Şunun için etiket arşivi: Lewis Carroll

Türkiye’deki sinema salonlarında bu hafta 5’i yerli 10 film vizyona girecek.

vizyondaki-filmler

“Para Tuzağı”
Jodie Foster’ın yönettiği ve başrollerini George Clooney, Julia Roberts, Jack O’Connell, Dominic West, Caitriona Balfe ile Giancarlo Esposito’nun paylaştığı “Para Tuzağı”, izleyici ile buluşacak.
Senaryosu Jamie Linden, Alan DiFiore ve Jim Kouf tarafından kaleme alınan filmin yapımcılığını Daniel Dubiecki, Lara Alameddine ve George Clooney üstlendi.
Risklerin büyük olduğu, gerçek zamanlı gerilim filminde, oyuncular George Clooney ve Julia Roberts finans televizyonu sunucusu Lee Gates ve yapımcısı Patty Fenn’i canlandırıyor. Gerilim türündeki filmde, televizyonda canlı yayın sırasında Clooney ve Roberts’ın, her şeyini kaybetmiş kızgın bir yatırımcının stüdyoyu zorla ele geçirmesiyle yaşadıklarını konu alıyor.
“Rüzgarın Oğlu” 
Stephan James, Jason Sudeikis, Jeremy Irons ile William Hurt’un oynadığı “Rüzgarın Oğlu”, filminin yönetmen koltuğunda Stephen Hopkins oturuyor.
“Rüzgarın Oğlu”, tarihin en iyi atleti olmak için çıktığı yolda efsanevi bir yıldız olan Jesse Owens’ın gerçek hikayesini anlatıyor.
Dram türündeki film, asıl adı James Cleveland olan Jesse Owens’ın olimpiyat efsanesi olma mücadelesini aktarırken, tipik bir spor filmi sınırlarının ötesine geçerek, o dönemin sosyal ve siyasi ortamını gözler önüne sermeyi amaçlıyor.
“Kronik” 
Michel Franco’nun yönettiği “Kronik” adlı filmde, Tim Roth, Robin Bartlett, Michael Cristofer, Bitsie Tulloch ve Sarah Sutherland rol aldı.
Meksika ve Fransa ortak yapımı film, bir bakımevinde ölüm döşeğindeki hastalarla ilgilenen bir erkek hemşirenin portresini çiziyor.
Alis Harikalar Diyarında: Aynanın İçinden” 
James Bobin’in yönetmenliğini yaptığı animasyon türündeki “Alis Harikalar Diyarında: Aynanın İçinden” filminin seslendirmelerini Johnny Depp, Anne Hathaway, Mia Wasikowska ve Helena Bonham Carter yapıyor.
Disney’in yeni yapımında, Lewis Carroll’un sevilen hikayeleriyle unutulmaz karakterlerinin yepyeni ve benzersiz maceraları anlatılıyor. Yeni seride, yeraltının tuhaf dünyasına dönen “Alis”, “Çılgın Şapkacı”yı kurtarmak için zamanda geçmişe yolculuk edecek.
“Kahraman Koala” 
Deane Taylor’un yönettiği “Kahraman Koala” filminin Türkçe seslendirmelerini Yekta Kopan, Elif Acehan ile Ziya Kürküt yaptı.
Klasik Avustralya kitap serisinden “Arı Maya”nın uyarlaması film, Green Patch adında küçük bir kasabada yaşayan bir koalanın, uzun süre önce evden ayrılıp geri dönmeyen babasının hayatta olduğuna ısrarla inanmayı sürdürüp, bulduğu bir ipucunun ardından Avustralya’nın uçsuz bucaksız çöllerinde zorlu bir arayışa girme macerasını konu alıyor.
“Memleket”
Şerif Sezer, Mesut Akusta, Mehmet Karagöz, Osman Sonant ile Melike Zeynep Atış’ın oynadığı “Memleket” filminin yönetmenliğini Murat Saraçoğlu üstlendi.
Anadolu toprağının hikayesini anlatmayı amaçlayan film, ölüm duygusunun ruhlarını giderek daha çok kavradığı iki yaşlı insanın insanlardan uzak küçük evlerinden dünyaya bakışını beyaz perdeye yansıtıyor.
“Abbas’ın Melekleri”
Yusuf Atıcı’nın yönettiği “Abbas’ın Melekleri” filminde Doğan Akkaya, Sinan Bengier, Kayra Şenocak, Dost Elver, Sevil Uyar, Berrak Deniz, Seda Mutlu, Şenol İpek, Bircan İpek, Ferdi Atuner, Aziz Özuysal ile Müjde Beyoğlu gibi isimler rol aldı.
Komedi türündeki film, köşeye sıkışmış pısırık bir mafya babasının başından geçen komik olayları konu alıyor. Aysel Göksu’nun yapımcılığında çekilen ve senaryosu Ahmet Başımoğlu tarafından kaleme alınan filmin sanat yönetmenliğini Zeynep Tekin yaptı.
“Nasıl Yani”
Aykut Elmas, Halil İbrahim Göker, Uğur Can Akgül ile Ferdi Sancar’ın oynadığı “Nasıl Yani” filminin yönetmen koltuğuna Ayhan Özen oturdu. Film, dedelerine Da Vinci’den miras kalan Mona Lisa tablosunu satıp, zengin olma hayalleri kuran üç kardeşin komik hikayesini anlatıyor.
Filmin senaryosu, sosyal medya fenomenleri ve kısa filmleri sayesinde tanınan Aykut Elmas, Uğur Can Akgül ve Halil İbrahim Göker’e ait.
“1 Kezban 1 Mahmut: Adana Yollarında”
Cenk Çelik’in yönetmenliğini yaptığı “1 Kezban 1 Mahmut: Adana Yollarında” adlı filmde Sinan Bengier, Esin Yıldız, Ercan Zincir, Cenk Hakan Köksal ve Necla Özay rol aldı.
Komedi türündeki film, İstanbul’da öğrencilik hayatı yaşayan iki yakın arkadaşın Mersin’den Adana’ya uzanan kız kaçırma hikayesini konu alıyor.
“Cinni: Uyanış”
Yönetmenliğini Müzisyen Emre Aydın’ın yaptığı korku ve gerilim türündeki “Cinni: Uyanış” filmde Eda Köksal, Gökçen Gökçebağ ve Merve Deniz kamera karşısına geçti.
Emre Aydın’ın ilk sinema yönetmenliği denemesi olan ve müzikleri de sanatçının kendisine ait olan film seri olarak devam edecek.

“Alice Harikalar Diyarında”nın yazarı Lewis Carroll, 1891’de arkadaşı Anne Symonds’a gerçek ismi Charles Dodgson imzasıyla yazdığı mektupta ünlü olmanın dezavantajlarından söz ediyor.

Lewis caroll

Yazar, yabancılar tarafından “işaret edilmekten, dik dik bakılmaktan, bir aslan muamelesi görmekten” nefret ettiğini söylüyor ve “Bundan öyle nefret ediyorum ki bazen hiç kitap yazmamış olmayı diliyorum” diyor. 19 Mart’ta açık arttırmaya çıkarılacak mektubun 3 bin-4 bin sterlin arasında alıcı bulması bekleniyor.

Kitap, fotoğraf, harita ve el yazmalarından oluşan müzayedede aynı zamanda Carroll’ın kendi çektiği ve deniz kıyısında bir kızın yer aldığı fotoğraf ve gene kendi yaptığı küçük kız portresi de satışa çıkarılacak. Bonhams’daki müzayedede Jane Austen’ın “Gurur ve Önyargı”, Charles Dickens’ın “İki Şehrin Hikayesi” adlı kitaplarının ilk basımları da yer alacak.

Charles Lutwidge Dodgson Kimdir

Alice LiddellCharles Lutwidge Dodgson (27 Ocak 1832 – 14 Ocak 1898) ya da daha çok tanındığı takma adıyla Lewis Carroll, ünlü İngiliz yazar, matematikçi, mantıkçı, Anglikan papazı ve fotoğrafçıdır.

Carroll’ın en ünlü eserleri; Alice’s Adventures in Wonderland (“Alice Harikalar Diyarında”) ve onun devamı olan Through the Looking-Glass (“Aynanın İçinden”) adlı kitapları ve “The Hunting of the Snark” ve “Jabberwocky” adlı şiirleridir ve hepsi absürt edebiyatın örneklerindendir. Kelime oyunları, mantık ve fantazideki yeteneği sayesinde ün kazanmıştır. Ancak bunun ötesinde, eserleri modern kültüre iyice yerleşmiştir. Birçok sanatçıyı, direkt olarak etkilemiştir. Kuzey Amerika, Japonya, İngiltere ve Yeni Zellanda başta olmak üzere, dünyanın birçok yerinde, sadece Carroll’ın eserlerinin zevkle okunması ve daha da yaygınlaştırılması ve hayatının araştırılmasına adanmış kuruluşlar vardır.

Eğitimi

İlk gençlik döneminde Dodgson evde eğitim gördü. Aile arşivlerinde saklanmış “okuma listeleri” Dodgson’un değerli bir zekaya sahip olduğuna tanıklık etmektedir: Yedi yaşındayken bir Hristiyan alegorisi olan Çarmıh Yolcusu’nu okuyordu. Aynı zamanda kardeşlerinin bir çoğunda da görülen ve onun sosyal hayatını etkileyen bir kekemelikten muzdaripti[1]. On iki yaşındayken Richmond yakınlarındaki Richmond Gramer Okulu’na gönderildi.

The Jabberwock, ilistrasyonu" John Tenniel" tarafından çizimi

The Jabberwock, ilistrasyonu” John Tenniel” tarafından çizimi

1846 yılında genç Dodgson Rugby School’a gönderildi. Orada çok da mutlu olmadığı, oradan ayrıldıktan birkaç yıl sonra yazdığı aşağıdaki paragrafta açıkça görülebilir:

« Diyemem ki… herhangi bir dünyevi düşünce beni bu üç yılı yeniden yaşamaya ikna edebilir … Dürüstçe diyebilirim ki … eğer gecenin zorluklarına karşı güvende olsaydım, günlük yaşamın sıkıntılarına katlanmak görece kolay olurdu.[2] »

Ancak Dodgson eğitiminde başarılı olmakta hiç zorlanmadı. O dönemde matematik hocası olan R.B. Mayor onun hakkında “Rugby’e geldiğimden beri daha çok gelecek vaad eden bir çocuk görmemiştim” demiştir.[3]

1849 yılında Rugby’den ayrıldı ve 1850 yılının Mayıs ayında babasının eski okulu olan Christ Church’ün bir üyesi olarak Oxford’a kayıt oldu.[4] Üniversitede yurt odalarının boşalmasını bekledikten sonra Ocak 1851’de bir eve yerleşti[5]. Eve geri dön çağrısı geldiğinde yalnızca iki gündür Oxford’daydı. Annesi belki menenjit ya da bir beyin felcinden ötürü “beyin iltihaplanması” nedeniyle kırkyedi yaşında hayatını kaybetmişti.[5]

Akademik kariyerinin ilk dönemlerinde büyük ümit vaad etmek ve karşıkonulamaz bir dikkat dağınıklığına sahip olmak arasında devinim gösterdi. Her zaman çok fazla çalışmıyordu, ancak çok yetenekliydi ve başarmak onun için kolaydı. 1852’de Matematik sınavlarında onur derecesine sahip oldu ve çok kısa zaman sonra babasının eski bir arkadaşı Canon Edward Bouverie Pusey onu öğrenci bursuna aday gösterdi.[6][7]. 1854’de son bitirme sınavlarında Matematikte yine onur öğrencisi olarak lisansını eğitimini tamamladı.[8]. Christ Church’de kaldı. Bir yandan çalışıp bir yandan ders verdi. Ancak bir sonraki yıl çok önemli bir bursu kaçırdı. Çalışmaya yeterince kendini adayamadığı için olduğunu kendisi de itiraf etti.[9][10] Buna rağmen matematikteki yeteneği sayesinde 1855’de Christ Church’de matematik dersi verme şansını elde etti.[11]. Dodgson bundan sonraki yirmialtı yıl boyunca bu görevi sürdüdü.[12] Başlangıçtaki mutsuzluğuna rağmen Dodgson ölümüne kadar Christ Church’te kaldı ve birçok görev aldı.[13]

Karakteri ve görünümü

Lewis Carroll10Sağlık sorunları

Charles Dodgson yaklasık olarak 1.80m boyunda, ince uzun, kıvırcık kahverengi saçlı ve duruma göre değişen gri ya da mavi gözlü bir gençti. Daha ileriki yaşlarında vücut yapısının asimetrik olduğu ve biraz garip ve fazla dik bir duruşunun olduğu söylenir, ancak bu orta yaşlarında geçirdiği diz sakatlanmasının bir sonucu olabilir. Çok küçük bir çocukken geçirdiği ateşli bir hastalık sonucu bir kulağı duyma yeteneğini kaybetmiştir. Onyedi yaşında çok ağır geçirdiği boğmaca büyük ihtimalle hayatının daha sonraki yıllarındaki kronik göğüs hastalıklarının sebebidir. Başka bir sorun ise kendinin “tereddüt” olarak tanımladığı çocukluğunda edindiği ve tüm yaşamı boyunca onun felaketi olan kekemeliktir.[14]

Kekelemesinin Dodgson’un davranış biçimine etkisi daima çok güçlü olmuştur. Dodgson’un yalnızca yetişkinlerin arasında kekelediği, çocuklarla konuşurken çok akıcı ve özgür biçimde kendini ifade edebildiğine dair bir inanış vardır ancak bu inanşı destekleyecek kesin bir kanıt yoktur.[15] Onunla tanışıklığı olan birçok çocuk kekelemesini hatırlarken, yetişkinlerin çoğu bunu fark etmemiştir. Görünen o ki, tanıştığı insanlardan ziyade Dodgson kekelemesinin üzerinde durmaktadır. Dodgson’un kendisini “Alice Harikalar Diyarında”daki Dodo olarak karikatürize ettiği, ve soyadını söylerken yaşadığı zorluktan dolayı karakteri kendiyle özdeşleştirdiği söylenir, ancak buna dair birinci elden bir kanıt yoktur.

Dodgson’un kekemeliği her ne kadar onu rahatsız etse de, diğer kişisel özelliklerini kullanarak toplum içerisinde bir yer almasına engel olmamıştır. İnsanların kendilerini eğlendirdikleri, topluluğu eğlendirmek için şarkı söylemenin veya ezberden parça okumanın moda olduğu bir dönemde, genç Dodgson’ın çok donanımlı ve çekici bir şovmen olduğu, oldukça iyi şarkı söydlediği ve bunu seyirci önünde yapmaktan hiç çekinmediği, taklitte ve hikaye anlatmakta usta olduğu söylenir.[14]

 Sosyal bağları

Erken dönemde verdiği eserlerden, büyük başarı yakalayan “Alice” kitaplarını yazdığı döneme kadar geçen sürede Dodgson Ön-Raffaelocu Kardeşler arasına katıldı. İlk olarak 1857’de John Ruskinile tanıştı ve arkadaş oldu. Dante Gabriel Rossetti ve ailesiye yakın bir arkadaşlık bağı geliştirdi ve aynı zamanda başta William Holman Hunt, John Everett Millais, ve Arthur Hughes olmak üzere birçok sanatçıyla tanıştı. Aynı zamanda peri masalı yazarı George MacDonald’ı iyi tanırdı. Hatta küçük MacDonald çocuklarının hikayeye karşı duydukları heyecan, Dodgson’u “Alice”‘i yayınlamaya iten neden oldu.[14][16]

Politik, dini ve felsefi yaklaşımları

Genellikle Dodgson politik, dini ve kişisel konularda tutucu olarak nitelendirilir. Martin Gardner Dodgson’ı bir muhafazakar olarak nitelendirirken, “lordlar kamarasına huşu içinde baktığını ve aşağı tabakadan olan kimselere karşı bir züppe” olduğunu belirtiyor.[17] The Revd W. Tuckwell, Oxford Hatıralarında (1900) ondan “hoşgörüsüz, çekingen, titiz, matematik saplantılı, saygınlığına çok düşkün, politikada çok tutucu, ilahiyatçı, Alice’in yaşadığı yer nasıl karelere bölünmüşse, kendininki de aynı öyle” diye bahsediyor.[18] Ancak Dodgson’un bu değerlendirmelerle ters düşen şekilde başka din ve felsefelere karşı bir merakı olduğu görülüyor. Örneğin, Britanyalı Psişik Araştırma Derneği’nin kurucu üyesi olması bunlardan biri.[19][20]

‘Carroll Myth’ taraftarları bu etkenlerin Gardner sendromu olasılığını yeniden gündeme getirilmesi gerektiğini düşünüyorlar. Belki de Dodgson’un gerçek görünüşü inanılandan daha bozuk olabilir. (‘Carroll Myth’ için aşağıya bakın).[kaynak belirtilmeli]

Dodgson çeşitli felsefi konular üzerine bazı araştırmalar yazmıştır. 1895’de “Kaplumbağa Aşil’e Ne Dedi?” (What the Tortoise Said to Achilles) makalesinde yarattığı tümdengelim mantığı üzerine kurulu gerileme argümanı, Mind felsefe dergisinin ilk sayılarından birinde yayımlanmıştır. 1995’de, yüz yıl sonra bu makale aynı dergide daha sonraki yıllarda yayınlanan Simon Blackburn’un Practical Tortoise Raising makalesi ile birlikte yeniden basılmıştır.[21]

Sanatsal etkinlikler

Edebiyat

Alice, John_Tenniel tarafından ilistürasyon çizim

Alice, John_Tenniel tarafından ilistürasyon çizim

Küçük yaşlarından itibaren Dodgson şiir ve kısa hikayeler yazdı. Bunları aile dergisi Mischmasch’de yayımlandı ve sonradan birçok dergiye göndererek, makul bir başarı elde etti. 1854 ve 1856 yılları arasında eserleri The Comic Times ve The Train, ve daha küçük dergiler olan Whitby Gazette ve Oxford Critic gibi ulusal yayınlarda yeraldı. Yazınlarının çoğu komik, bazen hicivliydi, ancak standart ve zorlamaydı.

1855’de kendi yazınları hakkında şunları yazdı; “Şu ana kadar gerçekten yayımlanmaya değer bir şey yazmış olduğumu düşünmüyorum (buna Whitby Gazette ya daOxonian Advertiserı dahil etmiyorum), ancak bir gün bunu yapacağıma dair umutsuz değilim”.[14] 1850’den sonraki yıllarda kardeşlerini eğlendirmek için yazdığı kukla oyunlarından yalnızca biri La Guida di Bragia günümüze kalmayı başarmıştır.[22]

1856’da ünlü olduğu ismiyle ilk eserini yayınladı. Romantik bir şiir olan “Solitude”, The Train dergisinde yazarı “Lewis Carroll” olarak yer aldı. Bu takma isim gerçek ismi üzerinde bir kelime oyunuydu; Lewis, Ludovicus isminin ingilizleştirilmiş haliydi ve Lutwidge isminin Latincesiydi, Carroll ise Latin ismi Carolus ile benzeyen ve Charles’ın türetilmiş olduğu isimdi.

Alice

Yine 1856 yılında Christ Church’e gelen yeni dekan Henry Liddell beraberinde genç ailesini de getirdi. Kimse bu ailenin ilerideki yıllarda Dodgson’un yazın kariyerine bu kadar etkisi olacağını tahmin edemezdi. Dodgson Liddell’in eşi Lorina ve çocukları ile ve özellikle de üç kız kardeş olan Lorina, Edith ve Alice Liddell ile yakın arkadaşlıklar kurdu. Uzun yıllar boyunca yarattığı “Alice” karakterinin Alice Liddell’in yansıması olduğu düşünüldü. Buna dair en görünür kanıt “Aynanın İçinden”in sonundaki akrostik şiirde adının bulunması ve iki kitabın da gizlenmiş yerlerinde üstükapalı olarak ona atıfta bulunmuş olmasıdır. Ancak Dodgson hayatının ileriki yıllarında “küçük eroin” diye adlandırdığı ilham kaynağının gerçek bir çocuk olduğunu defalarca reddettiyse de,[23][24] eserlerini tanıdığı küçük kızlara ithaf etti ve isimlerini akrostik şiirlerinin başına ekledi. Gertrude Chataway’in ismi aynı bu şekilde Köpan Avı’nın başında bulunmaktadır ancak bugüne kadar kimse şiirde anlatılan karakterlerden birini bile onunla örtüştürmemiştir.[24]

Alice Liddell

Alice Liddell

Her ne kadar bu konuda yeterli bilgi bulunmasa da (Dodgson’un 1858–1862 yılları arasındaki günlükleri kayıptır), 1850’lerin sonuna kadar Dodgson’un Liddell ailesi ile olan arkadaşlığının hayatında önemli bir yer ettiğine kesin gözüyle bakılıyor ve hatta ailenin çocuklarını (önce oğulları Harry, daha sonra üç kızkardeş) sık sık bir yetişkin eşliğinde Nuneham Courtenay ya da Godstow[25] yakınlarında sandalla gezmeye çıkartmayı adet edinmiş olduğu biliniyor.[26] İşte Dodgson, ilk ve en büyük ticari başarısı olacak olan kitabının taslağını, 4 Temmuz 1862’de, bu gezilerden birinde yaratmıştır. Hikayenin kaleme alınmasının Alice Liddell’in ısrarının sonucu olduğu söylenir. Dodgson sonunda Kasım 1864’de hikayeyi kendi çizimleri ve elyazısı ile “Alice’in Yeraltındaki Maceraları (Alice’s Adventures Under Ground)” ismi ile takdim etmiştir.[25]

Bundan önce bir aile dostu ve akıl hocası olan George MacDonald Dodgson’un henüz tamamlanmamış taslağını okumuştu ve McDonald çocuklarının hikayeye duydukları heyecan Dodgson’ın yayınlama kararı almasında etken oldu. 1863 yılında henüz bitirmediği taslağı, yayıncı Macmillan’a götürdü ve Mcmillan hikayeyi beğendi. “Alice Perilerin Arasında” ve “Alice’in Altın Saati” gibi isim alternatifleri düşünüldü ve sonunda hikaye Alice Harikalar Diyarında ismiyle 1865 yılında, Dodgson’un ilk kez bundan dokuz yıl önce kullandığı Lewis Carroll takma adıyla basıldı.[16] Açıkça görülüyor ki Dodgson bir kitabın profesyonel bir sanatçının dokunuşuna ihtiyaç duyduğunu düşündü ve kitabın illüstrasyonları Sir John Tenniel tarafından yapıldı.

İlk Alice kitabının büyük ticari başarısı Dodgson’un hayatını birçok yönden değiştirmiştir. Kendi yarattığı benliği “Lewis Carroll” kısa zamanda dünya çapında ünlendi. Hayranlarının mektuplarına boğulan Carroll, bazen dilediğinden bile daha fazla ilgi görmüş olmalı. Hatta başka bir popüler hikayeye göre, Kraliçe Victoria hikayeyi o kadar beğendi ki, Dodgson’un bir sonraki kitabını kendisine ithaf etmesini istedi ve hemen akabinde “Determinantlar Üzerine Temel Bir İnceleme” (An Elementary Treatise on Determinant) başlıklı matematik kitabı kraliçeye ithaf edilmiştir.[27]Dodgson bu hikayeyi şiddtle reddetmiş ve “…Bu tek kelimeyle her yönden yanlış, buna benzezen bir şey bile olmadı” demiştir.[28] Bir Timesmakalesinde “Saklamak için ne kadar uğraşsa da, Alice’in yazarını matematik eserlerinde de tanımayı başarmak oldukça kolay olurdu.” diyen T.B. Strong’a göre de, gerçekten bu hikayenin doğru olma ihtimali oldukça düşük.[29][30] Buna ek olarak, Dodgson kitabın başarısıyla birlikte çok büyük miktarlarda para kazanmaya başladı, ancak görünürde pek de hoşlanmadığı Christ Church’deki işine devam etmiştir.[16]

1871’in sonlarında, devam kitabı Aynanın İçinden basıldı . (Kitabın birinci baskısında basım yılı “1872” olacak şekilde düzenlenmiştir.[31]) Kitabın biraz daha karanlık olan havası, büyük olasılıkla Dodgson’un hayatındaki değişikliklerin bir yansımasıydı. Babası aniden 1868’de vafat etti, ve bu onu birkaç yıl süren bir depresyona sürükledi.[16]

Fotoğraf

1856 yılında Dodgson yeni sanat formu fotoğrafla meşgul olmaya başladı. Önce amcası Skeffington Lutwidge, ve daha sonra Oxford’dan arkadaşı olan Reginald Southey’in çalışmalarından etkilendi.[32] Kısa bir zaman sonra bu sanat dalında uzmanlaştı ve tanınan bir fotoğrafçı haline geldi, hatta ilk yıllarda hayatını fotoğraftan kazanmayı bile düşünmüştür.[16] Roger Taylor ve Edward Wakeling tarafından yapılan yakın zamanlı bir araştırma [33] Dodgson’un hala korunmayı başarmış olan tüm baskıları listelerken, Taylor var olan fotoğrafların yüzde ellisinden fazlasında küçük kızların resmedildiğine dikkat çekiyor. Ancak bunun orjinal fotoğraf portfolyosunun yaklaşık yüzde altmışının kayıp olduğu göze alındığında çarpıtılmış bir veri olması mümkün. Dodgson küçük kızların dışında birçok erkek, kadın, erkek çocuk ve manzarayı ve kafatasları, oyuncak bebekler, köpekler, heykeller, tablolar ve ağaçlar gibi objeleri de fotoğraflamıştır. Çocukların fotoğrafları bir ebeveyn eşliğinde ve birçoğu da; pozlama iyi bir doğal ışık gerektirdiğinden, Liddell’lerin bahçesinde çekilmiştir.[26]

Dodgson, fotoğrafı yüksek sınıf arasında bulunmak için de yararlı bulmuştur. Kariyerinin en verimli kısmında John Everett Millais, Ellen Terry, Dante Gabriel Rossetti, Julia Margaret Cameron, Michael Faraday and Alfred, Lord Tennyson gibi önemli kişilerin portrelerini oluşturmuştur.[16]

Dodgson 1880’de fotoğrafı ani bir kararla bıraktı. Geçen 24 yılda, bu konuda heryönden uzmanlaşmış, Ton Quan’ın çatı katında kendi stüdyosunu kurmuş, ve yaklaşık 3,000 karelik bir portfolyo yaratmıştı. Ancak 1,000’den azı zamının yıkımına karşı koyarak günümüze gelebildi. Dodgson’un kullandığı kolodyum işlemi ile fotoğraf üretmek, 1870’lerde ticari fotoğrafçıların uyguladığı kuru plaka fotoğrafçılığa göre çok daha zahmetliydi. Fotoğrafı bırakma sebebinin, stüdyoyu işler halde tutmanın zorlukları olduğunu açıkladı.[34]

Modernizm etkisi ile zevkler değişime uğradı, ve fotoğraf 1920 ile 1960 yılları arasında unutulmuş bir sanat dalı haline geldi.[kaynak belirtilmeli]

 Matematik üzerine çalışmalar

Dodgson matematik alanında akademik çalışmalar yaptı. En çok geometri, matris cebri, matematiksel mantık ve matematik oyunları üzerine çalıştı ve gerçek ismiyle ondan fazla kitap yayınladı. Aynı zamanda seçimleri ve komiteleri inceleyerek, bu kavramlar üzerine yeni fikirler geliştirdi, fakat bu çalışmalarından bazıları ancak ölümünden sonra yayımlandı. Kazancını Oxford’da uzun yıllar boyunca sürdürdüğü matematik öğretmenliğinden sağladı.

Son yılları

Hayatının son yirmi yılında, gittikçe artan ününe ve servetine rağmen, Dodgson’un yaşam şeklinde çok az değişiklik oldu. 1881’e kadadr Christ Church’de öğretmenlik yapmaya devam etti, ve ölümüne kadar da burada yaşadı. Son romanı, iki ciltlik Sylvie ve Bruno, sırasıyla 1889 ve 1893 yıllarında basıldı, ancak kitapların başarısı Alice’in başarısının yanına bile yaklaşamadı. Karmaşıklığı okuyucu tarafından pek takdir görmedi ve kitabın eleştirileri de dahil olmak üzere yalnızca 13,000 baskısının satılması hayal kırıklığı uyandırdı.[35][36]

Dodgson’un bu yıllarda bir dini bir yurtdışı gezisine çıktığı ve Peder Henry Liddon ile Rusya’ya gittiği biliniyor. Dodgson bu geziyi kendisinin “Russian Journal” (Rusya Günlüğü) olarak adlandırdığı yazılarında tariflemiş ve günlüğün ilk ticari baskısı 1935 yılında yayımlanmıştır. Rusya’ya gidiş ve dönüşü sırasında Dodgson Belçika, Almanya, Fransa ve Polonya’nın da bir kısmını görmüştür.

14 Ocak 1898’de Guildford’da kız kardeşinin evi “The Chestnuts”‘da zatürre ve grip nedeniyle öldüğünde, 66 yaşına basmasına yalnızca iki hafta kalmıştı. Dodgson Guildford’da Mount Mezarlığı’na defnedildi.[16]

Kaynakça ve Dipnotlar için Lütfen Tıklayınız.