstrasyon ve afiş dalında pek çok ödül aldı.

Kendine has tarzı ile dikkatleri üzerine çeken ünlü ressam YALNIZCIK aynı zamanda yaklaşık yirmi yıldan fazla UNICEF’i destekleyen, gerçek bir çocuk dostu sanatçımızın yapıtları ulusal olduğu kadar, uluslararası UNICEF koleksiyonlarına giren ender ressamlarımızdandır. Telif hakları UNICEF’e bağışlanmış eserleri, Türkiye ve dünya için basılan tebrik kartlarında değerlendirilmiş; ayrıca mini kart olmuş, UNICEF telefon defterlerinin sayfaları arasına girmiş, İsviçre’de özel mug’lara basılmış ve binlerce satılmıştır.

Kızı Perincan YALNIZCIK  ; 1987 yılında İstanbul’da doğdu.2004 yılında Kalamış Lisesini 2008 yılında ise Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Türk El sanatları Bölümünü Fakülte ikincisi olarak bitirdi. 2001 yılında KASDAV tarafından “Gelecek Vaad Eden Solist” ödülünü ve aynı yıl Kalamış Lisesinin 50. yıl etkinlikleri kapsamında açılan resim yarışmasında da 3.lük ödülünü aldı.ı

Ressam Perincan YALNIZCIK’ın da UNICEF’le tanışıklığı neredeyse babasınınki kadar eskidir. O ilkokul öğrencisiyken babasıyla ortak resim çalışmalarına girişmiş; diğer birkaç çocukla Reha YALNIZCIK’ın bir tablosuna yaptıkları çizimler New York- UNICEF Binasında (1990) sergilenmiştir.
UNICEF’in İstanbul’da ve Alaçatı’da birçok karma sergisi Reha Yalnızcık’ın yardımlarıyla gerçekleştirilmiş; sanatçının son katıldığı Alaçatı Sergisine kızı Perincan Yalnızcık da yapıt bağışlamış ve büyük ilgi görmüştür.

Pek çok kişisel ve karma sergi açan YALNIZCIK ailesi eserleri ile Ankaralı sanat severleri 14 ŞUBAT Günü saat  18:00-20:00 ARASINDA Doku Sanat Galerisinde Ankaralı Sanat Severleri sergilerine davet ediyor… izlenmeli !

Doku Sanat Galerisi – Ankara
Adres :Cinnah Cad. Enis Behiç Koryürek Sok. 11A-B, Çankaya Ankara Türkiye
Telefon :312-439 7880
Faks :312-439 8242
Web :
www.dokusanat.com

 Davetiyeden :  

REHA YALNIZCIK

1950 yılında doğan Reha Yalnızcık, 1975’de Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Y.O. Grafik Sanatlar

Bölümü’nden (günümüzde Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi) mezun oldu. Grafik

sanatların farklı alanlarındaki çalışmalarıyla sahip olduğu çeşitli ödüllerin dışında, 1992’de Çocuk

Vakfı tarafından ‘Son Kırk Yılın Çocuk Resimlerine Katkı Ödülü’, 2001’de INEPO’ nun ilk kez dağıttığı

‘Çevre Sanat Ödülleri’nden Resim Dalı Ödülü’ne layık görüldü. UNICEF ürünlerinde (Kartpostal,

kupa, telefon rehberi, vb.) eserleri en çok kullanılan sanatçılarımızdandır. Yurtiçi ve yurtdışında

birçok yayında yer alan sanatçı günümüze kadar 64 kişisel sergi açmıştır yüzlerce karma sergiye

katılmıştır. Sanatçı doğa-insan ilişkisinde yakaladığı bozulmamış, keyifli, dingin zamanların kendi

felsefesiyle örtüştüğünü, her zamanki titizliğiyle resimlerine yansıtıyor.

 

PERİNCAN YALNIZCIK

1987 yılında İstanbul’da doğdu. İlköğretim ve lise eğitimini, Özel Kalamış Koleji’nde tamamladı.

Kalamış Koleji’nin 50.Yıl etkinlikleri kapsamında gerçekleştirdiği resim yarışmasında 3.lük ödülü

aldı. Aynı yıl, 50 yıldır unutulmayan müzikaller oyununda yer aldı. 2001 yılında İstanbul Üniversitesi

Devlet Konservatuarında, misafir öğrenci olarak eğitim aldığı sırada, KASDAV tarafindan verilen

gelecek vaadeden solist ödülüne layık görüldü. 2008’ de Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar

Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları Bölümünü, Fakülte ikincisi olarak bitirdi. Öğrenciliği sırasında

fakülte etkinliklerinin sunuculuğunu üstlendi. 2008’in Ağustos ayında Bodrum Divan Palmira

Hotel’de babası Reha Yalnızcık’la birlikte, ilk ortak sergisini açtı. Günümüze kadar çeşitli galerilerde

7 ortak sergi daha gerçekleştirdi. 2010 yılının Aralık ayında İstanbul Doku Sanat Galerisi’nde

ilk kişisel sergisini açtı. Ayrıca Eranus Sanat Galerisiyle Berlin Türk Evi’nde karma sergiye katıldı.