Şunun için etiket arşivi: mona lisa

Japonya’da 200 pirinç krakeri üreticisi krakerden Leonardo da Vinci’nin ünlü eseri Mona Lisa tablosunbu yaptı. Dünyanın en büyük kraker Mona Lisa’sı için 32 bin 360 pirinç krakeri kullanıldı. 380 metrelik alana inşa edilen Mona Lisa mozaik tablosu için yedi farklı renkte kraker kullanıldı. Krakerden yapılan tabloyu sosyal medya hesabından da paylaştı.

Mona Lisa tablosunun hikayesi

Leonardo da Vinci tarafından 1505 yılında yapıldığı sanılan Mona Lisa Tablosu, Rönesans kadın portresinin ilk örneği olarak bilinir.

Portre şüphesiz Floransa’da 1503’te başlamıştı. Floransa’daki Gantrardini’nin eşi Francesco del Giocondo adındaki Florentine kumaş tüccarının karısı olduğu düşünüldü.

Kimi rivayetlere göre ise, Da Vinci’nin metresi Mon Salai olduğuydu. Fakat harflerin yerlerini değiştirdiğinizde ortaya Mona Lisa ismi çıkıyor. Tesadüf mü, orasını bilemeyiz.

Birr şüpheli: PABLO PİCASSO

Tartışmalar sanat tarihçileri tarafından hâlâ yapılıyor. Fransa’da, Ouvre Müzesi’nde sergilenen tablo, 1911’de çalındı. Suçlananlar arasında ünlü İspanyol ressam Pablo Picasso da vardı. Yapılan araştırmalar sonucunda Picasso’nun bir ilgisi bulunulmadığı anlaşılınca ünlü ressam salıverildi.

Neyse ki Mona Lisa tablosu 24 ay sonra Floransa’da bulundu da herkes derin bir oh çekti. Hırsızın gerekçesi ise, İtalyan bir ressamın tablosu neden Fransa’da sergilendiğiydi.

Oysa bilmediği bir gerçek vardı O da, tablonun Da Vinci tarafından Fransa Kralı Francis’e 4 bin altın karşılığında satılmasıydı.

Peki o gülümsemenin sırrı neydi ?

Mona Lisa’nın ünlü gülümsemesi, ardıç dallarının Ginevra Benci’yi temsil ettiği ve erminin portrelerde Cecilia Gallerani’yi sırasıyla Washington ve Krakow’da temsil ettiği şekilde bakıcısı temsil eder.

İtalyanca “gioconda” kelimesinin önerdiği mutluluk düşüncesinin görsel bir temsilidir.Leonardo bu mutluluğu nosyonunu portrenin ana motifi haline getirdi: işi bu kadar ideal yapan bu kavram budur. Peyzajın doğası da bir rol oynar.

Ortadaki, bakıcının göğsüyle aynı seviyede, sıcak renklerdedir. Erkekler bu alanda yaşıyorlar: bir sarma yolu ve bir köprü var. Bu alan, bakıcının ve uzak mesafenin arasındaki geçişi temsil eder.

Burada manzara, vahşi ve ıssız bir yer olan ve suyun ufukta uzanan suyuna dönüşür. Bu, Leonardo’nun bakıcının gözlerinin seviyesine akıllıca çizmiştir.

Dünyaca ünlü ressam Leonarda da Vinci’nin en bilenen eserlerinden biri olan Mona Lisa tablasunu Fransa Kültür Bakanlığı ülke turuna çıkarmak istiyor.

Daha fazla kişiyi sanatla buluşturmayı hedefleyen Fransa Kültür Bakanlığı Mona Lisa tablosunu ülke turuna çıkarmak istiyor. Ancak tablonun taşınma maliyetinin çok fazla olması nedeniyle(yaklaşık 170 milyon TL) bu karardan vazgeçilmesi gündemde.

Paris’teki Louvre Müzesi’nden 204 kilometre uzakta bulunan Louvre-Lens Müzesi’ne Mona Lisa tablosunu taşımanın maliyeti bile yaklaşık 30 ile 35 milyon Euro (145-170 milyon TL) civarına mal oluyor. Çünkü tablonun zarar görmemesi için “sıfır titreşim” ile gönderilmesi gerekiyor. Bunun sağlanabilmesi için de özel taşıma ekipmanlarının kullanılması şart. Bu ekipmanların değeri yaklaşık 3 milyon Euro’yu (14.6 milyon TL) buluyor.

Taşımanın maliyeti de en az 2 milyon Euro (9.8 milyon TL) olarak hesaplanıyor. Çünkü onlarca güvenlik görevlisi istihdam edilmek zorunda kalınacak. Tablonun taşınacağı müzede Mona Lisa’yı nem ve ışıktan koruyacak sergileme ekipmanının kurulması da milyonlarca Euro tutuyor. Ayrıca, tablonun taşınmasının ardından Paris’teki Louvre Müzesi’nin ziyaretçi ve hediyelik eşya kayıplarının da en az 7-8 milyon Euro’yu bulacağının altı çiziliyor.

Her yıl yaklaşık 8 milyon turistin ziyaret ettiği Louvre Müzesi ise Mona Lisa tablosunun Fransa turuna çıkmasına sıcak bakmıyor. Dünya tarihinin en kıymetli resimlerinden biri olan Mona Lisa’nın cari sigorta bedeli 1 milyar doların üzerinde.

Mersin Toroslar Belediyesi tarafından başlatılan yeni proje kapsamında Toroslar ilçe Bulvarındaki apartmanların  duvarlarına ünlü ressamların eserleri çiziliyor.

Proje kapsamında Leonardo da Vinci’nin dünyaca ünlü eseri olan Mona Lisa da bir binanın duvarına çizildi. Ressam İlçe bulvarındaki bir apartmana Nazife Bilgin Hazar tarafından çizilen Leonardo da Vinci’nin eseri Mona Lisa, Toroslar halkında yoğun ilgi gördü.

 

Konuyla ilgili açıklama yapan ressam Nazife Bilgin Hazar, Leonardo da Vinci’nin Mona Lisa eserinin yanı sıra, Vincent Van Gogh, Pablo Picasso, Neşet Günal ve Salvador Dali’nin eserlerinin de içinde olduğu toplamda 17 farklı eseri ilçe bulvarındaki binaların duvarlarına resmettiğinin altını çizerek;

“Mona Lisa’nın çok net renkli çıktısını bir türlü bulamadım. Çok küçük olarak cep telefonundan bakmak zorunda kaldım. Güneş vurduğunda çok net seçemiyordum. Akşam eve göz kapaklarım şişmiş vaziyette gidiyordum. O şartlarda eseri tamamladım” dedi.

8 ay önce başlatılan projede Akbelen Bulvarı’ndaki 34 yıllık binaların dış yüzeylerine Vincent Van Gogh, Pablo Picasso, Neşet Günal ve Salvador Dali’nin eserlerini ‘reprodüksiyon’ yöntemiyle aktaran Hazar, son iki eserden sonra projeyi tamamlayacağını aktardı.

Halkı sanatla buluşturma amacı taşıdığını belirten Hazar, insanların resimlere ilgi gösterdiğini, araştırmalar yaptığını ve gördüklerinde kendilerini iyi hissettiklerini paylaştı.

sanat-zanaat

Telaffuzu birbirine bu kadar benzemesine ve birçok kişi tarafından aynı anlamlara geldiği düşünülmesine rağmen aslında sanat ve zanaat aynı şeyler değildir. Birbirleri ile benzerlikleri olmasına karşın ikisi de farklı şeylerdir. Bu yazımızda sizlerle sanatın ve zanaatın ne anlama geldiğini paylaşacak, ardından sanat ile zanaat arasındaki farklara değineceğiz. Ardından sanat ve zanaat hakkında bilinmesi gerekenleri sizlerle paylaşıp, yazımızı dünyaca ünlü sanat eseri örnekleri ile sonlandırcağız.

Sanat Nedir?

Öncelikle sanatın ne anlama geldiği ile başlayalım. Sanat, insanların hayal dünyasında yer alan güzellikleri, duygularını, düşüncelerini, yaşadıklarını ya da hissettiklerini görsel, biçimsel ve sözel yöntemlerle ifade etmesidir. Şiirler, resimler, opera parçaları ya da heykeller sanat eserleri arasında sayılabilir. Günümüzde birkaç şarkısı olan kişilere de sanatçı denilmektedir. Ancak elbette bir sanat eseri ortaya çıkarmak ve sanatçı olarak anılabilmek bu kadar kolay değildir.

Zanaat Nedir?

İnsanların maddeye olan ihtiyaçlarını gidermek için yapılan, eğitim, beceri, deneyim ve ustalık gerektiren işlere ise zanaat denilmektedir. Mobilya ustalığı, ayakkabı ustalığı, kuyumculuk, terzilik, marangozluk, bakırcılık ve çömlekçilik zanaata örnek olarak verilebilir. El becerileri ve ustalıkları sebebiyle tarih boyunca önemli bir yere sahip olan zanaatkârların sayısı, seri üretimin bu denli arttığı günümüzde ne yazık ki azalmıştır.

Sanat ve Zanaat Arasındaki Farklar Nelerdir?

Sanat ve zanaatın anlamlarından sonra sıra geldi bu iki kavram arasındaki farkların neler olduğuna. Aşağıda sizin için derlediğimiz farkları okuduktan sonra sanat ve zanaatı kolaylıkla ayırt edebileceksiniz.

  • Sanat eserleri genellikle tektir ve eşi yoktur. Leonardo Da Vinci birden fazla Mona Lisa çizmemiş ya da Orhan Veli iki tane İstanbul’u Dinliyorum şiiri yazmamıştır. Zanaat eserleri ise birden fazladır ve istendiği zaman sayısı arttırılabilir. Hatta bir zanaatkârın yaptığı şeyi bir başka zanaatkâr da kolaylıkla yapabilir. Bu sebeple de zanaatte pek de fazla özgünlükten söz edilemez ve birbirinin tamamen aynı olan eserler seri bir şekilde üretilebilir. Dolayısıyla sanatta önemli kavramlar olan orijinal ve kopyadan, zanaatte bahsedilmez.
  • Sanatta yaratıcılık önemli rol oynarken, zanaatte yaratıcılığa gerek yoktur ama eğitim ve ustalık önemli role sahiptir.
  • Sanat eserleri kendine özgüdür ve her sanatçının kendine has bir tarzı vardır. Zanaatte ise aynı şeylerin sürekli olarak yenileri yapılır. Mesela Gaziantep’teki bakırcılara farklı senelerde gittiğinizde aynı ürünleri bulabilirsiniz. Çünkü zanaatkârlar ürünler satıldıkça aynılarını tekrar yapmaktadırlar.
  • Sanatçı eserlerini meydana getirirken hislerine göre hareket eder ve gerekirse eserini değiştirir. Zanaatkar ise belirli bir plan ve program dahilinde eserlerini meydana getirir.
  • Sanat eserinin yapılmasının ana amacı güzellik ve estetikken, zanaatçı eserini bir fayda sağlamak ve para karşılığı satmak için meydana getirir.
  • Sanat eseri para için yapılmaz, ancak zanaat eserinin yapılış amacı para kazanmaktır. Zaten zanaatkârlık bir meslektir ve bu sebeple de zanaatçı doğal olarak para kazanmayı hedefler.

Tüm bu farklılıklara karşın sanat ve zanaat arasında benzerlikler de vardır. Bilinen en önemli benzerlik ise her ikisinin de yetenek gerektirmesi ve el emeği olmasıdır. Ayrıca hem sanat hem de zanaat beceri gerektirir ve yine her ikisinin de temelinde tasarım yatmaktadır.

Sanat ve Zanaat Hakkında Bilinmesi Gerekenler

  • Bir kişinin zanaatkâr olarak adlandırılabilmesi için el becerisi gerektiren bir ürünü üretmesi gerekir. Yani böyle bir ürünü sadece satan ama üretmeyen kişiye zanaatkâr denilemez.
  • Ahşap oyma ustası, kumaş boyacısı, taş ustası, terzi, demirci ve silah ustası zanaatkârlara örnek olarak gösterilebilir.
  • Zanaatkârlık insanoğlunun ilk taş aletlerini yapması ile başlamıştır.
  • Sanat anlık bir şöhret elde etme işi değildir ve bir kişinin sanatçı olarak anılabilmesi için kalıcı olması gerekmektedir. Bu anlamda sanatçı denildiğinde bizim ilk aklımıza gelen isimlerden bazıları Pablo Picasso, Fikret Mualla, Mimar Sinan, Abidin Dino, İbrahim Çallı, Van Gogh, Salvador Dali, Auguste Rodin, Leyla Gencer, Pavarotti ve Maria Callas’tır. Peki, sanatçı denildiğinde sizin ilk aklınıza gelen isimler hangileri? Ya da medyada sıkça gördüğümüz isimlerden bazılarına sanatçı diyebilir miyiz?

Dünyaca Ünlü Sanat Eserlerinden Bazıları

  • Mona Lisa – Leonardo Da Vinci
  • Nilüferler – Claude Monet
  • İnci Küpeli Kız – Jan Vermeer
  • Gece Devriyesi – Rembrandt
  • Hz. Davud Heykeli – Michelangelo
  • Son Akşam Yemeği – Leonardo Da Vinci
  • Düşünen Adam – Auguste Rodin
  • Öpücük – Gustav Klimt
  • Belleğin Azmi – Salvador Dali
  • Gold Marilyn Monroe – Andy Warhol
  • Pleta – Müchelangelo
  • Kaplumbağa Terbiyecisi – Osman Hamdi Bey
  • Adada Gezintiye Çıkan Kadınlar – İbrahim Çallı

Türkiye’deki sinema salonlarında bu hafta 5’i yerli 10 film vizyona girecek.

vizyondaki-filmler

“Para Tuzağı”
Jodie Foster’ın yönettiği ve başrollerini George Clooney, Julia Roberts, Jack O’Connell, Dominic West, Caitriona Balfe ile Giancarlo Esposito’nun paylaştığı “Para Tuzağı”, izleyici ile buluşacak.
Senaryosu Jamie Linden, Alan DiFiore ve Jim Kouf tarafından kaleme alınan filmin yapımcılığını Daniel Dubiecki, Lara Alameddine ve George Clooney üstlendi.
Risklerin büyük olduğu, gerçek zamanlı gerilim filminde, oyuncular George Clooney ve Julia Roberts finans televizyonu sunucusu Lee Gates ve yapımcısı Patty Fenn’i canlandırıyor. Gerilim türündeki filmde, televizyonda canlı yayın sırasında Clooney ve Roberts’ın, her şeyini kaybetmiş kızgın bir yatırımcının stüdyoyu zorla ele geçirmesiyle yaşadıklarını konu alıyor.
“Rüzgarın Oğlu” 
Stephan James, Jason Sudeikis, Jeremy Irons ile William Hurt’un oynadığı “Rüzgarın Oğlu”, filminin yönetmen koltuğunda Stephen Hopkins oturuyor.
“Rüzgarın Oğlu”, tarihin en iyi atleti olmak için çıktığı yolda efsanevi bir yıldız olan Jesse Owens’ın gerçek hikayesini anlatıyor.
Dram türündeki film, asıl adı James Cleveland olan Jesse Owens’ın olimpiyat efsanesi olma mücadelesini aktarırken, tipik bir spor filmi sınırlarının ötesine geçerek, o dönemin sosyal ve siyasi ortamını gözler önüne sermeyi amaçlıyor.
“Kronik” 
Michel Franco’nun yönettiği “Kronik” adlı filmde, Tim Roth, Robin Bartlett, Michael Cristofer, Bitsie Tulloch ve Sarah Sutherland rol aldı.
Meksika ve Fransa ortak yapımı film, bir bakımevinde ölüm döşeğindeki hastalarla ilgilenen bir erkek hemşirenin portresini çiziyor.
Alis Harikalar Diyarında: Aynanın İçinden” 
James Bobin’in yönetmenliğini yaptığı animasyon türündeki “Alis Harikalar Diyarında: Aynanın İçinden” filminin seslendirmelerini Johnny Depp, Anne Hathaway, Mia Wasikowska ve Helena Bonham Carter yapıyor.
Disney’in yeni yapımında, Lewis Carroll’un sevilen hikayeleriyle unutulmaz karakterlerinin yepyeni ve benzersiz maceraları anlatılıyor. Yeni seride, yeraltının tuhaf dünyasına dönen “Alis”, “Çılgın Şapkacı”yı kurtarmak için zamanda geçmişe yolculuk edecek.
“Kahraman Koala” 
Deane Taylor’un yönettiği “Kahraman Koala” filminin Türkçe seslendirmelerini Yekta Kopan, Elif Acehan ile Ziya Kürküt yaptı.
Klasik Avustralya kitap serisinden “Arı Maya”nın uyarlaması film, Green Patch adında küçük bir kasabada yaşayan bir koalanın, uzun süre önce evden ayrılıp geri dönmeyen babasının hayatta olduğuna ısrarla inanmayı sürdürüp, bulduğu bir ipucunun ardından Avustralya’nın uçsuz bucaksız çöllerinde zorlu bir arayışa girme macerasını konu alıyor.
“Memleket”
Şerif Sezer, Mesut Akusta, Mehmet Karagöz, Osman Sonant ile Melike Zeynep Atış’ın oynadığı “Memleket” filminin yönetmenliğini Murat Saraçoğlu üstlendi.
Anadolu toprağının hikayesini anlatmayı amaçlayan film, ölüm duygusunun ruhlarını giderek daha çok kavradığı iki yaşlı insanın insanlardan uzak küçük evlerinden dünyaya bakışını beyaz perdeye yansıtıyor.
“Abbas’ın Melekleri”
Yusuf Atıcı’nın yönettiği “Abbas’ın Melekleri” filminde Doğan Akkaya, Sinan Bengier, Kayra Şenocak, Dost Elver, Sevil Uyar, Berrak Deniz, Seda Mutlu, Şenol İpek, Bircan İpek, Ferdi Atuner, Aziz Özuysal ile Müjde Beyoğlu gibi isimler rol aldı.
Komedi türündeki film, köşeye sıkışmış pısırık bir mafya babasının başından geçen komik olayları konu alıyor. Aysel Göksu’nun yapımcılığında çekilen ve senaryosu Ahmet Başımoğlu tarafından kaleme alınan filmin sanat yönetmenliğini Zeynep Tekin yaptı.
“Nasıl Yani”
Aykut Elmas, Halil İbrahim Göker, Uğur Can Akgül ile Ferdi Sancar’ın oynadığı “Nasıl Yani” filminin yönetmen koltuğuna Ayhan Özen oturdu. Film, dedelerine Da Vinci’den miras kalan Mona Lisa tablosunu satıp, zengin olma hayalleri kuran üç kardeşin komik hikayesini anlatıyor.
Filmin senaryosu, sosyal medya fenomenleri ve kısa filmleri sayesinde tanınan Aykut Elmas, Uğur Can Akgül ve Halil İbrahim Göker’e ait.
“1 Kezban 1 Mahmut: Adana Yollarında”
Cenk Çelik’in yönetmenliğini yaptığı “1 Kezban 1 Mahmut: Adana Yollarında” adlı filmde Sinan Bengier, Esin Yıldız, Ercan Zincir, Cenk Hakan Köksal ve Necla Özay rol aldı.
Komedi türündeki film, İstanbul’da öğrencilik hayatı yaşayan iki yakın arkadaşın Mersin’den Adana’ya uzanan kız kaçırma hikayesini konu alıyor.
“Cinni: Uyanış”
Yönetmenliğini Müzisyen Emre Aydın’ın yaptığı korku ve gerilim türündeki “Cinni: Uyanış” filmde Eda Köksal, Gökçen Gökçebağ ve Merve Deniz kamera karşısına geçti.
Emre Aydın’ın ilk sinema yönetmenliği denemesi olan ve müzikleri de sanatçının kendisine ait olan film seri olarak devam edecek.

Rönesans döneminde yaşayan İtalyan filozof, astronom, mimar, matematikçi, müzisyen, heykeltıraş, yazar ve ressam Leonardo da Vinci’nin hayatta olan akrabaları bulundu.da-vincinin-hayattaki-akrabalari-bulundu,EZyLaelwY0Cow6D4IKinnQ

BBC’nin haberine göre, ünlü ressam Leonardo da Vinci’nin soyundan gelen kişilerin kimliğini araştıran İtalyan tarihçiler, ünlü sanatçı ve bilginin 35 yaşayan akrabasının kimliğini tespit etti.

Tarihçiler, hiç evlenmediği ve çocuğu olmadığından Da Vinci’nin akrabalarını bulabilmek için kardeşlerinin soyundan gelenleri araştırdı.

Leonardo da Vinci’nin hayattaki akrabaları arasında ünlü yönetmen Franco Zeffirelli’nin de bulunduğu, akrabalarının büyük bölümünün, Toskana’da yaşadığı kaydedildi.

Rönesans sanatını doruğa ulaştıran, çeşitli alanlardaki araştırmaları ve buluşlarıyla tanınan, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sanatçılarından ve dehalarından biri kabul eden Leonardo da Vinci, 1452 yılında İtalya’nın Anchiano kabasında dünyaya geldi.

O dönemde genç bir hukukçu olan Piero da Vinci’nin bir çiftçi kızı olan Caterina ile evlilik dışı ilişkisinden dünyaya gelen Leonardo da Vinci’nin en en tanınmış yapıtları arasında Mona Lisa ve Son Akşam Yemeği bulunuyor.

Edvard Munch özellikle Çığlık isimli tablosuyla tanınmış Norveçli ressamdır. Ruhsal ve duygusal konuları işlediği resimleriyle tanındı. Alman dışavurumculuk akımının gelişmesine önemli katkıları oldu.

Edvard Munch

Edvard Munch

Doğum: 12 Aralık 1863, Ådalsbruk, Norveç
Ölüm: 23 Ocak 1944, Oslo, Norveç

120 milyon dolara satılan “çığlık” ın hikayesi…
Edvard Munch’ın “Çığlık” isimli tablosu “modern sanatın simgesi ve çağımızın Mona Lisası” olarak adlandırılıyor. Pek çok yerde karşımıza çıkan bu eser, yetişmekte olan dışavurumculuğa meraklı pek çok ressam için ilham kaynağı.

Peki, bu resimde neler oluyor? Mesela gökyüzü neden bu halde ve erimekte olan bir muma benzeyen bu kişi neden dehşet içinde?

Munch bunları günlüğünde yanıtlıyor: “Yolda iki arkadaşımla birlikte yürüyordum; sonra güneş battı, bir anda gökyüzü kıpkırmızı kesildi ve üzerime bir hüzün çöktü. Korkuluğa yaslı bir biçimde kıpırdamadan duruyor, çok bitkin hissediyordum; kan kırmızı bulutlar ve ateşten diller mavi-siyah fiyord ve şehrin üzerinde asılı duruyordu. Arkadaşlarım yola devam ettiler, ben tek başıma sıkıntıdan titreyerek orada dikildim. Doğayı delip geçen, bitmek tükenmek bilmez müthiş bir çığlık sezinledim.” Bu da Munch’ın, tablosunu bir ‘gün batımı’ndan esinlenerek yaptığı anlamına geliyor.

edvard-munch-çığlık

Gün batımının neden Munch tarafından böyle ürpertici bir şekilde karşılandığını anlamak için, resmin yapıldığı zaman dilimine dönmek şart. Munch’ın iş alışkanlıklarını (resimleri genellikle yıllar önce yaşanmış olaylardan ilham alıyordu) ve “Çığlık” tablosunun da bir parçası olduğu “The Frieze of Life” üçlemesi ile ilgili konuşmalarını inceleyen üç gökbilimcinin karşısına şu tarih çıktı: 1884.

Pek çoğumuz bugün bunu bilmiyoruz ama 27 Ağustos 1883’te dünya üzerindeki en büyük yanardağ patlamalarından biri gerçekleşti. Endonezya’daki Krakatoa Yanardağı’nın art arda yaşanan patlamaları o denli sarsıcıydı ki, atmosfer sıcaklığının bir derece düşmesine sebep oldu. Yanardağın gökyüzüne püskürttüğü toz ve küller yerkürenin her tarafına dağıldı, bu da gökyüzünün gün batımı sırasında yanıyormuş gibi gözükmesine neden oluyordu. 1883’ün sonuna kadar, bu toz ve küller Endonezya’dan Norveç’e dek ulaştı ve Munch’a “Çığlık” için ilham kaynağı oldu.

Kaynak : dunyalilar.org

Sanat tarihinde pek çok ilginç olay vardır. Fakat sıkça duyduğumuz ve gördüğümüz, bildiğimiz sanatçılar veya eserleri ile ilgili aşağıdaki 6 olayı bilmek gerekir.

1959 Yıllarında 2,5 Milyon Doları Reddeden Fakir Bir Sanatçı

mark-rothko-modern-resim

Mark Rothko Soyut Dışavurumcu anlayışa sahip, resimlerinde abartılı bir sadelik bulunan Polonya asıllı bir ressamdır. 30 yıllık sanat hayatı boyunca kendi deyimi ile ‘Fakirliğin Mark Rothkotadına vardı’ ve çok ciddi maddi sıkıntılarla boğuştu.

Ancak bir gün Rothko nun tüm hayatı alt üst olacaktı.

Manhattan da bulunan süper lüks bir restoran olan Four Seaosons açılışı için Mark Rothko ya sipariş verildi. Restoranın 1959 da açılışı yapılacaktı. Yapacağı resim karşılığında ona tam 35 bin dolar ödemeyi kabul ettiler. Bu günümüz parası ile 2,5 Milyon dolar demekti.

Bu gün 2,5 milyon doları reddedebilecek kaç insan tanıyorsunuz ?

Rothko oraya gelecek olan zengin sınıfının kendi sanatını anlayamayacağını düşünerek, oraya resimlerini vermeyi reddetmiştir. Aradan geçen 10 yılın içerisinde  ölümü saplantı haline getiren sanatçı evindeki banyosunda ölü bulunmuştur.

Mona Lisa Kaçırıldı

Sanat tarihinin en bilinen yüzlerinden olan Mona Lisa. Artık bıkkınlık veren sırlarla şifrelerle günümüzde oldukça popülerdir.

mona-lisa-resim-büyük-boyjpgAncak gülüşünün sırrı bir yana yaklaşık 40 kat çok ince boya sistematik olarak üst üste bindirilerek yapılmış bir eserdir.

Pek bilinmeyen ilginç bir hikayeye de tanıklık etmiştir.

Tablo 1911 yılında bulunduğu müzeden kaçırılmıştır. Hem de Müzenin bir çalışanı tarafından. 2 yıl sonra bulunabilmiştir. Ancak işin ilginç yanı ise tablo kaçırıldıktan bir gün sonra tam 60 bin kişi tablonun kaçırıldığı müze olan Louvre Müzesine akın etmiştir.

Neden mi ?

Olmayan resmi görmek için olsa gerek…

Bu Resmi Siz mi Yaptınız ? Hayır Siz Yaptınız !

Picasso_Guernica nar sanat

 

Başlığı okuyanlar kimden bahsettiğimiz hemen bileceklerdir. Ancak bilmeyenler için söyleyelim Picasso.

Çağdaş Sanatın babalarından olan Picasso resimlerine her bakan anlam veremeyebilir.

Bunu bende yaparım bile diyebilirler. Ancak Picasso 20 yaşına gelene kadar yeteri kadar gerçekçi çalışma yapmıştır. Ve sonrasında taklitçilik olarak adlandırdığı klasisizme ve gerçekçiliğe sırt çevirerek kendi gerçekçiliğini yaratmış bir sanatçıdır. O aptal değildi aksine son derece zeki bir adamdı.

Picasso o gün Fransa da ki eski bir binadaki atölyesinde çalışıyordu. Picasso sık sık yaratıcı resimlerinden hoşnut olmayan despota tarafından ziyaret ediliyor ve denetleniyordu. O tehlikeli bir adamdı ve en güçlü silahı şüphesiz sanatıydı. Yine böyle bir denetim sırasında bir Almansubay atölyede dolanmaya başladı. Masanın üzerinde sanatçıya ait bir resmin fotoğrafını gördü.

Fotoğrafa umursamaz bir tavırla göz gezdirdikten sonra Picasso’ya göstererek,

  • Bunu siz mi yaptınız diye sordu.

-Hayır dedi Picasso

  • Siz yaptınız.

Resim küçük bir köyün üzerine bir gecede atılan tam 6 bin bombayı konu alıyordu. Guernica köyünde tehdit unsuru olarak nitelendirilecek hiç bir şey yoktu. Orada sadece fakir çiftçiler ve köylüler yaşam sürmekteydiler. Ve Alman uçakları o köyü Kübik bir hale getirmişti. Bunu dünyaya bir mesaj vermek amacı ile yapmışlardı. Bakın biz bunu yapabiliyoruz deniyordu.

Ve Guernica tablosu bu olaya atılan en şiddetli tokat niteliği taşımaktaydı.

Rakı fiyatına Picasso resmini satmak!

fikret-mualla

Fikret Mualla bu ülkede yaşamış en değerli sanatçılarımızdan biridir. O hayatın aksiliklerinden kurtulamamış ve kurtulabilme amacı ile kendisini resme vermiş bir efsanedir.

İnanılmaz zor bir hayat yaşamıştır. Okulda İspanyol Giribine yakalanmış ve annesine bulaştırarak ölümüne neden olmuştur. Bu olay ölene kadar bastıramayacağı bir suçluluk duygusuna neden oldu. Annesinin ölümünden hemen sonra babasının genç kadınlarla evlilikleri onda öfke krizlerine sokan bir ruhsal duruma sokmuştur.

O iyi bir insandı ne yazık ki aksilikler ölene kadar peşini bırakmamıştır.

Ancak Fransa da büyük bir sergi açmış ve tüm yapıtlarını satmayı başarmıştır. Üstelik Picasso’nun bile dikkatini çekmiştir. Onun resimlerine hayran kalan Picasso bir çalışmasını satın almıştır. Bununla yetinmeyip bir resmini de Fikret Mualla’ya hediye etmiştir. Picasso’nun resmini görüp beğenen birine bir şişe rakı fiyatına resmi vermiştir.

Yanlış anlaşılan “Devrimlerin simgesi” resim

Eugène_Delacroix_ozgurluk-ve devrim

Eugene Delacroix burnunun dibinde gerçekleşen devrimden hoşnut değildi. Üstelik devrimin sokakta rahat rahat gezme hakkını engellediğini ve tehlikeli olduğu içinde tehlikeli buluyordu.

Eugene_delacroixDerdi neydi bu insanların ortalığı karıştırdılar !

3 silahşör ün yazarı Alexandra Dumas onu bir gün cadde kenarında görmüş ve hakkında şöyle yazmıştır; Biraz pısırık bir adam.

Delacroix Fransız devrimi hakkında böyle düşünüyordu. Etliye sütlüye karışmayı sevmeyen böyle bir adam nasıl Dünyadaki tüm devrimlerin simgesi olabilecek bir resim yapabilirdi ?

Delacroix bu durumu eleştiren bir resim yapmaya kafaya koymuştu. Ancak amacı devrimcileri yüceltmek değildi. Aksine o bir kralcı anlayışa sahipti. Resme dikkatle bakıldığında devrimin aslında yüceltilmediğine ve devrime katılan insanların iyi insanlar olmadığını anlamak söz konusudur. Etraftaki insanlar öldürdükleri askerlerden çaldıkları eşyaları üstlerinde taşıyorlardı. Kontrolsüzce oraya buraya saldırıyorlar izlenimi vermekteydi.

Resim her iki taraftan da sansür yedi. Devrimden sonra öne çıkan yöneticiler ayak takımı sayesinde devrimi gerçekleştirdikleri gerçeğini gösterdiğinden resmi sergiletmediler. Devrim yıkıldıktan sonra da resim eski kötü bir olayı anlattığı gerekçesi ile sergilenemedi.

Ancak ne olursa olsun devrim denilince akla gelen ilk resim olma özelliğini hiç bir zaman kaybetmedi.

Heykelde Burun Estetiği Operasyonu

Michelangelo_DavidMichalengelo Rönesansın en büyük sanatçılarından bir tanesidir. O yaptığı resim ve heykellerle zamanında devrim yapmayı başarmış ender sanatçılardandır.

Ancak o resim konusundaki eşsiz ustalığından ziyade heykel alanındaki ustalığının ön plana çıkmasını istiyordu. Ne var ki Sistina Şapeline yaptığı o devasa duvar resimleri heykellerinin bir adım önüne geçmiştir.

O atmosferi yaşamak isteyenler

Bir diğer ölümsüz yapıtı ise Davut heykelidir. Davut aslında bir dini karakter değildir. İsrail topraklarında ilk imparatorluğu kuran bir emperyalisttir. Ancak incil de sıkça adı geçtiğinden ve dev yaratık Golyatı bir sapan ile yendiğinden heykeli yapılması istenmiştir.

İnanması zor ancak Michalengelo bu heykeli en tepeden saçlarından başlayarak aşağıya doğru ine ine yapmıştır. Bir gün heykeli bitirmeye yakın bir sırada heykeli sipariş veren büyük din adamı kontrole gelir. Ona;

-Burnu sence de biraz büyük olmamış mı ? Biraz düzeltmen gerekiyor der.

Michalengelo ne derse desin Rahip i ikna edemez ve yerden bir miktar mermer tozu alarak merdivene tırmanır, burnun yanına çıkar. Çekiçle vuruyormuş gibi yaparak avucundan tozları yere bırakmaya başlar.

En sonda avucunda kalan mermer tozlarını aşağıda duran rahibin yüzüne üfleyerek tam mı diye sorar ?

Rahip hoşnut bir şekilde gülümser.

  • Muhteşem oldu

Ancak burunda hiç bir değişiklik yapılmamıştır.

 

İsviçre’de bir banka kasasında ortaya çıkarılan 400 tabloluk koleksiyonda Rönesans döneminin efsanevi ismi Leonardo da Vinci’ye ait olduğu sanılan bir tablo bulundu.

Leonardo- da-Vinci

Yağlıboya tablo, İtalyan ustanın 1499’ta tamamladığı İtalyan asilzade Isabella d’Este’nin portresi ile büyük benzerlik gösteriyor. Da Vinci’nin İtalya’nın Lombardi bölgesinde yaptığı karakalem portre, halihazırda Paris’teki Louvre Müzesi’nde sergileniyor.

Los Angeles’taki California Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nden Ordinaryüs Prof. Carlos Pedretti, 61×46 santimetrelik eserin da Vinci’nin elinden çıktığına hiçbir şüphe olmadığını söyledi.

Pedretti, İtalyan Corriere della Sera gazetesine yaptığı açıklamada, şunları kaydetti:

“Da Vinci’nin tekniği ve tarzı, özellikle yüz kısmında son derece belirgin. Markiz Isabella d’Este’nin, karakalem çalışmayı gördükten sonra ünlü ustadan portresini yağlıboya olarak da yapmasını istediğini biliyoruz. ‘Bir sanat eseri, asla tamamlanmaz sadece terk edilir’ ifadesini kullanan Da Vinci, zaman yetersizliğinden ya da ilgisini yitirdiğinden eseri tamamlamamış olabilir. Çünkü da Vinci, karakalem portrenin ardından Floransa belediye binası duvarına Anghiari Savaşı’nı çizmeye, 1503’te ise Mona Lisa üzerinde çalışmaya başlamıştı.”

Arizona Üniversitesi laboratuvarında yapılan karbon tarihleme testi de eserin 1460 ve 1650 yılları arasında yapıldığını gösterdi. Bu zaman aralığı, da Vinci’nin döneminin en etkili kadını olan Markiz Isabella d’Este ile tanışıp karakalem portresini yaptığı döneme denk düşüyor.

Kullanılan astar ve boyaların belirlenmesi için yapılan testler de eserin İtalyan ustanın kariyeri boyunca kullandığı malzemelerle yapıldığını kanıtladı.

Bazı sanat tarihi uzmanları ise tablo tuval üzerine boyandığı için da Vinci’ye ait olmadığını ileri sürüyor. Ünlü usta, tahta panoları tercih ediyordu.

Koleksiyon, adı açıklanmayan bir İtalyan aileye ait banka kasasında ortaya çıkarılmıştı.

 Kaynak :[]

Leonardo da Vinci, Mona Lisa’dan önce Isleworth Mona Lisasını yapmış.

Rönesans döneminin efsanevi ismi Leonardo da Vinci‘nin, ünlü tablosu “Mona Lisa“dan önce “Isleworth Mona Lisası” olarak bilinen eserini yaptığı iddia edildi.

Merkezi Zürih’te bulunan Mona Lisa Vakfı, 35 yıl süren araştırmalar sonucu usta ressamın “Isleworth Mona Lisası” adlı eserini başyapıtından yaklaşık 11 yıl önce tamamladığını ileri sürdü.

Regresyon testleri ile matematiksel hesaplamalar yaparak tabloları karşılaştıran ve arşivleri tarayan uzmanlar, elde ettikleri sonuçları “Mona Lisa: Leonardo’s Earlier Version” adlı kitapta topladı.

Kitabın yazarı ve sanat tarihçisi Stanley Feldman, oturur halde resmedilen kadının bedeninin tüm unsurlarının her iki tabloda tamamen ayrı konumda bulunduğunu keşfettiklerini söyledi.  Feldman, “Kadının duruşu, ellerini tutuşu, yüz ifadesi, saçı, örtüsü ve giysisi her iki tabloda bire bir aynı. Öyle ki bu tablolardan birini, ancak diğerini de boyayan kişi yapabilir.

Tablolardaki tek fark, arka plandaki manzara” dedi. Gizemli gülüşüyle genç bir kadını tasvir eden “Isleworth Mona Lisası”, Paris’teki Louvre Müzesi’nde sergilenen başyapıttan biraz daha büyük ve daha canlı renklere sahip. CENEVRE

 Kaynak :[-]

İnsan olmamızın özelliği olsa gerek! Zaman zaman hepimizin aklına bir takım sorular gelir ama ya zaman bulamadığımız yada kaynaklara ulaşamadığımız için  merakımızı gideremeyiz.

” Nar Sanat Haber ” olarak biraz olsun merakınızı gidermek için arada bir zaman zaman aklımıza takılan veya merak edilen konuları sizlerin yerine araştırıp sizlerle paylaşmaya çalışacağız. Eğer sizlerde ilginç olduğunu düşündüğünüz bilgilere sahipseniz lütfen bize mail atınız adınızla beraber paylaşalım. Bilgi için : [email protected]

*- Guiness Rekorlar kitabına göre, devlet kütüphanelerinden en çok çalınan kitap Guiness Rekorlar kitabıdır

-*- Bugün paha biçilemeyen Leonardo da Vinci’nin Mona Lisa isimli tablosuna en son 1962 yılında 100 milyon dolar önerilmiştir.

-*- İran asıllı Ely Sakhai, Gauguin”in bir tablosunun orijinalini ve kopyasını yanlışlıkla aynı zamanda müzayede evlerine gönderince, yakayı ele vermiş.

-*- Filozof Immanuel Kant, hayatı boyunca yaşadığı kasabadan hiç ayrılmadan felsefe yapmıştır.

-*- Pablo Picasso, parasızlık çektiği gençlik günlerinde, kendi resimlerini yakarak ısınırdı.

-*- Bakırköy’de yasadışı ve Kaçak Sanat eğitimi veren yerlere devam eden öğrenci sayısı yasal olarak M.E.B. ‘a bağlı olarak sanat eğitimi veren yerlerden 20 kat daha fazladır. 

-*-  Stephen King’in bazı romanlarında kullandığı takma adı Richard Bachman’dır.

-*- Rodin’in ünlü ‘Düşünen Adam’ heykeli aslında İtalyan şair Dante’nin portresidir.

-*- Park”larda görülen atlı heykellerin ön iki ayağı havada ise heykeldeki kişi, bir savaşta ölmüştür. Eğer yalnızca bir ayağı havada ise, savaşta yaralanmış demektir. Eğer dört ayak da yerdeyse, normal nedenlerle ölmüştür

-*- Dünyada en çok kullanılan enstrüman armonikadır

 

İnsan olmamızın özelliği olsa gerek! Zaman zaman hepimizin aklına bir takım sorular gelir ama ya zaman bulamadığımız yada kaynaklara ulaşamadığımız için  merakımızı gideremeyiz.

” Nar Sanat Haber ” olarak biraz olsun merakınızı gidermek için arada bir sizlerin yerine araştırıp sizlerle paylaşmaya çalışacağız. Eğer sizlerde ilginç olduğunu düşündüğünüz bilgilere sahipseniz lütfen bize mail atınız adınızla beraber paylaşalım. Bilgi için : [email protected]

– *- X ışınlarıyla yapılan araştırmalara göre Mona Lisa tablosunda, görünen Mona Lisa figürünün dışında 3 farklı Mona Lisa görüntüsü daha vardır

-*-  1898 yılında Morgan Robertson, Futility adlı kitabı yazdı. Kitap, yapılan en büyük geminin, soğuk bir Nisan akşamında Atlantik okyanusunda bir buzula çarparak batmasını anlatan bir romandı. Titanik bu kitaptan 14 yıl sonra, 1912 yılında batmıştır.

-*-  ZZ Top grubunun sakalsız tek elemanının soyadı; İngilizce’de sakal anlamına gelen Beard’dır.( ZZ Top,  1969 yılında  Houston,  Teksas’ta kurulmuş olan Amerikan Müzik  grubudur. Grup, Billy Gibbson,  Dysty Hill  ve  Frank Beard ‘dan oluşmaktadır.  Blues Rock, Rock ve Hard Rock tarzında müzik yapan grup üyeleri özellikle sakalları, Şapkaları ve geniş Güneş Gözlükleri ile dikkat çeker.)

-*- Mary Shelly unutulmaz eseri Frankenstein’ı yazdığında 19 yaşındaydı.

-*- Satış beklentileri yüksek olmadığı için Harry Potter serisinin ilk kitabının birinci baskısı sadece 1000 adet basılmıştı. Bugün koleksiyoncular tarafından o ilk baskılar 30.000 ile 50.000 TL arası fiyatlara satın alınıyor

-*- Türk Müziğinin önemli bestecilerinden olan Sadeddin Arel, tam 109 adet saz semaisi besteleyerek bütün Türk Musikisi tarihinde kırılmayacak bir rekorun hala sahibidir